Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

GeceKuşu

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

GeceKuşu tarafından postalanan herşey

  1. GeceKuşu şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    *** Varlık nedeni demokrasi olan siyasi partiler, Demokrasinin vazgeçilmezleri, Anayasa ve bu alanı düzenleyen yasalar, Demokrasi düşüncesiyle bağdaşmayan eylemlerin odağı olan bir siyasi partinin kapatılması; *** Yukarıdaki satırları sorular haline dönüştürüp yanıtlarını aramak istersek?... Vereceğimiz yanıtlar ne olacaktır.?.. Herbirimizin kendi algılaması ve alt yapı birikimiyle tutarlı yada doğru...Yada hukusal olarak hiç de anlam ifade etmeyecek yanıtları olacaktır... Birde bu soruların yanıtlarını, Medyada AKP'liler kadar yer almayan, kişisel, siyasi ve hukuki yaklaşımlarıyla bizleri yönlendirme çabası içinde olmayan... Anayasanın ve yasaların kendine tanıdığı sınırlar içinde Türkiye Cumhuriyetinin yurttaşlarının kendisine verdikleri görevi yapmakta olan... Yaşamını hukukun gerçekleriyle geçirmiş, mesleki olarak kendini kanıtlamış ve ona baş savcılık görevi verilmiş bir kişinin anlatımıyla okuyalım... *** Toplumların yerleşik bir yaşama geçmeleri giderek örgütlenmelerini gerektirmiş; örgütlü toplumlarda ise yönetime katılma istekleri, ortak paydalar çerçevesinde bir araya gelen siyasal yapılanmaları doğurmuştur Ortak düşünce sahibi bireylerden oluşan yapılanmaların yönetimde yer alma ve siyasi iradeyi kullanma istekleri, bu amaca ulaşabilmek için siyasi parti denilen örgütlenmeleri ortaya çıkarmıştır. Hatta giderek düşüncelerin farklılaşması karşısında, çoğulculuk içerisinde bu parçalar, farklı siyasi partilerin oluşmasını sağlamıştır. Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez öğeleri olmalarına karşılık modern siyasi partiler toplumsal yaşamdaki yerlerini 19’ncu Yüzyılda almışlardır. Tarihsel evrimleri sonucunda günümüzdeki siyasal partiler; belirli siyasal düşünce ve amaçlar çerçevesinde birleşen yurttaşların, özgürce kurdukları ve özgürce katılıp ayrılabildikleri kuruluşlardır. Kamuoyunun oluşmasında diğer kurumlardan daha güçlü etkisi bulunan siyasal partiler, yurttaşların ülke yönetimine ilişkin istem ve özlemlerinin gerçekleşmesine çalışan ve siyasal katılımı somutlaştıran hukuksal yapılardır. Demokrasinin vazgeçilmezleri, olmazsa olmaz kurumları olarak nitelenen, özgürlük, siyasal katılım ve hukuksallığın ulusal araçları durumunda bulunan siyasi partilerin, devlet yönetimindeki etkinlikleri ve ulusal istencin gerçekleşmesindeki rolleri nedeni ile anayasa koyucu, partileri öteki tüzel kişilerden farklı değerlendirerek, kurulmalarından başlayıp çalışmalarında uyacakları esasları ve kapatılmalarında izlenecek yöntem ve kuralları özel olarak belirlemiştir. Temel hak ve özgürlüklerin ve özellikle örgütlenme özgürlüğünün kullanılmasındaki kurumsal önem ve işlevleri çerçevesinde uluslararası sözleşmelerde de siyasi partiler hakkında düzenlemelere yer verilmiştir. Siyasal partilerin, uyacakları esasların Anayasa’da yer alması, çalışmalarının anayasa ve yasalara uygunluğunun özel biçimde denetlenmesi, onların olağan bir dernek sayılmadıklarını, demokratik yaşamın vazgeçilmez öğesi olduklarını doğrulamaktadır. Ancak siyasi partilerin demokratik siyasi yaşamın vazgeçilmez öğeleri olmaları, devlet örgütü ve kamu hizmetleriyle yoğun ilişki içinde bulunmaları, onlara sınırsız bir faaliyet alanı ve özgürlük olanağı sunmaz. Siyasal partilerin baskı ve engellerden uzak kalmasını sağlamaya yönelik “kurulma ve çalışma özgürlüğü”, Anayasa ve bu alanı düzenleyen yasalarla sınırlıdır. Uluslararası sözleşmelere uygun yorumlanan bu düzenlemeler çerçevesinde, varlık nedeni demokrasi olan siyasi partilerin demokrasi düşüncesinden uzaklaşmaları ve demokrasiyi yok etmeye çalışmaları durumunda, yaptırımlarla karşılaşmaları söz konusudur. Eylemlerinin yoğunluğu ve sosyal gereksinim yönünden başvurulacak son yöntem ise; demokrasi düşüncesiyle bağdaşmayan eylemlerin odağı olan bir siyasi partinin kapatılmasıdır. ALINTI:Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın AK Parti’nin temelli kapatılması talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne açtığı davanın iddianamesinden. *** Baş savcının bu ifadeleri sizi tatmin ettimi bilinmez... Ancak sonuçlarını anayasa mahkemesinin vereceği kararla anlayacağız... Tabiki ilk kapatma davasında olduğu gibi güncel hukuk'a siyasal yeni bir müdahale olmadığı taktirde... Yasama yeni bir yasa çıkardığı taktirde -ortaya çıkan yeni durumda- yasaları uygulayan hukukcuların şu anda olduğu gibi... Anayasa'ya bağlı, saygılı ve tutarlı olduklarına hep birlikte şahit olacağız... *tna
  2. GeceKuşu şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Uzun zamandır son gelişmeler ışığında forumu ve yazarlarını sessizce izlemeye çalışıyorum... Sadece okuma kararlılığımı sürdürme çabalarımı bu başlık altında yazılan bir kaç yazı nedeniyle bozmak zorunda kaldım... Onların açtığı yoldan ilerlemeye çaba harcıyacağım...Ama sol gösterip sağ vurarak değil.. Hukuksal gelişmeleri anlamaya ve kavramaya çalışırken tarafsız olmaya çalışarak... Hukuku kendi siyasal taraflılığımız çerçevesinde tanımlama ve saptırmalar yerine, evrensel ve anayasaya uyumluluğu çerçevesinde ele alarak... Örneğin söze AKP'ye açılan bu davanın ilk olmadığını söyleyerek başlayabiliriz... Bu son dava öncesi AKP'ye 23.10.2002 tarihinde de kapatma davası açılmıştır. Aşağıdaki irdeleme; anlamaya çalışma kaygısıyla okunduğunda kafalardaki bir çok soru işaretine yanıt olacaktır... *** Adalet ve Kalkınma Partisi Hakkındaki Kapatma İsteminin İrdelenmesi: Davalı siyasi parti, gerekli bildirim ve belgeleri 14.08.2001 tarihinde İçişleri Bakanlığı'na vererek 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası?nın 8 inci maddesine göre tüzel kişilik kazanmıştır. Tüzel kişilik kazanmasından sonra 03 Kasım 2002 ve 22 Temmuz 2007 Milletvekili Genel seçimleri sonucunda Parlamento çoğunluğunu elde ederek tek başına iktidar olmuştur. