sardunyam

Deniz Gezmiş 6. filo Türkiye'den defol dediği için vatan haini oldu değil mi? peki o gerçek (!) okuyan ülkücüler neredeydiler Amerika Türkiye'yi işgal ederken? asker, polis alt kademesi zaten emir kulu ama sana soruyorum İstanbul'un göbeğinde pkk sempatizanları ve hatta bizzat gece dağa, gündüz şehre inen göstericilere taş atan polis 1 mayıs'ta yürüyüş yapan emekçileri copluyorken ne düşünüyorsun? Deniz Gezmiş polise askere kurşun sıkmış, polis asker kim senin benim güvenliğimi, toprağımın güvenliğini savunması gereken bizden insanlar değil mi? üniformalarımı onları kutsal kılıyor? ülkenin gerçek anlamda hakkını üniforma savunmaz... biri Amerika'dan emir alırken diğeri defol diye haykırıyor... alnı kılıçlı adamla deniz gezmişi asla bir tutamazsın hadi bakalım deniz'leri astıkları gibi asabiliyorlar mı alnı kılıçlı şahsiyeti... okur yazar bir kaç ülkücü kaldıysa eğer onlarıda zaten partiye almıyorlar... ülkü ocaklarını bana anlatma istersen... komunizm geliyor diye millete verirler gazı komunizmin ne olduğunu bile bilmeyenler silahlanır... sonra kalkar birileri antiemperyalistleri sokak kabadayısı bir .... le bir tutarlar... neyi savunmaya kalkıyorsun ki, sen okur yazar bir ülkücüysen gocunmazsın, ben milliyetçiyim, ulusalcıyım, devrimciyim, kemalistim yani birilerine göre çok tehlikeli biriyim ama gocunmuyorum... hatta kemalistim diye geçinen pek çok adamında ***************

Efendilerimiz bizi adam edecekler !!! Peki neden bu kadar seviyorlar bizi??? Çok demokratik olalım, medeniyette çiçekler içinde bağ bahçe GÜL gibi olalım istiyorlar... Avrupa Birliği bizi seviyor, destekliyor, istiyorlar ki Türkiye Cumhuriyeti büyüsün büyüsün kocaman olsun... O yüzden ilkel okullarımızı çağdaşlaştır/mı/yorlar... Kendi topraklarına sokmadıkları genetiği değiştirilmiş tohumları almamızın sakıncalarından bahsetmiyorlar... Örgütlenmenin, sendikaların, ülke bütünlüğünün sağlamlaştırılmasını ve bağımsızlığını savunmuyorlar... SSGSS yasasına hiç itiraz etmiyorlar... Vakıflar Yasasına hiç karışmıyorlar... (!) Ermeni Soykırımı Yoktur demenin suç sayıldığı ülkelere karışmazlarken (o ülkenin iç işleri bahanesiyle) Türkiye'de her naneye limon sıkıyorlar... İş güvencesi, yaşam güvencesi, sağlık güvencesi olmayan insanlar için yaptırım uygulamıyorlar... Vergilerin düşürülmesi hususunda hükümete tavsiyelerde bulunmuyorlar... (tabi Türk halkının ödediği yüksek vergiler) 301. kaldırılsın diye diretiyorlar ama kendi ülkelerinde ki benzer yasalardan hiç söz etmiyorlar... Türkiye'de hortlayan terör olayları için ülkemize destek olmuyor (teröristleri besliyorlar) Kapkaç, hırsızlık, gasp, soygun, silahlı saldırı artışlarından dolayı hiç endişe duymuyorlar... Üniversitelerin karışmasından hiç rahatsızlık duymuyorlar... Gittikçe yoksullaşan ve dini kullanarak insanları sömürenlerin sebep oldukları gericilikten endişe duymuyorlar... yök başkanı üniversiteler paralı olacak açıklamasına tepki göstermiyorlar... Bülent Arınç Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını açıkça ölümle tehtit ettiğinde açıklama yapmıyorlar... Danıştay' başsavcısı rahmetli Özbilgin şehit edildiğinde, Hrant Dink'te olduğu gibi ses çıkarmıyorlar... Köpekleri salıp taşları bağlıyorlar çünkü bizi çok seviyorlar... Avrupa Birliğinin bütün emeli Büyük Türkiye yaratmak zaten... Dtp ve Akp'yi destekledikleri gibi başka partileri desteklemiyorlar... Resmen Anayasamıza, iç hukumuza, iç işlerimize, yememize, içmemize karışıyorlar bizde kuzu kuzu dinliyoruz... Laiklik dayatılamazmış... Şeriatin dayatılmasında bir sakınca olmuyor ama... Avrupa Birliği bizi adam edecek... Daha demokrat, daha özgür, daha zengin olucaz... Avrupa bu yüzden var zaten... Hatta biz onlarla hiç savaşmadık, sevr-i onlar dayatmadılar, topraklarımızı onlar işgal etmemişlerdi...

