-
İçerik Sayısı
2.202 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
9
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
yam_yam tarafından postalanan herşey
-
İslam'da şiddet konusu pek çok defa tartışıldı bu forumda. Teist arkadaşlarımız ya İslam'da şiddet olmadığını ya da bu şiddetin haklı gerekçeleri olduğunu savundular. Oysa ki şiddet, teokrasinin olmazsa olmazıdır; zira teokrasi, doğası gereği baskı rejimidir. İnsanlara yalnızca nasıl yaşamaları gerektiğini değil, aynı zamanda ne için yaşaması gerektiğini de dikte eder. Böyle bir ortamda da, özellikle ikinci sınıf insan muamelesi gören kadınların istenilen yaşam biçimine sokulması için vazgeçilmezdir şiddet... Kadının hem kaçınılması gereken bir günah objesi olarak algılanması, hem de erkeğin kadından üstün yaratıldığı inancı bu baskının temelini oluşturur. Son yıllarda üzülerek görüyoruz ki, yukarıdaki tablo Türkiye için her geçen gün biraz daha yaklaşıyor. Kadın özgürlüğünün her alanda kısıtlı olduğu teokratik ülke insanıyla aynı zihniyeti paylaşan erkekler, kadın özgürlüğünü kısıtlama adına "türbana özgürlük" çığırtkanlığı yapmaktadırlar. Bu zihniyetin yayın organlarında başörtüsünün müslüman kadının "iffet" göstergesi olduğu zırvalanırken, yarın öbür gün baş örtüsü takmayana "iffetsiz" yakıştırması yapılacağı aşikardır. Böyle bir ortamda kadın, hem toplumsal baskı, hem de aile baskısı yüzünden kapanmaya mahkum olacaktır. İşte bu "Kapanma" yukarıdaki tablonun ilk adımıdır. Bu baskı bir kere başladıktan sonra gerisi kolaydır. İlk zamanlar toplumsal baskıyı umursamayarak bu zihniyetin istediği şekilde davranmayan kadınlar sözlü tacize uğrayacaklar, uslanmazlarsa da (!) zamanla şiddet görmeye başlayacaklardır (Bknz: "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir"). Burada amaç, diğer kadınlara kötü örnek sergilenmemesi için baskı oluşturmaktır. İşte son zamanlarda sık sık dillendirilen "mahalle baskısı" deyimi budur. Ne yazık ki toplumumuz bunun ne demek olduğunun farkında değildir. Korkarım ki, farkına vardığında da iş işten geçmiş olacaktır. "Türbana özgürlük" çığırtkanlarının, toplumsal yaşam içerisinde türbanın zaten serbest olduğu gerçeğini göz ardı ederek bu konuda demogojik zırvalıklarını (zulüm, eziyet vs) sürdürmesi, asıl istenilenin ne olduğu gerçeğini perdeleme çabasıdır. Ne yazık ki hakkı olan özgürlüklerini neredeyse tüm dünya kadınlarından önce almış olan Türk kadını da bu oyuna gelmektedir. Bu oyunun sonu da kezzap saldırılarından tutun, makyajlı kadınların öldürülmesine kadar gider... Lütfen bir daha düşünün...
-
İnsanoğlunun ölümsüzlük isteğinin bir başka yansımasıdır reenkarnasyon... Benim açımdan Dünya'ya daha önceki bir kimlik ile yeniden geldiğini söyleyen birinin, uzaylılar tarafından kaçırılıp tecavüze uğradığını iddia eden birinden farkı yoktur.
-
Beğenin ve tavsiyen için çok teşekkürler sevgili gelincik...
