Zıplanacak içerik

Tengeriin boşig

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey

  1. Yarasa, Ceylan kızın öldürülmesi elbete ki insanlık dışı... Fakat, DTP'li Milletvekili, daha olay aydınlatılmadan "Devlet yaptı" diyerek provakatörlük yapıyor... Ancak çıkıp PKK'ya "Terör örgütü" diyemiyorlar... Hatta PKK'ya açıktan destek veriyorlar... Ceylan'ın cesedi üzerinden Kürt Irkçılığı yapanlar ve devleti suçlayanlar, PKK'ya, öldürdüğü, kendi ırklarından olan insanlar için niçin hesap sormuyorlar? Ya da PKK'nın, Kürtlerin haklarını hatırlattığını ve 35.000 şehit verilmesini bu yönde olumlu karşılayan forumdaş arkadaşlar, Bunun hesabını niçin sormuyorlar? Demirefe'nin bu konu ile ilgili bir vicdan tespiti yapmıştı; Aynen geçerlidir... DTP'liler PKK'nın Kürt katliamları için PKK'yı niçin kınamıyorlar? Kınayamıyorlar?
  2. Ben çok ciddi bir biçimde şunu söylüyorum: Doğudaki Ekonomik olsun, Eğitim olsun, Silahlı-Silahsız olsun, Sosyal olsun, Kültürel olsun her açıdan; Tüm sorunları irdelediğimizde, hepsinin ortak noktasının "Aşiret Toplum Yapısı" olduğunu görüyoruz... Çok açık ve net: Kürtlerin Aşiret yapısı yok edilmedikçe, Doğudaki tek bir sorunu halledemezsiniz... Ne zaman ki Aşiret yapısı kırıldı ve Kürtler toplumsallaşabilecekleri daha Çağdaş bir yapıya gereksinim duymaya başladılar; İşte o zaman çağdaşlaşabilecekler ve gelişebileceklerdir. Bugün, zorla devlet kursalar bile; Kesinlikle, halk yine aynı dertleri fazlasıyla yaşayacak ve Afrikalı bir üçüncü dünya ülkesinden çok farklı olmayacaktır. Sıradan bir gıda şirketinin hayvan alımı politikasının bile iktidarı değiştirebildiği bir ilkel-kabile devleti olmaktan öteye gidemeyecektir.
  3. PKK, Kürt köylerini basıp katliamlar yaptığın niçin böyle yaygaralar koparılmadı; Çok merak ediyorum...
  4. Arada kaynamasın diyorum; Çok güzel bir ileti...
  5. DTP madem ki silahı tutan değil; Ama yeri gelince de PKK ve Apo olmadan çözüm olamayacağını da söylüyor! İletinizden anlaşıldığı üzere PKK'nın katliamlarını haklı görüyorsunuz... Söyleyecek birşey yok! PKK'nın temelinde yatan kafa yapısı, PKK'dan önceden beridir Aşiret/Ortaçağ Toplumsallaşmasında sıkışmış Kürtlerde olmasaydı, Kürtlerin yaşadıkları Çağdaşlaşmaya Uyum Sorunları ve Türkiye'de böyle kanlı bir süreç olmayacaktı... Sorunları ne PKK yarattı, ne Türkiye; PKK'yı canlı tutan ilkel ve kanlı kafa yapısı yarattı... Toplumsal olarak modernleşmeyi sindiremeyen ağalık düzeni yarattı... PKK'yı destekleyip desteklemediğiniz konusundaki soruma yanıt vermediniz; Ancak bu iletinizden, desteklediğiniz anlaşılıyor... Merak ettiğim şu: Hala "Biz bölücü ve ırkçı değiliz" diyebiliyor musunuz?
  6. Ya hu terör örgütünün pasif savunması mı olur? Pasif savunmaymış... Adı üzerinde, terör örgütü... Elbette ki devlet üzerine gidecek! Tüm ülkelerde ve silahlı mücadelede bilinen ve uygulana en asli kuraldır, Askerlik yapanlar da bilirler: Düşman, kaçıyor olsa bile, tümüyle etkisiz hale gelmedikçe, takip bırakılmaz... Önemser misiniz bilmem ama İzmir, bu sayede kurtulmuştu... Ayrıca karşıdaki gücün siz bir devlet olduğunu mu sanıyorsunuz ki "Ateşkes İlan Etme" ya da "Pasif Savunma" gibi tedbirlere başvuracağı Bir yapılanması ya da kendisine ait bir toprak sathı olsun! PKK mıdır ki Kürtleri temsil eden, üzerine gidilmesinden ve Kürtlerin temsilcisiz kalmasından şikayet ediyorsunuz? PKK'yı destekleyen DTP midir ki Kürtleri temsil eden, şikayet ediyorsunuz? Ardından çıkıp: "Bizi PKK ile bir tutmayın" diyor musunuz! Açık ve net soruyorum: PKK gibi bir terör örgütünün varlığını ve eylemlerini destekliyor musunuz?
