Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

fatmagül's Blog

  • başlık
    11
  • yorum
    2
  • görüntü
    8.877

giresun kalesi


Misafir

672 görüntü

ÇÖPLERİNİZİ DE, GÜZEL ANILARINIZLA GÖTÜRÜN

İki yıl kadar önce, eşimin küçük kız kardeşi, namı diğer görümcem; Giresun’da yaşıyordu. Biz de, Trabzon Giresun arası yakın diye, sık sık ona giderdik.

Bir gidişimizde, önce Giresun kalesine gittik. Gün akşam olmak üzereydi. Hava tam kararamamıştı.

Kale; şehrin doğudan girişindeki, bir dağın tepesine kurulmuş. Bizim Boztepe’miz gibi bir tepeye.

Tepeyi tırmanırken, bizi bir göl karşıladı. Üzerinde büyük bir gölün adı yazılan, tam ortasından geçen, ahşap bir köprüsü olan, üç dört metre çaplı minyatür bir göl. Ağustosun sonuydu, bu yüzden yeni dökülen ağaç yaprakları, gölün üzerini kaplamıştı. Kızılımsı ağaç yaprakları…

Gölün birazcık yukarısında, bir piknik bankı vardı. İnsanlar orda piknik yapıyorlardı.

Göle akan bir ırmak vardı. Küçücük, şırıl şırıl akan , taşlara çarpa çarpa akan bir ırmak. Irmak tepeden geliyordu. Irmağı takip edip, en tepeye çıkınca; yüksekliği iki-iki buçuk metreyi bulan bir kayayla karşılaştık. Küçük ırmak, bu kayadan bir çağlayan gibi çağlıyordu. Hava kararmak üzere olduğundan ve serinlediğinden gitmemiz gerekti; yanımızda küçük bir çocuk vardı, çünkü.

Gittiğim bu yere, hayran kaldığımdan ve tadına doyamadığımdan ertesi gün, gene oraya gitmek istedim. O güzellikleri, gün ışığıyla görmeyi istedim.

Hava pırıl pırıldı. Ağustos sonunun güzelliği, her tarafı kaplamıştı. Kafamı kaldırıp bakınca ortalıktaki ağaçları gördüm. Dev bir ağacın gövdesine, bir tabela çakılmıştı. “lütfen çöplerinizi de, güzel anılarınızla götürün” diyordu. Tam cümle bu değildi ama, benim anladığım tema buydu. Sağda solda, çöpten eser yoktu. Hoş uyarı, işe yaramış gibi gözüküyordu.

Kaleye araçlar bir yoldan giriyor, başka bir yoldan çıkıyordu. Ayrıca bisikletliler için, bisiklet yolu vardı. Ağaçların arasına çocuk parkı, lokanta, çay bahçesi koyulmuştu. Dev kestane ağaçlarının altında, bir yandan çayını yudumlayıp, bir yandan Giresun seyredilebilir. Yollar vardı,araba yolunun bittiği yerde; sevimli patikalar.

Birden, akşam gördüğüm gölü gördüm. Daha doğrusu minyatür gölü. Gölün yukarısı ırmaktı, aşağısı yoktu. Göl çevresiyse gürültülü ve titreşimliydi. Göle dökülen ırmağı takip edip, en tepeye çıktık. Bir önceki akşamki, kayayı gördük. Kayadan su çağlıyordu, ırmağı oluşturan su. Kayanın içi oyulmuş, önüne bir süzgeç koyulmuş ve devir daimle havuzlarda olduğu gibi, aşağı yukarı akıyordu.

Irmağın güzelliği çok gerçekçiydi. Hiç yapay gibi durmuyordu. Öyle ki, durumu bilmeyen, ırmaktan bir avuç su alıp içebilir. Irmağın çevresinde, suyu içmeyin diye bir uyarı yoktu. Orda gezmeye gelenlerin, sudan içmek gibi bir yanılgıya kapılmayacaklarını düşündü, herhalde sevgili Giresun belediyesi.

Kendini, eski bir Türk filmi sahnesinde, hissetmek isteyen, çocuğu parkın yaprak dolu oyun alanda oynarken, manzaraya dalıp, bir yudum çay içmek isteyenlere gidin görün diyorum:clover:

0 Yorum


Önerilen Yorumlar

Gösterilecek hiç bir yorum yok

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.