-
İçerik Sayısı
3.724 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
30
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
GeceKuşu tarafından postalanan herşey
-
TEMEL & FADİME... Fıkraları
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Mizah - Mizahla ilgili herşey
Fadime Temele sormuş; _ Paluklar neden konuşmiyi Temelciğum Temel yanıtlamış... - Paşini akvaryuma sok anlarsun,Fadimeciğum- 45 cevap
-
- 1
-
-
TEMEL & FADİME... Fıkraları
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Mizah - Mizahla ilgili herşey
Temel karısı Fadime zayıflasın diye binmesi için at almış. Aradan bir hafta geçmiş... Temel ile Dursun kahvede konuşurlarken konu Fadime'nın zayıflamasına gelmiş. Dursun sormuş - "Bir gelişme var mu?" "Evet da" demiş Temel: - "At bir haftada 5 kilo verdu"- 45 cevap
-
- 2
-
-
TEMEL & FADİME... Fıkraları
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Mizah - Mizahla ilgili herşey
Temel ava çıkmış, eli boş dönmemek için kasaptan bir tavşan almış. Fadime; - Ha pu netur, soyulmuş tavşanı nasıl avlaysun? - Sevişirken yakaladum, çiyinmeye firsatu olmadu vurdimm onuuu.....- 45 cevap
-
- 2
-
-
PUL KOLEKSİYONU Temel çok güzel bir kadını gözüne kestirmiş. Kadının peşinde ve bir taraftan da nasıl ayartırım diye düşünüyor. Klasik tavlama usüllerinden biri geliyor aklına ve birden kadına dönüp : - Hadi bize gidelum sağa pul kolleksiyonumu cöstereyim. Kadın şaşırır fakat bozuntuya vermez: - Peki ya beğenmezsem - O zaman ciyinur cidersun.
- 45 cevap
-
- 1
-
-
AYKIRI SORU - YORUM VE SORGULAMALAR
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Dini Konular - Din - Dinler
Çok değerli kardeşim "Hanif"; Sana saygı duymadığımı yaşamı yorumlaman üzere seni önemsemediğimi falan düşünme... Ama şu varki; Tartışmalarda zaman zaman senin de yaptığın gibi ifadelerini kişisel çatışma ve polemiğe yönelik yaklaşımlarla yapanların aslında sonuca yönelik karşılıklı fikir alışverişine yönelik bir amaçlamadıkları bir gerçek... Bu başlığı açarken bu tür yaklaşımların arkasındaki amacı vurgulayarak işe başladım aslında... Yukarıdaki bu alıntı sana tartışmadaki muhataplarının bu tür yaklaşımlara karşı ne düşündükleri ve neden bazı yazıları yanıtsız bıraktıkları hakkında bir bilgi verebildi mi...Bilemiyorum ? Burada bizler tartışmalarımızı kişilikler üzerinden değil herhangi bir konu üzerindeki görüşlerimiz üzerinden yapıyoruz... Bunu yaparken de itham ve dayatmalardan uzak durarak polemik yapmadan yorum, düşünce ve algılamalarımızı ifade ediyoruz. Özelde ben ve genelde aynı kültürel gelişimi yaşamına ve ilişkilerine taşımayı becerebilmiş bir çok forumdaş arkadaşım, farklı görüşlerin düşünsel tartışmalarını ayrı, insani ilişkileri ayrı tutmak gerektiği bilincinde olduklarını, özenle buna dikkat ettiklerini ve tartışmaya girdikleri muhataplarından da bunu beklediklerini bilmelisiniz... Bu cok basit insani ve ahlaki değeri göz ardı edenler, anlamsız ve polemik tartışmaları yanıtsız kalınca bundan şikayet etmek yerine bu basit kuralı anlamak ve uygulamak gereğini kavramaları gerekir... O nedenle değerli arkadaşım, elbetteki ifade ettiklerinize ve ettiklerimize herbirimizin katıldığı ve katılmadığı noktalar elbette var. Ve bunları da zaten yazışmalarımızda açık açık dile getiriyoruz... Her birimizin yapacağı şey kendi görüşlerini bir diğerinin kişiliğine ya da temsil ettiği kültürel değerlerine sataşmadan ve polemik yaklaşımlardan uzak durarak görüş ve yorumlarını paylaşmaya dikkat etmek olmalı... "demirefe" nin aşağıdaki alıntıda anlatmak istedikleri de bu zaten... Ayrıca Eğer Ahlak konusu üzerine ifade etmek istediğiniz görüşleriniz varsa bu konu aşağıda vereceğim linkte tartışılmakta zaten... Görüşlerinizi orada belirtmeye devam edebilirsiniz ve yukarıdaki kurallara uyduğunuz sürece yeterincede tartışılır zaten... Sevgiyle kal sevgili "Hanif" -
AYKIRI SORU - YORUM VE SORGULAMALAR
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Dini Konular - Din - Dinler
Biismillahirrahmanirrahim; Sayın Hanif; "Bu forumda sorduğum sorulara cevap almamak gibi bir lüksüm var.." demişsiniz... Çok haklısınız, size yanıt verebilmek için, aynı düşünce formatına sahip olması lazım insanın... Olmayınca olmuyor işte...Ve siz de lüks içinde yaşıyorsunuz... Sonra da sanıyorsunuz ki bak işte yanıt bile vermiyorlar... Şuna mı yanıt bekliyorsunuz... "Tamam referans olarak bilimi kabul ettiğimizi varsayalım. Buyrun bana 10 madde sıralayın Ahlakı tanzim etmek için bilimden hareketle izlenecek yol üzere.." Yani bu kafa karışıklığına ne yanıt bekliyorsunuz ki... Çok beklersiniz bence...Oturup kendi yanılgılarınızın nedenlerini kendiniz bulmanız lazım... Sizle polemiklere girerek vaktini boş yere harcamanın vereceği sıkıntıyı düşünmek bile istemiyorum... Al sana polemik... Demeye çalışmışsınız ki, bilim insanları ahlaklı yapmaz... Ardından "Ama afedersiniz Ahlak Kur an i bir terim" diye devam etmişsiniz... "Bilimsel verilerden harketle ahlaksal zemin oluşturmak belkide şöyle birşeydir" "Taciz....