Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Haz alarak okudugum karma şiirler...........


Yayamaz Kayımca

Önerilen İletiler

İSTİYORUM.....

 

istiyorum gideyim sevdiğimle.

istiyorum boş vereyim sonu ne olacak.

istiyorum düşünmeyeyim iyi mi, kötü mü.

istiyorum bilmeyeyim beni seviyor mu?

istiyorum gideyim sevdiğimle.

 

BERTOLT BRECHT

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DUYUMSADIĞIN HER ŞEYE

 

Duyumsadığın her şeye

En küçük önemi ver.

 

Söylemişti sensiz yaşayamayacağını

Unutma bunu, yeniden rastlarsan ona

Tanıyacaktır seni.

 

Bana bir iyilik yap, bu kadar çok sevme beni

 

Son kez sevildiğimde

Duymamıştım en küçük bir sevinç bile.

 

BERTOLT BRECHT

 

 

 

 

 

Bazen yorum yapmak bile anlamsız kalıyo.... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ALDATMAM KENDİMİ

 

Aldatmam kendimi,

Sıkıntılı yüreğimde kaygı pusulandı.

Neden adım şarlatana çıktı?

Neden serseri diye anılıyorum?

 

Haydut değilim, ormanda soygunculuk etmedim.

Hapishanede yatan bahtsızları kurşuna dizmedim.

Ben sadece karşıma çıkanlara

Gülümseyen sokak çapkınıyım.

 

Moskovalı hovarda, kabadayının biriyim,

Bütün Tverskoy mahallesinde

Kuş gibi yürüyüşümü

Bilmeyen sokak iti yok.

 

Uyuz beygirlerin tümü,

Beni görünce kafa sallar.

Hayvanların en iyi dostuyum,

Şiirlerim tet tek hayvan, ruhların şifası...

 

Silindir şapkayı başıma takarsam - kadınlar için değildir,

Anlamsız tutkulara kalbim kapalı,

İçindeki hüznü yatıştırınca

Kısrağıma arpanın altınını sunmak isterim.

 

İnsanlarla dostluk kurmadım,

Başka bir âleme adadım kendimi.

En iyi kravatımı rasgele

Sokak hoşhoşunun boynuna dolamaya hazırım.

 

Artık dert edinmeyeceğim kendime,

Güçlü kalbimde karanlıklar dağıldı.

Bunun için şarlatan diye anıldım,

Bu yüzden adım serseriye çıktı.

 

 

 

 

SERGEY YESENİN

 

 

 

 

çokk güzeller ama bu harikaydı emeğine sağlık..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bukowski bana göre oldukça tuhaflıkları olan ama yine de okumaktan kendimi alamadığım bir adamdır..inanılmaz tespitleri vardır..ve benimde çok sevdiğim şu iki şiiri buraya yakışır diye düşündüm..

 

Bir Sigara Tüttürürsün

 

 

Hışımla bir sigara tüttürür

ve tarafsız bir uykuya dalarsın, uyandığında

pencereler ve kederin şafağı karşılar seni, borazanlar yoktur;

bir yerlerde, sözgelimi, bir balık- heryeri göz ve kıpırtı-

suda oynaşır durur; o balık

olabilirdin, orada olabilirdin, suya mahkum,

göz olabilirdin, serin ve asılı,

gayrı-insan; giy ayakkabılarını, geçir

pantalonunu, hiç yolu yok evlat, hiç-

olmayan havanın hiddeti, ölü menekşeler misali

benzeşmişlerin küçümseyişi; haykır, haykır,

bir borazan misali haykır, gömleğini geçir sırtına,

kravatını tak, evlat: mandolin gibi

hoş bir kelimedir keder, ve enginar gibi tuhaf; keder

bir kelimedir ve bir yaşam tarzı; kapıyı aç,

evlat; uzaklaş oradan.

 

** ** **

 

yalnız kalmaktan daha kötü

şeyler de vardır hayatta

ama genellikle

bir ömür alır bunun

farkına varmak

o zaman da

çok geçtir

ve çok geçten

daha kötü

bir şey yoktur

hayatta.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bukowski bana göre oldukça tuhaflıkları olan ama yine de okumaktan kendimi alamadığım bir adamdır..inanılmaz tespitleri vardır..ve benimde çok sevdiğim şu iki şiiri buraya yakışır diye düşündüm..

