Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey
-
ALLAH YOKTUR!
Ya Mısırlılar'ın "Amon Ra"sı, Aztekler'in "Tlaloc"ı, Gök-Türkler'in "Gök-Tanrı"sı, Helenler'in "Zeus"u, Hıristiyanlar'ın "Baba-Oğul-Kutsal Ruh"u, Yahudiler'in "Elohim"i vs. gerçekse? O zaman siz ne yapacaksınız? Ya da sizinki ile birlikte, ya hiçbirisi gerçek değilse! Niye yapasınız?
-
LAZLARI KAPSAMAYAN AÇILIM
Önce sorun yarat, sonra çözüm diye dayat...
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Hayır, hayır; içinde "Kürt" adı geçen herşey bölücülük değildir. Bu bir yana; Kimin hangi etnik kökene sahip olduğu da umrumda değil. Kendi Etnik-Kökenimi de, sizin, kendi Kürtlüğünüzü önemsediğinizden çok çok daha az önemsiyorum. Bir ülke de Eğitim Bütünlüğü olur. Eğitim, bireyleri, topluma kazandıran en temel öğedir. Siz, bir Etnik-Dilin, eğitim dili olarak okutulmasını isteyeceksiniz, Sonra da o Etnik-Kökenden olmayan diğer insanlarla iletişim kurabilmelerini, Bir bütünlük oluşturabilmelerini dilediğinize bizi inandırmayı umacaksınız! Sonra da bana gelip "Şoven" diyeceksiniz... Devletin, hiçbir Etnik-Kökenin dilinde eğitim verme, o dili geliştirme, kollama ya da koruma gibi bir yükümlülüğü yoktur. Dil, o dili konuşanların yükümlülüğünde gelişir ve gelişmelidir.
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Tabi canım, tabii ki öyledir... Zaten siz ne söylerseniz hep bu ülke yararınadır! Siz neyi nasıl uygun görürseniz, onu yapalım, olur mu? Ne de olsa siz söyleyince Bölücülük ya da Kürtçülük olmuyor ama biz birşey söylediğimizde Türk Irkçılığı oluyor!
-
LAZLARI KAPSAMAYAN AÇILIM
Ve siz bunun "Bölücülük" demek OLMADIĞINI mı iddia ediyorsunuz? Eğitimde bilr bölgesel ve Etnik farklılıklara göre gruplandırma yapıyorsunuz, yapmak zorunda kalınıyor... Sonra da ülkenin bölünmeyeceğinden dem vuruyorsunuz...
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Ulus ile Millet aynı anlama geliyor zaten! "Sözde" dediğiniz "Ulus" kavramının, yüzlerce yıllık kökeni, birikimi, süreci var... Öyle iki günde ortaya çıkmadı. Kürt Irkçılığı ile aynı kefeye koyamazsınız. Türkçülük, bir Ulusçuluk hareketidir, çünkü, Ulus olabilmenin koşullarını Tarih içerisinde yerine getirmiştir. Aşiret/Beylik sistemini yıkmış, modern bir toplumsallaşmaya açık hale gelmiş, Irk kimliğinden ayrılmıştır. Kürtçülük ve Kürtlük ise Irkçılıktır... Irk kimliğinden, Aşiret sisteminden, modern olmayan toplumsallaşma biçiminden kopamamıştır. Türkçülük ile Kürtçülüğü aynı kefeye koyamazsınız. Sözde olan birşey yok; Olan şey: Sizin, söylediklerimi çürütememiş olmanızdır...
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Bakın, ben size tarihsel süreç içerisinde, Türk Ulus Kimliğinin ve Kürt Etnik-Kökeninin geçmişini, edinimlerini ve farklılıklarını anlattım... Dolayısı ile Kürtler, Türktürler... Türk Kimliğine sahiptirler... Tüm anlattıklarımı tekrar okuyun... Şimdiye kadar tek bir iletime bile aynı karşılığı verip de çürütemediniz savlarımı... Ve yine de hala çıkıp, Yanlış-Doğru diye niteleme yapıyorsunuz... Ben, Kürtlerin niçni Türk olduklarına dair temellendirmeler yapabiliyorum. Siz de bana, Kürtlerin niçin Türk olmadıklarına dair temellendirme yapabilir misiniz? Örneğin, size göre Kürtlük bir Etnik-Köken'dir ve "Türk" olmayı da aynı kefeye koyuyorsunuz. Bana, Türklüğün, gerçekten bir Etnik-Kökeni ifade ettiğini ve Ulus anlamı taşımadığını Tarihsel olarak tanıtlar mısınız? Çok merak ediyorum, şimdiye kadar çürütemediğiniz savlarımı, nasıl çürüteceğinizi! Ayrıca: "Eşit Hak"tn kastınız nedir? Örneğin, ülkenin adında "Türk" adının geçip geçmemesi ile ilgili bir eşitlik talebiniz olacak mı? Ya da örneğin, Anayasa'nın "Türk Anayasası" olarak adlandırılmasında bir eşitlik talebiniz olacak mı? Hatta tarihi metinlerde, Anadolu'ya hep "Turchia" biçiminde rastlanır, O metinler konusunda da bir eşitlik talebiniz olacak mı? Ve daha, Kürtleştirilen Türkmenlere, yeniden eski Etmik-Kökenlerinin kazandırılması Ve yeniden Türkçe konuşmaları ile ilgili bir eşitlik talebiniz de olacak mı? Çok merak ediyorum...
-
Ülkemizdeki okullarda ana dilde Kürtçe eğitime izin verilmeli mi?
