Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

sardunyam

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. sardunyam şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    huzur-u mahşer yeminliyim lugatımdan adını silmeye yazmadığım bir senaryoda bana rol biçenlerin tebdil-i suret ahret-i mekan lisan-ı münasip kıymet-i muhtelif bir zamanda? eriyor damla damla mumun feri sönüyor gürültüsünden göklerin sahile kıyamet iniyor yok-sul ruh kayıbını bende sanıyor! cehennemde odun olsan kibritini ben yakacağım seni yakan ateşte ben yok olacağım içerisinde düşlerden gelen korkulu hayaletler gece yarısı yatağının başucunda emanet gibi seni beklerler o soğuk rüzgar o ateşi söndürür mü? harlayıp durur küle döndükçe savrulur yüreğine saklanırsın... ne yanın ağrıyor? söyle o yandan öpeyim... sardunyam
  2. öğren bak ne garip bir maceradayız bu gezegen masal anlatıyor bize lakin biz masal dinleme yaşımızı geçtik büyüdük! kocaman olduk! akıllı, us'lu olabildik mi? hayalet bu şehir ruhlar özgür geziyor alaca karanlığında sokakların bir uçurtma havalanıyor ve göklerde paralanıyor gözün gözü görmediği yerde çığlığını duyan oldu mu? bir güvercin vuruldu kanadına kan değdi! sen daha uyumadın mı gönül? oysa alem derin uykuda sabahı bekliyor ne kadar az şey biliyorsunuz! biliyor musunuz? sardunyam
  3. Yine yağmur yağacağı için erteledik ne bereketli insanlarız yahu küresel ısınmayı durdurduk iki haftadır yağmur yağıyor istanbula biz kermes yapamıyoruz olsun yağmur güzeldir değil mi? veeee mutlaka bekliyorum eğer imkan bulursan ben sana haber vericem günü ve saatini iyi yaptın vefalı deniz kızı ben uğrayamıyorum uzun zamandır ama sen hiç ihmal etmiyorsun canım benim ve bu güzel manzarada dinlenmeye çok ihtiyacım var hadi kaçıp gidelim buralardan
  4. aynen katılıyorum teşekkür ediyorum bidenem, videosu ayrı güzel
  5. Yok canım öyle bişey yapmamışlardır, yapmışsalarda içkilerine ilaç atmışlardır ya da şoka girmişlerdir... Normal şartlar altında yapmazlar
  6. Sokakta joplanan kim? Tazyikli su tutulan kim? Biber gazı atılan kim? Hakaret işiten kim? Bu kadar güvenlik önlemi kime karşı ve neden? Bu kadar güvenlik güvensizlikten mi? Bu kadar güvenlik güvensizlik getirmedi mi? 1 Mayıs'tan bu korku neden? İşçi ve emekçi, Türk Polisinin en azılı düşmanı mı? Aklım almıyor, teröristi salıvericeksin düşünce özgürlüğü diyeceksin, sonra vekil yapacaksın ama sokakları kendi vatandaşına dar edeceksin... Bunu hangi demokrasi ile bağdaştırıyor başbakan?
  7. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Artık Takiye yapmayı bıraktılar gerek görmüyorlar... Bütün içler dışa çıkıyor işte, emekçi olmayan ne bilir emeğin değerini... Hırsızlar bilir mi alın terini? Başkalarının sırtından geçinenler için ne demokrasi ne hak ne de özgürlük var, onlar için tek yaşamsal kaynak sömürü, başka türlü yaşayamıyorlar... 1 Mayıs'da Taksim'i korudular, kimden ve neden? Taksim'i açmadılar ne oldu? Ne kazandılar?
  8. Sevgiler şekil değiştiriyor dostlar... Hele eski dinazor ruhlu olanlar... Ondan bu kaçıp saklanmalarımız kendimizden ve çevremizdekilerden... Ondan bu yüzünü görmeden kurduğumuz dostluklar... Kendimiz gibi dünyaya yabancılaşmış insanları arıyoruz... Bulabiliyor muyuz? O kadar az sayıdalar ki zorlanıyoruz... "Sevgi" Herkesin içini titreten sözcük... Herkesin sahip olmak istediği şey... Hepimizin ihtiyacı olan yaşamsal gereklilik... Sevgisiz insan var mıdır dostlar... Bence yoktur... Mutlaka birşeylere sevgi duyuyor insanlar... Herkesin bir sevgi/lisi var yani... bazen aşk halini alan karşı cinsten biri... bazen çok yakın bulunan bir dost... bazen evlat, anne, baba, kardeş... ve sevginin her hali güzel hatta özel... Dedim ya sevgisiz insan yoktur... Bakın bazıları cep telefonunu seviyor, Bazıları indirim yapan marka mağazaları, Bazıları o mağazaları indirim olmayan zamanlarda da seviyor, Zaten onlar "etiket" seviyorlar... Ama işte sevgi duyuyorlar... Bazıları bir ünlüye sevgi duyuyor, Senin hayranınım diyor, Hayranlık benim için ilkel bir çağrışım, Ama birileri bunu seviyor, Bazıları sakal seviyor, cübbe, entari, tespih, takke...v.s... Bazıları cami, kilise, türbe, cenaze, mezarlık seviyor, Bazıları "evliya sanıyor dede seviyor" Ne çok sevgi açı var görüyor musunuz? Bazıları en çok kendisini seviyor, En tuhaf olanlarıda bunlar, Dünya kendi ekseni etrafında dönüyor sanarak, Bütün çevresine etki ediyor, En güzel