Karmaşık bir iş bu, hiç beklenmedik dönüşler, düşüşler, çıkışlar içeriyor. Neden öyle olduğunu anlamadığınız bir çok olayı yaşıyorsunuz, belki de anlamamak için çaba sarf ediyorsunuz kim bilebilir. Sonuçta birlikteliğiniz devam ediyor ve çok mutlu hissediyorsunuz.
Birden üstünüzdeki ilginin bıkkınlığını yaşıyorsunuz. Yaşadığınız bıkkınlık, anlatılmaz bir hal alıyor. Öyle ki baktığınız her yerde o ilgiyi görüyorsunuz.
O gün geliyor: yatağa yaklaşırken onun vücudunun çok kıvrak bir yılan
Orta düzey yöneticiysen ve işini değiştirmek istiyorsan, mülakatta sorulacak sorular hakkında üç aşağı beş yukarı fikir sahibi olabiliyorsun. Ama ben hala daha neden her mülakatta ... hanım 33 yaşındasınız ve bekarsınız ne zaman evlenmeyi düşünüyorsunuz sorusuna alışamadım. Nasıl yani? Evlenince zekam mı açılacak? yok eğer açık bir zekam varsa evlenince kapanacak mı? Türkiye'de bilinen şirketlerde, sorulan bu sorluya hala alışamadım. Eğer evliysen ya da evleneceksen ne işin var burada tarzı bakı
"Hayat karmaşık...Bir inci bulabilmek için binlerce istiridyeyi açmak zorunda kalırsın. Bazen ellerin parçalanır. Ve açtığın istiridye boş çıkar...İstediğin ve beklediğin, delice sevmeyi istediğin her kimse her an her yerden çıkabilir.Boş boş yazıyorsun diyebilirsin bana... Ama lafını bile edebiliyorsak hala umut vardır bence...Yeter ki sen gönül gözünü kapatma...Mutlu olacak çok şeye sahibiz.Sen bir ışık görmüyorsan...Bu her taraf karanlık anlamına mı gelir? Belki de gözlerin kapalı ağlıyorsun.
Bir akşam, tam yatacağım, uykum da gelmiş, televizyonda da NTV kanalı açık. Birden, soru sorulan, bir program başladı. Konuksa, benim şu sıralar en ilgimi çeken konuk. Bu cümle, ben lisedeyken geçseydi, benim kimden bahsettiğimi herkes anlardı. İnsanın yaşı ilerledikçe, hayranı olduğu insanlarda değişiyor. Daha doğrusu, hayranlığı boyut değiştiriyor,. Artık, belirli insanlar, televizyona çıkınca, pür dikkat kesiliyor, o kadar. O insan, onun için daha fazlasını ifade etmiyor. En azından benim içi
ÇÖPLERİNİZİ DE, GÜZEL ANILARINIZLA GÖTÜRÜN
İki yıl kadar önce, eşimin küçük kız kardeşi, namı diğer görümcem; Giresun’da yaşıyordu. Biz de, Trabzon Giresun arası yakın diye, sık sık ona giderdik.
Bir gidişimizde, önce Giresun kalesine gittik. Gün akşam olmak üzereydi. Hava tam kararamamıştı.
Kale; şehrin doğudan girişindeki, bir dağın tepesine kurulmuş. Bizim Boztepe’miz gibi bir tepeye.
