Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

VAKIT YAZARI KÜCÜK KIZA TECAVÜZDEN GÖZALTINDA!


Efendi Türkler

Önerilen İletiler

****************

Yıllar önce (1952) Ahmet Emin Yalman'a suikast düzenlemiş; beğenmediği fikre kurşun sıkmış bir adam. Bu defa yaptığı bin beter. 14 yaşındaki bir kıza tecavüz etmiş. Anlaşılıyor ki, kızı annesinden "satın almış!" Ne biçim anaysa? Kızın rızası yerine annenin rızası... Herhalde bu şekilde, "din bezirganı" adam, işi kitabına uydurduğunu sanıyor.Karısının babasını, "Peygamber efendimiz, Ayşe anamızla 9 yaşındayken evlendi" diye ikna etmiş; böylece aradaki yaş farkını makul göstermiş. :angry:

muhafazakar gazetelere: Hüseyin Üzmez'in ahlaksızlığını, arka sayfalarda ufacık göstermek doğru mu arkadaşlar? Bu adam dindar filan değil ki! Dolayısıyla, "Bizden olanı teşhir etmeyelim" psikolojisine girmeye gerek yok.

düşünsenize ;Ya bu olaylar Bahse konu olan yayın organları siyasi kanaatleriyle uyuşmayan birisi olsaydı ne yazarlardı?Atıyorum yargıtay başsavcısı olsaydı neler yazmazlardı ki... :excl:

neşe ile kalın :unsure:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

****************

Yıllar önce (1952) Ahmet Emin Yalman'a suikast düzenlemiş; beğenmediği fikre kurşun sıkmış bir adam. Bu defa yaptığı bin beter. 14 yaşındaki bir kıza tecavüz etmiş. Anlaşılıyor ki, kızı annesinden "satın almış!" Ne biçim anaysa? Kızın rızası yerine annenin rızası... Herhalde bu şekilde, "din bezirganı" adam, işi kitabına uydurduğunu sanıyor.Karısının babasını, "Peygamber efendimiz, Ayşe anamızla 9 yaşındayken evlendi" diye ikna etmiş; böylece aradaki yaş farkını makul göstermiş. :angry:

muhafazakar gazetelere: Hüseyin Üzmez'in ahlaksızlığını, arka sayfalarda ufacık göstermek doğru mu arkadaşlar? Bu adam dindar filan değil ki! Dolayısıyla, "Bizden olanı teşhir etmeyelim" psikolojisine girmeye gerek yok.

düşünsenize ;Ya bu olaylar Bahse konu olan yayın organları siyasi kanaatleriyle uyuşmayan birisi olsaydı ne yazarlardı?Atıyorum yargıtay başsavcısı olsaydı neler yazmazlardı ki... :excl:

neşe ile kalın :unsure:

Olmadigi halde Yargitay Bassavcisi hakkinda neler neler yazmadilarki sayin Bezgin hemde Vakit'le Yeni Safak.

Hüseyin ÜzMEZ'i yaslidir tecavüz edemez diyerek ayetlerle iftiraya ugramistir diye gösterenlerin aslinda o ayetleri Yargitay Bassavcisi icin kullanmalidirlar.Cünkü asil iftiraya ugrayan odur.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Onu, 15 yaşındaki bir kıza tecavüz etmekle suçluyoruz. Gazeteler, ya ***** diyor ya *****.

Lakin, bunlar yanlış…

Hüseyin Üzmez ****** değil; ***** da erkek ******** devamı.

Hüseyin Üzmez, Türkiye’de yavaş yavaş dokunan bir hayat tarzının dışa vurumu. Ona bakın, nereye gittiğimizi anlayın.

Bu hayat tarzını kurmak için mücadele edenlerin niyeti birinci olarak şudur: ‘Bütün laikleri şişe geçirip kızartmak!’ Sivas’ta bu kızartmanın bir uygulaması yapılmıştı.

Aydınlar ve sanatçılar orada kebap edilmişti…

Şimdi, o kebapçılar iktidarda

Başbakan Erdoğan, kendisine bu kebapçılardan birisini danışman yapmış.

‘Bütün laikleri şişe geçirmek gerekir!’ diyen bir adam Türkiye’yi yöneten kişiye akıl veriyor.

Önceki müsteşar da Ömer Dinçer idi. ‘Türkiye’de laik cumhuriyet yerine İslam devleti kurulmalıdır; bunun zamanı gelmiştir!’ anlamında makale yazan kişi.

İşte, Hüseyin Üzmez’i azgın **** yapan hap veya kuvvet veya yiyecek budur.

Adamlar; şişe geçirilen laik sistemi yiyerek böyle azgınlaşıyorlar.HEPSİNİN BİRKAÇ KARISI VAR

Türkiye, Atatürk devrimleri ile tekeşli bir aile yapısını kanunla zorunlu hale getirmiş. Kadın-erkek eşitliğine dayalı bu sistem, geleneksel İslam hukukuna uymuyor. Kur’an’ın 620 yıllarındaki toplumsal yapıya bakarak düzenlediği aile sisteminde, bir kişinin 4 kadın alma hakkı bulunuyor.

Kur’an’daki bu yerel hükmü genelleştiren egemen kesim erkekleri, 4 kadını almayı İslam dininin bir emri haline getirdiler. Tıpkı, 620 yıllarında geçerli olan örtünmeyi bugün için de zorunlu göstermeleri gibi…

Hüseyin Üzmez, işte o 620 yıllarındaki Arap toplumunu 2008 yılındaki Türk toplumuna model gibi sunan zihniyetin ürünüdür.

Hüseyin Üzmez, mecburen bir eşini resmi nikah altına almış, diğerlerini imam nikahı ile kapatmıştır. Kaç karısı var bilmiyorum ama, bu sonuncusu, onun hak gördüğü eşlerinden birisi olmalıdır.

Sadece Hüseyin Üzmez mi?

 

Hani şu kadınlarımıza türban ve kapalı elbiseler üreten Tekbir Giyim’in sahibine bir bakın. Tekbir’ci Mustafa Karaduman’ın 3 karısı varmış; üçü ile de aynı evde yaşıyormuş. Bu 3 kadınla evlenmek ona göre çok doğal. Çünkü, inandığı İslam anlayışı, ona bu hakkı veriyor. O; çok kadınla evlenmeyi, dinin kendisine verdiği bir izin olarak görüyor ve hatta bunu bir emir haline getiriyor.

Bunların sistemi belli: Biraz para buldular değil mi…

Yaşlanan karısının yerine hemen yoksul bir ailenin güzel kızını geçiriyorlar. Ama imam nikahıyla…

Kızın ailesi de bu işi İslam’a uygun bulduğu için sesini çıkarmıyor; hatta mutlu oluyor. Bir süre sonra o da eskiyince başka bir genç kadın üçüncü imam nikahlı eş olarak modern haremin bir parçası oluyor.

