gloria

Oh my god!!!! Ne diyeceğimi bilemedim

"Mutlu edemeyeceksen, meşgul de etmeyeceksin." Özdemir Asaf

"Çürük tahtaya çivi çakılmaz." çıktı.. Doğru, son günlerde bildiğim, öğrendiğim, kabullendiğim gerçek...

Hoşgelmiş sefa getirmişsiniz

Benim de Giresun

Tekrar izledim. Konusunu bilmeyen yoktur sanırım, izlemeyen de çok azdır muhtemelen. Ama izlememişseniz izleyin derim. İzlediyseniz de tekrar izleyin. İnsanlar değişebilir... Bu filmde de bir insanın 7 yıl içinde nasıl bir değişim geçirdiğine şahit olacaksınız. Şu sözlerin ardından başlıyordu değişim; "Siz hayatınızın her aşamasında zirveye tırmanmayı başaran insana saygı duyuyorsunuz; ama biz kendi egolarını terkedebilen insana saygı duyarız. Çoğu Tibetli böyle bir insana kendi hayatını emanet etmez!"

Latcho Drom izlemediğim tek filmi, ama en kısa zamanda izlemek istediklerimin arasında... Gün içinde bir kez Tony Gatlif filmlerinden birinin soundtrack albümünü dinlemezsem kendimi eksik hissediyorum artık... Tony Gatlif çok çok çoook özel biri benim için...

"Uzaklara Gidelim" bir yol filmi ve genel olarak bakıldığında çoğu yol filminde karakterler saatlerce, günlerce süren yolculuklar boyunca kendilerini, geçmişlerini sorgular ve yolun sonunda aslında sadece gideceği yere değil, kendisine de bir yolculuk yaptığını fark ederler. Yol bittiğinde bu kişiler kendilerine de ulaşmış olurlar. Aynı tema bu film içinde geçerli... Hamile bir kadın ve adamın çocukları için daha iyi bir yaşam koşulu oluşturmak üzere yola çıkmalarının ardından bu yolculuk hem kendilerini, hem de ilişkilerini sorguladıkları bir yolculuğa dönüşmeye başlıyor. İzleyiniz

Bu hafta sonu evde "Spirited Away" günü yaptık En sevdiğim arkadaşlarım ve ben hep birlikte bilmem kaçıncı kez yine izledik bu filmi Yok böyle bir güzellik, yoook Hala Miyazaki'nin filmlerini izlememiş olanlara üzülüyorum dersem inanın ki yeridir

Bu film insana aslında farklı bir bakış açısı sunuyor, seviyorum böyle filmleri... Hepimizin kalıplaşmış düşünceleri vardır mutlak kafasında, bunları bazen bize çevre ve toplum empoze eder, bazen de yaşadıklarımızdan oluşturduğumuz tecrübelerle kendi kendimize ediniriz.. Sonra da o kafamızda oluşturduğumuz kalıbın tersi bir durumla karşılaştıgımızda bi bocalarız ya, bu film de insanı öyle bocalattırıyor aslında... Karışık geldi muhtemelen ama izleyince ne demek istediğimi anlayacaksınız

Bu aralar çok sevdiğim filmlere dönüş yaptım hepsini tekrar izlemeye çalışıyorum. Leon da onlardan birisiydi... Epey zaman olmuştu izlemeyeli.. Nasıl zevkle izledim, anlatamam. Leon'un ne kadar güzel bir film olduğunu neredeyse unutuyormuşum... Tekrar izleyin

Bir Mark Ruffolo sempatizanı olarak ben bu filmi izledim tabii ki Lezbiyen iki sevgilinin ikisinin de ayrı ayrı, aynı erkekten sperm bağışı yoluyla çocuk sahibi olmaları, çocukların büyüdükten sonra biyolojik babalarını merak etmeleri üzerine kurgulanmış bir film... Yani bildiğimiz bir anne, baba ve onlardan olma çocuklardan oluşan aile kavramının dışında bir aile... İlginç bir senaryosu var aslında filmin, izlenmeli derim ben de Ayrıca film 68. Altın Küre Ödülleri'nde (Golden Globe Awards) komedi dalında en iyi film ödülünü de almıştır. Bunun yanısıra Annette Bening, Komedi-Müzikal dalında En İyi Kadın Oyuncu ödülüne de layık bulunmuştur.