Tepeyi tırmanırken, bizi bir göl karşıladı. Üzerinde büyük bir gölün adı yazılan, tam ortasından geçen,
Her iki olay da peş peşe , büyük bir alış veriş merkezinde geçen pazar günü oldu . Kapıdan içeri girdim o ses, ta çocukluğumdan hatırladığım, yürek paralayan, can yakan o ses. Tokat sesi. Acıdan iki büklüm olmuş bir kız çocuğu, kollarını saklamaya çalışıyor. En fazla altı yedi yaşında. Başında Baba! saklamaya çalıştığı kollarını, hoyratça açıyor öteki taraftan da tokatı yapıştırıyor. BOĞUŞUYORLAR ASLINDA, KOLLAR SAKLANDIKÇA ADAM DAHA DA HİDDETLENİYOR, KIZI DAHA ÇOK SAVURUYOR, KOLU KOPARIRCASINA
Aaa buda ne? Bacaklarımda bir sıcaklık hissediyorum hatta adım atamadığımı.ne oldu bana?derken ablaa bir mendil alll noluur ablaaa(( hadi ablaaa(( adım atman imkansız çocuk kene gibi yapışmış kanımı emmek istiyor)üzülüyorum .bırak diyorum.ama içimden onu tutmak istercesine.tutup elinden gel şu okula gir dercesine.utanıyorum ona bırak beni derken sanki tek dayanağı ve umudu benken gözlerindeki renk pırıl pırılken utanıyorum onu elindeki satmak istediği kağıt mendil gibi atılmış ve sokağa salınm
Doludizgin bir ofis aşkı yaşıyorlar. Herkesin gözü önünde, bakışmalar, mesajlaşmalar, cep telefonları ellerinden düşmüyor. Bir ara çok tedbirsizlerdi. Cep telefonlarının zil sesleri açıktı, biri telefonu elinden bırakıyor; dit diiiit mesaj. Mesaj gelen telefonu alıyor eline ve evet bir saniye için göz göze gelme, hafif bir gülümseme ve tekrar mesajlaşma, herkesin gözü önünde! Üstelik ikisi de evli. Hatun -ki olayın dişi kahramanıdır, adı bende saklıdır- işe ilk başladığında yeni evliydi. Benim k
Kardeşime doğumgünü hediyesi olarak ışın kılıcı aldım! Evet evet ışın kılıcı! İlk (aslında son) yıldız savaşlarını izlediğimizde, bizi kendine hayran bırakan o muhteşem alet. Düğmesin basıyorsun ve ışın kılıcı karşında. Tanrım o ne mükemmel bir silahtı öyle. Hala daha andığımda beni heyecanlandırıyor. Bizim zamanızmızda oyuncak ışın kılıcı yoktu, ışın kılıcı olabilecek bir oyuncak da yoktu. Kendi kılıcımızı kendimiz yapmaya karar vermiş ve başarılı olamamıştık. Aradan yıllar geçti, büyüdük koca
Bir erkekle nasıl yaşanır aynı evde hala çözebilmiş değilim.ama bakıyorum milyonlarca insan bunu çözmüş ki yıllarca aynı yaşam tarzını benimsemiş ve bundan da çok hoşnut ki her türlü dalavereyle bundan kopmamak için uğraş veriyor.hatta kimileride bu konuya aklını o kadar takmış ki daha ilk tanışmanın 3. cümlesinde sen evlenmeyi düşünmüyormusun diye pat diye soruverip herkesin kendisi gibi bu işe kafayı taktığını zannediyor.neden bu çaba acaba anlamıyorum ki.alttarafı bir erkek işte).hatta günüm
OLMUYOR. YAPAMIYORUM. ANLAYAMIYORUM NE YAPSAM...ŞİMDİ BU BİLGİSAYAR NASIL ÇALIŞIYOR MESELA?YA DA BU İNTERNET DENEN MUHTEŞEM ŞEYİN ÇALIŞMA MANTIĞI NEDİR?BAKMAYIN SİZ BENİM BÖYLE BLOG SAHİBİ FİLAN OLMAMA CİDDEN VE UTANARAK SÖYLÜYORUM Kİ BEN TEKNOLOJİ ÖZÜRLÜ BİR UCUBEYİM... WALLA BİLLA...MİSAL : RADYO...KÜÇÜKLÜĞÜMDEN BERİ HALA DAHA BANA BU ALETİ ANLATAN OLMADI...TAMAM BİLİYORUM İÇİNDE ŞARKI SÖYLEYEN KÜÇÜK İNSANLAR YOK AMA BANA ANLAYACAĞIM DİLDEN Bİ ANLATSALAR ŞU DALGA BOYUNU...ALLAHIM UTANIYORUM BE
