Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey
-
neden böcek yemiyoruz?
O noktaya gelmeden konuşmamak lazım derim ben... Ben aç kalınca dinlemem sanırım; Gözlerimi kapatırım ve en azından iki gün açıkta kalmış bir peynir yediğimi düşlerim... Ondan sonra hooop proteinler mideye...
-
neden böcek yemiyoruz?
Açlığa ve de üşümeye karizma olmaz: Açsan, ne bulsan yiceksin, Üşüyosan, ne bulsan giyeceksin... Ben bunu bilirim... Üniversite okurken yokluk çeken çoğunluk arasında olan herkes bilir Hele bizim bir kuralımız vardı: Çok ekmek, az yemek... Normalde millet 4 çeşit yemeği alıp, üzerine tatlıyı götürürken; Biz her yemekten yarımşar tabak alırdık, Bol ekmekle doyardık Tatlı ortaklaşaydı... Güzel günlerdi yaf... Gevrek ve Karper peynir partilerimizi hiç unutmam... Ya hu o yoklukta içkiyi nasıl aradan çıkarıyorduk hala anlamış değilim
-
ZAZADAN MEKTUP
Ben gerçekten bir paylaşımda bulunma kaygısında bulunan ve provakatörlük niyetinde olmayan bir insandan; Benim söylediğim şeyleri alıp, eğer karşısında ise çürütmesini, değil ise geliştirmesini beklerim... Bu şekilde "Sen şunu diyorsan böylesindir", "Şöyle diyorsan senden şüphe ederim" falan filan gibi kuru sözler ile kışkırtıcılık yapmak yakışık almıyor... Şimdi bu anlayıştan devam edecek olursak: Bana, benim ifade ettiğim "Demokrat" anlayışını niçin kabul etmediğinizi ayrıntılayarak ifade eder misiniz lütfen? Ayrıca Demokratlığımdan şüphe duyuyorsanız, niçin şüphe duyduğunuzu Ve benim "Sözde Demokrat" olarak nitelediklerimi niçin "Demokrat" olarak nitelediğinizi de söyleyiniz... Olabilir; belki ben sizden daha ilkel savunular geliştirmişimdir; Neden olmasın? Yoksa bu şekilde iki cümleyi alıp: "Sen böyle düşünüyorsan şusun!" demek tamamen etik dışıdır... Bilmen anlatabildim mi sayın forumdaşım... Bir iletiye karşı iseniz çürütün, Yanında iseniz geliştirin... Ben böyle bir kaygı beklerim...
-
ZAZADAN MEKTUP
Yazdıklarınız gayet açık ve net Sayın Mavi... İşte tam olarak bu yüzden hala iyi niyetle söylediğim şu söylemimin arkasında duruyorum: Ben, iletilerim boyunca "Demokrasi, Aydın, Etnik-Milliyetçilik, Ulusalcılık, Türk olmak, Kürt olmak" gibi kavramları tarihsel ve gerçek anlamları ile açıklamaya çalıştım. "Bir Aydın, Demokrat, Etnik-Milliyetçi, Ulusalcı, Kimlik, Üst-Kimlik nedir, nasıl olmalıdır"ı irdelemeye çabaladım. İletilerinizden gördüğüm kadarıyla da hiçbirisinin verdiğim anlamına dair tek bir açıklama, karşı çıkış ya da niteleme yapmadınız ve yapmıyorsunuz. Sadece söylediklerimi olumlu ya da olumsuz nitelemediğini sandığım, savunma temelli iletiler olduğunu düşünüyorum. Tam anlamı ile yanıt vermediğiniz iletilerimin hepsini sallayın Ancak yalnızca şu iletime yanıt verin lütfen: Ya da bir kaç soru daha ekleyeyim: Aydın ve Demokrat kavramlarını ve içeriklerini daha önce anlattım... Hangi kaygılarda olacaklarını ve hangi kaygıları beslemeyeceklerini dile getirdim... Buradan hareket ederek şunu sormak istiyorum: Aydın ve Demokrat olan bir kimse "Kürt Aydını" ya da "Müslüman Aydın" gibi bir tanımlama yapabilir mi? Aydın ve Demokrat olan bir kimse, kimliğini bir Etnik-Köken ile tanımlama kaygısına düşer mi? Ki bu kaygı, başkalarının da etnik-köken ayrımına neden oluşturmaz mı? Aydın ve Demokrat olan bir kimse, bir insanlık sorununa Etnik tanımlamalar getirebilir mi? Siz hem "Tüm Türkiye'nin sorunudur" diyorsunuz... Ama arada da devamlı "Kürt Sorunudur" lafını sokuşturuveriyorsunuz! Tüm Türkiyenin sorunu ise ve böylelikle her vatandaşın sorunu ise; Nasıl olup da Kürt'e mal edebiliyorsunuz? Bu ne perhizdir, ne lahana turşusu! Olaya Ulusal bazda mı yaklaşıyorsunuz Yoksa Etnik bazda mı bir kadar verin!? Kimse ırkını inkar edemez, İnkar etmek gibi bir seçeneği olamaz... Bende ırkımı inkar etmiyorum... Ama ırkımın reklamını yapmak zorunda da hissetmiyorum kendimi... Ya da kendimi, istemeden ait olduğum ırk ile nitelemek ve tanımlamak zorunda da hissetmiyorum... Hepimiz birer Çingene, Japon, Arap, Afrikalı ya da bilmem ne! olarak da doğabilirdik ve bu oldukça normal... Bizi, bizim seçimimiz olmayan şeyler mi tanımlamalı? Sizin Kürtlüğünüzün ya da benim Türkmenliğimin, İnsan olmamız karşısında zerre kadar değeri ve önemi yok... Ve siz "Ben Kürt'üm" dedikçe, Ya da başka birisi "Ben Türkmenim" dedikçe, Daha da başkası "Ben Laz'ım, Ben Çerkez'im, Ben bilmem neyim!" dedikçe Ve bunu Etnik-Köken kaygıları ile dillendirdikçe Ve kendi kimliğini, tüm ortak paydaları öteleyerek bunun üzerinden tanımladıkça Onların gözümde ve insanlık kaygısı karşısında aldıkları değer de aynı o, zerre kadar değeri olmayan değer oranında kalıyor... Gerçekten "İnsan olmak" ortak paydası değerini taşıyan hiç kimse, Söylemlerini Etnik-Kökeni üzerinde dillendirmez... Ve kendisini öyle tanımlama, kimliklendirme gereği hissetmez... Bir Aydın ve Demokrat, bir Etnik-Kümenin kültürünü, varlığını, değerlerini koruma kaygısında elbette bulunacaktır ve bulunmalıdır; Ancak bu kaygısı yaşarken şunu yapar: - Değerini korumaya çalıştığı Etnik-Kümede, onların diğerlerinden daha aşağı ya da daha değerli bir Etnik-Küme olmadıkları bilinicini geliştirir. - Değerini korumaya çalıştığı Etnik-Kümenin değerlerine, kendisi o Etnik-Kökene sahip olduğu için değil, o Etnik-Kökenin değerlerinin Evrensel ve İnsani olarak sahip çıkılması kaygısından dolayı sahip çıkar. - Aydın ve Demokrat bir kimse, Etnik-Kökene dair değerlerin korunması kaygısını, yalnızca kendi Etnik-Kökeni için değil, tüm diğer Etnik-Kökenler için aynı oranda hisseder. - Aydın ve Demokrat bir kimse, bir Etnik-Kökeninin değerlerini koruma olgusu sırasında kendi Etnik-Kökenini; ister o Etnik-Kökenden olsun ister olmasın, bir kenarıya bırakır ve söylemlerini "İnsan" paydasında geliştirir. Son maddeye bakarak yanılmayın sayın Mavi... "İnsan" paydasında geliştirmek derken, devamlı "İnsan" ortak paydasının sözünü etmekle birlikte, aynı zamanda sürekli olarak kendi Etnik-Kökenini de söz konusu yapmayı kastetmiyorum. Devamlı kendi kökeninizi dillendirip, bir taraftan da "Hadi gelin insan olarak ele alalım konuyu" dediğinizde, konuyu insan olarak ele almış olmuyorsunuz ne yazık ki... "İnsan" değerini, kendi amacınız doğrultusunda kullanmış oluyorsunuz... Bunun gerçek hayattaki örneklerini, Burada yazılan bir kaç satıra yem olmayacak kadar çok gördüm... Ben zamanında Kürt arkadaşlarımı ve onların değerlerini, "onlar ve ben birer insanız" diyerek savunurken; Onların (ve ne yazık ki sizin) bana "Hepimiz insanız ama ben ayrıyeten Kürt'üm" biçiminde yaklaşarak, Bizim "İnsan" algımızı kullanmaya çalışan insanları çok gördüm... Sizi Etnik-Milliyetçi olarak niteliyorsam eğer; Bunun sorumluluğunu bende değil, kendi değerlerinizde, söylemlerinizde ve savunularınızda arayın lütfen... Çünkü hangi Etnik-Kökeninin Milliyetçiliğini yaparsa yapsın, bir Etnik-Milliyetçiyi her türlü söyleminden tanıyabileceğimden eminim...