Sen beni sevmedin ya, ben gidip herkesi sevdim ve herkese böldüm kendimi... Herkese az az düştüm ve kimseye yetmedim. Murathan Mungan

DONNIE DARKO IMDB: 8.3/10 Yapım: 2001, ABD Tür: Bilim Kurgu, Dram, Psikolojik Gerilim, Fantastik Yönetmen: Richard Kelly Senaryo: Richard Kelly Yapımcı: Drew Barrymore, Nancy Juvonen, Adam Fields, Sean McKittrick Görüntü Yönetmeni: Steven B. Poster Müzik: Gary Jules, The Cure, Joy Division, Michael Andrews, The Church, Tears For Fears, Giulio Caccini Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Drew Barrymore, Ashley Tisdale, Maggie Gyllenhaal, Patrick Swayze, Seth Rogen, Jerry Trainor, Jena Malone, Daveigh Chase KONUSU Donnie Darko, 16 yaşında bir lise öğrencisidir. Uzun zamandır yaşadığı sorunlar nedeniyle psikolojik tedavi görmektedir. Frank isminde, tavşan kostümü giyen ve 28 gün içinde dünyanın sonunun geleceğini ve bunu engelleyecek tek kişinin Donnie Darko olduğunu iddia eden hayali bir arkadaşa sahiptir. Donnie Darko, Frank’in kendisinden yapmasını istediği şeyleri sorgulamadan yapmakla kendisini sorumlu hissetmektedir. Çünkü Frank onun hayatını kurtarmıştır ve o da dünyayı kurtaracaktır. Filmin konusu en kısa ve en basit haliyle bu şekilde anlatılabilir. Fakat film kesinlikle basit bir film değil. Film hakkında okuduğum eleştirilere ve kendi tecrübeme de dayanarak diyebilirim ki; filmin sonunu çözebilmek için kesinlikle dikkatli bir izleyici olmak gerekiyor. Film boyunca kaçırılmaması gereken ayrıntılar var ve bunlar filmi çözebilmek için oldukça önemli. O yüzden bir kez izleyip de anlamadım diyorsanız ikinci kez yine izleyin, muhtemelen birşeyler kaçırmışsınızdır. Ama ne yapıp edin anlayın, anlamadım diye bu filmi bir köşeye bırakmayın. Çünkü bütün zevk filmi çözdüğünüzde ortaya çıkıyor Donnie Darko doesn't get along too well with his family, his teachers and his classmates; but he does manage to find a sympathetic friend in Gretchen, who agrees to date him. He has a compassionate psychiatrist, who discovers hypnosis is the means to unlock hidden secrets. His other companion may not be a true ally. Donnie has a friend named Frank - a large bunny which only Donnie can see. When an engine falls off a plane and destroys his bedroom, Donnie is not there. Both the event, and Donnie's escape, seem to have been caused by supernatural events. Donnie's mental illness, if such it is, may never allow him to find out for sure. FRAGMAN = OFFICIAL TRAILER http://www.youtube.com/watch?v=N49ISZ4LpkU&feature=related

GADJO DİLO = ÇILGIN YABANCI Fragman=Official Trailer http://www.youtube.com/watch?v=74RdfFfN24Q

