Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

_asi_

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.917
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

_asi_ tarafından postalanan herşey

  1. _asi_

    Çek Cumhuriyeti

    Çek Cumhuriyeti DEVLETİN ADI: Çek Cumhuriyeti BAŞŞEHRİ: Prag YÜZÖLÇÜMÜ: 78.864 km2 NÜFUSU: 10.400.000 RESMİ DİLİ: Çekçe DİNİ: Hıristiyan (Katolik, Protestan) PARA BİRİMİ: Koruna Kuzeyinde Polonya, batısında Birleşik Almanya, güneyinde Avusturya, doğusunda Slovakya tarafından çevrili olan bir Orta Avrupa ülkesi. Çekoslovakya Birinci Dünya Savaşı sonunda Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun parçalanması neticesinde kurulmuştur. Tarihi Bohemya bölgesinde oturan Keltler ülkenin bilinen ilk halkıdır. Beşinci asırda doğudan Slav kabileleri gelerek Elbe Vadisinde yerleşmişlerdir. Altı asır boyunca devamlı Slav, Cermen ve Macarların istilalarına maruz kalmıştır. On dördüncü asırda kurulan Cermen İmparatorluğu uzun seneler ülkeye hakim olduktan sonra 17. asır başlarında Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna yenilmesiyle, bu imparatorluğunun topraklarına katıldı. Avusturya, Bohemya ve Moravya’ya, Macaristan ise Slovakya’ya hükmetmekteydiler. Birinci Dünya Savaşı neticesinde Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun yıkılmasıyla Ekim 1918’de Çekoslovakya Cumhuriyeti adıyla bağımsızlıklarını ilan ettiler. Ülkedeki etnik gruplardan Almanların ayaklanmaları ve Almanya’nın baskısı ile Bohemya bölgesi, Almanlara verildi (1938). Bir sene sonra Hitler komutasındaki Alman orduları Çekoslovakya’yı işgal etti. İkinci Dünya Savaşı neticesinde 1945’te ülke bu sefer de Rusya tarafından işgal edildi. Çekoslovakya’nın doğudaki Rütenya eyaletini kendi topraklarına katan Rusya, baskı neticesinde Çek Komünist Partisini iktidara geçirerek sosyalist bir rejim kurdurdu. Yeni yönetim kendi anlayışı gereği hürriyetleri kısıtladı. Hürriyet taraftarı olan kişileri hapishane ve akıl hastanelerine doldurarak ülkeyi Rusya’nın peyki durumuna getirdi. 1955 yılında Varşova Paktına dahil oldu. 1960’dan sonra ziraat kollektifleştirildi. Nakliye ticaret ve ağır sanayi devletleştirildi. Kültür ve dini inançlar baskı altına alındı. 1968’de Stalin taraftarlarının yerine geçen Alexander Dubcek ve Ludvik Suoboda ülkede liberal bir politika takip ederek ekonomide dışa açılma yönünde çeşitli reformlar yaptılar. Basın ve yayın kuruluşlarına hürriyet verildi. Komünizmin diktatörlük rejiminden kurtulup insanca yaşamak için çaba sarf eden liderler Rusya idarecileri tarafından şiddetle tenkit edildi. Çekoslovakya’daki bu liberal reformlar neticesinde bir peykini kaybetme korkusu duyan Rusya ülkeyi işgal etti. Ülkelere bağımsızlık sloganları öğreten Rusya kendisinin yaptığı işgale karşı gelen halkı insafsızca tankların paletleri altında ezdi ve ülke idarecilerini şiddetle cezalandırdı. Yüzbinlerce Çekoslovakyalı, Rus zulmüne dayanamayarak Avusturya ve Almanya’ya kaçtı. 1989’da bütün doğu bloku ülkelerinde olduğu gibi, Çekoslovakya’da da yumuşama politikası başladı. Çok partili sisteme geçildi ve 1990’da ilk serbest seçim yapıldı. Komünistler kazanamadılar. Milliyetçi Partiler iktidar oldular. 1992 Haziranında Çekoslovakya’yı meydana getiren Çek ve Slovakya cumhuriyetlerinde ayrı ayrı yapılan seçimlerden sonra iki cumhuriyetin birbirinden ayrılması gündeme geldi. Yapılan görüşmeler neticesinde 25 Kasım 1992 günü yapılan antlaşma ile 31 Aralık 1992 tarihinde iki cumhuriyet birbirinden ayrıldı. Karlštejn Şatosu (14. yüzyıl) Fiziki Yapı Çek Cumhuriyeti batıdan doğuya doğru iki coğrafi bölgeye ayrılır. Bunlar batıda “Bohemya”, doğuda “Moravya” bölgeleridir. Bohemya ülkenin batısında, dört tarafı ortalama 1000-1500 m yüksekliğe sahip dağlarla çevrili olan dörtgen biçiminde bir yayladır. Bölgenin kuzeyinde Krkonose Dağları (en yüksek tepesi 1603 m), kuzey batıda Krusme Dağları, doğusunda ise Moravya bölgesine sınır teşkil eden Moravya Tepeleri vardır. Güney batıdaki Bohemya Dağlarından çıkan Vltava Irmağı güney kuzey doğrultusunda bölgeyi aştıktan sonra, Krkonose Dağlarından çıkarak Bohemya bölgesinin kuzeyini sulayan ve ülkeden çıkan Elbe Nehrine karışır. Bölgenin önemli akarsularından bir diğeri olan Ohre de kuzeybatı kesimlerini suladıktan sonra Elbe Nehrine katılır. Moravya Çek Cumhuriyeti’nin orta kısmını teşkil eden, kuzeyden güneye doğru gidildikçe alçalan bir ova şerididir. Kuzeyinde Jesenik Dağları ile çevrili olan bölge, batısında Moravya Dağları ile Bohemya bölgesinden, doğudaki Beskydy ve Bile Karpat Dağları ile Slovakya’dan ayrılır. Oder Nehrinin de suladığı bölgeyi kuzey güney istikametinde kateden Morava Nehri pekçok küçük akarsuları da bünyesinde toplayarak güneyde Tuna Nehriyle birleşir. İklim Denizden uzak bir Orta Avrupa ülkesi olan Çek Cumhuriyeti’nde de, diğer Orta Avrupa ülkelerinde olduğu gibi kışları sert soğukların hakim olduğu kara iklimi vardır. Yazların serin geçtiği ülkede, yıllık sıcaklık ortalamaları seneden seneye büyük dalgalanmalar gösterir. Kışın ülkede hava her zaman sıfırın alında olur. Senelik yağış ortalaması bölgelere göre 1000-1500 mm arasında değişir. Yükseliği fazla olmayan ovalık bölgelerde yağış miktarı 1000 mm civarında bulunurken, yüksek dağların bulunduğu yerlerde dağların yağmur bulutlarını tutması ve yoğunlaştırıcılık vazifesi görmesi, senelik yağış miktarının ortalama 1500 mm civarında olmasını sağlar. Yağışlar kışın genellikle kar şeklinde olur. Prag Kalesi Tabii Kaynakları Çek Cumhuriyeti topraklarının % 30’u ormanlarla kaplı olan bir ülkedir. Özellikle Bohemya Dağları ve Karpatlar’ın yüksek bölgelerinde iğne yapraklı ağaçlardan meydana gelen ormanlık bölgeler, yüksekliği fazla olmayan yerlerde kayın, meşe ve gürgen ormanları halini alırlar. Ormanlık bölgelerde yaşayan yabani hayvanların başlıcaları; yaban domuzu, yaban kedisi ve dağ keçisidir. Madenleri kendisine yeterli seviyede değildir. Avrupa’nın en fazla uranyum üreten ülkesi olan Çekoslovakya’da kömür, antimon, manyezit, civa, grafit ve kaolin ile az miktarda petrol üretilir. Üretilen uranyum miktarı, bu maddenin stratejik ehemmiyeti bakımından açıklanmamaktadır. Bohemya dağlarından çıkarılan önemli miktardaki linyit, elektrik enerjisi üretiminde kullanılır. Nüfus ve Sosyal Hayat Nüfusu 10.400.000 civarındadır. Resmi dili çekçedir. Hıristiyan olan halkın % 70’i Katolik, % 15’i Protestan ve diğerleri de muhtelif mezheplere bağlıdır. 6-15 yaş arasında öğretimin mecburi ve parasız olduğu ülkede okuma-yazma bilenlerin oranı % 99’dur. Nüfusun % 68’i şehirlerde, kalanı ise köylerde oturur. Çalışan nüfusun ekseriyeti işçidir. Kalanı ise tarım ve diğer işlerle uğraşır, Bohemya halkı müziğe olan düşkünlükleriyle meşhurdur. Beden eğitimi halk arasında yaygındır. Çek Cumhuriyeti’nin milli sporu buz hokeyidir. Siyasi Hayat 1968’de hür bir rejim için istekleri, Rusya tarafından kanlı bir şekilde reddedilen Çek Cumhuriyeti, 1990’a kadar Komünist rejimle yönetildi. Çek ve Slovak Cumhuriyeti olarak iki federasyon halinde idare edilirdi. İktidardaki Komünist Parti seçimlere tek liste ve tek parti olarak girerdi. Ülke, 350 üyeli Federal Meclis tarafından yönetilirdi. Federal Meclis, bütün ülkeden seçilen 200 kişilik Halk Meclisi ile 75 üyesi Çek, 75 üyesi Slovak cumhuriyetlerinden seçilen 150 kişilik Milletler Meclisinden kurulurdu. Devlet başkanı, başbakan ve bakanlar Federal Meclis tarafından kendi üyeleri arasından seçilirdi. 1989’da Doğu bloku ülkelerinde görülen yumuşama ve çok partili hayata geçiş, Çek Cumhuriyeti’nde de görüldü. 1990’da ilk çok partili seçim yapıldı. 1992 Haziranında Çekoslavakya’yı meydana getiren Çek ve Slovak Cumhuriyetlerinde ayrı ayrı seçim yapıldı. Çek Cumhuriyeti’nde seçimleri kazanan Vaclav Klaus başbakan oldu. Bu seçimlerden sonra yapılan görüşmelerden sonra 31 Aralık 1992 tarihinde iki cumhuriyet birbirinden ayrıldı. Ekonomi Genel olarak sanayiye dayalı bir ekonomisi vardır. Ekilebilen arazinin tamamı komünist idarenin gelmesiyle devletleştirilerek kollektif tarıma geçildi. Tarım ürünleri üretiminde kollektif tarıma geçme ile verim düştü ve ülke eskisinden daha çok besin maddesi ithal etmek zorunda kaldı. En önemli tarım ürünleri buğday, arpa, yulaf, çavdar, mısır, pancar, patates ve kabaktır. Hayvancılık yaygın olarak yapılır. En çok kümes hayvanlarının beslendiği ülkede beslenen büyük baş hayvanların sayısı küçük baş hayvanların sayısından çok fazladır. Ülkenin % 30’unu kaplayan ormanlardan elde edilen ürünler ihtiyacı karşıladığı gibi, fazlası ihraç edilir. Ürettiği madenler ülke ihtiyacını karşılamadığı için maden ithal eder. Demir cevherinin önemli kısmını ithal etmesine rağmen dünyada çelik üretiminde ilk on ülke içine girebilmektedir. Doğu bloku ülkelerin makina, kimyevi madde, silah, tekstil ürünü ihtiyaçlarının büyük bir kımını Çek Cumhuriyeti karşılamaktadır. Ulaşım: Çek Cumhuriyeti gelişmiş kara ve demiryolu ağına sahiptir. Demiryollarının dörtte birinde elektrikli trenler çalışmaktadır. Çek Cumhuriyeti’nde Prag ve öbür bölge merkezleri hava yoluyla birbirine bağlıdır.
  2. _asi_

    Bulgaristan

    BULGARİSTAN DEVLETİN ADI: Bulgaristan Demokratik Halk Cumhuriyeti BAŞŞEHRİ: Sofya YÜZÖLÇÜMÜ: 110.994 km2 NÜFUSU: 8.987.000 RESMİ DİLİ: Bulgarca DİNİ: Hıristiyanlık PARA BİRİMİ: Leva Ülkemizin kuzey batı komşusu olup, kuzeyden Romanya, batıdan Yugoslavya ve güneyden Yunanistan ile sınırlandırılan ülke. Kuzeyde Tuna ve doğuda Karadeniz tabii sınırlarını teşkil eder. Ekonomi ve ideolojik bakımdan Sovyetler Birliği’ne bağlıyken, 1989’da Rusya’da başlayan yeniden yapılanma ve batıya açılma politikası, Bulgaristan’da da hızla yayıldı ve komünizm eski hakimiyetini büyük ölçüde kaybetti. Tarihi Bugünkü Bulgaristan topraklarına, M.Ö. 30’larda Traklar denilen bir kavim, bir süre sonra da Romalılar hakim olmuştur. Altıncı yüzyılda İslavlar her tarafı yakıp yıkarak hakimiyeti ele geçirmişlerdir. M.S. 680 yıllarında Karadeniz’in kuzeyinden Bulgar Türklerinin gelmesi ile Bulgar tarihi başlamıştır. On-Oğuz grubundan olduğu bilinen bu Türklerin aynı zamanda Yukarı Tuna kıyıları ile birlikte Volga ve Kama vadilerini de idaresi altına alarak Büyük Bulgaristan adıyla 14. yüzyıla kadar varlığını devam ettirmiştir. Bu arada 11. yüzyıla kadar devam eden Birinci Bulgar Krallığı yıkılarak Peçenek, Guz ve Kumanlar (Kıpçak)vasıtasıyla İkinci Bulgar Krallığı kurulmuş, 1241 senesinde Moğol istilasına uğramıştı. Miladi 1331-1371 yıllarında Kral İvan Aleksandr zamanında Sırpların Balkanlarda üstünlük kurmasıyle zayıflamış, Osmanlı Hükümdarı Birinci Murad Han zamanında (1326-1389) Bulgaristan toprakları zaptedilmiştir. İvan Aleksandr’dan sonra Vidin ve Dobruca beylikleri ile Tırnova Krallığı Osmanlılara karşı çıkması üzerine 1393’te Tırnova, 1396’da Niğbolu Zaferlerinden sonra, Vidin ve 1400’de Dobruca zaptolunarak Bulgar Krallığı tamamen ortadan kaldırılmıştır. On altıncı yüzyılda Bulgaristan üzerinde Sırplar ve Macarlar üstünlük kurmak istemişlerse de güneyden gelen Osmanlı Devleti Bulgaristan’a hakim olarak düzenli bir idare getirdi. Bulgaristan’ı 500 yıl Osmanlılar idare etti. Bu dönemde idare, Sofya’da oturan Rumeli Beylerbeyi tarafından sağlanıyordu. Osmanlı İmparatorluk merkezine yakın olması ve sefer yolu üzerinde bulunması sebebiyle ticareti oldukça gelişme gösterdi. Bulgar tüccarlara geniş imtiyazlar tanındı. Osmanlılar, diğer tebaalarında olduğu gibi Bulgarlara da dini yönden baskı siyaseti gütmediler. Bulgarlar genellikle reaya adını taşıyan, vergiye tabi çiftçi sınıfları halinde kaldılar. adil idare ve imtiyazlı tüccar sınıfının bulunması ve benzeri müsbet Osmanlı siyasetine rağmen, 17. yüzyıl ortalarında Bulgaristan’da haydut denilen çeteler türeyerek isyan etmeye başladılar ve her fırsatta düşman ordularıyla Osmanlılara karşı birleşmekten geri kalmadılar. Devam eden bu isyanlar karşısında Osmanlı hükumeti "Çorbacı Nizamnamesi" gibi bazı kanuni tedbirler alarak, Bulgaristan’da asayişi korumaya çalıştı. Tuna vilayetinin başına bu maksatlarla getirilen ve geniş yetkilere sahip bulunan Midhat Paşa, Bulgaristan’a birçok hizmetler götürdü. Hatta Midhat Paşa, Hıristiyanlara yaranmak için ayyıldızlı Türk bayrağına bir de haç ilave etti. Bulgar ihtilal merkez komitesinin 20 Nisan 1875’te Koprivştitsa ve Panagyuviste’de başlattıkları büyük isyan da bastırıldı. 1876 yılı Aralık ayında İstanbul’da toplanan büyük devletler, Bulgaristan’da iki muhtar bölge teşkilini teklif ettiler. Rusya bunu kabul etmedi. Midhat Paşa ısrarla Rusya’ya savaş açmamız için direndi. Neticede Rusya’ya savaş açıldı (20 Nisan 1877). Bulgarlar Rus ordusuna katıldıkları gibi, Türklere karşı tedhiş hareketlerine de giriştiler. Osmanlı-Rus harbinin sonunda Ayastefanos Antlaşması imzalandı (3 Mart 1878). Muhtar bir Bulgaristan idaresi kurulması kabul edilmişse de diğer büyük devletlerin baskısı ile Balkanlar ile Tuna arasında küçük bir Bulgar Prensliğinin kurulması şeklinde değiştirildi. Diğer bölgeler Romanya ve Sırbistan devletlerine bırakıldı. Bir süre sonra Rusya’nın mevcut Bulgar Prensliğinin idari ve içişlerine doğrudan karışması, Osmanlı hükumeti ile Avusturya ve İngiltere hükumetleri, Prensliği Rusya’nın tahakkümüne bırakmak istememelerinden bu hususta büyük devletlerin nüfuz mücadeleleri başladı. Bir süre sonra Bulgaristan Prensliğinde Prens Aleksandr idareyi ele alarak Bulgaristan birliğinin sağlanmasını temin etti ve tamamen Rusya’ya yaklaştı. Daha sonraki gelen idarecilerde iç ve dış ilişkilerin düzene sokulması gibi gelişmelerden sonra, 1904’te Türkiye aleyhine Sırbistan’la bir antlaşma imzaladı. 1908 İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra, 3 Ekim 1908’de tam bağımsızlığını ilan etti. 8 Eylül 1944 ihtilalinden sonra Bulgaristan Komünist rejimi kabul ederek Varşova Paktına girdi. Rusya’da olan batıya açılma hareketleri, Bulgaristan’da büyük hızla yayıldı. Bir süre sonra, 35 senedir başta bulunan Cumhurbaşkanı Jivkov 10 Kasım 1989’da istifa etmek mecburiyetinde kaldı. 29 Aralık 1989’da ülkede bulunan Türklere yeniden kendi adlarını kullanma ve serbestçe ibadet etme hürriyeti tanındı. 10-17 Haziran 1990’da iki kademeli ve 1932’den bu yana ilk defa yapılan çok partili seçimde 1943-1990 arasında Bulgaristan’ı idare eden Komünist Partisi (yeni ismi Bulgaristan Sosyalist Partisi)iktidar oldu. Türkiye-Bulgaristan arasında siyasi münasebetler müsbet yönde gelişmektedir. Rila Manastırı (Dünya mirası) Fiziki Yapı Bulgaristan, doğudan batıya uzanan Balkan Dağları ve Rodopların ayırdığı dört bölgeden meydana gelir. Bunlardan birincisi Tuna Nehri ile sıra dağları arasındaki ovalardır. Tuna Nehri kıyıları ülkenin en münbit yeridir. Burada buğday, mısır, ayçiçeği, şekerpancarı ve tütün üretilir. İkinci bölge, ülkeyi baştan başa kesen Balkan Sıradağlarıdır. Her ne kadar bazı bölgeleri oldukça yüksekse de, geçilmek için gerçek bir engel teşkil etmezler. En önemli geçidi Şıpka Geçididir. Dağlar orman ve ot yetişmesi bakımından zengindir. Buralarda kömür yanında bakır, kurşun ve çinkoya da rastlanır. Bu bölgede tarihi Gabrovo, Kotel ve Tryavna şehirleri vardır.Sıradağlar arasında Bulgaristan’ın gül endüstrisinin merkezi olan ova mevcuttur. Üçüncü bölge de güneyde bulunan Trakya Ovasıdır.Meriç Nehri bu ovada akar. Bu bölge esas olarak meyve, sebze ve bağlarıyle meşhurdur. Ayrıca buğday, mısır, tütün ve pirinç yetiştirilir. Plovdiv ve Pazarcık en önemli şehirlerindendir. Dördüncü bölge, Rila ve Pirin ve esas olarak Rodopları içine alır. Bu bölgede yalnız Bulgaristan’ın değil, Balkanların en yüksek tepesi bulunur. Kurşun, çinko, krom, manganez ve altın gibi madenler bakımından bölge zengindir. En yüksek tepe, daha sonra Stalin olarak bilinen Musula 2925 metredir. Başşehir Sofya, Vitoşa isimli bir büyük dağın eteğindedir. Bu şehir yeri icabı Meriç Vadisine ve Tuna Ovalarına kolayca ulaşabilmesi yönünden merkezidir. Tuna ve Meriç nehirleri ekonomik yönden bölgedeki ülkeler arasında en önemli bağlantıyı teşkil ederler. Tuna özellikle sulama ve balıkçılık yönünden gelişmiştir. Bulgaristan’ın üçte birini havza olarak alan Meriç Nehri, komşu ovaların sulamasında önemli rol oynar. Karadeniz kıyıları ve ülke içindeki kaplıcalarıyla turistleri çeker. İklimi Ilıman bir kara iklimi mevcuttur. Yıllık ortalama sıcaklık 13°C, ocak ortalaması 0°C, temmuz 22°C’dir. Kuzey kısımları güneye nazaran daha soğuktur. Senelik yağmur ancak 640 milimetreyi bulur. Yaz aylarında yeterli olmayan bu durum, toprak kullanımında çok geniş bir sulama sisteminin gelişimini gerekli kılmıştır. İlleri 1. Blagoyevgrad 2. Burgaz (Burgas) 3. Dobriç 4. Gabrovo 5. Hasköy (Haskovo) 6. Kırcaali (Kırcali) 7. Köstendil 8. Loveç 9. Montana 10. Pazarcık 11. Pernik 12. Plevne (Pleven) 13. Filibe (Plovdiv) 14. Razgrad 15. Rusçuk (Ruse) 16. Şumnu (Şumen) 17. Silistre (Silistra) 18. Sliven 19. Smolyan 20. Sofya (Başkent) 21. Sofya 22. Eski Zağra (Stara Zagora) 23. Tırgovişte 24. Varna 25. Veliko Tırnovo 26. Vidin 27. Vratsa 28. Yambol Nüfus ve Sosyal Hayat Bulgarlar aslen Orta Asya’dan gelen Avar Türklerindendir. M.S. 7. yüzyılda Tuna Nehrini geçerek Islav kabilelerini yendiler ve onları güneye sürdüler. Ancak, zamanla onların kültürlerini, dillerini benimsediklerinden kendi kültürlerini, dillerini unuttular ve Islavlaştılar. Bulgaristan’da halk diğer Balkan milletlerinden daha homojendir. Halkın % 88’i Bulgar, % 8,6’sı Türk, geri kalanları da Çingene, Romen, Yunanlı ve Yahudiler teşkil eder. Buradaki Türkler Dobruca ve Rodop’ta, Varna gibi şehirlerde yaşamaktadır. İdari baskı ve Birinci-İkinci Balkan harplerinde Bulgarların katliam ve soygunları neticesi Türkler ülkenin en fakir sınıfı durumuna düşmüşlerdir. Yapılan büyük baskılar sonunda zaman zaman Türkler anayurda sığınmaya mecbur bırakılmaktadır. 1989 yılında 400.000’den fazla yurttaş Türkiye’ye göç etmiştir. Resmi dil Bulgarca olmakla beraber, halkın çoğu Türkçe, Rusça dillerini de bilmektedir. Kullanılan Islav alfabesine 1945’te yapılan reform ile üç Rus harfi de ilave edilmiştir. Hıristiyan nüfusun % 90’ı Ortodokstur. Halkın % 61’i şehirlerde yaşar. Şehirdeki binalar komünist ülkelerin ortak mimari tarzıyla yapılmaktadır. Sovyetlerle ilişkilerden sonra halk an’anevi geleneklerini terk etmiştir. Başlıca şehirleri Sofya, Filibe, Varna, Rusçuk’tur. Eğitim: Okuma ve yazma oranı diğer Balkan ülkelerine nisbeten daha yüksektir. 7 ila 15 yaşları arası eğitim mecburidir. Sofya’da ve Plovdir’de üniversiteler vardır. İdare: Bulgaristan 8 Eylül 1944 ihtilalinden sonra komünist bir idareyle yönetilmekteydi. Bulgaristanla Türkiye arasındaki ilişkiler 1983 yılından itibaren bozulmaya başladı. Aynı yıllarda, Todor Jivkov yönetimi ülkede bulunan Türklerin isimlerini asimile etme, sindirme çalarına girişti. Türklerin isimleri değiştirildi. Çocukların sünnet edilmeleri yasaklandı.Camiler kapatıldı. İnsanların ibadet ve kendi dillerini (Türkçeyi) çocuklarına öğretilmesine engel olundu. Bu hareketlere karşı çıkanlar BELENE gibi toplama kamplarına ve hapishanelere konuldu. Hatta Türklerin malları ellerinden alınıp, trenlere doldurularak Türkiye’ye gönderilmeye başlandılar. Bu dönemlerde Türk-Bulgar münasebetleri en gergin duruma geldi. Bulgaristan’daki komünist rejim, Sovyetler Birliği’yle paralel olarak gelişti. Brejnev döneminde Sovyetler Birliği’nce izlenen sıkı politikayı Todor Jivkov da aynı şiddetle Bulgaristan’da uyguladı. Fakat Sovyetler Birliği’nde başgösteren glasnost rüzgarları, her Doğu Bloku ülkesini olduğu gibi, Bulgaristan’ı da etkiledi. Todor Jivkov yönetimi, ısrarla ve inatla reformlardan kaçındı. Fakat Türklere yapmış olduğu zulümlerden dolayı dünya kamuoyundan tepkiler alması, tabandan gelen baskılara da dayanamaması Jivkov’u istifa etmek zorunda bıraktı. Bundan sonra Bulgaristan’ın yönetimini eline alanlar Jivkov’un politikasını yumuşattılar. Türklerin ellerinden alınan bütün hakları geri verildi. Bu sebeple Bulgaristan ile Türkiye arasındaki ilişkiler tekrar düzelmeye başladı. Bugün karşılıklı komşuluk münasebetleri gayet iyi bir şekilde seyretmektedir (Aralık 1992). 1989’da Rusya’da olan gevşeme politikası Bulgaristan’da da görüldü. Komünist rejimi bırakarak, demokratik düzene dönme hareketleri başladı. 1990 Haziranında ilk serbest genel seçim yapıldı. Komünistler seçimi kazandı. Yirmi Türk parlamentoya girdi. Yasama Meclisi 5 yıllığına seçilen üyelerden meydana gelir. Bulgaristan idari bakımdan 27 vilayete bölünmüştür. Ekonomi Birinci ve İkinci Dünya savaşlarına girip yenik düşmesi, düşman işgali, ekonomiyi çok etkilemişti. Bu bakımdan sanayi tamamen felce uğramıştı. Komünist idare geçtikten sonra bütün sanayi, ziraat ve ticaretle ilgili hususlar devletleştirildi. Mecburi çalışma, iş yerinden ayrılmama, verilenle yetinme gibi tedbirler getirilerek, sanayinin ilerlemesine çalışıldı. Sanayi eskisine nisbetle oldukça ileri durumdadır. Başlıca üç bölgede maden çıkarılır. Stara Planina bölgesinde çinko, kurşun; Burgaz-Varna bölgesinde ise pik demir üretilir. Ancak bu çıkarılan madenler genellikle iç tüketim için kullanılır. Karadeniz sahilindeki Balçık bölgesinde, Varna’nın kuzeyinde ülke ihtiyacını karşılayacak kadar petrol çıkarılır. Diğer önemli madenler uranyum, pirit ve linyittir. Yılda 35 milyar Kw/s elektrik enerjisi elde edilmektedir. Motörlü araçlar, küçük gemiler, vagonlar ve elektrik araçları yapılmaktadır. Ancak iç tüketimi karşılamadığı için, ithal yoluyla açığı kapatmaktadır. Kimya sanayii çok gelişmiş olup, azot, boya, plastik, eczacılık ürünleri ve antibiyotik imal edilir. Ülkede sanayi kuruluşları daha ziyade Sofya, Varna ve Filibe’de bulunur. Ticaret: Bulgaristan ticaretini daha ziyade Doğu bloku ile yapmaktadır. Bu ülkeden gelip geçen Tırlardan ve Avrupa’da çalışıp izne gelen Türklerden büyük bir gelir sağlamaktadır.Kimyevi maddeler, elektrik ve elektrik ürünleri ihraç etmektedir. İthal ettiği malzemeler ise, makina, ulaştırma ve tarım için lazım olan malzemelerdir. Tarım: Bulgaristan oldukça yüksek oranda (% 43) tarım alanına sahiptir. İlk zamanları küçük çiftçilerin elinde olan toprak, İkinci Dünya Savaşından sonra başlayan Sovyet modeli kollektifleşme, 1957’de tamamlanmıştır. Daha sonra ortalama 4000 dönüm civarında arazisi olan büyük çiftlikler teşkil edilmiştir. Bütün bunlara rağmen, 1963-1964 yılları arasında yiyecek sıkıntısı, bir ziraat ülkesi olan Bulgaristan’da had safhaya erişmiştir. En önemli ürünü buğdaydır. Onu da bilhassa hayvan yemi olarak kullanılan mısır takib eder. Diğer önemli ürünleri, arpa, çavdar, nohut ve pirinçtir. Sanayide kullanılan bitki üretimini artırmak için büyük çaba harcanmaktadır. Yağ elde etmek için yetiştirilen ay çiçeği önemli bir alanı kaplamaktadır. Şekerpancarı üretimi iç tüketimi karşıladığı gibi ihraç da edilmektedir. Üretilen pamuk tekstil sanayisi için elverişlidir. Tütün yüksek kalitede olup ihracat için yetiştirilir. Üretilen gül yağı parfüm sanayiinde önemlidir. Ormanlar ülkenin % 30’unu kaplar ve kerestecilikte kullanılır. Ormanlarda geniş yapraklı ağaçlar, meşe, kayın, yaban elması gibi ağaçlar bulunur. Bahçe ürünleri, sebze, meyve, domates, haşhaş, yetiştirilir ve Orta Avrupa ülkelerine satılır. Bağcılık, konservecilik ileri gitmiştir.Hayvancılık gelişmemiştir. Vahşi hayvanlardan ayı, kurt, yabani kediler, tilkiler, sincap ve diğer kemirici hayvanlar bulunur. Ulaşım: Ulaştırma çok gelişmiştir. Osmanlılar devrinde yapılan demiryolları ve modern karayolları ile komşu ülkelerine bağlıdır. Karayollarının uzunluğu 32.000 kilometreden, demiryollarıın uzunluğu da 6000 kilometreden fazladır. Varna ve Burgaz limanları işlektir. Tuna Nehri üzerinde taşımacılık yapılmaktadır. Vikipedi
  3. _asi_