Bu biçimde düşünen ve yaşayan pek çok İslamcı yazar var. Bunlar; televizyonlardan millete ahlak dersi veriyorlar ve demokrasi şampiyonluğunu da kimseye bırakmıyorlar.

AKP ile örgütlenen bu kesimin demokrasisi; ‘istediğin kadını alıp harem kurmak demokrasisi’ olarak erkeklerin ağzının suyunu akıtıyor.

Kadınlar da bu türlü yaşamayı İslam dininin bir emri gibi görüyorlar ve kuma olmayı kabul ediyorlar.

Ve; yurtseverlerin öksürmesini bomba atmaya benzetip polislerle evleri basan Türkiye’nin savcıları da bu türlü yaşam biçiminin yaygınlaşmasını sessizce izliyorlar.

 

GELECEĞİ GÖRÜN

Bizim yıllar boyu yazarak göstermek istediğimiz tehlike işte budur: Türkiye’de var olan modern hayat biçimi ağır ağır yok ediliyor. Bunun yerine Arabist bir aile hayatı getirilmek isteniyor. Gerekçe de Kur’an’dan bulunuyor. Cahil bırakılarak aklı buharlaştırılan kadınlar da ‘Allah böyle emretmiş!’ diyerek erkeklerin emirlerine boyun eğiyorlar.

Bu çok karılı evlilik modası, AKP iktidarının teşviki ve desteği altında hızla yaygınlaşıyor. İslami hayat modeli yaratmak eylemlerinin vardığı nokta Hüseyin Üzmez gerçeğidir. Zaten, Bay Üzmez’in yazdığı Vakit Gazetesi de bütün gücüyle işte böyle çok karılı hayat düzeninin hakim olduğu bir devlet yaratmaya çalışmaktadır. Sembolleştirirerek anlatırsak: İşin bir ucunda Vakit Gazetesi ve Hüseyin Üzmez; diğer ucunda Tekbir Giyim’in sahibi, üçüncü ayağında da AKP hükümeti bulunmaktadır.

Hüseyin Üzmez’e bakın, Türkiye’nin nereye götürüldüğünü anlayın.

Seçim sizindir…

5467904.jpg

 

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8804774....29&sz=14839

 

Tekbir giyimin sahibi: '3 karım var, kime ne?''

178406.jpg

Tekbir Giyim'in sahibi Mustafa Karaduman'dan ilginç sözler...

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu adamin konusma tarzi ve görüntüsü zaten neler yapabileceginin cok acik isbati. Agzi küfür ve tahdit dolu bir kisligi var. Ne zaman tv de konsumasini görsem ya birine küfür ediyordu yada birini tehdit. Bugüne kadar hangi suclu sucunu itiraf ettiki, bu zat ve yazmis oldugu gazete kabul etsin. Dogal olarak saga sola saldiracaklar ve komplolardan bahsedecekler. ***********

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dini istismar eden bir adam o dinin markajına saklanıp gayriahlaki ve gayri insani bir eylem gerçekleştiriyor, bazıları sırf adamın dindar kimliği ile ilgilenip savunmaya ve hatta aklamaya çalışıyor (aslında tipik şark anlayışı bu, ayıpı yapan aklanır, saklanır) bazılarıda adı müslüman olan bir şahsiyetin yaptığını genele yaymaya kalkıyor...

 

Bireysel yanlışları ve ayıpları, bireysel düşünmeyi ve ona göre tepki vermeyi öğrenemeyecekmiyiz?

 

Böyle adamları ilk önce kendine müslüman diyen insanlar dışlamalı... Onlara sahip çıkmak suçlarına ortak olmaktır...

 

Adalet senden olanı kayırmak değil, senden olmayanı dışlamak değil... Adalet suça ve suçluya göre hüküm vermektir...

 

İşte en büyük tehlike oldukları gibi görünmeyen böyle insanlardan gelir, din ve dindarlık kalkandır bunlar için toplum tarafından güven kazanmanın, onlar tarafından kabul görmenin topluma adapte olmanın yoludur dindar görünmek...

 

Benim dikkatimi çeken şey insanlar ön plana çıkardıkları dini duyguları aslında taşımıyorlar, yani tamamen göründüğü gibi olmama durumu bu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hüseyin Üzer vakası!

 

Üzmez demiştik üzdü. En azından şu ana kadar gelen bilgiler böyle. İnişli-çıkışlı bir hayat hikâyesi olan Hüseyin Üzmez, Türkiye'nin bilinen ilk siyasi suikastçısı aslında. Kendi zamanının Ogün Samast'ı. O dönemi anlattığı kitapları da var Üzmez'in. Henüz 17 ya da 18 yaşındayken nasıl oyuna getirildiğini ve nasıl suikastçı hale getirildiğini teferruatıyla anlatıyor.

 

Bu kez de oyuna getirilmiş midir? Bilemiyorum. Ama Hüseyin Üzmez'in amiyane ifadeyle sağlam pabuç olmadığı da biliniyordu. 28 Şubat sürecinin en utanmaz adamı Müslüm Gündüz, Fadime Şahin'le basıldığında yakalandığı ev, Hüseyin Üzmez'in eviydi! Yanlış hatırlamıyorsam o zaman Üzmez, Müslüm Gündüz'ü savunmuş ve hatta "Sevmek ayıp mı" falan gibi arabesk laflar ederek, dindarların yüzünü kızartan sahte şeyhe arka çıkmıştı! Su testisi su yolunda mı kırıldı?

 

Ahlaksızca sevmenin hem de küçük çocukları taciz ederek sevmenin ayıp, günah ve aşağılık bir şey olduğunu unutmuş olabilir mi bu adam? 78 yaşında utanç verici işler yapan bir adam, dindar mı, dinsiz mi olduğuna bakılmaksızın herkes tarafından ayıplanır, hor görülür, aşağılanır şüphesiz.

 

Bazı kalemler, Hüseyin Üzmez olayından yola çıkarak muhafazakâr çizgideki gazetelere saldırmaya başladı. Üzmez olayının niçin büyütülmediğini soruyor bazıları.

 

Birincisi; hangi haberin büyütülüp, hangisinin küçük verileceğine ne zamandır rakip gazetelerin yazarları ya da yazı işleri karar veriyor?

 

İkincisi; adı geçen gazeteler, Hüseyin Üzmez'e sahip mi çıkmış?

 

Vakit Gazetesi bile suçu sabitse, hak ettiği cezayı alsın diyor.

 

Daha ne yapılacaktı ki?

 

Böylesine adice bir haber, manşetten mi verilecekti?