Barosso'ya 10.04.2008 11:58 Osmanlı’nın son günlerine geri döndük. O zaman İstanbul’daki Avrupa Büyükelçileri sadrazamları aşağılayarak, Tüklere söverek Osmanlı’yı “Adam etmeye” çalışıyorlardı. Şimdi o işi AB bürokratları yapıyor. Üslüp aynı, değişen bir şey yok. Adamlar kendilerini Afrikalı ilkel kabilelere medeniyet öğretmeye gelmiş misyonerler zannediyorlar. Bir yanda Olie Rehn, bir yanda Lagendjik, bir yanda Barosso... Türkiye’nin sistemine, yargısına, Anayasasına demediklerini bırakmıyorlar. Barosso isimli “Cahil” daha da ileri giderek diyor ki, “Laiklik bir halka dayatılamaz” A be, cahil, a be densiz, laiklik olmadan demokrasi olur mu? Çoğunluğu Müslüman olan ama laik olmayan ülkelerde var mı bir demokrasi örneği. Varsa eğer neden yıllardan beri Türkiye’yi İslam ülkeleri arasında örnek ülke olarak gösteriyordunuz. Avrupa “100 yıl savaşlarını” niye yaptı! Birliğinizin ülkeleri kiliseyi siyasetin dışına itinceye kadar yüzlerce yıl uğraşmadı mı, kan dökülmedi mi? Türkiye, Atatürk isimli bir adamın dehası sayesinde, bunu kan dökmeden ama sizin tabirinizle “Dayatmayla” yaptı. Ya dayatmayla olacaktı, ya kan dökülecekti, ya da Türkiye din devleti olacaktı? Siz Avrupalılar Türkiye için hangisini tercih ederdiniz? Biliyorum da, söylemeye içim elvermiyor. Türkiye laik ve demokratik bir ülke olmasaydı AB üyeliği için yaptığı başvuruyu kabul eder miydiniz? Hadi söyle Barosso Efendi, eder miydiniz? Niyetiniz Türkiye’yi AB’ya almamak için yeni bir koz elde etmek ve “Siz din devletisiniz. AB’ye giremezsiniz” demekse bilemem. Bana sanki öyleymiş gibi geliyor. Laiklik dayatılamazmış. Siz yıllardır Türkiye’ye herşeyi dayatıyorsunuz da, Anayasamızın en önemli ilkesi mi size dayatma geliyor. Bak Barosso Efendi, ben Türkiye’de sayıları giderek azalan AB yanlılarındanım. Türkiye’nin o kulübe üye olmasını isteyenlerdenim. Hem de çok. Ama bu tavrınız beni bile AB’den soğutuyor. “Allah b.lanızı versin” demek geliyor içimden. Beni bu hale getirdiyseniz, gerisini siz hesaplayın. Ama dediğim gibi belki de amacınız bu. Eğer öyleyse gerçekten başarılısınız. Yok değilse, o zaman a.talsınız. FATİH ALTAYLI BENİM NOTUM: Fatih Altaylı bile artık anlamış kendisini tebrik ediyorum...

Önce Alıştırma - Sonra Uyuşturma... ERDAL ATABEK Önce alıştırmanız gerekir. Görüntüye. Seslere. Hareketlere. Sessizliğe. Çevrenizde olup bitenlere. Yavaş yavaş alıştırırsınız. Alışırlar. Türbana. Çarşafa, peçeye. Taşyapıya. Oğulların gemilerinin olmasına. Çocukların televizyon kurmasına. Yakınların yolsuzluklarına. Sevgililere alınan evlere. Çokeşliliğe. Erkeklerin, kadınların ayrı ayrı oturmasına. Ramazanda öğle yemeği verilmemesine. Beyaz takkeyle gezenlere. Hem de öyle alışırsınız ki size çok doğal gelmeye başlar. Bizde böyle deyip geçmeye başlarsınız. 'Galiba demokrasi bu da biz mi anlamıyoruz?' diye kuşkulanırsınız. Sonra da uyuşursunuz. Yavaş yavaş uyuşursunuz. İçinizden bile tepki duymaz olursunuz. 'En az üç çocuk yapın' derler, dinler geçersiniz. 'Bizi azaltmaya çalışıyorlar' derler, gülme duygunuz bile kaybolmuştur. 'Batı'nın ahlaksızlığını aldık' derler, öyle dinler durursunuz. Uyuşturmuşlardır sizi. Bir yandan Çanakkale zaferini kutlarsınız. Öte yandan Çanakkale savaşını yıllar sonra kaybettiğinizi bile fark etmezsiniz. Başbakanınız planlarını Amerika'ya açıklar. Siz burdan dinlersiniz. Amerika Ankara'yı işgal etmektedir. Siz İngilizce öğrenmeye çalışırken durumu göremezsiniz. *** Alışırsınız ve uyuşursunuz. Geçmişe dalıp gitmişken, geleceği kaybetmekte olduğunuzu fark edemezsiniz. Plan da bunun için yapılmıştır. Önce alıştırma. Sonra uyuşturma. Yüzünüze demokrasi derler, arkanızdan gülerler. Yüzünüze çokkültürlülük derler, arkanızdan bölerler. Yüzünüze değişim derler, arkanızdan soyarlar. Yüzünüze gelişim derler, arkanızdan bakarlar. Alışırsınız. Uyuşursunuz. Tehlikenin farkında mısınız? şeriat devrimini yaptılar artık farkında mısınız? şimdi sindirip kanıksatma aşamasındayız... karşı devrim yapma sırası bizde!!! yeniden Atatürk Devrimi şart...

