sardunyam tarafından postalanan herşey
-
BİTANECİK KANKİMİN gece_yağmuru'nun DOĞUM GÜNÜ...
Bugün 27 Mayıs ve tam zamanında doğum gününü kutluyor olmaktan dolayı çok mutluyum GeceYağmurum Nice mutlu yıllara ve şanslı yeni yaşlara girmeni diliyorum... Seni seviyorum...
-
sosyal gazi
biliyorum bidenem maket işlerine başladım zaten fakat insanın kendine söyleyecekleri aslında hiç bitmiyor, bir tekrar gerekiyor bazı şeyleri aklımıza iyice yerleştirmek için...
-
SGK (sosyal güvencesi olanlar) hangi hastalıklar için para ödemezler?
ÖZEL HASTANELERE KİMLER PARA VERMEMELİDİR? Rıza Zelyut Buradan; öncelikle kanser hastalarını uyarıyorum: Sakın ola ki bundan sonra gittiğiniz özel hastanelerde muayene parası, kan tahlili parası, film parası gibi adlar altında para vermeyin. Çünkü bu tahliller, filmler, doktor muayenelerinin tümü bedavadır. Tekrar ediyorum: Bedava tedavi sadece devlet hastaneleri için geçerli değildir. Özel sağlık kuruluşları da artık para alamazlar. Bizzat yaşadığım bir olayı anlatayım: Bir okurum arayarak dedi ki: 'Eşim meme kanseri tedavisi görüyor. İstanbul'daki ..... isimli hastaneye kontrole götürdük. Çünkü; onkoloğu (kanser doktoru) orada çalışmaya başlamıştı. Burada onkologa muayene oldu ve doktorunun istediği kan tahlillerini bu hastanede yaptırdı: Filmler de orada çakildi. Bu hastane bizden üçte bir oranında dediği 760 YTL para aldı. Halbuki televizyonlarda yer alan haberlerde kanser tedavisinin artık özel hastanelerde de bedava olduğu duyurulmuştu. Bu durumda bize yardımcı olur musunuz?' SAĞLIK BAKANLIĞI'NA TEŞEKKÜRLER Bu şikayeti doğrudan doğruya Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ'a ilettim. Sayın Bakan; hem şaşırdı, hem de üzüldü. Dedi ki: 'Rıza Bey; 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren hiçbir özel hastane, artık kanser tedavisi gören hastalardan para alamaz. Bu konuyu Başbakanımız özellikle takip ediyor ve çok hassas. Sözünü ettiğiniz hasta, faturaları bize yollasın. Ben hemen emir veriyorum. O hastane hakkında soruşturma açtıracağım ve alınan paraları da hasta sahibine geri verdireceğim.' Gerçekten de iki gün içinde o ünlü hastane; hastadan aldığı parayı iade etmek zorunda kaldı. Hastaların veya hasta yakınlarının şunu da bilmesi gerekiyor. Bu hastalıkların muayenesi de bedavadır. Yani; hastalar, doktor ücreti de ödemeyecektir. Yukarıda dile getirdiğim şikayette; onkolog (kanser doktoru) tarafından yapılan muayene; hastane tarafından 'diyabet muayenesi' gibi gösterilerek 350 YTL alınmıştı. Hastane; bu parayı da geri vermek zorunda kaldı. Sanıyorum ki artık İl Sağlık Müdürlükleri hastaneleri daha ciddi biçimde kontrol edeceklerdir. Çünkü özel hastaneler; Bakanlığın aldığı son bedava tedavi kararının kendilerine gelmediğini ileri sürerek hastaları soymaya devam ediyorlar. Buradan Sağlık Bakanı Akdağ'a hastalar adına teşekkür ediyorum. Çünkü; özel hastaneleri daha sıkı kontrol ettireceği sözünü de vermiştir. HANGİ HASTALIKLAR BEDAVA TEDAVİ EDİLİYOR Sadece kanser hastaları değil; vatandaşın altından kalkamayacağı kadar masraflı olan diğer tedaviler de artüık