 

Taciz-tecavüz hikâyeleri, hiçbir edep, hayâ ve ahlak normu gözetilmeden çarşaf çarşaf hikâye mi edilecekti? Hüseyin Üzmez değil en laikçisinden bir vatandaş da aynı suçu işlese, bu gazeteler, o haberi bir 3. sayfa haberi olarak hak ettiği ölçüde göreceklerdir.

 

Elbette taciz iddialarının detayları o gazetelerde yer almayacaktı. Üzmez'e farklı muamele mi yapılsaydı yani? Hüseyin Üzmez, ne yaptıysa, hem bu dünyada hem ahirette cezasını en ağır biçimde çekecek. Buna kuşku yok. Ama hayatını, bedenini satarak kazanan bir kadının (kendi ifadelerinden öyle anlaşılıyor) ve tacize uğradığını söyleyen 14 yaşındaki bir kızın ifadelerini en ince ayrıntısına varana dek yazmak ne oluyor?

 

Muhafazakâr gazetelere hesap soranlar, bu durumu hangi etik ilkesiyle bağdaştırıyor?

 

İlla da bütün ayrıntıların anlatılması mı gerekiyor?

 

Zevk mi alıyorsunuz çoluk çocuğa taciz hikâyelerinden?

 

"Batılı tasvir, saf zihinleri idlal eder" diye bir kaide var. Biraz beyninizi çalıştırın ve bu cümlenin ne anlama geldiğini bulun. Belki faydası dokunur da haber içeriklerinin sapkın taraflarını biraz olsun törpülersiniz.

 

Ali Kırca vakası, durum biraz farklı da olsa bir tür ahlaksızlık hikayesi değil miydi?

 

O haberi manşetten mi verdiniz?

 

Geçelim asıl soruna: Bugün Hüseyin Üzmez ile ilgili ahlaksızlık haberlerini ne için büyüttüğünüz, manşetten verdiğiniz de önemli! Bunu toplumu uyarmak için mi yoksa Hüseyin Üzmez'in çalıştığı gazetenin ve onun ait olduğu iddia edilen çevreleri ve dolayısıyla dindarları rahatsız etmek için mi? Bu soruyu kendinize samimi biçimde sormalısınız.

 

Ondan sonra bize "Hüseyin Üzmez haberlerini niye büyütmüyorsunuz" diyebilirsiniz. Pek tahmin etmiyorum ama yarın bu adam mahkemede aklandı diyelim, aklanma haberlerini de aynı büyüklükte görecek misiniz? Görmeyeceksiniz tabi. Peki o zaman sizin ahlakınız nerede?

 

Bugün Gazetesi-Nuh GÖNÜLTAŞ

 

Kaç gündür Hüseyin Üzdü veya Üzer diye yazayım diyordum yazmamıştım. Nuh Gönültaş, yazdı ve beni bu dertten kurtardı...Yazısının "Görmeyeceksiniz tabi" kısmı geleceği kati olarak tespit etme çabası olduğu için katılamıyorum bir de ordan hareketle sizin ahlakınız nerede diye sorulmasına katıl/a/mıyorum. Ama başkaca birçok yerine katılıyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Ftoyd,özgün islami yorumlarınız her zamanki gibi ilgi uyandırıcı.

 

Ama düşünmeden edemiyorum,

diyelim ki bir Avustralyalı müslüman olmaya karar verdi,Kuran'ın ingilizcesini aldı,hurilerle ilgili ayetlerdeki tomurcuk gibi göğüsleri okuyunca islam hakkındaki düşünceleri hafiften sarsılıverdi.Siz de hemen koşup dediniz ki: ''Hayır kardeşim,arapçada şu şu sözler bu manaya da bu manaya da çekilebilir.Bakire aynı zamanda bakirdir,tomurcuk göğüslü de muhteşem demektir.''

Bu durumda o Avustralyalı aklı başında biri ise size demeyecek midir: ''Hani bu kitap evrenseldi?Anlayabilmek için yanımda Arapça Deyimler Sözlüğü mü taşıyayım,yoksa okurken yanımda sizi mi bulundurayım?''

 

Ayrıca merakımı tazelemek istiyorum:

 

Müslümanım diyen birinin güvenilirliği diğer müslümanlarca neye göre ölçülür?

 

Bir müslüman için kendisine hiçbir zararı olmayan bir dinsiz mi,yoksa kızına tecavüz etmiş ama cezasını çekip tevbe etmiş bir müslüman mı nispeten daha çok güvene layıktır?

Evet kitabımız evrensel,ama çeviren evrensel olamayan bir erkekse,bize de bu dili öğrenmek düşer.İşte zaten ben de bu noktada çok çok ufak yaşlarda çocuklara öğretilen din dersleri kalksın,mümkün derece dil dersleri başlasın fikrindeyim.Bir çok hristiyanın ,nasıl aramca ve ibranice öğrendiğini çok çok yakınen gördüm,hatta kolunda ibranice dövme taşıyan türk kardeşlerimizi gördüm,peki biz neden arapça öğrenmeyelim.

Gelelim Avustralyalı örneğinize,unutmayın ki onlarda Aramca İncil değil,İbranice Tevrat değil,İngilizce çeviri okuyorlar.Bu tarz ufak anlam kaymaları her din için tehlike.Ama gelgelelim Allahın ya da Tanrının bir uslubu var.Bu öyle bişey ki,siz oturup bütün bir haftanızı sıradan insanların yazdığı kitapları okuyarak geçirseniz,araya da Kutsal Kitapları koysanız,hangisi Allahın Kitabı anlayabilirsiniz,çünkü anlamanız için zaten Kutsal bir izin söz konusudur.Yani asla bir ateist ile imanlı birinin bir ayetten anladığı bir değildir,olmayacaktır.İşte bu noktada,bazen bazı çeviriler,bir anda tuhafa kaçar,bir an bakarsınız ve haydii dersiniz,şimdi bu ayet benim mantığıma uymadı,acaba bu ne anlama geliyor??İşte o noktada tam anlamıyla Tanrı inancı olan ve Kutsal Kitabın Tanrıdan olduğunu bilen kişi,ayete yüzde yüz güvenir ve "ben anlamıyorum,mutlaka bunda bir fayda vardır ,mutlaka ayet doğrudur ama nedir o doğruluk" noktasında Tanrısından yardım diler."Ben anlamıyorum ama Sen biliyorsun,Tanrım ilim nasip et,ilmimi arttır,doğruya en yakın anlamı nasip et" diye yakarabilir.Her zaman ki gibi de cevap çeşitli vesilerle belki hemen belki bir hafta belki daha uzun zamanda gelir,şüpheye kapılmayan ve imanına sağlam tutunmuş her kul desteğini alır,çünkü Allah sözünden dönmez,çünkü duaya icabet edeceğini kullarına bildirmiştir.

