Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK


DİPNOT

Önerilen İletiler

Hala görmemekte anlamamakta direniyor ve demokrasiye egitim hakkina takilmis gidiyorlar,Olmaz denilen seyler olmamis gibi davranip kaosa gitmeyi haklastiran demokratlastiranlari anlamak gercekten kolay degil.Günlük yasamin her sahnesinde haremlik selamlik sergileniyor belediye kuruluslarinda hergün bunlar yasaniyor,yobaz zihniyetin okuma hakki diye üniversitelere dolusacaginada kimseler ihtimal vermiyordu ne oldu,bir Erbakan müridi geldi ve olmazi olur yapmadimi?olmazi olur yapan ve yaptiranlar yarin kiz erkek diye ayirim yaparsalar o zaman ne diyeceksiniz,inanc özgürlügümü,oturma hakkimi,ögrenim hakkimi,ne diyecekseniz simdiden diyinde bizde ona göre argüman bulalim kendimize.Sanki bu ülkede üniversitelerde kiz erkek ayirimi yapilmamis gibi düsünén ve yazanlar aslinda türban icin savas verenlerden bence daha tehlikelidir cünkü atesi ancak rüzgar alevlendirir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O halde sana söylenecek tek şey kalıyor TARAFSIZ... Sen bekle, tüm dayatmaları kabullene kabullene otur, sonucun ne olup ne olmayacağını oturup bekle.

 

sizi teorilerinizle başbaşa bırakıyorum, kimsenin bir şey dayatttığı yok sizden başka, insanlara başınızı açın diye anlamsız bir dayatmada bulunuyorsunuz, onlar size herhangi bir dayatmada bulunuyor mu ? Türkiye'de ne zaman insanlar diniyle yasal olarak bir dayatmada bununmuşlar ? bir örnek verebilir misiniz ? sizin hayali senaryolarınız yüzünden ülke kaosa sürükleniyor farkında değilsiniz, iyiki iktidarda değilsiniz yoksa halkı iyice birbirine küstürürdünüz !

 

Biraz gündemi takip etmenizi tavsiye edeceğim ama, takip edeceğiniz yerler de gerçeği görmenizi engelliyor.

Nasıl yapsak bilmiyorum ki!

 

Gündemi sizden daha çok takip ediyorum, siz halktan kopuk yaşarsanız böyle anlamsız yasakları desteklersiniz işte, taraflı medyanın göstermediği mağdurları görmezsiniz !

 

Takrar söyleyeyim o zaman. O oyları verenlerin çoğu neye oy verdiğini bilmiyor. Ne kaybettiğini bilmiyor! Cumhuriyetin değerini bilmiyor! Çaresizlik ve alternatifsizlik yüzünden verdiği oyların neye yol açacağından habersiz! Tıpkı senin gibi, bu tartışmaları özgürlük/demokrasi falan zannediyor!

 

O insanlar oylarıyla ne çok hükümetler devirdiler, o zaman akıllılardı da şimdi mi akılsızlar ? siz onları küçümsemeye devam edin, benim halkım beni herzaman verdiği oylarla memnun etmiştir, ne yapması gerektiğini bilir, onlarla gurur duyuyorum. Sizin bu felaket tellallığınıza asla müsade etmeyeceklerinide çok iyi biliyorum

 

Ayrıca bu türbanın üniversiteye girmesi tek başına çözüm değil, yarım yamalak çözüm sorunu halletmez. Çünkü halkın büyük çoğunluğu türbanı desteklerken, ve siz onu yasaklarken sorunlar hiçbir zaman düzelmeyecektir, zaten tarihe baktığımızda düzeldiğide görülmemiştir.

 

Yıllardır bıktık bu anlamsız tartışmalardan, artık çözüm zamanı

 

 

bir Erbakan müridi geldi ve olmazi olur yapmadimi?olmazi olur yapan ve yaptiranlar yarin kiz erkek diye ayirim yaparsalar o zaman ne diyeceksiniz

 

etseler, gitseler, gelseler, yapsalar seler seler salar salar başka bir şey yok !

 

sınırsız özgürlük sağlıklı demokrasilerde bile yoktur ! bunu anlamanız dileğiyle

 

* * *

 

(dipnot, o verdiğin gazete küpüründeki haber, cumhuriyet mitinglerindede vardı, ne oldu ? azınlıkta kaldınız ? kışkırtılmış yüzbinlerce insanı anıtkabire toplamak kolay ! cevap milyonlar tarafından gelecek her zamanki gibi, halka bir şeyleri dayatmaya çalışırsanız zorla, onlar size gerekli cevabı verir her zamanki gibi)

 

saygılar, sevgiler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sizi teorilerinizle başbaşa bırakıyorum, kimsenin bir şey dayatttığı yok sizden başka, insanlara başınızı açın diye anlamsız bir dayatmada bulunuyorsunuz, onlar size herhangi bir dayatmada bulunuyor mu ? Türkiye'de ne zaman insanlar diniyle yasal olarak bir dayatmada bununmuşlar ? bir örnek verebilir misiniz ? sizin hayali senaryolarınız yüzünden ülke kaosa sürükleniyor farkında değilsiniz, iyiki iktidarda değilsiniz yoksa halkı iyice birbirine küstürürdünüz !

.

.

.

(dipnot, o verdiğin gazete küpüründeki haber, cumhuriyet mitinglerindede vardı, ne oldu ? azınlıkta kaldınız ? kışkırtılmış yüzbinlerce insanı anıtkabire toplamak kolay ! cevap milyonlar tarafından gelecek her zamanki gibi, halka bir şeyleri dayatmaya çalışırsanız zorla, onlar size gerekli cevabı verir her zamanki gibi)

 

saygılar, sevgiler

Kendi kendinizle celiskiye düstügünüzün bile farkinda degilsiniz,sizin argümnalriniz ancak kacma yolunu secmektir.Ben size somut bir soru sordum,siz bana ne cevap verdiniz.*etseler,gitseler,yapsalar vs vs:*bunlarmi sizin argümanlariniz.Hangi sinirli özgürlükten bahsediyorsunuz,türbani meclise sokan zihniyet yarin kiz erkek ayiriminida yapar.Bunun etsesi gitsesi yok, biraz ciddi olalim.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Tarafsız;

 

Bazı şeyleri o kadar iyi görmüşsünüz ki bu konuda sizi ayakta alkışlıyorum efendim...

 

Bu dert tamamen jakoben zihniyetin ürünüdür; peki nedir jakoben???

 

Jakoben tepeden inmeci yönetim anlayışıdır, pozitivizmle de bağlantılı olduğuna dair bazı bağlantılar sunulabilir; bunlar tepeden indirdiklerini halka dayatmaktan ve onlar yerine düşünmekten çok iyi anlarlar, daha da ayrıntıları vardır tabi...

