Artropod

İnsan bazen yorum yazarken nazıl yazacağını da şaşırıyor bu kadar yampirik olaylar karşısında. Be Kadıncağız,sen kocana hayat boyu yüzünü göstermiyorsun da bu adamcağız seni nerenden tanıyor? Başka yerlerini gösteriyorsun yani bol bol.Hayır,zorunda olmasa sesini de işittirmeyecek.O adam da ne gider böyle adetleri olanlardan kız alır,onun da kafada varmış demek ki. Aslında iyisi mi evlendikleri gibi kocaları kör etsinler,bu kadar harika aileler yıkılmamış,çağdaş çağdaş yaşamaya devam ediyor olurlardı. Bence böyleleri ekstradan bir de çocuk yapmama adeti çıkarsalar da bari soyları tükense.

Ben de sizi öldükten sonrasından değil,direk gündelik yaşamda olan olayların hikaye edilmesiyle ilgili cümleleri ölüm sonrasıydı öncesiydi diye makyajlamanızdan ve araya da Muhammed'i monte edivermenizden ötürü tebrik ederim.Bu yorum,'tomurcuk göğüsler'i 'muhteşem' , 'Huriler'i de 'bakir erkekler de olabilir' diye yorumlamanız kadar enteresan değildi ama yine de açık bir çelişkinin üstünü kapayamamış. Bir zamanlar her psikolojik ya da ilerlemiş nevrotik sorunu olanların içine cin veya şeytan girdiğinden emin olurmuş insanlar,çünkü bu tür hastalıklar bilinmezmiş.Biz de bugün için bilimin herşeyi açıkladığını iddia etmiyoruz zaten,bu bir süreçtir,bilimin bu tür şimdilik açıklanamayan olayları ileride de açıklayamayacağını sadece dindarlar savunuyor.Bir gerçek de bu savunulduğu müddetçe,o ülkelerde bilim insanlarının değil,cin çıkardığını iddia eden hocaların,sahtekarların daha çok saygı göreceğidir. 'Yargılayıcı gerçekler' vurgusunu yaşamı kendiliğindenliğinden çıkarıp özünü ötelerde aramak ve tamamen soyutluğun içine atarak,ödül ve cezaya tabi olduğu varsayımı anlamında kullanıyorum.Yani her dinde,ödül ve cezanın,günah ve sevap kavramlarının üstüne kurulduğu sözde soyut gerçekler olarak. Kimsenin hıristiyanlaşıp gerçeklerden tamamen kopmaması dileğiyle.Saygılar...

Bir tane de kadınlar hakkında söz bulunsun da skor 50 - 1 olsun bari Kadınlar filler gibidir.Onları izlemeyi severim.Ama bir tanesinin sürekli yanımda olmasını istemem. W.C.Fields

Biz televizyonlarda,sinemalarda hergün patlak mısır değerindeki Amerikan filmlerini izleyip duruyoruz,yetmiyor gerçek hayatta da sürekli film çeviriyorlar.O halkın dininin kitabıyla atış talimi yapacaksın,sonra da ''İçimde kötülük yoktu,öyleydi de,böyledi de,vah ben sizi çok sevirem.'' ile hepten karakter yoksunu olduğunu kanıtlayacaksın.Ama ne önemi var,arkasında dünyanın imparatoru ABD var,çok mu umrundaydı Irakmış,halka tahrikmiş...Bir de 'iki ülke arasındaki işbirliği' diye bozulmaması gereken birşey varsayılmış mektupta.Bu ne biçim bir işmiş böyle,Barzani gibi o biçim mi? Bunların zeki(!) suratlı başkanları da Irak'a girmeden önce Tanrı'nın ona fısıldadığını,görev verdiğini falan anlatmıştı büyük bir ciddiyetle.Olayın inanılması zor kısmı da bu işin ABD'nin zora giren ekonomisini düzeltip petrole konma savaşı olduğunun körler sağırlar tarafından bile bilinmesine rağmen televizyonlarda sıkılmadan demokrasi getirmekten bahsedilmesi,bu yönde yorumların yapılmasıydı.Irak'ın hemen kuzeyinde bulunan ülke hangisiyse artık,onun da ABD'ye karşı gelmeyecek şekilde solcuları susturacak,islami ağızlardan vazgeçmeyecek ama bir yandan da küreselleşmeye ibadetini aksatmayacak,çok da zeki olması gerekmeyen bir kitle tarafından yönetilmesi,devletin bunlarca ele geçirilmesi gerekiyordu. Irak'ın son senelerde düştüğü durumu düşünelim ve ABD'ye göre bu iki ülke arasında işbirliği varmış.Irak ile değil de içindeki hainlerle olmuş olmasın bu işbirliği? Bir de bizim ülkemizde AKP'ye karşı duruşun tamamen bastırılıp yok edildiği bir durumu düşünelim ve ABD ile işbirliği içindeki bir hükümeti. Evet,sınırdan bir adım öteye bastığınızda Irak'dasınız...