    Bosna Hersek

    BOSNA HERSEK DEVLETİN ADI: Bosna-Hersek Cumhuriyeti BAŞŞEHRİ: Saraybosna (Sarajevo) YÜZÖLÇÜMÜ: 51.129 km2 NÜFUSU: 4.523.000 RESMİ DİLİ: Sırpça-Hırvatça, Boşnakça DİNİ: İslamiyet PARA BİRİMİ: Eski Yugoslavya Dinarı (1992) Bosna-Hersek ya da resmî adıyla Bosna ve Hersek (Boşnakça ve Hırvatça:Bosna i Hercegovina, Sırpça:Босна и Херцеговина), Balkanlar'da 51.129 km²'lik yüzölçümü ve yaklaşık 4.500.000 kişilik nüfusu olan bir ülkedir. Ülke bir bütünü oluşturan üç etnik gruba ev sahipliği yapmaktadır: Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlar. İngilizce'de ve daha birçok dilde etnik kimlik göz önünde tutulmadan tüm Bosna-Hersek halkına Bosnalı denir. Ancak Türkçe'de tarihten gelen yakınlıktan dolayı Bosnalı denildiği anda Boşnaklar yani Bosnalı Müslümanlar terimi kastedilir. Ayrıca ülkede Bosnalı veya Hersekli olmak da ayrı etnik kimliği vurgulamak için kullanılır. Bosnalıyım demek Müslümanım demektir. Hersekliyim demek Hırvatım demektir. Ülke yönetim açısından iki entiteye yani devletçiğe bölünmüş durumdadır. Bunlar, Bosna-Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti'dir. Ülkeyi, kuzey, batı ve güneyden Hırvatistan, doğudan Sırbistan,yine güneyden Karadağ çevirmekte, Adriyatik Denizi ’ne ise Neum şehrinin bulunduğu yerde yalnızca 20 km'lik (limanı olmayan) bir kıyısı bulunmaktadır. Ülkenin coğrafyası merkez ve güneyde dağlık, kuzeybatıda tepelik, kuzeydoğuda düzlük bir karakter sergiler. Devletin başkenti ve en büyük şehri Saraybosna, birçok yüksek dağla çevrelenmiştir. Bu coğrafî özelliğinden dolayı şehir kış turizmine elverişlidir ve 1984 Kış Olimpiyatları'na ev sahipliği yapmıştır. Ülkenin çoğunluğunu kaplayan Bosna bölgesinde ılıman karasal iklim görülür, bu bölgede yazları sıcak, kışları kar yağışlı ve soğuktur. Ülkenin güney kıyılarındaki daha küçük Hersek bölgesinde ise tipik Akdeniz iklimi görülür. Bosna-Hersek doğal kaynaklar açısından da zengin bir görünüm arz eder. Eski Sosyalist Yugoslavya'nın altı federe cumhuriyetinden biri olan Bosna-Hersek, bağımsızlığını 1990'lı yıllardaki Yugoslavya'nın-SSCB gibi-çözüldüğü yıllarda kazanmıştır. 1992 yılında Yugoslavya'dan ayrılan Slovenya ve Hırvatistan'ın bağımsızlığını tanıyan AB ve BM, Makedonya ve Bosna-Hersek'in bağımsızlığını referandum şartına bağlamıştı. Bu nedenle 1992 yılında Bosna-Hersek'te yapılan referandumda halk bağımsızlıktan yana oy kullanınca yeni devlet kuruldu. Ancak bu devleti ülkedeki Sırplar tanımadı ve Boşnaklar ve Hırvatlara karşı savaş açtı. 1995 yılına kadar süren Bosna Savaşı'ndan sonra Dayton Barış Antlaşması imzalandı. Buna göre ülkede barışı uygulayacak uluslararası bir konsey kuruldu. Bu konsey bir Bosna-Hersek Yüksek Temsilciği kurdu. Sonuçta ülkede bulunan bu yüksek temsilcilik şu anda cumhurbaşkanını görevden alma dahil birçok yetkiyle donatılmıştır. Günümüzde gelinen noktada Bosna-Hersek'in bölünmüşlüğü devam etmektedir. Az da olsa bazı bakanlıkların (Savunma, Gümrük vb) birleştirilmesi çalışmaları sürmektedir. Adının kökeni "Bosna" adından ilk kez 958 yılında Bizans İmparatoru VII. Konstantin'in kaleme aldığı jeopolitik bir kitap olan De Administrando Imperio'da bahsedilir.[kaynak belirtilmeli] Etnik yapı (Dayton Barış Antlaşması sonrasında entitelerin yüzölçümleri) Bosna-Hersek Federasyonu: 26.345 km2 (% 51.46) Sırp Cumhuriyeti (RS): 24.840 km2 (% 48.52) Brcko Bölgesi: 12 km2 (% 0,02 ) Karasuları: 12 mil. Tarihi Bosna-Hersek'in bilinen tarihi, Hint-Avrupa menşeli İlliryalılarla başlar. Bölge Romalılar tarafından ele geçirilince, Panoonia eyaletinin İllyricum bölümüne bağlandı. Slavlar bölgeye M.S. 7. asırda gelmeye başladılar. 961'den sonra Bosna, Sırbistan'ın diğer bölümlerinden ayrıldı. Bağımsız siyasi ve coğrafi bir birim olarak kabul edildi. Bölgeye ilk Türk akınları 1386 senesinde başladı. Bu sırada Bosna tahtında Beşinci Tvartko bulunuyordu. Kosova Savaşında Sırpların mağlubiyeti ve ardından Üsküp'ün fethi Bosna'nın durumunda önemli değişikliklere sebep oldu. Son kral Stefan Tomeseviç Bosna'da yaşayan kalabalık Bogomil mezhebine bağlı olanlara Papanın isteği doğrultusunda adil davranmayınca, Fatih Sultan Mehmed Han bölgeyi rahatlıkla Osmanlı topraklarına dahil etti. Slav, Hırvat ve Avar karışımı olan Boşnaklar 10. asırda Bogomil mezhebine bağlıydılar. Teslisi ve hazret-i İsa'nın tanrının oğlu olduğunu kabul etmeyen inançları yüzünden uzun süre çevredeki diğer Hıristiyanların baskısı altında kaldılar. İnançları yüzünden, bölge Osmanlılar tarafından fethedilince, kolayca İslamiyeti seçerek Müslüman oldular. Anadolu'dan gelen dervişler yoluyla İslamiyet bölgede hızla yayıldı. Bosna, Osmanlı yönetimine geçince bir sancak haline getirildi. Kanuni Sultan SüleymanHan zamanında Macaristan'da kalan kuzey toprakları da fethedilince eyalet statüsüne alındı. Bosna eyaletine atanan ilk beylerbeyi Gazi Ferhad Paşa oldu. 19. asırdaki gelişmeler ve Osmanlı İmparatorluğunun batıda aldığı yenilgiler, Bosna eyaletini önemli ölçüde etkiledi. 1827'de ilk ıslahatı gerçekleştiren ve gönüllü Yeniçeri Ocağını kaldıran Beylerbeyi Abdurrahman Paşa, güçlü bir askeri örgüt kurdu. Eğitim ve öğretim işlerini yürütmekle vazifeli maarif müdürlüğü kuruldu. Bu aynı zamanda Osmanlı Devletinde ilk maarif müdürlüğüydü. 1976'da Hersek ayrılarak önce mutasarrıflık, daha sonra da iki sancaklı küçük vilayet oldu. 1878'de yapılan Berlin Antlaşması ile Bosna'nın Avusturya-Macaristan'ın denetimine bırakılmasıyla büyük bir bunalım patlak verdi. Resmen Osmanlı Devletine bağlı kalmasına rağmen, Berlin Antlaşmasına dayanarak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Bosna-Hersek'i işgal etti ve eyaletin yönetim hakkını ele geçirdi. İkinci Meşrutiyetin ilanından faydalanan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu bölgeyi 7 Ekim 1908 tarihli bir kararname ile kendi topraklarına ilhak etti. İlhak kararı Rusya, Sırbistan, Osmanlı İmparatorluğu ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu arasında çok yönlü bunalıma sebep oldu. Avusturya-Macaristan yönetiminde, yeni anayasayla seçmenler üç seçim grubuna ayrıldı. Her grupta Ortodoks, Katolik ve Müslümanlar için sabit oranda sandalye belirlendi. Bu durum Sırp milliyetçiliğinin tepkisine sebep oldu ve gerginlik 28 Haziran 1914'te Avusturya Arşidükü (veliaht) Franz Ferdinand'ın Saraybosna'da Bosnalı bir Sırp öğrenci tarafından öldürülmesine kadar vardı. Bu olay da Birinci Dünya Harbinin başlangıcıdır. Bosna-Hersek 26 Ekim 1918'de Sırp, Hırvat ve Sloven krallığının bir parçası olarak Sırbistanla birleştirildi. İkinci Dünya Savaşına kadar bu krallığın parçası olan Bosna-Hersek, 1946'da Yugoslavya'yı meydana getiren altı halk cumhuriyetinden biri oldu. Nüfusun çoğunluğunu meydana getiren Müslümanlar kökenlerine rağmen Sırp ve Hırvat milliyetinden olarak anılmayı kabul etmediler. 1971'de Yugoslavya Devlet Başkanı Tito, Müslümanlara ulus statüsü tanıdı ve Bosna-Hersek'te büyük "M" ile yazılan Müslüman kelimesi sadece din değil, bir milliyetin de adı oldu. Yugoslavya'da 1980 senesinde Tito'nun ölümüne kadar durulmuş olan etnik ve dini çatışmalar yeniden alevlendi. Sovyetler Birliği ve doğu bloku ülkelerinde başgösteren reform süreci, Yugoslavya'da da büyük değişikliklere sebep oldu. 1991'de Anayasanın öngördüğü şekilde devlet başkanlığının, federasyon meydana getiren Hırvatistan'a geçmesi lazımken, Sırbistan, eski Yugoslavya'nın mirasçısı olarak tek başına sahip çıkması ülkede tam bir iç savaşa girmesine sebep oldu. Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlık kararı, Sırbistan yönetimi tarafından kabul edilmedi. Kanlı çarpışmalar AT ve Almanya'nın yoğun baskıları neticesinde sona erdirildi. Bosna-Hersek'te 1990 senesi sonlarında yapılan seçimleri kazanarak devlet başkanlığına gelen Aliya İzzet Begoviç, Mart 1992'de bir referandumla bağımsızlığını ilan etti. Bunun üzerine Bosna-Hersek Sırplı milislerin yoğun saldırısına maruz kaldı. Bölgeye insani yardım ulaştırmak için bulunan Birleşmiş Milletler askerleri birçok katliama göz yummaktadır. Bosna-Hersek Başbakanı Hakkı Turayliç, Birleşmiş Milletlere ait arabadan indirilerek Sırplar tarafından öldürülmesi, büyük tepkilere sebeb oldu. Sırplar Müslüman kadınlara tecavüzleri hat safhaya ulaşmasına rağmen batılı devletler olaya sadece seyirci kalmaktadır. Günümüzde hala Bosna-Hersek'te katliam sürmekte ve tam bir soykırımı yaşanmaktadır (Şubat 1993). Fiziki Yapı Bosna-Hersek, üçgene benzeyen dağlık bir arazi yapısına sahiptir. Dağlık arazi Sava ve Neretva ırmaklarının sularıyla parçalanır. Ülkenin güneybatısının en belirgin özelliği olan yarıklar, çukurlar ve hendeklerle dolu kireçtaşlarından meydana gelen bir karst yüzey yapısıdır. Aralarda küçük çöküntüler halinde ekilebilir topraklar vardır. Ülkeye adını veren Bosna Irmağı, İgman Tepesinin eteğindeki bir kaynaktan doğduktan sonra 271 kilometrelik bir yol izledikten sonra Sava Nehri ile birleşir. Ülke topraklarının kuzeyinde ekilebilir verimli topraklar vardır. İklimi Bosna-Hersek yazları sıcak, kışları soğuk geçen bir iklime sahiptir. 20 km'lik deniz kıyısında Akdeniz iklimi hüküm sürer. Dinar Alplerinde iklim daha serttir. Tabii Kaynaklar Bosna'nın orta ve Sırbistan'a bakan doğu kesimleri ormanlarla kaplıdır. Ormanlar çam, kayın ve meşe ağaçlarından meydana gelir.Yer altı zenginliklerinin başlıcaları, kömür, demir, bakır, manganez, kurşun, cıva ve gümüştür. Nüfus ve Sosyal Hayat 4.5 milyondan fazla olan Bosna-Hersek nüfusunun % 44'ünü Müslüman % 31'ini Sırplar, % 18'ini Hırvatlar, % 5'ini Yugoslavlar, % 2'sini de diğer unsurlar meydana getirir. Nüfusun büyük çoğunluğunu meydana getiren Müslümanların milliyetleri, Sırp, Hırvat veya Yugoslav olarak değil sadece Müslüman olarak gösterilmiştir. Müslümanların % 90'ı Boşnakça konuşmaktadır.Türklerle aynı dinden oldukları için Bosna-Hersek'in yerli Müslüman halkı kendilerine Türk dedikleri gibi, bazan Türklerden ayırt edilmek amacıyla Boşnak ismini kullanmışlardır. Bu isim 19. asrın ilk yarısından itibaren yaygınlık kazanmıştır. Bosna-Hersek'in en büyük kenti 500.000 nüfuslu başkent Saraybosna'dır. İkinci sırada Banyaluka gelir. Hersek'in merkezi ise Osmanlı mimarisinin eşsiz örnekleri ve bu arada Drina Irmağı üzerinde MimarSinan'ın inşa ettiği köprüyle simgeleşen Mostar şehridir. Başkent Saraybosna, birçok bakımdan sadece Bosna-Hersek'in değil aynı zamanda eski Yugoslavya'nın en ilginç şehridir. Zira Saraybosna, Yugoslavya'daki Müslüman nüfusunun, Sırp Ortodoks Metropolitinin ve Katolik Başpiskoposunun makamlarının bulunduğu yerdir. Bosna-Hersek'te eğitim ileri düzeydedir. İkinci Dünya Savaşından sonra şarkiyat çalışmaları hızla artmıştır. 1949'da kurulan Saraybosna Üniversitesinde Türk, Fars, Arap dilleri ve edebiyatları ile ilgili kürsü bulunmaktadır. Burada hem Osmanlı hem de Türkçe kurslar verilmektedir. 1950'de kurulan Saraybosna Şarkiyat Enstitüsü, Saraybosna Devlet Müzesinden devralınan yazma ve Türk tarihiyle ilgili malzemelerden değerli bir kolleksiyona sahiptir. Eğitim Bosna-Hersek'te eğitimi kalitesi açısından iki kısma ayırmalıyız, yüksek öğretim öncesi ve yüksek öğretim. İlk ve orta öğretimde sağlam Yugoslavya eğitim sisteminden vazgeçilmemesi öğrencilerin yüksek öğretime tam anlamıyla hazırlanmasını sağlamaktadır. Bosna-Hersek'te üniversite giriş sınavı olamamakla birlikte öğrenciler istedikleri bölümde istedikleri kadar sene uzatarak okuyabilmektedirler Sağlam ilk ve orta öğretime rağmen yüksek öğretim ne yazık ki kötüdür. Tabi bunda neden Bosna üniversitelerinin zayıflıkları ve eski oluşudur. Fakat Bosna-Hersek’teki geleneksel üniversitelerde artık eskidiği kabul edilen yüksek öğretim sistemi, AB’nin belirlediği Bologna Kriterlerinin ilk uygulayıcısı olan Uluslararası Saraybosna Üniversitesi'ninkatkılarıyla baştan aşağı değişime uğramıştır. Dünyanın değişik ülkelerinden gelen öğrenciler, yine dünyanın değişik ülkelerinden gelen seçkin akademisyenler tarafından Saraybosna’nın çok kültürlü ortamında eğitim sunan IUS, bölgede benzeri olmayan model bir kampus üniversitesi olarak ülkenin tüm üst düzey yöneticileri tarafından yakından izlenen ve desteklenen stratejik bir eğitim projesi olarak şu anda ülkemizin de Bosna-Hersek’te yaptığı en büyük destek projesi durumundadır. Siyasi Hayat Bosna-Hersek Cumhuriyeti iki devletten oluşmaktadır: Toprakların %51'una sahip Hırvat ve Boşnaklardan oluşan Bosna-Hersek Federasyonu, Toprakların %49'ine sahip Sırplardan oluşan Sırp Cumhuriyeti. Bosna-Hersek Devletinin yapısı 1992-1995 yılları arasında cereyan eden iç savaşı sona erdiren Dayton Barış Antlaşmasıyla (DBA) belirlenmiş olup ülke Bosna-Hersek Federasyonu (Federasyon da kendi içinde 10 Kantona ayrılmıştır) ve Sırp Cumhuriyeti (Republika Srpska-RS) olarak iki birime (devletçiğe) ve bir küçük özerk bölgeye (Brcko) bölünmüştür. Her birimin siyasi ve ekonomik yapılanması birbirinden farklıdır. Bosna-Hersek Cumhuriyeti, Hırvatistan Cumhuriyeti ve Yugoslav Federal Cumhuriyeti’nin yanısıra, AB, Fransa, Federal Almanya, Rusya Federasyonu, İngiltere ve ABD temsilcilerinin de gözlemci olarak imzaladıkları Dayton Barış Antlaşması bir ana metin ile 11 ekten oluşmakta ve sivil ve askeri alanlarda düzenlemeler içermektedir. Anlaşmanın askeri yönlerinin uygulanması ilk bir yıllık süre için IFOR (Implementation Force) adı altında NATO liderliğinde, bazı NATO dışı ülkelerin de katılımıyla oluşturulan yaklaşık 60.000 kişilik kuvvetin sorumluluğuna verilmiştir. Bir yıllık görev süresi 20 Aralık 1996’da biten bu kuvvetin yerini daha az personele sahip SFOR (Stabilization Force) almıştır. Türkiye her iki kuvvete de Zenica’da konuşlanmış bulunan bir Tugay ile katılmıştır. 2001 yılı sonu itibarıyle SFOR’daki asker sayısı 17.700’e, Türk Tugayı ise Tabur düzeyine indirilmiştir. 8-9 Aralık 1995 tarihlerinde Londra'da düzenlenen Barışı Uygulama Konferansı'nda Dayton Barış Antlaşması'nın imzalanmasıyla Uluslararası Eski Yugoslavya Konferansı'nın (ICFY) başlıca hedeflerine ulaşılmış olduğu ve barışın uygulanmasından sorumlu olacak yeni bir yapıya ihtiyaç duyulduğu tesbit edilerek, ICFY'nin yerini almak üzere Londra Konferansı'na katılan tüm devletlerin, Uluslararası Örgütlerin ve Kuruluşların katılımıyla bir Barışı Uygulama Konseyi'nin (Peace Implementation Council-PIC) kuruluşuna karar verilmiş, Konseye siyasi yönlendirmede bulunmak üzere de bir Yönlendirme Kurulu (Steering Board-SB) kurulmuş ve üyeleri belirlenmiştir. Türkiye Yönlendirme Kurulu'nda İslam Konferansı Örgütü'nü temsilen yer almaktadır. Anlaşmanın sivil yönlerinin uygulanması “Yüksek Temsilcilik”in (Office of the High Representative) sorumluluğundadır. Yüksek Temsilcilik görevini halen İngiliz Liberal Demokrat Partinin eski lideri Paddy Ashdown, yardımcılıklarını ise ABD’li Ralph Johnson ve Alman Matthias Sonn yürütmektedir. Sarayova’daki Yüksek Temsilcilik Ofisi'nde ülkemizden de Dışişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü mensubu görev yapmaktadır. Ayrıca Birleşmiş Milletler Uluslararası Polis Görev Gücü - United Nations International Police Task Force - UNIPTF- bünyesinde Türk Polis gücü başkanlığında Türkiye İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nden personel görev yapmaktadır. Sözkonusu görevde değişik tarihlerde Emniyet Müdürlerinden Ömer GURULKAN, Metin MEYDAN UNIPTF- Türk Grubu Başkanı olarak görev yapmışlardır. Ekonomi Bosna-Hersek ekonomisi tarıma dayanır. Başlıca tarım ürünleri tahıl ve patatestir. Ayrıca sebze, şekerpancarı, keten ve tütün de yetiştirilir. Ormancılık ve koyun besiciliği ekonomide önemli yer tutar. Bosna'nın orta ve kuzey kesimlerinde meyvecilik gelişmiştir. Erik, meyvecilikte önemli yer tutar. Hersek'te ise bağcılık gelişmiştir. Sanayi ürünleri arasında kereste, demir-çelik, tütün, deri ve şeker önemli yer tutar. Saraybosna ve Mostar yakınlarında kömür, Vereş ve Ljubija yakınlarında demir, Gornjivakuf yakınlarında bakır ve çeşitli bölgelerde manganez, kurşun, cıva ve gümüş çıkarılmaktadır. Vikipedi
  4. _asi_

    Belçika

    Belçika Belçika (Hollandaca: België, Fransızca: Belgique, Almanca: Belgien), Batı Avrupa'da bulunan, Avrupa Birliği ve NATO üyesi ülkedir. Federal devlet yapısına sahip olup, Hollandaca'nın resmi dil olduğu Flaman Bölgesi (Vlaanderen), Fransızca'nın resmi dil olduğu Valon Bölgesi (Valonya) ve her iki dilin de resmi sıfatını taşıdıkları Brüksel Başkent Bölgesi (Brussel Hofstedelijk Gewest, Région de Bruxelles-Capitale)'den oluşur. Son olarak, tamamı Valon Bölgesi'nin sınırları içinde kalan ve Almanya sınırına komşu Almanca anadilli küçük bir topluluk (Deutschpsrachige Gemeinde), Valon bölgesine bağlı olmakla, bazı alanlarda özerkliğe sahiptir ve yaşadıkları bölgede Almanca resmi dildir. Belçika'nın batısında Kuzey Denizi, kuzeyinde Hollanda, doğusunda Almanya ve Lüksemburg güneyinde Fransa yer almaktadır. Konum Belçika, 50°50'K 4°00'D koordinatlarında bulunur. Batı Avrupa'da Kuzey Denizi'ne kıyısı vardır. Karasuları 12 deniz milidir. Toplam kıyı uzunluğu 73.1 kilometredir. Arazisi: 30,528 km² Göller ve akarsular: 250 km² Denizler: 3,462 km² Toplam yüzölçümü: 33,990 km² Belçika'nın kara sınırlarının toplam uzunluğu 1,482 kiloemetredir. Bunun; 645 kilometresini Fransa, 153 kilometresini Almanya, 150 kilometresini Lüksemburg, 460 kilometresini Hollanda oluşturur. Dağlar Belçikanın denizi kıyısı olan ve denize yakın yerdeki torakları oldukça düz ve engebesizken, doğu ve güneydoğu topraklarında bir çok dağ ve tepe bulunur. Belçika'da 200 metreden yüksek olup dağ tanımlamasına giren yükseltiler şunlardır; Signal de Botrange (694m) Baraque Michel (674m) Baraque de Fraiture (652m) Mont-Rigi (610m) Massif de Saint-Hubert (589m) Plateau de Recogne-Bastogne (569m) Côte de Stockeu (506m) Croix Scaille (505m) Vaalserberg (323m) Başkent Brüksel'in ne önemli simgelerinden Manneken Pis Akarsular Ülke akarsu ağı bakımından fazla zengin değildir. Ülkedeki başlıca akarsular ve uzunlukları şöyledir. Schelde (Hollandaca) veya Escaut (Fransızca) : 200 km Maas (Hollandaca) veya Meuse (Fransızca) : 183 km Ijzer (Hollandaca) veya Yser (Fransızca) : 50 km Diğer akarsular Maquenoise'ta : Oise kaynağı › Seine nehri (Conflans-Sainte-Honorine'de, Fransa) Biraz akarsular (önemli Sure (Fransızca) / Sauer (Almanca)) › Moselle (Fransızca) / Mosel (Almanca) › Ren nehri Doğal Göller İklim Belçika'nın iklimi deniz etkisi ile oldukça ılımandır, kışlar yağışlı geçmesine rağmen havalar aşırı soğuk olmaz, Ocak ayında ortalama sıcaklık 3°C, Haziran ayında ortalama sıcaklık 18°C'dir. Yıl boyunca bulutlu günlerin sayısı oldukça fazladır. Nüfus grafiği Nüfus 2006 yılında Belçika'nın tahmini nüfusu 10,379,067'dir. Bu veriler ışığında nüfusun yaş ve cinsiyete göre dağılımı söyledir; 0-14 yaş: %16.7 (erkek 883,254/kadın 846,099) 15-64 yaş: %65.9 (erkek 3,450,879/kadın 3,389,565) 65 ve üzeri: %17.4 (erkek 746,569/kadın 1,062,701) Nüfusun ortalama yaşı; Genel toplamda: 40.9 Erkeklerde: 39.6 Kadınlarda: 42.1 Nüfusun artış hızı %0.13 olup bebek ölüm oranı 4.62'dir. Erkeklerde ortalama yaşam beklentisi 75.59 yıl kadınlarda 82.09 yıldır. Nüfusun etnik yapısının %58'ini Flamanlar, %31'ini Valonlar (Fransız Belçikalılar) oluştururken, 71.000 Alman ve çok sayıda Türk, Faslı ve Cezayirli göçmen bulunur. Din %75 Katolik %25 Müslüman, Budist, Ateist azınlıklar Diller Belçika'nın üç resmi dili vardır, üç bölgeli bir devlet yapısına sahip olan Belçika'nın resmi dilleri, Hollandaca, Almanca ve Fransızca'dır. Bu dilleri konuşanların nüfusa oranı; %60 Hollandaca %40 Fransızca %1 Almanca (Almanların herbiri yukarıdaki dillerden en az birini bilir.) Tarih Belçika eski zamanlarda kelt kabileler tarafından yönetiliyordu. Bunlarden en önemlileri Menapii idi. Roma zamanında Güney-Hollanda, Belçika, Kuzey-Fransa ve Batı-Almanya'nın bazı bölümlerinde yerleşik olan Kelt Kabileler “Belgae” olarak adlandırılıyorlardı. Bölge orta çağda derebeyliklerine bölünmeden önce Roma İmparatorluğu'na bağlıydı. Orta Çağda (bugünkü bilinen Belçika), Fransa ve Alman İmparatorluğu arasında bölündü. Schelde akarsuyu bu iki imparatorluğun arasında sınır olarak kabul ediliyordu. Bugünkü Belçika bölgesi 15’nci yüzyılda Habsburgers’lerin eline geçti ve 18’nci yüzyılın sonlarında Fransızlar tarafından zaptedildi. Napolyon’un 1815’teki yenilgisinden sonra Belçika, Fransa'ya karşı bir tampon bölge oluşturmak için Hollanda Birleşik Krallığı'na iltica etti. 21 Temmuz 1831 tarihinde Hollanda'dan ayrılıp, bağımsızlık ilan ederek meşruti monarşi yönetime geçmiştir. Belçikanın arma simgesi, “Birlikten Güç Oluşur” anlamını taşımaktadır. Bu birlik 1831'de 9 ilin birleşmesinde başarılı oldu ve bu dokuz ilin arması ülkenin arma levhasında temsil edildi. Belçika I. ve II. Dünya Savaşı sırasında Almanya tarafından işgal edildi. Kuzeyde Felemenkçe konuşan Flamanlar ve güneyde Fransızca konuşan Valonlar arasındaki gerginlik son yıllarda anayasal değişikliklere sebep oldu. Böylece, Belçika üç bölgeli ve üç topluluklu bir federal devlet haline geldi. Belçika, coğrafî ve demografik açıdan oldukça küçük bir ülke olmasına karşın, siyasi açıdan son derece karmaşık bir yapıya sahiptir. Ülkenin kuzey bölgesinde Flaman, güney bölgesinde Fransız ve doğudaki çok küçük bir alanda da Alman toplulukları yaşamaktadır. Bu üç ayrı topluluk Brüksel’deki Parlamentoda ayrı ayrı temsil edilmekte ve her birinin hükümeti de yine başkentte bulunmaktadır. Topluluk hükümetleri kültür, refah ve eğitim gibi bireylerle ilgili konularla da ilgilenmektedir. Topluluklar açısından var olan bu karma yapının yanısıra Belçika’da bir de bölgeler bazında ayırım bulunmaktadır. Aynı coğrafya bu kez ekonomik yetkilerin farklılaştığı üç gruba bölünmektedir: Flaman Bölgesi (Kuzeydeki Flaman toplumunun yerleşik olduğu bölge) Brüksel Bölgesi (Flaman Bölgesinin coğrafi alanı içersinde, fakat Flaman Bölgesi’nden ayrı) ve Valonların Bölgesi (Fransız ve Alman topluluklarının yaşadığıcoğrafyanın tamamı). Belçika’da siyasetin son 10 yılına damgasını vuran politika; Sosyal ve Hrıstiyan Demokrat partilerin koalisyonu olmuştur. Muhalefette ise Liberal ve Yeşilci partiler yer almaktadır. Belçika’nın komşuları: İngiltere, Almanya, Luxemburg, Fransa ve Hollanda’dır. Ülkenin, kıta Avrupası’nın merkezinde yer alan konumu, çok çeşitli ticaret yollarının Belçika’dan geçiyor olması, ekonomik açıdan son derece gelişmiş ülkelerle yakın komşuluğu ve AB kurumlarının Brüksel’de bulunması, Belçika’nın kıta çapındaki ekonomik ve siyasi önemini de arttırmıştır. 23 Ekim 2008'de Flaman bölge hükümeti, internet sitelerinde Belçika için ".be" olan alan adı kısaltmasını 2009 yılından itibaren Flamanlar için ".fla", ".vla" ya da ".vln" şeklinde tescil ettirerek kullanma kararı aldı. İdari bölümler Bölgeler Brüksel Bölgesi (başkent Brüksel) Flaman Bölgesi (başkent Brüksel) Valon Bölgesi (başkent Namur) Belçika'nın eyaletleri Belçika'nın üç federal bölgesi ve onbir ili 10 eyalet ve bunlara bağlı ilçe statüsünde belediyeler vardır. Şehirler yazılı değildir Flaman Bölgesi'nin eyaletleri Antwerpen: 2.867 km² (başkent Antwerpen) Limburg: 2.422 km² (başkent Hasselt) Doğu Flandre: 2.982 km² (başkent Gent) Flaman Brabant: 2.106 km² (başkent Leuven) Batı Flandre: 3.144 km² (başkent Brugge) Valonya'nin eyaletleri Valon Brabant: 1.091 km² (başkent Wavre) Hainaut: 3.786 km² (başkent Mons) Liège: 3.862 km² (başkent Liège) Lüksemburg: 4.440 km² (başkent Arlon) Namur: 3.666 km² (başkent Namur) Şehirler Belçika nüfusunun hemen hepsi, %97.3'ü kentlerde yaşar, ülkedeki en büyük kentler; Brüksel (Brüksel Bölgesi)(1.006.749) Antwerpen (Antwerpen Eyaletinin başkenti) (457.749) Gent (Doğu Flandre Eyaletinin başkenti) (230.951) Charleroi (Hainaut Eyaletinde bir kent)(201.373) Liège (Liège Eyaletinin başkenti) (185.574) Brugge (Batı Flandre Eyaletinin başkenti) (117.351) Vikipedi
  5. _asi_

