Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Tengeriin boşig

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    4.554
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    21

Tengeriin boşig tarafından postalanan herşey

  1. İzmir'i görmeyen birisi için böyle söylemek çok çok normal tabi ki... Adı üstünde; İzmir... İzmir’in denizi kız, Kızı deniz... Sokakları hem kız Hem deniz kokar!... Cahit Külebi
  2. Arkadaşlar, diyorum ki "Biz Ermeniyiz" lafzı "Fahri"dir... Yani sadece bir isimdir... Kimsenin Ermeni falan olduğu yok... Bu sadece bir duygunun paylaşmıdır. Hataları da olsa, yanlışları da olsa; Milletin bir vatandaşına sahip çıkmasının Dil'e yansımasıdır... Bu bir tepkidir? Neye tepkidir peki? Türk'lük adına cinayet işleyenlere/işletenlere, Türk adını bu şekilde küçültenlere bir şekilde bir tepkidir? "Türklüğe" bir tepki değildir... Kimsenin Türklüğe karşı olduğu anlamı taşımaz... Kimse gerçekten Ermeni olmuş değildir... "Türklük"; "Adına, Cinayet İşlenecek" kadar küçük bir mevhum değildir çünkü? Burada "Biz Ermeniyiz" diyen herkesin, sırası geldiğinde bu vatan ve Türklük için "Canını, Gözünü Kırıpmadan Vereceğinden" KESİNLİKLE ŞÜPHEM YOKTUR... Ben ömrüm boyunca "Türklüğü" dile dolayıp temcit pilavı haline getirenlerin Milliyetçiliğinden korkmuşumdur hep... Sadece "Dillerinde" olduğunu düşündüğüm için... Türklüğü diline dolayanların içinde pek göremedim çünkü şimdiye kadar... Ben "Türklük" adına işlenen bu alçakça cinayetin; "Türklüğe" kara çaldığını düşündüğüm, Menşei meselesinin bir cinayet nedeni olmasına ve hele böyle bir cinayetin Türklük adının kullanılarak işlenmiş olmasına tepki göstermek için; "Ben Ermeniyim..." diyorum... Bir insanın Düşünceleri ve Menşei nedeniyle öldürülmesine bu şekilde verilecek bir tepkinin de en azından bir empati yaratacağını düşünüyorum... Hem böyle bir hassasiyet, yani bir vatandaşınızın katledilmesi için "Ben Ermeniyim" diyebilme hassasiyetini gösterebilmek sanıyorum ki çok takdire değer olsa gerek. Zira böylelikle art niyetli Türk Karşıtları da belki bazı şeyleri görmüş olurlar... Mesela menşeisi ne olursa olsun Türklerin, her vatandaşına sahip çıkabilecek kadar "Haysiyetli" bir Millet olduğunu anlamış olurlar... Dolayısıyla "Türklük" anlayışı ile "Ben Ermeniyim" diyebilmek "+" ile "-"nin birbirini götürmesi gibi bir vakıa değildir... Zira bunu söyleyebilecek kadar hassas olan kimseler, emin olunuz ki "Türklük" konusunda da sonuna kadar hassastırlar. Sadece bu kavramların ayrımlarını çok daha idrak edebiliyorlar o kadar... "Bende Ermeni'yim" "Bende Kürt'üm" "Bende Çerkes'im" "Bende Türkmen'im" "Bende Zaza'yım" "Bende Laz'ım"... Ben Bunlardan ziyade aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olmakla gurur duyuyorum ve bu bağ ile herşeyden önce bir "Türk"üm... Bence bu konuda yapılan açıklamalar aslında yeterlidir... Son derece açık ve nettir... Söylenebilecek en gerekli şeyler, en güzel örnekler verilerek söylenmiştir... Konunun kişiselleştirilmemesini umuyorum... Saygılarımla...
  3. *Türklük Adına Cinayet işlenmesi utanılacak bir şey değil midir? *Her ne adına olursa olsun insan hayatı bu kadar ucuz mudur? *Bir insanın "düşünceleri" yüzünden öldürülmesi insanlık dışı değil midir? Ben Hırant Dink hayranı biri olmadığımı söyledim... Ermeni hayranı da değilim... Hatta tartışılamayacak kadar koyu bir "Türk Milliyetçisi" olduğumu iddia edebilirim... Sadece bunun sınırlarını çok iyi bildiğimi söyleyebilirim... Ben olayı "Düşünceleri Yüzünden Katledilen Bir İnsan" açısından ele alıyorum. O kurşunu sıkan/sıktıran adamlar, sahip oldukları düşüncelerde gerçekten tutarlı bir alt yapıya sahip olsalardı eğer, o adamın karşısına (ki kurşun enseden sıkılmıştır) silah ile değil fikirleri ile çıkarlardı... Eğer haklı iseydiler zaten bunu ortaya koyarlardı... O adamın "Aydınlığı"nı bilemem, "Aydın" kavramı çok göreceli bir kavramdır... Kimine göre kimileri "Aydın" olabilmektedir... Lakin şu var ki, ben diyorum ki o insan "Düşünüyordu", "Üretiyordu"... İnsanların fikirlerine "Kurşunla" engel olma yanlısı değildi bildiğim kadarıyla... Aydın değilse bile, Aydın olma yolunda bir takım izlere sahip olduğu muhakkak ki ortadadır... Bu açıdan da ele alırsanız sevinirim... O zaman yargınız daha sağlam olur... Saygılarımla...
