alamet-i farika

baktım göğe masmavi, bastığım yer hâki gördüğüm diyar çok, görmediğimse gani gani nefes alıp veren bu can da çaresiz kalınca özlemim büyük, yolum uzun, ben de bir karınca yanan gönül akan suda, o yolun en sonunda dostum bende solur, eğer dostum benle kalırsa dostun senle yaşar, dostun eğer senle ölürse bir çiçek olup açar belki tekrardan doğunca her açan senin gülün, hergünse benim günüm gözyaşı insan külüyse, her yakan insan sözü kıvılcım sözün özüyse, ayrılık yakar gözü tek gören gönül gözüyse, kelamım gönül sözüm yalnızlıktan galip çıkmaktır irfan hiç olmadan irfan çıktığın her seferden dönmek hasret ekmeden ektiysen de ders almaktır hasret filizlenmeden ekmediysen gönül almaktır seferin bitmeden

İnterlock nedir? **Bir cihazın yalnız önceden belirlenmiş şartlarda çalışabilmesine imkan veren güvenlik tertibatı. böyle düşününce nasıl da güzel görünüyorsun gözüme çekirge... ya da böyle : **f. birbirine bağlamak, birbirine kenetlemek; birbirine bağlanmak, birbirine kenetlenmek. ama en çok: tokattan mı geliyon da kız sen namuslu musun? derken geliyosun aklıma.. ben değilim galba... hastayım ama azıcık merak etme...

Başlığa bakıp sanatsal ya da sosyolojik çıkarımlarda bulunacağımı ummamışsınızdır herhalde okur kitle; aşağıda sadece Troya isimli gösteri ile ilgili şahane eleştirel yazımı bulacaksınız o kadar. O da sırf yarın öbür gün hasbel kader bu gösteriye gitme şanssızlığına düşmemeniz için bi uyarı yazısıdır. Şimdi şöle oldu : Oturacak yer bulamadığım için şahane popomu hazineden kiralanmış araziye dikilmiş çakma Aspendosun merdivenlerine bırakıverdim. Öyle heyecanla bekliyorum sahneyi ; 4500 kişilik tükkan açmışlar toplasanız 400 yerli ancak var. Gerisi ışığın önünde durunca sütun gibi bacakları beliriveren Rus turist kızlar ve gerçek Truvalı Yunan heykellerine benzeyen muhtelif milletten ecnebi genç delikanlılar... Derken Açıldı perde; ışık, ses, müzik, uçan kaçan filan ama müthiş bir havadalık (ne demekse?) var gösteride. Nasıl desem sanki bişeyler eksik. Mustafa Erdoğan Bey ortalama büyüklükte bi Sümerbank Basma fabrikası kuracak kadar para harcamış beze çaputa bariz ama gerisi bomboş. Kurgu anlamsız... Kabul ortada çok ciddi bi emek var. Belli çok çalışılmış hatta bi kaç kol bacak kırılmış bu uğurda emme sonuç yok... Allahtan yüce insan Bratt Pitt'in (böyle mi yazılıyo?) oynadığı Troya filmini izledik de mevzuyu biliyoruz; az biraz da genlerim gereği Truvalı Helene benzediğimden (!!) ve yüksek IQ'um ile ilk 10 dk.da anladım lakin bazı fevk(al)aladelikler naçiz ruhumda infiale yol açtı. Düşünsenize bi amazon prensesi ve bi İzmirli efe birbirlerini televizyondan başka nerde görebilirler ki ? Hem illa her gösteride bütün sahneyi elindeki tüm dansçıları yanyana dizip Şemame oynatmak ve ritmi arttırmak kaç kere tekrarlanırsa geyik tadı vermez insana? Bi de sonunda nasıl bi zorlamayla olduysa artık savaşa hayır mesajı filan... Hayır işin bi tuhaf tarafı da tüm seslendirme İngilizce ; barkovizyon da İng. ve Rusça... Hayır insan kapitalist niyetini de bu kadar belli etmez ki? Tamam annadık Antalya turistik şehir lakin sen kendin Türkçe konuşmuyor musun bilader? neden İngilizce seslendirildi ki bütün gösteri ? Mustafa Erdoğan paramı geri ver diye bağırdım ben kaç kere lakin kendisi Truva atının terkesinde şöhret ve sınıf atlamanın verdiği sarhoşlukla sanırım beni duymadı. Ulan sana ne oluyor ayrıca sahnede bi o yana bi bu yana tavuk gibi koşturan sen değilsin ki neden en son sen çıkıp en çok alkışı sen alıyosun? Ayrıca biz aralarda ve gösteri bitiminde sırf senin zevcen diye neden Gülben hanımın bas bariton sesine maruz bırakılıyoruz di mi canım kardeşim? Diyeceğim şudur çok zorda kalmadıysanız gitmeyin. Hani biri sizi zorla götürüyorsa ya da ilk randevu gibi bişeyse hele, asla denemeyin, ufacık bi romantik bişey yok kuran evliya çarpsın...İlla gidip kendim görücem diyosanız da 70.YeTeLe vermeyin yazık günah. Bana verin; bi gece gelip masanın üstünde iki göbek atayım daha eğlenceli olur kanaatindeyim. Saygılar hürmetler,

