Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

evrensel-insan

 Saygıyla Anıyoruz
  • Katılım

  • Son Ziyaret

evrensel-insan tarafından postalanan herşey

  1. evrensel-insan şurada bir takvim etkinliği gönderdi: Etkinlik Takvimi

    şuna kadar

    Açılış: 20 Şubat 2013 Çarşamba Kapanış: 4 Mart 2013 Pazartesi Yer: İzmir Sanat Galerisi Fuar İçi, Alsancak – Konak Düzenleyen: Düşünbil Dergisi Not: Sergi halka açık ve ücretsizdir.
  2. Daha once de cogu yazimda belirttigim gibi; tum etik metafizik ideolojik inanclar, soyut oldugundan ve de inanabilirligini en azindan inanana inandirma zorunlulugundan, somuta dayanmak zorundadir. Insanoglunu kisilik ve kimlik degeri acisindan hem toplumsal birlestiren, hem de ayristiran; milliyetcilik-irkcilik baginin soyut/somut iliskisini ortaya koyacagim. Milliyetcilik, soyut bir kavramdir ve insanoglunun bir urunudur. Cesitlenisi ve kendi icindeki ayrimi da; ideolojik/inancsal dogrusallarin, dogru eliyledir. Peki o zaman, bir milliyetcinin; milliyetcilige inanmasi ve "teslim olmasi icin nasil bir somut gerekir? Iste burada irkcilik devreye girer. Irk konusu, biolojiktir ve bilimin konusudur. Kisaca; bilimsel temelde; bes duyuya hitabeden ozelligi vardir. Fakat bu biyolojik ozellik bir FARKTIR, AYRIM DEGILDIR. Beyaz deri ile, siyah deri arasinda renk farki vardir. Iste bilim burada biter. Bundan sonrasi; bu farkin ayrimi temelinde inanca girer. Son zamanlarda bilim; bilhassa milliyetciligi "koruklemek icin" bu biyolojik farki; baska organlara tasimaya cabalamakta ve bu cabanin altinda FARK DEGIL; AYRIM YATMAKTADIR. Deri renk farki bilinen bir farktir. Ama Kan konusunda nasil bir fark yaratilir? Iste burada devreye, psikoloji ve duygusallikla icerik vermek gerekir. Mesela, "asil kan" buradaki asil; tamamen soyut bir kavramdir ve inanci somuta dayandirilmak zorundadir. Burada o zaman; kanin "asilligini" gostermek; o kani tasiyanlarin dusunce ve davranisini bunu "islemek ve ezberletmekle" mumkundur. Sonrasi "asil" sifatinin icerigidir. Bu da rahatlikla, cesitli; duygusal, gonul oksayici, hosa gidici v.s. ifadelerle beslenir. Simdi, bu FARKI AYRIMA TASIMA cabasi; gen, DNA, Kafatasinda surmektedir. Yarin bunun beyin yapisina "ileri-geri; akilli-akilsiz, yoneten-yonetilen ve yonlendiren-yonlendirilen, v.s. seklinde siniflandirilmayacagini kim garanti edebilir. Butun bu anlatilanlardan, su sonuc cikmaktadir. Herhangibir inanctan "kurtulmak, arinmak" icin; yapilacak seyin; o soyutu veren somut ile baginin kesilmesi ve o somutun eger varsa; verdiginin FARK OLDUGU, AYRIM OLMADIGINI algilamak gerekir. Iste, o masum gorunen milliyetcilik soyutunun da, dayanagi bir somuttur. Iste, bu somutu bulup ortaya cikarmak ve bu somutun varsa, bir FARK OLDUGUNU VE AYRIM OLMADIGINI ortaya koymak gerekir. Bu da bize, soyutlara karsi verilen savasimin; soyuta degil; onun bagli oldugu somuta karsi verilmesi gerektigini gosterir. Cunku SOMUTLA OLAN BAGI KESILEN SOYUTUN INANIRLIGI ORTADAN KALKAR. Osmanlinin dini teklestirme bilincini; Ataturk milliyeti teklestirme bilinciyle degistirmis, ustelik dinin teklesmesinin de onunu alamamistir. Ama; tarih bizlere; icinde bulundugumuz cografyanin tarihsel yapilanisindan dolayi hic bir tekligin; hic bir surette; bir butunlugu, birligi, beraberligi ve uniter yapiyi koruyamayacagini gostermistir ve gostermektedir. Cunku bu kadar farklarin oldugu bir evrende, dunya ve cografyamizda; hic bir bilimsel, felsefi gerekce; hic bir seyi tek bir farkin iktidarina, gucune, otoritesine ve yonetip-yonlendirmesine neden gosteremez. Onemli olan FARKLARIN BUTUNLUGU MU?, yoksa FARKLARIN AYRIMI MI? oldugu sorusudur. Farklarin ayrimini istemiyorsak; hic bir farka oncelik, onculuk, v.s. gibi bir sifat veremeyiz. Tum farklar; biribiri ile esittir, antiayrimcidir ve biribirinin hak ve ozgurluklerini hukuk guvencesinde saglamak durumundadir. Iste bunu yapacak ve saglayacak bir guc-otorite-yoneten ve yonlendiren; ancak; bu farklarin esitligini saglar. Cunku bu dusuncenin; ayrimci, cikarci, v.s. bir amaci olamaz ve olmadigi icinde; kendi farkini, digerleriyle es tutar. Bu gucde ancak; tum farklardan arinmis/kurtulmus ve farklarin aslinda bir tabu oldugunu gorebilen, farklara disaridan bakabilen ve onlari notr algilayabilen bir dusunce urunudur. Sorun; boyle bir dusuncenin ortaya cikipta; bir guc olup olamayacagi sorunudur. Bu da bireylerin olusturacagi bireyler toplumunun bir gucu demektir. Milliyetcilik ve irkcilik soyutunun, somutlari milliyet ve irktir. Ilki bir ideolojik inanc temelli ulke ve toplum aidati iken, ikincisi sadece biyolojik farktir. Yani bir kisi dunyanin neresinde dogarsa dogsun; hem bir milliyete hem de bir irka mensuptur. Yalniz bu onun milliyet ve irkini diger milliyetlerden ustun/alt v.s. temelli bir mukayeseye koymaz. Cunku bu bir aidattir ve hak ve ozgurluktur. Iste irkcilik ve milliyetcilik bu somutu soyuta yani zihniyete tasiyan ve tasitan tabandir.