İnsanlar bu ve benzeri şeyleri sürekli yapıyor caydırıcı değil demek..." Ne kadar da haklısınız, kuranı okuyanlar, kendini inançlı olarak gösterenlerden bazıları dediğiniz gibi... Reşit olmamış kız çocuklarına taciz de bulunmazlar... Tıpkı yeni şafak yazarı Ürkmez gibi... Ahlak > size göre Kurani bir terimdir ama nedense tacize engel olamaz... Sizin kafa yapınızla çözümleme yapmaya kalkarsak şunu demek gerekiyor o zaman... Kuran insanı Ahlaklı yapmaz...Çok kızdınız bu ifadeye değil mi? Kızmakta haklısınız...Ama bana değil kendinize kızın çünkü bu sizin çözümleme yönteminiz.. Sizin çözümleme yönteminizi uygulayarak bu sonuca ulaştık çünkü... *** Ama siz yine de bol keseden konuşup ahlakın evrensel bir değer olduğunu ifade edenlerin neyi anlatmaya çalıştıklarını kavramak yerine kendi aykırı çözümlemelerinize ulaşmak amaçlı söylenenleri "Bilimsel referans " diye taktim eder, onları ahlaksızlıkla suçlar, ardından "sorduğun sorulara cevap almama" lüksü içinde olduğunuzu sanırsınız... Bu gerçek dışı algılama ve yaklaşımlarınıza ne yanıt bekliyorsunuz ki... Daha çok beklersiniz... Selametle kardeşim...Selametle !.... -
Arap Telekom Şeriat Elele Türk Telekom el değiştirdikten sonra şeriatçılar Türk Telekomu ele geçirdiler. İnternet sitelerinde ardı ardına ulaşım engelleri başlamış bulunmaktadır. Maalesef Türküye Cumhuriyeti yavaş yavaş uygulanan dini politikalarla birlikte laiklikten ve demokrasiden uzaklaşmaktadır. Türk Telekom tarafından hiçbir uyarı verilmeden ve gerekçeli karar açıklanmadan sitelerin ardı ardına ulaşımı engellenmektedir. Engellenen sitelere baktığımızda hepsinin ortak noktası sevgili hocaları ile ilgili yazılar yayınlamasıdır. Artık Türk Telekom un başından Türk ibaresinin çıkarılması gerekmektedir. Yerine Arap Telekom yada Adnan Telekom denmesi daha doğru olacaktır. Ortalıkta şeriat yanlısı yayın yapan, gençlerin beyinlerini dogma ve mitlerle dolduran yüzlerce siteye dokunulmamaktadır. *** Türk Telekom Tarafından Engellenen sitelere erişim için yapabilecekleriniz... *** Eğer Youtube gibi sitelere erişemiyorsanız "Youtube Jacker 2" programını indirerek bilgisayarınıza kurun... Youtube Jacker II ile birlikte listesi alt satırlarda bulunan ve Erişim yasağı olan diğer sitelere de erişebilirsiniz. Kurulum için sadece Browserlarınızı (IE, Firefox, Opera vb.) Kapatın ve kurulum bittikten sonra açın. Youtube Jacker II Size Neler Sağlayacak ? · Yasaklı Sitelere tam erişim · Youtube ve Benzeri Video Paylaşım sitelerinden dosya indirebilme Dosya Yükleyebilme Hesap Yönetimi · Link verilen sitelere tam erişim ve bu sitelere ait videoları diğer sitelerde görebilme · Proxy ya da Dns lerle uğrasmadan direk ve zahmetsiz çözüm · Her hangi bir programa bağlı kalmadan sadece bu yamayı kurmak yeterlidir. · Megaupload dahil bir sürü yasaklı siteye girebilme Programı istediğiniz anda Program Ekle Kaldır bölümünden silerbilirsiniz. Yüklenen dosyalar silinecektir ve sistem gecerli ayarlarda kedisine yenilerini otomatik olarak üretecektir. Daha önce Youtube Jacker ‘ i yüklemisseniz bu kurulum onu otomatik olarak silecek ve üzerine versiyon 2 yi kuracaktır yapmanız gereken herhangi bir adım yoktur . Ve son olarak; Şayet Profesyonel kullanıcı iseniz ve host dosyanızı kendi isteklerinize göre editlemisseniz öncelikle yedeğini alın. Başlat menüsünden çalıştır a girin Windows XP kullanıyorsanız ====> c:windows/system32/drivers/etc/hosts Windows 2000 kullanıyorsanız ====> c:winnnt/system32/drivers/etc/hosts Windows 98 kullanıyıorsanız ====> c:windows/hosts yazıp enter yaptıktan sonra çıkan pencereden notepad ' i seçerek açın Eğer açılmıyorsa salt okunur demektir.Özelliklerden salt okunur özelliğini kaldırarak tekrar açın... 127.0.0.1 localhostun altına Ulaşmak istediğiniz sitenin adresini "208.131.134.76 " nin yanına yazın örneğin formumuzun yasaklandığını varsayalım... 208.131.134.76 http://www.turkish-media.com yazarak kaydedin.Artık Siteye Girebilirsiniz... Bunun gibi kaç tane erişmek istediğiniz site varsa onların adreslerini her seferinde 208.131.134.76 http://www. ........ . adreslerini yazarak kaydedin... Aynı şekilde http://anonymizer.su/ http://anonymouse.org/anonwww.html Sitelerini kullanarak dilediğiniz yasaklı siteye ulaşabilirsiniz. Tek yapmanız gereken bu sitelerin adresini explorer a yazmak, şıkan sayfadaki ilgili bölüme yasaklı site adresini girmek.. Biraz yavaş çalışsa da işinizi görüyor *** Eğer bütün yasaklı sitelere erişim istiyorsanız " tree Walk " isimli programı indirip çalıştırınız. Bu program sadece yasaklanan siteler için adres değiştirir. *** İnternet bilgi paylaşım ortamıdır... İnsanların bilgiye ulaşımını engellemek insanlığın geleceğine en büyük ihanettir…
