
alamet-i farika
Φ Üyeler-
İçerik Sayısı
806 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
3
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
alamet-i farika tarafından postalanan herşey
-
Evvela bu konuya burada son vermek istiyorum ki bu yazacağım mutfak maceralarımın sonuncusu olacaktır. zira hiç sevmem bulokunda yemek tarifi verenleri ve öle bi despırıt hauzvayfs ev kadını imajı çizmekten de temkinli adımlarla uzaklaşırım. Ayrıcana bi kaç yarenin gördüğü zaruret üzerine engin düşünüş şeklimin kalabalıklara aktarılması gereği hasıl olduğundan yapıyorum yoksa ben şahsen bizzat kendim gayet bi Şibumi sahibi bi cins-i latifimdir efem...(oh mösye o kafanızın üzerinde duran ve habire parlayan şey bi melek haresiymiş meğer...) zati bu hikaye filaş bekler ile gelişecek ve ben sonunu ilk baştan yazmak niyetindeyim çünküm asıl beynimi acıtan ve beni ''deli*''(bozuk-bozan) düşüncelere salan olaylar silsilesi süreç kısmında vukuu bulmuştur. yeri gelmişken belirteyim : kadınlar süreç erkekler sonuç odaklıdır.(fetva no:1358) Sonuç : irmik helvası : güsel oldu,yani kim yediyse, nerden aldın diye sordu,lakin işten anlayan bir hem-cins-şehrim azcık kuru ama güsel olmuş dedi. evet azcık kuru ama fıstıkları bilem tam renginde,ilk deneme için makul miktarda takdir almış bi İrmik Helvasının oluşum hikayesidir bu... (ama cikmaz sokaklarda bu minyatür kim? bu gogus kim, ya bu gozler, bu saclar? uzak bir ozlemde ayak seslerin, ...) Telefonu kapattım. üstüme kalın bişeyler giyip dışarı en yakın markete gitmek niyetiyle ve anahtarı yanıma almadığımı farketmeden kapıyı da kapattım. Aylardır bi otelin koridorlarına tıkılmış ve hep aynı yüzleri görmüş olmanın verdiği sıkıntı ve iç burkulması ile kendimi en yakın değil de şehrin en kalabalık yerine atmak için kandırdım...(Hani şimdi biz bir peri masalı dinler gibi seyrederiz ışıklı caddelerde mağazaları, hani bunlar 77 katlı yekpare camdan mağazalardır. ) Sonra kalabalık bi minibüsün içinde buldum kendimi ama kimse yoktu şoför amcayla benden başka, gidiyoruz yolda,nedense dürttü beni içimdeki;''bi sor yahu gidiyomuymuş oraya?'' dedi, allahtan yaklaşmıştık ya da ben öyle sanıyorudum, ''beyfendiciim aceba gidiyor musunuz,...'a??'' dedim. Döndü bana baktı sonra döndü yola baktı,sonra bana ''gitmiyoruz ama, gideriz...'' dedi şoförlerin gülü... güldük berabercene... Beni tam orta yerde indirdi, oh mis her yere yakın bi yukarı bi aşağı hızla yürüyen insanlar, kalabalık, baştanaşağı siyah giymelerine rağmen gözlerine vuran gençlik heyecanını saklayamayan gençler... (of bu yazı kayıyor tutamıyorum...) neyse ne, soona ben de diğerleri gibi manasızca yürümeye başladım, her mağazanın önünde sanki camında hayatın anlamı yazılıymış da bi tek ben görebiliyomuşum gibi en az 20dak. geçirdim, öle bi surat ifadem vardı ki sanırsınız kıbrısı birleştiriyorum... sonuç o caddedeki 2,5 saatlik İrmik helvası alışverişi maceramdan, sarı renk bi saç tokası,2çift ayakkabı ve bir çello ile çıktım... bunları alırken aklında ne vardı diye soracak olursanız:hatırlamıyorum... insanların tuhaf bakışları ve sırtımdaki ağır yük rotamı eve doğru çevirmemi zorunlu kıldı.... soona kapının önünde üzerimdeki ve çantamdaki cep ve benzeri ne varsa karıştırdım, anahtarı bulamadım, kapıcı abinin kapısını çaldım... çellomu ona emanet ettim, o her ne kadar keman olduğu konusunda ısrar etse de, kendisine yaylı çalgılar konusunda seve seve bilgi aktarımında bulunacağımı hatta oğulcuuna ders bilem verebileceğimi belirterek kapısının arkasına saklanmak suretiyle gözünden kayboldum... yakınlardaki daha önce o nurlu amcayı gördüğüm,(bknz. doomgünü şeysi yazısı) marketten içeri duhul eyledim... tereyağı süt ÇAM fıstığı efendime söliim tarçın aldım... lakin bunların hepiciinin hizmet edeceği irmik şeysini şahin gözlerimin tüm taramalarına rağmen bulamadım ve ne öğrendim,bu kapitalist düzenin simgesi,aradığımız herşeyci,tüm küçük esnafın korkulu rüyası,ne bileyim ne züper marketinde irmik yok... peki dedim bu havan ne? bakkal amcamın küçük ve mütevazi tükkanının yanında cildi parlak kağıt kaplı pahalı bir kitap gibi efendime söliim bi kolejli çocuk gibi sırıtan süper market efendi, sen mi büyüksün ? hayır ben büyüğüm ben yaşar usta..... evet doğru tahmin nesli tükenmekte olan mahallemin bakkalında buldum irmiki... Telefonu kapattım, eve geldim,emanetimi aldım kapıcı amucadan,benden önce eve birinin girmesi ilk defa hoşuma gitti zira çello belimi ağrıtmış... anahtarı montumun cebine diktiğim uzun ve kalınca bi ipe düğümledim, boynuma da asabilirim aslında...
