Zıplanacak içerik

restpektif

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

restpektif tarafından postalanan herşey

  1. restpektif şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Su veciz ifadeye bakin! Bir gazetenin ornegin sonradan meshur olmus birisinin eski resimlerini elde etmesi mumkun degil yukaridaki veciz soze gore. Dunyayi uzaylilar basti. Artik UFO'lara inanmaya basladim. Toplumun gundeminde yer alan sahislarin herseylerinin, cocukluk hayatlarina kadar medyaca didik didik edildigi gibi basit bir gercegi dahi gorememek bana bu dunyadan bir ses olarak gelmiyor. Inanmak istedigini allandira pullandira, insan zekasiyla dalga gecercesine buyutecle buyutup her ihtimali gozden kacirmak gozu raksettirmek degil de nedir? Selam ile..
  2. İsrail'den Gazze'de operasyon İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin doğusunda düzenledikleri bir operasyonda altı Hamas üyesini öldürdü en az 10 kişi de yaralandı. Öldürülenlerden birinin Hamas'ın yerel liderlerinden biri olduğu belirtiliyor. Hamas militanlarından bazılarının hava saldırısında öldüğü, diğerlerinin ise çatışmalar sırasında vurulduğu bildirildi. İsrail Gazze'den 2005 yılında çekilmişti. Ancak İsrail kuvvetleri, Filistinlilerin roket saldırılarını önleme gerekçesiyle zaman zaman Gazze'ye hava operasyonları düzenliyor. Gazze'nin merkezinde Magezi mülteci kampının dışında tank desteğindeki İsrail birlikleriyle Filistinliler arasında çıkan çatışmada altı Filistinli sivilin yaralandığı bildiriliyor. İsrailli ordusu, birliklerin Gazze'den bir kilometre içerideki rutin devriyesi sırasında tespit edilen militanlara hava ve karadan saldırı düzenlendiğini duyurdu. Ordu son günlerde, İsrail topraklarına roket fırlatılan alanları tespit etmek için Gazze içinde bu tür keşif operasyonları yapıldığını söylüyor. Hamas ise savaşçılarının gizli bir operasyon yapan İsrail birliğine ateş açtığını kaydetti. Hamas Televizyonu, ölenlerden birinin Gazze merkez komutanı olduğunu belirtti. Kaynak: http://www.bbc.co.uk/turkish/news/story/20...705_hamas.shtml NOT: Bay Cordoba, Emperyalizmin sesini her nerde duyuyorsan muhtemel ki cok guveniyorsun. Iddialarinda o kadar cok takla attirmaca var ki hepsine teker teker deginecek durumda degilim. Amacim seni ikna etmek de degil. Cunku takim degistirmek zordur. Bu kadar bos laf tuketilen ortamda yazilari takip edenler acisindan haber ve yorum kirliliginin onune gecmek gerekiyor. Arkadaslar isterlerse, dunyanin her yanindan, her fikirden Ortadogu'yu takip etmis ve eden gazetecilerden alintilar yapabilirim. Benim icin kolay degil bu zaman acisindan ama yapmaya hazirim. Herkesin gozu onunde cereyan eden bir oyun oynandi, oynaniyor ve birileri hala nutuk atabiliyor. **** Selam ile..
  3. Dahlan’ın Arafat’ı öldürdüğü belgelendi Filistin'de binlerce belgeyi ele geçiren Hamas, Dahlan'ın Arafat'ı öldürdüğünü ortaya koyan belgeyi yayımladı. 04 Temmuz 2007 Çarşamba 12:07 Dünya Bülteni / Haber Merkezi'nden alinmistir. Hamas, Filistin eski İçişleri Başkanı Muhammed Dahlan’ın karargahında ele geçirdiği bir gizli belgeyi daha yayımladı. Yeni belge, Filistin Güvenlik eski Bakanı Muhammed Dahlan’ın bakanlığı döneminde İsrail eski Savunma Bakanı Shaul Mofaz’a yazdığı ve Arafat’ın öldürülmesine karıştığını gösteriyor. Dahlan mektubunda, Filistin’e hâkim olan genel istikrarsızlık havasından bahsettikten sonra İsrail’le birlikte yaşama düşüncesini kabul etmeyenlerin kökünün kazınacağını söylüyor. İsrail Savunma Bakanı’na Filistin lideri Yaser Arafat’ın ölümünün yaklaştığını yazan Dahlan, Mofaz’a şu teklifte bulunuyor: “Şundan emin olun ki, Sayın Arafat artık son günlerini sayıyor. Fakat bırakın da bu işi sizin metodunuza göre değil, bizim metodumuza göre bitirelim.” Dahlan’ın mektubunda, İsrailli bakana Filistin Parlamentosu’ndaki bir çok bakanı teşvik veya şantajla kendisine çekmeyi başardığını yazdığı ve “Başkan Bush’un önünde verdiğim sözleri yerine getirmek için hayatımı vermeye hazırım” dediği görülüyor. Dahlan’ın Mofaz’a mektubu şu şekilde devam ediyor: “Meclis üyelerinin çoğunu teşvik ve şantajla kendi yanımıza çekmeyi ve onu (Arafat’ı) değil bizi desteklemesini sağlamayı başardık. Fakat sürprizlerden korkuyoruz. Filistin Kurtuluş Örgütü’ne bağlı diğer kurumlara gelince, bunların bitirilmesi ve tamamen içinin boşaltılması gerekmektedir. Neye mal olursa olsun Batı Yaka’da ve Gazze’de bunların toplanmasını önlemenizi dilerim. Bu bizim çıkarımıza olmaktan önce sizin çıkarınızadır.” Dahlan, İsrail Savunma Bakanı Shaul Mofaz’a yazdığı 13.07.2003 tarihli mektubunu, Mofaz’a ve Sharon’a minnetlerini sunarak noktalıyor. İşte o gizli belge:
  4. NOT: Asagidaki yazi BBC'nin haber sitesinde yayinlanmis, BBC Ortadogu Editoru Jeremy Bowen'a aittir. Yazinin bir kismi tarafimdan Turkce'ye tercume edilmistir. Yazinin tamamini ve orjinal metnini http://news.bbc.co.uk/1/hi/world/middle_east/6755579.stm adresinden bulabilirsiniz. Filistinliler icin hayati bir gundu. Filistin Devlet Baskani Mahmut Abbas Hamas'in secilmis Basbakanini gorevinden azlederek sikiyonetim ilan etti. Etkili bir karardi ama bu Hamas'in Gazze kanadi uzerinde pek etkili olamadi. Kavga sonucunda Hamas'in maskeli militanlari Gazze'nin bircok bolgesini kontrol altina aldi. Fetih'in oncu kuvvetleri yenilgiye ugradi ve Gazze'nin yonetimi ele gecirildi. 'Onemli adam' Hamas militanlari Gazze'de savasi kazandi, cunku Fetih'e oranla daha tecrubeliydiler. Fetih'in kendileriyle birlikte olacaklarini dusundukleri bircok guc savasin icinde yer almadi, bazilari uzak durdu. Diger lokal Fetih liderleri de Hamas'la catismama taraftari oldular. Hamas'a karsi sadakatle savasanlar Dahlan'in adamlariydi. Muhammed Dahlan; ABD'nin kendisinden Hamas'i alt etmesini umdugu kisi. Fakat o da Gazze'de degildi ki adamlarinin basinda bulunsun. Fetih'in anahtar rolundeki hicbir kisinin bulunmamasi gibi. Hamas Dahlan'in ofisinin kapisini kirip ofis masasini kursunladiginda, o saglik tedavisi icin Misir'da bulunuyordu. Sonra Ramallah'a geri dondu, Mahmud Abbas'in yanina. Dahlan'in ofisini kursunlayan kisi filme cekilmisti: "Bu Muhammed Dahlan gibi hain ********** adamlarin kaderidir!" Sikiyonetimin siddeti durdurmasi gerekiyordu. Ancak olaylari daha kotuye dogru goturme riski de var. Bazi Filistinliler, birlik hukumetinin son bulma seklinin devlet otoritesini ve tam bagimsizliga giden yolda onemli unsurlari cokerteceginden korkuyorlar. Bu unsurlarin umutlari, Israil Ordusunun son yedi yildaki saldirilari ve son olarak da Hamas'in secimleri kazanmasindan sonra Israil ve diger Bati ulkelerinin ekonomik yaptirimlariyla ellerinden alinmisti. ... Olan, Dunya super guclerinin Hamas'i Filistin'den safdisi etme kararinin cokmesidir. Gazze'de siddetin artmasina ve Filistinliler'in daha da bolunmesine neden olan ekonomik yaptirimlarin hedefi ya Hamas'i Israil'i tanimaya zorlamak ya da Hamas'i gucsuz birakmak amacina yonelikti. Bu politikayla her iki amac da basarilamadi. ...
  5. restpektif şurada cevap verdi: Burak_Yanni başlık New Age
  6. Sevgili Admin, muzik o kadar guzel ki... Derler ki, bir muzigin kalitesi introsundan bellidir. Galiba filmin kalitesinin bir olcutu de muzigi olmali. Filmi izlememisim maalesef ama en kisa zamanda izleyecegim ve sonrasinda dusuncelerimi yazmak icin tekrar ugrayacagim buraya. Ama sadece muzik icin sikca bu basliga tiklayacagim gibi:) Saygilar..
  7. restpektif şurada cevap verdi: hakanaytac başlık Güncel Konular
    Sayin haberci, ben ikna oldum:) Oyle bir kampanya yurutuldu ki insanlar AKP'ye oy vereceklerini dahi tereddutle soyleyebiliyorlar. Sanki bu partiye oy veren milyonlarca secmen seriatciymis gibi! Var mi boyle bir sey? Bir parti ki ulkenin hukukuna gore sakincali degil. Bu mudur demokrasi? Koparilan gurultuyle milyonlari sindirmeye calismak... Daha once de yazdim, maksat bambaska. Takiyyeci diyorlar AKP icin. Ben Turkiye tarihinde Deniz Baykal gibi takiyyeci birini tanimadim daha. Sol gosterip sag vur! Bu kadar olur yani...
  8. O kadar yerinde bir tesbit ki, alintilamadan edemedim. Ve bir o kadar da bariz, ortada duran bir gercek. Sorunun temel kaynagini bildigimiz halde nedense hep gormezden geliriz. Bir turlu saglikli teshisi koyamadigimizdan oturu kavramlar hakkinda demogoji yapmanin otesine gidemiyoruz. Saygilar..
  9. restpektif şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Bilimin din ile herhangi bir iliskisi olmadigi gibi alip veremedigi de yoktur. Bazi bulgu ve calismalari dinin karsisinda veya lehinde degerlendirmenin bilimsel bakisla ilgisi yoktur. Bu bilimin felsefesidir. Kanitlanmamis bir sey icin bilimin keskin yargilarla konusmasi dusunulemez. Iddia edileni kanitlamaya ve curutmeye dair yapilan arastirmalar 'taraf' olma anlaminda ele alinmamali. Farkli yondeki arastirmalar tamamen metodik acilimlardir. Dolayisiyla, Darwin'in veya Behe'nin teorisini kanitlamaya calisan bilim insanlarini Darwinci / Akilli Tasarimci Bilim Adamlari diye siniflandirmak da yanlistir. Herkes bilimsel verilerden hareketle kisisel anlamda bir inanc sahibi olabilir, ancak bu durum bilimin genel bakisini yansitmaz, cunku nesnel degildir. Yani sozun ozu; birtakim bireysel tercihlerle bilimi dinin karsisina yerlestirmeye bir tepki olarak din ile bilimi ic ice gostermek de yanlistir. Bilim sekuler yapidadir ve dinlerin ne dedikleriyle ilgilenmez, kendi yontemi ve dili vardir. Yanlis anlasilmasin, bilimden hareketle din elestirilmemeli veya desteklenmemeli demiyorum ama bilimsel ispati olmayan konulardaki kesin yargilarin bilimsel degil bireysel oldugunu, daha cok ideolojik oldugunu soyluyorum. Yani bilimin bu iki yaklasimla da ilgisi yoktur. Yukarida yazdiklarima bazi itirazlar gelebilir. Bir seyin altini cizmem gerekiyor o yuzden: Bilimden hareketle olusmus bireysel yargilarin bilim disi ya da karsiti olmakla iliskisi yok. Yalniz ifade etmeye calistigim sey, genel anlamda bunlarin bilimi baglayici olmayacagi. Bilim ne redci ne de kabulcudur, 'hele bir gorelim' der. Bilim faraziyeler uzerinde calismaz, gelistirilen teoriler yine birtakim bilgi birikimlerine dayanir ki, bunun ne felsefenin mantik yurutmesiyle ne de dinin ilahi soylemleriyle alakasi vardir. Din ile bilimin birbirinin karsisinda olmayacagi soylenebilir. Ama bu durum birbiriyle ilintili olma anlaminda degildir. Birbirinin karsisinda olmamak celismemek anlamina da gelmez. Dinin dogmatik ozelligini ve bilimin surekli kendisini yenileme ozelligini goz onune aldigimizda sunu diyebiliriz; evet, bilimin dinle alip veremedigi yoktur ama din her an icin bilime mudahale etme potansiyeline sahiptir. Sayet bir din, sonuc ne olursa olsun, bilime herhangi bir sekilde mudahale etmeyecegini soyluyorsa, onu opup basa koymali. Ama bu da yine ikisi arasinda bir alaka kurmamiza neden teskil etmez. Ayrica bir seyin baska seyden bagimsiz islemesi de onu digerinin karsisinda konumlandirmaz. Selam ile..