Ben onların düşünce sisteminin mantık,bilim ve yaşamın özüne ne derece kin beslediğini çözebiliyorum.Onlara soru sorup karşılığında bedava binbir türlü hayalle zaman kaybı yapmak kendime saygısızlık olur.Ne iyi ki,çelişkinin ne olup olmadığını onlardan öğrenecek değilim.Tarih de hıristiyanların mezhep çatışmaları gibi şiddet dolu garipliklere çok az tanık olmuştur ayrıca.Şimdi İncil'den çok basit bir örneğe bakalım(Hıristiyanlar için doğal olarak basit değildir.İçinde neler neler saklıdır bu cümlelerin,ohooo): Yuhanna: 5.Bab: 30«Ben kendiliğimden hiçbir şey yapamam. İşittiğim gibi yargılarım ve benim yargım adildir. Çünkü amacım kendi istediğimi değil, beni gönderenin istediğini yapmaktır. 31Eğer kendim için ben tanıklık edersem, tanıklığım geçerli olmaz. 32Ama benim için tanıklık eden başka biri vardır. O'nun benim için ettiği tanıklığın geçerli olduğunu bilirim. 33Siz Yahya'ya adamlar gönderdiniz, o da gerçeğe tanıklık etti. 34İnsandan tanıklık kabul ettiğim için değil, kurtulmanız için bunları söylüyorum. 35Yahya, yanan ve ışık saçan bir çıraydı. Sizler onun ışığında bir süre için coşmak istediniz. 36Ama benim, Yahya'nınkinden daha büyük bir tanıklığım var. Tamamlamam için Baba'nın bana verdiği işler, şu yaptığım işler, beni Baba'nın gönderdiğine tanıklık ediyor. 37Beni gönderen Baba da benim için tanıklık etmiştir. Yine Yuhanna: 8.Bab: 13Ferisiler, «Sen kendin için tanıklık ediyorsun, tanıklığın geçerli değil» dediler. 14İsa onlara şu karşılığı verdi: «Kendim için tanıklık etsem bile tanıklığım geçerlidir. Çünkü nereden geldiğimi ve nereye gideceğimi biliyorum. Oysa siz nereden geldiğimi, nereye gideceğimi bilmiyorsunuz. 15Siz insan gözüyle yargılıyorsunuz. Ben kimseyi yargılamam. 16Ama yargılasam bile benim yargım doğrudur. Çünkü ben yalnız değilim, ben ve beni gönderen Baba, birlikte yargılarız. 17Yasanızda da, `İki kişinin tanıklığı geçerlidir' diye yazılmıştır. 18Kendim için tanıklık eden bir ben varım, bir de beni gönderen Baba benim için tanıklık ediyor.» Aynı İncil ve bölümlerin arasında öyle pek bir uzaklık da yok.Bir hıristiyan bunlar arasında çelişki görmez.Bu da demektir ki oraya her ne yazılmış olursa olsun inanacaktı zaten.Anlasa da anlamasa da.Yaşadığına inandıkları İsa'nın ölümünden 70 sene sonra da yazılmış olsa,500 sene sonra da yazılmış olsa inanacaktı.O yüzden siz kalkıp da bunlar arasında bile çelişki görmeyen birine mantık dahilinde birşey soramazsınız.Ancak bir histerinin yansımalarını yakından görmüş olursunuz.(Bu yazdıklarım direk olarak hıristiyanlıkla ilgilidir.Sizinle bağlantısı yok.) Yahudilerle ilgili 'zeka ve üstünlük' ifadelerini 'kurnazlık ve ekonomik deneyim' olarak değiştirmek isterim.Özellikle İslam dünyasında siyonizm başlıca hedef haline getirilirken farkında olunmadan bunun Vatikan'ın gizli emellerine yaradığının da bilincinde olmak önemlidir.Sanki Vatikan müslümanlarla çok yakın dostmuş gibi bir saflığa düşmemek gerekir. Hadislerin hepten reddetmeye gidilmesi sizi incillere daha çok yakınlaştırıyorsa bence bu mantık çerçevesinde tekrar tekrar değerlendirilmelidir. İşte bu tür olayları açıklamayı hemen dinlere bırakırsanız hepten muğlak durumlar olarak kalır. İnsan için objektif olgular ile kendi açısından algıladığı ve bir derecede de kendini şartlandırdığı algısal ve perspektife dayanan olgular arasında kurduğu denge tüm yaşantısını belirler.Siz kendi başına bir yaratıcı varlık hissediyorsanız sizin yorumsal ve psikolojik durumunuz buna uygun bir ortam oluşturmuş demektir.Kimse çıkıp da ''Sen nasıl öyle algılarsın.'' diyemez,ama olgular üzerine nedensel bağlar yoluyla fikir yürütebilir.Yoksa tabi ki hepimiz baştan aşağı yaşamın belli bir açıdan yorumlarıyız.Bence önemli olan,soyuta atfedilen şeylerin herşeyin üzerine çıkarılıp 'yargılayıcı gerçekler' olarak adlandırılmaması gerektiğidir. Saygılar...

