gloria tarafından postalanan herşey
-
Günün Sözü
"Bir ülkede fakirlerin bebeklerinin içeceği sütü, zenginlerin köpekleri içiyorsa o ülkede kapitalizm hakimdir." -Paul Samuelson-
-
ARE YOU LONESOME TONIGHT - Elvis Presley (Gülme Krizi eşliğinde söylediği (söyleyemediği) şarkı, çoook eğlenceli, mutlaka izleyinnn)
Elvis'in Gülme Krizleri eşliğinde söylediği parça: Elvis, canlı bir konserinde "Are You Lonesome Tonight" isimli parçasını söylerken "Do you gaze at your door step and picture me" there demek yerine; "Do you gaze at your bald head and wish you had hair" (Kel kafana bakıp orada saç olduğunu hayal ediyor musun?) demiştir. Tam o sırada seyircilerin içinde kel bir adam görmüştür ve gülme krizine girmiştir. Zaman sonra bu parçanın bu versiyonu kolleksiyoncular için az sayıda olmak üzere plak haline getirilip, satışa sunulmuştur. Gerçekten insan dinlerken kendisini gülmemek için zor tutuyor. Mutlaka dinleyiniz, beğeneceğinize eminim
-
Penguen Mizah Dergisi Kapak Arşivi
- Penguen Mizah Dergisi Kapak Arşivi
- Penguen Mizah Dergisi Kapak Arşivi
- Penguen Mizah Dergisi Kapak Arşivi
- Penguen Mizah Dergisi Kapak Arşivi
- Günün Sözü
"Sevdiğimiz her şeyden bir gün ayrılmamız gerekir. Doğan her şeyin bir gün yok olmaması mümkün müdür? Mümkün değildir. " - Siddhartha Gautama (Buddha)- (...ve evet, gerçekten de sevdiğimiz şeylerden bir gün mutlaka ayrılmak zorunda kalıyoruz.)- ETME - MEVLANA - sesl. Yılmaz Erdoğan
ETME Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun etme Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için Bizi öyle harab, öyle alt üst ediyorsun etme Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme Bizim dudağımız kurur, sen kuruyacak olsan Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme (Mevlana Celaleddin Rumi)- SANA BAKMAK - Yılmaz Erdoğan
SANA BAKMAK Herşey yapılabilir Bir beyaz kağıtla Uçak örneğin, uçurtma mesela. Altına konulabilir Bir ayağı ötekinden kısa olduğu için Sallanan bir masanın. Veya şiir yazılabilir Süresi ötekilerden kısa Bir ömür üzerine.. Bir beyaz kağıda Herşey yazılabilir, Senin dışında.. Güzelliğine benzetme bulmak zor, Sen iyisimi sana benzemeye çalışan Herşeyden: Bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor. Belki tabiattadır çaresi Senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin.. Ve benim Bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim.. Anlarım bitkiden filan Ama anlatamam Toprağın güneşle konuşmasını Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla Sen bana ışık ver yeter Bende filiz çok.. Köklerim içimde gizlidir Gelen giden, açan soran, bere budak yok Bir şiir istersin "içinde benzetmeler" olan Kusura bakma sevgilim Heybemde sana benzeyecek kadar Güzel birşey yok Uzun bir yoldan gelen Tedariksiz, katıksız bir yolcuyum Yaralı yarasız sevdalardan geçtim Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu Herşeyi anlattım.. Olan olmayan, acıtan sancıtan.. Bilsem ki sana varmak içindi Bütün mola sancıları Bütün stabilize arkadaşlıklar Daha hızlı koşardım Severadım gelirdim Gözlerinin mercan maviliğine.. Sana bakmak Suya bakmaktır.. Sana bakmak Bir mucizeyi anlamaktır.. Sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır Aşk sorgusunda şahanem Yalnız kelepçeler sanıktır Ne yazsam olmuyor Çünkü bilenler hatırlar.. Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar Bahçıvan değil tüccarlardır Sen öyle göz, Sen öyle toprak ve güneş ortaklığı Sen teninde cennet kayganlığı iken, Sana şiir yazmak ahmaklıktır.. Bir tek söz kalır Dişlerimin arasından Ben sana gülüm derim Gülün ömrü uzamaya başlar Verdiğim bütün sözler Sende kalsın isterim Ben sana gülüm derim Gül sana benzediği için ölümsüz.. Yazdığım bütün şiirler Sana başlayan bir kitap için önsöz Sana bakmak Bir beyaz kağıda bakmaktır. Her şey olmaya hazır sana bakmak suya bakmaktır.. gördüğün suretten utanmak.. sana bakmak bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır.. sana bakmak Allah’a inanmaktır.- HANİ KURŞUN SIKSAN GEÇMEZ GECEDEN - Ahmet Arif
