alamet-i farika tarafından postalanan herşey
-
ırkçılık veya ogün öyle desinler,bugün böyle desinler
ama ya artık bu kadar da kör gözüm parmağına bi olaya da izin verin kızsın insanlar... bu türüt bi kaç hafta öncesine kadar baanu alkan'la program program dolaşmıyor muydu allaseniz? bi de ayrıca kim bu türüt?meçli saçlı ,obur,obez,kanemici... bu tip adamları hepimiz biliyoruz, kasetleri çıkamaya yakın yada çıktığında dikkat çekebilecek her türlü saçmalığı yapmaya müsait, edep izan fakiri adamlardır. Lemancıların dediği gibi faşistlerin bile kalitesi düştü artık.... kasetim satsın diye kendini satabilecek adamlardır bunlar, şaaair(!)lerini de buna alet etmişlerdir... sebep ne olursa olsun kesinlikle sınırı aşmışlardır, kötü niyetlidirler...
-
Sivil Anayasa Hakkında ne düşünüyorsunuz.
Bu Anayasa’da özellikle bir önceki döneme ve 1961 Anayasasına bir tepki niteliği vardır. Hele insan hakları ve özgürlükleri ile ilgili hükümlerinde büyük eksiklikler ve aksaklıklar bulunduğu bu özelliğinin bir sonucu olduğu ilk elden belirtmelidir. Gene ilk ve orta dereceli okullarda zorunlu din dersleri hükmü, iyi niyetle konulmuş olsa bile laiklik ilkesiyle asla bağdaşmamakta ve bu bakımdan Anayasal sistemi tam anlamıyla bozmaktadır (Mumcu, 1996:183). 1982 Anayasasının bu konulara yaklaşım biçimi 1961 anayasası ile karşılaştırıldığında, çok net bir şekilde zıttır. Bir kere daha Başlangıç bölümünden anlaşıldığı gibi anayasaya ve yapıcılarına göre en yüce değer birey değil, özgürlük ve demokrasi hiç değil, “Devlet ve Türk Milli Menfaatleri”dir. Anayasanın istediği ve koruduğu demokrasi ve hukuk devleti de, bu anayasada gösterilen demokrasi ve hukuk devletidir. Yani bu kavramların evrenselliği yadsınmış, bunlar millileştirilmiştir (Tanör, 1997: 47). yukarıdaki alıntıları şiar olarak alırsak ve kişisel hak ve özgürlüklerin 1961 anayasasında daha sağlam temelli olarak işlendiğini düşünürsek sizin de katılmamanın imkansız olduğu son cümlenizden hareketle; bizler daha sağlam ve her 10 yılda bir değişmeyecek bi anayasa için bi darbe daha mı geçirmeliyiz? yoksa rap rap raptiye zaptiye'nin kafamıza bi anayasa kitabı fırlatması mıdır son çözüm? unutulmamaması gereken şudur ki her iki anayasa da dönemin şartlarına binayen oluşturulmuş geçici kanunlardır ve değiştirilmeleri gereklidir. kaldı ki şimdi bunu tartışıyoruz ama : siyasi hafızanın çok zayıf olduğu, uzun vadeli programların bulunmadığı, siyasetin günlük aktüalite içinde sürdürüldüğü ülkemizde yeni bir anayasa fikrinin ne kadar gerçekçi olacağı gibi çok daha büyük bi sorun vardır önümüzde....bunun yanında bence asıl sorun anayasa değil anayasanın yorumlanmasıdır ki isviçrede yaşasak bile biz nalıncı keseri sahibi bi halk olarak en özgürlükçü anayasayaı bile kendimize oyarız.(bknz. anayasa mahkemesi kararları...) İçerik için tartışmak için bence çok erken zira hepimiz RTE'yi değişken ve değişim yanlısı(!?!) karakteri ile tanıyoruz. belki de ummadığımız bi taslakla gelirler. ne dersiniz? siyaset felsefesi,devletçilik ve sosyalizmin derin girdaplarına bu güselim pazar günü koşar adım girmenin hiç manası yoktur bence saygı,hürmet, vs.
-
asiyenasılkurtulur
saolasın valla billa... herkesi küstürdüm sanırsam... -ver elini çekerek -ben sana küserek... neyse...
-
Sivil Anayasa Hakkında ne düşünüyorsunuz.
