Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

sardunyam

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Doğum Günü Kutla
    mutlu yıllar
  2. AYETULLAH & FETHULLAH HEDEFE DOGRU..AMA HANGi HEDEFE?? BİR adım geri atmadan HEDEFLERİNE DOĞRU İLERLEYECEKLERİNİ Başbakan Tayyip Erdoğan yine söyledi. Partisinin taraftarlarına moral verdi. Ama NEYİ "HEDEFLEDİĞİ" sorusunun yanıtı henüz NET DEĞİL. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, SÖZ KONUSU HEDEFİN en yumuşak ifadeyle "ILIMLI İSLAM DEVLETİ" olduğunu düşündüğü için dava açtı. TAYYİP ERDOĞAN biliyorsunuz, "Ilımlı İslam Devleti" tanımlamasını sevmiyor. "İslam'ın ılımlısı ılımsızı olmaz. BİR TEK İSLAM VARDIR" DİYOR. İSLAM TEK MODELE İNDİRGENİNCE DE Yargıtay Başsavcısı'nın açtığı DAVA DAHA BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR. Ancak tam bu noktada Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) İMDADINA YİNE MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ YETİŞTİ. "Siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak bir Anayasa değişikliği" yapma fikrini ortaya attı. Şimdi karşımızda, Anayasa'nın hangi koşullarda partilerin kapatılmasına karar verilebileceğini düzenleyen 68 ve 69'uncu maddelerinin değiştirilmesini amaçlayan "değişiklik önerisi" konusu var. Haberlere göre AKP hem "KAPATILMAYI ZORLAŞTIRAN" hem de Anayasa Mahkemesi'ndeki DAVANIN, "KAPATMA" İLE SONUÇLANMASINI ENGELLEYEN bir öneriyi netleştirmiş. Yakında öneri TBMM Başkanlığı'na verilecek, eğer MHP desteklerse 367'yi aşkın oyla, ama MHP desteklemezse sadece AKP milletvekillerinin vereceği en az 330 oyla öneri kabul edilecekmiş. Önce Anayasa Hukuku Profesörü Erdoğan Teziç'in Fikret Bila'ya söylediği ve dünkü Milliyet'te çıkan sözlerine göz atalım: Teziç böyle bir değişikliğin, AKP hakkında açılan davayı etkilemeyi amaçladığını vurguluyor. Anayasa'nın 138'nci maddesi, "Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisi'nde (...) görüşme yapılamaz, herhangi bir beyanda bulunulamaz" dediğine göre böyle bir öneri Meclis'te görüşülemez, GÖRÜŞÜLÜRSE "ANAYASA'YA AYKIRILIK" OLUŞTURUR, TEZİNİ SAVUNUYOR. "TBMM her istediğini yapar" diyebilirsiniz ama, TBMM'nin "isterse hukuku da çiğneyebileceğini" söyleyemezsiniz. Hele Anayasa'nın değiştirilmesi "teklif dahi edilemeyen" hükümlerini işlevsizleştirecek önerileri kabul edip yürürlüğe koymak, TBMM'nin de yetkisi dışındadır. Anayasa Mahkemesi de onun için var. Hadi biraz modaya uyalım... "Velev ki..." dediklerimizin tam tersi yaşandı, yani öneri geldi ve sadece AKP oylarıyla (yani 330'dan fazla ama 367'den az oyla) kabul edildi. Mesele bitmiyor ki... O zaman yasalaşması için "halkoylamasına" sunulması zorunlu olacak. İşte bu noktada CHP Genel Başkanı Deniz Baykal çok doğru bir laf ediyor. "Böyle bir halkoylaması, laik sistemin halkoylamasına sunulması gibi algılanır" diyor ve "HALKOYLAMASINA SUNULSAYDI LAİKLİK ANAYASA'YA GİRER MİYDİ?" diye soruyor. Gördüğünüz gibi bu aşamada olay bir siyasi partinin kapatılması veya kapatılmaması tartışmasından çıkıp "LAİKLİĞİ KORUYALIM MI, VAZ MI GEÇELİM?"E DÖNÜŞÜYOR. Bir başka deyişle Anayasal sistemin tamamen TERSYÜZ OLMASI ihtimali gündeme geliyor. O zaman da TAYYİP ERDOĞAN'IN "bir adım geri atmadan" HANGİ HEDEFE ULAŞMAK İSTEDİĞİ ÖNEM KAZANIYOR. Oktay EKŞİ [email protected]
  3. Allah kolaylıklar versin canım bebeğine ve sana sağlık ve huzur diliyorum, güzel bir dünyada sevgi ile yaşayın seni ve bebeğimizi sevgi ile kucaklıyorum şimdiden, iyi bak kendine Allah'a emanet ol görüşmek üzere gidiyorum diyenlere, gelmeyeceğim diyenlere, hayatlarında başarılar diliyorum yolları ve bahtları acık olsun... ancak marcus'un son yaptıkları gerçekten ama gerçekten çok ayıp oldu... kendisi ne yaptığını biliyordur ve yapmış olduğu ayıbın asla mazereti olamaz bir insan olarak kınıyorum kendisini... burada ne yaptığını açıklamayacağım açıklaması gereken istediği zaman açıklar nasıl olsa... şunu iyi bilmemiz gerekiyormuş insanlar asla göründükleri gibi olmuyor... oysa göründüğün gibi olmak erdemdir...