    Avusturya

    Avusturya Avusturya Cumhuriyeti ya da kısaca Avusturya, Orta Avrupa'da denize kıyısı olmayan, dokuz eyaletten oluşan bir federasyondur. Batıda Lihtenştayn ve İsviçre, güneyde İtalya ve Slovenya, doğuda Macaristan ve Slovakya, kuzeyde ise Almanya ve Çek Cumhuriyeti ile komşudur. Coğrafya Avusturya Batı'da Konstans Gölü'nden doğuda Neusiedl Gölü'ne kadar uzanır. En doğu noktasından en batı noktasının uzaklığı 570 kilometre, en kuzey noktasından en güney noktasının uzaklığı yaklaşık 300 kilometredir. Doğu Alpler üzerinde kurulmuş bulunduğundan ülkenin aşağı yukarı dörtte üçü dağlık arazidir. Kuzeyde ülkeyi batıdan doğuya kateden Tuna Nehri'nin ülkedeki uzunluğu 350 kilometredir. Bu kısımlar en alçak yerlerdir. Alpler Avusturya'da ülkeyi batıdan doğuya doğru üç sıra halinde kaplamışlardır. Ülkenin en yüksek dağı 3798 m ile "Gross Glockner"dir. Göller bakımından çok zengin olmasına rağmen bu göller çok küçüktür. En büyük gölü Neusiedl Gölü'dür ki, yüzölçümü 320 km² dir. Bunun bir kısmı da Macaristan'a aittir. İklim Avusturya'nın büyük bölümü, karasal ve okyanus etkileri gösteren, Orta-Avrupa geçiş ikliminin etkisi altındadır. Yoğun yağış ve Batı rüzgarı iklimi etkileyen önemli etkenlerdir. Alp bölgesinin kendine ait bir iklim özelliği vardır. Bu bölgede yazlar serin, kışlar bol kar yağışlıdır. Burada yıllık yağış 3000 mm. seviyesine ulaşır. Ülkenin kuzey ve batısını etkisi altına alan okyanus etkisi nedeniyle bu bölgelerde yağışlar daha düşük (yıllık 2000 mm.) ve yıl içinde sıcaklık farklılaşmaları daha stabildir. Kışlar bu bölgelerde göreceli olarak yumuşak ve yazlar da sıcak geçer. Salzburg'da ortalama sıcaklık Ocak ayında -2°C Temmuz'da 18°C'dir. Ülkenin doğusunda karasal iklim egemendir. Bu bölgede kışlar çok sert ve yağışlı geçer. Yağışlar genellikle kar şeklinde olup, alçak yerlerde yağmur halinde olur. Hava sıcaklığı kışın genellikle 0°C'ın altında bulunur. Bu zamanda dahi hava açık ve berrak olduğundan kış sporlarına elverişlidir. Ortalama sıcaklık Ocak ayında -4°C, Temmuz ayında 18°C'dir. Bu bölgede yıllık yağış oranı 600 mm. civarındadır. Tuna Nehri kış aylarında donduğundan, ulaşımın aksamaması için buz kırma çalışmaları devamlı yapılır. Yükseklerde fırtınalar bazen çok şiddetli olur. Kara iklimi özelliğinden dolayı yaz ayları sıcak geçer. Sıcaklık ortalaması 20°C'ın üzerindedir. Bu mevsimde az miktarda da olsa yağış görülür. Bitki Örtüsü ve Hayvanlar Ülkenin toplam alanının yarıya yakını ormanlıktır. Kuzey Alplerin ön bölgesini daha çok meşe ve kayın ağaçlarının hakim olduğu ormanlar kaplar. Waldviertel ve Hausruck bölgeleriyle merkezi Alpler'in doğu kısmı kayın, meşe, akçaağaç, ladin ağırlıklıdır. Avusturya'nın en önemli çevre sorunu sanayi, turizmin yol açtığı yoğun trafik ve çevre ülkelerin çevre kirliliğinin büyük katkıda bulunduğu asit yağmurudur. Ormanlık alanın dörtte biri bu problemden etkilenmektedir ve kimi bölgelerde ağaç sayısında hızlı bir azalma gözlenmektedir. Yoğun tarım, elektrik enerjisi elde etmek üzere yapılan barajlar ve ormanların azalmasıyla ortaya çıkan erozyon ülkenin diğer önemli çevre sorunlarıdır. Avusturya'nın hayvanlar dünyası Orta Avrupa'nın çeşitliliğini gösterir. Dağlık bölgelerin tipik türleri dağ keçileri ve dağ sıçanlarıdır. Ormanlarda ayrıca karaca, alageyik ve yaban domuzları da yaşar. Ülkede 1997 yılından beri koruma altında bulunan iki düzine kadar özgür kahverengi ayı yaşamaktadır. Ülkenin doğusunda tarla faresi ve tarla sincabına rastlanır. Ülkenin toplam alanının % 24'ü doğal koruma altındadır. Avusturya'da üç doğal park, yüzlerce de koruma alanı ve doğal park bulunur. Doğal kaynaklar Ülkenin aşağı yukarı %47'si ormanlarla kaplıdır. Orta Avrupa'nın en fazla ormana sahip ülkesidir. Alplerin 2150 metreye kadar olan yüksekliklerinde mevcut olan ormanların büyük bir kısmı özel şahıslara aittir. Madenler bakımından oldukça zengin sayılan Avusturya'da demir, magnezyum, grafit ve kömür elde edilir. Dünyada en çok grafit üreten ülkedir. Petrol ve doğal gaz üretiminde Avrupa'da dördüncü sıradadır. Bunlardan başka bakır, çinko, kurşun, antimon, boksit ve tungsten madenleri de kafi miktarlarda üretilmektedir. Nüfus ve sosyal hayat 8,17 milyon olan nüfusun yaklaşık % 93'ü Avusturyalı'dır. Almanlar, Slavlar, Hırvatlar ve Macarlar (özellikle Burgenland'da), Slovenler (özellikle Karintiya'da), Çekler (özellikle Viyana'da) ve daha küçük sayıda da İtalyanlar, Sırplar, Romenler ve Türkler ülkenin diğer azınlık gruplarıdır. Nüfusun %18,6'sını 1-14 yaş grubu, %61,6'sını 15-59 yaş grubu, %19,8'ini de 60 yaşından yukarısı teşkil etmektedir. Halkın % 68'i şehirlerde yaşar. Ülkenin nüfus yoğunluğu kilometre kareye 99 kişidir. Bununla birlikte nüfus alana eşitsiz dağılmıştır. Alplerin geniş bölgelerinde yerleşim yoktur. Yıllık nüfus artışı 2004 yılına göre yüzde 0,14 seviyesindedir. Ortalama yaşam süresi erkeklerde 76, kadınlarda 81,9 yıldır. En önemli şehirleri Viyana (1,56 milyon), Graz (227 bin), Linz (186 bin), Salzburg (145 bin) ve İnnsbruck'dur (114 bin). Tabiat şartları icabı kış sporlarının merkezi durumundadır. Dolayısıyla turizm ve kış sporları çok gelişmiştir. Okuma-yazma oranı oldukça yüksektir (% 98 (1983)). Ülkedeki eğitim kurumları Avrupa'nın en eski eğitim kurumlarındandır. Mesela Viyana Üniversitesi 1365'te kurulmuştur. Ülkede mevcut dört üniversite ve buna bağlı çeşitli fakülte ve üniversite seviyesinde akademiler vardır. Kilisenin eğitim ve öğretimde büyük bir ağırlığı vardır. Avrupa'nın kavşak noktası olduğu için taşımacılık ve ulaşım çok gelişmiştir. Ülkenin resmi dili Almanca'dır. Bölgesel azınlık dili olarak Slovence ve Hırvatça da resmi dil olarak kabul edilmektedir. Sırpça, Türkçe, Slovence, Hırvatça, Macarca ve Çekçe ülkede konuşulan diğer önemli dillerdir. Ülke nüfusunun % 78'ini Katolikler oluşturur. Yaklaşık % 5 oranında Protestan bulunur. Nüfusun geri kalanı aralarında Müslüman ve Yahudilerin de bulunduğu çeşitli azınlıkların dinlerine mensuptur. Siyasî Hayat Başkent Viyana'da bulunan parlamento binasıAvusturya anayasasına göre ülke demokratik federal bir cumhuriyettir. Burgenland, Karintiya, Aşağı Avusturya, Yukarı Avusturya, Salzburg, Steiermark, Tirol, Vorarlberg ve Viyana olmak üzere dokuz eyaletten oluşmaktadır. Yürütme: Devlet Başkanı, Federal Cumhurbaşkanı sıfatı taşır. Anayasa, altı yıllık bir devre için devlet başkanının halk tarafından seçilmesini şart koşmuştur. Federal Cumhurbaşkanı dış meselelerde devleti temsil eder. Anlaşma ve kanunları imzalar, şansölye, yardımcı şansölye, bakan ve diğer yetkilileri tayin eder. Başkan aynı zamanda meclisi toplar, fesheder ve tatile sokabilir. Hükümet başkanı ise Şansölye olarak da bilinen Federal Başbakan'dır. Yasama: Parlamento iki kamaralıdır: Bundesrat (Eyaletler Meclisi), eyalet parlamentoları tarafından seçilen 62 milletvekilinden; Nationalrat (Millî Meclis)) ise nisbi temsil ile doğrudan seçilen 183 üyeden oluşmaktadır. Nationalrat adaylarının en az 19 yaşını doldurma şartı vardır. Bundesrat'ta hangi eyaletin kaç parlamenterle temsil edileceği, eyaletin nüfusuna bağlı olarak belirlenir. Bu meclis sadece danışman fonksiyonuna sahip olmasına karşın, kimi yasaların çıkmasını geciktirebilir. Avusturya'da oy kullanma yaşı 16'dır. Yargı: En üst aşamada üç mahkeme bulunur: Sadece olağanüstü durumlarda devreye giren Anayasa Mahkemesi (Verfassungsgerichthof), İdare Mahkemesi (Verwaltungsgerichthof) ve olağan durumlardan sorumlu olan Yüksek Mahkeme (der Oberste Gerichthof). Yüksek mahkemenin altında 4 yüksek eyalet mahkemesi, 17 bölge ve eyalet mahkemesi ve 200 tane de belde mahkemesi bulunur. Savunma: 1955 yılında Avusturya'da zorunlu askerlik uygulaması başlamıştır. Zorunlu askerlik sadece erkekler için 8 aydır. 11 Şubat 1998'de asker sayısının 120 000'den 92 000'e indirilmesine karar verilmiştir. Nisan 1998'den bu yana kadınlar da gönüllü olarak askeri hizmete alınmaktadır. Düşünsel ya da dini nedenlerle silahlı görev yapmak istemeyenler için sosyal hizmetlere yönelik kurumlarda çalışarak sivil hizmet yapmak da mümkündür. Ayrıca Avusturya bayrağı önünde selam durmak istemeyen Müslüman kökenli askerlerin bayrak törenine katılma zorunluluğu yoktur. 2000'li Yıllarda Siyasî Yaşam 24 Kasım 2002 tarihinde yapılan erken genel seçimlerden (ülkede erken genel seçimlere gidilmesinin nedeni FPÖ içinde yaşanan anlaşmazlıkların su yüzüne çıkması ve FPÖ Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Susanne Riess-Passer’in görevinden istifa etmesi olmuştur) sonra kurulan ikinci ÖVP-FPÖ koalisyon hükümetinin gündemini AB kapsamında ve küresel gelişmeler çerçevesinde iktisadi politikaların yönlendirilmesi çabaları meşgul etmektedir. Bu çerçevede, işsizlik oranını azaltma, sosyal güvenlik ile vergi politikalarını yenileme ve devlet kadroları ile refah devleti uygulamalarında değişiklikler üzerinde durulmaktadır. Ayrıca, bütçe açığını kapatmak ve kamu borcunu azaltmak amacıyla yapısal reformların gerçekleştirilmesi de gündemde yer almaktadır. FPÖ’nün bilahare gerçekleştirilen seçimlerde dikkate değer oy kaybına uğraması ve 2004 yılının ikinci yarısında yapılan eyalet seçimlerinde de oy kaybının devam etmesi bu partide çalkantılara yol açmış ve ilk aşamada FPÖ’deki aşırı sağ kanat tasfiye edilmiştir. Bilahare partinin gayriresme lideri konumunda bulunan Karintiya Eyaleti Başkanı Haider FPÖ’den ayrıldığını ve “Avusturya’nın Geleceği için Birlik” (BZÖ) adlı bir parti kurduğunu açıklamıştır. Bu gelişmeler çerçevesinde FPÖ’nün resmî lideri ve Haider’in kızkardeşi Ursula Haubner, koalisyon Hükümetindeki Bakanların tümü ve Parlamento’daki 18 milletvekilinden 17 tanesi yeni partiye katıldıklarını açıklamışlardır. Hükümetin FPÖ’lü üyeleriyle Parlamento’daki FPÖ milletvekillerinin Haider’e bağlılıklarını açıklamalarıyla Şansölye Schüssel Hükümeti devam ettirme kararı almıştır. Ekonomi Avusturya ekonomisi, sanayi, turizm ve tarıma dayanmaktadır. Tarıma elverişli toprakları azdır. Bol ürün alabilmek için modern tarım İkinci Dünya Savaşından sonra hızla gelişmiştir. Ülkenin alçak bölgelerinde bulunan çayırlık alanlarda hayvancılık gelişmiştir. Ekonomisinin ana kaynağını meydana getiren sanayi dalında, pik demir ve ham çelik, alüminyum üretimi ön sıralarda yer alır. Kağıt, kimyasal madde ve plastik diğer sanayi ürünleridir. Avusturya, dünyanın önde gelen tabii magnezit üreticisidir. Schwechat'taki büyük petrol rafinerisi, ülkenin toplam petrol ve petrol ürünleri tüketiminin dörtte üçünü karşılar. Geniş ormanlarından elde edilen kerestenin sadece bir bölümü ülkede işlenir. İşlenmemiş kereste ülkenin başlıca ihraç ürünleri arasında yer alır. En önemli ihraç ürünlerini; makinelar, elektronik araçlar, maden ürünleri, kağıt, elektrik enerjisi, gıda maddeleri meydana getirir. Turizm Avusturya'nın dağları, ormanları ve vadileri yaz ve kış aylarında ideal tatil yerleridir. Göller, dağlar ve vadiler, çeşitli sporları ile ünlüdür. Viyana ise müzik, güzel sanatlar ve tarihi eserlerin merkezidir. Operalar, sanat galerileri bale gösterilerinin verildiği salonlar başşehirde toplanmıştır. Kış aylarında binlerce ziyaretçi, kayak yapmaya Avusturya'ya gelmektedir. Avusturya'nın Eyaletleri Federal bir cumhuriyet olan Avusturya, dokuz eyaletten oluşur: Eyalet (Bundesland) Başkent şeklinde: 1 Burgenland Eisenstadt 2 Karintiya (Kärnten) Klagenfurt 3 Aşağı Avusturya (Niederösterreich) St. Pölten 4 Yukarı Avusturya (Oberösterreich) Linz 5 Salzburg Salzburg 6 Steiermark Graz 7 Tirol Innsbruck 8 Vorarlberg Bregenz 9 Viyana (Wien) Viyana (Wien) Türkiye-Avusturya İlişkileri İki ülke ilişkileri Osmanlı dönemine kadar gider. Osmanlı döneminde iki rakip olan bu iki ülke 20. yüzyılda farklı bir ilişki formatına girmişlerdir. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avusturya tarafsız ülke haline gelmiş, Türkiye ise NATO kanadında yer almıştır. Avusturya ayrıca Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinde de ciddi sorunlar çıkarmaktadır. Türkiye'nin AB'ye tam üye olmasına şüphe ile yaklaşan Avusturya daha çok imtiyazlı ortaklık üzerinde durmaktadır. Türkiye-Avusturya Ekonomik İlişkileri İthalat-İhracat [değiştir]Aşağıdaki tablo yıllara göre Türkiye'nin Avusturya'ya yaptığı ihracat ve Avuturya'dan yaptığı ithalatı göstermektedir. Rakamlar "milyon ABD Doları" cinsindendir. Yıllar İhracat İthalat Denge Hacim şeklinde: 1998 304,0 608,3 - 304,3 912,3 1999 312,2 508,4 - 196,2 820,6 2000 292,7 515,1 - 222,4 807,8 2001 341,5 415,5 -74 757,0 2002 362,6 579,0 - 216,4 941,6 2003 472 823 - 351 1.295 2004 561,4 1.071,8 - 510,4 1.633,2 2005 658,2 931,1 -272,9 1.589,3 İki ülke arasındaki dış ticarette, 1996-2006 dönemindeki en önemli gelişme, ticarete konu malların çeşitlendirilmesi olmuştur. Türkiye'nin Avusturya’ya yönelik ihracatında, 1990 yılında en önemli malı oluşturan tekstil ve konfeksiyon ürünleri, 2003 yılında da ilk sırada yer almış, başta taşıt araçları, TV alıcıları olmak üzere, oto yedek parçaları, pistonlar, yanmalı motorlar, alüminyum ve seramik mamuller mal çeşitliliğinin önemli gruplarını oluşturmuşlardır. Bununla birlikte, Türkiye'den Avusturya'ya yapılan ihracatta başı çeken fındık, magnesit, yaş üzüm ve narenciye satışlarında da kayda değer bir artış gözlemlenmiştir. 2004 yılında Avusturya’ya yönelik mobilya ihracatında da kayda değer bir artış sağlanmıştır. Avusturya’dan ithal edilen mallar arasında en önemlileri, makine, ekipman, kağıt, elektronik-teknik cihazlar ve optik aletlerdir. Türkiye’deki Avusturya Yatırımları 2004 yılı itibariyle Türkiye’de faaliyet gösteren 106 Avusturya sermayeli firmanın, toplam yabancı sermaye içindeki payı % 0,46’dır. Sözkonusu firmaların toplam sermaye miktarı 140 milyon Dolar civarındadır. 1980 – 2002 döneminde ülkemize girmesine izin verilen yabancı sermaye bakımından, Avusturya firmaları 175,91 milyon Dolar ile 17. sırada yer almaktadırlar. Avusturya’daki Türk Yatırımları [değiştir]Türkiye'nin Avusturya'daki yatırımlarıda, bankacılık sektörünün başı çekmektedir.1990'lı yılların ikinci yarısında önce Denizbank ve bilahare Vakıfbank, temsilcilik faaliyetlerinin yanısıra Avusturya'da “anonim şirket” olarak örgütlenerek bankacılık işlemlerine başlamışlardır. Bankalar haricinde, Avusturya'da yerleşik vatandaşlarımızın kurduğu ithalatçı, toptancı ve perakendeci firmalar da bulunmakla birlikte, bu firmaların ekmek üretimi ve sınırlı ölçüde kuru gıda paketleme dışında üretime yönelik faaliyetleri mevcut değildir
  6. _asi_

    Arnavutluk

    Arnavutluk Arnavutluk, Güneydoğu Avrupa'da bir ülkedir. Balkan yarımadasının batı bölgesinde uzanan Arnavutluk, kuzeybatıdan Karadağ, kuzeydoğudan Sırbistan ve doğudan Makedonya, güneyden Yunanistan, batıdan Adriyatik Denizi'yle çevrilidir. Önemli şehirleri Tiran, İşkodra, Elbasan, Dıraç, Körçe, Avlonya. + Tiran, İşkodra, Elbasan, Durres, Korçe,Vlore.Lushnje Nüfus Özellikleri Nüfusu 3.425.000 (1993 tahmini). Nüfusun % 36'sı şehirlerde yaşamaktadır. Ortalama ömür 72 yıldır. Çocuk ölümlerinin oranı binde 28'dir. Nüfusun % 33'ünü 14 yaşın altındakiler oluşturmaktadır. Nüfus artış hızı: %1.7 Etnik yapı, % 97.3 Arnavut, % 1.5 Roman, % 1.3 Yunan, % 0.14 Makedon, kalanı diğer etnik unsurlardır. Arnavutluk öbür Balkan ülkelerin aksine dünyanın en homojen ülkelerindendir. Arnavutların İliyalıların soyundan geldikleri sanılmaktadır. Makedonya ve Kosova başta olmak üzere eski Yugoslavya cumhuriyetlerine ve dünyanın birçok ülkesine yayılmışlardır. Din, 1913'ta Osmanlı Devleti'nden ayrılıp, bağımsız oluşundan bu yana geçen 94 yılda, Arnavutluk'ta dini kimlik kategorizasyonu yapılmamaktadır. 1944 - 1991 arasındaki 46 yıllık komünist Enver Hoxha (Hoca) rejimi döneminde Arnavutluk dünyanın ilk ve tek ateist devleti ilan edildi. Toplumun büyük kesimi iki nesil boyunca Müslümanlık - Hıristiyanlık vb. gibi konuların tamamen dışında yaşadı. Arnavutlar arasında din farkı gözetenler ağır cezalara çarptırıldılar. 1991'de Doğu Avrupa'daki komünist rejimlerin yıkılmasından sonra Arnavutlukta Hıristiyanlığın Katolik mezhebine ilgi artarak büyümektedir. Arnavutluk Katolik Kilisesi merkezi İşkodra şehrinde olup, İtalya,Avusturya ve Almanya ile çok yakın temas halindedir. İran ve Suudi Arabistan ise Arnavutlukta İslam'ın yeniden canlanması için maddi yardımlar yapmaktadır. Dil, Resmi dil Arnavutçadır. Etnik unsurların dilleri de konuşulur. Türkçe konuşabilenlere de rastlanılır. Coğrafi Durum Bir güneydoğu Avrupa ülkesi olan ve Balkan yarımadasının batı bölgesinde uzanan Arnavutluk, kuzeyden Karadağ, doğudan Sırbistan ve Makedonya, güneydoğudan Yunanistan, batıdan Adriya Denizi'yle çevrilidir. Adriya Denizi'ne bakan kıyısının uzunluğu 316 km'dir. Genelde dağlık olan topraklarının üçte ikisi dağlar ve tepelerden oluşur. Kalan kısmı ise ovalık ve alçak tepelerdir. Ülkenin batısında Adriya Denizi'ne paralel olarak Dinar Alpleri, kuzeyinde de Arnavutluk Alpleri uzanır. En yüksek yerleri Korab tepesi (2751 m.) ve Yezertsa Zirvesi (2694 m.)'dir. Çok sayıda akarsuyu vardır. En uzun ırmakları Drina, Vyosa, Şkumbi, Semani, Mati ve Erzen'dir. İşkodra, Ohri ve Prespa göllerinin bir kısmı Arnavutluk'a aittir. Sınırları içinde bazı küçük gölleri vardır ve bunların bazıları buzul gölleridir. Topraklarının % 36'sı ormanlık, % 17'si tarım alanı, % 14'ü otlaktır. Akdeniz iklimi kuşağında bulunan Arnavutluk'ta yazlar kuru sıcak ve güneşli, kışlar bol yağmurlu ve yumuşak geçer. Dağlık kısımlarda iklim bölgeden bölgeye değişir. Buralarda kışlar daha soğuktur. Kıyıdan biraz içerde yeralan başkent Tiran'da yıllık sıcaklık ortalaması 15.6 derece, yıllık yağış ortalaması da 1588 mm.'dir. Yönetim Yönetim şekli Arnavutluk çok partili demokratik sistemle ve 29 Nisan 1991'de yürürlüğe konan anayasayla yönetilmektedir. Devletin en üst yöneticisi devlet başkanı, hükümetin başkanı başbakandır. Üyeleri serbest genel seçimlerle belirlenen 140 üyeli bir parlamentosu vardır. Arnavutluk, BM'e ve Uluslarası Para Fonu'na üyedir. Siyasi Partiler Arnavutluk'taki siyasi partilerin başta gelenleri şunlardır: Demokrat Parti: Liberal anlayışa sahiptir. En son genel seçimlerde parlamentoda 92 üyelik kazanan bu parti iktidarı elinde bulundurmaktadır. Sosyal Demokrat Parti: Solcudur. En son genel seçimlerde parlamentoda 7 üyelik kazandı. Sosyalist Parti: Komünist Emek Partisi'nin devamıdır. En son genel seçimlerde parlamentoda 38 üyelik kazandı. Cumhuriyetçi Parti: Demokrat Parti'ye yakındır. Dış İlişkilerde Yaşanılan Sorunlar En önemli dış problemi Kosova meselesidir. Bugün Sırbistan sınırları içinde bulunan ve Sırbistan yönetimi tarafından özerkliği kaldırılarak Sırbistan'a bağlanmış olan Kosova halkının % 80'den fazlası Arnavut asıllıdır. Arnavutluk yönetimi Kosova meselesine sahip çıkmakta ve buranın bağımsızlığı için mücadele eden Kosova Arnavutlarını desteklemektedir. Makedonya'da yaşayan Arnavutlara baskı uygulanması da bu iki ülke ilişkilerini olumsuz yönde etkilemektedir. 10.06.2007'de A.B.D. Başkanı George W.Bush Arnavutluğu ziyaret etti. Arnavutluk Başbakanı S.Berişa'nın 'tarihi ziyaret' olarak adlandırdığı ziyaret sonrası, G.W.Bush yaptığı basın açıklamasında 'Rusya ve Sırbistan'kabul etmeseler dahi Kosova bağımsız olacaktır' diyerek bütün Arnavutları çok sevindiren bir söz vermiş oldu. Görüşmeler çok sıcak bir atmosfer içinde geçti. Sırp Başbakanı Koştunitsa ise aynı gün Rusya'da Putin ile görüştü. Arnavutluk-Yunanistan ilişkileri de iyi değildir ve Yunanistan etnik azınlık ve göç gibi konularda Arnavutluk yönetimine baskı yapmaktadır. Ekonomi Arnavutluk ekonomisi daha çok maden üretimine ve sanayiye dayanır. Bir miktar petrol ve doğal gaz çıkarmaktadır. 1992'de toplam 6 milyon varil petrol, 136 milyon m3 doğal gaz üretmiştir. 1993'deki petrol rezervi 185 milyon varil, doğal gaz rezervi 11 milyar m3 olarak tahmin ediliyordu. Ayrıca krom, linyit, nikel, bakır, demir, kükürt, çinko, kurşun ve boksit üretmektedir. Tarım ve hayvancılığın da ekonomide önemli yeri vardır. Bu sektörlerden elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 36'dır ve çalışan nüfusun % 55'i bu alanlarda iş görmektedir. Orta kesimdeki kıyı ovalarda daha çok buğday, mısır, tütün ve patates, iç kesimlerde daha çok şeker pancarı, güney kıyılarda en çok zeytin ve turunçgiller üretilir. Ülke genelinde bunlardan başka meyve ve sebzeler de üretilmektedir. 1992'de 600 bin ton tahıl, 60 bin ton yer bitkileri, 15 bin ton baklagiller, 130 bin ton meyve, 250 bin ton sebze üretilmiştir. Aynı yıl ülkede 500 bin baş sığır, 1 milyon baş koyun, 170 bin baş domuz bulunuyordu. 1991'de % 55'i denizden, % 45'i iç sulardan olmak üzere 12 bin ton balık avlanmıştır. Aynı yıl 2.6 milyon ton da tomruk üretilmiştir. Dış Ticaret İhraç ettiği ürünlerinin başında petrol, maden cevherleri (bunlar tüm ihracatının % 47'sini oluşturur) ve çeşitli tarım ürünleri gelir. İthal ettiği malların başında da makinalar, ulaşım araçları ve yedek parçaları, gıda maddeleri, kimyasal maddeler ve dayanıklı tüketim maddeleri gelir. 1991'deki dış ticaret açığı 179 milyon dolar olmuştur. Sanayi En çok metalurji, demir-çelik, kimya, tekstil, ayakkabı, deri, kereste, mobilya, gıda, meşrubat, sigara, ilaç ve inşaat malzemeleri sanayileri gelişmiştir ve gelişme yolundadır. Yerel kaynaklardan ve imalat sanayiinden elde edilen gelirlerin gayri safi yurtiçi hasıladaki payı % 42'dir. Çalışan nüfusun yaklaşık % 19.5'i sanayi sektöründe iş görmektedir. Buna maden ocaklarında çalışanlar da dahildir. Enerji 1991'de 2 milyar 800 milyon kw/saat elektrik üretilmiş, 3 milyar 155 milyon kw/saat tüketilmiş, aradaki fark ithalatla karşılanmıştır. Elektrik enerjisinin % 9'u termik santrallerden, % 91'i hidroelektrik santrallerinden elde edilmektedir. Kişi başına yıllık elektrik tüketimi ortalama 960 kw/saattir. Ulaşım Ülkenin tarifeli sefer yapılan tek havaalanı başkent Tiran'daki uluslararası trafiğe açık havaalanıdır. Arnavutluk, 100 grostonun üstünde yük taşıyabilen 25 gemiye, 720 km. demiryoluna, 8.000 km.'si asfaltlanmış olmak üzere 21.000 km. karayoluna sahiptir. Bu ülkede ortalama 68 kişiye bir motorlu ulaşım aracı düşmektedir. Eğitim Eğitim ücretsizdir. 1800 ilkokul, 50 genel ortaöğretim kurumu, 470 mesleki ortaöğretim kurumu, 8 yükseköğretim kurumu vardır. Üniversite çağındaki gençlerden üniversiteye kayıt yaptıranların oranı % 80, okuma yazma bilenlerin oranı ise % 87'dir. Sağlık Arnavutluk'ta 900 hastane, toplam olarak 5860 doktor ve diş doktoru, 40 bin ebe ve bayan sağlık görevlisi mevcuttur. Ortalama 585 kişiye bir doktor düşmektedir. (Buna diş doktorları da dahildir.) Vikipedi
  7. _asi_