''Türkiye çöplük mü?'' Buna şu cevabı beğenirler mi acaba?: '' Hayır,tabi ki çöplük değil.O yüzden sizler burada ne işiniz olduğunu ve hatta gazetecilik yapma inadınızı bir gözden geçirin.''

Bu imam Üzmez kadar becerikli değilmiş.Pırtlamaya çalışmış ama pırtlayamamış bir türlü.Fotoğraf da harika.Kaçan bir imam.Artık o arada gazetecilere neler savurdu bilemiyoruz.İçinde ''Canınızın çektiğinden üçer dörder alın.'' türü şeyler bulunduran ayetleri okuya okuya insanda normallik mi kalır?Gözü döner yahu.Bu imamın beceremediği asıl niyetinin uygulandığı çok belgesel izledim ben.Ama oradakiler bunun gibi giyinik değildi.

Diziyi dış güçler planlıyormuş,oyunmuş,komploymuş.Bu ülkede senelerce Amerikan emperyalizmine cesurca karşı gelen,kenetlenen,aklını silahla,parasal menfaatle kirletmeyip,kitap okumuş,politikanın içinde nelerin döndüğünü araştırmış insanları anlatan bir diziyi dış güçlerin kurguladığını iddia etmek.İşte bunları iddia ede ede toplumu kısır düşünceli,bodur kişilikli,paradan başka birşeyden anlamayan bireylerin karmaşık bir toplamına çevirdiler,ama yetmedi.En küçük kırıntılarla dahi uğraşmak bunların asli vazifesidir,vazgeçmezler.Hayatları tahrik olmak üzerine kurulu olan kişiler ancak kendilerinin zıddının karşısında bir savunma güdüsü sayesinde var olduklarını hissederler. Karşı gelenler bu ülkeye gerçek anlamda ne vermişlerdir?Bilimsel atılımdan,çevreyi korumaktan,insan sağlığını iyileştirmekten,kültürleri yaşatmaktan,kendini geliştirmekten anladıkları herhangi birşey var mıdır?Anladıkları şey şartlandırılmak ve korku kültürüne hizmet etmektir.Sonra da çıkıp ''Cennet vatan'' naraları atarlar. Ormanlar yanarken,depremden sonra çadır bile bulunamazken,Karadeniz'de ve yurdun birçok yerinde insanlar kanserden teker teker hayatlarını kaybederken,üniversitelerde çember sakallı organizmalar tekrar peydah olurken,ülkenin toprakları almanlara,ingilizlere,yahudilere peşkeş çekilirken,bebekler hastanelerde rehin kalırken,masum amaçlarla yurdu dolaşmaya gelen turistlere tecavüz edilip öldürülürken,haksızlığa isyan etmek,onurlu bir duruş sergilemek isteyen kişiler,emekçiler öldüresiye coplanırken BUNLARIN bir tanesi bir karşı çıkış gösterdi mi,ağızların tek bir cümle çıktı mı? Menfaat birlikleri,yeraltı kardeşliği,Amerikan üfürmesiyle peydahlanan saadet zincirleri ve bu zincirlerle direklere bağlanmış olanlar cin olmadan adam çarpmaya kalkarlar ama İblis'in kim olduğundan haberleri dahi yoktur...

