Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

_asi_

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.917
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

_asi_ tarafından postalanan herşey

  1. _asi_

    Peru Raqchi Antik Kenti

    Raqchi Raqchi (ya da okunuşuyla Rakçi) Peru’nun Cusco bölgesindeki bir İnka arkeolojik sit alanıdır. Rakchi kalıntıları Vilcanota Nehri’nin kıyısında, denizden yaklaşık 3500 m. yükseklikte yer almaktadır. Rakchi kalıntılarının içindeki en ünlü ve en önemli yapı Virakoça Tapınağı olduğundan, Raqchi kalıntılarından kimi zaman Virakoça Tapınağı olarak söz edilir. Raqchi kalıntıları her birinin özel bir işlevi olan farklı alan ve yapılardan oluşur. Bu yapılardan en önemlisi, vaktiyle üstü örtülü olan, iki katlı, büyük Virakoça Tapınağı’dır. Virakoça Tapınağı Peru’nun Cusco bölgesindeki, İnkalar’a ait Raqchi arkeolojik sit alanında bulunan en önemli yapıdır. Raqchi arkeolojik sit alanında bulunan bu tapınak İnka mimarisinin en ilginç ve kendine özgü örneklerinden biridir. Silindir biçimli sütunları ve dört adet büyük avlusu bulunmaktadır ve tüm Andlar’da buna benzer başka bir bina yoktur. Vaktiyle üstü örtülü olan, iki katlı ya da tek katlı olduğu sanılan Virakoça Tapınağı 92 m. boyunda, 25 m. eninde ve 12 m. yüksekliğinde olan devasa bir yapıdır. Bu devasa yapıdan, günümüze yaklaşık 12 m. yükseklikte bulunan merkezî bir duvar kalmıştır. Vaktiyle bu duvarın her iki yanında silindir biçimli toplam 22 sütundan oluşan iki sütun dizisi bulunuyordu. Günümüze bu 22 sütundan sadece biri tam olarak ulaşabilmiştir. Yüksekliği 6 m. olan bu sütunun alttan 3,3 metresi parlatılmış taştan yapılmış, geri kalan üst kısmı ise kerpiçten yapılmıştır. Raqchi sütunları olan tek İnka kentidir. [1] Tapınağın ana binasının duvarlarının alt kısmı birbirlerine çok iyi bir şekilde tutturulmuş taşlardan oluşur; üst kısım ise kerpiç kullanılarak torchis tekniğiyle yapılmıştır. Duvar ve sütunların oturduğu 4m. yükseklikteki kaideler Yukarı İnka taşçılığının (duvarcılık) klasik anlayışının tipik bir örneği olarak göze çarpar. Sütunların alt kısımları birbirlerine mükemmel şekilde tutturulmuş taşlardan yapılmıştır. Tapınağın İspanyollarca tahrip edilmesinden önce, merkezi duvardaki 22 sütun tarafından taşınan çatısının İnka İmparatorluğu’ndaki en büyük yekpare çatı olduğu sanılmaktadır. Kimileri, binanın giriş seviyesindeki kapı aralıklarının daha üst seviyesinde 2 ayrı seviyeden pencere boşlukları bulunmasından ötürü, binanın 3 katlı olduğunu düşünmüşse de, kimileri üst seviyedeki açıklıkların oldukça ağır olduğu tahmin edilen çatıyı taşımak amacıyla bırakılmış mukavemet unsurları olduğunu, dolayısıyla binanın aslında tek katlı olduğunu ileri sürmüştür.Víctor Angles tapınağın 10 kapısı ya da girişi bulunduğunu açıklamıştır. Tapınağın kuzey kenarında din adamlarına ve yöneticilere ait lojmanlar bulunmaktadır. Doğu kenarında her biri 8 m. çapında 150-200 ambar bulunmaktadır. Tapınağın batısında ise suyun kullanıldığı törenler sırasında da yararlanılan bir alan yer almaktadır. Tapınaktan görünüş Rakchi’nin iklimi yiyeceklerin uzun süre bozulmadan saklanabilmesine imkân sağlıyordu. Kent, lav taşından yapılma bir surla çevriliydi. Bu surda kentin iki girişi ya da kapısı bulunmaktaydı ki, bu kapılardan Machu Picchu’ya varan İnka Yolu’na çıkılırdı. Kentte bir de dibi taşlarla kaplı yapay göl keşfedilmiştir ki, kullanım amacı henüz tam olarak bilinmemektedir. Kentte ayrıca « İnka hamamı » denilen bir çeşmeler sistemi bulunmaktadır. Bu çeşmelerin beslenme sistemi çok iyi bir şekilde düzenlemiştir. Fakat bu çeşmelere gelen suların İnka dönemi boyunca kurumamış kaynağının nerede olduğunu şimdiye dek kimse keşfedememiştir. Sit alanı çevresindeki yerleşimlerde İnka döneminden itibaren bir seramik imalat merkezi bulunduğu anlaşılmıştır. Bölgeyi çok az sayıda tarihçi incelemiş olmasına rağmen tarihçilerin bir araya geldikleri hususlardan biri de, şehrin İmparator İnka Tupak Yupankui ve karısı Çimpu Okllo yönetimdeyken büyük bir yangın ile hasar görmüş olmasıdır ki, bu olayı tarihçi Pedro Cieza de León taşların küle dönüşmesi” olarak betimler. Dairesel biçimli ambarlar. Harçla birleştirilmiş volkanik taştan yapılma ambarların üstü vaktiyle samandan yapılma bir çatıyla örtülüydü. Vikipedi
  2. _asi_

    Peru Gölleri

    Peru Gölleri Titikaka Gölü Titikaka Gölü. Peru ve Bolivya arasında kalan Güney Amerika'nın en büyük tatlı su gölü. 8.288 kilometrekare alana sahip olan göl And Dağları'nın Altiplano adı verilen platosunda, Peru ve Bolivya arasında yer alır. Batı kıyısı Peru'ya, doğu kıyısı ise Bolivya'ya aittir. Titikaka Gölü, ticari gemilerin de çalıştığı, dünyanın en yüksek rakımlı gölüdür. Deniz seviyesinden yüksekliği 3.810 metre olup 194 km uzunluğa ve 65 km genişliğe sahiptir. Ortalama derinliği 140 - 180 metre arasındadır. Bazı yerliler dipsiz olduğunu iddia etseler de en derin yeri 280 metredir. Yirmibeşten fazla akarsu bu göle dökülür. İnka kültürünün izlerini barındıran Güneş Adası (Isla del Sol) dahil irili ufaklı birçok adacığı barındırır. Çevresinde yaşayan halk için gölde yapılan balıkçılık önemli bir geçim kaynağıdır. İsminin nereden geldiği kesin olarak bilinmemekle birlikte iki Aymara kelimesinin yanyana gelmesinden oluşur. Titi "büyük kedi", Kak ise "kaya" manasına gelir ve tercümesi Puma Kayası olarak yapılabilir. Efsaneye göre ilk İnka Kralı Manco Capac Güneş Adası'nda ilk olarak, kedi başını andıran bir kayaya çıkar. Göl haritasına baş aşağı bakıldığında, yatan kedi formu ayırt edilebilir. Buna karşın Quechua Dili'nde titi "kurşun" veya "kurşun rengi" qaqa ise "kaya" demektir. Yani "kurşini (kurşun rengi) kaya" Titikaka Gölü'nün karakteristik özelliklerinden biri yüzen adacıklardır. Bu adacıklarda yaşayanlara 'Uros' (çoğul kelime) adı verilir. Uros, yüzen adacıkları savaşçı İnkalardan korunmak maksadıyla, yöreye özgü Totora adlı bir bitkinin kargılarını çapraz olarak bir araya getirerek oluştururlar. Üzerinde basit kulübeler de inşa ettikleri bu adacıkları balık avında kullanırlar. Uros, geleneksel yaşam şekilleriyle gurur duyar ve karaya yerleşmeyi reddeder. Turistlerin sallanan adalarını ziyaret etmesine izin verirler. Peru'ya ait Taquile adasında bugün yaklaşık 1.600 Quechua yaşamaktadır. Bu 5,5 km uzunluğunda ve 1,6 km genişliğindeki adada yaşayan halk, yabancılardan saklandıkları için çok sonraları keşfedilmiştir. Örgü ören erkekleri nedeniyle adaya Örgü ören erkekler adası adı da verilir. Gölün Bolivya tarafında kutsal adalar, Güneş Adası (Isla del Sol) ve Ay Adası (Isla de la Luna) bulunur. Her ikisinde de küçük geleneksel köyler ve çok sayıda eski harabe mevcuttur. Titikaka Gölü, bir dizi ender rastlanan hayvana yaşam ortamı sunar. Bunlardan biri Titikaka dalgıcı (Rollandia microptera) denen kuştur. Bu kuşun ilginç yanı, küçük kanatları sebebiyle uçamamasıdır. Tehlike anında suyun üstünde hızlı adımlar atarak ve çok güçlü kanat çırpmalarla kaçar. Ancak bu kanat çırpmalar kuşu havalandırmaz. Diğer bir endemik canlı ise Titikaka kurbağasıdır. Kurbağa ağırlıklı olarak cildiyle soluma yaptığından, cildi çizgilidir. Titikaka Gölü Uydu Fotoğrafı Junin Gölü Junin Gölü (Lago Junín), Güney Amerika ülkesi Peru'nun Titikaka Gölü'nden sonra en büyük ikinci gölüdür. Ancak Titikaka Gölü'nden farklı olarak Junin Gölü'nün tamamı Peru ülke sınırları içinde yer alır. Junin Gölü (İsp. "Lago (de) Junín"), ayrıca "Chinchayqucha" (Quechua "Kuzey Gölü") olarak da adlandırılır ve deniz seviyesinden 4.082 m yüksektedir. Junin Bölgesi'nde (Region Junín) bulunur. Gölün derinliği yağışlı ve kurak yıllara göre 1.5 m- 2 m kadar kadar oynar. Gölün büyüklüğü, bugün Upamayo Nehri'ne açılan ağızdaki su santrali ile ayarlanan su seviyesinin yüksekliğine bağlıdır. 7 Ağustos 1974'de gölü ve hemen çevresini içeren, 530 km² bir alanı kapsayan Junin doğal koruma alanı kurulur. Göl ve buraya komşu bölge, sıra dışı hayvan ve dünyada kendine özgü bitkisel formasyonu olan bitki çeşitliliğine sahiptir. Hamster (Cavia tschudii) gibi memeli hayvanlar, Batrachophrynus macrostomus gibi kurbağalar, Challhua gibi balıklar, Podiceps taczanowskii gibi kuşlar, Totora gibi bitkiler burada yerleşik olan halk tarafından kullanılırlar. 1933'den beri doğal parkın fauna ve florası, yaşanan niceliksel düşüş ve bölgenin mayınlarından zarar görmüştür. Bunun dışında Junin ve Carhuamayo şehirlerinin atık suları bölgenin kirlenmesini hızlandırmıştır. Vikipedi
  3. _asi_

