-
İçerik Sayısı
3.724 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
30
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
GeceKuşu tarafından postalanan herşey
-
İNSAN OLMANIN PSİKOLOJİSİ ...
GeceKuşu şurada bir başlık gönderdi: Edebiyat Dışı Kitaplar Alt Forumu
*** Sağlık Psikolojisine Doğru İnsan sağlığı ve hastalığı üzerine yeni bir anlayış doğuyor. Bu anlayışın temel varsayımları: 1- Her birimizin değiştirilemez ve değişmez bir içsel yapısı vardır. 2- Her birey, bir bölümü kendine özgü, bir bölümü de tüm insanlıkla ortak bir içsel doğaya sahiptir. 3- İçsel doğanın bilimsel açıdan incelenmesi ve keşfedilmesi mümkündür. 4- İnsan doğası asla düşünüldüğü kadar kötü değildir. Yıkıcılık, sadizm, gaddarlık, kin, nefret vb. insanın temel özellikleri olmayıp, gereksinim, duygu ve yeteneklerin engellenmesine karşı duyulan şiddet eğilimli tepkilerdir. 5- Kendi yaşamlarımızı yönetebilme şansına sahip olduğumuz takdirde daha sağlıklı, üretken ve mutlu oluruz. 6- İnsanın içsel doğası zayıf ve hassastır. Alışkanlıklara, kültürel baskıya ve olumsuz tavırlara kolaylıkla boyun eğer. 7- Reddedilmesine karşın kendini gerçekleştirmek üzere içten içe direnir. Her birimizin kavraması gereken yaşamsal ve dokunaklı bir gerçek var; türümüze özgü erdemlerden her uzak düşüşümüz, kişinin kendi doğasına karşı işlediği her suç, ayrıcalıksız herkes bilinçaltımızda bir iz bırakır ve kendimizi küçük görmemize neden olur. Bizi utandıran bir davranışımız hanemize kara bir leke olarak kaydedilir; dürüst, güzel ve iyi davranışlarımız ise olumlu birer puan olarak. Ya özsaygımız artar ve kendimizi benimseriz ya da küçük görür, aşağı, değersiz ve sevgiden yoksun hissederiz. Kişilik sorunları çoğu zaman insanın aldığı psikolojik yaralara, gerçek içsel doğasının uğradığı saldırılara karşı bir başkaldırıdır. Ne yazık ki insanların çoğunun karşılaştıkları kötü davranışlara tepki vermediği kanısındayım. Kendilerine yapılanı sineye çeker, tepki vermeye yıllar sonra başlarlar. Bu tepki de nevroz ya da psikoz olarak kendini gösterir. Gelişim ve ilerleme acı ve çatışma ile sağlanabilir. Üzüntü ve acı insanların gelişimi için gerekli ise insanları acı ve üzüntüden sürekli olarak korumaya çalışmaktan kaçınmalıyız. Acı ve üzüntü bazen yapıcı olabilir ve nihai olumlu sonuçları göz önüne alınırsa arzu edilebilir. -
Konu şimdi açıklığa kavuştu Sayın Raşit... Ben "onun" derken arkadaşın yazdıklarından değil Atatürk'ün ifadesini ele alarak değerlendirmeler yapmışdım... "onun" kelimesi yerine "Atatürk'ün" kelimesini koyarak yapılacak değerlendirme ile, Ve devamında "sizin değerlendirdiğiniz gibi" bölümünü de kaldırırsak... Sanırım aramızda ne kast ettiğimiz anlamında bir sorun kalmaması gerektiğini düşünüyorum. Buradan devamla arkadaşın buraya eksik olarak taşıdığı, Atatürk'ün ifadesinin öncesinde yer alan "bugüne kadar Türkiye'yi niçin Türklerin yönetmediği,neden bizi yönetenlerin hep Gürcü,Ermeni,Arap,Kürt,Arnavut...olduğu düşünülürse" bölümünü tek başına ele alıp, geriye kalanlardan bağımsız değerlendirildiğinde "ırkcılığın" öne çıkarılabileceği değerlendendirmeler yapılabilir. Henüz yazmış olduğu tek bir iletiye bakarak arkadaşın bakış açısının "ırkcı bağlamda" olduğu üzerine yapacağımız değerlendirmelerin eksik ve erken olacağını düşünüyorum... Böyle bir değerlendirme yapmadan önce bana göre; Aynı paragrafta yer alan "Hangi etnik gruptan olursa olsun bu ülkenin vatandaşı olan iyi niyetli insanları tenzih ederek söylüyorum " ifadesinin ne anlama geldiğini göz ardı etmememiz de gerekiyor.
