Zıplanacak içerik

gloria

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

gloria tarafından postalanan herşey

  1. BAB'AZİZ THE PRINCE WHO CONTEMPLATED HIS SOUL FRAGMAN = OFFICIAL TRAİLER http://www.youtube.com/watch?v=IPYjenA3VFg
  2. BAB'AZİZ THE PRINCE WHO CONTEMPLATED HIS SOUL IMDB: 7.1/10 Yapım: 2005, Almanya, Fransa, İngiltere, iran, İsviçre, Macaristan, Tunus Yönetmen: Nacer Khemir Senaryo: Nacer Khemir, Tonino Guerra Yapımcı: Ali Reza Shoja-Nuri, Cyriac Auriol Görüntü Yönetmeni: Mahmoud Kalari Müzik: Armand Amar Oyuncular: Parviz Shahinkhou, Maryam Hamid, Hossein Panahi, Nessim Khaloul, Mohamed Graiaa Her 30 yılda bir dünyanın her yerindeki sufiler çöldeki toplantı yerine doğru hareket ederler. Toplantı yeri önceden bilinemez, sufiler kalplerinden gelen sese, hislerine göre hareket ederek bu yeri bulurlar. Bab’Aziz, gözleri görmeyen, yaşı oldukça ilerlemiş bir derviştir. Torunu İshtar, 8 yaşlarında bir kız çocuğudur ve büyükbabasına yardım ve eşlik etmek suretiyle ikisi birlikte toplantı yerine ulaşmak üzere çöle doğru yola çıkarlar. Herkesin Tanrıyı bulmak için bir yolu vardırya Bab’Aziz’in yolu çölden geçmektedir. İshtar kaybolmaktan, toplantı yerine ulaşamamaktan yana sürekli endişe içindedir. Bab’Aziz; "Bak İshtar” der, “Zerreler raksla dansediyor, hepsi güneşe kavuşma telaşında, elbiselerini giyenler yola koyuluyor birer ikişer, herkesin bir yolu var, o yolda gidersen başka hiç bir şey önemli değildir ama o yolu kaybedersen kendini kaybedersin!" Bab’Aziz, İshtar’a yol boyunca derviş olmak için tahtından vazgeçen prensin hikâyesini anlatmaya başlar. Bu hikaye ishtar’ın büyükbabasıyla yola devam etmesini sağlar. İshtar ve Bab’Aziz, yolculuk boyunca birçok insanla karşılaşırlar. Tabii birçok hikâyeyle de… Sevgilisini ya da babasını bulmak için yola çıkanlar, hayalinde gördüğü sarayı, kardeşini öldüren kişiyi aramak için çöle gelenler vs. vs. Büyüleyici bir yol hikayesi bu… Herkesin “aradığına doğru giden yolculuğunu” anlatan, büyüleyici… Müzikleriyle insanı alıp götüren… Huzurlu… Ne diyeyim başka işte… Böyle… *** Tunuslu yönetmen Nacer Khemir, bu filmi çekme nedenini şöyle özetlemiştir: “Bu film bir sorudan çıktı aslında: ‘Babanız, yanınızda yere düşse ve yüzü çamurlansa ne yaparsınız?’ Ben olmasam bile benim babam tam bir Müslümandı ve şu sıralar onun yüzüne (dinine) çamur çalınıyor durmadan. Ben bu filmle babamın yüzünü silmeye, temizlemeye çalıştım. İslam'ın batı tarafından sunulan yüzünü değil, bilinmeyen, es geçilen ve unutturulan yüzünü göstermeye çalıştım.” Yönetmenin Tasavvuf ve Sufilik ile ilgili olarak söylediklerinden önemli bir pasaj ise şu şekildedir: "Dünyadaki insan sayısı kadar, Tanrı’ ya doğru giden yol vardır." Bab'Aziz - The Prince Who Contemplated His Soul is the story of a blind dervish named Bab'Aziz and his spirited granddaughter, Ishtar. Together they wander the desert in search of a great reunion of dervishes that takes place just once every thirty years. With faith as their only guide, the two journey for days through the expansive, barren landscape. To keep Ishtar entertained, Bab'Aziz relays the ancient tale of a prince who relinquished his realm in order to remain next to a small pool in the desert, staring into its depths while contemplating his soul. As the tale of the prince unfolds, the two encounter other travelers with stories of their own--including Osman, who longs for the beautiful woman he met at the bottom of a well, and Zaid, who searches for the ravishing young woman who fled from him after being seduced by his songs. A fairytale-like story of longing and belonging, filmed in the enchanting and ever-shifting sandscapes of Tunisia and Iran.