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha önce Refah Partisi'nde siyaset yaparken, bu parti listesinden beş yıl süre için 1994 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiş, ancak 06.12.1997 tarihinde Siirt?te yaptığı konuşma nedeniyle halkı din ayrımı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek suçundan on ay hapis cezasına mahkûm edilmiştir. Bu mahkûmiyeti nedeniyle 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 11 nci maddesi gereğince siyasi parti kurucusu (veya üyesi) olmasına yasal engel bulunmasına rağmen, Adalet ve Kalkınma Partisi'nde kurucu üye olmuş ve bilahare partinin genel başkanı seçilmiştir. Bu durumun yasal olarak olanaksızlığı karşısında Başsavcılığımızca 21.8.2001 tarihli başvuru üzerine Yüksek Mahkemenizce, 09.01.2002 tarih ve 8/9 sayılı kararla adı geçenin parti kurucu üyesi olamayacağı belirtilerek mevcut aykırılığın giderilmesi konusunda ihtar kararı verilmiştir. Bu ihtar kararında öngörülen altı aylık süre içerisinde aykırılık giderilmediğinden, Başsavcılığımızca Siyasi Partiler Yasası'nın 02.01.2003 tarih ve 4778 sayılı yasa ile değişiklik yapılmadan önceki 104 ncü maddesi uyarınca adı geçen parti hakkında 23.10.2002 tarihinde kapatma davası açılmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi, 27.12.2002 tarih ve 4777 sayılı yasa ile Anayasa'nın 76 ncı maddesinde; 02.01.2003 tarih ve 4778 sayılı yasa ile Siyasi Partiler Yasası'nın 8 nci, 11 nci, 104 ncü ve Milletvekili Seçim Yasası?nın 11 nci maddelerinde değişiklik yapmış, ayrıca adli sicil kaydından kaynaklanan yasal engeli bertaraf etmek için (veto edilen 4779 sayılı yasa yerine) 4809 sayılı yasayı da çıkartmıştır. Yasalardaki ve Anayasa'daki bu değişikliklerle Recep Tayyip Erdoğan hakkında söz konusu olan mevzuat engelleri ortadan kaldırılmıştır. Açılan kapatma davasında karar halen açıklanmamış ise de, yasa değişikliği ile bu davaya konu SPY'nin 104 ncü maddesindeki yaptırım devlet yardımından yoksunluğa dönüştürülmüştür. Recep Tayyip Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi kurulmadan önce, laikliğe aykırı eylemlerin odağı oldukları için Anayasa Mahkemesi?nce 1998 yılında kapatılan Refah Partisi ve 2001 yılında kapatılan Fazilet Partisi'nde siyaset yapmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından 18.11.2002 ila 14.3.2003 tarihleri arasında kurulan 58. hükümette Başbakanlık görevini Abdullah Gül, siyasi yasaklılığının mevzuat değişikliği ile kalkması sonrasında yapılan ara seçimde milletvekili seçilmesi üzerine 14.3.2003 tarihinde kurulan 59 ncu ve daha sonra kurulan 60.ncı hükümetlerde ise Başbakanlık görevini Recep Tayyip Erdoğan üstlenmiştir. Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Mehmet Ali Şahin, Abdülkadir Aksu, Ali Coşkun ve Zeki Ergezen daha önce Refah Partisi ve Fazilet Partisi'nde siyaset yapmışlardır. Cemil Çiçek, Mehmet Vecdi Gönül ise Fazilet Partisi'nde siyaset yapmışlardır. 22. dönemde TBMM Başkanı olan Bülent Arınç daha önce Refah ve Fazilet Partisi'nde siyaset yapmıştır. TBMM Başkanvekillerinden İsmail Alptekin daha önce Fazilet Partisi kurucu genel başkanlığı görevinde bulunmuştur. Laikliğe aykırı eylemleri nedeniyle 1997 yılında Kırıkkale Üniversitesi Rektörlüğü görevinden alınan Beşir Atalay ise 58 nci ve 59 ncu hükümette Devlet Bakanı, 60 ncı hükümette İçişleri Bakanı olarak görev almıştır. Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, aynı belediyenin şirketleri olan İDO Genel Müdürü Binali Yıldırım Ulaştırma Bakanı, İGDAŞ yönetim kurulu üyesi Mehmet Hilmi Güler ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, yine aynı belediyenin Veteriner İşleri Müdürü Mehmet Mehdi Eker Tarım ve Köyişleri Bakanı olarak görev almışlardır. TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, Erdoğan'ın belediye başkanı olduğu dönemde belediyeye bağlı İETT Genel Müdürlüğü görevinde bulunmuştur. Milletvekilleri, örgütler, yerel yönetimler ve üyeler bağlamında ise, Adalet ve Kalkınma Partisi?nde halen siyaset yapanlardan, geçmişte başka bir siyasi parti ile bağlantısı olanlar esas alındığında; geçmişte siyaset yapılan partiler sıralamasında Refah Partisi - Fazilet Partisi ilk sırada yer almaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin tüzük ve programı incelendiğinde, soyut metinlerde hedeflenen laiklik karşıtı modele yönelik hükümlerin yer almadığı görülmektedir. Ancak davalı parti, laiklik karşıtı eylem ve söylemleriyle yasalara ve Anayasa'ya aykırı olarak tüzük ve programının ötesine geçmiştir. *** Sadece yukarıdaki irdeleme metni bile... Bu sayfalarda kişiselleşmiş hukuksal yorumlar yapanların ne kadar tutarsız ve siyasi taraflılık, (tutarsızlık ve taraflılığın) mantıksal zaafı içinde olduklarını açığa çıkarıyor... *tna
  3. Dinsel inanışların değişiminin, toplumsal ve tarihsel sürecinin ortaya çıkması adına bu yazıyı son derece önemsiyorum... Umarım 'Notamatik' bu açıklamaların devamını kaynaklarıyla birlikte dinler bölümünde ayrı bir başlık altında devam ettirecektir... Kaynaklarını diyorum çünkü detayların üzerinde duracak olanlara da başvuru kaynakları belirtilmiş olur. Bilgilenmenin ve Tartışmanın tutarlılığı adına Polemik ve saptırma yapacak olanlara da fırsat verilmemiş olur... Aydınlanmaya yönelik yararlı bu yazın için teşekkürler....'Notamatik' *tna
  4. Çıkarılmaya çalışılan sosyal güvenlik reformunu son hadiseler içinde değerlendirmediğiniz aşikar... *** Öyle değil mi sayın karabekir? Bu konu üzerine tek bir kelam edilmemesinin de size elem verdiğini... ve eksik kalan tespitlere de duyarlı olduğunuzu umuyorum...
  5. "Kadere inanır mısınız?"... İnancınıza göre, "İnanmıyorum demeniz mümümkün mü?"...Hayır... Kaderiniz yazılı ve belli olduğuna göre..."imtihanın manası nedir?"...
  6. Kim söylemiş bunu... Bebekler mi? Nedense hiç sevemedim mişli geçmiş zamanı... Parantez içindeki (miş) leri yok varsayın bakalım, kesin konuşma şansınız var mı?... Anlatmak istediklerinize ...(miş)' i ekleyin oh ne ala, ardından kendi varsayımlarınızı sırala .... *** Bebeklere mi anlatmayı düşünüyorsunuz sevdiğinizle elele izlediğiniz güneşin batışındaki zerafeti... Anlamazlar deyişinizde bir gerçek yatıyor şüphesiz... Ama bunu becerebilen çıkarsa eğer bebeklerin peygamberi olacağı kesin... Tanrısı kim olur bilinmez...Peygemberleri neyi, kimi önerirse ... O ...