  4. :clover: :clover:
  5. "Ben'de Hırant'ım" "Ben'de Ermeni'yim" "Irk" olarak bir "Ermeni" değilim... Ne olduğum önemli değil ve kimselerin ne olduğu da beni ilgilendirmiyor... Tek bildiğim ve önemli olan "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı" olarak bir "Türk" olduğum... Hırant Dink bir röportajında Anadolu'da rastladığı bir olayı anlatıyordu ve buradaki bir deyişi onun ölümünün sloganı oldu: "Su Çatlağını Buldu" Ve o röportajında Hırant Dink, Anadolu Kültürüne olan hayranlığını şöyle ifade ediyordu: "O ne büyük bir anlamdır yarabbim... O ne geniş, ne derin bir anlamdır. Anadolu insanı bu işte ve ben oturup ağladım." Biz belki Hırant Dink'in öldürülmesi ile "Manevi" ve "Fahri" olarak "Ermeni" oldum/olduk... Bu da dünyaya at gözlüğü ile bakan birilerine dokundu... Ancak Hırant Dink bir Türk Ermenisi idi ve Bir Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak, Vatandaşlık bağı ile herşeyden çok bir "Türk"tü... Şimdi bu noktada aklıma; "Hırant Dink öldürülmeseydi keşke" keşkesinden başka bir "keşke" daha geldi... "Keşke -Bizde Ermeniyiz- lafzı, Yanlış Anlayanlarca Irki bir anlama büründürülmeseydi..." Dünyaya "Irk" ve "Kafatasçı" gözlüğüyle bakan insanlar, normal olarak!!! (kendi doğaları gereğince/at gözlüğünden ne kadar görebiliyorsanız dünyayı...) bu lafzı da "Irkçı" bir anlama bürümüşlerdir. Çünkü dünyaya nasıl bakarsanız öyle görürsünüz her lafzı. Demek istediğim, umarım bu "Ben Ermeniyim" tümcesi amacından saptırılmaz ve umarım söyleyen herkes bu tümcenin "Bir Irka" mensuben değil de bir serzeniş ve fahri olarak kullanıldığının farkındadır. Ve umarım bunun bu anlama geldiğini "Anlayamayanlar"da en kısa zamanda anlarlar ve idrak ederler. Ben Hırant Dink'in hayranı falan değilim... Ancak kötü bir insan olduğuna inanmıyorum. Belki yanlışları falan vardı, bilemiyorum; ancak sonuçta "Fikir Üretebilen" bir insandı, "Düşünebilen" bir insandı ve bu yüzden öldürülmesi çok büyük bir kayıptır. "Kendi Başbakanını Asan Devlet" (Menderesçi değilim) ünvanına "Kendi Aydınını Koruyamayan Devlet" ünvanını ekledik defalarca... Bu zaten çok yüz kızartıcı... Umarım Hırant Dink'in ölümü bu Yüz Kızartıcı ünvanın defalarca alınmasının artık sonuncusu olur... Daha kaç kere Aydınımıza sahip çıkamayacağız? Ve bir anımı anlatmak isterim: Yedek Subay olarak askere gittiğimde, Yedek Subay Öğrenciliğimi (Acemiliğimi) yaparken, aynen bizim gibi rütbe alacak olan Ermeni-Hıristiyan bir Yedek Subay Öğrenci arkadaşımız vardı... Kuramızı çekeceğimiz güne kadar birbirimize alışmıştık bir bölük olarak. Kura töreni oldu, kuralarımızı çektik ve ayrılacağımız vakit geldi... Ve o Ermeni arkadaşım; Türk, Kürt, Laz, Çerkes arkadaşlarından ayrılacağı için "Ağlamaya" başlamıştı... Tabi bizde... İşte o an herkes Ermeni, herkes Türk, herkes Kürt, herkes Laz, herkes Çerkes olmuştu... Ve herkes Hıristiyan ve herkes Müslüman ve herkes İnançsız olmuştu... Yani birbirimiz için yalnızca ve yalnızca "İnsan" olmuştuk... Mümkünse ben ömür boyu da herkes için "İnsan" olmaya devam edeceğim... Herkeste benim için öyle görünecek... Hırant Dink'in yukarıdaki röportajını dinlediğimde bu anım yine aklıma geldi ve ömrümce de unutamayacağım en güzel anımdır bu benim... Umarım "Ben Ermeniyim"in ne demek olduğunu anlatabilmişimdir... Saygılarımla...