ücretsiz. Ücretsiz tedavi konusunda Sağlık Bakanlığı'ndan bize verilen bilgi şöyle: 'Sayın Zelyut Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa istinaden çıkarılan ve 1 /Ekim/ 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren en önemli hükümlerden birisi de genel sağlık sigortalısı hastalardan acil ve ciddi sağlık tehtidinin bulunduğu durumlar için sosyal güvenlik kurumu ile sözleşmeli özel sağlık hizmet sunucuları tarafından ilave ücret talep edilmemesidir. Bu durum acil haller için sosyal güvelik kurumuyla sözleşme yapmamış özel sağlık kuruluşları için de geçerlidir. Zaten kamu hastanelerince eskiden olduğu gibi herhangi bir ilave ücret alınmamaktadır. 1/Ekim/2008 tarihinden önce özel sağlık hizmet sunucuları diledikleri kadar ilave ücret alabilmekteydiler. Aşağıda yer alan liste ilave ücret alınamayacak ciddi sağlık tehditlerinin bulunduğu durumlardır. 1) Acil servislerde sunulan sağlık hizmetleri ile acil haller nedeniyle sunulan sağlık hizmetleri, 2) Yoğun bakım hizmetleri, 3) Yanık tedavisi hizmetleri, 4) Kanser tedavisi (radyoterapi, kemoterapi, radyo izotop tedavileri), 5) Yenidoğana verilen sağlık hizmetleri, 6) Organ, doku ve hücre nakilleri, 7) Doğumsal anomaliler için yapılan cerrahi işlemlere yönelik sağlık hizmetleri, 8) Diyaliz tedavileri, 9) Kardiyovasküler cerrahi işlemleri NE YAPACAKSINIZ? Görüldüğü gibi acil servislerde, yoğun bakımda, yanık tedavisinde; kanser tedavisinde, yenidoğanda verilen doğum hizmetlerinde ve doğum anomalilerindeki cerrahi işlemlerde, organ ve doku nakillerinde, diyalizde ve kardiyovasküler cerrahi uygulamalarında vatandaş artık özel hastanelere fark vermeyecektir. Eğer sizden bu hastalıkların teşhisi ve tedavisi için para alınmış ise; makbuzunuzla birlikte şikayetçi olacaksınız. Şikayetinizi de bir dilekçe ile Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü'ne yapacaksınız. Sağlık Bakanlığı diyor ki: 'Sağlık Uygulama Tebliğdeki hükme rağmen ilave ücret alınması durumunda Sosyal Güvenklik Kurumu'nca özel sağlık kuruluşuna sözleşme iptali ve para cezaları uygulanacaktır. Sözleşmeye aykırı durumun tespiti açısından, vatandaşımız kendi adına sosyal güvenlik kurumunca özel sağlık kuruşuşlarına ödenen bedellerin dışında her ne ad altında olursa olsun kendi cebinden bir ödeme yapması durumunda, bu ödeme için faturasını detayları ile talep etmelidir. Ayrıca sözleşmeye aykırı durumların tespiti açısından Sosya Güvenlik Kurumunca gerekli denetimler kuşkusuz sürekli yapılacaktır.' Bu mesaj ve onunla iletilen tum ekler gonderildigi kisi ya da kuruma ozel, gizlilik yukumlulugu tasiyor olabilir. Bu mesaj, hicbir sekilde, herhangi bir amac icin cogaltilamaz, yayinlanamaz ve para karsiligi satilamaz; mesajin yetkili alicisi veya alicisina iletmekten sorumlu kisi degilseniz, mesaj icerigini ya da eklerini kopyalamayiniz, yayinlamayiniz, baska kisilere yonlendirmeyiniz ve mesaji gonderen kisiyi derhal uyararak bu mesaji siliniz. Bu mesajin bilinen viruslere karsi kontrolleri yapilmistir. ISTANBUL UNIVERSITESI -http://www.istanbul.edu.tr/-
-
sosyal gazi
Bakarsın o günler gelir!
