Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

sardunyam

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    10.566
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    3

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. Padişahçılığın ya da kralcığılın mantığı nedir? Dine dayalı yönetim mi, dikta mı, yaşamları kısıtlama mı? 21. yüzyılda insanlar özgürlükleri ve hakları sorgularken ve çıtayı daha yükseğe çıkarmayı planlarken padişahçılığı savunmanın çağın gereklerine uygunluğu nedir? Esasında mantığı tektir ve tek merkezden, tek tip kişilik var etmek, halkları sindirmek, özgürlükleri kısıtlamak, tek doğru olarak kendi doğrularını dayatmak... Dinciliğin mantığıda budur, dine dayalı bütün devletlerde uygulanan belli bir anlayışın ve düşüncenin diğerleri üzerinde baskı kurmasını bir hizmet olarak adlandırırlar... Yahudiliğin, hristiyanlığın ve islamiyetin devlet yönetimi olarak uygulandığı her yerde faşizm, baskı ve korku ile insanları sindirmiştir... Bunu uygulayan ve savunanların dayanağı din değildir, aksine dini kullanarak duygu, düşünce ve eylemlere set çekerler... Padişahlığın halklara bir getirisi olmamıştır, padişahlar kendi tahtları ve iktidarları için öz kardeşlerini bile öldürecek kadar canileşebilmişlerdir... Böyle düşünenlerin yönetici olduğunda neler yapacaklarını tahmin ediyorum... Padişah ölür, yerine veliahtı geçer, yani onlara yüklenen anlam halk tarafından seçilmişlikdeğil HAK tarafından seçilmişlik misyonu yüklerler, zaten bizde de Osmanlı padişahlarına karşı tuhaf bir hayranlık olmasının altında yatan budur, Osmanlı padişahları bazıları tarafından kutsanır, kutsallaştırılır... Ne için kutsanır bilinmez, eleştirilmelerine bile tahammül edilemez, tıpkı şuan ülkemizi yönetenlerin (Tayyip/Abdullah) gibi eleştirilmeyi hakaret farzederler... Osmanlı padişahlarının İslamiyete de bir hizmetleri olmamıştır, yani bilimsel anlamda... En önemli uğraşları kutsal emanet biriktirmek olmuştur, Türk İslam Alimi yetişririp, İslamı Kuran temelinden esas almayıp Emevilik temelinden alarak Suudi Arabistan kralı gibi yaşamışlardır... Nasıl ki, mevcut Suudi kralının İslama hizmeti olmadığı gibi, onlarda taht ve iktidar için türlü entrikalara imza atmışlar... İsrail, Yahudiliğin merkezi ve zenginliğinin sınırı belli değil. Vatikan, Hristiyanlığın merkezi ve zenginliğinin sınırı belli değil. Suudi Arabistan İslamiyetin merkezi ve zenginliğinin sınırı belli değil... ve özetle bu üç devletin dünya üzerinde yaşayan ezilen halklar adına, güçlünün güçsüzü yok etmesine tepki adına bir eylemi, bir söylemi ve ortaklığı olmadığı gibi aksine savaşlara, ölen masum insanlara, zenginliğin hep belli çevrelerde tutulmasına hizmet ettikleri apaçık gerçektir... Oysa bu üç dinin üç merkezi ortak bir bildiri ile dünyada akan kanı durdurma gücü olduğunu herkes bilmeli... Eğer durdurmayıp aksine kan akıtıyorlarsa ne o dinlerin ne o devletlerin ne de padişahlık hayali kuranların dünyanın ekolojik sistemine ve insanlığa bir yararı ve hizmeti yoktur, bundan sonrada olmayacaktır... Dinlerin bu emellerle kullanıldığı yerlerde bu sisteme alet olmaktansa onlara para kazandırmaktansa dinsizliği tercih etmek bile bir erdemdir...