  10. Bu secim kimine gore Seriat ile Cumhuriyet degerleri arasinda bir yarisi, kimine gore de Demokrasi ile Demokrasi disi statukocu unsurlar arasindaki mucadeleyi temsil ediyor. AKP demokrasi kulturunu yeterince sindirememis bir parti olmakla birlikte, asagidan gelen talepleri karsilamasi, demokratik adimlarda gosterdigi iyi niyet ve caba, icine onemli aydinlari katmayi basarmasi ve bu demokrat isimlerin partideki acilim eksikliklerini tamamlayabileceklerini dusunmem beni AKP konusunda umitli kiliyor. Dolayisiyla ben de, secimin demokrasi ile demokrasi disi unsurlarin mucadelesi olduguna inaniyorum. Nitekim AKP ile hicbir fikir bagi olmayan pekcok aydinin secimler yaklastikca AKP lehine tavir aldiklarini goruyoruz. Bir yazarin dedigi gibi; CHP'nin asiri milliyetci tavrindan rahatsiz olan ve demokrasiyi herseyin ustunde tutan sol kokenli secmen kitlesi buyuk sehirlerde oylarini bagimsiz sol adaylara, diger yerlerde ise AK Parti'ye tepkisel olarak verebilirler. Hatirlarsaniz yerel secimlerde AKP yuzde 40'in uzerinde oy almisti. Ayni durum tekrarlanabilir ve CHP'lilerden bazilari MHP'ye oy verip baraji astirmayi basarsalar da AKP buyuk ihtimal yine tek basina iktidar. Ben oy kullanamayacagim ama kullaniyor olsaydim, hicbir zaman oy vermeyi dusunemeyecegim bir partiye, AKP'ye oyumu verirdim. Cunku ben demokrasiyi oncelliyorum ve bana gore AKP bu cizgiye digerlerinden cok daha yakin. Hele CHP ile kiyaslanamaz... Gerci bazen CHP-MHP hukumetinin kurulmasini da istemiyor degilim. Bazi seylerden iyi ders alinsin diye. Ama millete yazik olur ve Turkiye'nin gelecegi icin buyuk bir risk diye dusunuyorum. Selam ile..
  11. Filistin bu duruma nasil getirildi? Ibrahim Karagul'den dinleyelim.. Hamas'ın Gazze'de ezici bir üstünlük sağlamasından, Batı Şeria'da etkin bir güç olduğunu göstermesinden sonraki sürece bakalım: Filistin halkının seçimine karşı ABD, İsrail, ?Filistin'in Karzaisi? olarak tayin edilen Mahmud Abbas'ın El Fetih grubu ve bazı Arap ülkeleri aynı safta buluştu. Önce ağır ambargo başlatıldı. Filistinliler açlıkla terbiye edilecek, Hamas çaresiz bırakılacak, diz çöktürülecekti. Başarısız oldu. Sonra iç çatışmalar başlatıldı. Tıpkı Irak'taki Şii-Sünni çatışması gibi. Sayısız ateşkes ilan edildi, Mekke Anlaşması yapıldı ve Ulusal Birlik Hükümeti kuruldu. Ambargo da, iç çatışma da, Mekke Anlaşması da Hamas'ı tasfiye etmek için bir süreç olarak uygulandı. El Fetih, İsrail ve ABD omuz omuza Filistin'in bir kesimine savaş ilan etti. Mısır'dan, İsrail'den El Fetih'e silah yağdırıldı. Halk ambargo altında kıvranırken Abbas'ın kadrosuna milyonlarca dolar dağıtıldı. Ne de olsa o, Afganistan'da, Irak'ta, Lübnan'da oluşturulan yeni iktidar elitlerinden, kukla liderlerden biriydi. Çatışmalar yaşanırken İsrail Abbas'a her an yardıma hazır olduğunu açıklıyor, bu yardımı da yapıyordu. Çatışmalar sırasında İsrail kontrol noktalaları El Fetih militanlarına tamamen açıldı. Sonunda olan oldu, Hamas El Fetih'i Gazze'den çıkarttı. Abbas, eline tutuşturulan programı harfiyen uyguluyordu. Hamas'ı yasadışı, seçimle işbaşına gelen temsilcileri hain ilan etti. Batı Şeria'da Hamas yanlılarına karşı İsrail ile birlikte operasyonlar başlattı. Olağanüstü hal kararı aldı. Ardından IMF ve Dünya Bankasın'dan, ABD ve İsrail'le işi ilişkileri olan Selam Feyyad'a hükümeti kurma görevi verdi. Tabi ABD'nin talimatıyla. ABD, AB ve İsrail, Abbas yönetimine mali yardımlar başlatırken Gazze'yi ölüme mahkum etti. Demokratik seçimleri kimse hatırlamıyordu. Söz konusu olan direniş kanadının tasfiyesiydi. Direnişi de Hamas temsil ediyordu. Lübnan'da aynı senaryo uygulanmadı mı? O zaman da Hizbullah İsrail'in ateş gücüyle tasfiye edilecekti, ABD, İsrail, Lübnan yönetimi ve bazı Arap ülkeleri tarafından. Büyük bir sürpriz yaşandı. İsrail rezil bir yenilgiyle geri çekilmek zorunda kaldı. Ardından ABD ve İsrail'in planladığı gibi Lübnan'a uluslararası güç yerleştirildi. Türkiye de asker gönderdi. Bu gücün amacı Hizbullah'ı silahsızlandırmaktı. Şu ana kadar başarılamadı. Ama Lübnan'da Şii Hizbullah'tan sonra Sünni Filistinliler de ayakta, çatışmalar sürüyor.