-
AÇILIM VE SONRASI!
Bence dediğin doğru: Amerika bunları, Türkiye'nin bir İslam Devleti yapılacağına inandırmış olmalı... Öyle olmalı ki; Hem bu türlü söylemlerde bulunuyorlar ve hem de ulusal bağı çökertmeye çalışıyorlar... Biz neyi konuşuyoruz ya hu? Daha buradaki arkadaşlarda bir soru işareti uyandıramıyoruz, Toplumdan ne bekleriz anlayış yolunda!?
-
ZAZADAN MEKTUP
Ya hu insanlar kendi ülkelerini yıkmaya bu kadar mı hevesli olurlar: Bir tarafta bölücüler, bir yanda şeriatçılar, bir yanda onların eylemlerini demokrasi ile pekiştirebilen bilinçsiz sözde demokratlar... Varilmiş bir mücadele ve kazanılmış bir savaş olmasa, Ismarlama bir devlet olsak; Vallahi içim acımaz... Bazen toplumun kendi isteğinin aslında ülkeyi yıkmamak olduğunu düşünmek istiyorum Ama o zamanda... Abi bir toplum bu kadar da mantıksız olamaz yaaa...
-
Nerdeydin a duyarlılık?
"Ve sanatçılar zeki insanlardır; toplumuna ortaçağ yaşamını öneren,modern hayata karşı çıkan, laikliği bir kenara itip dinciliği referansalanların, etnik-köken milliyetçiliği yapanların, “iyi bir şey” yapamayacaklarını bilir..." Az buçuk eksikçeydi... Ben tamamladım...
-
YENİ OSMANLI
Çok yeterli bir özet...
-
ZAZADAN MEKTUP
Mavi, sanıyorum ben anlatamıyorum... Özetleyeyim: Ben hiçbir zaman Ermenilere bir soykırım yapıldığını düşünmediğim gibi; Bu açıdan Kürtlerin de Ermenilere soykırım yapmadıklarını bilmekteyim... Başka bir konuda habire Osmanlının ve daha doğrusu "İttihat ve Terakki"nin politikalarına dayanarak "Türklerin" Ermenileri katlettiğini savlayanların Bu savlarının ne kadar çürük ve kaygan bir temele dayandığını Bölgedeki Kürt örgütlenmesini, Hamidiye Alaylarını ve Kürt aşiretlerini örnekleyerek ortaya koydum; o kadar... Yoksa daha önceki yazılarıma bakabilirsiniz ki; Bu Ermeni Göçü sırasında oldukça güçsüz Ermeni aileleri, Kendilerine "Sığındıkları" takdirde korumaya almış Kürt Aşiretleri bile vardır ve örneğini de vermiştim... Olgu şudur: Kürtler, Osmanlının Sistemlerinin Adamlığını yapmışlar; Osmanlı yıkılınca, kayırılmışlıklarını yitirip de çıkarları Türkiye ile çakışınca, Bu belirli kesimler ayaklanmışlardır. Bugün gördüğümüz sorunlar kabaca bunların uzantılarıdır... Devlet haksız mıdır? Kesinlikle haksız değildir... Ancak Devletin bir takım uygulamalarda haksız olmasına dayanarak Tarihsel gerçekliği bulunan kavramları ve bağları, kendi öz anlamları dışında tanımlamak büyük haksızlıktır diye düşünüyorum. Söz konusu kavramlar bellidir; yeniden sözünü etmeyeceğim. Ben hiçbir zaman PKK ile meşrulaştırmadım yazdıklarımı ve yazdıklarınızı da PKK ile bağıntılamadım. Yaptığım şey en fazla söylem benzerliklerini ortaya koymak olmuştur. Bende bundan söz ediyorum; O haksızlıkları paylaşmadığımızı mı sanıyorsunuz, bir insan olarak? O yapılanları savunan tek bir kimse karşımıza çıktığında "neden" diye sormadığımızı mı sanıyorsunuz? Ne yapalım? Bizde gidip "bize de işkence edin" mi diyelim? Daha nasıl savunalım bilemiyorum ki! Ben 80'de o olaylar olurken daha doğmamıştım bile! Sorun şu: Siz o haksızlıkları, bir Ulusun davası konumundan alıp, Kürtlerin davası haline indirgerseniz; Elbette ki yanınızda sizden ve o acıları yaşayanlardan başkalarını bulamazsınız... Bu kadar açık ve net... O zaman şöyle örnekleyelim, bakalım arada ne fark var: Forumda iletilerinizi inceleyecek olursak, karşımıza sık sık "Benim Kültürüm" diyerek Kürtlükten söz ettiğiniz çıkıyor... Ben ise diyorum ki; Kürt, Çerkez, Laz, Yörük kültürleri Anadolu'da bir bütün haline gelmişlerdir ve hepsi "Bizim"dir... Forumda iletilerinizi inceleyecek olursak, karşımıza "Aydın" kavramını bir "Etnisiteye" atadığınız ve Etnik bir adla tanımladığınız çıkıyor... Ben ise diyorum ki; "Aydın" Etnik-Kökeninden sıyrılmış kişidir ve ne kendisini ve ne de bir başkasını Etnik-Kökeni ile tanımlayamaz; kendisinin de öyle tanımlanmasına olanak vermez; olanak verebilen kimse de Aydın değildir. Forumda iletilerinizi inceleyecek olursak, karşımıza "Demokratik Çözüm" önerilerini hep "Etnik" bir kökene temellendirerek tanımladığınız ve adlandırdığınız çıkıyor... Ben ise diyorum ki; "Demokrasi" hiçbir toplumsal sorunu Etnik Kökene dayandırarak çözmez ve o şekilde tanımlamaz. Demokrasi için bir sorun, herşeyden önce İnsanlık sorunudur ve adlandırmasını da o biçimde yapar. İletinizi inceleyecek olursak, karşımıza "Etnik Kökeninizi" ifade etmenin bir "İnsanlık Gereği" olduğunu söylediğiniz çıkar... İnsan olarak kalmak için böyle bir gereklilik yok... Anne-babasından: Birisi Kürt, diğeri Türkmen; Birisi Alevi, diğeri Sünni; Birisi Laz, diğeri Türkmen; Birisi Çerkez, diğeri Türkmen; Birisi Kürt, diğeri Arap; Birisi bilmem ne, diğeri başka bilmem ne Olanları nasıl kimlikleyeceksiniz peki? Yüzde'leyecek misiniz? Kimliklerinde "%50Kürt, %50Arap"mı yazacağız? Daha da kötüsünü düşünün: Babası ve annesinden birisi Kürt, diğeri Arap olan birisinin; Babası ve annesinden birisi Türkmen ve diğeri Çerkez olan birisi ile evlendiğini düşünün... Doğacak çocuklarını nasıl kimlikleyeceğiz? %25Kürt, %25Türkmen, %25Çerkez, %25Arap mı diyeceğiz? Peki neden Etnik-Kökeninizi dile getirmek kaygısı taşıyorsunuz? Yani neden Etnik-Kökeninizi söylemek sizin için bu kadar önemli ki? Eğer bir kimsenin Türkmen, Çerkez, Laz, Rum, Çingene ya da bilmem ne olması sizin için önemli değil Ve onların Kürt olmamaları da sizin için bir değer kaybı değilse; Sizin Kürt olmanız da sizin için bir övünülecek ya da sizi onlardan üstün kılacak, Sizi onlardan ayrı ve farklı kılacak daha "Değer" bir özellik değilse; Neden illa ki kendinizi "Kürt" olarak tanımlama ihtiyacı hissedesiniz ki? A, B, C, D, E, F, G, Ğ, H, I, İ, J ve K öğeleri eşitse ve birisi diğerinden üstün değilse; Neden eşitlikler arasında kendinizi K ile tanımlama Ve bunu illa ki bir Kimlik olarak edinme kaygısındasınız? Niçin doğarken aidiyetinizi tercih edemediğiniz bir şey ile kendinizi tanımlama gereği görüyorsunuz? Belki temiz bir yürek olarak Etnik-Milliyetçilik yapmak istemiyorsunuz; Ancak söylemleriniz oldukça Etnik-Milliyetçi bir hal almış durumda... Kusura bakmayın...
