Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

sardunyam

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    10.566
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    3

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. Akepe diyorum işte ne olcak Ya birde ne desin; ülkede siyaset gittikçe seviyesizleşmiş, hiç bu kadar ucuzlamamış siyaset! Neden ve kimden kaynaklanıyor acaba? Türk siyasi tarihinin görüp göreceği yegane tek örneği bu başbakan, kendiyle kavga eden, seviyesizliğinde seviyesizliğine inen birde üstelik bundan şikayet eden, kültür bakımından zayıf, kompleksli, asabi, alaycı, yürüyüşü dahi kabadayı, nezaket kurallarını bilmeyen, medeniyeti Berlusconi'nin doğumgünü partisine katılmak sanan, kendisine muhalefet eden herkesi yargılamaya kalkmanın, eleştirel tiyatro ve mizah yapanlara tazminat davası açmanın Adalet sınırı ve kamuya ait herşeyi satmanın, kiralamanın Kalkınma olduğunu sanan başbakanı... Adaletimizi ve herşeyimizi kalkındırdı hamdolsun...
  2. Bu coğrafyada dengeler çoktan bozuldu, şimdi herkes eteğindeki taşlardan kurtulmak zorunda yoksa bu gidişat kayalıklara!
  3. sardunyam

    Nazım Hikmet Ran

    Fethullah Gülen ve Humeyni, ve onlar gibileri baş tacı yapar, önlerinde ya da arkalarında saygı duruşunda bulunanlar, kendi kimlik ve kişiliklerini bunlar gibi şahsiyetlere teslim edenler, abdest aldıkları suyu bile kutsal bilenler, kesilen tırnaklarını bereket için saklayanlar, insan ruhuna ve vicdanına en başta olmak üzere bütün yaşantısına ipotek koyanlar var ve çok seviliyorlar...! Bunlar yaralı parmağa merhem olmazlar, iş ki onların hizmetinde bulunmayın! Birde Nazım Hikmet gibi "bağımsızlık ve özgürlük" peşinde koşanlar var, dünyanın bütün insanlarına özgürlük, bütün açlarına ekmek, bütün işsizlerine iş, bütün onursuzlarına onur diyenler var...! Deniz Gezmiş gibiler var, ne öteki dünyada cennet amacıyla ne de bu dünyada saltanat sürmek niyetiyle değil üstelik, sadece İNSANA verdikleri değer ve o insanın onurunu herşeyden üstün tuttukları için sürüldüler ya da idam edildiler... Kral çıplak dediler, kralcılar ayaklandı, emperyalistler işgalden vazgeçmeli dediler "vatansever" geçinenler onlara saldırdılar...! İşte böyle bu dünyanın hali, hoca verir talkını, kendi yutar salkımı hesabı herşey! "Nazım Hikmet Ran" dünyanın en özel şairlerinden biri, ilk sıralarda hemde... Şu dizelere bakarmısınız; Kuvayi Milliye Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar; korkak, cesur, câhil, hakîm ve çocukturlar ve kahreden yaratan ki onlardır, destânımızda yalnız onların mâceraları vardır. Onlar ki uyup hainin iğvâsına .......... .......... Nazım Hikmet Ran ya bu ; Açların Gözbebekleri Değil birkaç değil beş on otuz milyon aç bizim! Onlar bizim! Biz onların! Dalgalar denizin! Deniz dalgaların! Değil birkaç değil be on 30.000.000 30.000.000! Açlar dizilmiş açlar! Ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne kız sıska cılız eğri büğrü dallarıyla eğri büğrü ağaçlar! .......... .......... Nazım Hikmet Ran buda Nazım için yazılan bir şiir; Nazım Hikmet Memleket Sen gönderildiğinde sürgüne, Kalmıştın sevdiğin memleketine hasret, Çarpıklıkları anlattığın için hasret bıraktılar güne, Ah şimdi bir görsen üstat ne halde memleket. Sen gittiğinde karanlıktı her yer, Nereye baksan pislik, Nereye gitsen haramiler, Hep susturuluyordu Gerçekleri bilenler, Gelsin sürgünler, Gelsin faili meçhuller... Aradan 46 yıl geçti, Yok memleketimde Değişen havadisler... Vatansever vatan haini yine, Vatan hainleri vatansever memleketimde, Özelleştirildi kalmadı bir şey, Tek anamız kaldı üstat Onu da özelleştirecekler... Daha çok şey var anlatacak Halk eğitimsiz anlamıyor anlatılanları, Üretim yok, tüketim çok, yine işsiz, yine aç kızları, delikanlıları, İşte böyle üstadım ülkemden insan manzaraları... (Ülkem bazılarına göre çok ama çok gelişti, Oysa davul aynı davul be üstat, yalnız çalan değişti...) Kazım DOĞAN 03.06.2009