  7. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Mavi, istersen tekrar yaz ya da yazma... Herkes tercihinde özgürdür elbette... Fakat bana şunun örneğini verir misin: Kürtlerin, Irka/Kan Bağına dayalı bir toplumsallaşma gösterdikleri çok açık: Aşiretler... Var olduğunu iddia ettiğin Türk Irkına Dayalı olarak toplumsallaşmış, aşiret/klan olarak varlığını sürdürmüş; Kana bağlı ırksal bütünlüğünü korumuş, buna göre toplumsallaşmış bir Türk Irkı Kitlesi gösterebilir misin bana Anadolu'da? Aşiret reisleri vs... Yaklaşım bu kadar kolay olamaz: "Ulus, ekonomik üretimlere bağlıdır!"... Yok, hayır; Sadece buna bağlı değildir; Toplumsal süreçler, kabuller de son derece etkilidir. Bu ülkede Türk ırkından olmayan; Çerkezler, Pomaklar, Boşnaklar, Arnavutlar, Yahudiler ve dahası kendisini "Türk" olarak niteliyor ve bundan kaygı duymuyorsa; Bunun, ekonomik üretim değişkenlerinden çok daha farklı bir anlamı da vardır demektir... Kürtlerin, aşiretler arasında birleşme çabası, Ulusal bir çaba değildir. Irksal bir yapı kurma çabasıdır. Sizi yanlış anlamıyoruz; Fakat siz bizi anlamıyorsunuz... Öyle ki: "Türkiye'de Türk Irkı'na dayalı bir toplumsallaşma örneği yoktur, Türk Irkına dayalı bir toplumsallaşma amacı başarılı olamaz; Başarı elde edebileceği Sosyal bir gerçekliği yoktur" diyorum... Nasıl olur da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını Türk Irkına ait olmaklığa indirgeyebilirim, söyler misin? Konumuz "Irklar" değil, Toplum Bilimleri açısından Irksal Toplumsallaşmalar... Antropolojik olarak Anadolu'da, Türk Irkından kimseler elbette yaşamaktadır. Fakat, toplumsallaşmalarını Irka dayalı olarak gerçekleştirmemektedirler. O yüzden toplumsal olarak Türk Irkına dayalı bir yapı göremezsiniz Anadolu'da... Hayır, o değil; Hala Aşiret yapısının yıkılması, yok edilmesi gerektiğini bile açıkça söyleyemiyorsunuz! Aşiretlerin bir Ulus olma çabasında olduğunu söylüyorsunuz! Bir de Avrupadaki Uluslaşmayı örnek veriyorsunuz; Ekonomik Üretim şekilleri iledir diyerek! Avrupadaki hangi Ulusallaşma örneği, Aşiretler önderliğinde olmuştur? Aşiret/Feodalizm yapısı korunarak başarılmıştır? Bakın ben başka yazarların ya da Bilim İnsanlarının alıntılarını yapmayı pek sevmem... Ancak, örneğin Feroz Ahmad "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı" değildir... "Türk Irkı"ndan hiç değildir. Bizzat kendisini "Yabancı Tarihçi" olarak niteler... Köken olarak da öyle zaten... Fakat Türkiye'nin Modernleşmesi, İttihat ve Terakki konusunda uzmandır; Belki farklı düşündüğümüz noktalar olabilir; Fakat O'nun Kürtler hakkındaki tespiti: "Kürtler, millet olamamışlardır; olabilirler mi; bilemem!" biçimindedir.
  8. Gelincik, daha önce bu konuda şöyle söylemiştim; Her fırsatta "Kardeşlik" çağrısında ve "Hak-Hukuk Savaşı Mücahitliğinde" bulunanların, Haksızca Ordu'ya saldırmaları ve çamur atmaları, elbette ki en insafsız vicdana bile sığmaz... Zaten sessizlik, bazen en iyi yanıttır... Ben şu çabayı görüyorum bir de: "PKK bizi temsil etmiyor!" diyerek söylenip, PKK'nın Bölücü kimliği "Katil" imajından sıyrıltılarak demokrat bir görünüme büründürülmeye çalışılıyor... Fakat her fırsatta yine de PKK'ya toz kondurulamıyor... Şunu sormak istiyorum; Sorumluluğunu Ordu'ya yüklediğiniz ve en sonunda kitlesel olarak bir Ordu Düşmanlığı yarattığınız "Faili Meşhul"leri Ya; Ordu Düşmanlığı yaratmak için PKK işlemiş ise? Geri dönüp, aynı kitlesel düşmanlığı PKK'ya besleyebilecek misiniz? Ya da bu olasılığı hiç düşündünüz mü? İster inananın ister inanmayın; Hakkari/Yüksekova'lı bir arkadaşım ile iki ay kadar önce konuşmuştuk... Birçok haksız olaylardan, deneyimlerden söz etti... Fakat, şu faili meçhuller konusunda şu yorumu, kendisi yapmıştı: "Düşünüyorum da, ya o cinayetleri PKK yaptıysa?" Nedeni çok belli; Ordu'ya düşman bir ön yargı yerleştirmek... Sağduyulu bazı Kürtler bile bunu ciddi ciddi düşünmeye başladı... Forumda, ön yargıları keskin ve güdümlü olan arkadaşlarımız var mı bilemem!
  9. Diyarbakırspor'a yapılanlar, Faşizm'e Faşizm ile karşılık vermektir... İkisini de desteklemiyorum...
  10. Kardeşim, biz "Bir Etnik-Dil yasaklanabilsin" mi dedik? Aksine, ne diyorum? Bir dili yasaklamak, ilkelcedir... Elbette ki bir Etink-Dilin yasaklanmasına neden olabilecek yasaların kaldırılması gerektiği gibi; Yasaklanamamaları yönünde de yaptırımlar uygulanmalı... Fakat siz ne yapıyorsunuz? "Bir Etnik-Dilin yasaklanabilmesinin engellenmesi yönünde yasal güvence sağlanmalı" haklı talebi üzerinden Kürt-Etnik-Milliyetçiliği/Irkçılık yapıyorsunuz. Bu talebi, "Kürtçe Yasaklanmasın" adı altında istiyorsunuz... Bu türlü bir istek elbette ki ne demokratçadır, ne Ulus Birliği'ne uygundur... Yoksa elbette ki herhangibir dilin yasaklanmasına engel olacak yasalar, gerekiyorsa, çıkarılmalı... Ancak bu hak talebini, bir Etnik-Dil ve Köken çapında talep edemezsiniz... Etnik-Kökene dayandırılarak yapılmış tüm hak taleplerinin "Bölücülük" demek olduğunu söylüyorum. Sizin "Olması Gereken" olarak sunduğunuz şey elbette ki olmalı; Fakat ne siz, ne