 

İşte bugünkü durum: Halk türban olayını aşmak bir yana genel anlamda başörtüsünü kendi parçası olarak görüyor ama boğaza karşı "aydın aydın" oturup onların yerine düşünme hakkını kendilerinde bulanlar bunu kaos sebebi sayıyor; evet kaos olur ama yukarki iletide yazdığım gibi ancak elit tabakada olur, toplum sizin de belirttiğiniz gibi on yıllardır bu adamları sandıkta tokatlıyor adeta... :D

 

En somut örnek 22 Temmuz: yahu o ne havadır, o ne gerilimdir; gelin görün ki bugün türban konusunda karşı olan birileri kendileri ne yaparsa yapsın faha fazla oy potansiyeli olamayacağını anlayıp halka daha yakın başka partilere umut bağlasalar da yine istenmeyen ilan ettikleri daha çok istenen olarak geldi yönetime, ben daha ne diyeyim; halk konuştu zaten yeterince... :D

 

Bir vatandaşımız demiş ki namaz beş vakit kılınamayabiliyor:

 

Efendim bilmediğiniz konuysa konuşmamak daha iyi; namazların zorunluluğa göre birleştirilmesi, kaza edilmesi vb. pek çok durum varken ve ben de çevremde namaz kılan onca insanı gayet namazına düşkün görürken rica ederim önce konu üzerinde araştırın ondan sonra bağlantı kurmaya çalışın ayrıca giyim olayının temeli daha başka noktadadır; elma ile armutu ayırabilmek lazım hatta sebze ile meyva ayrımını da iyi yapmakta fayda var... :D

 

Ve eminlermiş ki anayasa mahkemesinden dönermiş:

 

Bu ülkede yargı bağımsızlığına 367 sürecinde yeterince gölge düştü; bırakınız da o ayakta kalsın bari, laiklik savaşçısı gibi görünüp hukuk devleti ilkesini çiğnemeyelim; insanları ayırıp kayırıp halkçılığı çiğnemeyelim, milletin değer yargılarını ayaklar altına alıp devletin üç temel unsurundan birini devletle karşıtlaştırmayalım...

 

Bu insanlar modern yaşama adapte olmak istedikçe onları dışlayarak esas yasakçılar modernleşmenin önüne geçmektedir ve özellikle alt tabakada "kızım okuyacak da .... mı-mi-mu olacak" görüşünü besleyen hareketlerle daha uzunca yıllar insanları ***** bırakmaya hiç lüzum yok; bıktırmayın korkutmayın okumaktan okutmaktan, sevdirin...

 

Saygılar...

 

Saygılar...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sizi teorilerinizle başbaşa bırakıyorum, kimsenin bir şey dayatttığı yok sizden başka, insanlara başınızı açın diye anlamsız bir dayatmada bulunuyorsunuz, onlar size herhangi bir dayatmada bulunuyor mu ? Türkiye'de ne zaman insanlar diniyle yasal olarak bir dayatmada bununmuşlar ? bir örnek verebilir misiniz ? sizin hayali senaryolarınız yüzünden ülke kaosa sürükleniyor farkında değilsiniz, iyiki iktidarda değilsiniz yoksa halkı iyice birbirine küstürürdünüz !

...

 

1 - İçki yasağı:

 

Değiştiler, ülkeye çağ atlatıyorlar, reformistler, Müslüman demokratlar derken; sık sık beslendiği köklerine dönen ve partiye yakın akademisyenlerin, akıl hocalarının Osmanlıcılık soslu referanslarıyla, ayakları yerden kesilen siyasi anlayış, tıkandığı yerde hırçınlaşarak ülkeyi gerilimin eşiğine getiren gündem kazalarına yol açıyor. Başbakan televizyonlarda içki yasağını dile getiren sorulara muhatap olunca “Biz Anayasayı uyguluyoruz. Bir tane mağdur olan yok” diyor. Anlaşılan halkın gözü önünde konuştuklarıyla, partililerine kapalı kapılar ardında söyledikleri farklı şeyler. İşgüzar belediye başkanları, meclis üyeleri sırnaşık açıklamalarla hiçbir şey olmamış havasında konuşurlarken, başbakan “yok öyle şey!” diye kestirip atıyor. (alıntıdır)

 

2 - Yapılması dayatılan cami ve mescitler:

 

Rumeli hisarı içine mescit

Taksim'e cami

Göztepe parkına cami

(bunlar benim hatırladıklarım)

 

AKP bunu hep yapıyor. Bir adım ileri, iki adım geri. Sizler bekleyin daha! Bu beklemenin sonunda sizin dediğiniz bu hayali senaryolar şu, saçı tahrik konusu olan kadınların alet olduğu türban meselesi hallolsun, bu yukarıda saydıklarımız ve daha nice dini sembollere ve kurallarına dayalı bir toplum dayatma isteği AKP ve şakşakçıları tarafından hayat bulacak.

 

Ülkeyi kaosa sürükleyenler -yukarıdaki alıntı yazıda belirtilen Osmanlıcılık soslu referanslarıyla- sizin gibi aydın ve aydın geçinenler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi bazı konulara daha değinmekte fayda var...

 

Deniyor ki: "Bu kızlarımız üzerinde aile ve çevre baskısı var, serbest bırakılırsa bunu hiç engelleyemeyiz"...

 

Efendim eğer siz insalara böyle bir yasak uygularsanız, sözünü ettiğiniz baskı da ciddi anlamda varsa zaten okuması engellenir bu baskıyla; peki şimdi okuması engellenen insan hayatını nasıl kendi eline alabilir!!! Halbuki bu kızlar okusalar ve kendi bağımsızlıklarını kazanabilecek duruma gelseler o zaman kendi istekleriyle hareket edip koca için ya da aile için kapanmanın ötesinde "kendi" inançları için kapanmış olmazlar mı; OLURLAR...

 

Deniyor ki: "Örtülüler çoğunlukta olacak azınlığı baskı altına alacak"...

 

Senin yasaların var, yaptırımların var; kendine güvenemiyorsan baştan biter işin zaten...

 

Zaten örtülünün baskısını düşünüp örtülüye baskı yapmak nasıl kendini çelişkiden kurtarabilir ki; KURTARAMAZ...

 

Yani iki noktaya özellikle dikkat:

 

1) "Yasaklarım kardeşim, istemediğimi yasaklarım; her türlü korkumu ancak yasaklayarak kendimce gideririm beni kimse bağlamaz, halk da benim devlette benim, ortalama insan da benim" diyen ne sorun olarak gördüğünü çözebilir ve ne de(bence) doğru bir düşünceye sahiptir...

 

2) Eğitimsiz ve yeteneksiz kadınlarımızın kendi özgür düşünceleriyle ve kendi inançları doğrultusunda hereket etmesini bekliyorsak eğer önce onların eğitimlerine önem vermeliyiz, "açsın gelsin" diyen zihniyetle hem bu şahısların kültürü yok sayılarak hem de eğitim hayatlarının söz edilen baskı nedeniyle zarar göreceğini bilerek kimse "bu insanlar baskı altında, özgürlükle alakasız bir durum" diyemez; hele hele bir de bu insanların hangisinin samimi hangisinin siyasi amaçla bu giyim kültürünü yaşadığı bilinemeyecek durumda olduğu için zaten başta böyle bir ayrıma tabi tutulamazlar, kimse düşünce polisliği yapmasın yaptığı zaman da otomatikman "baskıcı" dedikleriyle aynı duruma geleceğinden bu bahaneleri sıralamasın...