    Peru Dağları

    Peru Dağları Misti Misti, Peru'da bir volkan. Dağ, hemen Arequipa şehrinin yakınlarında bulunup, onun sembolü olarak kabul edilir. Yakınlarda bulunan ama şehir imajı olarak daha az baskın olan 6.075 m yükseklikteki Nevado Chachani, kendini Misti'nin dikkat çekici şekli kadar göstermez de. Misti'nin zirvesine 6 m'lik bir demir haç yerleştirlmiştir. Düzenli konik şekli nedeniyle dağ, çok büyük bir kum yığınını çağrıştırır. Kısmen karsız olmasından tırmanmak kolaydır. Bunun için asıl engel gevşek kumdur. Volkanik faaliyeti, dumanlı gaz ve buhar salınımı ile renkli kükürt kayaçla sınırlıdır. Son patlama 1784'de olmuştur. Ubinas Ubinas, Peru'nun güneybatısında bir volkan. Dağ 5672 metre yüksekliğinde olup, Moquegua bölgesinde bulunur. Başkent Lima'nın 900 Kilometre güneyinde kalır. Koordinatları: 16°21′18″G, 70°54′11″B B. Eteklerinde Querapi şehri bulunur. 2006 yılından önceki son faaliyeti 1956'da olmuştur. Nisan beri 2006 Ubinas kül püskürtmekte ve patlama tehtidinde bulunmaktadır. Yerupajá Yerupajá veya Nevado Yerupajá, Merkezi Peru'nun kuzeyinde Cordillera Huayhuash grubunda bir dağ ve Andlar 'ın yüksek dağ zincirinde bir bölüm. 6.635 m yüksekliği ile (bazı kaynaklara göre 6.617 m) Peru 'nun en yüksek ikinci zirvesi ve Cordillera Huayhuash 'in en yüksek yükseltisidir. Zirveye ilk olarak 1950 yılında Jim Maxwell ve Dave Harrah tarafından tırmanılmıştır. Kuzey zirvesine ("Yerupaja Norte") ise 1965 yılında Wellington'lu Roger Bates ve Graeme Dingle tırmanmıştır. Dağ, And zirveleri içinde tırmanışı en zor olanlardan biri olduğu için, şu ana kadar Yerupajá zirvelerine az sayıda başarılı tırmanış gerçekleşmiştir. En sık kullanılan geçiş, Huaraz 'dan çıkarak Chiquian ve Jahuacocha üzerindendir. Huascarán Huascarán veya Nevado Huascarán, Andlar'da 6.768 m yükseklikle Peru'nun en yüksek ve Güney Amerika'nın en yüksek dördüncü dağı. Nevado Huascarán, Huascarán-Miili Parkı içinde yer alır. Dağ ana zirve Huascaran Sur'un yanında Chopicalqui ve Huascaran Norte adlı zirvelere sahiptir. 1932 yılında Alman-Avusturya bilimsel gezisi ile ilk tırmanış başarılmıştır. Huascaran Norte'ye 1908 yılında ABD'li Annie Smith Peck tarafından tırmanılmış. Vikipedi
  4. _asi_

    Peru Alpamayo Dağı

    Alpamayo Alpamayo, Peru'nun, Cordillera Blanca dağ sırasında, 5.947 m yüksekliğinde, Dünya'nın en güzel dağlarında biri olarak kabul edilir. Uzak ve zor geçit veren konumu sebebiyle bu çoğu zaman buz ve kardan yamuk şeklini andıran dağ, Avrupa'daki dağcılar tarafından geç tanındı. Üç başarısız Avrupa kaynaklı bilimsel gezi sonrasında (Avusturya 1936, İsviçre 1948, Fransa-Belçika 1951) nihayet 19 Haziran 1957'de ilk tırmanış başarılmıştır. Alman tırmanıcılar Günther Hauser, Bernhard Huhn, Frieder Knauss ve Horst Wiedmann güney sırtı üzerinden zirveye ulaşmışlardır. En kolay tırmanma yolu ise 1975 yılında güneybatı duvarından açılan Ferrari-Rotası'dır. Bu rota ismini , buradan ilk giden Casimiro Ferrari 'den alır. Ferrari 1975 yılında, D.Borgonovo, P. Castelnovo, Pino Negri, Sandro Liati ve Angelo Zoia ile beraber dağa karşı bu zaferi kazanabilmiştir. İlk tırmanıcılardan biri olan Günther Hauser, dönüşünden sonra Alpamayo ile ilgili izlenimlerini şu sözlerle tasvir eder. "Sadece hayatında hiç dağ görmemiş çocukların onu çizme cesaretini gösterebileceği rüya gibi bir dağ, kuzey Cordillera Blanca'nın vadileri üzerinden yükselir. Bu Alpamayo'dur, rüya değil bilakis gerçek . Bir yanından ,aynı boyutlarda yukarı dikleşen bir piramit olarak görünür. Alpamayo'nun diğer yüzü , yamuk şeklindeki güneybatı duvarı daha da güzeldir. Bu yönden dağ beyaz bir katedral gibi görünür". Vikipedi
  5. _asi_

    Peru Alto de la Alianza Anıtı

    Alto de la Alianza Alto de la Alianza Peru'nun Tacna şehri yakınlarında bulunan tarihi bir anıttır. 26 Mayıs 1880'de çok önemli muharebeler burada meydana gelmiştir. Bolivya kuvvetleri Perulularla birlikte hareket ederek Şili odrusuna karşı savaşmışlardır. Ancak Peru Arica ve Tacna'yı kaybederek kuzeye çekilmiştir. 26 Mayıs Tacna'da kabul edilmiş özel bir gündür. Bu gün ülkelerini korumak için savaşan Bolivyalılara ve Perululara adanmıştır. Vikipedi
  6. _asi_

    Peru Machu Picchu Antik Kenti

    Machu Picchu Machu Picchu (okunuş: Maçu Piççu veya Maçu ****u[1] , Quechua: Machu Pikchu), bugüne kadar çok iyi korunarak gelmiş olan bir İnka antik şehridir.[2]7 Temmuz 2007 tarihinde,Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiştir. And Dağları 'nın bir dağının zirvesinde, 2.360 m yükseklikte, Urubamba Vadisi üzerinde kurulmuş olup. Peru'nun Cusco şehrine 88 km mesafededir. Şehir, İnka'lı bir hükümran olan Pachacutec Yupanqui tarafında 1450 yılları civarında inşa ettirilmiştir. İspanyol istilacılar 1532 yılında buraları işgal ederken sık dağlar arasında kalmış bu şehir, istilacılar tarafından fark edilmemiş ve bu sayede zarar görmemiştir.Machu Picchu 200 den fazla, merdiven sistemiyle birbirne bağlı olan taş yapıdan oluşur.Şehrin 3000 basamağı bugün hala gayet iyi durumdadır. Kuruluş amacı ve anlamı bugüne kadar gelmiş olan tartışma konusudur. Günümüze gelmeyi başarmış bilimsel kanıt içerikli çok fazla ipucu bulunmamasından, sadece tahminler yapılabilmektedir. Bu yüzden o zamanlardaki adı bilinemeyen şehir, ismini bugün yakınlarda olan bir dağ zirvesinden almıştır. Şehrin tarım alanı olarak kullanılan teraslardan oluşan bölümleri, Eski Zirve (Quechua dilinde: Machu Picchu) denen dağın eteklerindedir. Şehrin sonunda ise Genç Zirve (Quechua dilinde: Wayna Picchu) yükselir. Tarihçe Şehirde içinde 100 den fazla insan iskeletinin bulunduğu 50 adetin üzerinde mezar keşfedilmiştir (ilk başlarda bunların %80i kadın olduğu sanılmış, ama sonraki incelemelerde eşit dağılım olduğu tespit edilmiştir). Bu keşfe istinaden şehrin, İnkalar'ın yetiştirme ve disiplin yeri olduğu teorisi geliştirilmiş. Ancak zamanımızda bu teori geçerliliğini yitirmiş durumdadır. Daha çok bugün kabul gören teori, şehrin 700 den fazla İnka asil ve din adamına ev sahipliği yapmış olduğudur. Kalıntılar 24. Temmuz 1911 tarihinde Hiram Bingham ldaresindeki Yale Üniversitesi'nin yaptığı bir bilimsel gezi sırasında tesadüfen bulunmuştur. Bingham aslında keşfi sırasında, 1536 yılında ispanyol istilacı Pizarro'dan kaçan İnkalar'ın saklandığı gizemli İnka şehri Vilcabamba'yı aramaktaydı. Bingham Machu Picchu'yu bulduğunda Vilcabamba'yı bulduğunu sandı.Bugün Vilcabamba'nın 70 km daha ileride, ormanların içinde olduğu biliniyor. 1912 ve 1913 yıllarında Bingham şehri ortaya çıkarmaya başladı.1915'de Machu Picchu araştırmalarıyla ile ilgili bir kitap yayınladı. National Geographic Society'nin Nisan 1913 sayısını Machu Picchu şehrine ithaf etmesiyle meşhur oldu. Şehrin aslında 2 yıl öncesinden keşfedildiği, ama şehrin altınlarının ABD'ye götürülmesi için Bingham'ın zaman kazanmak istediği iddia edilmektedir. Diğer bir yerlilerin iddiası ise, köylülerin çoktan 1901 yılında şehri keşfetmiş olduğu ve Bingham'ın keşfinin tesadüf olmadığıdır. 1983 yılında UNESCO Machu Picchu'yu Dünya Kültür Mirası olarak ilan etmiştir. Turizm Machu Picchu Güney Amerika'nın en çok turist çeken yerlerinden biridir. Hergün günlük 2000 kişi ziyaret eder. UNESCO harabelerin zarar görmememesi için bu sayyının en fazla 800 e düşürülmesini talep etmektedir. İnka şehrinin çok zor geçit veren bir bölgede olması ve oraya giden bir yolun olmaması yüzünden, Cusco şehrinden Machu Picchu dağının eteklerinde bulunan Aguas Calientes köyüne (ki harabelere en rahat bu köyden ulaşmak mümkün) bir raylı sistem hattı inşa edilmiştir. Bu köyden sonra 8 km lik bir otobüs yolculuğu yapılmakla beraber bu mesafe yaya olarak da kat edilebilir.Zira küçük basamaklı patika yollar buraya açılır. Patikanın sonunda, Machu Picchu'nun hemen giriş alanında "Sanctuary Lodge“ oteli bulunur ki bu otel de raylı sistem gibi ingiliz oteller zinciri „Orient Express“ 'e aittir. Machu Picchu'ya otantik yoldan ulaşmak isteyenler, birkaç günlük yürüyüş programlı, Urubamba Nehri'nin birkaç yüksek geçidi üzerinden, İnka yolu'nu (Camino inca) kullanarak ulaşırlar. Sürekli büyüyen turizm çevre konusunda çok büyük yük olmaktadır. UNESCO, yapılması planlanan Aguas Calientes'den Machu Picchu' ya bir teleferik hattı konusunda sert bir muhalefet yapmaktadır. Bu hattın tamamlanması turizmin daha da artması anlamına geldiği gibi toprak kayması tehlikesinin yükselmesini de beraberinde getirmektedir. 10 Nisan 2004 'te meydana gelen bir toprak kayması on bir kişinin yaşamına malolmuş, raylı sistemi de kısmen aksatmıştır. 14 Ekim 2005 'teki başka bir toprak kayması raylı hattın 400 m lik kısmını toprak altında bırakmıştır. Vikipedi
  7. _asi_

