Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK


DİPNOT

Önerilen İletiler

bence Anayasa'ya sadece bu madde eklenirse bunlar çözülür gibime geliyor..

 

özgürlük haklarına kasıtta bulunmak.. bunları şahsi çıkarları için kullanmak.. kişi ve kurumları tahrik etmeye çalışmak.. vicdani deger unsurlarına saldırmak.. huzur bozucu faliyetlerde bulunmak..

 

 

kanun maddeside olabilir..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Eğer kadınlar dini inancı gereği basını örtüp universitede egitim alabiliyorlarsa bende dini inancım gereği yabancı bir kadınla aynı mekanda bulunmadan eğitim alma hakkımı kullanmak istiyorum..!!!!

Benim inancıma göre yabancı namahrem bir kadınla aynı mekanda bulunamam onla temas edemem...

bu hukumet bu kdar demokratik ve inanclara bu kadar saygılıysa benimde magduriyetimi gidermeli..!!!!

 

yoksa bu hukumetin tek derdi kadınlar mı?

bir erkek olarak beni insan yerine koymuyorlar mı?

 

durmak yok yola devam...!!!!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kadın hakları raporu dağıttı idama mahkum oldu

4890301.jpg

Kadın hakları raporu dağıttı idama mahkum oldu

Afganistan’da internetten kadın hakları ile ilgili rapor indirip dağıtan gazetecilik öğrencisi genç İslamcı mahkeme tarafından ölüme mahkum edildi. The Independent gazetesi serbest bırakılması için kampanya başlattı.

 

Kadınları yok sayan Taliban iktidarı, ABD'nin opersyonuyla birlikte yok oldu. Ama Afganistan'da o günden sonra çok az şey değişti. Kadınlar hala burkasız sokağa çıkamıyor, kız çocukları hala okullara gidemiyor. Birçok bölgede her türlü davaya şeriat mahkemeleri bakıyor. Son olarak yaşanan olay ise Taliban düzeninin tam gaz sürdüğünü bir kez daha ortaya koydu.

 

İnternetten kadın haklarıyla ilgili bir rapor indirip dağıtan gazetecilik öğrencisi genç, İslamcı mahkeme tarafından ölüme mahkum edildi. İngiliz The Independent gazetesi, öğrencisi gencin serbest bırakılması için kampanya başlattı.

 

İngiliz The Independent gazetesinin manşetine taşıdığı haberinde, Afganistan’da gazetecilik öğrencisi Said Pervez Kambas adlı gencin internetten kadın hakları ile ilgili rapor indirdiği için İslamcı mahkeme tarafından ölüme mahkum edildiği belirtilerek gencin serbest bırakılması için kampanya başlatıldığı duyuruldu.

 

KARZAİ HÜHÜMETİ PARMAĞINI OYNATMADI

 

Raporu indiren gencin ölüme mahkumiyetinin ülkenin yetkililerince onaylandığının kaydedildiği haberde Afganistan’ın artık Taliban döneminde olmadığı, Taliban’dan kurtuluşundan 6 yıl sonra, Batı'nın müttefiki olan Devlet Başkanı Hamit Karzai tarafından demokratik kurallara göre yönetildiği vurgulandı.

 

23 yaşındaki Kambas’ın Balkh Üniversitesi'ndeki arkadaşlarına konu üzerinde tartışmak için raporu dağıttığı ancak şikayet edilerek tutuklandığı belirtildi.

 

Yakın dönemde Said Pervez Kambas’a ölüm cezası verilmesini sivil haklarına yapılan bir hakaret olarak değerlendiren Independent gazetesi, Kambas’ın adil yargılanmasını sağlamak için bugün bir kampanya başlatıyor. Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları grupları, gazeteciler ve Batılı diplomatlar duruma engel olmak ve serbest bırakılması konusunda Karzai hükümetini uyardılar. Ancak dün Afgan senatosu ölüm cezası hükmünü onayladı

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnternetten kadın haklarıyla ilgili bir rapor indirip dağıtan gazetecilik öğrencisi genç, İslamcı mahkeme tarafından ölüme mahkum edildi. İngiliz The Independent gazetesi, öğrencisi gencin serbest bırakılması için kampanya başlattı.

 

Bizim kadınımız ne yapıyor?

 

Elindekinin kıymetini bilmiyor ve farkında olmadan elindeki haklarını kaybetmek için hareket ediyor!!

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türbanla giril/e/meyen yerlere "Köylü işi başörtüsü " ile girilmesi serbest midir

 

bu konuda yargı uygulamalarının haricinde yasal bir dayanak yoktu. Başörtüsünün kamusal alanda yasak olduğuna dair bir kanun metni mevcut mudur? Hayır böyle bir metin mevcut değildir. Hiç bir siyasi iktidar (halkın tercihlerini yansıtan güç) böyle bir şeye bu ülkede cesaret edemez. Ama bürokrasi cesaret edebilir zira yeri halk tarafından belirlenmemiştir. Halktan korkmasını gerektirecek birşey yoktur ve demokrasiyle işi yoktur.

 

Çözüm yolu dediğimde hemen türban veya başörtüsü serbest bırakılsın manasında bunu anlamayın... Ama aklımızda tutacağımız şey başörtüsünü yasaklayan bir metin (kanun veya khk) yok.. Yani ki yasadan doğmayan bir yasak mevcut...Lakin Türkiye deki laiklik anlayışı veyahut da yorumu (yorumu yapanlara dikkat) hukuka ve laikliğin felsefesine uygun değil. Ancak bu laiklik anlayışıyla gerek haç, gerek başörtüsü, gerekse diğer dini herşey yasak olmak zorundadır... Bu laiklik anlayışıyla türban serbest bırakılsın diyecek herhangi bir kurum olamaz...

 

Laikliğin öz vatanında haç (takılması bu dine göre zorunlu değildir o halde en önemli hristiyan simgesidir) takılması yasak mıdır? Türkiye de yasak mıdır

 

Yasak yoksa serbestlik olmalı değil midir? Hukuk mantığı böyle işler.. Ama kanuni bir yasak olmadığı halde yasak konulması hukuka aykırıdır. Daha garipsenecek durum bu yasaklamanın yönetmelik ve genelgeyle yapılıyor olmasıdır ki yönetmelik kanunların uygulanmasını göstermek için çıkartılabilir

 

Ortada bir yasak var ve ısrarla bu yasak sürdürülmek isteniyor. Bu yasağı Anayasa Mahkemesince normal bir kanun metniyle dahi çözmek ihtimali yok. Zira Anayasa Mahkemesinin bu konudaki tutumu sarahate kavuşmuş vaziyette. Yani yasağın devam etmesinden yana bir tavrı var Anayasa Mahkemesinin...(bu cümlenin tarihi 23.05.2006)

 

bu ülkenin nevi şahsına münhasır bir bürokratik yönetimi mevcut. Atanmışların seçilmişlerden üstün olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

 

Konunun başında belirttiğim üzere bu yasak kanundan doğmuyor. Bu yasağı AKP bir Anayasa değişikliğiyle halledebilir. Kanunla halletmeye kalkarsa Anayasa Mahkemesince, çıkarılacak kanunun iptal edileceğine kesin gözüyle bakabiliriz.