  3. Uc arkadas soguk bir kis gunu bir kasabada etrafi acik tren istasyonuna dogru yurumeye baslamislar. Istasyona gelmisler ve orada bulunan gorevliye "Tren ne zaman gelir?" diye sormuslar. Gorevli de "bir saat sonra" demis. Hava cok soguk, nerdeyse donacaklar. Iclerinden biri ileride bir kahve oldugunu orada zamani gecirebileceklerini soylemis. Baslamislar hizli hizli yurumeye. Kahveye gelmisler, iceri girmisler. Icersi sicacik ve dolu. Onlarda bir masa bulup oturmuslar ve cay soylemisler. Iclerinden biri vakit gecirme adina iskambil oynamayi onermis ve kabul etmisler ve kahveciden bir deste istemisler. Iclerinden biri de saat ile gorevlendirilmis. Neyse sicacik ortamda caylar sohbet ve oyun dalmislar. Bu arada saatten sorumlui olan bir bakmis, saate ve "bes dakika var, kosun yetisiriz" demis. Apar topar kahveden cikip kosmaya baslamislar. Istasyona gelmisler, gorevli "tren biraz once gitti" demis. Buyuk bir uzuntu icinde tekrar sormuslar ve "bir saat sonra" yanitini almislar. Hava o kadar sogukki tek care yine kahve. Neyse kahveye gelmisler, daha dikkatli olacaklarini kararlastirmislar. Yine caylar ve yarim kalan oyun derken, tekrar dalmislar. Bu arada biri saate bakmis ve "on dakika var, kosun" demis. Tekrar apar topar cikmislar ve istasyona tam girerken trenin kalktigini gormusler. Yine caresiz sormuslar "son tren bir saat sonra, bugun baska tren yok" yanitinialmislar. Hava soguk tek care kahve. Tekrar kahveye donmusler. Kahveci onlari gorur gormez cay ve iskambil servisi yapmis. Bir gozleri saatte tekrar cay oyun derken, biri bir bakmis ve "onbes dakika var, kosun yetiselim" demis. Yine kosar adim kahveden cikmislar, bakmislar tren geliyor. Kosmuslar ve ikisi treni yakalayip, binmis biri binememis ve tren gitmis. Yalniz binemeyen kisi, raylarin ustune kendini atmis ve kahkahalarla guluyor. Istasyon gorevlisi sasirmis ve merak etmis. "ne oldu buna olmazsa surada bir yer veririm yatar ve yarin ilk tren ile gider" diye dusunmus ve yerdeki kisiye yanasmis "arkadas ne oldu sana! neyse uzulme artik bu gece misafirim olursun ve yarin ilk tren ile gidersin" demis. Bunlari duyan kisi hala kahkahalarla guluyormus. Gorevli "usuttu galiba" diye dusunmus ve adama yaklasarak "iyi guzelde neden guluyorsun?" demis. Adam kahkahalar arasinda gorevliye donup "ben gulmeyim de kimler gulsun, asil yolcu bendim; onlar beni ugurlatmaya gelmislerdi" demis.