Terör, kaos ve darbe ortamında tepki olarak yazılan 1982 Anayasası artık sırıtıyor. Savunulamayacak yanları var. Özgürlükleri genişletici sivil bir anayasa yapılması artık bir zarurettir.. Temsil misal Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu HSYK kararlarına karşı yargı yolu kapalı. Bir hâkim idam kararı verebiliyor; ama kendisi hakkındaki HSYK kararına itiraz edemiyor, dava açamıyor 1924'ten beri ilk kez, seçimle oluşmuş yasama meclisini fesheden bir askeri darbe yönetiminin yarattığı olağanüstü koşullarda yeni anayasa hazırlanmayacak, tartışılmayacak, oylanmayacak. Bu bakımdan, 1960 darbesinin açtığı, meşruiyetini esas olarak askeri darbeden alan anayasal düzen dönemi simgesel olarak kapanacak. 1961 Anayasası, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin milletten aldığı yetkiyle yönetime el koyması ilkesine bir tür anayasal meşruiyet kazandırmıştı. Aralarında büyük içerik farkları olmasına rağmen, 1961 ve 1982 Anayasaları, yönetime anayasadışı yollardan el koyup, anayasayı yürürlükten kaldırmış bir gücün damgasını taşıyorlardı. Türkiye'de ceza kanunları, "cebir ve şiddet" kullanarak yürürlükteki anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya, bunun yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenlere, var olan en ağır cezanın verilmesini öngördü. İdamın kaldırılmasından sonra, bu suçun cezası bugün ağırlaştırılmış müebbet hapis. 1982 Anayasası'nın geçici 15. maddesinin getirdiği dokunulmazlık, her şeyden önce, Milli Güvenlik Konseyi üyesi olan komutanların 12 Eylül 1980 sabahı işledikleri bu ağır suçtan haklarında sonradan dava açılmasını engellemek için konuldu. Bu dokunulmazlık, bu Konseyin yetkilendirdiği hükümetlerin ve atadığı Danışma Meclisi'nin her türlü karar ve tasarruflarını, bu kararları alan, tasarrufta bulunan ve uygulayanları da kapsıyor. Bu suçu işleyenler, özellikle 1980 sonrasında yaptıklarının cezai müeyyidelerini de gayet iyi bildikleri için, demokratik rejim için bir yüzkarası olan bu geçici 15. maddeyi anayasaya yerleştirdiler. yukarıdaki satırların ışığında Şöyle de bi durum var ki şimdiye kadar bu ülkede nasıl yaşamak istediğimiz bize sorulmadığından hepimiz sudan çıkmış balık gibi Anayasa Tartışmalarının orta yerine düşüvermişizdir. değişen 2 anayasadan sonra ilk defa gerçek usulüne uygun(!) anayasa oluşturulması gündemdedir sıfat bulma özürlü medyamız ''sivil'' deyip çıkmıştır ki biz başımızda rütbeliler olmadan çişe gitmeye alışkın değilizdir... burda yapılan diğer ve en önemli yanlışlardan biri de yeni anayasanın yorgan altında adeta bi ayıp işleniyor gibi gizli gizli hazırlanmasıdır ki bence hiç doğru değil. Anayasa halkın malıdır. Akp S.D. ve T.Ö. den sonra en büyük çoğunlukla eline geçen bu popülizm fırsatını yanlış değerlendirmektedir. çok yoruldum ben örtmenim... öğleden sonra devam etsem?
-
Turkish-Media forum ayrıcalığı...
yahu bayılırım böyle demogojiye, laf üstüne laf söylemeye, hemen de gaza gelirim, lakin gidip kaşlarımı aldırmam lazım,sanal arkadaşlarım bilir beceremem ben böyle maharet gerektiren şeyleri... neyse ne daha da neden yazıyorum anlamadım, sen fazla girme zaten gerçek hayatta gördüğün halüsünasyonların kıskanmasın...
-
Turkish-Media forum ayrıcalığı...
ah ki bunu marihuana eşliğinde söylüyorsanız, tebrikler... neden ki insanın aklına geliveriyor işte madem sizi tatmin etmiyor, ne işiniz var burda kuzum?