 

Anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi denetleyerek iptal edemez mi? Anayasa Mahkemesinin Anayasa değişikliklerini inceleme yetkisi sadece şekille alakalıdır. İçeriğini inceleyemez. Yani anayasanın ruhuna demokratik toplum yapısına uyuyor mu uymuyor mu inceleyemez, çıkarmada sayılar tamam mı gibi şeyleri inceleyebilir(bu cümlenin tarihi 12.06.2006)

 

Sorun çözümlenmiş midir? Mahkemelerin kararı konuyu kangren haline getirmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararın içeriğinden haberdar mısınız? Türkiye de verilen kararın içeriğinden haberdar mısınız? Neyse bunlara değinmeyeceğim. Bir mahkeme karar verdi diye süreç bitmemiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin benzer konularda süreç içerisinde farklı kararlar verdiği durumlar vakidir ki türbanla ilgili kararı bu yöndedir. Anayasa Mahkemesinin de buna benzer kararları vardır. Mesela Anayasa Mahkemesi geçmişte yürütmeyi durdurma yetkisinin kendine verilmediğini düşünüp karar vermişken son yıllarda bu kararının aksine yürütmeyi durdurma yetkisinin olduğunu anayasa metni değişmeden kabul etmiştir.

 

Mahkemeler karar verdi diye mesela Adnan Menderes'in asılması da doğrudur.(Tehlikeli bir soru sordum galiba) Veya istiklal Mahkemeleri zamanında İskilipli Atıf Hoca'nın şapka kanunu çıkmadan iki yıl evvel yazdığı şapkayla alakalı kitap neticesinde yargılanması ve sonucunda idam edilmeside doğrudur. Yani 2 yıl evvel yaptığınız bir eylem var ve bugün yeni kanunla o eylem suç sayılıp salındırılıyorsunuz... Eeee, bu da bir mahkeme kararı... İşi kökten pardon baştan (hocanın kellesi gitti-asılmıştı diyenler olabilir haklıdırlar) halletti mahkeme...o halde çözümlenmiştir, ses çıkarmayın..

 

Kamusal alan mış... Neresi kamusal neresi kamusal değil..Öyle bir tarif yapıldı ki bazı durumlarda evlerimiz dahi kamusal alan olarak görülebiliyor. Değiştirilmesi mümkün değil de ne demek. Anayasa Mahkemesinin verdiği karar Anayasa aykırı olmadığı yönündeydi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye de uygulanan kanuna göre konuyu çözüme kavuşturdu. Yani ki Eğer Anayasa da bir değişiklik yapılırsa Anayasa Mahkemesinin değiştirilmesi mümkün olmayan dediğiniz kararı değiştirilebilir ve bu Avrupa İnsan Hakları kararlarına da yansıyacaktır.

 

Konunun tartışılması ülkemizin gündemine gelmemeliymiş. Bu kadar mağdur varken bunun nasıl olmasını bekliyorsunuz. Bir örnek verelim .... Mesela ne olsun...Çok mağdurlu bir şey olsun...Aklıma gelmiyor... Acaba başörtüsü meselesinin haricinde çok mağdurlu olup da çözüme kavuşturulmamış hangi mesele var...Neyse çok mağdurlu hah Banka personellerinin diğer kurumlara nakli...eee mahkeme kararı var kanun var o halde susun...Böyle birşey mümkün mü? Demokrasinin ne anlamı var o halde. Seçimin ne anlamı var. Halk kendi tercihlerini yansıtacak partiyi niye iktidara getiriyor. Kendi tercihlerine hitap eden kanunlar çıkarsın diye. Mahkemelerin kararlarını kanunlarla dahi değiştiremeyeceksek bir seçime gitmemizin anlamı yok. O halde oy kullanmak şapşallıktan başka birşey değil.

 

Bir de gerilim meselesi var.. Ne gerilimi. Kim geriliyor.. Niye onlar geriliyor ki...Yasağa maruz kalanlar gerilmeli asıl..Allah Allah...Birşey anlamadım ben bu işten...Ne gerilimi varsa.. Toplumun iki kesimi, inanan ve inanmayanlar arasında bir gerilim mi var? Gerilim, bürokratik oligarşi ile halkın %50'lik (biraz az biraz fazla olabilir) kesimi arasında... Demek ki rektör kendisini bir yerde konumlandırıyor...Rektör kendini nerede konumlandırıyor...o piti piti karamela sepeti...(bu metnin tarihi...isteyen oradan bakabilir)

Deniyor ki türban siyasi bir simgedir siyasi simge ile kamusal alana giremezsiniz. O halde diyoruz ki başörtüsüyle girilebilsin.. Ya da belirleyin türbanın şeklini, işte kardeşim başını şöyle örtersen bu siyasi simge türban olur...Şöyle de örtersen bu başörtüsü olur...Onunla girebilirsin...

Bugüne kadar siyasi simge, siyasi simge diye tutturulup duruldu.

 

Burada siyasi herhangi bir simge taşımak yasak mıdır dedim? Yasak mı değil mi? Yasak değilse türban niye yasak...Konunun başında bu sorular var... Cevap veren çıktı mı? Ben bir şey daha sordum bir yerlerde: Kaç yaşındaydı 71 miydi... Bir teyzem yeşilkartındaki resim başörtülü diye hastaneye alınmamış ve dışarda beklerken hayata belki de erken veda etmişti. Bu kadının dikkat edin yeşil kartlı bu kadının siyasi simgeyle, siyasetle ne işi vardı? Yasak sınırlandırılmadan konulmuş bir haldedir...

 

devamını da ekleyeceğim...Bir arkadaşımız bir tarihte bunları yazmış...vay canına dedim... :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türban veya başörtüsünü yasaklayan bir kanun var mı? Ama mesela Bazı kisvelerin giyilemeyeceğin dair biz de bir kanun vardır? Bu kanun da türban yasaklanmış mıdır? Hayır

 

Yargının kararı kanuna değil, kanun hükmünde kararnameye değil, Anayasa daki çok açık bir hükme değil, kişilerin kafasındaki irtica, mürteci, şeriat devleti kurma yanlısı, terörist fenomenine bakılarak verilmiştir...Ve sizler, sırf dindarlara karşı olduğunuz için bunların hukuka uygun olduğunu vehmetmektesiniz. Hukuk birgün herkese lazım olur...

 

TÜRBAN MESELESİ BU ÜLKEDE BİR MESELE HALİNE NASIL GELDİ... NİYE GELDİ...BU MESELEYE TOPLUM YÖNELTİLMESEYDİ ACABA BAŞKA ŞEYLER OLAMAZ MIYDI...TÜRBANLA VEYA BAŞÖRTÜSÜYLE İNSANLAR BİR YERE GİRSEYDİ NE OLURDU... ŞİMDİ DENECEK YAVAŞ YAVAŞ LAİKLİK ELDEN GİDECEKTİ.. EEEE TÜRBAN DIŞARDA YASAK DEĞİL Kİ, KAMU ALANI DIŞINDAKİLER LAİKLİĞİ ELDEN GÖTÜRMEK İÇİN ÇABA SARF EDERSELER NE OLACAK...ŞAKA ŞAKA...

 

BAŞKA BİRŞEY DAHA VAR...DENİLİYORKİ TÜRBAN SİYASİ BİR SİMGEDİR DE ONDAN YASAKLANDI...

 

SORU: TÜRBAN NEYİN SİYASİ SİMGESİDİR...

