-
İçerik Sayısı
310 -
Katılım
-
Son Ziyaret
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
Artropod tarafından postalanan herşey
-
İslami Nitelikli Yazılar
Artropod şurada cevap verdi: Muallim-i Âli başlık Dini Konular - Din - Dinler
Çoğumuzun farkında olduğu birşey,din üzerine içinde ispat iddiası barındıran fikirlerle tartışılamayacağı.İnananlar ile inanmayanların en azından bir kısmının üzerinde uzlaşabileceği bir gerçek.''Allah ispatlanabilir.'' dendiği sürece tartışmalar çıkmaza girer. Belli bir süredir,açılan başlıklardaki geçen iddialı 'ispat' sözcükleri zaten sürekli yeni tartışmaları ve yeni yeni iddiaları doğuruyor bir görüntüde.Şöyle herkes nasıl adlandırıyorsa,Allah veya Tanrı'nın ne varlığının ne de yokluğunun ispatlanamayacağını,bunun kısır bir inatlaşma olduğunu kendisinin de bildiğini bir itiraf etse de 'ispat' sözcüğünden azat edilsek sanırım daha duru bir tartışma ortamı çıkar ortaya.Bu,ispat iddialarını halen savunan başlıklar açıldığı sürece biliyoruz ki mümkün değil.Gerçi ''Allah'ın olduğunu ispatladım,buyrun formül.'' denileceğine ''Benim edindiğim birikimlerimden çıkardığım sonuç ve fikir yürütme şeklim budur ve ben bunun bir ispat olduğunu da savunmam.'' dendiğinde zaten aksi düşüncedekiler de bu görüşe saygı duyup üzerine eğilirler,buna şüphe yok. Madde ve algısal gerçeklik konusunda benim düşüncelerim yine enerji üzerinde yoğunlaşıyor.Biz bir anlamda,konuşan zihinler olduğumuza göre,algılarımız da inançlarımız da aynı kaynağın ürünleri demektir.Maddesel algı dediğimizde güvenebileceğimiz şey doğal olarak sinirlerimizdir.Benim fikrime göre,sinirler sürekli,her an enerjiye ve korunmaya,yani şiddet ve dirence dönük deney yaparken bir yandan da bu deneyimleri her yandan beyne ileterek zihni oluşturur.Bu anlamda,hisler bedenin neye ihtiyacı olduğunu tamamıyla bilinç ve zihindışı olarak,enerji ihtiyacının kılavuzluğunda anlamakta ve kodlamaktadır. İnsan,güce ulaşma ve korunma araçlarını geliştirerek beynini güçlendirmiştir ve hafızasıyla başta kişisel bütünlükleri,sonra dış dünyayı,iletişimsel alanda kavramlarla anlamlandırmıştır.Bilinç,bedenle ifade edilen bir çeşit dili anlamlandıran bir kod oluşturur.Bir kez bu bilinç oluştuktan sonra insan artık herşeye anlam atama zorunluluğu hisseder.İşte metafizik de henüz anlaşılamayan ve tanımlanamayan,örneğin ''Ruh var mıdır?'' gibi ispat-dışı kavramlar üzerine gelişmiştir.Biz belli bir açıdan algılayabildiğimiz şeyleri yine ancak onları bizim gibi algılama özelliklerine sahip olanlara ispat edebiliriz.Bu anlamda bence,ancak ve ancak maddenin enerjinin bir şekli olduğu kabulünde metafiziğin de enerjinin,şu an itibarı ile algılayamadığımız başka bir şekli olduğu savunulabilir.Bizim için de algılanabilir hale gelirse zaten metafiziki olmaktan çıkıp algılanabilir bir fiziki olgu olur. Umarım anlaşılabilmişimdir.Sonuçta tabi ki bunlar benim kişisel kanaatlerim,şu an için geçerli saydığım kişisel kanmışlıklarım.Ne bir ispat iddiası var,ne de bir şartlanmışlık. Saygılar... -
Kurana göre kız çocuklarının evlilik yaşı
Artropod şurada cevap verdi: hoppa başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sayın xprensesx,yazılarınızı okurken heyecanınızdan çok şey kattığınız hissedilebiliyor.Ben tekrar kendi yazdığım paragrafı alıntılayayım: Bunu ,neden illa İran'a karşı çıkıp da Afrika gibi daha geri kalmış ülkedeki kız çocuklarının kullanılmasına karşı çıkmıyor olduğumuzu sorgular tarzdaki yazınız üzerine yazmıştım. Anlaşılabileceği gibi,köylü kurnazı nitelemesini,cinsel içgüdülerine hakim olamayıp,küçük kızları buna alet etmek için dinden kılıflar oluşturma ve niyetlerini hesapta meşrulaştırma peşinde olan ''adam'' görüntülü ama adamlığın a'sını bünyesinde barındırmayanlar için kullandığım umarım şimdi tarafınızdan anlaşılmıştır.Sizin alıntınıza cevap vermiş olmam yazdığım cümlelerdeki sıfatları size yakıştırdığım anlamına getirilirse işin içinden nasıl çıkabiliriz bilemiyorum.Yazdıklarımız birbirimize saldırı amaçlı yazılmıyor.Yani, iki cephe oluşturmuş,birbirimize mermi yağdırıyor da değiliz.Her yazıyı kendi içinde yorumlamaya çalışıyoruz sadece...- 251 cevap
-
- Kuran
- Kız Çocukları
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
ALLAH I MUTLAKA BİLİMSEL METODLA MI İSPAT ETMELİYİZ
Artropod şurada cevap verdi: birvarmışhiçyokmuş başlık Dini Konular - Din - Dinler
Bence siz konunun içine bir anda dalmaktan ziyade konuya yapacağınız katkılar varsa buyrun.Ne diyebilirim ki,müslüman var,müslüman var.Yazılanları anlama konusunda da anlayan var,başka türlü anlayan var. Bir ateist,Mevlana'ya söverse mi ateist olur bazılarının düşüncesinde,pek belli değil. Evet,itham etmek ya da etmemek,anlayabilen anlamıştır. -
ALLAH I MUTLAKA BİLİMSEL METODLA MI İSPAT ETMELİYİZ
Artropod şurada cevap verdi: birvarmışhiçyokmuş başlık Dini Konular - Din - Dinler