    Peru Ollantaytambo Antik Kenti

    Ollantaytambo Ollantaytambo, güney Peru'da Cuzco bölgesinde yer alan bir şehirdir. Cuzco şehrinin 60 km kadar kuzeybatısında yer alır ve denizden yüksekliği 2792 metredir. Ollantaytambo şehri, Manco Inca'nın İspanyoları bir savaşta yendiği yerde olan İnka kalıntıları ile ünlüdür. Vikipedi
  8. Moray laboratuvarı Moray'daki sıradışı İnka tarım terasları Moray laboratuvarı İnkalar’ın Kutsal Vadi’sindeki eski bir tarım araştırma merkezidir. Deniz seviyesinden yaklaşık 3500 m. yükseklikte yer alan, çeşitli yükseklikteki teraslardan ve su kanallarından oluşan Moray kalıntıları Cuzco şehrinin yaklaşık 50 km kadar kuzeybatısında, Maras tuzlalarına 7 km. mesafede bulunur. Moray en sıradışı İnka kalıntılarını içermektedir. Bunların sıradışı olmalarının nedeni, bir amfitiyatro gibi, birbirinin içinde yer alan dairesel tarım teraslarından oluşmalarıdır. Yani, sit alanı, ilk bakışta eşmerkezli halkalar biçimindeki tarım teraslarından oluşan amfitiyatrolar görünümündedir. Burası aslında kültür deneylerinin yapıldığı bir tarımsal araştırma merkeziydi. Bu kalıntıların laboratuvar olarak adlandırılmasının nedeni, bunların, değişik tarım ürünlerini değişik sıcaklık, yükseklik ve sulama şartlarında test etmek için yapıldığının düşünülmesidir. Tarım teraslarının farklı konumları küçük bir iklim farkı yaratır: Merkezde bulunan en alttaki teraslarda sıcaklığın maksimum olmasına karşın, teraslar yükseldikçe sıcaklık düşmektedir. Bu yapıların bir kısmının derinliği 100 m.’yi bulmaktadır ve bu da en üstteki teras ile en alttaki terasın sıcaklık farkının 5° C dereceyi bulmasına neden olmaktadır. Bu sıcaklık farkları da, iklim farklılıklarının oluşturulmasına imkân vermekteydi. Böylece 20 kadar farklı iklim çeşidi oluşturularak bitkiler üzerinde deneyler yapılıyordu. Moray’ın özellikle, İnka İmparatorluğu topraklarındaki tarımsal verimleri tahmin etmek üzere kullanıldığı düşünülmektedir. Destek duvarlarıyla oluşturulan teraslar verimli topraklar içermekte olup, karmaşık bir sulama sistemiyle sulanıyordu ki, bu sayede yaklaşık 250 bitki türü denenebiliyordu Etimoloji “Moray” sözcüğü köken olarak “aymoray” sözcüğüne bağlıdır; İnka dilinde (Quechua) farklı anlamlara gelen iki ayrı “aymoray” sözcüğü vardır: Bunlardan biri “mısır tarlası” anlamına, diğeri ise “mayıs ayı” anlamına gelir. Tarihi Moray laboratuvarı 1932’de Shirppe Johnson tarafından keşfedilmiştir. Günümüzde sözkonusu “amfiyatro” biçimli yapılardan yalnızca biri restore edilmiş haldedir. Moray’da restore edilmemiş halde bulunan iki küçük “amfiyatro” biçimli yapı daha bulunmaktadır. Yapı Moray laboratuvarındaki halka biçimli teraslar 10 farklı düzey (kademe) gösterir. Farklı düzeylere basamakları duvarlara döşenmiş merdivenlerle geçilir. Her düzey yaklaşık 2m. yüksekliğe sahiptir. Tarım için gerekli su, laboratuvarın ya da sit alanının yukarısında yer alan bir havuzdan sağlanmaktaydı. Sulama kanalları suyu farklı düzeylere taşa oyulmuş arklar aracılığıyla aktarıyordu. Teraslar arazinin doğal eğimlerine uygun olarak oluşturulmuştu. Duvarlar kalınlıkları oranında gün boyunca ısıyı emip depoluyor, geceleyin de depolamış olduğu bu ısıyı yayıyordu. Bu yöntem sayesinde amfitiyatro biçimli teraslar sisteminde, yükseklik azaldıkça ve merkeze yaklaşıldıkça farklı iklim koşulları (microclimate) geçerli oluyordu. Aynı terastaki gözardı edilebilir yükseklik farkları yalnızca 0,5° C’lik ısı farkına neden olmaktayken, farklı düzeylerdeki teraslar arasındaki yükseklik farkı maksimum 5° C’lik ısı farkına neden oluyordu. Çalışmalar Bu sit alanın inceleyen arkeologlara göre Moray laboratuvarı muhtemelen İnkalar'ın bir tarımsal araştırma merkeziydi. Terasların düzeni ısı değişiklikleri yaratarak farklı iklim koşullarının oluşmasını sağlıyordu. Bu sayede Moray laboratuvarında yirmi kadar farklı iklim oluşturulduğu sanılmaktadır. Moray laboratuvarının İnka İmparatorluğu topraklarındaki tarımsal ürünün önceden hesaplanabilmesi için kullanıldığı, yani örnekler laboratuvarı olarak kullanıldığı sanılmaktadır. Ayrıca, kimilerine göre, İnkalar burada başka çalışmalarda da bulunuyorlardı; bitkiler üzerinde seleksiyon yapıyor ve en iyi ürünün nasıl elde edilebileceğini araştırıyorlardı. Böylece burada imparatorluğun diğer bölgeleri için tohumlar üretiliyordu. John Earls teraslar üzerine bazı taşların dikili olduğunu açıklamıştır ki, bu taşlar muhtemelen ekinoks ve gündönümü sırasında gölgelerin sınırlarını belirlemeye yarıyordu. Earls araştırmaları sonucunda şu varsayımda bulunmuştur: Moray’daki her teras İnka İmparatorluğu’nun farklı ekolojik kuşaklarındaki farklı iklim koşullarını barındıran bölgelerinden birine denk gelmekteydi. Vikipedi
  9. _asi_

    Peru Pisac Antik Kenti

    Pisac Písac ya da Pisaq, Peru'da bir şehir ve İnkaların eski bir dağ hisarıdır. Cusco'ya yaklaşık 33 kilometre mesafede bulunur. Şehir Urubamba Nehri kıyısında Valle Sagrado'da (Kutsal İnka Vadisi) bulunur. Şehir iki kısımdan oluşur. Birin kısım esas şehir olurken, diğeri kutsal mahalledir. Uzunca bir merdiven, evlerin olduğu kısımdan en yüksek platoya gider. Orada, tapınağın orta kesiminde, İnkaların güneşin oraya bağlı olduğuna inandıkları görkemli kaya parçası Intihuatana bulunur.
  10. _asi_

    Peru Sacsayhuamán Antik Kenti

    Sacsayhuamán Sacsayhuamán, Peru'nun Cusco şehirinin hemen yakın çevresinde bulunan İnka kalesi harabeleridir. Şehir merkezinin yaklaşık 3 km dışındadır. Bu tesisle ilgili en ünlü teori, kalenin şehre en tehlikeli girişi korumasıdır. Gerçekten de, İspanyolların istilasında yüzlerce savaşcı kendisini bu duvarlarda tahkim etmiştir. İspanyolların bu istilası boyunca ve depremlerle, kale kısmen tahrip olmuş ve böylelikle bugüne üçte biri kalmıştır. Sacsayhuamán, düşmana karşı sadece kuvvetli bir savunma göstermemiş, aynı zamanda İnkaların güç ve enerjilerini de kanıtlamıştır. Çok sayıda, özel düzenlenmiş kutsal olma ihtimali olan yerlerin varlığı, savunma amacına karşı argüman olarak durur. Bunlar örnek olarak, yapının ana çizgileri, çapı yaklaşık 100 metre olan daire şeklinde arenalar, tek başına duran kaya bloklardan oluşan geniş merdivenlerdir. Vikipedi
  11. _asi_

    Peru Kutsal Vadi

    Kutsal Vadi Kutsal İnka Vadisi ya da Urubamba Vadisi (Quechua: Willka Qhichwa), Peru Andları’nda yer alan, İnkalar’ın başkenti Cuzco yakınlarında bulunan bir vadidir. Yerli halkların yaşadığı bu vadi, Pisac ile Ollantaytambo arasındaki ve Urubamba Nehri'ne, diğer adlarıyla Vilcanota Nehri ya da Willkamayu’ya (kutsal nehir) paralel kalan tüm alanı kapsar. Birçok nehrin aktığı küçük vadilerden oluşan Kutsal Vadi bu nehirler tarafından beslenir ve birçok İnka arkeolojik sit alanını barındırır. İnkalar’ın bu vadiye çok önem vermelerinin en önemli nedeni çok özel iklim koşullarına ve özel coğrafik özelliklere sahip olmasıdır. İnkalar, coğrafi özellikleri ve özel iklim koşulları nedeniyle bu vadiden çeşitli bakımlardan çok yararlanmışlardır. Vadi, topraklarının zenginliği sayesinde temel tarım merkezlerinden biri olmuş, imparatorluğun en önemli doğal sağlık merkezi olmasının yanısıra en önemli mısır üretim bölgesi olmuştur. Aynı zamanda Peru’daki en iyi mısır burada üretilmiştir. Vadiye ulaşım Cusco kentinden hareketle yapılır. Cusco kentinden Kutsal Vadi gezisi için yapılacak yolculukta uğranması tavsiye edilebilecek yerler, sırasıyla, şunlardır: Sacsayhuamán Quenko Tambomachay Písac Moray Maras Ollantaytambo Chinchero Machu Picchu
  12. _asi_

    Peru Nazca ( Nazca Çizgileri )

    Peru Nazca ( Nazca Çizgileri ) Nazca ya da okunuşuyla Naska Peru'nun güneyindeki bir bölgenin, bir kentin ve burada yeşermiş İnka-öncesi bir uygarlığın adıdır. Yaklaşık 2800 yıl önce doğduğu sanılan bu uygarlık günümüzde Nazca Çizgileri adı verilen dev kaya çizimleriyle tanınır. Bu ad sözkonusu uygarlığa sonradan verilmiştir. Bu uygarlığın hüküm sürdüğü alan Pasifik Okyanusu ile bu okyanusa paralel olarak uzanıp giden And Dağları arasında kalır. Mumyalama tekniğine sahip bu uygarlık, su kemerleri ve çok renkli seramikleriyle de tanınır. Mumyalarıyla bir Nazca mezarı Nazca çizgileri Nazca Çizgileri, Güney Peru'daki Nazca Çölü'nde bazı canlı biçimlerini ya da çeşitli geometrik biçimleri betimler tarzda yere çizilmiş, bazıları kilometrelerce uzunlukta olan çizgilere verilen genel addır. Çizgilerin çizildiği ya da kazındığı zemin, demiroksitin gri rengini kazandırdığı çakıllarla kaplıdır. Düz çizgi, üçgen, sarmal, kuş, maymun, köpek, örümcek, çiçek vb biçimler çok büyük olduğu için yerden bakıldığında anlaşılmaz, ancak çok yüksekten bakıldığında görülebilir. Bu yüzden bazılarının biçimleri uydu fotoğraflarında daha belirgin görünmektedir. İlk Nazca çizgisi 1926'da keşfedilmiştir. Bunları kimin, ne zaman çizdiği bilinmemekle birlikte, 12. yüzyıldaki İnka uygarlığından eski oldukları kesindir. M.Ö. 200 ile MS 700 arasında tarihlendirilmektedirler. Bazılarının takvim ya da gökbilimle ilişkili olduğu, bazılarının ise doğa ayinlerinin bir parçası olarak yapıldığı sanılmaktaysa da, ne amaçla yapıldıkları hakkında kesin bir veri elde edilememiştir. Bölgenin aşırı kurak iklimi, bu çizgilerin bugüne değin bozulmadan kalmasında yardımcı olmuştur. Nazca çizgilerinin yüksekten bakılmaksızın muntazam bir şekilde çizilmeleri, kimilerine göre, olanaksızdır. Vikipedi
  13. _asi_

    Peru Cusco Şehri

    Cusco Cusco (Cuzco da denir, Quechua Dili'nde Qusqu veya Qosqo), Orta Peru'nun And Dağları platosunda bir şehir olup, aynı isimli eyaletin başkentidir. 3.416 m yükseklikte bir konumdaki Cusco'nun 250.000 nüfusu vardır. Şehir, bir başpiskopos ve bir üniversitenin merkezidir. İnka Krallığı'nın başkenti olarak değişken tarihi, çevresindeki görülmeye değer yerleri ve Andlar'ın ortasındaki konumu ile sahip olduğu doğa güzellikleri şehri, çok sayıda turist için çekim merkezi haline getirir. İnka harabe şehri Machu Picchu'ya giderken bir çıkış noktası olması, Cusco'yu dünyaca meşhur hale getirmiştir. Vikipedi
  14. _asi_