Gelelim ölçü olayına,böyle bir ölçü asla yoktur,böyle bir kıyaslama asla yapılamaz.Eğer bizler her iki yolu içinde barındıran bir insansak,yani bir insan dünyanın en iyi yaratığı olabileceği gibi dünyanın en kötü yaratığıda olabilecek vasıftaysa,bir insandan her zaman her alanda herşey beklenir demektir.Gelgelelim,yine de ben bana zararı hiç dokunmamış,etrafına zararı hiç dokunmamış ve evrensel çizgilerde yaşayan bir dinsizi,tecavüz etmesi yasak olduğu halde inandığı Allahı hiçe sayıp,koca bir dünyanın tek bir emre karşı çıkıldığı ve emre uyulmadığı için bu hale getirildiğini unutup,ağzıyla müslümanım kalbiyle münafığım diyen kula tercih ederdim elbet.Ama tövbe mevzusu noktası,tövbe anına değil,kişinin kalan ömrünü ,yani tövbeden sonra yaşadığı ömrünü nasıl geçireceği de bazdır,hem de önemli bir bazdır.Kısa ve öz,dinsiz Adem soyundan kardeşimdir elimden geleni yaparım ona dinimi sevdirmek için,müslüman olup tecavüz edecek sonrada tövbe edecek kişi sanırım hayatının sonuna kadar tövbesindeki samimiyeti ıspatlamak için uğraşacaktır bana.Eh,dinimiz,"kim günahını unutandan daha zalimdir" diye sorar adama,onun da cezası yaşadığı sürece günahını unutmamak ve ona göre davranmak olmalı.Cidden samimi bir tövbeyse,bu dünyada işlediği suçtan ötürü başına gelen her müsibete karşı Allahtan ümitle af dileyecektir sürekli,ve yine samimiyse Allahta ona karşı etrafındaki her işini düzenleyecektir zaten.

Şüphesiz herşeyin doğrusunu ve hayırlısı Allah bilir,ben bana sağlandığı ölçüde beşerim şaşarım da,,şaşsamda dinim güzel olan olur ben kötü.. Saygılar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Müstahaksınız

 

DÜN büyük bir merak duygusuyla...

 

Zaman'ı, Vakit'i, Bugün'ü, Star'ı, Milli Gazete'yi, Yeni Şafak'ı aldım elime...

 

Merak ettiğim husus şuydu:

 

Bakalım bu gazeteler, "Vakit yazarı Hüseyin Üzmez'in 14 yaşındaki bir kıza tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanması" olayına nasıl yaklaşmışlar?

 

Başladım incelemeye...

 

Yeni Şafak, bulmakta zorluk çekilen gizlenmiş, minik bir haberle geçiştirmiş...

 

Milli Gazete görmezlikten gelmiş...

 

Zaman ve Star iç sayfalarda küçücük haberlerle "Vakit yazarı" bile demeden vermiş.

 

Bugün'de "tık" yok.

 

Vakit Gazetesi ise "aslanlar gibi" olmasa da biraz mahcup bir edayla yazarını savunmuş...

 

"Hüseyin Bey'e komplo kurdular" diyor Vakit...

 

Ardından da "kartel medyası"nı suçluyor...

 

* * *

 

Kendisini "İslam'ın ve Müslümanların gür sesi / Káfirlerin korkulu rüyası" olarak takdim eden bir gazetenin önemli bir yazarı, 14 yaşındaki bir kıza tecavüz ettiği iddiasıyla gözaltına alınacak, üstelik çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanacak...

 

Ve bu olay memleketin bazı gazetelerinde "haber" bile olmayacak...

 

Olacak şey mi bu?

 

Böyle bir "haber" nasıl olur da görmezlikten gelinir?

 

Zaman, Vakit, Yeni Şafak, Bugün ve Star gazetelerindeki arkadaşlar!

 

Söyleyin lütfen...

 

Böyle bir olayın binde biri "kartel medyası"ndan herhangi birinin başına gelseydi...

 

Ne yapacaktınız?

 

"Mahkeme kararını vermedi... Adam belki de masumdur" falan diyerek susup edebinizle oturacak mıydınız?

 

Karşı tarafın her türlü zaafının üzerine amansızca giden sizler, sizin tarafın korkunç bir zaafına adam gibi tepki göstermeyi ne zaman öğreneceksiniz?

 

Ne zaman kurtulacaksınız bu "İslami getto" yaklaşımından?

Ne zaman terk edeceksiniz bu "İslami aşiret" mantığını?

 

Nereye kadar gidecek bu ikiyüzlülük?

 

* * *

 

Peki ya kendisini "Müslümanların gür sesi" olarak konumlandıran Vakit'in yaptığına ne demeli?

 

Yazarları Hüseyin Üzmez çok masum bir hayırsevermiş...

 

Kendisine "komplo" kurulmuş...

 

Kim kurmuş bu komployu? Polisler mi? Belli değil...

 

Peki neden kurmuşlar? Belli değil...

 

Nasıl bir komplo imiş bu? Belli değil... Savcı da mı işin içinde? Tutuklama kararı veren mahkeme de mi komplocu? Belli değil...

 

"14 yaşındaki kıza tecavüz" gibi çok korkunç bir iddianın ağırlığından sıyırtmak için bulmuşlar "komplo" diye bir sihirli sözcük, abanıyorlar...

 

"İslam'a hizmet etsin" diye köşe verdikleri adam, yüz kızartan çok korkunç bir iddiayla karşı karşıya... İstiyorsunuz ki...

 

Hafiften de olsa yüzleri kızarsın, biraz utanç duysunlar, bir küçük özeleştiri gayretine girişsinler, biraz mahcubiyet yaşasınlar... Ne gezer!

 

Değil mi ki memlekette her derde deva "Laik/İslamcı" gerilimi var... O halde taktik hazır: Her şeye inanmaya yatkın taraftar kitlene dönüp, "Ey cemaat! Savaş var! Düşman iş başında! Ergenekon komplo kurdu" falan dersin... Ve böylece yeryüzünün en aşağılık işini yaptığı iddia edilen "aşiret mensubu"nu koruyup kollarsın...

 

* * *

 

Oysa...

"Herkes yaptığından sorumludur" cümlesi, "Medeniyet dersine giriş"in ilk cümlesidir...

 

"Çifte standart dünyanın en ***** işidir" cümlesi, aynı dersin ikinci cümlesidir...

 

Ve tabii "Başkalarına layık gördüğün muameleyi, kendi aşiretinin üyelerine yapmazsan sana kimse güvenmez" ilkesi ise aynı dersin üçüncü cümlesidir...

 

Eğer bu dersler hakkıyla bellenmezse...

