Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Tengeriin boşig

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey

  1. Ancak bu verdiğiniz "İnanma" örnekleri "Dogma" değildir. Bilimde "Bugün için -öyle olduğuna- inanmak durumunda olduğunuz" herşeyin mutlaka nesnel bir kaynağı ve dayanağı vardır. Ayrıca sorgulanabilir ve yanlışlanabilirdirler. O yüzden Dinlerin emrettiği "İnanç" ile söylediğiniz "İnanmak" arasında dağlar kadar fark vardır. Ayrıca dinler Bilim kitabı değildirler. Bilimsel her bilgi; sorgulanabilirdir ve yanlışlanabilirliğe açıktır. Dogmatik değildir. Sınanabilir ve deneylenebilir. Nedenleri ve sonuçlar gözlenebilir. Dinler için bu geçerli değildir. Dinlerin Bilimsel olması da bu yüzden söz konusu değildir. Eğer bir dinin bilimsel olduğunu iddia ediyorsanız; O dini sorgulamaya, yanlışlanabilirliğe, ayetlerine çok büyük soru işaretleri ile yaklaşılmasına açmanız demektir. Ancak dinde emredilen iman, tek bir ayetten şüphe duymamacasına inanmakla olur. Savladığı tek bir ayete bile soru işareti ile yaklaşamazsınız. "Dini de sorgulayabilirsiniz" söylemi ise büyük bir uydurmacadır. Din, ancak ve ancak, doğrulanmak için sorgulanabilir: mantığı budur. Aynen şöyle: "Tanrı herşeyi yoktan var ettiğini söylüyor; Bunu iman gereği ön kabul ile benimsiyorum. Öyleyse yoktan var ettiğine göre neyi yoktan var etmiştir?" diyebilirsiniz. Ancak "Acaba gerçekten de yoktan mı var etti?" diye soramazsınız. Böyle sorguladığını iddia edebilen kişi de şu niyeti güdüyordur: "Yoktan var ettiğini nasıl ispatlayabilirim?" mantığı/ön kabulü ile sorguluyordur. Yani yoktan var etmesini kayıtsız şartsız kabul edersiniz önce Ve ondan sonra bu ön kabul ile yine tekrar diğer dogmalarını kabul etmek ve benimsemek için sorgularsınız. Yanlışlamak ya da sınamak için sorgulayamazsınız. O yüzden Dine inanmak ile Bilimdeki bir bilinmezin tez olarak olabilirliğine inanmak karşılaştırılamayacak kadar başka şeylerdir. Kısaca: Bilim, ispatlayamayıp çürütemedikleri karşısında sonsuz bir sorgulama açıklığı ile sorgulamaya devam eder. Var olan ve en geçerli tez ile yürür ancak yanlışlandığı anda onu terk eder. En doğru olanı kabul eder ancak onu bile hala sorgulamayı sürdürür. Din bunu yapamaz. Din bir konuda birşey söylemişse; Söylemiştir... İman eden kişi sorgularken bile, Dinin söylediğinin doğru olduğunu ortaya koyma amacından başka bir amaçla sorgulayamaz..
  2. Sizce ispatlayıp çürütemedikleri nedir?
  3. Aldırma Deli Gönlüm Her gün bir şey daha biter Giderek acı vermez biten şeyler Kayıtsız bir razı oluş başlar Sıradan izler bırakır en tutkulu aşklar Aldırma deli gönlüm Giden gitsin Sen şarkılar söyle içinden boşver Yalanlarla yasaklarla Yazılır hesabına günah günler Bitmez bu son pişmanlıklar ah Soluyor birer birer içimizdeki güller Aldırma deli gönlüm Giden gitsin Sen şarkılar söyle içinden boşver
  4. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Üye Anketleri - Anketler
    Dayı ben seni hep vardın diye biliyodum!
  5. Tengerinin bilgisayarını ele geçirdimmm,bende radyayım aslında
  6. Cicada benim kardeşim gibidir ama artık buraya girmiyor... Yine de ben onun adına kabul edeyim kutlamayı... Sağolasın...
  7. Başbakan her parmakla haşır neşir; Hangisi olursa olsun yanlış anlıyor nasılsa... RP'nin parmak işaretini bile yapsak, onu da yanlış anlayacak kapasitede...
  8. Baş parmakta da olabilir be!
  9. Hiç birşey demiyorum abi... Yine de bir tek şey söyleyeyim: Ben aklı başı yerinde, sağlıklı ve eğitimli bir birey olsaydım eğer, Rockçıların selamının anlamını bilmesem bile Bir saygısızlık ifade etmediğini anlayabilecek birisi olurdum. Türkiye, tarihinin en kötü [ve en #*@&$%+^<_ (artık aklınıza ne gelirse)] başbakanını görüyor...