 

Biz laiklikle mücadele derdinde değiliz ama laiklik bazen demokrasilerin kendilerine özgürlük vermek için çırpınıp durduğu halka karşı kotarılıyor. Yani ki Türkiye de laiklik insanlara hak vermek için değil haklarını engellemek için kullanılıyor...

 

Bu arada haç takılması yasak mıdır diye sormuş muydum....Veya üniversite öğrencilerinin siyasi partilere üye olmaları, siyasi parti simgeleri yasak mıdır diye sormuş muydum?

 

Hayır yine aynıdır. Karaburunda bikinili diye bir genç kızın taciz edilmesine hakaret edilmesine verilen tepkilere baktım. Türban yasağı bu mantığın yanında melaike kalır. demişsiniz. Ne karaburun neresidir onu biliyorum ve ne de böyle bir olayı duydum. Var olduğunu varsayarsak bunu yapanlar halt etmiştir. Ancak tersi doğru değildir. Madem kız veya kadın taciz edilmiştir o halde türban yasağı meşrudur ve az bile gelir anlayışı doğru değildir. Taciz varise tacizciler cezalandırılmalıdır. Cezanın olayın başaktörleri olan erkeklere verilmesi gerekir. Neden bayanlara ceza veriliyor. Bir de bunu incelemek lazım. Neden erkekler değil de kadınlar cezalandırılıyor. Rövanş mı almak derdine düşmüş devletimiz.

 

Geçmişte bir takım yanlışlıklar yapılmış, hem sol, hem islamcılar, hem muhafazakarlar, hem mazoşistler, hem antropologlar, ve hem de monologlar birbirlerinin özgür olabilme haklarını savunmamışlar ama bugün yanlışın bir yanlış olduğu ( ismet özelden) unutulmadan bundan sonra doğru olanı yapma zamanıdır. Birbirimizin düşüncelerine katılmasakda haklarının savunabiliriz. Geçmişte kimse lehine tozpembe şeyler yok.

 

meselemiz türban...

 

Bu konuyu da iki minval üzre yürütebiliriz. 1. demokrasi ve özgürlük alanında.

2. Allah'ın emri alanında. Hiç şüphesiz Allah'ın emrini özgürlük payandasında savunmanın bir anlamı ve güzel yanı yok. Ancak Allah'ın emrini de ancak (bu ülke şartları bunu gerektiriyor...TAKİYYE SUÇLAMASINDA BULUNACAKLAR DAHA ÖNCE ANCAK DEMOKRASİ İLE İNANÇLARIMIZI YAŞAMA İMKANI BULABİLİYORUZ BİZ MÜSLÜMANLAR BELKİ EN ÇOK BU YÜZDEN DEMOKRASİ İSTİYORUZ DEDİM) bu şekilde yerine getirebiliyoruz...

 

Dolayısıyla inançların gereği istenecek olan şeyler korkutucu konular değildir. Ancak, olabilecek olanlar vardır olamayacak olanlar vardır. Bugüne kadar devlet bir orta yol arayışında olmadığı için bugün bir mesele yaşanıyor. Bu meseleyi bugün devletimiz alevi vatandaşlarla da yaşamaya başladı. İnançlara destek olmak veya karşı durmak çözüm değildir. Mesele türbandan sonra ne istenebilir. Aslında siz hatırlatsanız iyi olur... Sakal bırakmak mı, haç takmak mı, namaz kılacak vakit istemek mi, cuma namazlarında izin istemek mi, bunların haricinde ne var aklınıza gelen...Benim aklıma pek fazla birşey gelmiyor, bunu ciddi ciddi söylüyorum...

 

Yasak Anayasa metni veya yönetmelikle konulmaz. Yasaklar Kanunlar, Kanun hükmünde kararnamelerle konur. Anayasa Metinleri yol göstericidir. Ama hiçbir iktidar halkı doğrudan karşısına alamaz. Dolayısıyla böyle kanunlar çıkarmak zordur. İktidar malumunuz üzere seçimle belirlenir ve seçmenler halktır bu sebeple böyle bir yasağı iktidarlar sol olanlar dahi göze alamazlar. CHP'nin seçim öncesi başörtüsü ve Yasar Hocayla beraber gerçekleştirdikleri eylemlere bakabilirsiniz. Ancak, bürokrasinin böyle bir kaygısı yoktur, onlar kanun bulamayınca anayasa metnini devreye sokmuşlardır ve kanun olmadan bir sonuca varmışlardır. Devleti neler üzerinden din düşmanı ilan edebiliriz bana onu söyleyebilir misiniz? Sanmıyorum. Devleti böyle konumlandırmıyor. Bir kısım elitten bahsediyorum. Dokunulamayan, seçilemeyen bir kısım elitten...Halkın üstünde kendilerini gören zevattan...Ben de laiklik konusunda sizinle aynı fikirdeyim. Madem bu ülkede laiklik denen birşey var o halde her şey aslına rücu ettirilmelidir. Benim derdim, halkın oyu ile bazen laiklik ilkesi karşı karşıya gelebiliyor bu noktada ne yapmak gerekir meselesi. Yoksa laikliğin tanımı bana göre belli. İki saç ayağı üzerine kurulu bir sistem. Ne devlet dinlere karışacak ve ne de dini kendisine karıştırıcak. Düşünce özgürlüğünü sağlayan ilke falan demeyeceğim. Ancak bu noktada ortaya Türkiye de acaba seçkin elitimiz devletin dine karışmamasını istermi? Hayır. Türkiyede işleyen sistem devlet dine karışmalı ama dini kendisine karıştırmamalı

Danıştay'ın sokak ile ilgili vermiş olduğu karar ise bir tutumun ifadesidir. Beğenip beğenmeme meselesi değildir. Laiklik ilkesi gereğince kamuda dini bir şeyi yasaklamış olabilirsiniz, bunun (kanun olmadığı halde) laiklik ilkesine dayandırılmasını anlayabiliriz ama sokaktaki yasaklamayı dayandıracak hiçbir gerekçe olamaz. O halde burada bir hasımlık meselesi vardır.

Türkiye tam manasıyla laik bir devlet değildir. Laik bir devlet bunu tüm dinler için dahi yapamaz. Sadece olsa olsa hiç bir dine karışmayacaktır. Madem laik bir devletimiz var Diyanet ilk kaldırılacak kurum olmalıdır. Laik olduğunu iddia eden hiç bir devlet din adamı yetiştirme tekelini üzerine alamaz. Din adamları kendi kendini yetiştirirler, ama dediğimiz gibi devletimiz laikliği işine geldiği gibi yorumlamakta, işine geldiği gibi kullanmaktadır

 

 

Ben laiklik gereği kadınların kamuya (devlet memurluğuna) başörtüsüyle girmeleri zaten bu haliyle mümkün değildir diyorum

 

'başörtülü öğrencilerin, başörtülü olmayanlar üzerinde psikolojik baskı oluşturacağı' düşüncesinin, başörtülü öğrencilere üniversiteyi yasaklamanın hukuki gerekçesi" nedir bana biri bunu anlatabilir mi?

 

"AİHM kararlarında, Türk üniversite idarelerinin türbanı yasaklamasını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) din ve inanç özgürlüğünü düzenleyen 9. maddesine aykırı görmemektedir" bunun anlamı yasaklamak aykırı değildir dir. Pekiyi tersi nedir. Yasaklamamak da aykırı değildir. Yasaklamamak aykırı mıdır? yoo, o halde halkın hayli önemli bir kısmı başörtüsünün serbest olmasını isterken kim/niye yasak koymuştur...Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu kararını verirken Türkiyenin iç hukukuna bakarak karar vermiştir, ancak benzer bir durumda kendi normlarını dikkate almıştır.

