Zıplanacak içerik

alamet-i farika

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

alamet-i farika tarafından postalanan herşey

  1. muhtemelen... tolga karelin yanındaki odayı da reha muhtara ayırmak niyetindeyim zaten ben...
  2. yaw söyleyecek sözü kalmamış bir yaşlı öküz kendisi işte... ordan burdan gelen mailleri köşe yazısı diye yutturmaya çalışıyo... ...
  3. aslına bakarsanız çoktan seçmeli bi test olduğunu düşündüm ben de hep.. ya da şu popüler filmde olduğu gibi.. aslında heybemizde biriktirdiklerimiz galiba hayat... yaşadıklarımızdan aklımızda kalan ufak anlar, o an beynimize ineklerin poposuna ateşle dağlanan işaretler gibi dağlanan ve o ana ait olduğumuzu hissetiren damgalar. bir renk,bir şişe,tesadüfen orda duran bi araba,bi adam,bi çocuk,bi kedi,bi ağaç,lozan kapısı,sevgi yolu,kızlarağası hanı...
  4. keşke daha önce görseymişim ben bu başlığı... bi kerem atfetmişsiniz siz onu başlığı açan bey... asıl kadınlar ustadır satranç konusunda çünkü bütün kadınlar hayatı bi satranç gibi yaşar. bütün hareketleri,davranışları bi sonraki hamle hesaplanarak yapılır... kadınlardan iyi satranççı bulunmaz... sana denk gelmemiş bence....
  5. sayın jön bey evladım, çocukluğundan beri her gece rakı masasına oturabilmiş şanslı insanlardan biri olarak şahsım bu link için çok teşekkür ederim. tartışma konunuza gelince, alkol alıp kendine ve dünyaya bi de o gözle bakmamış kişilere dert anlatmaya çalışıyorsun anladığım kadarıyla, yani hiç muz yememiş birine muzun tadını anlatmak gibi bişey bu. ya da hiç aşık olmamış ve hep acı çeken aşıkları görmüş birine aşkı anlatmak gibi (evet bu 2.örnek daha yerinde oldu...) halbuki kordonda rakı balık ya da efendime söliim çayırda çimen de mangal rakı.... kim bunlardan vaz geçebilir ki? şüphesiz ki biz meyi alemlere kandil olalım diye içeriz...amin...
  6. ya aslında ben karışmamak için kendime ve yarenim Radya'ya söz vermiştim lakin bazı yanlış anlayışlarınıza karşı bi kaç cümle kurma zorunluluğu hasıl oldu. Özellikle Mevlana ve Şems'in alakaları üzerine kurduğunuz cümleler ile ilgili... Şöyle ki nerde ne zaman ve hangi şartlar altında okudunuz mevlanayı ya da hayatını ya da kimden duydunuz bilmiyorum ama anlattığınız veya anlatmaya çalıştığınız şey ve mevlanayı bir arada tutmamanızı hararetle tavsiye ederim. zira onların aşk dedikleri şey sizden bizden öte ; sizden bizden ziyade... şimdi sizinle sabahlara kadar aşktan konuşabiliriz,anlamlar yükleyip boşaltabiliriz ama daha önceden de söylediğim gibi aşk subjektiftir. tartışmak bir süre sonra kişisel reklam ve ego gösterisine girer ki bu da çok anlamsız olur kanaatindeyim. mevlananın aşkı bedensel ve dünyevi düşünüşlerden kurtulmuş bir aşktır. yanlış bilgilerle bu dünyanın en ünlü filozoflarından birini popüler kültür canavarına yem etmeyin rica ederim. basma kalıp mantalitelerle okuyup dünyevi çıkarımlarda bulunmak hem mevlanaya hem de biz takipçilerine zuldür. Çok önemli not:bu başlık ile tek alakam mevlana üzerindendir. belki sizde bir fikir doğurur düşüncesiyle aşağıdaki alıntıyı okumanız ve ANLAMANIZ niyetiyle... Olduğum gibi kim görebilir beni, ne rengim var benim, ne nişanım. Benim de bildiğim sırlar var, diyeceksin ama, hem o sırlarım ben, hem o sırları saklayanım. Bu gönül ne vakit durulacak, bilmem. Ama şu anda hiç kımıldamadan duran da benim, yürüyüp giden de ben. Ben bir denizim, kendi varlığı içinde taşan, uçsuz bucaksız, alabildiğine geniş, kıyısız, hür bir deniz. İki dünya da yok oldu gitti bende. Artık ne bu dünyadan sorsunlar beni, ne o dünyadan. Sen bizim tıpkımızsın, dedim, ey can! Amma yaptın, dedi, o da ne demek? Şu gördüklerin hep ben'im. Yoksa, dedim, sen o musun? Hey, kendine gel, sus, dedi, benim ne olduğum, dedi, dile gelmez. Öyleyse, dedim, işte sana dilsiz, dudaksız konuşan biri, yoklukta ayaksız yürümedeyim, gökteki ay gibi, işte sana elsiz ayaksız durmadan koşan biri. Böyle koşup durmak, dedi bir ses, senin nene gerek. Bak bana, apaçık ortadayım da gene gizliyim. Sen beni gör asıl, beni! Eşi bulunmaz bir gizli maden olmuşum, eşi bulunmaz bir deniz olmuşum ben, Tebrizli Şems'i gördüm göreli.