(Zebur'u kaç kişi görmüştür bilemem.)İncil ve Tevrat'ın da çelişkisiz olduğuna inanıyorsunuz.Ama ben biliyorum ki,bukitapların Allah'ın sözü olduğuna inanılması için aynı zamanda içlerindeki hikayelerin arasında en ufak bir çelişki,değişiklik olmamış olduğunu da savunmak gerekir ve İnciller arasındaki çelişkileri yazmaya kalksak 1 hafta yerimizden kalkamayız.Siz belki diyeceksiniz ki ''Benim için hikaye kitabı değil,onlar çelişki gibi gözükür de aslında değildir,şifre gibidir.'',işte o zaman ben yine hadislere nasıl soğuk kaldığınızı çözememekteyim.Bir tarafta Paulus'un efsunlandığını,ilham aldığını iddia edip yazdıkları,öbür tarafta Muhammed'in aktarılan söz ve davranışları.Bunların arasında iyi bir muhasebe yapmanın bir müslüman için önemi bence ortadadır. Sizi etkileyen olaya değindiğiniz için teşekkür ederim.Ben de etrafımda birçok kişiden bu tür olaylar yaşadıklarını işittim.Bu tür şeylerin bir kısmı mantıken ve bilimsel olarak da açıklanmıştır.Ancak hepsinin belli bir zaman aralığında hemen açıklanabilmesi mümkün görünmüyor.Yaşanan olayların şekli ve anlatımları kültürden kültüre de değişiklik göstermektedir.Örneğin ABD'deki bir kişi gece uzaylıların gelip kendisini kaçırdığını,inceleyip tekrar getirip yatağına bıraktıklarını anlatıyorken,aynı şeyi ülkemizin herhangi bir şehrindeki kişi 'uzaylı' sözcüğünün yerine 'cin'i geçirerek anlatabilir.Yine uzakdoğuda ani şekilde davranış bozukluğu geçiren birçok kişinin içinde çift ruh barındırdığı inancı yaygındır.Ruh çağırma seansları ise tüm dünyada yaygındır ama nedense kameralarla tespit etmeye pek yanaşılmaz. Yani,kültürlerde inancınız ne şekilde ise yaşadıklarınızı ister istemez o inancın gerekliliklerine yorarsınız.Afrika'nın bazı kesimlerinde de kızgın yağa el sokulup birşey hissedilmemesi gibi olaylar da aktarılmıştır.Bunlar bildiklerimize ters olabilir,ama inançtan başka birşey ile açıklanamayacağı görüşü işin biraz kolayına kaçmaktır. Benim ateist olmam,sorgulamaya başlamanın bana felsefenin önemini göstermesi yoluyla gerçekleşmiş bir süreçtir ve ben 17 yaşımdayken bir Kurgulayıcı Tanrı'nın(İsmi Allah ya da her ne ise) olmadığına yönelik bir sonuca vardım.Önceden 5 vakit namaz kılar,Kuran'ı da bol bol okurdum,İncil'i de,Tevrat'ı da,Buddha'nın öğretilerini de,Antik Yunan'ı ve Hinduizm'i de.Hepsi hakkında bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunamayacağını iyi biliyordum.Sonunda bunların tümünün güçsüzlük,çaresizlik ve korkuların birbirinin içine geçmiş yansımaları olduğuna karar verdim.''Dünya ile ve yaşam ile savaşamıyorsan kaç.Sen iyisin,sen iyisin.Seni en yüksek iyi yarattı.İyiye,sevgiye,Yaratıcı'nın planına inanınca herşey yoluna girecek,musibetler ise günahların yansıması ve sonucudur,bunların hepsi de sınavdır,biri seni sınıyor.'' gibi bir anlayışa gülüp geçtim.Ama tanrıtanımazlık uydurukça yaşanacak birşey değildir.Bir ateist, insanın insandan başka hiçbirşeyin umrunda olmadığını anlamıştır.İnsan ne doğanın umrundadır,ne kainatın ne de ötelerdeki başka birşeyin.İnsanın bugüne kadar ulaşabilmiş olmasının muhteşemliği de burada yatar. Saygılar...