Evet,nedensellik arıyoruz ve bence bunu belki de birbirimizle iletişime geçebilmek adına yapmak zorunda kaldığımız için yapıyoruz.İnsanların milyonlarca yıl sonra bir dil oluşturmak zorunda kalmış olmalarına paralel olarak.Anlamaya çalışmak için,istesek de istemesek de sonuçları kestirebilmek için nedenleri koyutlayıp,olayların akışını bu şekilde ele alabiliyoruz. Dinin merkezindeki duygu ve dinin esas anlamı kimilerine göre Kuran'dan ibaret değildir.Yani ''İnsan diğer tüm varlıklarla bir birlik,bir vahdet halinde hayatı deneyimlemektedir ve herşey Tanrı'nın parçasıdır.'' görüşüne sahip kimi değerli tasavvufçular bence İslam'ın öte bir yorumuna ulaşmışlar ve kimi zaman konuşan vicdanlar olmuşlardır.İşte,verdiğiniz örneğin sahibi Mevlana da bunlardan biridir.Görüşleri çoğu açıdan panteizmle özdeşleştirilmiştir.Özellikle,İslam'da insanın Tanrı'nın bir parçası olduğunun kabul edilmiş olmasının da etkisiyle tasavvufta kimi düşünürlerin bu yüzden Cehennem'i inkar etme noktasına kadar geldikleri de vakidir.(Özellikle bazı Türkmen kökenli yorumlarda.)Panteizm ateizm ile teizmin arasında bir orta yorum mudur,tartışılır.Bu hiç de kısa sürecek değerde bir tartışma da olmaz,sanıyorum ki. Bence çözülmesi gereken nokta yine dönüp dolaşıp Tanrı'nın nitelikleri üzerinde kilitleniyor.Mevlana'nın bu islami açıdan son derece dikkat çekici yorumu da kendi özelliklerini tüm varlıklarda görmek ve insan ile Tanrı'nın karşılıklı birbirlerini etkileyebilir varlıklar olduklarını düşünmüş olması nedeniyle ayrı bir öneme sahip.Önceden de bir iletimde yazdığım gibi,Tanrı'yı tek başına varoluşa sahip ve zamandışı bir varlık olarak reddediyor olsam da bence bu tür yorumlar belirli kalıpları ve ezberleri bozabilen yorumlar olduklarından her zaman benim için de çok saygıdeğerdir. ''Yargılayıcı ve illa kulluk isteyici,insanlara sürekli tuzakvari seçenekler sunarak sınayan,trilyonlarca gök cisminin içinde küçücük bir dünyadaki olanların sonsuza kadar sürecek sonuçlara mal olacağını tenbihleyen bir varlık.'' : İşte benim reddettiğim varlık bu. İnsanlarca ancak Tanrı olarak adlandırılabilmiş,ama diğer varlıklardan ne ayrı ne de onlarla tamamen aynı olan,bir herşeyi kapsayan ve her an deneyimlenen bağ,birlik: İşte benim,içinde ilerleme ve gelişmeyi barındırdığına inandığım ve irdelenerek yaşatılmaya layık gördüğüm fikir. Saygılar... -
Hz. Muhammedin kendine çelme attığı ayetler
Artropod şurada cevap verdi: hoppa başlık Dini Konular - Din - Dinler
İşte olayın özü. ''Sırf Kuran'ı tanırım,ayetlerin inişleri hakkındaki rivayet ve ilgili hadisleri istediğim zaman elimin tersiyle iterim.'' denirse Kuran'daki birçok ayetin aslında ne anlama geldiğini kimse kolay kolay çözemez. Açalım tefsirleri,parantezlerin üzerini kapayarak okuyalım bakalım,ortaya ne anlamsız şeyler çıkıyor.Dilbilgisi yok,cümle dizilişi bozuk.Zamirler birbirine karışmış.Araplar da bunu çok iyi bilir de çaktırmazlar haliyle. Müslüman kardeşlerim,bir de parantezleri okumadan anlamaya çalışın Kuran'ı.Ama önce kendinize karşı samimi olun.Bu parantezler rivayetlerden ve hadislerden türetilmiştir. Belki bu konuda Sayın ftoyd'u ayrı tutabiliriz.Çünkü o okuduğu ayetten birşey anlamasa dahi hemen kendisini suçlu bulup,''Allah'ım en doğrusunu sen bilirsin,ben anlayamadım,suç benimdir,ancak sen istersen anlarım.'' gibi bir düşünceye sahip. Saygılar... -
MUHAMMED GERÇEĞİ .............
Artropod şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Dini Konular - Din - Dinler
Fikirlerinizi açık ve net şekilde ifade etmişsiniz.İslam'ın hayata ve insan iradesine bakış açısına dair verdiğiniz örnek de bence anlatmak istediklerinizle örtüşüyor.Tarzınızın tersi olarak,çoğu zaman sadece ayetler yazarak,bir yorumda bulunulmadan atılan iletiler bana tartışma açısından anlamsız görünüyor.Bu konuda,araştırmacı ve neye inandığını gerçek anlamda sorgulayan biri olduğunuz anlaşılıyor. İrade ile ilgili tanımımı tekrar açıklayıcı olabilmesi açısından,sayın ''palam'' rumuzlu forumdaşımızla daha önceden yaptığımız bir tartışmadaki bir iletimden alıntı yapmak istiyorum: ''Aslında din eksenli olarak düşünen biri olmadığımdan konuya bakış açım canlıların doğadaki enerji olanaklarını değerlendirmeye yönelik bir iradeden ibaret oldukları yönünde. Burada önemli olan,doğanın bir bütün olarak devinimi içerisinde bireysel iradelerin kendilerine serpilme şansı bulma ve bunu en ekonomik biçimde değerlendirmeleridir. 'Şuur' dan kastınız tam olarak beyin ve karar verme ile mi ilgili bilemiyorum,tahminim bu şekilde.Ben beynin de,çok çok uzun süreçlerin sonunda sinirlerin potansiyel enerjiye ve dışarıdan gelen diğer etkilere verdikleri tekrar eden refleksleriyle oluştuğu kanısındayım.Belirteyim ki bu,bu şekliyle kanıtlanmış bilimsel bir gerçek değil,benim görüşümdür.Dolayısıyla benim fikrim,iradenin hareketli ya da hareketsiz,ama bir şekilde ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayabilen her canlının ta kendisi olduğudur.