  6. Bu soruların cevaplarını ve "Niçin Din?" sorusunu yeni bir başlık açarak tartışmanızı, bu konu başlığının farklı olmasından dolayı tavsiye ederim. Konuyu değiştirmekle suçlanabilirsiniz... Dinin Bilimsel Temeli var mıdır? sorunuzu ise özel olarak cevaplamak isterim: *Topluma olan etkileri bakımından "Din" Bilimin konusu olabilir. *Soyut Kavramları'nın (Allah, Melek, Ruh vs...) açıklanması yönünde Bilim'in konusu olamaz. *Toplumsal olarak bir dine mensub olmanın "Tarihi" açıdan bir çok yönü vardır ve Tarih Bilim ve Toplum Biliminin konusu içine girer. *İnanç'ın "Bireysel Yönü" ise "Psikoloji" biliminin alanına girer: "İnsan niçin bir Tanrı'ya ihtiyaç duyar?" sorusunun cevabını arayabilir. Saygılarımla...
  7. Sayın Cerenimoo; o iletimi, kötü bir niyetle ve o hakareti eden kimseyi tasvip etme amaçlı "Yazmadığımı" bilmeniz benim için yeterlidir. Zira yapılan o hakareti aklı başında olan hiç kimse tasvip edemez, destekleyemez ve hakaretin arkasında duramaz... Yönetim duyarlı davranıp o iletiyi silmiştir. Ben bir çatışma yaşanmamasını istemiştim. Zira o tabiri yanlış anlayanlar olacaktı... Ve Sayın Adrenalin'in o tümceyi, o silinen iletisinin başında söylediği "Sinirlenmesinden" dolayı söylediğine inandığımı söylemiştim. Saygılarımla...
  8. Gerçekten yazıktır Arkadaşım... Şiiriniz için teşekkür ederim lutfetmişsiniz, ağır ve etik dışı bir hiciv olmuş ancak son derece mesnedsiz ve yersizde aynı zamanda... Çünkü sanıyorum ki "Hakaret" içeren ve yönetimce "Silinmiş" olan iletiyi okumadan bana böyle uzun ve gereksiz bir ileti yazmışsınız... Oysa ki iletim son derece kısa idi... 1- "Ne Kadarda Haklısın Sevgili Adrenalin" iletisi bana ait değildir... Niçin bana ait olarak aldınız bilmiyorum ancak benim iletim şöyle başlıyor: "Lakin Ters Orantılı da Değildir"... Sizin bana itham ettiğiniz yargı Sayın GeceKeşu'nun yargısıdır: Bu yüzden uzun yazınızda bana itham ettiğiniz şu cümlenin hedef aldığı tümce bana ait değildir: Bence bana önerdiğiniz; "tüm iletileri tekrar okuma" öğüdünü kendiniz öncelikle hakkıyla yerine getirmelisiniz... 2- "Lakin Ters Orantılı'da Değildir": iletimi cevaplama çabanızda/çırpınışınızda bu cümleme takılmışsınız. Bilmiyorum hiç "Mantık" derslerine katıldınız mı lisede... Yada hayatınızda "Mantık" diye bir terim duydunuz mu emin değilim. Zira lise de veriyoruz bu eğitimi biz... Bu tümceyi bir Mantık önermesine çevirerek şöyle aktarayım: "İnsan olmak ile İnanmak doğru orantılı değildir. Öyleyse İnananlar İnsan olamaz..." gibi bir yanlış anlama olmaması için o şekilde belirtmiştim... Kimseye destek yazısı göndermek gibi bir kaygım yok, zira arkadaşın silinmiş olan o iletisini görse idiniz aklı yerinde olan hiç bir insanın buna destek veremeyeceğini kavrayabilirdiniz... Peki ne yapmamı beklerdiniz? Bende küfür mü etseydim? Hakaretler mi yağdırsaydım? Zaten yapılan hakaretin yakışıksızlığı yeterince ortada idi (eğer okusaydınız/anlayabilseydiniz) daha hangi yargım yeterli olabilirdi ki açıklamaya... Kaldı ki hiç bir şekilde kendisini desteklemiş te değildim. Görmek istediğiniz gibi görmüşsünüz... Ki hakikaten yazık... Neyse, yazınızı uzun uzadıya tahlil edilecek kadar değerli/kıymetli bulmuyorum aslında. Niçin böyle bir savaş başlattınız bilmiyorum, niye gerek duydunuz bunu da bilmiyorum... Oysa ki iletim o hakareti edene yönelikti; konuyu kişiselleştirmesinin "kötü" ve "olumsuz" olduğunu söylemiştim... Özel olarak belirttiğim ise şuydu ki; Sayın Adrenalin Arkadaşımın adı geçen tümcesinin "Tüm İnançlıları" kapsadığı gibi bir yargı doğduğu hissine kapıldım ve tüm inançlıların aynı kefeye konulmamasını istedim. Yani