-
Sayın Raşit; Sizi eleştirmedim... Yazınız da neyi ne şekilde ele alarak değerlendirdiğinizin farkındayım... "Sanmıyorum" diye devam eden ifadelerinizde bu apaçık ortada zaten... Söz konusu iletide eksik ifadeler üzerine yaptığınız değerlendirme üzerine, Konun açıklığa kavuşması gerekliliğini düşünerek bilgilendirme amaçlı olarak yazdım... *** Bana yönelttiğiniz sorunuza izniniz olursa yanıt vermek istemiyorum... Öncelikle neden yönelttiğinizi kavrayamadım ve anlam veremedim... Sonrasında; zaman içinde beni tanıyıp, anlamlandıracağınızı düşünüyorum... Saygı ve Sevgilerimle
-
iyi akşamlar efendim bu sözü nereden duyduğunuzu sorabilirmiyim kaynak verebilirmisiniz zira ben Atatürkün böyle ırkçı bir söz söyleyebileceğini sanmıyorum saygılar sunarım Sayın Raşit; Bu ifade [ 1925 (Nutuk II, s. 607) ] da yer alır. Ama tam metin yukarıda ele alındığı gibi değildir. Arkadaş Atatürk'ün Nutuk da geçen ifadelerinin bir bölümünü alarak yer vermiş iletisinde... Tam metin Şu şekildedir.... Ancak tam metni esas alarak yapacağımız değerlendirmede, Onun bu söylemi sizin değerlendirdiğiniz gibi "Irkcı bir yaklaşım" içermez. Orada geçen "Kanındaki" kelimesini ırkcılık anlamında ele alamayız. Tıpkı "Sen kansız bir kişisin" ifadesinde kişinin ahlaki ve davranışlarında görülen bozuklukları dile getiririken ırkcı bir yaklaşım göstermediğimiz gibi... Sizi yanıltan; arkadaşın Atatürk'ün söylemindeki ifadelerin bütününü buraya aktarmamış olması olabilir. Çünkü asıl metinde "kanındaki" kelimesinin devamında "(,)vicdanındaki öz cevheri" ile anlatılmak istenen pekiştirilmiştir... Buradaki "Cevher" kelimesi "Bir şeyin özü" kişilik yapısı ve yeterliliği anlamında ele alınmıştır... Özetle Atatürk burada; İçinizden yetişen, sizi yönetmeye talip kişileri değerlendiriken onların özünü, yani kişiliklerini çok iyi değerlendirerek karar verin ve bundan asla vazgeçmeyin diyerek; Muhterem milletime tavsiyede bulunmuştur... "Kanındaki, Vicdanındaki Öz" ırkcı bir bir söz, yaklaşım olarak değerlendirilemez... Saygılar...
-
Türkiye’de yoksulluğu bitirmenin yolu, yoksullara yardım etmek değildir. Yoksulları zengin etmektir. Herkese iş sağlamaktır. Aşağıda okuyacağınız ifadeler... -http://www.helaletmiyorum.org- adlı sitede yer alıyor... Bu site önümüzdeki Genel Seçim’e kadar açık olacak... Site 11 gün içinde 550.000 kişi tarafından ziyaret edildi. Bu süre içinde de toplam 55 saat “hack”lendiği için kapalı kaldı. Her bilgisayardan sadece 1 oy kullanıldı.
-
Dünyanın En İyi Dosya İndirme Programı
GeceKuşu şurada cevap verdi: LaRsiE_ başlık Download & Net Programları
Siteye Cep telofunuyla girersen görünüyor sevgili DİPNOT... -
OpenDNS nedir, nasıl kullanılır, neden kullanılmalıdır?