  12. restpektif şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Ben karar veremedim. Kriterlerim farkli galiba Saka bir yana, ozellikle ne ab ne abd, her ikisi de, ab ama abd degil, daha farkli olusun (nasil?), tek basina mi (mumkun degil) gibi secenekler cok havada kaliyor bence. Hangisini hangisinden ayirabiliriz ki? Bircok istenmeyen arasindan birini sec. Al birini vur otekine. Tam da milletvekili genel secimleri gibi olmus ama. Milletin isi cidden zor. Selam ile..
  13. Bay Cordoba, haklisin arkadasim. Bir haberi iyice tetkik etmeden yorumlamisim. Saldirgan uslubun olmaysaydi konuyla ilgili daha duzeyli bir bilgilendirmeye gidebilirdik. Yazdigim hicbir konuda tarafgirlik yapmiyorum, her kesimin hakli ve haksiz buldugum yanlarini zamani geldikce elestiriyorum. Benim "taraf" olma gibi bir luksum yok. Hele holiganlasma asla! Ama dogru bildiklerimi de soyler yanlislarimin duzeltilmesine musade ederim. Ne Filistin'de ne de Afganistan'da yasiyoruz. Dunyada olup bitenler hakkinda herkes kendi anladigini, dusunduklerini paylasiyor. Turkiye'yi de konusmuyoruz ki bu denli fanatik olalim. Hal boyleyken, kaynagini dahi belirtmeden ust uste dizdigin incilerin, ipten mahrum bir sekilde dagilip duruyorlar onumde. Savasi red eden, barisla bir halkin kurtulabilecegini savunan kimsenin uslubu degil seninki. Dupeduz saldirganlik, kin, nefret, asiricilik... kokuyor hersey. El-Fetih'le ilgili takildigim konuya gelince.. Ben dahilo hickimse Fetih'in mucadelesini kucumseyemez, yadsiyamaz. Adil olan birisinin tavri degildir bu. Elestiriye konu olan kisilerdir, isimlerdir. Dahlan'dir, Abbas'tir. Bir diger elestiri ise; Amerika ve Israil'in planlarina yoneliktir. Ortada o kadar buyuk laflar dolasiyor ki... Oncelikle bu buyuk laflara kaynak sun bay cordoba. Hangi haber kaynaklarinda geciyor iddialarin, onlari gorelim ve oyle tartisalim. Holiganca degil ama, dusmanca hic degil! Selam ile..
  14. restpektif şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Sule Yuksel Senler 1938 dogumlu ve 1965 yilina kadar gayet modern bir hayat yasiyor. 65'te ortunmeyi seciyor. Bahsedilen bikinili resimleri ortunmesinden oncesine aittir. Sule Yuksel'i cok iyi taniyan biri degilim. Ama medyanin neler yapabilecegini cok iyi bilen biriyim. Dolayisiyla daha saglam tanikliklara basvurdugumda, ortaya atilan haberin tamamen bir iftiradan ibaret oldugunu gorebiliyorum. Kimin carsaf giydigi, kimin bikiniyle yuzdugu de kimseyi ilgilendirmemeli ayrica. Isteyen carsaf giymelisiniz der, isteyen modern giyinmeyi tesvik eder. Ben burda da yadirganacak bir sey goremiyorum. Karalamaya dair verilen haberlere de hemen aldirmiyorum. Selam ile..
  15. restpektif şurada cevap verdi: hakanaytac başlık Güncel Konular
    23 Temmuz sabahi muhtemelen yeni bir hukumet bekliyor bizi. Evet, simdi CHP zamani, hatta CHP ve MHP zamani! Bir zamanlar milleti kurda kusa emanet etmistik ve olan yine bize olmustu. Simdi de "Devlet destekli Deniz Bahceli Hukumeti" geliyor. Ne diyelim, hadi bakalim hayirlisi...
  16. restpektif şurada bir başlık gönderdi: Jazz & Blues
    1979 New York dogumlu Jazz sanatcisi ve sarki sozu yazari. 2002'de cikardigi "Come Away With Me" albumuyle buyuk buyuk bir cikis yapti. Bu albumun produktoru Arif Mardin'dir. Album butun dunyada yirmi milyonun uzerinde satti ve Jones'a alti adet Grammy muzik odulu kazandird. Bu odullerden bir tanesi; 'Yilin en iyi yeni sanatcisi" odulu idi. Ikinci albumu "Feels Like Home" 2004 yilinda piyasaya cikti ve ilk hafta sadece Amerika'da bir milyonun uzerinde satarak muzik tarihine gecti. Son albumu "Not too Late" bu yil cikti ve muzik piyasasinda bir numara olarak yerini aldi bile. Norah Jones, 35 milyonun uzerinde album satisi ile, dunya capinda son on yilin en basarili sanatcilarindan birisi olarak kabul edilmektedir. Amerikali anneden olan sanatcinin unlu Hint muzisyeni Ravi Shankar'in kizi oldugunu da ekleyelim.Ben de Norah Jones'u "Come Away With Me" albumuyle tanimistim ve sesi beni kendine baglamisti. Bircok sanatcinin sesini begenirim ama Jones'un sesi, begeni nitelemesini asan, hayranlikla ifade edilebilecek bir etki birakmistir uzerimde. Sanatcinin eserlerini ayricalikli kilan da bu zaten. Ses surekli on plandadir ve muzik onun tamamlayici ogesi durumundadir.Ilhan Ersahin'in "Wax Poetic" jazz grubunda da solistlik yapti Norah Jones. Bir sure o grupla birlikte calisti ve Ersahin'in sarkilarini seslendirdi. Aslinda Ersahin'le birlikteligi 1999 yilina dayanir ve Jones'un Ersahin tarafindan kesfedildigi kabul edilir. Ancak en onemli basarilarini kendi grubunu kurduktan sonra elde etmistir.Bu arada bir not duselim: Muzik hayatina Turk muzisyenle tirmanisa gecmeye baslayan ve yine Turk produktorle en buyuk basarisini yakalayan Norah Jones 1 Agustos 2007'de Jazz Festivali icin Istanbul'da. Muzikseverlerin bu konseri kacirmamasini oneririm.Selam ile..