  10. Sizden birileri!? DTP'nin PKK konusundaki görüşlerini de "Sizden" biçiminde niteliyor musunuz?
  11. Tabi canım hiç destekleyen mi var! Biz yanlış anlıyoruz herşeyi... Ah biz yok muyuz biiiiz... Tüm Türkler [Anayasaya göre; Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk Ulusunun (ırkının değil) bir ferdidir] PKK'dan yakınmıyor; örneğin siz... İkinci olarak; Devlet ve içindekiler PKK'nın bitmesini istiyor... Ancak bir çelişki içerisindeler. Bakın, (nezaketen, anlayamayanın siz olduğunuz değil de; anlatamayanın ben olduğumu öne sürerek) daha önce anlatabilmeyi becerdim mi bilmiyorum ama yeniden deneyeceğim: PKK'nın bir amacı var; aynen Asala Örgütü gibi... Her terör örgütünün, görünenden farklı bir amacı vardır; Önemli olan eylemlerine, eylemlerinin neden olduğu sonuçlara ve diğer örgütlerin görevlerine bakabilmektir. Felsefede vardır ya hani: Her şeye yukarıdan bakabilmek... Ahanda o işte... Asala'nın hedefleri: Atatürkçü ve İlkeli Bürokratlardı. Bugün: "Asala bitirilmiştir" diyoruz ama asıl dememiz gereken şey şu; Asala görevini tamamlamıştır. Siz bir devletin bürokratlarına niçin saldırırsınız? "Biz buradayız" demek için mi? Hiçbir şey elde edemeyeceğini bilen bir örgüt için büyük bir emek ve risk değil mi bu? Yani, tamam, buradasınız ama ne, nedir yani? Asıl amaç "Biz buradayız" demek değildi... Asıl amaç, Ermenistan'a toprak sağlamak da değildi... Ermeni sorununu kamuoyuna dillendirmekde değildi... Bunlar olayın görünen yüzü idi... Asıl amaçları, İlkeli ve Atatürkçü bürokratların temizlenmesi süreci idi. Asala bu amacını tamamladı; O süreçte, bu boşluğu dolduracak teslimiyetçi bürokratlar yetiştirildi... Ve bugün o bürokratlar dış ilişkilere sokuldu... Sonuç: Asala yıkıldı diyoruz ama değil; Asala görevini başarı ile tamamladı... Bugün dış politikaya, konsoloslara, büyükelçilere ve ilkeliliklerine bakın, anlarsınız... Keşmekeştir... Birde Asala'nın katlettiği bürokratlara bakın! Bilal Şimşir'in konu ile ilgili bir kitabı var; Kesinlikle okuyun... Peki PKK nedir? PKK, Asala ile birlikte kurulan tezgahın diğer ayağını oluşturuyor. Yani Asala devletin bürokrat zeminini kırarken, PKK'da toplumsal zeminini eşeliyor... PKK, toplumu ayrıştırmayı ve siyasallaşmayı hedefliyordu. Bununda tek çaresi bürokratlar zincirinin kırılması ve ülkenin Avrupa baskısına açık hale gelerek Toplumsal yapısının terör ve baskı ile zayıflatılması. Elbette bu süreç, devletin ilkelerinin de çürütülmesi ve eşilmesi sürecidir. Bugün devlet PKK'nın bitmesini istiyor. Ancak bunu, PKK görevini tamamlayıp kendisini feshetmeden önce Kendi eli ile yapmak istiyor... Yani devlet ikilem içerisinde; Bir taraftan PKK'nın bitmesini istiyor... Diğer taraftan bitmemesini... Çünkü PKK biterse, ancak ve ancak amacına ulaşmış olduğu gün bitecek... Devlet bu yüzden PKK'yı o amaca da yönelik olarak en azından zayıflatmayı amaçlıyor. Diyelim ki PKK ve kadrosu tümüyle ele geçirildi; Amaçlarına ulaşmak için yeni bir PKK elbette yaratılacaktır. Çünkü bu amaç Batının ve Amerikanın amacıdır. Bugün bakın (forumdaşlarımızdan örnek de verilebilir) kafası karışık olan Ve yaşına karşın hala kavramları, politikaları karıştıran/bilmeyen insanlar var. Hala "aman efenim rant bu rant!" klasik kahvehane söylemlerini söyleyebilenler var. Sorun, kahvehane ağızıyla halledilebilecek sorun