-
AYKIRI SORU - YORUM VE SORGULAMALAR
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Dini Konular - Din - Dinler
Size kaynağını versem ve girip okusanız kendi aldanmışlıklarınızın farkına varır mısınız acaba? Kaynak: Suudi Arabistan Krallığı İslami İşler, Vakıflar, Davet ve İrşat Bakanlığı ...Hadis > Hadis-i Şerifler > Hadis No: 1048... -http://hadith.al-islam.com- Ancak sana kötü bir haberim var... Arapça bilmiyorsan anlayamazsın...Çünkü türkçe linki kaldırmışlar... Sana birde türkçe olan aynı yeri vereyim... -http://quran.al-islam.com/trk/- Bu sefer yine kötü haberim var bu seferde hadisleri ulaşılamaz hale getirmişler...Sence neden olabilr?... Bence senin masal dediğin gerçeklerin üzerini örtmek insanların ulaşıp bilgi sahibi olmalarının önüne geçmişler... Neyse boş ver sevgili kardeşim... Benim sana masal olmadığını değil, senin kaynak verip aktararak masal olduğunu kanıtlaman lazım... Bunlar masal deyip geçmek işin kolaycı yanı... -
AYKIRI SORU - YORUM VE SORGULAMALAR
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Dini Konular - Din - Dinler
*** İnsanların çoğu; _“Allah'tan düşüncelerinde yarattığı tanrısından korkuyor, Kendisinin ne kadarda aciz olduğunu varsaydığı için. _Ve ölmekten korkuyor, yok olmaktan korktuğu için _“Allah” ile korkutuluyor, ölüm sonrası bilinmezlikten korktuğu için *tna -
"Karanlıktan korkan bir çocuğu hoş görebilirsiniz... ANCAK ; Yaşamdaki asıl trajedi ... YETİŞKİNLERİN AYDINLIKTAN KORKMASIDIR..." *** İnsanların çoğu; _ “Düşünmekten” korkuyor, sorumluluk getireceği için... _ “Konuşmaktan” korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için... *tna
-
Prof. Dr. Hakkı Keskin, MdB • Platz der Republik 1 • 11011 Berlin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan 17 Nisan 2009 Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan`a Açık Mektup Güzel ülkemiz Türkiye’deki gelişmeleri çok yakından ve ilgiyle izlemekte olan bir siyasal bilimci ve Türk kökenli Alman parlamenter olarak duyduğum derin endişeden ötürü size bu açık mektubu yazma gereği gördüm. Önemle değerlendirileceğini diliyorum ! Sayın Başbakanım, 2002 seçimlerini kazanarak daha sonra başbakan olduğunuzda sevindiğimi söyleyemem. Ancak sizin seçim sonuçlarıyla hakettiğiniz şansı kullanmanızı içtenlikle savundum. Çoğu arkadaşımda size karşı baştan itibaren duyulan kuşkuların ne denli haklı ya da haksız olduğunun yaşanarak görülmesini savundum. Bu nedenle de erken seçim istemlerine katılmıyor, ilk yıllarda hükümetinizin yaptığı reformları ve izlediği ekonomi politikasını destekliyordum. 2005 ve 2006 yıllarında yayınlanan Almanca kitap ve yazılarımda bu tavrımı açıkca sergilemekteyim. Bu görüşümü sol Dünya görüşüne sahip bilinçli bir Kemalist olmama ve laikliği Türkiye’nin en önemli kazanımı ve çimentosu olarak görmeme karşın sergiliyordum. Ortak Dünya görüşünü paylaştığım bazı arkadaşlarım yanıldığımı ve bunu yaşayarak göreceğimizi belirtiyorlardı. Gerçekten de yanıldığımı söyleyen arkadaşlarımın, özellikle 2007 yılı başından bu yana izlediğiniz politikayla, giderek artan ölçüde haklı olduğunu gördüm. Kanımca başbakan olarak sizin ve partinizin yapmakta olduğu en büyük yanlış, Türk toplumunun son derece derin bir kutuplaşmaya taşınması olmuştur. Bunu bilerek ve isteyerek yaptığınıza henüz inanmak istemiyorum. Ne var ki nesnel olarak günümüzde varılan sonuç budur ve bundan hükümetiniz sorumludur. Bu son derece kaygı verici oluşumun sonucu olarak, Türkiye’nin saygın ve yurtsever insanlarına karşı, demokrasi ve hukuk dışı uygulamalarla yapılmakta olan baskı ve sindirme politikaları, asla kabul edilemez. Adına “Ergenekon” denen yargılama operasyonları çerçevesindeki esas amacın, hükümetinizi eleştiren öğretim üyeleri, medya mensupları, laik ve çağdaş yaşam savunurlarının haketmedikleri suçlamalarla karalanmaları, göz altına alınmaları, hatta gerekçesini bilemedikleri nedenlerden tutuklanmaları, olduğu açıkca görülmektedir. Bunun çok yakında batı ülkeleri kamuoyunda da görüleceğinden kuşkunuz olmamalıdır. Açıkca görüldüğü gibi bu baskılar gerçek Atatürkçü, aydın ve laik insanlara karşı, şeriat devleti yanlılarının bir misilleme ve öcalma uygulamalarıdır. Hiç kuşku duyulmasın, devlet destekli bazı asker ya da sivil kişilerin geçmişte veya günümüzde yasa dışı uygulamalarının üstüne kararlılıkla yasal yollardan gidilmesine, bu kişiler dışında hiç kimsenin itirazı olamaz. Ne var ki ne ideolojik, ne siyasi ve ne de etik değerleri bakımından asla bir araya gelemeyecek kişilerin “Ergenekon” denen darbeci, ırkçı, milliyetçi ve cinayet olaylarına karışmış oldukları söylenen kişilerle kovuşturulmaları, yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Ne var ki bu uygulamalar, bağımsız olduğu