-
Haydi Forum Kullanıcı Kurallarını revize edelim...
aslına bakarsanız tam da bu konuda düşünüyordum bi kaç gündür... mesela bi başlık gözüme takıldı geçen gün ''*****.lı anime'' acep ne ola ki diye epey bi düşündüm sonra h-a-y-v-a-n-l-ı anime olabileceği geldi aklıma... illa da yıldız koyucam diyorsanız da otomatiğe bağlamadan yapmanın bi yolu yok mu bunu? saygı, hürmet...
-
sence bekaret önemli mi?, erkekler için çok tuzak bi soru .kıvırın.
e işte o soğan zarı uğruna binlerce insan(kadın erkek çoluk çocuk) canından oluyorsa senin 3 kuruşluk kariyerinden önemli tabiii...(senin derken erkek neslini kast ettim yannış annamayın reca edicem...) neyse tabi işin trajik tarafı bu yoksa ben bu mevzuuyu şu şekilde kapatmanın en mantıklısı olacağını düşünüyorum... kime ne ?
-
sence bekaret önemli mi?, erkekler için çok tuzak bi soru .kıvırın.
yahu Taunus beycim (eğer bey olduğunuz doğruysa) ben seni daha önce nası fark etmemişim yahu... Süper bi insanmışsın sen... Hatta mümkünse sizi çok sevdim amca,baba diyebilir miyim? Ben böyle bi uslup okumayalı yıllar olduydu yahu... gerçi az daha çalışmanız lazım; hararetle ekşi sözlük okumaya devam... Neyse, benim çok sevdiğim konuşmaya doyamadığım bi konudur ki bekaret yeri geldiğinde oldukça da eğlenceli olabiliyor (bknz. bekaretle ilgili diğer başlıklar...) çok da güsel özetlemişsiniz valla durum aynı anlattığınız gibidir lakin bendeniz de (Taylancım Bey Abinin deyimi ile) olaya bir de kale arkası kamerasından bakmak istiyorum... Dediğiniz gibi evet aynen öyle; saplantılı halde yüceltilmiş o bi kaç damla kan, kadınların üstün erkek ırkı karşısında kullanabildekleri yegane kozdur ki tepe tepe,hakkını vere vere kullanırızdır, hatta oh,canıma deysindir. Çünkü beyin Çarkları tamamen ters yönde çalışan bu iki cins ne acaiptir ki cinsellik anlamında birbirine muhtaçtır. Homoseksuel ilişkilerde bile aynı durum söz konusudur ki çiftlerden biri erkek diğeri kadın rolündedir (genelde...) Bu da şunu gösterir ki Adem babanızın mahvına sebep olan Havva annemiz sayesinde,nasıl siz,dedeleriniz ve torunlarınız bünyesinde ''adem elması'' denen kıkırdaktan mütevellit lokmayı taşıyor ve her yutkunduğunuzda o kötü günü hatırlıyorsanız bizlerde taşıdığımız o zarla kendi cinsimizi taltif ediyoruz.... Şimdi siz kadın olsanız ve elinizde Kral Faruk ya da Brad Pitt yada NotrDamme'ın kamburunu dize getirecek bi güç olsa bunu kullanmayıp ne yapardınız kuzum? Ayrıntılı bilgi için Bknz. tek tük başlıklarımdan biri olan''çok komik ve gerçek nedenler'' Satırlarıma Yüce insan kibariyenin çok sevdiğim bi cümlesiyle son veriyorum. ''Layf iz Layf...'' Allah hepinize akıl fikir bana da az para versin...amin...
-
Selamün aleyküm
alamet-i farika şurada cevap verdi: alegria başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalımbi kerem tülün memleketimizden km.lerce uzakta alplerde dağlar kızı heidi olarak iş güç yapmaktadır. Gıyabında konuşmak gibi olmasın ama kendisi pek bi güsel,Bağdatlı genlerine sahip ceylan gözlü bi şahsiyettir. Eminim şimdi etrafı sarışın cillop gibi isviçreli abilerle kaplıdır. Ve muhtemelen muayyen yerlerinde kelebekler uçuşuyordur, eminim ki çok mesuttur...ehue... Neyse sorunuz varsa aliim... zira kendisi tarafıma el verip gitmiştir...