-
ZAZADAN MEKTUP
Ya hu birşey diyeceğim ama "Çok Bilmiş" bir kimse konumuna düşmekten korkuyorum ve demiyorum... Hadi Türkiyede bir "Anadolu Halkı" tanımı getireceksin; İyi de "Anadolu" dediğin yer, İstanbul'un Anadolu yakasında biter... Diğer tarafı Trakyadır... Orayı ne olarak nitelendireceksin? Yarın birgün Trakyalılar çıkıp "Biz Trakya halkıyız" demezler mi? Demeleri için engel olan nedir? Bugün insanlar "Türk" adını bir "Irk" adı olarak komik bir biçimde kullanmaya başlamadılar mı? O niye olmasın? Hadi "Anadolu Halkı" dedin... E bunun yanında bugün "Kürdistan Halkı" kavramı oluşturulmaya çalışılıyor? Sen tüm herşey bittiğinde, kendisini "Kürdistan Halkı" olarak niteleyenlerin "Biz Anadolu Halkı değiliz!" dememesini bekleyebilir misin? Gözünü sevdiğimin Uğur Mumcu... Çok güzel söylemiş: "Fikir sahibi olmadan, bilgi sahibi olmayınız..." Ne tarihi biliriz, ne kavramları biliriz ama maşallah car car konuşuruz... Bir kerede sormayın: "Hacı bu ne?"
-
ZAZADAN MEKTUP
Burada bir ayrıntıyı dile getirmek istiyorum: Çünkü bazı arkadaşların, söylemlerimdeki ufak ayrıntıları aleyhime kullanma merakında olduklarının farkındayım... "İlkel Etnik Tanımlama"dan kastım, Modern bir kavramın, etnik bir kökene dayandırılarak o çerçevede savunulması ve anlamlandırılmasıdır. Bu türlü bir savunuyu, kendi etnik varlığını "Türk Irkı" olarak tanımlayan bir kimse de yapabilir. Bu türlü bir anlam kargaşasında "Türk" ulusal kimliğini "Irka" dayandırarak savunan bir kimse de Yine bir İlkel tanımlama ve anlamlandırma yapmış demektir. Hiç kimse Kürt, Türkmen, Çerkez ya da Yörük olarak doğmayı seçemez; Böyle doğup doğmamak bir tercih meselesi değildir... Ancak insanları ellerinde olmadan doğdukları etnik köken ile tanımlamak ne kadar ilkel ise Bir insanın da kendi elinde olmadan doğduğu etnik köken ile kendisini tanımlaması Ve bununla birlikte kendisini başka etnik kökenlerden doğanlardan ayırt etmesi de İlkelliktir... Aynı zamanda modern kavramları da, elinde olmadan doğduğu etnik köken üzerinden savunmak da bu açıdan ilkelliktir... Yoksa bir insan etnik kökeninin ne olduğunu dile getirip getirmemekte elbette ki özgürdür; Bunda her hangi bir kaygı, amaç ve ayrımcılık gütmediği sürece...
-
AÇILIM VE SONRASI!
Bu kadar doğaldır; Çünkü "Kürt" ya da diğer bir etnik kökene dayalı ad, bir "Ulusal Ad/Kavram" olarak kendilerini bulamamışlardır. Anadoluda 1000 yıllık süreçte önce Türkmen/Oğuz/Yörüklerin yaşamları ve yaptıkları; Selçuklular ve Osmanlılar ile birlikte bu kesime olan bakış açısı ve uygulamalar; Anadoluda bir "Anadolu Türkü" denilebilecek etnik-kökenin oluşmasını engellemiş, Dahası Irki açıdan "Türk" olarak nitelendirebileceğimiz kesim, beylik yapılarının dağıtılması ile Türk adı Irksal anlamından uzaklaşmıştır. Öyle ki hiçbir Yörük ya da Türkmen kendisine "Türk" demez; "Yörük" ya da "Türkmen" der veya en fazla boyunun adını söyler... Son 150-200 yıllık düşünsel gelişim sürecinde de "Türk" adı Anadoludaki her halkı kapsayan bir "Ulus" adı olarak kendisini bulmuştur Ve Irksal anlamını yitirmiştir Anadoluda... Kürt adı ise en azından böyle bir uzun süreç yaşamadıkça (ki yaşayamayacaktır) Bir Ulus adı olarak kendisini bulamayacak Ve hep Etnik-Kökeni tanımlayan bir kavram olarak kalacaktır... Bu yüzden sizin de sandığınız gibi "Türkiye" demek "Türklerin Ülkesi" demek değildir... Bu topraklara avrupalılar "Turchia" derlerken, Türklerde aynı süreçte bu topraklara "Rum İli" diyorlardı... Kimse o süreçte Türklere, Rumlara ya da Ermeni veya diğer etnik-kökenlere "Bu adı verelim, uygun mudur?" diye sormamışlardır... Türkiye'de de Kürtlerin çıkardıkları hiçbir isyan "Türkler bu ülkeye kendi adlarını verdiler, niye bize sormadılar?" diyerek çıkmamıştır. Bu açıdan dile getirdiğiniz söyleme bakılırsa; Kürtlerin çıkardıkları ayaklanmalar ve istekleri ile ilgili olarak zerre kadar tutarlı bir bilgiye, Aynı zamanda "Türkiye" ve "Türk" kavramlarının anlamına dair yapıcı bir birikime sahip değilsiniz... Bu ülke sadece Kürtler ile birlikte kurulmadı; Kurtuluş Savaşında can verenler arasında sayısını bilemeyeceğiniz kadar Çerkez komutanlar ve askerler de vardır... Hıristiyan ve Yahudiler bile vardır... Her etnik kökenden insan vardır ve hepsinin buluştuğu nokta Türk Ulusal Kimliğidir... Eğer bu adlandırmaya karşı iseniz; Niçin karşı olduğunuzu Ve bu kavramdan başka, kendisini tarihsel ve düşünsel olarak gerçekleştirebilmiş başka bir bağlayıcı-bütünleyici kavramı söyler misiniz, tanımlar mısınız? Şimdiye kadar esip gürleyen kimseden böyle birşey göremedik çünkü; Belki siz becerebilirsiniz...