Öncelikle şu "Biz Türk'ler" ifadesini açalım: "Türk" dediğimiz tanım, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı herkesi kapsayan, Ulusal bir kavramdır. Dolayısı ile "Biz Türkler" dediğinizde, Kürtler'de bu "Biz Türkler" kapsamına giriyor... Tam olarak da bu açıdan bir düşünce gerçekleştirmek istiyorum: Kimi Kürtler, kendilerini bu ulustan ayrı gördükçe ve aynı ulus ortak adını reddettikçe, Neden o ulusal bağa sahip çıkan diğerleri, Kürtlere sahip çıksınlar? Kendilerini "Kurucu Unsur", diğer etnik unsurları da "Diğerleri" olarak niteleyen bir kesimin dilini, O diğerleri, önemser mi sizce? Ya da sahiplenir mi? Ayrıca; Niçin yakışmayan bir tespit oluyormuş, onu anlamıyorum... Sizler, Türk adını, Ulus adı olarak değil de bir "Irk" adı gibi olarak kullanıp, -"Biz Türkler" "Siz Kürtler"- diyerek, Söylemde de olsa, Ayrılıkçılık yaparken; bu yakışıyor da, Ben, Kürtçe ile ilgili bir gerçekliği söylediğimde mi yakışmıyor? Şöyle düşünün: Kürtçe eğitim dili olacak diyelim... Hangi lehçesinde olacak? Sorani, Kurmançi, Zazaca? Hangisini, diğerinden yeğ tutacağız? Kurmançi'yi mi? Sorani ya da Zaza'ya Kurmançi'yi mi dikte edeceğiz? Yerel farklılıkları yok mu edeceğiz? Yoksa bu, Kürtleri tek bir dilde toplama çabası olmasın? Emin misin? Afrika'da burun yapıları farklı diye ayrıştırılıp, öldürülen kitleler var! Afrika'da yılda kaç tane yerel dil tamamen yok oluyor biliyor musun sen!? Bak, tehlike altındaki dillere... Ayrıca artık tat vermemeye başladı, şu yasaklanmış olması bahanesi. Diyoruz; bir dilin konuşulmasını yasaklamak, elbette ki ilkel bir tavırdır. Fakat sanki yüzlerce yıl yasaklanmış gibi propaganda yapmayın. Önceki iletimde de belirttim; 10 yılda unutulabilecek bir dil ise Kürtçe, Demek ki dediğim gibi; Sağlam ve güçlü bir dil değil... Böyle bir dili mi Eğitim dili olarak kullanacaksınız? Türkçe'ye bakın, Yüzlerce yıl ötelenmesine karşın zerre yok olmamış... Tekrar soruyorum: Kürtçe, 10 yıl gibi kısa bir zamanda unutulabilecek bir dil midir? Eğer öyleyse, bu dilin neresi bilim ve eğitim dili olabilir? Eğer öyle değilse, 10 yıl gibi bir kısa süre ne zarar vermiştir ki sanki yüzlerce yıldır yasaklanmış propagandasını yapıyorsunuz? Anadolu'da binlerce Türkmen, Osmanlılar zamanında Kürtleştirildi... Bir insan olarak, bu haksızlığın hassasiyetini taşıyor ve yaşıyor musunuz çok merak ediyorum. Gerçi bu Kürtleştirmelere rağmen, yine de Türkçe kaybolmamış, o da ayrı bir konu... Ya hu o "Dağ Türkleri" gibi bir uydurma kökene güldüğüm kadar başka bir teoriye daha gülmemişimdir sanırım. Bana hiç inandırıcı da gelmemiştir, Ve açıkçası Kürtlerin ya da diğer bir Etnik-Kökenin nereden geldiği de beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Benim kökenimin bile Etnik olarak nereye ait olup olmadığı zerre kadar umrumda değil. Kendimi, Etnik-Kökenim ile Kimliklendirecek kadar ilkel birisi olmadığımı, Çağdaş ve Demokrat bir kimsenin de kendisini Etnik-Kökeni ile kimliklendiremeyeceğini biliyorum. Bunu her türlü de temellendirebilirim. Ben, bu ülkede yaşayan insanların, ortak değerlerinin yaşatılmasından söz ediyorum. Herkes, kendi Etnik-Kökeninin dilini, istediği kadar yaşatabilir. Ancak devlet, herhangi bir Etnik-Kökenin dilini yaşatmak, korumak ve geliştirmek ile ilgili bir karar verme yetkisinde değildir. Dünyada yoktur örneği. Dil, o dili konuşan kitle tarafından yaşatılır, o kadar. 10 yıl gibi bir kısa süreli yasaklama oldu ve bu bir saçmalıktı, evet... Ancak bunu, sanki yüzlerce yıl yasaklanmış gibi sunmayın, Bu abartı, ciddiyetini yitirtiyor... Diller kıyaslanmıyor mu peki gerçekten de... Ya da gerçekte kıyaslayanlar kimler... Ortak Ulusal Değerleri reddeden ve kendisini Etnik-Kökeni ile kimliklendirmeye çalışan kimseler Pek doğaldır ki, bu eylemi zaten kendileri yapıyorlar...
-
Ülkemizdeki okullarda ana dilde Kürtçe eğitime izin verilmeli mi?
Yanıt: Devletin ne yapmasını bekliyorsunuz? "Kürtçeyi Geliştirme Enstitüleri" falan mı açmalı? Yazdıklarınızın sadece bir paravan olduğunu ve asıl amacınızın, Kürtçe'nin Resmi dil olarak kabul edilmesi talebi olduğunu düşünüyorum. Kürtçe, yapısı bakımından; ne eğitim dili, ne bilim dili, ne resmi dil ve ne de bir ortak dil olabilir... Türkçe ile yan yana koyamazsınız... İngilizce ile Kürtçe'yi nasıl ki yan yana koyamazsınız; Çince ile Kürtçe'yi nasıl ki yan yana koyamazsınız; Fransızca ya da Almanca ile Kürtçe'yi nasıl ki yan yana koyamazsınız; Aynı nedenlerden dolayı Türkçe ile de yan yana koyamazsınız... Eğri oturup, doğru konuşalım: Örneğin; Afrika'nın bir yerel dili ile Latince, Arapça ya da Farsça aynı kefede midir? Diğer kıyaslamaları siz yapın işte...
-
Kürt Milliyetçiliği ve Türkiye
Hala "Türk Kimliği Yeni birşeydir" demeye getiriyorsunuz... Yanlış anlıyorsam kusura bakmayın... Anlatamadığım şey şu: Ne Türklük yenidir, ne de Anadolu insanına "Türk" diyerek hitap edilmesi yenidir. Batı, taa Selçuklulardan beridir boşuna demedi bu coğrafyaya Turchia diye. Dolayısı ile "Yeni" dediğiniz kavramın yüzlerce yıllık kökeni, geçmişi var. Hala "Yeni" diyorsunuz. Sanki daha öncesi yokmuş gibi, birikimi ve geçmişi yokmuş gibi. Bu ifadeye katılmıyorum kesinlikle, bunu ifade ediyorum.
-
Kürt Milliyetçiliği ve Türkiye
Türk-İslamcılık, Türkiye'de bütünlük sağlayabilecek bir yapı değildir. Ben böyle bir şeyi kabul etmedim ve hiç bir zaman da etmem. Türklük, yeniden tanımlanmamıştır. Eğer tepeden yeniden tanımlanabilecek birşey olsaydı, aşiret yapısını kırmış unsurlar bile benimseyemezdi. Türklük, kendisini gerçekleştirmiştir; Tanımlanmış olmaktan çok, bir sonuçtur... Onlarca kere anlattım. Bu kimlik ne 19ncu yüzyılda birden bire ortaya çıkmıştır, Ne Atatürk ortaya atmıştır, Ne de Cumhuriyet tarihi ile sınırlıdır varlığı... Yüzlerce yıllık birikimlerin ve toplumsal değişmelerin sonucudur kendisi... Elbette öyle olunmuyor ama o kavramların asıllarını pek de bilmemek demek oluyor...
-
Tattoo Hakkında herşey
Yok beee, iğne hiçbişii yapmıyo... Biraz acıtıyo elbette ama hem o kadar acıya dayanırsın, hem de bi kaç dövmeden sonra alışkanlık yapıyo o acı
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Ya hu bana ne Gökçe Fırat'tan kardeşim, o kimdir, bana ne? Onu okuyacak olsam, size sormazdım değil mi? O zaman bırakın tartışmayın ve Gökçe Fırat'ı çağırın, onunla tartışalım... Hayret birşey yaaa... Böyle birşey görmedim daha önce!
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Söylediklerimi kimin kabul edip edemediği Ya da bu tür söylemleri kimlerin kullandığı ilgilendirmiyor beni. Benim çizgim bellidir, söylediklerim açık ve nettir. Söylediklerim yanlış ise, Ben söylemlerimi, nasıl tarihsel kökenlerine inerek temellendiriyorsam, Sizde aynı biçimde çürütünüz. Çürütebiliyorsanız... Size de yeniden açıklamak zorunda bırakmayın tüm süreci. Altı tutarlı ve verimli bilgiler ile dolu olmayan, Sırf söylemden ibaret olan bu türlü yanıtları ciddiye almıyorum. Ben size o kadar bilgi vereceğim, savımın altını dolduracağım; Siz onlara dair tek bir karşı-bilgi vermeden; "Bu söyledikleriniz kabul edilemez" deyip, kestirip atacaksınız... Sonra da benden tartışma etiği bekleyeceksiniz... Böyle olmaz! Siz, "Söyleminiz kabul göremez" dediniz diye, Anında çürümüyor ne yazık ki bir gerçeklik... Söylediklerimin harfi harfine arkasındayım. Türklüğün bir Ulusal Kimlik, Kürtlüğün ise bir Etnik-Köken'den ibaret olduğu Toplumsal ve Tarihsel, Kavramsal bir gerçekliktir. Bunu, defalarca anlattım, açıkladım. Katılmıyorsanız, ithamlarda bulunmak yerine, Savıma aynı biçimde; tarihsel, toplumsal ve kavramsal derinlikte yanıt veriniz. Söylediğim biçimde değillerse, niçin öyle olmadıklarını ya da olamayacaklarını anlatınız. Dikkat ederseniz; Gerek uçanşahin, gerek Diyarbakırlı vs. gibi arkadaşlar Söylediklerimize, yalnızca, bilgiye dayanmayan ve sözde reddiyeler içeren söylemlerle karşılık veriyorlar. Daha da acısı; reddettikleri şeyleri de yanlışlayamıyorlar Çürütebilecek bilgi! vermekten kaçınıyorlar. Neden acaba? Neden hep böyle bir eksiklik doğuyor ve biz hep bunu talep etmek zorunda kalıyoruz? Yazdıklarım açık ve nettir...