  4. mineucum anne oldu mu ?
  5. BİR GÜN SIRA SANA DA GELECEK Şöyle bir düşündüğünde....Hafızanı zorladığında ; Ülkeni seviyorsun ; vatanını, milletini, bayrağını.Tarihini biliyorsun ; ATA'nı,ceddini, neslini. Hizmet etmişsin; halkına, ülkene, milletine; tavizsiz, karşılıksız, büyük fedakarlıklarla, bir o kadar büyük risklere girerek...Gün geldiğinde, ıssız bir dağın eteğinde 8-10 vatan evladıyla mermi yağmuru altında, gün geldiğinde, Cumhurbaşkanlarının köşkünü yol edinmiş millet soyguncularını sorgulamak amacıyla bir gün gözetim almak için parçalanarak.Krala çıplak diyerek,güçlüden değil haklıdan taraf olarak. Bir gün geldi, EŞKİYA HÜKÜMDAR VE HÜKÜMRAN OLDU. Kapına önce, Hoca Efendilerinin Polisleri gelir; gece, gündüz, tatil demeden. Düzmece dosya ve senaryolarla.Çok gizli evraklar evinin kapısının üzerine "suçlu belgesi" gibi çivilenir.Çivi izlerinin her biri, yaptığın hizmetlerin bedeli olarak çakılır kalbine. Hoca Efendilerinin müfettişlerinin yüzlercesi, binlerce tebligat,Hoca Efendilerinin Savcıları, mahkemeler.....Cumhuriyetin Yüksek Yargısının Hoca Efendilerinin talebelerine teslim kararları.....Yine, o eski kural işliyor,çok çabalayıp kaldıramadığınız,bitiremediğiniz; "güçlü haklıdır".....Üzülüyorsunuz, gülümsüyorsunuz. Yıkılıyor kitaplarınızın satıldığı çadırlar, silahlarınız alınıyor savunmasız kalın diye........Zenginsiniz,Milyonlarca dolarınız var diyorlar, peş parasız gülümsüyorsunuz. Bağırıyorsunuz, haykırıyorsunuz.Tüm dudaklar susmuş.Tüm makamlar sağır.Bağırışlarınız sessiz çığlığa dönüştürülüyor.Sizi haber yapan gazeteciler tehdit ediliyor.Sonra çıkıp ekranlara şöyle diyor, işbirlikçi basının beş yıldızlı leşkerleri ; "Hoca Efendinin devlete sızdığı söyleniyor.Böyle bir bulguya rastlanmadı." Size saldıranlarda hayalet zaten diyorsunuz, gülümsüyorsunuz. Direniyorsunuz, sahip ve hakim oldukları basın ve internet ortamında karalıyor,iftiralar, hakaretler, küfürler yağdırıyor Hoca Efendilerinin adamları.Gazeteleri,tv leri yapıştırıveriyor mahkum değilken mahkum etiketini. Direniyorsunuz, en yakın dostlarınız, akraba ve arkadaşlarınıza gidiyor Hoca Efendilerinin adamları, vergi denetmeni, sigorta müfettişi vs. olarak.Bir süre sonra onlar direnemiyor.Telefonlar meşgule düşüp, selamlar kesiliyor. Direniyorsunuz, mali takipler, dedenizin babasına kadar uzatılan malvarlığı araştırmaları, tacizin her türü deneniyor üzerinizde. Direniyorsunuz ama vücudunuz dayanamayıp krizi patlatıyor yüreğinizde. Tanıyamıyorsunuz kendinizi aynalara baktığınızda.Bursa Nutku geliyor aklınıza.Direniyorsunuz sonu belli olmayan davada, yalnız, kimsesiz, ancak sizin anlayabildiğiniz kadar onurlu. Gasp ediliyor, 25 yıllık alın teriniz, emeğiniz,hayalleriniz ve yaşamınız. Direniyorsunuz, bitmiyor zulüm, SANIĞINIZ EŞKIYA, HÜKÜMDAR OLUNCA. Anlayan herkese aynı tarife.......... Sakın unutma! Değilsen Hoca Efendilerinin neferi ya da Hükümdarın askeri,seviyorsan bağımsız Türk Milletini,namusluysan, şerefliysen, ve onurluysan ATA'n gibi ve hala duyamıyorsan karşı devrimin ayak seslerini emin ol BİR GÜN SIRA SANA DA GELECEK.Ben mi? Direnmeye devam etmekteyim. Saygılarımla,