Örnek olarak etobur bitkilerin mineral açıklarını böcek yiyerek giderme yoluna gitmelerini ve bunun için kurdukları muhteşem tuzakları verebilirim.Bu sizce Allah'ın verdiği bir özellik,bence edindikleri kendi genetik bilgilerinin sonucudur.'' Sizin yazınızdan çıkardığım sonuçlardan biri,insanın tüm özellikleri ona bahşedilmiş olduğundan ve tek gerçek irade Allah'a ait olduğundan,insanın Cennet'e gittikten sonra dahi hiçbir zaman esaslı bir iradeye sahip olamayacağı. Ben iradeyi en genel anlamıyla ''isteme gücü'' olarak tanımlıyorum.Belki tanımlarımızda farklılıklar olabilir.Burada ayrıldığım yer, canlıların özelliklerinin onlara verildiği değil,savaşarak alındığıdır.Yani bence,bir canlı diğerinden daha güçlü özelliklere sahip ise,bunları mutlaka şartlara karşı verdiği tepkiler ve edindiği deneyimlerle gerçekleştirmiştir.Dışarıdan herşeye teker teker özellik bahşetmek bir kısırdöngü olur benim gözümde. İradenin türleri olabileceğini varsayarsak,siz Allah'a ''Yoktan var etme iradesine sahip tek varlık'' diyebilirsiniz.Bunda ''Yoktan var etme iradesi'' bakımından herhangi bir anlaşmazlık yok.Çünkü ben insana ya da herhangi bir canlıya yoktan yaratma iradesi atfetmiyorum,zaten hiçbir ateist de yapmıyor bunu.Ama bu tür bir iradeye inanmayışımın da güç açısından koyutladığım nedenlerini daha önceki iletimde yazmıştım.O nedenler de Allah'ın hayatı yaratmakla bir amaç gütmüş olduğu ve bir amacın da ancak duyulan bir eksikliğin giderilmesine yönelik ortaya çıkabileceği üzerinde odaklanıyor.Eksiklik ve mükemmelik zıtlığı üzerinde yani. İnsanın kendi özelliklerini topluca irade olarak adlandırdığına,ama aslında bunun irade olmadığına inandığınızı belirtmişsiniz.İşte ben adlandırabilmeyi ve anlamak istemeyi de güç elde etmeye yönelik olarak iradenin içerisinde görüyorum.Yazdığınız gibi,yaşadığımız ortamda her yönden kısıtlı olduğumuza şüphe yok.Ama biz de o ortamın ürünüyüz ve bazı kısıtlanmışlıkları aşabildiğimiz için varız,bana göre. Saygılar... -
ALLAH I MUTLAKA BİLİMSEL METODLA MI İSPAT ETMELİYİZ
Artropod şurada cevap verdi: birvarmışhiçyokmuş başlık Dini Konular - Din - Dinler
'Allah'ın istemesi' kavramını konu ile ilgili olarak,'Allah'ın kendisinin insan tarafından bilinmesini istemesi ve kendisini varolan herşeyde tanıtmaya,göstermeye çalışması' fikrine karşılık açmaya çalışmıştım.Buna ek olarak da istemek ve ihtiyaç hissetmek kelimelerinin birbirinden ayrılamayacağına değinmiştim.Şimdi,Allah'ın Adem ve Havva'yı yaratmasını düşünelim.Bakınız,Allah,ayetlerle de sabittir ki,insanı yaratmaya karar veriyor.Bu nokta bence önemli bir çıkış noktası.Hatta meleklerin bu konuda insanın kan dökecek,bozgunluk çıkaracak bir varlık olacağına dair Allah'a uyarıda bulunmak olarak nitelenebilecek bir karşı çıkışları oluyor.İşte bu noktada şunu diyebiliriz ki: Allah tüm zamanları biliyor ise ve kendisi özelliği itibarıyla zamandışı bir varlıksa 'İnsanı yaratmaya karar vermesi' ne ifade eder?Cennet'e koyup şu elmadan yemeyin demesi,oysa o elmayı yiyeceklerini biliyor olması hangi samimi düşünce ile açıklanabilir?Allah hayatı ve amacını yaratmış ise,esasına bakarsanız,Adem ve Havva'nın o elmayı yemesini de istemiştir sonucuna varırsınız. Öte yandan,Allah dünyayı insan için,kimin daha iyi amel işleyeceğini değerlendirmek için,bir sınav yeri olarak yarattıysa,bu apaçık sınamak demektir ve arapça olsun,türkçe olsun ya da herhangi bir dilde olsun sınamanın 'sonucu kesin olarak bilinemeyen birşeyi denemek' anlamına geldiğini herkes bilir.''Sınamak'' sözcüğü dine gelince başka türlü bir hal alacaksa kimse Kuran'ı okuyup anlamaya çalışmamalı,herşeyin binbir türlü manası var nasıl olsa,o sayede Kuran'ın herdaim taze kaldığı iddia edilebiliyor zaten. Allah'ın insanın 'Ben bunu yapmazdım.'' diyerek karşı çıkmaması için sınav yapıp insana amellerini kendi gözleriyle görecek şekilde ispat etmesi durumunu göstermişsiniz bir neden olarak.Peki,sizden,daha konuşmayı dahi tam sökememiş 1 yaşındaki bir çocuğun bir hastalıktan ölmesi durumundaki Allah'ın muradını,planını,sınamasını ve çocuğun diğer taraftaki akıbetini yorumlamanızı istesem? -
İslami Nitelikli Yazılar
Artropod şurada cevap verdi: Muallim-i Âli başlık Dini Konular - Din - Dinler
Bakınız Sayın Tengeriin,siz ne kadar üretken düşünmeye kalksanız da,herşeye çoktan cevap verilmiş bile.İsterseniz siz de bir yerlerden bazı yazılar kopyalayıp yapıştırın ve o yazıda herşeyin cevabının olduğunu iddia edin.Bu iş gittikçe daha kolay hale gelmeye başladı. Eğer cevaplarınızı alamadığınızı hala iddia ederseniz de size gelebilecek muhtemel bir cevabı bazı forumdaşlarımız zahmet etmesinler diye ben yazayım: ''Sizin kalbiniz mühürlenmiş.'' Bakın,ben de az çok dini cevaplar vermeyi beceriyorum,hiç zor değil, Birşeyi mi anlamadınız?Aman yahu,Allah kalbinizi mühürlemiş.Siz de kendinize şeyhler,evliyalar edinin ki o mühür açılsın.Anlayın anlayın,kabul edin canım,hepimiz oyuncağız,iradelerimiz de pillerimiz.Ben kendimin efendisiyim falan,yok yok,öyle olmuyor o işler,anladık artık sıkıntımızı.Siz de anlayıverin gaari.Birşeyi cevaplayamadınız mı,atıverin tılsımlı yolgöstericinizin üstüne,kurtulun... -
MUHAMMED GERÇEĞİ .............