İnsanlar kula kul olmaya alıştırılmış yakışıklı, Parti liderinin, dini liderinin, ideoloji liderinin yani kendi fikri olmayan fikrini elbise gibi giydiği kimsenin esiri olmuşlar... Düşünemeyenlerin yerine birileri düşünüyor ve uyguluyor... Diğerleri hoşlarına giden aileden aldıkları geleneksel kültürün etkisinde yakın oldukları fikrin peşindeler... Hangisi benim ülkemin ve milletimin yararınadır 10 yıl ya da 100 yıl sonra bu ülke nerede olacak çocuklarımıza ne olacak, maddi manevi değerlerimizi kimler kullanacak diye sormayalım diye sürekli kafamızı meşgul ediyorlar başka şeylerle... Azıcık kafasını kaldırıp ne oluyor ya diyeninde tepesine iniyor emperyalist sömürünün sopası... Ölümü gösterip komaya razı ettiriyorlar... Deniz Gezmiş'lere anaşist gözü ile bakmış bu milletin emekçi sınıfı bile... Daha ne diyelim? Kapitalizmi savunan emekçiler? Yaşasın kral diyenlerle kral çıplak diyenlerin kavgası birazda...

Milliyetçi Hareket Partisi'nden üye ve partili çok tanıdığım var, asarım keserim tarzındalar, asla eleştiremezsiniz onları ve genel başkanlarını hemen başka yöntemlere başvururlar... Kendilerine ülkücü diyen tipler ya mafya *********** benziyor, ya maço... Yani ülkücülük bizim bildiğimiz "Mustafa Kemal Ülküsü'yken" artık kafatasçı ama bilgiden, belgeden, genel kültürden mahrum tiplerin fanatikçe neyi savunduklarını bilmeden kavgaya hazır kıta haline getirilmiş ocaklı gençler... Atatürk'ten ve onun gösterdiği milliyetçilikten bi haber, ya kavga eden, ya adam öldüren, ya yaralayan ya da öldürmeye azm ettirmekte olan insanlarla dolmuş ülkücü hareket... Ama ben üniversitelerde olan olayların planın bir parçası olarak bin parçaya bölünmüş Türk/Müslüman anlayışının iyice un ufak edilmek için Ulus ve Millet bilincinde mücadele etmeyen kendi aralarında çekişen gençler haline getirilmek istendiğini düşünüyorum... Ortalığa bakıyorum biri dinini savunduğunu sanıyor, inandığı şeyin dinle uzaktan yakından alakası yok birilerinin kurbanı olmuş, biri kürtlüğünü savunuyorum sanıyor bölücülerin esiri olmuş beyni binlerce yalanla devlete karşı doldurulmuş oda ne olduğunu bilmiyor, biri ülkücü sanıyor kendisini ülkücülüğü bilmiyor onlarda aynı... Hepsinin tek bir ortak noktası var birilerinin kurbanı oluyorlar, dolduruşa geliyorlar... Çünkü bilgisiz fikir sahibi olmuşlar hepsi bir savunma halinde ancak savunduklarını sandıkları şeyin çıkarları ile alakası yok... Türküye Cumhuriyeti üzerinde oynan oyunların belkide son perdsindeyiz... Lider ve efendi peşinde olanlar, kula kul olmuşlar, okumamışlar, sormamışlar, anlamadan yorum yapmışlar öyle kolay kargaşaya kapılıyor ki... Ne zaman öğreneceğiz kendi aklımızla vicdanımızla özgür olmayı... İnanç, dil, ırk, ten hepsinin ancak kişisel bir renk olduğunu sadece bizi alakadar edeceğini, bu ülkenin bir ferdi olduğumuzu ve asıl düşmanın perde arkasından kuklalarını oynatırken elimizden gidenleri görmediğimizi ne zaman anlayacağız... Kaybettiğimiz her saniyede bir başka değerimiz yitiyor, bölünmüş parçalanmış iç savaşa itilmiş sömürülmüş Türkiye'nin hiç birimize yaramayacağını anladığımızda çok canı yitirmiş mi olucaz? Bütün bunlar birilerinin cebini dolduruyor biz kan kaybediyoruz... Birileri 3 çocuk yapın diyor çocuklarımız üniversitelerde ziyan ediliyor... Fabrikalar kapanıyor, esnaf kepenk kapatıyor, marketlerde yerli ürün kalmıyor, tarım bitiyor birileri bize hala kuşa bak diyor ve hala birileri kuşa bakıp onu yakalamaya çalışıyor... Şeriattı, darbeydi, kürt haklarıydı, din devletiydi, başörtüsüydü, hangisi karnınızı doyuruyor? Oyun başka oyun cambaza bakmaya devam arada ************** unutmayalım...