-
Evrenin derinliklerine 3 boyutlu bir gezintiye çıkmak isteyenlere ben de bir tavsiyede bulunayım... Bilgisayarında Google Earth programı bulunanlar, "View"'in altında "Switch To Sky" ı tıklasınlar (Yeni versiyonlarda mevcut). Bulunmayanlar http://earth.google.com/ adresinden temin edebilirler. Tek yapmanız gereken bu. Tıklayın ve büyüleyici bir gezintiye çıkın.... http://earth.google.com/sky/skyedu.html Yukarıdaki adreste bulunan videoyu izleyerek görecekleriniz hakkında fikir sahibi olabilirsiniz
-
Bu konuyu daha önce de tartışmıştık... Aslında "her şeye gücü yeten tanrı" ifadesi kurgu hatasından kaynaklanıyor. "Her şeye gücü yeten" ifadesi tanımsızdır ve böyle bir varlığın olması mümkün değildir. Her anlattığı fıkraya gülünen birisi var ise, hiç bir fıkraya gülmeyen birisi olamaz. Ya da kullandığı her penaltıyı gole çeviren bir futbolcu var ise, penaltıdan gol yemeyen bir kaleci olamaz. "Her şeye gücü yeten " demek de aslında buna benzer... Yani tanrı kendini yok etme gücüne sahip ise, kendini koruma gücünden yoksun demektir. Şöyle bir örnek verilebilir ; Kur'an'ın pek çok yerinde tanrının merhamet sahibi olduğundan bahsedilir; ancak pek çok yerinde de intikam aldığından.. Öyleyse tanrı sonsuz merhamet ya da sonsuz intikam sahibi olamaz; zira bir sıfatı diğer sıfatını kısıtlamıştır. Kısacası, "Her şeye gücü yeten tanrı" sıfatı, ancak ve ancak yanlış kurgulanmış bir tanrıya ait olabilir.
-
kehf suresinde hz. musa ve salih kul kıssası
yam_yam şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
Konuya kendi çapınızda bir çıkar yol bulma çabasında olduğunuz anlaşılıyor. Açıkçası, yalnızca olaylara şahit olan birilerinin olmadığından bahisle fiili gerçekleştirenin insan olamayacağı çıkarımında bulunmanız oldukça eğreti duruyor... Buradaki hikayeden çıkarılması istenen sonuç, şer gibi görünen olayların altında bile bir hayır bulunabileceğidir. Ancak kaş yapalım derken göz çıkartılmış... -
kehf suresinde hz. musa ve salih kul kıssası
yam_yam şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
1 - ".....biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik." 2 - "...Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında adam (hemen) onu öldürdü" 3- "Çocuğa gelince, anası babası mü'min insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk." Tanrı tarafından ilim ve rahmet verildiği iddia edilen birinin, sapkın bir bahaneye istinaden gözünü kırpmadan bir çocuğu katletmesine mucize gözüyle bakmak, hala ve hala zihnimizin bir kısmının ortaçağa bile ulaşamadığını göstermiyor ise neyi gösteriyor? Yukarıdaki ifadeler, "Katli vacip" in legalleştirilmesi değilse nedir? "Kıssa" diyerek legalleştirilen vandalist bir uygulamayı, çocuklarına aşılamakta bir beis görmeyenler "medeniyet" tanımının içini nasıl dolduracaklar? -
Ne mutlu şeytanın peşinden gideenlere
yam_yam şurada cevap verdi: hoppa başlık Dini Konular - Din - Dinler
Bir de şuraya bir göz atın isterseniz http://www.turkish-media.com/forum/index.p...ost&p=93144 -
Öncelikle nazik ve samimi ifadeleriniz için teşekkür ederim. Diğer konuya gelirsek; Doğada bir mükemmelliyet olduğunu düşünmüyorum. Sanırım bunu düşünenler de yalnızca doğayı mükemmel bir varlığın yarattığına inananlar olmalı... Parmak izlerinin her insanda farklı (!) olması mucizevi bir durum değildir. Bu durum genetik kodlamadan ve anne karnındaki gelişim sürecinden kaynaklanan bir durumdur. Üstelik insanları birbirlerinden ayıran yalnızca parmak izleri de değildir. İrisin bu konuda parmak izinden çok daha başarılı olduğu söyleniyor. Hemen şunu da ekleyeyim, "Her insanın parmak izi farklıdır" önermesi bilimsel olarak doğru değildir. Ancak farklı kişilerin aynı parmak izine sahip olma olasılığı milyonda bir olarak veriliyor. Oysa ki parmak izlerinin insanları birbirilerinden ayırmak dışında çok daha önemli görevleri vardır . Dokunma hissi algısını artırmak, dış etkenlere maruz kalacak olan ter gözeneklerini saklamak, tutunmaya yardımcı olmak gibi... Üstelik parmak izi yalnızca insana özgü bir yapı da değildir. Şaşıracaksınız ama, keseli bir memeli olan koalaların parmak izleri, insan parmak izlerine şempanzelerden daha çok benzer. Ancak teist bakış açısı bu konularda objektif olamıyor. Her şeyi tanrıya bağlama konusundaki önyargısı, konuyu "Bak şu Allah'ın işine" noktasına getiriyor. Halbuki doğada gözlemleyebildiğimiz sistemler içerisinde bir tanrının "işi"ni göremiyoruz...
