Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

sardunyam

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    10.566
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    3

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. a-sosyal bir toplum yaratıp korku imparatorluğu kurup insanları kabuklarına çekilmeye itmekten başka birşey değil Celalettin Cerrah'ın açıklaması, benzer açıklayı M.Şevket Eygi'de yaptı, şimdi böyle söyleyince kızıyorlar ama aynı zihniyetin unsurları değil mi bunlar? Kişiliği gelişmiş, üretken ve bilinçli insanların yaşadığı modern toplumlarda insanların kız ve erkek arkadaşları olur ve onlarla görüşürler, geceleri ya da gündüzleri sokağa çıkarlar ve bundan dolayı korkmazlar... Fakat bugün İstanbul'da kaç kişi belli bir saatten sonra hatta bazen gündüzleri bile şehrin heryerinde güvenle dolaşabilir? Eğer bir şehrin hele bu şehir çok kozmopolitse turist çekiyorsa İstanbulsa, çok daha sıkı güvenlik önlemleri almak gerekmez mi? Tabiki bu demek değil ki heryere polis koysunlar ama şehrin belli yerlerini tutan bazı tehlikeli kişilerin varlığını herkes görüyor biliyorken İstanbul Emniyetinin önlem alamaması manidar... Münevver Karabulut cinayetinin bir benzeri iki sene önce bizim ilçemizde yaşandı 14 yaşında bir kız çocuğuydu kaçırılıp öldürülen ve ceseti parçalanıp yakılarak çöp konteynırına atılan hala cinayeti aydınlanmadı hala zanlılar yakalanmadı, bu mantıkla bakarsak Celalettin Cerrah'a göre bu kız çocuğu saat akşam 6'da arkadaşının evinden kendi evine doğru gitmemeliydi, öyle mi? Türkiye yıllardır bir polis tartışması ile yaşıyor polisten korkuyor, o polis teşkilatından bazıları şimdide ahlak polisliğine soyunuyor, başımıza Allah korusunda bişey gelmesin mazallah haketmiş olabiliriz! Dünyahepimizin arkadaş, Türkiye'de sen kabul etsende etmesende TSK ve TEM sürtüşmesi yaşanmakta... Bunu heryerde ve herşekilde görüyoruz, siz münferit olaylarla bütünü birbirinden ayıramıyorsunuz, TSK'da münferit hatalar yapan kişileri eleştirmek ayrı ki TSK kimlerin hedefinde hepimiz biliyoruz, fakat TEM teşkilat olarak köhnemiş, taraf olmuş, belli bir cemaatin eline geçmiş... Söylemlerde eylemlerde ortada, söze ne hacet sadece gerçekten objektif ve sağduyulu bakılsa görülecek...! Ki başbakan bile bu iki kurum arasında taraf, bir kısım medya taraf, bir kısım grup taraf... Elbette bende oluyorum karşı taraf...
  2. Dünyada hemen her yerde bir ayrıştırma çabasında olanların dışında hiç kimseye yarar getirmeyen politikadır bu kavgalar... Amerika'nın Kızılderililere yaptıkları ortada fakat Amerika'da Kızılderililer'e bir hak ve toprak vermek söz konusu bile olamıyor... Ermenilerin, Hocalı'da yaptıkları ve KArabağ'dan çekilmeleri konusunda herhangi bir yaptırıma gidilmiyor, fakat Türklerin uyguladığı söylenen sözde soykırım için bir sürü kefalet ödetilmek isteniyor bu yetmiyormuş gibi sürekli "soykırım" denildimi denilmedi mi gibi saçma sapan şeylerle korkutuluyoruz... Deseler ne değişir demeseler ne? Almanya'dan tank sipariş edilmek isteniyor satışa şartname koyuluyor pkk için kullanamazsınız diye... Ne Amerika'da ne de Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde bölücü ve silahlı bir örgüte demokratik yöntemlerle müdahale edilemezken bize bugün Apo'nun serbest bırakılması bile teklif edilebiliyor, Amerika'ya gidip, Bin Ladin'in bir lider olduğunu ve terörist olarak aranmamasını söyleyemezsiniz, onlar Afganistan'a kadar gidip kana bulayabilirler, kimse asla sizin burada ne işiniz var diyemez... Ve bu batılı sözde medeni ülkeler herşeyi yapabilecek hakka ve yetkiye sahip olduklarını düşünmenizi sağlarlar... Ortadoğuda her ülkeye emirler yağdırırlar, patronluk taslarlar son derece yanlı ve maksatlı politikalarla ülkeler arasında gerilim yaratırlar... Kimse karşı duramaz... Emperyalizm işte bu yüzden milletler arasında din ve etnik kavga çıkarırlar, o bölgelerde bilimin gelişmemesi için bilim adamlarını öyle ya da böyle ortadan kaldırırlar, yerine kendi seçtikleri din adamlarını, etnik terör liderlerini seçerler, bir kavga sürer gider ki birileri hep kaybeder diğerleri nemalanır... Misyonerlerin en çok cirit attıkları yer 2000 yıldan fazla Ortadoğudur, en çok kullanılanlarda en müsait olanlar...