    Peru Callao Şehri

    Callao Callao Limanı Callao , Peru'nun 813.264 nüfuslu (2005 sayımı) bir liman şehridir. 146,98 km² bir alana sahiptir. Callao Lima ile beraber kentsel bir bütünlük oluşturmasına rağmen politik olarak Peru'nun ayrı bir bölgesidir. Callao Bölgesi'nin altı tane mıntıkası vardır. Bunlar, Bellavista, Callao, Carmen de la Legua-Reynoso, La Perla, La Punta ve Ventanilla 'dır. Ekonomi Şehirde petro-kimya ürünleri, gübre, tekstil ve deri ürünleri üretilir. Callao limanı Güney Amerika'nın en önemli balıkçılık ve ticaret limanlarından biri olup, Peru ihracat ve ithalatının % 75'inin üstesinden gelir. Bunların dışında geniş bir soğutma deposu kapasitesine ve kuru gıda doklarına sahiptir. Coğrafya Sahilde çok sayıda adası bulunur. Bunlar, La Isla San Lorenzo, Isla El Frontón, Islas Cavinzas ve Islas Palomino adalarıdır. Bunlarda önemli ölçüde yeleli deniz aslanı ve deniz kuşları kolonileri bulunur. Tarihçe Callao, 1537'de Francisco Pizarro tarafından Callao Koyu'nda kurulur ve hızla İspanyol ticareti için Pasifik'te en önemli limanı haline gelir. Peru Valiliği zamanında, Peru, Bolivya, ve Arjantin'den Andlar'ı aşarak yük hayvanlarıyla getirilen mallar, Callao limanı üzerinden gemilerle Panama'ya taşınmıştır. Buradan da kara yoluyla Atlantiğ'e getirilen mallar, yine gemi yoluyla İspanya'ya nakledilmiştir. 16. yüzyılda liman, Pasifik alanındaki çok sayıda İspanyol bilimsel gezisinin çıkış noktasıdır. Çok kez, aralarında Francis Drake, Tom Cavendish, Jorg Spitberg ve Jacob Clerk2ın da bulunduğu çeşitli İngiliz ve Hollandalı korsanların saldırısına uğrar. 28 Ekim 1746'da güçlü bir deprem ve bu yüzden oluşan tsunami şehre ve limana zarar verir, tahminen 5000 kişiyi öldürür. Sadece 200 kişi doğal afetten sağ olarak kurtulur. Peru Valisi José Manso de Velasco şehri tekrar inşaa ettirir ve aynı zamanda sahilde liman üzerinde koruma oluşturan bir kale (Castello de Real Felipe) kurar. İspanyollara karşı Güney Amerika Bağımsızlık Savaşları'nda, 1823'te Simón Bolívar Callao'ya iner. Peru bağımsız bir ülke olmuşken, üç yıl sonra 1826'da İspanyollar eski kolonilerini tekrar fethetmeye çalışır, limana saldırırlar. Liman kalesi ve diğer kale Real Felipe fethedilemediğinden bu girişim başarılı olmaz. 1851'de Callao ve Lima arasında Güney Amerika'nın ilk demiryolu hattı kurulur. İspanya-Güney Amerika Savaşı'ndan önce (1865-71) İspanyol Donanması, 14 Nisan 1864'den itbaren Callao limanını kuşatırken bu durum Peru'nun guano ihtacatının durmasına sebeb olur. Peru, 5 Aralık 1865'de Şili ile birleşir. Bundan bir kaç ay öncesinde İspanya savaş ilan etmiştir. 2 Mayıs 1866 İspanyol amiral Mendez Núñez Callao'yu topa tutar. Şehir 96 top ile iyi donandığından İspanyollar çok sayıda ölü verip, hasar gören gemileriyle bundan zararlı çıkarlar. Bu çarpışmada Peru savunma bakanı ölür. Callao'nun topa tutulmasından sonra aktif savaş hareketleri sona erer ve İspanyol Donanması Filipinler'e çekilir. Şili ile Güherçile Savaşı sırasında Şili Donanması, 10 Nisan 1880'den itibaren şehrin limanını kuşatır. 17 Ocak 1881'de şehir, Şili birliklerince işgal edilir. 24 Mayıs 1940'da şehir bir kez daha güçlü bir deprem yaşar. 28 Nisan 1947'de Thor Heyerdahl, Kon-Tiki isimli sal ile Callao'dan yola çıkarak ilk bilimsel gezisini başlatır. Sahilde Peru askeri okulu Colegio Militar Leoncio Prado bulunur. Bu okul, Perulu yazar Mario Vargas Llosa'nın La Ciudad y los Perros (1962, Türkçe: Şehir Ve Köpekler) adlı romanında önemli bir rol oynar. Bugün Callao, aralarında isyancı grupların liderleri Sendero Luminoso, Abimael Guzmán gibi, Başkan Alberto Fujimori'nin yolsuzluklardan hükümlü eski gizli servis başkanı Vladimiro Montesinos gibi kişilerin tutuklu bulundukları bir hapishaneye ev sahipliği yapmaktadır. Şehir sakinleri kendilerini Chalaco diye adlandırırlar. Yurtdışında Chim Pum Callao nidası ünlü olup, Callao'ya sevinç ve gurur anlamını ifade eder. Bazen bu nida tüm Peru için dile getirilir. Peru Donanması Callao Bölgesi'nde La Punta ve Callao muhitlerinde faaliyet gösterir. Vikipedi
  15. _asi_

    Peru Başkent Lima

    Lima Lima katedrali Lima, bir Güney Amerika ülkesi olan Peru'nun başkentidir. Büyük Okyanus kıyısında bir liman olan Callao'dan 12 km içeride Rimac nehri üzerinde kurulmuştur. Peru'nun siyaset, endüstri ve bilim merkezi olan Lima, krallar'ın şehri olarak tanımlanmıştır. Çünkü bu şehrin kurulacağı yer Peru'da her yıl kutlanan 06 Ocak Krallar Şenliği sırasında belirlenmiştir. Yeraltı mezarlarıyla ünlü San Francisco Kilisesi günümüze kalan nadir eserlerden biridir. Lima özellikle havacılıktaki telsiz iletişiminde kullanılan "NATO Alfabesi" kapsamında "L" harfininin kodudur. Lima kelimesi Türkiye'de bilgisayar sektöründe 1995 yılından beri "Lima Endüstriyel Bilgisayar" tarafından kullanılmaktadır. Bu şirket savunma sanayi ve endüstriyel uygulamalarda kullanılan bilişim, iletişim ve otomasyon ürünlerininin dağıtımını sürdürmektedir Bakanlar Kurulu sarayı Vikipedi
  16. _asi_