GeceKuşu şurada bir başlık gönderdi: Bilgisayar - İnternet - Web - Donanım
OpenDNS nedir, nasıl kullanılır, neden kullanılmalıdır? OpenDNS, sistemimizin Erişime engellenen tüm sitelere hız kaybı olmaksızın sorunsuz olarak ulaşmanızı sağlar. Yapmanız gerekenler >> Görev çubuğunda internet erişimine tıklayın: >> Açılan pencerede Özelliklere tıklayın: >> Açılan pencerede "İnternet erişim Kurallarına" çift tıklayın: Açılan pencerede "DNS Sunucu Adreslerini kullan", içinde gördüğünüz değerleri girin: >> Modemi açıp kapatın, yani resetleyin. >> Tarayıcınızın önbelleğini temizleyin veya erişime engellenen sitelere girmeye çalıştığınızda yine aynı kırmızı yazıyla karşılaştığınızda Ctrl+F5 kombinasyonunu uygulayın. -
İLERİ DEMOKRASİ Mİ?_ İLERİ FAŞİZM Mİ?
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Burada çok açık olarak Hukuku da kullanan bir faşist uygulama var! Dikkat edin ne diyorlar: "Kişilik haklarına saldırı"... Halbuki AKP'nin politikası eleştirilmektedir. "Kişilik, hakaret" gibi gerekçeler öne sürerek, ve hegemonyası altına aldıkları Yargıyı kullanarak, MUHALİF DÜŞÜNCE VE YAKLAŞIMLARI SİNDİRMEYE ÇALIŞIYORLAR. Yani, her kim AKP'ye karşı etkin bir muhalefet yapmaya kalkarsa, onu baskı ve zorbalıkla durdurmaya çalışıyorlar!! "KAMU OYUNDAN YETERLİ TEPKİ GELMEDİKÇE BUNU İYİCE ABARTIYORLAR..." Bu kabul edilemez bir şeydir. Buna sessiz kalınmaması gerekir. -
SONER YALÇIN Gözaltına Alınmış...
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
MFÖ nün bir şarkısını hatırlattı bana bu iletiniz... Şarkının ismini tam çıkartamadım... "Sen neymişsin be abi / abla" gibi bir şeydi galiba... Şimdi tam olarak anımsamıyorum... *** Her yazıya her haber yorumuna reçeteniz hep aynı sevgili dominik... Her şeye , her daim muhalefet olmak gerekir kaygısı sürekli kendinizi tekrarlamaya dönüşüyor artık... Aman dikkat, artık kendinizi biteviye tekrarlar oldunuz... Şu son yazdığınıza geriye dönüp bir okuyun ve lütfen ne anlamamız gerekiyorsa bizahmet tercüme ediverin... Üstü kapalı kişileri itham etme hakkını belki kendinizde görebilirsiniz ama "Ben dili kullanan" sizin bu tutumunuzun, sürekli karşınızdakileri muhalifiniz görme kaygınızdan, Sizin gibi üst düzey düşünemezler düşüncesinden kaynaklanıyor olma ihtimalinide göz ardı etmemelisiniz... Kişileri hedef alıp eleştilerinizi kişiler üzerinden polemikler yaparak sürekli ahkam kesen yaklaşımlar yerine Birazda şu özdeyişte olduğu gibi "İğneyi başkasına, çuvaldızı kendine batıran" öz denetimli bir yaklaşım gösterseniz Sizden ve düşüncelernizden daha çok yararlanabiliriz diye düşünüyorum...- 53 cevap
-
- SONER YALÇIN
- Odatv
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
- 3 cevap
-
- İzmir
- BARIŞ ve Demokrasi Partisi
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
SONER YALÇIN Gözaltına Alınmış...
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
- 53 cevap
-
- SONER YALÇIN
- Odatv
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
TORBA YASA GÜVENCESİZLİK ATEŞİNE EMEKÇİ TAŞIYOR...
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Güncel Konular
-
SONER YALÇIN Gözaltına Alınmış...