  4. Bir adam kalabalik bir davette bulunuyormus. Oradakilerde bicak atma ustaligi uzerine bir yarisma duzenlemisler. Yarismaya gore, kibrit kutusundan bir sinek havaya birakilacak ve yarismaya katilanlar sinege bicak atarak nisanciliklarini gostereceklermis. Adam biraz beklemis ve iki kisinin kayit yaptirmaya gittigini gormus, o da kayit yaptirmak icin yurumus. Sadece uc kisi kayit olmus ve kura sonucu adam 3. atisci olarak secilmis. Ilk atisci yerini almis, hazir duruma gelmis ve bu arada birisi de kibrit kutusunun kapagini aralayarak sinegi birakmis. Sinek baslamis ucmaya atici da ona odaklanmis. Belirli bir zaman sonra bicagini nisan alip firlatmis. Sinek yere dusmus ve bir bakmislar, sinek ortadan ikiye bolunmus. Buyuk bir alkis kopmus, atici da kalabaliga gulumseyerek selam vermis. Ikinci atici hazirlanmis. Sinegi tekrar kutudan birakmislar, atici takip edip nisan almis ve bicagini firlatmis. Sinek sendeleyerekyere dusmus. Hemen sinegi incelemisler ve kafasinin koptugunu gormusler. Bir onceki alkistan daha buyuk bir alkis kopmus ve ilk atici da boylece kaybetmis olmus. Bizim adam hazirlanmis, sinegi birakmislar. Sinegi takip etmis, etmis, etmis ve bicagini firlatmis. Sinek asagi dogru pike yapmis ve masaya konmus. Herkes merak icinde. Sinege yaklasmislar, bakmislar bicak neresine isabet etti diye. Onlar arastiradursunlar, bizim adam sinegin oldugu masaya yaklasmis ve sinegi inceleyenlere dogru yonelmis ve elini cebine atip, bir kart cikarmis ve uzatmis. Kartta su yaziyormus "fenni sunnetci."
  5. Bir adam istasyondan trene binip uzun bir sehirler arasi yolculuk yapacakmis. Trene binmis baslamis kompartimanlar arasinda gezinmeye. Bir kompasrtimanda bakmis genc ve guzel bir bayan oturuyor, o da girmis ve bayanin karsisina oturmus. Tren kalkmis ve yol da bayagi uzun. Belirli bir zaman gectikten sonra adamin cani s1k1lmaya baslamis. Birden egilerek, bayanin kulagina "hanfendi eger etek boyunuzu dort parmak yukari cekerseniz, size su kadar para veririm" demis. Genc bayan gulumsemis ve "olur" demis. Parayi almis ve etegini dort parmak yukari cekmis. Adam genc bayana caktirmadan bakarken yol devam ediyormus. Tekrar belirli bir zaman yol alindiktan sonra, adam tekrar bayana dogru egilmis ve kulagina "hanfendi, eger eteginizi dort parmak daha yukarei cekerseniz, verdigimin iki kati para veririm" demis. Bayan tekrar tebessum ederek "olur" demis ve parayi alip, etegini dort parmak daha yukari cekmis. Adam daha belirgin ve s1kca bayana bakarak devam etmisler. Yine belirli bir zaman gectikten sonra, tren de artik sehire yaklasiyormus. Adam tum cesaretini toplayip, tam egilip bir sey soyleyecekken; bayan araya girmis ve "benim size bir teklifim var, size ameliyat oldugum yeri gosterebilirim, yalniz bunun icin su kadar para isterim" demis. Adam buyuk bir istahla "olur" demis. Bunun uzerine bayan ayaga kalkmis adamin elinden tutmus ve kompartimandan cikmislar ve baslamislar koridorda yurumeye. Bayan adamin elinden tutarak trenin camina yanasmis ve adama donerek ve parmagini camdan oteye uzatarak "iste su gordugunuz binanin dorduncu kati" demis.
  6. Ha bir de sesli mi okudun? Valla, sendeki iyi cesaret! Bir de dikkat et, bazilarini okurken; agizdan uygunsuz kelimeler de cikabilir.
  7. Daha once de soyledigim gibi benim kimseye "saldirim" yok. Sadece cagdas hak ve ozgurluklerden yanayim. Bu da zaten kisileri birlestiricidir ve emperyalizme terstir. Iste o yuzden bir kisinin etnik kimligi onun kimligidir. Bunu o kisinin soylemesi de ayrimcilik degil; kimlik aidatidir. Ayrica toplumumuz zaten tarihi ve kulturel miras olarak birlikte yasayabilmenin becerisindedir. Ama bak bugun her turlu fasrkin birlikte yasayabildigi hatay ne hale geldi? Hayir milliyet bir aidattir. Milliyetcilik ise bu aidati ustunluk savasina tasimaktir. Aidat herkeste vardir. Bunu savasa tasimak tir sorun olan. Ayni irk farki ve irkcilik gibi. Bir kisi irk olarak beyaz siyah kizil v.s. olabilir, o onun biyolojik aidatidir. Irkcilik ise bu aidati diger irkler ile mukayesedir. Kurtulus savasi tarihte olmus bir olaydir. Dolayisi ile konu "begenme/begenmeme" temelli duygu degil; bu savasi algilamak sorgulamak ve tum yonu ile disaridan ve notr algi ile ortaya koymaktir. Ulke sadakati duygusal ve politik bir konu olmanin yaninda, ancak o aidati hissedenler icin gecerlidir. Bu dasadece hissetmek ile degil; hissettirmek ile mumkundur. Aslinda salt turk yerine, baska ulke milliyetinin sonuna bir turk eklemek te, bence bu milliyetcilikten gelir. Yalniz ne yazikki hep ...turku vardir, yani belirleyici olan turkluktur. Bunun da zaten bilimsel bir icerigi yoktur. Sadece inancsal ve ideolojik bir yanasimdir. Mesela kirgiz turku, azeri turku, bulgar turku v.s. gibi. Vatandas ulkeye aittir, kisiye degil. Yani ulkenin devletin vatandasi olur, kimligin vatandasi olmaz. Cunku vatandas zaten kimliktir. Ulke ve devlet kimligi. KIMLIGIN KIMLIGI OLMAZ. Koken de iki turludur bir cografya iki soy. Milliyetcilik ile irkciligin ortak noktasi zihin olarak one cikarmak ve kendininkini digerlerinden ustun kilmak/gormektir. Bir etigi yok etmek; bir kac turludur, soykirim, asimilasyon, adaptasyon ve tabilestirme.