-
ZAZADAN MEKTUP
Ya Mavi, bana şimdi de "Geçmişe uzanalım" diyerek yok efendim Osmanlı, yok efendim farklı etnisiteler falan karmaşası yapmayın lütfen... Zamanında o kadar geçmişe uzandığımızda ve örneğin Türklerin yüzlerce yıldır Kürtleştirilmesi, Kürtlerin yüzlerce yıl Osmanlılarca kayırılması; Osmanlılarca kayrılan Kürtlerin, Türkiye Cumhuriyeti ile bu kayırılmaları sona erdiğinde nasıl da Türkiye'ye karşı ayaklanmalara giriştiklerini, Kürtlerin Aşirete ve Dinselliğe dayalı toplumsal ve kültürel yapılarının, sorunun tarihsel olarak önemli bir parçası olduğunu anlattığımda; bunları gerek sizin, gerek Dünyahepimizin'in ya da gerek diğer düşüncedaşların geçiştirdiğini, görmezden geldiğini ya da olmamış var saydığını; en iyi kabul ile "sorunun çok çok küçük bir öğesi" olarak tanımlayarak ötelediğini çok kereler gördüm. O yüzden lütfen, rica ediyorum bana "geçmişten geleceğe uzanmaktan" söz etmeyiniz. Geçmişten geleceğe uzanabilmek için; Geçmişte olanları sindirebilmek, var olanı kabul edebilmek ve geleceğe uzanmayı gerçekten isteyebilmek gerekir... Her ne pahasına olursa olsun bir takım dogmaları, ortaçağa ait kültürel öğeleri, yapılanmaları ya da kalıplaşmaları reddetmedikçe ve Etnik kaygılardan kurtulmadıkça ne modern kavramlara sahip çıkabilirsiniz, ne onları anlayabilirsiniz ve ne de geleceğe uzanabilirsiniz... Geleceğe uzanmak; insanları ayrıştıran ve farklı tanımlayan kavramların ötelenmesi ile olur; o kavramlar ile kendimizi tanımlamakla değil... Kendinize sürekli "Kürt" diyerek ve bununlabenim de kendimi "Türkmen" olarak nitelememi bekleyerek; Nasıl olurda hepimizde birden geleceğe birlikte uzanma azminin doğmasını bekleyebilirsiniz? Bizi, birbirimize bağlayacak daha üst bir tanımlama, daha üst bir bağ gerekmez mi? Şimdiye kadar böyle bir bağda söz edebildiniz mi? Ben görmedim! Peki bu etnik kimliklerden (ki kimlik değillerdir, kökenelerdir) sıyrılmamız gerekmez mi? En azından benim kadar sıyrılabildiniz mi sevgili Mavi? "Benim" diyerek Kürtlüğünüzü ve Kürt Haklarınızı dillendirmediğiniz kaç tane iletiniz var? "Kim bilir! Belki de..." mi? Hiç birşey demiyorum abi... Mavi, kimin bu ülkeyi neye dönüştürdüğü ya da dönüştürmeye çalıştığı umrumda değil; "Ulus" kavramının neliği açısından... İnsanlar, bu bütünlüğü ortaya çıkaran o temeldeki "Ulus" kimliğini "Irki Kökene" dayandırıyorlar ise Bu benim "Ulus" kavramını öyle anlamlandırmam ve bu kavramdan vaz geçmem gerektiği anlamına gelmez... Amerika bugün "Demokrasi" ve "Özgürlük" diye diye Irak'ı mahvetti, milyonlarca insan öldürdü. "Evet, Amerika oraya demokrasi getirmiştir!"... Şimdi ABD Özgürlük ve Demokrasiyi kendi amaçları uğruna kullandı diye vaz mı geçelim Özgürlük ve Demokrasiden? Amerika o yönde kullandı diye, onun kullandığı amaç doğrultusunda mı tanımlayalım artık bu kavramları? Neden "Ulus" kavramı size bu kadar batıyor? Neden bu kavram, kendi öz ilkesi dışında kullanılmak amacıyla tanımlandığında ya da içi boşaltıldığında hemen bu anlam kargaşasını kabul ediveriyorsunuz? Yapmayın... Bu ülkenin toplumsal ve Ulusal sorunlarını bir Etnik-Köken üzerinden çözmeye çalışarak mı bir "Kardeşlik" amaçlıyorsunuz? Bu sorunun "Kürt Sorunu" olarak tanımlandığı hangi başka etnik ortamda çözüme ulaşılabilmiş, söyler misin? Bu bir yana "Kürt Aydını" tanımına gelelim: Ya hu hadi Demokrasi kavramını Etnisiteye bürüdünüz... Etnik-Milliyetçiliği "Demokratlık" yaptınız ve öyle olmadığını onca yazıma karşın kabul ettiremedim... (ki düşünün; o kada beceriksizim!!!) Ya Mavi, "Aydın" tanımı ile bir Etnik Kökeni nasıl bağdaştırabiliyorsun? Ya hu "Aydın" insan, kendisinin tanımlama konusunda Din, Dil, Irk gibi kaygıları aşmış, kendisini tanımlamak için bunlardan daha öte "İnsan" benliğini kavramış ve tüm diğer insanlara da o gözle bakabilen; Etnik ya da Dini bir kaygı taşımayan kişidir... Bulunduğu toplumu, olduğu yerden sırtlayıp, daha yukarı taşıma hevesinde ve bilincindedir... Abi bana geliyorsun "Kürt Aydını" diye bir tanım kullanıyorsun... Aydın'ın "Kürt'ü, Türk'ü, Çerkez'i" mi olur? Aydın'ın "Müslüman'ı, Hıristiyan'ı, Yahudi'si" mi olur? Hangi Aydın kendisini Etnik ya da Dini kimliğini ön plana çıkararak tanımlamıştır? Hangi Aydın başka bir Aydın'a etnik kökeni ile hitap etmiş ve öyle tanımlamıştır? Ya bırakın lütfen yaaa... Siz çözümü, Modern kavramları, daha ilkel kavramlara yamadıkça, çözüm bulabileceğinizi sanıyor musunuz gerçekten? Gidin Ulus, Demokrasi, Aydın/Aydınlanma gibi kavramları ilkel Etnik tanımlamalar ile tanımla; Sonra da bana çözümü savun! Yapmayın rica ederim... Bakın "Türk Aydınlanması" diyoruz... Neden? Orta Asya'da yaşayagelmiş Irk'ın "Aydınlanması" olduğu için mi? Yoksa son 150 yıldır Anadoluda bir Ulusal Kimlik olarak kendisini bulmuş Üst Kimliğin eriştiği dönem olarak mı kullanıyoruz? Aydın, aydınlanmayı sağlayan ve dönemin en modern kavramlarını, bağlarını savunan kimsedir... Bir Aydın, Etnik bir kimlik ile tanımlamaz "Aydın" kimliğini... Aydınlanma, Etnik bir kimlik ile sağlanamaz... Türkiye'de: Türkmen Aydınlanması olmaz... Türkmen Aydını olmaz... Türkmen Ulusu olmaz... Türkmen Devrimi olmaz... Kürt Aydınlanması olmaz... Kürt Aydını olmaz... Kürt Ulusu olmaz... Kürt Devrimi olmaz... Bunlar, bu anlamda gelişmiş ve gelişebilecek kavramlar değildirler... Niçin "Fransız Devrimi" diyoruz? Bir