  3. CENNETİN ÇOCUKLARI BACHEHA-YE ASEMAN /CHILDREN OF HEAVEN FRAGMANI İÇİN = OFFICIAL TRAILER http://www.youtube.com/watch?v=dqxvZeQsVzY
  4. CENNETİN ÇOCUKLARI BACHEHA-YE ASEMAN /CHILDREN OF HEAVEN IMDB: 8.1 /10 Yapım: 1997, İran Tür: Aile, Dram Yönetmen: Majid Majidi Senaryo: Majid Majidi Yapımcı: Mohammad Esfandiari, Amir Esfandiari Görüntü Yönetmeni: Parviz Malekzaade Müzik: Keivan Jahanshahi Oyuncuları: Mohammad Amir Naji, Bahare Seddiqi, Amir Farrokh, Behzad Rafi, Dariush Mokhtari, Fereshte Sarabandi, Hamid Aghazi, Kamal Mirkarimi, Masume Dair, Mohammad-Hasan Hosseinian, Nafise Jafar-Mohammadi Ayakkabı tamircisinden kız kardeşi Zehra’nın ayakkabılarını alan Ali ayakkabıları yolda kaybeder. Bunu sadece kız kardeşine söyleyebilir ama anne ve babasına anlatamaz. Çünkü babasının Zehra’ya yeni bir ayakkabı alacak kadar parası yoktur. Zehra da okula gidecek başka bir ayakkabısı olmamasına rağmen hem Ali’nin hem de babasının zor durumda kalmasını istemediğinden Ali ile bir anlaşma yapar. Hiç istemese de Ali’nin bez ayakkabılarını Zehra giyecek, sonra okul çıkışı koşarak gelip, ayakkabıları Ali’ye verecek ve ardından Ali okula gidecektir. Zehra her ne kadar okul çıkışında tüm gücüyle Ali ile buluşma yerlerine koşsa da, Ali yine de okula her defasında geç kalmaya ve okulun yöneticisiyle sorun yaşamaya başlar. Bu döngü uzun süre devam eder. Ali, sonunda beden eğitimi öğretmeninin bahsettiği ödüllü kısa mesafe koşusuna katılmaya karar verir. Çünkü yarışmanın üçüncülük ödülü bir çift spor ayakkabıdır. Eğer üçüncü olursa ayakkabıyı alabilir ve kız ayakkabısıyla değiştirerek kardeşine ayakkabı hediye edebilir. Filmle ilgili yazmak istediğim çok şey var aslında ama ne yazarsam yazayım, biliyorum yetersiz kalacak. O yüzden izleyin diyeceğim yine her zamanki gibi... Bu arada İran filmlerine özellikle de Majid Majidi'ye dikkat!!! Ali is asked to repair the torn shoes of his sister, Zohra, while buying groceries. A garbageman takes them, and a guilt-ridden Ali apologetically offers to share his shoes with her. So Zohra ends up wearing his shoes to morning school, then must race back so that he can put them on to attend afternoon school. To placate her, he even gives her a pen that he received from his teacher after coming first in his class. With the birth of a third child, the family struggles to make ends meet. Their father, who is behind on his rent, does gardening chores, and wants Ali to learn this trade. With the economic situation getting worse, it is only a matter of time when even Ali's shoes will wear out - bringing out the question: what will the children wear to school then?