 

İslami kesim dediğimiz bu kesim, "**** hafız", "***** yazar", "üç karılı tüccar" haberleriyle daha çok darbe yiyecektir...ahmethakan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet kitabımız evrensel,ama çeviren evrensel olamayan bir erkekse,bize de bu dili öğrenmek düşer.İşte zaten ben de bu noktada çok çok ufak yaşlarda çocuklara öğretilen din dersleri kalksın,mümkün derece dil dersleri başlasın fikrindeyim.Bir çok hristiyanın ,nasıl aramca ve ibranice öğrendiğini çok çok yakınen gördüm,hatta kolunda ibranice dövme taşıyan türk kardeşlerimizi gördüm,peki biz neden arapça öğrenmeyelim.

 

Gördüğünüz şeyler o kişilerin kendi karakterleri ile ilgilidir.Kolunda İbranice dövme taşıyan adamı da herhangi bir şey için kriter sayamam.

Çeviri konusunda,asırlardır çeviri yapanlar erkek oldukları için tam da güvenilir bulunmazsa,aynı mantıkla Allah'ı da neden hiç kadın peygamber göndermemiş diye eleştirme noktasına gelinebilir.Muhammed evrensel olabilseymiş,(evrensel olmak nasıl birşeyse artık) malum ayetlerde tomurcuk göğüslerden bahsedip yandaşlarının bazı duygularını kabartacağına,direk muhteşem deyiverseymiş,bu çok mu zormuş?Ayrıca Arapça herkes tarafından bilinse müslümanlar çok daha zorlu sorularla karşı karşıya kalırlardı.Bu nedenle sadece bazıları tarafından bilinmesi İslam'ın yararınadır.Bu konuda sizinle kökten farklı düşündüğümüzden ben küçük yaşta Arapça öğrenenin ve Arapçayı kafasında kutsal bir mevkiye yerleştirenin Arap gibi düşünüp,Araplaşabileceği riskini öngörürken siz Kuran'ı ve Allah'ı daha iyi anlayıp gerçeğe daha çok yaklaşacağını savunuyorsunuz.Bu konuda vardığımız noktalar tamamen zıt.

 

 

 

Gelgelelim,yine de ben bana zararı hiç dokunmamış,etrafına zararı hiç dokunmamış ve evrensel çizgilerde yaşayan bir dinsizi,tecavüz etmesi yasak olduğu halde inandığı Allahı hiçe sayıp,koca bir dünyanın tek bir emre karşı çıkıldığı ve emre uyulmadığı için bu hale getirildiğini unutup,ağzıyla müslümanım kalbiyle münafığım diyen kula tercih ederdim elbet.Ama tövbe mevzusu noktası,tövbe anına değil,kişinin kalan ömrünü ,yani tövbeden sonra yaşadığı ömrünü nasıl geçireceği de bazdır,hem de önemli bir bazdır.Kısa ve öz,dinsiz Adem soyundan kardeşimdir elimden geleni yaparım ona dinimi sevdirmek için,müslüman olup tecavüz edecek sonrada tövbe edecek kişi sanırım hayatının sonuna kadar tövbesindeki samimiyeti ıspatlamak için uğraşacaktır bana.Eh,dinimiz,"kim günahını unutandan daha zalimdir" diye sorar adama,onun da cezası yaşadığı sürece günahını unutmamak ve ona göre davranmak olmalı.Cidden samimi bir tövbeyse,bu dünyada işlediği suçtan ötürü başına gelen her müsibete karşı Allahtan ümitle af dileyecektir sürekli,ve yine samimiyse Allahta ona karşı etrafındaki her işini düzenleyecektir zaten.

 

Keşke her müslüman ikinci alıntımdaki paragrafta yazdığınız konulardaki samimi düşüncelerinizle aynı noktada olsa.Çünkü bu düşüncelerde hınç ve kuru kuruya bir savunma güdüsü yok.Kişi inansa da inanmasa da önemli olan mazeret uydurma niyetinde olmamasıdır.

Saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ya cinnet ya da hap içirdiler

 

EMİNE ŞENLİKOĞLU (Yazar): Hepimiz şoke olduk. Eğer öyle bir şey yaptıysa ona yazıklar olsun. Ama yapmadıysa da bu bir komploysa, komplo kuranları Allah kahretsin. Vakit yazarı denmesi acı bir şey. Hüseyin Üzmez’in ailesiyle görüştüm. Eşi "Böyle bir şey yok" diyor. Yaptıysa cezasını çeker. Haberlerde duyar duymaz Hüseyin abiyi aradım. "Bacım mahkemeyi bekle, söyleyeceğim bu kadar" dedi. Kız da 14 yaşında değilmiş. Hüseyin abinin tecavüze kalkışacağına inanamıyorum. Öyle bir şey yaptıysa da kesinlikle cinnet geçirmiş derim. Şu anda inanmıyorum. İlerde deliller ne gösterir bilemiyorum. Eşiyle arasındaki yaş farkında Hüseyin Üzmez’in suçu yok. Kendilerinden küçük kız alanlara, "Yaşlı bunaklar" demişimdir. Evlendiklerinde gidip, "Hüseyin abiyle kavga etmeye geldim" dedim. Eşi, "Emine abla onun hiç suçu yok. Kara sevdayla aşık oldum. ’Benimle evlenmezsen intihar ederim’ dedim, evlendik" diye anlatmıştı olanları. Hüseyin abinin, namus konusunda bilinçli olarak yanlış yapacağı kanaatinde değilim. Ya bir cinnet geçirdi, ya bir hap içirdiler diye düşünüyorum. Yüzde 99 böyle bir şey yapmaz ama kalbini Allah bilir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Üzmez: ’Eşlerimizle yatarız neler neler yaparız’

 

 

Vakit yazarı Hüseyin Üzmez'in, İsmailağa cemaatinin dergisi ’Arifan’ın Nisan sayısına verdiği röportajından bir alıntı:

 

"Bakın, biz eşlerimizle yatarız, neler neler yaparız. Üstelik bu Allah’ın emrine uygundur ve hiç de utanmayız. Halbuki on yaşında bir çocuğun yanında bunları yapamayız. Helaya gireriz, rahatlarız orada ama ne bir çocuğun yanında ne de eşimizin yanında bunu yapmayız. Ama işte tüm bunları Allah görüyor, biliyor, her an her yerde mevcut.

 

GAFLET RAHMET OLUYOR

 

Yani böylesine gaflet içinde olduğumuz bir durum sözkonusu ama bu gaflet bizim için rahmet oluyor. Eğer o gafletimiz olmasaydı on yaşında bir çocuğun yanında yapamadığımızı Yüce Allah’ın huzurunda nasıl yapacaktık." Demek ki gaflet de bir rahmettir. Tabii mümkün olduğu kadar Allah’ın yap dediğin yapmak, yapma dediğinden kaçmak lazım. Çünkü iyice gaflete dalıp da Allah’ın emirlerini tutmaz, yasaklarını çiğnersek, o zaman bu gaflet, rahmet değil zahmet olur."