  7. yok yaw figgarocuum, adam düz manyak. böle tipleri bi odaya kapatıp 15dak.arayla,ıslak havlu ile dövmek gerektiği kanaatindeyim. hatta yetmezse yaprakları yeni dökülmüş zeytin ağacı sopası ile de her gün 15-20 kez itina ile tabanlarına vurulması akabinde düzelme belirtileri gösterir zannımca...
  8. yahu bizim kapımız herkeşlere açık eğer antalya civarında iseniz ya da gelebilirseniz buyrun bekleris... size de rakı açarıs monşer...
  9. monşer yeni bi rakı sofrası tertiplemenin vakti gelmiş...
  10. Tanrı var olsa iyi olur çünkü kendisine havale ettiğim bütün kötü insanları ve bütün işleri bekletiyor. Ayrıca 30 yaşına geldim daha bi günden bi güne yarattım saldım seni dünyaya iyi misin hoş musun diye sormadı, bin türlü dert verdi derman da verir dediler daha kapımı çalan olmadı, Gerçi benim ''bir derdim var bin dermana değişmem...'' Şiir gibi konuşuyorum ama ben....
  11. MONŞER anahtarı paspasın altına bırakın ben ara ara gelir su veririm çiçeklere...
  12. alamet-i farika şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
    Daha da yazmam artık... son sözü deyivermişsin sen...
  13. alamet-i farika şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
    anlamadım valla ama neyse vardır bi bildiin herhal... göndermeyi de nerden çıkardın kuzum bu arada, sen neden alındın ki şimdi ? ben öle bırakıyorum ortaya,artık kim alırsa üztüne...
  14. alamet-i farika şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
    evet tamamiyle bana ait bu cümleler,o aktardığım satırlar dışında;bu iletiyi yayınladıktan 15dak. soona mide bulantısı ve kusma,aynı zamanda etrafı pembe görme,efendime söliim bütün vitrinlerde tek taş parıltısı seçme,iclal aydın ses tonunda konuşma gibi korkunç eziyet verici şikayetlerle hastaneye intikal ettim sabaha karşı yanıma usulca yaklaşan dr. 14 şubat zehirlenmesi yaşadığımı ve beni kendime getirebilmek için 5 Doz Natural Born Killers seyrettirmek zorunda kaldıklarını söledi. Uzaklaşırken dikkat ettim Dr. aynı Sezen Cumhur Önal'a benziyodu... Valentins Dey şeysi benim için bitmiştir...Daha da olsa yazmam artık...
  15. alamet-i farika şurada bir blog başlığı gönderdi: alamet-i farika
    yazmasam olmazdı... beklersin şimdi.... merak edersin... bu aralar kendimden başka kimseye inanmıyorum... ha bi de venedik taciri'ndeki Jeremy Irons'a inanmak istiyorum mümkünse... aşk birinin gelip yarana dokunmasıdır demişti çok bilmiş bi adam hem de bunu kendi cinsinden birine karşı romantik şeyler hissederek söylemiş... ve yukarıdaki önermeden ne çıkarıyoruz sevgili okur? aşk sandığımız şey stabil değil,efendime söyliim,rutin değil,öle akla ilk gelen değil,her an her şey olabiliyor, (Meraklı entelejansiya için=bakınız:Woody allen Filimleri) Demek ki aşk başka bi kimya, öyle kırmızı küçük kalpler,yükte hafif pahada ağır hediyeler,aman da pek romantik cümleler,blog başlıkları,kendinden büyük cümleler değil... aşk kendine ait,biricik... hatta aslında en çok yarım kaldığında gerçek... vuslata ermediğinde gerçek aşk... işte o yüzden hep söylüyorum inanmıyorsun... evet iyi insanlar onlar ama senin yarım kalmış cümlen benim,boşuna başka yerde arama...