 

Saygılar...

 

:zorro:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1 - İçki yasağı:

 

içki yasağı her zaman var, yeni bir şey değil, içki içilen yerler ruhsatlıdır, hiç kimseye içki içmeyin denmiyor, yani bir dayatma yok, her şeyin yeri belli

 

2 - Yapılması dayatılan cami ve mescitler:

 

bende karşıyım ama bunlar dayatmayla olmuyor, cami ve mescitler cumhuriyet tarihi hatta osmanlı tarihi boyunca yapılıyordu ve yapılmayada devam edecek

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

içki yasağı her zaman var, yeni bir şey değil, içki içilen yerler ruhsatlıdır, hiç kimseye içki içmeyin denmiyor, yani bir dayatma yok, her şeyin yeri belli

 

 

 

bende karşıyım ama bunlar dayatmayla olmuyor, cami ve mescitler cumhuriyet tarihi hatta osmanlı tarihi boyunca yapılıyordu ve yapılmayada devam edecek

 

saygılar

 

Arkadasım hic bosuna enerjini harcama burda..senin dogru bildigin bile yanlıs olmak zorundaa oluyo ve dogruda olsa

 

arkadaslar nasıl anlamak istiyolarsa oyle anlıyorlar..işte millet işte meydan..saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türbanlansak da mı Saklansak, Türbanlanmasak da mı Saklansak?

 

 

 

Örtünme, özünde giyim kuşamla çözülemeyecek bir sorunu barındırıyor. Çözümde inanç özgürlüğünün sağlanabilmesi için birlikte olabilmeyi savunabilecek yüreklilikte erkeklere ihtiyaç var.

 

 

 

Kelimelerin geldiler bana,

 

yüreğinden, kafandan, etindendiler.

 

Kelimelerin getirdiler seni,

 

onlar : ana,

 

onlar : kadın

 

ve yoldaş olan...

 

Mahzundular, acıydılar, sevinçli, umutlu, kahramandılar,

 

kelimelerin insandılar...

 

Nazım Hikmet

 

 

Türban tartışmaları son günlerde Başbakan, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının açıklamaları ile yeni bir yola girdi. Bu açıklamalar, sorunun çözümü için yeni bir açılım yapmaya olanak tanıyacak niteliktedir. Bu fırsatı değerlendirmek gerekir.

 

“Kadının örtünmesi İslam dinin gereğidir, örtünme kadının dini inancını gösteren bir simgedir ama aynı zamanda bir siyasal simgedir de yani dini inancın gereklerine uygun yaşama siyasetini benimsemenin göstergesidir. İslam dini esaslarına uygun yaşama biçiminin savunulması, gündelik yaşam alanından çıkıp devlet işlerinin dini esaslara göre yürütülmesini içerecek bir talebin ifadesi biçimine geldiğinde, bu anayasanın laiklik ilkesine aykırılık oluşturur ve bu biçimde siyaset yapmaya yasak getirilmiş bulunulmaktadır.”

 

Üç yanlış, sıfır doğru

Benim bu üçlünün söylediklerinden anladığım bu. Türbanla ilgili tartışmalarda gerilimin kaynağı bu üçlünün söylediklerinin toplamında görülmektedir. Ancak söyleyenlerin kimliklerinin de ayrıca gerilimin kaynağı ve göstergesi olarak ele alınması gerekir. Söyleyen ve söylenen bağlantısı açısından bakıldığında “3” yanlış “0” doğru var, yani orada tutulacak yer yok, sadece hepsinin yanlışlığının kendi içinde bir denge oluşturduğunu söyleyebiliriz. Ama eğer sorun çözülmek isteniyorsa söyleyenlerin kimliklerinden bağımsız, bu gerilim noktası üzerinden konuşmak işe yarayabilir.

 

Laik devletten beklenen

Bu gerilim alanında, din ve vicdan özgürlüğü konusunda tek bir talep bulunmamaktadır. “Ben dini inancıma uygun giyinerek her tür kamu hizmetinden yararlanmalı ve her tür kamu hizmetini sunan olarak çalışabilmeliyim” ile başlayıp, “mümkünse örtülü olan kalmayacak şekilde bir yasaklama getirilsin” diyenlere kadar farklı talepler bulunmaktadır. Laik devletten beklenen – en azından bir kısım insanın beklediği ve bu işin teorisi gereği beklenen - bütün bu talepler manzumesinden, herkesin hak ve özgürlüklerini koruyacak bir sonuç çıkarabilmesidir. Gerilim de, bu sonuca ulaşılamayacak olması kaygısından kaynaklanmaktadır.

 

"Bu çark benim lehime dönsün"

Yeni Şafak yazarı Yasin Doğan’ın 18Ocak'ta yazdığı “Laik devletin görevi bu hakkı güvence altına almaktır” cümlesi, bu konuda demek istediğimi anlatmaya yardımcı olacaktır. Laik devletin görevi, bu hakkı güvence altına almaktır, dediğinizde “bu çark benim lehime dönsün” demiş oluyorsunuz. Şu anda yöneticiler de bu izlenimi vermektedir.

 

Laik devletin görevi din ve vicdan özgürlüğünü güvence altına almaktır. Bunun içinde inanların inançlarına uygun giyinmeleri ve bu sebeple kamu hizmetlerinden yararlanma konusunda herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmamalarını güvence altına almak da bulunmaktadır. Ama aynı oranda inanmayanların ya da inanan ama bu inancın gereklilikleri konusunda farklı düşünceleri olan ya da o inancın gereklerine uygun hareket etmeyi reddedenlerin kendilerini ifade etme biçimlerini de güvence altına alması gerekir. Farklı inançlardan kişilerin, aynı inancı farklı biçimde yorumlayan kişilerin ve de inançsızların bulunduğu bir ülkede barış içinde yaşamanın koşulu da budur ve laiklik de bunun aracıdır.

 

Bir hak arayışını, "Bunu istismar edenler var" diyerek yok saymamak için kadınların örtünme ve buna bağlı taleplerinin arkasındaki siyasi çıkarı bir yana bırakacak olursak, şunu görmemiz gerekiyor: İnançları gereği örtünmek isteyen ama aynı zamanda da eğitim haklarını kullanmak ve kamu hizmetlerinde çalışmak isteyen kadınlar var. Diğer yanda ise örtünmek istemeyen ve “kadın oldukları için” ayrımcı muamele veya tacize maruz kalmak istemeyen kadınlar var. İşte dikkat edilmesi gereken şeylerden biri bu: örtünme talebinin karşısında olan şey örtünmeme talebi değildir.