    Peru

    Peru DEVLETİN ADI: Peru Cumhuriyeti BAŞŞEHRİ: Lima NÜFUSU: 22.450.000 YÜZÖLÇÜMÜ: 1.285.216 km2 RESMİ DİLİ: İspanyolca ve Quechua; Aymarà DİNİ: Katolik PARA BİRİMİ: Sol (=100 centavos) Güney Amerika’nın batı kıyısında 0°3’-18°24’ güney enlemleri ve 69°55’-81°21’ batı boylamları arasında yer alan ve kuzeybatısında Ekvador, kuzeydoğusunda Kolombiya, doğusunda Brezilya ve Bolivya, güneyinde Şili ve batısında Pasifik Okyanusu ile çevrili bağımsız bir Latin Amerika ülkesi. Tarihi İspanya dönemi öncesi Peru tarihi hakkında, elde yazılı ve kayıtlı dokümanlar yetersiz olduğu için, bilgiler oldukça zayıftır. Yapılan tarihi çalışmalardan çıkarılan sonuçlara göre, Peru topraklarında ilk yaşayanlar Panama Boğazını geçen ve Pasifik Okyanusunu aşan göçebe avcıları ve balıkçılık yapan insanlardır. Peru’da M.Ö. 1200 yıllarından, M.S. 1532 yılına kadar çeşitli medeniyetler gelip geçmiştir. Chavin (Şöven), Klasik, Chimu ve İnka diye bilinen bu dönemlerin sonuncusu olan İnka medeniyeti kıtada ve ülkede en tesirli olanıdır. İspanyollar ilk olarak 1531 yılında Francisco Pizarro vasıtasıyla ülkeye geldiler. Bundan sonra Lima, Peru’ya İspanya adına gelen genel valilerin merkezi oldu. Güney Amerika’da iyice yerleşen ve kuvvet bulan İspanyol idaresi, Peru’nun bağımsızlığının gecikmesine sebep oldu. 1821 yılında Arjantinli Jose de San Martin, Peru topraklarını topladığı kuvvetlerle ele geçirdi. Arkasından Simon Bolivar ve Antonio J. de Sucre komutasındaki kuvvetler İspanyolları bozguna uğrattılar. 1826 yılında Callao bölgesinin de ele geçirilmesi sonunda Peru bağımsızlığını ilan etti. Böylece Amerika kıtasındaki İspanya İmparatorluğu çöktü. 1846 yılına kadar ülke içinde siyasi ve politik mücadeleler başgöstermiştir. Evvela 1822’de kongre bir cumhuriyet anayasasını kabul etti ve 1823’te Jose de la Riva Agüero ülkenin ilk başkanı oldu. 1879-84 yılları arasında Şili, Peru ve Bolivya’ya saldırdı ve Tarapaca, Tacna veArica’yı ele geçirdi. Yıllarca süren mücadeleler sonunda 1929 yılında yapılan bir antlaşmayla anlaşmazlık kesin olarak son buldu. Antlaşmaya göre, Arica bölgesi dışındaki bütün bölgeler, Peru’ya geri verildi. 1968 yılında yapılan bir askeri darbe ile, başkan Femando Belaunde Terry görevinden uzaklaştırıldı. 1974 yılına kadar devam eden askeri hükümet zamanında petrol, bankacılık, madencilik ve balıkçılık millileştirildi. 12 yıllık bir aradan sonra Peru, 1980 yılında demokratik hayata döndü. Başkanlığa yeniden F. B. Terry getirildi. Yeni hükümet sosyalist sistemi terk ederek liberal sistemi ülkeye getirdi. Ülke ekonomisi girdiği çıkmazdan kurtularak normale döndü. 1981 yılında Ekvador sınırında bazı çatışmalar olduysa da çabuk kapandı. Bundan sonra Mao’cu solcu teröristler ülkede olaylar çıkarmaya başladılar. 1982 ve 1983 yılında hızlanan bu tedhiş eylemleri daha çok ABD aleyhine yapılmaktaydı. 1985’te iktidara gelen Alan Garcia Perez tethiş eylemlerini bastırmaya çalıştı. 1990’da seçimleri kazanan Alberto Tujimori de zamanında solcuların tethiş eylemleri hızla arttı. Bunun üzerine Başkan Alberto Fujimori 5 Nisan 1992’de bir sivil darbe yaparak kongreyi dağıttı ve bir olağanüstü hal ve yeniden inşaa hükümeti kurdu. 13 Kasım 1992’de Başkan Alberto’ya başarısız bir suikast girişiminde bulunuldu. Yeni kurulan Demokratik Kurucu Kongre için seçimler 22 Kasım 1992’de yapıldı ve Başkan Alberto’yu destekleyen partiler salt çoğunluğu elde ettiler. Bu arada Aydınlık Yol Gerilla teşkilatının lideri olan Guzman yakalandı. Guzman 1980’de başlayan gerilla savaşında 22.500 kişinin ölümünden sorumlu tutularak ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Buna rağmen ülkede karışıklık devam etmektedir. Fiziki Yapı Peru’nun yüzölçümü yaklaşık olarak 1.285.216 km2dir. Bu kadar geniş topraklarıyla Güney Amerika kıtasının üçüncü büyük ülkesidir. Kuzeyinde Ekvador, kuzeydoğusunda Kolombiya, doğusunda Brezilya, Bolivya ve Şili ile komşudur. Batısı Pasifik Okyanusu ile örtülmüştür. Kuzeybatıdan güneydoğuya doğru uzanan Andes Dağları ülkeyi üç esas bölgeye ayırır: Kıyı bölgesi, Sierra bölgesi ve Martana bölgesi. Yaklaşık 2240 km uzunluğunda ve 16 ila 64 km arasında değişen bir genişlikte olan Kıyı bölgesi, Peru topraklarının % 11’ini kaplar. Bölgenin yüksekliği deniz seviyesinden 1525 m’ye kadar değişebilmektedir. Ülkenin en dağlık bölgesi olan Sierra, yaklaşık olarak 340 km genişliğinde ve ortalama 3500 m yüksekliğindedir. Bölgede yer alan Huascaran Dağı 6768 m’dir ve ülkenin en yüksek noktasıdır. Sierra bölgesindeki yüksekliği 5000 m’nin üstünde olan dağların zirveleri devamlı karlarla kaplıdır. Sierra bölgesi ülkenin % 33’ünü teşkil eder. Bölgede volkanik hadiseler de görülür. Bunlardan El Misti bilinen bir volkaniktir. Ülkede en geniş bölgesi olan Mantana, yüzölçümün % 56’sına yakın bir bölümünü içine alır. Bölge Andeslerin güney eğimlerinin yer aldığı ve Yukarı Amozon havzasının sık ağaçlı ormanlarla kaplı yaylasının bulunduğu bölgedir. Ülkenin başlıca büyük nehirleri Sierra bölgesinden doğar ve Amozon bölgesinde yoğunlaşırlar. Ülkenin önemli nehirleri; Maranon, Huallaga, Apurimac, Urubamba, Ucayali, Napo, Yavari, Putumayo, Madre de Dios ve Amozon olup, bunlardan en uzunu olan Amozon Nehri yaklaşık 3700 km’dir. Ayrıca küçük nehirler de vardır. Bu nehirlerin hemen hepsi Titicaca Gölüne dökülür. Bu göl Bolivya sınırında yer alır. Andes bölgesinin en geniş gölü olup, 160 km civarında bir uzunluğa sahiptir. Titicaca Gölü deniz seviyesinden 3810 m yüksekte olup, dünyanın en yüksek büyük gölüdür. İklim Kıyı bölgesi mutedil bir iklime sahiptir. Fakat Peru Soğuksu Akıntısı, bölgenin sıcaklığını oldukça düşürür. Lima bölgesi en kurak olan bölge olup, yıllık yağış ortalaması 41 mm civarındadır. Bölge her ne kadar az yağış alıyorsa da, nem oranı bakımından yüksek nemliliğe sahiptir. Bu nem miktarı Lima’da % 87’dir. Sierra bölgesi umumiyetle kuru bir iklime sahiptir. Hava sıcaklığı yüksekliğe göre değişir ve genel olarak serindir. Mesela 3050 m yüksekliğindeki Hurancayo Dağında hava sıcaklığı(-4 ila 24°C) arasında değişir. Ekvator’a yakın bir yerde bulunduğu için ülkedeki gündüz-gece sıcaklıkları çok farklıdır. Daha çok nisan ayları yağış almaktadır. Montana bölgesi ise sıcak ve nemlidir. Iquitos’ta sıcaklık 21°C civarındadır. Şiddetli tropikal yağışlar olur ve yıllık yağış ortalaması yaklaşık 3302 mm’dir. Tabii Kaynaklar Kıyı bölgesi büyük ölçüde ağaçsızdır. Sadece nehir vadilerinde Kuzey Amerika’ya mahsus baklagiller, çalılar, Avustralya okaliptüsü(sıtma ağacı) ve çeşitli meyve ağaçları yetişir. Ayrıca kaktüs ve çöl bitkileri bolca bulunur. Hayvan olarak daha çok kertenkele, örümcek, akrep, salyangoz ve rüteyla (bir çeşit büyük örümcek, tarentulu) vardır. Sierre bölgesinde, birçok yeşil alanlar ve ağaçlık bölge mevcuttur. Daha çok yaprak dökmeyen ağaçlar ve okaliptüs (sıtma) türü ağaçlar yetişir. Ayrıca bol miktarda kokain ağacı da bulunur. Bölgede daha çok; lama, alpaka, guanaco (deve cinsinden lamadan iri bir hayvan), vikunya ve chinçula (sincaba benzer bir hayvan) adlı hayvanlar yetişir. Sierra bölgesi kuş cinsleri bakımından oldukça zengindir. Kızılgöğüslü ardıç (robin), sinekçil, ispinoz, keklik, sinekyutan, yaban ördeği, kaz ve akbaba bölgede sık rastlanan kuşlardır. Montana bölgesinin bitki örtüsü ve hayvanları Amozon havzasındakilerin hemen hemen aynıdır. Ağaç olarak abonoz, maun, sedir, kauçuk ve kınakına yetişir. Kınakınadan kinin elde edilir. Vanilya, sapaina, lifli bitkiler oldukça fazladır. Çiçek türü olarak begonya, çanta çiçeği ve orkide yetişir. Bundan başka savanalar, çalılıklar, kaba damarlı bitkiler ve bodur ağaçlar boldur. Puma, jagar, tapir, kabuklu kertenkele, pessary, karıncayiyen, denizayısı, timsah, deniz kaplumbağası, yılan ve maymun bol miktarda mevcuttur. Papağan, flamankuşu (filamingo) ve kelebek türleri oldukça fazladır. Güve, sinek ve sivrisinek ise milyonlarcadır. Ülkenin maden kaynakları oldukça zengindir. Bakır en önemli maden çeşididir. Gümüş, kurşun, çinko, demir, kadmiyum, selenyum, kalay, altın, tungsten, antimon, bizmut, tellür, maden kömürü, baryum, tuz, kireçtaşı, mermertaşı ve alçıtaşı önemli madenlerdir. Kuzey bölgelerde petrol yatakları da mevcuttur. Peru yeryüzü suları bakımından da zengindir. Mevcut üç drenaj sistemi, 50’yi aşkın irili ufaklı nehirleri ihtiva eder. Bütün bu nehirler asıl kaynak olan Amozon Nehrinin ayrılmış kollarıdır. Amozon Nehrinin uzunluğu yaklaşık 3700 km’dir. Bolivya sınırındaki Titicaca Gölü deniz seviyesinden 3810 m yüksek olup, yaklaşık 160 km’lik bir uzunluğa sahiptir. Nüfus ve Sosyal Hayat Peru’nun nüfusu yaklaşık olarak 22.950.000’dir. Nüfusun % 73’ü şehirlerde yaşar. Nüfus yoğunluğu 14’tür. Ülkedeki etnik gruplar arasında çoğunluğu teşkil eden Kızılderililer, nüfusun % 45’ini ihtiva ederler. Nüfusun % 40’ına yakın bir bölümü melezdir. Geri kalanını ise Zenciler ve Asyalı gruplar meydana getirir. Beyaz nüfusun büyük bir bölümü İspanyol asıllıdır. Resmi diller İspanyolca ve Quechua yerli dilidir. Nüfusun çoğunluğunu teşkil eden Kızılderililerin üçte ikisi Quechua dilini kullanır. Bunlar genellikle Sierra bölgesinde yaşar. Titicaca Gölü ve GüneySierra’da yaşayan geri kalan Kızılderililer Aymara diliyle konuşurlar. Melezler ve beyazlar ise İspanyolca konuşurlar. Nüfusun çoğunluğu katoliktir. Halk arasında ırk, ekonomik seviye, sosyal hayat ve kültür seviyesi bakımlarından bazı farklı sınıflar meydana gelmiştir. Kızılderililerin çoğunluğu fakir insanlardır. Avcılık ve tarımla geçinirler. Okuma-yazma oranı% 72 dolaylarındadır. 1972 yılında çıkarılan eğitim ve öğretim kanunundan sonra ilkokul mecburi ve diğer okullar serbest bırakılmıştır. Birçok özel okul mevcuttur. Ülkede 30 üniversite vardır. Bunların en meşhurları; Lima’daki Milli Eğitim Üniversitesi, Milli Mühendislik Üniversitesi ve San Marcos Üniversitesidir. Peru halkında, el sanatları bakımından daha çok seramik eşya yapımı önemlidir. Oyuncak lama yapımı, çeşitli kilim ve halı dokumacılığı, renkli kumaş yapımı ve lama, alpaka ve vikunyu (bir çeşit lama) yününden elbise örülmesi halkın uğraştığı başlıca sanat dallarıdır. Ülkenin en gelişmiş şehri başşehir Lima’dır. Diğer önemli şehirleri Callao, Arequipa, Trujillo, İquitos, Cuzco ve Huancayo’dur. Siyasi Hayat İdari sistemi parlamenter demokrasi esaslarına dayanan bir merkezi cumhuriyettir. 1980 Peru Anayasasına göre biri başkan ve iki yardımcı başkan, halk oylamasıyla seçilir. Başkan, başbakanı ve bakanlar kurulunu tayin eder. Başkan, seçilebilmesi için oyların en az % 50’sini almak zorundadır. Yasama gücü, kongrededir. Kongre iki meclislidir. Senato 60 üyeli ve Millet Meclisi 180 üyeli olup, seçime tabidirler. Başkanlık ve kongre seçimleri her 5 yılda bir yapılır. 18 yaşını dolduranlar oy kullanabilir. İdari olarak bir il ve 24 bölgeye ayrılmıştır. Birleşmiş Milletler üyesidir. Ekonomi Peru’nun ticari ekonomisi geniş ölçüde minerallere, tarım ürünlerine ve endüstri ürünleri ve balıkçılığa dayanır. Ülkede yetişen başlıca tarım ürünleri pamuk, şekerpancarı, kahve, pirinç, patates, fasulye, mısır, arpa ve tütündür. Peru, yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengin bir ülkedir. Ülkenin başlıca mineralleri: Bakır, gümüş, molibden, kurşun, petrol, çinko, demir, kadmiyum, kalay, altın, kömür, baryum, tuz, mermer, alçıtaşı, kireçtaşı, tellür, antimon, tungsten, selenyum ve bizmuttur. Ülkenin en önemli endüstrileriyse balık ve çelik endüstrileridir. Kıyılarında daha çok sardalya avlanır. Ülkenin diğer bir gelir kaynağı da kereste, kauçuk, kinin, koyu kırmızı gülağacı yağı ve Brezilya kestanesi gibi orman ürünleridir. Peru sahip olduğu mineraller ve hazırladığı balık yemekleriyle fazla ticari bir gelire sahiptir. İhracatı teşkil eden başlıca ürünler: Bakır, balık yemekleri, kahve, demir, şeker, çinko, gümüş, kurşun, pamuk, altın ve yündür. 1993 yılı başında dış ticarette 3.3 milyar dolarlık bir ihracata ulaşmıştır. İhracatını daha çok Japonya ve ABD’ye yapar. Makina, gıda maddeleri, yakıt, yağlar, metalik olmayan bazı mineraller, kimyevi ürünler ve çelik başlıca ithalat mallarıdır. İthalatını daha çok ABD ve Almanya ile yapmaktadır. Peru, Andean Ortak Pazarı ülkelerinden biridir. Peru’dan başka Ekvador, Kolombiya, Venezuella ve Bolivya’nın da bulunduğu pazar, üye ülkeler arasında gümrük muafiyeti ve ortak bir harici vergi sistemi getirmiştir. Peru’nun ulaştırma şebekesi 19. yüzyıldan sonra gelişmiştir. Demiryollarının uzunluğu 3472 km’dir. 69.942 km’yi bulan karayollarının ancak % 11’i asfalttır. Hava yolları ulaşımı 22 havaalanından sağlanır.
  17. _asi_