Sayın mimoza,bu konunun gerçekten bu kadar basit olduğunu mu düşünüyorsunuz?Her peygamber olduğuna inanılan kişinin Allah'dan vahiy aldığına doğal olarak inanıyorsunuz,ama dinler arasında sadece uygulanış farkı mı vardır?Şu kutsal ruh,incillerdeki oğuldu,babaydı,her ikisiydi gibi hıristiyanların bile açıklayamayıp iman edelim işte fazla karıştırmayalım,dedikleri meseleler nereye koyulacak? İsa'ya gelen İncil hangisidir sayın mimoza?Biliyorsanız lütfen yazın,hıristiyanlık içinde de tartışmalı bir konu çünkü. Ayrıca bir müslüman olarak Tevrat ve İncil'in sonradan değil de vahiyler geldiği gibi yazılmış ve tahrif edilmemiş olduğuna mı inanıyorsunuz,bu kitapların içinde çelişkilerin olduğunu düşünüyor musunuz?Sanırım tam olarak ne düşündüğünüzü biraz açsanız iyi olacak,çünkü olayı getirip sosyal olgulardan ve tarihten sıyırıp imana mandalla tutuşturmak ,canı isteyince bilimsel ispattan,olmayınca imandan dem vurmak daha çok hıristiyanların taktiğidir.Müslümanların daha değişik yöntemleri olmalı. Saygılar...

Ne kadar abartıyoruz yine şu gemi olayını.Gemi değil o yahu,gemicik.Savaş gemiciği.Gözler insanı yanıltır canım.Batıya olan hayranlıkla,kalp gözümüzle bakalım.Kendi ülkemizin çiftçisine,işçisine,emeklisine bakar gibi değil,Bush'a bakar gibi sevgi dolu,aşk dolu bakalım o gemiciğe. Biz anlamıyoruz bir türlü o işlerden ama.Oysa ki insanın ağzı ve yüzü 'Gemicik'' derken ne kadar da masum görünüyor...

Herodot 4.kitabı Melpomene'de bu uygulamadan bahseder: İskitler kısrak sütünden Türkler'in kımız olarak adlandırdıkları içkiyi elde ederlermiş.Herodot'un belirttiğine göre,İskitler'in kölelerini kör etmeleri sütün elde edilmesi amacıyla bağlantılı.Flüte benzeyen,kemikten yapılmış borular kısrağın cinsel organının içine sokularak güçlü bir şekilde üflenip,bu şekilde kısrağın damarlarının havayla dolarak memelerinin aşağı itilmesi sağlanırmış,bazıları bu şekilde borulara üflerken diğerleri sütü sağıyormuş.Süt sağıldıktan sonra derin fıçılara doldurularak köleler etrafına sıralanıp fıçıları sallarmış.Bu sürecin sonunda sütün en üstte kalan kısmı kaymağı alınarak en değerli olarak,altta kalan kısmı ise nispeten daha az değerde görülürmüş. Ayrıca Herodot yazısında,savaşta ele geçirilen tüm kölelere yaptıkları bu uygulamayı İskitler'in yerleşik ve çiftçi bir toplum olmayıp,göçebe bir kültüre sahip olmalarına bağlıyor. Açıkçası ben bu bilgiyi yok farzederek düşünsem,zorlamayla aklıma herhalde İskitler'in hanımlarını,ailelerini koruma güdüsü ile bu uygulamayı yaptıkları gelirdi.Ama kaynak Herodot ve kendisi de bunu süte bağlamış.Yine de muğlak bir durum.Sütün çok az bile olsa çalınmaması,eksilmemesi.Kişisel olarak bunu çok gerçekçi bulduğumu söyleyemem.Kimi modern tarihçiler için de pek doyurucu bir bilgi değil bu.Kısrak sütüne gerçekten bu kadar büyük bir değer veriliyor muydu,bu İskit tarihi açısından oldukça spesifik bir konu olarak görülebilir.Ribard'ın açıklama ve kaynak vermemiş olması ise ilginç. Şartlar bizi zorlasa da merakımızın güçlü kalması dileğiyle...

Yahu Muhammed yapmış etmiş,inandırmış da,Arabistan'da o devirden hemen öncesinde kızların doğduklarında diri diri gömüldükleri söylenir hep.Bu durumda ortalıkta kız nüfusunun bayağı düşmüş olması gerek.Bir de erkeklere 4 kadın almak koskoca Allah'ın tanıdığı bir hak oluyor.E ne yapsın şimdi o araplar,illa dörtleyeceğim diye kadın yokluğunda sübyanlara kaş göz etmişlerdir.Öyleyken böyle işte.Var mı başka izahı?