-
TÜRKAN SAYLAN’I KAYBETTİK
Bir kısım malum cemaatlerin kandırıp okuttuğu çocukları sonra kendilerine hizmet etmeleri için kullananlar gibi yapmadığı için, daima karalanmak istendi... Burs verdiği öğrencilerin herşeyden önce "bağımsız birey ve özgür düşünen insanlar" olmaları için çok büyük çabalar harcadı Türkan Hoca, Kardelenlerin annesi, ölüm döşeğinde bile aklında okutulacak çocuklar ve bağımsız Türkiye vardı... Bu ülkede birileri baş tacı edilir, birileri karalanır! Kimler karalanır, kimler baş tacı edilir onları bir kısım medya kuruluşu belirler, kendilerince tehtid unsuru olarak gördükleri kişileri manşetlerinden vererek hedef gösterirler bunların hepsi birbirine bağımlı kişiliklerin oluşturduğu cemaatlerdir... Türkan Saylan bağımsız, kültürlü, zeki, paylaşımcı, fedakar, eğitimli, modern Türk kadını için semboldür, bu ülke için yaptıklarının karşılığını ona son günlerinde iftiralarla ve ithamlarla acılarını ikiye katlatarak ödettiler! Tek suçu Atatürkçü Türk Aydını olmaktı... Fakat hür nesiller onu asla unutmayacaklar, daima kalplerimizde saygı ve sevgi ile anımsayacağız ve onu kendimize rehber edineceğiz... Türkan Saylan'a Allah'tan rahmet diliyorum, ulusumuzun ve Kardelenlerin başı sağolsun, mekanı cennet olsun ve kabri nur dolsun... Yapmış oldukları için Allah kendisinden razı olsun...
-
DİYANET İŞLERİ KALDIRILSIN KUR'AN YENİDEN YORUMLANSIN... Birçok ateist, dindar görünen birçok kimseden daha onurlu bir tavır sergiliyor...
Katılıyorum, devlet din işlerinden elini eteğini çeksin! Dinide özgürleştirsin! İnsanlarıda! Ve kesinlikle Kuran Arab emevi yorumlarından kurtarılarak yeniden Türk İslam anlayışı bu topraklara hakim olsun, Kuran aklı selim ve çağdaş ve herhangi bir tarikatten bağımsız alimlerce bir kurul oluşturularak yeniden tercüme edilsin! Tarikatler ve dergahlar kapatılsın, İslamcıların elindeki çocukların eğitim gördüğü Işık evleri, dershaneler, yatılı okullar, Kuran Kursları denetlensin gerekirse buralara devlet tarafından el konulsun... Dinlerin siyasallaşmaması için bütün insanlar birlikte olmalı ve dünya üzerinden bu din hegamonyası kaldırılmalı... (dinleri insanlar ve toplumlar arasında baskı unsuru olarak kullanan, her türlü kuruluş ve kurum emperyalizmin *******)
-
sosyal gazi
olduğu gibi kabul edersen sana sunulanları hayat güllük, aşk gülistanlık, dünya halleri doğuştan kusurluysan eğer, bir türlü oturmuyorsa yerine taşlar ağırıyorsa başın fedakarlığının sınırı yok sanıyorsan tükenmeyecek gibi geliyorsa sabrın olmalı diyorsan, daha iyisi daha güzeli ortalama olamıyorsan eğer uçlarını seviyorsan duyguların bıçak sırtında, çıplak ayaklarınla dişlerini sıkıp, geçmesini istiyorsan zamanın her defasında duvarlara toslayıp açılan dil yaralarını, onarmak için saklanıyor musun? bedeninin dengesi bozulup travmalarında kimselere görünmüyorsun derken susmayı öğreniyorsun fakat susmalarında başka verdiğinde alırlar, kıra kıra elleri göklere uzanan dallar gövdesi dünyanın merkezinde çakılı bir ağaç gibi, karşılıksız meyvelerin kendini koşulsuz sunuyorsun yaralarının üstüne dövmeler yaptırıp mağrur ve dik duruyorsun bağırsam dağları titretirim sandığı nefesi artık kendine yetmez oluyor gözlerini yumuyor içinden bir şarkı mırıldanıyor çağırışları duymuyorsun belki bir dostun eli omuzunda yol gösterip der, gösterir sana yapman gerekeni eline verdikleri neşteri "deşmek içinde irin tutmuş nefreti" senin dokundur yine seni iyileştiren tutmayacaktır bir başkasıyla hücrelerin benzer yaralar açılmış olsada vücutlarında yaralara kabuk bağlayan kendi tenindir, bir mayıs sabahı gelir çatarda pencereni açık tutarsan baharı koklar yeşerirsin yeniden kolların göklere uzanır köklerin dünyanın merkezinde