  2. İşin gerçeği, Kürtlerin kötü niyetli bölücülerce kullanıldığıdır... Tabi hepsi değil, bir kısım Kürt asıllı vatandaşımız kötü niyetli insanlar tarafından provake edilerek, sözde hak talebi üzerinden fakat özde tamamen emperyalizmin hizmetinde ulusal bütünlüğü bölmek için eylemdeler... Dtp, bunun siyasi ayağını temsil ediyor, pkk terör ayağını kimler tarafından desteklendikleri ve finanse edildikleri ortada, Amerikan emperyalizminin orta doğu projesinde en önemli bölge güneydoğu anadolu orada kurulması planlanan Amerikan güdümlü Kürdistan için, Kürt asıllı vatandaşlarımızın duyguları, düşünceleri prangalanmaktadır... Türk silahlı kuvvetlerine karşı sürekli bir tehdit dile getiren Dtp'li vekiller, liberaller, sözde aydınlar Amerika'nın Irak için öngürdüğü demokrasi katliyamına seyirci kaldılar, ses çıkarmadılar... Ben buradaki Kürt asıllı Dtp'li arkadaşlara sormak istiyorum, TSK demokrasi için bir tehtid midir, yoksa demokrasiler ordularla mı korunur ve kurulur? Yok öyle değilse Amerika, Irak'a Amerikan ordusu ile demokrasi götürmedi mi, askerle demokrasi olmuyorsa Kürt hakları adı altında TSK'ya savaş açan kişiler Amerika'nın Kuzey Irak'ta ne aradığını ve ne yaptığını söyleyebilirler mi? Kürtlerin hakları neler ve hangi haklarından mahrumlar? Kendisine sosyal demokrat diyen herkes, hümanist diyen herkes haklara insan hakları çerçevesinden bakar ve böyle dile getirir, eğer toplumları etnik özellikleri üzerinden ayrıştırıp haklarını savunmaya kalkarsanız bunun sonu gelmez ve asla güvence verilemez.! Amerika, Usame Bin Ladin'i muhatab alıp ondan özür dilerse o gün belki samimiyetlerine inanabiliriz!
  3. Türkleri savaş yoluyla yenemedikleri için içeriden çekiştiriyor olabilirler mi? Avrupa Birliği kimlere karşı (!) (bunu özellikle sordum)nasıl kuruldu, ne kadar zamanda kuruldu, onları birleştiren tek unsur Hıristiyan oluşlarımıydı? Bu soruları cevaplarsak aslında çokta anlaşılmaz değil neden parçalanmakta olduğumuz! Çağdaş dünyada neden (teknolojide, bilimde, tıpta, eğitimde, sanatta, sporda, edebiyatta) yokuz? Parçalanıyoruz çünkü diğerleri birleşik bir güç (G8) geri kalanlarsa onları beslemekle mükellef halklar, topluluklar...
  4. Sanırım 10 yıl beklememize gerek kalmayacak, çünkü düşüşler daima süratli olmuştur, yükselişlerse uzun zaman alır... Türkiye'de son altı yılda başarılmış bir yıkım değil bu olanlar, aşama aşama, hatta santim santim örüldü... İran'da ki kadar süratli olmayışının tek nedeni Mustafa Kemal gerçeğiydi... Fakat ben yinede umutlu olup, bazen daha yükseğe sıçramak için çökmek gerekir diyorum... Bir belgesel daha paylaşmak istiyorum... Banu Avar, TRT'den kovulan Türkiye'nin gurur kaynağı müthiş kadın gerçeklere mercek tutuyor! Ulusal Kanal... batı ve planları Art tv... http://www.dailymotion.com/video/x8x2bm_obama-yeni-donem-dunya-duzeni-banu_news
  5. Vayyyyy harika, sanırım UPS ile gönderdin teşekkür ederim (İstanbulda benden başka sardunyam yok )
  6. Farketmezdi benim için Sardunya olsun yeter fakat zahmet olmayacaksa hepsinden birer tane isterim (ayrıca bu kadarda yüzsüzüm)
  7. Şah'ın devrilişi ve İran devriminin animasyon/belgesel filmi http://www.turkish-media.com/forum/topic/116496-persepolis-2007/
  8. sardunyam