Artropod şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sorunuz için teşekkür ederim.Umarım sizin gibi,din konusunda ateistlerle de karşılıklı fikir alışverişine girmeye niyetli kişiler çoğalarak,bizim gibi diğer forumdaşlara eklenirler. ''En büyük kimdir?'' meselesine Tanrı kavramını reddeden biri olarak bugüne kadar pek kafa yorduğumu söyleyemem.Daha çok ''Varlıklar birbirinden kesin çizgilerle ayrılabilir mi?'' sorusundan yola çıkarak dinlere ve kurgulayıcı bir Tanrı'ya olan bakış açımı belirledim,diyebilirim.Bu anlamda herşeyin bir diğerinin devamı olduğuna ve tabloya ancak birliktelik içerisinde bakıldığında anlam kazandığına kanaat getirdim.Ayrıca en büyük olma niteliğine sahip belirli bir varlık olamayacağına ve herşeyin ancak kusurlu olması halinde bir amaç ve varoluş edinebileceğine de. Öyle ya da böyle,bilimsel kanıtların olmadığı konularda felsefenin vazgeçilmez bir önemde olduğunu düşündüğümden,mantıki olma prensibinden hareket etmekten başka yol olmadığına inanıyorum.Bu açıdan,en büyük olabilen bir varlığın tüm gücü kendi bünyesinde toplamış ve geriye zerre kadar bir güç ve irade bırakmamış olması gereklidir,bana göre.Bu ise ancak bir ''an'' süresince olanaklıdır.Yani tüm gücü,tüm şiddeti biraraya getirmiş bir topyekün büyüklük.Oysa bu iradeden başka iradeler de (Biz ve akla gelebilecek tüm bireysel iradeler) olduğu müddetçe halen ''En Büyük'' diye birşey yok demektir.Esasında varlıkların varoluş sebepleri de hep daha büyük olmaya yöneliktir.Bunu kurnazlıkla,hatta şiddet ve tecavüz,bir diğerini yiyerek gücünü kendisine katma gibi şekillerde yaparlar.Bu büyüme olanağı arttığı müddetçe bu varlıklar daha da büyük olmaya çalışacaklardır.Ama sonuçta bu,bireysel açıdan nafile bir tutkudur.Daha büyük bir güç küçükleri yutacaktır.Önceden belirttiğim gibi tüm güçleri biraraya toplayabilen en büyük güç anı da buna bir ''An''dan daha uzun süre dayanamaz. Sonuçta,var olmayı sürdürebilecek bir en büyük bünye kabul etmemekteyim ve kabul ettiğim şey ''Sonsuz sayıda parçalanmış ve tekrar tamamlanmaya çalışan güçler topluluğu''dur.Bu konudaki fikirlerimin özetinin felsefi açılımı böyle. Varoluş üzerine düşüncelerim farzedilecek bir metafizik alanını da kapsadığından bu tanrıtanımazlık benim açımdan oldukça ileri bir derecededir diyebilirim. Dini açıdan,yani dindar düşünce geleneği açısından bakıldığında da,bence ayetlerle yetinmemiş ve dinin önkabulü olan ''en büyük güç olarak görülen Allah''ın nasıl özelliklere sahip olabileceği üzerine fikir yürütmüş,varlığı ve aklı felsefi planda anlamaya çalışmış Farabi ve Mevlana gibi düşünürler çoğu kişi gibi benim için de son derece saygıdeğerdir.Bunu dine ve Tanrı fikrine bir intikam güdüsüyle karşı çıkmadığımı da belirtmek amaçlı olarak yazıyorum.Dolayısıyla düşünen biri ister inansın ister inanmasın,kalıpların dışına çıkabildiği,ezber bozabildiği oranda değerlidir,diye düşünüyorum. -
Kilo almak isteyen forumdaşlarımız ''Yeter,sağlıksız da olsa kilo almak istiyorum artık,biraz etli butlu,daha güzel daha yakışıklı görünmek istiyorum.'' diyorlarsa şayet,onlara önerebileceğim başlıca şey mayonezdir.Ben mayonezi sofradan eksik etmeyerek 10 kiloya yakın aldım diyebilirim.Yine diyorum,sağlıksız bir kilo alıştı bu,ancak belirteyim ki yaşım genç ve çok kolay kilo alabilen biri de değilimdir aslında.Benim yerimde bir bayan olsa sonuç ne türlü olur bilmem.Sonuçta tabi ki kilo almak olanağı,bünyeden bünyeye çok farklılıklar gösteriyor. Mayonez katılarak yenebilecek her türlü yemeği yiyorum.Favorim makarnanın yanında rus salatasıdır.Bence bu ikili insana zorla kilo aldırır ama sürekli yiyip de hala kilo alamıyorsa bir bünye,tahminim o bünyenin ciddi şekilde enerji sarfiyatı var demektir.O zaman da bu kontrol altına alınmalı. Bugün için,açıkçası ben kilo vermek istesem de veremez duruma geldim gibi.Umarım kilo alır ama benim gibi olmazsınız.
-
Yerel seçimlerde kişiye oy atılıyor gibi varsayımlar iyi hoş da genel seçimlerde esasında partiye mi oy atılmış olunuyor acaba?Biz oyumuzu atarken öyle zannediyoruz belki de,aslında adını dahi zor bildiğimiz,bilmem kaçıncı sıradaki milletvekili adayına atmış oluyoruz bu oyları bal gibi.Sonra bu muhterem kişiler milletvekili olurlarsa ne acı bir gerçektir ki bunların istedikleri kadar parti değiştirmelerine engel olamıyoruz.İşte halihazırdaki demokrasi! Sarı Çizmeli Mehmet Ağa'nın partisine oy atıp bu ismini cismini bilsek de pek kar etmeyecek olan Mehmet Ağa'nın kendi elimizle dokunulmaz olmasını sağlayıp bir daha dokunamıyoruz.Artık istediği gibi çalsın oynasın efendiler.O partidekiler bana manalı baktı öbür partiye,bu parti kapatılacak galiba şu partiye.Demokrasinin nimeti mi nedir?Partiymiş,ilkeymiş,prensipmiş,hadi canım! Şu yerel seçimler yaklaşsa da gözü dönmüş oy avcılarının hangi erdemlerden bir çırpıda vazgeçebildiklerini yine bir trajikomedi halinde izlesek.
-
Bir ''Tanrı'' fikri olmasaydı tüm insanlar tanrıtanımaz olduklarının farkında olmayan tanrıtanımazlar olurlardı. Saygılar...
-
MUHAMMED GERÇEĞİ .............