  7. GeceKuşu şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    *** CAMBAZA BAK CAMBAZA, Nice zekice (!) Cambaz oyunları hep sahnede... Cambazlar sahnede senaristlerinin yazdığı senaryoya göre hünerlerini sergiliyorlar ama onların yaptıkları ve yapamadıkları üzerine Kahve köşelerinde, berber salonlarında yapılan dedikodu ve ahkâm kesmelerin yerini internet üzerinden çok ciddi ve etkili bilgi paylaşımları aldı artık... Bilgi toplumu ilerledikçe Cambazlar işsiz mi kalacak ne!... Birde şu günlerde bizim inşaatta çalışan işçiler günün yoğun yorgunluğu ve yaşamın ekonomik zorluklarını aşarak şu internetin başına bir geçebilseler... Hatırlıyorum da seçim zamanı bunlar müslüman... "Müslüman’dan ülkeye zarar gelmez" diye oylarını "AKP" ye atacaklarını açıklamışlardı... Hem de diğerlerine ne küfürler ederek... Hatırlıyorum da Almanya’daki işçilerimizde yemeyip içmeyip biriktirdikleri paralarını Müslüman adam dürüsttür diyerek... Yaratana sığınıp, imana uygun ne paralar kazanacaklarının huzuru içinde müslüman görünümündeki dinci cambazlara emanet etmiş, Kaptırdıkları paraları din cambazlarına siyasi sermaye olunca da şimdiki başbakana şikâyette bulunmuşlardı... O da cambazlara arka çıkıp "Bana mı sordunuz" deyivermişti... Şimdiki cambazlar müslüman görünümünde... Bu dönemde "Ilımlı İslam" oyunu sahneleniyor... Cambaz oyununun senaryosu Emperyalizmin şimdiki etkin gücü ABD tarafından yazılırken... Onun CİA çiftliklerinde yaşayan ılımlı İslam sözcüsü, ülkemde uygulamaya konulan test sürüşünün nasıl sonuçlanacağını... Atatürk'ün ve Laik Cumhuriyetin kalan son değerlerinin de kökünü kazımak üzere Humeyni örneği ülkeye döneceği günü sabırla bekliyor... Sahnedeki cambazlar ise rollerine inanmış "beyaz çarşafımızı da giydik de geldik" derken... "Meclis başkanlığı" sonrası şimdilik geri planda duran diğer teorisyen cambaz oluşacak risklerin hesabını yapmış olmanın rahatlığıyla gözyaşları döküp... Eğer işler yolunda giderse kendisine lütfedilecek makamın ne olacağını merakla bekliyor... Jet hızıyla kararnameleri imzalayan diğer cambaz nedense 15 günlük zamanı kullanmayı gerekli görüyor... Baş cambaz öfkeli... Onu öfkelendirmeye çalışan diğer cambazla... Ona yağlı urgan atan cambaz sahne sırasının ne zaman kendilerine geleceğini... Sahnede sergileyecekleri rollerin tekstinin bir türlü neden yazılmakta geciktiğini düşünüyorlar... Şimdiki cambazlar rollerine kendilerini kaptırıp diğer cambazların sahne almasını engel olmaya kalkarlarsa işimiz kötü... Sahnedeki cambazlar ne kadar yetenekli, kendinden isteneni yerine getirmekte başarılı olsalarda bir patırtı çıkacağı ortada... Neyse gelelim bize; "Cambazsız kalmayacağımız, bu cambazlar sahnede başarısız olursa yeni Cambazların sahneye sürüleceği..." Bu kez de "Askerden zarar gelmez..." ... diyerek yeni duruma hemen uyum sağlayacağımız... Yaşasın kahraman askerler diyerek onları ayakta alkışlayacağımız şimdiden belli... Üstelik bu yeni, yeniden sahne alanların eskiden ipin üzerinden bize taş atarak canımızı yaktıklarını... Dediğimiz dedik anlamayana dipçik diyerek kafamızı gözümüzü patlattıklarını bile unutarak... *** Herkesin anlayacağı dilden bir cambaz hikâyesi de benden diyerek aşağıdaki alıntıyı eklemek istiyorum... Kim bilir cambaz izlemekten sıkılıp artık tiyatrolara gitmeyi düşünebiliriz belki... Tiyatroda rol almak daha nitelikli bir alt yapı ve eğitim gerektiriyor nede olsa... Bu yeni, donanımlı siyasi sanatçıları izlerken daha az aldatılmış duygusunu yaşarız üstelik… *** *** Şimdi acaba yıllarca gece gündüz çalışarak bir ömür geçiren, yıllardır ailesi ile bir defa bile tatile gidememiş olan, halen bir ev bark araba sahibi olamamış bunlara sahip olabilse de bankaya ödemekte zorlandığı borçla alabilen, günlük ihtiyaçlarını asgari ödeme tutarını dahi ödeyemediği kredi kartları ile almaya zorlanan, sokakta yıllardır göremediği bir can dostuyla karşılaştığında ona şimdi parasızlıktan nasıl çay-yemek ısmarlayacağım korkusuyla bir yere davet edemeyen davet etmekten kaçınan, çocuğu bisiklet istediğinde parasızlıktan göz yaşlarını genzinde yutkunan, sevdiği ile konuştuğunda eziklikten ellerini tutarken utancından onun gözlerine bakamayan, pantolonunu 8-10 kez yamatarak giyebilen adama birileri heyecanla... ”Her şeyde istikrar var, ekonomi rayında gidiyor, borsa fırlamış, döviz düşmüş, faizler düşmüş, terör bitmiş, istikrar..…” ile devam eden ve sonunda “sen cambaza bak cambaza…” diye içlerinden sessizce mırıldanarak bitirdikleri son cümle… Yeterince Cambaza bakmış kalabalıklara: artık maharetleri öğrenilmiş, onlarda heyecan uyandıramayan Cambazın yerine yeni hünerler sergileyebilecek kalabalıkları yeniden toparlayabilecek ve kalabalıklar izlesinler, Cambazsız kalmasınlar diye yeni bir Cambaz bulunacak. Ve böylelikle kalabalıklar hiçbir zaman Cambazsız kalmayacaklar… *** Ne zamana kadar mı dersiniz?... Ne zaman insan olmanın onurunu tam olarak kavrayıp, günlük ve kişisel çıkarlarının peşinde koşmak yerine… İnsani değerlerin önemini ve bu değerleri insanlığın hak ettiğini kavrayıp, bu çağdaş değerlerle yönetilmek ve yönetmek isteyinceye kadar… Şimdilik " CAMBAZA BAK CAMBAZA, Nice zekice (!) Cambaz oyunları hep sahnede..." Cambazların patronları ve cambazlar dünya malının çoğunu ham ediyorlar ama olsun… Eğlenip, heyecanlanıp, halimize şükredip yaşayıp gidiyoruz işte!.. *tna