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Bence "Bularin tümü burada bizlere "demokrasi" ögretmeye calisiyorlar." demeden önce, Söylem sahibinin söylemlerinin temelsizliğini çürütmeniz gerekir. Çürütemediğini ve söylemlerinin gerçek olmadığını kanıtlamadığınız sürece, Söyledikleriniz hep havada kalır... Buyrun, yanıtlayın ve demokrat olduğunuzu kanıtlayın... Yazı, Kürt Irkçılığının, PKK'nın, DTP'nin ve sizin tavırlarınızın haksızlığını ortaya koymaktadır. Size düşen, yazıyı olumsuz itham etmek yerine, Yazının imlediğinin doğru olmadığını kanıtlamaktır; Kanıtlayabiliyorsanız... Kanıtlarsanız, biz de kabul ederiz elbette...
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Süper yaaa, ben bunu farketmemiştim Peki Diyarbakırlı hangi kesimi temsil ediyor da onların adına konuşuyor?
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Daha da birşey demiyorum... Yeterince açık ve net değil mi? Bu bir Etnik-Milliyetçilik değil midir? Aynısını ben söyleseydim: Demokratik olmamakla, Hümanist olmamakla, Irkçı olmakla nitelenirdim... Ancak bir Kürt söylediğinde: Demokratik hak oluyor, Hümanist kaygılarla söylenmiş oluyor, Evrensel Hak Arayışı olmakla niteleniyor... İşte sizin demokrasi ve hümanizm anlayışınız budur.
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Kendime özgü ve inandığım iddialar ise eğer, bunların, benim iddia ettiğim gibi olmadıklarını "Bence" ifadesini kullanmadan, tarihsel bir gerçekliklerine dayanarak anlatır mısınız? Şu söyleminizi ayrıntılayalım mı? "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan herkes Türk'tür" anlamına geliyor, kırmızıladığım tümceniz, öyle değil mi? Ancak mavilediğim tümcenizde şu anlam yatıyor: "Kürt, Kürttür, Türk Türktür..." Yanlış mıyım? Bu bir çelişki midir? Yoksa bir kafa karışıklığı mıdır? Bu sorum ne ise de; Ben sizden, önceki iletimdeki sorularıma kesin bir yanıt vermenizi bekliyorum... Hiç kimsenin Etnik-Kökenine laf ettiğimiz yok. Herkes, Etnik-Kökenine sahip çıkmak, dilini geliştirmek ve kültürünü sürdürmek hakkına sahiptir... Bunu eleştirmeye kimsenin hakkı da yok. Devletin bu konudaki tutumunun nasıl olması gerektiğini de söylemiştim, anlatmıştım. Karşı olduğum şey; Etnik-Köken Milliyetçiliği yapmanın yani Etnik-Kökeni bir kimlik haline getirmenin, toplumlar arasında bölünmeye neden olduğudur. Bu çok açık ve nettir. "Kürtlüğü" bir kimlik olarak edinmek demek, o Etnik-Kökeni kimlik edinenlerin toplamının "Biz Kürdüz" demelerine, Sonrasında da, örneğin, "Siz Çerkezsiniz", "Siz Lazsınız", "Siz Türkmensiniz" demelerine ve ayrışmalarına neden olmaz mı? Çünkü baksanıza, kendisini, toplumun diğer tüm unsurlarından ayrı olarak nitelendirmeye öykünen bir kimliklenme çabası var. Kimlik nedir? Bireylerin ve kitlelerin, toplum içerisinde, o toplum karşısında edindikleri benlik tanımlamasıdır... Toplumun tüm bireyleri, birbirlerine "Ben Türküm, Biz Türküz" gözü ile bakarken, Birilerinin çıkıp "Beni Türk değilim, benim Kimliğim Kürttür" demesi, Etnik-Milliyetçilik değil midir? Bana birisi de çıkıp, Kürtlüğün, Etnik-Unsur olMAdığını... "Türklüğün de" Irk olmaktan çıkıp, Ulusal bir tanımlama olmadığını niçin kanıtlamıyor? Onlarca iletide bunun ispatlanması çağrısını yaptım ama kimseden, polemiklerden başka çıt yok! Ancak, köşeye sıkışılınca, Türkiye'nin Türban ve Alevi olgularına kayma yapılıyor, o kadar... Ya da taş atan çocuklardan söz ediliyor! Konunun ve tartışmanın çapına bakar mısınız? Söylediğim gibidir: Kürtlük, bir Etnik-Köken'dir ve "Kürtçülük/Kürt Kimlikçiliği" bir Irkçılık/İlkel Toplumsallaşma tipidir... Türklük, bir Ulusal Kimlik'tir ve "Türkçülük/Türk Ulusal Kimlikçiliği" bir Modern Toplumsallaşma tipidir... Sorun, kitlelerin ve kişilerin, Modernleşme kaygısında olup olmamasıdır ve başka da birşey değildir... Kürtçü kesim, bunun farkına vardıkları an birçok sorun hallolacaktır, merak etmeyin... Ben, kimsenin kendi Etnik-Kökenini unutması gerektiğini söylemiyorum. Ancak kimse, toplumsal ilişkilerinde, Etnik-Kökeninin kaygısına düşmemeli ve Etnik-Kökenini Kimlik olarak edinmemeli. Düşünün; Ben şu an, Türkmen kökenimi bir kimlik olarak ediniyor olsaydım, sizce, size, Türkmen olup olmadığınız bazında yaklaşmaz mıydım? Ve eğer bu kaygı ile yaklaşıyor olsaydım, yani kimliğimi Türkmen olarak tanımlasaydım, Siz de kendinizi, kendi Etnik-Kimliğiniz ile tanımlamak durumunda kalmaz mıydınız? Eğer Etnik-Kökenimizi, Kimlikleştirecek kadar önemsiyorsak, bizimle aynı Etnik-Kökene sahip insanlarla daha sık toplumsallaşmamızı, diğerlerini ötelememizi getirmez mi bu süreç? Kimsenin, kendi kökenini yaşatmasına lafım yok, bana ne!? Ben de kendi Türkmen kökenimin kültürünü yaşatıyorum... Ancak bunu bir kimlik sorunu haline getirip, başkasına da Etnik-Kökeni ile yaklaşmıyorum... Kendimi Türkmen olarak da tanıtmıyorum, çünkü bu, karşımdakinin de kendi Etnik-Kökeninin kaygısına düşmesine neden olur; Kaldı ki, Etnik-Kökenimin övünülecek ya da utanılacak bir özellik olmadığını biliyorum. Kürtlük de utanılacak ya da övünülecek birşey değil... İşte tam olarak bu yüzden, kendisini Kürt, Türkmen, Çerkez, Laz ya da bilmem ne olarak tanıtan ve kimliklendiren çabaların temelsiz ancak tehlikeli olduğunu söylüyorum. "Bilmem ne" diyorum, çünkü herhangi bir Etnik-Kökenden olmak, modernite ve demokrasi açısından zerre kadar önemli değildir. Fakat, kendisini Etnik-Kökeni ile tanımlamak, çok büyük toplumsal ayrılıklara yol açar... Avrupa'da, gittikleri ülkelerin vatandaşlığına geçmiş Türk kökenli unsurların kaygıları, Türkiye'de, Türkiye'ye uyum sorunu çeken Kürtler kadar ilgilendirmemektedir beni. O unsurlar, seçimlerini yapmışlar ve Türk Uyruğuna sahip olmaktan vazgeçip yani Türk olmaktan vazgeçip, başka bir uyruğu seçmişlerdir. Dolayısı ile kaygıları varsa, içinde bulundukları toplum ile ilgilidir bu kaygı, benim ile ilgili değildir. Türkiye'de aslında Kürtçe, bir sorun yaratmaz ve yaratmamalı. Ancak, özellikle, 80 sürecinde, siyasi kaygılarla büyük bir hata yapılmış ve dil engellenmiştir, Bu da, sanki yüzyıllardır o dil yasaklanıyor gibi propagandasının yapılmasına karşın, 10 yıl kadar sürmüştür. Bu yanlış bir uygulamadır elbette. Sorun, Kürtçenin konuşulması değildir ve batıda 80ler boyunca da konuşuldu bu dil, yasaklanmasına karşın. Hem de, örneğin benim olduğum il'de, bizim oturduğumuz mahallelerde çoğunluk Kürtçe konuşurdu. Kürtçe'nin bir sorun haline geliyorsa, Bunun nedeni, Kürtçeyi bir bayrak haline getirenlerde aranmalıdır. Çünkü, başlı başına ayrılık kaygısı ile yapmaktadırlar bunu.