    Surinam

    Surinam DEVLETİN ADI: Surinam BAŞŞEHRİ: Paramaribo NÜFUSU: 417.000 YÜZÖLÇÜMÜ: 163.820 km2 RESMİ DİLİ: Felemenk Dili DİNİ: İslam, Hindu, Hıristiyan PARA BİRİMİ: Surinam Guldeni Batıda Guyana, güneyde Brezilya, doğuda Fransız Guyanası ile sınırları olan, GüneyAmerika’nın kuzey kıyısında bir devlet. Eski bir Hollanda sömürgesi olan Surinam, 2° 02’ ve 6° 01’ kuzey enlemleriyle 54° ve 58° 03’ batı boylamları arasında yer alır. Tarihi Surinam kıyısı 1499’da İspanyol Alonso de Ojeda tarafından keşfedildi. Fakat İspanya’nın buraya yerleşme teşebbüsleri kısa süreli oldu. 1650’de İngiltere kıyıyı sömürgeleştirmek için yerleşme merkezleri kurdu. 1667’de İngiltere ve Hollanda arasındaki bir savaş sonucunda, İngiltere Surinam’ı Hollanda’ya bıraktı. 1680’lerde ülkeye şeker üretimi için Afrika’dan köleler getirildi. 18 ve 19. yüzyıllarda şeker üretiminde, Afrikalı köleler çalıştırıldı. 1863’te kölelik kaldırılınca, Hindistan’dan ve Cava’dan işçi getirildi. 1922’de Surinam’ın statüsü değiştirilerek, bir sömürgeyken Felemenk Krallığının bir bölgesi oldu. 1954’te eskiden beri Hollanda Guyanası denilen Surinam’a Hollanda, içişlerinde bağımsızlık verdi. 25 Ekim 1975’te ülke bağımsız bir cumhuriyet oldu. Şubat 1982’de Milli askeri Konsey, hükümetin kontrolünü üzerine aldı. Hollanda ve ABD sivil bir hükümet kuruluncaya kadar yardımı kestiklerini ilan ettiler. 1987 Kasımında yapılan seçimlerle askeri yönetime son verildi. Aynı günlerde hazırlanan yeni anayasa referandumla kabul edildi. 1990 senesi sonlarına doğru ordu bir darbe ile yönetime el koydu. Askeri yönetim dış baskılar yüzünden 1991 Mayısında genel seçimlere gitmek mecburiyetinde kaldı. Hiçbir parti gerekli çoğunluğu sağlayamayınca uzun görüşmeler neticesinde, Birleşik Halk Meclisi Ronald Venitiaan’ı başkanlığa seçti. Bu arada gerillalarla hükümet kuvvetleri arasında ateşkes imzalandı. Bu gelişme barış yönünde kalıcı düzenlemelere ve demokratikleşme yönünde yeni adımların atılmasına yaradımcı oldu. Fiziki Yapı Ülke üç bölgeye ayrılır: Kıyı ovası, savana kuşağı ve iç kesimdeki tropikal orman. Kıyı ovası 370 km uzunluğunda olup, 80 km kadar iç kesime uzanır. Bu verimli ova ülke topraklarının sekizde birini meydana getirir. Kıyı ovasının arkasında dar bir şerit boyunca uzanan savana otlakları yer alır. Ormanlık, dağlık iç kesim Surinam’ın en az beşte dördünü kaplar. En yüksek nokta 1280 m olup, Wilhelmina Dağları üzerindedir. Dağlardan birçok nehirler doğarak Surinam topraklarını sular. Bu nehirler arasında başlıcaları Maroni, Surinam, Coppename ve Courantyne’dir. İklim Ülkede tropikal bir iklim hüküm sürer. Sıcaklıklar sürekli olarak 24° ila 34°C arasında seyreder. Nemlilik rahatsız edici derecede yüksektir. Bu bunaltıcı hava şartları, doğrudan sahile doğru esen rüzgarlar sayesinde arasıra azalır. Yağış miktarı yılda ortalama 2000 mm’nin üstündedir. Ülkenin hemen hemen her yeri aynı miktarda yağış alır. Tabii Kaynaklar Kıyı boyunca çok çeşitli mangrov tipi bitkiler yetişir. Savanalarda kaba tropikal otlar ve çok çeşitli ağaçlar bulunur. İç kesimin büyük bölümü çengel (sık ağaçlıklı orman) ile kaplı olup, kereste önemli bir gelir kaynağı teşkil etmektedir. Yeraltı zenginliği olarak, ülkede boksit mevcut olup, kuzeydoğuda Moengoda ve Surinam Nehri kıyısındaki Paranam bölgesinde işletilmektedir. Nüfus ve Sosyal Hayat 417.000 nüfuslu Surinam halkının % 37’si Hindistanlı, % 3’ü Kreol, % 15’i Cavalı’dır. Hindistanlılar ve Cavalılar, 19 ve 20. yüzyıl başlarında tarım işçisi olarak ülkeye getirilenlerin soyundan gelmektedir. Kreollar, zenci kölelerin diğer etnik gruplarla birleşmesinden meydana gelmiştir. Ülke nüfusunun % 10’unu 19. yüzyıl ortasından önce ormanlara kaçan zenci kölelerin soyundan gelenler teşkil eder. Nüfusun % 2’si de Amerikalı yerlilerdir. Zenciler ve Amerikalı yerliler, iç kesimin nüfusunun hemen hemen tamamını meydana getirir. Bunlardan başka, kıyı şehirlerinde Avrupalı ve Çinli topluluklar vardır. Felemenk dili resmi dil olmakla birlikte, günlük dil Surinam dilinin yanısıra İngilizce, Hintçe, Cava dili ve Çince de konuşulur. Surinam dili, Felemenk dili, İngilizce, İspanyolca ve Portekizce’nin bir karışımıdır. Ülkedeki başlıca dinler, İslamiyet, Hindu dini ve Hıristiyanlıktır. Bunlardan başka bir miktar, Konfüçyüs dinine bağlı olan Yahudiler vardır. İlköğretim esas itibariyle devlet tarafından sağlanır. 6 ila 12 yaş arasındaki çocuklara okula gitmek mecburidir. Birkaç tane, Katolikler ve Protestanlar tarafından işletilen, mezheplere ait okullar mevcuttur. Yüksek tahsil yapılan kuruluş pek az olup, birkaç tanedir. Yıllık nüfus artış oranı% 2,8’dir. Siyasi Hayat Surinam, 25 Kasım 1975’te bağımsızlığına kavuşmuştur. Aynı sene 4 Aralıkta Birleşmiş Milletlere üyeliği kabul edilmiştir. 1987’de kabul edilen anayasaya göre; devletin başında milli meclis tarafından beş yıllık bir süre için seçilen başkan bulunur. Bununla birlikte ordu askeri konsey aracılığıyla hükümet üzerindeki etkili denetimini sürdürmektedir. Milletlerarası Askeri Konsey, Milletleraarası Meclisin çıkardığı bir kanunu iptal etme yetkisine sahiptir. Ekonomi Surinam halkının büyük çoğunluğu tarımla uğraşır. Ekilen toprakların yaklaşık olarak yarısında pirinç; bundan başka şekerkamışı, muz, portakal, greyfrut, mısır ve büyük hindistancevizi yetiştirilir. Sığır, koyun, keçi, domuz ve kümes hayvanları, yetiştirilen belli başlı hayvanlardır. Tarım faaliyetlerinin hemen hemen tamamı kıyı bölgesindedir. En verimli topraklar, eskiden sularla kaplı olan arazinin set çekilerek suyu dışarı akıtılan, ziraate elverişli hale getirilen kısımlarıdır. Surinam’ın esas ekonomik zenginliği boksittir. İhracatın % 70’ini meydana getirir. Maden cevherinin bir kısmı alüminyum okside çevrilir. Fakat çoğu ABD’ye gönderilmek üzere ham halde gemilere yüklenir. Ülkede bir miktar kereste doğrama fabrikaları vardır. Fakat imalat esas itibariyle boksit cevherinin işlenmesiyle sınırlıdır. Ayrıca; şeker ve pirinç değirmenciliği, karides dondurulması ve meyve suları, boya ve kontraplak üretimi de mevcuttur. Ana ihraç malları boksit ve alüminyum oksid, pirinç portakal, greyfrut ve kerestedir. Surinam, yakıt ve yağlayıcı maddeler, yapı malzemesi sanayi teçhizatı ve otomobil ithal eder. ABD, Surinam ihraç mallarının % 75’ini alır ve Hollanda ile birlikte ülkenin çoğu ithal mallarını temin eder. Ulaşım alanı sınırlıdır ve hemen hemen ulaşımda yalnızca kıyı bölgesi kullanılır. İyi karayolları 1300 km civarında olup toplam karayolu uzunluğu 8917 km civarındadır. Çoğu akarsular kıyı bölgesinde ulaşıma elverişlidir. Havayolları hizmeti iyi durumdadır. Ülkede tarifeli sefer yapılan 5 havaalanı vardır.
  18. _asi_

    Şili Resimleri

  19. Palacio de La Moneda La Moneda'nın önden görünüşü Palacio de La Moneda (İspanyolca: "Darphane sarayı"), Şili Cumhuriyeti'nin başkanlık konutudur. İspanya'nın Amerikan kolonilerinde inşa ettirdiği en görkemli binalardan biri olan saray Şili'nin başkenti Santiago'nun merkezinde yer alır. Palacio de La Moneda, İtalyan mimar Joaquín Toesca tarafından tasarlanmıştır. 1784 Yılında yapımına başlanmış ve 1805'te halen inşası sürmekte iken kullanıma açılmıştır. 1845 Haziranında, başkan Manuel Bulnes'in yönetiminde hükümetin başkanlık konutu olmuştur. 1930 sarayın önüne Plaza de la Constitución (Anayasa meydanı). yapıldı. Gabriel González Videla'nın başkanlığından sonra saray bu konumunu kaybetti. La Moneda 1973'te General Augusto Pinochet yönetimindeki bir askeri grup tarafından yapılan hava saldırılarında kısmen yıkıldı ve Pinochet'in askerleri tarafından girilen sarayda başkan Salvador Allende öldürüldü. 11 Mart 1981'de yeniden inşa ve restorasyon çalışmaları tamamlandı, ancak saldırıdan kalan bazı mermi izleri korunmuştur ve bugün görülebilir. Sonradan sarayın önündeki meydanın altına bir sığınak inşa edildmiştir. Başkan Ricardo Lagos yönetime geldiğinde sarayı halka açmaya karar vermiştir. Günün belirli saatlerinde herkes saraya girebilir ve bahçesinde gezinebilir. Lagos ayrıca Morandé 80 isimli, Şili başkanlarının 1973 darbesinden önce saraya girdiği kapıyı tekrar açtı. Günümüzde La Moneta'da başkanlık evi ve üç kabine bakanlığı bulunur: İçişleri, başkanlık genel sekreterliği ve hükümet genel sekreterliği. La Moneda'nın Bahçesi Kasım 2004'te La Moneda 12. APEC liderleri toplantılarından birine ev sahipliği yapmıştır. 2004'ün sonları ve 2006'nın başları arasında La Moneda'nın güney cephesinin önüne Plaza de la Ciudadanía (Millet Meydanı) adında yeni bir meydan inşa edildi. Proje'nin iki bölümü tamamlanmış olmakla beraber kalan bir bölümü için onay beklenmektedir. Vikipedi
  20. _asi_