 

Bir Sigara Tüttürürsün

 

 

Hışımla bir sigara tüttürür

ve tarafsız bir uykuya dalarsın, uyandığında

pencereler ve kederin şafağı karşılar seni, borazanlar yoktur;

bir yerlerde, sözgelimi, bir balık- heryeri göz ve kıpırtı-

suda oynaşır durur; o balık

olabilirdin, orada olabilirdin, suya mahkum,

göz olabilirdin, serin ve asılı,

gayrı-insan; giy ayakkabılarını, geçir

pantalonunu, hiç yolu yok evlat, hiç-

olmayan havanın hiddeti, ölü menekşeler misali

benzeşmişlerin küçümseyişi; haykır, haykır,

bir borazan misali haykır, gömleğini geçir sırtına,

kravatını tak, evlat: mandolin gibi

hoş bir kelimedir keder, ve enginar gibi tuhaf; keder

bir kelimedir ve bir yaşam tarzı; kapıyı aç,

evlat; uzaklaş oradan.

 

** ** **

 

yalnız kalmaktan daha kötü

şeyler de vardır hayatta

ama genellikle

bir ömür alır bunun

farkına varmak

o zaman da

çok geçtir

ve çok geçten

daha kötü

bir şey yoktur

hayatta.

 

 

 

 

Evet Diloş karmakarışık,tuhaf ama bir okadarda yalın birisi.....alıp götürüyoo görmek istenmiyen şeylere,itiraf edilemiyen düşüncelere.......bence bayagı alabilecegim ekliyecegim şiirleri var....Sağol...............

 

 

Mahvolmuş Hayatlar

 

'aynı kadınla iki kez

evlenerek hayatımı mahvettim'demiş

William Saroyan.

 

hayatlarımızı mahvedecek bir şeyler

her zaman vardır,

William,

neyin veya kimin

bizi önce

bulduğuna

bakar,

mahvolmaya hep

hazırızdır.

 

mahvolmuş hayatlar

olağandır

bilgeler için de

ahmaklar için de.

 

ancak

o mahvolmuş hayat

bizimki olduğunda,

işte o zaman

farkına varırız

intiharların,ayyaşların,hapisane

kuşlarının,uyuşturucu müptelaları

ve benzerlerinin.

varoluşun

menekşeler kadar,

gökkuşağı

kasırga

ve

tamtakır

mutfak

dolabı

kadar

olağan

bir

parçası

olduklarının.

 

Charles Bukowski

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İtiraf

 

Bir kedinin yatağa sıçramasını

bekler gibi

beklerken

ölümü

 

karım için çok

üzülüyorum

 

sertleşmiş

solgun

bedenimi

görecek

 

bir kez, belki de

iki kez sarsacak:

 

'Hank! '

 

cevap vermeyecek

Hank.

 

ölüm değil beni

endişelendiren, bu hiçlik

yığını ile kalacak olan

karım.

 

ama birlikte uyuduğumuz

bütün o gecelerin

hatta yararsız tartışmaların

bile

harikulade şeyler

olduğunu bilmesini istiyorum

 

ve bu güne kadar

söyleyemediğim

o zor sözcükler

artık söylenebilir:

 

seni

seviyorum.

 

Charles Bukowski

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnanmıyorlar Bana

 

İnanmıyorlar bana inanmak istemiyorlar

Boşuna yazıyorum dilim dişim tırnağımla kanımla kemanlarımla

Boşuna yazıyorum uyaklarımla

Gecede dalların eski dilini bilmeyen biri gibiyim

Asılmış suların üstünde

Konuşmak kara dilin erkeğin ve kadının

Birbirine tutuşmuş iki ele yabancı biri gibi konuşmak

Konuşmak mutluluğun çılgını gibi

Öpücüklere benzemeyen sözcükler var ya

İşte o sözcükleri yitirmiş bir ağzın dili ile konuşmak

Tüm bunlardan yakınan bir edayla konuşmak

 

