Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

sardunyam

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. Kanunsuzlar kanun arıyor ve hatta kanunu kendilerine uyduruyorlar günü birlik vergi indirimi yaparak oğluna milyon dolarlık vergi karı getiren maliye bakanı, bursla okuyan oğluna gemi(cik) alan başbakan... bu mazlum edebiyatı ile milyon dolarları götürenlerden biride erbakan hangisi kanuni? d) hiçbiri ama iş dönüp dolaşıp kral çıplak diyen Kanaltürk'e getirilip dayatılıyor, bunu çok iyi anlıyorum... arjwen arkadaş (ismin ve imzan çok enteresan) bizler mazlum edebiyatı yapmayız biz kimsenin eteğini öpmeyiz, biz şeyhlerin önünde diz çökmeyiz, biz kimseye el açmayız, biz kimsenin rüşvetini almayız... bizi din bezirganlarına benzetemezsiniz... Tuncay Özkan ve Kanaltürk hakkında ya da Kerimcan Kamal, Hulki Cevizoğlu hakkında en ufak bir şaibe olsaydı ya da en ufak bir kanunsuzlukları olsaydı bu çıplak krallar onların bu gerçekleri ortaya dökmesine göz yumarmıydı? eğer en ufak bir açık bulsalardı bir kılıfına uydurur aylarca ve hatta yıllarca bir iddianame hazırlamadan, onları içeride tutarlardı... çünkü Türkiye'de kanunsuzluk kanun olmuştur...
  2. hayır natalia en çok ben
  3. Çoğulcu (!) akepe konu 1 mayıs olunca pek çoğulsuz oluyor... Bu milletin % 80'den fazlası emekçi değil mi? Öyle bir kumpasla emekçiler emek düşmanı haline getirilmiş ki, kapitalist düzeni savunan işçiler haline gelmişiz... bir nevi kraldan çok kralcı, patrondan çok patroncu... yani işçinin hala adı yok bu ülkede...
  4. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Ben bu arkadaşımızın hangi federe islam devletinden olduğunu merak ettim... Çok şeyi merak ettim, mesela "islam devleti" kavramı islami midir? Din bir yönetim biçimi midir yoksa din bir seçenek midir? Örneğin günümüzde islami kurallara göre yönetildiği varsayılan ülkelere baktığımızda devlet zoruyla şekillendirilen ve tek tip anlayışa mahkum edilen insanlar ne kadar özgürdür? Özgürlüğün olmadığı yerde din olabilir mi? Dinin hangi felsefesini ilke ediniyor?
  5. Doğru yalanı her zaman geçer er ya da geç... Çünkü doğru somuttur yalan yalandır...
  6. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    M.Ö 300 ler Mısır Firavunu Ramsesin çok sevdiği bir adamı hakkında yolsuzluk yaptığı iddiası atılıyor ortaya, Ramses adamına güveniyor ve inanıyor ancak adaletin önünü tıkamıyor ve yargılanmasını istiyor... Yargılanma süresi boyunca o çok güvendiği adamından uzak duruyor, hiç görüşmüyor ve konuşmuyor... Ramses, firavun... Bir nevi diktatör istediğini yapma hakkına sahipken ve tarih bundan 2300 yıl önce olduğu halde adalete müdahale etmiyor... (!) Şimdi biz çağlar ötesindeyiz öyle mi? Yıldız savaşları başladı mı? Evet kaybediyoruz, maddi manevi bütün değerlerimizi... Tekbir giyim yeni kreasyonunu bir defile ile tanıtmış sahnede mankenler ilahiler eşliğinde dua eder pozisyonda sergilemişler yeni tesettür ürünlerini... İnanç sektörü oldukça iyi para getiriyor çok ileri gitmişiz çok... (!)
  7. Diloş'um çocuklarımızın bayramı kutlu olsun ama o bayramın asıl anlamı unutulmasın ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN Ulusal Egemenliğimiz sonsuza dek sürsün...