-
meraba nasılsınız
alamet-i farika şurada cevap verdi: xxmesut başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi Tanıyalım
şimdi ben annamadım,el yıkamak şart mı? misal her gün evini temizleyen toz alan bi insanım ben, seda sayanı kaçırmam, yemek pırogramlarını takip ederim en sevdiim cümle ''ben bilmem beyim bilir'' dir. mesut beyciim sizce ben temiz miyim? -
Elmalı Kurabiye Şeysi...
alamet-i farika şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
yaw LeCeDe televizyonu ben şahsen bizzat kendim için aldım taylancım bey, zira alexin yakınlarında olmak hoşuma gidiyo... -
Elmalı kurabiye Aksiyonu 1. Gün aslına bakarsanız herşey masum bir elmalı kurabiye aşermesi sonucu başladı...hiç aklımda yokken birden bire tv.da gördüğüm muhteşem kurabiyeler sebebiyle yıllardır bu amaçla uğramadığım mutfak bölümüne koşar adım duhul eyledim bakınız bi şey itiraf ediim ben mutfakta yapılabilecek şeyler konusunda pek fikir ve tecrübe sahibi değilim ;kek yapmak için her seferinde annemi arar söylediklerini asla bi yere not etmez hemencecik de unuturm tarifi... tabi 5 yıllık zorunlu antalya ikametimde toplasanız 5 adet kek yaptım ve onları üstüste koyduğumda kalınlıkları 1 normal kek etmez. Ama kimse bana kabartma tozunun icat edildiğini söylemedi ki? misal hep aynı yemeği yaparım ben özel günlerde pilav ve tavuk kombinasyonu ki bu geçenlerde kargo ile gelen banvit plaketini de açıklıyor zannımca. neyse ne işte yarenler daldım mutfaktan içeri hemen yıllar önce bi hezimet anında edindiğim yemek kitabını aldım elime karıştırdım buldum elmalı kurabiye sahifesini koşa koşa bakkla gittim gerekli malzemeyi aldım kitaptan okuya okuya istedim bakkal abiden manava gittim elma aldım ve koşar adım eve döndüm. sonuç olarak elmalı kurabiye mevhumunun aslında ne kadar yorucu bişey olduğunu görüp bu aksiyonun 2 güne yayılmasına karar verdim ve kurabiye yapım aşamasını ertesi güne erteleyip tekrar tv. Karşısında boşalttığım koltuğuma soğumamış olması ümidi ile geri döndüm Elmalı kurabiye Aksiyonu 2. Gün akşam eve geldim harap bitap şekilde ve yorgunluktan mutfağın kapısını es geçtim 3,5 saat süren bütçe görüşmeleri yeryüzünü excel kareleri halinde bölünmüş olarak görmeme sebep olmuştu Elmalı kurabiye Aksiyonu 3. Gün akşam eve geldim alegria aradı sıcak şarap içip dedikodu yapmaya gittik Elmalı kurabiye Aksiyonu 4. Gün artık kaçacak gücüm kalmamıştı. Mutfağa girdim.kitaba sadık kalarak son 1 cümle kalıncaya kadar mektep medrese görmüş okuduğunu anlayan bi kadın olarak her emri harfiyen uyguladımtaa ki son cümleye kadar. bakınız önceden belirteyim bendeniz İktisat okudum ondan sebep banim için rakam,sebep sonuç,istatistik vb. veriler önemlidir. neyse şekillendirdim ben bu kurabiyeleri hatta bi tanesini kalp şeklinde bilem yaptım neyse dizdim tepsiye soonacııma kitaba baktım ve işte can alıcı son cümle: 'önceden orta hararette ısıtılmış fırında üstleri pembeleşinceye kadar pişirin.'' neeee? Ne bu şimdi ? Bi ton soru üşüştü beynime 1- önceden ne kadar öncedendir? 2-15 dak yeterince önceden midir 3-yoksam 2 gün önceden mi öncedir? 4-orta hararet kaç santigrat derecedir? 5-su 100 derecede kaynıyorsa kurabiye 500 derecede pişer şeklindeki orantım doğru mudur,? 6-bu yemek dünyasını allak bullak eden pembeleşme kavramını kim bulmuştur? 7-neden ben ne soğanda ne kurabiyede ne de muhtelif hububatta bu pembe rengi bi türlü kavrayamıyorum 8-şanel pembe bi renk midir yiyecek midir? sadece ilk aklıma gelenleri yazdım sevgili okur, zira seri saçmalama konusunda ne kadar yetenekli olduğumu hepiniz biliyorsunuz attım fırına kurabiyelerimi ve o an verdiğim bi kararla 250 derecede 50 dak benim önceden ısıtılmış orta hararet ve pembe kavramlarımı oluşturdu sonuç mu? fırından gelen yanık kokusu neticesinde 25. dak.da çıkarmak zorunda kaldım fırındaki tepsiyi elmalı kurabiyelerim elmalı kraker olmuştu. Bi tane tattım evet tadı aynı hatta biraz da yanık bi aroma süper, pilavın da dibi tutmuşunu severim ben misal Sonuçta huzuuur içinde görevimi tamamladııma kanaat getirdim...zira türk mutfağına yeni bi tat kazandırmıştım huzurla geri döndüm koltuğuma, LCD televiyon aldım ben,çok güsel oluyo maç seyretmesi
- 2 yorum
-
- 1
-
-
eski sevgiliden dost olurmu
alamet-i farika şurada cevap verdi: cesur civciv başlık Kadın Erkek İlişkileri
ben çok uğraştım ve çok istedim lakin olmadı,olamadı... bi gün bi yerlerde bu satırlara rastlarsan beni ara... -
yeni yıl şeysi... v.2 (bu başlık için pek emin diilim...)
alamet-i farika şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
yazımın son bölümü derken güzel konuşma ve yazma çabamı mı kastediyorsunuz? eğer öyleyse sizin de farkettiğiniz gibi yazarken pek zorlanmıyorum(isteyince oluyo kanaatindeyim...) lakin konuşurken beynimin içinde Yılmaz MOrgül dolaşıyomuş gibi geliyo hafiften bi ifrazat durumu vukuu buluyo,zati 3 gr.lık beynim var üstünüze afiyet... -
yeni yıl şeysi... v.2 (bu başlık için pek emin diilim...)