söylenen yargı adına öç alma planları çerçevesinde ve istenerek yapılmaktadır. Eğer bu operasyonlar söylendiği gibi bağımsız olduğu iddia edilen yargı tarafından yapılıyorsa, bu uygulamaların gerçek hukuk devletiyle asla bağdaşamayacağı çok açıktır. Hukuk devleti mahkeme kararı olmaksızın yüzbinlerce insanın telefonlarının dinlenmesine izin vermez. Hakim kararı olmaksızın kimsenin evi aranamaz, hakkında kesin deliller olmayan hiç kimse gece yarısı yatağından alınarak ve çağrılmış medya mensuplarına gösterilerek eşkıya işlemi göremez. Hukuk devleti bu uygulamalara asla izin vermez. Eğer Türkiye’de gerçek hukuk devleti olduğu iddia ediliyorsa o zaman bu uygulamalar hukuk dışıdır, yasalara aykırıdır. Yok eğer bu uygulamalar mevcut yasalara ugun yapılıyorsa, o zaman da bu yasalar gerçek bir hukuk devleti ve demokrasiyle bağdaşmamaktadır. Tüm çabaları eğitim şansından yoksun çocuk ve gençlere bu şansı vermek olan kanser hastası Sayın Prof. Türkan Saylan’ın evinin aranması ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği yetkililerinin sorgulanmaları, rektörlerin ve öğretim üyelerinin, basın mensuplarının, 83 yaşındaki saygın gazeteci İlhan Şelçuk’un kriminel suçlu gibi sorgulanmaları, asla hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmamaktadır. Sayın Başbakanım, Bir siyasal bilimci ve siyasetçi gözlemiyle belirtmek isterim: Türkiyemizin içinde bulunduğu bu durum, ülkemizi son derece kuşku veren ve sizin de asla isteyemeyeceğiniz gelişmelere taşıyabilir. İvedi olarak Türkiye’yi bu kutuplaşmadan kurtarmak, yeniden sosyal ve siyasal barışı sağlamak öncelikle sizin görevinizdir. Sizi ve hükümetinizi eleştirmenin bir suç olmadığı, aksine vatandaşlık hakkı ve görevi olduğu erdemliğini ve hoşgörüsünü göstermek, siyasi karşıtlarınız olsalar bile, aydın, çağdaş ve laik düşünür, yazar, gazeteci, öğretim üyelerinin, sivil toplum ve meslek kuruluşlarının son derece haksız ve asılsız suçlamalarla uygulama görmelerini engellemek, yine en başta hükümetinizin asli görevidir. Sizi daha fazla gecikmeksizin, Türk halkının esenliği, barışı, kardeşliği için gerekli önlemleri ivedi olarak almaya ve bunun için de Türkiye’de yaşanan kutuplaşmaya son vermeye çağırıyorum. İnanınız ki bundan en çok siz yararlı çıkacaksınız. Saygılarımla Prof. Dr. Hakkı Keskin 17 Nisan 2009
-
29 Mart’ta, Cumhuriyet tarihinin en şaibeli seçimi yapılacaktır!
GeceKuşu şurada cevap verdi: Efendi Türkler başlık Güncel Konular
-
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, CNN’in internet sitesinde yayımlanan söyleşisinde ABD Başkanı Obama ile aralarında önemli bir benzerlik bulunduğunu söylemiş. Benzerlik için bulduğu "özellik" ise her ikisinin de çok mütevazı olmaları imiş. ... *** Belli ki Başbakan, mütevazı olmanın iyi bir şey olduğunun farkında... Tüm sözlükler "mütevazi" sözünün anlamını "alçakgönüllü, kibirsiz, gösterişsiz" diye tanımlıyor. Son meydan konuşmalarına, afra tafrasına,"küçük dağları ben yarattım" havasını bakınca ... Başbakan mütevazı olmanın iyi bir şey olduğunun farkında ve öyle görünmek istiyor ama... Ruh durumu buna izin vermiyor ne yazık ki... *tna
-
Eğer siz eleştirilerinize ve muhalefetinize Mehmet Ali Erbil’i dayanak yaparsanız... Tayyip Erdoğan’a da müthiş bir pas vermiş olursunuz. O da alır pasını ve " O kadar meraklıysan Çarkıfelek’e, Televole’ye çık " diye harika bir gole çevirir. ... *** Dua edin ki Tayyip Erdoğan, henüz Çarkıfelek’te kalmış, "50 Sarışın" olayına vakıf olamamış... Eğer olsaydı, "Çok meraklıysan 50 Sarışın’a çık" derdi, kaldıramazdınız... *tna
-
*** Melih Gökçek Uğur Dündar'a "Türkiye'yi ona dar edeceğim" demiş ... *** Haklı aslında. Türkiye Uğur Dündar'a dar edilmeli ki, Melih Gökçek gibilerine bol gelsin! *tna
-
Sorun Çözme Becerileri 1. Birden fazla çözüm yolu düşünme 2. Her çözüm yolunun olası sonuçlarını dikkate alma 3. Hangi çözüm yolunun seçileceğine karar verme. Ben Sorun Çözebilirim programı, herhangi bir sorunun çözümünü yine çocukların bulmaları ilkesine dayanır. Yetişkinler çocuğa somut çözüm önerisinde bulunmaz. Yetişkinin görevi, açık uçlu sorular sorarak çocuğun düşünmesini sağlamaktır. Bu amaçla yetişkinler herhangi bir sorun karşısında çocukla şu tür konuşmalar yaparlar. * Ne oldu? - * Sorun nedir? Bu soru yetişkinlere, çocuğun soruna bakış açısını öğrenme fırsatı sağlar. Yetişkinler sorunun ne olduğunu bildikleri varsayımıyla hareket etmek yerine, sorunu çocuğun tanımlaması için bu soruyla başlamalıdır. " ___olmadan (örneğin o sana vurmadan) önce ne olmuştu? " Bu soru, davranışların kendiliğinden ortaya çıkmayacağını, kesinlikle bir nedeni olduğunu ve bu nedenin ne olabileceğini çocuğun düşünmesine ve anlamasına fırsatı verir. " ___olunca (örneğin, o sana vurunca) ne hissettin? " Bu soru, çocuğun o anda hissettiği duyguları tanımasına yardımcı