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
Yok be Efendi korkacak ne var ki... Benim orada yapmak istediğim ironiydi... Bizler Zurnanın "Zırt deliğiyiz" bize gelene kadar arkamızda kimsecikler kalmaz...Anlamında... Bu yaşananlar ne ki; Bence Haziran sonrası, AB-ABD emperyalizminin AKP eliyle gerçekleştirmeye çabaladıkları 4. dönme bir girsinler sen o zaman gör gümbürtüyü... Bak bakalım bırak arkasına bakmadan kaçanları, arkasına bakarak kontrollü yiğitlik yapan kaç kişi kalacak... Gerçek kağıttan kaplanlar -Ellerinde coplar, biber gazları, gerekçesiz göz altına almalar ve tutuklamalarla- en kahraman Rıdvan kesileceklerdir başımızda... Ne demişti Soner Yalçın; “Yazılara ve mücadeleye devam ettireceğini, Zor sürecin arkasında duracağını, bunun için bedel ödenecekse ödemeye hazır olduğunu” Onun dediği gibi; Ülkemizin çağdaş geleceği için, Benim ve torunlarımın geleceği için, İnsanca onurlu bir yaşam için... Varsa ÖDEMEMİZ GEREKEN BİR BEDEL Öder geçeriz... Bu günlere gelirken dedelerimiz bizlerin onurlu geleceği için çok mu kolay şartlarda mücadele etmişlerdi... Bunu hatırlamak gerekli hep... Ve hiç UNUTMAMAK ! O nedenle "Yaşam mücadelesinde korkuya yer yok"... Üstelik "Korkunun Ecele Faydası Yoktur." dememiş miydi atalarımız?- 53 cevap
-
- SONER YALÇIN
- Odatv
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
İLERİ DEMOKRASİ Mİ?_ İLERİ FAŞİZM Mİ?
GeceKuşu şurada bir başlık gönderdi: Gazete Haberleri Paylaşımı
Benim Merak Ettiğim... Bu Kocasakal gibi Muhalif sesler çıkaran diğer arkadaşları ne zaman göz altına alıp tutuklayacaklar... Merak ettiğim başka bir şey de şu; Gerekçe ne olacak... Artık Ergenekon, balyoz gibi suyu çıkmış gerekçelerden vazgeçsinler... Sıkıldık artık be yahu başka bir isimle başka bir gerekçeyle tutuklasınlar bunları... Hep aynı senaryo ile çevrilen filmlerden gına geldi... Vizyonu bu kadar dar mı bizim ileri demokrasi tutuklayıcılarımızın !... Lütfen yani... Biraz heyecan gelsin, farklılık olsun, vay be neler oluyor yahu diyebilelim... -
SONER YALÇIN Gözaltına Alınmış...
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
- 53 cevap
-
- SONER YALÇIN
- Odatv
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
SONER YALÇIN Gözaltına Alınmış...
GeceKuşu şurada cevap verdi: GeceKuşu başlık Gazete Haberleri Paylaşımı
- 53 cevap
-
- SONER YALÇIN
- Odatv
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Sözün bittiği yer: Soner Yalçın; Sabahın erken saatlerinde başlayan arama sürerken, gazeteci Hakan Aygün, Oray Eğin, Yalçın Bayer ve CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal'a Şu hikayeyi anlatmış... Alıştık artık bugün bana Soner Yalçını'da Göz altına almışlar dediklerinde hiç şaşırmadım biliyor musunuz? Kılım bile kıpırdamadı... Yarın kimin yanına giderler bilemiyorum ve bakarsınız gün gelirde bizim gibileri bile önemseyip yanımıza geldiklerinde arkamızda başka kimse kalacak mı?.. Hiç Sanmıyorum ...
- 53 cevap
-
- SONER YALÇIN
- Odatv
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Yazdıklarınızda haklılık payı olduğuna dair bir kabul geleceğini mi düşünüyorsunuz? Gerçekleri duymak isteyeceklerini düşünerek iyi niyetli bir yaklaşım sergilemişsiniz... Amaç gerçeklerin dile gelmesinden çok polemik... Sadece "Görmek ve duymak istediklerinin" dışında bir yaklaşım geleceğini düşünmüyorum ... Yazdıklarınızla aynı çerçevede düşündüğümü de belirtmeden geçmek istemiyorum...
-
Son Günlerde Yerli ve Yabancı Basında "Türkiye Mısır için model olur mu?" tartışmaları geniş yer buluyor... Bizim yandaş basın tartışmaların bir tarafını görüp diğer yanına 18 derece miyop bakarak yazılanlardan işine gelenleri sayfalarına taşıyorlar... Doğru ve Çok yönlü bilgilenmek adına, Akp nin - GSM - Gündem Saptırma Merkezinin bizleri yanıltmasına bir parça olsun engel olmak için bu konuda çıkan yazılanlardan toparladığım özetlere burada yer vermek istiyorum... AB-ABD emperyalizminin truva atı AKP'nin Haziran seçimleriyle hedeflenen 4. ve son dönemi yaklaşırken... Dış destek nasıl olurmuş diye bilmek isteyen varsa yabancı basında yer alan yazıları iyi takip etsinler. Okudukça anlayacaksınız ki; Kendi ülke çıkarlarını öne çıkaran yazılar üzerinden Laik Türkiye Cumhuriyeti temelinden oyulmaktadır. Model Türkiye diye diye son olarak "Soner Yalçın" örneğinde olduğu gibi; Türkiye'de Erdogan'in yolundan gitmeyen bir tek gazeteci birakmayacaklar bu gidişle... Türkiye'yi modele dönüştürenlerin amaclarının ne olduğunu çok ama çok iyi kavramak gerekiyor...
