sardunyam tarafından postalanan herşey
-
William Shakespeare
Çökünce artık kaşlarına bir kırk yılı kışın, Derin derin çukurlar açar o güzel çehre: Sonra gençken giydiklerine değişir bakışın, Günahın, sendeler tutunur soysuz bir değere. O zaman sorarlar: ‘Nerde o güzelliğin dupduru, El üstünde tutuğun günler nerede ışıldar?’ De ki:‘Kendi içine çöktü gözümün çukuru Lüzumsuzca bir övgüdür, duyduğum bütün ar; Güzel olabildiğincedir yapılan iltifat.’ Cevaplarsın:'Çocuğumdur adillerin adili, Bahanemi kabul görüp eder bana hep dikkat. ' Güzelliğini benden almasıdır buna delili! Yineler o her eskidiğinde dört yanını, Soğuğu duyunca görürsün o ılık kanını.
-
hayatı en iyi ne anlatır?
hesap vakti gelmişti tarih alışkanlığından vazgeçecek kimsiz, kimliksiz, kişiliksiz kalanlar şimdi kendi yazgılarını yazacaklar ne ezen olmalıydı ne ezilen her ulus kendi bağımsızlığını kendisi yaratacak eğer siz bu işleri başkaları adına yaparsanız bunun adına emperyalizm denir oysa biz emperyalizmi kahretmeye geliyoruz hakimiyet milletindir dediğimde acaba ne anlıyorlardı? ama anlayacaklardı, savaştıkça anlayacaklardı, kazandıkça anlayacaklardı bir gün ressamlar kahramanlık yüzünü kaybederlerse gitsinler yıldırım'ın resmini yapsınlar aksak timur şimdi yaşasaydı belki de aynı şeyi yapacaktı şu gencecik çocuklara bak! yeni zelandalı, avusturalyalı, anzak ve yunan için anlamsız bir savaşın garip mezar taşları değiller mi? işte şimdi bizden öğrenecekler özgürlüğün ne olduğunu, bağımsızlığın ne olduğunu içleri rahat.. yanıbaşımızdaki mezarlarda. daha ilk meclis açılırken oradakilerin çoğunun ulus kavramı yoktu padişah, hilafet ve ümmet.. bundan başka kişiliği olmayanlarla böyle bir özgürlük savaşı nasıl kazanalıcaktı? diyelim ki kazandık, bu savaş kimin adına kazanılacak? ana kalbi işte; düşündüklerimi ve arkadaşlarımı tanıdıkça başıma bir şeyler gelecek korkusuyla pamuk elleriyle okşamıştı beni "mustafam" dedi, "korkuyorum. padişaha karşı mı geleceksin?" gün nasıl doğacaksa, sen beni nasıl doğurduysan anacığım.. güneşe bak doğudan doğacak güneşe bak güneşe bak doğudan doğacak güneşe bak gün nasıl ağarıp gelecekse, nasıl ki rüzgar bulut olacaksa buluta yağmur, el deyecekse yağmura toprak can verecekse güneşe bak doğudan doğacak güneşe bak güneşe bak doğudan doğacak güneşe bak ne din, ne ırk.. sen, ben var.. ne dün, ne bugün... yarın var.. sonra ateş, sonra kan, sonra ihaneti gördük ihaneti ateşle yakıp, aydınlatıp korku korkudan kaçıp, ressamlar bizim resmimizi yaptılar gencecik yeni zelandalı, anzak, avusturalyalı koyun koyuna bağımsızlığın resmini bizden öğrendiler güneşe bak doğudan doğacak güneşe bak güneşe bak doğudan doğacak güneşe bak aydınlattık korku korkudan kaçıp, doğudan doğdu güneş ilk defa karanlık korktu ihaneti ateşle yakıp, aydınlattık insanlar bilinçlendikçe kişiliklerini ister, milletler de öyledir kabiliyetlerini keşfetmek, zengin olmak isterler bu zenginlik başkalarının açlığı pahasına olursa işte o zaman iş değişir önünde sonunda hesabı sorulur din adına, ideoloji adına başka milletleri boyunduruk altına almak; işte biz buna emperyalizm deriz gerçek bir devrimcinin amacı egemenliğin kayıtsız ve şartsız ulusta olmasını sağlamaktır tam bağımsızlık dünya milletleriyle kardeş olmak demektir ırk esasına dayanan düşünce unsurları insanlık ailesine üvey evlat yetiştirmek demektir bilinçlenen bir toplum demokrasiden korkmaz halkını cahil bırakan insanlar önünde sonunda kahrolurlar fakirliği paylaşmakla, zenginliği paylaşmak ayrı ayrı şeylerdir sosyal devlet; emeğin ve geniş halk kitlelerinin refahı demektir bunun kaideleri bellidir ne üç beş kişi parası ile dünyayı değiştirebilmelidir ne de devlet zalim olmalıdır insan zekası ve kültürü soyut ve somut kavramlarıyla bir bütündür sanata, bilime ve söylediğin türküye ekmek kadar acıkıyorsan ne mutlu sana barış zeka ürünüdür savaş aklı olmayanlara aittir eğer uğruna savaşacak bir şeyin varsa o olsa olsa özgürlüğündür, bağımsızlığındır zaman akacak ve gidecektir hiçbir şeyi tabulaştırma dogmalara karşı koy büyük devrimlere gereğin kalmayacak kadar devrimci kal yeter eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur! SAKIN KURTARICI BEKLEME, YOKSA SANA KARŞI OLAN VAZİFEMİ YAPAMADIM SAYARIM!''