  8. işte gelmiş Allah'ım başka ne dilesem
  9. Ulusal Egemenliğimizin tehtit altında olduğu günlerde içimiz buruk ama yine aynı inançla kutluyorum 23 Nisan'ı... Tam bağımsız ve kendi gücünün farkında olduğumuz günlere milletçe ulaşmak dileğiyle... Ulusal Egemenlik, bağımsız, hür, güçlü ve kendi kararlarını direktiflerle almayan bir ülke demektir... Ulusal Egemenlik, petrol krallarının dünyada kalan 20 yıllık petrol rezervleri tükenince yeni enerji kaynaklarına sahip olmak ve Anadoluda hakimiyeti ellerinde tutmak için kullandıkları dini, etnik kökeni, her türlü ideolojik farklılığı "ulus kimliğinde" eritmektir... Ulusal Egemenlik, bir çocuk bayramından ibaret değildir... Ulusal Egemenlik, o çocuklara bağımsız, tertemiz, güçlü ve barış içinde bir ülke bırakmak demektir... Ulusal Egemenlik, emperyalist güçlerin dini, milli duygu ve bayramları şekilden ibaret ve ruhsuz kutlamak anlamına gelmez... Egemenlik seçim sandığında seçilen adamdan ibaret değil o adamın bağımsızlık uğruna ne yaptığını kavramak ve gerektiğinde hesabını sormaktır... Amerikan mangacıları egemenliğimize gölge düşürüyor, Atatürk'ün çocuklarımıza miras bıraktığı bağımsızlık ateşi ile yanan cumhuriyettir... Onu hiç kimse söndüremeyecek, dejenere edemeyecek, adı cumhur kimliği köle olmayacağız... Yaşasın Egemenlik Bayramı ve Bağımsız Türkiye... Varlığımız bu vatana armağan olsun...
  10. Çamur at izi kalsın, fikirle ve bilgi ile tartışamayanlar hep bu yola başvurmuştur... Aslı olmayan dedikodudur, dedikodu ile yaşayan toplum haline geldiğimiz için birileri bunu çok güzel kullanıyor... Geçenlerde biri bana sordu Tuncay Özkan KanalTürk'ü hangi para ile kurdu diye, aslında bunu sormak ve sorgulamak çok güzel ve doğru keşke hep böyle olsalar aynı şahısa açıkladım, Tuncay Özkan kanalın sahibi değil sadece belli bir hissesi var Kanaltürk'ün herşeyi ortada orada çalışacak gönüllüler arasındayım ve şuana kadar orada her türlü baskıya ve yıldırmaya karşın gece gündüz çalışan arkadaşlarıma huzurlarınızda teşekkür ediyorum... Kanaltürk'ün binası mütevazi bir yapıdan ibaret ama ilkeli ve ahlaklı bir kanal... Belkide Türkiye'nin unuttuğu pek çok değere sahip insanlar tarafından yönetiliyor olduğu için tepki alıyordur... bu ülkede öyle çok yolsuzluk varki artık dürüstlük ve doğruluk karşısında şaşırıyoruz... altında başka şey arıyoruz... eğer sorgulanacaksa başta başbakan, maliye bakanı, cumhurbaşkanı ve akp li vekillerin bütün mal varlığı sorgulanmalı ve aydın doğan'ın mal varlığıda sorgulanmalı... madem temiz eller operasyonu yapıyorlar önce kendi ellerini yıkasınlar...
  11. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Her şer bir hayırla gelir, Yere çökmeden yükseğe sıçrayamazsın, Kazananın olduğu yerde mutlaka bir kaybeden var, Asıl önemli olan ne kaybediliyor ne kazanılıyor değil, Ne dönüyor? Evet doğru aslında hepimiz kaybediyoruz azar azar azalıyoruz... Çünkü güçlü olan kötü niyetliler, her türlü gücü ellerinde bulundurmak ve geri kalan yeryüzü ahalisine sahip olmak için bütün değerleri altüst ediyor... Bir toprağa ateş düşüyor, bir ormana kıvılcım düşüyor yanıyor heryer... Petrol tükenecek ve sıra başka şeylere gelecek sömürmenin sonu yok... 9 mideli vampir posamızı bir kenara atana kadar bizden vazgeçmeyecek...