Etnik-Ad olduğu için mi? Yoksa bir "Modern Ulusal Bir Üst Kimlik" oluşturabildiği için mi? Siz, gelin, Kurtuluş Savaşını başarıya ulaştırmış Ulusal Kimlik Anlayışının içini boşaltmak için en olmayacak tanımları yapın, Ve bilerek kendinizi bu Ulusal bilincin dışında tutun... Sonra da gelin: "Ahanda o Ulus tanımı işe yaramıyor!" deyin... Ama kendi Etnik-Milliyetçiliğinizde kusur bulmayın... Hatta kendinizin Etnik-Milliyetçi olduğunuzu bile farkedemeyin... Dikkat ettiniz mi bilmem: Tartışma boyunca, tartışmanın muhataplarının çoğu, ne yeni bir tanım getirebilmekte Ne de başka bir olgu ile söylemlerini tamamlayabilmekte ya da tanımlayabilmekte... Sadece, benim yazılarımda var olduğu sanılan küçük boşluklardan medet umulmakta! Veya "devlet bunu yaptı, devlet şunu yaptı!" denilebilmekte... Her neyse yaa... Kavramların bu kadar karmaşaya girdiği bir ortamda, neyi nasıl tartışabileceğiz ki! Toplum da bu yüzden karmaşa içinde değil mi? Ne siyasetçiler, ne toplum ve ne de kendisini ya da başkasını Aydın olarak tanımlayanlar; Ne sahip çıktıkları, ne karşı çıktıkları ve ne de kendilerini ya da başkalarını tanımladıkları kavramların anlamlarını biliyorlar... Sert konuştuysam özür dilerim ama kusura bakmayın...
-
ZAZADAN MEKTUP
Ben size sadece yazdıklarımı baştan sona, en az 10 kere, cümle cümle tahlil ederek yeniden okumanızı Ve şu söyledikleriniz üzerine en azından 15-20 kere yeniden düşünmenizi tavsiye ediyorum... Bakalım ben çok farklı ne söylemişim, ne söylememişim... Saygılarımla...
-
ZAZADAN MEKTUP
O "Etnik Baz" tanımı içerisine niçin Türkmenleri/Yörükleri de almıyorsun? Türkiye henüz tam olarak demokrat bir ülke değil, demokrasi bilincinin yerleşmiş olduğu bir ülke de değil: Bu anlamda "Hak" olarak tanımlanan hangi verginin (ekonomik bir kavramdan söz etmiyorum) "Demokrasi" ile bağdaşıp bağdaşmadığının da sınanması çok zor olan bir ülke. Çünkü bir demokrasi bilinci yerleşmemiş ki!? Yerleşmiş olsaydı, bugün "Demokrasiyi" dillerine dolamış kimselerin aslında Etnik-Milliyetçi veya Kökten-Dinci olduklarını görebilecek seviyede olurduk.. Bu açıdan da demokrasi yalnızca bir hak meselesi değil, bilinç ve taleplerin haklılığı/demokratikliği meselesidir. Elbette ki demokratik haklarımızdan yoksunuz: Yabancı bir dili öğrenmeden Akademik bir meslek edinemiyoruz örneğin; alanımızda ne kadar yeterli de olsak... Resmi dilde yazı yazamazken, yabancı dilde yazmamız isteniyor çoğumuzdan... Bu küçük bir örnek... Olasılıkla sizin "Asli Unsur" olarak tanımlayacağınız (ki eğer Kürtler 'Azınlık' ise size göre) Yörüklerin/Türkmenlerin yarısı kadarı, kendi öz menşeilerini; Hangi beylikten geldiklerini, kökenlerini bilmezler: Ama Kürtler hangi aşiretin hangi ailesine mensup olduklarını ezbere bilirler; neredeyse istisnasız... Eğer bir kültürü, bir değeri korumak gerekiyorsa; Devlet Yörüklerin kültürlerini de korumalı: Fakat en değer verilmeyen kültür -bilmem farkıda mısınız ancak- Türkmen kültürüdür ve ben bunun birebir farkındayım, içindeyim... Ama hiç çıkıp da "Devlet bizim kültürümüzü geliştirsin" demiyorlar... Ve hiçbir güya demokrasi savaşçısı sizin gibi insanlar da bunu bilmiyor: İşinize geleni duyuyor ve görüyorsunuz... İşte "Ulusal Anlayış"tan kastım bu... Sen orada "Kürt kürt kürt" diye bağırırken, Batıda kendi kültürü Arap-İslam Tarikatlerinin sistemli ve din sömürüsü temelli uygulamaları ile yok edilen Türkmenler, Çıkıp da senin hakkını niye tanısın, sen kendini ondan ayrı gördüğün sürece? Sen onun sorunu ile ilgilenmezsen, o seninki ile niye ilgilensin? Sen kendini ondan ve onun haklarından ayrı tanımlarsan, o seni niye kendisinden ayrı tanımlamasın? Sen yaparken "Hak" oluyor da, o yaparken niye "Haksızlık" oluyor? Sen orada kendini, bu ülkenin diğer unsurundan ayrı görürsen, O adamlar da seni kendisinden ayrı görür Ve sonunda seni tehlike olarak da algılar... Bunu kavramanız bu kadar mı zor? Devlet Kürtçeyi koruma altına almamış... Peki Türkçeyi koruma altına almış mı? "Türkçeyi koruma kanunu" uygulanmış mı? Yollarda kaç tabela Türkçe? Hangi kitabın kaçta kaçı Türkçe sözcük içeriyor? Gazetelerde, kitaplarda, yayınlarda gramere uymayan ama kültür bakanlığınca onaylanmış kitaplardaki hataları görseniz bir yerinizle gülersiniz... Türkçe korunuyor mu sanıyorsunuz siz? Yoksa korunan "Hak Dini Kur'an Dili" mi, emin misiniz? Demokrasilerde, devlet, herhangi bir etnik gurubun kimliğini koruma altına alma ya da onu geliştirme gibi bir göreve sahip değildir. Bunu günümüzde dernekler ve özel kuruluşlar, örgütlenmeler yapar. Bunun yanında devlet kültürlerin gelişimini engelleme hakkına da sahip değildir; Ki işte tam olarak bu noktada Kürtçenin yasaklanmasına; Konuşmak ve öğrenmek isteyenin engellenmesine her açıdan karşıyım: Hem insani, hem kültürel, hem yasal ve hem de doğal bir vatandaşlık hakkım olarak... Ancak bir hakkın korunmasında da etnik kimliğin ön plana çıkarılıp, Diğer etnik unsurlardan ayrıca bir hak talep edilmesinin de demokratik olmadığını söylememe bile gerek yok sanırım. Böylelikle böyle bir hak talebinin de karşısındayım... Bana "İyi niyet"ten söz ediyorsunuz güya: Bakın ben lisans okurken, ülkücüler Kürtçe kasetleri topladıkları için bize güvenen arkadaşlarımız, bize verirdiler saklayalım diye... Saklardık; bizim halkımız onlar diyerek... Ancak bir