  8. Ne demezsin 'ramell' kardeş biz nelerden etkilenmedik öyle değil mi?... Aşağıya bir kaç örnek alalım mı ne dersin?... BALIK HAFIZALAR TAZELENSİN? Bazılarımız hala hadi canım sende diyeceklerdir. Ama "İNSAN OLMAK İLE KOYUN OLMAK ARASINDAKİ FARK, İNSAN OLANLARIN KOYUN GİBİ GÜDÜLEMEMESİDİR." Okuyup hafızalarımızı tazeleyip günümüze baktığımızda halen daha kendimizi hangi kategoriye dahil edeceğiz bakalım?..." *** Dikkat edin bu başlıkta yer alan sözleri söyleyen kişi şu anda Başbakan? Kankası da Çankaya?da Cumhurbaşkanı? Nadasa çekilmiş meclis başkanları da başbakanın beyaz çarşaf lafı üzerine ağlayarak onu izliyor... Üstelik beyaz çarşaf ihtimaline karşı, topun ağzına sürülenleri geri planda timsah göz yaşları içinde izleyerek... Hala uyumaya devam mı? Oysa onların temsil ettiği zihniyet yollarına "Test sürüşlerini ABD'li yandaşlarıyla birlikte" hedefledikleri şekilde devam ediyorlar... *** DURMAK YOK YOLA DEVAM... ASILACAĞIMI BİLSEM BU YOLDAN DÖNMEM (R.T.E.) "neyi ima ediyor biliyor musunuz?... Türbanı?" *** Tarih: 25 Mayıs 1992 Yer: Rize Kürsüde: Recep Tayyip Erdoğan konuşuyor. "İnsanlığın önünde cansız inekler var" ... (Ata'mızın büst ve heykellerini kastediyor) Gelin o inekleri kaldıralım insanlık kurtulsun... Bak Afganistan'da inekler kaldırıldı ve islam devleti kuruldu... (Örnek verdiği Taliban yönetimi) *** 20 yaşındaki, genç Güneydoğu'ya gönderiliyor. Silah kullanmayı bilmeyen bu evladımız teröristin karşısına dikiliyor. Bunun adı koruma değildir. Bunun adı, bu mazlum yavruları ana kucağından alarak teröristlerin kucağına atıp intihar cellatlığı yapmaktır. (Cellât olarak TSK Kastediliyor) *** Şu anda devletin 6 televizyonu ile diğer kanallar, Ayşe'lerin, Fatma'ların vücutlarını teşhir ediyor. Devlet adeta her eve bir "kerhane" kurmuş durumda. *** Anayasayı sarhoşlar hazırladı.Kaptıkaçtı maptıkaçtı (Prof. Orhan Aldıkaçtı) anayasayı hazırlıyorlar, adamlar ayık kafayla hazırlamıyorlar bunu. *** Yahu bu milletin bütünlüğü "Ne Mutlu Türk'üm Diyene!" ifadesiyle sağlanır mı? *** Osmanlı 30'u aşkın etnik grubu ümmet düşüncesiyle bir arada tuttu. Bizde öyle yapacağız. *** Bir tutturmuşlar lâiklik elden gidiyor diye, millet isterse tabii gidecek be. Sonra nedir bu laiklik Allah aşkına, bu ne menem şey Biz hazmettire hazmettire geliyoruz Allahın izni ile. *** Sayın Öcalan'ın durumuna gelmek istemiyorum. Sayın Öcalan düşüncelerinin değil, aldığı kellelerin hesabını veriyor. *** Türkiye'yi pazarlıyorum. Bizim için verilecek para önemlidir. Parayı veren düdüğü çalar. *** Bana verilen maaş çok düşük, yetmiyor. Sen ne kadar alıyorsun? (Almanya Başbakanı'na) *** Bizim oralarda bir gelenek vardır. Bir anlaşma yapılacaksa karşılığında bir şeyler verilir. Yapacağımız bu anlaşmadan sonra, bir uçağıda ücretsiz verirsiniz artık. (Fransa Cumhurbaşkanı'ndan rüşvet istiyor ancak alamıyor.) *** Kadın nereye isterse oturur, sana ne ya, ayıp ya. (Haremlik selamlık düzeni ile oturulmasına tepki gösteren gazeteciye) *** Türkiye'de Kürt sorunu vardır. Bunu Türkiyelilik kavramı ile çözmeliyiz. Türkiyeli kavramı her vatandaşın üst kimliği olmalıdır. Türk kimliği de alt kimlik olarak değerlendirilmelidir. İsteyen isterse yine ben Türk'üm derse desin. *** PKK'nın cenaze töreninde bayrak açması da, F16 ların alçaktan uçması da yanlış, her iki tarafın yaptığı da yanlış. (PKK ile TSK'yı aynı kefeye koyuyor) *** Ben müslümanım diyenin aynı zamanda ben Lâikim demesi mümkün değildir. *** Dur dinle be dur dinle. 9 ay 10 gün be! (Seçim konuşmaları sırasında vatandaşa) *** Yahu bu millet yatıp kalkıp size mi çalışacak? (Erzurum'da çiftçilere sesleniyor) *** Sana mı kaldı türban konusunda karar vermek? Bu ulemanın işidir, ulema ne derse o olur. (Avrupa insan hakları mahkemesine) *** Sallama, elini kolunu sallama. Her yerin oynuyor be! (Muhalefet milletvekiline) *** ABD'de özgürlük anlayışı var ama benim ülkemde yok. (Amerika gezisinde ülkesini şikâyet ediyor) *** Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmayan yüzlerce atamanın vekâletlerle yürütülmesi konusunda: "Biz hukuka aykırı bir şey yapmıyoruz. Mecelle'de (şeriat hukukunda) böyle bir kaide var." *** Askerlik yan gelip yatma yeri değil. *** Burası basmıyor (kafasını göstererek), hayatında iki koyun gütmediği için bunu kavrayamıyor. (YÖK başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç'e) *** Kendisine kefilim, babam gibi güvenirim, O'na kendime inandığım gibi inanırım. (Birleşmiş milletler tarafından tüm dünyada terörist ilan edilen ve aranan El Kadı hakkında.) *** Neyse ki, yaşına başına saygı duyuyorum. Ağzı olan konuşuyor be! (Kıbrıs davasının 50 yıllık lideri Rauf Denktaş'a) *** Sanki maçta gibi bağırıp çağırıyorlar "Türkiye lâiktir, lâik kalacak" diye, bunlar hoş şeyler değil. Cumhuriyetmiş, lâiklikmiş, bunlar karın doyurmaz. *** "Aç tavuk kendini buğday ambarında sanar" (Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e) *** Haremimize bile girdiler be! Sen git kendi haremine sahip çık. Bizi de bırak kendi haremimizde inancımızın gereğini yapalım. (Türbanlı eşini ve kızlarını yurtdışı gezilere götürmesini eleştiren muhalefet milletvekillerine, şeriatçı aile hukuku kültürü ile konuşuyor) *** "Densiz, şuursuz, nasipsiz. Ahlak denilen bir şey vardır be..." (Muhalefet liderini eleştiriyor.) *** Sadece imamlar resmi nikâh kıysın. *** Ben Millet Meclisi'nin dua ile açılmasından yanayım. (Belediye başkanlığı döneminde meclisinin her açılışı İstiklal Marşı yerine Kuran okunarak yapılmıştır. Yine böyle bir dualı açılıştan sonra bunu söylüyor.) *** Türkiye kendine din olarak Kemalizmi almış ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir. Türkiye'nin yarınında artık Kemalizme ve Kemalizm benzeri rejimlere, sistemlere yer yoktur. Kemalizmin yeniden kendini üretmesi söz konusu değildir. Bizim için en üst belirleyici İslam etkileridir. Her şey ona göre belirlenir. *** Camiler kışla, minareler süngü, kubbeler miğfer, müminler askerimizdir. *** Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız. Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz. *** Türkiye'yi eyaletlere bölmek lazım, merkezi yönetimin bir takım yetkileri bunlara verilmelidir. Belediye Başkanları da bu konuda en yetkili olmalıdırlar. O bölgelerdeki her türlü eğitimde bunlara bırakılmalıdır. *** Hem laik, hem müslüman olunmaz. Ya müslüman olacaksın, ya laik. İkisi bir arada olunca ters mıknatıslanma yapar. Mümkün değil, ikisi bir arada olamaz. *** Referansımız islamdır. Tek hedefimiz islam devletidir. *** Sen "Ne mutlu Türk'üm diyene!" dersen, onun da "Ne mutlu kürdüm" deme hakkı vardır. *** Elhamdülillah şeriatçıyız. (21.11.1994 Milliyet) *** Yılbaşına karşıyım. (19.12.1994 Sabah) *** Ben tekkeye değil dergâha gittim. (22.1.1997 Gozcu) *** Ata'ya saygı durusunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok. (12.5.1994Hurriyet) *** Her 10 Kasımda yaygara kopartılıyor. (14.11.1994 Hurriyet) *** İçki yasaklansın. (1.5.1996 Hurriyet) *** İstanbul?u Medine yapacağız. (Akis) *** Bütün okullar İmam Hatip yapılacak. (17.9.1994 Cumhuriyet) *** Ben İstanbul?un imamıyım. (8.1.1995 Hürriyet) *** Oğlunun nikâh davetiyesindeki tarih "29 Zilkade 1421" *** Mayo reklâmı şehvet sömürüsüdür. (6.3.1996 Hürriyet) *** Milli Piyango zulümdür. (29.9.1994 Hürriyet) *** Taksim'deki caminin temelini inşallah atacağız. (1.7.1994) *** Cumhurbaşkanı'nın imam hatipli olacağı günler yakındır. (5.2.1996 Akit) *** Sarık operasyonu çok komik. (15.5.1995 Sabah) *** Yeşil (kaldırım rengi) medeniyettir. (25.6.1994) *** Ben Meclis'in dua ile açılmasından yanayım. (8.1.1996 Milliyet) *** İmamlar da nikah kıysın. (9.5.1995 Milliyet) *** Adama sorarlar (Cumhurbaşkanımızı kastediyor) 26 Ekim 2005 *** Bayram değil seyran değil (Cumhuriyet Bayramını kastediyor) 26 Ekim 2005 *** Bu işi 'ULEMA? çözer (Sarıklı Din bilginlerini kastediyor) (AHİM' in Türban kararını yorumluyor)
  9. *** AKP iktidarının perde arkasında ki düşünce yapısına ve onun liderliğini sahnede sergileyen R.T.Erdoğana karşı var olan güvensiziliğin kaynaklarını, onların siyasi ve insani ahlak yetersizliklerini ortaya seren rant kavgalarını... (ve erki eline geçirenlerin "inançları ne olursa olsun" dünya malına tamahlarını ) belgeleyen aşağıdaki bilgilerin foruma taşınmasında yarar olduğunu düşünüyorum... *** Aşağıdaki linkte konunun diğer ayrıntıları da anlatılıyor... Konunun diğer detaylarını anlamak ve öğrenmek isteyenler tıklayarak okuyabilirler... Kaynak: Edincik altında oynanan oyunun perde arkası... Yada forumda açılmış şu başlıktan diğer güvensizliği körükleyen AKP icraatlarını okuyabilirsiniz.. Forumlar > Güncel Konular ve Politika Bilimi > Güncel Konular > "İcraatın İçinden..., Yönetimsel açılımlar..." *tna
  10. Ne kadar da haklısınız... "Ortak paydamız olan 'Ülkemize sahip çıkma tutkusunda' birleşerek"... "Bizlerin artık sindiğimiz köşelerimizden ortaya çıkmamız lazım gelmiyor mu?"... Bu sağ duyulu önerinize katılmamak elde değil... *** "ne olur artık biri öne çıksın, birşeyler yapalım." diyorsunuz... Oysa; Birilerinin öne çıkıp bir şeyler yapmalarını beklemek yerine... Siz öne çıkıp bu öneriyi yaptınız bile öyle değil mi? sevgilerimle... *tna
  11. Sn Yayamaz Kayımca ; alio'nun haklı uyarısını iyi değerlendirmekte yarar var... Kaynakların doğruluğunu ve geçerliliğini sınamadan,emin olmadan yapılan her yaklaşım... Haklı bile olsanız geçersiz iddialar nedeniyle haksız, karşı tarafı da mazlum yapmaktan öte bir işe yaramıyor... Sizden birde yazım tekniğiniz konusunda bir ricam var... Yazı boyutlarının bu kadar büyük karekter olarak seçilmesi yazılarınızın takibini zorlaştırıyor... değerinin üzerinde seçilen anlatım metni bu tür görsel bozukluklara neden oluyor... Unutmayalım ki kendimizi en doğru ifade edebilmenin birinci kuralı, sözlerimizin yada bu ortamda yazım dili ve karakterinin basit ve anlaşılır olmasıdır... *** Bence bu başlıktaki hatayı samimiyetle kabullenip başlığın kaldırılması için admine başvurun... *tna
  12. Bazıları da sonuca adım yaklaştıklarını düşünüyorlar... Biraz da bu açıdan mantıksal bağları kurarak bir yaklaşım üretirsek varacağımız sonuçlarda bazı farklı değişimlere ulaşabilir miyiz? Ele aldığınız mantıksal çözümlemeleri haksız bulmak doğru olmaz... Ancak madalyonun öteki yüzünü de göz ardı etmemiz bizi yanıltacaktır... Başını örterek okumak isteyen kızlardan öte onların baş örtüsü üzerine siysi hedef ve amaçlar güdenleri görmemezlikten gelemeyiz... O kızlarımız başlarını çok masum bir amaçla örtüyor olabilirler, okumakta en doğal hakları... Tek başlarına arkalarında bu düşünceye sahip erkekler olmadan din devleti şartlarının oluşturulamayacağı da bir gerçek... Bu açıdan ele aldığımızda kızlarımızın baş örtüsünü kullananların ulaşmak istedikleri sonuçlar da ortada öyle değil mi? Sıcağı sıcağına basına düşen bu haberler bir şeyleri açıklamıyor mu? Alıntı: 11 Şubat 2008- http://www.hurriyet.com.tr/dunya- Devamını okumak için tıklayın... Alıntı: 11 Şubat 2008- http://www.hurriyet.com.tr/dunya- Devamını okumak için tıklayın... *** Direği kırdılar mı dersiniz?.. Kırılan direklerin binanın çökmesine ve içinde yaşayan herkesin altında kalacağı gerçeğini... Binada tadilat hevesinde olanların "bu mantıksal bağları da göz ardı etmeden" düşünebilmeleri gerekir.. Direği kırmışta olsalar bina yıkılmadıkça yerine yenisini eskisinden de sağlam koymak mümkün... Hatta bina yıkılsa da ne kadar masraflı olursa olsun yenisinin, en iyisinin yapılacağı da... . *tna
  13. Hatırlamak isteyenler ve Kim olduğunu merek eden yada bilmek isteyenler... Aşağıdaki resme tıklasınlar... Hafızalar tazelensin !...