kendisi, En akıllı, En şık, En kaliteli (!) En becerikli, En şahane, En iyi, En bilmem ne....... ama kendini bişey sanıyor işte... Böylelerinin yanında fikir beyan edemezsiniz, bir şey öneremezsiniz, o biliyordur mutlaka, o düşünmüştür, o denemiştir, o yapmıştır, onun yapmadığı bişeyi siz yapamazsınız... Bir grubu, takımı, ideolojisi sevenler... Taraftarlar, Fanatikler, Sevdikleri takım uğruna can verip can alacak kadar aşk doludurlar !!! Aldığı eşyayı sever bazısı, arabasını, parfümünü, evini, barkını yani her hangi bir nesneyi... Sevgi, kutsal ve özel sözcük... Doğru sevgiyi ve sevgi/liyi bulamayanlar o boşluğu bir şeyler dolduruyor... Sevgi soyuttur, içinde hep vardır... Düşünün bebekleri ilk öğrendikleri duygudur sevmek... Annelerini severler bebekler, annesini gören ir bebeğin bakışları canlanır, neşelenir, heyecanlanır aşk'tır bu... İlk öğrendiğimiz duyguyu doğru yerde ve zamanda kullanamazsak ve ego denilen şeyin oyuncağı olursak sevgi somutlaşıyor ancak hep nesnel kalıyor... İşte o saatten sonra insan depresyon denilen bulanım ve sevgisizlik hastalığına yakalanıyor... Çünkü sevgi bir iletişim gerektiriyor, sen elmayı seviyorsun diye elmanında seni sevmesi gerekmez diyor ya şair... Evet eğer sen sevgi için elmayı seçersen, karşılık alamayacaksın... Yok karşılık ve ileşitim verecek bir varlığı seveceksen asla açlık hissetmeyeceksin... Dünya büyük bir kriz yaşıyor, insanların büyük çoğunluğu mutsuz ve umutsuz... Yarısından çoğu depresyonda, zengin ya da fakir olması gerekmiyor üstelik ama sevgi fakiri ise mutsuz olması kaçınılmaz... Hepimizin ihtiyacı var sevilmeye, bunu hissetmeye, duymaya, anlamaya ve sevmeye... Bu bedenlerin mayasında sevgi var, aşk var, aslına rağmen yaşayamıyor insan... Bazen yanlış yerde yanlış bir şeyi seviyor insan bu öyle güçlü bir duygu ki çok uzun zaman kalıyor etkisi sende... Beslenmeye beslenmeye komaya giriyor ama asla ölmüyor... Can çekişiyor inliyor, ağlıyor ama ne kimse anlıyor, ne biri duyuyor nede görüyor... Biri çıkıp onun dilini çözene kadar... Suskunluğa sığınıyor insan... İnsanlara bakın, geçici ve yalan mutluluklar yaşıyorlar... Alışveriş merkezleri hıncahınç dolu deli gibi alışveriş yapan insanlar aldıkları giysiye bakıp mutlu olanlar, sonra ondan bıkıyorlar... Baharı sevmek öyle mi? Ya çocukları, Ya kelebekleri, ya insanları, hemde onlardan nefret edercesine, ya kuşları, ya güneşi, ayı, bulutları, yıldızları, ya Allah'ın yaratmasını, Ya ALLAH'ı, Denizleri mavi, ormanları yeşil, havayı tertemiz ve oksiyenle dolu, kırları çiçek dolu, dereleri çağıl çağıl, yağmurları şakır şakır, gelincikleri, kutupları ve ordaki fokları, yunusları, arıları, dünyayı dünya yapan bütün güzellikleri sevmekten mutsuz olanınız var mı? Yalnızları, terkedilmişleri, yetimleri, yaşlıları, unutulmuşları sevmekten yorulanınız var mı? Vatanı, ahde vefayı, sözde durmayı, dostluğu, dürüstlüğü sevmeyen var mı? Sevgi, kutsal belkide en kutsal sözcük, Aşk'ı zaten kirletmiştiler, Artık "sevgilerin" de şekli değişti... Sevgisiz kimse yok şükürler olsun... Sevi/yorum ama KİM'İ? Sardunyam
  9. 1 Mayıs İşçi ve Emek bayramı Kutlu Olsun. Pek kutlu olmadı her zaman ki gibi ama inadına kutlu olsun... İşçisine, sendikacısına, emekçisine güvenmeyen ve hatta onlara terörist muamelesi yapan bir iktidar... Teröristlerinse adam yerine konulduğu, hapislerden çıkarılıp meclislere konulduğu dönemler... Sokaklarda bölücü başını destekleyen ve slogan atan terörist yandaşlarına sapanla göstermelik karşı koyan emniyet güçleri, nedense işçiye boyalı, tazyikli su ve biber gazı sıkıyor... Hatta hastanele içlerine gaz bombası atacak kadar kontrolden çıkabiliyorlar... Taksim tacizciye açık, tecavüzcüye açık, yılbaşı eğlencesi adı altında her türlü ahlaka mugayir olaylara açık ama EMEKÇİYE, İŞÇİYE, SENDİKACIYA kapalı... Neden? Taksim Miting alanı değilmiş? Taksim'in ne alanı olarak anıldığını herkes biliyor ve şimdi Taksim'e ne isim takacakları uygulanan provakasyonlardan belli oluyor... Sosyal ve demokratik eşitliğe sonuna kadar karşı olan kapitalist sömürgenin taşeronluğunu yapanlar kendi halkına düşman kesilmiş bir anlayışın resmini bugün daha net şekillendirdiler... Halkıyla inatlaşan, halkından korkan, halkına karşı muhalif bir iktidar, hukuksuzluğun hukuk olduğu bir devlet anlayışı... Yazık çok yazık... Herşeye rağmen bütün emekçilerin bayramını kutluyorum, devrim şehitlerini saygı ve rahmetle anıyorum...