 

Deniyor ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı Leyla Şahin davasını değil tüm başörtüsü sorununu çözmüştür. Ancak benzer bir karar verildi askerlikle ilgili olarak. Adamın veya herifin teki ben askere gitmek istemiyorum, vicdani red falan gibi bir takım şeylerle AİHM'e gitti. ancak, Milli Savunma Bakanlığı tarafından vicdani redle ilgili karar hakkında yapılan açıklamada, "AİHM kararı, özel durumu yansıtan kişisel bir karardır ve ülkemizde uygulanan zorunlu askerlik hizmetinin kaldırılmasını içermemektedir" açıklamasını yaptı.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları çoğu zaman siyasidir. PKK'lılara düşünce özgürlüğüyle ilgili kararlarını gördük. Apo'nun davasının ne kadar süre içerisinde görüşüldüğünü ama benzer 100'lerce davanın 4-5 yılda görüşülüp karara varıldığını biliyoruz.

 

Mahkeme kararlarının değişebileceğinden bahsetmiştim. Anayasa Mahkemesine bir dönem yürütmenin durdurulması istemiyle başvuruda bulunan bir zat-ı muhtereme anayasa mahkemesi; anayasada kendisine verilmiş böyle bir yetki bulunmadığından bahisle yürütmenin durdurulması istemini reddetmiş ancak anayasa değişmediği halde 90'lı yıllarda bu kararını değiştirerek bu yetkiyi kendisine vermiştir.

Konu dogma değildir. Anayasa Mahkemesi kararını oy çokluğuyla almıştır dolayısıyla bir dahaki sefere konu önüne geldiğinde ne karar vereceğini kimse bilemez.

 

Laik düzende halk demokratik mekanizmalarla dini bir takım isteklerde bulunursa ne olacak sorulardan biri de bu olsun bari

 

İslamın şeri (hukuki diyelim) hükümleri olduğu malum. Kendisinin laik olduğunu özellikle ve defaatle belirten bir düzende bu hükümlerin hayat bulması mümkün değil. Bunun olmasını istediğinizde devletle çatışma kaçınılmaz. Devletini ve hayatını seven bireyler olarak bundan uzak duruyoruz. Pekiyi bu şeri hükümler nelerdir. Hepsini saymaya ne gücüm, NE BİLGİM ve ne de ne de ömrüm yeter. Sadece birkaç örnek verelim. Medeni hukuk alanındaki düzenlemeler mesala. Şahitlik, miras hukuku, ceza hukuku gibi. Yani zinanın haram olması cezasının belli olması gibi. Buna kısaca islam hukuku diyoruz ki kaynağı şeriattir. İslam hukuku laik düzende uygulanamaz, bu yönde de müslümanlardan gelen bir talep yok...İslam hukuku ancak ve ancak islam devletinde uygulanabilir. Bunu belirtmemin bir manası da yok zannımca...Zaten medeni düzenlemeler deki haklar da islamın tanıdığı haklar dan bana kalırsa çok da farklı değil. (kadına daha fazla hak tanınmıştır seçim gelmiştir falan denilebilir ben genel mantıktan bakıyorum, bunları tartışmanın anlamı yok)...

 

Geriye ne kaldı...Dinin ameli ve iman boyutu. İman da sadece düşünüşle alakalı olan birşey ona da isteseniz de karışılamaz. Mesele imanımızın gereği gibi amel etmekte kalıyor. Yukardaki şeri hükümler ancak ve ancak bir islam devleti olduğunda mümkün olan şeylerdir böyle bir devlet olmadığında müslüman darul harbde dinini nasıl yaşayacaktır bunu tespit etmemiz lazım. Zira islam nazarında Türkiye islam devleti değildir. Türkiye de yaşayan müslümanlar dinlerini ameli boyutta nasıl yaşayacaklardır...Mesele budur. Yani oruç tutmak, namaz kılmaz, zekat vermek, kurban kesmek gibi meseleler...(başın örtülmesi de bu saydıklarım mesabesindedir)(BU YAZININ TARİHİ DE 15.05.2007)

 

Yukardan beridir açıklamama dikkat edildiğinde başörtüsünü istiyorsunuz ama niye şeriati istemiyorsunuz, tutarsızsınız denmesi garip bir yaklaşım olur. Zira hiçbir şekilde bunu isteyemezsiniz. Böyle bir hakkınız yoktur. Zaten yaklaşık 1 (yazıyla bir) asırlık laiklik serüvenimizin bize öğrettiği şey de şeriat istemenin yasak olduğudur. Haddi zatında daha önce belirttiğim gibi; Hangi hükmü kim yorumlayarak bir şeriat devleti kuracak. Biz müslümanlar bir başörtüsü meselesinde bir araya gelip de bir şeyi savunamıyoruz da şeriat devleti konusunda mı bir araya toplanacağız...Bu yönde bir talebin olduğunu da ben bilmiyorum, belki de birkaç fırka olabilir...O da ayrı bir görüş tabi ki...

 

Laik düzende din yaşanamaz veya ya dinin tamamını istersiniz veya hiçbirini isteyemezsiniz diye bir sınırlama yoktur. Yine demokrasi içerisinde kişilerin dini bir takım taleplerle siyasi faaliyet gütmeleri (salt dini siyaset yoktur-yasaktır) de yasak değildir. Niye başörtüsü konusunda siyaset yapılamasın. Üniversiteye girişte başörtüsü yasak olursa ve bundan etkilenen birçok insan olursa, bu konuda zorda kalanlar bu isteklerine, bu zorluktan kendilerini kurtaracak olduğunu vehmettikleri siyasi partilere oy verebilirler...Zaten seçimin felsefeside budur. İsteklerin cevaplanacağını düşündüğünüz partiye oy vermek...

 

Başörtüsü konusunda bir yasak olmasaydı, herhangi bir siyasi parti başörtüsüne özgürlük getireceğim diye vaatte bulunabilir miydi? Hayır...AYNI TARİHTE YAZILMIŞ, AYNI METNİN İÇİNDE...

 

Biz dinimizin şeri kısmından ödün veriyoruz (inkar etmiyoruz ama laik devlette uygulama mümkün değildir-buranın dar'ül Harb olduğunu vehmediyoruz ve müslüman ülkesi olmayan bir yerde din nasıl yaşanırsa o kadar dini yaşamaya çaba gösteriyoruz.)...Ama amellere dar'ül harb de dahi yasak konulamaz, engel olunamaz. Yani namaz kılmanız, oruç tutmanız, başınızı örtmeniz (ki bu da ameli bir cihettir) konusunda yasak konulamaz...Şeriat te ancak din devletinde uygulanabilir bu yönde bir talebimiz de bu sebeple yok...Biz bir kısmını yaşayalım bari diyoruz....

 

İslamın şeri hükümlerinin medeni hukukta uygulanmasını istemeye hakkım olduğuna dair kanuni tek bir metin var mı? Bunu yasaklayan metin var mı? Birincisinin cevabı hayır, ikincinin cevabı evet. İslam'i hükümlerin kanuni düzenlemeler şeklinde bu ülkede yaşayan tüm halka teşmil edilmesini istemek şeriat istemek demektir ki, bunun dillendirilmesi suçtur. Yani ki, buna hakkınız yoktur. Hakkınız olan, dinin ameli cihetinden gereklerini isteyebilmektir. Amelin ne olduğunu yukarda belirttim. ASYE ile alakası yoktur.