değildir. Köyünde baskına uğramış köylü insanın kurduğu cümleler ile halledilebilecek bir sorun da değildir. Örneğin üçüncü ayağı ele alalım; Ki oda Dinci Terör örgütleri yani Hizbullah ve tarikatlerdir... Bildiğiniz gibi onlar da Aydın kesimi hedef almışlar ve onları katletmişlerdir. Topluma bakın; PKK'dan sakınan Kürtler, hizbullah'ın ya da tarikatlerin eline düşmüştür. Yine PKK'nın katliamlarını ve devletin hatalarını gören Dinci eğilimli Türkler bile, Ulusalcılığın bir bölücülük çeşidi olduğunu düşünerek Tarikatlerin eline düşmüştür. Yani Dinci/Tarikatçi kesim üçüncü ayağı oluşturmaktadır; Ki bundan en karlı çıkacak olan, üç ayakların da temeli bu kesimdir. Bunların yanında "Çerez" olarak kullanılan ayaklar vardır... Sözde Aydın kesimi; Sözde Ermeni Soykırımından özür dileyiciler... Sözde Atatükçüler... Sözde Ulusalcılar... İkinci Cumhuriyetçiler... "Ben okudum" diyerek Etnik-Milliyetçilik yapanlar... Tarihçilik taslayan Roman yazarları... Aydıncılık oynayan Siyasetçiler... Para kazanları... Ahmet Taner Kışlalı'nın biz söylemi vardı: Türkiye'nin her zaman %10luk bir Hain Kapasitesinin olduğunu, Ancak geri kalan %90ın sağduyuyu koruyabildiğini ve kazandığını söylerdi... İşte bugün bu denklem değiştirildi. Hain kapasitesi %50lere vurdu... Ve bunlar %50 seviyesindeler diyerek, demokrasi adına bölücülük yapıyorlar. Örneklerini görüyoruz; İnsani değerler dillendirilerek Etnik-Milliyetçiliğin önde gideni yapılıyor. Demokrasi adı kullanılarak Etnik-Milliyetçilik yapılabilecek kadar ihanet bireyleri olunabiliyor. Bizde bazen o %50lik hain çemberinin içine girip çıkıyoruz; Çünkü bizde artık net düşünemiyoruz. Yoruluyoruz, siniyoruz; Aydınlık değerler uğruna Uğur Mumcular, A. Taner Kışlalılar, Necip Hablemitoğlu'lar gibi can vermekten korkmuyoruz ama... Ama ihanet ve dalalet içerisindeki insanların, Demokrasi ve Hümanizm söylemleri ile Gözümüzün içine baka baka yine de "Olacak işte, siz istemeseniz bile olacak" diyebilişlerinden tiksiniyoruz... Örneğin; Etnik-Milliyetçileri suçlayanların Etnik-Milliyetçilik yapmalarından, ÇYDD'nin fişlemelerini suçlayanların, fişlemenin en ağa babasını kendilerinin yapmalarından, Atatürk'ü ve İlkelerini aşağılayanların Atatürkçülük ve İlkecilik taslamalarından, "Din, din, din" ve "Hak, hukuk" diye diye çığrışanların halkın hakkını ve hukukunu gaspetmelerinden, Kısacası artık Türk Halkının onursuz bir pragmatist kişiliğe bürünmesinden iğreniyoruz... Bunları açıklarsanız çok seviniriz... Böylelikle Asker ile PKK'yı niçin ve nasıl aynı kefeye koyabildiğinizi de anlamış oluruz! Bilmem biliyor musunuz ama bu söylediklerinizi, Hayatında hiç okul yüzü görmemiş olan dedem de Akşam kahvehaneden geldikten sonra bana söylüyor... Diğer söylemleriniz de çok farklı değil...
  12. Yazıyaz'da yazmıyorum ama takip ederim; güzel bir forum. "Fikirsel"de yazdım bir ara ama yaramaz, kaliteli değil ama orada "Gezgin95" var, o sağlam ve yazılarını okurum. Ama birisi var orada -ki adını vermeyeyim- beş kuruş etmez; o yüzden... "Görüş" forumda yazıyordum, kapanmış şimdi, uzun süredir girmiyordum... T.M. gibi sağlamı yok yalnız yaa, Ya da ben bulamadım... Açıkçası burada çok kaliteli paylaşımcılar var. Hepsi ayrı ayrı değerler. Çok forum takip ettim, çok forumda farklı isimlerle de yazdım ama buradaki paylaşımı veremiyor hiçbir forum.