  16. alamet-i farika şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    Tebrik ederim valla süper ezberlemişsiniz... Muhtemelen Lisede MİLLİ (!?) TARİH dersiniz de 10'dur. Yalnız bazı es geçtiğiniz kısımlar var ki işte tam da orada millet olarak küllüm sırtınızı döndüğünüz bazı gerçekler sırım sırım sırıtıyor. Çok sevdiğim bi laf var şimdi kim söyledi hatırlamıyorum ama ''tarih egemenler tarafından yazılır'' diyordu. (bunu şu an ben uydurmuş da olabilirim...) Aynı Hukuk gibi,Demokrasi gibi... Resmi tarih zırvalarını maalesef artık kafasının üzerine oturanlar dışında kimse yemiyor,size tavsiyem azcık daha aralayın gözlerinizin etrafındaki at gözlüklerini... Ayrıca nacizane Asimilasyon,paradoks ve osmanlı imp. kelimelerini de bi danışıverin HZ.Google'a zira kafanız karışmış gibi duruyo burdan... arz-ı hörmet ederim...
  17. mucİZE... MUCİZE...
  18. Ne o yoksa kutlayasınız mı vardı valentins dey şeysini?
  19. alamet-i farika şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Spontan gelişmiş bi olay üzerine bu kadar çok komplo teorisi üretmek ya da bu kadar zoraki bağlantılar kurmaya çalışmak da ancak bizim gibilere has bi tutum olsa gerek... Hayır en çok güldüğüm de havaalanındaki Pankartlardan biri oldu : ''Davos Rajon gördü'' yazıyordu ki sanırım halk olarak siyasetten,politikadan,diplomasiden ne anladığımızı da züper bi şekilde özetlemiş oldu...
  20. alamet-i farika şurada yorum gönderdi sardunyam'nın blog başlığı içinde sardunyam's Blog
    Ah gülüm, ben senden önce de sevdim Bu masal denizine senden önce de girdim Bilirim mektup koşarak açılır Geceler boyu okunur Okunur satır satır Bilirim çoğalır isminin şarkısı Başımı döndürür teninin kokusu O zaman güneş ne güzel doğar Ne güzel yağmurlar üstümüze yağar Bütün insanlar güzel Bütün çocuklar uslu Bütün polisler güleç Bütün bakkallar namuslu Ah gülüm, ben senden önce de sevdim Bu masal denizine senden önce de girdim bu şarkı geldi birden aklıma...
  21. alamet-i farika şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
    ben de amma etkilemiş şiir dediydim... eywallah...
  22. alamet-i farika şurada bir blog başlığı gönderdi: alamet-i farika
    BİR NEHİR Kİ ÖMRÜM Sonra fark ettim ki;su akıyor,rüzgar esiyor,yağmur yağıyor Her şey yine ve aynı şekilde oluyor Öyle bir yere geldim ki Sıcak ve soğuk, aşk ve nefret,savaş ve barış Üşümek ve sonra ısınmak gibi Gitsem ayrılık olur kalsam çöl Gidersem bende hasret olur ve belki beni sevenlerde özler Derken anladım ki Özlemden kimse ölmüyor Ama ben ölüyorum Nefes alıyorum,önemsiyorum ve gitmek istiyorum Anladım ki hasret yeni bir aşka kadar sürüyor.. Sevdiklerim ve beni sevenler Bağışlayın Su akıyor ve ben gidiyorum ... Tuncay Akdoğan
  23. alamet-i farika şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
    1-Pek sayın Agop beyin evcil ve kör yoldaşı : neresini anlamadıınızı sorsam acep beni ayıplar mısınız? 2-taylan bey size gerekli cevapları geniş zamanlarda vericem az bekleyiniz reca ederim...