  8. Simdi geri cevirirsek "begenilmemis" gibi algilanabilir. O yuzden ben bir tane aliyorum, bir tane de mesajin yazari arkadasa; geriye kaldi uc tane "haydin beyler/bayanlar kapis kapis gidiyor."
  9. Ya da 42 maraton?
  10. Sahi, hepsini tek tek ve dogru olarak okudun mu? Aslinda onemli olan hizli ve sasirmadan hata yapmadan okuyabilmek
  11. Bunu zaten yaparlar. Oyle bir sey diyecekki kizlar onu yapamayacak!?
  12. Tekerlemeler, diksiyon sanati acisindan, onemli bir yere sahiptir. Dil surcmesinin en cok rastlandigi, an; tekerleme soylemeye calisirken ortaya cikar. Hadi bakalim, kolay gelsin. Tekerlemenin aynisini, soyleyip, soyleyemediginizi, bir tek soyleyen kisi olarak siz bileceksiniz. O yuzden de "kandirmaca olmasin" Basliyoruz. Acaba sarımsaklasak da mı saklasak samanı Sarımsaklamasak da mı gelir zamanı Sarımsaklamasak da gelirse zamanı Niye sarımsaklayalım o zaman samanı. Adem madene gitmiş. Adem madende badem yemiş. Madem ki Adem madende badem yemiş, niye bize getirmemiş. Al bu takatukaları takatukacıya takatukalattırmaya .götür, eğer takatukaları takatukacı takatukalatmazsa takatukaları taktukacıdan takatukalattırmadan al getir. Aliş'le Memiş mahkemeye gitmiş, mahkemede mahkemeleşmişler mi mahkemeleşmemişler mi? Be birader buraya bak, başı bereli burma bıyıklı bastı bacak bayan berberiyle bizim Bedri bey birlikte bir pirinci birinci buluşta birbirine dizip Bursa pazarına indi. Bir berber bir berbere "Bre berber, gel birader, biz beraber Berberistan'da bir berber dükkanı açalım." demiş. Bir pirinci birinci buluşta bir inci gibi birbirine bağlayıp, Perlepe berberi bastıbacak Bedri ile beraber Balıkesir pazarına parasız giden bu paytak budala, babası topal Badi'den biberli bir papara yedi. Bu çorbayı nanelemeli mi de yemeli, nanelememeli mi de yemeli? Bu ekşi eski ekşi. Bu mumcunun mumu umumumuzun mumudur. Bu pikap, şu pikap, o pikap. Cüce çinici Celali Hoca gizlice marpuççular içindeki züccaciyecilere gidip içi Çince yazılı cicili bicili cam çubukları cepceğizine indirmiş. Çatalca'da başı çıbanlı topal çoban, çatal sapan yapar satar. Değirmene girdi köpek, değirmenci vurdu kötek; hem kötek yedi köpek, hem kepek yedi köpek. Dört deryanın deresini dört dergahın derbendine devrederlerse, dört deryadan dört dert, dört dergahtan dört dev çıkar. El alem ala dana aldı aladanalandı da biz bir ala dana alıp aladanalanamadık. Eller bazlamalandı da, biz bazlamalanamadık. Gökten bir damla düştü, şıp benim alnıma, şıp anamın alnına, şıp benim alnıma, şıp anamın alnına... İki kel kör kirpinin yırtık kürkünü dişi kel kör kirpinin yırtık kürküne eklemişler. İndim dereye sarul seke teke çepiç tek otlarlar. Dedim niçin sarul seke teke çepiç tek otlarsınız? Dedi bizim sorumuz sopumuz torumuz topumuz sarul seke teke çepiç tek otlarlar. İndim kuyu dibine, sildim, süpürdüm, silkindim, çıktım. İt iti itti, bit iti itti, it biti itti. Bit gitti, it gitti. İtti, bitti, gitti. Kartal kalkar dal sarkar, dal sarkar kartal kalkar. Kırk küp, kırkının da kulpu kırık küp. Kırk kanatlılardan Kırklarelili kırkayak kıkırdayarak kırık kırak yerken kırık kanadına kırıntılar döküldü. Sizin damda var beş boz başlı beş boz ördek, bizim damda var beş boz başlı beş boz ördek. Sizin damdaki beş boz başlı beş boz ördek; bizim damdaki beş boz başlı beş boz ördeğe: "Siz de bizim gibi beş boz başlı beş boz ördeksiniz." demiş. Şemsipaşa Pasajı'nda sesi büzüşesiceler. Şu duvarı badanalamalı mı badanalamamalı mı? Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, ortada su şişesi. Şu yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak sarımsaklamasak da mı saklasak. Tomarzalı topal Şaban, yapar çatar satar saban. Üç tunç tas has hoş hoşaf. Üstü üç taslı taç saplı üç tunç tası çaldıran mı çabuk çıldırır, yoksa iç içe yüz ton saç kaplı çanı kaldıran mı çabuk çıldırır. Sizin dala konmus, hallu, bellu, gabellu, kabak bas bel baykusu, Bizim dala konmus, hallu, bellu, gabellu,kabak bas bel baykusuna, "Sen nasil bir hallu, bellu, gabellu, kabak bas bel baykususun", demis. Bizim dala konmus, hallu, bellu, gabellu, kabak bas bel baykusu da, Sizin dala konmus, hallu, bellu, gabellu, kabak bas bel baykusuna, "Sen nasil bir, hallu, bellu, gabellu, kabak bas bel baykusuysan, Bende oyle bir, hallu, bellu, gabellu, kabak, bas, bel, baykusuyum" demis. Bu son tekerlemeyi, yarim dakika icinde soylemeye calisin, tabi ki hatasiz, hadi asgari hata ile olsun. Bu da, Zeki Muren'in bir tekerlemesidir. Bir tarlaya kemeken ekmişler.İki kürkü yırtık kel kör kirpi dadanmış.Biri kürkü yırtık erkek kel kör kirpi diğeri kürkü yırtık dişi kel kör kirpi. Kürkü yırtık erkek kel kör kirpinin kürkünükürkü yırtık dişi kel kör kirpinin kürküne;kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin kürkünüde kürkü yırtık erkek kel kör kirpinin kürküne eklemişler. Bu da Zeki Muren'in: Türkçedeki En Uzun Tekerleme Şu tarlaya bi şinik kekere mekere ekmişler. bu tarlaya bi şinik kekere mekere ekmişler. şu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlıklı pis porsuk, bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlıklı pis porsuğa demiş ki; "ben bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlıklı pis porsuğum" demiş. öteki tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlıklı pis porsukta; ben de; "bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlıklı pis porsuğum" demiş
  13. BILIM.... Amerikada Greater Idaho Falls bilim fuarında bir lise ögrencisi yöre insanlarını hazırladığı projeyi imzalamaya davet etti. Delikanlı ''dihydrogen monokside'' adlı maddenin kullanımının tümüyle yasaklanmasını , mümkün olmadığı takdirde çok sıkı kontrolünü istiyordu. Maddenin zararlarını duvara astığı afişle sıralıyordu: 1. Yoğun terlemelere ve kusmalara sebep olabilir, 2. Doğaya büyük zararlar veren asit yağmurlarının ana unsurudur, 3. Gaz haline geçmiş hali, çok ciddi yanıklara sebep olabilir, 4. Kazara solunması, ciğerlere dolması ölüme yol açabilir, 5. Erozyona yol açar, 6. Otomobil frenlerini etkinliğini azaltır, 7. Olümcül kanser hücrelerinin hepsinde bulunmuştur. Bir saat içinde 50 bilim fuarı meraklısı insan , delikanlının kampanya açtığı standı ziyaret etti. Sonuç: 43 kişi destekledi, 6 kişi kararsız kaldı. Sadece 1 kişi yasaklanması istenen 'dihydrojen monokside' adlı maddenin su olduğunu söyledi. Bu proje 'ne kadar kolay aldatılıyoruz' yarışmasının birincisi seçildi. Delikanlı 'Amacım kolayca saptırılmış, saçma bilimsel cümleciklerle insanların nasıl yanlış koşullandırılabildiklerini göstermekti.'dedi.
  14. evrensel-insan şurada bir başlık gönderdi: Bilmeceler ve Zeka Soruları
    Okyanusta gemi battiktan sonra, kurtulusunu gerceklestirebilen bir adam son hamleyle kendisini karaya bastigini farkedrek bir toprak parcasina birakmis ve kendinden gecmistir. Kendini biraktigi toprak parcasi, bir adadir. Bu adada erkek yoktur ve birbirinden guzel kizlar yasamaktadir. Kurallari geregi de erkeklere yasam hakki tanimamaktadirlar. Adam kendine geldiginde, ellerinin ve ve ayaklarinin bagli oldugunu farkeder. Etrafina bakinir, bir suru guzel kiz, ellerinde cesitli silahlarla etrafinda durmaktadir. Adam daha henuz ne oldugunu anlamaya calisirken; guzel kizlardan biri-ki kizlarin basi yani reisidir-yanina gelir ve derki "Bizler, adamizda erkek yasatmayiz. Dolayisiyle sen de oleceksin. Yalniz olmeden once, son bir arzun varsa, bize ilet" der. Adam dusundukten sonra, son arzusunu soyler. Bu arzu oyle bir icerige sahiptir ki, adami olumden kurtarir ve serbestligine kavusturur. Acaba adam son arzusu olarak ne demis ve ne istemistir?