Artropod şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Dini Konular - Din - Dinler
Yazımdan inananları kibirlilikle itham ettiğimi nasıl,ne şekilde çıkarabildiğinizi doğrusu çözmek zor.Buna dair en küçük bir ima bile bulamazsınız.Tam tersi,dinlerin ortaya çıkışını kibire ters bir kavram olan zayıflığa ve tapınma gereksinimi duyulmuş olmasına bağlıyorum yazımda.Kibirlilikle itham edilen ateistler iken bir anda ateistleri 'itham eden' konumuna getirmeye çalışmışsınız.'Allah'a inanmamak ile kibirlilik aynı anlama getirilemez.' düşüncesini savunmak ile sizin yazdıklarınız birbirlerine cevap niteliği taşımıyor. Bilmiyorum farkında mısınız ama ateistler doğaya tapmaz,tapınmaya inanmazlar.Firavun ise rivayete ya da inandığınız Kuran'a göre kendisini Tanrı ilan etmeye kalkmıştır.Bunu da ateizme mal edemezsiniz.Ateşe tapanın tanrısı ateş,güneşe tapanın tanrısı güneş,puta tapanın tanrısı da puttur.Herhangi bir şeye tapınmaya da tapınmamaya da kibirlilik sıfatını uygun görmem.Bahsettiğiniz hikayedeki Firavun kendisini tanrı ilan ettiğinden,yani tapınılacak bir mevkiye çıkmaya çalıştığından dolayı kibirlidir.Ama ben bir ateistim ve ne kendimi Tanrı ilan ediyorum ne de doğaya tapıyorum.''Herkes bana kulluk edecek'' denirse bu kibirdir,ama kulluk edecek herhangi bir varlık kabul edilmezse bu kibirli değil,özgürce düşünmek ve davranabilmektir. Anlaşılan size göre,''En büyük Allah'dır.'' demeyince,sanki ''En büyük benim.'' denmiş oluyor.Kavram karmaşasının başladığı yer,dinlerin beslendiği kaynağa pek uzak düşmüyor. -
ALLAH I MUTLAKA BİLİMSEL METODLA MI İSPAT ETMELİYİZ
Artropod şurada cevap verdi: birvarmışhiçyokmuş başlık Dini Konular - Din - Dinler
Teşekkür ile ilgili olarak belirtmek istediğim şey,bir kimsenin başkalarına yönelik yaptığı bir şeyin karşılığını aldığı andan itibaren teşekkürün gerekliliğinin ortadan kalktığıdır.Yani aynı zamanda dinsel anlamı üzerinden de düşündüğümüzden,teşekkürün nezaket anlamında kullanılışına hiç değinmemekteyim.O konuda sizinle hemfikiriz. İslam'da reddedemeyeceğimiz iki şey var ki,bunu görmezden gelerek de şükür kavramına değinilemeyeceğini düşünüyorum.Ödül ve ceza: Cennet ve Cehennem. Allah'ın insanı kendisine kulluk için yarattığı her müslümanın ön kabulü: ''Kendisine'' ve ''Kulluk''. Kendisine ibadet ve sürekli şükür.Peki buna bir ödül koymamış mı Allah?Evet,değişik dereceleri olan Cennet. Kendisine isyan,inkar ve şükretmeme.Buna ceza koymuş mu?Evet, Sonsuza kadar Cehennem'de yanmak. Yani,duruma neresinden baksak,ne yaparsak yapalım, ceza ve ödüle toslayacağız. İşte benim de dikkat çektiğim nokta,yapılan ve istenenlerin hem Allah hem de insan açısından karşılıksız olmadığı gerçeği. Buradan hareketle ben,Allah'a olan şükranın da tamamen samimi olmasının olanağı olmadığını savunuyorum.Bu bence,ancak dinin üzerine kurulduğu kavramların bir kısmının belli bir oranda değersizleştirilmesi ile mümkün gibi görünmektedir.Şükrandan bahsederken gerçek anlamdaki bir ceza korkusunu arka plana atmak gibi.Nitekim bilinç unutur,fakat bilinçaltı unutmaz. Saygılar... -
MUHAMMED GERÇEĞİ .............
Artropod şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Dini Konular - Din - Dinler
Ben yine de etkilendiğiniz olayı anlatmanızı isterdim.Sanki tılsımlı bir olaymış gibi izlenim bırakıyorsunuz ve açıklamıyorsunuz.Tabi ki siz bilirsiniz. Ateistlerin hafif ukala ve derin düşünmeyen aceleci davranan kişiler olduklarını ima eder tarzda yazdıklarınızı tekrar gözden geçirmenizi isterim.Tanrı'yı insansı sıfatlarla düşünenler inanmayanlar değil,bizzat Kuran'ı ve diğer kitapları yazanlardır.Ateist için Tanrı yoktur,yani insansı sıfatlar ya da başka sıfatlar da yoktur,Tanrı koskoca bir hiçtir.Dinlerdeki Tanrı kavramının insanların zorluklar karşısında ne yapacaklarını bilemeyip zayıflık eseri olarak birşeye sığınma ihtiyaçlarından doğduğunu anlayabilen kişidir ateist.Bir depremde ölmeyi ya da sakat kalmayı hiçbir doğaüstülüğe bağlamaz,günah-sevap ikilemi içine sıkışmaz.Herşeyi çıplak görmek ister ve öyle kabul eder. Siz Tanrı'yı kendi üzerinizde ve kendinizi onun hakimiyetinde görürsünüz,bir tanrıtanımaz da doğayı kendi üzerinde ve hakim olarak görür.Dolayısıyla bir tanrıtanımaza yüklenen kibirli sıfatı birşey ifade etmez. Anladığım kadarıyla ateizme oldukça kızgınsınız.Bilemiyorum iman gücü ile başınıza gelen her musibette Allah'ın tılsımlı bir bildiği olmasının ilişkisi var mıdır,kızmayın ama yine aklıma Pollyanna geldi.Kendi dünyasında yaşadıklarını ve hissettiklerini gerçeklik kılığında bir iyilik abidesi olarak tüm evrene yaymak isteyen sonsuz iyimser,küçük kız.Sizi masallar diyarında birine benzetmek gerekse bu bence o olurdu.Ama bunda bir art niyet aramayın lütfen.Siz de beni birilerine benzetebilirsiniz bu şekilde tabi ki. Ben İslam adına yapılan kötü olaylar yüzünden ateist olmuş değilim.Nitekim ateistler de toplu katliamlar yapmışlardır,öyle olsa ateizmi de bırakmak gerekirdi.Kendi gücünüzle olgunlaştırdığınız fikirlerinizle bir yere gelirsiniz.Ben o bu şu ne yapmış bakıp da onlara ayarlı olarak düzenlemem düşünce hayatımı.Çoğu kişinin yaptığı gibi kafanızda ateizm ile satanizm gibi kavramları da aynı yere yerleştirmenizi de istemem ayrıca. Saygılar -
ALLAH I MUTLAKA BİLİMSEL METODLA MI İSPAT ETMELİYİZ