-
En Beğendiğiniz Film Replikleri
benim bi kaç tane var ... en eskisinden başlıcam... filmin adını hatırlamıyorum. sonunda kötü adamla iyi polis karşı karşıya kalırlar. kötü adamın elinde iyi polise doğrultulmuş bi tabanca vardır. ve şöyle der. ''iyiler ve kötüler cehennemde karşılaşacaklardır,willim sheakspeare...'' sözünü tamamladığında iyi polis paçasında sakladığı küçük bıçağı çeker ve kötü adamın alnına doğru fırlatır. kötü adam ölüı, yere düşer. iyi polis yanına yaklaşır. tepesinde dikilerek şunu der. ''asta la vista bebek, arnold shwartzeneger...'' sonra gırgrıye de perran kutman ile adile naşit pencereden pencereye kavga ederken: a.naşit:biz bi kerem akiki ispanyol çinganesiyiz... p.kutman: adi ordan sende capon çingaanesi bi de gülen gözlerde şener şenin söylediği şarkıdır ki ben hala kendimi koltuktan aşşa atarım gülerken: -seviyorum,veriyor musun? -ağlıyorum,veriyor musun? ehuehueheu.... daha bi ton var da, bendeniz balık hafızasına sahip olduğumdan... hatırlarsam dönerim bi ara...
-
Batı Yakasının Hikayesi
ya ben o gün akşam annemi aradım, anne kız dedim açsana trt2'yi Batı Yakasının Hikayesi var dedim... verdiği tepkiyi yazınca bu filmin ailemizdeki yerini anlayacaksını sanırım... ''ayyyy.... vallaha mı?'' -çötönk... (bu çötönk sesi telefonun suratıma kapandığında çıkardığı sestir...) Saygılar...
-
asiyenasılkurtulur
figgarocum... sanırsam taylan bey abi yerine kankam insanı alegria hamfendünün yazısına cewap yazmışınız... emme yine de pek merci bien, düşündükleriniz için...
-
Batı Yakasının Hikayesi
meraklısına: tam da şu anda trt2'de oynuyo...
-
lise hayatınız nasıl geçti?
benim lise hayatım berbat geçti üstünüze afiyet, şöyle ki ben ilkokuldan sonra anadolu lisesini kazandım büyük bi başarı göstererek ... bizim zamanımızda anadolu liseleri 7 yıl okunuyordu ortaokul+lise. 7 sene boyunca muhteşem,eziyet verici,intihara sürükleyici,çok eğlenceli,çok trajik bi ton gün yaşadım. Gerçi bi daha ister misin deseler heralde olur derdim lakin o yaşlar çok feci oluyor yahu, hele ki benim gibi az biraz silik bi tipseniz daha da bi eziyet. Hormonlarınız durmaz, suratınız sivilceden görünmez, etrafınızdaki herkesde acımasız bi şekilcilik vardır. Bi çocuğa aşıktım ben misal, bana senin suratın krater gibi demişti, hiç unutamadım, hala gözlerim dolar hatırladıkça,şimdi de doldu mesela... Sonra bi türlü genç miyim çocuk muyum karar veremediğim yıllar, öpüşmek için bi yaş sınırı olduğunu düşünüp durdum; 19 yaşına kadar beklemem gerekti sırf bu yüzden...Cahiliye devri işte... Hayatımı kabusa çeviren Garson boy terimi ki bir daha asla ait olmak istemeyeceğim ölçüler, boyum uzun ama kollarım kısa, belim dar ama göğüslerim 15 günde bir, 1 beden büyüyor. Yani 1 kez giydiğim gömleği ertesi hafta giyemiyorum. Giysem de o ne biçim bi zevksizlik bilader havuç pantalon, göğsünün altından çıkan yüksek bel; paçalara doğru daralır. T-Shirt içeri sokulur, reebok ayakkabıların dilleri dışarı çıkarılır. ah ki ah...seferi yıllar... Sonra Manisalı çocuklar, okula gelen elleri coplu polisler,siyah polis dolmuşu,okulun arkasındaki çöp tenekesinde yakılan dergiler,hapisteyken göğüs uçlarına elektrik verilen çocuklar, çıkınca zatürre olan kızlar,küfürler,tekrar aşk,tekrar hayal kırıklığı,sonra ünv. sınavı. Sanki anadolu lisesindeki herkes Tıp Fakültesinde okumak zorundaymış gibi beklentiler.... Ah ki ah Sarhoş yıllar... yaw nerden başladım ben bu yazıya... Gidip bi kenarda ağlayıp geleyim ben,müsaadenizle... Allah hepinize akıl fikir, bana da platonik bi aşk versin... amin...