alamet-i farika şurada bir blog başlığı gönderdi: alamet-i farika
şimdi benim aklıma bi fikir geldi yarenler. misal ben bu 2009 şeysini kabul etmesem… her şeye 2008 den devam etsem? Misal bugün 03.01.2008 olsa?. reddetsem 2009'a girmeyi? kabul ilk başlarda biraz zor olabilir ama sonra paşa paşa yaşar giderim ne var? zati benim resmi bi iş yapma ihtimalim 0'a yakın. evrak doldurmak filan gibi şeyleri de eşe dosta yaptırırım,oh mis… otelci olmanın bu mevzuya katkıları olacağı kanaatindeyim…. misal yılın belirli gün ve haftalarını çalışarak geçirdiğimden,ayrıca sabit bi mesai saatim olmadığından bazen haftanın günleri konusunda bile çekincelerim oluyo. ara ara vat iz matriks ulen durumuna bile girmiyor değilim ayıptır söylemesi, e böyleyken de içinde olduğum yılın da pek bi ehemmiyeti kalmıyor haliyle. e malumunuz çok arkadaşım da yok(sanki marifet bi de söölüyo…) taam taam ben bugünü 03.01.2008 olarak aldım kabul ettim vesselam… ayrıca tam da bu yazıyı yazarken bi karar daha verdim ayıptır söylemesi. bundan kelli,ağırbaşlı,oturaklı,mümkün mertebe melankolik,hüzünlü, efendime söyliim böyle bi ağır,bi yavaş,ha bire aklına bi fikir getirmeyen,şiir miir takip eden ağdalı cümlelerle boğuk boğuk yazılar yazan,böyle bi sevgi böceği bi insan olmaya karar verdim. hatta forumda da tanıyıp tanımadıım bi ton insanın belirli gün ve haftalarını,kabotaj bayramlarını,sri-lanka'nın düşman işgalinden kurtuluşunu filan böyle nerde mühim hadise var hepsini kutlayacağım…(ve şekilde görüldüğü üzere artık kelimeleri okunduğu gibi yazmayacağım,bir de kurmayacağım cümle devrik…) bitti bu kadar… amin diyip daaallalım reca ediciim… (amin deyip dağılalım reca edeceğim…) -
Yılbaşı kutlamalarını eleştiren Vakit yazarı,
alamet-i farika şurada cevap verdi: Efendi Türkler başlık Güncel Konular
işte ben de abesle iştigal derken tam da bundan bahsediyordum. şimdi yukarıdaki yorumların senin ima ettiğin anlamda dini konularla alakası nedir ki? bence sen alınganlık etmişsin. hepimiz bu gencecik çocukların ihmalden öldüğünün bal gibi de farkındayız ve asıl kafasının üstüne oturanlara;depremi,doğalgazı,yangını,seli,enflasyonu,deflasyonu,fatih ürek'i,buşu,milli maç sonuçlarını,napalm bombasını,fasülyenin kılçığını ve burada adını saymadığım diğer tüm sonuçları bu tip saçmalıklara dini yasaklara,tabulara,CİNSELLİĞE bağlayan kafaları kınayan tüm bu sözleri bu şekilde anlatıyoruz. kimsenin hiç bi şeyi hiç biyere taşımak gibi bi niyeti yok... bu kadar basitleştirmeyelim bence... -
Yılbaşı kutlamalarını eleştiren Vakit yazarı,
alamet-i farika şurada cevap verdi: Efendi Türkler başlık Güncel Konular
aslına bakarsanız bu konu başlığına yazmanın bile abesle iştigal olduğunu düşünüyordum lakin taylancım bey dikkatimi çektikten soona söz konusu gazeteye de bakınca ve maalesef o evde solup giden goncalardan birini tanıyor olmanın,bebekliğini,yürüyüşünü,ilk kelimelerini,ergenliğini biliyor olmanın hassasiyetiyle diyeceğim şudur ki: eğer tanrı gerçekten varsa umarım o satırların sahibi kişiyi ****... -