  10. Prof.Dr.Bingür SÖNMEZ adını daha önce duymayanlarınız için kısa bir hatırlatma yapayım, Sarıkamış'ın 90.000 kahraman şehidinin adlarını bizlere yeniden hatırlatan kendi imkanları ile başlattığı araştırmasında çok büyük ilerlemeler kaydeden dünyaca ünlü kalp uzmanı doktorumuz kendisi... Bugün Bahçeşehir Yıldızlar Koleji'nde kendisine 150 mt'lik bir bayrak hediye edildi, gıyabında o bayrak Sarıkamış şehitlerine armağandı aslında... Ve Bayraktepe olarak bilinen tepede göndere çekilecek... Bizlerde Biz Kaç Kişiyiz Büyükçekmece teşkilatı olarak arkadaşlarımla bu törene katıldık, çok duygulu ve bir o kadar hayranlık dolu anlar yaşadık... Hem ağladık hem atalarımızın ruhlarını yad ettik... Sn. Bingür hocaya teşekkür etmek az gelir... Bu kadar emek için ancak o eller öpülür... Peki ya orada Sarıkamış'ta çarıksız, üstsüz incecik giysilerle donanlar için ne yapmak yeter? bu toprakların korunması uğrunda can veren onbinlerce can hepsi birbirinden mukaddes, emeklerinin karşılığını asla ödeyemeyeceğimiz şehitlerimiz... Rusya'yı doğu kanadında yavaşlatma bahanesi ile Almanların oyununa gelen Osmanlı'nın kurban ettiği aziz şehitlerimiz... Bugün çok garip duygular yaşadık ve bütün bunlar olup biterken bu güzel anı bizlerle kayıt altına alan Kanaltürk' tv'ye de teşekkür ediyoruz... Ondan başka hiç bir tv kanalı bu olaya itibar etmemişti... ve elbette şaşırmadım...
  11. sardunyam şurada cevap verdi: muki başlık Çevreciler - Greenpeace
    http://www.greenpeace.org/turkey/ Greenpeace'den eylem... Bakan Çıplak... Katılmak isterseniz linke tıklayıp üye olun ve sanal eylemci olarak gelişmeleri takip edin... Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Türkiye devletinin bir Enerji Bakanı varmış. Bu bakan ağır ve merkezi sanayiyi o kadar çok seviyormuş ki, dünyanın dört bir yanından, hatta kendi ülkesinden bir grup nükleer satıcıyı işe almış. Ama bu satıcılar aslında birer dolandırıcıymış. Bakan’a, dünyanın en güzel nükleer santralinden, dünyanın en kaliteli nükleer elektriğini üretmeyi vaadetmişler. Dolandırıcılar Bakan’a, ***** ya da bulunduğu makamı hak etmeyen kişilerin bu santrali göremeyeceklerini söylemişler. Bakan o kadar hırslı, o kadar aceleci ve santrale baktığında görememekten o kadar endişeliymiş ki, santrale bakmaları için danışmanlarını göndermiş ve dolandırıcılara, halkın cebindeki tüm parayı vermeyi vaadetmiş. Danışmanları hiçbir şey görememelerine karşın Bakan’a, santral hakkında övgü dolu sözler söylemişler. Dolandırıcılar nükleer santral tasarımını bitirdiklerini ilan ettiklerinde, Bakan bu tasarımı üzerine giymiş, bir tören alayı ile ülkeyi gezmeye çıkmış. Tören alayı sırasında kimse Bakan’ın üzerinde bir şey görememiş ama kendilerine **** denmesinden korktukları için seslerini de çıkarmamışlar. Ta ki küçük bir çocuk tüm cesaretiyle “Ama, Bakan çıplak” diye bağırana kadar. O zaman herkes, çocuğun gerçeği söylediğinin farkına varmış ve gülmeye başlamış. Ancak Bakan, istifini bozmamış ve tören alayının sonuna kadar devam etmiş. Bu arada dolandırıcılar parayı alıp kaçmış ve maalesef, halkın parası da çarçur edilmiş.
  12. Dini istismar eden bir adam o dinin markajına saklanıp gayriahlaki ve gayri insani bir eylem gerçekleştiriyor, bazıları sırf adamın dindar kimliği ile ilgilenip savunmaya ve hatta aklamaya çalışıyor (aslında tipik şark anlayışı bu, ayıpı yapan aklanır, saklanır) bazılarıda adı müslüman olan bir şahsiyetin yaptığını genele yaymaya kalkıyor... Bireysel yanlışları ve ayıpları, bireysel düşünmeyi ve ona göre tepki vermeyi öğrenemeyecekmiyiz? Böyle adamları ilk önce kendine müslüman diyen insanlar dışlamalı... Onlara sahip çıkmak suçlarına ortak olmaktır... Adalet senden olanı kayırmak değil, senden olmayanı dışlamak değil... Adalet suça ve suçluya göre hüküm vermektir... İşte en büyük tehlike oldukları gibi görünmeyen böyle insanlardan gelir, din ve dindarlık kalkandır bunlar için toplum tarafından güven kazanmanın, onlar tarafından kabul görmenin topluma adapte olmanın yoludur dindar görünmek... Benim dikkatimi çeken şey insanlar ön plana çıkardıkları dini duyguları aslında taşımıyorlar, yani tamamen göründüğü gibi olmama durumu bu...
  13. Sevgili Politika, Ben bizim gibileri vahşi doğada tehlikeyi ilk farkeden ve geri kalan ahaliyi uyaran öncülere benzetiyorum... Doğada vahşi hayvan sürüleri tehlikelerin içinde yaşarlar ve heran bir saldırıya uğrama ihtimalleri çok yüksektir... İçlerinden bazıları çığlık atarak, sağa sola koşarak sürüsü uyarmaya çalışır... Doğada genellikle sürü bu uyarıyı ciddiye alır ve gafletten uyanarak koşmaya başlar... Bizim durumumuzda bu farklı oluyor insan denilen canlı uyarıları ciddiye almıyor (Türkiye'de) zamanda bir garip insanlar yalanlara kolay kanıyor, doğrulara itibar etmiyor... İşte o yüzden uyanmasını beklemiyorum ben artık... Temelinden sarsılmış bir yapıda yaşayan ve bişey olmaz belediye sağlam dedi diyen insanlara tehlikeden bahsedemezsin... Etsende ilgilenmez yaşayacak ve görecektir... Hatta bazısı o halde bile görmeyecektir çeşitli bahaneler uyduracak ve kendi masalına inanmaya devam edecektir... Çünkü akıl tutulmasına yakalanmıştır... Bazılarımızın uykusu ağırdır başında davul zurna çalsan ninni gibi gelir... Biz birazda kendimiz çalıp kendimiz dinliyoruz...