Dolup taşıp ta sanki susmak istiyor gibi

Ey sözlerin ötesinde yetkin ses

Şarkının yüceliği çığlığın çığlığı

Bir an geliyor nota ulaşılmaz seslerin şarkısını söylüyor

Kulak duymuyor artık yükseklerdeki müziği

İnanmıyorlar bana inanmak istemiyorlar

Boşuna konuşuyorum ilkyaz'la ve orglarla

Boşuna konuşuyorum gökyüzünün tüm heceleriyle

Bilinen şeylerin özel orkestrasıyla

Ve sağır onikiliklerin bayağılığıyla

Boşuna konuşuyorum barbar çalgılarla

Boşuna söylüyorum onu duvarlara vuran yumruğumla

Boşuna söylüyorum derebeyinin ormanlarını ateşe verir gibi

boşuna söylüyorum onu savaş ilan eder gibi

Alev yutan cambazın ağzındaki alev gibi

İnanmak istemiyorlar bana Kendilerine benzer birini

yaratmışlar benden belki de

Belki döküntülerini giydiriyorlar bana

Alıp gezdiriyorlar beni kendileriyle

Dizelerimi söylüyorlar benzetip kendilerine

Dizelerim onlara tatlı şarkılar oluyor

Biraz da onların satlık malıyım ben

Beklerken bir yol olmayı

Sözcüklerindeyim ben

Okul kitaplarındayım

Rezillik yapamam bu bana yasak

 

Boşuna haykırıyorum ben

Sana aşık birinden başkası değilim diye

 

Louis Aragon

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BEŞ BİN KİŞİYİZ BURADA

 

Beş bin kişiyiz burada

kentin bu küçük parçasında.

Beş bin kişiyiz.

Ne kadar olacağız bilemem

kentlerde ve tüm ülkede?

Burada yapayalnız

on bin el, tohum eken

ve fabrikaları çalıştıran.

İnsanlığın ne kadarı

açlıkla, soğukla, korkuyla, acıyla,

baskıyla, terör ve cinnetle karşı karşıya?

Yitip gitti aramızdan altısı

karıştı yıldızlara.

Biri öldü, diğerini vurdular asla inanmazdım

bir insanın bir başkasına böyle vuracağına.

Öbür dördü sona erdirmek istedi bu dehşeti

biri boşluğa attı kendini,

diğeri vuruyordu başını duvarlara

ama ölümün işareti var hepsinin bakışlarında.

Nasıl dehşet saçıyor faşizmin yüzü!

Kusursuz bir kesinlikle yürütüyorlar planlarını.

Hiçbir şey umurlarında değil.

Onlar için kan madalyadır,

kıyım kahramanlık gösterisi.

Tanrım, senin yarattığın dünya bu mu,

çalışıp hayran kaldığın yedi günlük emek bu mu?

Dört duvar arasında tükeniyor ömürler

sanki hiç geçmiyor,

yakarı yalnızca ölümün bir an önce gelmesi için.

Ama birdenbire içim sızlıyor

ve görüyorum bu akışı yürek vurusu olmadan,

yalnızca makinelerin nabzıyla

ve ortaya çıkıyor askerlerin ebelerinin yüzlerinin

yalancı tatlılığı.

Ya Meksika, ya Küba ve tüm dünya

ağlıyorlar bu alçaklık karşısında!

On bir el buradayız

üretmekten yoksun bırakılmış.

Ne kadarız hepimiz tüm ülkede?

Başkanımızın kanı, yoldaşımızın,

Daha güçlü vuracak bombalar ve makineli tüfeklerden!

İşte böyle vuracak bizim yumruğumuz da yeniden!

 

Ne zor şarkı söylemek

dehşetin şarkısı olunca.

Dehşetti yaşadığım,

ölümüm dehşetti.

Gördüğüm kendimdi oncasının arasında

ve oncasının sonsuzluk anı içinde

sessizliğin ve çığlıkların

ezgileridir şarkımın noktalandığı.

Hiç görmemiştim böylesini

Hissetmiş ve hissetmekte olduğum

Yeni bir tohumun doğumu olacak bu...