-
Bu kadar saçmalık yeter.... Cahiliye devrinde yapılan bir uygulamaya atfen yazılan bir ayeti, bilime yol gösterici olarak göstermeye kalkana ne "gaflet" kelimesi yeter, ne de bir başka kelime... Bilim adamları kanser hücrelerinin yayılışını ve organların gelişimini görmemize yarayacak saydam derili bir kurbağa ürettiler... Kur'an bunu yasaklayarak mı yol gösterecek bilime? Dalga mı geçiyorsunuz?
-
Araştırma ve deney için hayvanlar üzerinde yapılacak olan değişikliklerin İslam'a uygun olmayacağını söylemek başkadır, bugün yapılan deneylerin Kur'an'da yazılı olduğunu söylemek başkadır...
-
Bakın Diyanet Vakfı'nın ilgili ayet açıklaması ne diyor : "Allah’ın yarattıklarını değiştirmek, canlıların tabii şekil ve özelliklerini değiştirmek demektir. Hayvanların gereksiz yere kulak ve kuyruklarını kesmek; kaşları, dişleri... süsleme maksadıyla değiştirmek bu kabildendir ve yasaklanmıştır. Tabiatın dengesini bozan davranış, kullanma ve teknoloji de aynı çerçeveye girmektedir. " Siz hala inatla bu ******* bir mucize kılıfı içinde sunmaya çalışıyorsunuz... Bilmediğini bilmek erdemdir...
-
Dinler, yapıları gereği durağan ve değişmezdirler. Oysa ki yaşam öyle değil ; toplumsal olarak koşullanıyor. " İyi bir yemek tarifleri kitabı tadı tuzu yerinde bir yemek hazırlamak için gereken tüm durum ve koşulları belirt(e)mez. Yaşam da öyle... Sonlu sayıda bir takım kuralı bir araya getirip "işte ahlakın kesin temel taşları bunlar" demek bir yerde imkansız. Çünkü insan doğası sabit değil, toplumsal olarak koşullanıyor. " Değişken bir modeli durağan bir yapı ile belirleyemezsiniz... Ya Taliban gibi değişkenleri engelleyerek çağın gerisinde kalacak, ya da dini değişkenlere uyarlayacaksınız..
-
Fikir üretimi konusunda fakir kaldığınızdan olsa gerek, sağdan soldan bulduğunuz ******** copy-paste yoluyla buraya taşıyor ve cevap bekliyorsunuz... Oysa ki bu *******, ister teist, ister ateist olsun İslam'ı bilen biri tarafından ciddiye alınamayacak kadar abestir. "Kanıt 1" diyerek öne sürdüğünüz zırvalığın, bir cahiliye adetine atfen yazılan ayet olduğunu bilemeyecek kadar İslam'dan uzaksınız.. "Araplar bir dişi deve beş defa doğurur ve beşincisi erkek olursa kulağını dilerler ve artık ondan faydalanmayı haram sayarlardı. Bazı tefsirciler de demişlerdir ki, putlara ibadet için kurbanlık nişanesi olmak üzere hayvanların kulaklarını keserler ve bu, bir küfür iken ibadet zannederlerdi." http://www.enfal.de/telmalili/nisa.htm Aklı başında olmak, ***** insanların bilmedikleri dinini kullanarak onları kandırmak isteyenlerin zırvalıklarına aldanmak değildir bayım.. Hele hele, kandırıldığının farkında olmadan, "budur" diye ahkam kesmek hiç değildir...