  14. GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Güncel Konular
    Pervez Kambaksh üniversite öğrencisi ve gazeteci. Afganistan’da iki kardeş... İkisi de genç, idealist gazeteci. Uluslararası basın için çalışıyorlar, ülkelerinde olanları dünyaya duyuruyorlar; demokrasi ve özgürlük için çabalıyorlar. Sayed Pervez Kambaksh “İslam’da kadın-erkek eşitsizliği” konulu bir makaleyi internetten bilgisayarına kaydettiği için idama mahkum edildi. AYKIRI SORU: Türbana özgürlük istediklerini söyleyerek "demokrasi ve özgürlük" savunuculuğuna soyunanlar... Türbanın özgür olduğu Sayed Pervez Kambaksh'in ülkesinde... Onu “İslam’da kadın-erkek eşitsizliği” ni savunduğu için idam çezasına çarptırılmasına... Neden "demokrasi ve özgürlük" savunuculuğundan vaz geçip kıllarını bile kıpırdatmazlar... *** Not: Hadi canım sende diyenler...Aşağıdaki başlığa girip neler yazıldığını okusunlar... Türban özgürlükçülerinin konuyu farklı tarafa çekme ve çaktırmadan destekleme yazılarını ve... hatta kendilerinin de neler yazdıklarını okusunlar... Bu idama seyirci kalmayın, İnternetten kadın hakları raporu indirdi, idama mahkum oldu *tna
  15. Elbette bilimsel değil ... GÖRSEL gerçekler... Elbette haklısın ama o düşünceleri benimseyebilmek için dinsel ön yargı ve dayatmalardan da sıyrılmak gerekmez mi?... Şu an için fantastik olduğunu kabul de edebilirsin sevgili arkadaşım... Böyle giderse Dünyanın bir çöl olabileceğini düşünmekte şu an için fantastik bir düşünce... Keza türkiyenin de... Ama Dünya'da küresel ısınmanın ve Türkiye'de erazyonun önlemlerini almadıkca...Bir gün Çölleşebileceği bir gerçek mi? *** Sevgili tarafsız; Başta belirtmem gereken şey şu... Senin bu demokrat ve ögürlükçü duruşunu taktir ediyorum... Bu anlamda aramızda düşünsel bir ayrılık yok... Ancak bizlerin bu özgürlükçü ve demokrat yapısını kullanarak..."Farklı yapısal değişimleri" hedefleyen, insanların okuma özgürlüklerini ve baş örtüsünü kullanan siyasi ve dinsel duruşun var olduğunu da söylemlerimize ilave etmemiz gerekiyor... Ülkemizde ve yaşamımızda bu "demokrat ve özgürlükçü" yapının korunabilmesi ve sürekliliği için bu yok edici unsurlarında var olduğunu ve... Ayrıntıları göz ardı etmeden eylem ve söylemlerimizde bu tür sapmaların önüne geçebilecek uyarılarıda yapabilmeli... Bunu yapanları özgürlük karşıtı olarak değerlendirmemeliyiz... Bence sevgili Tarafsız aşağıdaki linkleri yukarıdaki paragrafta ifade etmeye çalıştıklarım açısından okuyup değerlendirmekte yarar var... Bu son düzenlemenin hukuki sonuçlarının da nereye varacağını ve perde arkasını daha iyi kavramak için... "sevgili bekirin", "Sami Selçuk" iletisini ve satır aralarını iyi değerlendirmekte yarar var... --- 'CYRANO' date='02-04-2008 --- 'demirefe' date='02-05-2008, 16:07' --- 'demirefe' date='02-05-2008, 17:14' --- 'sardunyam' date='02-05-2008 --- 'karabekir' date='02-05-2008 *** Sana, "seni taban tabana zıt olduklarının neden desteklediklerini düşünürsen bir şeyler açıklığa kavuşacaktır." önermeme... "Onları yoksaymadığım için, değer verdiğim için bence, " diyorsun ama bu senin düşüncen... Ve senin insanları yok saymayan bu insani değerlerini bende kabul ediyor ve destekliyorum... Ama...Ama...Ancak...Ben bu duyguyu bir çok kez yaşadığım için belirtmek istiyorum... Eğer bir gün "var saydıkların tarafından yok sayıldığını" anlayarak hayal kırıklığına uğradığında beni ve önerimi hatırlamanı istiyorum... Evet değerli arkadaşım onlar senin insani değerlerini algılayıp değişinceye kadar... "Onları yoksaymadığım için, değer verdiğim için bence, " ifaden şimdilik senin düşüncen... Çünkü onların bu yaklaşımının arkasında yatan davranış nedeni... Senin bu olması gereken "yok saymayan" tutarlı duruşun değil... Ayrışma ve çatışma olduğunu var sayan saf tutma ve mevzi elde etme anlayışı... Bu ifadeyi kullanabilen bir düşünce yapısı "yok saymayan" bir kişiyi mi işaret ediyor?.. Yoksa "Tanımı da biz yaparız-Fetvayı da biz veririz" diyebilen DEMOKRAT ve ÇAĞDAŞ DÜŞÜNCEYİ Mİ?.. Dost selamlarımla... *tna
  16. GeceKuşu şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Sevgili Cyrano; İnsanların düşünsel çelişkiler yaşamasının son derece doğal olduğunu... Ve onların bu çelişkilerini çözümlerken karşılaştıkları eleştiri ve yaptıkları öz eleştirilerin çoğu kez yararlı sonuçları ortaya çıkardığını biliyoruz... Bütün mesele hangi yöne savrulursak savrulalım sonuçta karşılıklı olarak yaptığımız tartışmalarda oluşan düşünsel etkileşimlerimiz... Acımasızca da olsa yapılan eleştirlerden alacağımız dersler bizi kendi öz eleştirimizi yaparken her zaman daha tutarlı olmaya yönlendirdiğini de hep yaşadık... O nedenle marcusun o dönem farklı bir yaklaşımla ortaya koyduğu o görüşleri ele alarak bir kez daha ne, neden sorgulamasını kendi içimizde yapmış olmamız... Ve senin ve diğerlerimizin onu en acımasızca eleştirirken ona yaptığımız katkılar hepimiz için birer kazanç diye düşünüyorum... Şüphesiz seni ve hepimizi yaşanan bu çelişkili durum üzdü ve değişen görüşlerden sıyrılmakta o kadar kolay değil... Seni, bu yazdıklarında haksız görmediğimi...Tutarlı durduğunu da bildiğimi söylemem gerekiyor... Ama değişimleri sonuçları sancılı da olsa olumluya yönelmesi açısından desteklemek gerektiğini... Ve bunu her birimizi olumluya yönlendirmenin sorumluluk anlayışı olarak değerlendiriyorum... Sana ve sevgili marcusa sevgilerimi yolluyorum... Dost selamlarımla... *tna
  17. Amaçlanan özgürlük değil...Ne olduğunu aşağıdaki resimler ve pankartlar açıklıyor mu dersiniz.? Bu insanlar üniversiteye türbanla girme özgürlüğü için mi mücadele ediyorlar.? Sevgili Tarafsız; O resimdeki bayanın temsil ettiği düşüncedekiler seninle birlikte yaşamayı içlerine sindirebilecekler mi acaba.? Elinde taşıdığı o pankartaki "Tanımı da biz yaparız-Fetvayı da biz veririz" ifadesinden... Onların hiç bizler de buna mecburuz gibi düşüncelerinin olduğuna dair bir anlam çıkartabiliyor muyuz.? Yoksa başbakanlarının dediği gibi "Demokrasi trenine bindik ama istediğimiz yerde ineriz"mi demek istiyorlar.? Bu yukarıdaki görüntülere mahkum edilmiş başları hep öne eğik kadınların ve çocukların... Dinsel inançları nedeniyle daha kıyafetlerini belirleme özgürlüğü bile onlara tanınmamışken... Bu dinsel giyim dayatmasının kalkması için mücadele vermeden onların "DÜŞÜNCELERİNİN ÇAĞDAŞLAŞMASI" imkanı varmıdır.? Onların çok haklı olarak ifade ettiğiniz gibi "ÖNEMLİ OLAN DÜŞÜNCELERİN ÇAĞDAŞLAŞMASIDIR" düşüncenizden yana değil... Kadınlarımızın dinsel dayatmalarla bu tür çağdışı kıyafetler içine sokulma mücadelesi verdiklerini... Amacın okuma özgürlüğü değil tam tersi kazanılmış çağdaş haklarımızın geri alınması olduğunu... Demokrasiyi ve özgürlükleri gerçek anlamda koruyabilmenin ancak işbirlikçi olmayan kararlı bir düşünsel mücadele ile olacağını kavramamız gerekiyor... Aşağıdaki yazılarda seni taban tabana zıt olduklarının neden destekledikleri üzerine düşünürsen bir şeyler açıklığa kavuşacaktır diye düşünüyorum... Yada bazılarının neden eleştirdiğini.? Evet, ağız aynı ağız. *tna