Yeni Yıl Dilekleri - 2009 YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN
alamet-i farika şurada cevap verdi: Admin başlık Güncel Konular
ama ama ayıp... teyze de sensin bu arada... hem asiye kim? alla alla... -
Aslına bakarsanız sevmem ben böle önemli gün ve haftalar mevzularında yazmayı lakin son bi kaç gündür başıma gelenler,okuduklarım,gördüklerim sebebiyle yazma zorunluluğu hasıl oldu. Çok yüksek standartları olan biri değilim hatta kimilerine göre yakında insanlıktan bile çıkabilirim az daha uğraşırsam. Ama yarenler şu son 10 gündür düşündüklerim beni 30 yıllık yaşamışlığımın aslında hiçbir anlamı olmadığına inandırdı,tekrar. Bi zamanlar ,içinde kadın olan hiçbir şey beni şaşırtamaz demiştim ama yanılmışım. Yine şaşırdım hem de çok şaşırdım ve yine insan olmanın tek tek bi hikaye sahibi olmak demek olduğunu anladım. Düşünsenize ben bu kanaldan size bi ton hikaye anlattım(yaşar kemalim sanki lafa bak…) ya neyse işte bi ton şey yazdım buralara, daha da yastık altı ettiğim bi ton hikayem var. Şaşırmam artık dedim,dahası da olamaz dedim. Yakası açılmadık küfürlerim filan da vardı. Anlatamadığım şeyler…Ama aslı susmak mıydı? Neyse ne yarenler diyeceğim şudur her şeyi olağan karşılamak bir sürmenaj durumu mudur yoksa öğrenmekten yana cebimde biriktirdiklerim mi? Susmak,sakin dingin olmak,aslında güzel olan mıydı? Yoksa tutup yakasından her şeyi anlatmak,ne düşünüyorsan,ne bekliyorsan,ne anladıysan… tabi ne anlaşıldığı da var. Bana hep öyle oldu misal,hep demek istemediğim aslında aklımın ucundan bile geçirmediğim şeyler anlaşıldı... Yeni yıl beni şaşırtmasın artık istiyorum… Bu da sana son diyeceğimdir : Bana mutluluktan söz etme; anısı beni mutsuz ediyor. Bana huzurdan söz etme; gölgesi beni korkutuyor; ama ben bana, sana, Cennet' in kalbimin külleri içinde yaktığı mübarek feneri göstereceğim; seni bir annenin yegane bir çocuğunu sevdiği gibi sevdiğimi biliyorsun. Aşk seni kendimden dahi korumayı öğretti bana. Beni, seninle birlikte uzak diyarlara gitmekten alıkoyan şey, ateşle temizlenmiş o aşktır. Aşk, senin özgürce ve erdemli bir şekilde yaşamana imkan vermek için içimdeki arzuyu öldürüyor. Sınırlı aşk, sevdiğini sahiplenmek, sınırsız aşk ise sadece kendini ister. Gençliğin saflığı ve uyanışı arasına düşen aşk kendini sahiplenme ile tatmin eder ve sarılmalarla büyür. Ama gökkubbenin kucağında doğan ve gecenin sırlarıyla inen aşk, edebiyat ve ölümsüzlükten başka hiçbir şeyle huzurlu olamaz; İlahi varlık dışında hiçbir şeyin önünde hürmetle eğilemez. Halil Cibran
-