  6. çok bi cadı olduğunuzu daha önce söylemişmiydim hanfendü sanırım verdiğiniz çiçek susuz kalmış ben iki kere küstüm ne olcek şimdi
  7. biliyorum sen bunu seviyosun okudum anladım hiç kimse tokatlanarak uyanmak istemez godzilla biliyorsun değil mi? hatta kendisini tokatlayarak uyandıranı bi kaşık suda boğmak isteyebilirler
  8. Senaryo AK Parti sine-i millete döner mi? Gözüken o... Zira, sanılanın aksine, dosya sağlam-mış... Ve, ‘’Anayasa Mahkemesi kapatır’’ diyenler de en çok AKP’liler-miş... Halka gitmek bir taktik. Nasıl bir taktik? “Yakındakini hakla, uzaktakini oyala...’’ taktiği. Peki, Başbakan hakkında Demokles’in Kılıcı gibi bekleyen yolsuzluk dosyaları? İşte en büyük sorun burada saklı. Sandıktan yüzde 62 ile çıktın ve hemen ertesinde Anayasa Mahkemesi siyaset yasağı koydu... Emanetçi kim olacak? Nasıl yürütecek? Sayın Erdoğan açısından büyük kaos... Erdoğan yoksa AK Parti de yok. Gelinen noktaya bakıyorum da gerçekten şu Ergenekon terör örgütü çökertilmeseydi halimiz nice olurdu diye korkuyorum. Ergenekon’un ne denli güçlü ve ne denli tehlikeli bir yapılanma olduğunu içine düştüğümüz durumdan anlıyoruz. Bu arada bir katkı da benden soruşturmayı yürütenlere... Tutuklu gazeteci Vedat Yenerer’i tanırım... Sevgi Erenol’a verdiği plaket aslında C-4’tendi kimselere çaktırmamıştır uyanık. Vedat’ın evinde 130 yıllık “vahim nitelikli’’ çakaralmazı bulmuşlar ama Irak’tan getirdiği stingerları yakalayamamışlar. Bu istihbarat şube dökülüyor diyorum kimse dinlemiyor. Hele İlhan Selçuk; hani şu Ergenekon adlı terör örgütünün ‘fikir babası’ ihtiyar ne çakaldır bilmezsiniz. Tüm bu süreci Cumhuriyet’teki gizli toplantılarda planladı. Şemdinli’de kitapçıyı bombalattı, ardından Danıştay’ı bastırdı, Rahip Santoro, Hablemitoğlu’nu ve Hırant Dink’i öldürttü, Cumhuriyet’I bombalattı sonra bombaları ve adamlarını ihbar etti... Şimdi Fenerbahçe’nin şampiyonluğu kadar Erdoğan’ın da hapse girmesini bekliyor. Şimdi gözaltılarda 6. dalgayı bekliyoruz. Malum emekli paşalar sırada... AK Parti’li bazı kalemler adlarını mahcubiyetten rumuzla yazdı... Ben yardımcı olayım sayın savcımıza... Sırada Emekli Paşa Doğu Silahçıoğlu var. Yargıtay’ın ek iddianamesinden sonra -cevaben- alınacakmış. Kendisi iki numaraymış... Bir numarayı Şamil ağbi biliyormuş... O yazsın... Ergenekon’da 1 ve 2 numara da tutuklandıktan sonra ülkede asayiş berkemal olacakmış. Bu eli kanlı terör örgütünün neyle suçlandığını sayın savcı ve istihbarat şube büyük bir gizlilikle 8 aydır kamudan saklıyor. Ancak, Fehmi Koru’nun çeşitli mahfillerde anlattığına göre iddianame 2012’de Marduk gelmeden bir ay önce açıklanacakmış. O tarihe kadar Ertuğrul Özkök ve Yalçın Küçük tutuklanıp aynı koğuşa konacakmış. Serdar Turgut tövbe edip namaza başladığından Hürriyet’in başına getirilecekmiş... 