 

Örtü herhangi bir kılık kıyafet seçimi konusu değil

Çünkü örtü herhangi bir kılık kıyafet seçimi konusu değildir. Bir dini inancın ve buna dayalı bir siyasetin simgesidir. Bu inanç, kadınların vücut hatlarının görünmesinden erkeklerin tahrik olabileceklerini kabul etmekte ve erkeği tahrik etmeme görevini kadına vermektedir, bu sorumluluk kimi zaman sadece saçını değil, vücudunun tamamını ve sesini örtmeyi de içermektedir. Bu durumda, bu toplumda kadının giyiminden, yüksek sesle gülmesine kadar her şey önce ailesinden hatta yaşça küçük kardeşinden başlayıp, mahalleliye, okuldaki arkadaşlara ve hatta sokaktaki hiç tanımadığı kişilere kadar herkesin denetim alanına girer.

 

Talebin devletin temsilcileri tarafından bir kutsal inanca dayandırılıp, çözümün kadınların kılık kıyafet özgürlüklerinde aranması haklı olarak bir kaygı yaratıyor. Tabii bu kaygıyı besleyecek pek çok destekleyici unsur da bulmak hiç zor olmuyor.

 

Kadınlar evlerine kapatılıp, erkeklerin önyargıları yüzünden sokak ortasında katledilirken yöneticiler, çerçevesi belirlenmemiş bir örtünme özgürlüğünün yaratacağı baskı ortamını varsayımsal görüp, üzerinde şimdi konuşmayı reddederse, korkulur.

 

Korkulur...

Prof. Dr. Nermin Toygar’ın araştırmasına göre kadınların %50,8’i zorla evlendirilmiş, 12 yaşında çocukların yetişkinlerle evlenebileceği din adamları tarafından söylenmekte. Böyle bir ortamda bir başbakan kadınların örtünme sorunlarını çözmeyi şiar edinirken, kılık kıyafeti veya yaşam tercihi nedeniyle ayrımcılığa maruz kalan diğer kadınların durumlarını görmezden gelirse, eşi “ağabeyim benim zorla örttü” (21 Aralık 2006, www.habervitrini.com) derken, kendisi “zorla örtünen kadın yoktur, kadınlar inandıkları için örtünüyorlar” derse, korkulur.

 

Siyasetçiler, örtünme hakkını güvence altına almak için temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına ilişkin yargı denetimi güvencesini ortadan kaldıracak anayasal değişikliklere girişiyorlarsa, korkulur.

 

Devletin bir Diyanet İşleri Başkanlığı bulunur ise ve bu başkanlık çıkıp da “örtünmek dinin gereğidir” der ise, din dersi bir anayasal zorunluluk olmayı sürdürür ise, dinin gereklerini yerine getirmeyenleri yola sokmak konusunda şiddeti tercih eden gruplara yönelik ciddi bir devlet politikası bulunmaz ise, kadınların örtülerinin rejimin örtüsü haline gelmesinden korkulur. Bu korkuyu da en çok kadınlar hisseder.

 

Namusumuzun bekçileri

Çünkü bu ülkede biz kadınlar, örtünme zorunluluğu altında yaşadık ve örtünmeme hakkını elde edebilmek için mücadele verdik ve şimdilerde bu görmezden geliniyor, kimi zaman kılık kıyafetlerimiz veya yaşam tercihlerimiz yüzünden üniversiteye gidemedik, kimi zaman daha 5 yaşındayken örtüye sokulduk, yol ortasında öldürüldük, yüksek sesle gülmemizin ayıp olduğu inancı ile büyüdük. Ağabeyimiz, babamız, amcamız, aslında herkes bizim namusumuzun bekçisi kesilerek dünyayı zindana çevirdi.

 

Çünkü bu ülkede yaşayan kadınlar, -çok küçük bir azınlık dışında- yaşamlarının her noktasında her gün kadın oldukları için ve kadın olmayı kendi bildikleri ya da inandıkları biçimde sürdürmek istedikleri için baskı, ayrımcılık ve kötü muameleye ya da tacize maruz kalıyorlar.

 

Sorun kadın haklarının ötesinde

Öte yandan örtünmenin altında yatan cinsel kimliklere ilişkin algı, çarpıtılmış bir algı olduğu için, özünde giyim kuşamla çözülemeyecek bir sorunu barındırıyor. Ama aynı zamanda bu sorunu sadece bir kadın hakları sorunu olmanın da ötesine taşıyor.

 

Bence, örtünmeyi gerektirecek tahrik olma ve tahrik etme potansiyeli sadece kadına değil erkeğe dair de bir alçaltıcı yaklaşımı içermektedir. Bir insanın bir diğerine “ben senin dürtülerini kontrol yeteneğini ortadan kaldıracak vasıflara sahibim ve sen benim için tehlikelisin” mesajı içeren bir sembol taşıması veya bu mesajı içerecek imalarda bulunması, her halde bu örnek dışında hiç bir halde bu mesaja maruz kalan için iyi bir duygu durumu olarak tanımlanamaz.

 

Dolayısıyla cinsel kimliklere ilişkin algının bu kadar çarpıtıldığı bir toplumda, diğer kimlikler ve düzen konusunda sıkıntı yaşanması da kaçınılmazdır.

 

Yürekli erkeklere ihtiyaç var

Bu noktadan sonra sorunun çözülmesi için kadınlara olduğu kadar erkeklere de ihtiyaç var. Din ve vicdan özgürlüğüne inanan erkeklere, inançlarının başkalarının özgürlüklerini kısıtlama potansiyelini fark eden, ama davaya zarar vermemek için susmayı tercih eden değil, inanç özgürlüğünün sağlanabilmesi için birlikte olabilmeyi savunabilecek yüreklilikte erkeklere ihtiyaç var.

 

Abdurrahman Dilipak’ın Birgün'de 20 Ocak'ta yayınlanan şu sözlerini paylaşan ve çoğaltan erkeklere: “Başkalarının hak ve özgürlüklerine hizmet etmeyen bir çözüm önerisi bizim çözüm önerimiz olmamalıdır. Onun için herkes için özgürlük ve herkes için adalet istemeliyiz.”

 

Çünkü eğer herkes kılık kıyafetinde özgür olacaksa ve bir kısmımız örtünürken diğerleri örtünmeyecek ise, “ben kadınların özgürlükleri üzerinde tehdit olarak algılanan bir kimlik olmayı reddediyorum” diyen erkeklerin olması gerekir. “İnancım kadınların örtünmesi gerektiğini söylüyor ama örtünmeyen kadınları cariye gibi görmüyorum, onlar da benim için bedenini örten kadar örtülüdür, ben kendimden sorumluyum” diyen erkeklere. Şu duruma bir bakın; sizinle ve sizden korkutuluyoruz. Bunu içinize sindirebiliyor musunuz? Sizin üstlenmediğiniz sorumluluklar nedeniyle biz sadece üniversite kapısından dönmüyoruz, sokak ortasında infaz ediliyoruz, intihar ediyoruz, evlerin dört duvarı arasına kapatılıyoruz.