    Belgesel filmler

    ZEİTGEİST ADDENDUM BELGESEL FİLMİ ve DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ ZEİTGEİST isimli belgesel film dizisinin ikinci bölümü olan , ZEİTGEİST- ADDENDUM’U seyrettim. Birincisini izlememiştim ama ikincinin küçük bir kısmı olan "EKONOMİK TETİKÇİLER" bölümünü daha önce izlemiş ve çok beğenmiştim. Tamamını izledikten sonra beğenim bir kat daha arttı. Bu nedenle Film hakkındaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmadan edemiyorum. Filmi beraber izlediğimiz arkadaşlarımdan bazıları, filmin insanın spritüel yapısına değinmeyişini, vahdeti vücut anlayışını sadece bilime dayalı olarak açıklamasını eksiklik olarak gördüler. Bence de bu tespitleri doğrudur. Ama unutmayalım ki Mustafa Kemal Atatürk de insanlığın ilerlemesi için sadece bilimi rehber almamızı istemiştir. Çünkü aksi davranış, metafizik çağrışım yapan tavsiyeler, insanlığı tekrar orta çağ karanlığına götürür. Bu nedenle filmde yapılan doğrudur. Filmde, EMPERYALİZMİN yeni bir tanımı yapılmış ve buna ŞİRKETOKRASİ denmiştir. ŞİRKETOKROSİNİN, teknolojiyi, finans kapitali ve küreselleşme ideolojisini kullanarak tüm dünya İNSANLARINI NASIL SÖMÜRDÜĞÜ anlatılmış ve Teknolojinin farklı bir anlayışla kullanılmasının kıtlığı ortadan kaldıracağı, bir tür yeryüzü Cenneti oluşturacağı iddia edilmiştir. Acaba, Teknolojinin her şeyi yeterince üretmesi, İnsanların sahip olma, stoklama hırs ve davranışlarından tümüyle vazgeçmelerine, ihtiyaçları kadar tüketip, yetenekleri, kapasiteleri elverdiği ölçüde çalışmalarına yol açar mı? Filmin de belirttiği gibi hırs ve bencillik insan doğasında yaradılıştan var olan bir eğilim değildir. Ama “KOŞULSUZ SEVGİ” başlıklı yazılarımda da vurguladığım gibi BEKLENTİSİZ SEVMEK ve KARŞILIKSIZ VERMEK de insanın doğuşundan itibaren sahip olduğu özellikler değildir. Bence, teknoloji bedava bir şekilde her şeyi yeterince üretse bile, insanda böyle bir davranışı otomatik olarak oluşturmaz. Bu nedenle BİLGİYE, FARKINDALIĞA YÖNELİK ÇALIŞMALARA ÖNCELİK VERİLMESİ GEREKİR. Filmin sonundaki öneriler kısmına ise biraz itirazım var. Bence öneriler tamamen Amerikan toplumu için yazılmıştır. Örneğin, orduya katılmamayı öneren madde Türkiye Şartlarına uymaz. Tüm dinlerin vakti geçmiş, demode şeyler olarak nitelenmesi pek doğru değildir. DİNLER, din kitapları hala pek çok insan için doğru davranışları öneren DIŞTAKİ VİCDANDIR. Örneğin İslam dinine inanan Ömer Hayyam, Mevlana, Hacı Bektaş Veli ve Yunus Emre gibi pek çok insan, yaptıkları yorumlarla Din kitaplarının özünü açığa çıkartmış ve çok güzel amel edebilmişlerdir. Bu sebeple, Filmdeki gibi tüm dinlerin tü kaka edilmesi, gereksiz husumetler çeker, antiemperyalist cepheyi böler ve filmde Şirketokrasi denilen emperyalizmin işine yarar. Bunların dışındaki tüm önerilere ise aynen katılıyorum. http://video.google.com/videoplay?docid=-3127984250073808259 zeitgeist original
  9. godzilla; eğer bir yere bir şey yazmışsa mutlaka okurum, eğer okumazsam çatlarım espri kabiliyetinin çok yüksek olduğunu düşünüyorum e tabi buda zekanın en önemli göstergesi... rua; hemşocum ortalarda olmayan, başkaları ona hemşo demeye başlamış, şahsen bozulmadım desem yalan olur... bak bana başka kimseye hemşo diyommu
  10. Taylan, O benim için bu forumda en ayrıcalıklı yere koyduğum insanlardan, onu seviyorum, bazen beni çoook kızdırsada seviyorum Seviyorum çünkü omurgasız değil, laf çevirmez, şirin gözükmeye çalışmaz, kimseye hakettiğinden fazla değer vermez, iltifat etmez, her zaman beklentisi yüksektir, bence insanlığı ileri götürende beklentilerini yüksek tutan insanların varlığıdır, sıradanlığı sevmez, okur, yazar, konuşur... Demagoji yapmaz, saptama yapar, duyguları ile değil bilgileri ile konuşur, güvenilir oluşu gerçektir, sözünde durur, tarafsız olmaması gerekiyorsa tarafsız olmaz, lafını inceltmez ortaya der! Babasının oğlu olsa gene der, gene der, adam kayırmaz, kaçmaz, üstüne gider ve şimdilerde hayatında çok güzel gelişmeler var ve daim olmasını dilerim... Seni sevmek için ne çok nedenim varmış Taylan dost... Gerçekten, iyiki varsın!
  11. Ahh canımmmm, kahveyi soğutmuşum yavv mikrodalgada ısıtsam olur mu ki yine gel tamam mı, ama gelirken bir kutuda lokum al kahveyle iyi gider
  12. sardunyam