-
DEMOKRASİ
Walla marcusçum şekerim ben 30 yaşına geldim hala bişey anlamış değilim... Naçizane düşüncem şudur ki: Bence demokrasi bu alemin en büyük nalıncı keseridir. Her eline alan kendine yontar. Tartışmamıza yurt dışından katılan arkadaşlar için yukardaki cümlenin açıklaması şudur : 1.Yaşlıyım, 30'a geldim. 2.Bildiğim tek yönetim şekli monarşidir. 3.Oy vermem vereni de sevmem. Bu demokrasi denen nanenin belki ülkem dışındaki varyasyonları daha şirindir, hatta belki bazı bazı pratikte işleyenebileni bile vardır amma ben bu coğrafyadakinin pek hoş bişey olduğuna inanmıyorum, eğer demokrasi buysa ben abdullah gül'ün kral, deniz baykal'ın de soytarı olduğu, monarşik bi yönetim biçimini arzuluyorum, hatta mümkünse paşalardan birinin vezir-i azam olmasını ve rte.yi falakaya yatırıp bütün yorgun demokratların öcünü almasını,Cumhuriyet mitingine katılmış kişlerin tek tek tespit edilip taksim,ulus ve gündoğdu meydanlarında sallandırılmasını, sonradan bi daha yapıyolar mı bakılmasını istiyorum yüksek müsadenizle... Saygıdır hürmettir ki müst-e hakkınızdır... allah hepinize akıl fikir bana da nevresimlerimi yıkama gücü versin. amin...
-
Bu Siteyi İlk Nasıl Keşfettiniz? :)
şimdi şöle oldu sayın okur, antalyanın pastırma sıcağına yeni duhul etmiş işsiz güçsüz bi evhanımıyken ben, (eve buzdolabı almadan önce internet bağlatmış pek sayın kocamın da hakkını yemeden) seda sayan ve siz hatırlamazsınız esra ceyhan henüz ceza hakimi iken, TV denen şey bünyemde ifrazat yapmıştı. ben de o da ekran bu da ekran diyip attım kendimi bilgisayar başına. O yıllarda internete girebilmek için bi kaç kabloyu birbirine değdirip kıvılcım çıkartmak akabinde kekliği düz ovada avlarlar türküsünü söylerken aynı anda bilgisayar kablolarını birbirine bağlayıp azami 9 mt.lik bi zincir oluşturmak gerekiyordu, sene 1954. neyse ne, adı bende saklı bi türkü ismi yazdımdı ben hz.google'ın hanesine, bu linke yönlendirdi beni... sonrasını zaten biliyosunuz... ama ben bunu neden anlattım bilmiyorum...
-
Selamün aleyküm
alamet-i farika şurada cevap verdi: alegria başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalımyıllardır anlatır dururum gel şu foruma diye, hatun canı sıkılınca gelecekmiş meğer... yannız uyarmadı demeyin yarenler; az biraz kaçak pisikolok, az biraz kaçak sosyolok, az biraz da kaçak melankoliktir kendisi... ehi...
-
asiyenasılkurtulur
amanın... ben ki nazan isminin narsist teriminden türediğinin en güzel kanıtıyımdır, kendim yazsam ancak bunu yazardım, pek bi müteşekkirim, bunlar ne güsel laflar taylancım bey abi... ayrıca o sizin güzelliğinizdir diyerek bozacı ve şıracı konulu nefiz atasözümüzü de yad etmek isterim... allah eksikliğinizi göstermesin.... etkisinden bir haftadır kurtulamadığım retro şeysi icabı: sıradaki şarkı tüm güney afrikalılar,ege ünv. hastanesi onkoloji ana bilimdalı, taylan abi ve sevenleri için gelsin: mori kante- yeke yeke gülmeyin ben bunu da ezbere biliorum...