  17. restpektif şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Biri meydanlarda idam ipi dagitarak siddeti tetikliyor, oteki "ipin mi yoktu millet sana gonderirdi, sen niye asmadin" turunden yukleniyor. Bu tur soylem ve hareketlerle, belli ki halkin teveccuhu bekleniyor. Siddeti on plana almakla oy hedeflendigine gore buna yatkin hatiri sayili bir kitle var demektir. Toplumsal olarak tehlikeli bir gidisata coktan girmisiz demektir... Dunyanin hangi ulkesinde secim kampanyalarinda kan, intikam, idamla propaganda yapiliyor? Garip ve urkutucu degil mi arkadaslar? Nereye gidiyoruz, ne yapmaya calisiyoruz?.. Sinirleri bu derece gerilmis, kin, nefret, intikam hisleriyle dolu bir halk ve devlet hicbir konuda saglikli bir adim atamaz, dunyanin gidisatina ayak uyduramaz. Meydanlardaki konusmalari dinlerken ulkenin geleceginden yana korkmamak elde degil... Selam ile..
  18. Konu ilk acildiginda gorusumu belirtmistim. Biraz takip ettim ve gordugum kadariyla tartisma "Eğer kadını bir daha boşarsa, bundan sonra artık başka bir eşle evleninceye kadar önceki kocasına helâl olmaz. Eğer ikinci koca da onu boşarsa, Allah'ın hududunu sağlam tutacaklarını ümid ettikleri takdirde öncekilerin birbirlerine dönmelerinde her ikisine de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın tayin ettiği hudududur. Bunları, bilen bir kavim için açıklıyor." ayeti etrafinda donup donup ayni noktaya geliyor. Benim acimdan bu durumun cevabi basit. Ilk Islam toplumu olan zamanin Arap kulturune baktigimda meselenin hic de anlasilmayacak gibi olmadigini goruyorum. Basit diyorum, cunku hersey, kadinlari kendi mali gibi goren bir toplumda, bosadiklari kadinlara bile hala sahip olan erkek kulturunde kadini bu oyuncak olma halinden kurtarmak icin konulmus bir kuraldan ibaret ve kadinin istismar edilmemesi yonunde atilmis cok kucuk bir adim. Benim elestirimse bambaska bir yonde: Islam'i kabul ettiginizde bu ve benzeri kurallarin hayatiniza uyarlanmasi gerekiyor. Bunlarin sizin icin gecerli olabilmesi icin de ona uygun bir yasantinizin, kulturunuzun olmasi lazim. Ve bunun icin de surekli olarak her cagda kadini ikinci sinif, esya, akli kit, erkegin sozunu dinlemesi gereken... birisi olarak gormeniz gerekiyor. Oyle ya, aksi taktirde nasil yasayacaksin dini... Nitekim olan da budur! Arap kulturunun Islam dinini kabul etmis tum milletlere kopyaya yakin sekilde gecmesinin nedeni de budur! Islam toplumlarinda kadinin durumu bence kapitalizmin meta haline getirdigi bati kadininin durumundan daha vahimdir. Biri buna neden olarak dinin mantiginin bulandirilmasi olarak gorebilir, bir baskasi din zaten budur diyebilir, oteki hayir ikiniz de bilmiyorsunuz diye itiraz edebilir ama Islam toplumlarindaki yerlesik ortak kultur, yukaridaki tesbitimi olanca agirligiyla desteklemektedir. Selam ile..
  19. Sanirim hikayecimiz inegi unutmus Hani "Harname"de esek ineklere imrenir ya, sonra da kuyrugundan olur. (okuz diyemedim, cok agir kacti) Iyisi mi inek omrunu elden geldigince uzatmak. Yoksa esek omru baslamayagorsun, cayir cimende otlayan ineklere uzaktan derin ahh ceke ceke bakar zavalli esekler Saygilar..