süre sonra baktık ki; ben adamlara "Biz" diyerek sahipleniyorum Ama onlar -istisnasız olarak- bizim onlara sahip çıkmamızı kullanarak Kürt Etnik-Milliyetçiliği yapıyorlar... Ve bize "Bak sen demokratsın, bizim kimliğimize sahip çıkıyorsun" diyor Ancak arkadan kendisi Kürtçü Etnik-Milliyetçiliğe devam ediyor... Askerde Asteğmendim ve kimi komutanlar Kürtçe kaset dinlenmesini istemezdi. Arama olduğunda askerin kasetini ben saklardım; bir Yörük olmama karşın... Ama o asker gider, benim ne kadar iyi bir komutan olduğumu över; Sonra da dağa giden akrabalarıyla övünürdü... Ben şimdi bu adamların "Demokrasi" anlayışına nasıl güvenebilirim söyler misiniz? DTP'liler bunlarda farklı mı sizce? Zerre kadar inanmıyorum farklı olduklarına ama yine aynı şey olsun; yine yaparım... Forumda gördüğümüz Kürt arkadaşlar da farklı değiller, ki ben hiç farklısını görmedim... Demokrat demeyi, onları Etnik Kökenleri ile bir Kimlik olarak tanımlayıp kabul etmek sanıyorlar... Ve sonunda size "Bizde sizin etnik kökeninize saygı duyuyoruz" diyorlar... Ee hani Demokrasi de insanlar birbirlerini Etnik kökenleri ile tanımlamazlardı? Nerede kaldı bu anlam? Beni, sana, demokrasiyi kullanarak "Kürt" demek zorunda bırakıyorsun... Bana da "Aa bak sende Türksün" diyerek güya tanımlıyorsun... Ancak aynı ülkenin vatandaşını Türk ve Kürt olarak ayırıyorsun... Sonra da bana "Ben demokratım" diyorsun... Ohhhhh, bu ne perhiz; ne de lahana turşusu... Ben güya sana ait kültürü korurken (ki o kültür aynı zamanda benimdir de...) Sen sadece kendi kültürüne saygı gösterip, beni kendine öteliyorsun... Kandırmayın kendinizi... Ayrıca en nefret ettiğim şeyi de yapmayın; Sayın dünyahepimizin ve diğerlerinin kasıtlı olarak yaptığı gibi. Ben, bu ülkenin vatandaşı olarak, bu ülkenin yaptığı hiçbir hatayı yargılamazlık ve savunurluk yapmam... Devlet demokrasi dışı bir uygulama yapıyorsa da bunu açıkça söylerim; söyledim... O yüzden bana çıkıpta laf oyunları ile "Demokrasi olmayan bir ülkenin tutumunu savunmak..." gibi cümleler kurup, O yanlış uygulamaları savunduğum imasında bulunmayın; Kendi ithamınızla boğulursunuz burada... Ben hiç bir Kürtten rahatsız olmuyorum Mavi... Aksine siz "Türk" ulusal kimliğini "Irk" olarak algılıyor ve rahatsız oluyorsunuz... Bu kaygı sizde var, bende değil... Benim en yakın arkadaşlarım, ne oldukları şüphe götürmeyecek derecede Kürttüler... Kaç sene geçmesine karşın Türkmen kökenli askerlerimden birisi bile aramaz ama Kürt kökenli askerlerim arar hala "Komutanım" diyerek... O yüzden bana, gelip de; "Kürtlerden rahatsız oluyorsunuz" ithamı yapmayın; Büyük haksızlık yapmış olursunuz... Ancak "Kürtlük" bir "Kimlik" olarak tanımlandığında elbette rahatsız oluyorum. Çünkü sizin kimliğiniz herşeyden önce "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı" olarak "Türk" olmaktır... Etnik kökeniniz beni ilgilendirmemektedir; İsterseniz Kürt, isterseniz Hindu olun, isterseniz Yam yam olun... Umrumda olmaz... Kürtçe mi konuşmak istiyorsunuz? Konuşun, bende Türkçe konuşuyorum... Lazca mı konuşmak istiyorsun; hiç sallamam: Bende rumca öğrenirim ayrıyeten, boru mu! Ama bu ülkenin vatandaşı isen, senin kimliğin "Türk"tür kardeşim... İster sindirirsiniz, ister sindirmezsiniz... İster Irk olarak algılarsınız, ister en basitinden açarsınız Anayasayı ve asıl anlamını öğrenirsiniz; ekstradan tarihi süreci de incelersiniz, o da olur... İster hala çağına kültürel uyumunu sağlayamamış bir Anadolu halkının bir bireyi olarak kompleksleriniz ile ve Etnik alınganlıklarınız ile yaşarsınız; İsterseniz de modern kavramları algılayabilip kavrar ve ona göre kendi etnik varlığınızı sonsuza kadar ve aslanlar gibi bir Kürt olarak korursunuz; Bende bunu seve seve sahiplenirim hatta katılırım, desteklerim... Ha ama derseniz ki "yok kardeşim, sen Türksün, ben Kürtüm"... Derim ki: "Türk kavramı, son 150 yıldır ulusal bağlayıcı bir ad olarak kabul kendisini kabul ettirmiştir; hukuki olarak ırki bir anlam içermez ve menşei olarak ben Yörüğüm; Kimlik olarak Türküm. Eğer sen Kürt kavramını bu ada eş değer görüyorsan, demektir ki Kürt adını bir etnik ad değilde Ulusal Ad olarak tanımlıyorsun (ki hiçbir zaman bir Ulus adı değildir)... Öyle ise Kürtlüğün bir Ulusal Bağ olduğu ütopik Kürdistan'da yaşayınız! O zaman tam olarak bir Kürt kimliğine kavuşabilirsiniz." Ha ama pardon: Gitmenize gerek yok... İmralı'dan gelen direktiflere göre Tayyip yakında kuracak zaten, bir bilet parasına hoop; oradasınız... Ben bu forumda onlarca yazı yazdım; Onlarca tartışmaya katıldım... Aynı şeyi bu kadar sıklıkla tekrarladığımı ve bu kadar gerildiğimi; Bu kadar çok anlaşılamadığımı ya da yanlış anlaşıldığımı; Savunmadığım şeylerle bu kadar çok itham edildiğimi hiç hatırlamıyorum... Anlaşılmak istendiğimi, tartışmanın muhataplarının da anlama çabasında olduklarını ya da en azından bir fikir yürütme; bilgi edinme derdinde olduklarını sanmaktan ziyade; inat uğruna tartıştıklarını düşünüyorum... Size iyi tartışmalar diliyorum ve artık verimsiz hiçbir tartışmada yer almak istemiyorum... Yine de eğer eksik, hatalı, yanlış ve insani kaygılara uymayan bir düşünce sarf ettiysem; doğrusunun dile getirilmesini çok isterim... Doğrusunu söyleyen kimseye de çok teşekkür ederim... Ben bir şekilde takip ederim... Hoşça kalın...
-
AÇILIM VE SONRASI!