-
Mucize safsatalarına aşağıdaki linkte gerekli cevaplar verilmişti... http://www.turkish-media.com/forum/index.p...2&hl=mucize
-
Beğendiğinize sevindim sayın boşig... İlk ciddi şiir denememde olumlu bir eleştiri almak beni mutlu etti.. Teşekkürler...
-
“Değer mi” diyordu “O göz yaşlarına…” Oysa ki insanı insan yapan o iki damla yaş değilse nedir? İnsandan çok kime lazım gelir yanaklardan süzülen o iki damla ? Hangi söz anlatabilir ki o iki damlanın anlatabildiklerini? Sevinirsin ağlarsın, üzülürsün ağlarsın… Kavuşursun ağlarsın, ayrılırsın ağlarsın… Seversin ağlarsın, kızarsın ağlarsın… Daha doğarken ağlarsın arkadaş... Daha doğarken… Var mı bundan ötesi? Hangisi daha gerçekçidir sahtesinin, Ağlamanın mı, gülmenin mi? Gülerken güller açıyor mu gamzelerinde? Ya ağlarken… Ağlarken yürek soluyor mu okyanuslarda? Ayırabildin mi peki sahtesini gerçeğinden? Galiba ben ayırabiliyorum artık… O farkında olmasa da… İki sahte tebessümün, İki çift sahte gözyaşından daha değerli olmadığını biliyorum… Üstelik O, “Değer mi” diye sorarken, gerçekten değmediğini de…. yam_yam
-
Ahhh ahhh... Şu zamanda öyle bir teiste rastlamak o kadar zor ki.....
- 70 cevap
-
- ateıstı kandırmak
- Tanrıı yaratmış
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Öyle mantık ve bilgi yoksunu önermelerde bulunuyorsunuz ki, insan nasıl cevap vereceğini şaşırıyor... Sizinkisi, elinde karışık meyve tohumlarını bahçeye serpiştiren birinin, aynı şartlar altında (aynı toprak, aynı sıcaklık, aynı güneş açısı) aynı cins meyve almayı beklemeye benziyor... "Acaba bu adam benimle dalga geçiyor da, ben de ona göre mi cevap versem" ile, "Yok yok bilgisizliğinden böyle konuşuyor.. Bilgilendirmek lazım" arasında gidip geliyorum... Sonuçta ikincisinde karar kıldım... Sorunuzun cevabını ise aşağıdaki linkte yer alan daha önceki bir yazımda bulabilirsiniz... http://www.turkish-media.com/forum/index.p...st&p=196620 Astrolojiye ayırdığınız zamanın 1/10 'unu astronomi bilimine ayırsaydınız, böyle absürd ötesi cümleler kurmazdınız bayım.. Dünya ile bahsettiğiniz Güneş Sistemi elemanlarının ne iç yapıları, ne atmosferleri, ne elementsel yoğunlukları, ne de Güneş kaynaklı etkenler benzerlik göstermektedir... Azıcık izan... Buzul çağları hakkında bilgi edinmek için şu linkte yer alan bir derlememden faydalanabilirsiniz : http://www.turkish-media.com/forum/index.p...;showentry=2192 Şu an İnsan ile pek çok hayvanın genleri benzerlik göstermektedir. Bunu anlamak için bilim adamı olmaya da gerek yoktur. Yalnızca hayvanlar üzerinde yapılan deneylerden haberiniz olması yeterli.. Örneğin "Fare genleri, insan sağlığına ışık tutacak" başlığına bir göz atabilirsiniz : http://teknoloji.milliyet.com.tr/detay.asp?id=1064 Kopyalamayın efendim o ufak alıntıyı... "Kendi bilgi ve niteliklerini veya mallarını överek karşısındakini kandıran, dolandıran kimse" olduğu defalarca ifşa edilmiş birinin safasatalarını kopyalamayın buraya... Bilgi sahibi olmadığınız konularda ahkam kesmeye çalışarak düştüğünüz duruma aldırmadan karşınızdakileri kendi durumunuzda göstermeye çalışmak da hoş bir ironi olmuş doğrusu... Bütün canlıların aynı hücreden evrimleştiğini iddia etmek, en hafif ifadeyle gaflet halidir... Evrim, üç beş kelimeyle geçiştirilemeyecek kadar geniş ve spesifik bir konudur. Lütfen backroundunuzu biraz daha geliştirin... Sayın hayhak; Evrim teorisinin uydurma olduğunu kanıtlayacak ilköğretim 1.seviye zeka düzeyine sahip olduğunuzu düşünüyorsanız, bugün pek çok ilimizde bulunan