  24. alamet-i farika şurada bir blog başlığı gönderdi: alamet-i farika
    Evvela bu konuya burada son vermek istiyorum ki bu yazacağım mutfak maceralarımın sonuncusu olacaktır. zira hiç sevmem bulokunda yemek tarifi verenleri ve öle bi despırıt hauzvayfs ev kadını imajı çizmekten de temkinli adımlarla uzaklaşırım. Ayrıcana bi kaç yarenin gördüğü zaruret üzerine engin düşünüş şeklimin kalabalıklara aktarılması gereği hasıl olduğundan yapıyorum yoksa ben şahsen bizzat kendim gayet bi Şibumi sahibi bi cins-i latifimdir efem...(oh mösye o kafanızın üzerinde duran ve habire parlayan şey bi melek haresiymiş meğer...) zati bu hikaye filaş bekler ile gelişecek ve ben sonunu ilk baştan yazmak niyetindeyim çünküm asıl beynimi acıtan ve beni ''deli*''(bozuk-bozan) düşüncelere salan olaylar silsilesi süreç kısmında vukuu bulmuştur. yeri gelmişken belirteyim : kadınlar süreç erkekler sonuç odaklıdır.(fetva no:1358) Sonuç : irmik helvası : güsel oldu,yani kim yediyse, nerden aldın diye sordu,lakin işten anlayan bir hem-cins-şehrim azcık kuru ama güsel olmuş dedi. evet azcık kuru ama fıstıkları bilem tam renginde,ilk deneme için makul miktarda takdir almış bi İrmik Helvasının oluşum hikayesidir bu... (ama cikmaz sokaklarda bu minyatür kim? bu gogus kim, ya bu gozler, bu saclar? uzak bir ozlemde ayak seslerin, ...) Telefonu kapattım. üstüme kalın bişeyler giyip dışarı en yakın markete gitmek niyetiyle ve anahtarı yanıma almadığımı farketmeden kapıyı da kapattım. Aylardır bi otelin koridorlarına tıkılmış ve hep aynı yüzleri görmüş olmanın verdiği sıkıntı ve iç burkulması ile kendimi en yakın değil de şehrin en kalabalık yerine atmak için kandırdım...(Hani şimdi biz bir peri masalı dinler gibi seyrederiz ışıklı caddelerde mağazaları, hani bunlar 77 katlı yekpare camdan mağazalardır. ) Sonra kalabalık bi minibüsün içinde buldum kendimi ama kimse yoktu şoför amcayla benden başka, gidiyoruz yolda,nedense dürttü beni içimdeki;''bi sor yahu gidiyomuymuş oraya?'' dedi, allahtan yaklaşmıştık ya da ben öyle sanıyorudum, ''beyfendiciim aceba gidiyor musunuz,...'a??'' dedim. Döndü bana baktı sonra döndü yola baktı,sonra bana ''gitmiyoruz ama, gideriz...'' dedi şoförlerin gülü... güldük berabercene... Beni tam orta yerde indirdi, oh mis her yere yakın bi yukarı bi aşağı hızla yürüyen insanlar, kalabalık, baştanaşağı siyah giymelerine rağmen gözlerine vuran gençlik heyecanını saklayamayan gençler... (of bu yazı kayıyor tutamıyorum...) neyse ne, soona ben de diğerleri gibi manasızca yürümeye başladım, her mağazanın önünde sanki camında hayatın anlamı yazılıymış da bi tek ben görebiliyomuşum gibi en az 20dak. geçirdim, öle bi surat ifadem vardı ki sanırsınız kıbrısı birleştiriyorum... sonuç o caddedeki 2,5 saatlik İrmik helvası alışverişi maceramdan, sarı renk bi saç tokası,2çift ayakkabı ve bir çello ile çıktım... bunları alırken aklında ne vardı diye soracak olursanız:hatırlamıyorum... insanların tuhaf bakışları ve sırtımdaki ağır yük rotamı eve doğru çevirmemi zorunlu kıldı.... soona kapının önünde üzerimdeki ve çantamdaki cep ve benzeri ne varsa karıştırdım, anahtarı bulamadım, kapıcı abinin kapısını çaldım... çellomu ona emanet ettim, o her ne kadar keman olduğu konusunda ısrar etse de, kendisine yaylı çalgılar konusunda seve seve bilgi aktarımında bulunacağımı hatta oğulcuuna ders bilem verebileceğimi belirterek kapısının arkasına saklanmak suretiyle gözünden kayboldum... yakınlardaki daha önce o nurlu amcayı gördüğüm,(bknz. doomgünü şeysi yazısı) marketten içeri duhul eyledim... tereyağı süt ÇAM fıstığı efendime söliim tarçın aldım... lakin bunların hepiciinin hizmet edeceği irmik şeysini şahin gözlerimin tüm taramalarına rağmen bulamadım ve ne öğrendim,bu kapitalist düzenin simgesi,aradığımız herşeyci,tüm küçük esnafın korkulu rüyası,ne bileyim ne züper marketinde irmik yok... peki dedim bu havan ne? bakkal amcamın küçük ve mütevazi tükkanının yanında cildi parlak kağıt kaplı pahalı bir kitap gibi efendime söliim bi kolejli çocuk gibi sırıtan süper market efendi, sen mi büyüksün ? hayır ben büyüğüm ben yaşar usta..... evet doğru tahmin nesli tükenmekte olan mahallemin bakkalında buldum irmiki... Telefonu kapattım, eve geldim,emanetimi aldım kapıcı amucadan,benden önce eve birinin girmesi ilk defa hoşuma gitti zira çello belimi ağrıtmış... anahtarı montumun cebine diktiğim uzun ve kalınca bi ipe düğümledim, boynuma da asabilirim aslında...
  25. şimdi ben annamadım,el yıkamak şart mı? misal her gün evini temizleyen toz alan bi insanım ben, seda sayanı kaçırmam, yemek pırogramlarını takip ederim en sevdiim cümle ''ben bilmem beyim bilir'' dir. mesut beyciim sizce ben temiz miyim?

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.