HANİ KURŞUN SIKSAN GEÇMEZ GECEDEN (Ahmet Arif) Yiğit harmanları, yığınaklar, Kurulmuş çetin dağlarında vatanların. Dize getirilmiş haydutlar, Hayınlar, amana gelmiş, Yetim hakkı sorulmuş, Hesap görülmüş. Demdir bu... Demdir, Derya dibinde yangınlar, Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs... Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde, Çelik kadavrası korugan'ların. Ölünmüş, canım,ölünmüş Murad alınmış... Gelgelelim, Beter, bize kısmetmiş. Ölüm, böyle altı okka koymaz adama, Susmak ve beklemek, müthiş Genciz, namlu gibi, Ve çatal yürek, Barışa, bayrama hasret Uykulara, derin, kaygısız, rahat, Otuziki dişimizle gülmeğe, Doyasıya sevişmeğe,yemeğe... Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri, Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret Ve asıl biz biliriz kederi. İçim, bir suskunsa tekin mi ola? O Malta bıçağı,kınsız,uyanık, Ve genç bir mısradır Filinta endam... Neden, neden alnındaki yıkkınlık, Bakışlarındaki öldüren buğu? Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri... Nasıl da almış aklımı, Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan, Dost, düşman söz eder kendi kavlince, Kınanmak, yiğit başına. Bu, ne ayıp, ne de yasak, Öylece bir gerçek, kendi halinde, Belki, yaşamama sebep... Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu. Hani, kurşun sıksan geçmez geceden, Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık... Ve zehir - zıkkım cıgaram. Gene bir cehennem var yastığımda, Gel artık...- SENSİZ OLMAZ = HIGH FIDELITY (Erkekler için Romantik Komedi)
SENSİZ OLMAZ HIGH FIDELITY Yönetmen: Stephen Frears Senarist: Steve Pink, John Cusack, Scott Rosenberg Roman: Nick Hornby Müzik: Liz Phair, Howard Shore Yapımcı: Tim Bevan, Rudd Simmons Görüntü Yönetmeni: Seamus McGarvey Oyuncular: John Cusack, Iben Hjejle, Todd Louiso, Jack Black, Catherine Zeta_Jones, Tim Robbins KONUSU İkinci el plak satan bir dükkânın sahibi olan Rob Gordon, sevgilisinden ayrıldıktan sonra, kalbini en çok kırmış olan ilk 5 sevgilisinin bir listesini yapar ve seyirciye onlarla ilgili yaşantılarından bahseder. Bu liste sayesinde hem kendisini hem de ilişkilerini sorgularken bir yandan da ayrıldığı sevgilisiyle yeniden bir araya gelebilmenin yollarını arar. Film üstte de bahsettiğim gibi çoğu zaman John Cusack’ın seyirciyle yaptığı konuşmalar şeklinde... Bu durum da tabii izleyiciyi filmin içine çekmeyi oldukça iyi başarıyor. Bir an sanki karşınızda bir arkadaşınız var da onun sorunlarını dinliyormuş gibi bile hissettirebiliyor bazen High Fidelity follows the 'mid-life' crisis of Rob, a thirty-something record-store owner who must face the undeniable facts - he's growing up. In a hilarious homage to the music scene, Rob and the wacky, offbeat clerks that inhabit his store expound on the intricacies of life and song all the while trying to succeed in their adult relationships. Are they listening to pop music because they are miserable? Or are they miserable because they listen to pop music? This romantic comedy provides a whimsical glimpse into the male view of the affairs of the heart. FRAGMANI İÇİN http://www.dailymotion.com/video/x3frl4_high-fidelity-uk-trailer_news- Arizona Dream