-
ASTROLOJİ NEDEN SAÇMALIKTIR ...
GeceKuşu şurada bir başlık gönderdi: Astroloji - Burçlar - Geleceği Öğrenin
Astroloji neden saçmalıktır Diğer pekçok alanda olduğu gibi temelde bilimsel olmayan bir konuyu bilimsel gibi göstermek, Ve bu şekilde inanılır hale getirmek o konuya güvenilirlik sağlıyor. Astroloji de bilimsel dayanak arayan ve bu dayanağı varmış gibi gösteren alanların neredeyse başında geliyor. Bu alanın temeli gök cisimlerinin üzerimizdeki etkisine dayanıyor. Peki astroloji neden saçmalıktır? 1- Çünkü astroloji Yerküre’nin evrenin merkezi olduğuna inanılan zamanlardan kalma bir inançtır ve hala daha astrolojiyle ilgili bütün hesaplamalar Güneş’in, gezegenlerin ve yılız kümelerinin Yerküre çevresinde döndüğü kabul edilerek yapılır. 2- Zodyak kuşağını oluşturan yıldız kümeleri yalnızca Yerküre’den bakılınca balık, terazi, oğlak vb. gibi görünür. Normalde bu yıldızlar küme halinde, birlikte bile bulunmazlar, birbirleriyle alakaları yoktur. Yalnızca burdan bakınca yılık yamuk şekiller oluştururlar. Üstelik bu şekiller mükemmel bir şekilde balığa ya da aslana benzemez. Örneğin Yunanlıların sentora (insan başlı at) benzettikleri yay süt kepçesi ve çaydanlığa daha çok benzer. Belki de astrologlar bunu dikkate alıp yay burcunun özellikleri arasına İngiliz usulu sütlü çayı sevmeyi eklemeliler. 3- Astrologlar Güneş’in her birinde 1 ay konuk kaldığı 12 burç olduğunu iddia eder. Ne kadar düzenli değil mi? Yılda 12 ay var ve Güneş her burç üzerinde eşit sürede kalıyor. Halbuki gerçek hiç de öyle değil. Zodyak üzerinde 13 takım yıldızı var. Yılancı adında akrep burcunun süresinden çalan 13. bir burç daha olmalıydı. Burç kuşağının sözde düzenliliği yok olacağı için astrologlar bunu görmezden geliyor. Komik bir şekilde astrologların güya Güneş akrep üzerindeyken doğduğu için akrep burcu olduklarını iddia ettiği ve “ay tipik bir akrebim, tüm özelliklerini taşıyorum” diyen safların bir kısmı akrep burcu bile değil. 4- Bir de her burcun bir yönetici gezegeni var. Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Plüton, Ay ve Güneş. Evet astrologlar Ay ve Güneş’i de mecburen gezegen gibi sayıyorlar çünkü gezegen sayısı burç sayısından az. Buna rağmen yönetici gökcisimleri yeterli gelmiyor ve boğalarla başaklar Venüs’ü paylaşmak zorunda kalıyorlar. Her iki burcun da yönetici tanrısı Venüs (Yunan mitolojisindeki Afrodit) 5- Plüton artık gezegen sayılmadığına göre akreplerin yönetici tanrısı bundan sonra Plüton(Hades) değil mi? Astrologlar bu konuda yeni bir düzenleme yapacak mı? Yayların ve akreplerin Mars’ı paylaşmasına karar verilecek mi? Peki ya bugüne kadar yapılan “Plüton Aslan burcuna girdi, iş hayatınızda yeni riskler almanın tam sırası” tarzı yorumlar hiç yapılmamış mı sayılacak? Zavallı akrepler Güneş’i konuk ettikleri sürelerini yılancı burcuyla paylaşmak zorunda olmaları yetmezmiş gibi şimdi de tanrılarını kaybettiler. 