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Bana şimdi gelip de Türbanlılardan söz edip, konuyu sonra Kürtlere bağlama... Her zamanki benzer taktik... Lafta sıkışılınca konuyu ya Alevilere getiriyorsunuz, ya Türbana... Modernlikten söz ettiğim, yasal ve hukuki eksiklikler değildir... Size Türban'ın ne kadar modern bir giyim türü olup olmadığını sorarım öyleyse! Ben size "Modern Toplumsallaşma Biçimleri"nden söz ediyorum... Ne derseniz deyin, bu tarihsel gerçekliği değiştiremezsiniz... Konuyu istediğiniz yere çekin; Söylediklerim açık ve nettir... "Ulus-Devlet", bugün için en modern toplumsallaşma biçimidir. Modernleşmek kaygısındaki bir insan, bu bağı gönülden ve isteyerek benimser. Ve aynı kaygıdaki bir insan, daha modern bir toplumsallaşma biçimi ortaya çıktığında, Ulus-Bağı, bu yeni bağ karşısında daha ilkel kalacağı için, O yeni ve daha modern toplumsallaşma türünü benimseyebilir, kabul edebilir, içselleştirebilir. Bunu ben de yaparım, devrimci ve ulusalcı/çağdaş olduğunu bildiğim her aklı başında insan da yapar. Çünkü toplumsal kaygılar, Etnik-Kaygılardan çok daha üstün ve modern kaygılardır. Ve istediğiniz kadar kabul etmeyin: Türklük, bir Ulusal bağı tanımlar... Kürtçülük ve Kürt Kimliği edinme çabası da, Ulusallık'dan daha ilkel bir toplumsallaşma çeşidir. Aynen Aşiret yapısı gibi... Bu, tarihsel bir gerçeklik olarak karşımızdadır... Gerisi ise ayrıntıdır... "Kimlik"in ne olduğu, "Ulusallık"ın ne olduğu, "Türklük"ün, kendisini ulusallık açısından nasıl gerçekleştirebildiği, "Kürtlük"ün nasıl hala Etnik-Aşiret/İlkel bir toplumsallaşma türünde sıkışıp kaldığı ve kalacağı çok büyük bir gerçeklik olarak karşımızdadır. Bu gerçeklik ile ömür boyu yaşamanız bir yana, Sizden sonra da bu gerçeklik yaşamaya devam edecektir... Yüzlerce yıllık olgular ve gerçekleşmi kavramlar, Siz onları anlamazdan geliyorsunuz, kabul etmiyorsunuz ya da arada kaynatıyorsunuz diye Gerçekliklerini yitirecek değillerdir... Size tek söylediğim şey; Kürtlerin toplumsallaşma yapılarının ve Kürt Kimliği edinme kaygısının Etnik-Milliyetçilik/Irkçılık demek olmadığını bana kanıtlayınız... Kürtlerin bir "Ulus" olabilecekleri gibi bir gerçeklik var ise eğer, bunu da kanıtlayınız... Ve bu bağlamda, Kürtleri temsil ettiğini söyleyenlerin taleplerinin, gerçekten demokratik kaygılar ile olduğunu da ispatlayınız... Tarihsel olarak anlatmanızı istiyorum. Bana; "yok efendim devlet şunu yaptı, yok efendim bir toplumun şu şu hakkı vardır" gibi göreceli ve kesin olmayan, temelsiz söylemlerle gelmeyiniz... Bir tartışma, o tartışmayı sonuca bağlamak için yapılır, anlaşmazlığı sürdürmek için yapılmaz... Bu çerçevede tartışalım... Siz, söylediklerimi anlamlandırmak çabasında değil, yanıt veremedikçe, topu taça atmak niyetindesiniz...