2009 Nisan ayında cemaat alt katı mescit haline getirilen Airbus 380 ile Hocaefendi’yi memlekete getirecekmiş. Cumhurbaşkanı Gül, Said-i Nursi Havalimanında Fethullah Gülen’ i karşılayacak ve İstanbul’un anahtarını takdim edecekmiş. Cemaate ait bu uçak daha sonra okullar arası charter seferine başlayacakmış. Gördünüz ya senaryo muhtelif... Serdar Akinan
  9. Akp'nin savunulacak hiç bir tarafı kalmamıştır herşeye rağmen savunmaya çalışan ya gerçekten ********... ya da tamamen duygusal sebeplerdendir... ülkesini seven, toprağını seven, çocukları, kuşları, ağaçları, doğayı ve bütün insanları seven, insanlık düşmanlarını sevemez... % 47'si oy vermiş, % 47'i kandırılmış ya da kasıtlı olarak kanmışsa geri kalan bu talana ve yalana seyircimi kalmalı, gözü kapalı bir ahali uçuruma doğru sürüyor bu gemiyi elbette birileri dümene geçecektir, göz göre göre uçuruma çoğunluk istiyor diye gidilmez üstelik %47'den daha çoktur % 53... tehlike artık farkedilmeyecek gibi değil... göstere göstere geldi akpartiyi tamamen ekonomiyi düşünüp savunmaya çalışanlar bilmeli bu krize hiç kimse mani olamayacak, çünkü kriz küresel... ama Türkiye'de daha etkili olacaktır çünkü Türkiye'nin sermayesi tükendi... yani kaçış yok ve bu krizi % 47'den saklayan (% 53 zaten farkında olanlar) akp'ye verdiği oyun hesabını sormalı...
  10. Emniyet birimlerinin içinde ciddi bir tehlike haline gelen ve ileriye dönük büyük tehlikeler arzeden dışı müslüman ama içi hristiyan olan Fethullah Gülen, "eğer tam zamanında değilde, biraz erken davranılırsa bütün bu emekleri boşa gidecek" yanisini Fethullah Gülen'in nasıl bu kadar yaygınlaştığını bütün dünya müslümanları Amerika'dan eziyet çekerken neden Amerika tarafından beslenip koruma altına alındığını sorgulayanlar anlayacaklar... Bu emekli imam cübbesini savurarak ağlayan adam Amerika'da nasıl ikamet ediyor? Çalışma izni var mı? İslâm Alemi, Emperyalizmin Saldırılarına Karşı Kan Revan İçinde Destanlık Bir Direniş Sergilerken; Fetulah Gülen, ABD'deki Çifftliği'nde Kukla Tiyatrosu Seyredip Zırıl Zırıl Ağlıyor 61 - Onlar, size geldikleri zaman, "iman ettik" dediler. Oysa yanınıza kâfir olarak girip, kâfir olarak çıkmışlardır. Allah, onların gizlediklerini çok iyi bilir. 62 - Onlardan çoğunu, günah işlemede, düşmanlıkta ve haram yemede yarış ederken görürsün. Bu yaptıkları şeyler ne kötüdür! Tuncay Güney yıllar önce Samanyolu Televizyonunda talk şov yapan bir kişiydi. dedi ki “Elhamdülillah ben Müslüman değilim. Ama bu benim İsrail ajanı olduğumu, İsrail'e çalıştığımı göstermez. Ben Musa’nın kitabına inanıyorum ve mesihi bekleyenlerdenim.” ama nasıl? peki ya Fethullah'ın da dili çözülürse birgün?