 

“Ne sen bu kadar acizsin, ne de ben bu kadar savunmasız” diyerek aslında erkeği de özgür bırakan, onun omzundan önemli bir yükü almaya çalışan kadınlar artık bu çağrıya bir yanıt bulabilmeliler.

 

Örtülü ve örtüsüz birlikte yaşayabilmemiz için, şimdi “kelimeleriniz getirmeli sizi bize, onlar dost, onlar erkek ve yoldaş olan; mahzun, acılı, sevinçli, umutlu, kahraman ve insan olan.” (

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türbanlansak da mı Saklansak, Türbanlanmasak da mı Saklansak?

.

.

.

?Ne sen bu kadar acizsin, ne de ben bu kadar savunmasız? diyerek aslında erkeği de özgür bırakan, onun omzundan önemli bir yükü almaya çalışan kadınlar artık bu çağrıya bir yanıt bulabilmeliler.

 

Örtülü ve örtüsüz birlikte yaşayabilmemiz için, şimdi ?kelimeleriniz getirmeli sizi bize, onlar dost, onlar erkek ve yoldaş olan; mahzun, acılı, sevinçli, umutlu, kahraman ve insan olan.? ([/size]

 

 

Yoldaştılar..beyaz gomlegın ön cebinde türk malı tekel 2000 sigara yakarlar yolda.Buyur yoldaş burdan yak..köşeyi donerler çorabın içinden cıkarırlar Malrlbro'u..nede olsa yoldastırlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kaboğlu: Başörtüsünün Götürdüğü, Getirdiğinden Fazla Olacak

 

 

 

 

Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu başörtüsü düzenlemesinin anayasada yapılmasını eleştirdi; "Nasıl bağlanacağını dayatmak, başörtüsünü yasaklamaktan daha büyük ihlal" dedi..

Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, bianet'e Adalet ve Kalkınma Partisi'yle (AKP) Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) "başörtüsü sorunu"nun çözümü için anlaştığı hukuki düzenlemenin anayasal sisteme aykırı olduğunu söyledi:

 

"Türban bir anayasa konusu değil. Eğer yine de bu yolla düzenlenecekse başörtüsünün nerede serbest olmadığının belirtilmesi lazım, örneğin kamu dairelerinde, ilkokulda ve liselerde serbest olmadığının açıkça yazılması gerekir."

 

Tasarıya göre Anayasa'nın 42. maddesinde, "Öğrenim hakkının kapsamı ve kullanılmasının sınırları, kanunla tespit edilir" deneceğini hatırlatan Kaboğlu, sınırlamanın anayasada yapılması gerektiğini vurguladı, "Başörtüsüyle okuyan bir kadın, 'hukuki güvenlik' ilkesinden yola çıkarak ileride kamu kuruluşlarında çalışmayı talep edebilir" dedi.

 

"Çene altı çözümü insan hakları ihlali"

 

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Kanunundaki "Çene altından bağlanmalı" ifadesinde sakıncalar bulunduğunu ifade eden Kaboğlu, bunları şöyle sıraladı:

 

Eğer başörtüsü dinsel bir emirse, kanundaki ifadenin gerekçesi dinsel buyruğa yani Kuran'a gönderme yaparak belirlenmeli. Bu yapılabilir mi? Laik bir rejimde yapılamaz.

Bir kaynağa gönderme yapmadıkları için "Çene altı" sınırlaması yöneticilerin kendi yaklaşımlarına göre yaptıkları bir belirleme olarak algılanır. Bunun özgürlükler açısından sakıncaları var:

 

Farklı takmak isteyenlerin bu hakkının hangi nedenle sınırlandığı makul bir gerekçeyle açıklanmalı.

Başörtüsünün nasıl bağlanacağı konusunda kural koymak ve bunu dayatmak yasaktan daha ağır bir özgürlük ihlali. Çünkü siz kadının teni üzerinde, erkek olarak belirleme yapıyorsunuz.

 

"Kadınlar üzerinde egemenlik arayışının sergisi"

 

Düzenlemenin "Kadınlar üzerindeki egemenlik arayışının sergisi" olduğunu kaydeden Kaboğlu'na göre değişikliğin özgürlükler alanında götürüsü getirisinden çok daha fazla olacak:

 

"Başörtüsünün sınırını iktidarın belirlemesi, başörtüsü kullananları rencide etmek ve reşit olmadıklarını ortaya koymak demek. Diğer yandan 'genel ahlaka aykırı olmamak kaydıyla' gibi ifadeler de düzenlemeye eklenirse, Damokles'in kılıcı başörtülü olmayanlar üzerinde sallanır. Genel ahlaka ne aykırı, buna kim karar verecek? Tehlikeli bir yaklaşım biçimi."

 

"Serbestlik talebi tabandan gelmeliydi"

 

Başörtüsü yasağının kalkmasında öncü rol üstlenen partinin AKP olmasının sıkıntı yarattığını ifade eden Kaboğlu, şöyle konuştu:

 

"Eğer düzenlemeyi yapan AKP değil de örneğin sol bir parti olsaydı, partiler bunun özgürlük sorunu olduğu yönünde anlaşsaydı 'Rejim tehlikeye mi giriyor' kuşkuları doğmazdı. Süreci sıkıntısız atlatmak için yargının tutumu da evrilmeliydi. Şimdiki koşullarda genç kızların başörtüsüne özendirildiğini düşünüyorum. Talep tabandan gelmeliydi, tersi oluyor."

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin "Yasaklayabilirsiniz", Anayasa Mahkemesinin "Yasak" dediğini vurgulayan Kaboğlu'na göre, bu kadar açık olmayan yasal bir düzenlemeyle, rahatlama ve güven yoluyla serbestliğin önü açılabilirdi. (GG/TK)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Tarafsız;

 

Bazı şeyleri o kadar iyi görmüşsünüz ki bu konuda sizi ayakta alkışlıyorum efendim...

.

.

.

 

Bu insanlar modern yaşama adapte olmak istedikçe onları dışlayarak esas yasakçılar modernleşmenin önüne geçmektedir ve özellikle alt tabakada "kızım okuyacak da .... mı-mi-mu olacak" görüşünü besleyen hareketlerle daha uzunca yıllar insanları ***** bırakmaya hiç lüzum yok; bıktırmayın korkutmayın okumaktan okutmaktan, sevdirin...

 

Saygılar...

 

Saygılar...

 

:zorro:

Sizede bu yakisir,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu is cagdas insan olmak yada olmamak meselesi degil...Bu insan haklari meselesidir...

Olaya insan haklari boyutundan bakmayip,siyasi boyutuna kilitlenmek saglikli bir bakis acisi degildir...Herkezin okuma hakki vardir...

Bu tarz tartismalar insanin beynini koreltir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Neyi yakıştırdığınızı tam olarak nedenleriyle alırsam daha sağlıklı bir iletişim olur...

 

:zorro:

 

Bunu ben açıklamak istiyorum...

Hala anlamamazlıktan gelme...

İnancınızınız temel özelliği olmalı..

Ki bu da normal...