  12. HAR ENAM İkinci el şiirlere düştü yolumuz Beyza Saplayıp bakışlarımızı bir pula Satır sayısı olmayan nameler yazıyoruz Henüz solmamışken kınalarımız Ve ağlıyorken analarımız Hannas giriyor damara açılıyor müheyya Bir parmak neden kesilir Beyza Neden alınır parmak şairden yenisi çıkmayacaksa Gözlerimi akına devşirsem Pis uğultular yama olur kulağıma Bin susar bir konuşurum da Boğazımda balık kılçığı Yasaklıyım yirmidokuza Alın diyor şair, parmak sizindir Ben satacağım şiirlerimi atın dört ayağına Her köy yağmalanmış Beyza Ciğerimin yarısına maraz dadanmış Kedim bakıyor ağzında salya Bir sevişmelik saatin akrebinde kan/arya Yılan da sokar - adam da- Açık olmaya görsün yara Ciğerime kurt düştü diyor şair parmağıma mor İçime şems-ü kamer düştü diyor dışıma kor Şeyda bülbül şemse uçar / gün batar Zalimdir turuncu siyaha ayna tutar Ben benden geçsem ne olur İçimde senden bin hal var Adu sarmış yanımı ahvalime kim bakar Verme parmağını şair şiirler sana susar Dizeler biad eder imgelere kan kusar Heybemizde amber var Beyza Varsın leş koksun münkirler Adamlık konuşmakla olmuyor Varsın lal olsun diller Arzumana eğilsin içindeki şiirler Bidar geçiyor gece ceplerinde ölümler Sok elini koltuğuna şair verme parmağını Sakla sandığında anadan kalma yadigârını Hakikat-i serencam dökülseydi bir bir Gazel olurdu efsun ayana haz kalmazdı Bilseydin ki esrar vuruyorken kendini Edna olurdu kirpikler yazılmazdı şiirler Ey şair! parmak senindir Kes kolunu bitsin şiir. Filiz Kılınç
  13. sardunyam şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    Anlamakla beraber aynı duyguları yaşıyorum diyebilirim ama çaresiz olmadığımızı biliyorum... Çare/biziz kurtuluşu kurtarıcıdan beklemek yerine durumdan vazife çıkarmak gerektiğine inanıyorum eğer herkes üzerine düşeni yaparsa zaten rotamız çizilmiş, yolumuzu göstermiş GAZİ mutlak kurtuluş gelecektir... İnanmak ve bir ucundan tutmak şart...
  14. sardunyam şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    bidenem pazartesi buluşalım
  15. neredesin Frozen
  16. seni buralarda görmek ne güzel
  17. ansiklobedi gibi olmuş yahu çevir çevir bitmiyor söylerim, sen nasılsın asker bende çok özledim pazartesi günü burada ol randevu istiyorum
  18. sardunyam şurada cevap verdi: Xanthippe başlık Fan Club
    o zamanımızın bilgesidir bana göre şarkılarından şiirlerinden İNSANca duygular çıkar ortaya ve en önemlisi duyarlılık bilgeliğin göstergesidir, Sezen Aksu olmak kolay değil olupta onun kadar mütevazi kalmak hiç kolay değil... Sanatçılığından ziyade insanlığıdır benim ona olan sevgimin kaynağı... ah o yazlık sinemalar kapı önü akşamları saksıda son sardunyalar avluda el yazmaları ah ne kahraman ne cesur ne güzel çocuklardık her yeni günü ümitle nasıl kucaklardık ah kaldırımlar biliyor bir devir muhteşemdik güz güneşinden hüzünlü ilk yazdan şendik hem utangaç hem hevesli mektepli sevgilerdik pek kırılgan pek acemi bir söyler bin gülerdik o pürtelaş piyasalar ilk sevda ilk gözyaşları yolları gurbete bağlar hep o gönül şarkıları ah ne kahraman ne cesur ne güzel çocuklardık her yeni günü ümitle nasıl kucaklardık ah kaldırımlar biliyor bir devir muhteşemdik güz güneşinden hüzünlü ilk yazdan şendik
  19. Belediye otobüsünde 'türban indirimi' 26 Şubat 2008 Yalçın BAYER / [email protected] Doğduğundan beri Adana'da yaşayan 47 yaşındaki Nezire Nilgün Pepedil, 'türban imtiyazı'na ilişkin yaşadığı bir olayı yazıyor: 'Düne kadar tekrar dünyaya gelsem ne başka bir ülkede, ne de başka bir şehirde yaşamak isterdim. 