  4. Asıl şaşırtıcı olan insanların bunlara inanıyor olması, itibar ediyor olması... Gittikçe birbirinden soyutlanan iki kavram var gezegen üzerinde sanki, akılcılar ve ilkeller... Evrim'e inanmam ama var farzederek soruyorum, ilk insan konuşmayı, alet yapmayı, anlamayı nasıl başardı? Çok zaman aldı mı? Sonra felsefeler geliştirdi, bilimi geliştirdi, zihnini geliştirdi... v.s. Fakat bazıları hala gelişmemiş! Hala mağara adamlarının zihin yapısında düşünüp, hayaletlere inanıp, mistik yaşayıp, yaptığı her şeyi yaratıcı tarafından onaylattığını sanıp, gelişmemiş kabilelerin yaptığı gibi "tapınak/tanrı/kurban/itaat" anlayışı ile yaşayanlar var... İlk insandan bu yana en ilkel insandan, en üstün bilince sahip olan insan arasındaki süreç bütün insanlar için geçerli değil... Bu da bir zamanın izafiyet sorunumudur, zaman her akılda da başka mı işler? En mükemmel insan hangi insandır, insan onurlu yaşamak diye bir felsefe geliştirebildiyse çoğul kitleler neden hala kişileri kutsuyor, kişilerin sözüyle yaşıyor, Humeyni'yi İranlılar ve sevenleri için özel yapan nedir, insanlara ne vermiştir, onurlu yaşamak yerine esaret altında Humeyni rejimiyle din faşizmine maruz bırakılmışlardır... Kendisi gibi düşünmeyenleri hayvanlar olarak nitelendiren birinin en ilkel insan ile en mükemmel insan arasındaki tabloda yeri neresi olabilir? Böyle bir dinin yaşama geçirilmesi bir yana konuşulması bile abestir... Ama İran toplumunda kabul görmüştür, bizim ülkemizde de bazı kesimlerde benimsenmektedir, sempati bile duyulmaktadır, sırf İranlı olduğu için saygı gören insanlar vardır bunların arasında, Fethullah Gülen gibi Humeyni'de kendisine ruhbaniyet yakıştırmış, sanki Allah ile aralarında gizli bir sözleşme varmış gibi davranılmış... Eğer akıl doğru kullanılmazsa insana herşeyi yaptırır ve yaptığını doğru gösterir... Türkiye'de bu sistem tutar mı, bence eğer Kemalist düşünceyi tanımasaydı bu millet mümkündü, ama Mustafa Kemal'in sayesinde "özgürlüğü, hür düşünceyi, hür inancı, hür onuru ve akılcılığı" öğrendik... Ülkemizde gittikçe yaygınlaşan Siyasal İslam'ın İrandan destek gördüğü doğru, hatta buradaki İslamcıların çoğunluğuda bir cemaate girmekte, cemaate hizmetle Allah'a hizmeti eşdeğer görmekteler... Tarihi iyi okumadıkları için inanç tuzağına daima düşüyorlar, oysa tarih dincilerin insanlığa çektirdiği ızdıraplarla, sömürülerle dolu... İran halkıda bu yanlışa düşmenin bedelini ödüyor...
  5. Mayın bahane... (İsraile su, Barzani'ye liman (boru hattı) lazım) 600 bin adet mayın temizlenmesi karşılığında 44 yıllığına birinci sınıf tarım arazisi, üstelik suyu da mevcut� Stratejik derinlik uzmanı Dışişleri Bakanı Davutoğlu, geçen hafta açıkladı; "Suriye ve Irak"ı susuz bırakmayız." Suriye ve Irak ile Türkiye arasında İsrail yer alırsa, suyun ne zaman ve nasıl kullanılacağına acaba biz mi karar veririz, yoksa mayınları temizleyen İsrail mi? Günlerdir kamuoyunu meşgul eden mayınlı arazilerin temizlenmesi karşılığında, temizlenen toprakların İsrail"e kiralanması konusunu, maalesef, yine, her zamanki gibi yüzeysel bir şeklide tartışıyoruz. Saçma sapan sorular gündemi işgal ediyor. İşin özünü ya anlamak istemiyoruz ya da anlamakta güçlük çekiyoruz. Soru 1: Mayınları neden biz temizlemiyoruz? Ordu neden, kendi döşediği mayınları, gerekli teçhizatı satın alıp, kendisi temizleyemiyor. Gazetelerdeki 'TSK, burada 2 yıl önce mayın temizlemesi yaptı" haberleri yalan mı? Genelkurmay neden susuyor? Soru 2: Bu toprakları neden İsrail"e bu kadar uzun süre kiralıyoruz? 3 yıl yetmez mi? Soru 3: Bu konu yoksa "van minut"un faturası mı? Soru 4: Obama neden gelmişti? Soru 5: Stratejik derinlik! sahibi Türkiye, tam da merkez ülke olacakken, acaba birileri merkezin gücünü mü kıskanıyor? Soru 6: Suriye"nin kuzeyini kuşatacak 510 km. uzunluğundaki bu arazi, kontrolü İsrail"in elinde bir bölge olarak, Türkiye ile Suriye arasında daha az mı "mayınlı" bir bölge olacak? Soru 7: Meclis"deki bu yasa tasarısından stratejik derinlik uzmanı Dışişleri Bakanı Davutoğlu"nun haberi var mı ?
  6. sardunyam