Yakışan tam olarak şu alio...

 

774102803.jpg"Örtünme" değil, "örtme" özgürlüğü...

Türban...

Ya da sıkmabaş...

Ya da tesettür...

Kısacası ve açıkçası kadının "örtülmesi"...

Kadınlar için "örtünme" değil, erkekler için "örtme" özgürlüğü!..

"Kapanma" değil, "kapatma" özgürlüğü!..

Dincilerin ve türbancıların, kadınların bireysel ve özel yaşamlarındaki özgürlükleriyle yetinmeyip kamu alanlarında, özellikle de üniversitelerde, kendi kafalarındaki rejimi dayatmak ve yine kendileri yani erkekler için istedikleri "kadını örtme özgürlüğü!"

Sonuç...

kadınlar adına ben gerçkten çok utanıyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunu ben açıklamak istiyorum...

Hala anlamamazlıktan gelme...

İnancınızınız temel özelliği olmalı..

Ki bu da normal...

Yakışan tam olarak şu alio...

 

774102803.jpg"Örtünme" değil, "örtme" özgürlüğü...

Türban...

Ya da sıkmabaş...

Ya da tesettür...

Kısacası ve açıkçası kadının "örtülmesi"...

Kadınlar için "örtünme" değil, erkekler için "örtme" özgürlüğü!..

"Kapanma" değil, "kapatma" özgürlüğü!..

Dincilerin ve türbancıların, kadınların bireysel ve özel yaşamlarındaki özgürlükleriyle yetinmeyip kamu alanlarında, özellikle de üniversitelerde, kendi kafalarındaki rejimi dayatmak ve yine kendileri yani erkekler için istedikleri "kadını örtme özgürlüğü!"

Sonuç...

kadınlar adına ben gerçkten çok utanıyorum...

 

Sayin dipnot benim anlamadigim nokta neden baskasinin inancina siz ondan fazla karisiyorsunuz...

Yani kadinlar icin utanmaniza gerek yok cunku onlar bundan utanmiyor hatta bunun icin direniyor...Bir insanin dusunme gucu korelmeyegorsun, bir daha ozgur dusunemez!.. Hayatta yikilmasi en zor sey "kesin" gozuyle sarilip kafaya kazinan paradigmalardir...zaten bir seye kesin deyip yapistinizmi mi bitmissinizdir ama korelmenin dini dusuncesi olmaz, kisilik sorunudur.

Herseyi bir tarafa birakin, bir ogrencinin dini bir sembolle okula gidip gidemeyecegini tartismak bile etik disidir, ahlaki degildir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Dipnot :clover:

 

Haklısın ve bunu biliyorlar ama asla kabul etmeyecekler... Bunuda sen biliyorsun... Dinle milletin beynini uyuşturan bu yöneticiler o örtüyle sırf kadınları örtmüyor aynı zamanda kendi kirli çamaşırlarınıda örtüyorlar...

 

Başörtüsü ne zaman icat edildi? Sene kaçtı? Yoksa türban dedikleri ve olmazsa olmaz kabul ettikleri nesne göklerden mi geldi? Ve çok merak ediyorum dinlerine bu kadar bağlı olduklarını savunan kadın ve erkekler başörtüsüne yükledikleri anlamın farkındalar mı?

 

Aynı din pek çok farklı şeyi emrediyor neden o konularda aynı hassasiyeti göstermiyorlar?

 

Son yirmiyılımızın gündemi türban hadi bakalım şimdiden sonra serbest ne olacak göreceğiz herkes daha dindar olacak sanıyorlar... Din başına örttüğün örtüden ibaretse yazık olmuş o dine...

 

Oysa Vakıflar Yasası, petrol yasası, anayasal değişiklik, ekonomik krizin çan sesleri, yok olan değerlerimiz... v.s...

 

Bunlar dinin emri olmadığı için mi önemsen miyor?

 

Bu din (yetim hakkı) vakıf mallarını satmayı, (kul hakkı) petrol yasası, (yalanla iş çevirmek) anayasa değişikliği bunlar hakkında bişey söylemiyormu?

 

Kimseyi ilgilendir miyor bunlar değilmi? Din türbanla var gerisi çok önemli değil... Örtün kadınları örtülür bütün kirli çamaşırlar... -_-

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Dipnot :clover:

 

Haklısın ve bunu biliyorlar ama asla kabul etmeyecekler... Bunuda sen biliyorsun... Dinle milletin beynini uyuşturan bu yöneticiler o örtüyle sırf kadınları örtmüyor aynı zamanda kendi kirli çamaşırlarınıda örtüyorlar...

 

Başörtüsü ne zaman icat edildi? Sene kaçtı? Yoksa türban dedikleri ve olmazsa olmaz kabul ettikleri nesne göklerden mi geldi? Ve çok merak ediyorum dinlerine bu kadar bağlı olduklarını savunan kadın ve erkekler başörtüsüne yükledikleri anlamın farkındalar mı?

 

Aynı din pek çok farklı şeyi emrediyor neden o konularda aynı hassasiyeti göstermiyorlar?

 

Son yirmiyılımızın gündemi türban hadi bakalım şimdiden sonra serbest ne olacak göreceğiz herkes daha dindar olacak sanıyorlar... Din başına örttüğün örtüden ibaretse yazık olmuş o dine...

 

Oysa Vakıflar Yasası, petrol yasası, anayasal değişiklik, ekonomik krizin çan sesleri, yok olan değerlerimiz... v.s...

 

Bunlar dinin emri olmadığı için mi önemsen miyor?

 

Bu din (yetim hakkı) vakıf mallarını satmayı, (kul hakkı) petrol yasası, (yalanla iş çevirmek) anayasa değişikliği bunlar hakkında bişey söylemiyormu?

 

Kimseyi ilgilendir miyor bunlar değilmi? Din türbanla var gerisi çok önemli değil... Örtün kadınları örtülür bütün kirli çamaşırlar... -_-

 

 

Bu konun 20 yıldır gündemde olmasının sebebi her defasındsa ATATÜRK'ÜN gölgesine sıgınanlardır..elbetteki bu ülkenin daha onemli sorunları var..işsizlik,ahlaki çöküntü,zararlı alışkanlıklar vs..fakat madem bundan cok rahatsızsınız yani türkiyemizin asıl sorunlarının gündemde olmamasından o halde sizde bırakın türbanı ve türban takanların yakasını..sözüm onlara bazı liderler sürekli ekranda türkiyenin türbandan daha onemli sorunları var diye bagırıyolar resmen..o halde dine gelince hep muhalefet ama işe gelınce hep yatış neden oluyo??nerde sizin vatan,millet sevginiz..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nihayet Atatürk'ün adını doğru yazmayı başarmışsın... Bravo... :)

 

20 yıldır ülkemize büyük zarar veren bu anlayışın sorumlusu kesinlikle Atatürk'çüler değil... Açıkça dinci gecinen sömürücüler... Adım başı Kuran Kursu, adım başı Fethullah okulu, kursu, sokak başına bir cami, veeee servetine servet katan yeşil sermayeciler...