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Açıkçası ben, sayfalarca yazmaktan usandım... "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, vatandaşlık bağı ile bağlı olan her vatandaş; Türk'tür." Yeterince açık mı? Kimse, kimseye zorla kimlik dayatmıyor... Bu ülkenin kuruluş ilkeleri bellidir... Bü ülkenin sahiplendiği Türk Ulusal Kimliği'nin kökeni bellidir... Daha ilkel bir toplumsallaşma biçimi gerçekleştirmek isteyen, buyursun, gerçekleştirsin... Ulusal kimliği reddetmek kadar mümkün ve doğal birşey yoktur; Bakın, forumda da örneğini görebilirsiniz... Çünkü "Ulusal Kimlik", sizin birlikte yaşama azmi güttüğünüz topluma karşı olan benlik kaygınız ve toplumsallaşma güdünüz ile ilgilidir. Size daha net sorayım: Diyelim ki Kürtler bugün bir devlet kurdular... -Bu devlet Etnik-Kökene dayalı bir devlet mi olur? -Yoksa, Ulusal bir kimliğe dayalı bir devlet mi olur? -Etnik-Kökene/Irk'a dayalı bir toplumsallaşma mı daha moderndir? -Yoksa, Etnik-Kökenlerin kimlikleştirilmediği ve kimselerin kendisini ya da başkasını Etnik-Kökenleri ile tanımlamadığı, ortak Ulusal bir Kimliğin oluşturuğu toplumsal bağ mı? "Niçin Türk adı?" "Türk adı Etnik-Köken adını tanımlamıyor mu?" diye sorabilirsiniz... Hayır, Türkiye'de "Anadolu Türkü" denilebilecek bir Irk Tipi yoktur... "Türk Irkı" dediğimiz ırkın tipolojisine baktınız mı hiç bilmiyorum; İncelerseniz, bugün Anadoluda, kendisinin Türk Irkından geldiğini söyleyenlerin çoğunun o tipolojiye uymadığını ve Akdeniz İnsanı tipolojisine uyduğunu görürsünüz; Yani Anadolu'nun yerli halkı ile kaynaşıp, ırksal özgünlüklerini büyük oranda kaybetmişlerdir. Yörükler hariç; ki onlar da kendilerini "Türk" olarak değil; Türkmen, Yörük, Manav ya da daha özelde, kaybolmuş boylarının adlarıyla adlandırırlar... Bu sürecin bir başka yönü de Osmanlı'nın Türkmen Aşiretlerini dağıtmasıdır. Aşiretleri dağıtılan Türkmenler, elbette ki başka bir toplumsallaşma modeline ihtiyaç duyacaklardır. Buna doğru olan birikim de Ulus kimliğini oluşturacak yapının temellerini atmıştır. "Türk Olmak", yüzyıllar içerisinde artık bir "Irka Mensubiyet" anlamını taşımaktan ayrılmıştır ve bu bölgede yaşayan, sonuçta da bu devlette yaşayanları niteler hale gelmiştir. Neden "Türk" adı seçilmiştir? Çünkü, İmparatorlukların yıkılıp Ulus Devletlerin kurulduğu bir dönemde, Anadolu'daki kitleye verilecek en gelişmiş ve tarihsel olarak da kendisini gerçekleştirmiş tek kimlik, Türklük kimliğidir. Kaldı ki bu kimlik, tepeden inme bir biçimde de verilmemiştir. O süreçte, kurtulma kaygısındaki her Anadolu halk kitlesi, bu kimlikte doğal olara buluşmuşlardır. Süreç sonunda da bu birliktelik Toplumsal ve Anayasal olarak "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı" olarak tanımlanmıştır. Eğer bir kimse "Türk Olmak"tan hoşnut değilse, Bunun yöntemi çok kolay: Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı'ndan çıkar, gider başka bir Uyruğa geçer... Budur... Bu bağlamda şöyle karşılaştırın: Bir kimse Türk olmaktan çıkabilir mi? Evet, yeryüzünde her insan, ait olmak istediği Ulusu seçmek hakkına sahiptir... Bir kimse Kürt olmaktan çıkabilir mi? Hayır, hiç kimse doğacağı ırkı seçemediği gibi, o ırktan da ayrılamaz... Yine buradan hareketle: Ulusal kimlik mi daha modern bir toplumsallaşmadır? Yoksa Etnik-Kimlik mi? Unutmayın, kimlik, diğer bireyleri tanımlama ve kendinizi tanımlamanız ile ilgilidir. Ben kendimi Etnik-Kökenim ile kimliklendirme çabasında isem eğer, Sizi de Etnik-kökeninize göre kimliklendirme kaygısındayımdır... Çünkü, kendimi, sizden ayırmak, ayrı tanımlamak niyetindeyimdir... Oysa Ulusal Kimlik, Etnik-kimliğin üzerinde, birleştiricidir. Ve hala Ulusal Kimliğin üzerinde bir toplumsal bağ kurulabilmiş değildir. Daha modern bir bağ kurulduğu an, ona geçeriz, hiç sorun değil... Sanırım yeterince açık ve net...
-
Ülkemizdeki okullarda ana dilde Kürtçe eğitime izin verilmeli mi?
Kürtçe, 10 yıllık bir süreçte yasaklanmış bir lehçedir. Eğer lehçeniz, 10 yıl gibi bir sürede, Kürtlerce unutulabilecek bir lehçe ise Unutulmaya değerdir belki de... Türkçe, Osmanlı devleti tarafında, yüzlerce yıl boyunda ötelendi... Benimsenmek bir tarafa, görmezden gelindi... Sarayda, halkın konuştuğu Türkçeyi konuşan, Sanatta, halkın konuştuğu Türkçeyi kullanan, Yazışmalarda, halkın kullandığı Türkçe ile yazışan bir Osmanlı değildir bu... Hatta öyle ki, Türkçe konuşanlar aşağılanmışlardı da... Kürtler kullanılarak, o Türkmenler, Kürtleştirilmişlerdir de... Ancak bakın, 700 yıla karşın hala Türkçe sapasağlam ve bir Ulus Dili olarak karşımızda... Yapısı hala aynen korunuyor... Konuşanı da hiç azalmamış, aksine konuşanı, çok sağlam konuşuyor... Bunu neye karşın yapıyor Türkçe? Yüzlerce yıl ötelenmesine, Eğitilmemesine karşın... Osmanlı'da, Türkçe eğitim veren bir kurum var mıydı? Osmanlı'da halkı eğiten bir kurum var mıydı? Osmanlı Türkçe üzerinde baskı kurmamış mıydı? Peki, Türkçe unutulabildi mi? Hayır... Eğer Kürtçe, gerçekten bir dil ise; 10 yılda unutulabilecek bir dil midir? Eğer 10 yılda unutulabiliyor ise; gerçekten bir dil midir? Ve bir kitle, gerçekten bir dili varsa, 10 yılda bu dili unutabilir mi? Bakın örneğin Çerkezlere... Yüzyılı aşkın süredir, ülkelerinden sürülmüş olmalarına karşın, O sürgün, onlarda belirli bir ortak bilinç oluşturmuşdur Ve bu bilinci Türkler ile kaynaştırabilmişlerdir. Ve bugün, o sürgüne karşın, hala dillerini sapasağlam korurlar... Kürtçe ise... Dediğiniz gibi işte... 10 yılda unutulabilir bir lehçe... Şunu kabullenmelisiniz: Kürtçe ile ilgili yargılarınız çok duygusal... Kesinlikle duygusal... Bugün, Windows Kürtçe bir Windows İşletim Sistemi çıkarsa, %100 eminim ki Kürtlerin çoğunluğu ve Zazaların hepsi, kesinlikle Türkçe kullanmaya devam edeceklerdir... Çünkü Kürtçe, sandığınız gibi ortak kimlik yaratabilecek bir dil olmadığı gibi, bildiğiniz gibi 10 yılda tükenebilecek de bir dildir... Senede, bir çok yerel kültür ve bununla birlikte yerel diller de yok oluyor... Senede, bir çok yerel kültür ve bununla birlikte yerel dil de birbirine benzeşiyor... Türkçe bile diğer dillere benzeşiyor, alıp veriyor ve böylelikle üretiyor... Bir dilin gelişmesinin en önemli koşulu da budur... Kürtçe ne alıyor, ne veriyor, ne de üretiyor... Böyle bir dil, yok olmaya mahkumdur... Etnik-Milliyetçilik kaygısında olan Kürtler, dillerini ve kültürlerini aslında kapattıklarının farkında değiller... Hani bir sürü "Kürt Aydını" (aydın'ın etniği olmaz ya, neyse) vardı? Onlar niçin geliştiremediler ve ürettiremediler Kürtçeye? Neden hala bir Kürt, başka bir yöre Kürdünü anlayamıyor? Kürtçenin yatkın olmamasından olmasın bu? Kaygınızın nedeni de, bu gerçeği kabul edemiyor olmanızdan olmasın?