  14. MEMLEKETİ SEN Mİ KURTARACAKSIN: Bir kısım ahali umudunu yitirmiş işimiz Allah'a kaldı diyor! Bir kısım ahali zaten gözleri perdeli öteki alemden haber ve mehdi bekliyor! Bir kısım ahali takiyeci, düzenbaz, yalancı yani en tehlikeli insan türü, yapıp ediyor başkasının üzerine yıkıyor, Bir kısım ahali üzerine vazife edinmiyor, kurtarıcı ve kahramanlar bekliyor! Bir kısım ahali cebine dokunmayan yılan bin yaşasın istiyor! Bir kısım ahali önemli olan, borsa, istikrar, cüzdan diyor! Bazıları için mezarlıktan geçerken ıslık çalmak iyi gelir normal olan uysal koyun olmaktır... Artık kaç kişi kaldı televizyonda izlediği programlara ağlayıp gerçekten ihtiyacı olana yardım eden? Herkeste bir nasihatçi ebe var başkalarına akıl verip duruyor... Ortada bir sorun var, ortada büyük bir sorun var, bu yolun sonu zaten istikrarsızlık... Çünkü artık bağımsızlığın söz konusu, ümüğüne binen emperyalist el sen ne zaman sesini çıkartacak olsan biraz daha sıkacak! İşte o istikrar zannettiğin şey uslu çocuk olduğun sürece efendilerinin sana lütfedeceği iki kap aş... Mahkumuz artık bu düzene, mahkumlar gibiyiz göstereceğimiz iyi hali efendilerimiz taktir edecektir... Örneğin Avrupa Birliği hiç almayacağı Birliğe alacağını vaatetmeye devam edecektir, işte AB sözcüsü ne zaman Türkiye cici çocuk olursa ensesini okşayacaktır, işte o zaman borsa yükselecektir... Ya da Amerika, dost ve müttefik Amerika Türkiye'nin başbakanını ağırladığı beyazsarayda o başbakana bacak bacak üstüne atma izni verecektir... ! Tarımın biter, pirinç yetişmezse bulgur yesinler der başbakan, ve onu alkışlarlar... Yerli üretici pahalıya satıyor diye vatandaşa çiftçisini şikayet eder o başkakan, onun sevdalıları ayakta alkışlarlar... Peki mazot ne kadar? Ya gübre, ya yevmiye, ya su, ya elektirik, ya vergi, ya banka faizi? İthal ucuz pirinç getirtmiş büyük başbakan (!) gemilerde bekletiliyor, pahalı yerli pirinç almayın bekleyin onlar indirmezse fiyatı biz size taaaaa uzaklardan ucuzunu getiririz diyorlar... Büyük ve kahraman Amerikan'ın tarım katilleri... Bu ülkenin kaderi bu ülkenin gerçek sahiplerinin elinde pirinçten sonra sıra diğer yerli ürünlere gelecek hemde büyük hızla... Nasıl görmek istiyorsanız öyle görürsünüz de birazcık geleceğide görebilseniz! Kendi kendine yeten Türkiye'den ucuz ithalatla övünen, çölleşen Türkiye'ye... Peki bu dost ve müttefik efendiler bir gün bize kızarlarsa ne olacak, tahinimizi vermeyecekler uslu durmak lazım, dua et, ibadet et, cami yaptır, kuran kursu aç, televizyonlarda beyin uyutucu programlar yap, öteki alemden haberler bu alemden magazinler vatandaş uyusun... Bağımsızlıkta neymiş! Sardunyam
  15. ETRAFTA ******* TÜREDİ! Sizler, Çalık grubunun satın aldığı ? Sabah Gazete?sinin tuzu kuru köşe yazarlarından, Engin Ardıç?ın söylediği gibi, ?Basit? olanlardan mısınız? Biliyorsunuz, Holding gazeteciliğinde, köşe kapmak ve değirmenin suyuna göre gitmek kolay olmaz. Patronunuz ve onun yandaşlarını memnun ettikçe; kilonuz şişecek, yurt dışı gezilerine gidip, lüks otellerin süit odalarına kurulacak ve ücret olarak da binlerce doları cebinize indireceksiniz! Yani liboşluğa adım atmış olacaksınız! Engin Ardıç, masraf konusunu işlediği ? Basitler Cenneti? başlıklı köşe yazısında bakın neler söylemiş; ? Hükümetten ve başbakandan nefret eden gazeteciler grubunun başıca çamur atma dayanaklarından biriside ? masraf? konusudur. Dış gezi ve Masraf? Kiminin babası memurdur, kimisi memurluktan basına geçme, kimisi üniversiteye falan da bulaşmış ama hepsinin beyinleri memur. İki idolleri vardır bunların. İsmet paşa ve Necdet Sezer. Birincisi, parayı mıh gibi tutmakla, ikincisi elinde fileyle Gima?da kuyruğa girmekle. İnönü?nün hiçbir yere yatırım hamlesine yanaşmaması. Sezer?in Çankaya?ya yapışıp, hiçbir yere kıpırdamaması takdirle karşılanıyordu. Çünkü masraf olacaktı! Yazı, başbakana alınan uçaklar, iletişim, Erdoğan?