kendisinin aleyhine yada kötülüğü için bir şey söylemedim... Bunu bir tavsiye olarak ta algılayabilirdiniz. Yazımın olumsuz yada kötü veya art niyetli olduğunu düşünmüyorum... Yazınızda bana ima ettiğiniz ithamı/hakareti da aynılığıyla size iade ediyorum... Gerçekten Yazık... Ben bu forumun hiç bir konusunda hiç bir kimseye "sahiplenme" "arkasında durma" kaygısı ile yaklaşmadım... Bana olan kininizin nedenini anlayamadım lakin bu kininizin sizi artık görmez ettiği ortada... Tüm iletilerimi okursanız öyle bir kaygıda olmadığımı görürsünüz... Büyük haksızlık yapmışsınız... Ayıptır... Tüm iletiniz, sizin hatalarınız ve ön yargılarınız göz önünde bulundurularak okunursa daha sağlam bir yargıda bulunulur kanısındayım... Ve bu haksız iletinizde sahip olduğunuz, hakkımdaki yargılarınızı "Özel"den belirtmek yerine burada kininizi kusarcasına belirtmenizi de etik bulamıyorum... Forumda çoğu kimselerce ve belkide herkesçe sevilmediğimi anlayabiliyorum ancak bu, kininizi kusmanızı gerektirmiyordu. Sevmemekte yerden göğe kadar da haklı olabilirdiniz ancak gerektirmiyordu yine de... Burada kişilik tahlilimi ve kişilik tahlilinizi yapacak değilim lakin yazınızda ortaya çıkan; "beni, nasıl olursa olsun bir şekilde yargılama zorunluluğunuza" bir anlam veremedim. İlk defa bir iletimin sonunda muhatabıma "Saygı" duyamıyorum ne yazık ki... Yazık ve İnsaf cerenimoo... -------------------------------------------- Sevgili Adrenalin'e Sevgili Adrenalin; cerenimoo'nun, size olan iletim hakkındaki "Haksız" olduğunu düşündüğüm cevabını okumuşsunuzdur. Sadece sormak istediğim şey şu: İletim sizde de aynı düşünceleri mi uyandırdı? Yalnızca bunu öğrenmek istiyorum... Özel'den yada buradan cevaplayabilirsiniz... Saygılarımla Sayın Adrenalin...
  9. Ne kadarda haklısın Sevgili 'adrenalin'... Lakin "Ters Orantılı"da değildir... Konunun hakaret derecesinde kişiselleştirilmesi çok olumsuz ve kötü olmuş... Tabi bu nitelemem o "Hakaret"i edene olan ithamımdır... Bence de bu ileti tüm inananlara mal edilmemeli... Zira size saygı duyan inançlı insanların da saygısını kaybedebilirsiniz... Hakaret edenin hatasına dolaylı da olsa düşerek, kendisi ile aynı kefeye koymamalısınız kendinizi... Bir insanın hatayı "İnanç"a ve "İnançlı"lara mal etmemelisiniz. Hatanızın "Sinirlenmenizden" kaynaklandığını düşünüyorum/düşünmek istiyorum... Aga Mahmut Arkadaşında kötü ithamını üzüntü ile karşılıyorum... Saygılarımla...
  10. Peki Avrupa'da buna benzer kanunlara sahip ülkeler var mı?
  11. Aydınlanmak... Ve siz...
  12. Ben kendi fikirlerimden önce, Vedat Yenerer'in bir yazısını vermek isterim... Ne kadar haklı yada haksız bilemem... Sadece bir görüş sunuyorum ortaya... Ve bu çerçevede 301'i de tartışmak istiyorum... Saygılarımla...
  13. "Ya İstanbul Beni Alır, Ya Ben İstanbul'u" Fatih böyle söylemiş... İstanbul "Can Verilecek" kadar sevilir mi bilemem ama ben "İzmir"i değişmem İstanbul'a... Ama İstanbul'u da çok severim... İstanbul deyince aklıma ilk gelen yer İstiklal Caddesi... Çok özlemişim yaa... Daha çok fotoğraf istiyoruz arkadaşlar...
  14. Anlaşılan bir de "Çelişki" kavramının tanımını öğretmemiz gerekecek size... :D
  15. Sayın Tarafsız, size "Panenteist" diyebilir miyiz peki... Sadece tanımlamak için sordum, o kadar... Biliyorsunuzdur belki, Mevlana ve Nur'ul Arabi'nin düşüncelerini "Tekamül" açısından "Panenteizm" olarak niteliyorlar. Gerçi ben katılmıyorum ancak şöyle bir tanımı var Panenteizm'in: Cansız'dan => Canlı'ya Canlı'dan => Tanrı'ya ulaşmayı amaç olarak edinen bir süreç olarak tanımlanır... Tanrı'yı da Evrimi'de "Tekamül" açısından kabullenirler...