Bu film tam bir replik cenneti izlerken bir yandan da yazdığım için film normal bitmesi gereken zamandan 2 saat daha geç bittiydi Sonra tekrar izledim tabii, tadını cıkara cıkara Güzel film, çook güzel bir film Johnny Deep hayranlarının özellikle mutlaka izlemesi gereken bir film Not aldığım replikleri buraya da ekliyorum. *** Bir bisikletle bir elma arasındaki farkı söylemeye ne gerek var? Bir bisikleti ısırmaya ve bir elmayı sürmeye kalkarsam farkı zaten öğrenmiş olurum. Bir şeyi yapmayı düşünmek, onu yapmaktan daha yorucudur. Babamın şöyle dediğini hatırlıyorum; “Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsan onun rüyalarına bakman gerekir. İşte o zaman senden daha kötü durumda olanlara merhamet gösterirsin.” Çoğu insan balıkları saydığımı sanıyor ama saymıyorum. Onların ruhlarına ve rüyalarına bakıp, benim rüyalarıma girmelerine izin veriyorum. İnsanlar balıkların aptal olduğunu düşünürler ama değiller. Balıklar ne zaman sessiz kalacaklarını bilir. Asıl aptal olan insanlardır. Balıklar her şeyi bilir, düşünmelerine gerek yoktur . Balıklar yolculuklarına, küçük derelerde başlıyorlar ve ben onları okyanus için hazırlıyorum. Ölmeye hazır olduklarında geldikleri yere geri dönüyorlar. Benim balıklarla olan ilişkim bu. Bu yüzden şehirden uzaklara yüzüyorum. Pekala, işte benim işim: Tek yaptığım balıkları elektrikle öldürmek ve teker teker saygıyla onları ağ ile toplamak. Bazen balıkların gözüne baktığımda kendi hayatımı görüyorum. Bu yalnızca balıkların bize gösterebileceği bir şey ve ben onların bu yanını seviyorum. Balıkları etiketliyorum, ölçüp tartıyorum, iyi olup olmadıklarına bakıyorum. Konuşmak istiyorlarsa onları hep dinliyorum. Bu Balık Tanrısı’nın işi.. Bir balığın hiç yalan söylediğini görmedim. Bir balığın insanlar kadar kötü olduğunu hiç görmedim. Bu yüzden işimi ve New York’u seviyorum. Bunun nedeni annemin söylediği gibi manyetik bir çekim gücü olması değil. Nedeni, burada siz herkesi görüyorken kimsenin sizi görmüyor olması. *** Pantolonumuz olmasa bile kıçımızdan utanmamıza gerek yoktu. *** Küçük bir kızken hep evin tepesinde uçmak isterdim. Geceleri gözlerimi kapatıp çatıda olduğumu ve annemle babamı yatakta seyrettiğimi hayal ederdim. Sonra çatıdan sıçrayıp, uçardım. Bütün komşular uyurken ben havada süzülerek camlarından içeri bakardım. Uçardım ve ağaçlarda dinlenirdim. Yapabileceğimi biliyordum ama onlara hiç söylemedim. BİRİLERİ BİR KEZ ÖĞRENİNCE SENİ DÜŞÜREBİLİRLER… *** Aşık olmamıştım çünkü üzerimde hiçbir ağırlık hissetmiyordum. Çünkü hayatımda ilk kez gerçekten aşktan uçuyordum. *** _ Eskimolar öldüğünde bile asla gerçekten ölmediklerine inanırlar. _Biz neyiz öyleyse? _ Sonsuzluk… Onlara göre beden fiziksel olarak öldüğünde dünyanın bir parçası oluyor ama ruhumuz; ağaçlar, balıklar, kayalar ve bu durumdaki insanlar gibi yaşamaya devam ediyor. _Peki ya dönüştüğün şeyden hoşnut kalmazsan? _ Birkaç yıl beklersin ve başka bir şeye dönüşürsün. Aşk için de aynı şey geçerlidir. Yani eğer sen ve ben bir uçak kazasında ölürsek sorun olmaz çünkü ruhlarımız yaşamaya devam edecektir. Ve bu şekilde birbirimizi her defasında ve her yerde sevebiliriz. Çünkü bu sonsuzluktur. _ Oraya benimle mi gitmek istiyorsun? _ Evet _ Birbirimizi sonsuzluk için defalarca kez sevebiliriz. _ Elaine, Berling Denizi’ne gideceğiz, aşık olacağız ve asla ölmeyeceğiz. Asla ölmeyeceğiz. Yarın ya da hemen şimdi gidebiliriz. _Tamam… *** _65 modelinizin yanında fabrikadan yeni çıkmış bir Coup de Ville duruyor. Eski modellerin güzel hatları zamanla zerafetini kaybeder. Tamamen çöker ve donuklaşır. Onu yıkarsınız, cilalarsınız ama yine de bir işe yaramaz, Onu tekrar yenilemek için yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Bu iki otomobil birbirinden çok farklıdır. Yeterince açık konuşabiliyor muyum? _Bay Smilie, arabalarla benim aramda mecazi bir ilişki kurmaya çalışmanız çok çocukça _Çocukça doğru, sen onun annesi olacak yaştasın _Ama annesi değil, sevgilisiyim… *** Asıl gizem uçmaktı… Eğer Kolomb hayatta olsaydı bunu yaptığım için deli olduğumu düşünmezdi. Çünkü tarih rüyalardan oluşur. Kitaplar ya da kurallar yoktur. Colomb’un Amerika’yı keşfetmesi gibi o da keşfedilmeyi bekler. *** Eğer bir füze yapıp onu başka bir galaksiye götürmemi isteseydi, bir füze yapardım. *** Rüyalarınıza inanıyorsanız hiçbir kasırga, yanardağ ya da tayfun sizi aşkın dışına itemez. Aşk, kendi başına var olur. ***- SENİN AŞKIN