    Andorra

    Andorra Andorra Prensliği Pirene Dağlarında yer alan özerk prenslik. Güney ve batıda İspanya, kuzey ve doğuda Fransa ile çevrilidir. Yüzölçümü 468 kilometrekaredir. Andorra Prensliği güneybatı Avrupa'da, Pirene Dağları'nda, denize kıyısı olmayan, Fransa ve İspanya arasında küçük bir ülkedir. Bir zamanlar dünyadan soyutlanmış olan ülke, artık turizm ve bir vergi cenneti olma özelliği ile zengin bir ülkedir. Andorra Prensliği Başkent: Andorra la Vella Nüfus :55.000 Yüzölçümü: 468 km2 Resmi Dili: Katalanca Dini :Katolik Pirene Dağlarında yer alan özerk prenslik. Güney ve batıda İspanya, kuzey ve doğuda Fransa ile çevrilidir. Yüzölçümü 468 kilometrekaredir. İspanya’daki Emevi hakimiyeti yavaş yavaş kaybolduğu sırada, bölgeye 803’te giren Charlemagne’nin oğlu Birinci Louis 819’da Andorra’ya bağımsızlık verdi. On üçüncü asırda Andorra, biri İspanya’da diğeri Fransa’da bulunan iki prensin idaresine bağlandı. Fransız devrimi sırasında bu düzen değişti ise de, 1806’da Napolyon tarafından tekrar kuruldu. O günden beri Andorra Urgel piskoposu ve Fransa devlet başkanı tarafından ortaklaşa idare edilir. Andorra topraklarının çok az kısmı ekonomi, koyun yetiştiriciliği ile kereste ve tütün üretimine dayalıdır. Sanayiini kereste ve tütün fabrikaları ile çok sayıdaki hidroelektrik santralları meydana getirir. İkinci Dünya Savaşından sonra ticaretin önem kazanması neticesinde, Andorra uluslararası bir pazar haline gelmiştir. Andorra’nın fiziki yapısı, hava ve demiryolu ulaşımına elverişli değildir. İyi bir karayolu ağı ile Fransa ve İspanya’ya bağlanmıştır. Andorra uluslararası alanda, iki yönetici tarafından temsil edilir. Yasama, yürütme ve yargı yetkisi, bu iki yöneticidedir. En yüksek yönetim organı, halk tarafından seçilen Valiler Genel Konseyidir. Fakat bu organın yasama yetkisi yoktur. Eğitim, posta, telgraf gibi kamu hizmetleri İspanya ve Fransız hükumetleri tarafından yürütülür. Diğer hizmetler Genel Konseyin sorumluluğundadır.
  8. _asi_

    Alman Mutfağı

    ALMANYA YEMEKLERİ KOLAY ALMAN PASTASI MALZEMELER 2 YUMURTA 3/4 ÇAY BARDAĞI ERİMİŞ MARGARİN 1 ÇAY BARDAĞI YOĞURT 3 ÇAY BARDAĞI UN 1,5 ÇAY BARDAĞI ŞEKER 1 PAKET KABARTMA TOZU KREMASI: 1 YUMURTA SARISI 50 GR. MARGARİN 2,5 SU BARDAĞI SÜT 3 ÇORBA KAŞIĞI UN (TEPELEME) 1 ÇAY BARDAĞI ŞEKER 2 PAKET VANİLYA PUDRA ŞEKERİ (ÜZERİ İÇİN) Yumurtaları şeker ile birlikte beyazlaşıp köpürene dek çırpalım. Yoğurdu ve eritip soğuttuğumuz margarini ekleyip yarım dk. daha çırpalım. Elenmiş unu, kabartma tozunu ekleyerek mikserin düşük ayarı ile veya çırpma te-liyle karıştıralım. Kalıbı margarinle yağlayıp tabanına un serpelim. Hamuru kalıba boşaltıp 190° ısılı fırında pişirelim. Tencereye unu, sütü, şekeri ve çırpılmış yumurta sarısını alıp karıştıralım. Ağır ateşte ve sürekli karıştırarak üzeri göz göz olana dek pişirelim. Kremayı ateşten alıp soğutarak vanilyaları ve margarini eritmeden ekleyip mikserle yarım dk. çırpalım. Pastayı kalıbı içinde soğutup ikiye keselim. Kremayı pastanın alt parçasının üzerine yayalım. Üzerine pastanın üst katını oturtarak pudra şekeri eleyelim ve buzdolabında 4-5 saat beklettikten sonra servis yapalım. BERLİN BULLERİ 1 bardak süt 4 yumurta 30 gr. maya 10 gr. tuz 500 gr. un 80 gr. tereyağı 40 gr. pudra şekeri 1 limon kabuğu rendesi 200 gr. marmelat Mayayı süt ile ezerek bir miktar un ile karıştırınız. Ilık bir yerde üretmeye bırakınız. Geri kalan unu hamurr tahtası üzerinde ortasını havuz gibi açınız. Üretilen mayayı, pudra şekeri, yumurta, tereyağı, tuz, limon kabuğu rendesi ilave ediniz. Hepsini beraberce hamur yaınız. Yuğurduğunuz hamuır 2 ceviz büyüklüğünde bezeler yaparak tepsiye diziniz. Her bir bezeyi tepsi üzerinde el ile yassı bir biçime koyunuz. Ortasına marmelat koyup kapatınız. Her bir bezeyi unlu bir beze sararak sıcak bir yerde bekletiniz. Tekrar soğuk bir yerde bırakınız. Tereyağı veya margarin yağında kızartınız, tarçınlı pudra şekerine bulayarak servis tabağına yerleştiriniz. ALMAN SOSU Malzemeler (1 lt. sos için): 800 mi tavuk velutesi (un ve yağı kavur, tavuk suyu ekle) 4 adet yumurta sarısı 50 gr. margarin 1 çay kaşığı tuz ve karabiber 400 mi tavuk suyu 50 gr. mantar bölünmüş 200 mi çiğ krema 1 adet limon (suyu) Yapılışı: Derin bir tavada tavuk velutesi, tavuk suyu, yumurta sarılarını ve mantarları iyice karıştırıp, bir taşım kaynatın. Ateşi kısın. Tavadaki karışımın 1/3'ü kalıncaya kadar dibini tutmaması için bir spatula ile sürekli karıştırarak, suyunu çektirin. Süzgeçte süzün. Sosa önce margarini, sonra kremayı ve tuz, karabiberi ekleyip kontrol edin. Limon suyunu ekleyerek sosu tamamlayın. Not: Bu sos tavuk yemeklerinde kullanılır. ALMAN USULÜ BRESER Malzemesi: 5 kahve fincanı un 4 çorba kaşığı margarin 3/4 çorba kaşığı tuz 1 tatlı kaşığı pudra şekeri 1 1/4 kahve fincanı süt üstüne: 1 adet yumurta sarısı 1 çorba kaşığı ince kıyılmış badem Hazırlanışı: Hamur tahtasına unu eleyerek ortasını havuz gibi açın. Sonra da buraya, 4 kaşık margarini, 1 tatlı kaşığı pudra şekerini ve azar azar sütü ilâve ederek iyice yoğurun. Sıkı bir hamur yapın ve yarım saat dinlenmeye bırakın. Sonra dinlendirmiş olduğunuz bu hamuru 20 eşit parçaya kesin. Tek bir küçük parçanın üstüne önce bir, sonra da iki avuç ile bastırarak yuvarlamak suretiyle bu hamurları kurşun kalemden daha ince olmak üzere 15 santim kadar uzatın. Sonra da bunlara çifte simit biçiminde şekil verdikten sonra hafifçe ıslatılmış bir fırın tepsisine sıralayın. Sonra tepsideki bu hamurların üstlerine çırpılmış 1 yumurta sarısını bir fırça ile sürün. Sonra yumurtaların üstlerine 1 çorba kaşığı da ince kıyılmış badem serpin. Bunları orta ısıdaki fırına sürerek, breserlerin üstleri nar gibi pembe bir renk alana kadar 20 dakika kadar pişirin. Fırından alarak servis yapın. PALAÇİNKA (ALMANYA) 3 adet yumurta 2 çorba kaşığı un 1 çay bardağısüt 1 tutam tuz 1 çorba kaşığı sıvıyağ İçi için: 1 su bardağı kayısı marmelatı Üzeri için: 2 çorba kaşığı pudra şekeri Hamur malzemesi biraraya getirilir, mikserle karıştırılarak cıvık bir hamur yapılır. Az yağlanmış ve ısınmış teflon tavaya krep gibi dökülür ve yayılır. Bir yüzü pembe renkte pişince çevrilir, diğer yüzü pişirilir. Sonra yüzeyine kayısı marmelatı sürülür, rulo yapılır. Ortadan ikiye kesilir. Üzerine pudra şekeri serpilir. Kızdırılmış demir parçasıyla üzerine ara ara bastırarak dağlanır. SAUERBRATEN (Alman Usulü Sığır Yahnisi) 1 kg sığır eti (yağları alındıktan sonra, gerekirse sarılarak, rosto biçiminde bağlanmış) 10 diş karanfil 12,5 cl. (1/2 su bardağı) sirke 1 soğan (rendelenmiş) 2 tatlı kaşığı tozşeker 1 tatlı kaşığı toz hardal 6 tane karabiber 2 defne yaprağı 1/2 tatlı kaşığı yenibahar 1 çorba kaşığı natürel zeytinyağı 30 cl.(1 1/5 su bardağı) esmer et suyu 1,5 kg karışık kök sebze (şalgam, havuç, patates, vb.; kabukları soyulup bütün bırakılmış ya da iri parçalar halinde kesilmiş) 3 çorba kaşığı kuruüzüm 2 tatlı kaşığı ararot bir tutam karabiber (taze çekilmiş) bir tutam tuz 2 çorba kaşığı maydanoz (ince kıyılmış) Karanfilleri ete batırıp, eti bir güvece ya da bir cam kaba koyarak bir kenara bırakın. Küçük bir tencereye sirke, rendelenmiş soğanlar, tozşeker, hardal, karabiberler, defne yaprakları ve yenibaharı koyup, tencereyi orta ateşe oturtarak karışımı ısıtın. Isınınca tencereyi ateşten alıp, baharatlı karışımı etin üstüne boşaltarak, bir kenarda soğumaya bırakın. Soğuyunca güvecin (ya da kabın) üstünü örtüp, buzdolabına kaldırın ve ara sıra eti altüst ederek, 3 gün bekletin. Bekletme süresinin bitimine 30 dakika kala, eti içinde beklediği baharatlı karışımdan çıkarıp, kâğıt mutfak havlusuyla kurulayarak, bir kenara bırakın. Fırınınızı 150 °C'a (2'ye) ısıtın. Bir fırın kabına zeytinyağını koyup, kabı ateşe oturtarak, yağı kızdırın. Yağ kızınca eti koyup, her yanı altın sarısı bir renk alıncaya kadar (yaklaşık 5 dakika) altüst ederek kızartın. Etin içinde beklediği baharatlı karışımı tel süzgeçten bir kâseye süzerek, etin üstüne boşaltın. Sonra et suyunu ekleyip, bir taşım kaynatın. Kaynayınca kabı ateşten alıp, üstünü örterek, fırına verin ve heryanının iyice pişmesi için sık sık altüst ederek 1 saat 15 dakika pişirin. Bu arada, kök sebzeleri büyük bir tencereye koyup, üstlerini örtecek kadar su ekleyerek, tencereyi orta ateşe oturtun ve bir taşım kaynatın. Kaynayınca tencereyi ateşten alıp, sebzeleri hemen süzerek, bir kenara bırakın. Pişme süresi dolunca kabı fırından alıp, kök sebzeleri etin üstüne yerleştirin ve kabın üstünü örtüp, yeniden fırına vererek, et ve sebzeler yumuşayıncaya kadar (yaklaşık 1 saat) pişirin. Kabı fırından alıp, eti ısıtılmış bir servis tabağına çıkarın. Sebzeleri delikli kaşıkla, etin çevresine döşeyin. Kabı orta ateşe oturtup, kuruüzümleri ekleyin. Ararotu bir kâsede 1 çorba kaşığı suyla ezerek, pürüzsüz hamur haline getirdikten sonra, kaba ekleyin ve karışımı sürekli karıştırarak, 2 - 3 dakika pişirin. Tuz ve karabiberi serpip, kabı ateşten alarak, sosu bir kâseye aktarın. Tabaktaki eti dilimleyip, üstüne kâsedeki sostan biraz gezdirin. Sebzelerin üstüne maydanozları serpip, yahniyi yanında kalan sosla servis yapın. NOT:ALMAN MUTFAĞININ BU GELENEKSEL TARİFİNDE, ETİN ÜÇ GÜN SÜREYLE SİRKE VE BAHARAT KARIŞIMI İÇİNDE YATIRILMASI İLİK GİBİ YUMUŞAMASINI SAĞLAR. ALMAN PASTASI MALZEMELER: 3 yumurta 3 kahve fincanı toz şeker 4 kahve fincanı un 1 kahve fincanı su 2 çay kaşığı limon kabuğu rendesi 1 çay kaşığı kabartma tozu KREMA İÇİN: 1 yumurta 3 çorba kaşığı toz şeker 3 çorba kaşığı un 2 su bardağı süt 1 çay kaşığı limon kabuğu rendesi YAPILIŞI: 1- 20 cm çapında yuvarlak kalıp yağlanıp unlanır. 2- 3 yumurta, 3 kahve fincanı şeker, limon kabuğu rendesi, alüminyum olmayan bir tencerede çarpılıp iyice koyulaştırılır. 3- Kabartma tozu katılmış un elenir, çarpılmadan hafifçe karıştırılır. 4- 1 kahve fincanı su konur. 1- 2 defa daha karıştırılıp kalıba boşaltılır. Orta ısılı fırında 30- 35 dakika pişirilir. KREMANIN YAPILIŞI: 1- Alüminyum olmayan bir tencerede 1 yumurta, 3 kaşık şeker, 3 kaşık un azar azar süt ilavesiyle ezilir. Limon kabuğu rendesi ile sütün tamamı konup karıştırarak pişirilir. 2- Kaymak tutmaması için çarpılarak soğutulur. 3- Soğuduktan sonra kalıptan çıkarılan kek enine iki parçaya kesilir. Alt parçaya kremanın tamamı konup yayılır. Diğer parça üzerine kapatılır, hafifçe bastırılır. 4- Servis tabağına alınıp üzerine bolca Pudra şeker elenir. ALMAN BİSKÜVİSİ MALZEME: 300 gr. un 200 gr. tereyağı 200 gr, kaşar peyniri rendesi 2 adet yumurta yarım kahve kaşığı tuz. HAZIRLANIŞI: Unun ortası açılır. Tereyağı elle krema haline gelinceye kadar ezilir. Rendelenmiş kaşar peyniri ilâve edilir, gene karıştırılır. Yavaş yavaş un alınıp hamur haline getirilir. Yarım santim kalınlığında açılır. Kalıpla kesilip üzerlerine yumurta sarısı sürülür, istenirse ortalarına susam veya çerekotu konulur. Kalıp yoksa kaşıkla veya elle muntazamca şekiller verilir. Hazırlanan bu küçük bisküiler dibi yağlanmış bir tepsiye birbirine değmeyecek şekilde aralıklı olarak dizilir. Orta hararetle bir fırında 20-25 dakika pişirilir. Pişen bisküviler son derece gevrek olur, çok çabuk dağılır. ALMAN BİFTEĞİ MALZEME: 750 gram sığır kıyması 3 adet yumurta 3 kahve kaşığı karabiber 1 çorba kaşığı un 2 bardak galeta tozu 1 bardak zeytinyağı hazırlanışı: Köftelik Kıyma bu tepsiye konur. Ortası çukurlaştırılır içine iki yumurta sarısı karabiberin hepsi, tuz konur ve en az on dakika yoğrulur. Sonra bu kıyma parçalara ayrılır avuç içinde eze eze yassı birer köfte haline getirilir. Bir tabak içinde bir yumurta çatalla kurula kurula iyice karıştırılır bir kâğıda un diğer kâğıda galeta tozu konur. Köfte halindeki etler evvelâ una sonra yumurtaya sonra da gatela tozuna batınlır. Bu iş yapılırken, bir tavaya konan zeytınyağı iyice kızdırılır hazırlanan köfteler ikişer üçer tane. içine atlır iki tarafı da iyice kızarınca çıkarılıp tabağa alınır etrafı süslenip öylece servis yapılır. ALMAN USULÜ BİFTEK 750 gr. kemiksiz sığır kıyması, 1 çorba kaşığı un, 2 yumurta sarısı, 1 yumurta, 3 kahve kaşığı karabiber, tuz, 2 bardak galeta unu. Makinadan iki defa geçmiş kıymayla iki yumurtanın sarısını bir miktar da karabiber ve tuz koyarak iyice yoğurun ve bunları parçalara ayırarak yarım parmak inceliğinde yassı birer köfte şekli verin. Diğer tarafta tabakların birine bir çorba kaşığı un, diğerine iki bardak galeta unu ve üçüncü tabağa da bir yumurtayla tuzu koyarak yumurtayı çırpın ve sonra da yaptığınız köfteleri birer birer önce una, sonra da sırayla yumurtaya ve galeta ununa her tarafını batırıp, bunları kızgın yağda kızartın. Sıcak servis yapın. ALMAN KEKİ MALZEMELER: -4 yumurta -3 kahve fincanı şeker -1,5 su bardağı un -1 su bardağı patates nişastası -2 limon kabuğu rendesi -1 çorba kaşığı limon suyu (varsa 1- 2 damla limon esansı) -2 çay kaşığı kabartma tozu -1 paket vanilya -1 büyük paket margarin (250 gram, yumuşak) YAPILIŞI: 1- Kalıp yağlanır, unlanır. Fırın ısıtılır. 2- Cam kasede yağ ile şeker krem haline getirilir. Yumurta sarıları, limon kabuğu rendesi ve limon suyu konur. 3- Yumurta akları çarpılıp kar haline getirilir; şekerli yağa katılır. 4- Un, patates nişastası, kabartma tozu, vanilya karıştırılıp elenerek ilave edilir. 5- Kaşıkla karıştırılıp kalıba boşaltılır. Orta ısılı fırında 35- 40 dakika pişirilir. ÜZERİNE: Bir kasede 1 su bardağı pudra şeker 2- 3 çorba kaşığı sıcak su azar azar konup karıştırılır. Ezilmiş yoğurt kıvamına gelince, kalıptan çıkarılmış soğuk kekin üzerine dökülüp bıçakla yayılır. MUZLU ALMAN PASTASI Malzeme: 3 adet yumurta 1/2 kg. muz 100 gr. margarin 1,5 su bardağı süt Aldığı kadar un 3 kaşık pak maya 1/2 su bardağı şeker Kreması: 2 adet yumurta 1 çay bardağı süt 4 kaşık pudra şekeri 100 gr. margarin 100 gr. sütsüz çikolata 1 paket vanilya Yapılışı: Yağı eritip içine, maya, ılık süt, şeker, yumurta ve biraz da un katıp mayalandırın. Kabarınca kalan unu katıp, biraz yoğurun. Yumuşakça hafif sulu bir hamur olacak. Yağlı tepsiye (büyük yuvarlak) şekil vererek koyun. Tekrar kabarmasını bekleyin. Kızgın fırına verip, pişirin. Çıkınca enlemesine ortadan ikiye ayırın. Kremayı hazırlamak için yumurtaya margarini koyup çırpın. Pudra şekerini ilâve edin. Sıcak süte çikolataları kırıp eritin. Bu karışım ılınınca yumurtalı karışıma ilâve edin. Son olarak vanilyayı karıştırın. Kestiğiniz pastanın arasına sürün ve muzları üzerine dilimleyin. Diğer parçayı kapatın. Üzerine pudra şekeri serpin. ALMAN TURTASI Kullanılacak malzeme (12 kişilik): 250 gr pürelik patates, 1 su bardağı süt, 125 gr tereyağı, 1+4/5 su bardağı tozşeker, 100 gr toz çikolata, 1+1/5 su bardağı un, 2 yumurta, 4 tatlı kaşığı kabartma tozu, 125 gr ceviz içi, 1 tatlı kaşığı vanilya, 2 su bardağı krem şanti, 100 gr rendelenmiş sütlü çikolata. Yapılışı: Patatesler iyice haşlandıktan sonra kabukları soyulur, ezilerek püre haline getirilir. Büyük porselen bir kâseye yumuşatılmış tereyağı konur, iyice karıştırılır, yumuşatılır. Çırpmaya ara vermeden tozşeker ve toz çikolata azar azar katılır, karışıma yedirilir. Çırpmaya devam edilerek, karışıma sırasıyla püre haline getirilmiş patates, kabartma tozu katılmış un, yumurta şansı, vanilya ve iyice dövülmüş ceviz içi azar azar katılır, iyice yedirilir. Karışıma süt de ilave edildikten sonra çok yumuşak bir hamur elde edilinceye kadar karıştırılır. Diğer tarafta yumurta akları köpük haline gelinceye kadar çırpılır ve karışıma azar azar katılır. Hamurun karıştırılması ve içindekilerin birbirlerine iyice yedirilmesi tamamlanınca karışım yağa bulanmış turta kalıbına boşaltılır. Bir spatulayla düzeltildikten sonra kalıp fırına sürülür. Orta ısılı fırında 40-50 dakika kadar pişirilen turta, içine batırılacak bir kibrit çöpü kupkuru çıkıncaya kadar fırında tutulur. Piştikten sonra fırından çıkarılır. Turta ılıyınca ince kenarlı bir bıçakla turtanın kalıba yapışıp yapışmadığı kontrol edilir ve önce bir ızgaraya baş aşağı edilerek aktarılır. İyice soğuyunca servis tabağına alınır. Turta iyice soğuyunca krem şanti sıkma torbasına veya pasta enjektörüne konur, turtanın üzeri ve yanları süslenir. Rendelenmiş çikolatalar krem şantinin üzerine serpiştirildikten sonra servis yapılır. JAMBONLU PATATESLİ KUŞKONMAZ (ALMANYA) 4 kişilik MALZEME: 1'er kilo beyaz ve yeşil kuşkonmaz, 1 kilo taze patates, 150'şer gr. dilimlenmiş jambon çeşitleri. 1. Kuşkonmazları tarife göre haşlayın. 2. Patatesleri soyarak, tuzlu suda 10-12 dakika haşlayın. Suyunu dökün, patatesleri sıcak tutun. 3. Jambon dilimlerini bir servis tabağına dizin. 4. Kuşkonmazları sıcak bir servis tabağına koyun. Jambon, çeşitli sos ve patates ile servis yapın. Servis tabaklarını bir ısıtıcının üstünde bekletin KIZARMIŞ KUŞKONMAZLI ENGİNAR (ALMANYA) 4 kişilik MALZEME: 4 küçük enginar, 3 yemek kaşığı limon suyu, tuz, 1 kilo kuşkonmaz, 4 dilim Alman usulü kepekli, taneli ekmek, 150 gr. yeşil soğan, 200 gr. kabak, 10 yemek kaşığı ayçiçeği yağı, 2 büyük diş sarmısak, 2 yemek kaşığı kıyılmış maydanoz, karabiber, 2 avokado, 2 yemek kaşığı limon suyu 1. Enginarları ayıklayarak, dörde bölün, hemen limon damlatın ve tuzlu suda 20 dakika haşlayın. Kuşkonmazları tarife göre haşlayın. 2. Ekmeği küp halinde doğrayın. Soğanları ayıklayarak şeritleyin. Kabakları dilimleyin. 3. Bir tavada 5 yemek kaşığı yağ kızdırın, ekmeği kızartın. Sarmısağı ezip, ilave edin. Kıtırları sıcak bir yerde bekletin. 4. Kuşkonmazları ve enginarı damlamaya bırakın. Kuşkonmazları kesin. 5. Kalan yağı kızdırın, soğanları ve kabak dilimlerini kızartın, enginarları, yeşilliği ve kuşkonmazları ilave edin, 3 dakika daha kızartın. 6. Avokadoları ortadan kesin, çekirdeklerini çıkartın, içini çıkartın, limon suyu, tuz ve biber ile ezin. Sebzeleri, avokado ve kıtır ekmek ile servis yapın. PATATES ÇORBASI (ALMANYA) 4 kişilik malzeme 600 g. patates, 2 pırasa, 2 büyük demet maydanoz, 2 yemek kaşığı tereyağı, 1 litre et suyu, 6 yemek kaşığı krema, 2 yumurta sarısı, tuz, beyaz biber, küçük hindistancevizi rendesi. Patatesleri soyarak yıkayın ve minik küp halinde doğrayın. Pırasaları ayıklayarak yıkayın ve dilimleyin. Maydanozu ince kıyın. Tereyağını büyükçe bir tencerede eritin. Garnitür için biraz maydanoz saklayın, gerisini tereyağının içinde sote edin. Et suyunu dökün. Patates küplerini atın. Orta ateşte 20 dakika pişirin. Çorbayı mikserle halledin. Yumurta sarısı ve krema ile terbiye yapın. Tuzunu, biberini ayarlayın. Hindistancevizini ilave edin. Maydanoz ile garnitür yapın. HAVUÇLU PATETESLİ SOSLU BONFİLE (ALMANYA) 6 kişilik, 12 büyük patates (yaklaşık 1.8 kilo), 900 g sığır bonfilesi, parçalar yaklaşık 7 cm çapında, 6 dilim pastırma, 2 m pamuk ipliği, 2 çorba kaşığı sıvı yağ, tuz, karabiber, 500 g havuç, 2 yumurta sarısı, 75 g taze krema, 2 çorba kaşığı nişasta, 35 g galete unu, hindistancevizi rendesi, 2 yeşil soğandan kalan beyaz kısımlar, yarım bağ dereotu, yarım bağ maydanoz, 250 g tereyağı, iri tuz, 1-2 tatlı kaşığı limon suyu. Hazırlanması: 1. Patatesleri yıkayarak soyun ve yelpaze şeklinde kesin ve soğuk suda bekletin. 2. Eti yıkayarak kurulayın. Bonfileyi 6'ya bölün, her dilim 3 cm kalınlığında ve 7 cm çapında olmalı. pastırmaya sarın, iplikle bağlayın. 3. Sıvı yağı tavada kızdırın. Bonfileyi altlı üstlü birer dakika kızartın. Eti tavadan çıkartın ve bir tabağın üstüne koyun, tuz ve biber ekin. Tabağın üstünü örtün, serin bir yere bırakın. 4. Havuçları soyup dilimleyin, tuzlu suda yaklaşık 20 dakika haşlayın. Suyu dökün, havuçları mikserde püre haline getirin. Yumurta sarıları, taze krema, galete unu ve nişasta ile karıştırın. Hindistan cevizini, tuz ve biberini ayarlayın. 5. Soğanları, dereotu ve maydanozu yıkayarak kurulayın. Soğanı ve maydanozu kıyın, dereotunun yapraklarını koparın. 6. Fırını 200 derecede ısıtın. Tereyağın yarısını eritin, patatesleri bir fırın kabına oturtun, fırça ile tereyağı sürün, iri tuz serpiştirin. Kabı fırının orta rayına sürün, patatesleri yaklaşık 70-80 dakika pişirin. Bir tepsinin yarısını hafif yağlayın, öbür yarısına yaldız folyo döşeyin. Havuç püresini sıkma torbasına doldurun, tepsinin yağlı tarafına 12 uzun şerit sıkın. Etleri folyonun üstüne koyun, üzerine 40 g tereyağı parçaları oturtun. 7. Fırını 175 dereceye getirin. Tepsiyi patatesli tepsinin üstündeki raya oturtun, eti 12 dakika süre ile kızartın, içi pembe olmalı. Bu arada kalan tereyağını eritin, soğanları sote edin, yeşilliği ilave edin, limon suyu damlatın. İpliği sökün. Havuç püresi, patates, sos ve taze yeşil fasulye ile servis yapın. ALMAN USULÜ TAVUK PAKETİ 1 Tavuk 1 Su bardağı bezelye 2 Olgun domates 2 Çorba kaşığı sade yağ 2 Orta boy soğan 2 Kahve kaşığı tuz 14 Brüksel lahanası Tavuğu suyla iyice çalkalayıp kurulayın. Soğanları soyup, rendenin ince tarafıyla rendeleyin. Rende soğanı sıkıp çıkan suyunu alın. Domateslerin kabuklarını ve çekirdeklerini çıkrararak iri iri doğrayın. İki yağlı kağıdı üst üste koyun. Tavuğun içine ve dışına soğan suyuyla tuzu iyice sürün. İçine biber, yarım domates, brüksel lahanasını kağıda yerleştirin. Ortalarına da tavuğu koyun. Kağıdı bükerek paket edin. Bir tepsiye kağıdı yerleştirip orta sıcaklıktaki fırına sürün. Bir, bir buçuk saat pişirin. Tepsiyi fırından alıp kağıdı açın ve sebzelerle tavuğu servis tabağına geçirin sıcak servis yapınız. BİSMARK BİBER DOLMASI Kullanılacak malzeme (4 kişi için): 8 irice dolmalık biber, 1 baş soğan, 1 sosis, 25 gram salam, 1 tavuk göğsü, 50 gram jambon, 1 çorba kaşığı kırık pirinç, 1 kahve fincanı kıyılmış maydanoz, 1 kaşık kıyılmış dereotu, 2 çorba kaşığı zeytinyağı, 50 gram margarin yağı, 25 gram rendelenmiş parmesan peyniri veya tulum peyniri, yeteri kadar et suyu ve tuz. Yapımı: Biberlerin saplarının çevresini keserek birer kapak açmalı ve bu kapaklardan yararlanarak içlerindeki çekirdeklerle çekirdek yataklarını çıkarıp atmalı. Bir tavaya zeytinyağıyle rendelenmiş soğanı koyup karıştırarak bunu kavurmalı. Soğan pembeleşince küçük parçalara doğranmış tavuk göğsünü katmalı ve karıştırarak nar gibi oluncaya kadar bunları da kızartmalı. Sonra tavayı ateşten indirip bir kenarda soğumaya bırakmalı. Bu işler oluncaya kadar pirinci tuzlu kaynar suda hafifçe haşlama!ı. Soğanlı ve yağlı tavuk göğüsleri soğuyunca bunları jambon, maydanoz, sosis, salam, peynir ve dereotuyla birlikte makineden iki defa geçirerek kıymalı. Kıymanın içine tuz ve haşlanmış pirinci katıp birkaç defa daha karıştırarak pirinci kıymaya yedirince bu harçla biberlerin içlerini doldurmalı. Doldurulmuş biberleri bir güvece yerleş, tirmeli. Bunların üstüne yeteri kadar et suyu dökmeli ve kabı ateşe koyup biberleri pişirmeli. Dolmalar pişince bunları servis tabağına alıp sıcak sıcak servis yapmalı. BAVYERA USULÜ SOSİS FIRINDA (ALMANYA) Kullanılacak melzeme (4 kişi için): 12 sosis, 16 küçük dilim gravyer veya provolone peyniri, 12 defne yaprağı, 4 biberiye dalı, 4 iri salatalık domates, 1 kahve fincanı rendelenmiş kaşer peyniri veya gravyer peyniri, 1 kahve fincanı kurutulmuş ekmek tozu, 1 kahve fincanı kıyılmış maydanoz, 2 çorba kaşığı zeytinyağı, yeteri kadar tuz ve karabiber. Yapımı: Şişe önce bir dilim gravyer peyniri geçirmeli. Ondan sonra sırasıyle bir sosis, 1 defne yaprağı, 1 dilim peynir, 1 sosis. 1 defne yaprağı olmak üzere 4 gravyer veya provolone peyniri dilimini, 3 sosisi ve 3 defne yaprağını geçirmeli. Böylece dört şişi de hazırladıktan sonra bunları, fırın tepsisine konmuş biberiye dallarının üstüne yerleştirmeli. Domatesleri ortadan ikiye bölmeli. Çekirdeklerini çıkardıktan sonra bu yarım ve içi hafifçe oyuk domatesleri dış tarafları tepsiye gelecek biçimde fırın tepsisinin türlü yerlerine yerleştirmeli. Rendelenmiş peynirle ekmek tozunu ve maydanozu tuzlayıp biberledikten sonra iyice karıştırmalı ve bu harçla domateslerin içlerini doldurmalı. Domateslerin içlerine zeytinyağını serpiştirerek böldükten sonra tepsiyi fırına sürmeli ve sosislerin her yanını iyice pişirmek için vakit vakit şişleri çevirmeli. Sosislerle domatesler pişince tepsiyi fırından çıkarmalı ve şişlerle domatesleri servis tabağına aktardıktan sonra servis yapmalı. DÜĞÜN ROSTOSU (ALMANYA) Kullanılacak malzeme (6 kişi için): Süt danasının kuyruğuna yakın bölümünden 1,5 kilo et, 100 gram pançeta, 25 gram sadeyağ, 1 baş soğan, 2 defne yaprağı, 4 baş karanfil, 1 tutam rendelenmiş cevzi bevva, 1 bardak üzüm sirkesi, yeteri kadar et suyu, 2 kaşık zeytinyağı, yeteri kadar tuz ve karabiber. Yapımı: Eti iyice yıkayın, suyunu süzün. Sonra geniş bir kabın İçine (kabın çini veya porselen olması tercih edilir) koyarak tuz ve karabiberle iyice ovun. Üzerine havanda dövülmüş karanfili, cevz-i bevvayı, rendelenmiş yarım baş soğanı, sirkeyi ve defne yapraklarını kattıktan sonra kapağını kapatın ve eti bu marinatla 2-3 gün buzdolabında dinlendirin. Et gereği kadar dinlendirildikten sonra sadeyağla zeytinyağını geniş bir tencerenin içine koyarak ateşe oturtun. Yağ kızdıktan sonra kalan rendelenmiş yarım baş soğanı tavla zarı ufaklığında doğranmış pançetayı içine katarak tahta bir kaşığın yardımıyla 5-6 dakika kadar kavurun. Sonra marinatta dinlenmiş olan eti suyundan çıkartın, süzün ve sararak bağladıktan sonra tencerenin içine koyun. Vakit vakit çevirerek etin her tarafını kızartın. Et iyice kızardıktan sonra içinde dinlenmiş olduğu marinat suyundan yarım bardak kadarını etin üstüne dökün, bir fincan da sıcak et suyu kattıktan sonra tencerenin kapağını kapatın ve hafif ateşte 3 saat kadar pişirin. Et, suyunu çekeceği için vakit vakit kapağını açarak sıcak et suyu katın. Rosto piştikten sonra tencereden çıkartarak servis tabağına yerleştirin ve tencerede kalan etin suyunu ince delikli süzgeçten geçirerek süzün ve dilimlenmiş rostonun üstüne dökerek servis yapın. Eğer salça fazla suluysa buna bir fincan et suyunda eritilmiş bir kaşık un katın ve hafif ateşin üstünde birkaç dakika kaynatıp koyulaştırın. Almanlar bu rostoyu aşağıda tarifini vereceğimiz sosla servis yapıyorlar: Bir çorba kaşığı unu ve yarım çorba kaşığı fırınlanmış bayat ekmek tozunu, bir kaşık sadeyağda kavurun. Un pembeleştikten sonra karıştırmaya ara vermeden bir fincan ılık su veya et suyu katın. Karışım kaynamaya başlayınca etin suyunu da katın. Salçayı 5 dakika kaynattıktan sonra bir kaşık rendelenmiş limon kabuğu, bir tatlı kaşığı tarçın, 1 tutam cevz-i bevva, ayıklanmış sultani üzüm, fırınlanmış ve dövülmüş badem içi katarak salçayı onbeş dakika daha hafif ateşte kaynatın. Sonra bu sosu dilimlenmiş sıcak rostonun üzerine dökerek servis yapın. ADELAIDE KÖFTESİ Kullanılacak malzeme (4 kişi için) : 600 gram patates, 50 gram margarin yağı, 4 yumurta, 2 sosis, 2 kaşık un, 3 kaşık fırınlanmış bayat ekmek tozu, 1 demet maydanoz, zeytinyağı, 1 tutam cevz-i bevva, yeteri kadar tuz ve karabiber. Yapımı : Patatesleri yıkadıktan sonra haşlayın ve kabuklarını soyup pompresten geçirerek püre durumuna getirin. Püreyi bir güvece koyun. Buna tuzla biberini serptikten sonra 30 gram margarin yağım ve cevz-i bevvayı katıp güveci ateşe oturtun. Püreyi koyulaşıncaya kadar karıştırın. Sonra ateşten indirip soğumaya bırakın. Beri yanda 1 yumurtayı haşladıktan sonra kıyın. Sonra bunu ince doğranmış maydanoz ve kıyılmış sosislerle birlikte pürenin içine katın. Bunlara 1 yumurta akıyle, 2 yumurtanın şansını da kattıktan sonra iyice karıştırarak hepsini birbirine yedirin. Bu karışımdan ufak ufak parçalar kopararak ıslak iki avucunuzun içinde top gibi yuvarlayın. Yalnız sarısını kullandığınız yumurtanın akıyla kalan yumurtayı iyice çırpın. Hazırladığınız köfteleri sırasıyle una, çırpılmış yumurtaya ve fırınlanmış bayat ekmek tozuna bulayarak bol ve kızgın zeytinyağının içine atın. Köfteler nar gibi kızarınca bunları servis tabağına koyup yanında bir garnitür olduğu halde sıcak sıcak servis yapın.
  9. _asi_