  16. Bunu ancak şimdi mi anladınız Sayın Haksöz/Katakuta... Öyleyse hatılatayım: burası kendimize sorulan soruların havada bırakılacağı, görmezden gelineceği ve kaçamak cevap verilip kaçılacağı bir yerde olmamalı... Aynı zaman da burası "OYUN OYNANAN" bir yer de olmamalı... Anladınız siz onu... :D
  17. Sayın Haksöz/Katakuta... Beni yargılamadan önce bir kendinizi gözden geçirip "dürüstlüğünüz" hakkında nesnel olabilirseniz, elbette ki sizin itiraf etmeniz gerekecek çok daha esaslı konular vardır benim inancımı sorgulamanızdan daha önce gelen... Bundan ziyade burası muhatap olduğumuz konularda mantıksız açıklamalar yapıp, mesnedsizliği ispat edilince de sorduğumuz soruları görmezden gelip, işinize geldiği zamanda da işinize geldiği noktadan lakaytsızca ve pervasızca tartışmaya balıklama atlayabileceğimiz yer olmamalı... Zira samimiyeti son derece zedelemektesiniz... Söylediklerimi sizden başka diğer arkadaşlar anlayabilyordur umarım... Zira siz önce bana sataşacağınıza, o görmezden geldiğiniz tüm sorularımı cevaplarsanız iyi olur... Kaçmak pek yakışmıyor, etik olmuyor... Foruma katıldığımdan bu yana size bir düzine soru yönelttim, ancak nedense "Göremediniz..."... Şimdi de gelip beni itham edebiliyorsunuz... Önce bir kendi çelişkilerinizi aşmanızı ve daha "Bilimsel" verilerle gelmenizi tavsiye edeceğim... Zira sunumlarınız çok çok basit kaçıyor ve böyle sürdükçe zaten sizinle bir konuda tartışmamız mümkün olmayacak... Ancak yöntemice İslamı eleştirebilen insanlarla tartışmanın ne kadar zevkli olduğu, iletierimizin yoğunluğundan anlaşılmaktadır... Lakin sizi aynı kefeye koyamayacağım... Kaçamak dövüşmek yerine, görmeniz gereken soruları bir görün isterseniz, şöyle bir yoklayın siteyi; kim bilir "Gözden Kaçırdığınız" nice sorularımız vardır size "Cevapla(ya)madığınız"... Ondan sonra kendi uydurmalarınızla başak çıktıktan sonra "İslam"ın uydurmaları! ile ilgili münazaralarda zevkle bulunabiliriz Sayın Haksöz/Katakuta... Durumu kişiselleştirmek istemezdim, Tüm arkadaşlarımdan bu durum için çok özür dilerim... Söylediklerimin açık ve net olduğunu tekrar ediyorum... Aksi bir durum söz konusu ise, söylediklerime "Kaçamak" olarak değilde gerektiği gibi ve doğru dürüst, ispatlı karşılık verilmesini rica ederim... Ve bunun nasıl olması gerektiği ile ilgili açıklamaları yukarıda yaptım Sayın Haksöz/Katakuta... Biraz okursanız, bilgi edinmemeniz için hiç bir neden yoktur... Zira buraya yazı yazacak kadar okuma yazma biliyorsunuz ve anlayabiliyorsunuz sanırım... Hala bir çok sorumuz ve değindiğimiz husus ise en baştan beri yanıtsızdır... Bunu hallettikten sonra tartışmaya girerseniz daha etik olur kanısındayım... Tartışma, tartışmayı bilen arkadaşlarımca rayına oturtulursa çok sevinirim... Saygılarımla...
  18. Sevgili Kralx Arkadaşım, Alakanız için teşekkür ederim ancak bakınız ifade ettim... 1400yıl öncesinin "Kölelik" sistemini benimseyen bir devlet yada topluma rastladığınız an, Kur'an-daki ilgili ayeti uygulayıp uygulamamayı düşünebilirsiniz, lakin bugün artık hiç bir toplum, bu sistemi kabuledecek bir yapıyasahip değildir. Ha ilerde Nükleer bir savaş olur, İnsanlığa ait ileri Medeniyet çok büyük oranda yok olur ve Kültür Medeniyeti de yok olur, insanlık Birikim olarak geriye giderse ve bu tür uygulamaların uygulanabileceği bir toplum meydana gelirse... vs vs vs... Umarım anlatabilmişimdir... Bun Kur'an ayetlerinin "Ortadan Kalkması" gibi bir durumdan söz etmedim hiç... Söylediğim açık ve net: Kur'an-ın belirttiği Toplumsal Normları uygulayabileceğiniz bir toplum yada toplumsal yapı yoktur şu an... Ha Irak, İran yada Arabistan gibi yada Habeşistan gibi geri kalmış 3üncü Dünya Ülkelerinde "Belki" uygulama imkanınız olur... Tabi bunu ben bilemem, o toplumun kabulleri bilir... Bu ve Önceki iletimde yazdıklarım açık ve nettir... Saygılarımla...
  19. Tengeriin boşig

    Koç Burcu Genel Özellikleri

    Mavi yerleri atın abi tamam mı... Alın Kırmızı yerleri... Hah! tamam... Ahanda ben... Yok canım yaa; övünmek değil valla, "Benlik"ten uzak olsun... Kim yazmış bunu yav...