Sol insanı insan yerine koymaktan geçer.Oysa insanı başka birşey yerine koyanlar asırlardır insanları gerçekten de bedava eti makarnayı gösterince şartlanmış şekilde tükürük salgılayan canlılara çevirmekteler.Politikada her türlü yol mübah sayılır ve artık bunun sağı solu birbirine karışmış durumdadır.Halka senlerdir sorarlar ülkede en çok güvendiğiniz kurum hangisi,diye.Ne hikmetse genelde de hep ordu başta gelir gibi görünür.Hukuk ikinci hatta üçüncü planda kalır.Hele halkın kendisine olan güveninden söz dahi edilmez. Oysa solculuk halka dayanır,halkla büyüyebilir.Kendisine inancı olmayan köle ruhlu insanlarla solculuk olur mu?Bu masalı kim uydurmuş?Solcuyum diyenler itiraf etmeli ki bugün Türkiye'de solun s'si yoktur,herşey bir karmaşa içerisindedir.Birileri utanmadan uygulanmayan halkçılığı,devletçiliği geriye dönük olarak hala eleştiriyorlar,inanılır gibi bir şey değil.Kendilerini hepten kaybetmişler. Olmayan solculuğun silüetleri sol görünümlü partilerimiz de hem solculuk yapamamaktadır hem de Machiavellici taktikleri de becerememektedir.2002 seçimlerinden önce Deniz Baykal bir kurnazlık yapıp güya ekonomiyi kurtarmış olan Kemal Derviş ile sosyetenin islami reformist diye baktığı Yaşar Nuri Öztürk'ü CHP'ye katarak solun kaderini değiştirebileceğini düşünmüş olmalı.Ama sonuçta CHP'nin oyu bayağı artmıştı değil mi?Peki solun oyu da artmış mıydı gerçek anlamda?Mesela,Faithullah'ın okullarını öven merhum Karaoğlan'ın DSP'sinin oyu ne hale gelmişti?AKP tek başına iktidarı kapıvermişti.Çünkü halkın seviyesinden haberdardı ve kendisi de halkla aynı seviyedeydi. Yani solu yukarıdan aşağıya da toplasak,üstüste de toplasak,ne yaparsak yapalım oy potansiyeli ortadadır.Tek bir parti haline gelse dahi,köylerden,kasabalardan oy alabilmek için ne yapacaktır,programı ne olacaktır?Bu halkı şeyhten şıhtan nasıl kurtaracaktır?Düzgün diksiyonla,efendi efendi konuşarak oy alınabilir mi bu halktan?Sanattan kültürden edebiyattan nasibini fazlasıyla almış ama üçkağıtçılıktan hiç anlamayarak oy alınabilir mi bu halktan?Bedava plastik top dağıtıldığında bile birbirini ezen bu halktan nasıl oy alınır,hiç mi anlamazlar?Kendi kardeşine zorla başını örttürüp,başkalarının kızlarının kardeşlerinin peşine takılıp olmadık laflar atanların fink attığı bu halktan nasıl oy alınır?Das Kapital'i okuyarak mı?İnsanlıktan bahsederek mi?Ekonomik adaletin ne olduğunu anlatmaya çalışarak mı?ONLARI İNSAN YERİNE KOYARAK MI? Velhasıl,sol bu halka biraz yaban gelir kardeşler,hiç insan yerine konmamış ki. Saygılar...

Sayın ftoyd,saygılarımı sunuyorum.Bu forumda bence müslüman forumdaşlar arasında en ilgi çekici yorumlar sizin yorumlarınız. Ben dışarıdan bakan biri olarak,aslında islami mantık içerisinde düşünüldüğünde sayın selimbay'ın hadislere bakışını gerçekçi buluyorum.'Sen ne anlarsın,zaten inanmıyorsun.' denilebilirse de sonuçta ben de eskiden müslümandım. Hep merak ediyorum,hangi olayın etkisiyle tekrar müslüman olduğunuzu yazmıyorsunuz,inat etme hakkınızı kullanıyorsunuz.Peki başka birşey sorsam size: Şimdi biliyoruz ki siz musevileri ve hıristiyanları da aslında doğru inandıkları müddetçe müslüman olarak nitelendiriyorsunuz,hatta bir başka tartışmamızda hıristiyanlığın aslında din olmadığını,İslam ile aynı olduğunu yazmıştınız. İncil'i okuduğunuzu da biliyoruz.Öyleyse sizce İncil(İnciller de diyebiliriz) ve Tevrat'da tahrifat yapılmamış mıdır ya da yapılmışsa nerelerinin tahrif edilmediğinden nasıl emin olabiliyorsunuz?Bu kitaplara bu kadar önem verirken hadisleri nasıl olup da nispeten önemsiz bir şekle sokuveriyorsunuz,hadislerden sürekli şüpheleniyorsunuz?Bir müslüman açısından Kuran'ı sağlıklı yorumlayabilmek hadissiz nasıl mümkün olabilir?