ın tatili ve bu bağlamda; ? Şimdide kızıyorlar sekiz ayda on beş ülke, kırk yedi günlük ?gaybubet? ? Bir buçuk ay! Oysa ? memleket meseleleri? var. Hem de masraf oluyor. Dış geziye beleş gidilir. Odaya karı atılır. Saçı bitmedik yetimin parası yeniyor. Oysa benim emekçi halkım! Cart curt? Beyinleri memur beyni, cepleri ve cepkenleri de delik olduğu için, alt tarafı bir minibüs sahibi, ya da taksi durağı işletmecisi o kadar. Para kazanmayı başarabilmiş arkadaşlarına da nefret kusuyorlar. Bu yazı basit bir yazı oldu? Eh anlattığım ******** basit, ben ne yapayım?? Engin Ardınç?ın patronu Çalık grubu, devletin, yani bizim paraların bulunduğu Halk bankası?ndan 750 milyon YTL? cik krediyi cebe attı. Peki, bu kredinin nasıl geri ödeneceğini biliyor musunuz? Tabii ki, Halk bankasının reklâmlarını izleyerek, hem de Çalık medyanın gazete ve televizyonlarında. Desenize paralarımız yine uçup gidecek. Sonra da bize iktidar yanlısı olarak geri dönecek! Sayın Engin Ardıç, bu haberi köşende yazabiliyor musun? Allah korusun! Bu ve buna benzer haberleri yazarsan, değirmenin suyu kesiliverir. Yurt dışı gezilerine çakamazsın değil mi? Belki de, pastanın üstünden kayıp, ağzını burnunu bulaştırırsın. Ve diğer bir köşe yazarı Yılmaz Özdil?in ? Sezerden Kurtulmaya Az Kaldı? başlıklı yazısından bölümler; ? Ahmet Necdet Sezer, kendisine verilen 1243 parça hediyenin hepsini de bırakmış. Götürmemiş. Bu benim Cumhurbaşkanım olamaz. İsveç mi burası? Hediyeleri bıraktığı gibi, papelleri de bıraktı. 46 Trilyon liracık! Ye, yemedi, gez, gezmedi! O zaman bırak biz yiyelim? Ona da izin vermedi. ? Yetim Hakkıdır? dedi. Görevi boyunca tasarruf ettiği 46 Trilyon lirayı Maliyeye iade etti. Kemal Abiye? Çocukları hala memur. First Lady desen, Bi Atıl Kutoğlu?nu bile tanımıyor. Belediyeler bizim paramızla simitçilere Cemil İpekçi?den kostüm hazırlattı. O hala kendi cebinden giyiniyor. Aşçıyı, garsonu azalttı. ? Suyla mı çalışıyor bunlar ? dedi, 14 makam aracını geri verdi. Okluktaki yazlık köşke hiç gitmedi. Oğlunu evlendirdi, elektrik parasına kadar cebinden ödedi. Eşi düştü, bileğini kırdı. Hastaneye sivil araçla götürdü. Röntgen için kuyruğa girdi, sıra bekledi. Annesi vefat etti, yine sivil plakayla gitti. Flap! Flap! Flap! Fors yapmadı. Resmi yemekler hariç, kimseye davet vermedi. Mutfakta yerli ürün kullandırttı. Şatafattan uzak durdu. Yeminini tuttu. Hukuku üstün kıldı. Eee, haliyle sevilmedi. Sevilmez.? Daha önceki ? Buyurun Kürsüye? başlıklı yazımda da bahsetmiştim. İki gazetecinin yazdıkları arasına, cuk oturacağını düşünerek, bir kez daha yazıyorum; Japonların dış borçları bizim ki gibi oldukça yüksekmiş. O dönemin Başbakanı kürsüye çıkıyor ve ? Tüm Japonların borçları bitinceye kadar, yalnızca pirinç yiyeceğime ( gerçi bizde fiyatlar tavan yaptı ama bizlerde bulgur yeriz) ve üstümdeki elbiseden başka bir elbise giymeyeceğime yemin ederim? diyerek tüm Japonları tasarrufa teşvik edip, borçlarını hep birlikte bitirmişler. Borç stok miktarının 2008 yılı ilk üç ayı itibariyle 352,9 milyar dolar olduğu (kaynak Hazine müsteşarlığı) düşünülürse, bizler ise hala ?Hindistanlı gibi çalışıp, Belçikalı gibi yemeye? devam ediyoruz. İşte size iki gazetecinin söyledikleri; Hangisi doğru? Siz karar verin? Engin Beyler, bu durumda size ? iyi gezmeler? dilerken, pastanın altında çırpınan basitlerin (!) sorunlarını da unutmayın! Üç dili öğrenmişsiniz ama ne yazık ki, hala neler yazılacağını öğrenememişsiniz! Sevgiyle kalınız? [email protected] Nisan /2008/ Bursa Ertuğrul ERDOĞAN
  16. Zaman ve mekan arkadaşlar 1400 yıl önce, 2000 yıl önce ve o günün anlayışlarıyla yaşamıyoruz... Şimdi trajikomik bir hal alan bu durum ne sizi haklı kılıyor ne de bugünün 3/4 evlilik yapanlarını... Bilimde neden sonuç ilişkisi olmadan hiç bir şey anlaşılamaz, felsefede neden sonuç ilişkisi ile yorum yapar, dinde bunu yapmazsanız işin içinde çıkamazsınız, metod bellidir o metodu uygulamadan yapılan her yorum farazidir... Din felsefesiz ve bilimsiz yorumlandığında ortaya çıkan iki sonuç vardır: 1) Ateizm 2) Yobaizm Yani birileri kabullenemez inkar eder, diğeri için red söz konusu değildir ancak o konuda katılaşır aksi taktirde yaşayacağı boşluk duygusunu dolduramaz...