  15. evrensel-insan şurada bir başlık gönderdi: Mizah - Mizahla ilgili her Şey
    Evin beyi,yine bir gun hanimi tepsi boregi yaparken sormus"Ya hanim her seferinde dikkat ediyorum da boregi yaptiktan sonra etrafini kesiyorsun,bunu niye yapiyorsun?,hanimi cevap vermis"ben ne bileyim,borek yapmayi annemden ogrendim,o kesiyordu,ben de kesiyorum.Cok merak ediyorsan,ona sor"demis. Adam bu konuyu kafasina takmis ve birgun kaynanasina"Anne,musaitsen ailecek sana gelmek istiyoruz,cocuklar tabi bende senin o boregini ozledik,ne zaman musaitsin? diye sormus.Kaynanasi"Tabi oglum,siz boregimi ozlersiniz de ben yapmazmiyim,alis verisimi yapar ben sizi cagiririm"demis.Cuma aksami telefon calmis,telefondaki kaynanasi"kizim,yarin kocani ve cocuklari al gel,size borek yapacagim"demis. Ertesi gun,bunlar ailecek hazirlanip,kaynanasinin evine gitmisler.Kaynana kapiyi acmis"erken geldiniz,daha boregi hazirlamadim"demis.Adamin esi de"olsun anne bende sana yardim ederim,onun icin erken geldik"demis. Mutfakta hazirliklar baslamis,adam merakli kaynanasinin boregi kesip kesmedigine bakacak.Neyse,borek hazirlanmis,-adamda kapi araligindan bakiyormus-kaynana boregi kesmeden tepsiye koymus ve firina vermis. Adam hemen atilmis"Anne ne yaptin,boregin etrafindan kesmedin" demis.Sasiran kaynanaya kizinin boregi kestigini soylemis. Kaynana gulmeye baslamis ve anlatmis"oglum,eskiden tepsiler kucuk olurdu,bizde boregi sigdirmak icin keserdik.Ama simdi buyuk tepsiler var,allaha sukur,o yuzden boregi kesip ziyan etmeye gerek yok",demis.
  16. Gokyuzu zaten yere yaskindir ve solursun. Yalniz erismek icin uzanirsan, uzanabilmenin bir siniri yoktur. Ucak 3 km'ye kadar uzanabiliyor. Gecenlerde gokyuzunden atlayan kisi kac km'den atlamisti, 40?
  17. Kacinci katinda ya da ...ferinde.
  18. Bu degisim tecrubesinin hikayesini anlatayim. 20'li yaslardayim ve B.Britanya'dayim. Gittigim okulda ogrencilerden biri benim siniftaki hareketliligimden hoslanmis olacak ki, onun ile sosyal arkadaslik kurdum. Bir gun beni evinedavet etti. Ben de gittim. Annesi babasi ve ki kardesi de evdeydi. Aile ingiliz. Beni gayet misafirperver karsiladilar ve bir ara o meshur sallama ve mug denilen porselen buyuk fincanlardan cay icmek isteyip istemedigimi sordu, ben de "olur" dedim. Neyse samimi bir sohbetten sonra aile tekrar bir cay onerisinde bulundu. Ben de bizim adetlerden dolayi ve israr edilecegini umaraktan yarim agiz ile, "hayir" dedim. Neyse caylar yapildi ve ben haric butun aile iciyor. Ben de teklifbekliyorum. Kimse orali degil ve bir guzel caylarini iciyorlar. Ben ise nerdeyse patliyacagim. Neyse tuvalete gitmek istedigimi soyluyerek ve de tuvaletin yerini sorarak kalktim. Tuvalete giderken bir yandan da mutfagi ariyordum. Mutfagi buldum ve iceri girdim. Kendime cay yapacaktim. Merak etmis olacaklarki arkadas arkamdan geldi ve saskinlik ile "ne yapiyorsun?" dedi. Ben de "kendime cay dolduruyorum" dedim. Sasirdi ve "madem canin cay istiyordu, neden kizkardesim sordugunda 'hayir' dedin?" diye sordu. Bende "evet guzel bir soru" dedim. Cayimi doldurdum ve arkadasa "nedenini iceride anlatayim" dedim. Baasladim bizim adetleri anlatmaya iste sen yok diyeceksin, ev sahibi israr edecek sen naz yapacaksin o diretecek ve sonunda onu "kirmamak icin/hatirina" cayi kabul edeceksin hatta cayi istemediginde kasik ile kapatacagini v.s. de uzun uzun anlattim. Salonda bir kahkaha koptu. Hep beraber gulustuk. Iste o olaydan sonra bir