  18. Sizce yanıtlanır mı dersiniz? Yanıtlansa da suya sabuna dokunulur mu dersiniz. ? *** Sn abdulselaö; İletilerinden birinde kendini tanımlarken "ben anadolu türk genciyim" diye ifade etmişti ama... İddiasının tam tersine iletiler göndererek "Osmanlıcı ve şeriatçı" bir kafa yapısı olduğunu örnekliyor ne yazık ki.! Bu gerçekler ışığında başlık iletisinin gerçek olduğuna dair belgelerin önümüze konup kanıtlanması ve sorunuzun içeriğine sadık kalınarak yanıt gelmesi açısında pek umutlu değilim... 1980 sonrası yetiştirilen gençliğin "Beş maymun sendromunu"... Onlar yaşamın gerçeklerini benimseyene, onlara dayatılan çağdışı öğretilerin yanlışlığını kavrayana kadar... Beynimizi çatlarak yaşamaya devam edeceğiz... Onlar,onlara tanımlanan "anadolu türk gencliği" sınırları içinde kendi haklılıklarını savunurken... "Dinsel öğreti ve baskıların" sürekli etkisi altında "Çağdaş yaşam ve düşünce sisteminin" dışında kalmaya ısrarla devam edeceklerdir... Geçmişe öykünen düşünce yapısının taleplerinin varacağı nokta bu ne yazık ki.! *** " Bir şey hakkında bilgi sahibi değilseniz... ..Hele o şeyi araştırmaz, üzerinde düşünmez ve düşünce üretmezseniz... ..Başkalarının ürettiği düşüncelerle yetinmek zorunda kalırsınız..." " Üstelik başkalarının ürettikleri bu düşünceleri hiç sorgulamadan doğru kabul ederseniz, ..'Dar kalıplar içinde kalmak' ve onların hegemonyası altında yaşamak zorunda kalırsınız..." Onların size dayattıkları "Osmanlıcı özlemlerinin ve dinsel amaçlarının" teyp bandı olursunuz... Toplumsal yapının bozulmasına verdiğiniz desteklerle gerçek "anadolu türk gençliğinin" ortadan kaldırılmasına... Yerine "anadolu arap gençliğinin" yetiştirilmesine payanda olur... Çağdaş toplum olma yolunda ilerlemeye çalışan anadolu halkını orta doğu halklarının geri kalmışlığına sürükleyerek... O halkın daha da kolay sömürülmesi için oynanan oyunların bilinçsiz bir destekçi olursunuz... Acı ama ne yazık ki gerçek bu.! Bu içine düştüğümüz veya düşebileceğimiz acıklı durumdan kurtulmanın yolu ise... Her birimizin insan olmanın değerlerinin farkında olmamızdan geçiyor... Bir insanın insan olabilmesinin değerlerini ise; Özgür, bağımsız, her türlü düşünce ve yönetimin kölesi olmaktan kurtuluşu için kararlı mücadelesi... Ve insanoğlunun geleceğine, onun düşünsel gelişimine yönelik çağdaş ön görü ve düşüncelere bağlılığı belirler... *** Sn abdulselaö; Lütfen ve lütfen... Gerçekten " anadolu türk genci"mi olmak istediğinizi ? ... yoksa ... Ve "anadolu arap genci" olmanız için inançlarınızı da kullanarak size dayatılan düşüncelerin etkisi altında olup olmadığınzı sorgulayın... Sn abdulselaö; Geçmişe öykünen "Osmanlıcı - anadolu arap genci"olmak yerine Hepimizin olumlu geleceği için "çağdaş anadolu türk genci" olmayı seçin... Çünkü; hepimizin torunlarının aydınlık yada karanlık geleceği siz gençlerin çağdaş ve doğru seçimlerine bağlı ! *tna ***
  19. Sn.'abdulselaö'; Size hitaben yazılan bu iletiyi neden görmemezlikten geliyorsunuz.? Derdiniz çözüme yönelik sonuçlara ulaşmak mı? Yoksa baş örtüsünü dayatmak mı.? *tna
  20. GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Güncel Konular
    Keşke en büyük derdimiz türban olsaydı... ______________________________________________________________________________ AYKIRIYORUM : Türbana serbestlik konusunda MHP ve Ak Parti anlaştılar. Anlaşmanın formülüne bir de isim takıldı: GATA formülü. Başörtüsünü türban formunda değil de, çene altından fiyonkla bağlarsan sorun yok. Tamamdır. Rejim tehlikesi artık bertaraf edilmiştir. Meğer bütün mesele kafanın içinde ne olduğunda değil, Bazılarının başlarını siyasi bir mesaj amacıyla örtmeleri falan değilmiş... Sorun fiyonktaymış. Örtünün ucunu alttan çevirip, arkaya doğru atmadığın zaman... Atatürk Devrimleri'ne bağlı, laikliğe inanmış, dini siyasallaştırmayansın. Yok eğer çene altından fiyonk atmamakta direniyorsan tehlikelisin. Ne basitmiş Atatürk Devrimleri'ne karşı çıkanları ortadan kaldırmak. Bu basit çözümü yıllardır bulamayıp, ülkeyi gerim gerim gerenler utansın. Tamamdır. Rejim tehlikesi artık bertaraf edilmiştir. Çene altından atılan bir fiyonkla, Üniversiteye gidecek genç kızlarımızı laik Cumhuriyet'e bağladık. *tna
  21. GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Güncel Konular
    Keşke en büyük derdimiz türban olsaydı... AYKIRI SORULAR: 1- Ülkemizde "kadın sorunlarını" en önemliden önemsize doğru sıralayacak olsak.. ...."Acaba türban kaçıncı sırada gelir?" 2- Ülkemizde "kadınların eğitimiyle ilgili sorunları" sıralasak, ...."Kadınların eğitiminin önündeki engeller arasında türban kaçıncı sırada yer alır?" *tna
  22. Sn.'abdulselaö'; Aynı şeylere katılıyor olmamız çok önemli bir gelişme.! Bize önerdiğiniz gibi "Olduğumuz yerde saymamak için" hep birlikte yeni bir adım atmalıyız... Amacımızın bağcıyı dövmek değil üzüm yemek olduğunu gösterebilmek için çözümlere yönelik adımlar atabilmeliyiz... Çözümlere yönelik tutarlı ve doğru adımları atabilmek için tesbitlerimizi objektif yapabilmeliyiz... Sn.'abdulselaö'; Bu başlığı ve "kadın sorunlarını" daha çözüme yönelik öneriniz için sanıyorum ki forumdaşlar size destek ve katkıda bulunacaklardır... Siz başlangıç adımını atın herkes olumlu yönde katkıda bulunacaklardır... Bende size bir öneride bulunarak bu iletiyi sonlamak istiyorum... "Kadınlarımızın sorunlarını" ele alırken şu sıralamaya dikkat edersek daha tutarlı çözümlere ulaşabiliriz diye düşünüyorum... *** 1. Ülkemizde kadın sorunlarını en önemliden önemsize doğru sıralayalım... 2. Ülkemizde kadınların eğitiminin önündeki engelleri önemliden önemsize doğru sıralayalım... Ve çıkan sıralama sonuçlarına göre çözüm önerilerimizi, ardından türbanın kaçıncı sırada yer aldığını belirleyelim? *** Aynı şeylere katılıyor olmamız çok önemli bir gelişme.! Sizin çözüme yönelik, objektif ve iyi niyetli önerileriniz hepimizi olumlu yerlere götüreceğini bilerek, iyi niyet ve sorumluluğunuzu yerine getireceğinize inanarak... selamlarımı yolluyorum... *tna
  23. 1. Ülkemizde kadın sorunlarını en önemliden önemsize doğru sıralayacak olsak acaba türban kaçıncı sırada gelir? 2. Ülkemizde kadınların eğitimiyle ilgili sorunları sıralasak, kadınların eğitiminin önündeki engeller arasında türban kaçıncı sırada yer alır?