-
Ağaçlar içten çürür ve ayakta ölür...
yağmur Bir güne kaç mucize sığdırabilir insan? Metrekare başına kaç metreküp damla düşerse belki o kadar. "Us" damla damla demleniyor ne yazık insan demlenmesini beklemiyor. İçierisinde bulunan metal artıklardan arınmış ekolojik dengeyle dost damlacıklar salgılayınız! Dünyaya gelip kaybolmamış bir ruh olmamıştır, zaten dünya kayıpların dünyasıdır, kimin ne kaybettiği önceliklerine göre değişirde çoğu kimse kaybının farkına bile varmamıştır. İnsancıl zeka ve materyalizm itiş kakış mücadele. Felsefenin Niçe’lerden beri yol bulamadığı yüzyıllarda buyuracak bir zerdüştte kalmamıştı. Mekanın darlığı cüsselerimizi almıyordu başımızı sokamadık bir damın altına. Bazen göğe değdiği de oluyordu işte o başların çoğu uçuruldu... Saldırganmı geliyorum size adımı asi koyabilirsiniz ve ben asilerin kaderini biliyorum haklarımı okumanıza gerek yok, sessiz kalmama hakkımı seçiyorum. Sizde kulaklarınızı tıkama hakkınızı kullanabilirsiniz. Avucunun içine doldurdu bütün damlacıkları taşmadı bu işin içinde başka bir iş vardı. İnsan = akıl+ruh+beden ve sapıklık hangisi tercihlerimiz hangisi değil... Galiba insan süpermarketindeki reyonlarda makarasına seçiyoruz hepsini bütün oyunlarda olduğu gibi sıkılıyoruz ama annemiz hala eve almıyor bizi... Akıl denilen soyut kavramın insana neler ettiğini görüyor musunuz? Neye inanırsa onu yaratıveriyor, yoksa bu akıl denilen şeyde bir ilizyon mu? İneğe tapınan adamda inekte mucizeler görebiliyor, kendini şişleyen başkası kerameti aklından bilmiyor. Ateşin üstünde yürüyor yanmıyor, ey akıl insana ne türlü oyunlar oynuyor! Böyle olunca ne oluyor? İşin içine başka işler giriyor, makinanın mekaniğinde sigorta atabiliyor ama enerji kaynağında sorun yoksa çalışmaya devam ediyor en olmadı ışığı yanıp sönüyor... Yüksek sesle konuştu günlerden birinde adamın biri akla verdiği önemi dile getirirdi ve lakin akıl üzerinde hiç düşünmemişti... Nelere kadir ve nelere hakimiyet kurabileceğini çözebildin mi? Demlikte bir dolu akıl demleniyor vakti gelince süzgeçten süzülüyor tavşan kanı kıvamında insandan akıl damıtılıyor... İş bu yüzden dünya denen dar mekanda akıl ekiliyor, öğütülüp, kurutulup demlenince bir işe yarıyacak hale geliyor... Üretim aşamasında meydana gelen arızalar servise alınıp yeniden düzenleniyor onarımı mümkün olmayan akıl geri dönüşüm kutusunda bir süre bekletilip yeniden progamlanıyor... Valla ben aklımın yalancısıyım siz kendi akılınzla kavga ediniz ben aklıma mukayet olmaya gidiyorum... ))
-
KANALTÜRK SATILDI
Bunun yani bizkaçkişiyiz hareketinin endeşeli ve büyük çoğunluğu birikimli insanların oluşturduğu bir platform olduğu herkesin amatörlüğünden bariz belli olmuyor mu? ne ticaretten ne siyasetten ne de yerine göre kıvıran politikacılar gibi olmaktan anlamayan sadece Türkiye'nin kemalist çizgiden nasıl uzaklaştırıldığını farkeden ve durumdan vazife çıkarıp (siyasetten ümidini kestiğimizden) BİRŞEY yapmaya çalışan insanlarız biz... doğrularımız olduğu kadar yanlışlarımız ve eksiklerimizde elbette var ama bu bizi geri bırakmayacak sevgili dostum orası burası yok nerede durduğumuz belli bizim amipler gibi bölünerek çoğalacağımıza bir bütünün içinde hareket edelim diyoruz o yüzden partiler ve dernekler üzeri diyoruz siyasi seçimi (antikemalist olmayan) herkes bu çatıda toplanabilir. bu hareket hızlı büyüyor ve o yüzden saldırılar bu kadar çok belkide Türkiye kuvayi milliye hareketinden bu yana ilk kez bu kadar büyük kitleleri harekete geçiriyor. benim bu konuda bir tespitim var bizde neden para yok biliyormusun (cumhuriyetçilerde) çünkü bütün sermayemizi eğitime harcıyoruz kafamızın içini dolduruyor ticaret yapmayı sevmiyoruz kültür biriktiriyor para biriktirmiyoruz ama ekonomik özgürlüğümüzü ve gücümüzü arttırmak zorundayız. Tüccar zihniyeti yok bizde o yüzden bak işte hiç bir kodaman cumhuriyete sahip çıkmıyor çünkü onların kafasının içi borsa bilgileri ile dolu.