-
asiyenasılkurtulur
Şimdi şöyle oldu yoldaşlar, Ben dün gece 3 adet hatun ile beraber Antalyanın Ecnebi müzik yapan tükkanlarından birine gittim ki yaş olarak 3. sıradaydım, genç sayılırdım yani.( bu cümlenin önemini ilerleyen satırlarda anlayacaksınız...) Girince dedim ki tamam burası güsel yer, gençliğimi hatırlatır, 80’ler-90’lar, geçtik oturduk koltuklara, sonra saat 23:00 civarı böyle yerlerin geleneği bize yaslanmak için yüksek bi masa gösterdiler,itaat ettik garson abiye,geçtik gösterdiği yere... Tesadüfen tanıştığımız çalgıcıların hem çalıp hem söyleyebilen ekip başına dedim ki,’’siz çıkmadan bizim bi şarkı isteğimiz olacak, bi bakıverin, eğer çalamayacaksanız; değiştirelim güzelim şarkı zayi olmasın’’ dedim. Yazmıştım bi peçeteye gösterdim, (ki cenazemde çalınası türküler listesine ekledim ben bu güzel türküyü ilgilenenlere duyurulur) Neyse ‘kırmızı buğday’ bas ve elektro gitarla çalınabilen bi şarkı değil dedi bana abi... sanırım bıyık altından gülüyordu, bak şimdi daha net hatırlıyorum... Yazdık işte bi şarkı ‘seninle ya da sensiz’ sever idim gençken, baktım hala seviyormuşum. Sonra birden tanıdık bi sima gördüm gibi geldi, netekim yanılmadığımı aynı şarkıya eşlik edişinden anladım ki kendisi, neredeyse forum üyelerinin 2/3’üne kelime kelime övgüler yağdırıp bendenizi ıslak kedi yavrusu gibi görmezden gelip yetim bırakmış olan Taylancım Bey idi. Neyse dedim, ben de kendisine kafi derecede ayıp etmiş bi şahsiyet olarak, ‘’nerdesin kız sen? Arıcam diyosun aramıyosun...’’ konu başlıklı fırçayı da göze alarak, yanına süzüldüm. Bi müddet masadakilerin bize manasız gözlerle bakmasını sağlayacak ama ikimizin çok eğlendiği ‘tanışabilir miyiz?’ geyiğinden ve akabinde paşa paşa fırçamı yedikten sonra kendimi genç hissettiğim kızlar masasına geri döndüm. Sonra ne mi oldu? Şu oldu: Birden çalgıcı abiler ‘Laura Brannighan’ adlı ablanın ‘Self-Control’ isimli şarkısını çalmaya başladılar ve ben şarkının ortalarında yarenim insan Tülün’ün uyarısıyla kendime geldim: -‘Kızım şarkıyı ezbere bildiğini belli etmesene?’ Hayıııııııııııırrrrrrrrr.!!!!!!!! Şarkının bitmesine bi kaç kuple kalmıştı ve bişeyler yapmak için artık çok geç kalmıştım... Hahaaaaaaaahyyyyyyyyyırrrr.... Evet ben..!!! ooo-ooo-ooo-ooo- you take my self you take my self control... Artık olan olmuştu,tüm boyanmama,süslenmeme rağmen 80’ler ve 90’lar da ilk gençliğimi yaşadığım ve retro suyuyla vaftiz edildiğim ortaya çıkmıştı... Yenilmedim,kendi kendime bi sonraki parçaya şartlar ne olursa olsun eşlik etmek için söz verdim. Alkolün etkisi mi yoksa benim balık hafızam mı emin değilim, şimdi sadece bi sıfat tamlaması hatırlıyorum şöyle bişeydi sanırım’eski köprünün altında’... Yahu 70 ve 80 yılları arasında doğmuş ve bu şarkıyı bilen biri varsa elime mum diksin... Bilmiyorum , bilmiyorum... Koşarak Taylancım bey’in masasına duhul oldum yine, dedim ben self control’ü ezbere biliyorum, içime su serpen bi açıklaması oldu kendisinin: ‘’üzülme, dönemin şartları bunu gerektiriyordu, hepimiz biliyoruz !’’ dedi sağolsun. Ama dedim ‘’daha bitmedi, akabinde çalan şarkıyı bilmiyorum...’’ ah ki yarenler kendisi yüreğime kara saplı bi bıçak saplayarak şu cümleyi zerk eyledi beynime : ‘’ben nakaratını biliyorum...’’ Bu sabah anladım ki ben artık yaşlıyım... Ooo-ooo-ooo-ooo You take my self-control... Bitti, şimdilik...