Mehmet Ali Gökaçtı,kitapta ne yazdığından bahsetmiş de örneğin üstteki paragrafta yazılanların yanlış olduğunu savunuyorsa neden yanlış olduğunu da bir zahmet gerekçeleriyle gösteriverseymiş.Yok yanlış olduğunu düşünmüyorsa yazısına neden taşımış? Duyurulur: Kemalizm bu dünyaya ait bir kurammış.Okuyan da Kemalizm kainatın varoluşunu ,dünyanın oluşumunu açıklıyor zanneder.Kuram!!!Din karşısında yetersiz kalıyormuş.Ne yaparsınız,birileri kendisine vahiy gelecek kadar şizofren olamamıştır,artık kusura bakmasın Gökaçtı.Kuram muram diyerek yan gelineceğine Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk'e bir yol,bir çıkış yolu sunduğunu anlamaya çalışsaymış. Din halen rahat edemiyorsa halktan biraz daha vergi alıp 100.000 cami daha yaptırsınlar.Kemalizm bir din değil tabi,ama bir din olup da İslam'dakinden daha bol huri vaadetseydi belki kimileri tarafından en harikulade bir inanç sistemi olarak görülüp,İslam'dan transfer yapabilirdi.

Bazıları hem düşünmez hem susmaz,bazıları düşünmez ve susar,bazıları hem düşünür hem susar. Ama bazıları düşünür ve susmaz. Yılmaz Özdil'in Hürriyet'deki Köşe Yazısı: ''Kont, Dük filan... Kayseri eşrafından tornacı hacı Ahmet Hamdi efendinin oğlu Abdullah G., dün akşam, Windsor hanedanının várisi, Kral 6’ncı George’un kızı, Birleşik Krallık Hükümdarı, İngiltere Kraliçesi 2’nci Elizabeth Alexandra Mary ile birlikteydi. * Rize Güneysulu taka kaptanı Ahmet reisin Kasımpaşalı oğlu Tayyip E. ise, Yunan Kralı 1’inci George’un torunu, veliaht Galler Prensi’nin babası, Greenwich Baronu ve Edinburgh Dükü, Prens Philip Mountbatten ile sohbet etti. * Atatürk işte budur. * Devrimlerine savaş açılan Mustafa Kemal, ******n öve öve bitiremediği saltanatı kovmasaydı... Abdullah ile Tayyip, ofis olarak kullandıkları Dolmabahçe Sarayı’nda bahçıvan bile olamazdı! Çünkü, bahçıvanlık makamı bile babadan oğula geçiyordu. * ***** bugün hálá "smokin caiz mi, değil mi" diye tartışırken, Mustafa Kemal, Batı standartlarını aşan bir vizyonla, Anadolu insanının önünü açmış; tornacı çocuklarına, taka reisi çocuklarına "fırsat eşitliği" sağlamıştı. * Eminönü esnafı imam Ahmet Bey’in kızı "first lady" Hayrünnisa Gül, balkabağının faytona dönüştüğü "peri masalı"nı andıran gecede, Kraliçe’yle göz göze geldiğinde neler hissetti, bilmem... Ama 105 parçalık yenilmez armadayla Çanakkale’yi geçemeyen İngiltere’nin Queen Elizabeth’i, dün, hayranlığını özetleyen şu kelimeleri yazdı Anafartalar Kahramanı’nın özel defterine... "Mustafa Kemal’e saygılarımı sunmak benim için büyük onurdur." ''

Bir yerde güllerin efendisinin yanında olmak,bir yerde nefsini tatmini öbür tarafa bırakmak.Ateistlerin de bunu anlayamadığı iddia edilecek.Halbu ki ortada anlamayacak birşey yok.O küçük kız güllerin efendisinin her zaman yanında değil.Anlatabiliyor muyum?Bu yazdığımı ateistler çok iyi anlıyorlar.Aslında siz de öyle.Muhammed için herşeyin çıkar yolu nikahına almak mıymış?Neden kızı gözüyle bakarak eğitimini üstlenmek gibi birşey değil de hop nikahına almak?Başkası kapmasın körpeyi diye mi?Edebiyattan kopmuş süslü sözlerle hayal satmak dini değil,artık bu çağdan sonra ters teperek ateizmi güçlendirecektir.Devam etmeye niyetliyseniz sorun yok.