DTP, ne de PKK, Bu talebi, Ulusun diğer unsurlarının da hakkını gözeterek yapmıyorsunuz... "Kürtlere Özgü" olarak istiyorsunuz... Ayrıca "Egemenin Dili" ne demek? Kürtler "Azınlık" mıdır ya da "Sömürülen" midir ki bir de "Egemen" tanımlıyorsunuz? "Ulus" demek Yöneten-Yönetilen/Egemen-Güdülen ilişkisi midir? Bu nasıl bir tanımlamadır, itelemedir böyle? Hem sankşi yüzlerce yıldır Türkçe "Egemen Dili" imiş gibi konuşuyorsunuz... Ve sanki Kürtçe, Cumhuriyetle birlikte bölünmüş gibi ifade ediyorsunuz... Kürtçe'nin bölünmesinin temel nedeni; Gazete çıkarmamak, televizyon ve radyo yayını yapmamak değildir... Kürtçe'nin bölünmüşlüğü, gazete-televizyon ve radyo'nun icadından çok çok daha öncesine rastlar. Bu, bir çocuğun bilebileceği birşey değildir; Eğitim sahibi herkes bilir! Nitekim, her işimizi Çocuk mantığı ile yapmıyoruz; Eğitimi esas alıyoruz... Bu bir yana; Dilin bölünmüşlüğü, dilin yapısından kaynaklanır. Türkmenler de Anadolu'da büyük oranda bölük-pörçük, göçebe ve yaylalarda yaşamışlardır. Hem de asırlardı Kürtlerin ve Osmanlının tahakkümünde, aşiretleri/beylikleri parçalanarak. Fakat yine de her Yörük/Türkmen birbirini anlar... Dilleri, yapısından dolayı benzerdir... Azeriler ile bile anlaşabilir Türkmenler, kısa bir süre içerisinde... Benim bilebildiğim kadarıyla, Araplarda da var bu yapı; Dil yapıları güçlü çünkü... Yine Farça da aynı... Fakat Kürtçe, bölgedeki diğer dillere bakınca... Çok belli be abi! Hakikaten parça parça... Ben, güçlü bir dilin, bu kadar parçalanabileceğini hiç sanmıyorum... Bakın çok bariz bir örnek vereyim: Çerkezler, ülkelerinden sürüleli 150 yıldan fazla oldu... Ne gazeteleri var, ne radyoları, ne televizyonları var... Sadece kurabildikleri dayanışma dernekleri var ki en büyüğü İstanbul'da... O da çok eski değil diye biliyorum... Fakat, Türkiye'nin herhangi bir yerindeki Çerkez ile başka bir yerindeki Çerkez 150 yıldan fazla zamandaki bölünmüşlüğe karşın, Birbirlerini anlarlar... Hem de burası, onların sürüldükleri yerdi; düşünün... Kürtçe ise, sizin tabirinizle; 80 yıldır baskı altında demek ki! Hem de Batı'da çok rahat konuşuluyor olmasına rağmen! Ki aslında yasaklanması süreci sadece 80den itibaren 10 yılı kapsar! Bir dil 10 yılda bu kadar farklılaşabilir mi? Ya da örneğin; Çerkezce, kendi coğrafyasında olmamasına karşın 150 yıldır farklılaşmamasına rağmen; Kürtçe 80 yılda (ki çok abartılı bir sayı) bu kadar farklılaşabiliyorsa, Hem de kendi coğrafyasında... Kürtçe hakikaten bir dil olarak nitelenebilir mi? Umarım güzel bir örnek olur size... Küçük düşürme olarak algılamayın; Kürtçenin doğası böyle, yapısı böyle... Ayrıca Etnik-Dili "Eğitim Dili" olarak talep etmek, zaten Bölücülük örneğidir. Türkçe'yi, OrtaÖğretimini tamamladıktan sonra öğrenecek bir bireyin, Diğer bireyler ile ortak bir toplumsal birlik oluşturmasını nasıl bekleyebilirsiniz? 18 yaşından sonra o çocuk, bu Ulus ile nasıl bir bütün olacak, söyler misiniz? Bir de "Bölücü değiliz" diyorsunuz... Hakikaten de değilsiniz ya hu!
  11. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Ben Kürtleri ve Kürtçeyi küçümsemiyorum... Size en az on-on beş kere çağrıda bulundum: "Gelin, tespitlerimi çürütün; tartışalım" diyerek... Madem ki tespitlerim yanlış ve amaçlıydı; Çürüyetdiniz! Neden yapamadınız? Bir tane bile "Hayır kardeşim, Kürtler aşiret birlikteliği ile yaşamaz" diyemediniz! Aşiret yapısı, ortaçağa ait bir yapıdır; Yalan mı? Aşiret/Feodal yapıyı aşamayan bir toplum, modern bir toplumsallaşma gerçekleştiremiyor demektir; Yalan mı? Töre Cinayetlerinin nedeni, eğitimsizlik değil; Aşiret/Feodal yapıdır; çünkü o yapının hukuk sistemi budur; Yalan mı? Kürtler, Aşiret sisteminin onlara benimsettiği kültür nedeni ile gittikleri yerlerde toplaşırlar ve uyum sorunu yaşarlar; Yalan mı? Kürtçe, "Kürt" olarak nitelenen kitlenin tümünde bile bir bütünlük sağlayamaz, çok farklılıklar vardır; Yalan mı? Kürtlerin "Kökeni" olarak dayatılan eski devletler ile tutarlı bir bağları bulunamamıştır; Yalan mı? Bir toplum, binlerce yıl örgütlenemedikten ve dillerini-kültürlerini çok büyük orandan değiştirdikten sonra "Ahanda biz geldik!" diyerek ortaya çıkamazlar binlerce yıl sonra; Yalan mı? Bugün Çanakkaleliler çıkıp "Biz Truvalılarız" diyebilirler mi? Ya da Manisa/Salihlililer çıkıp "Biz Sard'lılarız, İon'uz biz" diyebilirler mi? Kürtler de çıkıp "Biz Karduklarız, Sümer'iz biz; yok yok Med'mişiz!" diyemezler; Yalan mı? Hiçbir "Milletleşme Süreci" Aşiret Reisinin, Derebeyinin, Feodal Önderin öncülüğünde yapılamaz; Kürtlerin "Millet Olduğunu" savunanlar, yine bu Aşriet Reisleri değil mi? Bu, yapay ve temelsiz bir Millet oluşturma çabası değil mi?; Yalan mı? Bin kere "Ulus"un ne olduğunu ve Türkiye'de "Türk Irkı"nın değil, "Türk Ulusu"nun bulunduğunu; Bunun "Irk" demek olmadığını anlattık, anlaşılamadı; Yalan mı? Kürtler hala Kan-Bağı'na dayalı bir kültürü yaşatma derdindeler ve siz de bunun savunuculuğunu yapıyorsunuz; Bu Irkçılık değil midir? Toplumsallaşmasını, kan bağına/Kürt Kökenini Kimlik Edinmeye dayandırmak, Irkçılık