-
Türkiye'de Türkçe Sözlü Rock Müzik Sorunsalı üzerine bir deneme...
Şimdi şöyle oldu yoldaşlar, Ben dün gece 3 adet hatun ile beraber Antalyanın Ecnebi müzik yapan tükkanlarından birine gittim ki yaş olarak 3. sıradaydım, genç sayılırdım yani.( bu cümlenin önemini ilerleyen satırlarda anlayacaksınız...) Girince dedim ki tamam burası güsel yer, gençliğimi hatırlatır, 80’ler-90’lar, geçtik oturduk koltuklara, sonra saat 23:00 civarı böyle yerlerin geleneği bize yaslanmak için yüksek bi masa gösterdiler,itaat ettik garson abiye,geçtik gösterdiği yere... Tesadüfen tanıştığımız çalgıcıların hem çalıp hem söyleyebilen ekip başına dedim ki,’’siz çıkmadan bizim bi şarkı isteğimiz olacak, bi bakıverin, eğer çalamayacaksanız; değiştirelim güzelim şarkı zayi olmasın’’ dedim. Yazmıştım bi peçeteye gösterdim, (ki cenazemde çalınası türküler listesine ekledim ben bu güzel türküyü ilgilenenlere duyurulur) Neyse ‘kırmızı buğday’ bas ve elektro gitarla çalınabilen bi şarkı değil dedi bana abi... sanırım bıyık altından gülüyordu, bak şimdi daha net hatırlıyorum... Yazdık işte bi şarkı ‘seninle ya da sensiz’ sever idim gençken, baktım hala seviyormuşum. Sonra birden tanıdık bi sima gördüm gibi geldi, netekim yanılmadığımı aynı şarkıya eşlik edişinden anladım ki kendisi, neredeyse forum üyelerinin 2/3’üne kelime kelime övgüler yağdırıp bendenizi ıslak kedi yavrusu gibi görmezden gelip yetim bırakmış olan Taylancım Bey idi. Neyse dedim, ben de kendisine kafi derecede ayıp etmiş bi şahsiyet olarak, ‘’nerdesin kız sen? Arıcam diyosun aramıyosun...’’ konu başlıklı fırçayı da göze alarak, yanına süzüldüm. Bi müddet masadakilerin bize manasız gözlerle bakmasını sağlayacak ama ikimizin çok eğlendiği ‘tanışabilir miyiz?’ geyiğinden ve akabinde paşa paşa fırçamı yedikten sonra kendimi genç hissettiğim kızlar masasına geri döndüm. Sonra ne mi oldu? Şu oldu: Birden çalgıcı abiler ‘Laura Brannighan’ adlı ablanın ‘Self-Control’ isimli şarkısını çalmaya başladılar ve ben şarkının ortalarında yarenim insan Tülün’ün uyarısıyla kendime geldim: -‘Kızım şarkıyı ezbere bildiğini belli etmesene?’ Hayıııııııııııırrrrrrrrr.!!!!!!!! Şarkının bitmesine bi kaç kuple kalmıştı ve bişeyler yapmak için artık çok geç kalmıştım... Hahaaaaaaaahyyyyyyyyyırrrr.... Evet ben..!!! ooo-ooo-ooo-ooo- you take my self you take my self control... Artık olan olmuştu,tüm boyanmama,süslenmeme rağmen 80’ler ve 90’lar da ilk gençliğimi yaşadığım ve retro suyuyla vaftiz edildiğim ortaya çıkmıştı... Yenilmedim,kendi kendime bi sonraki parçaya şartlar ne olursa olsun eşlik etmek için söz verdim. Alkolün etkisi mi yoksa benim balık hafızam mı emin değilim, şimdi sadece bi sıfat tamlaması hatırlıyorum şöyle bişeydi sanırım’eski köprünün altında’... Yahu 70 ve 80 yılları arasında doğmuş ve bu şarkıyı bilen biri varsa elime mum diksin... Bilmiyorum , bilmiyorum... Koşarak Taylancım bey’in masasına duhul oldum yine, dedim ben self control’ü ezbere biliyorum, içime su serpen bi açıklaması oldu kendisinin: ‘’üzülme, dönemin şartları bunu gerektiriyordu, hepimiz biliyoruz !’’ dedi sağolsun. Ama dedim ‘’daha bitmedi, akabinde çalan şarkıyı bilmiyorum...’’ ah ki yarenler kendisi yüreğime kara saplı bi bıçak saplayarak şu cümleyi zerk eyledi beynime : ‘’ben nakaratını biliyorum...’’ Bu sabah anladım ki ben artık yaşlıyım... Ooo-ooo-ooo-ooo You take my self-control... Bitti, şimdilik...