  20. Demokrasi bir utopya degildir. Insanligin nihai anlamda ulasmasi gereken medeniyetin ta kendisidir. Bu olgunluga erisebilmek her millet icin uzun zaman alacaktir kuskusuz. Ama dunya halklari icinde demokrasi idealinden uzak mi uzak olanlari kistas alirsaniz, demokrasi utopyanin da otesinde olur, kavrayisimizi dahi asar. Ama demokrasiye yakinlasmis, ozumsemis toplumlar da vardir. Birbirine ve farkliliklara karsi tahammulsuz milletlerin, icinde bulunduklari yerden cikip o ozgurluk havasini solumalari keske mumkun olsaydi. Birbirine hic benzemeyen insanlarin kendi aralarinda kurduklari iliski tarzlarini gorebilselerdi... Dilegim bir kompleksten ileri gelmiyor, yanlis anlasilmamali. Gerceklikten bahsediyorum. Sahit oldugum gercekliklerden. Ideal toplum sadece bir dinin, dilin, milletin etrafinda birlesmis tektip olani degildir. Ideal toplum temel konularda ortak ilkelere sahip ama ayrintilarda olabildigine farkli olan toplumdur. Ve sayet kuresel sermayenin onu alinabilse, dunyanin bu ideale dogru gittigini soyelemek hayalcilik olmayacaktir. Bu forumu ornek vermek istiyorum sevgili Ali. Herkesin en uc dusuncesini dahi ifade edebildigi, inanc ve dusunceler hakkinda acik hakaret icermedigi surece, istedigi sekilde yazabildigi ama kisilere karsi saldirganligin hicbir turune musade edilmedigi bir ortam. Farkliliklari bu yolla tesvik ettigini gorebiliyor musunuz? Insanlar dusunduklerini belli kurallar icinde dile getirecek; ilk basta kimileri isi cigirindan cikaracak, hakaretler, saygisizliklar, kargasalar vs olacak ama forum yonetiminin tarafsizligi surdukce, herkese karsi esit mesafede olma halini devam ettirdikce, kurallarin cignenmesi karsisinda odunsuz davranip kararliligini surdurdukce forum uyeleri de zamanla usluplarina daha bir dikkat eder duruma gelecektir. Ve inaniyorum, bir gun bu ortamda yazan insanlar da yonetimdeki demokratik tavra iyice yakinlasacak ve iste bahsettigim o ideal demokrasi ortaya cikacak. Cunku zamanla demokratik olmayan davranislar, forumdakilerin ideale yaklasmasiyla kendiliginden ortadan kalkacaktir. Her zaman icin asiricilar olacaktir ama bunlara itibar edilmeyecek ve marjinal kalacaklardir. Yeri gelmisken forum yoneticilerini icten kutluyorum. Umarim boyle devam eder. Yukaridaki ornegi, demokratik sistemin insanlari zamanla donusturmesine dair dusunduklerimi aciklamak icin verdim. Simdi tersini dusunelim. Ornegin yoneticilerinin "taraf" olduklari forumlara bakiniz. O tektipligin icinde kac ozgur dusunceye rastlanabilir? Bir yerde herhangi bir inancin veya dusuncenin taraftarlari baskin oldugunda, yonetim kendilerine ait oldugunda, yukaridaki ornegin tersine, o forumlara bagli uyelerin birbirlerine karsi gittikce sertlesmeleri, restlesmeleri, kufurden tutun her cesit asagilamanin ortaya cikmasi ve nihayetinde bireylerin anti-demokratik kimlikle sekillenmesi kacinilmaz olur. Istisna bireyler her yerde vardir ama sanirim ne demek istedigimi anlatabildim. Baskici sistemler toplumu bagnazliga, demokratik sistemler ise insanlari ideal olana goturur... Birileri fiilen zarar verdikleri taktirde engellendiklerinde, bu durumun bir dislanma oldugunu belirtmissiniz. Beni hosgorun ama polemik yapmissiniz. Bu tur yaklasimlardir demokrasinin utopya olarak gorulmesinin nedeni. Selam ile..
  21. restpektif şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Urfa'nin Siverek ilcesine bagli 90 haneli bir koyde iki tane camiyi gordugumde hayret etmistim. Yanlis duymadiniz, 90 haneli ve iki buyukce cami... Ayni koyun sadece bir dersligi olan bir de okulu vardi. Ogretmen arkadaslarim bu yuzden birlestirilmis egitim veriyorlardi; 1,2,3. siniflar bir arada, 4 ve 5. siniflar da bir arada. Her seferinde dersligin icinde 70'i askin ogrenciye ayni anda ders verilmeye calisiliyordu. Siralar kirik dokuk, yazi tahtasi eski mi eski, ilkel bir soba, kitapligi yok, lojmaninda fareler cirit atiyor... Gormeliydiniz o ogretmenlerin cilesini... Camilerse pahali halilarla dosenmis, herseyi muntazam bir halde. Benzer ornekler o kadar cok ki. Turkiye'de bu carpikliktan bahsedenlere vurulacak yafta hazirdir: Din dusmani! Bu cehalet nedeniyledir ki, hem politikacilar hem de uyanik sahtekarlar surekli olarak dini duygulari kullanip dururlar. Kimi camiyi tesvik edip oy avciligi yapar, kimi cami yaptirma dernegi adi altinda paralari cebe indirir. Yasli bir amca anlatiyordu: "Yahu su bizim mahalledeki camiye her cuma giderim ve her gittigimde de para toplanir caminin eksikleri icin. Kac yil oldu hatirlamiyorum, hala bitmedi caminin eksikleri..." Her hafta camiye yardim icin para verenler, kapi kapi dolasip dini faaliyetler icin yardim dilenenlere para verenler, Kur'an kurslarina, vakiflara, derneklere para verenlerden kac kisi okul yapimi icin, kitap icin, fakir ogrenciler icin yardimda bulunmustur? Ne yazik ki insanlarimiz din istismarina karsi hep acik olagelmistir. Magician'in verdigi ornekler tuyler urperticidir. Bu tamamen egitimsizligin bir sonucudur kanaatimce. Sikca ziyaret ettigim bir koyde insanlar bag, bahce ekemiyorlar, bostanlarindan, meyve agaclarindan gerekli verimi alamiyorlardi. Sebebi cok ilginc gelebilir size: Cocuklar her tarafi altust ediyordu. Daha olgunlasmadan koparilan meyveler, sirf eglence olsun diye bostanlardan sebze calmalar ve zarar vermeler, fidanlari koparmalar, hayvanlari tarlaya surmeler... Koyluler bu nedenle tahil uretimine agirlik veriyordu. Cok iyi hatirliyorum, koyden bir fakir kendisine seracilik yapmasi icin iyi bir imkan verildigi halde bunu red etmisti. Emeklerim bosa gider demisti. Uzatmayayim.. O koye birkac yil once 8 yillik yepyeni bir okul yapildi. Herseyi dort dortluk. Aradan sadece birkac yil gecti, gecen sene Turkiye ziyaretimde ugradigimda cok sasirmistim. Her taraf bahce, bircok insan seraciliga baslamis, meyve agaclari dikmis... Koyluler, cocuklar artik eskisi gibi degil diyordu. Arkadaslar, bu degisimin, bu uygarlasmanin nedeni egitimdir, okuldur! Onyillardan beridir cami vardir o koyde oysa... Kimsenin yanlis anlamasini istemem, ama kabul etmek gerekiyor ki, hersey dinle olmuyor. Insanimizin bunu anlamasi gerek. Kisa yoldan cennete gitmeyi "insan yararini" dislayarak yola koyulan zihniyetin ne kendisine ne de baskasina faydasi vardir. "Cami yerine okul yapalim", "imam yerine ogretmen atayalim" demek din karsitligi, cami karsitligi degildir. Bunun onemini kavrayip etrafimizdakileri bilinclendirmek gerekiyor. Yoksa verilen rakamlar daha da urkutucu boyutlara varabilir. Selam ile..