değil midir; Yalan mı? Kürtlük bir Etnik Köken değil midir? Yalan mı? Etnik-Kökeninizi, Kimlik olarak edinmeye çalışmak, kendi toplumsal varlığınızı Etnik-Kökeniniz ile tanımlamaya çalışmak, Irkçılık değil midir? Yalan mı? Türk Irkının, Anadolu'da tek bir tane ya da önemli bir boyutta Irka Dayalı Toplumsallaşmasını gösteremezsiniz; Ben hiç rastlamadım... Türklük, Irka dayalı bir birliktelik sağlayamadığı, daha doğrusu ırka dayalı birlikteliği; Aşiret sistemi yüzlerce yıl önce kırıldığı için Bir Ulus adı olarak gerçekleşmiştir; Yalan mı? Yavuz Selim'den tutun Abdülhamit'e kadar Kürtler hep kayırılmış ve Aşiret sistemleri korunmuştur; Kürtleri 400 yıl boyunca kayıran Osmanlı, çağdaşlaşma açısından en büyük kötülüğü de yapmıştır; Yalan mı? Kürt Sorunu dediğiniz olgu, Devletçi olan/Devletçi olmayan Aşiretler sorunudur; Yalan mı? Osmanlı'nın kayırdığı ve Osmanlı'nın yıkılıp, Cumhuriyetçi Türkiye'nin kurulması sonucunda oluşturulan Halkçı sistem ile uyuşmayan ve ayrıcalıklarını kaybeden Aşiretlerin, Türkiye'ye bıçak bilemesi ve isyanlar yapması; Osmanlı'nın güdümündeki Aşiretlerin boyunduruğunda yaşayan diğer Aşiretlerin de, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması ile rahata ermesi, Boyunduruktan kurtulması ve Devletçi Olmaları değil midir süreç? Yalan mı? Ben size, sizin şimdiye kadar bir tekinin bile "Yanlış Olduğunu" ispatlayamadığınız, Burada, bu iletimde yazdığımdan kat kat daha fazla bilgi ile yanıt verdim hep... Bütün iletilerime karşılıklarınız, hep, bilinen söylemlerden ibaretti; Onlarca kere, belirli konularda ayrıca tartışmaya çağırdım, Bir tekiniz bile tartışamadınız; Hatta iletileri görmezden geldiniz... Ben şimdi açık ve net söylüyorum; Siz misiniz Irkçı? Yoksa Ben mi? Ben, Türkiye'de, Türk Irkına dayalı bir toplumsal sistemin "OLUŞTURULAMAYACAĞINI" biliyorum... Çünkü oluşturulabilecek bir "Türk Irkı Toplum Yapısı/Aşiret/Klan" yok! Nasıl yapabilirim ben Türk Irkçılığı? Kaldı ki, Ulus Kimliği'ni savunuyorum... Ulus Kimliğini savunan birisi, nasıl olur da Faşist ve Irkçı olabilir? Siz "Ulus" deyince, bir tek "Hitler"i tanıyorsunuz sanırım! Oysa bir kendinize bakın? Etnik-Kökeninizi, Toplumsal bir Kimlik edinme çabasındasınız? Bu, geçmişten beridir "Irkçılık"tır... Öyle değilse bana; Irkçılığın tanımını yapar mısınız, lütfen? Mavi'den de bir kaç tanım istedim; Yanıt gelmedi... Sizden de "Irkçılık" nedir, tanımını istiyorum... Bakalım kimmiş Irkçı... Doğruları söylemek; Irkçılık, Faşistlik, Kürt ya da Kürt Düşmanlığı-Küçük düşürücülüğü yapmak demek değildir... "Gerçekleri söylemekten korkmayınız" Demiş, Ulu Önder; doğru demiş...
  12. Ya hu şunu sanki 80 yıldır yasakmış gibi provake edip durmayın! Sizi daha da haksız hale getiriyor... Hayret birşey... Türkçe Resmi dil, çünkü bir Ulus dili, Ulusal dil... Kürtçe, Kürtler arasında bile bütünlük sağlamaktan aciz, kaldı ki Yasal/Resmi bir dil olsun! Ayrıca "Biz Kürtçe Resim Dil Olsun İstemiyoruz" deyip, "Niçin Yasallaşmadı" sorusunu sormak da bir acayip! Hem illa ki "Kim daha önceden beridir Anadolu'da vardı?" kavgasına yani geriye dönük bir tartışmaya gireceksek; Ben de size Kürtleştirilen Türklerin hesabını sorarım! Verebilecek misiniz? Tipik Batılı Mantığı... "Türkler Anadolu'ya sonradan geldi!" Bu mudur savunabileceğiniz en haklı nokta? Bu anlayış, sömürgeci anlayışın en tipik örneğidir. Sonradan yaratılmak istenen her Etnik-Milliyetçi düşünceler ve yapay uluslar, bu türlü şeylere dayandırılır: "Biz daha önceden de vardık!" Tabi tabi, İbrahim peygamber'de Kürt'tü zaten! Özellikle İngilizler, sömürgecilik sürecinde, kökenlerinin Hititlere dayandığını ve Anadolu'da tarihsel haklarının olduğunu iddia etmişlerdi. O dönemde de bölücü bazı eğitim yüzü! görmüş Kürt, İngilizler ile aslında aynı soydan geldiklerini iddia ediyorlardı! Daha sonra aynısını Almanlar yaptı: Güya onların da kökeni Hitit'miş meğer... Ardından Fransızlar... Bunlar geriye dönük tarih yazımlarıdır; güdümlüdür... "Türklerden önce Kürtler vardı!" Sonra da gel bizi Irkçı ilan et öyle değil mi? Sonra bir de gel "Kendimizi eleştirelim" diye sevgi pıtırcığı başlıklar aç! Ne ala memleket! Ayrılıkçılığı savunmadığınız için devamlı "Siz Türk-Biz Kürt" ayrımı yapıyorsunuz öyle değil mi? İletilerinizi okuduğumuz için, bölücüler ile aynı argümanları savunduğunuzu biliyoruz zaten! Yoksa niye sizi, onlarla aynı kefeye koyalım; değil mi?
  13. Arkadaşlar, şunun anlaşılması lazım: "Öz eleştiri" çağrısı yaparken bile "Türk-Kürt" ayrımı yapıyorsunuz... Türk olmayı hala bir Irkı tanımlar gibi kullanıyorsunuz... Böyle bir birliktelik çağrısı olmaz... Böyle bir özeleştiri çağrısı olmaz... Sizin, gerçekten özeleştiri yaptığınızdan hiç emin değilim...
  14. Peki bu söylediğiniz de bir kılıf uydurmak değil midir? Eğer Diyarbakır Spor'un başkanı ilkeli birisi olsaydı ve gerçekten o düşünceleri düşünmüyor olsaydı: söylemezdi... Söyledi, baklayı çıkardı; Ne olursa olsun... Siz faşist değilsiniz diyelim: Size ne kadar "Faşist" derlerse desinler, Faşizm lehine söz söyler misiniz?