-
İşte Halk Muhtırası
anlatamıyorum galiba... ben mevcut hükümet yanlısı değilim... rica ederim bu tip bi ajitasyonun içinbe çekmeye çalışmayın beni... anlamak istemeyip hala da üzerine düştüğünüz vatan millet sakarya edebiyatı artık günümüz siyasi söyleminin çok dışında kalmıştır... neden anlamak istemiyorsunuz ki? olmayacak bi şeye çok önceden dikkat çekmek istemiştik ben ve bi kaç arkadaşım ama öyle düz bakıyor ki bazıları, bir çok ayrıntıyı da atlıyor haliyle... Hayat ve insan hiç birimizin anlayamayacağı kadar büyük bi çark... bazen yukarıdan bakabilmek gerekiyor...
-
İşte Halk Muhtırası
ah ki bozan beyciim ben size demedim mi yanlış anlarlar diye... başka bi başlığa da yazmıştım ki %48 oy alan bi partinin çıktığı seçim sistemini sorgulayan,''ama bardağın diğer yarısı var daha'' mantığıyla giden bi avuç lümpenin aklından, dahası samimiyetinden şüphe eder bu deli gönül... sıkışınca rejim karşıtı olmakla suçlarlar, sıkışınca mustafa kemal, sıkışınca laiklik... bakınız ne acıdır ki bu ülke halkının geriye dönük hafızası sadece 3 ay ile sınırlıdır. tüm seçim kampanyanızı eski model muhaliflik üzerine kurarsanız böyle ortada kalıverirsiniz. artık insanlar ''vatan,millet,sakarya'' edebiyatını da yemiyor. şehit yakınları ''vatan sağolsun'' sözünü RTE apoya ''sayın''demezden önce bırakmışlardı zaten... bu otobüs yürümüyor artık... Saldırı gibi algılamayaın lütfen ''hiç bir din hiç bir bayrak ve hiç bir vatan daha kutsal değildir insandan'' Ölülerin,fukaranın ve etnik kökenlerin üzerinden siyaset yapma devri geçen seçimlerde kapanmıştı. bozancım bey... irtibatı koparmayalım...
-
kim bunlar *****..
şimdi şöyle zedancım bey ben bu seçimlerde oy verEREMEdim,samimi olarak söylüyorum...verebilseydim de sırf şu cumhuriyet mitinginde sokağa dökülen cosmopolitan kızlara ve çakma solcu abilere inat AKP ye verecektim... halk adına bişey söylemek de haddim değil sümme haşa zira bi parçasıyım... Yanlış anladınız sanırım yazdıklarımı...bendeniz de yarın yapılacak olan halk suçlamalarını kastederek yazdım o cümleleri... bu bence gayet demokratik bi seçim olmuştur zira %48 oy oranı için hala demokratik çarpıklık ya da seçim sistemiyle ilgili eleştri yapabilecek muhalefetin hem aklından hem samimiyetinden şüphe ederim... gayet de güzel olmuştur hatta amiyane ama kapak olmuştur kanaatindeyim... hürmetler...
-
kim bunlar *****..
ah ki canımın içi böyle olmaz dediğimizde herkes bizi de tehlikeci sanmıştı değil mi? paşadan, reis-i cumhurdan medet umarak muhalefet mi olur? gemiden,tavuk budundan medet umarak seçim propogandası mı olur? bakalım mazereti ne olacak? buna da istikrar deyip sıyrılacak mı deniz bey? ah ki bu sefer unutmamış bu gözünü sewdiğim memleketim insanı zamanında ciddiye alınmadığını, şimdi onu ciddiye alan bi hükümet olduğunu varsayıyor... lümpen lafları bırakın... hele cumhuriyet mitingi bu yılın yaz modası dediğimde kızdıydınız bana... ah ki biz o kulaklara ağız değiliz... öperim yanaklarından... hayır en çok cumhuriyet gaztesinin manşetini merak ediyorum ben...