daha ne istedigimde hayir dedim, ne de canim istediginde ev sahibinin sormasini bekledim. Bu tarihi tecrubeye bir de Mahmut Baler'in o tatli sohbetlerinden birini ekleyeyim. Bir gun Baler ailesi bayan Bayer'in ailesi tarafindan yemege davet edilmis. M.Bayer'de hanimina "sen annene cocuklari al git, ben de isten cikinca gelirim" demis. Neyse aksam olmus, tam isten cikacak uzun zaman gormedigi ve cok sevdigi arkadasi kapida belirmis. Sarmas dolas olmuslar ve arkadasi "fazla vaktim yok, hadi senin ile aksam yemegini disarida yiyelim" demis. Baler'de arkadasini kirmamak icin aksam kayinvalidesine davetli oldugunu soyleyememis. Neyse bir lokantaya gitmisler. Baler, aksami dusunerekten yememeye calisirken, arkadasi da "ne o yenmiyorsun, bir sey mi var, ac degil misin/begenmedin mi?" seklindeki sorular sordukca ona bir sey belli etmemek icin bir seyler yemek zorunda kaliyormus. Neyse yemek bitmis arkadasi ile kucaklasarak ayrilmislar ve hizli bir sekilde kayinvalidesinin evini tutmus. Eve gelmis kapiyi calmis, kapi acilmis. Bir bakmis ki tum sulale orda, icerisi ana baba gunu. Ya sofra kocaman ve kus sutu bile var. Hem de hepsi maharetli bayanlarin el emegi yemekler. Neyse hos geldikten sonra once bir oturma yeri sohbeti baslamis. Kayinvalidesinin annesi "buraya otur" kayinvalidesi "buraya otur" kayinpederi "buraya otur" diyerek her kes bir yer gosteriyor, bu aradada oturulmasi onerilen yerlerde oturanlar varsa, onlarda kaldiriliyormus. Neyse sonucta "baskoseye" oturmus. Birazoturduktan sonra, bir ses yukselmis" herkes sofraya" Herkes hurra sofraya ususmus ve Bayer'de oturmus. Zaten karni da tok degil, ama bunu kime soylersin/anlatirsin? Neyse gonulsuzce sofradaki envayi cesit guzelim yiyeceklere bakarken bir ses" bak bunu ellerim ile yaptim" deyip boregi uzatmis, geri cevirmek, ne mumkun. Daha o bitmeden baska bir ses" bak bunu senin icin yaptim" deyip, kofteyi uzatmis. Bir de agzina tikmis. Biraz sonra baska bir ses" bak sen bunu cok seversin" deyip, pilavi kasikla agzina sokmus. Baler nerdeyse bogulacak, cikaramiyor da, sofradan da kalkamiyor. Bu arada kayinvalide devreye girip" bu sarmalari hic bir yerde bulamazsin" deyip, iki uc sarmayi ust uste agzina sokmus. Daha onlari yutamadan bir sarma daha agzina sokmak istediginde, Baler "anne vallahi burama kadar tokum/doydum" deyip cenesinin altini parmagi ile gostermis. Kayinvalide "oglum bir taneden bir sey olmaz, bak darilirim" diye israr edince, bayer dayanamayip "inan miyor musun?" diye sorunca. Kaynana sasirmis. "oglum bak beni kirma" deyip, tam sarmayi agzina sokkacakken, Baler kafasini geri cekmis, elini agzinasokmus ve sarmayi cikarip "bak iste burda" demis. Iste bizim hem kisiyi cileden cikaran, hem biktiran hem de ozendiren v.s. adetlerimiz.
  19. Aynen benim bu konuda adim cikmistir. Mesela ben bir yere misafirlige gittigimde canim eger bir sey icmek isterse, cekinmeden isterim ve soylerim. Boylecce bunu yapamiyan, cekinen utanan saygisizlik addeden v.s. kisiler de benim sayemde icerler. Yoksa sadece iclerinden "ah su ev sahibi bir cay/kahve v.s. yapsa da icsek" diye gecirirler, ama;bir turlu iclerinden geceni soyleyemezler. O yuzden baha kimse "allahaskina bir bardak/tabak daha ... ic/ye, hatirim icin, kirilirim " v.s. demez. Cunku bilirlerki ben icebilecegim kadarini ister ve icerim. Yani bende naz yoktur. Benden de istensin diye, cogu zaman ikram yapmam. "bakayim isteyecekler mi/ne zaman isteyecekler?" diye.