-
*N O S T A L J İ K Ö Ş E S İ *
AĞAÇ (koca çınar) ve SARMAŞIK Şiirin Hikayesi Vaktinden sonra gelen ruh ikizinin,yarım kalıp tamamlanamamış ikinci baharı... -------------------------------------------------------------------------------- *************Bu gece gönül şehrimde hava değişti birden... Rüzgar doğudan esmeye başladı.. Bütün bulutlarımı dağıttı.. Ve kısa sürede heryeri sis sardı......... Defter ve kalemimi almadan önce, Sevda bahçemi gezintiye çıktım. Hala kuvvetli bir bora esiyor sanki içimde.. Giysilerimin içinden yüreğime girercesine.. Mecalsiz bir adımla senin sarıgül’ün yanına gittim; Ve sağlık koşullarını gözden geçirdim! Sen gideli bayağı keyifsizdi,boynunu bükmüştü! Sonra sevdiğim ağaçları ve KOCA ÇINAR’ı Selamlamaya gittim... Oysa sen benim öylece durup,ağaçların, Gövdelerini okşayıp,onlarla konuşmalarımla Nasıl alay ederdin öyle değil mi? ************Bilmem anımsıyor musun hercai ? ************Benim için ağaç değişik bir canlıdır.. Filizlenmesinden ölümüne Hep aynı yerde kalmaya mahkumdur.. Sanki, kökleriyle dünyanın yüreğine; O büyük dallarıyla,gökyüzüne değer. Yaşam kaynağı cansuyudur; Yukarıdan aşşağıya,aşşağıdan yukarı dolaşır.. Yaşamak için günışığına göre yayılır ve toplanır.. Önce mevsimleri; Sonra güneşi ve yağmuru.. Daha sonra,asilce ayakta ölümü bekler.. Yaşamak için gereksinimleri onun istekleriyle oluşamaz.. Bulunduğu yerde vardırlar o kadar.. ***********Anlıyor musun şimdi?ağaçları okşamak neden güzeldir? Uzun ve rahat derin solukları yüzünden.. İşte şu anda yanındayım çınar ağacının.. Bu ağacı çok seviyorum.. Hep bizim ilişkimizi düşündürüyor bana.. Aklımda çizilen görüntü oluyoruz! Bir çınar ve onun gölgesinde ezilmiş bir sarmaşık! Çınar daha yaşlı ve daha yüksek.. Uzun zamandır burada öylece duruyor ve kökleri çok derin.. Sarmaşık ise; Onun ayakları dibinde.. Sadece bir mevsim açandır.. Sarmaşığınkine kök değil, Anca iplik denilebilir. Sonra minik kolları oluşuyor, Ve ağacın gövdesine tutunuyor. Tırmanmaya başlıyor boyunca... Bir süre sonra ağacın yapraklarına kadar yükseliyor! Mekan sahibi yapraklarını döksede,o genede yeşil duruyor.. Yayılıp,gürleşir ve serpilir.. Ağacı sarar sarmalar... Besin kaynağı su ve güneş sadece sarmaşığa ulaşır. Bu durumda ağaç sararır ,solar ve ölür.. Sadece kuru gövdesi kalır.... **********Kimbilir? neden basit gerçekler, Anlaşılması zor olandır. Ben önceleri,aşkın en önemli niteliğinin , Yaşamışlık ve güç olduğunu anlasaydım; Şu an yaşadıklarımız,başka türlü çözümlenebilirdi.... Yaşam seni benden bütün gürültü ve patırtısıyla iterken, Bu tür çözüm nasıl gerçekleşebilirdi,oda tartışılır.. *********Bu aralar sesini yükselten feryatlarım değilde RUHUM..haklıda.. ..Artık senden ayrılmalıyım vakit tamam! Ve ayrılırken nefret ettiğin edalarımla gitmeliyim.. Bu arada; Bugece çıkan rüzgarda bir kurban verdik! Gitmeye karar verdiğimde kalemimin ucunda buldum onu.. İsmi AŞK bizim aşkımız.. Çıkmazlara,güçlüklere kurban edilmiş.. Rahat ve metin ol!.. Sanırım sende artık gitmelisin... HAZAN YAPRAĞI 17.05.2008
-
*N O S T A L J İ K Ö Ş E S İ *
AĞAÇ (koca çınar) ve SARMAŞIK Şiirin Hikayesi Vaktinden sonra gelen ruh ikizinin,yarım kalıp tamamlanamamış ikinci baharı... -------------------------------------------------------------------------------- *************Bu gece gönül şehrimde hava değişti birden... Rüzgar doğudan esmeye başladı.. Bütün bulutlarımı dağıttı.. Ve kısa sürede heryeri sis sardı......... Defter ve kalemimi almadan önce, Sevda bahçemi gezintiye çıktım. Hala kuvvetli bir bora esiyor sanki içimde.. Giysilerimin içinden yüreğime girercesine.. Mecalsiz bir adımla senin sarıgül’ün yanına gittim; Ve sağlık koşullarını gözden geçirdim! Sen gideli bayağı keyifsizdi,boynunu bükmüştü! Sonra sevdiğim ağaçları ve KOCA ÇINAR’ı Selamlamaya gittim... Oysa sen benim öylece durup,ağaçların, Gövdelerini okşayıp,onlarla konuşmalarımla Nasıl alay ederdin öyle değil mi? ************Bilmem anımsıyor musun hercai ? ************Benim