  17. sardunyam şurada cevap verdi: godzilla başlık Güncel Konular
    insan bedeni üzerinden varılmak istenen nokta kesinlikle daha ahlaklı olmak kaygısı değil... muhafaza-karlılaştıkça sermaye nereye kayıyor dikkat eden anlayacaktır veeee bu dümen demokratları, tatlı su kurnazları (sinan çetin, ahmet çakar, orhan pamuk) gibi sermayeye göre demokratikleşirler, kim daha sermayedar o tarafa demokrattırlar... ve ahmet çakar denilen o adamın yarışmacılara karşı takındığı tavır nasıl açıklanır? insanlar bunu mu istiyorlar, azarlanmak ve aşağılanmak önemli değil mi, para ya da şöhret için bunları yapmaya değer mi? birbirini azarlayan, aşağılayan, hatta neredeyse pataklayan insanlarla dolu sokaklar, meydanlar, camiler, okullar, meclisler....v.s.... işte bu durumdan yararlanan ahmet çakar gibi adamlara para verip insanları azarlatırlar kimseninde şikayeti olmaz, benim gibiler şaşırır ancak
  18. bu işin yenilir yutulur tarafı yok medeniyetin hiç bir yerine sığmaz bu anlayış, birileri akılları sıra ahlaksızlıklarına kılıf uyduruyor işte adamın imam nikahı var metres tutmuyor ya diyorlar, kimse kendisini kandırmasın, bunun adı imam nikahıda olsa papaz nikahıda olsa metres hayatıdır, medeni kanunda 1'den fazla evliliği aynı anda yapamazsın... işin dini boyutunu geçtim orası zaten karmakarışık her kafadan bir ses çıkıyorda gelelim etik tarafına şimdi bir adam ve 3 eş bunu nasıl açıklarız kendimize ve medeni dünyaya? adam bir yere tanışmaya gidince kaç kadınını götürüyor acaba, hoş muhtemelen götürmüyordur bir yerede farzedelim ve nasıl tanıştırıyor kadınlarını 1. 2. 3. diye mi? resmen saçmalık benim midem kaldırmıyor bu insanların hayatlarını, o kadınların aklınada ne diyeyim, marifet kabullenebilmekte demek ki! ülkemde böyle biz zamanda böyle bir anlayış gerçekten utanç duyuyorum ve bu adamlardan medeni davranış bekleyeceğiz öyle mi? ayrıca defile konusundada midem bulandı gerçekten o sahneler beni o kadar rahatsız etti ki, inanç pazarlığı artık inancın defilesi yapılıyor, öyle mukaddesat diye bir şey kalmadı ne kadar şov o kadar para, ne kadar para o kadar din !!! dini, imanı, ahlakı para olmuşlarla aynı gezegende yaşamak bile yeterince rahatsız edici.
  19. KANAL TÜRK?TEN KAMUOYUNA VE MEDYAYA AÇIKLAMA Bir süredir Maliye Bakanlığı eliyle, Cumhuriyet Halk Partisi ile Kanal Türk arasında ?yasadışı? bir para alışverişi yapılmış,bu ?ayıplı olay? saklanmak isteniyormuş da, maliyeciler bunu yakalamışlar gibi bir hava yaratılarak, kurumlara ve insanlara iftira atılmaktadır. Kamuoyuna bizzat bakan Kemal Unakıtan aracılığıyla da yapılan açıklamalarla yalan söylenilmektedir. Yalanlar şöyledir: 1- Kanal Türk ile CHP arasında 4 milyon liralık bir alışveriş var. Bunun bir milyon lirası faturalı geri kalanı faturasız. Bağış yapmışlar, bu yolla Kanal Türk?ü desteklemişler... 2- Maliye Bakanlığı memurları bu konuda hazırladıkları raporu önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı?na, savcılık da Anayasa mahkemesine göndermiştir. CHP için bir kapatma davası açma hazırlığı yapılmaktadır. CHP ile Kanal Türk arasında bu paranın karşılığında söz konusu edilen fatura kesilmemiştir. Yani vergi kaçırılmıştır.Hazırlanan bir belgesel de yoktur... Kanal Türk bu yalanları dile getirenleri hangi makam veya görevde olurlarsa olsunlar yalancı olmakla, ******** olmakla, ********olmakla, devletin makam ve görevlerini siyasi ve maddi çıkarları için kullanmakla suçlamaktadır. Bu yalanlarını ispatlayamayanlar müfteridirler... Amaç 22 temmuz seçimleri öncesinde olduğu gibi aynı iddaları dile getirerek, Cumhuriyetimizin kurucu güçlerinden olan ana muhalefet partisi CHP yi kurultayı öncesinde etkilemek ve yönlendirmektir.Bunun için Fetullahçı ve Recep Tayyip Erdoğan?a bağlı yağdanlık medya, yalan makinesi olarak kullanılmaktadır. Gerçekler şöyledir: 1- Kanal Türk ile CHP arasında faturasız hiç bir işlem yoktur. Bunu en iyi maliye memurları ve bakan Kemal Unakıtan bilmektedir. Çünkü iki yıl süren mali inceleme bitmiş ve incelemeyi yapanlar raporlarını