olur. " Sen __ yapınca (örneğin onu annesine şikayet edince) ne oldu? " Bu soru, çocuğun kendi davranışının diğer kişiler üzerindeki etkilerini anlamasına ve konuda düşünmesine yardımcı olur. Sen __ yapınca (şikayet edince) o ne hissetmiş olabilir? " Bu soru, çocuğun kendi davranışlarının diğer kişilerde yol açtığı duyguları tanımasına yardımcı olur. " Sen __ yaptıktan sonra (şikâyet ettikten sonra) sonuç ne oldu? " Bu soru, çocuğun kendi davranışlarının sonuçlarını düşünmesini sağlar. " ___yapmaktan (şikâyet etmekten) daha başka ne yapabilirdin? " Bu soru, çocuğu başka seçeneklerinin de olduğunu ve yaptığı davranışın yapılabilecek tek davranış olmadığını düşünmeye yönlendirir. " __ yapmak (onu başkasına şikâyet etmek) sence iyi bir fikir mi? (Uygun bir fikir olduğunu düşünüyorsanız, “öyleyse bunu deneyebilirsin” diyebilirsiniz) " Bu soru, çocuğun farklı seçenekleri değerlendirmesine yardımcı olur. " Burası__yapmak için (onu şikâyet etmek için) sence uygun bir yer mi / uygun bir zaman mı ?” “Bunun için daha uygun bir zaman düşünür müsün ? ” Bu soru, çocuğun, bir davranışın kabul edilebilir olup olmadığının, o anda içinde bulunulan yere ve zamana göre değişebildiğini anlamasına yardımcı olur. Bu tür konuşmalarla çocuk kendi davranışının nedenleri, davranışlarının başkaları üzerindeki etkileri, davranışlarının olası sonuçları üzerinde düşünmeye yönlendirilir. Yetişkin, hiçbir zaman çocuğa belli bir çözüm sunmaz. Kaldı ki çocuklar başkalarının çözüm önerilerini benimsemeye pek de istekli değildir. Eğer çocuklar çözümü kendileri bulurlarsa, bunu uygulamaya koyma olasılıkları da daha fazladır. Çatışma çözme becerileri, tıpkı bir çocuğun bisiklete binmeyi öğrenmesi gibi, zamanla ve başlangıçta başarısızlıkla sonuçlanabilecek bazı denemeler sonucunda gelişir. Herhangi bir çatışma ya da sorun karşısında yetişkinler aceleci bir yaklaşımla çocuklara somut çözümler önermemeli, çocuğu düşünmeye yönlendirmeli, çocuğun başlangıçta hata yapabileceğini kabul etmeli ve bu yöntemi ısrarla ve tutarlı bir biçimde uygulamalıdır. Her konuda olduğu gibi çatışma çözme konusunda da anne babalar çocuklarına model olduklarını da kesinlikle unutmamalıdırlar. *tna
- 19 cevap
-
- 1
-
-
Ailede Çatışma Çözme Becerilerinin Çocuklara Öğretimi Ailede eşler arasında, anne babalarla çocuklar arasında ya da çocukların kendi aralarında kişilerarası çatışmalar ortaya çıkabilir. Kaynaklar kıt, bireylerin psikolojik gereksinimleri ve önem verdikleri ilkeler ya da değerler farklı olduğu sürece, kişilerarası etkileşimin en yoğun olduğu aile içi ilişkilerde çatışmanın ortaya çıkması doğal ve kaçınılamaz bir olgudur. Daha önce de belirtildiği gibi, aslında çatışma kendi başına iyi ya da kötü bir olgu değil, nötr bir olgudur. Çatışmayı iyi ya da kötü olarak nitelendirmeye yol açan şey, insanların çatışmaya yaklaşım biçimi ve çatışma karşısında gösterilen tepkilerdir. Özellikle ana babalarla çocuklar arasında ya da çocukların kendi aralarında ortaya çıkan çatışmalar karşısında, ana babaların nasıl davranmaları gerektiği konusunda, 1960’lı yıllardan bu yana önemli gelişmeler kaydedilmiştir. 1960’lı yılların ortalarında eğitim psikologları ana babalara, çocuklara ne yapmamaları gerektiğini değil, ne yapmaları gerektiğini söylemelerini önermişlerdir. Örneğin çocuğa “yaramazlık yapma” demek yerine “rahat dur” demek tercih edilmelidir. Olumlu çocuk yetiştirme akımı olarak adlandırılan bu yaklaşım, olumsuz davranışı değil, olumlu davranışı vurgulamayı önermektedir. Bu yaklaşımın uzantısı olan Etkili “Ana babalık Eğitimi” modeli de olumlu çocuk yetiştirme akımına bir ivme kazandırmıştır. Çocukların tüm davranışları, kabul edilebilir ya da kabul edilemez olmak üzere iki genel kategoriye ayrılabilir. Herhangi bir davranışın kabul edilebilir olup olmaması, davranışın yapıldığı ortama, davranışı yapan kişiye ve ana babanın o andaki psikolojik durumuna göre değişebilir. Ana babanın kabul edilemez olarak nitelendirdiği bir davranışın, çocuğun mu yoksa ana babanın mı hayatını aksattığı önemlidir. Eğer bir davranış çocuğun hayatını aksatıyorsa, bu davranışın yol açtığı sorun bizzat çocuğun sorunudur ve çocuk bu sorunu çözme sorumluluğunu üstlenmelidir. Eğer kabul edilemez davranış ana babanın hayatını aksatıyorsa, o zaman sorun ana babanın sorunudur ve bu sorunu çözme sorumluluğunu ana baba üstlenmelidir. Ana babalar çoğu zaman çocukların sorunlarını kendileri üstlenmekte ve çocuklar adına sorunları çözmeye çalışmaktadır. Bu durumda da çocuklar sorun çözme becerilerini geliştirecek fırsatlar bulamamaktadır. Eğer ana babalar çocukla aralarındaki iletişim engellerini aşabilirlerse, çocuğun söylemek istediklerini etkili bir biçimde dinleyebilirlerse, çocuğu savunmaya iten “sen iletileri” göndermek yerine “ben iletileri” gönderirlerse, çocukların