-
merhaba
- aklın sınırlarında
yirim seni- tersyüz
Yunus ne güzel der; malda yalan mülkte yalan var birazda sen oyalan... para, araç olmaktan çıkıp amaç olduğunda şarlatanların mezun olacakları yeni akademiler açılmaktadır...- ses
söylenmek kolay değiştirmek zor, değiştirmek istemek daha zor bidenem... yakındıklarına tapınmak düşüncesi bana yalan geliyor, fakat dikkat ediyorsan genelde insanların fikirleri ile zikirleri birbiri ile örtüşür... yani herkes altına imza atacağı yazıda yazanları düşünecek zamanı kendine yaratmaz, kaldı ki değiştirmeye kalksınlar... insanlar çok meşgul, bütün meselede bu... herkesin yapacak daha önemli işleri var... içimden geldi sarılam bideneme- MEHMET ŞEVKET EYGİ KABİR AZABI ÇEKİYOR...
Padişahçılığın ya da kralcığılın mantığı nedir? Dine dayalı yönetim mi, dikta mı, yaşamları kısıtlama mı? 21. yüzyılda insanlar özgürlükleri ve hakları sorgularken ve çıtayı daha yükseğe çıkarmayı planlarken padişahçılığı savunmanın çağın gereklerine uygunluğu nedir? Esasında mantığı tektir ve tek merkezden, tek tip kişilik var etmek, halkları sindirmek, özgürlükleri kısıtlamak, tek doğru olarak kendi doğrularını dayatmak... Dinciliğin mantığıda budur, dine dayalı bütün devletlerde uygulanan belli bir anlayışın ve düşüncenin diğerleri üzerinde baskı kurmasını bir hizmet olarak adlandırırlar... Yahudiliğin, hristiyanlığın ve islamiyetin devlet yönetimi olarak uygulandığı her yerde faşizm, baskı ve korku ile insanları sindirmiştir... Bunu uygulayan ve savunanların dayanağı din değildir, aksine dini kullanarak duygu, düşünce ve eylemlere set çekerler... Padişahlığın halklara bir getirisi olmamıştır, padişahlar kendi tahtları ve iktidarları için öz kardeşlerini bile öldürecek kadar canileşebilmişlerdir... Böyle düşünenlerin yönetici olduğunda neler yapacaklarını tahmin ediyorum... Padişah ölür, yerine veliahtı geçer, yani onlara yüklenen anlam halk tarafından seçilmişlikdeğil HAK tarafından seçilmişlik misyonu yüklerler, zaten bizde de Osmanlı padişahlarına karşı tuhaf bir hayranlık olmasının altında yatan budur, Osmanlı padişahları bazıları tarafından kutsanır, kutsallaştırılır... Ne için kutsanır bilinmez, eleştirilmelerine bile tahammül edilemez, tıpkı şuan ülkemizi yönetenlerin (Tayyip/Abdullah) gibi eleştirilmeyi hakaret farzederler... Osmanlı padişahlarının İslamiyete de bir hizmetleri olmamıştır, yani bilimsel anlamda... En önemli uğraşları kutsal emanet biriktirmek olmuştur, Türk İslam Alimi yetişririp, İslamı Kuran temelinden esas almayıp Emevilik temelinden alarak Suudi Arabistan kralı gibi yaşamışlardır... Nasıl ki, mevcut Suudi kralının İslama hizmeti olmadığı gibi, onlarda taht ve iktidar için türlü entrikalara imza atmışlar... İsrail, Yahudiliğin merkezi ve zenginliğinin sınırı belli değil. Vatikan, Hristiyanlığın merkezi