    su

    SU HAYATIMIZDIR Su cansızdır olabilir ama can susuz olamaz. Canlı olan herşeyin kaderi su üzerine yazılmıştır. Nerede can varsa orada bir su arayışı vardır. Madde sanki suyun dudağından emer gibidir hayatı. Hayat ateşi, önce suyun duru ayinesine düşer, öylece görünür olur. Onun içindir ki, bir canlıya baktığımızda yarıdan fazla suyu görürüz aslında. Her canlı bedeni su üzerine yazılmış yazı gibidir. Öyle ki yüreğimizin yüreğinde her an bir su şelalesinin ritmik akışını duyarız, beynimizin çeperlerinde suya yazan bir kalemin vuruşlarını ağırlarız. Şah damarımızdadır su. Şah damarımızdır su. Su kanımızdır. Su, yüreğimizde ‘can suyu’muzdur. Su hayatımızdır. “Ab-ı hayatımız”dır. Su, Muhyi’den ihya dokunuşu, Hayy’den diriliş nefhasıdır. SU YAKINIMIZDIR Tohumlar bir damla suyun dokunuşu ile uyanır. İnsan günışığına suyun dokunuşu ile uzanır. Su bizi bize yakınlaştırır, eşyayı birbirine yakın eyler. Su varoluşumuzun ele avuca gelmez ilmeği gibidir. Suyun aktığı yerde, suyun coştuğu yerde, suyun uğradığı yere yakın durur hayat; suya tutunur ve yeşeriverir, canlanır ve neşelenir. Suyun yokluğu eşyayı birbirine uzak eyler, canlıları tarif edilmez bir ayrılığa düşürür, bitimsiz bir boşluğa iter. Su yakınlıktır. Tüm dağılmışlıklar suyun billur dokunuşunda kristalleşir, tüm uzaklıklar suyun serin yüzünde son bulur. Su varlığın tanıdık sahili, buluşmaların şeffaf gülüdür. Su sahilimiz, gülümüzdür...Yakınlığı “aramızdan su sızmıyor” diye tarife kalkanlar, aramızda su olmasaydı bütün yakınlıkların, birleşmelerin ve buluşmaların eriyeceğini hatırlamalı.. Su, Mahbub’dan yakınlık müjdesi, Vedud’dan dostluk habercidir . SU RENGİMİZDİR Renksizdir su ancak tüm renklerin boyalarını ödünç aldığı da sudur. Suyun olmadığı bir dünyada rengin elbette sözü edilemez. Gülün alı, yaprağın yeşili, göğün mavisi.. hepsi suyun yüzünde gerçekleşir. Suların çekildiği yerde renkler ölür. Su varoluşun rengi ve ahengidir. Tüm renkler su üzerine yazılmış gibidir. Rengahengimizdir su... Su, Mülevvin’den gözümüze gökkuşağı, Musavvir’den gönlümüze ahenk boyasıdır. SU SURETİMİZDİR Su biçimsizdir ancak biçimlerin biçimlendiği kalıptır. Suyun olmadığı yerde bozulma, çürüme, pörsüme, erime başlar. Su hiç biçime girmese de, eşyanın biçimlenmesinde ve suretlerin güzelleşmesinde vazgeçilmezdir. Su, girdiği her kabın biçimini alırken, kalıbımızı giyinmeye hazırlanır, kalbimizi okşamaya koşar. Yüzümüzün güzelliği suyun gezinişiyledir, gözümüzün nuru suyun yoklayışıyladır, kalbimizin kalbi suyun akışıyladır, kalıbımızın kalıbı suyun suretiyledir. Su, Cemil’den güzellik dokunuşu, Latif’ten estetik okşayışıdır. SU LEZZETİMİZDİR Tadı tuzu yoktur, ancak hayatın tadı tuzu suyla gelir. Tuz suda kıvama erişir, şeker suda tadını bulur. Hayatın tüm lezzetleri suyla gerçekleşir, suyla hissedilir hale gelir. Hiç bir lezzet suya uğramadan gelmez damağımıza.. Dudağımıza kurulmuş sofra, dilimize sunulmuş çeşni gibidir su. Her nimet bu sofraya uğrar, her lezzet bu çeşniye katılır. Eşsiz baharatımız, vazgeçilmez katığımızdır su. Su, Rezzak’tan dilimize çeşni lütfu, Rahman’dan cismimize tat sunağıdır. SU ŞİİRİMİZDİR Su sadedir, ancak karmaşanın buluştuğu yerdir. Su çoktur, ancak eşsizdir. Kolay elde edilebilir gibidir ancak tek bir damlası bile taklit edilmez bir cevherdir. Bir şiir gibi, sade ama bi’tanedir, “sehl-i mümteni” söyleyişi gibi basitlik içinde kainatın en karmaşık ilişkilerini anlatır gibidir. Sadelik ve güzellik suda buluşmuşlar ve orada öylece beraber kalmış gibidirler. Şiir söze su verip onu çelikleştirmek ise, su da sözün kılıç gibi keskin ve elle tutulur halidir. Su şiiri anlatmaya yeter belki, ama henüz hiçbir şiir suyu anlatabilmiş değildir. Oysa, su kâinattaki her olayın kafiyesi, varlığın gözümüz önünde akıp duran şiirinin doyumsuz nakaratıdır. Su kainatın konuşmasının ahengi, varoluşumuzun şiirli üslubudur. Su Mütekellim-i Ezelî’den dudağımıza dökülmüş cismanî bir şiir, Rahman-ı Rahim’den yüreğimize indirilmiş müşfik bir sözdür. SU HERŞEYİMİZDİR Su hiçbirşeye benzemez ama herşeye de benzer. Herkese yakındır, herkesledir. Herşeyin yanındadır ve herşeyin özüne girer, herşeyin yüreğine sokulur, herşeyin cisminde bekler.. Bununla birlikte herşeyden ayrı kalır, ayrık durur. Hiçbir şey suyu bulandırmaz; hiçbirşeyin kiri onun duruluğuna dokunmaz. Yine su olarak kalır, bozunmaz, dağılmaz, özünü bulandırmaz. Herşeyin yanında durur, ancak herşeyden duru kalır su. İnsan yüreğini her an yokladığı gibi, gökleri dolaşıp el değmedik coğrafyalara uğrar. İşte böylesine herşeydir su. Herkesle ortaklık kurmaya hazırdır . Herbirimizin yanında ancak herbirimiz için özeldir. Su, Ehad’den boynumuza dolanmış eşsiz incidir, Samed’den gözümüze takılmış paha biçilmez pırlantadır.su.... Dr.Senai DEMİRCİ
  7. sardunyam