 

 

 

Şili Stadyumu, Eylül 1973

 

VİCTOR JARA

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Okurmusun acaba ? :)

 

 

....................

.......................

.....................

....................

.....................

 

 

 

 

"Seni seviyorum" demeli insan aşık olunca.

Çok acı oluyor sonra aynı ağızdan duymak yıkılışını

Yalanlarla, küçümsemelerle ve alaylarla

Ve bunlardır aldatmacaya döndüren kusursuz sandığımız dünyayı.

 

 

Farkına varmaz aşkın insan.

Söz vermemeli ve en iyisi

Öyleyse neden çekeriz insanı, atlarmış gibi yalan seline

Uçup gidene kadar elbette güzeldir imgesi.

 

 

Aşık olmamak en iyisi, bilmeliyiz, aşk varmaz bir geleceğe .

Uyuyup duruyor zavallı köpeğimiz, yeter bizi delirtmeye,

Bir senin kapını tırmalıyor patileriyle bir benimkini

Artık sevmiyorum seni; ama niyetim yok senden af dilemeye

 

 

Sevmiştim bir zamanlar; bunun için işte, bağışla beni.

 

 

 

YEVGENİ YEVTUŞENKO

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Okurmusun acaba ? :)

 

 

....................

.......................

.....................

....................

.....................

 

 

 

 

"Seni seviyorum" demeli insan aşık olunca.

Çok acı oluyor sonra aynı ağızdan duymak yıkılışını

Yalanlarla, küçümsemelerle ve alaylarla

Ve bunlardır aldatmacaya döndüren kusursuz sandığımız dünyayı.

 

 

Farkına varmaz aşkın insan.

Söz vermemeli ve en iyisi

Öyleyse neden çekeriz insanı, atlarmış gibi yalan seline

Uçup gidene kadar elbette güzeldir imgesi.

 

 

Aşık olmamak en iyisi, bilmeliyiz, aşk varmaz bir geleceğe .

Uyuyup duruyor zavallı köpeğimiz, yeter bizi delirtmeye,

Bir senin kapını tırmalıyor patileriyle bir benimkini

Artık sevmiyorum seni; ama niyetim yok senden af dilemeye

 

 

Sevmiştim bir zamanlar; bunun için işte, bağışla beni.

 

 

 

YEVGENİ YEVTUŞENKO

 

Ben okudum :) Yani bana soruyorsan :D

 

Sana dediğim gibi,bence bu ilk dizede bir yazım hatası var.

 

Birkaç yere baktım benim dediğim gibi yazılmış.Zaten bence de öle;

 

 

"Seni seviyorum" dememeli insan aşık olunca.

Çok acı oluyor sonra aynı ağızdan duymak yıkılışını

Yalanlarla, küçümsemelerle ve alaylarla

Ve bunlardır aldatmacaya döndüren kusursuz sandığımız dünyayı.

 

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben okudum :) Yani bana soruyorsan :D

 

Sana dediğim gibi,bence bu ilk dizede bir yazım hatası var.

 

Birkaç yere baktım benim dediğim gibi yazılmış.Zaten bence de öle;

 

 

"Seni seviyorum" dememeli insan aşık olunca.

Çok acı oluyor sonra aynı ağızdan duymak yıkılışını

Yalanlarla, küçümsemelerle ve alaylarla

Ve bunlardır aldatmacaya döndüren kusursuz sandığımız dünyayı.

 

:clover:

evet bir "me" eksik olmuş ama mantık a göre. yalnız bende baktım her yerde böyle yazıyor.Aslında tamamını yazmamakla hata yaptım anlamını mı kaybettirdim acep.Neyse yine de bana göre günün anlam ve önemine yakışır bir şiir di işte... :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ATATÜRK'TEN SON MEKTUP

 

 

Siz beni halâ anlayamadınız .

Ve anlamayacaksınız çağlarca da...

Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz.

Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz .

Mustafa Kemâl'i anlamak bu değil,

Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

 

Bırakın o altın yaprağı artık,

bırakın rahat etsin anılarda şehitler.

Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.

Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin ?

Mustafa Kemâl'i anlamak yerinde saymak değil.

Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil.