"Sana yüklediğim anlamları senmişsin gibi düşünme aldanırsın" Evet, düşünme aldanırsın... Çünkü ; "Sen o anlamlarla sadece bende varsın" Vayyyyy- ÖLÜMDEN ÖNCE YAŞAM (LIFE BEFORE DEATH)
ÖLÜMDEN ÖNCE YAŞAM (LIFE BEFORE DEATH) "Life Before Death" (Ölümden Önce Yaşam) adlı fotoğraf çalışmaları ile ilgili olarak Walter Schels ve Beate Lakotta ile yapılmış olan söyleşi Ayrıntılı bilgi ve fotoğraflar için Turkish Media Sanat Forumu altındaki şu linke tıklayabilirsiniz: http://www.turkish-media.com/forum/topic/215000-olum-fotografcisi-walter-schels/page__pid__896079?do=findComment&comment=896079- ÖLÜM FOTOĞRAFÇISI : WALTER SCHELS
ÖLÜMDEN ÖNCE YAŞAM (LIFE BEFORE DEATH) Sanat ile İlgili Videolar sayfamızdaki "Life Before Death" (Ölümden Önce Yaşam) adlı fotoğraf çalışmaları ile ilgili olarak Walter Schels ve Beate Lakotta ile yapılmış olan söyleşiyi izlemek için buraya tıklayınız.- ÖLÜM FOTOĞRAFÇISI : WALTER SCHELS
Fotoğrafçı Walter Schels'in Londra'da açılan sergisi "Ölümden Önce Yaşam" (Life Before Death) ismini taşımaktadır. Schels ölümcül hastalığa yakalanmış modelleri kullanmıştır. Onları ölümlerinden kısa bir süre önce ve öldükten hemen sonra görüntülemiştir. Walter Schels bu serginin nedenini The Guardian'a şöyle anlatıyor: "Sona ulaştığınızda her türlü yalandan sıyrılıp, daha önce hiç olmadığınız kadar gerçek oluyorsunuz. Bir fotoğrafçı olarak ben de 'yalan olan herşeyden sıyrılmış' bu yüzlerin resmini çekmek istedim."- Özlü/Güzel Sözler
İlişki durumunuzu değiştirecek birini değil, hayatınızı değiştirecek birini bulun. _Küçük İskender_- saymam
gloria şurada cevap verdi: sayman22 başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımHoşgeldin makarnası yaptım sana Özlemişim seni bi de- SENİN AŞKIN
Canımı acıtıyor bu şarkılar, çiziyorlar sanki yüreğimi… Onlar da senin parçaların, tıpkı senin gibi acıtıyorlar… Ve onlardan da uzak kalamıyorum, tıpkı senden kalamadığım gibi… Canımı acıtıyorsunuz! Çiziyorsunuz sanki yüreğimi… Geçer mi tüm bunlar? Hiç bilmiyorum Ama umuyorum... Ummaktan başka yapacak hiçbir şeyim de yok zaten. Geçer, geçecektir... Aristo der ki, “Aşk, Hint kumaşı giymiş bir hıyardır. Hint kumaşını çıkarınca elinizde hıyar kalır, tuzlayın tuzlayın yiyin.” Biliyor muydun bu sözü, duymuş muydun daha önce hiç? Ben de duymamıştım, Söylememiş tabii Aristo böyle birşey, UYDURUK yani… YALAN işte… Tıpkı Senin Aşkın Gibi!- İYİLEŞMEK
İyileşir, iyileşmek zorunda... Bak yine bir şarkıyla cevaplayacağım seni "Geçer geçer daha öncekiler gibi... Bu da geçer neler neler geçmedi ki... " Ve ne der devamında şarkının; "Yine düşer deli divane gönlüm Aşka... Aşka... Aşka vurgunum ben"- TUHAF
Hani bir şarkı vardır, Candan Erçetin söyler; "Sözleşmeden buluşuverir kırık kalpler" diye başlar... İşte öyle birşey yazılanların içinde kendini bulabilmek... Sözleşmeden buluşuveriyoruz kelimelerde, cümlelerde...- KAVAK YELLERİ
Sanki toy olmasa ne fark ederdi Radyacığım, bu yaşımıza geldik hala kırılgan değil miyiz, bir cam gibi... Şimdi benim anlamadığım, o onun en iyi arkadaşı mı oldu?- GEZEGEN 51 (Animasyon)
GEZEGEN 51 = PLANET 51 FRAGMANI İÇİN: http://www.dailymotion.com/video/x9r6q1_watch-the-latest-planet-51-trailer_shortfilms- BİR NOEL ŞARKISI = A CHRISTMAS CAROL (Animasyon)
BİR NOEL ŞARKISI = A CHRISTMAS CAROL FRAGMANI İÇİN: http://www.dailymotion.com/video/xamxn3_a-christmas-carol-bande-annonce-tra_shortfilms - Penguen Mizah Dergisi Kapak Arşivi
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.