 

Git gide dini söylemler ve eylemler sardı etrafımızı ya ne oldu? Artık daha mı ahlaklıyız, ya terör son mu buldu, kapkaç, yankesicilik, mafyalaşma, ekonomik, üniter, güvenlik, eğitim... milyonlarca sorun bütün enerjisini bizi daha dindar yapmaya harcayanlar neden çözmezler bunları? Ben söyleyim böyle bir niyetleri yok ki çözsünler... Maksat kuşa bak hesabı yapıp sizin gibileri bu çatışmada kandırmak ve nefer yapmak... Kadınlarınızın başını örttükçe dindarlaştığınızı sanıyorsunuz oysa din için bu bir ayrıntıdır... Ama sizler için savaş sebebi... Neden?

 

Türbanlılar mı seviyorlar vatanlarını? Kürtler için dilleri neyse dinciler için türban o... Hak mak değil araç!!!

 

Bu hükümet saydığımız sorunlar için ne yapmıştır? HİÇ...

Ama inanç özgürlüğü adı altında maskeleme ile hiç bir şey görmezsiniz...

Kaçınız çıkarılan bu haksız yasalar için eylem yaptı, kaçınız itiraz etti? HİÇ.

Ama türban söz konusu olunca sokaktasınız...

 

Uyanda balığa gidelim, işe gelince yatanlar kendilerini dindar parti olarak tanıtanlardır... Allah'ın adını kullanır aldatırlar çünkü en kolay metod budur... Ağzınızı bağlarlar... Bir itiraz etseniz sizi dinsiz ilan ederler... Çünkü din bunlar gökten zembille indi... :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Nihayet Atatürk'ün adını doğru yazmayı başarmışsın... Bravo... :)

 

20 yıldır ülkemize büyük zarar veren bu anlayışın sorumlusu kesinlikle Atatürk'çüler değil... Açıkça dinci gecinen sömürücüler... Adım başı Kuran Kursu, adım başı Fethullah okulu, kursu, sokak başına bir cami, veeee servetine servet katan yeşil sermayeciler...

 

Git gide dini söylemler ve eylemler sardı etrafımızı ya ne oldu? Artık daha mı ahlaklıyız, ya terör son mu buldu, kapkaç, yankesicilik, mafyalaşma, ekonomik, üniter, güvenlik, eğitim... milyonlarca sorun bütün enerjisini bizi daha dindar yapmaya harcayanlar neden çözmezler bunları? Ben söyleyim böyle bir niyetleri yok ki çözsünler... Maksat kuşa bak hesabı yapıp sizin gibileri bu çatışmada kandırmak ve nefer yapmak... Kadınlarınızın başını örttükçe dindarlaştığınızı sanıyorsunuz oysa din için bu bir ayrıntıdır... Ama sizler için savaş sebebi... Neden?

 

Türbanlılar mı seviyorlar vatanlarını? Kürtler için dilleri neyse dinciler için türban o... Hak mak değil araç!!!

 

Bu hükümet saydığımız sorunlar için ne yapmıştır? HİÇ...

Ama inanç özgürlüğü adı altında maskeleme ile hiç bir şey görmezsiniz...

Kaçınız çıkarılan bu haksız yasalar için eylem yaptı, kaçınız itiraz etti? HİÇ.

Ama türban söz konusu olunca sokaktasınız...

 

Uyanda balığa gidelim, işe gelince yatanlar kendilerini dindar parti olarak tanıtanlardır... Allah'ın adını kullanır aldatırlar çünkü en kolay metod budur... Ağzınızı bağlarlar... Bir itiraz etseniz sizi dinsiz ilan ederler... Çünkü din bunlar gökten zembille indi... :)

 

1)ewet yazdım..daha oncede yazmıstım..hosuna gittimi??

 

2)kendi fikrim ülkemizde Ahlaki cokuntu hızlandı..uyuşturuzu,zina,kapkac,hırsızlık arttı..bunların sebebi egıtımsızlık.batı ozentisi..ailevi sebepler..

 

3)ALLAH(C.C.)emredıyor ey kadınlar örtününüz..sen neyden bahsediyon..acıpta okudunmu acaba ne yazıyo KURAN-I KERİMDE.ama olmaz Atatürkcülüge ters düşer demi..

 

4)sana soruyorum..ben dinimi yaşamaya calıstıgım için Atatürkcü düşünememmi..o zaman Atatürk dine karsı bi liderdir..itiraz edıyosun degılmı??ozaman atatürk dindar ve samimi bi insdır bunu gunluklerinden ve bazı camilerde verdigi hutbelerden anlayabılıyoruz..yine itiraz edıyosun deilmi??o halde ne yapmalıyım şimdi??A

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

1) hoşuma gitti en azından W kalsada yazın düzelmiş...

 

2) ahlaki çöküntüyü hızlandıran şey özentidir doğru zaten bende aynını söylüyorum ülkemizin yarısı avrupaya özeniyor yarısı arablara... her iki tarafta ahlaken bizden farklı onların ahlak anlayışı biz Türklere uymuyor... Uydurmaya çalışanlar var ama... özentiye evet ama tek taraflı değil kendi örfüne ve zekasına sahip çıkmayan onun bunun oyuncağı olur çıkar işte... Peki bu dindar hükümet kaldırmadımı zinayı suç olmaktan? Ya uyuşturucu ve hırsızlık suçları konusunda ne yaptılar ben sana söyleyim onuda düzenlediler evine giren hırsıza dokunamazsın... veee uyuşturucudan yakalanırsan en fazla 2 ay yatarsın bazen o kadarda yatmazsın... ne kadar çarpık bir anlayış değil mi? Eğitim evet en önemlisi sorunların onunda içini boşalttılar sonunda...

 

3) Okudum meraklanma şaşma okudum sandığından daha fazla üstelik ve hala devamla... Ama ben ölülere okur gibi okumuyorum mealini anlamak için okuyorum... Örtünmenin Kuran'da olmadığını öğrenirsen ne yaparsın? Ya Ondan kastın edepli giyinin demek olduğunu anlasan şaşırırmısın? Atatürkçülüğe asla ters düşmez çarpıtma... Zaten Türkçeleştiren Atatürk... Ben sana soruyorum kadının başını örtmesi neden bu kadar önemli?

 

4) Dinini yaşa nasıl biliyorsan ama beni senin anlayışının doğru olduğunu inanmaya zorlama... Atatürkçü düşünsen inancını siyasete sokmazsın... Atatürkçü düşünemezsin kusura bakma bu çok zor... Atatürk samimi bir dindar ama asla onu başka amaçla kullanmaz ve onu devletin işine sokmaz kendi inancını ona buna dayatmaz...

 

Bişey yapma sadece anlamaya çalış... :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başımı örtüyorum. Lisede okumak istiyorum. Başımı açmak istemiyorum çünkü bu dini inancımın gereği. Özgürlük istiyorum. Başörtüsüne lisede de özgürlük! Hadi sayın tarafsız buna karşı bir argüman geliştirin. Sonraki adımı engelleyin.