    Günün Sözü

    "Parayı işığa tuttuğumuzda içinde bir filigram varsa, bu para gerçektir, yoksa sahtedir... Bir insanı ışığa tuttuğumuzda içinde ATATÜRK varsa bu insan gerçektir, yoksa sahtedir..." ali poyrazoğlu
  8. Aha Humeyni, "El-Kur'an - Bab Marifetullah"adı ile yazdıgı kitapta, Kur'an-ı Kerim'de diğer İlahi Kitaplar gibi tahrif edildiğini iddia eder! " bu da bütün İlahi Kitaplar, Kur'an-i Şerif ve bütün Serif Ayetleri de dahil olmak üzere, tahrif edildiklerinin bir göstergesidir, daha sonra zaman içersinde bir çok tahrif eylemlerinden geçerek insanların eline sunulmuştur, " -http://mumsema.com/digerleri-mezhepler/74515-sianin-sapikliklari.html-
  9. Muktada Sadr'ın fetvasının tercümesi: Biz mehdi ordusunu destekleyen bir grup kadınız Siz İslam ve Müslümanların hüceti Muktada Sadr’a bir soru sormak istiyoruz Mehdi ordusun bir grup bize Grup sigası (Muta nikahı olarak) yapmayı teklif ettiler Onlar bize diyorlar ki grup halindeki nikah yapılan nikah 70 defa daha faziletlidir Biz bunu hacda şeyh yakuptan sorduk ve bidat olduğunu söyledi Biz grup nikahı edebilirmiyiz? Bu nikah bir geceden az bir müddet içindir Maksadımız mehdi ordusunun askerlerinin ihtiyaçlarını ortadan kaldırmaktır Çünkü ;onlar nasiblerle (sunilerle) savaşırken kafaları karışmasın Malumdurki muta nikahı bizim mezhebimizde helaldir Suniler bu konuda kafamızı karıştırıp bizim çoğalmamızı engellemek istiyorlar Grup mutasına bizim alimlerimiz icazet vermektedirler fakat Müslüman olmayanların veya avam tabakadaki insanların grup sex mutasında olmasını istmezler Çünkü onlar bu şekilde müminlerin bedenini görebilirler Şeyh yakub da bu sebep ile bunu istememiş olabilir Mehdi ordusunun askerleri ile muta nikahı yapmak başkaları ile muta nikahı yapmaktan daha güzeldir Zeynebbiyede olan bacılarımızdan talep ediyoruzki Allah’ın onlara verdikleri bedenlerive malları istifadeye vermekte sakınca görmesinler Grup mutası yaparkende başkalarına haber vermesinler ve kimseye görünmesinler Bu aynı zamanda Ayetullah el-Hairi’nin de görüşüdür
  10. Ben sizi anladım sayın yakışıklı, demek istediğim elbette mülk öncelikle vatandaşlık bağı ile bağlı olup üstelik resmi tapusu olana aittir... Ama bütüne baktığımızda aslında Türkiye'nin her karışı hepimize aittir... Halka bedava yok ama yandaşlara bedava çok, güzel iş valla... Bunlar satmayı, para kazanmayı meslek edinmiş anladıkta, bazı şeyleri satmaya onların gücü yetmez, her şeyin bir sınırı var, Türkiye'nin de var, Türkiye'ye ihanetinde bir sınırı var! Abdullah Gül, o tuhaf gülümsemesi yüzünde Irak'tan geliyor, sanki yeni bir keşif yapmış, acele etmezsek tren kaçacakmış, büyük ve tarihi bir fırsat yakalanmış dedi, altından çıka çıka pkk talepleri çıktı, fakat zaten bu söylediklerini Collin Powel'a 9 maddelik gizli anlaşma ile sözünü vermişti, işte o anlaşmanın gereğini yerine getirmenin adı "TARİHİ FIRSAT" Filistin üzerinden dünyanın parasını toplayıp, İsrail'i kınayamayan, Davos'ta kahraman kesilip İsrail'le yeni anlaşmalar yapan, yetmiyormuş gibi sınırını pazarlayan başkaban da açıklama yapıyor "TÜRKİYE BÜYÜK BİR KÜLFETTEN KURTULACAK VE KAZANÇLI ÇIKACAK" fakat asıl yapılmakta olan BOP'un Mezopotamya ayağını anlaşma adı altında tamamlamak! Türkiye'nin politikaları günlüktür ama yaptığı anlaşmalar yıllara dayanır... Türkiye'nin yarına dair bir planı, projesi hatta tedbiri yoktur... Türkiye'yi bu anlayışa sahip politikacılar yönetmemektedir... Batı sermayesine hizmeti şiar edinen hükümetler yine batının desteği ile güçlenmektedir...
  11. sardunyam