Artropod şurada cevap verdi: birvarmışhiçyokmuş başlık Dini Konular - Din - Dinler
1.Bu durumda İslam'da Allah'ın değişik isteme şekilleri var demektir.Yani istiyor ama olsun demiyor,biraz kendisini kısıtlıyor gibi. 2.Burada da sınamak sözcüğü ayrı bir kılığa giriyor demektir.Ama yine de muğlak bir durum oluşuyor maalesef.Allah bizimle aynı anda mı karar vermektedir?Zaman ve mekan dışılık da işin içine giriyor.Allah için zaman yoksa birşeylere çoktan karar verilmiş,onun bu defteri çoktan kapamış olması gerekir.Ama bizim için geçerli olan zamanın içine müdahale etmekte ise bu sefer de geçmiş-şimdi-gelecek kısırdöngü halini alır.''Bunu bir tek Allah bilir,biz anlayamayız.'' da denirse,bu sefer de Kuran'ı anlaşılsın diye indirmiş olması anlamını yitirir. Bence her iki durum için de Allah için bir zaman kavramı olduğu kabul edilmelidir.Allah'ın varlığı ya da yokluğu sorunu bazı kavramları onun isteğine atfederek çözülemez kanaatindeyim. Saygılar... -
ALLAH KENDİNDEN DAHA BÜYÜK BİRİ YARATABİLİRMİ
Artropod şurada cevap verdi: birvarmışhiçyokmuş başlık Dini Konular - Din - Dinler
Aslında din eksenli olarak düşünen biri olmadığımdan konuya bakış açım canlıların doğadaki enerji olanaklarını değerlendirmeye yönelik bir iradeden ibaret oldukları yönünde. Burada önemli olan,doğanın bir bütün olarak devinimi içerisinde bireysel iradelerin kendilerine serpilme şansı bulma ve bunu en ekonomik biçimde değerlendirmeleridir. 'Şuur' dan kastınız tam olarak beyin ve karar verme ile mi ilgili bilemiyorum,tahminim bu şekilde.Ben beynin de,çok çok uzun süreçlerin sonunda sinirlerin potansiyel enerjiye ve dışarıdan gelen diğer etkilere verdikleri tekrar eden refleksleriyle oluştuğu kanısındayım.Belirteyim ki bu,bu şekliyle kanıtlanmış bilimsel bir gerçek değil,benim görüşümdür.Dolayısıyla benim fikrim,iradenin hareketli ya da hareketsiz,ama bir şekilde ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlayabilen her canlının ta kendisi olduğudur.Örnek olarak etobur bitkilerin mineral açıklarını böcek yiyerek giderme yoluna gitmelerini ve bunun için kurdukları muhteşem tuzakları verebilirim.Bu sizce Allah'ın verdiği bir özellik,bence edindikleri kendi genetik bilgilerinin sonucudur. Konunun Allah inancı ile ilgili kısmı sanırım canlıların hayatlarının devamını sağlayan bu enerjinin kökeni hakkında.Açıkçası ben bir tanrıtanımaz düşünce ile enerjinin kökeninin de bir varlık tarafından yaratılmış ve sunulmuş olduğunu kabul etmiyorum.Yani herşeyin sahibi bir belirleyici,karar verici bir iradeye değil,enerjiye tepki sonucu oluşmuş savaşçı bir iradeye inanıyorum ve diyorum ki bu canlılığın iradesi de yaratılmış olmak gibi herhangi bir meşruluğa sahip olmak zorunda değildir. Saygılar... -
ALLAH I MUTLAKA BİLİMSEL METODLA MI İSPAT ETMELİYİZ
Artropod şurada cevap verdi: birvarmışhiçyokmuş başlık Dini Konular - Din - Dinler
Dinlerdeki 'Tanrı'ya şükretme' gerekliliği,o Tanrı'yı unutmadığını ve birnevi mülayim bir kul olunduğunu ispatlamak ihtiyacından doğar. Ama teşekkür,şükran gibi kavramlar gerçekte karşılıksız bir iyiliğe verilmesi gereken tepkiler değil midir? Örnekteki aşçı amca ya da bakkalı o işi yapmaya teşvik eden temel güdü gerçekte müşterilerin karnını doyurmak mıdır yoksa kendi hayatını idame edebilmek için para kazanmak zorunda olmaları mıdır?Yani bir zorunluluk. Bir bakkala parayı verdikten sonra teşekkür etmeniz ya daetmemeniz acaba çok da umrunda mıdır,merak konusu. Buradan Allah'a kendisini yarattığı ve yaşattığı için sürekli şükreden bir insanın durumuna gelirsek yine aynı durumla karşılaşmaz mıyız? İslam'a göre,Allah'ın karşılıksız yarattığı herhangi birşey var mıdır?İslam'da bunun cevabı hayırdır.O zaman 'İyilik yap,denize at.' sözü de Tanrı için bile geçerli olmayan bir safsataya dönüşür.Olduğu iddia edilse bile,karşılıksız kulluk da yoktur.Yani,Allah kimin daha iyi davranacağını,kendisine daha iyi kul olacağını sınamak için insanı yaratmış.İnsan da iyi bir kul olmanın ucunda haklı bir ödül olduğunu aklında tutarak iman ve sürekli şükretme yoluna gidiyor.Bu da açık bir karşılıklı menfaat ilişkisi demek oluyor.Ama kalkıp da denirse ki,''Allah'ın hiçbirşeye ihtiyacı yoktur,insanın kulluğuna da.'' o zaman da hayatın pek bir anlamı kalmıyor demektir.İstemek ile ihtiyaç hissetmek arasında gerçek anlamda bir fark yoktur.İslam'a göre,Allah da açık bir şekilde insandan kulluk istemiştir. Allah'ı bilimsel yolların dışında ispatlama yoluna gitmeye çalışmak muğlak bir durum.'Öyle ya da böyle ispatlarım.' diyerek yola çıkıyorsunuz ama ayrıca da belirtiyorsunuz ki: 'Bakalım O kendisini bize tanıttıracak mı?'.Yazının sonunda ise ''Bu Hikaye de bir yerlerde ALLAH geçiyor, Hatta bence her yerde Geçiyor. Bize kendini Gösteriyor, Tanıttırıyor'' diye yazmışsınız. Buradan şu sonuç çıkıyor: Size göre,Allah varolan herşeyde kendisini tanıttırıyor,yani bilinmek istiyor.Peki buradaki 'Tanınmayı,bilinmeyi istemek' kavramı ile 'İnsanları,sınamak için yaratması' kavramını birarada düşünürsek: Birinci kavram için: Allah birşeyi istiyorsa,istediği an onun herkes için gerçekleşmiş ve Allah'ın varlığından hiç kimsenin şüphe duymuyor olması gerekir. İkinci kavram için ise: Allah geleceği de biliyorsa,sınamak sözcüğünün hiçbir anlam ifade etmemesi gerekir, diye düşünüyorum. Saygılar... -
MUHAMMED GERÇEĞİ .............