için ağaç değişik bir canlıdır.. Filizlenmesinden ölümüne Hep aynı yerde kalmaya mahkumdur.. Sanki, kökleriyle dünyanın yüreğine; O büyük dallarıyla,gökyüzüne değer. Yaşam kaynağı cansuyudur; Yukarıdan aşşağıya,aşşağıdan yukarı dolaşır.. Yaşamak için günışığına göre yayılır ve toplanır.. Önce mevsimleri; Sonra güneşi ve yağmuru.. Daha sonra,asilce ayakta ölümü bekler.. Yaşamak için gereksinimleri onun istekleriyle oluşamaz.. Bulunduğu yerde vardırlar o kadar.. ***********Anlıyor musun şimdi?ağaçları okşamak neden güzeldir? Uzun ve rahat derin solukları yüzünden.. İşte şu anda yanındayım çınar ağacının.. Bu ağacı çok seviyorum.. Hep bizim ilişkimizi düşündürüyor bana.. Aklımda çizilen görüntü oluyoruz! Bir çınar ve onun gölgesinde ezilmiş bir sarmaşık! Çınar daha yaşlı ve daha yüksek.. Uzun zamandır burada öylece duruyor ve kökleri çok derin.. Sarmaşık ise; Onun ayakları dibinde.. Sadece bir mevsim açandır.. Sarmaşığınkine kök değil, Anca iplik denilebilir. Sonra minik kolları oluşuyor, Ve ağacın gövdesine tutunuyor. Tırmanmaya başlıyor boyunca... Bir süre sonra ağacın yapraklarına kadar yükseliyor! Mekan sahibi yapraklarını döksede,o genede yeşil duruyor.. Yayılıp,gürleşir ve serpilir.. Ağacı sarar sarmalar... Besin kaynağı su ve güneş sadece sarmaşığa ulaşır. Bu durumda ağaç sararır ,solar ve ölür.. Sadece kuru gövdesi kalır.... **********Kimbilir? neden basit gerçekler, Anlaşılması zor olandır. Ben önceleri,aşkın en önemli niteliğinin , Yaşamışlık ve güç olduğunu anlasaydım; Şu an yaşadıklarımız,başka türlü çözümlenebilirdi.... Yaşam seni benden bütün gürültü ve patırtısıyla iterken, Bu tür çözüm nasıl gerçekleşebilirdi,oda tartışılır.. *********Bu aralar sesini yükselten feryatlarım değilde RUHUM..haklıda.. ..Artık senden ayrılmalıyım vakit tamam! Ve ayrılırken nefret ettiğin edalarımla gitmeliyim.. Bu arada; Bugece çıkan rüzgarda bir kurban verdik! Gitmeye karar verdiğimde kalemimin ucunda buldum onu.. İsmi AŞK bizim aşkımız.. Çıkmazlara,güçlüklere kurban edilmiş.. Rahat ve metin ol!.. Sanırım sende artık gitmelisin... HAZAN YAPRAĞI 17.05.2008
-
*N O S T A L J İ K Ö Ş E S İ *
AĞAÇ (koca çınar) ve SARMAŞIK Şiirin Hikayesi Vaktinden sonra gelen ruh ikizinin,yarım kalıp tamamlanamamış ikinci baharı... -------------------------------------------------------------------------------- *************Bu gece gönül şehrimde hava değişti birden... Rüzgar doğudan esmeye başladı.. Bütün bulutlarımı dağıttı.. Ve kısa sürede heryeri sis sardı......... Defter ve kalemimi almadan önce, Sevda bahçemi gezintiye çıktım. Hala kuvvetli bir bora esiyor sanki içimde.. Giysilerimin içinden yüreğime girercesine.. Mecalsiz bir adımla senin sarıgül’ün yanına gittim; Ve sağlık koşullarını gözden geçirdim! Sen gideli bayağı keyifsizdi,boynunu bükmüştü! Sonra sevdiğim ağaçları ve KOCA ÇINAR’ı Selamlamaya gittim... Oysa sen benim öylece durup,ağaçların, Gövdelerini okşayıp,onlarla konuşmalarımla Nasıl alay ederdin öyle değil mi? ************Bilmem anımsıyor musun hercai ? ************Benim için ağaç değişik bir canlıdır.. Filizlenmesinden ölümüne Hep aynı yerde kalmaya mahkumdur.. Sanki, kökleriyle dünyanın yüreğine; O büyük dallarıyla,gökyüzüne değer. Yaşam kaynağı cansuyudur; Yukarıdan aşşağıya,aşşağıdan yukarı dolaşır.. Yaşamak için günışığına göre yayılır ve toplanır.. Önce mevsimleri; Sonra güneşi ve yağmuru.. Daha sonra,asilce ayakta ölümü bekler.. Yaşamak için gereksinimleri onun istekleriyle oluşamaz.. Bulunduğu yerde vardırlar o kadar.. ***********Anlıyor musun şimdi?ağaçları okşamak neden güzeldir? Uzun ve rahat derin solukları yüzünden.. İşte şu anda yanındayım çınar ağacının.. Bu ağacı çok seviyorum.. Hep bizim ilişkimizi düşündürüyor bana.. Aklımda çizilen görüntü oluyoruz! Bir çınar ve onun gölgesinde ezilmiş bir sarmaşık! Çınar daha yaşlı ve daha yüksek.. Uzun zamandır burada öylece duruyor ve kökleri çok derin.. Sarmaşık ise; Onun ayakları dibinde.. Sadece bir mevsim