2 kız annesiyim, birisi mühendis, ötekisi doktor. Ekonomik sıkıntılarla dolu üniversite yılları henüz geride kaldı ve ikisi de şimdi kendi hayatlarını kazanıyor. Anlayacağınız düne kadar çocuklarımın yarınları için endişelenmeyi geride bırakmış, keyifle torunlarımı seveceğim günleri bekliyordum. Son zamanlarda güzel memleketimde yaşanan sevimsiz olaylar elbette üzüyordu beni, ancak dün (önceki gün) olanlar sert bir tokat gibiydi, üzmekten çok öte canımı acıtan... Adana'da belediyeye bağlı toplu taşıma araçları olan otobüslere binmek için manyetik kartlar kullanılıyor. Bu kartlara şehrin çeşitli yerlerdeki sabit noktalarda bulunan bayilerden istediğiniz miktarda para yüklüyorsunuz ve otobüse bindiğinizde kartı manyetik okuyucuya gösterdiğinizde biniş ücreti karttan düşülüyor. Her biniş için ne kadar ücret kesileceği, binilen otobüsün şoförü tarafından tek bir düğmeye basmak suretiyle değiştirilebiliyor. Dün (önceki) otobüse binerken ben de herkes gibi manyetik kartımı okuyucuya tuttum ve ekranda biniş ücreti olarak 75 kuruşun kartımdan düşüldüğünü okudum. Hemen arkamdan otobüse binen türbanlı bayan kartını okuttuğunda ekranda 60 kuruş göründü, birkaç durak sonra otobüse binen türbanlı bir diğer vatandaş şoförle işaretleşti ve manyetik okuyucuya kart göstermeden araca bindi. Bunun üzerine şoföre, biniş ücretlerini neye göre belirlediğini sorma gafletinde bulundum ve cevabı sert bir tokat gibi indi suratıma: 'Benim inisiyatifime kalmış, canım isterse öğrenci alırım ya da hiç almam, sıkmabaşlardan (şoförün kullandığı tabir tam olarak buydu) ücret almam.' Donup kalmıştım, sinirden titriyordum, gideceğim yere varmadan otobüsten indim. Ne yapabilir, kimi kime şikayet edebilirdim? Modern bir Türk kadını olarak sıkmabaş olmayan ben ne yapabilirdim? Çaresizlik içinde yazıyorum size... Yarının bugünden daha karanlık olmasından korkuyorum... Çığlıklarımızı duymazdan gelenlerden korkuyorum... Kaleminizin sesimiz olması dileği ile yazıyorum size...' Çuvaldan sonra kafasına türban geçirilen Türkiye BATILI emperyalist beyaz adam, akşam oturup TV kanallarını zaplarken; Filistin, Irak, Pakistan ve Afganistan sokaklarında gördüğü, yalınayak, başı kabak, pejmürde kıyafetli, donuk bakışlı insan manzaralarını Türkiye'de de görmek istiyor. Çünkü onlar efendi-köle ilişkisini tercih ediyor. 'Nasıl olur da bir Müslüman ülkesinin insanı benimle aynı görüntüde olabilir' diye düşünüp çıldırıyor. Oysa benim tercihim; 'Amerikan İslam'ına göre dizayn edilmiş ve kafasına Amerikan çuvalı (yani türban) geçirilmiş bir Türkiye'dir' diyor. O yüzden, ona bu imkánı sunacak olan, mevcut iktidarı çok ama çok seviyor. İşte bu nedenle mevcut iktidar, Türkiye haricinde herkesin iktidarıdır maalesef!.. -- umutlarım solmasın -- Mutluluğunuz düşüncelerinizin niteliğine bağlıdır. Marcus Aurelius
  20. TBMM’de görüşülen yasaya göre, işletmeciler turistik tesis yapmak için, devlete parasını peşin olarak ödeyip istediği kadar ağaç kesebilecek. Uzmanlara göre bu parayla, başka yerlere daha fazla ağaç dikilse bile, doğal denge alt üst olacak. haberi burdan okuyabilirsiniz. http://www.ntvmsnbc.com/news/441711.asp Bu parti insan sağlığına ve doğaya zararlı, derhal kapatılmalı... bu partiyi kapatmamak hukuksuzdur... sigaranın üzerinde sağlığa zararlı olduğu yazıyor Akp'nin üzerinede yazılmasını öneriyorum... En azından tercih edenler bilerek tercih ederler...
  21. bidenem bende bilmiyorum ama soğanlı çiçeklere benziyor değil mi? ben rengine hayran kalmıştım seninle de paylaşmak istedim su damlacıklarıda aynı bir güzellik katmış
  22. vedalaşmadan düşüyor hüznünden kopan haykırışlar selamı bile alınmıyor artık şarkılardan adı siliniyor adı unutuluyor kulağına fısıldanan mısraların satır başları nasıl başlayıp nasıl bittiği belli olmayan bir yaşamın kırık aynalarda bin parça görünüyor yansıması. küstürdün baharları uzun uykuların tam zamanı yaşıyor takliti yaptığı belli içini titretirken gecenin ayazı elinde çektiği sabır tesbihinden kopup gitti çekilmiş anıları yağmura hasret toprağı kandıran gri bulutlar gibi karartıp gündüzünü gürleyip gitti tuttuğun güneştir avuçlarında yakar en çok kendi benliğini üşümüş parmak uçları nefesinin buğusunda ısıtamadığındır çocuğun gözyaşları sardunyam
  23. sende benim ve bende seni nasıl özlemişiz birbirimizi

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.