Artropod şurada cevap verdi: Yayamaz Kayımca başlık Dini Konular - Din - Dinler
Satın Ftoyd,bilmiyorum forumun başka bir konusunda açıklamış mıydınız ama,dinsizken,Kuran'ı inanmaya değer bulmazken sizi ne etkiledi de kendi tabirinizle Kuran'da yazan herşeye irdelemeksizin iman etme noktasına geldiniz?Bütük ihtimalle dinsiz olmadan önce de bir müslümanlık döneminiz olmuştur. Müslüman-dinsiz-tekrar müslüman.Böyle çok çok az örnek vardır.Sizi akılla kendinize açıklayamadığınız bir olay çok mu etkiledi?Umarım detaylarıyla paylaşırsınız da yazılarınıza da ona göre yorumlanma fırsatı verirsiniz. Saygılar. -
Devletin idareciler tarafından ele geçirilmiş bir mekanizma olarak görüldüğünü açıkça herkes kendisine itiraf etmelidir.Yaklaşık yarım asırdır devleti kimlerin ele geçirdiğini de vasat zekadakiler bile çok iyi bilir. ''Emek'' sözcüğünü duyunca kaşınmaya başlayan birilerinin devleti ve demokrasiyi ne olarak gördüğünü de artık bilmeyen kalmadı: Vagon. Zamanı gelince bunlar vagondan ineceklermiş.Son istasyonda kimler bekliyor olacak dersiniz?Doğusuyla batısıyla vatanı canı pahasına savunmuş olanların devamı olan onuruyla üretenler mi,yoksa dünyada istediği gibi at oynatan,paradan başka ilah tanımayan uzaktan kumandanlar mı?Tüm mesele budur.
-
ALLAH KENDİNDEN DAHA BÜYÜK BİRİ YARATABİLİRMİ
Artropod şurada cevap verdi: birvarmışhiçyokmuş başlık Dini Konular - Din - Dinler
Yanlış anlaşılmak gerçekten korkulacak birşeydir.Peki ben bu yazınızdan şunu savunduğunuzu anlıyorum: 'Allah devekuşunu yaratırken kanat vermiş ama uçmasını arzu etmemiş.Yani bu kuşcağız yaratıldığından beri uçamayan ama çok hızlı koşabilen bir kuş.Ama Allah istediği takdirde uçabilir de.Hayatta kalma ve soyunu sürdürme savaşında kendi iradesi ile herhangi bir değişim geçirmesi olanaksızdır ve sebebi de aşağıdaki gibidir.' Burada hayvanların iradesi olmadığından bahsediyorsunuz.Bense canlı olan herşeyin iradeden ibaret olduğunu savunmaktayım.Hatta bir bitkinin iradesi hiç de bir insandan aşağı kalır bir irade değildir,ayrı bir muhteşemliği vardır benim için.İradeyi Allah'a itaatsizlik yapamamazlık açısından bakarak yok sayıyorsunuz yanlış anlamıyorsam.Bense canlıların Allah'a itaatten haberleri dahi olmadığını,sadece enerji edinme peşinde koştuklarını düşündüğümden bu konuda sizinle kökten ayrılmış durumdayız.Gerçi Allah'a itaat konusu açıklığa kavuşturulabilirse daha iyi bir tartışmaya yol açabilir.Mesela sünnetullaha ek olarak ''Allah'ın Planı'' kavramı işin içine sokulursa. İslam'daki şuzuzat kavramına değinmeniz araştırmaya değer bir konu olduğundan iyi olmuş. Aslında bahsettiğiniz Muallak Taşı bugün itibarıyla tamamen havada asılı şekilde duran bir taş değildir.Bunu İslam bilginleri de kabul ederler ve derler ki:''Allah bu mucizeyi herkesin görebileceği şekilde sürdürseydi anlamı kalmaz ve iman bir sınav vesilesi olmaktan çıkar,herkes bir şekilde imana gelirdi.''Bu bence de dini açıdan bakıldığında doğru bir mantıktır.Sizinle ilgili olarak yazmıyorum tabi ki ama başka forumlarda gördüğüm kadarıyla photoshop marifetiyle yapılmış bir resmi Muallak Taşı zanneden vatandaşlarımız da olmuş,ancak Muallak Taşı ile hiç ilgisi olmayan bir taş.Bu durumda bugünkü bilimin açıklayamayacağı birşey yok demektir zaten ortada. Bu konuda ve İsa'nın babasız dünyaya gelme konusunda aslolan bilim değil,geçmişe dönük bir inanç olduğundan ortada sınayabileceğimiz ve bir karara varabileceğimiz bir durum da yoktur.Bazı erdişi hayvanların kendi kendine üredikleri bilinmektedir,fakat bilim bugüne kadar bir insan evladının babasız olarak dünyaya geldiğini göstermemiştir.Ama bilimin dinamik niteliği sebebiyle,bazı mucizevi görünebilecek olayları da deneysiz ve zaman gerektirmeden hemen açıklayacağını kimse iddia etmemektedir zaten.Örneğin hayatın ilk nasıl ortaya çıktığına,evrenin nasıl oluştuğuna dair araştırmalar çok fazla bir süre gerektirecektir. Saygılar... -
Kurana göre kız çocuklarının evlilik yaşı
Artropod şurada cevap verdi: hoppa başlık Dini Konular - Din - Dinler
Köylü kurnazı olarak nitelendirebileceğimiz kişilerin bazı içgüdülerine hakim olamayıp yapmak istediklerine dinden örneklerle kılıf oluşturması ile Afrika'nın kendi haline bırakılmış sefaleti arasındaki fark herkes tarafından anlaşılabilir.Biz İran'a da,Afrika'ya da,Rusya'ya da ya da uyuşturucunun aspirin gibi tüketildiği herhangi bir ülkeye de benzemek istemiyoruz.Yeri geldi mi onları da kendimizi de eleştiririz.Kendi ülkemizde küçük yaşta evlendirilmeye çalışılan masum kızlarımıza yardım elini uzatmaya hep birlikte niyetli olursak Afrika'dakilere de umarım sıra gelecektir. Saygılar...- 251 cevap
-
- Kuran
- Kız Çocukları
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Kutlu Doğum Haftası Çakışması Sorunsalı
Artropod şurada cevap verdi: Tengeriin boşig başlık Dini Konular - Din - Dinler