GADJO DİLO = ÇILGIN YABANCI Tür: Dram/Komedi Yapım: 1997, Romanya/Fransa IMDB: 7.2/10 Yönetmen: Tony Gatlif Senaryo: Tony Gatlif Görüntü Yönetmeni: Eric Guichard Müzik: Toni Gatlif, Rona Hartner Oyuncular: Romains Duris, Rona Hartner, İzidor Serban KONUSU: Stephane, babasından kalan ve manevi değeri olan bir ses kasetinin üzerinde yazan ismi, Nora Lurca'yı aramak üzere Fransa'dan Romanya'ya doğru yola çıkar. Nora Lurca çingene bir şarkıcı olduğundan, Stephane, çingenelerin yaşadığı bir köye kadar gelir. Köyde kalacak yer ararken Isidore ile karşılaşır. Isidore'un oğlu aynı gün hırsızlık yaptığı gerekçesiyle tutuklanmış ve hapse atılmıştır. Stephane, Isidore için bir iyi şanstır ve bir süreliğine onu oğlunun yerine koyacaktır. Ne Stephane onların dilinden anlamaktadır, ne de onlar Stephane'ın ne dediğini bilmektedir. Buna rağmen çingeneler ve Stephane arasında inanılmaz güzel bir dostluk başlar. Sabina köyde yaşayan dul kadınlardan birisidir ve Stephane ona aşık olur. Aslında kalmayı bile düşünmediği bu köyden hem Isidore, hem Sabina yüzünden ayrılamaz. Bir süre sonra onlardan biri haline geir, onlar gibi davranmaya, onların hislerine ortak olmaya başlar. Çingenelere uygulanan etnik ayrımcılığın göz önüne konulduğu bir Tony Gatlic filmi olan Gadjo Dilo… Bildiğiniz Tony Gatlic filmleri gibi işte, insanın kalkıp yola düşesi geliyor, yol nereye götürürse oraya gidesi… Film de tıpkı filmin karakterleri gibi sıcak, samimi, eğlenceli, hüzünlü, acı… Stéphane, a young French man from Paris, travels to Romania. He is looking for the singer Nora Luca, whom his father had heard all the time before his death. Wandering along a frozen road, he meets old Izidor, a member of the Roma (Gypsy) and tells him of Nora Luca. Izidor seems to understand and takes him to his village. Stéphane believes that Izidor will take him to Nora Luca when the time has come. So, he lives in the Roma(Gypsy) village for several months. The other inhabitants dislike him at first (as he comes from those who call them thieves and attack their folks) but when they as they get to know him better, they grow to like him. In summer, the ice between him and beautiful Sabina finally cracks, and as she is able to translate between the Roma and him, Stéphane finds out that nobody ever understood a thing that he had said.

TRANSYLVANIA = TRANSİLVANYA Fragman= Official Trailer http://www.youtube.com/watch?v=DPsQJIuiNnc

TRANSYLVANIA = TRANSİLVANYA IMDB: 6.4/10 Yapım: 2006, Fransa Yönetmen: Tony Gatlif Senaryo: Tony Gatlif Müzik: Tony Gatlif, Delphine Mantoulet Görüntü Yönetmeni: Celine Bozon Oyuncular: Birol Üner, Asia Argento, Amira Casar, Alexandra Beaujard, Marco Castoldi, Bea Pálya, Marina Boldizsac, Rares Budelaina, Nicolae Cristache, Florin Estefan, Gabor, Simion Lupu, Cornel Reileanu, Mariana Rus, Anton Tauf Tür: Dram KONUSU Sevdiği adamı aramak için Fransa’dan arkadaşı Marie ile birlikte yola çıkarak Transilvanya’ya gelen Zingarina isimli bir kadının öyküsünü anlatıyor bu film. Transilvanya’ya gelir, sevgilisi Milan’ı bulur fakat işler umduğu gibi gitmez. Marie ile yollarını ayırır ve kalan yolculuğuna orada tanıştığı Tchangalo ile devam eder. Derin bir aşk acısı, artık mutlu olmak isteyen bir kadın, mutlu doğmuş olanlar kadar mutlu olmak isteyen, kendine sahip çıkılsın isteyen bir kadın… Onun acısını hissedebildim dersem yalan olmaz… Tony Gatlif’ e gelince bu zamana kadar herhangi bir filmini izlemediyseniz, izlemelisiniz. O kesinlikle gözden kaçırılmaması gereken bir yönetmen. Ve tabii müzikler.. Filmin müzikleri öyle güzel ki... Zingarina arrives in Transylavania, accompanied by her close friend Marie and her guide and interpreter Luminitsa. She is not there only to visit this region of Romania but to trace her lover Milan, a musician who has made her pregnant and who left her without a word of explanation. When she finds him back, he brutally rejects her and Zingarina is terribly upset. She leaves her two companions and having become a wreck she hardly survives by following a wandering little girl. Her destiny changes for the best when she meets Tchangalo, a traveling trader