 

Üzerinde durduğum şey Laik düzende dini yaşamanın yolları...Bir savaşın üzerinde durmuyorum. Türban konusu benim açtığım başlığın kendisidir ve soru konunun gidişatı başörtüsü ile üniversiteye giriş serbest midir dir? Zira, laikliği transfer ettiğimiz Fransa da dahi üniversitelerde başörtüsü yasak değildir. Devlet memurlarını, ilk ve ortaöğretimi es geçebilirim. Üniversite özerk yapılardır. Üniversiteye giden herkes devlet katmanlarında bir yere gelmek için gitmez. Niye üniversiteye giden bir kızın başı açtırılmak istenir öyleyse. Laikçi elitler dine hasımdırlarda ondan. İslamın hiçbir yüzünü görmek istemezler de ondan. Müslümanlığı çağrıştıran herşeye düşmandırlar da ondan...Bu düşmanlık ancak ve ancak demokrasinin tam manasıyla egemenliği ile ortadan kaldırılacaktır da o yüzden demokrasiyi kendi tekellerine almaya çabalamaktadırlar ve müslümanların demokrasiden anlamayacaklarını, islamın demokrasiye engel olduğu bu yüzden sürekli tekrarlarlar.

 

Mesele islamın demokrasiye aykırı olup olmaması değildir, mesele müslümanların demokrasi içerisinde yaşamalarıdır. Şeriat demokrasiye aykırı olabilir, o halde müslümanlar demokratik haklar talep etmekte haksızdırlar denebilir mi? HAYIR. denemez. Odunla samanı karıştırmak olur bu...Böyle de bir savunma olmaz.

 

BU ADAM DA TÜRBAN KONUSUNDAKİ HEMEN HER SORUYA, HER YAKLAŞIMA, HER İTİRAZA VAKTİ ZAMANINDA CEVAP VERMİŞ GALİBA...VAY BE...AZ KALDI...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türban Hristiyan geleneği?

010220080315580351213.jpg

'Türban Yahudi örtüsüdür' diyen Küçük'ten sonra Yaşar Nuri Öztürk de türbanın müslüman örtüsü olmadığını iddia etti

 

Türkiye'nin tanınmış ilahiyat uzmanlarından Yaşar Nuri Öztürk, son günlerde ülke gündeminin başında gelen türban tartışmalarını değerlendirdi.

 

Öztürk, türbanın bir Hıristiyan geleneği olduğunu söylerken, İslam'da yer alan bir örtünme biçimi olmadığını belirtti.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Basindan beri diyoruz TÜRBAN RAHIBELERIN KAFALARINA SARDIKLARI TAKTIKLARI ÖRTÜDÜR diye.Resimler bile konuldu,türbani inanc geregi takiyoruz diyenler ne kadarda rahibe olmaya özenmektedirler.Ama müslümanligida kimseye birakmaz,türbanim olmazsa okulada gitmem demektedirler,Sen hem cagdas bir bilim yuvasina gitmeye kalkmis ama kafanin ici hala karanlikta,o karanligi aydinliga cevirmedigin sürece istersen 50 tane türban gecir saclarinin üzerine,ter kokusundan baska bir sey üretemezsin.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türban yasağını hukuki açıdan birçok kereler irdeledim...Bugün irdelemek niyetinde olduğum şey yapılan yasal değişikliğin uygulamada nereye varacağı...

 

Evvela artık hepimiz biliyoruz ki; Anayasa Mahkemesini bağlayan bir norm yoktur. 367 ile ilgili kararı hatırlayanlar Anayasa Mahkemesinin Anayasayı pek de umursamayabileceğini bilirler/bilmelidirler. Anayasa.gen.tr adresine bakacak olanlar bir söze ulaşabilirler. Artık Anayasa Mahkemesinin önüne gelecek bir olayda ne karar vereceğini kimse bilemez. Bunu tespit ettikten sonra yasaya bakalım;

 

Anayasa değişikliklerini Anayasa Mahkemesi ancak ve ancak şekil bakımından denetler. Şekil denetimi ise konulan metnin içeriğini tartışma dışı bırakır. Yaniki Anayasa Mahkemesinin Kuruluşunun bir Anayasa hükmüne dayanması kadar yeni Anayasal değişikliğin zorunluluğu vardır. İyice açarsak yeni değişiklikle Anayasa Mahkemesinin kurulması hakkındaki norm eşit seviyededir. Anayasa Mahkemesinin bu değişiklik hükümlerini iptal etmesi mümkün görünmemektedir mevzu hukuka göre...Yok ikinci maddeye atıfmış, yok yargı kararlarının aşılmasıymış...Bunlar hukuk anlamında mümkün değildir ideolojik anlamda ise herşey mümkündür.

 

Gelelim YÖK Yasasına türbanın şekliyle ilgili düzenleme konulmasına...Aslında bence üniversiteye herkes istediği kıyafetle gelebilmeledir. Hatta mayoyla dahi. Yazın kesik şort ve göbek üstü tişörtler zaten giyilmektedir üniversitelerde bunlarında mayodan pek farkı yok. Pardon mayo tek parçak bikini ise iki parçaydı değil mi? O halde bikiniden pek de farkı yok...Burada önem arzeden tanınma meselesidir. İllaki türban tarifine veya başörtüsü tarifine gerek yoktur. Peçe önlenmek istenmektedir ancak peçenin önlenme yöntemi belli bir modelde giyinmeyi tarif etmek değildir. Ya belli bir şekilde giyinmeyi yasaklar veya daha geniş bir düzenleme yaparsınız ki; o da: "Öğrenciler derslere (veya kampüse) yüzü açık olarak girmek zorundadırlar" gibi bir maddeyle sağlanabilir.

 

Gelelim Rektörlerin bir Yönetmelik yapması meselesine; Bana kalırsa bu iş Yönetmelikle çözümlenmemelidir. Zira büyük ihtimal bu konudaki bütün yönetmelikleri Danıştay iptal edecektir. Gerekçe önemli değil. Bir gerekçe uyduracaktır...Bu konu rektörlerin insiyatifine bırakılırsa bu zamana kadar cereyan eden durum değişmeyecektir ki, birçok Rektör zaten şu anda reyini belli etmiştir.

 

YÖK Kanuna bir madde konulmasıyla belki sorun çözülebilir. Hele de Anayasa Mahkemesinin seçimlerden sonra bazı Anayasa Değişikliklerini iptal etmemesi hatırlanırsa; Anayasa Mahkemesinde bir tutum değişikliği olduğu dahi düşünülebilir...

 

Yasa değişiklikleriyle yargı kararları çiğnenmiş sayılmaz. Yargı kararları yasalara göre verilir. Yasalara göre verilmeyen yargı kararları hukuka aykırıdır. Bir yargı kararı yasaya göre verilmişse yeni yasa değişikliğinde Yargı yeri yeni yasayı uygulanacak norm olarak ele alıp konuyu yeni yasaya göre çözümler. Bu sebeple yargı yerlerinin yerleşik ictihadına aykırı kanun çıkarılamaz demek hukuku işimize geldiği gibi yorumlamak, zorlamak olur...