    Ren Nehri

    Çok güzel kareler Aries Teşekkür ederiz
  10. _asi_

    Ren Nehri

    Ren Nehri Nehrin Almanya'dan geçen kısmı Ren Nehri, İsviçre Alplerinde doğup, Lihtenştayn ve Fransa, sınırlarından; Almanya ve Hollanda topraklarından geçtikten sonra Rotterdam' da Kuzey Denizi’ ne dökülen 1320 km uzunluğuyla Batı Avrupa’ nın en önemli nehirlerinden biri. 883 km'si gemi ulaşımına elverişli olan bu nehrin kolları ile birlikte kapladıgı alan 185.000 km²dir. Almanya içerisindeki en büyük kolları Mosel, Main ve Neckar'dır. Ren'in başlıca iki kolu İsviçre yakınlarındaki Chur yakınlarında birleşip derin ve dar bir vadi boyuncasel gibi hızla kuzeydoğuya akarak Konstanz Gölü'ne girer. Konstanz Gölü'nün batısından çıkıp Basel'e doğru turmanarak ilerleyen Ren, Schaffhausen'deki Ren Çağlayanı'na 25 metre yükseklikten dökülür. Daha sonra güneyden gelen Aare Nehri'yle birleşir. Ren Nehri Konstanz Gölü ile Basel arasında İsviçre-Almanya Federal Cumhuriyeti sınırını çizer. Basel'de kuzeye yönelen Ren buğday, şerbetçiotu, şekerpancarı ve tütün yetiştirilen geniş ve bereketli bir vadide akar. Batısında Fransa'nın Voj Dağları, doğusunda ise iğne yapraklılarla donanmış yamaçlarıyla Karaormanlar yükselir. Daha kuzeyde ise, her ikisi de doğudan gelen Neckar ve Main Nehrileri Ren'le birleşir. Mainz'de Main Nehri'ni aldıktan sonra Ren 130 km boyunca çok dar bir vadide dik ve sarp yamaçların arasından akar. Vadinin doğu yakasını 113 metre yüksekliğinde ve hemen hemen dikine yükselen Lorelei Kayası oluşturur. Burada en derin noktasına ulaşan Ren, vadinin 115 metrelik genişliğinin tümünü kaplar. Lorelei Kayası adını, burada yaşadığına ve güzel sesiyle denizcileri baştan çıkararak teknelerinin batmasına yol açtığına inanılan denizkızı Lorelei'den almıştır. Koblenz'de, şaraplarıyla ünlü vadisiyle tanınan Moselle Nehri Ren'e katılır. Mainz'de başlayan derin vadi Bonn'da biter ve Aşağı Ren'in başladığı Köln' de nehir ovaları sular. Ren Nehri, büyük bir kent olan Düsseldorf' da Ruhr Bölgesi' ne girer. Nehrin doğu yakasında yer alan bu bölgede madenciliği ve fabrikalarıyla ünlü kentler bulunur. Hollanda sınırından geçerken Ren'in genişliği 1 kilometreyi bulur. Gerçekte Hollanda'nın bütün topraklarını Aşağı Ren akaçlamaktadır. Hollanda nehrin Kuzey Denizi' ne ulaşan küçük kanallarını çoğunu bloke ettiğinden, Ren'in sularının önemli bir bölümü Waal Nehri, çok azı Lek Nehri ve dikkate alınmayacak kadarı da IJssel Nehri aracılığıyla denize ulaşır. Lek'in ağzının yakınlarında, Avrupa'nın en büyük limanı olan Roterdam yer alır. Waal Nehri güneyden gelen Meuse Nehri'yle birleşip Hollanda topraklarında aktıktan sonra Kuzey Denizine ulaşır. Avrupa'da denizden uzak en büyük Liman olan Duisburg, çok önemli bir ticaret yolu olan Ren'in üzerindedir. Duisburg'dan nehrin hem aşağı, hem de yukarı kesimlerine demir cevheri, tahıl, petrol, kömür ve sanayii ürünleri gönderilir. Yük gemileri nehir yakınlarındaki ikinci büyük liman olan Mannheim'a ürün getirip götürür. Büyük mavnalar Strazburg'a, daha küçükleri ise Basel'e kadar yol alabilmektedir. Kışın donma olduğunda Ren, trafiğe kapatılır. Kıyılardaki sanayi ve kimyasal atıklarla sularındaki yoğun trafik, Ren'i 1970'lerden sonra bir hayli kirletmiş olsalarda, meydana gelen kirlenme, ülkelerin ortak çabalarıyla en aza indirilmeye, hatta tümden giderilmeye çalışılmaktadır. Vikipedi
  11. _asi_

    Almanya Tuna Nehri

    Tuna Nehri Tuna, Almanya'nın güneyinde Karaorman (Schwarzwald) bölgesinde Brege ve Brigach dağ ırmaklarının 678 m yükseklikteki Donau-Eschingen (Donaueşingen)'de birleşmesiyle meydana gelir. Tuna kaynağı Donaueschingen kasabasından fışkırarak ufak bir kanal sayesinde Brigach nehrine döküldüğü noktadan itibaren bu nehrin ismini Tuna diye değiştirir. Donaueschingen'den Karadeniz'e döküldüğü Sulina limanına kadar uzunluğu 2779 km'dir. Bunun 2415 km'si üzerinde Seyrüsefer yapılmaktadır. Tuna nehri coğrafi bakımdan üçe ayrılır: Kaynağından Gönyü'ye kadar yukarı tuna (988 km), gönyü'den turnu severin'e kadar orta tuna (860 km) buradan nehir ağzı sulina kadar aşağı tuna (931 km). Kaynağından denize döküldüğü noktaya kadar Almanya, Avusturya, Slovakya, Macaristan, Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan, Romanya, Moldova ve Ukrayna olmak üzere toplam 10 ülkenin topraklarını katetmektedir. Tuna nehri havzasının yüzölçümü 817.000 km2, uzunluğu 1690 km, eni ise 820 km'dir. Bu hidrografik havzada değişik uzunlukta 120 kadar ırmak ve nehir Tuna'yı beslemektedir. Bunlar arasında 500 km'den daha uzun olanlar İnn (505), Drava (894), Tisza (966), Sava (861), Morava (563), Olt (542), Siret (726) ve Prut Nehri (950)'dur. Nehir taşımacılığına çok uygundur. Hollanda'dan Ren nehrinden başlayan seyahat kanal geçişleri ile Tuna üzerinden Karadenize kadar seyahat edilebilir. Tuna Nehri'nin isimleri Çekçe, Lehçe (dil) ve Slovakça: Dunaj Almanca:Donau Macarca: Duna Slovence: Donava Slovakca: Donay Hırvatça: Dunav Sırpça ve Bulgarca : Dunav/Дунав (Dunaiiro) Rumence:Dunăre, Dunărea Rusça ve Ukraynaca: Дунáй (Dunay) Latince:Danubius, Danuvius, Ister Eski Yunanca: Istros Türkçe:Tuna İbranice:Duner - דונער veya Tin'e - טינע İtalyanca: Danubio Vikipedi
  12. Hoşgeldiniz Kuars .. Keyifli vakit geçirmeniz dileğiyle.
  13. _asi_