sessizliğini bulokuma iki satır bişeyler yazarak bozmanız da ayrıca beni pek bi sevindirdi... lakin ben son 1 Mayıs arbedesini destur alarak bundan böyle yolda belde 2 kişiden fazla yürümemek niyetindeyim zira o püskürtülen su bendenizi öskürtüyor...

*** Antalya'da kokoreçin içine kokoreç dışında domates,soğan ve muhtelif baharat konulduğunu biliyor muydunuz? O yüzden gittiğim her kokoreççide ocaktaki amcayla dalaşıyorum. -''sade olsun lütfen benimki, sadece bağırsaklar ve ekmek araya başka şeyin girmesini istemiyorum...'' -''apla,emin misin?öle bişeye benzemez?''' -''yaw kokoreççilerin gülü,sana ne ki? yap işte,halla halla...'' işte sırf bu dialog yüzünden alkool sonrası gidemediğim kokoreççi sayısı 6... *** Yılların yaşlandıramadığı Arap bacı amblemli (ki ben kendisini senelerce yağmur yağdığında camdan bakan Arap Bacı olarak hayal ettimdi...) efsane marka Mabel sakızı koca Antalyada sadece 1 tek şekercide mevcutmuş biliyor muydunuz? yani bi retro muhabbetinde cebimden çıkarmak istesem, şehrin öte yakasına gitmek zorundayım... *** Naneli şekeri,sevelim koruyalım... *** Pazarda satılan Akide şekeri,ısrarla isteyiniz...

zaten Tosun Paşa başlı başına bi fenomen değil mi? ''Leyla, düşürme beni müşküle, Gel seninle kaşık atalım iki tabak keşküle...'' hayatında daha romantik bir dize daha duyan var mı?

Bakınız pek sayın Admin Bey, Sayın Zebercet dediniz elim ayağım kesildi valla... bi daha size bişeycikler yazamam ben... Arz-ı Hörmet ederim...