sorun çözme becerileri artacaktır. Bu modelin en zayıf yanı, “ben iletileri” sonucunda çocuğa davranışlarının başkaları üzerindeki etkilerinin doğrudan bildirilmesi (örneğin “eşyalarını dağınık bir şekilde oraya buraya bıraktığın zaman öfkeleniyorum ve kendimi engellenmiş hissediyorum” gibi) ve çocuğun bunu düşünmesine fırsat vermemesidir. “Ben Sorun Çözebilirim” (BSÇ) adlı programın dayandığı model de, yukarıda sözü edilen olumlu çocuk yetiştirme akımının son halkasıdır. Etkililiği üzerinde en fazla araştırma yapılan sorun çözme yöntemi olduğu belirtilen (BSÇ) programı ile, çocuklara 4 yaşından itibaren kişilerarası sorun çözme becerilerinin öğretilebileceği vurgulanmaktadır. Çocuklara “ne” düşünmeleri gerektiğini değil, “nasıl” düşünmeleri gerektiğini öğreten Ben Sorun Çözebilirim programı, üç ön beceri üç de sorun çözme becerisi içermektedir. Ben Sorun Çözebilirim programı ile çocuklara kazandırılan sorun çözme ön becerileri ve sorun çözme becerileri şunlardır: Sorun Çözmek İçin Gerekli Ön Beceriler 1. Çocuklara, sorun çözme sürecinde kullanılan ve BSÇ dili olarak adlandırılan sözcük dağarcığının öğretilmesi 2. Çocuklara hem kendi duygularını hem de başkalarının duygularını tanıma yollarının öğretilmesi 3. Diğer kişilerin bakış açısını dikkate almanın öğretilmesi Bu ön becerilerin öğretiminden sonra da, çocuklara aşağıda belirtilen sorun çözme becerileri öğretilmektedir. *tna
- 19 cevap
-
- 1
-
-
Çatışma Çözmek İçin Gereken Temel Beceriler Yukarıda belirtilen çatışma çözme ilkelerinin etkili bir biçimde kullanılabilmesi, bireylerin 6 grupta toplanan temel çatışma çözme becerilerine sahip olmalarına bağlıdır. Bu temel beceri alanları şunlardır: 1. Yönelim (Oryantasyon) becerileri: Bu gruptaki beceriler, etkili çatışma çözme sürecine uygun değerleri, tutumları, inançları ve öncelikleri içerir. Bunlar arasında “şiddete başvurmamak”, “şefkat ve empati”, “adalet, dürüstlük”, “hoşgörü”, “kendine saygı”, “başkalarına saygı”, “farklılıkları bir zenginlik olarak görme” ve “tartışmaya değer verme” yer almaktadır. 2. Algısal beceriler: Bu gruptaki beceriler, çatışmanın altında nesnel gerçeklerden çok algılanan gerçeklerin bulunduğuna ilişkin bir anlayışı içerir. İçinde bulunulan durumu diğer tarafın gördüğü gibi görmeye çalışmak, yani “Empatik davranmak”, kişisel korkuları kabul etmek için “Kendimizi değerlendirmek”, görüş alış verişini kolaylaştırmak için “yargılamayı ve karşılıklı suçlamaları terk etmek” bu beceriler arasında yer alır. 3. Duygusal beceriler: “Öfke”, “engellenme”, “korku” ve “diğer duyguları” etkili bir biçimde yönetmeyi sağlayan davranışları içerir. Duyguların etkili bir biçimde iletilebilmesi için “dil dağarcığını geliştirmek”, “duyguları saldırganlık” ve “kışkırtıcılık içermeyecek şekilde ifade edebilmek”, “başkalarının duygusal patlamalarına tepki göstermemek” için öz denetim alıştırmaları yapmak, bu grupta yer alan becerilerdir. 4. İletişim becerileri: Olgular ve duygularla ilgili karşılıklı görüş alış verişine olanak sağlayan dinleme ve konuşma davranışlarını içerir. Etkin dinleme davranışlarından yararlanarak konuşanı anlamak için dinlemek, anlaşılacak şekilde konuşmak, duygusal açıdan sorumluluk yükleyen ifadeleri daha nötr ya da daha az duygu yüklü ifadelerle aktarmak gibi beceriler bu grupta yer alır. 5. Yaratıcı düşünme becerileri: Bireylerin sorunları “değişik bir biçimde tanımlamalarını” ve “yenilikçi kararlar vermelerini” olanaklı kılan davranışları içerir. Bu grupta yer alan beceriler arasında “sorunları farklı bakış açılarından ele almak”, “sorun çözme sürecine karşılıklı yararı gözeterek yaklaşmak”, “çok sayıda seçenek üretmek” ve “seçenekleri ayrıntılı bir biçimde değerlendirmek” ve “geliştirmek için beyin fırtınası yapmak” yer alır. 6. Eleştirel düşünme becerileri: “Analiz ve sentez yapabilme”, “hipotez geliştirme”, “tahminlerde bulunma”, “stratejiler oluşturma”, “karşılaştırmalar yapma” ve “değerlendirme” gibi davranışları içerir. “Mevcut ölçütleri tanıma ve bunları açıklığa kavuşturma”, “nesnel ölçütler oluşturma”, “seçeneklere karar verirken nesnel ölçütleri kullanma”, “daha sonraki davranışları planlama” gibi beceriler bu grupta yer alır. *tna
- 19 cevap
-
- 1
-
-