WRISTCUTTERS: A LOVE STORY (2006) = BİLEK KESENLER: BİR AŞK HİKAYESİ FRAGMAN = OFFICIAL TRAILERS http://www.youtube.com/watch?v=uf9dbrjuVwE

Wristcutters: A LOVE STORY (2006) = BİLEK KESENLER: BİR AŞK HİKAYESİ IMDB: 7.4/10 Yapım: 2006, ABD, İngiltere Tür: Dram, Fantastik, Komedi Yönetmen: Goran Dukic Senaryo: Etgar Keret, Goran Dukic Yapımcı: Mikal P. Lazarev, Tatiana Kelly, Adam Sherman, Chris Coen Görüntü Yönetmeni: Vanja Cernjul Müzik: Del Shannon, Artie Shaw, Gogol Bordello, Bobby Johnston, Screaming Lord Stitch, Mushman, Mikal Portnoi Lazarey, Gram Parsons Oyuncular: Sarah Roomer, Leslie Bibb, Shanny Sossamon, Patrick Fugit, Will Arnett, Shea Whigman, Tom Waits, Chase Ellison, John Hawkes, Azura Skye, Jake Busey, Clayne Crawford, Cameron Bowen, Abraham Benrubi, Mary Pat Gleason, Nick Offerman KONUSU Zia, kız arkadaşı Desiree'dan ayrıldıktan sonra bunun acısına dayanamaz, bunalıma girer ve sonunda intihar eder. Gözünü açtığında kendisini intihar edenlerin yaşadığı bir dünyada bulur. Eugene bu dünyada dostluk kurduğu ilk kişidir. Zia, sevgilisi Desiree'ın da kendisinden bir ay sonra intihar ettiğini öğrenince onu bulmak üzere Eugene ile birlikte yola koyulur. Yolda Mikal ile tanışırlar. Mikal, bu dünyanın yöneticilerini bulmak istemekte çünkü buraya yanlışlıkla geldiğini düşünmektedir. Eğer yöneticileri bulabilirse ölmeden önceki yaşantısına geri dönme şansı vardır. Zia, Mikal ve Eugene'nin birlikte devam edecekleri bu yolculuk aynı zamanda onların kendi iç dünyalarına da yaptıkları bir yolculuk olacaktır. Yolun sonunda ise onları değişik sürprizler beklemektedir. Eğlenceli, tuhaf, acı, tatlı ne bileyim bitter çikolata gibi işte, izleyin... Despondent over his breakup with Desiree, Zia slashes his wrists and goes to an afterlife peopled by suicides, a high-desert landscape dotted by old tires, burned-out cars, and abandoned sofas. He gets a job in a pizza joint. By chance, Zia learns that Desiree offed herself a few months after he did, and she's looking for him. He sets off with Eugene (an electrocuted Russian rocker) to find her, and they pick up a hitchhiker, Mikal, who's looking for the People in Charge, believing she's there by mistake. They're soon at the camp of Kneller, where casual miracles proliferate. They hear rumors of a miraculous king. Can Zia find Desiree? Then what? Where there's death there's hope.