Pek bi Sayın Adminciiim...(-ciim ekini kullanarak forumdaki ağırlığınızı riske atmıyorumdur umarım...) Bendeniz affınıza sığınarak listenize 10 madde daha eklemek isterim bu maddeler Yeşilçam Klasikleridir. Görülmelidirler. usanmadan bi kaç yüz kez görülmelidirler ve her görülüşlerinde konuya göre gülünmeli ağlanmalı ya da peş peşe her ikisi de yapılmalıdır. Ayrıca muhabbet ortamında mutlaka ünlü replikleri cümle içinde kullanılmalı, o an anlamayan olursa derhal arkadaşlık kesilmelidir. Not:Parantez içleri filmlerin unutulmaz replikleri ile doldurulmuştur,hatırlatma baabında...) Saygılarımla, 1-Çiçek Abbas : ( ŞŞ: Şoförsen bas gaza,aşıksan vur saza... ) 2-Neşeli Günler: (ŞŞ : -Seviyorum,Veriyor musun?-Ağlıyorum,veriyor musun?) 3-Bizim Aile : (M.Ö : -Bak beyim, sana iki çift lafım var. Koskoca adamsın. Paran var, pulun var, her şeyin var. Binlerce kişi çalışıyor emrinde. Yakışır mı sana ekmekle oynamak? Yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? Ama nasıl yakışmaz! Sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saaddeti çok gören! Anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor. Ama ben boşuna konuşuyorum. Sevgiyi tanımayan adama sevgiyi anlatmaya çalışıyorum. Hıh! Sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim Bey! Sen mi büyüksün? Hayır ben büyüğüm, ben, Yaşar Usta! Sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! Gözümde pul kadar bile değerin yok! Ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiçbir şey yapamayacaksın. Yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. Çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. Bizler birbirimizi seviyoruz. Biz bir aileyiz. Biz güzel bir aileyiz. Bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun? Dokunma artık aileme! Dokunma çocuklarıma! Dokunma oğluma! Dokunma gelinime! Eğer onların kılına zarar gelirse ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, Yaşar Usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni! Anlıyor musun? Vururum ve dönüp arkama bakmam bile! ) ((Şerefsizim ezberimden yazdım...)) 4- Şekerpare : (YÖ:Nah peyker,hapı yuttun namussuz ziver...) 5-Hababam Sınıfı : (Muhtelif : Kaçın çocuklar Mahmut Hoca...tın tın tını tını tın tın tını tın tın tın tın...) 6- Hababam Sınıfı Uyanıyor : (DD:Gidip de dönmemek var,dönüp de bulmamamak var -TH : İnşallah...) 7-Uçurtmayı Vurmasınlar : (-B: Neden uçmuyor, İnci?) 8-Büyük adam küçük Aşk : (ŞG: Lütfen,megri...) 9-Tosun Paşa : KS:Lütfücüüm, her şeyi yapıyorum da bi tek gözlerimden ateş çıkartamıyorum... 10-Selvi Boylum Al Yazmalım : (TŞ:Sevgi neydi?)

yeni derken?

Çekirgem, bir zavallı 3. dünya ülkesinin moron sürüsü için fazla ateşleyici cümleler olmamış mı sence de? Biliyorsun 10. köy kurmaya gelmiyor hemen kapatma davası... (amanin ne politik içerikli bi mesaj oldu?)

pek muhterem çekirgem, içinde bulunduğum ''ne ölü,ne sağ'' ahvalde dahi en çok düşündüğüm sen idin inan... şöyle ki adem kendinden bir tane daha ama bambaşka daha olduğunu keşfettiğinden beri düşünüyorsa eğer sen benden bir tane daha ama bambaşkasın... öyle umuyorum... gözlerinden öperim canım evladım...

olmaz mı? hele de havlunuzu unutup gidecekseniz?

Where The Truth Lies... izle bunu çekirge...

Biri gelir sorarsa, sana beni sorarsa, Gitti der misin, gittiğimi söyler misin? Gidiyorum ben sana, Benimle gelir misin? Way bu ne biçim bi şey oldu yoldaşlar... halbusi sadece bi meraba diyip gidecektim yahu...

*sağdan soldan copy/paste yapma hastalığı

yaw ben ne sitem edicem daha adam öldürmüş zati kendini sühedacım... kızarım ben intihar edenlere,sitem etmem ki... gayet de bi kızdım mevcut cümlemde de belirttiğim gibi... başımıza iş çıkartsa ne olacak ki o kısmı yannış anlamışsın, ya da ben yanlış anlatmışım... neyse ne, intihar korkak işidir,yaşamayı göze alamayanların işidir. işin kolayına kaçmaktır. Daha da söze gerek yok kanaatindeyim... hürmetler...

yaw aslında eşşeklik ettim hakaten bi de o kadar yazıp duruyorum ha saygıda kusur etmem filan deyu... bil mukabele... sizlerin de bayramınız kutlu olsun... bayram seyran demeden çalışınca malum insanın bayramla ilgili bazı hissiyatları köreliyor... süheda,yaw,affola,bi daha yapmam....