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu karar vardır dersek de; o yargı kararı iç hukukunuza göre türbanı yasaklamak hukuka aykırı değildirdir. Bu sebeple Bu Mahkemenin iç hukuka göre verdiği karar iç hukuk değiştiğinde değişebilir hatırdan çıkarmamak gerekir...Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararı yoktur bunu da hatırlatırım. Yürütmenin durdurulması yetkisi ne Anayasa Mahkemesinin kuruluşu hakkında kanunda Anayasa Mahkemesine verilmiştir ne de Anayasanın kendisinde...Bu sebeple Mümtaz Soysal'ın bir tarihte yürütmenin durdurulması talepli istemine Anayasa Mahkemesi kendisine Yasama Organınca bu yetki verilmediğinden bahisle red kararı vermiş ancak yanılmıyorsam 1994 yılında hiçbir yasal değişiklik olmadığı halde Yürütmenin durdurulma yetkisini vermiştir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi İctihadları zaman içerisinde değişebilir...Ve yasa ictihadı da değiştirebilir unutmayalım...Zira ictihad yasaya göre olur...(Türbanla ilgili bir yasa yoktu ancak Anayasa Mahkemesi bir ton yorumdan sonra, dolambaçlı yollarla türbanın yasak olması gerektiğine hükmetti o da ayrı hikaye)...

 

Öyle görülüyor ki konu çözümlenecek; ancak ben çıkartılacak yasanın meşruluğunun da teyid ettirilmesi taraftarıyım. Bunun yolu da referandumdan geçiyor ancak her referandum pahalıya mal olur...Yine de bu konuda bir referandum yapılmalıdır...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"Bizler inançlarımız doğrultusunda örtünürüz, ancak içinde yaşadığımız Atatürk Cumhuriyeti'ne nankörlük ve hainlik etmemek adına Cumhuriet ve laikliğin ilkelerine ters düşecek davranışlarda bulunmayız! Bulunmayacağız! Bizim dini duygularımızı, Cunhuriyet düşmanlarının kullanmasına izin vermeyeceğiz!"

 

 

Neden inançlı insanlarımız BUNU DİYEMİYORLAR DA PROVAKASONA GELİP BASİT BİR SAVUNMA MEKANİZMASIYLA HAREKET EDEREK HEM KENDİLERİNİ HEM DE İNANÇLARINI KULLANDIRIYORLAR???

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ninelerimiz ,Annelerimiz herzaman cocuklari icin bizler okuyamadik sizler okuyun ,bizler giyinemedik szler giyinin Adam olun cagdas olun büyük insan olun diye halk diliyle söylersek,saclarini süpürge etmislerdir ... dünyanin heryaninda geleneksel olarak acele disarda takilan basörtüyü yani bir nevi bayanin ogünkü kosullarda daginikligini toparlamaya saglayan bir nevi cok yönlü korucu örtü olarak kullanilan basörtüyü birileri ne yapiyor o ninelerin zorunlu olarak örtükleri örtüyü ,alip kadinin basina sarip sarmalamaya calisiyor sebebi din dinimiz öyle emrediyor bu yalan artik yalanin ötesinde Türban Hristiyan geleneği? oldugunu bile bile sirf bu ülkenin kazanimlarini yikmak icin ,sirf kendi yalanlarinla hatda kendi Ninelerinin Annelerinin düsüncelerini bildikleri halde yeterki bu laik düzen yikilsin diye birilerine ülkemize yikmak isteyenlere alet olurlar ? neden bence tek korkulari evlenecekleri KADIN bunun baska anlami yok! öyle olmasa ninelerin annelerin duygulari hayata gecer?

 

 

 

Efendi Türkler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar...

 

Mustafa Kemal Atatürk'ün "Hacc"a gitmeyi bir dönem yasakladığını biliyor muydunuz?

Tabii ki Meclis karaı ile...

 

Tüm İslam aleminin baskısına rağmen, Emperyalist beziganlığı yapan Arabistan'a karşı alınmış en cesur karardı ve bildiğiniz gibi bir dinin "Farz" olarak önemsediği bir ibadetin yasaklanması idi...

Niye ve nasıl yapıldığının ayrıntılarını uzun uzadıya anlatmayacağım ama şu var ki "Demokrasi" ve "Anti-Emperyalizm" için bu takım yaptırımlar uygulanmak zorundadır.

 

Biz toplumlar eğitilsin, olağan ve süreli bir şekilde bilinçlensin istiyoruz aslında...

Ve bunun içinde uğraşıyoruz...

Ancak şu var ki toplumları karanlığa sürükleyen yapılanmalar, cemaatler bizim çalıştığımızdan daha çok çalışıyorlar ve daha hızlı yapıyorlar yapmak istediklerini...

 

Örnek olarak mı?

"İran" örneğini boşverin, tartışılıyor zaten başka bir konuda da...

Kendi ülkemize bakalım...

 

Bundan 70yıl kadar önce Tüm İslam Devletlerini (ki o zaman hala Avrupa ile sıkı ilişkilerimiz yoktu ve Sadabat Paktı falan daha yeniydi) karşısına alma pahasına "Hacc"ı yasaklayabilen ve bu kadar cesur adımlar atabilen Türkiye Cumhuriyeti, bugün böyle bir adım atmak bir yana dursun, Türban'a karşı olduğunu söylediği vakit "Dinsizlik" ile aşağılanan insanların yaşamak ZORUNDA olduğu bir ülke haline geldi...

Kaldı ki böyle adımlar atabilesiniz...

Türkiye Geriye doğru gitmedi mi sanıyorsunuz siz?

Bu, geriye gitmenin ispatı değil midir?

Bugün kim cesaret edebilir böyle bir fikir sunmaya bile?

 

Bu forumda bir konu var "NAMAZ KILMAYANDAN HAYVANLAR BİLE KAÇAR !" diye,

Bilmem hiç dikkat ettiniz mi...

 

"TÜRBAN TAKMAYANDAN HAYVANLAR BİLE KAÇAR !" şeklinde sloganların atılmayacağını garanti edebilir misiniz?

 

Ya da şöyle söyleyeyim:

Daha geçen hafta, manken resimlerinin olduğu Sokak Afişlerine şu ibareli yazılar asılıyordu:

"Ya Edeb"

 

Türban kabul olununca bir baskı unsuru olarak kullanılmayacağını hiçbir insanoğlu iddia edemez.

 

Hatta iddia ediyorum ki iki seneye varmadan hemen çoğu kimse "Mahalle Baskısı", "Çevre Baskısı", "Arkadaş Baskısı" gibi nedenlerden Türbana bürünmek zorunda kalacaktır...

Bu mudur Özgürlük?

 

Bunu bir yana bırakın, Türban zaten başlı başına özgürlük ve hele hele Dini Özgürlük anlamına gelebilemez. Başbakanın eşi bile abisi tarafından zorla türbana büründürülmüş birisidir, kendisi ağızıyla söylemiştir. Ayrıca Türban ErkekEgemen-BabaErkil toplumun, kadının onurunu ayaklar altına alma pahasına uyguladığı bir yaptırımdır... Kadın onuruna sürülen bir lekedir...

 

Kadınlara yeterli Evrensel Ahlak Bilgisini ve Eğitimini verin, kendi tercihlerini yapabilecek kadar özgür bırakın ve doğmalardan uzak tutun, hiç birisinin Türbana sığınacağını sanmıyorum ve hatta sığınmayacaklarından adım gibi eminim. Çünkü hep öyle olmuştur...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başımı örtüyorum. Lisede okumak istiyorum. Başımı açmak istemiyorum çünkü bu dini inancımın gereği. Özgürlük istiyorum. Başörtüsüne lisede de özgürlük! Hadi sayın tarafsız buna karşı bir argüman geliştirin. Sonraki adımı engelleyin.