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Türkiye'de 20 Milyon Kürt yoktur... Olsaydı bile onların adına konuşamazdınız... O zaman sizinle bir ortak yanımız yok... Araplar; henüz Uluslaşamamışlar ve modernleşememişler, büyük oranda Ümmet anlayışı ve temelde de yine kavim anlayışı ile toplumsallaşmalarını sürdürmektedirler... Kürtler; henüz Uluslaşamamışlar ve modernleşememişler, çok büyük oranda Aşirete dayalı ve yine belirli oranda Dinsel yapılanma ile toplumsallaşmalarını sürdürmektedirler... Türkler; Aşiret sistemlerini 16ncı yüzyılda kaybetmişler, toplumsallaşırken dinsel yapıya katı bir biçimde bağlı kalmamışlar, ırksal toplumsallaşmalarını yitirmişler ve sonuçta Ulus olarak Türk adını gerçekleştirmişlerdir. Arap ve Kürt ile Türk'ü aynı kefeye koyamazsınız... Tarihsel ve kavramsal olarak yanlıştır bu... İlk ikisi sizin Etnik-Kökeninizdir... Üçüncüsü sizin vatandaşlık bağınızı tanımlar... İlk ikisinden birisine aitseniz, bunu seçemezsiniz... Üçüncüsüne ait olup olmamayı seçebilirsiniz... İlk ikisi İlkel toplumsallaşma biçimlerine göre yapılanmıştır... Üçüncüsü modern bir toplumsallaşma biçimidir... Yani aradaki fark, yüzyıllar kadardır... Galileo öyle birşey demiş olsaydı, kellesi çoktan alınırdı... Zaten dünyanın, güneş etrafında döndüğünü söylediği için, öldürülmek üzere yargılanmış; Ve bu söylediğinden vazgeçtiği, Dünyanın aslında dönmediğini kabul ettiği için öldürülmekten kurtulmuştur... Yukarıda söylediğini iddia ettiğiniz sözü, söylememiştir... Bunda bile eksik bilgi sunuyorsunuz...
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
Nasıl oluyor da bütün Kürtlerin böyle düşündüğü kanısına varabiliyorsunuz? Bakın, çok açık ve net olarak, kavramları özetleyeyim: Kimlik: Toplumun, bireylerine yüklediği ve bireyin de toplumdan kazandığı, o toplum içerisindeki duruşudur, öz niteliğidir. Ulusallık: Etnik ve Dini kökenler üzerinde, farklı Etnik ve Dini kökenlere sahip kimselerin, birbirlerini ve kendilerini Etnik ve Dini köklere göre kimliklendirmeden, böyle bir ayrıma gitmeden, birlikte yaşama azmi ile oluşturdukları, modern toplumsal bağ biçimi. Bir adın, Ulus adı olabilmesi için belirli şartlar vardır ve Türk adı, yüzyıllardan beridir bu şartlara maruz kaldığı için bir Ulus Kimlik olabilmiştir. Kürtlük: Etnik bir kavramdır ve kimliğini "Kürt" olarak niteleyen bir kimse kesinlikle Irkçıdır. Çünkü Kürtlük, Etnik bir kökeni niteler. Kimliğini Kürt olarak tanımlayan kimse, kendisinin, içinde bulunduğu toplumun, iletişime geçtiği bireylerin Kürt olup olmadıklarını da önemsediği için kendisini Kürt olarak kimliklendirmeye çalışır. Etnik-Milliyetçi bir kimlik kazanma eğilimi vardır. Modern olmayan, Ulusal bağdan daha ilkel bir toplumsallaşma kaygısı taşır. Türklük: Türklük, Anadolu'da, tarihsel, kavramsal ve resmi olarak bir Irk adını değil, yine aynı özellikler ile kendisini gerçekleştirebilmiş olan Ulus adını niteler. Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı, Türk olmak için yeterlidir. Irk'ı nitelemez. Modern bir bağdır. Sorun, çağdaş olup olmamayı gerçekten isteyip istememektedir. İki-üç dil bilmekle ya da avrupada okumakla bile çağdaş olunamıyor. Bilgisayar bile kullanabilmek ve hatta bilmem ne mühendisi olmak da çağdaşlık için yeterli değildir. Çağdaş olabilmek için, toplumsallaşma biçimlerinde modern olguları, kavramları ve çağdaş toplumsal yapılanmaları sindirebilmek, kabullenebilmek, anlayabilmek gerekir. O yüzden Ulusal Bağ'ın üzerinde, daha modern bir bağ geliştiremeyen, tanımlayamayan, gerçekleştiremeyen herhangi bir birey, toplumsal kimlik olarak ulusallığını gerçekleştirememiş ve Etnik unsur olarak kalmış bir Etnisitenin adını kabullenmek kaygısındaysa, bu toplumsallaşma biçimi modern değildir, çağdaş değildir, ortaçağa aittir, bugünün toplumsallaşmalarından daha ilkeldir. Eğer "Yok kardeşim, ben kavrayamıyorum çağdaş olabilmeyi. Benim işim gücüm ırkçılık yapmak, modern-ulusal değerleri reddetmek, etnik ve ilkel bir kimlik edinmek" söyleminde bulunmak ise derdiniz, söyleyecek daha başka laf bulamıyorum; anlatamıyorum... Etnik olarak elbette ki Kürtsünüz, bunda birşey yok, buna karşı çıkan da yok... Ancak vatandaşlık bağı ile bağlı olduğunuz devlet bünyesinde Türk'sünüz... İster bunu sindirin, ister sindiremeyin... Eğer, Türk olmak size rahatsız edici gelliyorsa, Söylemleriniz ile reddettiğiniz şeyi eylemsel olarak da gerçekleştirebilirsiniz Ve bu devletin vatandaşlığından çıkıp, başka bir devletin vatandaşlığına geçebilirsiniz... Bizim için zerre sorun yok bu konuda... Eğer öyleyse, bunu niçin yapmıyorsunuz? Hayret birşey... Merak etmeyin, size "Türk" demeye hevesli değiliz... Hatta bu kimliği reddedenlerin ve Etnik-Kökene dayalı, modern olmayan bir kimlik edinme çabasındaki ve kavrayabilişindeki kimselerin, Bu kimlikle yaşamlarını sürdürmeMElerini elbette ki hoş karşılarım. Ne diye hoşlanmadığınız bir kimliği edinesiniz ki? Ben açıkça söylüyorum; Eğer Türk olmaktan rahatsızsanız, çok kolay, çıkın vatandaşlıktan ve başka bir uyukluğa geçin... Bana ne, bize ne? Ulus dediğimiz