  5. SONS OF ANARCHY Yapım: 2008, ABD Yönetmen: Stephen T. Kay Senaryo: Dave Erickson, Jack, Logiudice, Kurt Sutter Yapımcı: Art Linson, John Linson, Jamies D. Parriott, Kurt Sutter, Craig Yahata, Kevin G. Cremin Görüntü Yönetmeni: Paul Maubaum Müzik: Bob Thiele Jr. Dizi süresi: 45 dakikaHer sezon 13 bölümdür. Oyuncular: Charlie Hunnam, Ron, Perlman, Johnny Lewis, Katey Sagal, Kim Coates, Maggie Siff, Tommy Flanagan, Mark Boone Junior, Jay Karnes, Ryan Hurst, Sprague Grayden, Dayton Callie, Dendrie Taylor, Taylor Sheridan, Theo Rossi, William Lucking KONUSU: Sons of Anarchy, benim en sevdiğim dizilerden birisi... İzlediğim tüm dizileri değerlendirirsem bu dizi, ilk 5'in hatta ilk 3'ün bile içindedir. Şu zamana kadar 3 sezon oynandı ve bitti, önümüzdeki yaz 4. sezonu başlayacak şeklinde diziye onay verildiğini biliyorum. Her sezon 13 bölümden ve her bölüm 45 dakikadan oluşuyor. Dizi, bölüm başına ortalama 3.5 milyon izleyici kitlesine ulaşmıştır. Sons of Anarchy (SAMCRO) Charming'de yaşayan, geçimini oto tamirciliği, motosikletli eskortluk, p.orno film şirketi, silah kaçakçılığı gibi hem legal hem de illegal işlerle sağlayan bir motosiklet kulübüdür. Üyelerin her biri kulübe son derece bağlıdır öyle ki kulübe ihanet ölümü dahi gerektirir. Kulüp üyelerinin, yaptıkları yasa dışı işler nedeniyle kanunla da başı sürekli derttedir. Hem kanunla işlerini yola sokmalı, hem de bu zamana kadar yaptıkları işlerine devam etmelidirler. Diziyle ilgili spoiler içerir mi tam olarak emin değilim ama şu bilgiyi de vermeden geçemeyeceğim sanırım: Sırf 3. sezonun son 20 dakikası için bile izlenir bu dizinin tümü... Offfff be o ne güzel bir sezon finaliydi öyle, bu sezonun sonunda aldığım keyfi bu zamana kadar bi iki filmde daha almıştım, muhteşemmmmmdi, muhteşemmmmmmmmmmmm TRAILER / FRAGMAN: http://www.youtube.com/watch?v=v_XFvVjaKrw
  6. gloria şurada yorum gönderdi gloria'nın blog başlığı içinde şeb-i yelda...
    Yaşayarak deneyimliyoruz biz Deneyimledikce de farkedeceğiz Eminim... Teşekkür ederim yorumun için
  7. gloria şurada cevap verdi: Aries başlık Türk Edebiyatı Alt Forumu
    Zorunlu 'Dün' dersi verilsin. Yaşadıklarımızdan ders alalım... ▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬ Cangül Akdaş
  8. gloria şurada bir blog başlığı gönderdi: şeb-i yelda...
    Mutluluk dediğimiz şey ara ara geliyor insan ömrüne ama sonra hemen gidiyor. Mutsuzluk ise sadece mutluluğun geldiği zamanla, gideceği zaman arasında terkediyor bizi... Yani mutsuzluk neredeyse her an bizimle aslında, mutluluk ise geçici olan... Mutsuzluk insanı ayakta tutmaya zorluyor. Mutsuzluk, aslında bizi güçlü yapan... Mutluluk ise hayata karşı olan tüm direncimizi kırıyor. Bizi savunmasız hale getiriyor. O yüzden gittiğinde kendimizi bir anda yerde ve yerle bir buluyoruz, felç oluyoruz, tutunamıyoruz, canımız acıyor, kırılıyoruz, inciniyoruz. İşte o zaman elimizden tutan, bizi yerden kaldıran, üstümüzü başımızı silkeleyip, bize tutunacak bir dal veren yine kadim dostumuz mutsuzluk oluyor. Biraz zor olsa da tekrar kalkıyoruz işte... İlginçtir ki ben bunu bu akşam keşfettim. Önceleri yaptığım sadece bunları yaşamakmış. Yaşamak her zaman yaşadıklarının farkında olmak demek değildir zaten. Ayakta kalabilmemin, güçlü olabilmemin, hayata tutunabilmemin yolu mutsuzlukmuş. Bana kalan, artık her daim yanımda olacağını bildiğim mutsuzluğumla barışık olmayı öğrenmek... Mutluluktan ise mümkün olduğunca uzak durmak... Tabi mümkün olursa... *** Eee yazımı okuduysanız bari bir de bu klibi izleyin ki tam olsun... Daha iyisini inanın ki görmedim ben... http://www.youtube.com/watch?v=cud_k9f6tqk
  9. gloria şurada cevap verdi: kaan_bebeto başlık Şiir Forumu
    Ben bir balığım, aşk ise daldığım bir derya... Aşktan gözlerim yaşlı olsa da o derya göz yaşımı nerden bilir? Başımı o denizden çıkarayım desem, balığım ya; Nefesim kesilir...! -Mevlana-
  10. gloria şurada cevap verdi: gloria başlık Roman Forumu
    Hep birlikte tutunamamayı ne kadar isterdim. Herkes ayrı dalda kaldı... Tek başına bir tadı olmuyor başarısızlığın...
