ya aslında ben karışmamak için kendime ve yarenim Radya'ya söz vermiştim lakin bazı yanlış anlayışlarınıza karşı bi kaç cümle kurma zorunluluğu hasıl oldu.
Özellikle Mevlana ve Şems'in alakaları üzerine kurduğunuz cümleler ile ilgili...
Şöyle ki nerde ne zaman ve hangi şartlar altında okudunuz mevlanayı ya da hayatını ya da kimden duydunuz bilmiyorum ama anlattığınız veya anlatmaya çalıştığınız şey ve mevlanayı bir arada tutmamanızı hararetle tavsiye ederim. zira onların aşk dedikleri şey sizden bizden öte ; sizden bizden ziyade...
şimdi sizinle sabahlara kadar aşktan konuşabiliriz,anlamlar yükleyip boşaltabiliriz ama daha önceden de söylediğim gibi aşk subjektiftir. tartışmak bir süre sonra kişisel reklam ve ego gösterisine girer ki bu da çok anlamsız olur kanaatindeyim.
mevlananın aşkı bedensel ve dünyevi düşünüşlerden kurtulmuş bir aşktır. yanlış bilgilerle bu dünyanın en ünlü filozoflarından birini popüler kültür canavarına yem etmeyin rica ederim.
basma kalıp mantalitelerle okuyup dünyevi çıkarımlarda bulunmak hem mevlanaya hem de biz takipçilerine zuldür.
Çok önemli not:bu başlık ile tek alakam mevlana üzerindendir.
belki sizde bir fikir doğurur düşüncesiyle aşağıdaki alıntıyı okumanız ve ANLAMANIZ niyetiyle...
Olduğum gibi kim görebilir beni,
ne rengim var benim, ne nişanım.
Benim de bildiğim sırlar var, diyeceksin ama,
hem o sırlarım ben,
hem o sırları saklayanım.
Bu gönül ne vakit durulacak, bilmem.
Ama şu anda hiç kımıldamadan duran da benim,
yürüyüp giden de ben.
Ben bir denizim,
kendi varlığı içinde taşan,
uçsuz bucaksız,
alabildiğine geniş,
kıyısız, hür bir deniz.
İki dünya da yok oldu gitti bende.
Artık ne bu dünyadan sorsunlar beni,
ne o dünyadan.
Sen bizim tıpkımızsın, dedim, ey can!
Amma yaptın, dedi,
o da ne demek?
Şu gördüklerin hep ben'im.
Yoksa, dedim, sen o musun?
Hey, kendine gel, sus, dedi,
benim ne olduğum, dedi, dile gelmez.
Öyleyse, dedim, işte sana dilsiz, dudaksız konuşan biri,
yoklukta ayaksız yürümedeyim, gökteki ay gibi,
işte sana elsiz ayaksız durmadan koşan biri.
Böyle koşup durmak, dedi bir ses, senin nene gerek.
Bak bana, apaçık ortadayım da gene gizliyim.
Sen beni gör asıl, beni!
Eşi bulunmaz bir gizli maden olmuşum,
eşi bulunmaz bir deniz olmuşum ben,
Tebrizli Şems'i gördüm göreli.