  11. kim onlar cadıcım bende bilmek istiyorum
  12. Yalancılığın prim yaptığı günlerden geçiyoruz, yalanla gerçeğin savaşından... Tuncay Özkan'ı fotoğraflayan başörtülü gazeteci tartaklanmışmışmış Cumhuriyet Gazetesi önünde eylem yaparken yanımızdan geçen provakatör karaçarşaflılara bile tek kelime etmeyen ulusalcılar mı başörtülü gazeteciyi tartakladılar? el-insaf diyeceğim ama ne gezer? yaşından ötürü ev hapsine tabii tutulan dinci yeşilsermayeci Erbakan ve gibiler bir yana bir diğer yanda tamamen yalan üzerine kurgulanmış bir dizi senaryo ile suçsuz insanlar içeri alınıyor ve hatta tutuklanıyor... insanlığın yitirildiği en son yerdeyiz herhalde... Allah sonumuzu hayır etsin... Tuncay Özkan'ı havaalanından Cumhuriyet Gazetesi binasına girdiği ve oradan KanalTürk'e gittiği ve anahaberi sunduğu ana kadar yanında olan bir iinsan olarak ifade ediyorum TAMAMEN YALAN HABER YENİ ŞAFAK VE BENZERLERİNİN BÜTÜN SÖZLERİ GİBİ
  13. bana kızmaya bahane arıyon he küstüm işte ühüüüüüüüü
  14. ay gezenti oldum ben yavrucum kusura bakma al şu anahtarı boynuna tak kapıda kalma bi daha frozen, canem yok bişi demiycem ben "Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır." (M.Kemal Atatürk) ATATÜRK de et artı kemik artı kandı, İnsanüstü değildi yani ATATÜRK, ATATÜRK de herkes gibi kusurları olan, Küçük büyük ve çirkinde olabilirdi, Ama güzeldi ATATÜRK yorgunluk kahvesini bir su başında yudumlamayı, Serhat türkülerini, Alaturkayı, mesela Safiye Aylayı, Yemeklerden fasulye pilakisini seven, Miri kelam bir İstanbul efendisi. Aşık ve şair, mahcup ve ürkek, Ama Karadenizli değil Karadeniz kadar canlı, Adanalı değil ama Adanalı kadar sıcak kanlı, Ve bir Aydınlı kadar oturaklı ve zeybek. Velhasıl bizim mayamızdan bizim kumaşımızdandı Mustafa Kemal. İnsan üstü değildi ATATÜRK, Tam insandı.
  15. sardunyam şurada cevap verdi: sardunyam başlık Anı Defteri - Defterleri
    "Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır." (M.Kemal Atatürk) ATATÜRK de et artı kemik artı kandı, İnsanüstü değildi yani ATATÜRK, ATATÜRK de herkes gibi kusurları olan, Küçük büyük ve çirkinde olabilirdi, Ama güzeldi ATATÜRK yorgunluk kahvesini bir su başında yudumlamayı, Serhat türkülerini, Alaturkayı, mesela Safiye Aylayı, Yemeklerden fasulye pilakisini seven, Miri kelam bir İstanbul efendisi. Aşık ve şair, mahcup ve ürkek, Ama Karadenizli değil Karadeniz kadar canlı, Adanalı değil ama Adanalı kadar sıcak kanlı, Ve bir Aydınlı kadar oturaklı ve zeybek. Velhasıl bizim mayamızdan bizim kumaşımızdandı Mustafa Kemal. İnsan üstü değildi ATATÜRK, Tam insandı.
  16. valla ya hemşomla organize edin beyoğlunda bir kahve içelim gelmek isteyen tüm arkadaşlarda katılabilir kahve toplantımıza
  17. ya ne çamur atıcam ya, yalançı olduğunuz kadar küstahsınızda frozen cadısı deniz kızı
  18. hehe karismatik hemşom benim
  19. İlhan Selçuk çete kurmak ve fikir önderliğinde bulunmakla suçlanıyor Hemde bir ucunda emekli generaller, profesörler, Kemal Alemdaroğlu gibi değerli isimler, Doğu Perinçek gibi muhalif ve sivri dilli solcularla, aşırı milliyetçi olarak tanınan ülkücüler aynı çetede... yani aslında ne oluyor solcular ve sağcılar yani dünün birbirine tahammül edemeyen iki keskin ucu sosyalistler ve ülkücüler ortak çete kurmuş ve hepside okumuş adamlar, mürekkep yalamışlar... ama tek ortak noktaları akpartinin yapıp ettiklerine sessiz kalmayıp bütün gerçekleri belgeleri ile kanıtlayanlar, kalemini ve kelamını sakınmayanlar, ortak isim verdiler ulusalcılar, işte bunlar çok tehlikeli, mesela Ahmet Altan ne dedi, Kemalistler ordudan ayıklanmalı... Kemalistler bu ülkenin azılı katillleri, çeteleri, mafyaları, organize işleri gibi gösterilmek isteniyor ama bir bakıyoruz gerçek çeteler devletin temesinde çöreklenmiş, gerçek teröristler meclisten maaş alıyor, gerçek katiller ve ülke düşmanları nevruz bahanesiyle terör örgütü liderinin resimlerini gösteriyor, sözde bayraklarını taşıyorlar... oldukça iddialı bir senaryo hazırlatmış başbakan ama bu filmin sonu nasıl bitecek hep birlikte göreceğiz...