    Ermeni sorunu

    Eğer bir karikatür yeteneğim olsaydı şöyle bir şey çizerdim... Ortada bir ceylan (Türkiye) yaralanmış ve yatıyor henüz canlı fakat bilinci kapalı, etrafında bir sürü kurt, hepsi pazarlık ediyor, neresinden tutup koparsak diyenler, orasını burasını paylaşanlar, (Amerika, Ermenistan, İsrail, Avrupa) aynı zamanda yaralı ve baygın ceylanı yargılayıp mahkum edenler, yıllar önce kendisine saldırıp o zamanda yaralamış olan eski saldırganları haklı görenler, bütün bunlar yetmezmiş gibi, iç organları ayaklanmaya çalışıp, düşmana kendileri teslim olmaktadırlar... Türkiye'nin hali bu, bağımsızlığını yitirmiş, eli kolu bağlanmış, uyutulmuş ve paylaşılmaya başlanmış bir yaralı ceylan gibi...
  12. Bir toprak bir şahısa ait olsun olmasın, eğer şahısa aitse bir kişinin hakkı gaspedilmiş olur ama devletin arazisi ise o zaman tüm milletin hakkı gaspedilmiş olur... Vatan toprağı hükümetlere ait değildir, vatanın her karışı orayı vatan yapanlara aittir... Satılamaz, kiralanamaz... bu ülkenin para kazanması için kaynakları çok, iş toprak satmaya mı kaldı, bu ülkenin kaynaklarını bağımsızca kullanalım, özgürce işletelim, denizinden, karasına, derelerinden, madenlerine, paralı yollarından, alına vergilerine kadar Türkiye'de dönen sermaye hiçte küçümsenecek kadar az değil... Bir ülke para kazanmak için toprağını kiralamaz... bu kadar haysiyetten uzak bir tutum olamaz, hani en ayıp şeyler geliyor aklıma, para kazanma için mübah görülen... hiç bir farkı yok yani...
  13. Davos kahramanlığı yalan oldu... Zaten benim için yalandı, da birileri pek mutlu olmuş, Davos fatihini kutlamışlardı... Ne demişti sayın başbakan "siz çocuk öldürmeyi iyi bilirsiniz" Şimdi mayınlı arazinin İsraile peşkeş çekilmesine itiraz edenlere ne diyor " yabancı sermaye düşmanları" Kimse onların vatanseverliğini ölçemezmiş, onlar vatanhainimiymişler! Eğer gaflet, delalet ve hatta ihanet içerisinde değillerse, bu yaptıkları nedir? Çocuk katili dediği İsrail'e sınırlarımızı 44 yıllığına kiraya verecekmiş, bunun adıda yatırımmış, ne yatırımı, kime yatırıyorlar? Çocuk katili dediği ülkeyi kendi kutsal sınırlarına nasıl sokacak 44 yıllığına, bizim çocuklarımızıda öldürsünler diye mi? 44 yıl geçtikten sonra kim öle kim kala, İsrail bir daha çıkacak mı? Yoksa, başbakan ve Akepe zaten bu amaca hizmet için getirildikleri şeyleri mi hayata geçiriyorlar? BOP eşbaşkanı İsrailin projesini mi gerçekleştirecek, kansız ve savaşsız olarak yatırım/anlaşması adı altında teslim mi ediyor? Bir ülkenin sınırını başka bir ülkenin işgalcisi olan savaş suçlusu bir ülkeye 44 yıllığına kiralaması için yöneticilerin aklını kaçırmış olması gerekmez mi? sınırını nasıl koruyacaksın o zaman ve sınırın neresi olacak, namusuna ne olacak? bu arada, tarım ve köyişleri bakanlığının açıkladığına göre Arab ülkelerinede toprak kiralanmış ama adı iyi niyet anlaşmasıymış... nedense bu iyiniyetler hep Türkiye'nin aleyhine ve tek taraflı! Akepe kuruluş amacına hizmet ediyor, Türk Ulusunu kandırarak, oyalayarak, sömürerek yıllarca propagandasını yaptığı dini ve din unsurlarını siyaset malzemesi olarak kullanıp halkın güvenini boşuna kazanmadı ve Filistin halkına bağış toplamak için boşuna gözyaşı dökmediler...! Ne de olsa, Filistin toprakları kutsaldı değil mi? Acıdan para kazanmaksa kolaydı ama toprak satmak daha kolaylaştı... Bir ülkede öncelikler değişmiş, değerler anlamını yitirmişse, herşey sözde kalmış özde her zaman para kazanma hırsı hakim olmuşsa o ülke yaşayan bir ölüye dönmüş demektir... Haksızlıklara göz yumuluyor, kolay yoldan para kazanmak daima itibar görüyor, maddiyat herşeyi üstünde tutuluyor, "vatan, namus ve ahde vefa" yok sayılıyorsa, milli ve manevi değerler çiğneniyorsa orası bitmiş demektir... Türkiye yaşayan ölüler ülkesi olmuştur, her yol mübah sayılmaktadır... Ve kimse kimsenin kuyruğunada basmamaktadır...
  14. sardunyam