  20. Nerde bu resimdeki asili hamak?
  21. 1970'lere kasdar turkiyedeki milliyetcilik zihniyeti kurtulus savasi izleri tasiyor ve sadece yunanlilara karsi olarak algilaniyordu. Yine 60'larla gelen EOKA-B ve Makarios milliyetciligi temelinde de Kibris'a ve icerde rumlara karsi kullaniliyordu. 1923-38 arasi dersim ile sonuclanan kurd milliyetciligi aslinda milli icerikten cok dini icerikte idi. Bunun da Ruslarin kiskirttigi ermeni hareketleri ile bir ilgisi vardir. TC tarihine etnisite konusu ustelik hak ve ozgurluk olarak degil; ayrim ve bolunmusluktemelli PKK hareketinin savasimi ile basladi ve etnik icerige de Ocalan, F.Gulen ve T.O zal zamaninda ve eliyle 1980 ler ile getirildi. Zaten o yuzden TC de etnik bir bilinc soz konusu degildir oyuzden de hak ve ozgurluk talebi yoktur. Dersim de ki hareket PKK'ya tasinmistir. Hic bir zaman da hak ve ozgurluk iceriginde olmamistir. Bugun de degildir. Burada gozuken emperyalizmin mikroayrimciligi ve kendi kurdugu PKK eliyle terore tasinmistir. Zaten hak ve ozgurluk tabani ve bunun bilincli mucadelesi olsa idi, PKK tutunamazdi. Pkk guya marxist tipi gerilla savasi veriyordu. Bu savas zaten turkiye toplumundan ve kurd etnisitesinden bagimsizdi. Iste bu yonunu de tamamlayan ozal oldu. Yani bugun hala ortada bir etnisite algisi da hak ve ozgurluk mucadelesi de yok. Sadece emperyalizmin ulkeyi bolmek adina yaptigi mikroayrimcilik yani kurd milliyetciligini koruklemesi var. Bunun da ne etnisite ne de hak ve ozgurlukler ile bir ilgisi yok. Benim dedigim ise cagdaslik bilincinin etnik hak ve ozgurlugudur. Boyle bir cagdaslik algisinin henuz ulke ve toplumumuzda bilinci yoktur. Yalniz benim bilincimdeki bir bireye birisi gelip "ben kurdum" dediginde, ben ona "hayir sen turksun" diyemem. Cunku milliyetci degilim. Ustelik onun ayrilip gitmemesi ve otekilestirilmemesi icin de onun kurdlugunu onun etik kimligi olarak savunurum. Cunku bilirim ki, ulkenin butunlugu ancak etnik farklarin ayni cografyada savunusu oldugu surece mumkundur. Onun kurd oldugunu red etmek ve yok saymak sadece ulkeyi bolmek isteyen emperyalizmin ekmegine yag surer. Emperyalizm ona "sen kurdsun ve turkden ayril" derken; ben ona "kurd olman bir seyi degistirmez sen de benim ile beraber kur hak ve ozgurluklerin ile birlikte yasayabilirsin" derim. Umarim daha net algilanmistir. Bu arada Osmanlidan ayrilan her bir ulke ve toplumu ayrilik savasini milliyetci temelde vermistir, etnik ya da etnik kimlik hak ve ozgurlugu temelinde degil. Cunku Osmanlinin cografyasinin hic bir kesiminde o tarihlerde birak etnik bilinci milli bilinc bile yoktu. Zaten osmanli milli hareketleri algilayabilse parcalanmazdi. Osmanlinin fark algisi ayrimci olarak sadece muslim ve gayri muslim idi.
  22. Evet sonunda bir cesit "yuzsuzluk" yapmazsan, kahveyi icemezsin.
  23. Birincisi benim ideolojim yok. Ikincisi bilimsellige de ters dusmez. Turkiye cografyasini dolasan herkes, kisileriun kendilerine turk, kurd, ermeni, laz alevi, unni dinsiz, v.s. dedigini bes duyusu ile gozlemler. Vatandaslik ile etnik koken ayni sey degildir. Biri ulke aidati digeri kimlik aidatidir. Yani her vatandasin bir etnik kokeni vardir. Devletin adi "Turkiye Cumhuriyeti Devleti" dir. Vatandaslar da bu devletin vatandaslaridir. Yalniz hervatandasin kendi kimlik aidati vardir ve bu da Anadolu'nun mozaik zenginliklerinden biridir. Turk de buna dahildir. Hayir vatandasin kimligi serbest olacak ve o kimligini hak ve ozgurluk olarak bir vatandas olarak yasayacak ve devlette her bir farkli kimliklerdeki vatandaslarini farkli kimlikleri ile birlikte kucaklayacak. Yani laikligin oturtulamamasinda senin payin yok mu? neden, laikligin oturtulmasi icin caba harcadin mi? Mesela diyanete karsi ciktin mi? hem devletin kurumu olmasina hem de butun dinleri degil, sadece sunnileri temsiletmesine karsi ciktin mi? Boyle bir vurguya gerek yok. Bu bir arz/talep konusudur. Ulkemiz acisindan ise bu yerine getirilmez ise emperyalizminm elinde koz olmasidir. Her ikisi birden hem din hem de milliyet. Irkci derken? sen turklerin ve kurdlerin farkli irklardan mi geldigini soyluiyorsun? Anadolunun irksal ciogunlugu beyaz irk ve onun koyusudur. Yani bir norvec, danimarka beyazi degil; koyu beyaz. Bu da sadece deri rengidir, zihniyete tasirsan da irkcilik olur. TC veOsmanli'da bile hic bir zaman irkcilik konu olmamistir. Irkcilik genelde beyaz ve siyah deri farki arasinda tarihte zihniyete tasinmistir. Bu da beyazin kendini siyaha hakim ve ustun gormesinin ve gerektiginde siyaha yasam hakki vermemesinin bir sorunudur. Tarihi kimse yazmaz, sadece okur.
  24. Hadi sen de benim sayemde kahve sahibi oldun. Yoksa ikimizde o tek kahvenin ardindan bakakalacaktik.
  25. Tipkisinin aynisi olmus. Ah bu teknigin gozunu seveyim. Yoksa bu guzel kopukler icime ukte olacakti.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.