Ben vatandaşlarımızda genelde şunları gözlemliyorum: Allah'a inanan ama günlük hayatında İslam'la çok da haşır neşir olmaya yanaşmayan,cenaze namazı haricinde hiç namaz kılmayan,laikliği vazgeçilmez olarak gören kişilerde dahi dine karşı herhangi bir çıkış gördüklerinde savunma mekanizmasını işleterek İslam'ı ciddi bir koruma ve dinin eleştirilmesi durumunda açıkça huzursuzluklarını belli etme tepkisi vardır.Bu kişiler din adına yapılan art niyetli işleri ise rahatlıkla farkına varırlar. Öteki taraftan,beş vakit namazını kılan,elinden geldiğince ibadetleri aksatmamaya çalışan ve etnik kökenini hiçbir zaman ön plana çıkarmayan ve çıkarılmasını da istemeyen ve devleti kutsal gören kesimde de milli bilinci yok etmek öyle kolay bir iş değildir.Burada özellikle etnik kökeni ile kandırılamayacak kişilerden bahsettiğimi tekrarlayayım. Bir de ne yazık ki sürü psikolojisinden kurtulamayan,seçimlerde büyük bir oy potansiyeli bulunan,etliye ve sütlüye karışmamayı bir ilke zanneden azımsanamayacak sayıda insanımız var ki haklarında nasıl yorum yapmak ve onları neye havale etmek gerek bilemiyorum. Saygılar... -
ALLAH KENDİNDEN DAHA BÜYÜK BİRİ YARATABİLİRMİ
Artropod şurada cevap verdi: birvarmışhiçyokmuş başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sayın palam,siz bu konuda risalelerin mantığıyla mı cevap veriyorsunuz bilemiyorum.Ama bir inançsız olarak dahi,bu tür bir mantığın üzerine onca cilt kitabın yazılmış olabileceğini de zannetmiyorum,daha doğrusu inanasım gelmiyor. Her görülen,bilinen gerçekliği Allah'ın tek tek isteyip istememesine bağlayacak olurlarsa,dolayısıyla determinizm hiçe sayılacak bir duruma gelinirse müslümanlar bilimde nasıl ilerleyebilir?Varlıkların iradesi buharlaşmış mıdır? Bir müslümanın,devekuşunun uçma konusunda tamamen yeteneksiz kanatlarına ve güçlü ve uzun bacaklarına bakıp bakıp,demek ki Allah böyle istemiş demeye ne kadar hakkı olabilir?Öyle diyorsa,mantığını hayatının hangi alanında işletebilir?Bilim merak sayesinde ilerler,merak en güçlü şeydir.Allah istemiş,istememiş,uçurmuş,uçurmamış anlayışı ilerlemek isteyen,içinde bilim yapma isteği duyan bir müslüman için bile birşey ifade etmemelidir. Allah'ın gezegenleri kaldırması ne demektir?Evren'in yukarısı aşağısı mı vardır,bizim cahilliğimizden bilemediğimiz bir tabanı mı vardır,gezegenlere yerçekimi mi uygulamaktadır da Allah bu gezegenleri kaldırmış?14 asır evvel bilimsel fakirlik içerisinde bu tür şeyler inandırıcı gelmiştir insanlara,o zamanın insanlarını eleştiremeyiz.Ama bugün için''Allah kanat vermiş ama uçmasını istememiş,isterse kanatsız da uçar.'' tarzı düşünceler ancak Walt Disney'i zengin etmeye yararlı olmuş olabilir,ama gerçekçi bir bakış açısından birşey ifade etmemektedir. Ateistler bilim ve akıl yürütme konularında donanımlı kişilerdir ve afaki kavram düzmecelerine çok çok önceden sağlam bir mantık duvarı örmüşlerdir.Bundan dolayı bilimsel neden-sonuç ilişkilerinden çıkarılmayan her sonuç tartışma ortamını tartışamama kaosuna götürür. Saygılar... -
ALLAH A İNKAR NASIL OLMALIDIR...
Artropod şurada cevap verdi: birvarmışhiçyokmuş başlık Dini Konular - Din - Dinler
İlginç konular açmayı sürdürüyorsunuz Sayın Gülbudak.Doğal olarak risalelerin etkisinde olsa da,direk kopyala-yapıştır yapmadan kendi fikirlerinizi de üretiyor ve forumda paylaşıyor olmanız önemli bir özellik.Yalnız,kanımca,ispat ve herşeye cevap verilebileceği konularındaki iddia ve inancınız tarih boyunca ütopyadan öteye gidememiş ve gidemeyecek olgulardır. Öncelikle,ispat öyle bir kavram ki şüpheyi çeken bir mıknatıs gibidir.Siz birşeyi ispat ettiğinizi öne sürdüğünüz anda karşınızdakilerde şüphe uyandırmış olursunuz.Çünkü ispat kesinlik demektir.Diğerleri şöyle düşünecektir: ''Bu şey ispat edildiyse,benim inkar etmem öncelikle kendi içimde kendime bile açıklayamayacağım kadar saçma olmalıdır.Böyle olmadığı sürece şüpheden vazgeçmemek en uygun yoldur.'' Allah'ın olup olmadığından önce Muhammed ve diğer peygamberlik iddiasında bulunan kişilerin vahiy aldıkları neye dayanılarak ispat edilebilir?Sonuçta semitik dinler vahiy iddialarıyla ortaya çıkmıştır.Şimdi ben inkarcı olduğum için,sizin mantığınıza göre,Muhammed'in vahiy almadığını tüm zamanları mı avucumun içine sığdırarak göstermeliyim?Kuran'ın içinde hiçbir çelişki olmadığını farzetsek dahi bunun vahiy olduğu da olmadığı da ispat edilemez.Bu çok açıktır.Ayrıca elmayla tabi ki kıyaslanamaz. Rüya örneğinden ''Demek varlığını şüphesiz kabul ettiğimiz fakat, beş duyumuzla hissedemediğimiz şeyler vardır, ve heryerdedir.'' gibi bir düşünceye geçmek anlamlı olmayacaktır.Zira rüyanın sinirler yoluyla beyinde,yani hafızada biriktirilmiş somut algıların bir çeşit döngüsü ve alınan bir ilaçtan bile etkilenebilecek bir olgu olduğunu akılda tutmak gerekir.Rüyanın o an oluşup oluşmadığı da aletlerle ispat edilebilir duruma gelmiştir,uyku ve REM üzerine önemli bilimsel saptamalarla özellikle Japonlar bu konuda oldukça ilerlemişlerdir.Dolayısıyla rüya pek iyi bir örnek değildir benim gözümde.Belki başka türlü örnekler anlatmak istedikleriniz için daha açıklayıcı olabilir. Bir gerçek var ki din konusu dünya genelinde halen tam bir bilinçlilik içerisinde tartışılmamaktadır.Bence dinlerde ispattan bahsetmek bir kavram olarak imanın değerini ve anlamını yok eder.İnanmak ve bilmek,yani ispat etmiş olmak çok farklı kavramlar.İman şüphe etmek olanaklı iken şüpheye yönelmeden inanmak ve kendini teslim etmek ise eğer,Allah'ı ispat ettim diyerek ileri atılmak tam tersine şüphelerin ve inkarın daha da güçlenmesine yol açacaktır ve Allah'ı daha da çok tartışmaya dönük bir hedef haline getirecektir,diye düşünüyorum. Saygılar...