ve zenginliğinin sınırı belli değil. Suudi Arabistan İslamiyetin merkezi ve zenginliğinin sınırı belli değil... ve özetle bu üç devletin dünya üzerinde yaşayan ezilen halklar adına, güçlünün güçsüzü yok etmesine tepki adına bir eylemi, bir söylemi ve ortaklığı olmadığı gibi aksine savaşlara, ölen masum insanlara, zenginliğin hep belli çevrelerde tutulmasına hizmet ettikleri apaçık gerçektir... Oysa bu üç dinin üç merkezi ortak bir bildiri ile dünyada akan kanı durdurma gücü olduğunu herkes bilmeli... Eğer durdurmayıp aksine kan akıtıyorlarsa ne o dinlerin ne o devletlerin ne de padişahlık hayali kuranların dünyanın ekolojik sistemine ve insanlığa bir yararı ve hizmeti yoktur, bundan sonrada olmayacaktır... Dinlerin bu emellerle kullanıldığı yerlerde bu sisteme alet olmaktansa onlara para kazandırmaktansa dinsizliği tercih etmek bile bir erdemdir...- MHP'nin ve Kürtlerin şerefi (II)
İşin gerçeği, Kürtlerin kötü niyetli bölücülerce kullanıldığıdır... Tabi hepsi değil, bir kısım Kürt asıllı vatandaşımız kötü niyetli insanlar tarafından provake edilerek, sözde hak talebi üzerinden fakat özde tamamen emperyalizmin hizmetinde ulusal bütünlüğü bölmek için eylemdeler... Dtp, bunun siyasi ayağını temsil ediyor, pkk terör ayağını kimler tarafından desteklendikleri ve finanse edildikleri ortada, Amerikan emperyalizminin orta doğu projesinde en önemli bölge güneydoğu anadolu orada kurulması planlanan Amerikan güdümlü Kürdistan için, Kürt asıllı vatandaşlarımızın duyguları, düşünceleri prangalanmaktadır... Türk silahlı kuvvetlerine karşı sürekli bir tehdit dile getiren Dtp'li vekiller, liberaller, sözde aydınlar Amerika'nın Irak için öngürdüğü demokrasi katliyamına seyirci kaldılar, ses çıkarmadılar... Ben buradaki Kürt asıllı Dtp'li arkadaşlara sormak istiyorum, TSK demokrasi için bir tehtid midir, yoksa demokrasiler ordularla mı korunur ve kurulur? Yok öyle değilse Amerika, Irak'a Amerikan ordusu ile demokrasi götürmedi mi, askerle demokrasi olmuyorsa Kürt hakları adı altında TSK'ya savaş açan kişiler Amerika'nın Kuzey Irak'ta ne aradığını ve ne yaptığını söyleyebilirler mi? Kürtlerin hakları neler ve hangi haklarından mahrumlar? Kendisine sosyal demokrat diyen herkes, hümanist diyen herkes haklara insan hakları çerçevesinden bakar ve böyle dile getirir, eğer toplumları etnik özellikleri üzerinden ayrıştırıp haklarını savunmaya kalkarsanız bunun sonu gelmez ve asla güvence verilemez.! Amerika, Usame Bin Ladin'i muhatab alıp ondan özür dilerse o gün belki samimiyetlerine inanabiliriz!- SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
Bizim bahçede keneler var- Belgesel filmler
Türkleri savaş yoluyla yenemedikleri için içeriden çekiştiriyor olabilirler mi? Avrupa Birliği kimlere karşı (!) (bunu özellikle sordum)nasıl kuruldu, ne kadar zamanda kuruldu, onları birleştiren tek unsur Hıristiyan oluşlarımıydı? Bu soruları cevaplarsak aslında çokta anlaşılmaz değil neden parçalanmakta olduğumuz! Çağdaş dünyada neden (teknolojide, bilimde, tıpta, eğitimde, sanatta, sporda, edebiyatta) yokuz? Parçalanıyoruz çünkü diğerleri birleşik bir güç (G8) geri kalanlarsa onları beslemekle mükellef halklar, topluluklar...- Belgesel filmler