  20. tarafsız tarafsızlık ne demektir gerçekten bildiğinden şüpheliyim... beni temsil edemez ve edemeyecek olduğu için zaten benden oy alamaz, ama malum klasik düşünce ama çoğunluk onu seçmiştir, ne yapalım çoğunluk yanlışı seçiyor diye bizde o yanlışa alet mi olacağız ya da seyircimi kalacağız... başbakana kin beslemek söz konusu olamaz ama kendisinden hoşlanmadığım gerçek sence bir sakıncasımı var... ayrıca başbakan seni temsil ediyor anlaşılan bende cümlemi şöyle tamamlamak istiyorum. "başbakana duyulan hayranlık, sempati, itibar, gözleri kamaştırmış"
  21. mesir macunlarını yiyin en az 3'er çocuk yapın, kıskanmayın çalışın sizinde olur bir insan olarak, insanların üzerine böyle şeker meker ya da ne olursa olsun atmayı, sonra onların birbirini ezerek o şekerleri kapmasını izleyip, keyifle sırıtmayı değil bir başbakana hiç bir insana yakıştıramıyorum... kendisi ve eşi ve yanında ki diğer insanlar aslında kepçeyle aldıklarını kaşıklar verdikleri insanların onlara duğduğu minnetten egolarını şişiriyorlar, ve karşılarına geçip sizin efendiniz biziz der gibi ********* sırıtıyorlar... ayıplarına bir yenisini daha eklediler halkı anlamak buysa beni bu başbakan anlayamaz zaten ve asla beni temsil edemez.
  22. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Düne kadar demokrasiyi tren olarak gören adamlar şimdi demokrasi ayıbı diye bi taraflarını yırtıyor hakkatten güldürüklü oluyor partiler anayasadan ve hukuktan ve hatta Türkiye Cumhuriyeti'nden üstünmüdür, olabilir mi, eğer ki parti adı altında oluşan bu kurum devletin aleyhine çalışıyorsa kapatılması antidemokratik bir davranışmıdır, yoksa bizzat demokrasinin kılıcımıdır? korunma ve koruma demokrasilerde önemli unsurlardır, kişi ve kurumların niyetleri ve eylemleri toplumun diğer kesimine ve devletin kurumlarına ve hatta en önemlisi rejimine, anayasasına rağmen bildiğini okuyorsa parti kapatılır, kapatılması zaruridir, ha birileri bunu anlamayacak biliyoruz çünkü o birileri TAMAMEN DUYGUSAL düşünüyor... Yargıtay'ın iddanamesinden bir kaç belge : 30) Tokat Milletvekili Resul Tosun’un, 2005 yılı Mayıs ayında, parti grup toplantısında AİHM’nin Leyla Şahin davası hakkındaki kararı ile ilgili olarak; Türban konusunda hükümetin kredisinin bitmediğini, sorun çözülmediği takdirde seçim sonuçlarına yansıyacağını belirterek; “O nedenle bir an önce halka gidilmesi ve referanduma sunulmasını savunuyorum' dediği, Referandum için Meclis'te gerekli çoğunlukları bulunduğunu hatırlatan Tosun’un, sözlerini 'Oligarşik kurumların direnci, toplumsal taleple kırılacaktır. Rusya bile ayakta duramadı. Ezici bir çoğunlukla halk bu yasakları kaldıracaktır. Eğer halk bizim savunduğumuzu yerinde görmezse, bunu halka doğru anlatamamışız derim. Bunu halka anlatmaya çalışırız. Hak bildiğimiz bir şeyden vazgeçecek değiliz” şeklinde devam ettiği, (Ek.118) 31) Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın, AİHM’nin Leyla Şahin davası hakkındaki kararı ile ilgili olarak; "Biz parlamenter demokratik bir cumhuriyetiz. Parlamenter demokrasilerde erkler ayrılığı vardır, yasama, yürütme ve yargı. Parlamenter rejimlerde kuralı koyan yasama organıdır. Bunun dışında yargının görevi önüne getirilen somut olayla ilgili hüküm vermektir. Kural koyması söz konusu değildir. Dolayısıyla