  13. Acaba Ares ile indirebilir miyim yaa McGywer'ın tüm bölümlerini... Deneyeyim bakayım...
  14. Olacak olan nedir? Olmasını umduğunuz nedir? Şikayet ettiğiniz durum nedir?
  15. Evet, biliyorum verdiğini... Ama yetişemiyorum yaa izlemeye
  16. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Zaten Türkiye Cumhuriyetine ön yargı ile yaklaşmadığınızdan ve tarihi olayları Türkiye aleyhine çarpıtmaktan kesinlikle uzak durduğunuzdan eminim! Niyetiniz tabii ki olan bitenin tüm çıplaklığı ile ortaya koyulması! Ama sizin kafanızdaki imajı desteklediği eğilimle...
  17. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Tabi tabi... Birden hümanist mi oluverdin! Çok gülüyorum şu "Mozaik" lafına ya hu! Ya ne mozaiği? Mozaik değinde, taşlar renk renktir ve birbirinden keskin bir biçimde ayrıdır... Geçişsizdir... Türkiye de iç içe girmemiş hangi kültür vardır? Baklavayı Kürte mi özgü kılacaksın, Türke mi yoksa Ruma mı özgü kılacaksın da mozaik olarak adlandıracaksın! Kemençeyi Türkler de çalıyor, Lazlar da çalıyor, Rumlar da çalıyor; hangisini diğerinden ayırıp mozaik ilan edebileceksin? Kına gecesini, düğünü, toyu Anadoluda Azeriler de yapıyor, Kürtler de yapıyor, Çerkeslerde yapıyor; kimi diğerinden keskin bir biçimde ayırıp mozaikleştireceksin? En basitinden mantıyı bile kimden alıp diğerine has kılacaksın? Daha fazla komik olmayın isterseniz... Anadoluda yüzlerce kültür iç içe geçmiştir. Bu kadar içiçe iken, kesinlikle bir mozaik olarak tanımlanamaz... Olsa olsa "Bulanık" diyebiliriz; O kadar içiçedir ki kültürler, sınırları ayrılamayacak kadar bulanıktır...
  18. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Diyarbakırlı, yine bol keseden konuşuyorsun... Öncelikle şu kitabı incelemeni tavsiye ederim... İkinci olarak; Ermeni Soykırımı diye birşey yaşanmamıştır. Dönemi iyi algılamak lazım. Soykırım (aynen Asimilasyon Politikası gibi) basit bir olay değildir. Örneğin Hitler, Yahudilere soykırım yapabilmek için bile, Yıllarca o ideoloji ile beslediği askerler yetiştirmiş ve ekonomisini, askeri yapılanmasını o yönde geliştirmiştir. Bu, yıllarını almıştır. SS'ler yetiştirilmiş, Alman Gençleri ideolojik ve psikolojik olarak soykırıma hazırlanmıştır 1933lerden beridir. Ekonomik olarak o yönde harcamalar yapılmıştır, ki toplama kampları ve hatta Yahudilerin öldürüldükleri gaz bile para iledir. Beleş değildir... Osmanlının bir Soykırım uygulamasına yapabileceği yatırımı yoktur. Göç Ettirilen Ermenileri bu yönde takip bile yerel Aşiret güçlerine verilmiştir. Osmanlıda 1.5 milyon Ermeniyi katledebilecek cephane bile yoktur, Çünkü Çanakkale'de, Yemen'de, Suriye'de bile canlı çatışmalarda cephane sıkıntısı çekilmektedir, Kaldı ki Ermeniler için mühimmat ayırmak gibi bir lüksü bulunsun. Ayrıca her şeyi bir kenarıya bırakın; İstanbul üç sene boyunca işgal altında kaldı... Ermeni Soykırımı iddialarını destekleyenler niçin bu üç yıl boyunca İstanbul'daki arşivlerden tek bir tane bile Ermeni Soykırımı ile ilgili belge ortaya çıkaramadılar? Hemde arşiv kendi ellerinde olduğu halde! Ya da bu üç yıl içerisinde Anadolu'da Binbaşı Noel gibi ajanlar fink atıyorlardı. Niçin onlar, kendi işlerine yarayabilecek tek bir Ermeni toplu mezarı bile bulamadılar bu üç yıl boyunca? Veya bugün Ermeniler anıtlara ya da bilmem nelere para harcayacaklarına, Suriye'ye versinler aynı parayı... Ermeniler Suriye'ye göç ettirilmedi mi? Suriye o zaman Osmanlıl toprağı değil mi? Suriye bugün Türkiye'ye kondurmaya hevesli değil mi? Ermeniler versinler Suriyeye parayı, eğer varsa Ermeni toplu mezarı, iki günde çıkarmazlarsa ortaya, bende ne olayım! Ama yapamazlar, çünkü yok öyle bir mezarlık... Soykırımın varlığını ispatlayabilecek tek bir tutarlı ve mantıklı bir kanıt daha yoktur... Var olanlar çelişkilerle doludur... Ama değil mi ki siz "Türkiye karşıtı olsun da ister çamurdan olsun" diyerek her türlü söylemi sorgusuz sualsiz kabul eden!!! Yazık... Bir insan bu kadar çok yoğun kin besleyemez... Ayrıca dönem 1.5 Milyon Ermeninin yaşadığını kimse kanıtlayamamıştır. Göç ettirilen Ermenilerin de hepsi göç ettirilmeleri amaçlanan yere gitmemiştir; Yurt dışına kaçanlar olmuştur, Yerel aşiretlere sığınarak izini kaybettirenler olmuştur...