Sanırım 10 yıl beklememize gerek kalmayacak, çünkü düşüşler daima süratli olmuştur, yükselişlerse uzun zaman alır... Türkiye'de son altı yılda başarılmış bir yıkım değil bu olanlar, aşama aşama, hatta santim santim örüldü... İran'da ki kadar süratli olmayışının tek nedeni Mustafa Kemal gerçeğiydi... Fakat ben yinede umutlu olup, bazen daha yükseğe sıçramak için çökmek gerekir diyorum... Bir belgesel daha paylaşmak istiyorum... Banu Avar, TRT'den kovulan Türkiye'nin gurur kaynağı müthiş kadın gerçeklere mercek tutuyor! Ulusal Kanal... batı ve planları Art tv... http://www.dailymotion.com/video/x8x2bm_obama-yeni-donem-dunya-duzeni-banu_news- SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
Vayyyyy harika, sanırım UPS ile gönderdin teşekkür ederim (İstanbulda benden başka sardunyam yok )- SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
Farketmezdi benim için Sardunya olsun yeter fakat zahmet olmayacaksa hepsinden birer tane isterim (ayrıca bu kadarda yüzsüzüm)- Belgesel filmler
Şah'ın devrilişi ve İran devriminin animasyon/belgesel filmi http://www.turkish-media.com/forum/topic/116496-persepolis-2007/- Belgesel filmler
ZEİTGEİST ADDENDUM BELGESEL FİLMİ ve DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ ZEİTGEİST isimli belgesel film dizisinin ikinci bölümü olan , ZEİTGEİST- ADDENDUM’U seyrettim. Birincisini izlememiştim ama ikincinin küçük bir kısmı olan "EKONOMİK TETİKÇİLER" bölümünü daha önce izlemiş ve çok beğenmiştim. Tamamını izledikten sonra beğenim bir kat daha arttı. Bu nedenle Film hakkındaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmadan edemiyorum. Filmi beraber izlediğimiz arkadaşlarımdan bazıları, filmin insanın spritüel yapısına değinmeyişini, vahdeti vücut anlayışını sadece bilime dayalı olarak açıklamasını eksiklik olarak gördüler. Bence de bu tespitleri doğrudur. Ama unutmayalım ki Mustafa Kemal Atatürk de insanlığın ilerlemesi için sadece bilimi rehber almamızı istemiştir. Çünkü aksi davranış, metafizik çağrışım yapan tavsiyeler, insanlığı tekrar orta çağ karanlığına götürür. Bu nedenle filmde yapılan doğrudur. Filmde, EMPERYALİZMİN yeni bir tanımı yapılmış ve buna ŞİRKETOKRASİ denmiştir. ŞİRKETOKROSİNİN, teknolojiyi, finans kapitali ve küreselleşme ideolojisini kullanarak tüm dünya İNSANLARINI NASIL SÖMÜRDÜĞÜ anlatılmış ve Teknolojinin farklı bir anlayışla kullanılmasının kıtlığı ortadan kaldıracağı, bir tür yeryüzü Cenneti oluşturacağı iddia edilmiştir. Acaba, Teknolojinin her şeyi yeterince üretmesi, İnsanların sahip olma, stoklama hırs ve davranışlarından tümüyle vazgeçmelerine, ihtiyaçları kadar tüketip, yetenekleri, kapasiteleri elverdiği ölçüde çalışmalarına yol açar mı? Filmin de belirttiği gibi hırs ve bencillik insan doğasında yaradılıştan var olan bir eğilim değildir. Ama “KOŞULSUZ SEVGİ” başlıklı yazılarımda da vurguladığım gibi BEKLENTİSİZ SEVMEK ve KARŞILIKSIZ VERMEK de insanın doğuşundan itibaren sahip olduğu özellikler değildir. Bence, teknoloji bedava bir şekilde her şeyi yeterince üretse bile, insanda böyle bir davranışı otomatik olarak oluşturmaz. Bu nedenle BİLGİYE, FARKINDALIĞA YÖNELİK ÇALIŞMALARA ÖNCELİK VERİLMESİ GEREKİR. Filmin sonundaki öneriler kısmına ise biraz itirazım var. Bence öneriler tamamen Amerikan toplumu için yazılmıştır. Örneğin, orduya katılmamayı öneren