AİHM’in veya başka bir mahkemenin türbanla ilgili veya benzeri konularla ilgili kural koymuş olduğu iddiaları hukuki temelden yoksundur. Karar konusu o kararın öznesi kimse onunla alakalıdır. Kimdir öznesi? Sayın Leyla Şahin. AİHM, Leyla Şahin ile ilgili işlemi hukuka aykırı bulunmamıştır. Karar bundan ibarettir.".. "O olay için bağlayıcıdır" "Düzenleyici işlemler farklı, yargısal işlemler farklıdır, düzenleyici işlemleri yasama organı koyar. Bizim Anayasamızda açıktır. Anayasa Mahkemesi düzenleyici işlem niteliğinde karar alamaz diye. Bu işlemde idare haklıdır, haksızdır, mahkeme bunu tespit eder. Somut olayın tarafları için sadece bağlayıcıdır. İddia edildiği gibi bu konu tamamen bitmiştir, burada kural konamaz. Hele hele bize hukuk dersi de vermiş hocaların bu anlama gelecek hocalarımızın beyanlarını ben hayretle karşıladım. Artık kural konamaz demek Türkiye’nin geleceğini veya bir ulusun geleceğini 16 yargıçtan oluşan bir ekibe havale etmek anlamına gelir. Geleceğe ipotek koymak anlamına gelir. Böyle bir şeyin demokrasilerde kabulü mümkün değil. Demokratik kurallarla bağdaşır olması da düşünülemez." diye konuştuğu, (Ek.119) 32) TBMM Başkan Vekili ve Adalet ve Kalkınma Partisi Kayseri Milletvekili Sadık Yakut’un Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanlığı tarafından 2005 yılı Temmuz ayında düzenlenen basın toplantısında YÖK’ün meslek liseleri mezunlarına uygulanacak ÖSS katsayısının düşürülmesine ilişkin kararıyla ilgili bir soruya “Adalet ve Kalkınma Partisi seçimlerde yüzde 35 oranında oy alarak iktidar oldu. Partimiz milli iradenin temsilcisidir. Milli iradenin yargıya da yansıması gerekir. Kurum ve kuruluşlar milli iradenin bir parçasıdır.” şeklinde yanıt verdiği, (Ek.120) 33) 2005 yılı Nisan ayında ‘Başörtüsüne Özgürlük Diyarbakır Girişimi’ne mensup 20 kişi, Adalet ve Kalkınma Partisi Diyarbakır İl Başkanlığına giderek destek talebinde bulunmuş, Adalet ve Kalkınma Partisi Diyarbakır İl Başkanı (Halen AKP Diyarbakır Milletvekili) Abdurrahman Kurt’un; “Türkiye’de toplumun yüzde 75-80 civarında ittifak ettiği bir konuda, aynı şekilde mağduru olduğumuz bir konuda halkın iradesini topluma yansıtmakta ne kadar zorlandığımızı ve bunun ne denli acılara sebep olduğunu başörtüsü olayı çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.(…)Halkın ekseri çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkede dinin gereği olan bir hali yaşama talebinde olan insanlarımız mağdur edilmeye devam edilmektedir. Biz hükümet partisi olarak bunun acısını çok açık bir şekilde hissetmekle beraber halkın iradesinin topluma yansıtılmasındaki zorlukları ciddi şekilde hissetmekteyiz. Allah’ın onlara hak olarak verdiği özellikleri, tavsiyeleri, yönlendirmeleri yaşamayı talep eden insanların önüne hangi gerekçeler sunulabilir diye düşünüyorum. Ve şahsen benim söyleyeceğim bir gerekçem yok. Söyleyecek bir savunmam yok. Şunu söylüyorum: Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun, ama inşallah ve inanıyorum ki bu süreç bütün mağdur kardeşlerimizin onurlu tavırları ve direnişiyle hayra vesile olacak vebir sonuç getirecektir…) biçiminde beyanda bulunduğu, (Ek.121) 34) Danıştay 2. Dairesi’nin Aytaç Kılınç’a ilişkin 26.10.2005 gün ve 2004/4051-2005/3366 sayılı kararı ile ilgili olarak; Adalet ve