Ya hu Kürtlerin nereden geldiğinden ya da Türklerin nereden geldiğinden mi söz ediyorum sizce "Tarihsel kökenine inmek" derken? Türkiyede Türkmenler ile Kürtler 1000 yıldır birlikte yaşıyorlar ve 1000 yıldan önce kimin ne olduğu zerre kadar umrumda değil... 1000 yıl içerisinde de kimin Türkleştiği, kimin Kürtleştiğini damla kadar umursamıyorum aslında... Ancak bu sorunun temeli belirli belirsiz olarak 500 ve aktif olarak 130-150 yıllık geçmişimizde yatıyor... Kart kurt sesi saçmalıklarına inmeye gerek yok; Osmanlının Kürt ve Türklere uyguladıkları politikalar ile Bunların yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetindeki yansımalarına bakarsanız, Bugünkü bu sorunlar için yapıcı bir temellendirme elde edebilirsiniz. Her halükarda çıkaracağınız sonuç: Türkmenler ile Kürtlerin, birbirlerinden ayrılmayacak kadar içiçe oldukları ve birbirlerine karıştıkları Ve Kürtlerin Sorunu olarak lanse edilen sorunun aslında bir Kürt Sorunu olmaktan çok uzak; Bu ülkede vatandaşlık sorumluluğunu alabilen her etnik kökenden insanın sorunu olduğunu kavrarsınız. Yani demek istediğim; Bir Çerkezib, bir Lazın, bir Yörüğün/Türkmenin, bir Ermeninin; Olması gerektiği gibi, Kürtlere sahip çıkabilmesi için Kürt Sorunu adlandırmasını Demokratik bir adlandırma sanarak propaganda yapanların, Bu sorunu etnik kökene atamadan tüm vatandaşların bu bilince ulaşmalarını sağlamaları lazım: "Bu Kürt sorunu değil, bu Bizim sorunumuzdur" denilebilmesi lazım. Yoksa Kürtlerin bile %10-20sinden fazlası bu soruna sahip çıkmaz; çıkmamaktadır... Silahlar da o yüzden konuşmaktadır... İster kabul edin, ister etmeyin... Evet, öyledir. Siz "Türk" sözcüğüne alerji duyuyor ve komplekse kapılıyor olabilirsiniz; Son 150 yıllık süreçte "Türk" sözcüğü belirli sınırlar içerisinde ve aynı devlette yaşayan insanları niteleyen bir kavram olmuştur. Örneğin: Özbekler, Kazaklar ya da Türkmenistanlılar kendilerini "Türk" olarak nitelemezler;Özbek, Kazak ya da Türkmen derler... Türkiye'de de "Türk" biçiminde nitelenen bir "Anadolu Türkü" tipolojisi yoktur; Anadolu da öyle bir Irk yoktur... Dolayısı ile Kürt, bir etnisiteyi ya da ırkı nitelerken; Türk kelimesi daha bir üst kimliği tanımlamaktadır. Anayasal olarak da tarihsel olarak da böyledir. O yüzden kültürünüz, etnik kökeniniz elbette Kürt ya da başka birşey olabilir. Ancak vatandaşlık bağı ile bağlı olduğunuz sürece vatandaşlık tanımınız "Türk"tür. Alman vatandaşlığına geçerseniz, Türk olmaktan da çıkmış olursunuz. Irkınız hala Türk olabilir ama bu Türkiye yasalarının umrunda olmaz; Türk değilsinizdir; Çünkü bu ülkenin vatandaşı değilsinizdir... Süper, çok güzel... Tam olarak budur demek istediğim... Her kartı sırayla oynuyorlar. Şimdi sıra Kürt kartında... O yüzden...
-
AÇILIM VE SONRASI!
Benim de ezberim sıfırdır ne tesadüf; Değilse şimdiye kadar dili halletmiştim! Bakın çok iyi niyetle söylüyorum: Bugün sizin "Kürt Sorunu" olarak adlandırdığını olguyu, Tarihsel kökenine inmeden ve o açıdan bilgilenmeden çözemezsiniz... Açıkçası Uygur Türklerinin mücadelesi konusunda yeterli bilgim yok. Yeterli bilgiye sahip olmadığım bir konuda yorum yapmam adetim değildir... Ayrıca soruma yanıt vermediniz? Hiçbir şey demiyorum...
-
ZAZADAN MEKTUP
Mavi, iyi ki kimse girmiyor Kürtler masumdur edebiyatına... Çok şükür... Sana Türkiye Demokratik değildir diyorum, daha ne demokrasisinden söz ediyorsun? Ancak bugün Kürt kartını oynayarak demokrasi naraları atanlar ise, Türkiye Cumhuriyetinden kat ve kat daha fazla demokrasi yoksunudurlar; Bundan da emin olabilirsin: Hem politika da, hem bu forumda...
-
REP
Cyrano, sen bu sabah Radya'dan üstteydin ve arada neredeyse 10 Rep fark vardı ama öğleyin o seni geçti. Ama açıkçası ben bu aralar çok sık yazamadığım gibi çok da sık üretemiyorum gibi geliyor; bir dinginlik dönemindeyim yani, verimsizim... Senin yazılar bence hak ediyor gerçekten, hele hakikaten de o güncel konularda...
-
ZAZADAN MEKTUP
PKK gibi bir örgütün neden var olduğunun yanıtı yalnızca devletin uygulamaları ile karşılık bulamaz... "Peki devlet o yaptırımlarda niçin bulunmuştur?" diye sorarlar adama! Ha ama ütopik olarak nasıl ki Hitler ve adamları "HellBoy" gibi filmlerde "Doğuştan Kötü" ve tek suçlu/sorumlu olarak gösteriliyorsa hep; Sizde Türkiye'yi "Ee çünkü Türkiye kötü kalpli bir ülke!" gibi absürt bir yanıt vereceksinizdir... Ancak o türlü doğuştan/temelden Şeytani amaçlar güden örgütlenmeler falan fantastik filmlerde oluyor sadece; Hiçbir devlet "Ya hu bizim doğamız kötü, gelin önümüze gelene kötülük yapalım: önümüze gelen yüz tekme" diyerek var olmuyor... Türkiye bir takım yanlış uygulamalar yaptıysa, o uygulamaların nedenlerini Kürtlerin yanlış Aşiret yapısında, yanlış Dini yapısında ve kültürlerinde de aramak lazımdır... Tarihsel kökenine ve devletle olan ilişkilerine de bakmak lazımdır... Değilse "HellBoy" gibi Fantastik filmleri izleyerek bir sürü fantastik teori de üretebilirsiniz...
-
AÇILIM VE SONRASI!