 

***

 

Çocuğun yanında yapamaz, ama çocuğa yapar...

Acaba bu ne?

Gaflet mi?

Rahmet mi?

Zahmet mi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Düne böyle yazıyordu medyada..

"Hüseyin Üzmez'in birlikte olduğu 14 yaşındaki B.Ç. ve babasının şikayeti üzerine gözaltına alındığı ortaya çıktı. B.Ç.'nin annesi L. Ç. ise ‘Kızını fuhuşa zorlamak’ suçundan tutuklandı. L. Ç., Emniyet Müdürlüğü'nde üç kez fenalaşınca doktor kontrolundan geçirilerek sorgulandı."

 

Bugünse böyle..

 

"Yaşı küçük kız çocuğuna yönelik cinsel istismar iddiasıyla tutuklanan Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez’in telefon dinlemesi sonucu yakalandığı ortaya çıktı. Para karşılığı fuhuş yaptığı iddiasıyla B.Ç.’nin annesi Livaze Ç.’nin peşine düşen polis, teknik telefon dinlemesi yaparken Üzmez’in olayını ortaya çıkardı."

 

Ha birde tabi düne kadar tecavüzdü bugünse taciz..

 

Acaba bizmi adamı yargısız infaz ettik?Gene burnuma pis kokular gelmeye başladı ve aklıma ilk gelen şey bir tarafta İlhan Selçuk diğer tarafta Hüseyin Üzmez aynı yaşlarda zıt görüşlerde iki gazeteci..Biri devlete karşı çetecilikle suçlandı bir diğeri çocuk tacizi ile.. :unsure:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fazla Kurtlar Vadisi izlemektendir o.

 

Çocuklar söz konusu olduğunda Cinsel İstismar ve tecavüz farklı şeyler değildir. Yetişkin bir insanla güç, kaba kuvvet kullanarak ya da bilincini kaybetmesini sağlayarak birlikte olmak tecavüzdür. Kendi isteğiyle ya da para karşılığı birlikte olmak ise değildir.

 

Erişkin olmayan bir çocukla her ne şekilde olursa olsun birlikte olmak yasalara göre tecavüzdür. Yani bir çocuğa bıçak zoruyla tecavüz eden adamla, bir çocuğu elma şekeriyle kandırıp iğfal eden adam aşağı yukarı aynı cezayı alır. İster güç, kaba kuvvet kullanarak zorla birlikte olmak. İster para karşılığı yada kendi isteğiyle birlikte olmak. Tecavüzdür. Zor kullanarak yapılmadığı için bu eylem "cinsel istismar" olayın nasıl geliştiğini ve gerçekleştiğini anlatmak için daha açıklayıcı bir ifadededir. Fiil açısından ise bir fark yoktur.

 

Mahkeme medyada "babasının şikayetiyle yakalandı" mı yoksa "telefon dinleme ile yakalandı" mı yazıyor diye karar almaz. Zanlının suçu işlediğine dair kuvvetli emareler varsa tutuklar. Daha önce söylediğim gibi. Bu tür durumlarda uzman polisler psikolog nezaretinde ilk olarak çocuğa zanlının vucudu hakkında sorular sorarlar. Çocuğun ancak fiil işlendiyse zanlı hakkında bilebileceği bilgileri sorarlar.

 

Artı polis, operasyona devam ediyorsa. Telefonları dinlemeye devam ediyorsa takip altındaki kişilerin önlem almaması için bu bilgiyi dinleme devam ederken basına sızdırmaz.

 

 

Hüseyin Üzmez bu suçu işlemiş midir? İşlememiş midir bu mahkeme sürecinde ortaya çıkacaktır. Ancak Vakit gazetesi ve benzeri basının Hüseyin Üzmez'i "korumak" için ürettikleri ve ortaya koydukları iddialar kimi basın kuruluşlarının "tarafgirlik" mantığıyla ne kadar zıvanadan çıkabileceğinin göstergesidir.

 

Emine Şenlikoğlu ; "Ya bir cinnet geçirdi, ya bir hap içirdiler diye düşünüyorum" (cinnet geçirince çocuklara tecavüz etmek, yada insanı "pedofili" yapan bir hap. Bravo Emine hanım.)

 

Abdurrahman Dilipak; Tecavüz olayı olduysa bile komplodur. (O zaman komployu kuran Hüseyin Üzmez oluyor. Yada "komplocular" hüseyin abi git şu kıza tecavüz et diye gaz vererek Hüseyin Üzmez'e vakit gazetesine komplo kurmuşlar)

 

Allasen Hüseyin Üzmez nere İlhan Selçuk nere. Birisi Türkiye'de belli bir siyasi kesimin önde gelen ideologlarından. Öbürü sabah kuşağında yayınlanan kadın programlarının müdavimi, üçüncü sınıf tartışma programlarına "agresifliği" ile renk katacağı gayesiyle çağrılan bir köşe yazarı.

 

Fehmi Koru olsa hadi Suheda söylediğinde bir mantık buluruzda. Hüseyin Üzmez ne alaka olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Daha önce ilhan selçuk meselesi olunca medyayı ön yargı ile suçlayanlar bugün kendileri sorgu aşamasında olan HÜSEYİN Üzmez hakkında ön yargıda bulunuyor,tıpkı sözde ergenekon çetesinde Kemal kerinçsiz ve fuat tugut gibi..

 

İşinize gelince yargı kararını beklersiniz işinize gelmeyince linç edersiniz....İlhan selçuk olayında yargı kararı diye bağıranlara ne oldu?bekleyin görelim Adam suçlumu değilmi!

 

Yapmadı-yapmaz diyemiyorum fakat Ben Hüseyin üzmezin bu olayına inanmıyorum çunkü 14 yaşındaki kızın annesinin ifadeleri hiç inandırıcı değil...hem ikdidarsız diyor hem birçok defa beraber olduk diyor,kızı annesine şikayet ettiğinde ise ''nasıl olsa ikdidarsız''deyip önemsemediğini söylüyor.

Şimdi kadın sıradan bir insan olsa bu adamın yaptığına inanacağım,Olayın kadını kendini ve yolunu belli ettiği için inandırıcı gelmiyor.

umarım yanılmıyorumdur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Fazla Kurtlar Vadisi izlemektendir o.

 

Emine Şenlikoğlu ; "Ya bir cinnet geçirdi, ya bir hap içirdiler diye düşünüyorum" (cinnet geçirince çocuklara tecavüz etmek, yada insanı "pedofili" yapan bir hap. Bravo Emine hanım.)