    4 Hak mezhep

    Göksel ve yerselden kasdımı anlayamadığınızı düşünmüyorum, fakat siz böyle yorumlamayı tercih ediyorsunuz sanırım... Göksel olandan kasdım Allah'ın gönderdiği ve üstelik Kuran'da bunu vurgular, yani antik yunan çağı mitolojisi ile alakası yok, Kuran'a göre Allah gökleri yaratmış ve Kürsüne yerleşmiştir, esasında mekandan ve zamandan bağımsız olduğunu bende gayet iyi biliyorum yerleri ve gökleri yaratan aynı zamanda yarattıklarını idare etmektedir, nereden, nasıl ve ne zaman demek söz konusu değil... Yersel derken yine Kuran'ın tabir ettiği gibi inin aşağılara dediği insanlardan söz ediyorum, kendi kişisel algılarını ve düşüncelerini büyük bir cürretle Allah böyle buyurmuştur demeleridir, fakat nedense bu yorumları yapanlar kaynak olarak Kuran'ı değil mezhep imamlarınada ilham kaynağı olan yine başka insanların buyurdukları hadislerden, peygamber böyle yaşadı, böyle uyguladı, böyle söyledi diyenlerin yazılı ya da dilden dile gelen söylemlerinden yola çıkarak söylüyorlar... İşte ben bu yüzden soruyorum Kuran insanlara anlasınlar diye gönderildiğini söylerken teveccüh mü ediyor? Neden bunca yoruma ve uygulamaya gerek duyuluyor? Örneğin Kuran'da olmadığı halde uygulamada olan kandiller, kutlu doğum haftaları, teravih namazları, tesbih çekme dersleri, abdest, namaz farklılıkları neden var? Hatta bazı mezheplerde çok radikal uygulamalarda var. Ebu Zehra'yı okuyalım, mesele bu değil ben size diyorum sizin şahsi görüşünüz yok mu? İçtidatsız konuşamaz mısınız? Neden bu kadar taraf olduğunuz konuda kişisel bir düşünce geliştirmediniz? Ebu Zehra böyle buyurduysa doğrudur diyerek inanmak yeterli mi oldu? Bir tek örnek istedim sizden, size göre mezheplerin gerekçesi nedir? Özgün düşüncemin ve yorumlarımın benzerleri vardır elbette fakat benim (doğru ya da yanlış) fikirlerim kendi bilgi+gözlem+sorgulama sentezimin ürünüdür, hiç kimsenin fikrini koşulsuz ve % 100 doğru olarak alıp kabul etmem... Fakat söz konusu din olduğunda Kuran dışı kaynaklara dayalı düşünce ve uygulamaları güvenilir olarak toplumlara anlatmak büyük vebal taşımaktır diye düşünüyorum, şahsen ben bunun günahından korkarım... İnsanların Allah ile kurdukları samimi bağ, içten dua dili, bireysel olmalı, ben öyle inanıyorum ki Allah her kuluyla özel bir ilişki halindedir... bunu başkaları şekillendirip yönlendirmemeli, Allah'ı anlamak isteyen Kuran okur, anladığını uygular, yine okur, yine okur, yine okur... işte o zaman hoşgörü, özgürlük, samimiyet hakim olur, cemaatleşmelerin önü kesilir, insanlar inançlarını korkmadan yaşarlar, kimseye Allah adına hüküm verme haddi düşmez!
  13. Bir şeyi gözden kaçırıyorsunuz sanırım, Türkiye, Ermenistan sınırını açacağına dair yeşil ışık yakınca Azerbaycan buna Karabağ işgaline dikkat çekerekitiraz etti, elbette Türkiye bu uyarıyı dikkate almalı, fakat bence sınırın açılmaması için bize göre en önemli gerekçe Ermenistan'ın sözde soykırım şantajında ısrar etmesi, Türkiye'nin topraklarını kendi topraklarıymış gibi göstermesi, Anayasasında ırkçı söylemlere yer vermesi yeterlidir... Ayrıca, gerçekçi olmak gerekirse Ermenistan ile Türkiye'nin hangi çıkarına uygun bir dostluk kurulabilir? Ermenistan sözde soykırım kozundan vazgeçecek mi? Ermeni lobisi küresel güçlerle yaptığı işbirliği ile Türkiye üzerinde sürekli bir baskı unsuru olarak bunu kullanmaktan vazgeçecek mi? Türkiye'nin sınırı açması hangi anlamda kendi milli çıkarına olacak? Yoksa, Karabağ meselesi en son sırada bana göre ancak kimlerin gerçek anlamda soykırımcı ve işgalci olduklarını kanıtlaması bakımındanda bir o kadar önemlidir Karabağ sorunu... Ermenilerin, sözde soykırımı sürekli dile getirmeleri gibi Karabağ sorunuda dünyaya anlatılmalıdır, bizim başbakan ve cumhurbaşkanı madem bu işleri önemsiyor, öyle ise Karabağ işgalini dünyaya anlatmalılar, hazır onca dünya turuda yapıyorlarken, boşa gezmesinler ama değil mi? Rusya meselesine gelirsek, Türkiye olarak biz Azeri dostlarımıza sırtımızı dönersek onlarda kendilerine bir müttefik bulacaklardır, devletler arasında politika böyle işler, güncel bakılır, güncel saptamalar ve anlaşmalar yapılır, düne bakarsak bizim Ermenilerle bu derece samimi olmaya çalışmamamız gerekir... Her ülke önce kendi çıkarlarını düşünür, Türkiye'den başka her ülke!
  14. sardunyam