yazmıştır. Bu raporda CHPile Kanal Türk ilişkisine dair bir tek satır yoktur. Çünkü yapılan işin faturaları daha ilk günden, geçtimiz yıl Kanal Türk?den maliye memurları tarafından alınmış ve yandaş medyada yayınlanmasını sağlamışlardır. Bunun üzerinden bir yıl geçtikten sonra tekrar aynı yalanları,iftiraları gündeme getirmeleri CHP kurultayıyla ilgilidir. CHP ile Kanal Türk arasına duvar örmek , ilişkileri kestirmek, arada sorunlu durum varmış gibi, hatta suç varmış gibi göstererek , CHP üzerinde etkili olmaya çalışanlar yanılacaklar. Söz konusu 4 milyon liranın tamamı iştir ve faturası kesilmiştir. Faturalar ekte bilginize sunulmaktadır. Bu faturalar elindeyken bilgileri saklayarak ve yalan söyleyerek CHP ile Kanal Türk?e saldıran Kemal Unakıtan?ın amacı nedir? Maliye Bakanlığı ve memurları Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı?na eksik ve yalan belge ile hazırlanmış rapor göndermeye nasıl cesaret ve cüret göstermişlerdir? 2- Maliye memurları ellerindeki faturalarla ilgili olarak yalan işlem yapmak durumuna nasıl gelmişlerdir? Bu memurlar hazırladıkları mali rapora koymadıkları CHP ile Kanal Türk ilişkisini, tek satır olarak yazmadıkları ,eleştirmedikleri bir durumu, nasıl olmuş da raporla savcılığa göndermişlerdir. Böyle bir inceleme cumhuriyet tarihinde görülmüş müdür? Kanal Türke uygulanan mali terör sırasında ellerine geçirdikleri belgeleri yandaş medya aracılığıyla kamuoyuna açıklayan memurlar hakkında Kanal Türk suç duyurusunda bulunmuştur. Bununla ilgili olarak savcılığa, bu memurları görevlendiren bakanlık görevlisi yargılanmalarına izin verilmediği yazısını göndermiştir. Böylece suç işleyenler yargıdan kaçırılmak istenmiştir.Yargılama halen devam etmektedir. Bu memurlar hakkında yeniden suç duyurularında bulunulacaktır. CHP hakkında ne kapatma davası ne de bu konuda bir inceleme söz konusu dahi edilemez. Bu yalandır böyle bir işlem yoktur. CHP ile Kanal Türk ilişkisinde ne kesilmemiş bir fatura, ne alınmamış bir para ,ne hibe, ne de yardım söz konusu değildir. Bu iftiraları atanlar yargı önünde hesap vereceklerdir. Bu para karşılığı hazırlanan belgesel Cumhuriyet Halk Partisine teslim edilmiştir. Eser hakkı ve yayın izni CHP?ye aittir. Eger bu konuda Kanal Türk?e yayın izni verilerse 13 bölüm olarak hazırlanan belgeseli, büyük bir memnuniyet ve mutlulukla yayınlarız. Takdir CHP?nin dir... 3- Yalanları yayınlayan gazeteler ve televizyonlar hakkında davalar açılmaktadır. Ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı?na Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve memurları hakkında suç duyurusunda da bulunulacaktır. Kamuoyuna ve medyaya saygıyla duyurulur...
  20. Kanaltürk'ü neden böyle didik didik ediyorlar? Herkesçe malum elbette hatta bu iftiraları atanlar daha iyi biliyorlar... Samanyolu tv nasıl kuruldu, ya Kanal7, ya KanalA...? Ve Kanaltürk'ün hiç yüksek bütçeli bir programı yoktur takipçileri bilir, yalan haber yoktur, iftira yoktur, belden aşağı vurmak yoktur, belgesiz haber yapılmaz, belgelere karşılık birileri yalan ve iftira ile arkadan vururlar (ki tarzlarıdır) yine belge ile açıklanır Kanaltürk'te... Ve bu yeşil sermayecilerin kurduğu kanallar'ın aynı zamanda bir sürü yan kanalıda vardır haber tv'leri vardır ilk akla gelen ne gerek vardır bu kadar haber kanalına olmuştur ancak sonra iyi anlaşılır ki ne kadar çok kanal o kadar izleyici, ne kadar izleyiciye o yalanları ulaştırabilirlerse o kadar dedikodu bilgisi yayılır sonra ne mi olur? ortada... Vu yeşil sermayeciler nereden buldular o kadar parayı ve hatta o yüksek bütçeli programları yaptıracak kadar??? Yenişafak acaba bu konuyuda inceler mi? Yenişafak, Akit, Vakit, Zaman doğru haber yapar mı? Her apartmanın kapısında bir Zaman gazetesi ve alıcısı yok üstelik bedava gazete dağıtacak kadar çok parayı nereden buluyorlar? Kanaltürk'ün programları belli, ilkesi belli gayri ahlaki, ve gayri akli, bir yayına rastlayamazsınız neden rahatsız oluyorlar doğrulardan mı? Normal tabi krallara çıplak diyecek kaç çocuk kaldı?