    Vakit'ten Türkan Saylan Yorumu

    Allaalla Özlem Albayrak'ın yazdıklarının doğruluğu ne derece? Biir... hadi doğru olduğunu varsayalım, bu neyi mazur gösterir? Çarşafı mı, çarşaflıların dünya görüşünü mü? Peki, bir çok çarşaflı veya türbanlı kadının aile baskısı ile örtünmek zorunda kalmasıda hoş görülmeli midir? Onların haklarını gaspeden ailelere özgürlükten ve hür giyimden söz etmek mümkün müdür? Dünyanın en modern zamanlarında hala bu düşünceyle yaşamayı hoş görmek mi gerekir, yoksa cehalet bulaşıcı bir hastalıktır diyerek, domuz gribinde olduğu gibi kendimizi sakınmak mı gerekir? Evet cehalet bulaşıcı ve ölümcüldür... Her karanlığa bir kutsiyet yükleyebilir, her geri kalmışlığa dua edebilir, kadının başını örterek, ya da ona en ilkel kıyafetlerden biri olan çaşafı reva görerek "adına inanç özgürlüğü" denilen ve söktükçe gerisi gelen yozlaşmaya, baskıcılığa boyun eğdirilir... Oysa örtülü kadının daha ailesi içinde özgürlüğü kısıtlanmıştır... O kadınlara daha çocukluktan dini eğitim adı altında günah/ayıp/sakınca/susma öğretilir... Sonra doktor olsunlar diye tıp fakültesine gönderilirler, fakat erkek hastalara bakmaları günahtır! Saçını örterek sakınır... Kot pantolon bencede yasaklansın, son derece sağlıksız koşullarda üretiliyor... Hem bu kimi üzer? Fakat bence Siyasal İslam devlet yönetimi olupta türbanlı kızların okulllara gitmeleri sakıncalı ve günah bulunursa, kadın dediğin erkek içine çıkmaz, okuyupta ne olacaksın denilirse çok daha yakışıklı bir durum olur...
  15. sardunyam