    Almanya

    Almanya Almanya bayrağı Almanya Arması Almanya (Almanca: Deutschland, UFA: /ˈdɔʏtʃlant/), ya da resmî adıyla Almanya Federal Cumhuriyeti (Almanca: Bundesrepublik Deutschland (yardım·bilgi); UFA: /ˈbʊndəsʁepuˌbliːk ˈdɔʏtʃlant/), Orta Avrupa'da bir ülkedir. Kuzeyinde Kuzey Denizi, Danimarka, ve Baltık Denizi; doğusunda Polonya ve Çek Cumhuriyeti; güneyinde Avusturya ve İsviçre; ve batısında Fransa, Lüksemburg, Belçika, ve Hollanda bulunur. Almanya 357.021 km²'lik bir alanı kaplar ve ılıman iklim kuşağının içinde yer alı. 82 milyonun üzerindeki nüfusu ile Avrupa Birliği'nin en fazla nüfusa sahip ülkesi konumundadır.Ayrıca en çok göçmen barındıran üçüncü ülke konumundadır. M.S. 100 yılından önce Cermen halkları Cermanya olarak isimlendirilen bölgede yaşamışlardır.10. yüzyıldan 1806 yılına kadar Cermen bölgeleri Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun bir parçası oldu. 16.Yüzyıl boyunca kuzey Almanya bölgeleri, Protestan Reformu'nun merkezi oldu. Cermen halkı ilk olarak 1871'de Fransa-Prusya Savaşı sırasında ulus-devlet haline geldi. II. Dünya Savaşı sonrasında, 1949'da, Almanya savaşı kazanan devletler tarafından iki devlete bölündü. Bu iki devlet 1990 yılında birleşti. Batı Almanya daha sonra adı Avrupa Birliği olan Avrupa Topluluğu'nun 1957'deki kurucu üyelerindendir. Birleşmeyle Doğu Almanya'da 1993'te bu birliğe üye olmuştur. Almanya Schengen bölgesi'nin bir parçası ve Avrupa ortak para birimi Avro'yu 1999'da kabul etmiş durumdadır. Almanya bir federal parlementer cumhuriyettir. On altı eyaletten oluşmaktadır (Bundesländer). Başkenti ve en büyük şehri Berlin'dir. Almanya Birleşmiş Milletler'e, NATO'ya, G8'e üyedir ve Kyoto Protokolünü imzalamıştır. Almanya 2007 yılına göre, GSYİH'ye göre dünyanın 3.büyük ekonomisi ve en çok ihracat gerçekleştiren ülkesidir. Ülke dünyada gelişme için en çok bağışta bununan ikinci ülke konumundadır.Buna karşın ülke, askeri harcama bütçesi olarak 6. sıradadır.Ülke, sosyal güvenlik sistemiyle yüksek yaşam seviyesine sahiptir. Almanya, Avrupa meselelerinde yüksek ülke nüfusu ve ekonomik gelişmişliğiyle dünya seviyesinde kilit rol oynamaktadır.[8] Almanya birçok bilim ve teknoloji alanında lider durumda olarak kabul edilmiştir Yönetim Almanya'nın devlet yapısı anayasal federal cumhuriyet'tir. Devlet; cumhuriyet, demokrasi, federalizm, hukuk devleti ve sosyal devlet beşli temel üzerine kuruludur. Başkanı federal cumhurbaşkanıdır. Görevi politik bir karar alma yetkisi olmadan devleti temsil etmektir, görev süresi beş yıldır ve ikinci kez seçilebilir. Bundestag (Federal Meclis) ülkenin ana yüksek yasama organıdır. Şu anda görevde bulunan 16. Federal Meclis'te 614 milletvekili bulunur. Bu milletvekilleri dört yılda bir seçilir ve Alman halkını temsil eder. Seçim sistemi çoğunluk ve nispi temsil sistemlerinin bir karışımıdır. Almanya Federal Cumhuriyeti toplam 16 eyaletten oluşur. 10'u eski eyaletler diye tabir edilen birleşmeden önceki batıdaki eyaletlerdir. Bunlar Bavyera, Baden-Württemberg, Hessen, Bremen, Hamburg, Aşağı Saksonya, Kuzey Ren-Vestfalya, Rheinland-Pfalz, Saarland ve Schleswig-Holstein'dir. Birleşimden sonra 6 yeni eyaletlerin katılımı ile eyalet sayısı 16 çıkmıştır. Her eyaletin bir meclis ya da senatosu (Landeshaus / Senat) bir de bir eyalet hükümeti (Landesregierung) vardır. Her eyalet özerk yönetim kazalarına (Almanca Kreis; adlarını genelde tarihi derebeylerinden alır) ayrılırlar. Her kaza ise belediye ve muhtarlık bölgelerine (Stadt - Gemeinde) ayrılır. Burada da belediye veya şehir meclisleri bulunur ve yerel seçimlerde seçilen belediye başkanı tarafından yönetilirler. Şeçmen ve seçilme yaşı 18'dir. Yerel seçme hakkı sadece AB yurttaşlarına tanınır. Ülke 16 eyalete, eyaletler; yönetim bölgelerine, ilçelere, beldelere veya ilçeden bağımsız hareket eden şehirlere (kreisfreie Städte: kent-ilçe) ayrılır. Hamburg, Bremen ve Berlin şehir eyaletler olmakla birlikte, kendi içinde idari açıdan bölünmezler. Eyaletlerin kendi yasama, yürütme ve yargı organları bulunur. Ayrıca yerel yönetimlerle ilgili düzenleme yapma yetkisi de eyaletlerdedir. Bu 16 eyaleti temsil eden, yasaların yapılmasına ve kısmen federal devlet yönetimine katılan anayasal organ Federal Konsey (Bundesrat)'dır. Federal Hükümet (Bundeskanzler), Federal Meclis tarafından seçilen ve bu meclise karşı sorumlu olan başbakan yani Şansölye(Bundeskanzler) ve federal bakanlardan (Bundesminister) oluşur. Kabineyi, aynı zamanda çoğunluk partisinin lideri olan başbakan kurar, bakanlarını seçer ve göreve atanmalarını ya da görevden alınmalarını cumhurbaşkanına (Bundespräsident) önerir. Almanya Federal Hükümet İdare Merkezi (Bundeskanzler)Federal Almanya Başbakanları ve Görev Süreleri: Konrad Adenauer, CDU (1949-1963) + Ludwig Erhard, CDU (1963-1966) + Kurt Georg Kiesinger, CDU (1966-1969) + Willy Brandt, SPD (1969-1974) + Helmut Schmidt, SPD (1974-1982) Helmut Kohl, CDU (1982-1998) Gerhard Schröder, SPD (1998-2005) Angela Merkel, CDU (2005-) Bundestag’da temsil edilen partiler (alfabetik olarak): Birlik 90/Yeşiller (Genelde “Yeşiller” olarak adlandırılır) CDU – Hristiyan Demokrat Birliği CSU – Hristiyan Sosyal Birliği (CDU’nun kardeş partisidir ve sadece Bavyera Eyaletinde temsil edilir) FDP – Hür Demokrat Parti (“Liberaller” olarak adlandırılır) PDS – Demokratik Sosyalist Parti SPD – Almanya Sosyal Demokrat Partisi Federal Almanya Cumhuriyeti’nin anayasası, bireyin garanti altına alınan temel haklarını kapsar: “İnsanın onur ve haysiyeti dokunulmazdır. Tüm devlet erki ona saygı göstermek ve onu korumakla görevlidir” (Federal Almanya Anayasası, Madde 1, Paragraf 1). Coğrafya Güneyde Alp Dağları'ndan (en yüksek noktası 2.962 m'lik Zugspitze) kuzeyde Kuzey Denizi ve Baltık Denizi'ne kadar uzanır. Ortadaki ormanlık alanlar ve batıdaki alçak alanlardan (en alçak noktası: Neuendorfer/Wilstermarsch -3,54 m) Avrupa'nın önemli akarsuları Ren, Tuna ve Elba geçer. Bu nehirler yüzyıl içinde nehirlerin ıslahı ve mükemmel kanal sistemi sonuçu ülkeyi ağ gibi saran otoyollardan (Autobahn) sonra gelen en önemli nakliyat yollarıdır. Almanya Federal Cumhuriyeti 16 eyaletten oluşur. Devlet sorumluluğu taşıyan bu eyaletlerin kısmen uzun bir geleneği vardır. Almanya her zaman çeşitli eyaletlerden oluşmuş, ancak haritası yüzyıllar boyunca sık sık değişikliğe uğramıştır. Federe eyaletler, bugünkü şekilleriyle genel olarak 1945'ten sonra kurulmuşsa da, eski bölgesel ilişkiler ve tarihsel sınırlar kısmen dikkate alınmıştır. Almanya (Federal Almanya Cumhuriyeti) 1990 yılında birleşinceye kadar 10, daha sonra Saar Bölgesi’nin 1 Ocak 1957’de tekrar ülkeye katılmasından sonra, batılı devletlerin (Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa) işgal bölgelerinde kurulmuş olan 8 eyaletten oluşuyordu. Sovyet işgal bölgesinde de savaş sonrasında daha sonraki Demokratik Alman Cumhuriyeti (DDR) topraklarında 6 eyalet kuruldu. Ama bunlar 1952 yılında toplam 14 il haline getirildi. 18 Mart 1989’da yapılan ilk serbest seçimden sonra 5 federe eyaletin yeniden kurulması kararlaştırldı. Bu eyaletler genellikle 1939’dan önceki şekillerini aldılar. 3 Ekim 1990’da DDR, dolayısıyla da Brandenburg, Mecklenburg-Vorpommern (Önpomeranya), Saksonya, Saksonya- Anhalt ve Thüringen Eyaletleri Almanya Federal Cumhuriyeti’ne katıldı. Doğu Berlin de Batı Berlin ile birleşmiştir. Spor 1972 Münih Yaz Olimpiyat'ı yanında tarihinde önemli dev spor şölenlerine ev sahipliği yapan ülkedir. En son 2006 yılında Futbol Dünya Şampiyonası (FİFA) Almanya'da düzenlemiştir. Almanlar sporu seven bir ulus olup, özellikle futbolun önemli bir yeri vardır. Diğer spor dalları federasyonlara bağlı binlerce spor klupleri ve bunların üyeleriyle organize olmuşlardır. Alt yapıya çok önem verilir. Her yerleşim bölgesinde açık ve kapalı spor tesisleri göze çarpar. Futbol dışında özellikle jimnastik dalları ve özellikle masa tenisi, buz hokeyi, voleybol, eltopu sevilen spor dalları olarak sıralanabilir. Mevsim sporları içinde kayak, ski, slalom kayak, curling yanında bisiklet, yüzme, atletizm gibi sporlar büyük ilgi çekmektedir. Bisiklet'te de ünlü Tour de France bisiklet yarışmasını kazanmış veya iyi dereceye girmiş ünlü (Jan Ullrich ve Erik Zabel) yarışcıları da vardır. Motor sporlarında ise Formula 1 yarışlarının yapıldığı Hockenheim pisti dışında Nürburg Ring, Oschersleben ve Lausitzring önemli pistlerden sayılır. Bu ilgi sonucu Schumacher kardeşler, Nico Rosberg, Nick Heidfeld gibi yarışcıları ünlenmiştir. DTM (Deutsche Tourenwagen Meisterschaft) ve ADAC-Touring sürat araba yarışmaları da bu önemli motor sporları arasında olur. DTM 2005 yılında İstanbul Otodrom´da yapıldı. Ekonomi Almanyanın tarihsel bir ekonomi gelişmesi vardır. Roma imparatorluğundan miras kalmış mükemmel bir yol düzeni. Şehirlerde alt yapı ve kanalizasyon sistemleri, nehirlerin ve havzaların ıslah olması sonucu, mükemmel ve hızlı nehir nakliyatı. Kömür havzaların bulunup açılması. Bütün bunlar buhar makinesinin icadından başlayarak bugüne Avrupa'nın en başlı ülkesi durumuna getirmişdir. Ülkenin coğrafi konumu nedeni ile ticari ilişkileri pekleştirmiş. Ülkenin hammadde fakirliği sebebi ile işleyen, üreten sanayi yönelmiş. Fevkelade disiplinli eğitim sayesinde üstün eğitimli esnaf, usta ve mühendisler yetiştirilmiş. Ülke icadları ve yaratıcıkları ile ün yapmışdır. Dünya'da ilk sanayi standartını 9. yüzyılda sucuk, ekmek ve biraya (Reinheitsgebot) getirmişler ve bugünde geçerlidir. 1. Dünya savaşı öncesi ağır sanayiye çok önem verildi. Thyssen, Krups, Mannesmann gibi ünlü şirketler dünya piyasasına hakim oldular. İstanbul-Bağdat hattı da bu şirketlerin projeleridir. Siyasiden çok ekonomik nedenler çıkan 1. dünya savaşı sonucunda Almanya büyük hezimete buna bağlı ağır yaptırımlara maruz kalan Alman imparatorluğu iflas ederek yerini Weimarar Cumhuriyetine bırakır. Yinede bütün zorluklara karşın kıpırdayan Alman ekonomisi Nasyonal Sosyalistlerin hükümeti ele geçirmesi ile savaş sanayisinde korkunç dev adımlar atmaya başlarlar. Bu zaman içinde de ünlü Alman otoyolların (Autobahn) temelleri atıldı. Bu gelişmeler savaşın getirdiği yıkılıma kadar sürdü. Alman Cumhuriyetinin demokratik yapıda tekrar kurulması ve Amerikan Marshall planının burda tutması sonucu ekonomi tekrar dirilir ve mucize yılları (Wirtschaftwunder) diye adlandırılan 50 yıllarında ülke eski ekonomik refahı tekrar yakalamaya başlar. Almanlar artık diğer ülkeleri yeni ekonomi anlayışı ve kaliteli sanayi ürünleri ile cezbetmeyi başarırlar. Bu arada ülkedeki işçi ihtiyacını yurtdışından getirilen önce Portekiz ve İtalyanlar ve sonrada Türk ve diğer menşeli insanlarla giderilmeye çalışıldı. Bu 1974 de patlak veren enerji krizine ve bununla gelen durulmaya kadar sürdü. 1974 senesinde dışardan işçi getirme talebi durduruldu. 60 yıllarda Roma antlaşması ile atılan Avrupa Mountain Birliğine üye olan Almanya. Bugün bu birliğin ad ve niteliğini değiştiren Avrupa Birliği (Europa Union)ne daimi üyesidir. 2002 yılında güçlü ve katı dengeli Alman Markı yerine Euro ve Cent'e geçmiştir. 1 Euro = 1,95853 DM dür. DM tedavülden kaldırılmadığı halde buğün hiç kullanılmamaktadır. Amerika'dan sonra en çok telif hakkı ve patent bildiren ülkedir. Otomobil ve yan sanayisi ülkenin belkemiğidir. Tahminen dolaylı veya doğrudan 20 milyon kişinin çalıştığı belirtilmektedir. Ülkenin geneksel otomotiv üreticileri şunlardır : Mercedes-Benz, BMW (Bayerische Motoren Werke), Volkswagen, Audi (NSU), Opel (20.lerden beri General Motors'un), Ford (gene 20'lerden beri), Porsche dir. Bunların yanında düşük sayıda üretim yapan manifaktür türü başka marka otomobil markalarıda bulunmaktadır. Bilişim Endüstrisinin hatırı sayılır yatırımlarıda bu ülkededir. Telefon, fiberglas kablo ve hertürlü kominikasyon alt yapı muazzam geniş alana yayılı ve kullanışlıdır. 120 milyon cep telefon ve buna bağlı bir düzine haberleşme teşebüslerinin msl. UMTS, DSL ve diğer sistemlerin aralıksız ve düzenli olarak halk arasında kullanılması için kıyasıya rekabettedir. Yüksek teknolojisi (High-Tech) çok gelişmiş ülkenin uzay istasyonu ISS e katılım payı yanında Airbus 380'nin üretiminde büyük katkıları vardır. Almanya ekonomisi bir tür Sosyal-Pazar-Ekonomisi(Sosiale-Marktwirtschaft) diye tabir edilir. Kapitalist sistemdeki kıyasıya rekabet ve monopol kurulmasına karşın ekonomik yaptırımlarla ve yasal düzenlemelerle engel olmaya çalışılmaktadır. Bu konuda en son sözü her zaman Kartel Dairesi (Kartelamt) söyler. Devlet işci ve işveren arasındaki iş akitlerine (Arbeitsfriendsvetrag) kesinlikle karışmaz. İşci grevlerini ise sendikasal bir hak olarak görür. İşci çıkartmaları (Lokavt) ise yasal değildir. Her iki taraf senede bir branş ve bölgelere göre masaya oturup anlaşmaya çalışırlar. Ülkede çalışma süresi haftada 34 - 40 saat arasındadır. Sosyal haklar çok iyi ve geniş olmasına rağmen küresel rekabet yüzünden kırpılmaya gidilmişdir. Bugün iki Almanya'nın getirdiği ağır sorumluluklar, küresel ekonomik kriz, enerji darboğazlığı ve değişen küresel dengelere rağmen yıllık enflasyon %1,5 civarıdır. Kişi başına milli hasılat yılda 35.650€ (2005)dir. Yeni Bayan Şansöyle Merkel'in (Fizikci, quantum kimya üzerine Doktorası var.) hükümetin başına geçmesi ile aldığı katı önlemler, sosyal haklar ve yardımlara büyük kırpma getirdi. Buna karşın ülke tarihinde ilk defa vergi gelirinin artımı ile bütçe milyarlık fazlalık verdi. Ekonomide ve özellikle iş piyasasında hissedilir bir iyimserlik yanında istatistik gelişmeler göze çarpmaktadır. İşsizlik sayısı yıllardır %10,5 üzerinde iken bu sayı %9,5 inmişdir. Almanya ekonomisi Avrupanın en büyük, A.B.D ve Japonya'dan sonra dünyanın en büyük 3. ekonomisidir. Rakkamlarla Almanyanın ekonomisi (tahmini 2007'de €): 726 milyar ihracat, 134 milyar ticaret fazlalığı, %16 ihracatta artış Ülkenin başlıca üyelikleri : BM, OECD, AB, NATO, G8, FIFA, UEFA, Europol Almanya en fazla silah üreten ve satan 3. ülkedir! Dünya ihracat (Amerikanın önünde) şampiyonudur. Alman İstatistikler Dairesinin (Statistische Bundesamt,Wiesbaden) 2005 raporuna göre nufüs verileri şöyledir: Almanya'da yaşayanların sayısı 82 500 800 Kilometrekareye 231,1 birey düşer 1 764 041 Türk vatandaşı ikamet etmekte (2005 sene sonu verisi) 0,66 milyon Türk asıllı Alman vatandaşı mevcut 3 767 milyon toplam erkek yabanci (2005) 3 523 milyon toplam kadın yabancı (2005) Genel nüfusa göre yabanci yüzdesi %8,9 2005 senesinde 707 352 kişi Almanya'yı ikamet yeri olarak seçmiş 2005 senesinde 628 399 kişi Almanya'yı terk etmiş 1,4 milyon yabancı Almanya'da doğmuş Yabancıların ortalama yaşı 35,6 ve ortalama 17,6 yıldır ikamet etmekte 2005 sene sonunda tamamen Alman vatandaşı olmayan kişi sayısı 6,76 milyon Almanya'yı yeni ikametgah yeri olarak seçenlerin sayısı 401 000 Almanya'yı kesin terkeden yabancı sayısı 290 000 Çeşitli nedenlerle yabancılık statüsünü bırakanların sayısı 73 000 Avrupa Topluluğundan Almanya'ya yerleşmiş yabancıların sayısı 2,1 milyon (32% *) Diğer Avrupa ülkelerinden gelenlerin sayısı 3,2 milyon (%48% *) Türkiye vatandaşları % 26 * İtalyanlar % 8 * genel yabancı nüfusa göre Almanlarda etnik yapılanma üstüne durulmasada, geldikleri çoğrafyaya ve şiveye göre adlandılırlar. Bunların başında Bayuvarlar, Franklar, Badenseler, Hanseatlar (Hamburg, Bremerhaven), Frizeler, Hessenliler. Ama esas iki ana unsura bölünürler. Aşağı Almanya,Bavyerada Bavyeralılarla, diğer Almanları tabir eden Prusyalılar. Bunun dışında yurtdışında yaşayan Kazakstan-Almanları, Romanyada Siebenbürgen'lerle, Çek Cumh. yaşayan Sorbenleride katabiliriz. Amerikada'da eski almanca konuşmalarına rağmen halen halen değişik hıristiyan mezheblerine ait olan gurublar vardır. Herrenhuter, Amish sayılabilir. Yahudilerde bir nevi Almanca yahudice karışımı yidiş'i konuşurlar. Federal Almanya Cumhuriyeti Anayasası'nın 4. maddesi şöyledir: “Din ve vicdan özgürlüğü ile din ve dünyevi inanç özgürlüğüne dokunulamaz”. Almanya’da halkın %34’ü Protestan, %34’ü Katolik, %3,7’si Müslüman, %28,3’ü ise diğerler dinlere mensuptur. Almanya’da 160 kadar değişik dini cemaat vardır. Müslümanların, Yahudilerin ve diğer dini cemaatlerin bayram günleri resmi tatil günlerinden sayılmaz. İslam Almanya'da resmi din statüsünde değildir. Bu yüzden din hürriyeti ve kanunları altında açılamayan camiiler, ancak dernek sıfatı ile açılabilmektedirler. 2001 WTC olayının hemen arkasından, islami girişimler ve teşebüsler Anayasayı Koruma Teşkilatı (Verfassungsschutz; MİT'e eş) ve özellikle Federal Kriminal Teşkilatı (Bundeskriminalamt) tarafından daha da sıkı gözetlenmektedirler. AB dışı vatandaşların yerel belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakları yoktur. Ancak Yabancılar Kurultay'ları (Ausländerbeirat) belediye yönetimlerine danışmancı ve tavsiyeci sıfatları ile katılırlar. Bu konuda Hollanda gibi diğer ülkeler belediye yerel seçimlerine seçmne ve seçilme haklarını tanımışlardır. Sosyal ve Demografik Gelişme Almanya'da yaşayan Türkleri sembolize eden Türk-Alman bayrağıİlk resmi sayımlara göre, Almanya’nın Aralık 2004’teki nüfusu 82,3 milyondur. 2003 yılında doğu Almanya 13,6 milyon kişi iken, batıdaki eyaletler ve Berlin nüfusun geri kalanını oluşturmaktadır. 2003 yılının sonunda Almanya’da 7,3 milyon yabancı (nüfusun %8,9) yaşamakta olup bunlardan yaklaşık 2,5 milyonu Türk vatandaşıdır. Federal İstatistik Ofisinin tahminlerine göre 2013 yılından itibaren nüfus azalmaya başlayacak olup, 2050 yılında 75 milyon rakamına düşecektir. Bu tahminler göçmenlerin ülkelerine dönüş hızı ile artabilir ya da azalabilir. Avrupa'nın en fazla göçmen alan ülkesi durumunda iken, 1990 yılların başında alınan tedbirler ve başarısız entegrasyon politikası sonucu bu ülkede ciddi sosyal sorunlar ortaya çıktı. 2000 yılında değiştirilen vatandaşlık yasası bunu dahada pekiştirmişdir. Bundan dolayı nufüsta alman vatandaşı olmayanların sayısı yüksek doğurganlığa rağmen geriye gitmektedir. Wiesbaden'de bulunan Fedeal İstatislikler Dairesi hersene bu konuda bulgularını bültenle bildirmektedir. Yaşlı nüfusun (60 yaş ve üstü) 2001 ve 2011 yılları arasında çalışan nüfusa (20-59 yaş) oranı yavaş yavaş yükselmesi beklenmektedir. Bu oranın 2050 yılında %78’e kadar çıkacağı tahmin edilmektedir. “Yaşlı” tanımı 65 yaş ve üstü olarak alınsa bile 2050 yılında bu oranın %55 olması, sosyal güvenlik sistemini ciddi olarak zorlayacağı anlamına gelmektedir.[2] 2005 yılı net göç oranı tahmini 2,18 göçmen / 1.000 kişi’dir. Her 1.000 yaşayan bebeğe karşılık, 4,16 bebek ölümü gerçekleşmektedir. 2005 yılı tahminlerine göre doğurganlık oranı 1,39 bebek / kadın’dır. 2001 yılında 43.000 kişi HIV/AIDS ile yaşamakta olduğu tahmin edilmektedir. AIDS’den ölümlerin 2003 yılında 1.000’in altında olduğu tahmin edilmektedir. İki Almanya'nın birleşiminden sonra doğu eyaletlerden batıya göç beklenmiş, ama bu göç beklenenin çok altında kalmışdır. Eski Doğu Almanya, bugün ise yeni eyaleletler diye adlandırılan bölgelerin sosyo-ekonomisi zayıf, çökmüş veya atıl durumda olduğu için yüzmilyarlarca Euro ya varan bir kalkındırma programı uygulanmaktadır. Bunun kaynağı içinse batıda çalışanlardan dayanışma vergisi kesilmektedir. Bu da halen kafalarda varsayılan duvarı pekiştimekte, doğulu (Ossi) ve batılı (Wessi) şeklinde tabirlenmektedir. İki Almanya'nın barışcı bir ayaklanma sonucunda 1990'da birleşmesinin mimarları o zamanın Şansölyesi Dr. Helmut Kohl, Dışişleri Bakani D. Genscher ve eski Sovyetler genel sekreteri Gorbaçov'dur. 1989'a kadar ekonomik durumdan son derece mutsuz olan Demokratik Alman C. vatandaşları Dresden ve diğer şehirlerinde her gece kilisenin önderliğinde "duvarlar insin (Mauer muss weg), halk biziz" (Wir sind das Volk) sloganları ile sakince protesto ederek yürüdüler. Diğer demir perde ülkelerindeki (Macaristan, Çek vs.) Batı Almanya temsilciliklerine toplu kaçış ve iltica girişimleri zamanın hükümetin değişmesine sebep oldu. Sosyalist Partinin (SED) rejim değişikliğini kabul etmek zorunda kalması sonucu sınırlar açıldı ve tam 40 yıllık hasret 1989'da bir gecede sona erdi. Batı Almanya, Doğu Almanya'da bulunan Varşova Paktının özellikle Rus ordusunun tekrar Rusya'ya geriye çekilmesini kolaylaştırmak ve bir tür geriye bırakılan taşınmaz mallar için 10 milyar Alman Markı'ndan fazla ödeme yaptı. Bugün taşınmaz mallara dahil arazi vb. lerin arındırılması ve çevre sağlığı için temizlenmesine devlet şimdiye kadar 60 milyar DM üzerinde harcamada bulundu.
  14. Hoşgeldiniz Leonardo..
  15. _asi_

    Avustralya

    Avustralya Avustralya, güney yarım kürede yer alan bir ülkedir. Hint ve Büyük Okyanus arasında uzanır. Tamamı bir kıtayı kaplayan tek ülkedir. Komşuları Endonezya, Doğu Timor, Papua Yeni Gine, Solomon Adaları, Vanuatu, Yeni Kaledonya ve Yeni Zelanda'dır. Başkenti Canberra, en büyük şehri ise Sydney'dir. Avustralya, 8.617.930 km² karada, 80.920 km² sularda olmak üzere toplam 8.686.850 km²'lik bir alana kurulmuştur. Hiçbir ülkeyle kara sınırı yoktur. Çevresinde sadece 25.760 kilometrelik bir sahil şeridi vardır. Kökeni Avustralya ismi Latince'de güneyden, güneye ait olan anlamına gelen Australis kelimesinden türetilmiştir. Roma uygarlığı zamanına dayanan, güneydeki bilinmeyen bir ülke anlamı (terra australis incognita) benzer bir yerin, ortaçağ coğrafyasında da bulunduğunu gösterir. Ancak bu bilgiler herhangi bilinen bir kıta bilgisi içermemektedir. Latince'deki Terra Australis Incognita'terimi ; Güneydeki (Australis) Bilinmeyen (Incognita) Toprak parçası (Terra) anlamına gelmektedir. 14 Mayıs 1606'da, Vanuatu'ya ayak basan Pedro Fernandes de Queirós, Güney Kutbu'ndaki tüm kara mülkiyetinin İspanya Krallığı'na ait olduğunu iddia etmiş ve kıtayı Austrialía del Espíritu Santo şeklinde adlandırmıştır. Flemenkçe Australische kelimesi de, Batavia'daki Flemenkler tarafından, 1638 yılından önce, güneyde keşfedilmiş yeni yerleri adlandırmak için kullanılıyordu. "Australia" kelimesinin İngiliz dilinde ilk kullanımı ise 1692 yılında Gabriel de Foigny'nin yazdığı Les Aventures de Jacques Sadeur dans la Découverte et le Voyage de la Terre Australe isimli Fransızca romanının, 1693 yılındaki çevirisinde görülmüştür. Daha sonraları, 1765'te, Alexander Dalrymple bu kelimeyi, Luis Váez de Torres'ın 1606'da Yeni Gine'nin güney kıyılarına yaptığı seyehati anlattığı kitabını İngilizce'ye çevirirken kullanmıştır. Dalrymple, ayrıca Avustralya kelimesini, An Historical Collection of Voyages and Discoveries in the South Pacific Ocean (1771) isimli eserinde bütün Okyanusya bölgesini tanımlamak için kullanmıştır. 1793'de George Shaw ve Sir James Smith içerisinde geniş ada, büyük kıta, Avustralya, Australasia ve New Holland tanımlamaların yapıldığı, Zoology and Botany of New Holland eserini yayınlamıştır. Avustralya ismi, kıtanın etrafını gemi ile dolaşan bilinen ilk insan, kaşif Matthew Flinders'ın A Voyage to Terra Australis (1814) eseri ile popüler hale gelmiştir. Britanya Krallığı'nin bakış açısını yansıtan ismine rağmen, eserinde Flinders Avustralya ismini kullanmış ve bu isim geniş kitlelerce telafuz edilen bir terim olmuştur. New South Wales valisi Lachlan Macquarie sonraları bu ismi İngiltere'ye yolladığı yazılı mesajlarda kullanmıştır. 1817'de Macquarie bu ismin resmi olarak kabul edilmesini önerdi ve 1824'de Britanya Krallığı, kıtanın resmen Avustralya ismiyle tanınmasını onayladı. Tarih Avustralya'daki ilk insan yerleşimlerinin yıl öncesinde ortaya çıktığı tahmin edilmektedir.İlk Avustralyalılar günümüzdeki Avustralya yerlisi olan Aborijin'lerin atalarıdır. Kara bağlantıları veya kısa mesafeli suları geçerek Güneydoğu Asya'dan, adaya yerleşmişlerdir. Port Arthur, Tazmanya, Avustralya'nın en büyük cezai kolonisiydi.Bu insanların çoğu doğa insanıydı, karmaşık bir dilsel kültür ve ruhsal değer ile doğaya saygı gösteren ve Aborijin mitolojisi olan düş zamanı (İngilizce: Dreamtime) inancı ile yaşamaktaydılar. Adada yaşayan diğer bir yerli halk olan Torres Strait Yerlileri (İngilizce: Torres Strait Islanders), etnik olarak Malezya kökenlidir. Bu insanlar Torres Strait Adaları ve Queensland'ın kuzey uçlarındaki çeşitli bölgelere yerleşmişlerdir. Kültürel alışkanlıkları Aborijinlerden belirgin olarak farklıdır. Avustralya anakarasını resmi kayıtlara göre gören ilk Avrupalı, Hollandalı kaşif Willem Janszoon'dur. Janszoon Cape York Yarımadası'nı 1606'da görmüştür. 17. Yüzyıl boyunca, Hollandalılar tüm batı ve kuzey sahil şeridinin haritasını çıkarmış ve buraları New Holland olarak adlandırmışlardır. Ancak herhangi bir yerleşim yeri kurma çabası göstermemişlerdir. 1770'de James Cook, Avustralya'nın doğu sahillerinde yolculuk yapmış, bölgenin haritasını çıkarmış, New South Wales olarak adlandırdığı bölgeyi Britanya topraklarına kattığını ilan etmiştir. Seferler sonucu yapılan keşifler, kıtanın sömürümü için, hızla mahkumların ve tutukluların işçi olarak çalıştırıldığı kolonilerin kurulmasını sağlamıştır. Britanya Denizaşırı Kolonileri kıtada ilk kez New South Wales kolonisi ile, 26 Ocak 1788'de Kaptan Arthur Phillip tarafından Port Jackson'da bir yerleşim yeri oluşturulması ile başlamıştır. Bu tarih daha sonra Avustralya'nın ulusal günü ilan edilmiştir ( Australia Day ). Günümüzde Tazmanya olarak bilinen, Van Diemen's Land'a yerleşim 1803 yılında başlamıştır. Burayı 1642'de keşfenden kaşif Abel Tasman, adaya, kendisini bu yolculuğa yollayan Hollanda Güney Hindistan Kolonileri valisi ve generali Anthony van Diemen'in onuruna Anthoonij van Diemenslandt adını vermiştir. Van Diemen's Land 1825'te ayrı bir koloni halini almıştır. Birleşik Krallık, 1829'da Avustralyanın batı bölümünü kontrol altında tutmaktaydı. New South Wales'in çeşitli bölümlerinde yeni ve ayrık koloniler oluşturuldu; South Australia (1836), Victoria (1851) ve Queensland (1859). Northern Territory (NT), South Australia eyaletinin bir parçası olarak 1863'de kuruldu. South Australia, bir serbest eyalet olarak kurulmuş ve hiç bir zaman diğer kolonilerde olduğu gibi mahkum ve tutukluların çalıştırıldığı bir cezai koloni olmamıştır. Suçluların adaya getirilmesi 1840 ve 1864 yılları arasında aralıklarla devam ettirilmiştir. Avustralya yerlilerinin nüfusunun, Avrupalıların kıtaya yerleşmeye başladığı sıralarda 350.000 civarı olduğu tahmin edilmektedir.Bu tarihten itibaren geçen 150 yılda sayıları hızlı bir şekilde azalmıştır. Bunun başlıca nedeni salgın hastalıkların göçe zorlanmaları ile birleşmesi ve kültürel parçalanmadır. Yerli çocukların ailelerinden alınıp devşirilmesi, bazı tarihçiler ve Avustralya yerlileri tarafından çalınmış kayıp bir nesil oluşturulması olarak adlandırılmaktadır. Aynı zamanda bu tarihçiler ve Avustralya yerlileri, yerli komünitelerinin dağıtılarak, parçalanarak nüfusunun azaltıldığını ve bunun bir soykırım olarak kabul edilmesi gerektiğini savunmaktadırlar.Huzurlu ve sorunsuz bir toplum yaratma amacıyla yapılan devşirme eylemi günümüzde insan hakları ihlali olarak tanımlanmaktadır. Aborijinlerin tarihi hakkındaki bu yorumlara, bazıları karşı gelmekte ve bunların politik ve düşüncesel nedenler ile abartıldığını, uydurma olduğunu belirtmektedir.Bu tartışma Avustralya'da History Wars (Türkçe: Tarih Savaşları) olarak bilinir. 1967 referandumundan sonra federal hükümet yürütme gücünü ve Aborijinler ile ilgili kanun çıkarma hakkını elde etti. Adanın yerli halkındaki mülkiyeti, Avustralya Yüksek Mahkemesinin Mabo v Queensland (No 2) davasına kadar tanınmamıştır. Bu davadan sonra Avustralya'daki mülkiyet kavramı değişmiş ve Avrupalıların istilası sırasında adanın kimseye ait olmadığı belirtilmiştir. 1850'lerde Avustralya'da altına hücüm başladı ve 1854'te madencilik lisans ücretlerine karşı ilk sivil ayaklanma olan Eureka Stockade ayaklanması gerçekleşti. 1855 ve 1890 yılları arasında, altı koloni bireysel olarak özerk hükümet olma hakkını kazandı ve birçok kişisel işini kendi yöntemeye başladı. Londra'daki koloni ofisi ise halen önemli dış ilişkilerin, savunma konularının ve uluslararası denizcilik ve ticaret konularının yönetimini elinde tutmaktaydı. 1 Ocak 1901'de Avustralya Koloni Federasyonu, on yıllık bir planın ardından, seçme ve seçilme, temsil edilme haklarını elde ettiler. Böylece Britanya Krallığı'nın yöntetiminde, Avustralya Kraliyet Devleti doğmuş oldu. Canberra'nın yeni federal başkent olarak önerilmesinin ardından, 1911 yılında New South Wales bölgesinde, Avustralya'nın başkent bölgesi olan The Australian Capital Territory (ACT) bölgesi kuruldu. (Melbourne 1901-1927 yılları arasında başkentti.) Yine 1911'de Kuzey Bölgesi (NT), Güney Avustralya (SA) hükümetinin kontrolünden Avustralya Kraliyet Devleti kontrolüne geçti. Avustralya kendi isteği ile I. Dünya Savaşı'na katıldı. Bir çok Avustralyalı, Avustralya ve Yeni Zelanda Askeri Gücü'nün (ANZAC - Australian and New Zealand Army Corps) Çanakkale Savaşı sonrası mağlub olmasını, saygı ile hatırlar ve bu tarihi ulusun doğuş tarihi olarak kabul eder. Bu tarih aynı zamanda, ülkenin ilk önemli askeri olayıdır. Gelibolu Savaşı gibi, II. Dünya Savaşı sırasında meydana gelen Kokoda Track Savaşı da birçokları tarafından ulusal önem verilen bir olaydır. Avustralya ve Birleşik Krallık arasındaki birçok yasal bağlantı, Avustralya'nın 1942 yılında, 1931 Westminister Yasası'nı (İngilizce: Statute of Westminster 1931) kabul etmesi ile resmen son bulmuştur. 1942'de Birleşik Krallık'ın Asya'da uğradığı şok yenilgi ve Japonya'nın Avustralya üzerindeki işgal tehtidi, Avustralya'nın yeni bir müttefik ve koruyucu olarak gördüğü Amerika Birleşik Devletleri ile yakınlaşmasına neden olmuştur. 1951'den beri Avustralya, ANZUS antlaşması ile ABD'nin resmi olarak askeri müttefiğidir. II. Dünya Savaşı sonrası, Avustralya, Avrupa'dan gelen tüm göçleri desteklemiştir. 1970'lerde, sadece Avrupalıların göç etmesine izin veren yasanın iptali ile de, Asya ve dünyanın diğer yerlerinden gelen göçmenler desteklenmiştir. Bunun sonucunda, Avustralya'nın nüfus bilimi, kültürü ve görüntüsü radikal bir şekilde değişmiştir. Avustralya ve Birleşik Krallık arasındaki son yasal bağ, 1986 Avustralya Akti ile sona ermiştir. Avustralya eyaletleri üzerindeki Birleşik Krallık hakimiyeti ve Birleşik Krallık Özel Meclisine yapılan adli başvuralar sonlanmıştır.Buna rağmen Avustralyalı seçmenler 1999'daki referandumda %55 çoğunlukla cumhuriyet yönetimine geçmeyi reddetmişlerdir. 1972 Whitlam Hükümeti'nden itibaren, Avustralya toplumunda giderek artan bir Pasifik-Asya aidiyeti kavramı oluşmaktadır. Bugün ülke halen sembolik olarak Kraliçe II. Elizabeth'e bağlı, anayasal monarşi altında parlamenter bir sistemle yönetilmektedir Coğrafya Avustralya, 7.617.930 km² karada, 68.920 km² sularda olmak üzere toplam 7.686.850 km²'lik bir alana kurulmuştur. Hiçbir ülkeyle kara sınırı yoktur. Çevresinde sadece 25.760 kilometrelik bir sahil şeridi vardır. İklimi: Kıtanın hemen hemen üçte biri tropik ve kalanı ılıman bölgedir. En soğuk bölgeler Tasmanya'nın yayla ve yüksek yerlerinde ve anakaranın güney doğu kıyılarındadır. Yıllık ortalama sıcaklık kuzeyde 27 dereceden güneyde 13 dereceye kadar değişir. Arazi yapısı: Genellikle yüksek olmayan yaylalar, güneydoğuda verimli ovalar yer almaktadır. Erozyonla ortaya çıkan asıl ana kara 3 milyar yıldan daha yaşlıdır. En alçak noktası -15 metre ile Eyre Gölü (Güney Avustralya), en yüksek noktası da 2.228 metre ile Kosciuszko Dağı'dır (Avustralya'nın doğusunda Great Dividing Range'de yeralır.). Doğal kaynakları: boksit, kömür, demir yatakları, bakır, kalay, gümüş, uranyum, nikel, tungsten, mineraller, kurşun, çinko, elmas, doğal gaz, petrol Vikipedi
  16. _asi_