Ayrıca Türkiye'de "Ben Türk'üm" söylemi ile "Ben Kürt'üm" ya da "Ben Laz'ım" söylemlerini nasıl eş tutabilirsiniz? Hiç mi tarih bilginiz yok! Türkiye'de "Anadolu Türkü" ya da "Türk" olarak tanımlanabilecek bir "Irk" yoktur. Öyle bir Etnik-Köken yoktur... Yani "Türk" adını bir "Irk" adı olarak kullanılamaz. Çünkü "Türk" adı bir ortak üst kimlik olarak kalıplaşmıştır. Anayasal ve tarihsel olarak tanımı budur ve bir etnisiteyi tanımlamaz. Ulusal Kurtuluş savaşı sürecinde ve daha öncesinden beridir "Türk" kavramı, "Irk" anlamından kopup, bir Ulus adı anlamına bürünmüştür... Bunu bilmemek ya da bilmezlikten gelmek ayıptır... Orta Asya kökenli Türk Irkına ait kimseler kendilerini Yörük, Türkmen olarak tanımlarlar. Ben kendim yörüğüm, sorduğum tek bir akrabam bile kendisine "Türk" demez; "Yörüğüz biz" derler... Yani onlarda bile "Türk" sözcüğü bir "Irk" olarak kendisini bulamaz. Türk kelimesini "Irk" olarak kullananlar, işine öyle gelenlerdir; sizlersiniz... Her zaman dediğim gibi; sindiremediklerindendir bu... Ya da bilgisizlikten... İster sindirin, ister sindirmeyin: Evet, "Ben Türküm" demek en Ulusal, en modern söylemdir. "Ben Kürtüm" gibi söylemler üzerinden politika yapmak ise en ilkel söylemdir... "Ben Türküm" demek, ben "Türk ırkındanım" demek değildir ve bunu paşalar gibi sizde biliyorsunuz... Burada bu kadar tartışmaya katılan tek bir kimsenin bile bundan habersiz olmasına olasılık bile vermiyorum... Ulusal anlamda Türkiye'te "Türk" tanımı farklıdır, Antropolojik olarak Irksal açıdan "Türk" tanımı farklıdır. Biz hukuki olarak "Türk" nasıl ele alınırmış, nedir ve ne değildir ona bakarız... Kimin ırkının ne olup olmadığı zerre kadar önemli değildir. Kökenciliği kimin önemseyip önemsemediği de ortadadır... "Türk" kavramına "Ulusal" çerçeveden bakan hiçkimse "Irksal" bir anlam ve amaç güdemez. Ama "Kürt" kavramına dayanan istisnasız herkes Irksal, ilkel ve demokrat olmayan bir amaç güder... Ve Kürt kavramına dayanan herkes "Türk" kavramını da bir "Irk" olarak ele alır; Çünkü kendisi de en başta Irkçıdır... Ya da en azından kendisi Türkmen kökenli olsa bile Türk ırkı ile sindiremediği bir hesaplaşması vardır... Bu da onun kendi öz sorunudur... Umarım yeterince açık ve nettir...
-
AÇILIM VE SONRASI!
Dünyahepimizin: Etnik köken üzerinden siyaset yapmanın neresi Demokrasidir söyler misin bana? Mecliste, bir etnik kökenin propagandasını yapmak ve bunu demokrasi olarak adlandırmak demokrasi midir? Eğer sen çıkıp da "Benim kökenim Kürttür." ya da "Kürtlere şu hak verilmelidir." gibi bir politika üretebiliyorsan, Ve bu söylem üzerinden Etnisiteye dayalı bir özerk ya da bağımsız devlet kurma amacına yöneliyorsa; bu demokrasi değil Irkçılıktır, Etnik-Millyietçiliktir. (kendi kimliğini reddetmekten söz etmiyorum; o kimlik üzerinden politika üretmekten söz ediyorum: bunun neyini anlamıyorsunuz?) Demokrasi, yaşanılan çağın en modern kavramları üzerinde yapılır ve geliştirilir, ilerletilir... Günümüze değin en modern kavram "Ulusallık"tır. Aşiret kafa yapısına, feodal kafa yapısına, ortaçağ kafa yapısına, etnisite kafa yapısına dayanan hiçbir politika ya da erek demokrasi ile bağdaşamaz. Eğer Ulusallıktan daha modern bir kavram üretebiliyorsanız, üretin... O zaman da o kavram Ulusallıktan daha demokrat bir kavram olacaktır, merak etmeyin... Bizde seve seve kabulleniriz birer devrimci olarak, gıkımız çıkmaz... Ancak karşıma geçip "Ben Kürtüm" söylemi ile politika üretenlerin demokrat olduklarını iddia ederseniz; Ben gülerim buna... Bir insan istemediği her ırktan doğabilir. Kimse Kürt ya da Türkmen olarak doğmayı seçemez. Bu yüzden bir kimsenin, aynı ulus içerisinden kendisini diğerinden ayırlması ilkelcedir; Ortaçağ kafa yapısıdır... Bir insan "Ben Kürtüm" diyebilir ama Kürtlere özel olacağını düşündüğü bir ayrıca hak talep edemez. Kürtlere özel olacağını düşündüğü bir hak talebi de demokratça olamaz... Açık seçik bildiğimiz kavramları bize kendi işinize yarar bir anlama bürüyerek laf oyunu yapmayınız lütfen... Ve lütfen bana Demokrasiyi öğretmeye kalkmayınız... Saygılarımla...
-
AÇILIM VE SONRASI!
Bu ülkede "Demokrasi" ne demektir bilen yok mu? Adamlar başbakan, cumhurbaşkanı, milletvekili olmuş: Hala Etnik-Köken ayrımını demokrasi diyerek lanse ediyorlar... Bir tane bile ne nedir, ne değildir bilen yok mudur? Hani demokraside Irk ve Etnik-Köken ayrımı yoktu; Bugün Demorkatız diyenlerin en ağa babası bile dilinden "Ben Kürtüm" demeyi Ve "Kürt Hakları" demeyi eksik etmiyor... Kargalar gülüyor be halimize... Hala demokrasi nedir ne değildir öğretemedik; yazıklar olsun... Demokrat insan herhangi bir sorunu Etnik-Kökene dayandırarak mı çözer, akıl var vicdan var ya hu!
-
AÇILIM VE SONRASI!
Haktır...
-
RECEP İVEDİK 2
Hayatımda izlediğim hiç de komik olmayan filmlerin başında geliyor. Hatta iyi ki para verip de sinemada izlememişim. Abartı bu kadar mı göze batırılır abi yaa. Mizah dediğin, komedi dediğin inceden olur; Abartı dediğin, gözünü çıkarmayacak derecede olur... Filmde 100 tane espri varsa, en azından 99unu ortalama 5-10 saniye önce tahmin edebiliyorsunuz ya hu! Böyle komedi mi olur... Hele hele bi "Sandık" muamması yaratayım demiş film boyunca; Güya millete merak ettirecek içinde ne olduğunu... Nene cast seçimlerine katılıp kazandığında o kadar övdüler ki; Bir baktım, o sandık olayında zerre kadar merak uyandıracak bir rol kesemedi. Hele o iş ortamındaki tavırları resmen abartıydı. Diyeceksiniz ki "Ee onun komedi olayı da o zaten!". Yok be abi, bu kadar da değil... Tamam hadi kaba saba bir adamı canlandıracaktır, onu yansıtacaktır ama Bu kadar da olmaz hani... Bir gerçekçi, bir inandırıcı yanı olur, Sonra izlersiniz... Dersiniz ki "Ya hakkaten bu olabilecek bir komedi". Birde kendisini Cem Yılmaz ile karşılaştırıyor... Birincisi: Cem Yılmaz'ın gişe kaygısı yok. Adam, yapmak istediği şeyi yapmak adına yapıyor filmlerini. Kimse izlemezse, gider kendisi izler; zerre de umrunda olmaz yani... Herkes Hokkabaz'dan falan insanüstü bir komedi bekledi ama adamın derdi komedi yapmak değildi ki! Sonra da "Cem Yılmaz filmlerinde güldüremiyor" diyorlar... Recep İvedik midir yani komedi? Sadri Alışık'ın falan kemikleri sızlar abi, komedi demeyin şu filme... Basit ve uzun metrajlı bir skeç gibi en fazla... Abi çok kötü bir film yaaa, valla kelimelere sığmıyor...