üniversitelerimize müracaat ediniz... Zira biliniz ki, o üniversitelerdeki ve dahi Dünya'nın tüm üniversitelerindeki bilim adamları henüz o zeka seviyesine ulaşabilmiş değiller. Sizin bu zeka seviyenizle ortaya koyacağınız kanıtlarla sizi Nobel'e boğacaklarından emin olabilirsiniz... Böylece İslam'a da büyük bir katkı sağlayarak herkesin "Ahanda evrim yalan... Demek ki biz Adem'den ve Adem'in kaburga kemiğinden olan Havva'dan geldik" diyerek Kelime-i Şahadet getirmelerini sağlar, böylece de cennetin en kral yerindeki köşklerinizi garanti altına alabilirsiniz... Hatta Muhammed'in hayatı boyunca ulaşamadığı sayıya, siz yalnızca ufak bir zek göstergesi ile ulaşabilir ve milyarlarca insanı bir anda Müslüman yapabilirsiniz... Sayın hayhak; Kendinize bir iyilik yapın ve bilimsel konuları bilimsel yayınlardan takip edin; ne idüğü belirsiz şahısların saf insanları kandırmak için uydurduğu safsatalardan değil... Eğer tavsiyeme uyarsanız, yukarıdaki paragrafta yazdığınız zırvalıkların bilimle uzaktan yakından alakası olmadığını rahatlıkla görebilirsiniz...
- 70 cevap
-
- ateıstı kandırmak
- Tanrıı yaratmış
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Evreni ve yaşamı yalnızca kutsal diye adlandırılan bir öğretiden anlamaya çalışmanın kaçınılmaz sonuçlarıdır bu sorular.. Oysa ki bu soruyu soran bir kişi kafasını dogmalarla doldurmayı değil de, Güneş'i, Ay'ı ve diğer gök cisimlerini tanımaya çalışsaydı böyle bir soruyu hiç sormayacaktı. Güneş'te ve Ay'da neden yaşam olmadığı sorusuna değinmeyeceğim. Bu soruyu soran kişi bu sorunun cevabını ilkokul 3. sınıfa giden herhangi birinden öğrenebilir. Ancak Samanyolu'nda canlılık olmadığını nasıl iddia edebiliyor onu anlayamadım... Biz daha burnumuzun dibindeki Mars'ı tanımaya çalışırken, içinde 200 milyar yıldızın yer aldığı Samanyolu'nda canlılık olmadığı neye dayanarak iddia ediliyor? Yoksa bu bir şartlanmışlık mı? Sanırım Samanyolu'nda canlılık olmadığını iddiası yalnızca evren ve Dünya'nın insanın imtihanı için yaratıldığını sanan birine ait olabilir... İşte Dünya ve Dünya tarihinden bihaber birinden beklenebilecek sözler daha... Bu kişinin 5 milyar yıllık canlıllık tarihi boyunca memelilerin neden 500 milyon yıl önce yükselişe geçtiği konusunda bir fikri var mıdır acaba? Son bir milyon yıl içerisinde Dünya sekiz kez buzul çağına girip çıkmışken, Dünya'nın pek çok yerinde artık bugün yaşamayan devasa canlılara ait fosiller bulunuyorken nasıl olur da 4,5 milyar yıllık dünya tarihi boyunca iklimin ve ortam şartlarının arasında uçurum olmadığı iddia edilebilir? Bu iddia ya çok saf birine ait olabilir, ya da saf insanları kandırmak isteyen birine.... Bu safsatalara ne denilebilir bilemiyorum... Bir kere "ortak evrim süreci" diye bir süreç nereden uyduruldu? Yok öyle bir şey... Her türün kendi içindeki evrim süreci diğerlerinden farklıdır.. İnsanlar bu kadar da mı saf yerine konulabilir? Çok fark vardır... Evrim teorisi insanın çamurdan/balçıktan/topraktan falan yaratıldığını iddia etmez... Evrim teorisi senin önüne bulgular koyar.. Çıkarsınız, 100 milyon yıl öncesine ait modern insan fosili getirirsiniz önümüze, biz de "yahu bu evrim teorisi hakikaten uydurmaymış" deriz... Ama yok...İşleri güçleri oturdukları yerden bilgisizce atıp turmak... Yukarıda yazılanlar yalnızca ve yalnızca kafasını dogmatik safsatalarla doldurup neyin ne olduğundan bihaber insanları bağlar.. "Acaba nedir" diye bakıp araştıran birinin söyleyebileceği türden şeyler değildir bunlar... Azıcık izan...