gökyüzü kadar güzeldi gözleri... kahverengiydi ama bana hep gökyüzünü anımsatıyordu.hep sonsuz bir derinliği saklıyordu güzelliğinin arkasında.. bazen içim ürperse de, derin bir nefes alıp, bütün cesaretimi topladıktan sonra kendimi bırakıyordum bu sonsuzluğa. "kendimi hiç bu kadar huzurlu hissetmemiştim" diye geçiriyordum içimden. mutluydum, mutluydum ama ayrıydık. seviyordu beni, biliyordum. seviyordum onu. adımdan emin olduğum kadar emindim onu sevdiğimden... mutluydum ama ayrıydık... aslında
Bugünlerde yollar iyice kalabalıklaştı.kışın uzun ve soğuk gecelerinin meyveleri ortaya çıkıp boy göstermeye başaldılar yazla.taze anneler değişik bir edayla yeni aldığı busetin içinde yine yeni aldığı))bebeğini gezdiyorlar.içinde taşınan elbette tartışmasız çok değerli varlık tıngır mıngır halinden memnun şekilde bayım bayım bayılarak gezme denilen değişikliğin farkındalığıyla bakıyor.bu arada yolların tek hakimi olduğunu düşünen anne önüne sağına bakmadan insanların tepesine çıkarcasına bu gez
BİRER MELEK MİSALİ ÇOCUKLAR SOKAKLARA DÜŞMESEYDİ
Allahıma bin şükür benim de bir dizim oldu. Beğendiğim, bana uyan, hoş bir konusu olan, içinde entrika olmayan, eşimin de beğendiği bir dizim oldu. Kendimi neredeyse kelaynak gibi hissetmeye başlamıştım. Dizisi olan insanlar beni anlamıyorlardı.
Dolunay, benim dizimin adı. ATV kanalında başladı. İnşallah bir bölümlük dizilerden olmaz. İkinci Bahar gibi de, bitmesi gereken yerde biter.
Sokak çocuklarından bahsediyor. Kap kaç olaylarının ardınd
Erkekler avlanmak isterler, her zaman ve her zemin yeni avlar peşinde koşmak için önemlidir. Evli, bekar, evli ve sevgilisi olan erkekler için en önemli ortak özellik avlanma içgüdüsüdür. Bu karşı konulamaz bir heyecan ve hatta karşı konulamaz bir yaşam biçimidir. Usta avcılar, daima erkek toplumu içinde sivrilir, örnek alınır ve sevilir. Bir kadını baştan çıkarmak bu avın temel amacıdır. Onun tenine dokunmak, tadına bakmak, nefesini hissetmek ve ona sahip olmak. Bu noktadan sonra av partisi son
hoşgeldin diyordum hayatım, hayatıma tekrar hoşgeldin diyordum tam. tam da seni yere ve göğe sığdıramıyordum. sense kendini kapkaranlık bir odaya kapattın.... dışarıda kocaman bir güneş var.. bi açsan şu pencereni. dışarıda dört mevsim aşkın baharı var... bi görebilsen bu güzelliği.. ve tam burda,her gece seni sonsuza dek sevmeye yeminler ederek uyuyuyan bir adam var... (aşk-ı kıyamet)
Ne çabuk büyüdük.ne çabuk koca adam oluverdik.büyürken hiç farketmedik yaşlanmışlıkları.annemiz sanki hep aynı anne babamızsa hep aynı babaydı.saçlarındaki azalmayı,gözlerindeki bulanıklığı .ellerindeki benleri hiç görmedik.sanki hep vardılar.çünkü hep yanımızdaydılar.ayırmadılar ki kendilerini emekliye çıkarmadılar ki görevimizi tamamladık diye.yaşlılıklarını anlayalım.çoğu zaman sıkıldık hep aynı ilgiyi görmekten.oysa memnundukta bizi düşünenlerin olduğunu bilmekten.adım adım hayat yolunda yü
BUNDAN YAKLAŞIK 7 AY ÖNCE BU ŞEHRE YERLEŞTİM... GELDİĞİM YERDEN ARKADAŞLARIMLA ARADA BİR KONUŞUR YA DA İŞ GEREĞİ GELDİKLERİNDE BULUŞURUZ... ANTALYALI OLMAYIP BU ŞEHİRDE HERHANGİ BİR SEBEPLE YAŞAYAN DİĞER TÜM GURBETÇİLERİN VE ELBETTE BENİM DE SOHBETİN İLK 5 DAKİKASI İÇİNDE : ''OH WALLA, SEN DE NE GÜSEL ANTALYA'DA....'' İLE BAŞLAYIP GÜNEŞİN, DENİZİN VE RUSLARIN EGEMENLİĞİNDE OLAN EĞLENCE HAYATININ MANA VE ÖNEMİ ÜZERİNE SÜRÜP GİDEN DİALOGLARA MARUZ BIRAKIYOR İNSANI BU ŞEHİR.OYSA Kİ AZCIK KENT KÜLTÜ
BU ERKEK KISMISI, BEYNİYLE AĞZI ARASINDA İLİŞKİ KURMAK İÇİN, BİZİM GİBİ KENDİNİ YORMUYOR.