madde Türkiye Şartlarına uymaz. Tüm dinlerin vakti geçmiş, demode şeyler olarak nitelenmesi pek doğru değildir. DİNLER, din kitapları hala pek çok insan için doğru davranışları öneren DIŞTAKİ VİCDANDIR. Örneğin İslam dinine inanan Ömer Hayyam, Mevlana, Hacı Bektaş Veli ve Yunus Emre gibi pek çok insan, yaptıkları yorumlarla Din kitaplarının özünü açığa çıkartmış ve çok güzel amel edebilmişlerdir. Bu sebeple, Filmdeki gibi tüm dinlerin tü kaka edilmesi, gereksiz husumetler çeker, antiemperyalist cepheyi böler ve filmde Şirketokrasi denilen emperyalizmin işine yarar. Bunların dışındaki tüm önerilere ise aynen katılıyorum. http://video.google.com/videoplay?docid=-3127984250073808259 zeitgeist original- GODZİLLA ve RUA Ortak Anı Defteri
godzilla; eğer bir yere bir şey yazmışsa mutlaka okurum, eğer okumazsam çatlarım espri kabiliyetinin çok yüksek olduğunu düşünüyorum e tabi buda zekanın en önemli göstergesi... rua; hemşocum ortalarda olmayan, başkaları ona hemşo demeye başlamış, şahsen bozulmadım desem yalan olur... bak bana başka kimseye hemşo diyommu- Taylan Ağbi'ye.........
Taylan, O benim için bu forumda en ayrıcalıklı yere koyduğum insanlardan, onu seviyorum, bazen beni çoook kızdırsada seviyorum Seviyorum çünkü omurgasız değil, laf çevirmez, şirin gözükmeye çalışmaz, kimseye hakettiğinden fazla değer vermez, iltifat etmez, her zaman beklentisi yüksektir, bence insanlığı ileri götürende beklentilerini yüksek tutan insanların varlığıdır, sıradanlığı sevmez, okur, yazar, konuşur... Demagoji yapmaz, saptama yapar, duyguları ile değil bilgileri ile konuşur, güvenilir oluşu gerçektir, sözünde durur, tarafsız olmaması gerekiyorsa tarafsız olmaz, lafını inceltmez ortaya der! Babasının oğlu olsa gene der, gene der, adam kayırmaz, kaçmaz, üstüne gider ve şimdilerde hayatında çok güzel gelişmeler var ve daim olmasını dilerim... Seni sevmek için ne çok nedenim varmış Taylan dost... Gerçekten, iyiki varsın!- SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
Ahh canımmmm, kahveyi soğutmuşum yavv mikrodalgada ısıtsam olur mu ki yine gel tamam mı, ama gelirken bir kutuda lokum al kahveyle iyi gider- 4 Hak mezhep
Göksel ve yerselden kasdımı anlayamadığınızı düşünmüyorum, fakat siz böyle yorumlamayı tercih ediyorsunuz sanırım... Göksel olandan kasdım Allah'ın gönderdiği ve üstelik Kuran'da bunu vurgular, yani antik yunan çağı mitolojisi ile alakası yok, Kuran'a göre Allah gökleri yaratmış ve Kürsüne yerleşmiştir, esasında mekandan ve zamandan bağımsız olduğunu bende gayet iyi biliyorum yerleri ve gökleri yaratan aynı zamanda yarattıklarını idare etmektedir, nereden, nasıl ve ne zaman demek söz konusu değil... Yersel derken yine Kuran'ın tabir ettiği gibi inin aşağılara dediği insanlardan söz ediyorum, kendi kişisel algılarını ve düşüncelerini büyük bir cürretle Allah böyle buyurmuştur demeleridir, fakat nedense bu yorumları yapanlar kaynak olarak Kuran'ı değil mezhep imamlarınada ilham kaynağı olan yine başka insanların buyurdukları hadislerden, peygamber böyle yaşadı, böyle uyguladı, böyle söyledi diyenlerin yazılı ya da dilden dile gelen söylemlerinden yola çıkarak söylüyorlar... İşte ben bu yüzden soruyorum Kuran insanlara anlasınlar diye gönderildiğini söylerken teveccüh mü