  3. Saygı benden sevgili Mavi, Yalnız size söylemek istediğim birşey var, samimi olduğunuzu düşünüyorum ve bu düşüncelere inandırıldığınızı sanıyorum, doğunun kültürünü biliyorum, o bölgeden büyük şehirlere gelenleri bile içlerinde bir ajite edilmişlik taşıyor, geçen hafta bir ortaokul arkadaşımın düğününe gittim, yaklaşık 20 yıl olmuştu görüşmeyeli düğünde Kürtçe şarkılar söylediler, Kürtçe ağıtlar yaktılar, arkadaşım biz Kürdüz dedi... Tuhaf oldum, sanki aramıza çok garip bir şey girdi ve biz uzak düştük birbirimizden oysa biz çocukluk arkadaşıydık, birbirimizi hiç öteki olarak görmemiştik, kavga ettiğimizde bile birbirimize etnik bir farklılık isnat etmemiştik, daha doğrusu biz birbirimizden farklı olduğumuzu düşünmüyorduk, hepimiz Anadolu çocuklarıydık, Edirne'den, Kars'a Türkiyeydi... En fazla o bu ülkenin başka bir kentini temsil ediyordu, ben başka... Yani farklı olan biz değildik doğduğumuz kentlerdi... Şimdi o diyor ki biz Kürdüz, 20 yıl önce onun Kürt oluşu ile benim Türk oluşum arasında birbirimizi sevme bakımından bir engel ve fark yoktu... Hiç ama hiç onu ve kendimi ayrıştırmamıştım, fakat şimdi aynı şekilde hissedemedim... Aramıza birşey girmişti ve biz onu göremiyorduk... Peki bizi bu hale kimler nasıl getirdi? Ben eminim ki biz getirmedik, dediğim gibi onun benden bir farkı yoktu ki, belki en fazla yöresel giysiler ve yaptığımız yemekler farklıydı ama biz değildik... Annesi defalarca yüzümü öperken aslında çocukluğumdu kucakladığı, öptüğü, benim öptüğüm kadınsa çocukluğumun bize kete pişiren teyzesiydi...
  4. Irak'ta istediklerini Ameka'nın yardımı ile kazandıklarını düşünüyorlar, şimdi sırada Suriye ve Türkiye var... Türkiye'den Diyabakır'ı başkent olarak düşünüyorlar, sanırım Suriye'den de Şam'ı... Kürt dostların bir konuda çok geliştiklerini düşünüyorum, oda laf canbazlığı ve şiddet eğilimi... Bilimsel ve sanatsal aktivitelerde bu kadar gelişkin olamıyorlar nedense... Her sorunlarını şiddetle çözmek kültürü konusunda nedense Kürt ileri gelenleri herhangi bir çaba içerisinede girmiyorlar... Son yaşanan Mardin olaylarında da gördüğümüz gibi, gözlerini kırpmadan çoluk çocuk hamile kadın öldürebiliyorlar... Bence Kürt dostlar öncelikle aynaya bakmalılar ve kendilerini gerçekten sorgulamalılar... Bu anlayışı neden değiştiremiyorlar?