evli barklı bi insan olarak cewap veriyorum, İDEAL EVLİLİĞİN SIRRI aşağıdaki 3 maddede gizlidir. 1-karnını doyur 2-televizyonun önünden geçme 3-soru sorma ciddiyim... kıskançlık kötü bişeydir,hele evli barklı bi adama yapılacak en son şeydir, çünküm etraflarındaki diğer bekar ya da evli erkek baskısının etkilerinden ancak kendilerini özgür hissederlerse kurtulabilir ve ideal koca kıvamına girebilirler. tabi bu arada size de tavsiyem kendinize kocanızdan başka bi ilgi aktarım kanalı bulmanızdır,boğmayınız adamı reca ediciim. zati iki ademevladının yapabileceği maksimum şeyi yapmış,algı ve davranış olarak birbirinden ayrı 2 insan bi damın altında yaşama macerasına girişmişsiniz. daha fazla maceraya gerek var mıdır? hayır yoktur... daha fazla bilgi ve örnekleme verebilerim eğer ihtiyaç olursa,bunu da kimseye yapmam kıymetini bil...
-
şimdi böle hani büyük büyük konuşan insannar vardır ya yoldaşlar,onnardan birinin yanından çıktım da geldim beynim acıdı.parmaklarım uyuştu... nası insannar bu büyük büyük konuşan insannar derseniz şöyle:az tanıdığınız kalabalık bi arkadaş grubu ile buluşmak için sözleştiğiniz yere herkesten önce gitme talihsizliğini gösterdiğinizde sizden önce orda olan ve sade bir selamınız olması ile o dakkadan itibaren samimi olmak zorunluluğu gibi gereksiz bi hisssiyata sizi sürükleyen biri olsun misal. -meraba, -meraba, -hava soğuk, -evet soğuk gerçekten.... e bitti... işte bu bittikten soona paşa paşa oturup birasını içemez o şahsiyet... aradan yeterince sessizlik geçtikten soona şöle ani bi dalış yapar mevzuya: -ne garip di mi? insan yaz olunca kışı kış olunca yazı özlüyo,eski sevgililer gibi... z.iç ses : hoppalaaaa. ne bu la şimdi? iç paşa paşa birayı,taş mektep mi la burası? gelcek millet zati 5 dakka soona,niye bi tuna kiremitçi moduna giriyosun ki durduk yere... misal bu tiplerin kadınnarı daha tehlikelidir. son cümleye kadar yherşey aynı gider ama kadın türünün mevzuya girişi daha da janjanlıdır -hayat bi sahne ve biz de oyuncularız,elindeki texte bağlı kalmayanlar gerçekten mutlu olanlardır? z.iç ses: kaşlarımı aldırasım var. ne? niye... iç birayı sağa sola bak belki cıvır filan vardır ne bileyim ne? hayır bi de cewap bekleyen kırpıştırılan gözler. bırak bi de bu cümleyi kurdun bana embesil gibi bira bardağı dibinden mel mel baktırdın zaten bi 5-10 sn daha ne istiyosun aplaların gülü... yaw birileri gelse de alsa şunu başımdan diye dua etmeler soona... bak bak lafa bak: insan hiç yarın olmayacakmış gibi yaşamalı... yapma yaw... çok düşündün mü bunu? yarın iş var çalışıom,onu naapçaz? böyle bi kızla fazladan bi 15 dakka geçirdim, masadan kalkarken : -sen bi aspirin al,dünya tutuyo seni dedim ama muhtemelen bi daha karşılaşmayız... oysa basit bi insanım ben...şimdiye kadar düşündüğüm en komplike şey geçennerde aklıma gelen kış ukusu şeysidir ki bence çok mantıklıdır,keşke olsadır hatta... keşke insanlar da ayılar gibi kış uykusuna programlı olsalar, di mi yarenler, misal 1 kasım günü uyusak 1 nisan günü uyansak... küllüm ama bütün kuzey yarım küre nası pilan? evet evet ben bunu bi çalışayım,yeni dünya düzeni... öperim gözlerinizden, bisiklet alın,çamlıhemşini görün,mabel sakızı arayın, arz-ı hörmet ederim...