ediyor? Neden bunca yoruma ve uygulamaya gerek duyuluyor? Örneğin Kuran'da olmadığı halde uygulamada olan kandiller, kutlu doğum haftaları, teravih namazları, tesbih çekme dersleri, abdest, namaz farklılıkları neden var? Hatta bazı mezheplerde çok radikal uygulamalarda var. Ebu Zehra'yı okuyalım, mesele bu değil ben size diyorum sizin şahsi görüşünüz yok mu? İçtidatsız konuşamaz mısınız? Neden bu kadar taraf olduğunuz konuda kişisel bir düşünce geliştirmediniz? Ebu Zehra böyle buyurduysa doğrudur diyerek inanmak yeterli mi oldu? Bir tek örnek istedim sizden, size göre mezheplerin gerekçesi nedir? Özgün düşüncemin ve yorumlarımın benzerleri vardır elbette fakat benim (doğru ya da yanlış) fikirlerim kendi bilgi+gözlem+sorgulama sentezimin ürünüdür, hiç kimsenin fikrini koşulsuz ve % 100 doğru olarak alıp kabul etmem... Fakat söz konusu din olduğunda Kuran dışı kaynaklara dayalı düşünce ve uygulamaları güvenilir olarak toplumlara anlatmak büyük vebal taşımaktır diye düşünüyorum, şahsen ben bunun günahından korkarım... İnsanların Allah ile kurdukları samimi bağ, içten dua dili, bireysel olmalı, ben öyle inanıyorum ki Allah her kuluyla özel bir ilişki halindedir... bunu başkaları şekillendirip yönlendirmemeli, Allah'ı anlamak isteyen Kuran okur, anladığını uygular, yine okur, yine okur, yine okur... işte o zaman hoşgörü, özgürlük, samimiyet hakim olur, cemaatleşmelerin önü kesilir, insanlar inançlarını korkmadan yaşarlar, kimseye Allah adına hüküm verme haddi düşmez!- Ermenistan sınır kapısı açılmasın...
Bir şeyi gözden kaçırıyorsunuz sanırım, Türkiye, Ermenistan sınırını açacağına dair yeşil ışık yakınca Azerbaycan buna Karabağ işgaline dikkat çekerekitiraz etti, elbette Türkiye bu uyarıyı dikkate almalı, fakat bence sınırın açılmaması için bize göre en önemli gerekçe Ermenistan'ın sözde soykırım şantajında ısrar etmesi, Türkiye'nin topraklarını kendi topraklarıymış gibi göstermesi, Anayasasında ırkçı söylemlere yer vermesi yeterlidir... Ayrıca, gerçekçi olmak gerekirse Ermenistan ile Türkiye'nin hangi çıkarına uygun bir dostluk kurulabilir? Ermenistan sözde soykırım kozundan vazgeçecek mi? Ermeni lobisi küresel güçlerle yaptığı işbirliği ile Türkiye üzerinde sürekli bir baskı unsuru olarak bunu kullanmaktan vazgeçecek mi? Türkiye'nin sınırı açması hangi anlamda kendi milli çıkarına olacak? Yoksa, Karabağ meselesi en son sırada bana göre ancak kimlerin gerçek anlamda soykırımcı ve işgalci olduklarını kanıtlaması bakımındanda bir o kadar önemlidir Karabağ sorunu... Ermenilerin, sözde soykırımı sürekli dile getirmeleri gibi Karabağ sorunuda dünyaya anlatılmalıdır, bizim başbakan ve cumhurbaşkanı madem bu işleri önemsiyor, öyle ise Karabağ işgalini dünyaya anlatmalılar, hazır onca dünya turuda yapıyorlarken, boşa gezmesinler ama değil mi? Rusya meselesine gelirsek, Türkiye olarak biz Azeri dostlarımıza sırtımızı dönersek onlarda kendilerine bir müttefik bulacaklardır, devletler arasında politika böyle işler, güncel bakılır, güncel saptamalar ve anlaşmalar yapılır, düne bakarsak bizim Ermenilerle bu derece samimi olmaya çalışmamamız gerekir... Her ülke önce kendi çıkarlarını düşünür, Türkiye'den başka her ülke! - aklın sınırlarında
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.