Şimdi şöyle oldu yoldaşlar, Ben sabah sabah turizmci olmanın dayanılmaz ağırlığı omuzlarımda iken uyandım. Niye çünküm işe geldim.Niye çünküm Turizm herkes tatil yaparken çalışmak demek olduğu için. Niye çünkü ben kimselere ben çalışmak istemiyorum evde tembel tenbel yatıp Seda Sayan tarafından azarlanmak istiyorum deme cesaretini gösteremediğim için. Size de oluyor mu bilmiyorum, artık bu zamanında bize yapılan; ne menem bi beyin yıkamasıysa kafamın içinde dönüp duran ''bugün bayram,erken kalkın çocuklar'' şarkısı, kendi kendime yürürken o şarkıya ritim uydurmaya çalışmak öle... kendimi şartlandırmışken,bugün bayram olduğunu unutmamak için ama es geçmedim bayramlık aldım kendime valla billa... Sonra otele geldim,bizim animatör çocuklardan biri intihar etmiş haberiyle beynimdeki şarkı birden durdu... neden kendini öldürür ki insan, yaşamaktan vazgeçilir mi hiç? yani amaç yaşamamaksa bunu diğerlerine,kalanlara,zarar vermeden yapmanın bi yolu olmalı değil mi? kısa tutuyorum, gereksiz mizah yapmıyorum zira kızıyor blog entelajansiyası... saygıdır hürmettir ki asla kusur etmem edeni de sevmem... iyi bayram olsun...

aman aman... eski dostum polemik gelmiş... dadından yenmezz... şimdi şöle oldu pikado beyciimmm (hanımlarla ilgili atıp tutunca siz erkek olduğunuza kanaat getirdi fındık beynim,umarım isabet buyurmuşumdur...ehue...) ben; aslına bakarsanız ve blogumun diğer iletilerini de zahmet buyurup okursanız(belki de okumuşsunuzdur,günahınızı almiim...) anlayacaksınızdır ki aslında böle konuştu mu mangalda kül bırakmayan lakin iş icraata gelince biraz kabiliyetsiz bi insanım... şöyle ki internet beim için sadece bi iletişim aracıdır. yazarım gider... sağını solunu kurcalamam...siz uyarınca bir bilene danıştım hakaten dediğiniz gibi bi ayar varmış bloklarda,güsel de düşünmüş yapan sağolsun,zira internet tehlikeli ellere geçince bütün insanlığın mahvına sebep olacak kadar tehlikeli bi silahtır, alla korusun aşıkken terkedilmiş kadın gibidir ne yapacağı belli olmaz.(pikadocuum bu da size naçizane tavsiyemiz olsun,size aşık kadınları usulünce terkediniz,zira başınız ağrıyabilir...) uyarıya neden bu kadar takıldınız anlamadım,keyif benim,blok benim,top benim istediğimi oynatırım değil mi beyfendiciim...? tinerci yazar bile benim için değerlidir cümlesini ise nasıl bi zorlamayla yazdıysanız artık üstüne yazacak kelime yok dimağımda tebrik eder,saygılar sunarım efem... evet ben sana istediğimi yazayım çünküm sen ayarını böle yapmışsın,eferim, ben yazanı önce bi kendim okurum, peki bundan kime ne? blog yazmak özgür bi eylemdir evet lakin benim blokuma başkasının yazması ancak ben istersem mümkündür. işte bakınız bana da bu açıklamayı yazdırmak zorunda bıraktınız bendeniz de kendini ciddiye alan bi insan profili çizdim,hiç hoş bişe olmadı... neyse ne? güsel ama sizinle tanışmak,keyifli oldu yani böle yazmıyodum epeydir... uzun laf ettim affola...