    Fiji

    FİJİ Fiji (Fiji dili: Matanitu ko Viti; Hintçe: फ़िजी, فِجی) Okyanusya'da bulunan bir ada ülkesidir. Fiji Adaları Cumhuriyeti, Pasifik okyanusunun güneyinde bulunan bir dizi adadan oluşur. Ülkenin 106'sı ıssız olmak üzere toplam 322 adadan ve 522 adacıktan ibarettir. İki büyük ada, Viti Levu ve Vanua Levu, yerleşimin 87%sini oluşturur. Tarih Fiji’de 17. yüzyılda Avrupalı kaşiflerden uzun sure öncede insanlar vardı. Fiji’de yapilan kazilarda küçük yerlesimlerde çanak çömlek türünde eski kalıntılar bulunmustur. Fiji yerlesim yerlerinde yapılan kazılar sonucu İÖ 1000 yıllına ulaşan buluntulara rastlanmıştır.. Ancak büyük Pasifik göçünün sorusuna hala cevap bulunanamamıştır. 1643’de Hollanda’li kaşif Abel Tasman'ın, büyük güney kıtasını aramaya giderken Fiji'yi ziyaret ettiği biliniyor. XIX. yüzyıla kadar Avrupalı yerleşimciler, yerleşimlerine devam etmistir. Adalar, 1874'de bir sömürge olarak İngiliz kontrolünün altında girdi. İngilizler tarafından adalara hintli işçiler getirildi. 1970’de demokratik cumhuriyet bağımsızlığını ilan etti. Fiji, Hint-Fiji’li (Hindistan'dan gettirilen hintlilere verilen ad) toplumu tarafından egemendi. 1987'de başarılı iki askeri darbe gercekleştirildi. Fiji'nin hakimiyetinde Hint ve Fiji ortaklığı bitmisti. Cünkü Hint kökenliler İngiliz egemenligi altinda kalmak isterken.Fiji’li yerli halk bağımsızlık taraftarıydı. Bu yüzden askeri darbeler olmuştur.Daha sonra Hint kökenliler Hindistana göç etmek zorunda kalmıştır. Yine de ülkede kalan Hint kökenliler vardır. Bu göç insan kaybına ve ekonomik durgunluğa neden olmuştur. Köken Fiji'nin ana adası, Viti Levu olarak bilinir. Tonga'ya komşu ve aynı ırktandırlar. Fiji ilk olarak, Tonga'da onları karşılayan kaptan James Cook üyelerini kendilerine hayran bırakmıştır. Denizciler tarafından korkunç savaşçılar ve şiddetli yamyamlar olarak, Pacific'de en iyi kapların yapıcıları olarak tanımlanmıştır., ama iyi denizciler değillerdi. Siyasî Hayat Fiji parlamenter cumhuriyettir. 1 Eylül 2009'da İngiliz Uluslar Topluluğu'ndan çıkarılmıştır. Coğrafya Fiji, ( 106'sı ıssız) 322 adadan ve 522 küçük adacıktan oluşur. En önemli adaları, Viti Levu ve Vanua Levu'dur. Adalar, tropikal ormanlarla çevrilidir. Yükseklik (4,250 ft) 1,300 metreye kadar ulaşır. Viti Levu, başkent Suva'ya ev sahipliği yapar. Diğer önemli şehirler, (Uluslararası havaalanının bulunduğu yer) Nadi ve büyük bir şeker değirmenine sahip bir liman kenti olan Lautoka'dır. Vanua Levu'da ana şehirler, Labasa ve Savusavu'dur. Diğer önemli adalar, Taveuni ve Kadavu, (Nadi'nin sadece dışında) Mamanuca grubunu ve popüler turist varış yerleri olan Yasawa grubunu kapsar. En yakın komşusu Tonga'dır. Fiji'de tropikal iklim hakimdir. Konum: Okyanusya, Güney Pasifik Okyanusunda ada. Coğrafî konumu: 18 00 Güney derecesi, 175 00 Doğu boylamı Haritadaki konumu: Okyanusya Yüzölçümü: 18,270 km² Sınırları: 0 km Sahil şeridi: 1,129 km İklim: Tropikal deniz Arazi yapısı: Volkanik aktiviteli dağlar çoğunluktadır. Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Pasifik Okyanusu 0 m; en yüksek noktası: Tomanivi 1,324 m Doğal kaynakları: Kereste, balık, altın, bakır, amonyak, gümüş, denizde petrol kaynakları, hidro enerji Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %10 Sürekli ekinler: %4 Otlaklar: %10 Ormanlık arazi: %65 Diğer: %11 (1993 verileri) Sulanan arazi: 10 km² (1993 verileri) Doğal afetler: Kasım - Ocak ayları arasında siklonik kasırgalar Ekonomi Fiji, ormanlar, mineral ve balık kaynakları açısından zengin bir ülkedir. Pasifik adaları arasında ekonomisi en çok gelişmiş adalardan biridir. Şeker ihracatı ve turizm endüstrisi ülkeye döviz getiren başlıca sektörlerdir. Şeker üretimi sanayi etkinliğinin 3'te 1'ini kapsamaktadır. Her yıl içlerinde Amerikalıların da bulunduğu yaklaşık 300,000 turist ülkeyi ziyaret etmektedir. Fiji, 1960 ve 1970'lerde hızlı bir büyüme periodu geçirmesine rağmen 1980 lerde durgunlaşma görülmüştür. Başlıca gelir kaynağı turizm ve şeker endüstrisidir. Fiji'deki en yüksek bina, on dört katlı Rezerv Bankası binasıdır Başkent Suva Suva; Fiji'nin başkenti ve en büyük şehridir.Viti Levu adasının güneydoğu kısmındadır.1877 yılında Fiji'nin başkenti oldu.2007 nüfus sayımında Suva şehir merkezinin, 85,691 nüfusu vardır. Şehrin genel nüfusu ise 172.399'dur. Suva bir liman şehridir.Suva çok yağış alan bir şehirdir.Suva şehrinde bir tane uluslararası havaalanı vardır. Suva Vikipedi
  17. _asi_

    Guyana

    Guyana DEVLETİN ADI: Guyana Kooperatif Cumhuriyeti BAŞŞEHRİ: Georgetown NÜFUSU: 748.000 YÜZÖLÇÜMÜ: 215.000 km2 RESMİ DİLİ: İngilizce DİNİ: Hıristiyan (% 57), Hindu (% 34),Müslüman (% 9) PARA BİRİMİ: Guyana Doları (1 Guyana Doları=100 cent) Güney Amerika kıtasının kuzey kıyısında, yer alan bir devlet. Eskiden İngiliz Guyanası olarak bilinen ülkenin sınır komşuları doğuda Surinam (Hollanda Guyanası), Güneydoğu, Güney ve Güneybatıda Brezilya, doğuda ise Venezuella’dır. Tarihi Okyanus kıyısındaki bu Güney Amerika ülkesinin Amerika kıtası tarihi üzerinde yeri büyük ölçüde tesirli olmuştur. Deniz aşırı seferlerde üs olarak kulanılabilmesi ve birçok yere uygun bağlantı şartlarına sahib olması sebebiyle, tarih boyunca çeşitli istilalara maruz kalmış, değişik zamanlarda İspanyol, Hollanda ve İngiliz işgali altına girmiştir. Ancak bir devlet olarak tarihi, 1831’de Demerara, Essoquibo ve Berbice bölgelerinin birleşerek Guyana’yı teşkil etmeleriyle başlar. 1834’e kadar nüfusunu sadece İngiliz ve yerlilerin teşkil ettiği bir devlet olan Guyana’ya, bu tarihte getirilen 240.000 kadar tarım işçisi de, ülke nüfusuna dahil olmuştur. Bundan sonraki iki yüz yılda da sosyo-ekonomik bakımdan zayıf bir İngiliz sömürgesi olan Guyana, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarından fiili olarak etkilenmemiş, ancak gelişmesi daha da yavaşlamıştır. 1953’te İngiltere’nin yardımı ile hızlı bir gelişme dönemine girilmesine rağmen, sosyalist temayüllü (meyilli) başbakan Cheddi Jagan bu faaliyetlere mani oldu. Bu hadise yaklaşan seçimlerde Jagan için bir dezavantaj olabilirdi. Ancak Jagan sürdürdüğü çalışmalar sonucu 1961’de Guyana’nın içişlerinde bağımsız olmasını sağladığından, halkın büyük sevgi ve desteğini kazandı. Bütün bunlara rağmen bu tarihten sonra gelişen siyasi durum, Forbes Burnham’ın lideri olduğu Milli Kongre Partisinin iktidarı ele geçirmesine, Jagan’ın da muhalefet durumuna düşmesine sebeb oldu. İki parti arasındaki rekabet İngilizlerin Guyana’ya tam bağımsızlık vermesini geciktirdi. İki senelik bir aradan sonra İngilizlerin bağımsızlık konusunu tekrar gündeme getirmeleriyle başlayan çalışmalar sonuçlandırılarak, Guyana 26 Mayıs 1966’da İngiliz Milletler Topluluğu üyesi bir devlet olarak bağımsızlığına kavuştu. 1970’den itibaren Venezuella’nın ülkenin batı kısmı üzerinde hak iddia etmesi üzerine yine gergin bir hava içine giren ülke, 1982’de anlaşmaya varılması ile rahatlamıştır. Guyana bugün Commorwealth (İngiliz Milletler Topluluğu) ve Birleşmiş Milletler üyesi bağımsız bir devlettir. Fiziki Yapı Fiziki bakımdan kıyı, orman ve savan olmak üzere üç bölgeye ayrılmıştır. Kıyı bölgeleri, denizden itibaren 10-60 km genişliğinde bir şerit olup, denizden birkaç yüz metrelik irtifada olan alçak bir bölgedir. Kıyı kısımları bu özelliğinden dolayı özel bant ve bariyerlerle korunur. Bu bölgeden iç kısımlara doğru gidildikçe ormanlar başlar. Bol yağış alan bu bölge, ülkenin toplam yüzölçümünün % 85’ini kaplar. Güneybatıda yeralan Rupunini bölgesi ise 200-250 km genişliğinde bir savan alanıdır. Ülkenin dağlık kesimi güney ve doğu bölgeleri olup, bu bölge ve Guyana’nın en yüksek noktası 2772 m irtifadaki Roraima Dağıdır. Guyana’da yaygın olarak görülen akarsuların tamamı iç bölgelerden doğarak, Atlas Okyanusuna dökülürler. Bunların kayda değer büyüklükte olanları, Brezilya sınırından doğan Essequibo, ormanlık bölgeden doğan Demerera ve Berbice ile Brezilya-Guyana-Surinam sınırlarının keşistiği yerden doğarak Surinam sınırını teşkil eden Corantay ırmaklarıdır. Ülkenin topoğrafik durumu sebebiyle bu ırmaklar aynı zamanda birçok çağlayan meydana getirirler. Bunların en önemlileri, Demerera üzerindeki Büyük Şelale, Corantay üzerindeki Tiger ve Potaro üzerinde 225 m yüksekliğindeki Kaietaur Şelaleleridir. İklim Ülkenin okyanus kıyısında ve ekvatora çok yakın bir yerde olması sebebiyle iklim, herhangi bir türe tam uygunluk göstermemektedir. Ancak hakim iklim türünün tropikal tip olduğu söylenilebilir. Kıyı bölgeleri devamlı yağış alır ve Alize rüzgarlarının tesiri altındadır. Bu bölgede olan başşehir Georgetown’da yıllık sıcaklık ortalamaları 28°C dolayındadır. Bu bölgedeki senelik yağış ortalaması ise, 2500 mm kadardır. İç bölgelerde ise sıcaklık gittikçe düşer. Ormanlık bölgede yağış ortalaması 3000 mm’ye çıkmakla birlikte, sıcaklık 25°C civarındadır. Savan bölgeleri her iki bölgeden de ayrı bir iklime sahib olup, daha kurakçadır. İç bölgelere uzanan nehirler de savan bölgelerin iklimi üzerine müsbet yönde tesir edip, buraları ılımanlaştırmaktadır. Tabii Kaynakları Ülkenin büyük bir kısmını kaplayan ormanlar, genel bitki örtüsüdür. Okyanus kıyısında ve savan bölgelerinde de buralara has bitkiler yetişir. Mangrov bitkisi de denize yakın bölgelerin en önemli bitki örtüsüdür. Ülkenin ormanlık kesiminde rastlanan yabani hayvanlar da G.Amerika’ya uygunluk gösterir. Guyana’nın önemli madenleri, Demerara ve Berbice nehirleri bölgesinde çıkarılan, boksit ve diğer bölgelerde çıkarılan manganez, altın ve elmastır. Nüfus ve Sosyal Hayat 748.000 nüfusun yaşadığı ülkenin halkını yerliler, İngiliz asıllılar, zenciler ve Hint asıllılar meydana getirir. Bunların içerisinde en kalabalık olanı % 55 oranıyla Hint asıllılardır. En büyük şehir başkent Georgetown’dur. Burada nüfusun dörtte biri yaşar. Resmi lisanın İngilizce olduğu Guyana’da, yerliler kendi lisanlarını kullanırlar. Avrupalılarla birlikte ülkeye gelen Hıristiyanlık günümüzde % 57 oranıyla en yaygın dindir. Hinduizmden sonra üçüncü sırayı alan İslamiyet ise zenci, Hint ve İngiliz asıllılar arasında büyük bir hızla yayılmaktadır. Nüfusun % 85’i okuryazar ve okul çağındaki çocukların % 62’si okula gitmektedir. 1000 kişiye 24 öğretmenin düştüğü Guyana’da yüksek öğrenim imkanı bulunmasına rağmen bu çağdaki öğrenciler eğitimlerini genellikle Kanada ve İngiltere’de devam ettirmektedir. Siyasi Hayat Ülkede Cumhurbaşkanı ve başbakan, seçimle beş yıllık bir süre için iş başına getirilirler. Ancak İngiltere kraliçesi selahiyet bakımından her ikisinden de üstündür. Yürütme vazifesini yapan başbakan ve bakanlar kurulunun kraliçenin onayını alması icab etmektedir. Yasama görevini yapan 53 üyeli meclis de 5 sene için seçilir. Adadaki İngiliz valisi de meclise etkileyici nitelikte tavsiyelerde bulunur. Guyana’yı meydana getiren üç devlet, bugün de ülke yönetiminde ayrı eyaletler statüsündedir. Ancak bunlar iç işlerinde de hükümete bağlıdır. En büyük iki şehir, Georgetown ve New Amsterdam’dır. Bu iki şehir, büyük şehir ve merkez ilçe sistemiyle yönetilir. Guyana’da siyasi faaliyet serbest olmakla birlikte, bugün sadece iki parti vardır. Bunlar iktidardaki Milli Kongre ve muhalefetteki Terakki Partisidir. Ekonomi Toplam arazinin ancak % 4’ünün kültür arazisi olduğu Guyana’da, halkın geçim kaynağının büyük bölümü ve ekonominin hammadde kaynağının yarısından fazlası tarıma dayanır. Tarım için en elverişli bölgeler, kıyıdaki alüvyon ovaları ve nehir kenarlarındaki sulak ovalardır. Guyana’da üretim sezonu nisan-ağustos ve ekim-ocak ayları arasıdır. Zirai üretimin büyük bölümünü şeker ve pirinç meydana getirir. Ülke arazisinin % 8,7’si orman olmasına rağmen, ahşap işleri gelişmemiştir. Madencilik bakımından yabancı teknolojiye bağlıdır. Bu sektörde ülke ekonomisinde en büyük payı üretimde dünyada 5. sırayı alan boksit, alüminyum, manganez, altın ve elmastır. Ülkede sanayinin iki önemli hammadde kaynağı, tarım ve madenciliktir. Guyana’da sanayinin en önemli ürünleri nebati yağ, şeker, sigara, ilaç imali ve ağaç işleridir. Eski bir İngiliz sömürgesi olması ve hala da İngiliz Milletler Topluluğu üyesi bulunması dolayısıyla, dış ticaret alanı kısıtlıdır. Hemen hemen sadece Kanada ve İngiltere ile ticari münasebetleri vardır. En önemli ihraç maddesi olan şekeri, boksit madeni izlemektedir. Pirinç, kereste, elmas ve altın da ihraç maddeleri arasındadır. Makina, işlenmiş gıda maddesi, petrol ürünleri ise ülke ithalatında en büyük yeri tutmaktadır. Guyana’nın ihracat ve ithalatı umumiyetle deniz yoluyla Georgetown’dan yapılmaktadır. Ulaşım ise demiryoluna dayanır. Kıyı şehirleri arasında ve büyük nehirlerde gemi taşımacılığından yaygın olarak istifade edilmektedir. Ülkenin dış bağlantıları umumiyetle hava yoluyla temin edilmektedir.
  18. _asi_

    Kiribati

    Kiribati DEVLETİN ADI ............................................ Kiribati Cumhûriyeti BAŞŞEHRİ ........................................................................ Bairiki NÜFÛSU .......................................................................... 74.700 YÜZÖLÇÜMÜ ................................................................ 849 km2 RESMÎ DİLİ .................................................................... İngilizce DÎNİ ............................................................................ Hıristiyanlık PARA BİRİMİ .................................................... Avustralya doları Büyük Okyanusun orta kesiminde, İngiliz Milletler Topluluğuna üye bağımsız ada ülkesi. Doğudan batıya doğru sıralanan Gilbert, Phoenix ve Lime adlı ada grubundan meydana gelmiştir. Otuz adayı içine alır. Batısında Naunu, güneyinde Tavulu ve Tokalu yer alır. Târihi Kiribatiyi meydana getiren adalar ilk olarak 16. asırda Avrupalı denizciler tarafından keşfedilmiştir. İngiliz Tuğamiral John Bryon, 1765te Nikunavyu; Albay Thomas Gilbert, 1788de Tanawayı; Albay John Marscall ise Avamkayı keşfetti. Öteki adalar ise 1798-1826 arasında Avrupalı ve Amerikalı denizciler tarafından keşfedildi. Adalara ilk Avrupalı göçmen 1857de gelmeye başladı. 1892de İngiltere Gilbert ve Ellice adalarını himâyesi altına aldı. 1890da Banaba, 1916da ise bölgedeki bütün adalar kraliyet sömürgesi hâline getirildi. Adalar İkinci Dünyâ Savaşı sırasında Japon işgali altında kaldı. 1972de ABDye âit üç ada dışındaki Line adaları da sömürgeye dahil edildi. Gilbert ve Ellice adaları 1976da iki ayrı sömürgeye bölündü. Ellice Adaları 1978de Tavulu adıyla bağımsızlığını kazandı. Gilbert Adaları ise bir süre sonra 12 Temmuz 1979da bağımsız bir devlet halini aldı. Fizikî Yapı Banaba dışındaki bütün adalar, bir yanardağ zinciri üzerinde meydana gelmiş, resiflerle çevrili alçak mercan adalarıdır. Yükseklik hiçbirinde 8 metreyi geçmez. Adalar doğu-batı doğrultusunda 3200 km kuzey-güney doğrultusunda 1.600 km boyunca uzanan bir alanda yer alır. İklim ve Bitki Örtüsü Kiribati Adalarında mart-ekim ayları arasında kuzeydoğu alizeleri estiği için yumuşak bir iklim sürer. Senenin diğer aylarında batıdan esen fırtınalar zaman zaman sağnak yağışlara sebeb olur. Adalardaki yıllık yağış ortalaması ekvatora uzaklığa göre değişik olup 760-3.800 mm arasındadır. Sıcaklık 27°C-32°C arasında değişmektedir. Toprakları tuzlu ve verimsiz olduğundan sınırlı olarak Hindistan cevizi, pandanus palmiyesi ve ekmek ağacı gibi türler yetiştirilir. Nüfus ve Sosyal Hayat Kiribati Adalarında sürekli bir yerleşim yoktur. Adaların ancak % 20sinde insan yaşar. Geri kalanı ıssızdır. Adaların toplam nüfûsu 69.600dür. Nüfûsun % 90ı ekseriyetle Gilbert Adalarında ve köylerde yaşar. Halkın büyük kısmı Hıristiyan olup, % 53ü Katolik, % 41i Protestandır. Çok az bir kısmı bozuk bir din olan Bahâiliğe mensuptur. Yerli halk Gilbert dili ve İngilizce konuşurlar. Resmî dil İngilizcedir. Ekonomi Adalarda, tarım ve balıkçılığa dayalı bir serbest piyasa ekonomisi hakimdir. Halk geçimini büyük ölçüde denizden sağlar. Hindistan cevizi, ekmek ağacı meyvesi, kulhan yem ve muz başlıca gıdâ ürünleridir. Dışardan pirinç, un, tütün, pamuklu kumaş ve bisiklet ithâl eder. En çok ticareti Avustralya ile yapar. Büyük bölümü İngilterenin sağladığı dış yardımlar, ekonomisinde önemli yer tutmaktadır. Ulaşım Adalar arasında ulaşım deniz ve havayolu ile sağlanır. Yakın adaların bazıları arasında köprüler vardır. Tarawada milletlerarası bir havaalanı bulunur. En büyük limanları Tarawa ve Banabadır.
  19. _asi_

    Mikronezya

    Mikronezya Tam Adı: Mikronezya Federal Devletleri Yüzölçümü: 707 km² Başkenti: Palikir Para Birimi: ABD Doları Plaka İşareti: FSM Dili: İngilizce ve 8 Yerel Dil Nüfusu: 135 869 kişi (2002 tahmini) Ortalama Ömür: - Okur Yazarlık Oranı: % 89 (1980 tahmini) Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 2 000 $ (2001 tahmini) Gelir Kaynakları: Turizm, balıkçılık, amonyak, Hindistan cevizi, muz. Birleşmis Milletler kayyumu altındaki ve Amerika Birleşik Devletleri Yönetimi’ndeki Mikronezya Federe Devleti’ne 1979 senesinde anayasa verilmiştir. 1986 senesinde Amerika Birleşik Devletleri ile yapılan sıkılaştırılmış Serbest Antlaşma ile devlet bağımsızlığını kazanmıştır. İki devlet arasındaki bu sıkılaştırılmış Serbest Sözleşme daha sonradan 2004 senesinde yenilenmiştir. Ülkede mevcut uzun vadeli sorunlar ise; işsizlik, aşırı derecede balık avı ve Amerika Birleşik Devletleri’nden sağlanan aşırı yardımlardır. Cografya Okyanusya bölgesinde yer alan Mikronezya,Kuzey Pasifik Okyanusu’nda Hawaii ile Endonezya arasında yer alan bir grup adadan oluşmaktadır. (6;55) Kuzey ve (158;15) Doğu coğrafi koordinatlarında yer alan Mikronezya’nin yüzölçümü 702 kilometrekaredir. Adalar grubundan oluşan ülkenin doğal yapısı gereği kara sınırı bulunmamaktadır fakat ülkenin toplam sahil şeridi uzunluğu 6.112km’dir. Tropikal iklimin hakim olduğu Mikronezya’da yağmurlu sezon – özellikle doğu kesiminde yer alan adalarda- hakim olmaktadır. Rakım açısından en düşük noktası ülkenin Pasifik Okyanusu’na temas eden noktası olup; raıim açısından en yüksek noktası ise 791m yükseklikteki Dolohmwar’dır. Deniz ürünleri, deniz mineralleri, fosfat ve ormanların doğal kaynaklar olarak bulunduğu Mikronezya’da, Haziran’dan Aralık ayına kadar görülen tayfunlar, ülkede tahribata neden olmaktadır. Çevre kirliliği, aşırı av, iklimsel değişim gibi çevresel problemlerin başgösterdiği Mikronezya’nın uluslararası platformda imzaladığı veya bir şekilde dahil olduğu sözleşmeler ise şu şekildedir; Bioçeşitlilik, İklimsel Değişim, İklimsel Değişim Kyoto Protokolü, Çölleşme, Çevresel Atıklar, Denizler Kanunu, Ozon Tabakası Koruması’dır. Toplum Nüfus açısından dünya sıralamasında 192. sırada yer alan Mikronezya’nın 2009 Temmuz nüfus beklentisi 107.434’tür. Nüfusun yaşlara göre dağılımı ise şu şekildedir: 0-14 yaş : %34.8(19.010 erkek ve 18,411 kadın) 15-64 yaş : %62.3(33.286 erkek ve 33.629 kadın) 65 yaş ve üzeri: %2.9(1.317 erkek ve 1.781 kadın) -%0.238 nüfus artış oranı ile dünya sıralamasında 220. sırada olan Mikronezya’da (2009 verileri), kentsel yaşam oranı %22 olarak 2008 senesi resmi kayıtlarına yansırken kentsel nüfus artış oranı ise %0.8 olarak gerçekleşmiştir. Ortalama yaşam süresinin 70.94 olduğu Mikronezya’da bu sınır erkekler için 69.06 ve kadınlar için ise 72.93 olarak gerçeklesmiştir( 2009). Ülke vatandaşlarına Mikronezyalı denilmektedir. Çeşitli etnik grupların yaşadığı Mikronezya’da; Roman Katolikler, Protestanlar ve diğer dinler olmak üzere farklı inanışlara sahip gruplar yaşamaktadır. İngilizce'nin en yaygın ve resmi dil olarak kullanıldığı Mikronezya’da Chuukese, Kosrean, Pohnpeian, Yapese, Ulithian, Woleaian, Nukuoro ve Kapingaramangi dilleri konuşulmaltadır. 2000 senesi verilerine göre, ülkede eğitim harcamaları Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın %7.3’ünü oluşturmaktadır. Hükümet Ülkenin resmi adı Mikronezya Federal Devleti’dir. Mikronezya’da hakim olan yönetim sistemi Birlesmis Milletler kayyumu altinda Amerika Birlesik Devletleri Yonetimi’ndeki anayasal devlet şeklindedir. (3 Kasım 1986). Mikronezya’nın başkenti (6;55) Kuzey ve (158;09) Doğu koordinatlarında yer alan Palikir’dir. Ülke, 4 farklı idari bölgeye ayrılmıştır. Bu idari bölümler; Chuuk (Truk), Kosrae (Kosaie), Pohnpei (Ponape), Yap’tır. Ülke bağımsızlığını 3 Kasım 1986 senesinde kazanmıştır. Ülkede 10 Mayıs (1979) tarihi Anayasa Günü olarak kutlanmaktadır. Devlet başkanlığını 11 Mayıs 2007 tarihinden itibaren Emanuel Mori ve başkan yardımcılığını ise yine 11 Mayıs 2007 tarihinden itibaren Alik L. Alik yürütmektedir. Ülkedeki idari sisteme göre, devlet başkanı aynı zamanda hükümet başkanlığını da yürütmektedir. Ülkede kabine, başbakan yardımcısını ve 8 yönetimsel departmanın liderlerini kapsamaktadır. Anayasa Mahkemesinin hukuki düzeni denetlediği Mikronezya’nın uluslar arası platformda üyesi olduğu organizasyonlar ise; ACP, ADB, FAO, G-77, IBRD, ICAO, ICRM, IDA, IFC, IFRCS, IMF, IOC, ITSO, ITU, MIGA, OPCW, PIF, Sparteca, SPC, UN, UNCTAD, UNESCO, WHO, WMO’dır. Ekonomi Ülke ekonomisi genel itibari ile tarım ve balıkçılığa dayanmaktadır. Ülkede, mineral kaynaklarının çok fazla olduğu söylenemez fakat yüksek kalitede fosfat çıkarılmaktadır. Ülkede turizm sektörünü potansiteli mevcuttur fakat mevcut potansiyeli destekleyecek yeterli tesis ve imkan bulunmaması nedeni ile turizm sektörü gelişimi engellenmektedir. Amerika Birleşik Devletleri ile imzalanmış olan Serbest Anlaşma çerçevesinde ülkeye, 1986-2001 seneleri arasında yaklaşık olarak 1.3 milyar dolarlık ekonomik yardım sağlanmıştır fakat sağlanan ekonomik destek daha sonradan düşürülmüştür. Ülke ekonomisinin gerileme eğiliminde olma nedeni sadece Kısıtlanacak olan ekonomik yardımlar değil aynı zamanda gerilemekte olan özel sektör yatırımlarıdır. Mikronezya’da Gayrisafi Yurtiçi Hasıla( Resmi Döviz kuru), 2008 senesi itibari ile 238.1 Milyon dolar olarak gerçekleşmiştir ve bu değer ülkeyi dünya sıralamasında 214. Sıraya yerleştirmiştir. 2005 verilerine göre ülkede reel büyüme oranı %0.3’tür. kişibaşı milli gelirin(2008) 2.200 dolar olduğu Mikronezya’da işsizlik oranı %22 gibi oldukça yüksek bir rakama işaret etmektedir. Mikronezya’da devlet gelirleri 166 milyon dolar ve devlet harcamaları tutru ise 152.7 milyon dolardır ve tüm bu ekonomik veriler neticesinde ülke enflasyonu 2297 senesi itibari ile %2.2 olarak gerçekleşmiştir. Ülkede, Karabiber, tropik meyve-sebzeler, hindistan cevizi, muz, Manyok, betel cevizi, tatlı patates, domus, tavuk, balık ve turunçgiller başlıca geçim kaynaklarıdır. Elektrik üretiminin tamamını kendisi karşılayan ülkede( 2002 senesi itibari ile 192 milyon kWh), ihracat tutarı 14 milyon dolardır(2004 senesi verilerine göre). Mikronezya; balık, giysi, muz, karabiber, betel cevizi ihracatı yapmaktadır. 2004 senesi itibari ile 132.7 milyon dolar olarak gerçekleşen ithalat tutarı ülkeyi bu alanda dünya sıralamasında 210. Sıraya kadar indirmiştir. Ülke; yiyecek, üretim malzemeleri, makine- ekipmanlar ve içecek ithalatı yapmaktadır. Uluslar arası para birimi olarak Amerikan Doları’nın kullanıldığı Mikronezya’da, Ülke borçu 2005 senesi itibari ile 60.8 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. İletişim- Ulaşım Uluslar arası telefon kodunun +691 olduğu Mikronezya’nın uluslar arası internet uzantısı .fm’dir. elektronik ortam işlemlerinin pek de yaygın olmadığı ülkede 2007 senesi itibari ile toplam internet kullanıcısı sayısı 15.000 olarak gerçekleşmiştir. Mikronezyada toplam 6 adet hava alanı bulunmaktadır ve bu havaalanlarının hepsinde asfalt pist mevcuttur. Tomil Limanı’ndan uluslar arası taşımacılığın gerçekleştirildiği Mikronezya’nın askeri kuvvet yapılanması bulunmamaktadır. Ülke savunmave güvenliğinden Amerika Birleşik Devletleri sorumludur.
  20. _asi_