  19. Of of of... Oy oy oy... Hemen başlıyorum araştırmaya... Anlaşılan şimdi de bu diziye kaptırcam kendimi... Hımmm... Hakkaten geçerli nedenler... Valla Lost hakkaten öyle değil; Bir saniyesini bile es geçemezsin...
  20. Yok yaa, onu bilmiyorum... Nasıl, güzel mi? Esracengiz bişeyse izlerim valla... Ezberlemem mi hiç... Hele Sawyer'ın taktığı lakaplar beni benden alıyor. Bir dahakine ne lakap takacak diye bekliyorum Hem her izleyişte yeni ve farkedilmemiş şeyler farkediliyor. Bence çekilmiş en güzel ve ilgi çekici dizidir... Bak Lost fanatiklerine yapacağın en büyük kötülük, önceden tüm sezonları izleyip, yeni izleyenin merak ettiği soruların yanıtlarını söylemendir. Ama şimdiden söyleyeyim; eğer sadistsen zevk alabilirsin ama öteki izleyici için çok kötü olacaktır. Ben, aynen senin ve Yarasa gibi izlememe yanlısı iki arkadaşımı Lost-Fan yaptım. Geliyor ve hevesle izledikleri bölümü anlatıyorlar. Bende ertesi bölümde olacakları ya da merak ettikleri soruları cevaplamakla tehdit ediyorum ama görmelisin, nasıl yalvarıyorlar söylemeyeyim diye... Çünkü söylediğin an diziyi izlemek, saman yemek gibi bir tat veriyor. Eğer fırlamalık yapacaksan, arkadaşlarının hangi sezon ve kaçıncı bölümde olduklarını söyle, ben sana sonra olacakları anlatayım. Onlar izlerde arkalarında fısılda yanıtları. Sonra seni kattan aşağı atsınlar Ben Lost'u izlediğim hafta, daha önce izlemiş tek bir insanla bile konuşmadım, eve kapandım ve internete bile girmedim; olurda tutamam kendimi, ileriki sezonlarla ilgili yanıtlar ararım diye
  21. Gerçekten de siz planlı yerleştirilince de bunu Asimile etmekle nitelemiyor muydunuz? Devlet sizin karşınızda yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal... Çok hoşsunuz...
  22. Mouchette, valla ne desem bilemiyorum. Sanırım ilk defa birisi uzun yazılarımı, uzunluğu ile böyle övdü... Açıkçası bende seni pek tanımıyorum ama yine de çevrimiçi listesinde hiç anlamını bilmediğim nickin ilgimi çekmişti Hayatında, farketmeden de olsa ufak bir iz bırakabildiysem, bu benim için çok çok anlamlı olur... Bilmiyorum senden ne kadar küçüğüm ama bazen kendimi yorulmuş hissediyorum. O zamanlar buradaki paylaşımlar hala hayatta olduğumu hissettiriyor. İlgin için çok teşekkür ederim.
  23. Bak şimdi ben bu yorumu okuyunca hakikaten de hayıflanırım ama yani... "Nasıl oldu da ben düşünmedim bunu" diyerek... Sanırım doğru; "İnsanlar dinden başka bir zamk üretmemişlerdir" daha doğru oluyor... Yok, açıkçası ben pek sanmıyorum ki dinin toplumsallaşmadaki yerine Olumlu/Olumsuz net bir paha biçilebilsin... Tarihteki tüm kavramların rolleri çıkar ilişkisine göre biçilebilir ancak...
  24. Puhahhahha hhaa hhhaahaa... Çok güzeldi ya hu...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.