Evet Sayın Huseyinn...

İslam'a göre bir kız 9-12li yaşlardan sonra dinden mesul olur ve uygulamak zorundadır.

Bu çağlardaki bir kız daha İlkÖğrenimine devam ediyordur...

Ve çıkıp "Benim inancım gereği bu yaşlarda örtünmem Şarttır, örtünmezsem günahtır, nite örtünmeyeyim" diyebilir, diyecektir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başımı örtüyorum. Lisede okumak istiyorum. Başımı açmak istemiyorum çünkü bu dini inancımın gereği. Özgürlük istiyorum. Başörtüsüne lisede de özgürlük! Hadi sayın tarafsız buna karşı bir argüman geliştirin. Sonraki adımı engelleyin.

 

reşit kızlardan bahsediyoruz, reşit olmayan insanlar için bırakın türbanı bir çok sınırlama var doğal olarak, adı üstünde "reşit olmayan"

 

reşit olmayan insanların sanırım dini olarakta çok zorunlu yükümlülükleri yok ! yanlışım varsa düzeltin !

 

liselerde zaten kılık kıyafet özgürlüğü yok, eğer olursa tabiki türbanda olacak, bir ara resmi makamlarda liselerdede kılık kıyafet serbestliği tartılışmıştı hatırladığım kadarıyla.

 

ama ilköğretim dönemi kesinlikle çocuklardan oluştuğu için böyle uyugalamalar asla söz konusu olamaz, ama liseler tartışılır tabi

 

reşit olmayan insanlardan oluştuğu için sakıncalı buluyorum, psikolojik gelişim açısından tamda kişilik oturması başladığında

 

güzel bir soru sordunuz, teşekkürler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kadınlara yeterli Evrensel Ahlak Bilgisini ve Eğitimini verin, kendi tercihlerini yapabilecek kadar özgür bırakın ve doğmalardan uzak tutun, hiç birisinin Türbana sığınacağını sanmıyorum ve hatta sığınmayacaklarından adım gibi eminim. Çünkü hep öyle olmuştur..

 

Nasıl vereceksiniz bu eğitimi ? üniversiteye girmelerini yasaklayarak mı ?

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın TARAFSIZ,

 

Bunca tartışmadan sonra, tüm arkadaşlara rağmen israrını düşündüm. Ve şöyle bir karar verdim. Türbanı savunduğuna göre (özgürlük sanıp) yanlışlığı nereden geliyor?

 

Ve buldum galiba;

 

Ve satır aralarına serpiştirdiğini de gördüm. Sen diyorsunki; insanlarda kılık kıyafet özgürlüğü olmalı. Hatta buna, "sonsuz özgürlük olmalı" diye de bakıyorsun. Kılık kıyafetten zarar gelmez diyede düşünüyorsun. Bu konuda gerçekleri göz ardı ettiğin belli oluyor.

 

Bunun böyle olamayacağını (sonsuz), sadece tek misalle açıklayabilirim. Mesela bir insanın yaprak giysi giyip halk içerisinde dolaşmasını özgürlük olarak görebilirmiyiz? Ya da çıplak olarak... Abartılı misallerimize devam edelim ve sonuçta türbana kadar gelelim.

 

Bir insanın üniversiteye, kara çarşafla ya da bikiniyle gelmesini normal karşılayabilirmiyiz? Eğer normal diyorsan, okuldaki sağlıklı eğitimin, kamuya ait yerlerdeki hizmetlerin nasıl sağlıklı yürüyeceğini bilmiyorsun demektir. Bunu yaşayanlar biliyor.

 

Yine bir kamu iş yerinde ya da eğitim yerinde, siyasi ve ideolojik bir simgenin bulundurulmasının, hizmeti de eğitimi de aksatacağını bilmiyorsun demektir. Zira iş yerinde işler simge çeşitlerine göre farklılaşacak, eğitimde ise simgelere göre eğitim farklılığı oluşacaktır. Bunu, kamu iş yerindekiler veya eğitim gören insanlar yaşamışlardır mutlaka. Ben yaşadım.

 

Bu yüzden insan yararı için, kamu işyerlerinde, eğitim müesseselerinde, dini, siyasi ve etnik özellik taşıyan simgelerin serbestisi demokrasi değildir. Çünkü, insan yararına değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başımı örtüyorum. Lisede okumak istiyorum. Başımı açmak istemiyorum çünkü bu dini inancımın gereği. Özgürlük istiyorum. Başörtüsüne lisede de özgürlük! Hadi sayın tarafsız buna karşı bir argüman geliştirin. Sonraki adımı engelleyin.

 

Bunun sonu ilkokula kadar dayanır. Nereden biliyorum? Dünyadaki uygulamalarından!

 

için bu takım yaptırımlar uygulanmak zorundadır.

 

Biz toplumlar eğitilsin, olağan ve süreli bir şekilde bilinçlensin istiyoruz aslında...

Ve bunun içinde uğraşıyoruz...

Ancak şu var ki toplumları karanlığa sürükleyen yapılanmalar, cemaatler bizim çalıştığımızdan daha çok çalışıyorlar ve daha hızlı yapıyorlar yapmak istediklerini...

 

Örnek olarak mı?

"İran" örneğini boşverin, tartışılıyor zaten başka bir konuda da...

Kendi ülkemize bakalım...

 

Bundan 70yıl kadar önce Tüm İslam Devletlerini (ki o zaman hala Avrupa ile sıkı ilişkilerimiz yoktu ve Sadabat Paktı falan daha yeniydi) karşısına alma pahasına "Hacc"ı yasaklayabilen ve bu kadar cesur adımlar atabilen Türkiye Cumhuriyeti, bugün böyle bir adım atmak bir yana dursun, Türban'a karşı olduğunu söylediği vakit "Dinsizlik" ile aşağılanan insanların yaşamak ZORUNDA olduğu bir ülke haline geldi...

Kaldı ki böyle adımlar atabilesiniz...

Türkiye Geriye doğru gitmedi mi sanıyorsunuz siz?

Bu, geriye gitmenin ispatı değil midir?

Bugün kim cesaret edebilir böyle bir fikir sunmaya bile?

 

İşte bilimsel düşünme tarzı!

 

liselerde zaten kılık kıyafet özgürlüğü yok, eğer olursa tabiki türbanda olacak, bir ara resmi makamlarda liselerdede kılık kıyafet serbestliği tartılışmıştı hatırladığım kadarıyla.

 

İşte bilimsel olmayan ve hatta sadece bugününü görebilen bir düşünme tarzı!

Sen sanıyormusun bu iş üniversiteler ile bitecek!

İnanç bu inanç (senin mantığınla)!

Kapanmak isteyen lisede de kapanacak! Kapatmak isteyen lisede de, ilköğretimde de kapatacak!

 

Bunların hepsinin birer ADIM olduğunu tekrar hatırlatmakta fayda var sanırım!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bunun böyle olamayacağını (sonsuz), sadece tek misalle açıklayabilirim. Mesela bir insanın yaprak giysi giyip halk içerisinde dolaşmasını özgürlük olarak görebilirmiyiz? Ya da çıplak olarak... Abartılı misallerimize devam edelim ve sonuçta türbana kadar gelelim.