topluluktaki bireyler, kendi kimliklerini "Etnik-Kökenlere" göre biçimlendirmezler. Ortak bir kimlik edinirler ve ortak duyguları paylaşırlar... Geçmişte, birlikte yaşamış, bugün birlikte yaşayan ve gelecekte de birlikte yaşama azminde olan bir kitledir... Çok belli ki sizin ve eğer öyle ise Kürtlerin, Türk Ulusu ile birlikte yaşama azmi ve heyecanı yok... Çok belli ki siz ve eğer öyle ise Kürtler, Etnik-Kimlik oluşturma çabasındasınız... Abi, öyleyse "Ya sev-ya terket" denildiğinde neye kızıyorsunuz? Ya hu hem sevmiyorsunuz, Hem bu Ulus-birliğe, çağdaş toplumsallaşmaya ayak uyduramıyorsunuz, Hem kendinizi illa ki Irkınızla kimliklendirmeye çabalıyorsunuz, Hem de böyle denilince kızıyorsunuz... Size, devlet "Haa, sevmiyor musun? al o zaman şu toprağımı, haydi ırkına dayalı olarak devletleş" mi diyecek? Ya da siz istiyorsunuz diye, Ortaçağ'daki gibi Klanlara/Aşiretlere dayalı ilkel toplumsallaşma mı gerçekleştirecek? Sizn derdiniz modernleşmek ve çağdaşlaşmak mı, değil mi? Hayır onu bırakınn bir kenarıya; Etnik-Milliyetçilik yapanlara da kızıyorsunuz bir de... Ee Etnik-Milliyetçiliğin en alasını, Etnik-kökeninizi kimliklendirmeye çalışarak siz yapmıyor musunuz? Kendisini, Etnik-Kökenleri ile kimliklendirmeyen, bu ulusun diğer unsurlarının; Kendinizi, Etnik-Kökeniniz ile kimliklendirerek; Size, Etnik-Kaygılar ile yaklaşmalarına neden olmuyor musunuz? Laz'ı, Çerkez'i, Boşnak'ı, Pomak'ı, Arnavut'u, Yörük'ü hep birlikte "Yok kardeşim, biz Türk Ulusal kimliği'ni benimsiyoruz. Etnik-Kökenimiz bizimdir, ancak kimliğimiz Türklüktür" Diyerek aynı noktada, aynı hisleri paylaşıyorlar ve birbirlerine kin ve düşmanlık beslemiyorlar. Ancak Kürtlere bakıyoruz; "Yok efendim, biz kendimizi Etnik-kökenimiz ile kimliklendiriyoruz; Biz Kürt'üz, Türk ulusal kimliğini kabul etmiyoruz" diyorlar... Sindiremiyorlar... Ya hu öyleyse, siz kendinizi Türk Ulusundan saymıyorsanız, Türk Ulusunun diğer unsurları, niçin size sempati ile yaklaşsın? Niçin sizin sorunlarınızı paylaşsın, halletme kaygısı gütsün? Siz araya ayrıklıık ekince, o insanlar niçin sizin kaygılarınızı önemsesin, sizi kendisinden görsün? Siz hiç, Türkiye'de; Çerkez'den nefret eden Yörük, Laz'dan nefret eden Yörük, Yörük'den nefret eden Çerkez veya Laz vs... Yani, Kürtler dışında, birbirinden nefret eden Etnik-Unsurlara rastladınız mı? Ben o kadar çeşitli Etnik-Unsur tanıdım hayatımda, Hepsinin yaşam alanlarına girdim... Hepsinin ortak yanları da Kürtlere bir karşıtlık beslemeleri Ve hepsinin de aynı kaygılarla, aynı hislerle bunu beslemeleriydi... Ancak hiç, Kürtler dışında birbirinden nefret eden unsura ratlamadım... Siz o insanlara Etnik-Kaygılar ile, Etnik-Tanımlamalar ile yaklaşın... O insanlar size aynı şekilde karşılık verdiğinde de "aman efendim, Türk Milliyetçileri bizim kimliğimize saygı duymuyor, ırkçılık yapıyorlar, demokratik hakkımıza saygı duymuyorlar" diye bağırın... Olur mu? Böyle bir insaf örneği olur mu? Ne istiyorsunuz siz? Arapların düşmanlığını kazanıyorsunuz... Türklerin düşmanlığını kazanıyorsunuz... Coğrafyadaki tüm Etnik-Unsurların da düşmanlıklarını kazanıyorsunuz... Hem de bunları Batı'ya yaslanarak yapıyorsunuz... Ya hu, birgün Batı gidecek, Amerike eskisi gibi olamayacak... Bu kadar düşmanlık tohumu yeşerttiğiniz, kin beslediğiniz coğrafyada nasıl yaşayacaksınız, söyler misiniz? Nasıl sürdürebileceksiniz varlığınızı? Kim sevecek sizi? Çevrenizde bir ur gibi düşmanlıklar büyütüyorsunuz, nasıl telafi edeceksiniz bunları? Ermeniler bile, onların kendi topraklarından saydıkları coğrafyayı benimsiyorsunuz diye size karşıtlar... Kaldı ki Azeriler ya da diğer unsurlar da sizin kara kaşınızı, kara gözünüzü seviyor olsun... Haydi, devletsel çıkarlar bir yana ama toplumsal olarak bu kadar kin büyütüyorsunuz... Bunun getirisi ne olur, hiç düşündünüz mü? Birgün, sınıfındaki kızlarla hiç anlaşamayan bir arkadaşıma, kuzenim şöyle demişti: "Eğer hiçkimse seninle anlaşamıyorsa, belki de sorun sendedir; niye herkes birden sorunlu olsun?" Çok büyük çelişkiler taşıyorsunuz... Çok büyük eksiklikleriniz var... Çok büyük ve telafi edilemez... Yeryüzündeki, bütün Ulusal temelli devrimleri inceleyin... Bütün Ulusal toplumsallaşma çeşitlerini inceleyin... Bütün modern toplumsallaşmaları inceleyin; Kürtlerin kültürel ve toplumsal yapılarının uyum sağlayabileceği tek bir tane bile Devrimsel süreç ya da Ulusallaşma olgusu göremezsiniz... Boşuna çaba harcamayın, Kürtler; Millet değillerdir, olamazlar, yapamazlar... Tarihsel olarak bu mümkün değil... Hiçbir devrime ya da olguya uyum gösteremiyorlar... Anlatamıyoruz: "Benim Kimliğim Kürttür" demek, Irkçılıktır... Tüm kavramları bilimsel olarak koyalım ortaya, karşınıza çıkacak tek sonuç budur...
-
KÜRTÇE'YE RESMİ DİL YOLU AÇILDI
"Kürt Halkı" dediğin kitle zaten tarihsel ve toplumsal olarak "Türk"türler, "Türk Kimliği"ne sahiptirler, "Türk Ulusunun" bir parçasıdırlar... Dolayısı ile "Kürt Halkının Türk Halkı ile sorunu yoktur" demek, kendi içerisinde, bu konulardan anlayan bir kimseden beklenemeyecek kadar büyük çelişkiler barındırmaktadır...