    Vakit'ten Türkan Saylan Yorumu

    Yazınızın tamamı karşıtlık içeriyor... Yani olayları sadece kendi dünya görüşünüze göre yorumlamışsınız. Ancak Amerika meselesine değinmek isterim, Amerikanın sınırsız özgürlüğü koskoca bir yalandır, dünyaya pazarlanmaya çalışılan Amerikan Özgürlüğü adı altında, Amerikan Emperyalizmidir... Değil siz, sıradan bir sade vatandaş hatta Amerikan Başkanı bile, Amerikanın çıkarları aleyhinde bir eylemde bulunamaz, söylem yapamaz... Orada asıl öncelik dev şirketlere aittir... O şirketlerin ve dolayısıyla Amerikanın çıkarları herşeyden önce gelir... Amerikan demokrasisi, gerçek bir faşizmdir... Şöyle ki, siz eğer size sunulan düzene karşı bir söylemde ya da eylemde bulunmuyorsanız, MC Donalts'tan hamburger yiyip, cocacoladan kolanızı içiyorsanız, Amerikan ekonomisini canlandırmak adına her kuruşunuzu kullanıyorsanız, sokakta çıplak dolaşmanıza kimse hiç birşey demez! Ya da isterseniz çılgınca şeyler yaparak haber olun biranda popülerde olursunuz, onların özgürlük anlayışı işte budur... Amerikanın nasıl faşist uygulamalarla kurulduğunu, topraklarını işgal ettikleri Kızılderililere ve Afrikadan gemilerle getirdikleri zencilere neler yaptıklarını hiç unutmamak gerekir... Amerika için bir şüpheli iseniz (bu bazen islami bir sakal ya da giysi bile olabilir) Amerikan polisi tarafından gözaltına alınırsınız... Guatemala hapishanesinde yapılanların DEMOKRASİ ve özgürlükle bağdaşır bir yanı var mıdır mesela? Yani kısaca Amerika'da dahil olmak üzere, dünyanın hiç bir devletinde sınırsız bir özgürlük ve başıboş bir demokrasi yoktur (hatta bana göre dünyada demokraside yoktur) Her ülke kendisi için tehtid oluşturan unsurları kontrol altında tutar... Unutmadan şunuda ifade etmeliyim, Türkiye'de ki türban olayını ve Siyasal İslamı destekleyen, devletin iç ve dış politikalarını buna göre şekillendiren bizzat Amerika'nın kendisidir... Tıpkı El Kaide'yi ve Usame Bin Ladin'i kendisinin yarattığı gibi... Ve Akepe'yide... "Özgürlük ve demokrasi" bir Amerikan rüyası ve palavrası... Sıkıysa Amerika'nın rejimine muhalefet edin, Amerikanın toprak bütünlüğüne saldırın, Amerika'da ki laik rejimi ortadan kaldırıp yerine Siyasal İslam getirmeye kalkın bakalım, Amerikan Devleti size ne kadar müsade edecek anlamış olursunuz... Olayın dini bir anlamı olması dini yaşam görüşü olarak benimseyenler için acı olabilir fakat gerçek şu ki, nerede dinle yönetim varsa ve nerede dini öğelere özgürlük adına itibar gösteriliyorsa orada gerçek bir faşizanlığın hakim olmasına az kalmış demektir... Din, yönetim biçimi olursa orada özgürlükten söz etmek bile mümkün değildir... Bunun sonu Taliban'a kadar gider... Çünkü Siyasal İslam dipsiz bir kuyudur...
  16. Beni en iyi Dipnot'a sor sen Özellikle kızkulesini sor vapurdan atmama konusunda söz veremiycem
  17. Media'dan pek çok arkadaşımla daha önce reelde de görüştük, isimlerini sayamayacağım ama sanırım 14 kişi ile resmen tanıştık... Taylan'ın da dediği gibi hiç kimseye hiçbirşey olmadı... Bazıları ile sıkı dost olduk, telefonlarımızı alıp verdik, bayramlarda aradık, kandillerde mesajlaştık... Esasen sanal ortam dikkat edilmesi gereken yer... Ama siz hangi amaçla ve nasıl insanlarla iletişim halindeyseniz ona göre insanlar tanıyorsunuz... Zaten media ailesi bir fikir ortamı, her anlamda görüş açıklanabiliyor ama asla seviyesizliğe izin verilmiyor... Her yerde olduğu gibi buradada bir iki tane kendini bilmez olsada genel anlamda güvenilir ve aklı başında üyelerden oluşuyor... Sevgili Taylan sana ve kızçeye ömür boyu mutluluklar diliyorum, ve dile getiremediğim ne kadar güzellik varsa yaşamanızı istiyorum... umarım düğünden sonra bir toplantı daha yapıldığında senide aramızda görmek kısmet olur, ki şahsen en çok görmek istediğim insanlardan birisi sensin... Cloud, tırsma ya su tabancası o
  18. onlardan biri gelmezse kendini güvende hissetmeyecek sanırsam korkma kısım vapurdan atmayız seni
  19. Valla pikniğimiz herkese açık kimse nazlanmasın, biz adam yemiyoz zaten, mangalda köfte yiyoz ama erbay uşağum, köfteler