  5. sardunyam

    Bilim ve Teknik dergisi mi

    Bilimin insan zihnini sorgulamaya iten fakat sorgularken herhangi bir inançtan etkilenmeden özgün düşünebilmesini sağlayan etkisinden korkanların dergisi haline getirildi... Şunun farkındalar yalnız, bilimin önüne geçemeyeceklerinin ve bilimsel gelişmelerin insanlar arasında yaşanan dinsel ayrışmaları ve dine dayalı çıkar kapılarını engelleyeceğini biliyorlar... Bilimi ve bilimin iletişim metalarının yönetimini elegeçirerek bu tehlikeyi kendilerince berteraf ediyorlar... Ama bilimsel bir gerçekliğin önüne ebediyen geçemeyeceklerini bilemiyorlar, insanları sonsuza kadar kandıramazsınız, gerçek değerler mutlaka ortaya çıkar, erteleyebilirsiniz ama engelleyemezsiniz... Bilimi ne ateizme ne de bir dine endekslemeye ve öyle yorumlamaya kimsenin hakkı yok, bu bilimsel kültüre aykırı zaten... Bilim adamı kendi kişisel inancının diliyle yorum yapmamalı, evrensel bir dille yorum yapmalı... Tıpkı demokrasi sözcüğünün anlamını kendince değiştirip her türlü gayrımeşru icraatı demokrasi olarak yutturmaya çalışmak gibi, bilim sözcüğününde anlamını kendilerince değiştirip kişisel görüşlerini katmak son derece ilkel bir davranıştır... Fakat en çirkini bilimi siyasi emellere alet etmeye çalışmaktır... Bugün Türkiye'de yaşanan tamda budur, üniversiteler, bilim merkezleri, derslikler, okullar, her türlü eğitim merkezleri belli bir siyasi görüşün kontrolünde... Bu siyasi görüşün evrensel normlara uygun bir kültür seviyesine sahip olmadıkları ve son derece az gelişmiş bir zihniyete sahip oldukları düşünülünce, ne kadar vahim bir manzara ile karşı karşıya olduğumuz ortaya çıkıyor...
  6. Sayın Cyrano'nun tarih kültürü konusunda ki bilgi zenginliğini taktir ediyorum ve yazdıklarını keyifle okuduğumu söylemek istiyorum, paylaştığın için ayrıca teşekkür ederim... Bu konuda aklıma gelen bir espiri yapmak istiyorum izninle, Kürt dostlarımız malum biraz tembeller, öyle pek tarihi eser bırakma çabasında değiller, malum tarih boyunca hiç edebi eserde bırakmamışlar
  7. Celalettin Cerrah, İstanbul emniyetinin başına geçmiş en tuhaf adamdır... Vali Muammer Güler'de ona keza, Bostancı baskınında polisin yaptığı resmen kendini kanıtlama çabasıdır... Polis, Fethullah Gülen'in polisi olduğu günden bu yana TSK ile didişmekte ve kendisini TSK'nın önüne geçirmek istemektedir... Halen Türk halkının en güvenilir kurum olarak gördüğü kurum TSK'dır ve Polis teşkilatı bunu hazmedememektedir... Ergenekon soruşturması kapsamında yer altından çıktığı söylenen mühimmatın TSK'ya ait olduğunu ima eden polis teşkilatı ve bakanlıklar, genelkurmayın açıklamasından sonra "bizim elimizde kayıp mühimmat yoktur" açıklaması yapma gereği duydu... Ve zati Ergenekon soruşturması bir polis soruşturmasıdır... Hatta çoğu zaman savcılık görevinide polis yapmaktadır ve Türkiye gittikçe polis devleti olmaktadır... Bütün bunlar olurken Taraf gazetesi ve o mantığı savunanlar TSK'ya saldırdıkları gibi polise saldırmazlar, kendilerine demokrat ve özgürlükçü derler fakat Ergenekon'dan dolayı gözaltına alınanların haklarını gözetmezler onları linç ederler... Bu da onların gerçekten ne taraf olduklarını gösteriyor... Bostancı baskınında polisin acemiliğini, beceriksizliğini ve eğitimsizliğini izledik... Zaten bundan rahatsız olan başbakan RTÜK kanalıyla yayınları durdurdu ve TSK'yı her fırsatta şaibe altına sokan başbakan polisi kanatları altına aldı... Güneydoğuda 23 Nisan günü 14 yaşında bir çocuğun kafasını dağıtan özel harekatçının durumu başka bir mesele, üstelik korkunç... Bu ayıpla yüzleşmeliler... Fakat yüzleşemezler... Bostancı baskını sırasında aldıkları istihbarata göre teröristin evinde çok sayıda silah ve patlayıcı bulunmuş ve terörist ölü elegeçirildikten sonra o silahlar sergilendi, birinci soru neden bu operasyonda özel harekatçılar kullanılmadı, ikincisi o terörist Bostancı gibi bir yerde onca silahı o eve nasıl doldurdu, bahçeye tuzakları nasıl kurdu? Üçüncü soru, ya evde birden fazla terörist olsaydı o zaman ne olacaktı?