Aslında işin formülünü çözünce anlamak çok kolay sosyalleşme konusunda ne kadar geriye götürürsen, en etkili silah olan dini kullanarak vicdanları o kadar kolay esir altına alırsın, fakirleştirmek içinde elinde olanları satarsın, yabancılaştırırsın, yerli üretimi sıfırlarsın insanları bir kuruşa muhtaç hale getitirsin sonra ne istersen yapacak konuma gelirler... Ama bütün bunları yaşamadan anlatmak zor farazi kalıyor bir müsibet bin nasihatten yeğdir demişler... Günü geldiğinde bugün olan bitenin aslında neyin planı olduğunu anladıklarında şimdi rüzgarın yönüne göre yön değiştirenlerin mazeretlerini duymak isteyeceğim... Tahmin etmek zor değil zaten... Balık tutmayı öğretmiyorlar zaten artık tuttuğunuz balıkları elinizden alıyorlar açlıktan ölmenizi engelleyecek kadar küçük parçalar halinde sadakalarla yaşamaya alıştırıyorlar... Olanı biteni görüp görmezden gelenler işte asıl sorumlular onlar... Göremeyen istisna...

Şimdi Türkiye'de istedikleri kararları çıkartmak için kullandıkları AK partiyi kapattırmamak için Amerikan ve Avrupa Emperyalizminin görevlileri Türkiye'nin sosyalleşmesine, gerçek anlamda düşünce ve ifade özgürlüğüne göstermedikleri ilgi ile panikle Akp yi savunuyorlar... Akp yi neden bu kadar seviyorlar acaba, tamamen duygusal olabili mi?