  11. gloria şurada cevap verdi: gloria başlık Roman Forumu
    Kafamda bir sürü süprüntü düşünce olmasaydı, bazen benim bile beğendiğim düşüncelerle dolu olsaydı beynim… Kaybediyorum; düzensizlik ve duruma hâkim olamamak yüzünden kaybediyorum.
  12. gloria şurada cevap verdi: gloria başlık Roman Forumu
    Haklısın, insanın bir süreliğine konuşma becerisini yok edip, düşünme becerisini harekete geçiren bir kitap Sağlam kafayla okunmalı
  13. gloria şurada yorum gönderdi gloria'nın blog başlığı içinde şeb-i yelda...
    hayat işte... hayal işte
  14. Peki, sen geldiğinde biz yine burada olacağız Git sonra yine gel olur mu?
  15. gloria şurada yorum gönderdi gloria'nın blog başlığı içinde şeb-i yelda...
    Teşekkürler teşekkürler teşekkürler
  16. gloria şurada yorum gönderdi tülvent'nın blog başlığı içinde Bağ Bozumu
    "Yanlış adrese gönderilmiş bir mektup gibi ne olur iade et kendime beni." K. İskender'in bu cümlelerini hatırlattı bana yazdıkların. Anladım ve hatta hissettim. Yüreğine sağlık... Bu arada imza var ya nefisss
  17. Bunu da kaçırmadık Hem Ejderha Dövmeli Kız hem de Ateşle Oynayan Kız, içinde istediğim herşeyi bulduğum iki film olarak tanımlayabileceğim özelliklere sahiptiler. Kitaplarını okumadım, muhtemelen kitapları filmden de güzeldir ama iyi ki de okumamışım. Çünkü eğer okumuş olsaydım filmlerden bu kadar zevk alamayabilirdim belki de... Bu da güzeldi, ilki belki daha hareketli, daha enerjisi yüksek bir film olduğu halde bu da ondan aşağı kalmamıştı... İlk film biraz daha gerilimli ve polisiye içerikli bir filmdi; Ateşle Oynayan Kız ise ilk filmde bolca merak ettiğimiz Lisbeth karakteri üzerine işlenmişti. Yani kısaca diyebiliriz ki Ateşle Oynayan Kız, doyurucu bir filmdi, ilkinin boşluklarını dolduruyordu... Beğendim mi? Evet, beğendim Sevgili Adminimiz'e de güzel film önerileri sebebiyle saygılarımı sunuyorum Fragmanı da ekleyelim http://www.youtube.com/watch?v=o9G4GiUxJek
  18. Kaçırmadık nitekim Bu yorumdan sonra filmi izleme gereği hissettim ve hemen dün gece izledim... Film 2.5 saat sürüyor ki önce aslında bu kadar zaman ekran başında kalacak olmak insanın biraz gözünü korkutuyor bu nedenle filmi izlemeden önce mutlaka zamanınızı iyi ayarlayın. Bir programınız, randevunuz vs. varsa ya onları değiştirin ya da filmi başka zaman izleyin aksi takdirde bu filme bir daldınız mı 2.5 saat nasıl geçer anlamıyorsunuz bile... Yarısına kadar izleyeyim, yarısını da sonra izlerim falan diye düşünüyorsanız bence bi kalemde geçin bu düşünceleri, çünkü bu filme başladıysanız bitirmeden kalkamayacaksınız. Film hem müzik hem de işleniş açısından oldukça hareketli ve enerjisi yüksek bir film. Filmden kopmak, sıkılmak gibi bir durum söz konusu bile değil... Konu itibariyle de sizi içine çekiyor, konuya dahil ediyor. Daha ne olsun ki di mi ama? Fragmanını da ekleyelim tam olsun Fragmanı bile çok heyecanlı be http://www.youtube.com/watch?v=JlF-hk3IJQE
  19. gloria şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Bu kadar birbirimize benzemek zorunda değiliz, bazı şeylerimiz farklı olsa da olurdu aslında Bu kimse beni rahatsız etmeden, ağlamak isteme duygusu nasıl bişi çok iyi biliyorum... Hatta günlerce sadece ağlamak, başka hiç bişi yapmamak isteği de vardır bi de... Offfffff, sabır mabır, üzülme, ağlama, zartlama zurtlama teraneleri hikaye, şu an için bildiğim tek bir şey var ki o da bir süre daha geçmeyecek olduğu... Ama bizim acıya bağışıklığımız var biliyorsun o yüzden korkma Radyacım, geçtiğinde bir de bakmışsın ki hakkaten geçmiş olacak... Güven bana Ben sana hep güvendim
  20. Hadi bakalım )) Gerçi düşünmekten sıkıldım ama yorulduğum olmadı hiç demekki yorulmam da gerekiyor ki sonuca ulaşabileyim
  21. gloria şurada cevap verdi: gloria başlık Roman Forumu
    Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım. Bana acımayın. Ben kötüyüm; sizlere karşı kötü duygular besledim içimden. Beceriksizliğimden uygulayamadım kötü düşüncelerimi.