eXistenZ FRAGMAN = OFFICIAL TRAILER http://www.youtube.com/watch?v=HAdbdUt_h9M

eXistenZ IMDB: 6.8/10 Yapım: 1999 / Kanada, İngiltere Yönetmen: David Cronenberg Yapımcı: David Cronenberg, Andras Hamori, Robert Lantos Senaryo: David Cronenberg Müzik: Don Davis Görüntü Yönetmeni: Peter Suschitzky Kurgu: Ronald Sanders Oyuncular: Jennifer Jason Leigh, Jude Law, Ian Holm, Willem Dafoe, Don McKellar, Callum Keith Rennie, Christopher Eccleston, Sarah Polley Oyun içinde oyun denilen mantıkla hareket eden, bir süre sonra yaşanılanların hangisinin oyun, hangisinin gerçek olduğunun dahi anlaşılamadığı bir kurgu üzerine kurulan bu filmi nasıl anlatacağımı tam olarak bilemiyorum. Deneyeceğim ama J eXistenZ, bir oyunun adı… Bu oyuna giriş yapabilmek için öncelikle omuriliğe bir delik açılması gerekiyor. Organik bir game pad ile insan arasında, göbek bağına benzer bir parçayla kurulan bağlantı sayesinde siz oyuna giriş yapabiliyorsunuz, oyun da direkt olarak sizin merkezi sinir sisteminize giriş yapabiliyor… Yani bir anlamda oyun sizin iradenize, sinir sisteminize, duygularınıza giriş hakkına sahip oluyor. Oyun mu sizi yöneten, yoksa siz mi oyunu yönetensiniz, bunların hepsi bir süre sonra iç içe geçiyor. Filmin isminden yola çıktığımızda eXistenZ, kelime anlamı olarak varoluş demektir ve varoluşçuluk kelimesinin kökenini oluşturur. Filmde Varoluşçuluktan etkiler de görülmektedir. Ayrıca X ve Z harflerinin büyük harflerle yazılması ve film içinde bunun birkaç kez vurgulanmasına yönelik olarak da bir takım söylemler bulunmaktadır. X ve Z harfleri arasındaki “isten” kelimesinin Macarca’da “Tanrı” anlamına gelmesi gibi… Kabul edilebilir bir söylem, filmde temel olarak irdelenen “yaratma” kavramını da dikkate alarak tabii… Unutmadan filmin yapımcılarından olan Andras Hamori de Macaristanlıdır. Ayrıca bu film için de geçerli olduğundan, sinemanın Picassosu olarak da bilinen yönetmeni, yapımcısı ve senaristi David Cronenberg (Crash filminin de yönetmenidir.) hakkındaki şu alıntıya da yer vermekte fayda vardır; “Bedensel Korku diyebileceğimiz bir türün öncüsü olarak, makineler, yapay biyolojik etkenler, değişime uğratılmış parazitler gibi insan kaynaklı tehlikelerin, yine insanı zihinsel ve en önemlisi bedensel olarak bambaşka bir varlığa dönüştürmesini anlatırken, yarattığı her sahnenin arkasına bir anlam gizleyerek filmlerinin üzerinde düşünülmesini sağlamaktadır. Bu bağlamda her zaman sözünü ettiği ve savunduğu New Flesh (Yeni Beden) kavramını geniş kitlelere ulaştırmaktadır.” Ayyy sıkıldım offffffff… Allegra Geller, the leading game designer in the world, is testing her new virtual reality game, eXistenZ with a focus group. As they begin, she is attacked by a fanatic assassin employing a bizarre organic gun. She flees with a young marketing trainee, Ted Pikul, who is suddenly assigned as her bodyguard. Unfortunately, her pod, an organic gaming device that contains the only copy of the eXistenZ game program, is damaged. To inspect it, she talks Ted into accepting a gameport in his own body so he can play the game with her. The events leading up to this, and the resulting game lead the pair on a strange adventure where reality and their actions are impossible to determine from either their own or the game's perspective.