- 70 cevap
-
- ateıstı kandırmak
- Tanrıı yaratmış
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Somut dünya tamam da, soyut dünyadan benim anlayacağım sezgisel bir dünya değil de, fiziki dünyanın dışında insanın kendi düşünsel çerçevesidir. Yani içinde yaşadığı dünya ile içinde yaşamak istediği dünya... İşte insanlar arasındaki çatışmalar da burada başlıyor... Herkesin içinde yaşamayı istediği dünya farklı.. Kimi dini otoritenin baskın olduğu bir dünyada yaşamak istiyor, kimi komunizm çatısı altında.. Kimi kendi devletinin hakim olduğu bir dünya istiyor, kimi de devletin olmadığı anarşist bir dünya... Hepsi de kendi dünyalarının en iyisi olacağını iddia ediyor... Ama işte burada çok sevdiğim bir söz geliyor aklıma : "Gençlikte dünyayı, yaşlılıkta gençliği düzeltmeye uğraşırız." İyi ve kötü kavramı herkes için farklılık gösterebiliyor... "Neden iyi olmalıyız?" diye sorulacak bir sorunun cevabı da öyle... Bir teist için cennetin anahtadır iyi olmak, bir ateist içinse sosyal bir canlı olmanın gerekliliği... Ama biz daha iyi ya da kötünün ne olduğu konusunda bir mutabakat sağlayabilmiş değiliz... Sanırım bunu sağlamak da pek mümkün değil.. Bunun için şartlanmışlıklardan, dogmalardan, önyargılardan kurtulmak gerekiyor. Dünya ve dünya hayatına ilişkin görüşlerin, insana doğduğu andan itibaren bir kıyafet gibi giydirilmemesi gerekiyor... Ancak ne olursa olsun, "senin doğruların/benim doğrularım" her zaman olacaktır...
-
Dünya, Samanyolu Galaksisi'nin sarmal kollarından birinde yer alan Güneş Sistemi gezegenlerinden biridir. Yaklaşık 4,5 milyar yıl yaşındadır ve 3,5 milyar yıl önce mikro organizma düzeyinde başlayan canlılık özellikle 500 milyon yıl önceki kambriyen patlamasından sonra yüksek düzeyde çeşitlilik göstermiştir. Son 200 yıldır da bu çeşitlilik ve doğal yaşam "insan" denen bir canlı türü tarafından tehdit altındadır... Bu sorularınıza yanıt verebilmem için soruları biraz daha açmanız gerekiyor...
-
Bakın sayın fft ; Ateistler hakkındaki öntargılarınızı yaşamın gerçekleri olarak sunmaya kalkışmayın. Ateistler, Kur'an'da atılıp tutulduğu gibi ahlak yoksunu ya da zalim insanlar değillerdir. Sanırım kafanızdaki ateist profili, kapısının önündeki kediyi tekmeyle kovalayan, yaşlı bir insanın yardım talebini sırıtarak reddeden ya da vicdani sınırları olmayan insanlardan ibaret... Oysa ki inanın, ortalama bir ateist, ortalama bir müslümandan daha kötü değildir. Şurada bu konu hakkında bir kaç şey yazmıştım : http://www.turkish-media.com/forum/index.p...;showentry=1537