  8. Doğru diyorsun Demirefe, Esasen biz su'dan laflarla konuşmuyoruz, konserveden çıkan sloganlar atmıyoruz... Üstelik Su'dan karaya çıkalı milyarlaca yıl oldu, halen su'dan çıkamayanlar tatlı su ile tuzlu su nerede karışmaz onu da düşünsün...
  9. Türkiye'nin bir Kürt sorunu yok fakat Dtp ve pkk sorunu var! Kürt halkını kullanarak onları sömürerek asla kalkınmamaları, asla çağdaşlaşmamaları için mücadele eden, TÖRE'ristler var, Güneydoğuya yapılan her yatırımı yıkan, yapılmasına engel olan bir etnik kavgacılar var! Türkiye'nin, kavram kargaşası sorunu var, insanlarınsa algılama sorunu! Demokrasi, barış, kardeşlik, emek, hak, eşitlik, mücadele, terör, terörist, vekil, başkan, parti, halk... bu sözcüklerin anlamları ne kadar çarpıtıldı ve nasıl başkalaştırıldı bir düşünelim... Kelime oyunları ile cahil halkı kandıranların aslında birde insanlık sorunları var! Terörle ve kanla beslenen feodal kültür, gücünü şiddetten ve korkudan alan demokrasi, savunusunu yalan ve iftira ile yapan düşünce özgürlüğü, hakaret, kışkırtma ve çarpıtmaya koyulan yeni isim ifade özgürlüğü... Bu sorun bir anlama ve anlamlandırma sorunudur... Güneydoğuda Kürdü kandıran ve Kürdün kanından beslenen yegane varlıkta pkk dır, pkk yı parlementoda temsil eden bölücülerdir...
  10. by x man ve mavi... size bir kaç sorum olacak arkadaşlar, gerçi elbette yanıtlarınızı tahmin ediyorum ama teyit edelim... demokrasi dediğiniz şey sokaklara molotof kokteyli atmanın neresine düşüyor? bu başlık altında Akp'yi eleştirmeye gerek görmemiş olmak, tatlı su demokratlığı mı oluyor? Akp'ye karşı olmak, Taksim'in arka sokaklarını savaş alanına çevirerek, HALK'ın dükkanlarına, evlerine, arabalarına ve hatta canlarına kast etmek mi oluyor? Yoksa siz buna HALKÇILIK mı diyorsunuz? Halk kim? Hangi halk? Emek ve emekçilikten söz etmiş sevgili mavi arkadaşım... sen bilmezsin ama Tuzla tersaneleri için orada pankart açarak işçilere destek olan insanlar arasındayken ben, sen sanırım çiçek suluyordun... emek nedir sevgili mavi? Alınteri nedir? gerçekten biliyor musun? ben bilirim bu tuzlu su devrimcilerini, tuzlu konserve emekçilerini... sevgili by x man... onların ki salt slogandır ve her daim tek taraflıdır... örneğin, barış için derken yüzleri maskeler ardına saklı ellerinde taşlar, sopalar aslında taşladıkları gerçek emeğin, gerçek alınterinin, gerçek işçinin ve emekçinin bayramıdır... sırtlarında Amerikan malı, ayaklarında İtalyan ayakkabı... isimleri antiemperyalist!!! bu ne yaman çelişki anne? güvercinlerin kanadını kıran barış elçileridir onlar!