-
Kürt Milliyetçiliği ve Türkiye
Elbette ki sahip çıktığım bir Kimlik var; Bu da: Türk Ulusal Kimliği'dir... Toplum içerisinde bireyin edindiği "Kimlik", o toplumun, tarihsel süreç içerisinde edindiği kimliğe dair, bireye yüklediği bireysel kimlikdir. Birey, geçmişte bu kimliğe sahip olup olmamayı sürdürme kararında bulunamazken, Günümüz modern Ulusal Kimliği'nde, bu kimliğe sahip olup olmamayı sürdürme kararında kendi iradesini kullanabilir. Bu ne demektir? İlkelden moderne doğru toplumsal kimlik, ilk olarak; Klan ve Din gibi katı-ilkel toplumsal bağlara göre olmuştur. Birey, ya bu klandan veya dindendir; ya da değildir. Eğer, örneğin, o dinden ise; O dinden, yani o dine göre toplumsallaşmış o kitleden/cemaatten ayrılma özgürlüğüne sahip değildir. Örneğin, günümüze kadar her dini toplumda, dinden çıkmak demek, o dinsel toplumdan da çıkmak demektir Ve cezası ölümdür. Dinden çıkmanın cezasının ölüm olmasının nedeni, Dinden çıkan kişinin, toplumsal olarak zaten kaybedilmiş bir kişi olmasından dolayı Yaşamının artık, o toplum için, değer taşımamasıdır... Buna istediğiniz kadar ilahi bir anlam yükleyin; Toplumsal olarak gerçekliği, budur... Benzer bir şekilde, üyesi bulunduğunuz klan/aşiret/kavim'i de terkedemezsiniz... Kan bağınız ile bağlısınızdır... Ayrıldığınız anda, hain/haram-zade ilan edilirdiniz... Örneğin, şecere çok önemlidir. Şeceresi'nin hangi Aşirete dayandığını bilmeyen bir kimse; küçümsenir... Bir Aşirete üye olmak, önemlidir, değerdir, değerlidir. O yüzden iki Kürt karşılaştığında, Aşiretlerini önemserler ve sorarlar... Memleketçilik dediğimiz olgu da bunun bir başka yansımasıdır... Klanını unutmuş kimseler, en yakın anlamı ile Hemşehricilik yaparlar... Onu da yapmaz ise kimliğini Etnik-Kökeni ile tanımlar... Daha yakın bir tarihe gidersek; Feodal Bey'e bağlı kitleler de, o feodal beyden öyle kolay kolay ayrılamazlardı... Biraz daha sivri bir yapılanma sunacak olursak; Etnik-Kökene dayalı kimliklendirme de, ilkel bir toplumsallaşma türüdür... İşte bu türlü yapılanmalarda Kimlik, o yapılanmasının size yüklediği görev Ve o yapının ne kadar çağdaşlaşabildiği ile ilgilidir. Ve bu toplumsallaşmalar, günümüze nazaran "İlkel"dirler. "Türk Ulusal Kimliği"nin "Irk"a dayalı olduğu savı da işte bu andan itibaren temelsizlik içermektedir. Çünkü; Türk adı, Anadolu'da bir Irk adı olmaktan tümüyle sıyrılmıştır. Orta Asya'da "Türk" denildiğinde bir Irk'ın tanımlanıyor olması, O coğrafyanın durumudur, Eğer bir sorun ise; O coğrafyanın bir sorunudur... Anadolu'da Türk adı, bir Irk'ı nitelemez. Çünkü Anadolu'da "Irk" olarak niteleyebileceğiniz Türk yapılanması, toplumsallaşması hiçbir şekilde yoktur. Tarihsel süreçte bu ad, bir Ulus adı olarak evrilmiştir. Ve bunda komplekse kapılacak, korkacak, kaygı yaratacak bir durum yoktur. Bir birey, istemediği takdirde, Türk Ulusal Kimliği'nden vazgeçebilir ve ayrılabilir mi? Evet, ayrılabilir... Gider başka bir ülkenin vatandaşlığına geçer... Dolayısı ile bu yönüyle, hem Ulusal Kimlik ve hem de bir Ulusal Kimlik olan Türklük, Modern bir kavramdır. Örneğin, Türk Ulusal Kimliği'nde ayrılmayı isteyen ve ayrılan bir kimse "Hain" ilan edilebilir ya da öldürülebilir mi? Kesinlikle hayır... Almanya'da olup, Alman vatandaşlığına geçen hiçbir Türk Eski Vatandaşının, bu nedenle öldürüldüğüne, Ya da Türkiye'ye geldiklerinde tepki gösterildiklerine rastlanılamıştır. Fakat siz bir dinden ayrıldığınızda, o cemaate geri dönemezsiniz... Bir Aşiret'in üyesi olmayı reddettiğinizde, geri dönemezsiniz o aşirete... Bu açıdan da Türklük Ulusal Bağı, modern Ulusal bir Bağdır... Demek istediğim şu: Ben bir şeyi savunuyorsam, en ideal, en modern kavram olmasına dikkat ederim. "Kürtlük" ve sizin sahiplendiğiniz "Müslümanlık" eğer sizin için bir "Kimlik" ise Bu Kimliğin ne kadar modern bir kimlik olup olmadığını siz tayin edin. Derdimiz modernleşme ve çağdaşlaşma ise Bunu, bize, edindiğimiz kimlik ortaya koyar... Herhangi bir toplumsal süreç, bugün, Ulusallaşmadan daha modern bir toplumsallaşma biçimi ortaya koyduğunda Kaygısı modernleşme olan bir birey, Hiçbir kaygı duymadan bunu kabullenebilir ve Ulus Kimliği'ni geride, tarihte bırakabilir. Ancak, ne yazık ki henüz, Ulusallıktan daha modern bir toplumsallaşma biçimi Tarihsel ve toplumsal olarak kendisini gerçekleştirememiştir. İlla ki dinsel ya da aşirete ve etnik-kökene dayalı kimlikleşmeler oluşturmaksa kimilerinin gayesi, Yapabilirler, sorun değil; Ancak toplumsal bağlar çağın gerisinde kaldığında ve uyum sorunu yaşadıklarında, Bunun nedenini Ulusal Kimliğe atamamalılar... Bugün, Arap Dünyası'nın "İslam" yüzünden geri kaldığına dair bir kanaat var... Elbette ki pek doğru bir kanaat sayılmaz. Arap Dünyası'nın geri kalmasının nedeni, toplumsal bağlarında hala dinsel bağları kullanmaları Ve bu yüzden çağdaşlaşmaya ayak uyduramamalarıdır. Eğer aynı şekilde Hıristiyan olsalardı, yine bu durumda olurlardı... Şamanist olsalardı bile, bu yapıda olurlardı... Sorun, örneğin, İslam'da değil, o toplumun yaptığı ve sürdürmekte ısrar ettikleri, yanlış toplumsallaşma çeşidindedir... Ulusal bir Kimlik oluşturamamalarında Ya da Ulusal bir kimliği benimseyememelerindedir sorun... Kürtlerin de toplumsallaşmışlık açısından geride bir toplum olmasının nedeni; Modern bir kimlikleşme/toplumsallaşma yerine, aşirete ve etnik-kökene dayalı bir toplumsallaşma türünde ısrar etmeleridir, Ki rastladığım en okumuş sayılabilecek Kürt kökenli birçok kimsenin bile, Bu Aşiret yapısına karşı olduklarını söylemelerine karşın, Hala Kürt (Etnik) Kimliği gibi bir kimlik edinme/yaratma çabasında olmaları Aslında, bu kemikleşmiş yapıya, samimi bir biçimde, gerçekten karşı olmadıklarının Ve hatta bu yapıyı benimsediklerinin, en güzel, en şık kanıtıdır... Derdimiz çağdaşlaşmak ve demokratikleşmek midir? Yoksa, çağdaşlaşmak ve demokratikleşmek gibi kavramları kullanarak Etnik ve dolayısı ile daha ilkel kimlikleşmeler/toplumsallaşmalar yaratmak mıdır? Bu süreç "siz şöyle düşünüyorsunuz ama şunlar şöyle diyor; siz siyasi düşünüyorsunuz ama şu şu şöyle; sizin söylediklerinize benzer şeyleri şunlar da söylüyor; yok efendim Türk Milliyetçiliği yenidir vs..." gibi söylemlerle basite indirgenemeyecek kadar köklüdür... Türk Ulusal Kimliği, sandığınız ve o hep kötülenen ama aslında var olmayan Resmi Tarihçilik denilen uydurmacılığın öğrettiği gibi 20nci, yüzyılda ORTAYA ÇIKAN bir akım değildir. Hiçbir Toplumsal olgu, öyle durup dururken, can sıkıntısından ortaya çıkmaz. Bütün Ulusallaşma süreçleri, tek bir yüzyıl ile kısıtlanmayacak kadar çok uzun dönemleri kapsar. Bir Ulusal Kimlik, eğer oluşabilmiş ise demektir ki; o süreçleri başarı ile atlatmış ve geçirmiş demektir... Yaşamıştır ki, mesela Türk Ulusal Kimliği, 20nci yüzyılda kendisini gerçekleştirebilmiştir... Tarihsel olarak köklü bir yaşantısı ve süreci olduğu için gerçekleştirebilmiştir. Bunu gerçekleştirebilmek için çok şeyleri kaybetmiştir: Aşiretleri/Beylikleri dağıtılmış, beyleri ve insanları öldürülmüş; Toplumsal olarak Uluslaşmak zorunda bırakılmıştır... Ve uluslaşmıştır. Bakın bu süreci uzun uzadıya ve zevk alarak anlatırım; Ancak uzun sürer... Daha önce yer yer değinmiştim... Saygılarımla...