  20. Katkılarınız için teşekkür ederim ancak bilmeyenler için bu formülün yani İzafiyet/Görelilik Kuramı hakkında bilgi verir misiniz? "Enerjinin Maddeye Dönüşebilmesi" tanımını daha önce duymamıştım ve bunu anlamlandırmak istiyorum. Ondan sonra daha sağlam yargılar sunabilirim diye düşünüyorum... Saygılarımla...
  21. İslam Tanrı'ya (eğer var olduğuna inanıyorsanız) bir bakış açısıdır Sayın la_bohéme... Toplumsal açıdan ya kullanılmış yada yanlış anlaşılmış veya çarpıtılmıştır. Ancak içinde görebilecek olanlar bir şey görürler... Kimisi onu yanlış anlayabilir, kimisi doğru anlayabilir ve kimin nasıl anladığı önemli değildir. İsteyen inanır, isteyen inanmaz... Tespitiniz şu açıdan doğru Sayın la_bohéme; Ben nasıl anlıyorsam, o şekilde inanıyorum. Kimsenin buna inanıp inanmaması da bein ilgilendirmiyor bu yüzden. Siz inanmamakta yerden göğe kadar haklı olabilirsiniz ve bu yalnızca sizi ilgilendirir... İnsanlardan Ateist olmalarını bekleyemezsiniz, tıpkı İnançlı olmalarını bekleyemeyeceğimiz gibi... Dünyada kaç tane kral var bilmiyorum ancak benim gibi düşünen insanların da var olduğunu düşünüyorum. İslam'da bir değişmenin olduğunu söylemedim hiç bir zaman... Sadece kuralları ile ilgili tespitler yaptım o kadar... Ve İnanç ile ilgili hükümleri zaten bellidir ve değişirse eğer, zaten İslam, İslam olmaktan çıkar... Sayın Kralx, Kur'an-ın "Şunlar şu çağın hükümleri... şunlar şu çağın... bunlar da şu çağ için... onları da şu çağda kullanırsınız..." gibir bir tanımlaması olduğuna rastlamadım... Bakın daha iyi anlaşılması için şöyle örnekleyeyim: Tespit: Kur'an-ın "Kölecilik" ile ilgili, dönemine ait "ıslah edici" yasaları vardır. Yapı: Bugün, o dönemdeki anlamıyla "yasal" olan "Kölecilik" müessesesi artık yoktur, kalmamıştır... Peki Kur'an-ın bu hükmünün, bu güne uygulanabileceğini söyleyebilir miyiz? kölecilik yok ki uygulayasınız. Ha bir devlet "Kölecilik"i bir müessese olarak yeniden yapılandırır ve 1400yıl öncesine dönüş yaparsa, o zaman uygulayabilirsiniz gönül rahatlığıyla. Tespit: Kur'an belli bir sayıda kadınla evlenmeyi, belli koşullarda uygun görmüştür. Yapı: Bugün artık toplumlar "Tek Eşli"dir. Çağdaş yaşam bunu gösterir. Aklı başında hiç bie kadını4ünci eş olmaya razı edemezsiniz. Kadınlar kendi ekonomik özgürlüklerini kazanabilecek zekaya sahiptirler. İşgücü ve beyin gücü olarak kendilerini ispatlamışlardır. Peki hükmü, savaş sırasında da olsa kime uygulayacaksınız? Muhtaç olsa bile kabul etmeyen bir kadına uygulayabilir misiniz artık? O dönemde, kadınların toplumca hor görülmesi bir yana, kadınlarda kendilerini erkeklerle aynı kefeye koyacak bilinçte değillerdi. Toplumsal Kültürleri bunu öğretiyordu çünkü, gelenekleri buydu. İslam dini bile kıramamıştır hatta kabilecilik geleneğini, bu güne kadar gelmiştir. Dolayısıyla o toplumdal 4 eşliliği uygulayabilirdiniz ancak bugün artık mümkün değildir. Kadın muhtaç olsa bile devlet yada kurumlar gelirini sağlayabilecek sosyal dayanışmayı sağlayabilmektedir. Yani bu da günümüzde uygulanabilecek bir hüküm değildir artık. Tespit: mesela İslam geleneğinde Süt Annelik olgusu var. Çocuklar bir anneye veriliyor ve yetiştiriliyor. Yapı: Artık bugün kreşler, çocuk yuvaları, ana okulları vardır. Yani bu yapıda artık vücut bulamamaktadır. Tespit: İslam'da kısas vardır. Yapı: İslam aynı zamanda "hoşgörü" yani "affetmeyi" de öğütlemiştir. Genel olarak toplumlar artık "Hoşgörü" seviyesine ulaşmıştır. İnsan Hayatına önem veren hiç bir "Eğitimli" insan "Kısas" tercihini seçmemekte, "Diyet" yerinde "Hapis" cezasını kabullenebilmektedir. Bu da yasalarca sabit olmuştur zaten. Yani siz halkınıza yeterli eğitimi verdiğinizde, ileride Türkiye'de "Kısas"ı savunacak ortam da kalmayacak ve bu hükümde artık mevcut olan topluma hitap etmeyecektir. Bu çağdışılık değildir; "Artık gerek