 

Abdurrahman Dilipak; Tecavüz olayı olduysa bile komplodur. (O zaman komployu kuran Hüseyin Üzmez oluyor. Yada "komplocular" hüseyin abi git şu kıza tecavüz et diye gaz vererek Hüseyin Üzmez'e vakit gazetesine komplo kurmuşlar)

 

Allasen Hüseyin Üzmez nere İlhan Selçuk nere. Birisi Türkiye'de belli bir siyasi kesimin önde gelen ideologlarından. Öbürü sabah kuşağında yayınlanan kadın programlarının müdavimi, üçüncü sınıf tartışma programlarına "agresifliği" ile renk katacağı gayesiyle çağrılan bir köşe yazarı.

 

Fehmi Koru olsa hadi Suheda söylediğinde bir mantık buluruzda. Hüseyin Üzmez ne alaka olur.

:clover:

hepsi birbirinin uckurunu iyi taniyor olmasi gerekirken??? piskinlik had safhada neymis hap! bir hapin demekki günlerce etkisi sürüyor? bence mesir macunudur o mesir macunu baharatli baharatli..

 

 

:shuriken:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Acaba Hüseyin Üzmez'de ayni Ilhan Selcuk gibi gece yarisimi evinden alindi,sanmiyorum.Cünkü birinin adi Ilhan Selcuk digeri ise Hüseyin Üzmez.Aslinda Hüseyin Üzmez'in eger dogruysa isledigi suc Ilhan Selcuk'a isnat edilenden daha agir ve ******,ama dedim ya birisinin adi Ilhan Selcuk digerininki ise Hüseyin Üzmez.

Ilhan Selcuk geceyarisi evinden alinip savcilkiga götürüldü diye o dinci gazetelerin tümü manset attilar olayla ilgili olarak özellikle Yeni Safak ve Vakit.Ne acidir ki Hüseyin Üzmezin haberinide nasil ve nereye saklayacaklarini bilemediler,iste gazetecilik etigi bu kadarmis dincilikte.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peygamberinin şefaatine nail olmak için, ona layık bir ümmet olabilmek için, onun sünnetini aynen uygulamış, ne var bunda?

 

Ha pardon, aynen uygulayamamış, kız biraz daha küçük, dokuz yaşlarında olsa, tam sünnete uygun olacakmış...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Daha önce ilhan selçuk meselesi olunca medyayı ön yargı ile suçlayanlar bugün kendileri sorgu aşamasında olan HÜSEYİN Üzmez hakkında ön yargıda bulunuyor,tıpkı sözde ergenekon çetesinde Kemal kerinçsiz ve fuat tugut gibi..

 

İşinize gelince yargı kararını beklersiniz işinize gelmeyince linç edersiniz....İlhan selçuk olayında yargı kararı diye bağıranlara ne oldu?bekleyin görelim Adam suçlumu değilmi!

 

Yapmadı-yapmaz diyemiyorum fakat Ben Hüseyin üzmezin bu olayına inanmıyorum çunkü 14 yaşındaki kızın annesinin ifadeleri hiç inandırıcı değil...hem ikdidarsız diyor hem birçok defa beraber olduk diyor,kızı annesine şikayet ettiğinde ise ''nasıl olsa ikdidarsız''deyip önemsemediğini söylüyor.

Şimdi kadın sıradan bir insan olsa bu adamın yaptığına inanacağım,Olayın kadını kendini ve yolunu belli ettiği için inandırıcı gelmiyor.

umarım yanılmıyorumdur.

Yaniliyorsunuz sayin kaplan-200, Ilhan Selcuk'un tutuklanmasi degil nasil tutuklandigi elestiri konusu oldu. Olaylari isinize geldigi gibi görür ve yorumlarsaniz yanlis olur. Hüseyin Üzmez'in tutuklanma bicimi ile Ilhan Selcuk'un tutuklanma bicimi arasinda nasil bir baglanti kurabiliyorsunuz anlamiyorum. Tabiiki sucsuz ise serbest birakilacaktir aynen Ilhan Selcuk'un serbest kaldigi gibi. Diger taraftan Ergenekoncu Kerincsiz, Princek ve deger bazilari hala tutuklu, demekki yetkililerin elinde önemli bir delil var, yoksa nasil bu kadar uzun tutuklu olabilsinlerki. Lütfen tarafsiz yorum isterken kendimiz önce tarafsiz olmaya calisalim. Yorumlariniza bakarsaniz dinci seriatci ve ceteci tutuklulari bayagi savundugunuz cok acik bir sekilde gözler önünde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Müptezellik

HÜSEYİN Üzmez denilen yazar, İstanbul'daki evini "Aczmendi Müslüm"e tahsis edip, "Fadime kepazeliği"nin yaşanmasına yardım ve yataklık etti mi? Etti...

 

Hüseyin Üzmez denilen yazar, kendisinden 50 yaş küçük genç bir kızla evlenebilmeyi içine sindirdi mi? Hem de nasıl...

 

Hüseyin Üzmez denilen yazar, Kuğulu Park'ta torunu yaşındaki genç kızla yaşadığı aşkın romanını yazıp reklamını yaptı mı? Yaptı...

 

Yani...

Karşımızda "gözü çöplükte kalmış sempatik yaşlı çapkın" muamelesi çekip, gülümseyerek geçiştirebileceğimiz türden bir adam yoktur...

 

Üstelik "adamımız", kendisini "İslam'ın gür sesi" olarak takdim eden bir gazetede köşe yazarlığı yapmaktadır...

 

Ve gün gelmiştir:

 

Bu adam, "çocuk tacizi" gibi yeryüzünün en ***** ve ****** suçlamasıyla hapsi boylamıştır...

 

Olayın özeti budur...

 

* * *

 

Peki özetini verdiğimiz bu olay...

 

Vakit denilen gazetede nasıl yorumlanıyor?

 

Yani "çocuk tacizi" gibi ***** bir suçlamaya maruz kalmış adamın yazı yazdığı Vakit'in Hasan'ı, Mustafa'sı, Ali İhsan'ı ne yapıyor?

 

Ne yapacaklar?

Hiç utanıp sıkılmadan, "çocuk tacizciliği" ile suçlanan adama kol kanat geriyorlar...

 

Bu konuda o kadar ileri gidiyorlar, o kadar vicdansızlaşıyorlar ki...

 

Olayı "tacize uğrayan kız çocuğu"nu suçlu ilan etmeye kadar götürebiliyorlar.

 

"Adı kötüye çıkmış bir kadın"dan falan söz ederek zavallı kız çocuğu için "O yolun yolcusu" imasında bulunuyorlar...

 

Zihni sapkınlığın boyutu o kadar ilerlemiş ki...

 

Nafile olacağını bile bile "Çocuk **** bu çocuk!" diye haykırmak istiyorsunuz...

 

Ama bunda şaşacak bir şey yok...

 

****...

 

Trabzon'da Rahip Santora cinayetinin ardından, "Misyonerlik nedeniyle bir gencin hayatı kaydı" başlığını atabilmişlerdir...