Hitlerin Nazi Fırtınası ve Yahudilerin Filistine Göçü Anlaşması: Siyonistler Filistin topraklarında Yahudileri temsil edecek bir devletin kurulabilmesi için siyasi, ekonomik ve her türlü şartların olşutuğuna kani oldukları halde Filistinde istedikleri oranda Yahudi nufusuna sahip olamamaları en büyük engeldir. Filistin topraklarına yönelik göçü hızlandırmak adına onca destek ve kolaylığa rağmen, istenilen düzeyde Yahudi yerleşimi gerçekleşmez. Siyonistler, İsrail’in kuruluşunu hızlandıracak ve aynı zamanda Filistine göçü canlandıracak, hatta göçü zorunlu hale getirecek çözüm yolları tercih ederler. Yahudi nufusunun yuğun olarak bulunduğu ülkelerinin başında yeralan Almayada’ki Yahudileri göçe mecbur edecek tuzaklar kurarlar. Kendisi anne tarafından bir Alman Yahudisi olan Adolf Hitlerl’le, Filistine göçü zorunlu kılacak gizli bir mutabakatta anlaşarak, tüm insanlığın nefretle kınayacağı sıradan ve masum Yahudilere soykırımı uygulattıracak kadar ileri giderler. İsrail Devletini kurmak için kendi kavmine soykırımı uygulattıran siyonist zihniyetin, aynı devleti korumak için şimdilerde taş ve sopalarla intifataya geçen filistinli coçukları tank paletleri altında ezme girişiminden başka türlü bir insancıl hareket beklenemezdi her halde. Siyonistlerin ırkçı ve faşist düşünceye sahip bir partiye destek vermesi bazı kimselere çelişkili yada garip gelebilir, ancak siyonizmin hedeflerine bakılınca gerçek yüzü anlaşılmış olacaktır. Siyonist lider Theodor Herzl'in Filistine göçü teşvik için yaptığı tüm çağrılara Avrupa'da, özellikle Almanya'da yaşayan Yahudiler -iyi hayat standardına sahip olmaları nedeniyle- olumlu cevap vermemiş ve bu çağrıyı duymazlıktan gelmişlerdi. Bu durum karşısında Siyonistler, Filistin'e göçü hızlandırmak için, yandaşları Hitler’e telkin ettikleri bir plan gereği Almanya’nın Ari ırkı dışındaki tüm yabancı unsurlardan temizlenmesi gerekir gibi gizli bir planla hedeflerine ulaşmak isterler. İşte Nazi olaylarının aslı-astarı bundan ibarettir. Siyonis destekle iş başına gelen Hitler’le siyonistlerin en önemli ortak paydası filistine yönelik göçü canlandırmak, Yahudileri Almanya dışına çıkartarak, Filistin'e yönlendirmektir. Hitler’le Siyonistler arasında varılan sözkonusu mutabakat bugün Wilhelmstrasse'nin gizli arşivlerinde ortya çıkartılmıştır. Arşivlerden elde edilen bilgilere göre, siyonistlerin amacı Hitler'e telkin ettikleri politikaları uygulatarak minimum zarar’la maksimum fayda sağlamaktır. Ancak savaşın başlaması ile birlikte tüm Almanya ve Avrupa'daki Yahudiler arasında büyük bir korku ve panik yayılır. Milyonlarca masum insan, çocuk, kadın, genç, ihtiyar, Yahudi, Çingene ayrımı yapılmadan siyonistlerce kurulan tuzağın kurbanları olarak, neticesi malum korkunç bir soykırıma maruz kalırlar. Dünya tarihinin en büyük katliamlarından biri olan bu vahşet, şayet verilen rakkamlar doğru ise, abartıldığı konusunda tereddütler mevcut, yaklaşık 6 milyon masum insanın hayatına mal olduğu idda edilir. Bu insanlık ayıbı ve soykırımdan kurtulabilen Yahudilerin bir kısmı Filistin topraklarına göç ederken, diğer bir kısmı da ABD gibi diğer ülkelere göç ederler. Gerçekte siyonistler tarafından nazilere yüklenen görev, Yahudilerin Almanya'dan Filistin'e mallarının bir bölümüyle göç etmelerini sağlamaktır, fakat sonradan olayın neden soykırıma dünüştüğü konusunu aydınlatmak gerçekten zor ve güçtür. Bana göre en makul sebep Yahudi varlığını devam ettirebilmeyi İsrail devletinin kurulması şartına bağlayan siyonistlerin, 19 asırdan beri süre gelen Yahudileri temsil edecek bir devlete sahip olma hırsı en önemli etkin olmuştur. Bu münasebetle siyonizmin tayin ettiği esaslar çerçevesinde, şartlar ve sonuçları ne olursa olsun, hiç bir şekilde alınan kararlar taviz verilmeden uygulanmak istenmiştir. Bu doğrultuda düşünceleri destekler destekler mahiyette bir çok bilgili ve malzeme olmakla birlikte, İsrail devleti ve siyonizme karşı olan yahudi hizip ve gurupları, Y.Cohen gibi bir çok Yahudinin verdikleri bilgilerden istifade edilmesi sanırım daha yararlı olacaktır. Bu arada O’ Brien’nin (Die Geschichte des Zionismus und des Staates İsrael, Conor Cruise) adlı eserinin tetkik edilmesini tavsiye ederim. Fransız düşünür Roger Garaudy’nin “İsrail Devletini Kuran Efsaneler” adlı eserinde ileri sürdüğü görüşlere bakılırsa, Nazilerin öyle iddia edildiği şekilde çok büyük çapta Yahudi katliamları yapmadıkları ve o konuda’ki iddiaların bir çoğunun asılsız ve yalan-yanlış şeylerle kamuoyunun aldatılmış olduğu dogrultuda bir inancı taşıdığını yazar. R. Garaudy, bu düşüncesinde, savaş ortamı ve Nazi Kamplarının kapasitesi dikkate alınarak hesap edilirse, idda edildiği gibi altı milyon insanın imha edilmesi için Nazilerin tüm mesailerini bu işe ayrımaları gerekirdi diye bir tesbitte bulunur ünlü düşünür. Diğer başka bir tesbiti ise günümüze ulaşan bazı vesika ve bilgilerin kampta bulunan insanların yakınlarına yazdıkları varsayılan sözde mektuplara dayandırıldığını ve bu dalaverelere kimsenin itibar etmediğini, öyle olsa dahi aynı şahıslara ayit bilgileri birbirini tutmayıp, sonradan uydurulmuş sahte mektuplar olduğu açık ve bariz bir şekilde sırıtıyor diye belirtmeyi’de ihmal etmez Fransız düşünür. Şahsen bende Roger Garaudy’nin bazı görüşlerinde haklılık payı olduğunu düşünmekteyim. Neden derseniz..? Kan ve irinden zevk alan Nazilerin insani olmayan her türlü zulüm ve işkenceye tabi tutup, aşağıladıkları kamp insanlarına yakınlarıyla haberleşme fırsatı tanıması, Nazilerde bulunmayan hangi yüksek ahlak, yada vicdani bir mefkureyle izah edilebiliriz ki yazılan mektuplar gerçek veya doğru olsun. Bunun yanında Nazi hareketinin Almanya, Avusturya, Polonya, Romanya vs. ülkelerde’ki Yahudilerin Filistin’e göç etmelerini sağlayacak siyonist bir hareket olduğu siyonizme muhalif anti-siyonist Yahudi gurupların zaman zaman kamuoyuna ifşa ettikleri gibi tartışma gerektirmeyen tarihi bir gerçektir. Bu konuda daha fazla bilgi için ulaşımı kolay (http://www.jewsagainstzionism.com) veya (www.nkusa.org) tavsiye ederim. (ALINTI) DEVAM EDECEK