  24. Sn.Fuzili; Bu forumda yazan herkes "benimle aynı düşünceleri paylaşsın yada paylaşmasın" benim duruşumu ve neyi savunduğumu bilirler... Bu nedenle sizin kalkıpta beni düşüncesiz ve ne savunduğunu bilmez olarak göstermeye kalkmanız dayanaksız ve havada kalır... Yazının içeriğini önemsemediğiniz yada anlamadığınız, ürettiğiniz yanıttan açıkca anlaşılıyor... Ama unutmayınki, yazılanlar yalnızca sizin bakış açınızla anlamak ve kavramak isteyenlere yazılmıyor... Bu nedenle o iletide anlatılmak istenen, amaçlanan duygu ve düşünceler, Kendi iç çelişkilerini aşmak isteyen gelişmeye açık beyinlerde yerini almıştır... GeceKuşu iletisinde, Düşünce ve yaklaşımların "kişiliğimize ve cevremize yaraşır ve yararlı olması açısından" Bir şeyin nitelik veya nicelik bakımından değeri olma durumunu anlatmak isterken... Siz anlatılmak istenilenlere "yalnızca karşı olmanızdan kaynaklanan" bir düşünce yapısıyla İletinin içinde size göre en kolay çarpıtılacak noktalarını arayıp bulup Sanki yazılanların içeriğini ve önemini gözlerden kaçırmak istermişcesine bir yaklaşım üretmişsiniz... Bunun yerine anlatılanlarda karşı olduğunuz düşünceleri ele alıp karşı duruşunuzun doğruluğunu açıklasaydınız Daha tutarlı bir yaklaşım sergilemiş olurdunuz... *** Özetle; Yazının önemle üzerinde durduğu noktaları bir kez daha ele alırsak... Düşünsel gelişimini tamamlamaya çalışan insanoğlu, Bunu yaparken değişik düşünce ve yaklaşımları içeren farklı kaynaklara yönelerek değerlendirmeler yapması Kişisel ve düşünsel gelişiminin daha tutarlı,kendine ve çevresine daha yararlı bir insan olabilmesi açısından önemlidir... Kişinin kültürel olarak durduğu yeri belirleyen şeylerden biri de, Kendini ve düşüncelerini anlatmaya çalışırken kullandığı konuşma ve yazım dilidir... Çünkü kendizi anlatırken farklı görünmeye çalışsanızda, Amaçlarınızla söylemleriniz arasındaki çelişkiler sizi ele verir. Örneğin geçmişe öykünerek, çağdaş değerleri savunamazsınız, Eğer savunmaya kalkarsanız Cumhuriyetin değerlerini aslında başka amaçlarınızı gizlemek için yada size benimsetildiği kadarıyla kavradığınız için, yada önemini tam olarak kavrayamadığınız bir söz olarak kullandığınız hemen açığa çıkar... *** İşte bu nedenle; Ben,siz yada bir başkası, kendi söylemlerimizde kendimizi ne kadar gerçekçi ve doğru bulsakta... Gerçekte düşünceleri, kişisel duruş ve tutarlılığı, benimsenen görüş yada görüşlerin geçerliğini ve doğruluğunu Evrensel ve çağdaş görüş ve düşüncelerle ne kadar örtüştüğü belirler... *tna
  25. Değerli türk genci; Kendinle ve düşücelerinle gurur duyuyor olman olumlu bir yaklaşım... Ancak, seninle ve düşüncelerine dayalı eylemlerinle senin düşüncelerini paylaşmayanlarında seni haklı buluyor ve gurur duyuyor olması en önemli ve olumlu olanıdır... Dikkat edersen taşaronluğunu yaparak buraya taşıdığın.... -http://www.anadolugenclik.com.tr/tr/default.asp?p=oku&id=534-www.anadolugenclik- sitesindeki "Cumhuriyet Kadını!" adlı yazıyı Kendi bakış açına yakın olduğunu düşünmüş olmalısın ki, "senin olmayan ama desteklediğin fikirlere" karşı nedense seninle hem fikir olmayan tepkiler oldukca yoğun olarak gelmiş... Herkesin fikirlerine saygılı değerli türk genci; Diğerlerinin fikirlerine ve düşüncelerine saygılı olmakta gerçekten samimiysen eğer... Yapman gereken öncelikli şey, sana ifade edilen görüşleri anlamaya kavramaya çalışmak olmalıdır... Anlamaya ve kavramaya çalışmanın ilk gereği de Kullanılan "Cumhuriyet, laiklik,özgürlükler...Vb..." kavramların daha anlaşılır olması açısından... Tek tip kaynaklardan değilde, değişik düşünce ve yaklaşımları içeren farklı kaynaklara yönelerek değerlendirmek Kişisel ve düşünsel gelişim açısından daha önemlidir... Tek dip düşünce ve görüşlerle düşünsel değerlerini ve bakış açısını oluşturmak... Tek tip beslenmeye eşdeğerdir... Sadece ot yemek sütçül büyük baş canlılara benzemekten... Sadece et yiyerek beslenmek ormanlar kralı gururlu aslan olmaktan öteye geçemez... Değerli Anadolu türk genci, Kişinin kültürel olarak durduğu yeri belirleyen şeylerden biri de, kullandığı konuşma ve yazım dilidir... Kendinle bir türk genci olarak gurur duyan bir kişinin türkçe olan "Düşünce" yerine, "Arapça olan" "fikir" kelimesini kullanıyor olması ayrıca bir çelişkidir. *** Özetle; Düşünceleri, duruşu, benimsenen görüş yada görüşlerin haklılığını kişilerin kendi haklılıklarını savunuyor olması değil... Evrensel ve çağdaş görüş ve düşüncelerle ne kadar örtüştüğü belirler... *tna

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.