 

Düşünün: Bir cinayet işleniyor ve adamlar, o cinayetin sorumluluğunu katile değil de, cinayete kurban giden rahibe yüklüyorlar... Maktulü suçlu ilan edip katile sahip çıkıyorlar!

 

Tek olay bu değil ki...

 

Bunlar katil Mehmet Ali Ağca'ya da sahip çıkmıştır...

 

Bunlar Metin Göktepe'nin katili polislere de sahip çıkmıştır...

 

Bunlar Manisa'da işkenceci polislere de sahip çıkmıştır...

 

"Katil sevici"dir bunlar...

 

Şimdi de sicillerine "Çocuk taciziyle suçlanan adamlarına kol kanat germek" gibi unutulmaz ve silinmez bir leke sürmüşlerdir...

 

Siz bakmayın onların, "Mahkemeden çıkacak kararı bekliyoruz" falan demelerine...

 

Bu ******* adamlar, mahkeme Üzmez'i suçlu bulsa dahi, yine su getirecek bin dere bulurlar...

 

Ama lütfen bunun bir "din/iman/inanç" meselesi olduğunu düşünmeyin...

 

Hayır, hayır... Bu bir tıynet meselesidir... Bu nedenle kendilerine "dindarım", "mütedeyyinim" diyen insanlarımızın, tez elden, kepazeliği şiar edinmiş bu adamlardan kendilerini ayrıştırıp kurtarmaları gerekmektedir.

 

Aksi takdirde...

 

Bu "******** sicili", hiç hak etmedikleri halde onların da sicili olacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Vakit fetvayı aldı: Tacizcimiz mümindir

 

 

İSLAMİ camiada "Konyalı değerli alim", "Günümüzün İslam müçtehidi" ya da "Hocaefendi" gibi sıfatlarla selamlanan Abdullah Büyük isimli bir adam var...

 

Vakit?te köşe yazarlığı da yapan bu adamın bağlıları var... Yani adam resmen bir cemaat lideri...

 

İşte bu adam, "Vakit"çilerin bir türlü ağızlarından çıkaramadıkları baklayı çıkardı.

 

Hiç mırın kırın etmeden, "küt" diye fetvasını verdi ve "çocuk tacizciliği" ile suçlanan Hüseyin Üzmez hakkında şu cümleyi yazdı:

"Kulaklarınıza gelen haber doğru olsa bile, Hüseyin Üzmez ağabeyimiz, Müslüman bir insandır, mümin bir insandır."

 

Ardından da ekledi:

 

"Bir Müslüman, Allah?ın dinini yaşamak ve yaşatmak için mücadele ederken, ayağı sürçer, hata yapar ve günaha bulaşırsa, daha fazla destek, daha fazla ilgi ve daha fazla iletişim içine gireriz."

 

Demek ki neymiş?

 

Hüseyin Üzmez?in küçük bir kıza sulandığı, sulanmakla kalmayıp resmen sarkıntılık ettiği hukuken sabit olsa bile... İslami açıdan bir sorun yokmuş... "Abdullah Büyük Hocaefendi", çocuk tacizcisi ağabeyine her durumda destek çıkarmış...

 

O halde ben de "müptedi" bir talebe gibi, "Büyük Hoca"ya sorayım:

 

"Sayın hocam... Hüseyin Üzmez ağabeyiniz, hapisten çıksa... 14 yaş ve altındaki mümin kızlarımızın kendisinin yanında yalnız kalmasında İslami açıdan bir beis var mıdır? Eğer yoksa kendi kızınızı, torununuzu ya da yakınınızın bir kızını bu mümin ve Müslüman ağabeyinizle yalnız bırakır mısınız hocam?"

Güzel şeyler

 

NİMET ÇUBUKÇU?YA BRAVO Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, dini bütün koca adamların çocuk istismarı suçlamasına "sıradan çapkınlık" muamelesi çektiği bir ortamda, "çocuk olmak" meselesiyle ilgili öğretici bir açıklama yaptı. Dedi ki: "Çocuklar sadece çocuk oldukları için korunmaya muhtaçtır ve çocuk oldukları için mağdurdur. Burada karine, çocuğun masumiyeti karinesidir. Ben her zaman çocuklardan yana taraf olurum." Bu tespiti yaptıktan sonra da "Bir avukat olarak çocuklara yönelik istismarı savunamam" dedi... Bu duyarlılık nedeniyle Bakan?ı kutluyorum...

 

VAKİT?İ BIRAKAN YAZAR Bir yazar, bunca hır gür arasında sessiz sedasız Vakit Gazetesi?ni bıraktı... Hüseyin Üzmez olayı ve bu olayın ardından gazetenin takındığı "koruma ağırlıklı" tutum, Vakit yazarı Mehmet Emin Kazcı?yı pes ettirdi... Mehmet Emin Kazcı, onurlu ve erdemli bir tutum takınarak Vakit?te yazmayı bıraktı...

 

DEĞİŞEN MESAJLAR Vakit?e dair şu ana kadar çok şey yazdım: "Katil sevicilik" yapmayın dedim... "İşkenceciyi korumayın" dedim... "Hedef göstermeyin" dedim... "Dilinize hákim olun" dedim... "İftira etmeyin" dedim... Fakat ne yazık ki ben bunları dedikçe Vakit?in saf, inanmış okurlarından hep olumsuz mesajlar aldım... Ancak... Şu Hüseyin Üzmez olayı gözlerdeki perdeyi indirdi... Gazetenin tutumu, okuru da çileden çıkardı... Artık bana gelen mesajlarda, "Ben de Vakit?in dininden değilim" vurgusu var... Ne diyelim... Gayret bizden, tevfik Allah?tan...

 

 

***** aferin Hasan Kaçan... Bu kadar kısa sürede "camia"ya nasıl da uyum sağlamışsın böyle...

 

Pes vallahi!

 

********

 

Hakikaten iyi hakaret ediyormuşsun ha!

 

Sen var ya, biraz daha gayret etsen, bu lumpen ağız ve bu madrabazlıkla ATV?ye genel müdür bile olursun...

 

Ha gayret Hasan Kaçan, ha gayret *****...

 

ahmethakan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Pes artık!

070520081000048904423.jpg

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Pes artık!

070520081000048904423.jpg

 

 

Minareyi çalan kılıfını hazırlar

Bozacının şahidi şıracı

 

 

sevgili dipnot, öyle deme aslında bu zihniyete göre Üzmez sevaba dahi girmiştir bu olayla merak etme, ölsün mezarını türbe yapmazlarsa sana boğazda kahve ısmarlıycam :)

 

Canımsın benim...

Ne güzel ifade etmişsin... :clover:

Aaa bu arada yaz geliyor...

Kahve sözünü yazdım...

Sevgiler... :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.