İçin temiz olmadıktan sonra Hacı hoca olmuşsun kaç para Hırka tespih post seccade güzel Ama TANRI KANAR MI BUNLARA Sen sofusun hep dinden dem vurursun Banada sapık dinsiz der durursun Peki, ben ne görünüyorsam o'yum YA SEN NE GÖRÜNÜYORSAN O'MUSUN Sen içmiyorsan içenleri kınama bari Bırak aldatmacayı iki yüzlülükleri ŞARAP İÇMEM DİYE ÖVÜNÜYORSUN AMA YEDİĞİN HALTLAR YANINDA ŞARAP NEDİR Kİ.. Ey kara cübbeli senin gündüzün gece Taş atma dünyayı bilmek isteyenlere ONLAR YARATANIN SANATI PEŞİNDELER SENİNSE AKLIN ABDEST BOZAN ŞEYLERDE... Ben kadehten çekmem artık elimi; Tutmam senin kitabını minberini. Sen kuru bir softasın, ben yaş bir sapık CEHENNEMDE SEN Mİ DAHA İYİ YANARSIN, BEN Mİ?.. Seni kuru softaların softası seni Seni cehenneme kömür olası seni Sen mi haktan rahmet dileyeceksin bana ? HAKKA AKIL ÖĞRETMEK SENİN HADDİNE Mİ ? Yaşamın sırlarını bileydin Ölümün de sırlarını çözerdin Bugün aklın var bir şey bildiğin yok YARIN AKILSIZ NEYİ BİLECEKSİN Ey kör! bu yer, bu gök, bu yıldızlar, boştur boş! Bırak onu bunu da gönlünü hoş tut hoş! su durmadan kurulup dağılan evrende BİR NEFESTİR ALACAĞIN, O DA BOŞTUR BOŞ!

Açılmaz kapıları açmanız mı gerek? Dünyada insanca yaşamanız mı gerek? Bırak öyleyse iki dünyayı birden: Ey ölü canlılar, canlar uyanık gerek! Dün özledim de seni coştum birden bire; Çıktım senin yerin dedikleri göklere. Bir ses yükseldi ta yukarıda, yıldızlardan: ******, dedi; bizde sandığın Tanrı sende! Bir testici gördüm, çamur içindeydi: Ayağı çarkında, elinde bir testi; Testinin başında bir yoksulun ayağı Kulpunda bir padişahın kellesi. Kim demiş haram nedir bilmez Hayyam? Ben haramı helalı karıştırmam: Seninle içilen şarap helaldir, Sensiz içtiğimiz su bile haram. ÖMER HAYYAM

tarafsız evet başbakanın işidir çocuk adetini belirlemek değil mi? zaten biz padişahlıkla yönetiliyoruz, sultan tayyip erdoğan en azı belirledi, en çoğu sana kalmış artık evet ben dalga geçiyorum bu konunun ciddiyetle ele alınacak tarafı yok bana göre... ben buna ancak gülerim... başbakana bakınız kullarına emrediyor en az 3 çocuk istiyorum ne yapıcak acaba çocukları? ülkenin yöneticilerinin işidir değil mi bu? afedersin cahilliğime ver ülke yöneticilerinin başka ne gibi görevleri var? saygılar, hörmetler

zaten başbakanların işidir kaç çocuk yapılmasını vatandaşına söylemek saat kaçta yatıp kaçta kalkacağımızıda söylesin bari, birde onun çocuklarına sponsor olan mümin hayırseverler (!) bizim çocuklarada sponsor olursa ben 10 tane daha çocuk yaparım, birine bir sünnet düğünü yaptınmı yaklaşık 1.000.000 ytl'lik bir hasılat sahibi olduğumuzu varsayarsak bu çocuk işi iyi gelir getirir diye düşünüyorum... 10 çocuk 4'ü erkek olsa sünneten 4.000.000 ytl 6'sı kız olursa zengin iş ortakları bulunur hatta büyük fabrikalara ortak olunur kızlarında düğünlerinden iyi takı takılırsa oldukça iyi bir sermaye sahibi olunur... yoksa sayın başbakan dünyanın 8. zengin devlet adamı kolay olmadı yani... E koskoca başbakan hesaplamıştır bişeyler değil mi ama her eve lazım böyle biri