açandır.. Sarmaşığınkine kök değil, Anca iplik denilebilir. Sonra minik kolları oluşuyor, Ve ağacın gövdesine tutunuyor. Tırmanmaya başlıyor boyunca... Bir süre sonra ağacın yapraklarına kadar yükseliyor! Mekan sahibi yapraklarını döksede,o genede yeşil duruyor.. Yayılıp,gürleşir ve serpilir.. Ağacı sarar sarmalar... Besin kaynağı su ve güneş sadece sarmaşığa ulaşır. Bu durumda ağaç sararır ,solar ve ölür.. Sadece kuru gövdesi kalır.... **********Kimbilir? neden basit gerçekler, Anlaşılması zor olandır. Ben önceleri,aşkın en önemli niteliğinin , Yaşamışlık ve güç olduğunu anlasaydım; Şu an yaşadıklarımız,başka türlü çözümlenebilirdi.... Yaşam seni benden bütün gürültü ve patırtısıyla iterken, Bu tür çözüm nasıl gerçekleşebilirdi,oda tartışılır.. *********Bu aralar sesini yükselten feryatlarım değilde RUHUM..haklıda.. ..Artık senden ayrılmalıyım vakit tamam! Ve ayrılırken nefret ettiğin edalarımla gitmeliyim.. Bu arada; Bugece çıkan rüzgarda bir kurban verdik! Gitmeye karar verdiğimde kalemimin ucunda buldum onu.. İsmi AŞK bizim aşkımız.. Çıkmazlara,güçlüklere kurban edilmiş.. Rahat ve metin ol!.. Sanırım sende artık gitmelisin... HAZAN YAPRAĞI 17.05.2008
-
Günün Sorusu..
sibel en sevdiğin ay?
-
ÖZLEDİKLERİMİZ
ne oldu bu foruma ya herkes nerede
-
Ingiliz kralicesi niye gelir Türkiye'ye?
kadın birde kuran dinlemiş hatt aona kuran armağan etmişler cumhurbaşkanıda yakasına kraliçenin bilmem nesini takmış ne olmuş oldu dinler arası diyalog kraliçe avrupa birliği konusunda türkiyeye destekte vermiş ne büyük incelik ve fedakarlık... tarihleri boyunca dünyanın yarısını sömürmüş ve hala sömürmekte olan bir milletin kraliçesine güveniyoruz öyle mi? ************ kraliçe gelmiş bize ne getirmiş incik boncuk ama cumhurbaşkanının eşide pek bi şık duruyordu yanında aman neydi o başına bağladığı şey, ya kıyafeti dapdar yürürken zorlanıyor şimdi Allah'ı var kraliçe çok şıktı ben yanında dolaşan ve bizi temsil ettiğini sanan kişilerden utandım açıkcası Türkiye'nin fotoğrafı şahane... ne o Emine Erdoğan ile Hayrunnisa Gül'ün arası açıkmı birinin olduğu yere öteki gitmiyor kıskançlık kötü bir duygu tabi memleketimizden manzaralar muhteşem
-
KANALTÜRK SATILDI
Eğer Türkiye'de medyada söz sahibi olmak şartı Kemalistler içinde varsa onun içinde izm olmak zorunda ve istesekte istemesekte ticaret yapmak zorundayız çünkü başka yollarla ekonomik özgürlüğümüzün olması mümkün değil... Türk medyası ya fethullahçıların ya etnikçilerin yada patronların elinde o yüzden medya mağduru milyonlara laf anlatamıyoruz, çünkü insanlarımız görsel medyayı başka amaçlarla takip ediyor ve ne görürse ona inanıyor ve biz bütün bunların arasında medyada kendimize ticaret yapmadan yer bulacağımızı sanarsak çok yanılırız, o yüzden ben içerisinde bulunduğum tek amaçları Mustafa Kemal ilkelerini korumak ve yaşatmak olan insanların nasıl mücadeleler verdiğini biliyorum, medyada söz sahibi olmadan kitlelere ulaşmamız çok zor çünkü diğer tarafta medyaya sahip olanlar her eve her gün giriyor ve empoze ettikleri şeyleri ezberletiyorlar. Şimdi biz bu durumda kemalizmi içine giremediğimiz evdeki insana nasıl anlatacağız? Eğer bağımsız ve özgür bir güce sahip değilsek bütün bu çabalar boşa çıkacak demektir. Kendi medyanı kendin kuracaksın bunun için ticaret yapman gerekiyorsa onuda yapacaksın, oyunu kurallarına göre oynamak gerek donkişotluk yapmaya değil... Küresel güçlerle savaşıyoruz sevgili godzilla içerisinde yer alsanda almasanda bizim oluşturduğumuz platformun zaten tek lideri var oda Mustafa Kemal Atatürk, onun ilkelerinden başka bir ilkemiz yok, burada Tuncay Özkan ismi öne çıkıyor olabilir peki sen başı olmayan bir oluşuma inanıyormusun, önemli olan birine güvenmek değil onu iyi gözlemlemektir eğer Atatürk'ü doğru anladıysak zaten onun ilkelerine ters bir yöne gitmeyiz. kimsede bizi o yöne götüremez, giden gitsin dönen dönsün derken ben başka şeyi kasdetmiştim sanırım yanlış anlamışsın... Sevgiler
-
Yazarlar... Çeşitlemeler...