 

Bana, muştular getirin bir daha,

uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..

Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı ?

Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı ?

Mustafa Kemâl'i anlamak avunmak değil,

Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

 

Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,

halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz .

Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın !

Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların..

Mustafa Kemâl'i anlamak gözboyamak değil,

Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil..

 

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız ;

laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.

Bilim ağartsın saçlarınızı.. Kitaplar..

Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar...

Mustafa Kemâl'i anlamak ağlamak değil,

Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

 

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü..

Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,

birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.

Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen ?

Mustafa Kemâl'i anlamak itişmek değil,

Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

 

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.

Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.

Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,

paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter !

Mustafa Kemâl'i anlamak aldatmak değil,

Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil...

 

 

Halim Yağcıoğlu :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ey bedenime sürtünen soğuk, beni buğula

 

tenimdeki hayvanı boğ, aklımı öv ve kutsa

 

ruhumu biç, biçim ver ona

 

hatalarımı arkala, bana arsızlık bağışla

 

durgunluğumu boz, gövdemi döv ve sula

 

durmazsan kalbim patlayacak, durma

 

gökyüzümün gürültüsü artıyor, sus de bana

 

önle beni ve parçala, ama bırak patlasın

 

yürüt beni ve durdur ve bırak patlasın

 

patlasın gövdemdeki platin patlayacaksa

 

 

 

ah bu özenli buğu, beni sakla

 

görülmenin vahşetinden kurtar beni

 

azalayım biraz ve sahileyim, beni buda

 

bu kollar fazla bana, bu bacaklar çok

 

tenimi soy, kaburgalarımı say, beni bağışla

 

hayvanları, onları anlamamı bağışla

 

korkuları koktuğum, sesleri duyduğum

 

ısırdığım, yuttuğum her şey için

 

durduramadığım kendim için bağışla

 

kopar kaşlarımı, dirimi dışıma sür

 

köşelerim azaltılmalı bir bir

 

 

 

içimi ölç ve bil, ben bir başkayım

 

kuşlarla uçuyorum, insanlarla ayaktayım

 

kan götürür gövdemi ben bir başkayım

 

aklım akışkan, bölgelerim bellidir

 

kendimden al beni, ben bir vahşiyim

 

çürütücü çünkü bir şeyler besliyorum içimde

 

bu kabuk ve kabuğun altındaki çığlık

 

söylenmemiş bir şeyi söylemenin peşinde

 

 

 

Hüseyin Kıran

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

valla çok değişik bir şiir çok hoşuma gitii nereden buldun kine :flowers:

 

Dişlerim uzamak istiyor ben bastırıyorum,tırnaklarım gittikçe sivriliyo engel olamıyorum :unsure:

 

Vaşak dışarı çıkmak için çırpınıyor,onunla boğuşurken buldum -_-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dişlerim uzamak istiyor ben bastırıyorum,tırnaklarım gittikçe sivriliyo engel olamıyorum :unsure:

 

Vaşak dışarı çıkmak için çırpınıyor,onunla boğuşurken buldum -_-

İlk önce yazım hatası var dediğin şiir için seni destekleyen bir yazı (şiirle ilgili değil senin düşündüğünle ilgili)

 

"Erkekler sevdiklerini söylememelidirler ve söyleyemezler de.Çünkü bu, yalandan başka bir şey değildir.Ne bu? Bir keşif mi?Seviyormuş.Sanki bu sözü söyler söylemez herşey bitecek, fevkalede şeyler olacak, bütün toplar ateş açarak bunu kutlayacak...Bana öyle geliyor ki "Seni seviyorum" sözlerinin tantanalı bir şekilde söyleyen insanlar ya kendilerini kandırıyorlar ya da daha da kötüsü başkalarını kandırıyorlar."

 

TOLSTOY

 

Ve seni Vaşak yapan şeyi anlatan harika bir söz:

 

"DOĞRU SÖZ YOL GÖSTERİR.

DOĞRU OLMAYANI İSE İNSANI YOLDAN ÇIKARIR."