Bırakın artık bu edebiyatı diyeceğim ama... % 47 ile iktidar olmuşsa ne olmuş % 90 alsa haksıza haksız denir... birrrrrr yargı ve hukuk partilerin üstündedir (hukuğa saygısı olmayanlar anlamaz) ikiiiiiiiii asker bu ülkenin en güvenilir kurumudur hala ortanızdan çatlasanızda üççççççççç oy çokluğu değildir demokrasi, kurallar bütünlüğüdür, kuralsız ve sınırsız demokrasi yoktur, düşüncenin ifade edilişi bile sınırlıdır, kurallarsa insanların güvenliği için vardır, devleti idare edenlerin uyması gereken asli kuralları anayasa mahkemesi gözlemler, cumhuriyet başsavcıları % 47 oy alan partileride kapatma yetkisine sahiptir... ayrıca bir köyün ağası o köyün sahibi olsada suçu cezasız kalmıyorsa demokrasi ve adalet var demektir... bilmem anlatabildim mi? yani sırf sizlerin istediği doğrulduda ülkemizi kaosa ve bataklığa sürüklemesine seyirci kalmak demokrasi değil açıkca ************** gerçeklerle ve hukuk kuralları ile konuşun... tabi hukuku biliyorsanız...

ben artık bu konuda duygusal düşünemiyorum tamamen başka şeyler olduğunu düşünüyorum... şahsi fikrim şudur: akp'nin maskesi bu kadar düşmüş ve gerçek yüzü bu kadar görünmüşken hala görmezden gelip bu partiyi savunan bu milletin evladı olamaz... bu ülkeyi sevdiğini söyleyip herşeye göz yuman insanların ya cebi doluyordur ya aklında başka birşey vardır... desinler ki: akp 6 yıldır şu projeyi üretti ve hayata geçirdi... (olumlu ve birleştirici anlamda, uzlaşıcı ve akıllıca en önemlisi vatanın ulusal çıkarlarına uygun olarak) ne yapmıştır? 1-) konut yaptırır (albayraklar holding yani dünürü ve ihaleye girmesine izin verdikleri yandaşları kazanır) 2-) alışveriş merkezi açar (satılan ürünlerin ve açılan merkezlerin % 90'ı yabancıdır, topraklarımızı satıyor karşılığında bize ithal ürün de satıyorlar) nedense hep cepten yiyen biz oluyoruz... 3-) yol yapıyor ( petrol şirketlerine para kazandırmak lazım dünyanın en pahalı petrolünü kullanmak öyle kolay değil)

Sağır sultan bile duydu bir Sen duymadın... **************************** Yani Seni sevenler,Sana sempati duyanlar,: Ne konuştu bee..Gördün mü Bush'un yanında nasıl bacak bacak üstüne attı bee..diyenler.. Kasımpaşa'lı bu tavırlarınla teselli bulmaya çalışanlar.. Sana; İmanın en düşük seviyesi olan buğz etmeyi bile gösteremeyenler.. N'olacak canım gayrimenkul satın alan yabancılar bunları sırtına alıp ta götürecekler mi? diyenler.. Sana hangi dilden konuşayım nasıl anlatayım bilmem ki? "Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet,hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini müstevlilerin (sömürgecilerin) siyasi emelleriyle tevhid edebilirler(birleştirebilirler)... (Gençliğe Hitabe'den) Yani bu günkü izdüşümü ile BOP Eşbaşkanlığı yapmakla heyhaaat ihtimal olmaktan çıktı şahsi menfaatlerini sömürgecilerin emelleriyle birleştirdiler bile.. Haa sahi bir şey daha okudum;BBC'de yazdığına göre http://news.bbc.co.uk/2/hi/middle_east/5215160.stm İran'ın Lübnan Halkına yapacağı yardımlar için hava sahamızı kullanmalarına müsaade etmemişsin doğru mu? Sayın BOP Eşbaşkanı çiftçiyi, köylüyü,fındık üreticisini fırçalamayı biliyorsun.Bu haritadan sonra yine bacak bacak üstüne atıp ta Bush'u da fırçalasana.. Gücün ancak Başbakanı olduğun Milletine mi yetiyor? Bu haritanın Amerikan Silahlı Kuvvetler Dergisi'nde (http://www.armedforcesjournal.com/2006/06/1833899) yayınlandığını söylesem aklın başına gelir mi acaba? Pişmanlık duyar mısın? Eyvaaahh Ben ne yaptım? Ne yapıyorum? diye..