 

Toplumun ahlak kurallarına aykırı giyinmek kişiyi rahatsız eder ve o kişi bundan vazgeçer, toplumun ahlak seviyesi bunu kaldırırsa o kişi bundan rahatsız olmaz, tatil beldelerinde üstsüz güneşlenen hanımlar kimseden rahatsız olmaz, kimsede onlardan rahatsız olmaz, ama aynı hanım şehir içinde aynı şekilde dolaşamaz, isterse dolaşabilir buna özgürdür ama dolaşmaz çünkü hem kendinin hem toplumun ahlak sevisyesi buna izin vermez ! bilmem anlatabildim mi ?

 

Bir insanın üniversiteye, kara çarşafla ya da bikiniyle gelmesini normal karşılayabilirmiyiz?

 

edep yerlerinin açılması kişiyi ve toplumu cinsellik ve ahlak yönünden rahatsız eder, edep yerlerinin tamamen hatta hatta tüm vücudun kapatılması kimseyi ahlak ve cinsel yönden rahatsız etmez ve saldırganlaştırmaz.

 

Yine bir kamu iş yerinde ya da eğitim yerinde, siyasi ve ideolojik bir simgenin bulundurulmasının, hizmeti de eğitimide aksatacağını bilmiyorsun demektir.

 

x bankaya adıma yatırılan parayı çekmeye gittiğimde karşımda türbanlı bir bayanla muhatap oldum, ve paramı ödedi çıktım

 

aksaklık nerede ?

 

Bu yüzden insan yararı için, kamu işyerlerinde, eğitim müesseselerinde, dini, siyasi ve etnik özellik taşıyan simgelerin serbestisi demokrasi değildir.

 

hangi yüzden ?

 

paramı ödeyen türbanlı bayan yüzünden mi ?

 

bana demokratik ve türbana izin vermeyen bir ülke söyler misiniz ?

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demirefe de dahil sayende umutsuzluğa bile düştük!

TARAFSIZ beni hiç bir şeye düşüremez. Bu ülke toptan karanlığa gömülse de insanlık bundan hiç bir şey kaybetmez. Bilim yoluna devam eder. Ben determinizme inanıyorum, biliyorsunuz. Bu dünya yok olsa da "I'm legend" olarak sipsivri tek başıma kalsam yine umutsuzluğa düşmem. Determinist işleyişi hiç bir şey durduramaz. Uzayda yıldızlar çarpışıyor, kıyamet geldi desinler, umurumda olmaz. Verecek bir can borcum var, verir geçer giderim.

 

Determinizmin çarkları dönmeyi sürdürür. Beni ve sizi, demokrasinizi de öğütür, tanrınızı da...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İşte bilimsel olmayan ve hatta sadece bugününü görebilen bir düşünme tarzı!

Sen sanıyormusun bu iş üniversiteler ile bitecek!

İnanç bu inanç (senin mantığınla)!

Kapanmak isteyen lisede de kapanacak! Kapatmak isteyen lisede de, ilköğretimde de kapatacak!

 

İlköğretimde kapanmak için dini ve faal bir gerekçe yok !

 

Ayrıca, olmamış bir şeyi kesin olacak gibi göstermek, doğmadır, bilimsel değildir ! teori değil pratiklere ihtiyacımız var, iş teoriye kalırsa ülkeyi terk etmemiz gerekir

 

saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

bana demokratik ve türbana izin vermeyen bir ülke söyler misiniz ?

Türkiye'den başka demokratik laik bir müslüman ülke söyler misiniz? Tuzu kuru olan türbanı niye yasaklasın ki? Bir Avrupa ülkesinde şeriat ilan edilmesi olasılığını söylesen adamlar gülmekten yere yatarlar. Biz ise o kadar neşeli olamıyoruz maalesef, bizim tuzumuz oldukça rutubetli. Sizin gibiler sayenizde seksen küsür yıldır kurutamadık. Pek kuruyacağa da benzemiyor bu gidişle. Sayenizde...

 

Sapla saman karışırsa bu işin içinden çıkamayız. Benzerleri kıyaslayalım. Almanya'da göğsünüzde gamalı haçla üniversiteye girmeye bir kalkın bakalım. Daha geçen bir spiker nazileri övdü diye işine son verildi. Her ülkenin hassasiyetleri farklıdır. Avusturya'da çoğunluk elde ettiği halde iktidarına izin verilmeyen ırkçı partiyi hatırlayın. Hitler de yasal seçimle iktidara gelmişti.

 

TARAFSIZ, bu iletileri hakkaten mi sen yazıyorsun, yoksa bilgisayarını açık unuttun ya da şifreni mi kırdılar? Ben şüphelenmeye başladım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İlköğretimde kapanmak için dini ve faal bir gerekçe yok !

 

Ayrıca, olmamış bir şeyi kesin olacak gibi göstermek, doğmadır, bilimsel değildir ! teori değil pratiklere ihtiyacımız var, iş teoriye kalırsa ülkeyi terk etmemiz gerekir

 

saygılar

 

Dini veya faal gerekçe: Kızımın kapanmaya alışması gerek. Sonradan kapanması zor oluyor insanların küçükken alıştıralım. Lisedeki bir kız artık ergenlik çağına gelmiştir. Cinsel bir objedir. Çocuk doğrabilir. Yaşının onsekizin altında olmasının bir önemi yok. Bu yüzden kapatılmalıdır. Erkeklerin iştahını kabartır çünkü. Üniversiteli kızın kapanma nedeni de bu değil mi? Onu görenin iştahını kabartması. Sonuç olarak lisesli bir kız da ergendir. İslami açıdan evlenebilir.

Bunun örnekleri yok dediniz. Ama İstanbul'dan bir görüntü size buyrun:

 

http://img528.imageshack.us/img528/1797/istanbul2tc5.jpg

 

 

 

 

Zatı alileri de sizin gibi düşünüyorlar kişilik gelişmesinin başı diyorlar. İnsan tam da bu zamanda eğitilir/eğilir diyorlar bu konudaki savınız da rahatlıkla çürütülür. Sürüyle hadis bulunacaktır çocukların yaşken eğitilmeleriyle ilgili. Ailelere düşen vazifelerle ilgili. Merak etmeyin.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İlköğretimde kapanmak için dini ve faal bir gerekçe yok !

 

Ayrıca, olmamış bir şeyi kesin olacak gibi göstermek, doğmadır, bilimsel değildir ! teori değil pratiklere ihtiyacımız var, iş teoriye kalırsa ülkeyi terk etmemiz gerekir

 

saygılar

Ha anladım. "Tanrı ilköğretimde ve ortaöğretimde okuyanları kuldan saymıyor. Onlar örtmese de olur. Tabii canım, devlet memurlarını da devletin kulu oldukları için kuldan saymaz zahir. Cuma bile farz değil, devletin kulular. Sadece üniversite örtsün, bir tek üniversiteler yaaa, hadiii, ne oluuur!

 

Üniversite kapısında başörtümüzü atar, ****** ağlarız, içiniz parçalanır bak. Yufka yürekli halk da bunu görünce AKP oylarını yüzde yetmiş yapar! Ona göre haaa! Tamam, girecez de mi üniversiteye? Hadi, hadi, kıyamet kopmaz, giriverelim işte..."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.