    Şili - Mapuçeler

    Mapuçeler Mapuçeler (Mapudungun; Mapu, "toprağın"Çe + "insan", toprağın insanı) Orta ve Güney Şili'nin ve Güney Arjantin'in gerçek kızılderili sakinleridir. İspanyolcada araucanos (Araukanyalı) olarak da bilinirler. Yaygın inancın aksine, Quechua dilindeki arauco (isyan) kelimesi araucano kelimesinin kökeni değildir, daha çok balçıklı su anlamına gelen Arauco kelimesinden türemiştir. Mapuçelerin ekonomileri tarım üzerine kuruludur. Toplumsal yapıları "lonko" veya şefin yönetimindeki geniş ailelerden oluşmuştur. Bununla beraber savaş zamanlarında daha büyük gruplar halinde toplanırlar ve aralarından lider olarak "toqui" ('balta-taşıyıcı') seçerler. Mapuçeler toplumsal, dini, ekonomik yapı ve dilsel miras açısından ortak geçmişi olan farklı gruplardan oluşmuşlardır. Etkileri Aconcagua Nehri ve Arjantin pampasına kadar genişlemiştir. Bu farklı gruplardan Şili'nin orta vadilerinde yaşayan Picunçeler, önce İnka İmparatorluğu daha sonrada İspanyollarla birleşmişlerdir. Itata ve Toltén nehirleri arasındaki vadilerde yaşayan Mapuçeler. Ve diğer Huillicheler, Lafkencheler ve Pehuencheler. Kuzeydeki Aonikenkler, Ferdinand Magellan tarafından Patagonlar olarak adlandırılmışlardır, Mapuçe grupları ile ilişki kurmuş pampa bölgesinden bir etnik gruptur. Mapuçelerin dillerini ve bazı kültürlerini benimseyen Aonikenkler Tehuelchelerdendir. Geleneksel kıyafetleri içerisinde bir Mapuçe kadını Tarih Mapuçeler ülke çapında örgütlenmemelerine rağmen İnka İmparatorluğu'nun hüküm altına alma çabalarına karşı birçok kez başarılı bir şekilde direnmişlerdir Mapuçeler Bío-Bío Nehri'ni doğal bir sınır olarak kullanarak İspanyollara karşı savaşmışlardır, 1500'lerden 19. yüzyıla kadar kolonileştirmeye direnmişlerdir. Bu savaş Arauco Savaşı olarak bilinir ve Alonso de Ercilla'nın destansı şiiri La Araucana'da ölümsüzleşmiştir. Şili İspanyol hükümdarlığından ayrıldığında, bazı Mapuçe şefleri kolonistlerin tarafında olmuşlardır. Şili'nin İspanya'dan bağımsızlığını almasından sonra, Mapuçeler komşuları ile beraber yaşamış ve ticaret yapmaya devam etmişlerdir. Kolonistler daha çok Bío-Bío'nun kuzeyinde tedbirli bir şekilde yaşamaktaydılar, nadiren de olsa küçük çarpışmalar olmaktaydı. Sonunda Fransız maceracı Orelie-Antoine de Tounens'nın kendisini Araukanya kralı ilan etmesi, Mapuçelere motivasyon sağlamıştır. Şili ordusu 1880'lerde Arauco Savaşı'na otomatik tüfek gibi modern teknolojilerin sayesine bir son vermiştir. Kuvvet ve diplomasinin birlikte kullanılması ile Şili hükümeti ve Mapuçe liderleri arasında Araukanya topraklarının Şili ile birleştirilmesi için bir antlaşma imzalanmıştır. Savaş sonucunda, sağ kalanların gözaltına alınması ve harabe gibi küçük yerlerde açlık ve hastalıklarla yaşamaya zorlanmaları nedeniyle Mapuçelerin nüfusu bir nesil içinde yarım milyondan 25.000'e düşmüştür. [1] Mapuçelerin soyundan gelenler şu anda Güney Şili ve Arjantin çevresinde yaşamaktadırlar. Bazıları halen geleneklerine göre ve tarımla yaşamaya devam etmektedirler fakat büyük bir kısmı şehirlere daha iyi ekonomik imkânlar bulma umuduyla göç etmektedir. Son yıllarda Şili hükümeti geçmişte olan haksızlıkları düzeltme yoluna gitmiştir, örneğin Temuco çevresinde bulunan ilkokullarda müfredat programına Mapudungun dilini ve kültürünü dahil ederek onaylamıştır. Bir Mapuçe evinin içinin görüntüsü Kültür Şili istatistiklerine göre, çoğu Şilili Mapuçe az derecede yerli olmayan kökene sahiptir, ve her ne kadar bir çoğu kabul etmesede Şili'nin yerlisi olmayan kişilerin %90'ından fazlası değişen oranlarda kızılderili kökene sahiptir. 2002 nüfus sayımına göre 604.349 Mapuçe vardır, bu Şili'nin nüfusunun yaklaşık %4'üdür. Bunun yanında yaklaşık 300.000 kişi And Dağları'nın diğer tarafında Arjantin'de yaşamaktadır. Topraklarını kaybetmelerinden dolayı, birçok Mapuçe Santiago gibi büyük şehirlerde fakir durumlarda yaşamlarını sürdürmektedirler. Mapuçe direnişi devam etmektedir, özellikle büyük ormancılık şirketlerinin geleneksel topraklarını yok etmesine ve Pinochet devrinin anti-terörizm kanunlarının son yıllarda topluluk liderlerine karşı sıkça kullanmasına karşı. Mapuçeler taş aletlerde çok yeteneklidirler, bu yetenekleri sayesinde kendilerine kaleler ve karışık savunma binaları yapabilirler. Hızlı bir şekilde metal işlerine ve at sürmeye alışmışlardır, Avrupalıların kendi saldırı stratejilerini Avrupalılara karşı kullanmışlardır. Daha barışçıl benimsemeler ise buğday ve koyundur. Mapuçe yapımı gümüşler ve dokumların fiyatları çok yüksektir. Genellikle bir kadın olan şaman veya "machi" Mapuçe kültürünün çok önemli bir parçasıdır. Machi kötülükleri savuşturmak, yağmur, hastalıkların iyileştirilmesi için ayinler yapar, Şili'nin şifalı bitkileri hakkında büyük bilgiye sahiptir ve bu bilgileri çok zor geçen çıraklığı zamanında öğrenir. Tüm kökenlerden ve sınıflardan Şililerin Mapuçeler tarafından bilinen geleneksel şifalı bitkilerin kullanımını bilmeleri şaşırtıcıdır. Mapuçe dilleri Şili'de ve az derecede Arjantin'de konuşulur. İki dalı vardır, Huilliçe ve Mapudungun. Quechua ile ilişkili olmasada biraz sözcüksel etki fark edilebilir. Tahmini olarak Şili'de yaklaşık 200.000 tam akıcı olarak konuşabilen kişi vardır ve hâlâ eğitim sisteminden yalnızca simgesel olarak destek görmektedir. Araukanya ve Patagonya Krallığı Araukanya ve Patagonya Krallığı, (Yeni Fransa olarak da bilinir) Fransız avukat ve maceracı Orelie-Antoine de Tounens tarafından Güney Amerika'da 19. yüzyılın ortalarında kurulmuştur. O tarihlerde Şili ve Arjantin hükümetleri Mapuçelerin topraklarını tarım alanı için büyük fırsat olarak görmekteydiler. Mapuçeler özgürlüklerini korumak için Şili ve Arjantin hükümetlerinin askeri ve ekonomik tacizlerine rağmen umutsuz bir silahlı mücadeleye girmişlerdi Orelie-Antoine I, Araukanya ve Patagonya Kralı 1860 yılında bölgeyi ziyaret eden Orelie-Antoine, Mapuçelerin ülküsüne sempati duymaya başladı. Başarılı olmak için bir Avrupalının daha çok fayda sağlayacağını düşündüklerinden olsa gerek, Mapuçe liderleri tarafından Kral seçildi. Orelie-Antoine hükümet kurma çalışmalarına başladı, mavi, beyaz ve yeşilden oluşan bir bayrak oluşturdu ve Yeni Fransa adına madeni paralar bastırdı. Orelie-Antoine'ın Mapuçelerin uluslararası alanda tanınması için verdiği uğraşlar Şili ve Arjantin hükümetleri tarafından engellendi. Birkaç kez hapsedilen ve sürgün edilen Kral Orelie-Antoine I, fethedilmiş olan krallığındaki kanuni haklarını almak için giriştiği çabalar sonunda beş parasız olarak 1878 yılında Fransa'da öldü. İlk Araukanyalı kralın şu anki halefi Prens Felipe Fransa'da yaşamaktadır. Selefinin taleplerinden vazgeçmiştir fakat Orelie-Antoine'ın hatırasını canlı tutmaya devam etmektedir.
  21. _asi_

    1973 Şili Darbesi

    1973 Şili Darbesi 1973 Şili Darbesi, 11 Eylül 1973'te sosyalist başkan Salvador Allende'nin devrilip General Pinochet'in iktidara geldiği askeri darbedir. ABD'nin onayı ve desteği ile yapılan bu darbeyle dünyanın seçimle başa gelmiş ilk sosyalist hükümeti devrilmiş ve yerine 17 yıl sürecek bir diktatörlük kurulmuştur. Şili'de Allende Dönemi Salvador Allende, 1970 başkanlık seçimlerinde oyların %36,3'ünü alarak Şili 'nin başkanı oldu. Başkan olduktan sonra geniş çaplı reformlara girişti. Bu reformlardan en önemlileri endüstrinin (özellikle bakır endüstrilerinin) devletleştirilmesi ve toprakların yeniden dağıtılmasıdır. Allende'nin ekonomik reformları, ilk yılında çok başarılı oldu ve Şili ekonomisi %8,6 büyüdü. Ancak bu başarı ertesi sene devam etmedi ve 1972'deki %140'lık enflasyon yıkıcı sonuçlar doğurdu. Yiyecek sıkıntısı başgösterdi ve karaborsacılık yaygınlaştı. 1971 ve 1972 yılları boyunca bakır fiyatlarının düşmesi, ihracatının neredeyse tamamı bakır olan Şili ekonomisine ağır bir darbe daha vurdu. 1971'de Küba devlet başkanı Fidel Castro, Şili'yi ziyaret etti. 4 hafta süren bu ziyaret, başta ABD olmak üzere birçok kapitalist çevrelerde Şili'nin Küba gibi olacağı korkusunu güçlendirdi. Kötüleyen ekonomik göstergelere rağmen 1973 seçimlerinden Allende güçlenerek çıktı ve oyunu % 43'e çıkardı. Fakat rakipleri muhafazakarlar, milliyetçiler ve Hristiyan demokratlar birleşerek Demokratik Koalisyon'u kurdular. 1973'te Allende ile muhalefet arasındaki çekişme, Şili'de birçok siyasi krize yol açtı. 22 Ağustos 1973'te Hristiyan demokratlar ile muhafazakarların kontrolündeki Şili Meclisi, Şili Demokrasi'sinin kırılmakta olduğunun bildirgesi adlı kararı kabul etti. Meclisin aldığı kararda Allende'nin anayasayı delmekte olduğu iddia ediliyor ve Allende bir diktatörlük kurmaya çalışmakla suçlanıyordu. Sorunu çözmek ve demokrasiyi yeniden işler kılmak için ordunun yönetime el koyması isteniyordu. Allende, iki gün sonra verdiği cevapta bu kararı alanların "ülkenin dışarıdaki itibarını bozmak ve iç karışıklıklar çıkarmak" amacında olduğunu söyledi. 11 Eylül sabahı darbeci güçler Şili başkanlık sarayı La Moneda'yı bombalıyor Darbe 11 Eylül 1973'de General Pinochet önderliğindeki silahlı kuvvetler yönetime el koydu. Önce Şili hava kuvvetleri başkanlık sarayı La Moneda'yı bombaladı, daha sonra ise kara birlikleri saraya girdi. Darbe sırasında başkan Allende öldü. Darbeyi yapan cunta tarafından intihar ettiği açıklanmış olsada ölümü hakkında tartışmalar sürmektedir. Darbenin ardında Şili kara kuvvetleri komutanı ve darbecilerin başı Augusto Pinochet devlet başkanı ilan edildi. Böylece Şili'de Pinochet'in 1990 yılında iktidardan ayrılmasına kadar sürecek olan diktatörlük dönemi başladı. 11 Eylül sabahı, Salvador Allende, La Moneda'dan çıkıyor. Allende'nin hayattayken çekilmiş bu son resminde elinde ototmatik tüfek olması direnirken öldüğünü göstermektedir. Amerika'nın Rolü Washington'daki Amerikan yönetimi, Salvador Allende yönetiminin iktidara gelmesinden hiçbir zaman memnun olmamıştı. Allende'nin Amerikan şirketlerinin elinde olan bakır endüstrisini devletleştirmesi bu memnunsuzluğu daha da arttırdı. ABD başkanı Nixon'un ulusal güvenlik danışmanı Henry Kissinger'in 5 Kasım 1970 tarihinde raporunda Allende'nin iktidara gelmesi "bu yarımkürede karşılaştığımız en büyük sorunlardan biri" olarak tanımlanıyordu.Bu sebeple Amerika, Allende'yi devirmek için çalışmalar yapmıştır. 1970ler boyunca CIA, Allende'nin rakiplerini mali yardım yapmak suretiyle desteklemiş ve Allende'nin seçilmesini engellemek istemiştir. Bunu başaramayınca da askeri darbe ile Allende'nin yönetiminden kurtulmaya çalışmıştır. 16 Ekim 1970 tarihli CIA raporunda Şili'de darbe yapılması için çalışmalara başlanması emrediliyordu. Amerika Birleşik Devletleri, 1964-1970 yılları arasında Şili'ye yaklaşık 1 milyar $'lık ekonomik yardım yapmıştı. 1970'de Allende'nin başa gelmesiyle bu yardımlar kesilmiştir. 72-73 yıllarında bakır fiyatlarının düşmesiyle bu yardımların kesilmesi birleşince Şili ekonomisinde büyük sorunlar başgöstermişti. 9 Ekim 1973'de Nixon ile danışmanı Kissinger arasında telefon görüşmesinde Nixon, darbenin başarıya ulaşmış olmasındaki mutluluğu dile getiriyor ve "darbenin başarılı olması için gerekli koşulları yarattıklarını" söylüyordu Vikipedi
  22. _asi_