Büyük oğlum dört yaşında. Kendisinde bir şey gözlemledim. Bir anne olarak en büyük zevkim; evlatlarımdan bahsetmek. Onlardan, şikayet etmek.
Biz kadınlar, erkeklere oranla neredeyse beş katı fazla, konuşabiliyoruz. Dırdırımız, çocuklarla uğraşmamız, kaynanamızı çekiştirmelerimiz, kız arkadaşımızı kıskanmamız hep bundan. Bunlar, erkeklerde yok mu? Var tabi hem de, alasından var; kıskançlıkta bize bin basa
Deli deli kulakları küpeli diye bir söz vardır.Bilmem bilirmisiniz?Deli tiplemeleri genelde başına huni takmış olarak resmedilir .Oysa küpeli bir deli resmine,karikatürüne rastlamadım henüz.tüm küpeliler deli olsa akıllı insandan bahsetmek zor olurdu?.hele günümüzde erkeklerin yeni imaj arayışlarına büyük katkı sağlayan ve oldukça rağbet gören bu aksesuar bir delinin işimi sizce?hatta bir taneyle yetinmeyip kulağını kevgir haline dönüştürenlere ne dersiniz?sakın zır deli demeyin)neden mi? çünkü
Nerden aklıma geldi bilmiyorum.ben çocukken sokaklarda ayıcılar kol gezerdi.oldukçada sık ziyaretlerde bulunurlardı bunlar. herkes için rütin bişeydi.bilseydim o küçücük boyumda bunları bir daha hiçmi hiç göremiyeceğimi daha iyi bakar ve malzeme toplardım.gözümden geçenler ve aklımda kalanlar ayıcıların rengini tozdan topraktan atalı bir hayli olmuş ha düştü düşecek pantolonları ))üstünde ise yine kimbilir ne zaman nerden bulunmuş yelekleri.elinde kalın bir sopa ve def diğer elinde de bir ucu ay
AI (Yapay Zeka) Kendi Aklını Geliştirip İnsan Kontrolünden Kurtulabilir mi? İşte Bill Gates'in Cevabı
Microsoft'un kurucu ortağı Bill Gates, son zamanlarda OpenAI ve ChatGPT'nin öne çıkmasıyla dalgalanan yapay zeka devrimine daha fazla ışık tutuyor.
Ne Oldu: Gates, Financial Times'tan Gideon Rachman'ın bir noktada yapay zekanın kendi başına bir zihin geliştirebileceği, ne yapılacağı konusunda kendi fikirlerine sahip olabileceği ve insan kontrolünden kaçabileceği fikrinden endişe
Bu konuda bbcearth bir makale gördüm onu da buraya aktarıyorum
Doğuştan gelen bir ahlaki pusula ile mi doğuyoruz yoksa büyüdükçe geliştirdiğimiz bir şey mi?
İnsanların iyi mi yoksa kötü mü doğduğu yüzyıllardır filozoflar tarafından tartışılmıştır. Aristoteles, ahlakın öğrenildiğini ve “ahlak dışı yaratıklar” olarak doğduğumuzu, Sigmund Freud ise yeni doğanları ahlaki boş bir sayfa olarak kabul etti. “Sineklerin Tanrısı”nı okuyan herkes, çocukların bir tarikat başlatmak ve vahşice birbi
Ben admin'in yazısını okudum ve yazıyı bir erkek olarak yazdığını düşünmüyorum. Onu erkek olduğu için hemen yazıyı kadın-erkek ekseninde algılayarak yazısını kadın açısından sorgulamanız biraz garip olmuş. Yazıyı yazanın belirtmediği bir yönü sanki ona mal ederek konuyu başka bir yöne çekmişsiniz gibime geliyor.
Sevgimle