  11. Diyarbakır'ı kim paylaşamıyor? Diyarbakır Türkiye cumhuriyetinin ve ondanda öncesi Osmanlı'dan bu yana Türklerin şehridir... Paylaşamayan kim? Diyarbakır hayali ile uyku uyuyamayan Kürt halkını vatansız bırakmaya çalışan emperyalist kuklalar mı? 1071 Malazgirit'ten bu yana o topraklar Türk ve Anadolu toprağıdır ve kıyamete kadarda öyle kalacak...
  12. Dtp'nin politikası bizzat pkk nın politikası değil mi? Pkk bir terör örgütü olduğuna göre nasıl oluyorda Dtp bu terör örgütünün söylemlerini demokratik bir hakmış gibi parlementoda dile getirebiliyor, peki bu ülkede bunlar suç değil mi? Dünyanın hiç bir yerinde bir Kürt devleti yokken, bu insanlar etnik dil üzerinden siyaset yaparak aslında ülkede bir parçalanmanın mihenk taşlarını döşüyorlar. Güneydoğuda yaşayan binlerce Arab kökenli insanımızda varken, Dtp sadece Kürtlerin dilini neden siyaset malzemesi yapıyor? Güneydoğu halkının fakirliğinin en büyük sebebi bölgenin feodal yapısı olduğunu herkes biliyor ancak nedense Dtp oradaki halkı ezen ve sömüren ağalık sistemi ile asla polemiğe girmiyor...! Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kuruluyor, Türkiye'den bunu tanımasıda istenecektir, Türkiye Akp döneminde yapmış olduğu hiç bir anlaşma ile ülke çıkarına bir adım atmamıştır... Verilmekte olan tavizler ve kabul ettirilen dayatmalar ülkemizin menfaatine olmamıştır. Akp döneminde kazanılmış haklar olmadığı gibi aksine kaybedilmiş topraklar ve kaybedilmiş haklar gırla gitmektedir... Tıpkı Dtp gibi Akp de yaptığı siyaset ile bu ülkenin milli çıkarına, ulusal bütünlüğüne, Türk Milletinin birliğine balta vurmaktadır... Dtp nasıl emperyalizmin hizmetkarlığını yapıyorsa ve gerçekte Kürt kökenli insanlarımızın herhangi bir yararına hizmet etmiyorsa pkk dan bir farkı asla yoktur... Onların sözde kardeşliği, sözde demokrasisi, sözde barışı Türkiye'nin aleyhinedir... Fakat sanmasınlar ki Güneydoğu'yu Amerika'nın desteği ile bölerek oradan başka bir devlet yaratacaklar! Bu ülkede bölünmeye ve parçalanmaya karşı duracak milyonlarca insan var... Türkiye'yi, Irak gibi yalan demokrasi ile boğamayacaklar...
  13. Zahit Almanya'ya gidemiyor, Fethullah da, Amerika'dan ayrılamıyor! Deniz Feneri davasında, bir türlü başlanamaya davanın akibetini soran gazeteciye yeni Adalet Bakanı, bu davaya herkes çok karışıyor, çok müdahale ediliyor dedi... Bu adam bunu söylerken hangi ülkede yaşıyordu? Deniz Feneri davası mı, Ergenekon davası mı daha çok çetrefilli, medya hangisinde yargısız infaza gitti? Türkiye'de bir linç var ve bu linçte Ulusal bütünlüğü savunanlar kurban ediliyor, kanıt olarak kullanılanlarsa telefon kayıtları, bir kaç defter, bir kaç kitap, bir kaç yazı, bir Atatürk Nutku, bir kaç muhalif düşünce, biraz Akp muhalifliği, bir kaç miting, bir kaç sonradan eklemeler yapılmış günlük...! Türkiye gerçekten bir hukuk devleti mi, demokrasi nereye defnedildi? Başbakan revizyona gitti, aldı Alileri koydu Velileri, buna ayrıca kafam takıldı, başbakan bunu neden yaptı, şahsen bende kendisinden memnun değilim peki onu kenara alıp yerine George Clooney'i getirebilir miyim? Benim sorularım bunlar!