    Nauru

    Nauru Nauru, Büyük Okyanus'da aynı adlı küçük bir atol'e ( eğer köşedeki karayolunun çevrelediği alan sayılmazsa ) kurulu devlettir. Doğusunda Yeni Gine yer alır, ekvatorun ve Marshall Adaları'nın güneyindedir. Kıyı şeridinde kumsallar ve tarıma elverişli topraklar bulunur. Ada halkı tropikal meyveler hindistan cevizi ve sebze yetiştirir. Nauru'da bir de havaalanı bulunur (Nauru Uluslararası Havaalanı). Adanın güneybatı kesimlerinde küçük bir gölcük vardır. Nüfusun neredeyse tamamı sahil şeridinde ve işte bu gölcüğün çevresinde topanmıştır. Ülkedeki birkaç kilometrelik demiryolu ise merkez ile fosfat madeni arasında ulaşımı sağlar. Kuzeyde, kıyının hemen berisinde de birkaç minik su birikintisi vardır; fakat bunlar bir ev büyüklüğünde olduğundan dikkate almaya gerek yoktur. Tüm sanayi etkinliklerinin batıdaki Danigomodu bölgesinde yapıldığı görülür. Burada elektrik santralleri ve birkaç küçük bot iskelesi buunmaktadır. Nauru merkezinde kuş atıklarından oluşan guano rezervleri vardır. Bu rezervler fosfat ve potasyum açısından zengindir. Kimyasallar adanın iktisadi kaynaklarının neredeyse tümünü oluşturur. Buradan sağlanan gelir sağlık, barınma ve eğitim harcamalarında kullanılır. Ancak guano neredeyse tükenmek üzeredir. Târihi Bu küçücük ada devletinin târihi, 1798de İngiltere tarafından bulunmasıyla başlar. 1886 yılında ise Alman İmparatorluğu adayı ele geçirdi. Aynı yıl adaya Nauru adı verildi. 1890 yılında fosfat yataklarının bulunması, adanın önemini arttırdı. Birinci Dünyâ Harbinden sonra ada, BM tarafından Avustralya kontrolüne bırakıldı. 1920 yılında Avustralya, İngiltere ve Yeni Zellanda, üçlü olarak ülkeyi mandaları altına aldılar. İkinci Dünyâ Harbi esnasında, Japonlar tarafından 1942 yılında işgal edildi. Japonlar 1200 Nauruluyu, Truk Adasına esir işçi olarak götürdüler. Bunlardan ancak 737 tânesi, 1945 yılında Avustralyanın yeniden adayı almasıyla geri dönebildi. 1947 yılında ada, Avustralya kontrolünde BM Hâmilik Toprağı ilân edildi. 1951 yılında ilk seçimler yapıldı ve Mahallî Hükümet Konseyi seçildi. 3 Haziran 1968 yılında bağımsız bir cumhûriyet oldu. Fizikî Yapı Nauru, ekvatorun 42 km güneyinde küçük bir adadır. Oval şeklinde olan adanın çevresi yaklaşık 2500 km olup, güney batısında Avustralya vardır. Kumlu plajlar ile mercan kayalıklarının bulunduğu iç kısım arasında 150 ilâ 300 m arasında genişliği değişen verimli bir şerit uzanır. Kayalıkların hemen kuzeyinden îtibâren verimsiz bir yayla uzanır. Bu yaylanın gerilerine doğru boyları hemen hemen 15 mye kadar ulaşabilen mercan kule toplulukları yer alır. Nauru Cumhûriyetinin komşuları; güneybatıda Solomon Adaları, Yeni Gine, güneyde Yeni Caledonya, doğuda Tuvalu Adaları, kuzeyde Marshall Adaları ve kuzeybatıda Caroline Adalarıdır. İklim Adanın iklimi oldukça sıcaktır. Bazı zamanlar serin deniz meltemleri bu sıcaklığı azaltır. Nem oranı bâzan çok yüksek ve bâzan de orta seviyededir. Sıcaklık umûmiyetle 25°C ilâ 35°C arasında değişir. Yağışlar genellikle batı musonları dönemindedir. Ortalama yıllık yağış miktarı yaklaşık 2000 mmdir. Tabiî Kaynaklar Küçük bir ada olan Naurunun çevresi mercan kayalarıyla doludur. Ormanlık alanlar ve yabânî hayvanlar bakımından çok fakirdir. Ülkenin iç kısımlarında yer alan mercan kuleleri, ülke manzarasına çok değişik bir tarz getirmektedir. Nauru Adasını bir devlet hâline getiren, kıyı bölgelerdeki mercan kayalarının hemen üstündeki verimsiz bir yayladaki yüksek dereceli fosfat yataklarıdır. Ada, fosfat bakımından çok zengindir. Nüfus ve Sosyal Hayat Nauru yaklaşık 9600 kişilik bir nüfûsa sâhiptir. Nüfus yoğunluğu kilometrekareye 428 kişidir. Nüfûsun % 57sini adanın yerlileri Naurulular, % 26sını Pasifik Adaları insanları, % 18ini Çinliler ve % 8ini Beyazlar teşkil eder. Yıllık nüfus artış oranı % 1,5tir. Siyâsî Hayat Naurunun yönetim şekli cumhûriyettir. Resmî adı Nauru (Naoero) Cumhûriyetidir. Devlet Başkanı aynı zamanda hükümet başkanıdır. Tek meclisten meydana gelen bir parlamentosu mevcuttur. Parlamento 18 üyeli olup, üç yılda bir seçilir. Bakanlar Kurulunu, Cumhurbaşkanı seçer. İdarî olarak 14 ayrı bölgeye bölünmüştür. Nauru önceleri Avustralya idâresi altında Birleşmiş Milletler güvenliği altında bir manda bölgesiydi. 1968 yılında bağımsızlığını kazandı. Ekonomi Yeni bir devlet olan Naurunun ekonomisi, büyük ölçüde fosfat endüstrisine ve bu işletmelerden sağlanan ortaklık paylarına dayanır. Para birimi olarak Avustralya dolarını kullanır. Yıllık millî üretim yaklaşık 160 milyon dolardır. Kokanat, ülkede en önemli tarım ürünüdür. Bunun yanında kümes hayvanları da yetiştirilir. En önemli ihraç ürünü fosfat olup, başlıca Avustralya, Yeni Zellanda ve Japonyaya satmaktadır. Buna karşılık gıdâ maddeleri, makina, motorlu vasıtalar ve mâdenî eşyâ satın alır. Ayrıca gemicilik, milletlerarası ticâret ve sivil havacılık vergileri önemli bir gelir kaynağıdır. Nauru, kendisine âit deniz taşımacılığı ve havayoluna sâhiptir. Böylece Pasifik Adalarına, Japonyaya ve Avustralyaya ulaştırılmasını kendi imkânlarıyla yürütebilmektedir. Ayrıca bir yer uydu istasyonu sâyesinde telefon, telgraf ve telex servisleri imkânına sâhiptir. Nauru adası uydu resmi
  21. _asi_

    Palau

    Palau Palau, bir Okyanusya ülkesidir. Papua Yeni Gine'nin kuzeyindedir. 1994 yılında ABD himayesinden çıkmıştır. Yerli halk dilinde adı 'Belau'dur. Büyük Okyanus'un kuzeyindedir. İklim & Doğal Yapı Kuzeyde Palau adlı adalar grubunu, güneybatıda Sonsorol, Merir, Pulo Anna ve Tobi adlı küçük mercan adaları ile Helen Resifini kapsar. Yaklaşık 350 adadan oluşmaktadır. Palau'ya bağlı adalar Caroline Adalarının batı ucunu oluşturur. Yüksekliği 217 m'ye ulaşan Babelthuap Adası 143 km²'lik yüzölçümüyle en büyük adadır. Babelthuap'ın hemen güneyinde yer alan ve yaklaşık 628 m'ye yükselen Koror adası cumhuriyetin başkenti ve nüfusu en büyük yerleşim yeridir. Palau'nun iklimi tropikaldir. Koror adasında yıllık ortalama sıcaklık 28 °C'dir. Yıllık yağış miktarı Koror adasında 3,800 mm, Angaur adasında ise 3,290 mm'dir. Toprağın verimli olduğu Palau adalar grubunun kıyı kesimlerinde Mangrov bataklıkları, iç kesimlerinde ise savanlar, hindistancevizi ağaçları ve yağmur ormanlarıyla kaplı tepeler vardır. Tarih 1543'te İspanyol denizci Ruy López de Villalobos'un ulaştığı Palau, üç yüzyıldan fazla süreyle İspanyol egemenliğinde kaldı.Palau adalar grubu Mariana ve Caroline adaları ile birlikte 1899'da Almanya'ya satıldı.Japonlar 1914'te ele geçirdikleri Palau adalar grubunda madenciliği, plantasyon tarımını ve ticari balıkçılığı geliştirdiler.II. Dünya Savaşı'nda Japonya'nın önemli bir deniz üssü olan adalar grubu 1944'te ABD kuvvetlerinin eline geçti. Palau 1947'de ABD denetiminde Birleşmiş Milletler Pasifik Adaları Vesayet Bölgesi'nin bir parçası oldu. Yapılan iki referandumun ardından (1979'da Palau'nun Mikronezya'ya katılması için yapılan referandum sonucunda dil ve kültür farklılıkları yüzünden hayır kararı çıktı.) 1981'de bir anayasa kabul edildi ve aynı yıl seçimler yapıldı.1981'de iç işlerinde bağımsız bir cumhuriyet olan Palau 1982'de ABD ile Serbest Birlik Sözleşmesi imzaladı.Sözleşmeye göre ABD Palau'da askeri üsler bulundurma hakkına sahip olacak, karşılığında ülkenin güvenlik ve savunmasından sorumlu olacak ve mali yardımda bulunacaktı.1982'den 1994'e kadar uzanan geçiş sürecinde adadaki küçük, ama güçlü bir azınlık adada sürekli ABD askeri gücü, özellikle nükleer güç bulundurulmasına karşı çıktı ve düzenlenen şiddet eylemlerinde 1985 ve 1988 yıllarında iki ada yöneticisi öldürüldü.1994'te yapılan halk oylmasında ABD ile yapılan Serbest Birlik Sözleşmesi'nin devamı şartıyla bağımsızlık kararı alındı. Nüfus/Demografi Palau'ya bağlı adaların Okyanusya'nın batı eşiğinde bulunması, çeşitli etnik toplulukların önemli ölçüde birbirine karışmasına yol açmıştır. Palau'nun yerli halkının % 70'ini Mikronezyalılar, Polinezyalılar ve Melanezyalı halklarının birbirlerine karışmasından oluşan Palau halkından oluşur. Adalar grubunda çeşitli Asyalı ve Avrupalı azınlıklar da yaşar.Halkın büyük çoğunluğu Hıristiyandır. Konuşulan diller Endonezya diliyle akraba olan Palau dili, Sonsoral-Tobi dili, İngilizce ile Japonca'dır. Ekonomi Palau'da Turizm ve balıkçılık yaygın ekonomik etkinliklerdir.Tarım ve hayvancılık faaliyetleri geçimlik olarak yapılır.Adalar arasındaki ulaşım büyük ölçüde hava ve deniz yolu ile yapılır.Koror Adası köprüyle Babelthuap'a, geçitlerle de Arakabesan ve Malakal adalarına bağlanır.Mikronezya, Guam, Filipinler ve Avustralya'ya hava yolu bağlantısı vardır. Yönetsel Koşullar Yürütme gücünün başında, 4 yıl için halk tarafından seçilen bir başkan bulunur.Başkan hem devlet, hem hükümet başkanı sayılır. Yasama organı olan Palau Ulusal Kongresi 16 üyeli Temsilciler Meclisi ve 9 üyeli senatodan oluşur. Tam Adı: Palau Cumhuriyeti Yüzölçümü: 458 km² Başkenti: Melekeok Para Birimi: ABD Doları Dili: İngilizce ve Palau Dilleri Nüfusu: 21 680 kişi (2005 yılı) Ortalama Ömür: 69.19 yıl (2002 yılı) Okur Yazarlık Oranı: % 92 (2002 yılı) Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 9 000 $ (2002 yılı) Saat dilimi: gmt+9 Plaka İşareti: PAL Vikipedi
  22. _asi_

    Papua Yeni Gine Rabaul Şehri

    Rabaul Rabaul Papua Yeni Gine'deki Doğu Yeni Britanya eyaletinde bulunan bir kasabadır. Kasaba, vilayet başkentidir ve 1994'de volkanik bir patlamadan çıkan küller sonucunda yıkılana kadar eyaletteki en önemli yerleşim alanıydı. Patlama sırasında kül, binlerce km havaya karışmıştır. Binaların çökmesine sebep olan yağmura sebep olmuştur. Rabaul'daki binaların %80'i çökmüştür. Patlamanın ardından başkent, yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki Kokopo'ya taşınmıştır. Rabaul geniş bir volkanın kabarmış kalderası olan Rabaul kalderasının yanında inşa edildiğinden dolayı devamlı olarak yanardağ aktivitesi tarafından tehdit edilmektedir. Papua Yeni Gine'nin Yeni Britanya Adasında bulunan Doğu Yeni Britanya eyaletinin idarî merkezi Rabaul'da Tavurvur Yanardağı: 19 Eylül 1994 sabahleyn meydana gelen Tavurvur Yanardağı'nın patlaması ve bir saat sonra meydana gelen Vulcan Yanardağı'nın patlamasının sonucu Rabaul kül içine gömüldü ve şehir ve havalimanı terkedildi. Vikipedi
  23. Port Moresby Papua Yeni Gine'nin başkenti aynı zamanda en büyük şehri olan Port Moresby 200.000 nüfusla ülkenin kent denilebilecek tek şehiridir. Kentte İngiltere tarafından gönderilen bir vali oturur.Yeni Gine adasının güneydoğu kıyısındaki Papua Körfezine bakan Port Moresby limanının doğu kıyısında yer alır. İngiliz deniz albayı John Moresby'nin 1873'te yöreyi keşfetmesinden sonra İngiliz yönetimine girdi (1883-84).II. Dünya Savaşı sırasında Müttefiklerin önemli bir üssü olarak Japonların ana hedeflerinden biri durumuna geldi.1945'ten sonra Avustralya'ya bağlı Papua denizaşırı toprağı ile Avustralya'nın yönetimindeki BM Yeni Gine Vesayet Bölgesi'nin yönetim merkezi oldu.Böylece silik bir liman olmaktan çıkarak modern tesislere sahip, iyi planlanmış bir kente dönüştü.Papua Yeni Gine'nin 1975'te bağımsızlığına kavuşması üzerine başkent yapıldı.Başkent ilan edildikten sonra nüfusu hızlı biçimde artan Port Moresby'de işsizlik ve suç oranları çok yüksektir. Papua Yeni Gine'nin resmi havayolu şirketi Air Niugini ile Jacksons International Airport üzerinden Avustralya,Singapur,Solomon Adaları,Filipinler va Japonya'ya hava ulaşımı sağlanır.Kara yolu ulaşımı kötü durumda olduğu için ülkenin diğer bölgelerine ulaşım hava yoluyla gerçekleşir. Vikipedi
  24. _asi_

    Papua Yeni Gine

    Papua Yeni Gine DEVLETİN ADI: Papua Yeni Gine BAŞŞEHRİ: Port Moresby NÜFuSU: 3.834.000 YÜZÖLÇÜMÜ: 462.840 km2 RESMi DİLİ: İngilizce DiNİ: Katolik, Protestan PARA BİRİMİ: Kina Güneybatı Pasifik’te, Avustralya kıtasının kuzeyinde ve ekvatorun güneyinde, 0°-10° güney enlemleri ve 130°-150° doğu boylamları arasında, Yeni Gine Adasının doğu yarısı, Bismarck Takımadası ve birçok bitişik ada gruplarını içine alan bağımsız bir ülke. Batısında Endonezya, güneyinde Avustralya bulunur. Tarihi Bölgede yaşayan ilk insanların kimler olduğu hakkında bilgiler kesin değildir. Bu adalar topluluğunda hayatın 10.000 yıl evvel başladığı kabul edilir. Arkeolojistlerin çalışmalarına ve elde edilen tarihi kayıtlara göre bölgenin bilinen ilk insanları kuzeyden gelen Malenezyalılar ile Papua yerli dilini kullanan ada yerlileridir. Daha sonra Asya ve Endonezya’dan göçler yapılmıştır. Bölgeye Avrupalıların ilk gelişleri 15. yüzyıla rastlar. 1526 yılında Portekizli Jorge de Meneses Yeni Gine Adasına gelen ilk Avrupalıdır. Meneses Adanın kuzey kıyılarına Malay dilinde “kıvırcık saçlı” anlamına gelen “Ilhas dos Popuas” adını verdi. 1545 yılında bölgenin insanlarının, Afrika Gine’si Kıyısı insanlarına çok benzediğini görerek, adanın ismini Yeni Gine olarak değiştirdi. Bundan sonra bölgeye sırasıyla, İspanyollar, İskoçlar, İngilizler ve Fransızlar geldi. 1884 yılında İngilizler adanın güney yarısını ve Almanlar kuzey kıyılarını işgal etti. Daha sonra bu bölgeler Birinci Dünya Harbinin tesiriyle, Avustralya’ya bırakılmak zorunda kaldı. 1920 yılında Milletler Cemiyeti adayı manda altına soktu. İkinci Dünya Harbi esnasında kuzey kıyıları Japonya işgali altına girdi. Japonların yenilmesinden sonra bölge, 1949’da Milletler Cemiyeti tarafından Avustralya idaresine verildi. Daha sonra 1973’te kendi kendini yönetme hakkını elde etti. Papua Yeni Gine nihayet 1975’te bağımsız oldu. Michael T.Somare ülkenin ilk başkanı olarak 1988’e kadar görevde kaldı. 1998 seçimlerini kazanan Rabbie Namalin, 1992’ye kadar başbakanlık vazifesine devam etti. 1992 seçimlerini kazanan Paias Wingti yeni hükümeti kurdu. Fiziki Yapı Papua Yeni Gine, Yeni Gine Adasının doğu kısmı, Bismarck Takımadaları ve diğer birçok alçak mercan adalarından ibarettir. Yüzölçümü yaklaşık olarak 462.840 km2dir. Ülkenin büyük bir bölümü İrian Jaya’ya kadar uzanan dağ silsilesiyle örtülüdür. Bölgede Vitiaz Boğazı boyunca Bismarck Takımadasına kadar volkanik bir dağ grubu vardır. Bunlardan güneydoğuda kalan Lamington Dağı 1951’de çok şiddetli bir püskürme ve patlama göstermiştir. En yüksek bölge 4509 m’lik Wilhelm Dağıdır. Ülkenin başlıca nehirleri; Fly, Kikori, Purari, Sepik, Ramu ve Murkham’dır. Papua Yeni Gine’yi meydana getiren belli başlı volkanik olmayan adalar ise şöyle: D’Entrecasteaux Grubu, Louisrade Takımadası, Trobriand Adaları ve Woodlark’tır. Bunlardan başka Yeni İrlanda, Yeni İngiltere, Manu ve Bougahville volkanik olan adalarıdır. Diğer küçük adalar umumiyetle mercan resiflerinden (kayalık, döküntü) ve mercan adalarından (atol) meydana gelmiştir. İklim Papua Yeni Gine ekvatorun yaklaşık 10° altında yer alır. Bu yüzden birbirine yakın iki dönence bölgesinin içerisinde olup, iki mevsimli genel olarak sıcak ve nemli bir iklimin tesirindedir. Mayıs-aralık aylarında şiddetli güneydoğu rüzgarları bölgeye yağmur ve nispeten serin bir ortam (muhit) getirir. Ocak-nisan aylarında ise kuzeybatı rüzgarları aşırı sıcaklıkları ve şiddetli yağışları beraberinde getirir. Ortalama aylık sıcaklık haziran ayında 25°C ve aralık-ocak aylarında 28°C civarındadır. Yağışlar, kıyı ve dağlık bölgelerde, yıllık ortalama 2540 mm civarı ve üzerindedir. Tabii Kaynakları Ülkenin % 70’ine yakın bir bölümü ve yüksekliği fazla olan adalar tropikal ormanlarla kaplıdır. Şiddetli yağışlar ormanların çok sık olmasına yol açmış ve buna mukabil tarıma müsait toprakların azalmasına sebebiyet vermiştir. Ormanlardaki ağaçlar çok çeşitlidir. Genellikle yüksek bölgelerde daha çok meşe, kayın (ak gürgen), funda ve kozalaklı ağaçlar yetişir. Papua Yeni Gine’nin hayvanları hemen hemen Avustralya’nınki ile aynıdır. Keseli hayvanlar çoğunluğu teşkil eder. Ayrıca birçok cinste sürüngene her tarafta sık rastlanır. Ülkede çeşitli cinste kuş mevcuttur. Herbiri birbirinden farklı, rengarenk kuşlar ülke ormanlarının en ilgi çeken hayvanlarıdır. Bunların arasında hiç şüphesiz devekuşu ve papağanın ayrı bir yeri vardır. Ülke yeraltı kaynakları bakımından orta seviyededir. Daha çok altın ve gümüş gibi kıymetli madenler çıkarılır. Ayrıca bakır ve tabii gaz yatakları da mevcuttur. Nüfus ve Sosyal Hayat Yaklaşık olarak ülkenin nüfusu 3.834.000 kişidir. Nüfus yoğunluğu ise 77 civarındadır. Bunun % 13,5’i şehirlerde yaşamaktadır. Yıllık nüfus artışı % 2,7’dir. Ülkede yerli nüfusu olarak üç ana grup vardır; güney ve iç bölgelerde Papuanlar, kuzey ve doğuda Malenezyalılar ve batı bölgelerde Pigmeler. Bunların dışında ayrıca Avustralyalılar, Polinezyalılar ve bir miktar da Çinliler mevcuttur. Yerlilerin çoğunluğu siyah derilidir. Bunlardan deri renkleri sarı ile siyah arasında değişebilen, yuvarlak kafa yapılı Pigmeler, çok küçük boylu olmalarıyla bilinir. Ülkenin resmi dili İngilizcedir. Ayrıca “Pidgin İngilizce” denen İngilizcenin bozulmuş ve değiştirilmiş bir şekli olan bir dil de kullanılmaktadır. Bundan başka ülkede yerli dillerin ve lehçelerin sayısı 700’ü aşkındır. Bunlardan 200 adedi Malayo-Polinezya kökenli Malenezya dil grubuna aittir. Standart İngilizceden bozma “Pidgin” İngilizcesi ise daha çok ticari sahada konuşulur. Halkın çoğunluğu kendi yerli inançlarından kurtulamamıştır. Bundan başka Katoliklik ve Protestanlık yaygındır. Papua Yeni Gine insanlarının % 90’ı esas adada yaşarlar. Çoğunluğu kıyı bölgelerde ve başşehir Port Moresby’da oturur. Diğer önemli şehirleri; Lae, Samarai, Goroka ve Modang’dır. Diğer adalar üzerinde kurulu şehirleri ise Rabaul Yeniİngiltere ve Arawa Bougainville Adası üzerindedir. Ülkede okur-yazar oranı % 32’dir. Genç nüfusun % 30’u okula gitmektedir. İki üniversite mevcuttur; biri 1965’te Port Moresloy’de açılan Papua Yeni Gine Üniversitesi ve diğeri 1967’de açılan Lae Teknoloji Üniversitesidir. Siyasi Hayat Bağımsız bir millet olan Papua Yeni Gine parlamenter demokrasi sistemini kabul etmiştir. 1975 yılında İngiltere Milletler Topluluğu içerisinde, tam bağımsızlığını kazanan bir devlet olmuştur. Michael T.Somare ilk başbakandır. Devlet Başkanı Kraliçe Elizabeth II’dir. Bunu ülkede genel bir vali temsil eder. Ülke idari olarak bir başşehir ve 20 il’e bölünmüştür. Her bir ilin seçilmiş bir meclisi vardır. Papua Yeni Gine BM ve Güney Pasifik Komisyonu üyesi bir ülkedir. Ayrıca Güney Pasifik ülkeleri arasındaki politik ve ekonomik işbirliği ve kalkınmayı gaye edinen Güney Pasifik Formu üyesi olmuştur. Ekonomi Ülke ekonomisi umumiyetle tarıma dayanır. Ayrıca hayvancılık ve balıkçılık da önemlidir. Daha çok domuz ve kümes hayvanları yetiştirilir. Ülkede yetişen başlıca tarım ürünleri; yulaf, kulkas, muz, kokonat, tatlı patates, kahve ve kakaodur. Ayrıca meyve ve sebze yetiştiriciliği de oldukça gelişmiştir. Başlıca endüstri ve imalat sahaları; orman ürünleri, mineraller, balık, gıda, inşaat malzemeleri ve ev eşyalarıdır. Dışarıya kahve, çay, kakao, orman ürünleri, balık, meyve, sebze satar. Dışardan ağır makinalar ve çeşitli araçlar satın alır. Altın ülkenin en önemli madenidir. Ayrıca gümüş, bakır, petrol ve tabii gaz da çıkartılmaktadır. Nüfusun % 53’ü tarım, % 17’si endüstri ve ticarette ve % 10’u resmi hizmetlerde çalışır. Para birimi Kina’dır. İhracat ve ithalatını çoğunlukla, Japonya, Birleşik Almanya, Avustralya ve ABD ile yapar. Başlıca iki limanı vardır: Port Moresby ve Lae limanları. Turizm gelirleri orta seviyededir. Ulaşım ve haberleşme yetersizliği başlı başına bir problem teşkil etmektedir. 1973’ten sonra ulaşım ve haberleşme üzerine yapılan çalışmalar sonunda biraz düzelmiştir.
  25. _asi_

    Solomon Adaları

    Solomon Adaları Ülke adı: Solomon Adaları eski adı: İngiliz Solomon Adaları Yönetim biçimi: Meşruti Monarşi Başkent: Honiara İdari bölümler: 7 bölge ve 1 şehir; Central, Guadalcanal, Honiara, Isabel, Makira, Malaita, Temotu, Western Bağımsızlık günü: 7 Haziran 1978 (İngiltere'den) Milli bayram: Bağımsızlık günü, 7 Temmuz (1978) Anayasa: 7 Temmuz 1978 Hukuk sistemi: İngiliz hukuku Güneybatı Pasifik Okyanusu, Avustralya ve YeniGinenin doğusundaki Malezya Takım Adalarının ortasında yer alan adalardan teşekkül etmiş bağımsız bir ülke. Târihi Solomon Adaları ilk olarak 1568 yılında, Perulular tarafından bulundu. 1890 yıllarında ise İngilizler, adaları ellerine geçirdi. İngilterenin himâyesi altına girene kadar, çeşitli Avrupa milletlerinin istilâsına uğradı. Birinci Dünyâ Harbinden sonra, Avustralya bu adaları mandası altına aldı. İkinci DünyâHarbi esnâsında adalar, şiddetli muhârebelere sahne oldu. 1942de Japonlar tarafından işgâl edildi. Daha sonra müttefiklerin yardımları ile işgâlcilerden boşaltıldı. 1960 yılında yeni yasama ve yürütme konseyleri kuruldu. 1964te yeni anayasa kabul edildi. 2 Haziran 1976da kendi kendini yönetir hâle geldi. 1978 yılında ise resmen bağımsız oldu. İngiliz Milletler Topluluğunun üyesidir. Ülke İngiltere kraliçesi adına, bir genel vâli tarafından idâre edilir. Fizikî Yapı Solomon Adaları, Güneybatı Pasifik Okyanusunda yer alan bir takımada ülkesidir. Batısında Papuo, Yeni Gine ve kuzeybatısında Avustralya bulunur. Dokuz büyük ada grubundan meydana gelmiştir. (Bunlar kuzeybatıdan güneybatıya doğru olmak üzere Guadalcanal, Malaita, Tulagi, San Cristobal, SantaIsabel, Choiseul, Santa Cruz, Yeni Georgia ve Ontanz Java ada gruplarıdır). Bu gruplardaki mevcut adalar iki sıra hâlinde uzanan, dağlık ve volkanik adalarla mercan adalarıdır. Takımadanın yayıldığı alan yaklaşık 39.190 km2dir. Esas koruma altındaki adalar ise, 28.500 km2 kadardır. Bougainville Adası, Solomon Takımadalarının en büyüğü olup Papua Yeni Gineye bağlıdır. Devletin en büyük adası ise Guadalcanal Adasıdır. Adalar keskin ve sarp kayalıklı dağlarla kaplı olup, bu dağlar derin ve dar vâdilerle kesilir. En yüksek zirveler Guadalcanalda olup, yaklaşık 2000 m civârındadır. İklim ve Tabiî Kaynaklar Solomon Adalarında, ekvatoral iklim hüküm sürer. Bütün yıl boyunca aşırı sıcaklıklar ve yoğun yağmurlar çok görülür. Ülkenin bitki örtüsü oldukça sık ve geniş ormanlarla kaplıdır. Nüfus ve Sosyal Hayat SolomonAdalarının toplam nüfûsu, 339.000 kişi kadardır. Ülkenin yıllık nüfus artışı % 3,5 dolayındadır. Etnik olarak Malezyalı çeşitli gruplardan ve Polinezyalılardan meydana gelmiştir. Ülke insanlarının büyük bir bölümü Hıristiyandır. Daha çok Anglikan mezhebi mensubu mevcuttur. Ayrıca bir takım yerli inançlar da vardır. Ülke nüfûsunun büyük bir bölümü İngilizce konuşur. Halkın konuştuğu dil zamanla değişikliklere uğramış ve bozulmuş olan İngilizcedir. Buna Pidgin İngilizcesi denir. Bâzı bölgelerde ise kabile dilleri de konuşulur. Eğitim mecburi değildir. Hükümete ve kiliseye âit okullarda, okul çağındaki çocuklara yaklaşık üçte ikisine eğitim verilmektedir. Solomon Adalarının en gelişmiş şehirleri, Guadalcanaldaki başşehir Honiara ile Bougainville üzerindeki Kieta şehirleridir. Siyâsî Hayat Solomon Adaları parlementer sistemle idâre edilen anayasal monarşidir. İngiliz Uluslar Topluluğunun üyesi olan ülkenin başkanı, bir genel vâlinin temsil ettiği Birleşik Krallık hükümdârıdır. Tek meclisli parlemento dört yılda bir yapılan seçimlerle seçilen 38 üyeden meydana gelir. Yürütme organının başı olan başbakan 12 üyeli bakanlar kuruluna başkanlık eder. Ekonomi Solomon Adalarının ekonomisi esas olarak tarıma dayanır. Kokonat geniş ölçüde üretilen bir tarım ürünüdür. Kurutulmuş hindistancevizi, ülke üretimine büyük fayda sağlar. Ürünler ise; kakao, kauçuk, kereste, pirinç, muz, tatlı patates, yerfıstığı ve kulkastır. Hayvancılık alanında daha çok sığır yetiştirilir. Ülkenin başlıca ihraç ürünleri; hindistancevizi, kereste ve denizden çıkarılan kabuklulardır. Ticâretini daha çok Avustralya, İngiltere ve Japonya ile yapmaktadır. Ülkenin başlıca limanları Honiara ve Kietadır. Düzenli bir deniz ulaşım sistemine sâhiptir. 2100 kmlik bir karayoluna sâhiptir. Bunun ancak % 8i asfalttır. Ayrıca, Avustralya, Yeni Gine, Yeni Hebridlere ve Fiji Adalarına yapılan hava ulaştırma sistemi gelişmiş durumdadır.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.