KUTLU DOĞUM HAFTASI NEDİR? Bu kutlu dogum haftasinin uydurma oldugu konusunda ciddi suphelerim, FARKLİ BİR AMACİ OLDUGU hakkinda da kaygilarim var. Kutlu Dogum Haftasi, nufusunun cogunlugu musluman olan baska bir ulkede kutlaniyor mu? HAYIR ! Ama daha onemlisi; MEVLüT KANDiLi, Peygamberimizin dogum günü ve bu nedenle kutlanmakta degil midir? O da hicri takvime gore her yıl on gün once gelmez mi? Ornegin Mevlüt Kandili 19 Mart 2008 gecesi kutlanmisken, 23 Nisan haftasini Kutlu Dogum Haftasi ilan etmenin anlami nedir? Dolayisi ile mevlut kandili kutlu dogum haftasinin içerisindeki bir gun olması gerekmez mi? Yahut da kandili kutlu dogum haftasında kutlamak dogru olmaz mı? Ve yıl içinde miladi takvime gore onar günlük harekete gore gezinmesi gerekmez mi? Peygamberin miladi takvime gore 17 veya 28 Mart da dogduguna iliskin ciddi calismalar var. Diger müslüman ülkelerde kandiller de kutlanmiyor. Oyleyse bu neyin nesidir? Dini bir vecibe midir? HAYIR HAYIR O zaman bu hafta neyin haftasi kardesim? Bize neyi kutlatıyorlar? Biz akli, fikri olmayan yaratiklar olarak mi gorülüyoruz? Haydi birlikte düsünelim. 23 nisan haftasindaki kutlamalarin dini motiflere büründürülerek korpe beyinlerin yikanmasi mi düsünülüyor? Onlara Ulusal Egemenlik ve Cocuk Bayrami kavram ve anlami disinda farkli bir kutlama mi yaptirilmak isteniyor? Atatürk bir kez daha mi yok edilmek istenmekte? BELKi, OLABiLiR... Acaba bu kutlu dogum haftasinda ulusca bir baska sahsin dogum gununu mu kutluyoruz? Bir tarikat veya cemaat liderinin, dogum günü haftasi kutlaniyor olabilir mi? Boyle bir sey gercek olabilir mi? EVEEEEET ! Fethullan Gülen '27 Nisan' dogumluymus. Yani kutlu dogum haftasi diye Fethullah efendinin dogum günü haftası kutlaniyor. Simdi anladınız mı? Dagitilan güllerin, clipboard'lara, duvarlara, yapistirilan metrelerce ve pahali ilanların manasını? Koca Galatasaray'ı bile kullanmaktan cekinmeyen müritlerin, bastırılan büyük boyutlu pahalı ilanların anlamı bu. Anladiniz mi, dini inancin nasil ticaret metai yapildigini? Gozün aydın Türkiye. Haydi hayırlara vesile olsun. EGE ÜNİVERSİTESİ
-
Sevdiğim ve Seçtiğim Şiirler
Kuşku zamanın birinde insanlar yaşarmış cennetten kovulmuşlarmış önce soyunmuş derisinden sonra giyinmiş çuldan çaputtan mintanı paçavradan yamanmış öyle yokluğa düşmüş varlığını yitirmiş hayli zaman geçmiş üzerinden ne demlerden demlenmiş soyları akıp geçmiş tarihin nehirlerinden kimi yıkanmış, kimi kirlenmiş ... derken günler bugünleri kovalamış zamanın akrebi yelkovanı yakalamış doğru ile yalanın savaşı hiç bitmemiş mazisinden korkan soytarı soyu cesetlerin üstüne gazete örtmeyi hatta, film icabı ağlamayı bile öğrenmiş neler neler öğrenirken insan olduğunu unutmuş ... bazıları yağmur olmuş yoksulun yüzüne yağmamış bir çirkin duygu ki herkesin içini kaplamış dost düşman birbirine karışmış çapanoğlu dedikleri biri her taşın altında aranmış saklandığı taş hiç bulunmamış ... gözünün önünde dururmuş oysa etin derdiyle ruhunu hiç görmemiş sardunyam
-
6 mayıs 1972
Serengeti Yaylasında sürüler halinde gezen vahşi hayvanların tehlike anında ne yaptıklarını biliyorsunuzdur... Özellikle içlerinde gözcülük yapan ve tehlikeyi daha gelirken görenler vardır onlar çeşitli yöntemlerle olası tehlikeye karşı sürüyü uyarırlar... İnsanlarda yapı itibarıyla bu sürülere benzer... Birileri tehlikeyi önceden görür ve uyarı ateşi yakar ancak insanların içgüdüleri o kadar gelişkin değildir ve birçoğu için başka öncelikler daima vardır... O yüzden geliştirdiği aklını istediği gibi işletme yeteneğine de sahiptir insanoğlu... Deniz Gezmiş'lerin Türkiye'si ile bugünün Türkiye'si arasında çok benzerlik var meşru yolları kullanarak demokrasiyi faşizme giden patika gibi kullananlar dünde vardı bugünde var... İşte böyle durumlarda faşizme giden demokrasiyi görüp gayrimeşru tutumlar sergilemekte ihtimaldir ve normal