  14. ŞİMDİ ne olacak? İsterseniz papatya falına bakalım: “Kapı açılacak mı, açılmayacak mı?” Hangi kapı? Evin kapısı değil herhalde, Ermenistan kapısı... Papatya falı ne çıkarsa çıksın, bize göre açılacak... Peki kuru kuruya mı? Kapıyı sulayacak değiliz ya! Lakin, en azından Ermenilerin toprak talebinden vazgeçmesi gerekmez mi? * * * ÇÜNKÜ Ermeniler bugünkü sınırı tanımıyor, onlar kendilerine göre bir sınır çizmişler, Van’ı, Ardahan’ı, Artvin’i, Bitlis’i mutlaka Erzurum’da vardır içine alan. Sınır öyle bir sınır ki, bunlar Ermeniye gidecek, kapı açılacak... * * * O kadar da uzun boylu değil! Ne bu? Vatan toprağı mı, yoksa bohçacı kadının malları mı? Dudak bükenler var: “Belli olmaz!” Ne yani, hem kapıyı açacağız, hem de toprak dağıtacağız. Bunun şakası bile olmaz. Hem Başbakan Erdoğan, sonuna kadar direnecek gibi... Biliyorsunuz “Azerileri üzmeyeceğiz!” diyor. Demesine diyor da, her sözünü her zaman tutamıyor ki! “Van minüt”den sonra nasıl esti gürledi, Brüksel’i birbirine kattı... “Rasmussen’i Nato Genel Sekreteri yapmam!” dedi. Sonunda razı oldu ama üç şart vardı: “Hazreti Peygambere hakaret eden karikatürler için özür dilenecek!” “Roj TV kapatılacak!” “NATO Genel Sekreter Yardımcılıklarından biri Türkiye’ye verilecekti!” Ne oldu? * * * NE kimse özür diledi, ne Roj TV kapatıldı, ne de genel sekreter yardımcılarından biri Türk oldu. Onun için Azerilerin telaşını anlamak lazım. Adamlar Rusya’ya sığındılar ya da sığınacaklar. Ermeniler, Azeri toprağı Karabağ’ı işgal edecek, bir milyon Azeri perişan, yerinden yurdundan uzak, sürünecek. Elde bir koz var, o da Türkiye-Ermenistan sınır kapısı. Bu da elden giderse, Azeriler ne yapsın? * * * BAZILARI da Türkiye Cumhuriyeti’nin en yüce makamını garanti gösteriyorlar: “Sayın Cmhurbaşkanı, Azerilere teminat verdi kapı açılmayacak!” Olabilir, inşallah Sayın Gül, Cumhurbaşkanı olunca huyunu değiştirmiştir. Çünkü milletvekiliyken, Refah Partisi sözcüsüyken, Avrupa Birliği için demediğini koymazdı. Sonra AKP kuruldu sonra Dışişleri Bakanı oldu, bu defa Avrupa kapılarından ayrılmaz oldu. Biz bunu yazınca önce “Ben öyle demedim!” dedi. Biz Meclis tutanaklarını çıkarınca, “Unutmuşum!” diye tevil etti. İnşallah bu sefer söylediklerini unutmaz! Üstelik ortada Meclis tutanakları da yok ki! Lafın özeti: “Bu kapı açılır, çün öyle buyurdu Obama!”Hasan PULUR Milliyet
  15. Sorospi arkadaşımız başlık açmış ama bir daha uğramamış Arkadaşlarda ciddi ciddi tartışmak istemişler oysa, yazık olmuş Neyse... Iyi yetişmiş, saygın bir ailenin oğlu evlenmeye karar verir. Ailesi helal süt emmiş temiz bir kız aramaktadır. Günün birinde bir kızla tanışır ve evlenmeye karar verir, yalnız bir şartla. Bekaret kontrolü yapılacaktır. Kız kaşar mı kaşar. durumu bir kız arkadaşına anlatır. Arkadasi ona: korkacak ne var. Git bir kasaba herhangi bir etin zarından bir parça iste, getir tanıdık bir doktor var, ona giden kızlık zarının yerine diktiririz" der. Arkadaşının dediğini aynen yapan kız kasaptan zarı alır, doktora gider işlemi yaptırır. Bir sure sonra erkegin ailesi ile birlikte doktora giderler.Doktor kızı yatağa yatırır. Baslar muayene etmeye, bir süre sonra:Allah! Allah" diyerek geri çekilir. Tekrar bakar, tekrar şaşkın bir halde geri çekilir ve başlar ansiklopedileri karıştırmaya. Erkegin annesi: "hayrola doktor bey, bir sorun mu var, yoksa kız bakire degil mi?" der. Doktor bir süre düsündükten sonra: "kiz bakire olmasina bakire de benim anlamadigim Sağlık Bakanlığı mührünün zarda ne işi var?"