  15. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    "Kürt Irkçılığı" desek daha doğrudur. Çünkü: "Türk Milliyetçiliği" Irkçı bir özellik taşımaz, bir vatandaşlık bağıdır; Irkçı bir karşılık yaratamaz. "Kürtlük" bir "Millet" olabilecek yapıdan yani Ulus olma özelliğinden uzaktır; Milliyetçi bir akım yaratamaz; Irkçı bir akım ortaya koyar en fazla. Dolayısı ile söyleminiz şöyle düzeltilebilir: "Türk Ulusallığı, Kürt Irkçılığını doğurmaktadır" Şöyle düşünün: Demokrasi'nin Savaşlara neden olduğunu iddia etmek gibi birşey sizinkisi... Ulus birlikteliği yerine Irka dayalı akımlara kapılanların sorunudur bu da...
  16. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Ali... Bakın, şu koyuladığım ifadeye katılıyorum... Katılıyorum; ancak hangi koşullarda!? Modernizm nedir? Tekonolojinin gelişmesi ya da hangi suçu işleyenin daha adil cezalandırılması gibi duygusal konulara girmeye lüzum yok! Biz burada "Toplumsallaşma"dan söz ediyoruz. Yani "Toplumsallaşma Süreçlerindeki Modernleşme"den... Bakın, her sistemde, tüm hukuki ve yasal kurallar oluşturulmadan Ve hatta devletin adı bile konmadan önce; Toplumsal bağ olgunlaşır... Muhammed Peygamber İslam Devleti'ni kurmadan önce, yıllarca bekledi İslam toplumsal bir bağ oluştursun diye... Sonra devletleşme sürecine girdi ve savaşlara, ganimetlere koyuldu... Hukuki kuralları getirdi... Türkiye'de halk önce Ulusal bağı olgunlaştıracak düzeye geldi. Ulusallaştı ve sonra devlet ortaya çıktı, rejimi konuldu; Benimsendi ya da az benimsendi; Veya sindirilemedi... Tüm diğer sistemlerde de böyledir... Önce toplumsal bağ modernize olur; Sonra o duygusala bağladığınız konular modernize edilir... Toplumsal bağı siz modern bir yapıda oluşturamazsanız, Hukuku da Eğitimi de düzenleyemezsiniz... Doğu'da töre cinayetlerinin nedeni de eğitim değildir bir tek... Aşiret Kültürü başlı başına etkendir... Şimdi Modernleşme konusunda Mavi'nin ifadesinde "Modernleşme" "Kültür, yaşama saygı..." gibi öğelerle tanımlanmaya çalışılmış... İyi de, biz "Modern Toplumsallaşma" derken, bunu kastetmiyoruz ki? Bir Toplumsallaşmadan yani toplumsal bağı oluşturan öğenin ne kadar modern olup olmadığından söz ediyoruz! Yani öyle bir kavram kargaşası yaratılmış ki: Ulus ile Etnik-Kökencilik/Irkçılığın ile aynı anlamda kullanılmasını bırakın; Modernleşmenin, konu ile hiç ilgili olmayan anlamı, özelliğine kaçılmış! Neden? Hayır yani, niçin böyle duygusal bir açılım gerçekleştiriliyor her defasında? Çok açık ve net soruyorum: Feodal/Aşiret yapısına dayalı toplumsallaşma mı daha moderndir? Yoksa Ulus Devlet anlayışı mı? Hangisi, bir diğeri kalktığında ortaya çıkar? Hangisi Etnik-Kökene dayalı ayrımcılığı yok eder? Her Ulus-Devletin karın ağrısı olur elbette; Ancak bu ağrı,v bünyedeki Aşiret Kültürünün, demokrasi adı kullanılarak yaşatılması ile giderilmez... Kimse de çıkıp "Biz aşiretlere karşıyız" demesin burada... Aşiret yapısını yok edebilecek tek olgu, Ulusallaşma olgusudur... Hiç kimse de Ulusallığı benimseyebilecek düzeyde çağdaşlaşmamıştır buradaki muhataplardan; Belki ağır ama acı ve gerçek bir şeydir bu... Varsa yer yüzünde Aşiret/Feodal sistemi yıkabilen ve daha üst seviyede bir bağ oluşturabilen bir sistem; Gösterin... Eğer Ulusallıktan da daha modern bir toplumsallaşma çeşidi ise ve örneği var ise; Yani başarılı bir bağ ise; Gerçekleşebilir bir bağ ise; Benimsemez isem eğer na-merdim... Hadi Ulusallaşmayı eleştirdiniz; ötelediniz... İyi de kardeşim; Yerine ne koyuyorsunuz bunun? Bana onu söyleyin? "İnsanlık Değeri" mi? Tamam, aynı kaygıyı taşıyoruz; Keşke insanlık değerinde toplumsallaşabilsek; Onun için de çabalıyoruz aslında... İyi ama İnsanlık Değerinde birleşilebilecek bir örgütlenme örneği ya da başarıya ulaşmış bir toplumsallaşma örneği var mı? Hem İnsanlık düzeyini, ayrımın gözetilmediği bir düzeni söylemleyenlerin Etnik-Kökenlerini Kimlik edinmek istemeleri başlı başına çelişki değil midir? "Biz Kürtler - Siz Türkler" seslenişi, İnsanlık Değeri'nin neresindedir? Öyle çiçekler, karanfiller sunmakla olmuyor ne yazık ki! Hadi, yıkalım Ulusal birlikteliği, tamam... İyi ama kardeşim, yerine ne koyacaksınız; bana bunu açıklayın! Var mı yerine koyabileceğiniz, daha modern bir toplumsallaşma biçimi? Örneği ya da yeterli birikimi, Tarihsel gerçekliği var mı? Ütopyalarınızı sormuyorum: Bana gerçekliklerden söz edin; Hayallerinizden değil... Bugün Ulus-Devlet en modern yapıdır; ister sindirin, ister sindirmeyin... Türklük'de bu biçimde gerçekleşmiştir... Ha ama yarın bakarsınız Amca-Devlet yapısı daha modern bir biçimde toplumda ortaya çıkar ve gerçekten işe yarar; Burada o gün çıkar ve Amca-Devlet'in daha modern, Ulus-Devletin daha ilkel olduğunu bas bas bağırırım... Ancak şu an değil...