Çatışma Çözme Süreçleri Kişilerarası çatışmaları çözmede başvurulmak üzere geliştirilen yapılandırılmış sorun çözme süreçleri vardır. Müzakere, arabuluculuk ve görüş oybirliği ya da uzlaşma ile karar verme, bu süreçler arasında yer almaktadır. Müzakere, aralarında anlaşmazlık olan tarafların başkalarından yardım almaksızın ya kendilerinin ya da temsilcilerinin anlaşmazlığı birlikte çözmek amacıyla yüz yüze geldikleri bir sorun çözme sürecidir. Arabuluculuk, “arabulucu” denen tarafsız bir üçüncü kişinin de yardımıyla, tarafların ya da temsilcilerinin, aralarındaki anlaşmazlığı çözmek için birlikte çalışmak üzere yüz yüze geldikleri bir problem çözme sürecidir. Uzlaşma yoluyla karar verme ise grupla sorun çözme sürecidir. Bu süreç, aralarında anlaşmazlık olan tarafların ya kendilerinin ya da temsilcilerinin, anlaşmazlığa taraf olan herkesin destekleyebileceği bir eylem planı hazırlayarak bir araya geldikleri ve işbirliği ile anlaşmazlığı çözmeye çalıştıkları bir süreçtir. Bu sürece üçüncü şahıslar da katılabilir, ancak zorunluluk yoktur. Yukarıda açıklanan çatışma çözme süreçlerinin etkili bir biçimde uygulanabilmesi, dört temel ilkenin anlaşılmasına bağlıdır. 1. Kişilerle sorunları birbirinden ayırma: Herhangi bir çatışma durumunda insanlar genellikle çatışmaya yol açan sorunla, çatışma yaşadıkları kişiyle olan ilişkileri arasında ayırım yapmakta zorlanırlar. Tarafların öncelikle bu ayırımı yapabilmeleri gerekir. 2. Pozisyonlar üzerinde değil, çıkarlar üzerinde odaklaşma: Pozisyonlarla çıkarlar arasındaki farkın anlaşılması, sorunları çözmek için son derece önemlidir. Sorunlar tarafların pozisyonlarındaki farklılıklardan değil, çıkarlarındaki farklılıklardan dolayı ortaya çıkar. Pozisyonlar bireylerin ne istediklerini belirler. Çıkarlar ise tarafların aldıkları pozisyonun altında yatan güdülerdir. Çıkarlar doğru saptanmadığı sürece taraflar ancak geçici olarak bir anlaşmaya ulaşabilirler. 3. Ortak yarar sağlayan seçenekler üretme: Tarafların kendilerini bir karar verme baskısı altında hissetmeden, çatışmanın çözümü için seçenekler üretmeye odaklaşmaları gerekir. Tarafların ortak çıkarlarını içeren ve farklı çıkarları yaratıcı bir biçimde tartışabilecekleri seçenekler üretebilmeleri için, bu aşamada beyin fırtınasına başvurulabilir. Bu süreçte temel kural, eleştiriden uzak durmaktır. 4. Nesnel ölçütler kullanma: Seçenekleri değerlendirmek için, her iki tarafın da kabul edeceği adil ölçütler bulmak ve bunlara uymak gerekir. *tna
- 19 cevap
-
- 1
-
-
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, her stratejinin kullanılabileceği durum farklıdır. Hiç kimse her çatışma durumunda aynı stratejiyi kullanmak istemez. Kaldı ki bu iyi bir yöntem de değildir. Örneğin, gerçek yaşamda bir defaya mahsus olmak üzere etkileşime girdiğimiz ve çatışmaya düştüğümüz kişilerle olan çatışmayı çözmek için (örneğin hiç tanımadığınız ve belki de bir daha hiç karşılaşmayacağınız bir kişiden bir araba satın alırken) güç kullanma stratejisine başvurabilirsiniz. Ama her gün birlikte olduğunuz, örneğin aynı işyerinde çalıştığınız bir kişiyle çatışmaya girdiğinizde bu stratejiyi kullanmamanız gerekebilir. Buna rağmen farklı kişiler farklı farklı stratejileri daha sık kullanabilirler. Bir anne baba olarak eşinizle ve özellikle çocuklarınızla ilişkilerinizde ortaya çıkan çatışmaları çözmek için en çok hangi stratejiyi kullandığınızı kendinize sorabilirsiniz. Yukarıda açıklanan çatışma çözme stratejileri arasında sadece baykuş ile simgelenen yüzleşme ve işbirliği stratejisi ile her iki tarafın da kazançlı çıkacağı çözümler bulunabilir. Diğer stratejiler kullanıldığında taraflardan en azından biri kaybeder, diğeri kazanır ya da her ikisi de kaybeder. O halde ailede çocuklara özellikle işbirliğine yönelik çatışma çözme yönteminin ve bu yöntemin gerektirdiği becerilerin öğretilmesi gerekmektedir. *tna
- 19 cevap
-
- 1
-
-
Baykuş (Yüzleşme, işbirliği yapma) Yöntemi. Baykuşlar hem amaçlarına hem de ilişkilerine çok önem verirler. Çatışmaları, çözülmesi gereken sorunlar olarak görürler, Hem kendilerinin hem de diğer kişinin amaçlarına ulaşabileceği bir çözüm ararlar. Çatışmaları, taraflar arasındaki gerilimi azaltarak ilişkileri geliştirici bir araç olarak görürler. Her iki tarafı da tatmin edecek çözümler arayarak ilişkiyi sürdürürler. Böyle bir çözüm yolu bulunmadıkça da tatmin olmazlar. Dahası, taraflar arasındaki gerginlikler ve olumsuz duygular ortadan kalkmadıkça tatmin olmazlar. • Hem girişkenlik hem de işbirliği içeren bu strateji, kaçınmanın tam zıddıdır. • İşbirliği, her iki tarafın da çıkarlarını tam olarak karşılayan bazı çözümler bulmak için diğer kişiyle birlikte çalışma çabasını içerir. • Bu strateji, iki bireyin de çatışmanın altında yatan çıkarlarını tanımayı ve her iki tarafın da çıkarlarını gözeten bir seçenek bulmayı içerir. Baykuş stratejisini şu durumlarda kullanmak uygun olabilir: 1. Başkasının yaşamı söz konusu olduğunda, 2. Bütün sorumluluğu siz üstlenmek istemediğinizde, 3. Arada büyük bir güven duygusu varsa, 4. Diğer kişiden taahhüt elde etmek istediğinizde, 5. Kin, husumet, vb. gibi yoğun duygularla uğraşmanız gerektiğinde, *tna
- 19 cevap
-
- 1
-
-