  16. sardunyam

    Domuz Gribi

    Bu yılın grip trendi domuz geçen yılın kuş gribi demode oldu bilumum kuşları ve kanatlıları katlettiğimiz dönemden domuz katliyamlarına kadar ilerleyebildik... hamdolsun... ben size aldığım tiyoyu söyleyeyim önümüzdeki yılın gribi zürafa gribi olması bekleniyormuş ama bir ihtimal hipopotam gribide olabilirmiş
  17. sardunyam

    Ucurtmalar

    vauuuv çok etkileyici sahiden ve ne kadar gerçek
  18. GERÇEK kırıklarım gerçekti hafife alışınız ondandı onaramayışım unutamayışım bundandı kırıklarım gerçekti basite alışınız ondandı konuşurken duymayışınıza paylaşırken almayışınıza bakarken görmeyişinize kırılışlarım bundandı fakat siz hafife alırdınız! ben birgün bana dedim ki! beni anla, beni duy, beni gör! bana benden daha yakını bulamayacaksın! ogünden bugüne yaralarımı kendim yalamaktayım... kırıklarım gerçekti ve ben kendimi hafife almadım!
  19. Günümüz insanı içinde en modernize olan insan, zihinsel evrim geçirip algılama ve bağımsız sorgulama yetisini kendi beyninde kazanmış olandır... Her türlü yalandan uzak durabilecek, doğruların peşinden gidecek, çoğulculuğa göre değil etik olana göre değerlendirebilecek, tarafsızlıkta haklıdan yana taraf olabilecek kadar erdem sahibi olabilenler bütün bu yaşanan dünyasal çekişmelerde kişilerin ya da kurumların değil onların temsil ettikleri ilkelerin peşinde olduğunu anlayabilen, şuana kadar en gelişmiş insan zihnine sahip olandır diye düşünüyorum... İşte o yüzden savunduğunuz ilkelerin geçerliliği (dürüstlük, ahlak, cesaret gibi) olaylara karşı gösterdiğiniz tepki ile ölçülebilir değerdedir... Ne söylenirse söylensin esas olan olayları vicdanla değerlendirmektir... Taraf olduğumuz yer neresi?
  20. Emeğin ve emekçinin bayramı kutlu olsun... Dedikten sonra...... Bir 1 Mayıs'ta daha yine kendimizi tekrarladık, yine devrimi slogana indirgedik,yine halk için halk derken meydanları savaş alanına çevirenleri izledik, antiemperyalist olduğunu iddia edip, öyle sanıp ya da tamamen maksatlı olarak, bankaları taşlayanların popüler kültürün onlara biçtiği marka kıyafetlerle ne kadar çelişkili göründüklerini izledik... Bu ülkede bir şeyi doğru anlayan ve olayları bütünsel alabilen kaç kişi kaldı? Gerçekten merak ediyorum!
  21. dinler arası diyaloğa soyunan Fethullah Gülen aslında neye hizmet ediyor?
  22. yok bugün bir delilik yapmıycam hergün, hergün yorucu oluyor
  23. sardunyam

    Asla Yapmam

    yok asla demem
  24. benim için bişey diyemezler
  25. kabak çekirdeği çitletirdim
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.