  20. Darbe Dede! Resim Çizsene! 10 Şubat 2009 Salı, 14:35Sibel Can ve "Darbe Dede" Kenan Evren yanak yanağa poz verdiler geçtiğimiz günlerde. Darbe Dede, Sibel Can'ı dinlerken mest olmuş zaar, "Vücudun tam resimlik olmuş" buyurmuş, şarkıcıdan kendisine poz vermesini istemiş. Yedi düvelle barışık, muhallebi sesli Can ise "Tabii ki! Niye olmasın" şeklinde konuşmuş ve fakat Türkân Şoray kanunlarından da söz etmiş: "Çıplak poz dışında her türlü pozu veririm!" Böylece, Picasso'nun resimlerine bakarken, "Bunu ben de yaparım!" demek suretiyle resim âlemine atılmış olan ancak darbe yapmak kendisinde bir davranış biçimine dönüştüğü için resim dünyasına da darbe vuran sergiler açan saygıdeğer, sevgideğer Kenan Evren Sibel hanımla anlaşmaya varmış. Ben kendisinin Marmaris'te oturup resim yapmasını son derece olumlu karşılıyorum. Hatta bir gün uluslararası düzeyde bir başarıya imza atmasını, bütün dünya diktatörleriyle ortak, karma bir resim sergisi açmasını, sergi yerinin de 12 Eylül döneminde kendisinin imza attığı bir şaheserler diyarı olan Mamak Cezaevi olmasını diliyorum. Tahmin edilebileceği gibi tüm kalbimle! Bütün samimiyetimle! Pinpon darbeci "İhtiyar diktatörlerle tanışmayın. Çünkü onları sevebilirsiniz!" Yanılmıyorsam Isabel Allende idi bunu söyleyen. Doğru da söylemiştir "netekim"! Çünkü o kadar pinpon dedelere dönüşürler ki bu darbeciler insanın onları bir üniversitede canlı yayına çıkarası, bütün Türk gençliğine sevdiresi, pohpohlayası gelir. Sanki memleketi işkence tezgâhından geçirmemiş gibi, sanki bütün özgürlükleri yok eden bir döneme damgasını vurmamış gibi, sanki boynunda milyonlarca günahın vebali yokmuş gibi gençlere sevdiresi gelir insanın böyle bir "Darbe Dede"yi... Fakat "Darbe Dede"nin buna zamanı olmayabilir yakın gelecekte. Çünkü ben kendisine bir sipariş vereceğim. Artık kendisi ünlü bir ressam olduğu için ben de kendisinden resim yapmasını isteyeceğim. Resim sipariş edin Kendisi genellikle fotoğraflara bakarak resim yapıyor biliyorsunuz. Ve bol miktarda 12 Eylül darbesi sırasında cezaevlerinde yapılmış işkencenin fotoğrafları var. Bu fotoğrafları Darbe Dede'ye gönderip resim sipariş etmek istiyorum. Resimlerle birlikte kendisine bol miktarda mor ve kan kırmızı boya göndermek gerektiğini de düşünüyorum. Lazım çünkü biliyorsunuz! Bence siz de elinizdeki işkence fotoğraflarını "Darbe Dede"ye gönderin, resim sipariş edin! Böyle bir kampanya yapsak mı acaba? İsmi de şöyle olsun mesela: "Darbe Dede, benim resmimi yapsana!" Sıfır numaraya vurulmuş kafalar, tek tip elbise giydirilmiş erkekler, cezaevlerinin avlularında çıplak koşturulan insanlar, idam sehpaları, "sabuna basıp düşmüş ve ölmüş" onca insan, görüş günlerinde babalarını görmeye gelen kız çocukları, oğlan çocukları... Ne kadar çok resmi yapılacak şey var. Darbe Dede'nin görmesi gereken ne çok fotoğraf var, unutmaması gereken, unutturulmaması gereken. Madem yasalar izin vermiyor hâlâ onu yargılamamıza biz de fotoğraflarımızı göndeririz ona. Darbe Dede! Darbe Dede! Bizim de resmimizi yapsana. Hem Sibel Can gibi de değil, biz hep çıplak poz vereceğiz sana. Darbe Dede! Bizim yaralarımızı da boyasana! Ece Temelkuran/milliyet (28.06.08)
  21. seninle hep uzak durduk birbirimize, nedenini bilmiyorum ama öyle... hani hergün yürüdüğün yolda sürekli gördüğün biri vardır, gözün onu tanımıştır, hatta alışmıştır ama nedense hiç selamlaşmazsın... öyle... senin hakkında çok şeyde bildiğim söylenemez ama şu forumda okuduğum yazılar içerisinde bende daima bir imrenme uyandıran, dilimin ucuna gelipte bir türlü ifade edemediğim kelimeler gibi yazdıklarını okuyunca "evet işte doğru, bencede böyle, evet bende bunu demek istedim..." der gibi oluyorum... herşeyin ve herkesin sıradanlaştığı, monotonlaştığı, sıkıcılaştığı yerde sürekli farklı duran birisin... dilerim hayatını kurarken daima güzel ve beklentilerini karşılayan hedeflere ulaşabilesin... dedim ya hakkında çok şey bilmiyorum ama birşey biliyorum oda sen media ailesi için çok özel birisin... düşüncelerin özgürce evrende dolaşsın...
  22. demirefe, iyi biri. düşünmeyi başaran, mantık kurgusu akıllıca... kültürlü ve yüksek kalitede
  23. 10,9,8,7,6........
  24. Hani sende bilirsin, insan dostlarını heryere götüremez, heryerde saklayamaz ya, ama anılarını ve kalbine yerleştirdiğini heryere götürebilir... İşte sen varya, birgün ölüp gittiğim güne kadar hep benimle olacaksın... Heryerde ve her zaman, neden dersen (ki demezsin) hani bazı şeyler olmadan yaşayamaz insan, hava gibi, su gibi, toprak gibi, insanlar arasında parmakla sayılacak kadar az olan sen gibi! Hep böyle kal ki benim inançlarım solmasın...
  25. En iyisi siz aklınıza hiç böyle şeyler getirmeyin, ayrıca siyaset ile özel yaşam asla birbirine karıştırılmamalı, çünkü siyaset nankördür ama insanlar öyle olmamalı, fikirler ayrılsada ortak noktalarımız çok en önemlisi hepimiz önce insanız... Hayatı birbirimiz için zorlaştıran birazda biz değilmiyiz? Tekrar geçmiş olsun, umarım sağlığınıza biran evvel kavuşursunuz, özel hemşireniz sizin için en iyisini düşünecektir... Eşinize ve size saygılar Koskoca forumdan 3 kişide gelse farketmez, gelende gelmeyende sağolsun... Gelebilenler için maksat zaten eğlence olsun, kaç kişi olursa olsun...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.