  17. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Mavi, yazmaya vaktinin olmadığı kadar, yazdıklarımızı okumaya da vaktinin olmadığını; okumadığını düşünüyorum... Hepsi bir yana: Bana, algıladığın "Ulus" tanımını ve tarihsel süreç içerisinde nasıl ortaya çıktığını, ne anlama geldiğini anlatır mısın? Yani; Sana göre "Ulus" demek, ne demektir? Bunu, tarihsel kökenleri ve dayanakları ile anlatır mısın? "Türk Ulusu" denildiğinde ne algılıyorsun, Sence "Türk Ulusu" demek ne demektir, Tarihsel kökeni nedir, nasıl ortaya çıkmıştır? Bu soruları kısaca yanıtladıktan sonra Yani "Ulus" ve "Türk Ulusu" dendiğinde ne anladığını kavradıktan sonra; Aramızdaki kavram kargaşasına son verereki öyle devam edelim olur mu? Çünkü yazdıklarını okuduğumda; Öncelikle "Ulusçuluğu" "Hitler'in Nasyonalizmi/Nazizmi" biçiminde algıladığını düşündürdüğün gibi, Söylemlerinin de her zamanki gibi Sırrı Sakık'ı hatırlattığını söylemek isterim... Çünkü her iletinde "Siz Türkler - Biz Kürtler" seslenişi var... Birisini öve öve dövmek gibi! İnsanlara Irkları/Etnik-Kökenleri ile seslenip, onlara öyle yaklaşıp; Birde kardeşlik çağrıları yollamak... Çok açık ve net sanırım... Mavi... Öncelikle "Ulus" olmanın koşulları vardır... "Türklük" tanımı, bu koşulları yaşamış ve Ulus seviyesine ulaşmıştır. Kürtlerin toplumsal yapıları Ulus olmaya elverişli değildir. Ulus yani Millet yapısına ulaşılabilmesi için Aşiret/Feodal sistemin kırılması lazımdır. Ve itham edeceğiniz kişinin adı ile seslenirseniz, daha iyi olur! "Modernleşmeyi Türkler Tamamladı" tanımını algılayışınızdan anladığım kadarıyla, hala "Türk Olmak"lığı "Irk" olarak algılıyorsunuz. Modernleşmeyi herhangi bir ırk temelinde gerçekleştiremezsiniz... Bir kavram, toplumsal süreçler ile modernleşir, bir kimlik kazanır... "Türklük" tanımı, süreç içerisinde "Irksal Toplumsallaşma"dan sıyrılıp, "Ulus" kavramına evrilmiştir, modernize olmuştur. Bir ırkı nitelemiyorum; Bilmem bu sefer anlatabildim mi! Ayrıca Kürtleri "Ulus" yapan nedir bana söyler misiniz? Bu bir yana; Elbette ki "Milliyetçi/Uluçu"yum... Irkçı mı olsaydım? Her neyse; Onca açıklama yaptıktan sonra hala aynı sularda yüzüldüğünü görmek... Oldukça şevk kırıcı...
  18. Tengeriin boşig şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Ulusçuluğu, Irkçılık ve Faşizm ile karıştıran bir yazı olmuş
  19. Diyarbakırlı, Kürtçe'nin yasaklanmasını en baştan beridir çağdışı bir olay ve karar olarak görüyorum. İnsanların diline müdahale edilmesi, evet, ilkelliktir. İnsanları konuştukları dilden ve doğdukları etnik-kökenden dolayı yargılamak da akıl-dışıdır ve kabul edilemez. Ancak ne mutlu ki Kürtçe'nin yasaklanması dönemi 10 yıl sürebilmiş ve sonunda bu yasak kaldırılmıştır. Devlet, sadece, Kürtçe'nin ya da başka bir Etnik-Dil'in gelişimine engel yasalar ve uygulamalar var ise onları da kaldırmalıdır. Diyarbakırlı, ben Kürtleri ve Kürtçeyi aşağılamıyorum. Bakın şimdi; Afrika'da kimi yerli kavimler, geçen aylarda, ilk defa bir helikopter gördüklerinde; O helikopteri uçan bir canlı sanarak taşladılar, korktular... Şimdi bu kabilelerin teknolojiden habersiz olduklarını söylemek, Onlara hakaret midir? Hiç sanmıyorum... Kürtler ile ilgili tespitim ve hatta kimi Kürtlerin de aşmak istedikleri gerçeklik şudur ki; Kürtlerin büyük çoğunluğu hala Klan'a/Kan'a/Aşiret'e dayalı bir toplumsallaşma gösteriyorlar. Ben, hayatımın büyük bölümünü Kürtler ile iç içe geçirdim; Bizim yaşadığımız sokağın, 100 metre yukarısına "Küçük Kürdistan" derler, arkadaşlarımız da hep Kürttür. Lisans döneminde, Lisansüstü Eğitim döneminde ve şu an hala bir çok Kürt arkadaşım var. Siz ister "Kültürünüze saldırı" olarak algılayın, isterseniz "Küçümsemek"... Ama ne yazık ki bu Aşirete dayalı toplumsallaşma, Kürtlerin, diğer toplumlar ile olan iletişiminde en olumsuz rolü oynuyor. Çünkü bu yapı, doğal olarak diğer toplumlara bakışı, benimseyişleri, kültürü ve edinimleri, dünya görüşünü etkiliyor. Kürtler, Osmanlı'nın koruyup kolladığı ve bugüne kadar yaşamasını sağladığı yapıya hala sahip çıkıyorlar. Oysa artık çağdaş toplumlar bu yapıları aşabilmiş toplumlardır. İster benimseyin, ister benimsemeyin; "Ulus Birlikteliği" en çağdaş toplumsallaşma biçimidir. İnsan topluluklarının tarihsel süreçteki edinimleri, devrimler, yıkılan imparatorluklar, kurulan devletler, yaşanan savaşar; Bunların hepsi, eninde sonunda "Ulusal Birlikteliklerin" en modern birliktelikler olduğunu öğretti. Ve belirli coğrafyalarda, Aşiret yapısından kurtulmuş her toplumun adı, Ulus Kimliği olarak ortaya çıkmıştır: Fransızlar, İngilizler, Almanlar, İtalyanlar, Ruslar, Türkler... Şimdi bu gerçeği, aşiret sisteminin yok edilmesi gerekliliğini, benim tanıdığım birçok Kürt, Hatta tanıdığım Kürtlerin çoğu kabul ediyor... Ancak bunlar, Batı yüzü görmüş, topluma zar-zor da olsa uyum sağlamış ama yine de uyum sağlamış; Toplumsal birlikteliği kabul edebilmiş Kürtler. Hadi ben aşağılıyorum diyelim, Kürt Aşiret yapısını eleştirdiğimde, O Kürtler de mi aşağılıyor? Ayrıca ben elbette ki Milliyetçiyim/Ulusçuyum. Fakat Etnik-Milliyetçi/Irkçı değilim. Orta Asya'daki