Kalkınma Partisi Çorum Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Muzaffer Külcü’nün, “Bu çok önceden planlanmış, tek tip toplum oluşturma projesinin bir tezahürüdür” …“Bu karar tek kelime ile ‘ayıp’ olarak özetlenebilir” …“Zaten Danıştay, kendi kafasında kurguladığı bazı gerekçeler üzerinden karar alıyor. Danıştay kararlarında Anayasa, yasa, evrensel hukuk ilkelerinin gereklerini görmek çok zordur”, Adalet ve Kalkınma Partisi Sivas Milletvekili Selami Uzun’un; Danıştay'ın verdiği bu karara “ancak dehşet denebilir” şeklindeki sözleri ile tepki göstererek “Bu kararı verenler önce dünyaya baksınlar. Dünya istikrar ararken Türkiye yargının eliyle kaosa sürükleniyor” Adalet ve Kalkınma Partisi Kilis Milletvekili Hasan Kara’nın; “Danıştay başörtüsü konusundaki yorumu çok genişletiyor. Bu karar artık kamusal alan olayını da geçti. Bunu sokaklara yaymak istiyorlar. Böyle bir karar toplumda infiale neden olur ve vatandaşlarımız üzerinde sıkıntıya yol açar. Peygamberimize yapılan hareket tüm dünya Müslümanlarında tepki oluştururken kendi içimizde birlik olamamak çok acı”, şeklinde beyanda bulundukları, (Ek.122) 35) 2007 yılı Aralık ayında gazetecilerle sabah kahvaltısında bir araya gelen AKP Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar Göksel’in; "Bunu biz ilk günden beri söylüyoruz. Buna bir sorun da denmez. Özellikle eğitimde kızlarımız için bir engel. Bu engelin kaldırılması da ancak bir toplumsal mutabakatla sağlanabilir. Bu herkesin sorunu olmalı. Herkes bunun kaygısını taşımalı. Taşıyabildiği ölçüde de toplumsal bir mutabakatla bu soruna bir çözüm getirilmeli"…"Somut bir şeyimiz yok. Ama anayasa olabilir, ama yönetmelikler olabilir. Ama insanlar bu konuda bilinç oluşturur, öyle de olabilir. Bütün partiler bir araya gelip bu konuda bir çalışma yapabilir. Bunların her biri bir alternatiftir, bir şıktır. Şekli buralardan herhangi biri de olabilir, hepsi de olabilir. Ama biz temel olarak özellikle eğitimde her türlü yasağın kalkmasından yanayız"…diye söylediği, "Eğitim derken ilköğretimi mi, ortaöğretimi mi, yükseköğretimi mi kastediyorsunuz" sorusunu "Tabii öncelikle yükseköğretim" şeklinde yanıtladığı, yeni anayasa taslağında bu konuda nasıl bir düzenleme olacağı yönündeki soru üzerine ise, "yükseköğretim kurumlarında eğitim hakkı herhangi bir şekilde kısıtlanamaz gibi bir ifade olabileceğini, başka seçenekler üzerinde de durulduğunu” söylediği, (Ek.123) 36) AKP İstanbul İl Kadın Kollarınca Muammer Karaca Tiyatrosu'nda 2007 yılı Aralık ayında düzenlenen "5. Pera Buluşması"nda, "Türk Kadınının Seçme ve Seçilme Hakkının 73. Yılı" dolayısıyla "Yerel Siyaset" konulu panelde konuşan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun, "Başörtülü kadınların siyaset yapma engeli kalkar diyemem ama başörtülü kızların üniversitede okumalarının önündeki engelin kalkması için yeni anayasada açık düzenleme olacak" şeklinde beyanda bulunduğu, başörtülü bir öğrencinin ödül almasının engellenmesi olayını da "insanlık ayıbı" olarak nitelendirdiği, (Ek.124) partileri, adamları kendilerinden ve kendi geleceklerinden ve çocuklarının geleceğinden üstün tutanlar için söylenecek söz yok onlar kayıp insanlar.
  23. seni çok seviyorum bidenem ve çok özlüyorum

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.