    merhaba

    valla açıkçası anlayamadım birce'cim yani senin dikkatini ne çekti onu bilemedim... ÖM atarmısın?
  15. Okulların tatil olmasını bekleyelim mi? Yoksa daha öncede olsa olur mu dersiniz? Madem katılmak isteyen dostlar gayet samimi öyle ise bu iş oldu bilin İşi olmayıpta gelmeyende arap olsun
  16. Bu konuya ışık tutacağını düşündüğüm bir fikir söylemek istiyorum, Güneydoğu'nun kendine özgü tabuları var mı, var doğuya gittikçe tabular artıyor mu artıyor, kendi ülke sınırlarımızın dışına çıkalım İran'da, Irak'ta, Afganistan'da, son günlerde Pakistan'da hızla artmakta olan şiddetin, tabuların, yasakçı anlayışın, zorbalığın, evrensel değerlerle, medeniyetle, insani değerlerle asla bağdaşmayan ve gücünü tamamen silahtan alan kültürün kaynağı ne? Bence tek yanıt var oda : DİN ve dinin algılanış biçimi, bu anlayış kadın odaklı yasakçılığı kendince kanunlaştırıyor... Adına töre, gelenek bilmem ne, ne dersek diyelim aslında söz konusu olan bu durumdan kimlerin yararlandığını görmektir asıl gerçekçilik... Ortaçağ Avrupasında din odaklı şiddet, zulüm, kanun, yasak nerden ve kimlerden kaynaklandıysa bugünde Ortadoğu'da olanlar ondan kaynaklanıyor, Türkiye'nin doğusuda o bu durumdan en çok yara alan bölgemiz oluyor! Dinci eğitimi, evrensel eğitime tercih edenler ve onları finanse edenler tek bir amaç güdüyor, insanları ve toprakları sömürmek! Bugün Türkiye'de insanlarımıza önce köylerden başlayarak Köy Enstitülerini yeniden canlandırarak eğitim verebilinseydi bu ülkede ne töre kalırdı, ne çatışma, ne açlık! Şiddete kimler başvurur, eğitimsiz, şiddet kültürü ile yetişmiş, bunu doğru kabul etmiş insanlar... Eğitimin çok yönlü ve kesinlikle insan odaklı olması gerekirdi, fakat ne yazık ki öyle değil... Mardin'in okur yazar oranı Güneydoğunun okur yazar oranı ile bütün bu çatışmaların orantısı birbirini bu yüzden tutuyor.
  17. Başbakan Azerbeycan'a gitmiş, Azeri Meclisinden seslenmiş, bundan sonra daha sık görüşeceğiz demiş! (bugüne kadar aklın neredeydi?) Yine medyaya sataşmış, aramızı onlar bozdular demiş, (Türkiye'de medya mı kaldı sayende) Aliyev'i kaç kez ziyaret etti bilemiyorum! (Ama Berlusconi'siyle pek sıkı fıkı, Avrupa kapılarında ona buna şirinlik yapacağına keşke Ortadoğuda ve Türk diyarlarında gerçekten yararlı görüşmeler yapsaydın) Azerilere söz vermiş: Karabağ sorunu çözülmeden, sınır açılmayacak demiş... (Her sözünü tuttuğu için bunada inandık, ayrıca şimdi o söylediği için Ermeniler yakında çekilir, yoksa kapıyı açmayız ona göre hııı) Türkiye büyük atılımlar yapmış, çok atlamış... (Doğru Türkiye'nin gözü bağlı yer yere atlatıyorlar) Eurovision'da Ermenistan'ı temsil eden grup tam anlamıyla bir Türk düşmanı ve Türkiye geçen yıl Ermenistan'a tam puan vermişti, bu yılda yine aynını yaparlar mı sizce? Türkleri ve Azerileri işgalci ve soykırımcı olarak dünyaya ilan eden Ermenistan, Karabağ için bir belgesel yapmış fakat belgesel nedense gerçek görüntülerden değil, bir senaryo eşliğinde oyuncularla çekilmiş, konusu Karabağ'mış, oysa Azeri belgeleri ortada ve o görüntüler bir çekim hilesi değil tamamen gerçek, üstelik fi tarihinde olmadı o olaylar, bütün bunlara gözleri, kulakları kapalı sözde Türk aydınlarını, sözde soykırımı destekleyen ve dilinden düşürmeyen Avrupa ve Amerika'yı da kesinlikle ciddiye almamak lazım... Biz soykırım yapmadık diye ezilip büzüleceğimize devletin televizyonundan TRT6 yapana kadar, bir soykırım yalanı adıyla belgesel kanalı yapıp, Ermeni zulmünü 24 saat yayınlamak çok daha fazla Türkiye Cumhuriyetinin yararına olurdu...
  18. İnsanların inandıkları yaratıcı için ibadethaneler yaptırmasının altında yatan ne? Yapılan dinsel mekanlar gerçekten kutsal mı? Kutsal olan Kabe mi, insan mı? İnsan, Allah'ı ne kadar anladı ya da anladıysa nasıl anladı? Allah için bağış yaparken değerlendirilmesi gereken ne? Yoksul ve muhtaç bir insan dururken onu görmezden gelip, camiler yaptırmanın inandırıcılığı ne? Allah'ın evi denilen camiler, kiliseler, sinegoglar gerçekten Allah'ın evi mi? Yoksa Allah mekanlara değilde tüm canlılara mı değer verir?
  19. sardunyam