-
Şimdi Aklıma Getiriverdin...
alamet-i farika şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
son günlerde aldığım en güsel haber... bi de bi müslümanlık edip alıversen gelsen... burdan böle adres tarif edeceğine ... di mi ama ? herşeyi de bana söyletmen...beni, ağlatman beni...,aynalaaar,aynalaaar... di mi paşam? -
Taylan Abi ve Figgaro
alamet-i farika şurada cevap verdi: Taylan Abi başlık Turkish-Media.Com Forum Ailesi
kimse kurmazsa ben kurarım dini bağlantıyı diyosun yani... -
Taylan Abi ve Figgaro
alamet-i farika şurada cevap verdi: Taylan Abi başlık Turkish-Media.Com Forum Ailesi
küsmek demeyelim de biz ona, düzenli aralıklarla arkadaşlığımızı tazeliyoruz diyelim? olabilir mi? -
Temsil Misal
alamet-i farika şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
Bi kerem o deniz gezmiş montlu adam o kadar kızın arasından kalkıp bana gelecek birlikte çay içicez onla.... teyze de sana derler ben sarı saçlı bi afet-i devran olacam o zaman.... -
Taylan Abi ve Figgaro
alamet-i farika şurada cevap verdi: Taylan Abi başlık Turkish-Media.Com Forum Ailesi
pekü ya benim muhteşem anılarımla taçlanan geceyi niden ikiniz birden es geçtiniz bakiim? çok konuştum diye mi? -
Temsil Misal
alamet-i farika şurada yorum gönderdi alamet-i farika'nın blog başlığı içinde alamet-i farika
olur mu hiç yarenim, o palto ile devrime kalkışmış mübarek insanlar biz bi motorun altını zımparalayamazsak ayıp artık bize...(böyle de sosyal olgu gibi bişeyle de bağlarım kendi yazımı kendim... ) -
.....::Radya::.....
alamet-i farika şurada cevap verdi: sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm... başlık Anı Defteri - Defterleri
amanın pek bi şefkatli insan... kıymetli şahsiyet... saygı duyulası insan birimi... akide şekeri seviyosundur sen her iddaya verım.. bi de dolapta iki gün beklemiş zeytin yağlı taze fasülye... seviyosun di mi? -
şimdi böyle aradan yıllar geçmiş bi durum olsa ve ben evimin bahçesinde saçlarımı platin rengine boyatmış krem rengi fincanlarda sütlü çay içiyor olsam misal 1000 yaşına gelmiş (ingiliz kraliçesiyim sanki mübarek) sonra sen sırtına geçirdiğin DENİZ GEZMİŞ paltosuyla kumsala çektiğin pancar motorlu kayığı ters çevirmiş altını zımparalıyor olsan başında bi bere…gözlüklerin burnunun ucuna düşmüş. Tabi bi de her zamanki gibi genç kızlar etrafında... ben seni seyrediyor olsam bu sefer korkmadan kaçmadan... dudağında bi türkü : venselemos venselemos kıralım zincirlerimizi.. şaka yaw şaka... türkü şu : Gök soyundu mevsimlerden deniz oldu Poyrazla ıslak ıslak yosun koktu Ey uzak ihtimallerle dokunduğum Giyinirken bütün cevapsız yüzleri Neden yoktun Neden yoktun