Din en iyi kamuflaj giysisidir... Bütün görünür sahtekarlıkları örter... Eğer din ile aldatmıyor olsalardı, aldatamazlardı... O zaman herşey göz önünde olur, kimse savunamazdı... Neden din ile aldatıyorlar sanıyorsunuz? Vicdanını esir aldığın varlığın, ardından özgürlüğünü, düşüncesini, aklını, fikrini kısaca iradesini alırsın... Bütün iş bu... Gerisi çorap söküğü gibi geliyor... Eğer inanç kişilerin özeli değilse nesi? Herkes inancını kendisi için yaşıyorsa bu itibar neden? Bu şiiri yazan kadın hangi mantıkla ve akılla böyle bir düşünceye kapılmış? Allah'ı Tayyip ile bir tutmak için insanın aklını kaçırması lazım...

valla bir ihale işimi nedir anlayamadım Türkiye'de ailelerin boşanma nedenlerinin başında şiddetli geçimsizlik geliyor bunun nedeninin % 80'i yoksulluk ve işsizlik... Ayrıca eğitimsizliğide ekle buna, aklına gelecek Türkiye'nin bütün gerçeklerini ekle... ve hala savunmaya devam et... Almanya çocuk yaptırmak için yatak odasına girmiyor, çocuk yapılması konusunda en çok destek olan ülke isviçre çünkü nüfus oranları düşük... Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde sosyal güvencesi sağlanmış ve sosyal bir yapı oluşturulmuş, sen burada dünyaya gelen çocuklara bunları sağladın mı? (başbakana soruyorum sen üstüne alınma) ve ayrıca bunu sana soruyorum tarafsız izninle; sen destekliyormusun başbakanın bu sözlerini... neye göre ve nasıl? ve ayrıca bir şeyi daha merak ediyorum bu akp sevginiz neye dayanıyor? çocuk sevmek ayrı birşey dimamik bir nüfusumuz zaten var elimizdeki mevcut çocuk potansiyeline yeterli ve gerekli donanımı sağlayamamışken 3 çocuk yapın demek ancak Recep Tayyip Erdoğan beyfendi gibilerin söyleyeceği bir kelamdır...

Barış elçisi Amerika Birleşik Devletleri... Bir zamanlar Hroşima'ya barış götürmüştü... (!) Hala direktiflerini Amerika'dan alan ne kadar dünya lideri varsa................

DEMOKRASİ GETİRECEĞİM DEDİĞİ HER YERE KAN VE GÖZ YAŞI GÖTÜREN BİR ÜLKE: Amerika büyük amerikan rüyası... büyük ortadoğu projesi... büyük israil... dünyanın neresinde kan ve göz yaşı varsa orada amerika ve israil parmağı mutlaka var... ve sınırları değişecek 22 ülke arasında olan Türkiye Cumhuriyeti ve onun laik, demokratik, Atatürkçü ve hukuk yapısı değiştirilecek... nasıl mı amerikan demokrasisiyle... direkt değil endirekt olarak... dolaylı yollarla içten fethedilerek... bop'a eşbaşkan yapılan başbakanın üstün gayretleriyle... (!) Ortadoğu'ya barış neden bu kadar uzak? Oradaki müslümanlar bunu hakediyorlar mı? O müslümanları gören buradaki müslümanlar ne yapıyor? Filistin bugünlere nasıl geldi? Filistinin dün yaptığı hataları bugün Türkiye neden yapıyor? Amerika Birleşik Devletleri hala müttefik ve dost diyebilen var mı?

Özgürlüklerin sınırı belirlendi... Bu bir meydan okumadır, açıkça din devletinin temelleri atılmıştır şimdiden sonrası sindirilmesi için alıştırma yöntemleridir... İşte bu saatten sonra her türlü dinci baskıya alıştırılacağız... Dünyasal algıları insan şeriatına tabi olanlar Allah'ın dini diye humeyni gibilerin uydurduğu dine iman ettirilmişlerdir... şeriati kuralları insanların belirlediği ama adına "Allah'ın emirleri" dedikleri şeyleri insanlara ezberletiyorlar, Bugün artık 1990'lı yılların sonlarında doğmuş çocuklar kara çarşaf giyiyor, bugün imam ve hatip olması imkansız olan kızlar imam hatiplerde eğitim görüyor, meslek lisesi olan imam hatipler için devletin bakanları birgün bütün okullar imam hatip olacak diyebiliyor... Kadınları örtüler altına sakladılar, sıra erkeklerde... Çember sakal, cübbe, takke ve çarıklılar sokaklarda boy gösteriyor... Bu çağın insanı olmadıkları hem görünüşlerinden hem yaşayış şekillerinden hemde hayata bakış açılarından ortaya çıkıyor... ŞEriatın ve din baskısının sonu yoktur, din emperyalist sömürü düzeninin en iyi kamufle olduğu giysidir... Halkın önce vicdanı esir alınır, sonra aklı, iradesi ve nihayet bütün benliği... o saatten sonra geri dönüşü olmayan bir yola girmişsinizdir... Türkiye'de gerçekte olan budur, aksini ifade eden ya görmek istemiyor ya da göstermek istemiyor... Sokaklar herşeyin aynası...