  21. sardunyam şurada cevap verdi: sardunyam başlık Türkçe Sözlük Forumu
    Fizibilite : uygulanabilirlik Flu : bulanık Fobi : korku, yılgı Folklor : halkbilim, halkoyunu Fonotik : sesbilgisi Fonoloji : sesbilim Fosil : taşıl Fraksiyon : bölüngü Fuaye : dinlenmelik Fundamentalist : köktendinci Fütürizm : gelecekçilik Fotokopi : tıpkıçekim Fragman : tanıtı Gaflet : dalgı, aymazlık Gala : öngösterim Galaksi : gökada Galeri : sergievi Garaj : taşıtlık Garanti : güvence Gardırop : giysilik Garnitür : yanlık, bezenti Gayrimenkul : taşınmazmal Genetik : kalıtımsal, soyaçekim Global : küresel Grafik : çizge Grev : işbırakımı Gril : ızgara Grup : öbek, küme Hâlâ : şimdiye dek Haciz : elkoyma Hafıza : bellek Halef : ardıl Halüsinasyon : varsanı, sanrı Handikap : engel Harf : yazaç, imce Hayat : yaşam Hazine : gömü Hece : seslem Hedef : erek Heterojen : ayrışık Hidroloji : subilimi Hijyenik : sağlıksal Hipotez : varsayım Hissedar : paydaş Hissi kablel vukû : önsezi Hiyerarşi : sıralanım, sıradüzen Hiyeroglif : resimyazı Hobi : düşkü Homojen : bağdaşık Hoparlör : sesyayar Huy : alışkı Hulusi kalp : içtenlik Huzur : erinç Hükmî şahıs : tüzelkişi Hümanist : insancıl
  22. sardunyam şurada cevap verdi: sardunyam başlık Türkçe Sözlük Forumu
    Depozit : önödenti Deşifre : gizi çözülmüş Despot : buyurgan Detay : ayrıntı Deterjan : arıtıcı Determinizm : gerekircilik Deva : umar Devalüasyon : değerdüşürümü Devamı : süreği Diksiyon : söyleme biçimi Disiplin : düzenbağı Distilasyon : damıtma Distribütör : dağıtımcı Diyagram : çizenek Diyaloğ : söyleşme Diyatermik : ısıgeçirgen Dizayn : tasarım Doktrin : öğreti Doküman : belge Doping : uyarıcı Duayen : deneyimli Dublaj : seslendirme Ebedi : sonsuz Edat : ilgeç Edebiyat : yazın Efor : özgüç, çaba Efsane : söylence Ekstre : hesap özeti Ekstrem : aşırı, uç Elit : seçkin E-mail : elektronik posta, ileti Empati: duygudaşlık Emperyalist : yayılmacı Empoze : dayatma Endeks : dizin Entelektüel : aydın Envanter : döküm Epigrafi : yazıtbilim Erotik : sevisel Estetik : güzelduyu Etik : törel Etiket : ederce Etnik : budunsal Etüt : ön çalışma Ezeli : bitimsiz Fakir : yoksul Faks : belgegeçer Fark etmek : ayrımsamak Faul : kuraldışı Fenomen : görüngü Fidye : kurtulmalık Fihrist : dizin Fiil : edim, eylem Final : bitiş Fiyat : eder
  23. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Açıklamanıza teşekkür ediyorum öncelikle emek verip zahmet edip fikir telakki etmişsiniz. Ancak beni tatmin etmedi açıklamalarınız başka sorular canlandı beynimde bende... Örneğin, İslami devlet modelinin açılımı budur demişsiniz ya, bunu neye dayanarak belirtiyorsunuz? Kanıtınız nedir yani eğer İslami devlet modeli denilen şey somut bir şeyse bu kadar farklı yoruma sebebiyet veren nedir? İslam benim anladığım kadarıyla Allah'ın (yaratıcı ve yönetici gücün) sistem içerisinde en ilkel çağlardan itibaren insani düşünceye (konuşan ve düşünen yaratılmışa) biçim ve hedef gösterme sanatıdır... Hal böyle olunca insanların bazı şeyleri neden kalıplaştırdığını anlamakta zorlanıyorum, şimdi Allah bireyin aklını serbest bırakmamış mı, yani insanların düşünce ve yorum zenginlikleri tek düze olmasın diye çeşitli yaratılmamış mı? O zaman sizin yorumunuz islami devlet modelidir'in farklı bir açılımı olmuş olur çünkü bir başkasına göre öyle olmayabilir... Demek ki ne Kuran ne de İnsan (tek taraflı anlaşılamaz)... O yüzden ben de diyorum ki dikkat ediniz kendi yorumumdur (çünkü insanların bu kati doğrudur deme lüksüne sahip olmadıklarını düşünüyorum doğrular zamanın şartlarına ve insanların anlayışlarına göre değişkenlik gösterir) :İslami Devlet Modeli olmaz, bütün insanların düşüncelerini ve yaşam biçimlerini özgür kılan, düşünceyi ifade edişine etik bir anlayış getiren modern, akılcı, yapıcı, birleştirici, özgürlükçü, inanç ve özel yaşamlarını da güvence altına alan fiziksel ve manevi baskının olmadığı bir yönetim biçimi gereklidir... O da zaten var Cumhuriyet, eğer Cumhuriyetin ve asıl önemlisi laik ve hukuk cumhuriyetinin temelini sağlam tutarsak insanlar düşünce ve yaşantı zenginliklerini özgürce yaşarlar... İşte bu Allah'ın adaletine daha uygundur aksini söylemek bence gayri insani ve gayri ahlakidir... Çünkü beyin denilen organ siz ne kadar baskı yaparsanız yapın ne kadar şekil vermeye çalışırsanız çalışın kontrol edilemez... iyi günler
  24. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    EY HOCAM KARIŞMA HİKMETULLAHA Ey hocam karışma Hikmetullaha O derya derindir giren boğulur Allah birdir inanmışız Allaha İki diyen o dergahtan kovulur Aslım Türktür Elhamdüllah Müslüman Şükür Amentüye etmişiz iman Kalbime yaraşmaz şirk ile gumen Kalbimiz nur ile dolu sayılır Karışma hikmete halini konuş Müşkülat var ise üstad bul danış Bu sırrın aslına eren olmamış Bir ermiş varsa veli sayılır Sen mi attın dünyanın temel taşını Ne bilirsin yaradanın işini Görsene dünyanın yürüyüşünü Burdan söyle Vaşingtonda duyulur Yürü ileriye bakma geriye Nasıl işler bakmaz mısın arıya Nar-d-Allahın Nur-d-Allahın nurriye Cehennem yobazın yolu sayılır Cahil ile sohbet etmek zor olur Kulağı sağırdır gözü kör olur Her sözünde kavga niza var olur Cahiller dikenli çalı sayılır Yetişmeyecek yere elin uzatma Ben bilirim diye halkı aldatma Manasız mantıksız kem laf sarfetme Boş sözler kavganın dili sayılır Baykuş gibi durup durma yuvada İnsanlar kuş olmuş gezer havada Giriş Veysel kollarını sıva da Çalışan Allah'ın kulu sayılır AŞIK VEYSEL

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.