6- Gezegen konusuna devam edelim: Eski Yunanlılar astrolojiyi uydurduklarında(!) yalnızca Jüpiter’e kadar olan gezegenlerden haberdardılar. Yani Uranüs’ün kovanın, Neptün’ün de balığın gezegeni olduğunu filan söylemiyorlardı. Bunlar 1781 yılında Uranüs’ün, 1846’da Neptün’ün keşfinden sonra astrologlar tarafından eklendi. Neptün, Uranüs’ün yörüngesindeki düzensizliklerin onun ötesindeki muazzam bir kütlenin hayalet gibi dolaşıyor olmasından kaynaklanabileceğinin anlaşılması üzerine Uranüs üzerinde çekim gücü uygulayan bu hayaletin kütlesinin ve konumunun Uranüs’ün hareketlerine bakılarak tamamen matematiğin gücüyle hesaplanması sonucu bulunmuştur. (Muhteşem değil mi!? Neptün bir matematik problemiydi!) Neptün’ün bulunmasından sonra bütün gezegenlerin ismi Roma mitolojisinden geldiği için bu yeni gezegene de böyle bir ad verilmesine karar verildi. Ve sırf mavi olduğu için (bir de bilim adamlarının canı öyle istedi diye) ona deniz tanrısı neptün (Yunan mitolojisindeki Poseidon) denildi. Uyanık astrologlar da Deniz Tanrısı olsa olsa balıkların tanrısı olur dediler. Neptün değil de Minerva(Athena) adı verilseydi muhtemelen başka bir burca yamayacaklardı. 7- Plüton’un hikayesi de bunu gibi: 1930’da keşfinden sonra kamuoyuna yeni gezegene isim arandığı duyuruldu. Bir lise öğrencisinin Plüton olsun demesi üzerine talihsiz (eski) gezegenimiz ölülerin tanrısı oluverdi. 1930’dan önce doğan akreplerin hiçbirine yeraltı tanrısının etkisinde olduğu söylenmiyordu. Her şey rastgele seçilmiş bir isimden sonra başladı, Rezzan Kiraz yıllarca gözlerini aça aça “Plüton, yeraltının, ölülerin tanrısı Hadestir, çok dikkatli olun” gibi şeyler söyledi. Bakalım şimdi ne diyecek. 8- İnsanlar bu bilimsel açıklamalardan sonra genellikle “Tamam belki yıldızlar bizi etkilemiyor ama belli dönemde doğan insanlar belli özellikleri taşıyamaz mı? Benim tanıdığım tüm başaklar şöyle, tüm kovalar böyle…” derler. İnsanların burçlarının özelliklerini taşıdığı herhalde çağımızın en büyük mitlerinden biri. Üstelik bilimsel olarak çürütülmesi o kadar kolay ki! Örneğin 1988 yılında John McCall adlı bir astrolog bir röportajında insanların burçlarını tahmin etmede %80 başarı gösterdiğini iddia etti. Bunu üzerine Virginia Üniversitesin’e iddiasını test etmek için davet edildi ve 28 denekten yalnızca 8’inin burcunu bilebildi. Rastgele yapılan eşleştirmelerde de aynı sayı elde ediliyordu. Yani John McCall salladı ama tutturamadı. 9- San Francisco üniversitesindeki bir araştırmada da 28 astroloğa kendilerine verilen karakter testi sonuçlarına göre burç eşleştirmesi yapmaları söylendi. O astrologlar 83 denemede yalnızca 28 doğru sonuç aldı. Bu da yine herhalde üniversiteye sokulacak bir maymunun yapacağı rastgele eşleşmeden çıkacak sonuçla aynıydı. 