karşılanmalıdır... İşte aksi olduğunda (bugün olduğu gibi) meşuriyet ve sahtecilik kişilerin niyetlerine göre değişir... Gayet tabi silahla çare aranması yanlıştır, gayet tabi banka soymak yanlıştır ancak demokrasiyi kullanarak faşizme götürenlerin uyguladıkları kanunsuzlukla mücadele etmek anayasal haktır... Deniz Gezmiş'ler bunu yapmıştır... Irak'ta Amerikan demokrasi vardır diyebilirmiyiz? Diyemeyiz ama Amerika'nın oraya hangi vaatlerle gittiğini hiç unutmamak gerekir... Türkiye'de halk daima komunizm gelicek ve ahlaksızlık getirecek diye kandırılmıştır ve o halka asla kominizmin gerçekte ne olduğu anlatılmamıştır... Bunun örnekleri ile doludur Cumhuriyet tarihi... Komunizm tehlikesi yalanı atıldığı için köy enstitüleri kapatılmıştır, (sonuç ortada) aynı yalanla halk yozluğa, yolsuzluğa sürüklenmiştir... Amerikancı ve kapitalist sermayeden beslenenler daima dini ve vicdani değerleri suistimal etmişler... Rusya kötüde Amerika iyimidir, Holivut (Türkçesi) filmlerinde hep Ruslar kötü Amerikalılar iyidir peki gerçekten öylemidir yoksa bu bize empoze edilmiş bir yalanmıdır? Aslında iyi olan kendi ülkesinin çıkarlarını savunanlardır Amerikanın çıkarlarını savunan Amerikalı kendi ülkesinde iyidir, Rusya'nın çıkarlarını savunan Rusya'da iyidir, Türkiye'nin çıkarlarını savunan Türkiye'de iyi midir? Amerika'ya bel bağlayan ve oradan yönetilen ve Amerika olmasa biz hiçiz diyecek kadar köleleşmiş anlayışlarla mücadelede Türkiye'nin çıkarlarını savunacak devlet kurumu kalmamışsa halk kendi imkanlarını kendisi yaratacaktır. Bu durumda demokrasi ve hukuk kullanılarak ****** yalan konuşmaya ve gerçekleri çarpıtmaya var güçleriyle devam edeceklerdir... Türkiye'de komunist tehlike yoktur olmamıştır halkçılık, devletçilik, milliyetçilik gibi kemalist ilkeler vardır ve bunlar savunulmalıdır, halkı soyarken halkçı olunmaz, devleti soyarken devletçi olunmaz, milleti kullanarak milliyetçi olunmaz...
-
KANALTÜRK SATILDI
Bazı sözler ne yazık ki, ancak ve ancak ucuz kahramanlıktan ibarettir... Bugün Tuncay Özkan'ı eleştirenler ve Kanaltürk'ün satışı konusunda (nasıl oluyorsa) bizim kadar hassasiyet gösterenler (!) aynı şartlar altında neler yaparlardı düşünüyorum? Kanaltürk kapansaydı daha mı iyi olurdu? O zaman neden satmadılar denmez miydi? Nerede bu ülkenin Cumhuriyetçileri, milliyetçileri bütün bunlar elini cebine atmaya gelene kadar mıydı? Tuncay Özkan ve Kanaltürk hatta bizkaçkişiyiz hareketi fiyasko değildir olmadığını zaman sizede bizede çok daha iyi gösterecektir, daha yolun başındayız ve bedelini ödüyoruz çıktığımız yolun... Çünkü bu yol emperyalizme savaş yoludur bu yolda insanın başına herşey gelir, maddi ve manevi saldırılar olacaktır göze alamıyorsanız içine girmeyeceksiniz kaçıp kurtulacaksınız (!!!) tabi sömürüden kaçabileceğiniz bir yer varsa...? Kanaltürk bu onurlu savaşta şuana kadar ödediğimiz en büyük bedel umarım daha ağırını ödemeyelim ancak Mustafa Kemal'i ve o zamanın şartlarını düşününce bugün ödediğimiz hiç bir bedel onların ki kadar ağır değil bunu görüyoruz... doğruların kaderidir yalnızlık, terkedilmişlik, bunu bireysel olarakta yaşayacağız toplumsal olarakta ve en çok platform olarak yaşayacağız zaten yaşıyoruz da... Tuncay Özkan'ın, Kerimcan Kamal'ın ve Bizkaçkişiyiz platformunun sahip çıktığı hiç bir kurum ve birey bugün bizden yana yorum yapmıyor, Chp, Mhp, Cumhuriyet Gazetesi, sözde Cumhuriyetçi aydınlar ...v.s... Tuncay Özkan bunlara ne yaptı? Her zaman destek vermedi mi? Onlar ne yaptılar? işte o yüzden giden gitsin, dönen dönsün biz dönmeyiz yolumuzdan... Birgün bütün şartlar değiştiğinde görüşülmek üzere not alıyoruz bugün yaşadıklarımızdan... ve ders çıkartıyoruz hayattan... Selamlar
-
sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm....nice yıllara:)
mutlu yıllar bidenem uzun ve sağlıklı ömürler başarılarla dolu olsun
-
ErdalAktaş'ın doğum günü...