Ben size birkaç soru birden yöneltmiştim ama böyle olduğunda nedense bazı forumdaşlar tarafından bazı soruların üstünden seksek oynar gibi atlanıp istenilen soruya bir bakış atılıp konu ile bağlantısız ifadelere girişmek bir adet haline geldi. Kaç tane yıldız olabileceğini merak dahi etmemişsiniz,çünkü gerekli ve değerli değilmiş sizin için.Umuyorum ve ayrıca inanıyorum ki aslında birçok müslüman sizinle aynı fikirde değildir.Gayet tabi bir durumdur ki birisi müslümandır ve astronomiye meraklıdır,onu heyecanlandırır,inancı bu merakını kısıtlamamaktadır.Bu,olayın ayrı bir boyutu. Fakat siz astronomi konusunda bir temel teşkil eden yıldızlara bu kadar duyarsızken başka bir forumdaşımıza cevaben 'Yaradan neyi lüzumsuz yaratmış ki?'' diyerek merak dahi etmeyi uygun görmediğiniz,hakkında bir bilgiye sahip olmayı lüzumsuz gördüğünüz,bunu da açıkça itiraf ettiğiniz müthiş sayıdaki gökcisimlerinin lüzumsuz olmadığından o kadar eminsiniz ki,bari aklı kullanıp şükretmekten bahsetmeseydiniz. Saygılar...

Aklı başında birine öyle bir mana ifade eder ki,bir kızın kadınlık çağına geldiği iddiası doğurup çocuğuna anne olabilirliğini tasdik etmek demektir.E yazılana göre anne de olmamış,bu kız niye alınmış acaba?Sırf nefis köreltmek için mi?Sayın xprensesx,siz de bir bayansınız ama kuru bir inat uğruna kadın olduğunu iddia ettiğiniz bir dişiye annelik duygusunun tattırılmamış olmasını neredeyse erdem ilan edeceksiniz.O yaşta bir kız için artık aşk,duygulanımlar zaten hepten mezara gömülmüş görünüyor.

Şu sıfırları o kadar ekliyor Allah inanı olmayan bilimadamları,hastalıklara çare aramalar,kök hücre idi,genetik buluşlardı,ama şu 1'i bir türlü ekleyemiyorlar.Şöyle imanölçer diye birşey olsaydı belki imana gelirlerdi. Öteki taraftan bazı imanlılarda da bir tane 1 var,bunlar habire bu 1'in soluna sıfır ekliyorlar.Sol omuzdaki habire çalışıyor ama sağ omuzdaki 1'i eklemiş bir kere.Gerçi bu anlayışa göre 0'ın soluna eksi işareti koyduğunuzda bir anlamı olmaz,ama 1'in soluna eksi koyunca bi fena oluyor.Neyse...

Buna hayvanlar da dahil mi sayın xprensesx?Yani dünyadaki ne var ne yoksa insanlar için mi yaratıldı?Ayrıyeten güneş,diğer gezegenler ve bir şekilde dünyayı etkileyebilen herşey de insan için mi yaratıldı?Hazır yaratılmışken evrende kaç tane yıldız var hiç merak ettiniz mi?

Ne diyeyim Sayın Gülbudak,birşeyleri ispat edeceğim diye yola çıkıp herşeyi birbirine karıştırdığınızı ve felsefeden üstadınızın etkisiyle nefret ettiğinizi ispat etmeseydiniz keşke.Arasıra önerdiğiniz gibi,Google elinizin altında. Kuran ve risaleler hakkında bilgi sahibi olup o konularda akıl vermek başka felsefe alanında fikir yarıştırmaya kalkmak başka şeylerdir. Başka bir konuda da halen evrimin insanın maymundan geldiğini savunduğunu yazmışsınız.Her seferinde doğru bilgileri kişiye özel yazıp,yanlış yönlendirmeleri düzeltecek kadar sabır kimsede yok. Ayrıca varsayımınızdaki şu,müslüman olarak ölüp de ahiretin olmadığını ne şekilde nasıl anlayacağınızı da açıklarsanız takipçileriniz de mutlu olurlar belki. Saygılar...

Bilmem farkında mısınız ama İslam'da gerçek anlamda ''Allah yoksa..'' diye bir anlık şüphe dahi günah kabul edilir.Ayrıca ateist ''Ya Allah varsa.'' dediği andan itibaren artık bir ateist değil agnostisisttir.Bu bir ateist için ciddiyetsizliktir.Müslümanın ''Allah yoksa.'' demesi açıkçası beni ilgilendirmiyor.Çünkü samimi olmadığı apaçık bir gerçektir.Üste çıkmaya çalışmak kavram karmaşası yaratmakla olmuyor.Ama karmaşa yaratmaya çalışan da biraz becerikli olmalı en azından. Saygılar...