Türkler, Hakkarili bir Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan Kürt'ten çok çok daha az ilgilendirir beni. Irksal kökenimi "Kimlik" olarak edinmek gibi bir kaygım, çabam yok. Kendimi "Irkım/Etnik-Kökenim ile Tanımlamak" gibi bir amacım yok. Peki size bakalım: Kendi KİMLİĞİNİZİ, Etnik-Kökeniniz/Irkınız ile tanımlama çabasında değil misiniz? Irkını, Kimlik olarak tanımlamak gayretinde olan siz değil misiniz? Daha kendi kimliği konusunda bile Irk kaygısına düşen birisi, Başka bir kimsenin ırkının ne olduğu konusunda kaygılanmaz mı? Böyle bir kaygı, kendi Toplumsal Kimliğini, Kürt yani Etnik-Köken ile tanımlama çabası, Kürt olmayanları "Ötekileştirmek" demek değil midir? "Kürt olanlar - Kürt olmayanlar" ayrımı demek değil midir? Kimliğinizi, Irkınıza göre tanımlamak istiyosanız; Toplumsal İlişkilerinizi de o kimliğe, ırkınıza göre yapacaksınız demektir... Yoksa niçin, Toplumsal ortak kimliğii, Irka indirgemeye çalışasınız? O yüzden, beni Irkçı olarak nitelemeye kalkmayın lütfen. Ve lütfen "Kimlik"in ne olduğu konusunda kendinizi bir eleştirin... Ayrıca Kürtçe'yi de küçümsemiyorum ben. Kürtçe ile ilgili deneyimlediğim, gördüğüm, öğrendiğim, yaşadığım şeyleri anlatıyorum. Ha, bunları hala da örnekleyebilirim... Oturup konuşalım elbette ama Elmalar ile Armutları aynı kefeye koymakla olmuyor ki bu! Hepsini ayırmak lazım... Önce nesnellik lazım... Bakın, çok güzel bir örnek vardır: Burhan Altıntop örneği... Adam, dizinin bir bölümünde, tutturdu "Ben iskandinav kökenliyim" diyerek... Şimdi o adamın kökeni istediği kadar Türkmen olsun, olmasın... Adam, kendisini illa ki İskandinav olarak görmek istiyorsa; Öyledir... Ne yapılabilir? Ancak, o kendisini öyle görüyor diye Açık ve net gerçekleri de değiştiremeyiz... Türkiye'de Türk Irkına dayalı bir toplumsallaşma biçimi kalmamıştır yüzyıllardır. Bu türlü toplumsallaşmalar yok edilmiştir Osmanlılarca. Kana dayalı toplumsal bağları yıkılan Türkmenler, kan'a dayanmayan toplumsal bağlara hazır hale gelmişlerdir. Bu süreç, Türk Irkı tanımlamasının Anadolu'da yok olmasına neden olurken, "Türk Ulusu" tanımlamasının olgunlaşmasını sağlamıştır. Osmanlı'nın ise Kürt Aşiretlerini kayırarak, olduğu gibi yüzyıllarca koruması, Sonunda Kürtlere en büyük zararı vermiş ve onların Uluslaşmaya olan uyum sürecini yaşamalarını engellemiştir. Çünkü Kan'a dayalı toplumsallaşmalarını kıramamışlardır ki Ulus birliğine uyum sağlayabilsinler! O yüzden, ister kabul edin, ister reddedin; Anadolu'da "Türk" demek, "Ulusal bir toplumsallaşma biçimi" demektir. Bir ırkı nitelemez; Çünkü niteleyebileceği bir Türk Irkı, Irksal Toplumsallaşması kalmamıştır Anadolu'da. Ben İzmir ve Manisa'da en ücra birçok köye de gitmişimdir; İnsanlar Kürtler ile içiçe yaşarlar, Kürtler içlerinde barınabilir... Ev, tarla, hayvan ve ağıl alabilirler... Ama o köylere yerleşen Kürtlerin, kesinlikle hepsi, aynı mahallede, aynı evde ya da aynı sokakta otururlar... Ayrı ayrı yerlerde oturamazlar... Diğer toplumlara uyum sağlayamamanın bir örneğidir bu... Size köy/kasaba/ilçe adı bile verebilirim bu konuda, bizzat gidip araştırırsınız... Ancak Doğu'ya giden Türkmenlere baktığımızda: Doğu'ya yerleştirilip, Kürtleşen Türkmenlerin varlığından söz eden sizdiniz: "Devlet asimile etmek için yolladı ama onlar asimile oldu" diyerek... Bu da, o uyum sağlayabilmenin bir güzel örneğidir... Çünkü o topluluğun kan'a dayalı bir toplumsal alınganlıkları kalmamıştır... Türkmenler ile Kürtler elbette farklı değil... Yüzlerce yıldır birbirimize karışmışız... Kürtleşen ya da Kürtleştirilen bir sürü Türkmen boyu var... Yine Batı'da Türklerle uyum halinde yaşayan, kurumlaşmış Kürtler çok çok fazla... Ne ben, Kürtleşen Türkmenleri ve Kürtleri dışlayabilirim; Ne de siz Türklerle uyum halinde yaşayan Kürtleri ve onları benimsemiş Türkleri... Buraya gelin; benim alış-veriş yaptığım pazarın esnafının %80i Kürt'tür... Ben şimdi gidip, alış-veriş yaptığım adamı niçin dışlayayım? Dışlayacak olsam, alış-veriş yapmam... Fakat, uzlaşabilmek için şu gerekli: Elbette ki devletin yaptığı hataları savunamayız... Fakat, devletin hatalar yapmış olması, yanlış kararlar vermiş olması Sizi, Etnik-Kökeninizi Kimlik olarak kabul etmeye itmemeli ve bunu istememelisiniz. Siz, kendinizi, Etnik-Kökeniniz ile tanımlama çabasına düşerseniz, Beni de Etnik-Kökenim ile kimliklenmeye itersiniz... Peki, ortak tarihsel kimliğimiz kimlik olarak kabul etmek yerine Farklı kökenlerimizi Kimlik olarak kabul ettiğimizde, Biz nasıl bir bütün olacağız? Kendi Etnik-kökenimizden insanlarla yakınlaşmayı seçmeyecek miyiz? Ya da seçmemek mümkün mü? Bizim yukarı mahallemizdeki o Kürt tanıdıklarımız, bize, aynı semtin çocuğuyuz bilinci ile yaklaşırlar. "Aynı semtin çocuğu" olmak, bizim semtin kimliğidir... Düşünün, onların kendilerini "Kürt", benim de kendimi "Türkmen" olarak tanımladığımı... Beni o mahalleden sokarlar mı? "Sen Türkmensin!" demezler mi? Ulus kavramı da böyledir... Ve Türkiye'de bu Ulus'un adı Türk Ulusu... Türk adından nefret ediyor olabilirsiniz ve hatta ediyorsunuz; Bunun nedenini anlamaya çalışıyorum... Ancak, anlayamıyorum...