kalmaması" durumudur ki uzun zamandır artık gerek yoktur zaten... Tespit: El kesme cazası vardır... Yapı: O dönemde, bedevi araplar için "Hapis" uygulaması o kadar mümkün bir uygulama değildi. Mesela Türklerde de "hapis" cezasının olmadığı görülür, çünkü yarı göçebedirler... İşte o dönem Araplar için uygun bir ceza olarak görülmüştür. Ancak bugün artık böyle bir cezanın uygulanabileceği bir yapı yoktur. Yeşleşik hayata çoktan geçilmiş ve yerleşik kanunlar konulmuştur. Bir tepsi baklava çaldığı için 10yıl hapite yatan bir insan cezasının karşılığını fazlasıyla çekebilmektedir (ne yazık ki). ... ... ... Bakın bu şekilde, Kur'an da ki "Toplumsal Hükümlerin" tümünü açabiliriz. Böylelikle hangisinin bugüne hitap edip etmediğini anlayabiliriz. Ancak Ateist ve Teist her iki taraf için söyleyebileceğim en "Bilimsel" öneri: Yorumlarken, hangi çağa ait olduğuna dikkat edilmesi ve Ayetlerin hangi amaçla ortaya çıktığını yani içeriğinin ne olduğunu özümsemeleridir. Bakın, öncelikle Kur'an Arapça olarak, Arap bir topluma "Tanrı"yı bildirmek için ortaya çıkmıştır. Ve bunu, o tolumun sosyal bozukluklarını da düzelterek yapmıştır. Yani Tanrı'yı benimsetirken, Araplara ait bir çok bozuk yada eksik yapıyı da düzenlemiş ve düzeltmiştir. Bu açıdan bakmak gerekir... Mesela: Araplar için "Kölelik" ıslah edilmiştir dedik... E "Kölelik" uygulamasının olmadığı Türklerde bu hüküm uygulansın diye "Köleliğin" Benimsetilmesi/Benimsenmesi gerekli miydi? İnanmak için bu şart mıydı? Ancak Araplar, Türkler "Taşkınlık!" yapamsınlar diye Dini kullanaran ve köleliği Türklere benimseterek kandırmışlardır... Gibi... Bir çok örnek sıralayabilirim size hemde istediğiniz kadar... İnançların "Toplumsal Kuralları" ortaya çıktıkları dönemlere hitap ederler... Ancak... Mesela Zekat'ta o dönemde de uygulanmasına rağmen, bugün hala yararlı bir uygulamadır bence... Ateist arkadaşlar katılır mı bilmiyorum ancak "Tanrı korkusuyla" da olsa (ki ben zekatımı Tanrı korkusuyla vermem) fakir insanlara yardım edilmesi kötü bir uygulama değildir. Bu yüzden bu uygulama hala geçerli olabilir... Kötü yada olumsuz bir yönü yoktur. Hiç bir şekilde "Zekat Verdim" diyerek "Kara Para" aklayamazsınız mesela! Hiç bir şekilde "Toplumun Kabullerine" uymamaklığı yoktur. Ancak sırf "Zekat" var diye diğer bağışlardan da kaçılmamalıdır tabi... Her bağış, zekat gibi bir anlam taşıyabilir... Değerlidir... Kısaca benim anlayışım, yani daha doğrusu gördüğüm şey bu... Hiç bir şekilde daha farklı bir anlam ifade edemiyor benim için... Bir çok teist arkadaşım karşı çıkacaktır ve bir çok ateist arkadaşım İslam'ı bir kılıa uydurmaya çalıştığımı düşünecektir ancak ben henüz bir tutarsızlık görmedim. Çünkü Tarih'te ortada... Örneklerini verdim... Bakış açısı önemli bence Saygılarımla...
  22. Sayın yam_yam katkınız için çok teşekkür ederim... Ben sadece "Bildiğim" kadarıyla bir şekilde sorgulamak istedim ve hatalarımı düzelttiğiniz için de şağolun... "Enerji Madde'ye Dönüştürülebilir" tanımını anlamadım yalnız, bunu açabilir misiniz? Maddenin enerjiye dönüşmesine örnekler verilebilir de, bu söyleminize dair bir örnek yakalayamadım... Açarsanız sevinirim... Saygılarımla...
  23. Görüşünüze Saygım var ancak İslam'ın "Öz" olarak böyle olduğunu düşünüyorum. Bu anlama zoraki olarak sokmuyorum. Diğer insanlar benim gibi anlamamakla iyi mi yapıyorlar yda kötü mü, ben yanlış mı anlıyorum doğru mu... Beni bu ilgilendirmiyor... Ama şunu söyleyebilrim ki öz olarak bu konuda sanırım aynı düşünüyoruz: Bugünkü anlamıyla anlaşılan "İslam" düşüncesinin yada uygulanmaya veya "Dikte" edilmeleye veyahut "Aşılanmaya" çalışılan "İslam" düşüncesinin doğru olmadığını düşünüyorum. Siz buna ek olarak; "İslam'ın baştan beri Yanlış olduğunu" düşünüyorsunuz, ben ise; "Aslında böyle olmadığını" düşünüyorum... Saygılarımla...