    4 Hak mezhep

    Son cümlenizden başlayarak cevaplayayım sizi sayın Bekir, Gerçi yazdıklarınızda cevap verilmeye değer bir bilgi yok, mesela ne yersiniz diye sormak isterim size? Mesela, ve sanırım sizinde Fethullah hoca efendi gibi beyin okuma özelliğiniz var sanıyorum, bakarmısınız özgün sorularımı googlede arayarak bulduğumu hemen anlamışsınız... Marks ve mezhep imamları benzetmemdeki nüansı anlayamamanıza şaşırdım, açıklamaya çalışayım eğer birilerinin hayatlarını okuyarak onların ne kadar iktidar olma hırsından uzak oldukları kanaatine varmamız eğer ikna oluyorsak mümkündür fakat ne derece emin olunabilir, o kişinin aklının içerisindekileri nereden bilebiliriz... (tabi siz bilebilirsiniz) Marks ile imam mezhepleri arasındaki farka gelince, Marx'ı ayıran özellik bir din adamı olmayışıdır ve dine dayalı bir sistemi ilahi bir mekanizmadan görev almış biri gibi bir iddia etmez... İmamlarsa, diğer bütün dinlerde olduğu gibi göksel olana yersel bir yorum getirmişlerdir... Oysa söz konusu ilahi bir şeyse onun yersel bu kadar farklı ve bu kadar diğerini ezici, bu kadar akılcılıktan uzak, insani köleleştirici, şekilselleştirici, kutuplaştırıcı olmaması gerekir... Fakat mezhepler ve dinler daha en başta insanlar tarafından sahiplenilmiştir, dünyada en büyük savaşlar bu sebeplerle çıkmıştır... Kuzey Irak'ta halen yaşanmakta olanlar özde aynı dine mensup olsalarda farklı mezheplere sahip olanların birbirine ne kadar düşman olabildiklerini göstermektedir... Benim sorularımı cevaplayamayışınızın altında yatanda sizin kendinizi inandırmışlığınızdır... Bana açıklarmısınız sorularımın hangi Yahudi bilmem nelerle bağlantısı var? Bilakis tam tersi asıl mezheplerin ve hadisçilerin içerisinde çok fazla Yahudilikten gelen uygulamalar ve söylemler var, zaten Kuran'ın inançlarımızı başkalarının yorumlarına göre şekillendirmememizi istemesindeki asıl gerçek budur, yani bize din adına bilmediğimiz ve doğruluğundan emin olamadığımız şeyleri Allah adına dayatıyorlarsa bu tehlikelidir... Hem kişisel iman bakımından tehlikelidir hem bir çok cemaatin oyuncağı olarak bizi bağımlı hale getireceği için özgürlüğümüz adına tehlikelidir... Keşke sizde benim gibi yapıp bana mehzeplerin neden gerekli olduğunu, ne işe yaradıklarını, insanları nasıl eğittiklerini, geliştirdiklerini yaşamın gerçeklerini nasıl yorumladıklarını kendi kişisel gözlemlerinize dayanarak anlatmış olsaydınız, size göre başka türlü bir amaç güdüyor olabilirim