bak işte figgaro'cum, asıl muamma da bu ya? kimse gerçekten neden gittiğini de bilmiyor... Fazıl Say zamanının altın çocuğu,gerçekten yüksek IQ'lu başarılı biri. Gerçi Hande Ataizi kızımızla gönül (!?) birliği ettiği sıralarda biz de şaşırmadık değil ama... ? (bakınız bu arada nası sıkı takip ediyorum paparazzi haberlerini...) Neyse ben şahsen bizzzat kendim pek bi şaşırdım bu açıklamasını duyunca,sonra dedim;kimin için sanat? Rüyalarım öldü dedi geçen bi tv. kanalında her şeyi bilenimiz; canımız,Can Dündar'ımıza... Sonra dedim bu adam toplum için değil sanat için sanatçı, e o zaman gider,yoksa ''sanat''ı benim gibi anlamış olsaydı (haşa ben sadece sanat kavramının algısından bahsediyorum) kalmanın daha büyük bir erdem olacağını düşünürdü. Sanat siboptur,sanat itici güçtür,muhaliftir,rafine eder,sanat elzemdir,hele ki Fazıl Say gibi bi kariyeriniz,bir birikiminiz varsa,kalmanız şikayetçi olduğunuz düzene karşı en muhalif hareketiniz olacaktır. Yoksa Ya sev Ya terketçi;kafatasçı mantığa itaat etmiş sayılmaz mısınız Fazıl bey? Ha tabi bi de sühedanın anlattıkları var ki insan gerçekten geçmiş örneklerini görüp kendisine hak vermiyor değil. Avrupa'da kabulün şartlarından birinin Tc. 'yi karalamak olduğunu hiçbirimiz inkar edemeyiz. Filhakika söylenenler doğrudur,yalandır o ayrı mevzu,lakin o tarafta olmak bu tarafı karalamaktan geçiyor maalesef... Sonra neden yıllar önce aldığınız sansürün hesabını şimdi sormaya kalkıyorsunuz demezler mi adama? aman neyse ya... aklıma gelmişken,ben de bi aralar adminin yıldızlı sansürüne uğramıştım,hatta çok sinirlenmiş,keman kutumu yumruklamıştım,hiç adetim olmadığı halde... Gidemedim o ayrı...ehue

figgaro... oğlum... evine dön...

en sevdiğim ünlü asiyenasılkurtulur. hem sempatik hem güzel hem akıllı hem de insan. Sebep : Sanatçı dediğin böyle olmalı...

ya bu çok pis olmuş ya... ama çok da gerçek olmuş hani... neden ki?

bak kullanılmak da mesela ilginç bi durum. yani seni, senin onu sevdiğin kadar sevmediği için mi kullanılmış hissediyorsun kendini? Seni seviyorum çünkü beni sevmeni istiyorum gibi bi düşüncen oldu mu? sanmam... Sen bu aşka sevdiğinle ..... yarışı olsun diye girmedin ki? Seni bırakmaması ya da başkasına aşık olmaması için anlaşma da imzalamadınız muhtemelen. Yaşını bilmiyorum ama gençken bünyedeki aşk acısı daha çok gurur kırılması ve onur rencidesi vb. hallerle tezahür ediyor. Bırakıp gidene de bu yüzden büyük bir öfke duyuluyor. Aslında bırakıp gidene ilk yazıda bahsettiğim boşluğu hatırlatması sebebiyle (m.m.) büyük bir öfke duyuluyor. Aşk acısı geçmez şekerim, hem güzeldir de öyle pesimist olma... Üstünden atmak için uğraşma... Yaran henüz Taze anlaşılan o yüzden bu kadar kızgınsın ama inan bir dahaki aşka kadar sürüyor.

aşk acısı geçmez şekerim... kocaman bi kara delik gibi durur kalbinin ortasında, sonra *ağlamaktan şişmiş gözler, *mide yanması, *sıkıntı, *sürekli uyku hali vb. durumlarla da kendini gösterir. Bi sabah kalktığınızda eskisi kadar acımadığını farkedersin çünkü zaman alır bütün bunların yükünü, o kara delik doldu sanırsın, oysa o boşluğu dolduran eksilmendir.(m.m.) Yani aslında yapış yapış bi sevinçle gelip kalbine oturan aşk; buharlaşıp uçarken yerinde bıraktığı kara deliği acıyla, umutsuzlukla,kederle,uykuyla,aylaklıkla damıtılmış ''senden kalanlar'' doldurur. Bir daha ki aşka kadar o sen değilsindir aslında.İşte aşk da birinin gelip itina ile acıyla ve kendinle doldurduğun o boşluğu hatırlatmasıdır zaten. Bir daha ki ayrılığa kadar... Ya işte böyle,aşk acısı geçmez,şekerim... orda öylece durur kocaman bi karadelik gibi...