  22. Dunyanin her tarafinda bircok inanc sekilleri mevcuttur ve her inanc sekli de kendi icinde sayisiz yorumlara, algilayislara sahiptir. Birakin insanligi, kucucuk yiginlar icinde dahi tam anlamiyla dusunsel bir birlik saglamak adeta imkansizdir. Insanlar arasi bunca farkliligin dogal oldugu gercegi karsisinda, uyumun saglanmasi ve birbirini kabul temeline dayanan hosgorusel tutumu amac edinen demokrasinin bunu saglamak icin basvurdugu en temel yontemi ise sudur: "Farkliliklari tesvik etmek." Cunku insanlarin tektip dusundugu, dusunsel ozgurlukten uzak oldugu, korkular yuzunden kendini rahatlikla ifade edemedigi durumlarda ortaya bagnaz bir yapinin cikmasi kacinilmazdir. Her din ve dusunce kendisini tanitmada, kurumlarini olusturmada ozgurdur. Cagdas dusunen bir insan icin dinlerin manevi alana donuk umit ve korkulari tehdit olarak algilanmaz. Ancak bu dunyadaki fiili dayatma ve tehditlerdir onemli olan. Demokrasi, bu noktada, mahiyeti ne olursa olsun, herkese bir baskasinin ozgurlugune engel olmayacak sekilde kendi hayat tarzini yasama olanagi verir. Cagdasligin olcusunu belli kaliplarda degil, degisik kaliplarin varliginda ve bu farkliliklara gosterilen tahammulde bulur. Ornegin farkli kulturleden olusmus giyim sekillerini zenginlik kabul eder. Ama bunun baskasina dayatilmasina da engel olur. Demokratik sistem dinlere yaklasimda tarafsizdir ve ozunde laik olmak zorundadir. Kendi kurumlarini olusturmus dinlerin ic isleyisine sadece "insan hakki ihlali" durumlarinda mudahale eder, aksi taktirde kural dayatmaz. Kanada'da yasadigim icin burdaki demokrasiden bir ornek vermek isterim: Kanada'da okullar ikiye ayrilir: Devlet okullari ve katolik okullar. Muslumanlarin da actigi okullar vardir. Devlet okullarinda sistem tamamen laik temelde isler. Herhangi bir din veya dusuncenin etkisinde degildir, mufredati bagimsizdir. Cocuklarinin ayni zamanda iyi birer dindar olmasini isteyen aileler de katolik okullari tercih ederler. Bu okullarda din egitimi de verilir ve mufredati farklidir. Dinler halki ve sistemi tehdit edemezler demokrasilerde. Inandiklari sekilde yasamakta ozgurdur bireyler ama fiili bir baski olusturamazlar. Kisi ornegin bir dini ritueli yerine getirmeyenlerin cehenneme gideceklerini soylemekte ozgurdur ama kendisi bu rituele uyulmamanin cezasini vermeye kalkistigi noktada ozgurluk biter. Ama demokratik devlet inancin kendisine degil bireyin davranisina yonelir ve oyle tedbir alir. Toplumu olusturan degisik inanc ve dusunce sahibi insanlarin yine inanc ve dusunce duzeyinde birbirlerine karsi takindiklari agir usluplar da demokrasinin mudahale alani disindadir. Cunku demokrasinin ilgi alani bireylerin fiili olarak maruz kaldiklari tehditlerdir. Ancak tahammul citasinin asagilarda seyrettigi toplumlarda bireylerin demokrasi kulturunden nasiplerini almadiklari soylenebilir. Cunku bu durum, basli basina bireysel bir olgunluk meselesidir. Bunun da cozumu; tektiplesmeye karsi yine farkliliklari olanca gucumuzle tesvik etmektir diye dusunuyorum. O zaman, sistem acisindan ideal kabul edilen demokratik tavrin bireyler tarafindan da ozumsenebilmesi mumkun olabilir. Selam ile..
  23. restpektif şurada cevap verdi: restpektif başlık Güncel Konular
    Uc partili bir meclisin bizi bekledigi ihtimali bir gercek. Bir de DSP kendi grubunu kuracaktir buyuk ihtimal. Ama hesap yaparken meclise girecek bagimsizlari da unutmamali. MHP'nin de baraji asmasi durumunda bence iktidari bagimsizlar belirleyecek. Direkt olarak iktidarda bulunmasalar bile bazi taleplerle AKP hukumetine guvenoyu verebilirler. Nitekim Erdogan simdiden bu ihtimale goz kirpiyor. Selam ile..