 

Amaçlanan özgürlük değil...Ne olduğunu aşağıdaki resimler ve pankartlar açıklıyor mu dersiniz.?

 

Bu insanlar üniversiteye türbanla girme özgürlüğü için mi mücadele ediyorlar.?

 

260120081635588422510.jpgistanbul.gif

 

BİRLİKTE YAŞAMAYI ÖĞRENECEĞİZ, BUNA MECBURUZ,

Sevgili Tarafsız;

O resimdeki bayanın temsil ettiği düşüncedekiler seninle birlikte yaşamayı içlerine sindirebilecekler mi acaba.?

Elinde taşıdığı o pankartaki "Tanımı da biz yaparız-Fetvayı da biz veririz" ifadesinden...

Onların hiç bizler de buna mecburuz gibi düşüncelerinin olduğuna dair bir anlam çıkartabiliyor muyuz.?

 

Tüm ülkenin sorunu olan hak ve özgürlükler meselesinde ''biz hakkımızı alırız'' diye düşünen türbanlı bir zihniyetin adı demokrasi ile yan yana anılabilir mi?

Böyle bir zihniyetin ''konu 'bireysel özgürlük' meselesidir, çözeceğiz'' demesine inanılabilinir mi?

Hak ve özgürlüğü savunan insanların bu hak ve özgürlüğü sadece türbanla sınırlı tutmaları demokratik mi?

Yoksa başbakanlarının dediği gibi "Demokrasi trenine bindik ama istediğimiz yerde ineriz"mi demek istiyorlar.?

 

ÖNEMLİ OLAN DÜŞÜNCELERİN ÇAĞDAŞLAŞMASIDIR, GÖRÜNTÜNÜN DEĞİL, DÜŞÜNCELER ÇAĞDAŞLAŞIRSA GÖRÜNTÜDE ÇAĞDAŞLAŞIR, BUNU BİR TÜRLÜ ANLATAMIYORUM

çarşaff.JPG

 

ayaakalkug3.jpg

 

Bu yukarıdaki görüntülere mahkum edilmiş başları hep öne eğik kadınların ve çocukların...

Dinsel inançları nedeniyle daha kıyafetlerini belirleme özgürlüğü bile onlara tanınmamışken...

Bu dinsel giyim dayatmasının kalkması için mücadele vermeden onların "DÜŞÜNCELERİNİN ÇAĞDAŞLAŞMASI" imkanı varmıdır.?

 

Onların çok haklı olarak ifade ettiğiniz gibi "ÖNEMLİ OLAN DÜŞÜNCELERİN ÇAĞDAŞLAŞMASIDIR" düşüncenizden yana değil...

Kadınlarımızın dinsel dayatmalarla bu tür çağdışı kıyafetler içine sokulma mücadelesi verdiklerini...

Amacın okuma özgürlüğü değil tam tersi kazanılmış çağdaş haklarımızın geri alınması olduğunu...

Demokrasiyi ve özgürlükleri gerçek anlamda koruyabilmenin ancak işbirlikçi olmayan kararlı bir düşünsel mücadele ile olacağını kavramamız gerekiyor...

 

Bütün bu çağdışı uygulamaların hiç birini hiç bir yerde yapamazken NİYE ÜNİVERSİTEDE BAŞ ÖRTTÜRMEK İÇİN BU KADAR ISRARCILAR ACABA?

o savunduğun insanlar önce demokratikler mi?

Aşağıdaki yazılarda seni taban tabana zıt olduklarının neden destekledikleri üzerine düşünürsen bir şeyler açıklığa kavuşacaktır diye düşünüyorum...

 

:clover::clover:

Yada bazılarının neden eleştirdiğini.?

 

"ama liseler tartışılır tabi",

"Yılanın başını üniversitelerde muhafaza ederek mi ?",

"Bence dini simgeler siyasi simgelerden daha zararlı değil",

"Bilim adamları ellerinde olsa islam dinini de ortadan kaldıracaklar !"

, "Bu iş bilim adamlarını ilgilendirmez, onların görevi bilimsel eğitim vermek,"

Evet, ağız aynı ağız.

 

mutlu rüyalar ve iyi uykular...

*tna

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Amaçlanan özgürlük değil...Ne olduğunu aşağıdaki resimler ve pankartlar açıklıyor mu dersiniz.?

.

.

.

*tna

 

 

 

İnsan sözün bitigi yer diye düşündügü noktadayım !!nasıl bunu göremiyorsunuz ya GECE KUŞU resimler ile anlatmanıza sevindim yazılardan ,ifadelerden anlamıyanlar adına çok sevindim!!!beliki görsel olması onları biraz düşünmeye iter ve hala sorgulamazlar neden türbana karşısınız bacımızın anamızın namusudur diye!!!!!!Teşekkür ederim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Tarafsız;

O resimdeki bayanın temsil ettiği düşüncedekiler seninle birlikte yaşamayı içlerine sindirebilecekler mi acaba.?

 

Onlar bizimle birlikte yaşıyor zaten, bütün duyguları içlerine gömülmüş ve siz onları dahada esir ediyorsunuz, bunların yuvalarından çıkması gerekiyor, onlar yok değiller, varlar ve eğitim almak durumundalar, ayrıca onlara bunu aşılayan zaten üniversitelerde eğitim görüyor ve heryerde özgürce çalışabiliyorlar, ve resimdeki görüntünün bütün Türkiye'nin bir yansıması olacağını iddia etmek çok fantastik bir düşünce

 

Amaçlanan özgürlük değil...Ne olduğunu aşağıdaki resimler ve pankartlar açıklıyor mu dersiniz.?

 

Bir kaç kişinin yaptığını, milyonların yaptığı gibi göstermek bilimsel değil

 

Elinde taşıdığı o pankartaki "Tanımı da biz yaparız-Fetvayı da biz veririz" ifadesinden...

 

Onlar bizim halkımızdır, biz, tanımı biz yaparız kanunu biz çıkartırız derken iyide, onlar derken neden tahammül yok ! herşey hak hukuk meselesi, siz onların ülkeyi ele geçirebileceğine inanıyorsanız zaten bizim ülke bitik demektir, varsın şimdiden bitsin, çünkü zaten onlarla beraber yaşamaktayız !

 

ÇAĞDAŞ DÜŞÜNCE EĞİTİMLE VERİLİR, siz başka bir yol biliyorsanız bizimle paylaşınız !

 

Aşağıdaki yazılarda seni taban tabana zıt olduklarının neden destekledikleri üzerine düşünürsen bir şeyler açıklığa kavuşacaktır diye düşünüyorum...

 

Onları yoksaymadığım için, değer verdiğim için bence, çünkü onlarla beraber yaşıyoruz, ve bunu içimize sindirebilmeliyiz.

 

Ben onlara hala şiddetle karşıyım, ama onları bastırarak değil eğitim vererek, iş güç sağlayarak başarmak istediklerimizi uygulayacağız !

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.