ama samimiyetle ifade ederek söylüyorum bu tamamen özgün düşüncem, ben mezheplerin yararına inanmıyorum, imamlarında insani değer bakımından değil ilahi anlam yükleyerek gereğinden ve olması gerekenden fazla ve farklı anlamlandırıldığını düşünüyorum... Eğer açıklama yaparken sizi bağlayan şey günaha girme korkusu ise anlarım, fakat eğer sözlerimin altında başka mana aradığınız için konuyu kişiselleştirmekteyseniz kusura bakmayın anlayamayacağım...
  20. Toplam cinayet sayısı 44 olan ve aralarında kadın ve çocuklarında bulunduğu tek suçları orada bulunmaları olan insanlarımızın vahşi katliyamından kimsenin acı duymayacağını sanmıyorum, fakat bizler eğer böyle bir olayda dahi polemik yapmaya gideceksek, yine aslında sorunların temeli olan birbirimizin fikrini küçümseyecek, görmezden geleceksek, yaşanan acılardan aslında hiç ders almıyoruz demektir... Bu gibi olayların tek br nedeni yoktur, pek çok nedeni vardır fakat ana neden ve diğerlerini tetikleyen neden bilimselci dostumunda söylediği gibi emperyalizmin desteklediği yoz kültürdür... Zaten emperyalimin amacı budur, buna kızacak şaşıracak kabullenmeyecek bir durum yok... Bu ülkenin insanları doğusu batısı kuzeyi güneyi tüm coğrafyasıda sömürülen diğer milletler gibi geri bırakılmış, kendi içine terk edilmiş, çağdaşlaşması, sorgulaması, değiştirmesi için gerekli olan eğitimi almaması sağlanmıştır... Bu cahilliğe terk edişi yapanlar bütün cinayetlerin asıl katilleridir, bir töreyi, bir yanlışı, bir yaşamı değiştirmek için sorunun asıl kaynağını görmezsek asla polemiklerle çözemeyiz... O insanlar törelerini neden vazgeçilmez sayıyorlar, neden değişmekten korkuyorlar? Nasıl kan davaları ile övünüyorlar ve neden bunlara en çok isyan edenler bizler oluyoruzda, onların içinden gelenler sanatçı olanlar, siyasetçi olanlar bunlara işaret etmiyor, değiştirmek için bir çaba harcamıyorlar? Cevap basit: bu sistem yani sömürü düzeni bilincsizlikle beslenir bilincsizliğin yapamayacağı şey yoktur yanlışı doğru görür... Fakat bu düzeni değiştirmeye kalkanlar o bilincsiz insanları kullanan, onların sırtından geçinen siyasetçi, sanatçı, ağa, şeyh v.s. lerce mutlaka yok edilir, öyle ya da böyle... Acı gerçek bu, ezilenler ve ezenler... Ezenler, ezilenlerce baş tacı ediliyor... Farkına varılmasın diye her türlü oyun oynanıyor! Sonra ölmüş kalmış işte böyle kimse umursamıyor, umursuyor görünen ve bundan rant elde etmek isteyen emperyalist kuklalar en başta...
  21. sardunyam