  24. restpektif şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Sayin Ali, bilim dinin onceden belirlenmis on kabullerini hareket noktasi olarak alamaz. "Hersey bizi tek gercege goturur" dusuncesi sadece manevi olani kapsar. Yani oznel bir yorumdur. Sayet varsa, boyle bir gercege ulasmanin yolu da bireysel cabadan gecer. Muhammed Ikbal'in tecrubi bilgi gorusune getirdigim acilimda bu konuya deginmistim. Dinin gercekligi ile bilimin degisken gerceklerini birbirine karistirmamak lazim. Felsefe konusunda soylediklerim ise gayet acikti. Baska sekilde ifade edeyim: Felsefi dusuncede her turlu sonuc mumkundur. Dusuneyim de Allah'in belirttigi su gercege ulasayim demez. Ama siz diyorsunuz ki; her ne olursa olsun "o gercege" goturur hersey bizi. Ben de bunun nesnel olamayacagini soyluyorum. Dusuncenizi baz aldigimizda, bilim ile felsefenin dinle uyusmayan tum bulgularini red etmek durumunda kaliriz. Dolayisiyla, ornegin bilimi sadece bizim dogrularimizi seslendirdigi olcude ciddiye aliriz ki, bu durumda bilimi dinin hizmetine veririz. Ozetle; din ne bilimi ne felsefeyi ne de baska bir alani kapsar. Dinler birer disiplindir. Diger alanlari kapsayarak sinirlayamaz ama disipline eder. Yani ahlaki bir temele oturtmaya calisir. Bulgularin insanlik lehine kullanilmasini ongorur ve yontemleri etik sinirlar icine tasimaya calisir. Bunun otesinde bilimsel alana mudahale eden ve onlari kendi dogrularina yonlendiren din ve dusunceler gelisimi sekteye ugratir. Sonuc ortacag hristiyanliginin tecrubesine goturur bizi. Cunku bilimin dinle celisen bulgularini once gormezden, tanimazdan gelir, sonra isin cigirindan ciktigini dusunup herseyin zaten kutsal kitabimizda oldugunu soyleyerek isi noktalariz. Ancak kitabimizdaki dogrulari tasdik edene izin veririz. Din ile bilim ve felsefe illa ki celisir demiyorum. Lakin kutsal kitaplar sadece birer disiplindir ve oguttur. Hicbir sey bizi tek bir gercege goturmez. Kisiyi nihai gercege goturen seyler dis cevresiyle sinirli degildir, bireysel farkliliklar da onemlidir. Selam ile..
  25. Allahım! «Akidemi» «sorunlarım»in elinden kurtar ve koru! Rabbim! Bana sorumluluktan kaçan inanç ucuzluğuna karşı dayanma gücü ver! İlahî! Akli ve bilimsel olgunluğum anında bile beni taassuba düşürme! Duyarlılık ve aydınlık faziletinden mahrum kılma! Ya Rabbi! Beni sürekli bilgili ve uyanık kıl ki, bir kimseyi yada bir düşünceyi olumlu, olumsuz- iyice tanımadan önce bir yargıya varmayayım. Allahım! Egoizm, çekememezlik ve kıskançlıkla karışmış cehalet ve başıboşluğumu, düşmana savaş, dosta saldırı aracı yapma! Rabbim! Benliğimin; şöhreti olmam istenen benliğin kurbanı durumunu bana verme! Allahım! Benim ruhumda, «insanlık»ta ihtilafı, «düşünce»de ihtilaf ve «ilişki»lerdeki ihtilaf ile karıştır ki, bu üç temel şeyi birbirinden ayrı tanıma gücünü bulamayayım. İlahî! Beni garaz, kin, kıskançlık nedeniyle zulmün oyuncağı yapma! Ya Rabbi! Egoistliği benden uzaklaştır ve egoizmi kaldır ki, başkalarının egoistliğini görüp eziyet çekmeyeyim! Allahım! Bana imanda «mutlak itaati» bağışla ki, dünyada «mutlak isyan» içinde olayım! Rabbim! Bana «kavgacı ve inatçı» bir takvayı öğret ki, sorumluluğun çokluğu arasında kaybolmayayım. Beni «perhizkar, münzevî takvadan koru ki, tenhalık ve uzlet köşelerinde gizlenmeyeyim! İlahî! Beni ideallerinin mutluluğuna çekme! Büyük ızdırapları, sonsuz gamları, ilginç tuhaflıkları benim ruhuma da tattır! Lezzetlerini hakir kullarına verirken benim canıma da aziz dertlerini bağışla! Rabbim! Düşünce ve duygularımı düşük bir ortamda tutma ki, alçak açıkgözlüğe, bela getirici adiliklere ve insanlara azıcık benzeyen pisliklere yönelmeyeyim. «Aldanmış» büyükleri daha çok seven, «aldatılmış» küçüklere daha çok ilgi duyanlardan kıl! Allahım! Beni insanlığın dört büyük zindanı olan «tabiat», «tarih», «toplum» ve «benlik»ten kurtar! Sen, ey yaratıcı! Beni yaratmışsın. -Benliğini, benliğimin yaratıcısı bilirim. Başka da değil- Öyleyse benliği çevreye, çevreyi de benliğe uyarlayabileyim, uygulayabileyim! İlahî! Toplumumu «kitap, adalet ve demir -silah ve teknik-»den oluşan üç sağlam ve sağlıklı temel üzerinde kurmam; gönlümü, «hakikat, güzellik ve hayr»dan ibaret üç kaynaktan doyurabilmem için bana yardım et! Ya Rabbî! «Rousseau»ya ilham ettiğin şu sözü asla aklımdan çıkarma: «Ben senin -halk- ve inancının düşmanı olsam da, senin ve' inancının özgürlüğü uğruna canımı fedaya hazırım.» Rabbim! Dostoyevski'nin ağzından döktürdüğün şu delili, aydın . ve düşünürlerin gönlüne de ulaştır: «Eğer Allah yoksa her şey muhal dir. Dünya anlamsız, yaşam hedeften yoksun ve insan bomboş demek tir. Anlamdan yoksun insan, sorumluluktan da yoksundur.» Allah'ım! Sevdiğin herkese öğret ki; aşk, yaşamaktan iyidir. Daha çok sevdiklerine de; sevmenin aşktan üstün olduğunu bildir! İlahî! Beni bırakma! Çünkü; İslam'a olan imanım, Peygamber'e ve al'ine olan sevgim, beni, din kisvesi altında tutucu bir saldırgan ve gerici eylemlerle uyumlu bir kişi yapabilir. Çünkü özgürlüğüm, halkın köleliğine neden olabilir. Çünkü «dinim», bir «dinî görüntü» ardında gizlenebilir, gömülebilir. Çünkü halk beni, taklid olunan biri, ya da taklitçi yapabilir. Çünkü «hak bildiğim» şeyleri «kötü biliyorlar» diye gizleyebilirim. Allahım! Senin Peygamberinin İslam'ı ile Ali'nin tavrı, «hayır» sözcüğüyle başlamıştır, bunu biliyorum. Ey Muhammed'i gönderen! Beni, «her şeye evet»çi bir tavır takınanlardan eyleme! ALİ ŞERİATİ

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.