10- Burç özellikleri yazılırken o kadar yuvarlak ifadeler kullanılıyor, herbir burç için o kadar çok karakter özelliği yazılıyor ki tutmaması imkansız. Dikkat edersiniz burçların özellikler aslında birbirine benziyor. Örneğin duygusallık belirgin özelliklerinden biri olmayan bir burca “aslında içten içe duygusaldırlar” diye yazıp bu burca mensup duygusal insanları da ikna edebiliyorlar. İnsanlar zaten birkaç özellik tuttuktan sonra diğerlerine kendilerini inandırmaya başlıyorlar. Üstelik burç özellikleri genellikle insanların sahip olmak istedikleri özellikler olduğu için herkes burcunu çok seviyor ve gerçek olmasını istiyor. Yani nerdeyse bütün burçlar yaratıcı, zeki ve özgür ruhlu. Aslında dangalağın teki de olsa kimse “yok ben o özellikleri taşımıyorum” demiyor, “meğersem ben yaratıcıymışım” diyorlar. 11- Astrolojinin temelinde evrenin ve dünyanın değişmez ve mükemmel olduğu görüşü vardır. Bu yüzden astrolojiyi ortaya atanlar muhtemelen zodyak üzerindeki takım yıldızların ezeli ve ebedi olarak o şekilde dizildiğine inanıyorlardı. Fakat dünyanın hareketine bağlı olarak yıldızların gökyüzündeki konumları yüzyıllar içinde yavaşça değişmektedir. Bu kısa vadede burçların tarihlerinde kaymaya neden olurken uzun vadede zodyak (Güneşin üstlerinde geziyormuş gibi göründüğü takım yıldızlar kuşağı) üzerindeki burçların başka takım yıldızlarla (ör: orion, ejderha, kuğu…) yer değiştirmesine neden olmaktadır. İlk insanlar bambaşka bir gökyüzünün altında yaşıyorlardı ve onların burçları farklıydı. 12- Bazen burcunun özellikleriyle ne kadar zorlarsanız zorlayın bağdaştırılamayan insanlar da çıkıyor ama astolojide çareler tükenmez: burcunun özelliklerini taşımıyor musun? Demek ki yükselenin seni etkiliyor! Bu durumda şöyle bir şey oluyor: zaten 12 burç var bir de herkesin yükseleniyle birlikte 2 burcu oluyor yani burç özelliklerinin tutma olasılığı 6’da 1’e kadar çıkıyor. Yükseleniniz de tutmadıysa üzülmeyin sakın, kesin doğumunuz sırasında gezegenlerin oluşturduğu (yalnızca astrologların anlayabileceği) açılar size farklı karakter özellikleri kazandırmıştır, astroloji peşinizi bırakmayacaktır. -
Sayın Ahmet Ay; Yazdıklarınızı okuduktan sonra daha öncesinde orduyla ilgili bu kadar hassas mıydınız diye merakımı gidermek için Forumda başlık ve iletilerinizde tarama yaptırdım ve şöyle bir şeyle karşılaştım... Öncesinde Sayın Bülent Arınçın orduyla ilgili o malum konuşması üzerine forumda başlık açma ihiyacı duymamışsınız... Sayın Bülent Arınç orduyla ilgili o malum konuşması üzerine "Askeri böyle “tahkir etmek” (dolayısıyla tahrik etmek) nereden icab etti ki? diye bir soruyu gündeme getirmezken neden şimdi sayın Batumun bu konuşmasına bu kadar hassas davrandığınızı anlamak istiyorum..., Öyle sanıyorum ki, bu yazınızı okuyanlar ve sizi takip eden forumdaşlar size yönlendirdiğim bu soru üzerine bu farklı tutumunuzun nedenini benim gibi merak edeceklerdir... Saygılarımla ...