  24. Sayın yam_yam, sorularınızın cevapları yazımın içeriğinde var ancak yine de ben maddelemek isterim: 1- Kur'an-ın "Değişmeyecek olan hükümleri"nin "İnanç Özellikleri" ile ilgili bildirdiği kıstaslar olduğunu düşünüyorum. Yani mesela "Allah birdir" vs vs... Niye böyle düşünüyorum... Çünkü bakın, Emeviler döneminde yani Hz. Muhammed vefat eder etmez kısa bir süre sonra Kur'an-ın bir çok toplumsal yargısı ya yenilenmiş ve dönemive uydunlaştırlmış yada uygulanmamıştır. Mesela uygulanmayanlarda en önemlisi; "Kavimcilik" anlayışının tasvip edilmemesidir. Emevilerin kurucusu olan Muaviye (ki oğlu Yezid'dir), Hz. Muhammed'in yazıcılarındandır. Ancak İslam alemine "Hükümdarlığın Babadan Oğula Geçme" geleneğini de getiren odur. Yani Kur'an-ın o hükmünün uygulanabileceği bir ortam yoktur artık... Bunu da Tarih söylüyor, ben söylemiyorum. 2- İslam bir çok "kötü" geleneği "ıslah" etmiştir. Çok Kadın ile evlilik bugün için geri bir anlayıştır, yani geçmişe aittir. ancak o dönem için düşünülecek olursa, o toplum için normal bir uygulamadır. Sıradan bir kabuldür. Ha siz diyorsanız ki; "Öyle bile olsa, madem ki ilahi bir kitapsa bu, bugünün normlarını indirseymiş ogün..." O zaman anlayışınız açısından haklı olabilirsiniz, ancak ogün için "Normal" olan bir uygulama sadece "Islah" edilme ihtiyacına göre şekillenmiştir. Aşırı uygulamalar ise kaldırılmıştır. Bundan başka Kur'an, ortaya çıkmadan önce var olan bazı adetleri de aynığıyla sürdürmüştür de mesela: Gusl abdesti vs vs vs... Bunlar da vardır... 3- Kur'an-ın rehber edinilecek olan kısmı zaten belirttiğim gibi "Toplumsal Normları" değil ki... Bunu söylüyorum ki; o normlar o döneme aittir. Bize yada Bana hitap eden kısmı "İnanç" ile ilgili kısmıdır... Eğer Kur'an rehber edinilecekse bu yönüyle rehber edinebiliriz ancak... Bu yönüyle de inanç ve ondan anladığınız Kişiseldir... Bireyseldir... Bu söylemimi ya "Din Dışı" olarak algılıyorlar yada "İslam'a "Aykırı" olarak. Oysa ki "İslam Devleti" adı ile kurulmuş olan devletler bile, yüzyıllar önce bu ayrımın farkına varmışlardır. Emevilerle ve hatta Haliflerle başlamıştır ayrım... Farkındadırlar... Bir iki örnek te verdim hatta. Yani benim kendi öz anlayışım dadeğil aslında... Tarihte bu var... 4- Tarihte elbette ki Toplumsal Düzene amaçlı uygulamalara yönelen, kanunlar çıkaran toplumlar veya kimseler olmuştur. Bakın, mesela ABD'nin bir Adalet Binası var ve üzerinde Tarihte bilinen "Kanun Koyucular"ın kabartmaları var. Aralarında Hz. Muhammed'de var ve elinde Kur'an ve Hançerle resmedilmiş... Kur'an dediğimiz gibi iki özellik taşıyor; "Toplumsal Normlar" ve "İnanç Özellikleri"... İlki o dönem için uygundur (yada değildir) ama şu an reber edinilecekse eğer edinilecek kısmı "İnanç Özellikleri"dir. Bu açıdan tüm inançlar da zaten "Bireyseldir"... "Toplumsal İlişkilere" artık müdahele edemezler bu açıdan... İnanç Kişi ile Tanrı arasındaki bağdır çünkü... Temel olarak görüşlerim böyle... Yanlış yada doğru... Ben İslam'dan bunu anlıyorum... "İnanç" deyince aklıma "Toplum ile olan Bağ"ım gelmiyor... Ve Kur'an-ın bu hükümlerinin "Tarihsel" açıdan ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Belki aykırı yada farklı bir anlayış ama ben bundan farklı bir anlam veremiyorum buna... Temel olarak ise, benim hakkımda bir yargıda bulunurken şu noktayı es geçmemenizi rica ederim ki; ben tüm "İnanç"ların aynı şeyi nitelediğini düşünüyorum. Yani inandığım şeyi sokakta gördüğünüz motamot bir "İslam Dini Saplantısı" olarak algılamayınız... Saygılarımla...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.