  22. gloria şurada cevap verdi: gloria başlık Roman Forumu
    Belki sen çok şey istiyordun onlardan. Verdiğinin hiç olmazsa küçük bir parçası kadar birşeyler istiyordun. Sonunda kaçıyorlardı. Hayır, sen kaçıyordun. Hayır kaçmıyordun: insana ihtiyacın vardı. İnsanı arıyordun canım kardeşim. Bunda utanacak ne vardı?
  23. hold me close and hold me fast the magic spell you cast this is la vie en rose when you kiss me, heaven sighs and though i close my eyes i see la vie en rose when you press me to your heart i'm in a world apart a world where roses bloom and when you speak angels sing from above every day words seem to turn into love songs give your heart and soul to me and life will always be la vie en rose i thought that love was just a word they sang about in songs i heard it took your kisses to reveal that i was wrong, and love is real hold me close and hold me fast the magic spell you cast this is la vie en rose when you kiss me, heaven sighs and though i close my eyes i see la vie en rose when you press me to your heart i'm in a world apart a world where roses bloom and when you speak angels sing from above every day words seem to turn into love songs give your heart and soul to me and life will always be la vie en rose
  24. TEHLİKELİ OYUN FRAGMAN THE WAVE OFFICIAL TRAILER http://www.youtube.com/watch?v=JbTkdqYivuw
  25. TEHLİKELİ OYUN THE WAVE = DIE WELLE Tür: Dram Yapım: 2008, Almanya Yönetmen: Dennis Gansel Senaryo: Dennis Gansel Kitap: Todd Strasser Oyuncular: Jürgen Vogel, Frederick Lau, Max Reimelt, Jennifer Ulrich, Christiane Paul, Elyas MBarek İMDB Puanı: 7.5 KONUSU: 1967 yılında California’da yaşanmış bir olayı günümüz Almanya’sına aktaran film, faşizmin köklerine dair oldukça etkileyici bir hikayeye sahip. Rainer Wegner’den yıllık proje çalışmalarından birisi olan otokrasi dersi ile ilgili olarak 1 haftalık bir ders vermesi istenir. Aslında Rainer, Anarşizm ile ilgili dersi vermek istemektedir fakat okul yönetimi onun bu dersi vermesine karar vermiştir. Ders başlar ve Rainer öğrencilerinden ilk olarak otokrasinin tanımını yapmalarını ister. Tanımlamalar sırasında Hitler Almanya’sından bahsedilir. Öğrencilerden birisinin Hitler döneminde yaşanılan olayların Almanya’da bir kez daha yaşanmasının imkansız olduğunu söylemesi üzerine Rainer bir deneme yapmaya karar verir. Öğrencilerden kendisini lider olarak belirlemelerini ve kendisine artık dersler sırasında Bay Wegner demelerini ister. Söz alarak ve ayağa kalkarak konuşmalarını şart koşar. Disiplinin gerekli olduğundan ve herkesin birlik beraberlik içinde hareket etmelerinden bahseder. Gruba ait giysiler, gruba bir isim, grubun amblemi vs. derken öğrenciler sadece derslerde değil, dersler dışında da grubun kurallarını uygulamaya başlarlar. The Wave (Dalga) ismini verdikleri bu hareket gerçekten de bir dalga gibi yayılmaya başlar ve bir süre sonra kontrol edilemez faşizanca bir harekete dönüşür. Dennis Gansel tarafından yönetilen film 2008 yılında beyaz perdeye kondu ve Almanya’da 10 haftada 2.3 milyon seyirci tarafından izlenmiştir. Filmin yönetmeni Dennis Gansel, İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde The Wave filmiyle jüri özel ödülüne layık görülmüştür. A high school teacher's unusual experiment to demonstrate to his students what life is like under a dictatorship spins horribly out of control when he forms a social unit with a life of its own.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.