-
Sevgili 'FUZULİ'; Koyulaştırdığım bölümdeki cümleniz yarım kalmış... Yazının devamında yanıtını aradım ama bulamadım.... Yıkmalı evet, peki sonrasında... Sizin kul hakkı olarak ele aldığınızı, Sosyal,siyasi ve ideolejik literatürün diliyle ele alıp, "Üretim sonucunda ortaya çıkan değerlerin eşit ve hakça bölüşümü" olarak değerlendirirsek eğer... Haklı olarak ifade ettiğiniz bu 'Kapitalist' sistemin izin vermediği ve veremeyeceği, Gelirin ve üretimin eşit, hakça ve kul hakkına göz diken bu 'Kapitalist' sistem yerine; Hangi sistemi koyarak çözüme ulaşabileceğimizi önerdiğinizi kavramak isterim... Benim kişisel bakış açım, üretim araçlarının mülkiyetinin bir kişi yada zümrenin elinde tutulduğu sürece, Sistemin adı her ne olursa olsun çözüm üretmeyeceği ve üretemeyeceği yönünde... Sevgilerimle
-
Senin samimiyetinden şüphe duymamak ne mümkün sevgili demir efe, bende bunu samimiyetle ifade ediyorum... Görüldüğü gibi ister istemz samimi olduğumuzu bir kez daha ifade etmemiz gerekiyor bu sanal alemde... Benimde son satırımda yatığım gibi... Yüz yüze görüşmek gibi olmuyor... Yanıtında açıklamalarını okurken iki şey dikkatimi çekti... Kurana inanmakla, kuranın tanrıdan geldiğine inanmanın aynı çerçevede yanıtlanacak bir şey olduğunu kabul etmemiz mümkün... Ama tanrının var olup olmadığı aynı şey değil diye düşünüyorum... Burada aramızda ufak tefek nüans farklılıkları olabileceğini göz ardı etmeden aynı şeyleri düşündüğümüzü söylemem mümkün... O nedenle bu konuda temelde bir tartışma yapmayacağımızı bildiğim için varlık yokluk konusunda derine inecek bir şeylerden söz etmek yanlış olur... Ancak sen yanıtı vermişsin Yok kanıtlanamaz. diye. Ben buna varlığının kanıtlanabilmesi için önce varsayımlar yaratıp ardından bu varsayımları kanıt gibi sunmanın da anlamsız olacağını ifade etmek istiyorum...Tıpkı insan yaşamına evde olmayan uyuşturucuyu varsayım bir kanıt olarak kullanarak müdahele eden polisler gibi; ne yazıkki, teist kavramları kanıtlamaya çalışanlarda dogmaları kullanarak aynı yöntemleri uyguluyorlar... Bu arada Kuranın allah katından gelip gelmediği "Yok kanıtlanamaz." gerçeğinden ayrı olarak, çok rahatlıkla anlaşılabilecek bir şey olduğu için ve sadece basit olarak öne sürülen iddiaların kaynağına ve kaynağın yine kendisini şahit olarak göstermesine bakarak bile bir şeylerin ters gittiğini kavramak mümkün... Mesele inanç olduğu için kim kendini ne şekilde inandırmak isterse ona yapılabilecek bir şey olmadığına göre tartışmanın da bir anlamı olmadığını belirtmek lazım... Tabii ki, sırf inandığı için kendini ayrıcalıklı görenlerin dayatmaları olmadı sürece... Yazını okuyunca sanki karşımdaymışsın gibi işin teorisi ve felsefine dalmadan, bir sohbet havasında bunları ifade etmek istedim... Sevgilerimle
-
... 'Sonunda adalet kazanacak!' Ön not: Bu söyleşi 9 Şubat 2011 tarihli duruşma öncesinde yapılmış ve yayınlanmıştır Türkiye’deki tüm televizyon kanalları 1998 yılının 9 Temmuz günü öğle saatlerinde yayınlarını keserek bir son dakika gelişmesini izleyicilerine duyurdu. Kentin simge mekânlarından Mısır Çarşısı’nda bir patlama meydana gelmiş, olayda yedi kişi ölmüş, 127 kişi yaralanmıştı. Sosyolog, yazar, feminist ve barış hareketi aktivisti Pınar Selek, gezmeyi çok sevdiği bu çarşıda bir patlama olduğunu her yurttaş gibi medyadan öğrendi. Ama olayın ardından birkaç gün geçmişti ki bir şey daha öğrendi: Çarşıyı bombaladığını! Onun yaşamını alt üst edecek kabus senaryosu işlemeye başlamıştı. Selek çarşıya bomba koymakla suçlanarak 2,5 yıl cezaevinde kaldı, işkence gördü. Patlamanın bomba olup olmadığının bile belirlenememesine, olmadığı yönündeki onca bilirkişi raporuna, yerel mahkemelerin beraat kararlarına rağmen Selek için bu senaryo senelerce sürdürülmek istendi. Dile kolay, ondan fazla sene! Yıl, 2011 ve bu çaba hala devam ediyor. Yargıtay son olarak Selek’in ömür boyu ağırlaştırılmış hapse mahkûm edilmesi gerektiği yönünde karar verdi. Selek 9 Şubat’ta İstanbul’da tekrar yargılanmaya başlanacak. Bu duruşma, yalnızca Selek’in uğradığı adaletsizlikle ilgili değil. Türkiye’de insan hakları ve demokrasi açısından da bir sınav olacak. Selek’le PEN Almanya şubesinin davetlisi olarak bir süredir bulunduğu Berlin’de kısa süre önce buluşup gerçekleştirilen söyleşi: Söyleşi:Mahmut Hamsici