  20. Bak işte; bu yorumun altına imzamı atarım; Her ne kadar Trabzonspor'lu olsamda... Tengeriin Boşig...
  21. Ben aslında bu tanışma bölümüne falan hiç uğramam ama "Bir Varmış Hiç Yokmuş" adını duyunca, hemen giriverdim... Zamanında sağlam ve belki de sert tartışmalarımız oldu ama hoş geldin tekrardan
  22. Kesinlikle muhteşem veriler... Tebrikler... Varsa, daha ayrıntılamanı ve kaynakçaları daha genişletmeni rica edebilir miyim gelincik?
  23. Türkiye'de ne "Azınlık" vardır, ne de "Kurucu Unsur" diye bir tanımlama... Eğer illa ki kendinizi "Kurucu Unsur" olarak nitelemek istiyorsanız, Tarihsel olarak toplumun bu konudaki algısı bellidir: "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye Halkına 'Türk' denir" Tarih bunu ortaya koymuştur ve Atatürk dile getirmiştir, toplum da kimliğini benimsemiştir. Sizin, şu halde, eğer Kurucu Unsur iseniz, Türklüğü bizden çok savunuyor olmanız gerekmektedir... Bu bir yana; Kendinizi avutmayın... Türkiye Cumhuriyeti'den "Kurucu Unsur" diye bir tanımlama yoktur. Kürtler "Kurucu Unsur" ise, "Kurucu Unsur" olmayanlar kimler? Onları ne ile tanımlayacağız? "Gayri Kurucu Unsur" mu? Ayrıca, Lozan'da da çok bellidir ki "Azınlık" tanımı, dönemin getirisine bağlı olarak "Gayri Müslim"leri niteler. Dolayısı ile diğerleri Azınlık değildir... Bizi nasıl muhatap alacaksınız zaten, merak ediyorum? Söylemlerinizin hiç birisinin sağlam ve tutarlı bir temeli yok... Sadece laf... Neye güvenerek ortak bir ortamda tartışabileceksiniz?
  24. Bazı tespitleri yapmak için süper zekaya sahip olmak gerekmiyor. Örneğin bir araba tamircisi, arabanın tüm parçalarını bilir; Ancak hangisinin, ne tür fizik yasaları göz önünde bulunarak yapıldığı ile ilgilenmesi gerekmez... Parçanın bileşiklerinde neyin kullanıldığı da onu ilgilendirmez... Motor silindirlerinin, hangi kalıplarda ve ne kadarlık ısıda döküldüğü de onun için önemli değildir... Kullanılan benzinin, hangi teknik materyaller ile işlendiğini de bilmesi gerekmez... Şişirdiği lastiklerdeki havanın hangi moleküllerden oluştuğu onun zerre kadar umrunda değildir... Tamirci, bunların hepsini alır; Arabayı tamir eder... Arabayı oluşturan parçaları üretmesi ya da üretimini bilmesi gerekli değildir; Hatta çok çok büyük çoğunluğu da bilmez... Bilselerdi zaten araba tamircisi olmaz mühendis olurlardı... Dolayısı ile Türkçe'yi gayet iyi bilen; Osmanlıca eğitimi almış; Arapça Grameri eğitimi almış; Farsça'yı da ucundan bucağından az-buz görmüş bir kimse için (ki genelde Tarih Bölümü mezunları bu eğitimleri almıştır; hele hele Lisans ve Yüksek Lisans eğitimlerini tamamlamışlarsa...) Dil olduğu iddia edilen Kürtçe hakkında hüküm verebilme birikimi ve yetisi vardır. Bu bir yana; Örneğin, Ferit Develioğlu'nun Osmanlıca-Türkçe sözlüğü gayet Bilimsel bir sözlüktür. Şu an o sözlüğü aşabilmiş başka bir sözlük de yoktur. Yani Bilimsel açıdan oldukça tutarlıdır. Dolayısı ile Kürtçe hakkında hüküm verebilmek için Filolog olmanız gerekmez. Ya da çok büyük araştırmacı olmanız da gerekmez... Elinize bir sözlük alırsınız; Kürtçe olduğu iddia edilen sözcüğe bakarsınız; Karşısında, genellikle parantez içinde şu ibare yer alır (f.) ya da (a.)... (f.) = Farsça (a.) = Arapça demektir... O sözcüğün kökenin tespit etmek, bir sözlük okuyucusunun görevi değildir. O sözcüğün kökeni zaten tespit edilmiştir. Okuyucu, eğer gerekli eğitimi de almışsa, sözcüğü bulur ve tespitini yapar. Şöyle düşünün: Bir benzin istasyonunda pompacılık yapan bir kimse, Benzin türlerini gayet iyi bilir... Hangi benzinin, hangi araçta kullanılması gerektiğini de çok iyi bilir... Fiyatları konusunda da oldukça bilgilidir... Ancak, o benzin türlerinin nereden çıkarıldığı, nerede işlendiği, nasıl getirildiği, O petrolü işleyen mühendisin karısı ile olan sorunları ya da benzini taşıyan tankerin şoförünün cinsel sorunları O pompacıyı alakadar etmez... Şu halde öğrenmeniz gereken şöyle bir durum var: Madem ki, her konu hakkında konuşabilmemiz için, illa ki derinlemesine uzmanlaşmamız gerekiyor! Ya hu siz uzman mısınız ki Sosyal Bilimler dahilinde olan Toplumsal bir konu hakkında ikide birde ahkam kesiyorsunuz? İşinize gelmeyince "yok efendim süper zeka; atom bombası, mars'a çıkmak" falan diye laflanıyorsunuz Ama işinize gelince de maşallah her konuda söz sahibisiniz... İletinizi, birde kendinize yönelik okuyun isterseniz... Size olumsuz bir sıfat bile kullanmıyorum; Düşünün artık yani!

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.