    Şili ulusal sembolleri

    Şili ulusal sembolleri AND KONDORU And kondoru (Vultur gryphus), Yeni Dünya akbabaları (Cathartidae) familyasından olan ve Vultur cinsindeki tek kuş türüdür. Güney Amerika'ya özgü olan bu yırtıcı kuş türü And Dağları'nda ve Büyük Okyanus kıyılarında bulunur. Batı Yarımküre'nin en büyük uçan kara kuşudur. And kondoru, boynunun altında beyaz yaka tüyleri ve özellikle erkek kuşların kanatlarında beyaz lekeler bulunan büyük ve siyah bir akbabadır. Baş ve boyun hemen hemen tamamıyla tüysüz ve donuk kırmızı renktedir. Kuşun heyecan durumuna göre baş ve boyun parlak kırmızı renge dönüşebilir. Erkeklerin boynunda sarkık bir gerdan ve başın üst ön kısmında koyu kırmızı bir ibik bulunur. Yırtıcı kuşların çoğunun tersine erkek dişiden daha büyüktür. Kondor, asıl olarak hayvan leşi ile beslenir, geyik ve sığır gibi büyük hayvan leşlerini tercih eder. Cinsel olgunluğa beş ile altı yaşında erişir ve genel olarak ulaşılmaz yamaçlarda 3.000 ile 5.000 m yükseltide yuva yapar. Normal olarak bir ya da iki yumurta yumurtlar. 50 yıla kadar varan ömrü ile dünyanın en uzun yaşayan kuşlarından biridir. And kondoru Arjantin, Bolivya, Ekvador, Kolombiya, Peru ve Şili'nin ulusal sembolüdür. Güney Amerika And Dağları bölgesinin folklor ve mitolojisinde önemli rol oynar. And kondoru IUCN tarafından neredeyse tehdit altında türlerden sayılmaktadır. Doğal yaşama alanlarının azalması ve avcılar tarafından öldürülen hayvan leşlerinden kaynaklanan ikincil zehirlenmeler karşılaştığı tehditlerdir. Çeşitli ülkelerde doğal ortamı dışında üreme programları başlatılmıştır. And kondoru Arjantin, Bolivya, Ekvador, Kolombiya, Peru ve Şili'nin ulusal sembolüdür. Bolivya, Ekvador, Kolombiya ve Şili'nin ulusal kuşudur. Güney Amerika And Dağları bölgesinin folklor ve mitolojisinde oldukça önemli yer tutar.Kondorlar And sanatında yaklaşık MÖ 2500 yılından beri tasvir edilir, ve And bölgesine özgü dinlerin bir parçasıdır.And mitolojisinde, And kondoru güneş tanrısı ile bağdaştırılır ve yukarıdaki dünyanın hâkimi olduğuna inanılır.Birçok And kültüründe And kondoru bir kudret ve sağlık timsalidir. Kemikleriyle organlarının hastalıklara çare olduğuna inanılır ve bu nedenle bazen avcılar tarafından kemik ve organları için avlanırlar.Peru'da yapılan bir çeşit boğa güreşinde boğanın sırtına bir kondor bağlanır ve boğa güreşi esnasında kondor boğanın sırtını gagalar. Kondor genel olarak hayatta kalır ve salıverilir. Peru'da arranque del condor diye bilinen bir törende canlı bir kondor başaşağı asıldığı yerde önünden geçenler tarafından ölene kadar yumruklanır. And kondoru birçok ülkenin posta pulunda da kullanılmıştır. Arjantin'de 1960'da, Bolivya'da 1985'de, Ekvador'da 1958'de, Kolombiya'da 1992'de, Peru'da 1973'de, Şili'de 2001'de ve Venezuela'da 2004'de pullarda yer almıştır.Ayrıca Kolombiya ve Şili'de madenî ve kâğıt paralarda da yer almıştır. Kondor, And Dağları'nın bir sembolü olarak, değişik And ülkelerinin ulusal armalarında da kondor bulunur. ŞİLİ ARMASI Sağda görülen arma, 24 Haziran 1834'den beri Şili'nin resmi devlet armasıdır. Ortada, içinde ülke sancağının görüldüğü, kenarları altın olan bir kalkan bulunur. Üstünde yine aynı renklerde, mavi-kırmızı ve beyazdan oluşan tüyden bir tuğ vardır. Solda Huemul olarak da bilinen And geyiği ve sağ tarafta ise And kondoru, kalkanı tutarak hizmet ederler. Her ikisi de taç giymiştir. Bunların hepsi, altın bir nakış üzerinde durur. Bunun üzerinde de ülke sloganı, Por la Razón o la Fuerza (İsp: "Mantıkla ya da güçle") yazılı bir kurdela vardır. ŞİLİ BAYRAĞI Şili bayrağı, Şili'nin milli bayrağıdır ve 18 Ekim 1817'de yürürlüğe sokulmuştur. Mavi, gökyüzü, beyaz Andlar'ın karı ve kırmızı kahramanların cesaret ve kanları için vardır. Beyaz yıldız onur ve ilerlemeyi sembolize ederken, diğer bir yoruma göre ise Şili'nin federal organize bir devlet olmayıp merkezi bir devlet olduğunun sembolü olduğudur. Şili üzerindeki İspanyol kontrolünün sona ermesinden kısa süre sonra, Şili'nin ilk milli bayrağı 27 Ekim 1812'de göndere çekilir. İlk cumhuriyetin bu bayrağı (Patria Vieja), mavi-beyaz-sarı üç yatay şeritten oluşuyordu. Bu bayrak, İspanyolların Şili'de tekrar güç elde etmeyi başardığı 1814 yılına kadar kullanıldı. Şilililerin, Şubat 1817'de yeniden ülkeyi kazanmasındam sonra, ikinci cumhuriyetin (Patria Nueva) kurulmasıyla, sarı şeridin kırmızıyla değiştirildiği yeni bir milli bayrak kullanılır. 12 Şubat 1818'daki nihai bağımsızlık deklarasyonundan sonra Ekim 1817 tespit edilen milli bayrağa, - oval bir alan üzerinde iki çapraz milli bayrakli bir sütundan oluşan- özel bir sembol daha katılır. Vikipedi
  23. _asi_

    Şili pesosu

    Şili pesosu Şili Pesosu, Şili'nin resmi para biriminin adıdır ve $ işareti ile gösterilir. Bir Şili Pesosu, alt birimi olan 100 Centavos'a eşittir. Şili'de geçtiğimiz yüzyıl içinde para birimi adlandırması bir kaç defa değişmiştir. Bir süre Condor (= 10 Peso) ile ödeme yapılmış, sonra tekrar Peso, daha sonra Escudo ve nihayetinde 1974 yılında tekrardan Peso kullanılmaya başlanmıştır. Tarihçe 1743'den itibaren halk kendi parasını basma hakkını elde eder. 1749'da ilk altın ve gümüş paralar sürülür. Altın sikkelerde 1 Escudo 16 Reale eşittit. Bağımsızlıkdan sonra Şilililer ilk önce Escudo/Real para birimini devralırlar. Chiloe Adası'nda 1826'ya kadar ayrıca İspanyol sikkeleri basılır. 1835 yılında ondalık sistemin yürürlüğe konulmasına başlanır (1 Peso = 10 Decimos, 1 Decimo = 10 Centavos). 1851'de sikkelerin ağırlık birimleri komple ondalık sisteme göre ayarlanır. 1859–1860 Copiapó şehri merkezi hükümetten ayrılmak istediğinden, kendi pesolarını ve centavolarını basar. 1880'de ilk banknotlar piyasaya çıkar. 1925'de Şili merkez bankası Banco Central de Chile kurulur. 1955'de enflasyon giderek yükselirken centavolar tedavülden çekildiler. 1960 ve 1975 arası başkan Jorge Alessandri'nin hükümeti Peso'yu Escudo (Eº) ile değiştirdi. 10 peso 1 Centésimo'ya ve 100 Centésimo ise 1 Escudo'ya (E° 1 = $1.000) denk geliyordu. Ekim 1975'de tekrar Peso'nun sürümüne karar verilir. Bir Peso 1000 Escudo^ya denk gelirken, 1 Centavo = 10 Escudo olarak şekillenir. 1975^'in 1 Centavo sikkelerinin basımına, dörtnala giden enflasyon yüzünden bir yıl sonra artık son verilmiştir. Çünkü metal değeri paranın resmi değerinin üstüne çıkmıştır. Bugün dolaşımda olan para Madeni Paralar 1 Peso, Bernardo O'Higgins resmi ile. 5 Peso, Bernardo O'Higgins resmi ile, bakır-alüminyum-nikel. 10 Peso, Bernardo O'Higgins resmi ile, bakır-alüminyum-nikel. 10 Peso, özgürlük meleği ile, bakır-alüminyum-nikel. 50 Peso, Bernardo O'Higgins resmi ile, bakır-alüminyum-nikel. 100 Peso, devlet arması ile, bakır-alüminyum-nikel. 100 Peso, bimetal, Mapuche resmi ile. 500 Peso, bimetal, Kardinal Raúl Silva Henríquez resmi ile. Banknotlar 500 Peso, Pedro de Valdivia 1000 Peso, Ignacio Carrera Pinto 2000 Peso, Manuel Rodríguez 5000 Peso, Gabriela Mistral 10000 Peso, Arturo Prat 20000 Peso, Andrés Bello
  24. _asi_

    Şili Conguillío Millî Parkı

    Conguillío Millî Parkı Conguillío Milli Parkı (İsp. Parque Nacional Conguillío ), Şili'nin Araucanía Bölgesi'nde bulunan bir milli parktır. Park Los Paraguas (Şemsiyeler; çok sayıda büyük arokarya ağaçlarının şekillerinin çağrıştırması sebebiyle) olarak da bilinir. Mapuche yerlilerinin dilinde Conguillío kelimesi çam fıstıklı su anlamına gelir 608 km² yüzölçümümdeki milli park, Temuco şehrinin 80 km doğusunda, Andlar'da bulunur. En yüksek noktası, faal olan 3.125 metrelik Llaima Yanardağı'dır. Parkta en büyükleri Laguna Conguillío ve Laguna Verde olmak üzere çok sayıda dağ gölü vardır. Küçük turkuaz rengindeki Laguna Arco Iris, yanardağın patlayarak lavlarının baraj oluşturması ve göle dönüşmesiyle 1994 yılından beri mevcuttur. Parkın tabiatına kısmen çok sık bir nüfus gösteren arokarya ve kayın ağaçları şekil verir. Vikipedi
  25. _asi_

    Şili - Valle de la Luna

    Valle de la Luna Valle de la Luna (isp. Ay Vadisi), Şili 'nin Antofagasta Bölgesi'nde bir çöl doğası, vadi. Vadi, Atacama Çölü'nde uzanır ve Salar de Atacama ile Licancabur Volkan'ı yakınlarında bulunur. 1990 yılında kurulan Los Flamencos Milli Parkı'nın altıncı etabını oluşturur. San Pedro de Atacama şehrine yaklaşık 17 km mesafededir. Çevrenin diğer görülmeye değer yerleri gibi Valle de la Luna'da görece çok sayıda turist tarafından ziyaret edilir. Sadece birkaç kilometre kuzeyinde kalan Valle de la Muerte 'ye (Ölüm Vadisi) benzer. Bitki örtüsü fakir olan bölge, Ay 'ın yüzeyine benzer. Adını da bu yüzden almıştır. Akşama doğru, güneş kavuşurken kırmızı ışıldayan kaya ve kumları seyredebilecekleri ya da fotoğrafını çekebilecekleri bir kumul ararlar. Valle de la Luna 'nın bazı yerleri tuz arz eder. Vadinin görülmeye değer en ünlü yeri tuz oluşumu Las Tres Marías 'dır (isp. Üç Maria). Bitki oluşumları tek tek görülür. Bunlara karanfilgiller de dahildir. Kuraklık, gündüz sıcak, gece ise soğuk hava ısısı, bitki ötüsünün gelişimine izin vermezler. Hayvan alemi, And çakalı ile beraber birkaç kuş cinsinden oluşur. Vikipedi
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.