KAFKA

 

Ama sen sakin ol boşver.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İlk önce yazım hatası var dediğin şiir için seni destekleyen bir yazı (şiirle ilgili değil senin düşündüğünle ilgili)

 

"Erkekler sevdiklerini söylememelidirler ve söyleyemezler de.Çünkü bu, yalandan başka bir şey değildir.Ne bu? Bir keşif mi?Seviyormuş.Sanki bu sözü söyler söylemez herşey bitecek, fevkalede şeyler olacak, bütün toplar ateş açarak bunu kutlayacak...Bana öyle geliyor ki "Seni seviyorum" sözlerinin tantanalı bir şekilde söyleyen insanlar ya kendilerini kandırıyorlar ya da daha da kötüsü başkalarını kandırıyorlar."

 

TOLSTOY

 

Ve seni Vaşak yapan şeyi anlatan harika bir söz:

 

"DOĞRU SÖZ YOL GÖSTERİR.

DOĞRU OLMAYANI İSE İNSANI YOLDAN ÇIKARIR."

KAFKA

 

Ama sen sakin ol boşver.

 

:flowers::hug:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

/

damarlarımdan

çalımlı ırmakların gökyüzüne değdiği yerde

vaz geçtim.

bi’bahar sabahıydı (anımsıyorum)

kumruların sustuğu bi’sabahtı.

çalımlı ırmaklar gökyüzüne boşalıyordu. gördüm. utandım.

damarlarıma baktım

aynı tonda akıştılar. gökyüzü gibiydi içim.

aynı ıslaklıktılar aynı genişlik

biri birine karışıyorlardı

da ben kaçırıyordum aklımı.

kuşların kanatları vardı. herkes bilir bunu. ama ben içimdekileri diyorum:

kanatsızdılar. gördüm. kıskandım.

 

geriye doğruydu her şey.

 

suyu tekmeleyen bir çocuktum da sanki bi’kadının rahminini oyuyordum.

mezar kazıcılar

günahlarımın affı için dua ezberliyorlardı: yüzüme bakarak.

tef sesi gerginliğinde

kanun sesi katılığındaki yüzüme.

 

geriye doğru bi’akışta bütün ırmakları kanımdan geçirdim

neye baksam iğdiş edilmiş masal kokuyordu her şey:

çizmeli kedi kırmızı başlıklı kızın ırzına geçiyordu.

altı cüce kurtla dansa başlıyordu.

yedincisi rapunzelin peşinde.

ben vaz geçiyordum damarlarımdan

her şey kör kütük karışıyordu diğerine.

 

balonu üf’leyen çocuktum da sanki bi’kadının nefesi ile uzuyordum göğe.

 

vaz geçtiğimi sanıyordum damarlarımdan.

“hiç olmadılar ki vaz geçesin” diyene dek onlar.

onlar ki yüzümde buhurdan ve efsunla türlü çengideydiler.

dert ehliydiler sonra: “armudi kemençe sesi kadar yoksun” dediler.

“ben yok olansam siz kimsiziniz” dedim.

sustular. kanatları vardı.

 

çocuktum sanki. bi’kadının yüksek topukları ile kanatıyordum masalları.

uzayan saçlarının kurtarıcılığını

eril bi’güce bağışlıyordu rapunzel.

kendisini kurtaranın kendisi olduğunu bilmeden!

çocuktum. kadınlığa özenen bir ruj rengiydim her yere bulaşan.

kendimi yok sayıyordum da böylece kendim oluyordum!

“hiç olmadın ki yok sayasın” diyene dek onlar.

rapunzel kesiyordu saçlarını.

 

durdum.

gece oluyordu.

her şey olmaması gerektiği zamanlardaydı.

yağ döken bi’çocuktu kumru: sesindeki yakarıştan anlıyordum.

yüzümde kıptî: “geceler dişidir” diyordu. ben gündüz oyunuydum.

udi

tanburi

kanuni

çekip gittiler yüzümden

flüt sesi kararsızlığında kanatları vardı.

gece oluyordu:

bi’ırmaklara baktım. bi’göğe

damarlarım mı?

onu boş verin:

kendimi ayak parmaklarımdan astım!

 

hiç (bu kadar dişi) olmamıştım/

 

Şiir: Ela Dincer

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.