Tilki (Uzlaşma) Yöntemi. Tilkiler hem kendi amaçlarına hem de ilişkilerine orta derecede önem verirler. Tilkiler uzlaşma ararlar. Kendi amaçlarının bir kısmından vazgeçerler.Ve çatıştıkları kişiyi de amaçlarının bir kısmından vazgeçmeye ikna ederler. Her iki tarafın da bir şeyler kazanacağı bir çözüm yolu ararlar. Böyle bir çözüm bulmak için kendi amaçlarından bir parça fedakârlık yapmaya razı olurlar. Orta derecede girişimcilik ve işbirliği içeren bu stratejiyi kullanan bir kişinin amacı, her iki tarafı da kısmen tatmin eden, karşılıklı olarak kabul edilebilir, uygun bazı çözümler bulmaktır. Bu strateji, uyma ile rekabetçiliğin ortasında bir yere düşer. Tilki stratejisini şu durumlarda kullanmak uygun olabilir: 1. Amaçlar orta derecede önemliyse ve daha girişken stratejileri kullanmaya değmezse, 2. Eşit statüdeki kişiler çatışmaya taraf olmuşlarsa, 3. Karmaşık bir sorun için geçici bir çözüme ulaşmak gerekiyorsa, 4. Önemli bir sorun için uygun çözümlere ulaşılmak isteniyorsa, 5. Rekabet ya da işbirliği stratejilerinin sonuç vermediği durumlarda, *tna
- 19 cevap
-
- 2
-
-
Köpek balığı (Güç kullanma, rekabete girme) Yöntemi. Köpek balıkları kendi çözüm önerilerini kabul etmesi için, çatıştığı kişiyi zorlar Ve karşısındaki kişi üzerinde güç kullanmayı dener. Kendi amaçları çok önemli, ilişkileri ise önemsizdir. Ne pahasına olursa olsun amaçlarına ulaşmayı isterler. Başkalarının ihtiyaçlarıyla ilgilenmezler. Başkalarının kendisini sevmesi veya kabul etmesi onlar için önemli değildir. Çatışmayı, bir kişinin kazanması, diğer kişinin kaybetmesi olarak görürler. Elbette kazanan taraf olmayı isterler. Kazanmak, köpek balıklarına başarı ve kendini beğenme duygusu verir. Kaybetmek ise zayıflık, yetersizlik ve başarısızlık duygusu verir. Gözdağı vererek, güç kullanarak,Çeşitli girişimlerle karşısındaki kişiyi ezmeye çalışarak kazanmaya çalışırlar. Girişkenlik içermekle birlikte işbirliğine dayanmayan bu stratejiyi kullanan bir kişi, Diğer kişinin zararına da olsa kendi çıkarlarında ısrar eder. Güç kullanma ya da rekabet stratejisini şu durumlarda kullanmak uygun olabilir: 1. Kesinlikle haklı olduğunuzu bildiğinizde, 2. Kısa süre içerisinde karar vermeniz gerektiğinde, 3. Muhaliflerini ezen bir kişi ile karşılaştığınızda. *tna
- 19 cevap
-
- 2
-
-
Oyuncak ayı (Uyma) Yöntemi. _ Oyuncak ayılar için ilişki çok önemli, amaç pek önemli değildir. _ Oyuncak ayılar başkaları tarafından kabul edilmeyi ve sevilmeyi isterler. _ İnsanların ilişkilere zarar vermeksizin tartışamayacaklarını, bir tatsızlık çıkmasın diye çatışmadan kaçınılması gerektiğini düşünürler. _ Çatışma devam ederse, birilerinin kalbinin kırılacağından ve ilişkilerin zarar göreceğinden ya da bozulacağından korkarlar. _ İlişkilerini sürdürebilmek için kendi amaçlarından vazgeçerler. _ Oyuncak ayı sanki “amaçlarımdan vazgeçiyorum ve istediğin şeyi yapmana izin veriyorum; yeter ki beni sev” der gibidir. _ İlişkilerin bozulmaması için çatışmayı yatıştırmaya çalışırlar. • Ne girişkenlik ne de işbirliği yapmayı içermeyen bu strateji, güç kullanmanın tam zıddıdır. Uyma stratejisi izlendiğinde, • Bir birey diğer kişinin çıkarlarını tatmin etmek için kendi çıkarlarını ihmal eder. • Bu stratejide bireyin kendi haklarından özveride bulunması söz konusudur. Oyuncak ayı stratejisini şu durumlarda kullanmak uygun olabilir: 1. Sorun sizin için çok önemli değil, ama diğer kişi için çok önemliyse, 2. Üzüleceğinizi ya da çok yıpranacağınızı hissettiğinizde, 3. “Kazanamayacağınızı bildiğiniz” sürekli bir rekabet halinde olmak sizin için zararlı olacaksa, 4. Mevcut uyumu (dengeleri) korumak çok önemliyse (“Şimdi zamanı değil” diyorsanız). *tna
- 19 cevap
-
- 2
-
-
Kaplumbağa (Kaçınma) Yöntemi. Kaplumbağalar çatışmadan kaçınmak için geri çekilirler. Çatışma yaratan sorunlardan ve kişilerden uzak dururlar. Çatışmaları çözmeye uğraşmanın boş bir çaba olduğuna inanırlar. Çaresizlik hissederler. Çatışmayla yüz yüze gelmektense, fiziksel ya da psikolojik olarak geri çekilmenin daha kolay olduğuna (kabuğuna çekilmek gerektiğine) inanır. Girişkenlik içermemekle birlikte karşı tarafla işbirliği yapmayı içeren bu stratejiyi kullanan bir kişi, • Ne kendi çıkarlarında, ne de diğer kişinin çıkarlarında ısrarcı olmaz. • Çatışmanın üzerine gitmez, çatışmayı geçiştirir, erteler ya da geri çekilir. Kaplumbağa stratejisini şu durumlarda kullanmak uygun olabilir: 1. Elde edilecek ödüller çok yüksek değilse ve kaybedeceğiniz bir şey yoksa (bu sizin için sadece bir deneyim olacaksa). 2. Çatışmayı ele alacak zamanınız yoksa 3. Ortam uygun değilse (“şimdi yeri ve zamanı değil” diyorsanız). 4. Daha önemli sorunların baskısını hissediyorsanız, 5. Çıkarlarınızın gözetileceğine dair hiçbir umut ışığı göremiyorsanız, 6. Çok öfkeli bir kişiyle karşı karşıya iseniz, 7. Tam olarak hazır değilseniz, bilgi edinmeye ve düşünmeye ihtiyaç duyuyorsanız, 8. Duygusal olarak çok fazla yüklüyseniz ve çevrenizdeki diğer kişiler çatışmayı daha başarılı bir biçimde çözebileceklerse. *tna
- 19 cevap
-
- 2
-