mutlu yıllar
-
ÖZLEDİKLERİMİZ
Media'daki dostlarımı özledim burada geçirdiğimiz eğlenceli saatleri özledim o kadar gülerdik ki vakit nasıl geçmiş anlamazdım, şimdi arasıra göz attığım bir yer oldu ve dostlarımda uğramıyor herkesi özledim desem yalan olmaz... Diloş, Frozen, Leylam, Yumote, Rua, Godzilla, Sedelina, bilimselci, yamyam, dipnot, gecekuşu, deniz kızı, zeyynepp, tengerin boşig, jön, erbay, mineu, gece yağmuru, hepinizi özledim
-
SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
sağol canım hemşom bidenecik hemşom benim
-
VAKIT YAZARI KÜCÜK KIZA TECAVÜZDEN GÖZALTINDA!
Minareyi çalan kılıfını hazırlar Bozacının şahidi şıracı sevgili dipnot, öyle deme aslında bu zihniyete göre Üzmez sevaba dahi girmiştir bu olayla merak etme, ölsün mezarını türbe yapmazlarsa sana boğazda kahve ısmarlıycam
-
Sevdiğim ve Seçtiğim Şiirler
ab-ı hayat kalburdan elediğim güneşte kuruttuğum rüzgara astığım arı/duru yalın kar buz buhar akıp gider yaprağa düşer bir sabah alacasında çiğ tanesi karanlığında kuşluk vaktinin düşün/den sızıp gelirdi damarlarımda şimdi varlığımla yokluğuma hazırlayıp her halini yaşıyor bende... ruh çalıntı kayıp şaşkın iz bilmez yol bulmaz önü arkası sobelenmiş yırtık bir küpür gibi hangi tarihten kaldığı bilinmeyen görülmemiş er mektubu sanki... düşlerine yasak koyamadı gece bir karga çığlık attı kaçıştı kırlangıçlar aralarındaydım uçamadım... derken, dünyanın öteki ucundan selam gönderdim kendime duymadım sesimi uykuya daldım... nicedir, sorgulanır düşünceler hala direnmekteyiz aslı gibiydi sureti hakkın suyu yıkayıp kurutmak için beklemekteyiz... sardunyam
-
GODZİLLA ve RUA Ortak Anı Defteri
ben ikinizin aynı kişi olamayacağınıza eminim
-
6 mayıs 1972
İdam kararı alan o günün meclisinde, bazıları - 3'e 3 - diye bağırıyorlardı... Menderes ve yanındakilerin idamının, kan intikamını isteyenlerdi, bunlar... Bütün İdamlar yanlıştı, evet, İdam, insanlık ayıbı, evet... ve ne yazık ki, idamlar, asla haketmeyen kahramanları da doğurdu... Heykelli anıt mezarlar yaptılar onlara... Karşılıklı koydular ki, sömürü ruhluların zavallı ruhları yücelsin! Ama... Deniz ve Deniz'ler haklıydı... Çünkü, O günlerden bugünlere, Deniz'in idama bile giderken söyledikleri, birbir çıktı... Çok uğraştılar... Denizler de aslında ölmedi... Yok edilemedi... Mustafa Kemal gibi, bizimle -onlar-... 1 Mayıs 1977... 1 Mayıs 2008... Unutmadık... Hiçbirşeyi... Unutturmayacağız da... Sömürüye direnen, Emperyale en başta kafa tutan, en büyük devrimci Mustafa Kemal'lerin mücadelesi hiç bitmeyecek asla bitmeyecek... Ne bu sevda, ne bu direnç, ne umut bitecek... YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE! YAŞASIN TÜRKİYE'MİN KARDEŞLİĞİ! KAHROLSUN EMPERYALİZM!
-
1 Mayıs’a Merhaba...
Çağdaş Avrupa bizim değil sizin Avrupanız ikincisi devletin polisi halkına güç kullanmaz Türkiye'de kullanıyor mu kullanıyor, aynı polis terörist yandaşlarına ne yapıyor? turistleri, kadınları, masumları ve hatta tesadüf eseri yoldan geçenleri coplayan polisin savunulacak yanı yoktur... hastane acil servisine biber gazı atacak kadar gözü kararan ve tamamen amatör ve saldırgan bir ruh ile görev ihlali yapan güvenlik sağlaması gerekirken güvenliği bozan ve kargaşa yaratanda polistir... O Avrupa dediğin nedense 1 mayıs katliyamına ses çıkarmamıştır ama aynı avrupa nın barossoso akp kapatılmasın diye apar topar Türkiye'ye gelmiştir, teröristlere el kaldırsan insan hakları diye ortalığı ayağa kaldırırlar geçeceksin bu kayırma politikalarını, ortada bir saldırı var ve o saldırıyı devlet yapmıştır... demokrasi katliyamı budur, demokrasiye kurşun böyle sıkılır...
-
TÜRKİYE'DE İRTİCANIN GÜNCEL TAKİBİ... Ülkemizde irtica gün ve gün ivme kazandığı bir sürecin içindeyiz, 85 yıllık Cumhuriyetimiz nerelere sürükleniyor
çarpılırlar mazallah