    merhaba

    merhaba
  22. sardunyam

    merhaba

    Sayın bayanlar baylar merhaba Sayın olmayan bayanlar baylar sizlere de merhaba .. Bindiği dalı kesenler Öksürüğe göre esenler Çabuk kırılıp küsenler Kendi yağlarıyla kavrulanlar El kapılarına savrulanlar, merhaba. Merhaba bal börek Merhaba zehir zemberek Konuşurken mangalda kül bırakmayanlar Halka talkın verip kendileri salkım yutanlar Dönme dolaplar, çarkıfelekler Sayın dönek. Bay fırıldak .. İlericiler, gericiler Ben demiştimciler Neme gerekirciler Hepinize merhaba..... Düşükler, kalkıklar, düşecekler Düşecekleri yerlere tırmananlar, merhaba. Aslanın ağzındaki ekmek Kendinden başkasına yarayan emek Zemzem'den kutsal alınteri Göz nuru, gözümün nuru Caaanım efendim, merhaba..... Merhaba ulan kör kadı... Merhaba. Ey, düşüp takkesi keli görünen Hak deyip halk cebinde eli görünen Ali'nin başından Veli'nin başına Veli'nin başından Ali'nin başına geçirilen külah Tek sigortamız : Maşallah Tek umudumuz : İyi olur inşallah .... Merhaba. Ey sırça köşkte oturup da komşusuna taş atanlar Teker kırıldıktan sonra yol gösterenler Vakitsiz öttü diye başı kesilen horoz Suyu pisletti diye kurdun yediği kuzu Uyan artık heey, Üsküdar'da sabah oldu ..... Merhaba. Gözünün üstünde kaşın var dedirtmeyenler Üstü bıyık altı sakal diye tükürtmeyenler Mersin'e tersine gidenler Ey, dokunulmayan zülfiyar .... Merhaba. Merhaba, verilip de tutulmayan sözler Merhaba doymayan gözler Merhaba dolmayan göbekler .... İskemleler, işkembeler, merhaba. Yurdumun ağaçsız toprakları Topraksız ağaçları İnsansız topraklarım Topraksız insanlarım .... Merhaba özgürlük yolunda yaralanıp yitenler Merhaba bu yolda dökülüp bitenler Merhaba söylenmemiş en güzel söz Merhaba güzel yarınlar Merhaba güzel yarınlar ...... İşte girdik alana Selam verdik dört yana Sözümüz anlayana Merhaba..................... "Bir GENCO ERKAL Siiri "
  23. sardunyam

    4 Hak mezhep

    Siz şuna kısaca verebilecek bir cevabım yok desenize! Birilerinin hayatını okumakla benim sorduğum özgün soruların hiç mi hiç alakası yok, işin özünde ne var biliyor musunuz, din konusuna bakış açısı! Benim anlatmak istediğim şey insanlar önce bireydir, önce cemaat değildirler, bir cemaate de dahil olsalar içten içe mutlaka farklılık taşırlar... Bunu böyle kurgulayanda Allah'tır, bilgili olmak gerekiyorsa işte bu konuda bilgili olmak daha geçerlidir, yoksa sizin mantığınızla gidersek Marks'çı düşünceyede karşı çıkmamak lazım gelir, onunda hayatını okuduğumuzda ne kadar iktidar olmak hevesinden uzak olduğunu görürüz... Tabi siz bunada karşı çıkacaksınız ama temelde mantık aynı, o cu, bu cu, şu cu olmanın dayandığı nokta aynıdır! İnanmak istediğiniz şeye inanırsınız, sizin duygularınızı ve düşüncelerinizi tamin ediyorsa inanmaya devam edersiniz, fakat etmiyorsa o zaman herhangi bir kişiye endekslenmeden sorgularsınız...
  24. YALANCI BAHAR... Havada çiçek kokusu var. Ağaçlar tomurcuk verdi, yoncalar toprağı aralayıp ürkek ürkek başlarını uzattılar. Güneş sıcak. Rüzgâr nazlı. Serçeler aşk danslarına başladılar. Oysa ben biliyorum gülüm... Bu yalancı bahardır, yalancı bahar. Hiç ummadık anda bir soğuk rüzgâr çıkar. Kara bulutlar üşüşür. Daha dün baharın geldiğini sanan kuşların yarım kalmış şarkılarının yerini duvara vuran kepenklerin sesi alır. Serçeler kaçışırlar. Anaç kumru tarumar. Bir de bakarsınız ki kış geri gelivermiş. Bir fırtına... Bir soğuk... Yağmurla karışık biraz kar. İşte o zaman ben, çiçek tomurcuklarının daha başlarını uzatır uzatmaz kavrulup yanmalarına dayanamam. Yaşam zaten "yalancı bahar"larla doludur. Kimi zaman bir gülücük, kimi zaman birkaç satır mektup, kimi zaman bir hayal, kimi zaman bir düğün, kimi zaman bir iş, kimi zaman bir küçük umut. Tomurcuklar açar. Güneş sıcak, ılık rüzgâr... Ama yalancı bahardır. Ben yalancı baharları bilirim. Neydi o; saçımı ilk tarayışım. Komşu kızına yazdığım ilk sevda mektubu. İlk diplomam. İşe ilk girişim. Neydi o; yazı yazmaya başladığım zaman dünya düzenini değiştireceğimi sanmam. Gerçekleştiğini sandığım umutlarım. Benim payıma düşen yalancı baharlardı gülüm. Havada çiçek kokusu var. Şimdi aklım havada, gözlerim ufuklarda bulut kovalar. Serçelerin şarkılarının yarım kalmasını istemem. Başını doğaya uzatan tomurcuklar, ürkek çiçekler yanacak diye bulutlardadır gözüm. Bir başka yalancı bahardır diye ödüm kopar. Ben yalancı baharları bilirim gülüm... Bekir COŞKUN
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.