Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

_asi_

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.917
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

_asi_ tarafından postalanan herşey

  1. _asi_

    California San Diego Şehri

    San Diego San Diego'da Turizm Kaliforniya'nin güneyinde yer alan San Diego ender güzellikteki manzaralari, ince kumlu plajlari, harika iklimiyle, eglencesiyle, limanlariyla çekici bir tatil yeridir. Meksika ile sinir olan San Diego'nun Los Angeles'e uzakligi sadece 2 saattir. San Diego çok hareketli bir kenttir. Canli, eglenceli, farkli ve temiz bir kentte dil egitimi arayanlar için San Diego çok iyi bir seçimdir. San Diego'nun ziyaretçilerinin en çok tercih ettikleri aktiviteler hayvanat bahçesi ziyareti, Sea World ya da profesyonel takimlarin maçlaridir. San Diego Hayvanat Bahçesi: San Diego Hayvanat bahçesinin 3000'den fazla hayvani hem de dogal ortamlarindaki Asya ve Afrika yagmur ormanlari gibi dizayn edilmis sekilde barindirdigini biliyor muydunuz? San Diego Hayvanat Bahçesindeki Balboa Park 800 farkli türü barindiran Dünyanin en büyük hayvanat bahçesidir. Hafta sonlari San Diegolular'in vazgeçilmez gezinti merkezlerinden birisi olan Bu park botanik bahçeleri, bisiklet ve gezinti parklari, kültürel ve sanatsal etkinlikler için ayrilmis açik ve kapali tiyatro mekanlari, müzeleriyle ziyaret edilmesi gereken bir mekandir. San Diego'da Hava Durumu ve Iklim San Diego'nun Ilik ve günesli havasi yil boyunca kendini hissettirir. Sonbahar aylari yilin en sicak zamanlaridir. Kis aylarindaysa kar neredeyse hiç görülmez. Mayis ve Nisan aylarinda kapali ve yagmurlu bir hava hâkimdir. San Diego Kültürü San Francisco ile neredeyse ayni büyüklükte olan San Diego dinamik ve kültüel bakimdan çesitlilik gösteren bir kenttir. San Diego, operasi, tiyatrosu, profesyonel dans gruplari, klasik ve modern müzik gruplari, müze ve sanat galerileriyle tam bir kültürel aktivite merkezidir.
  2. _asi_

    San Francisco Alcatraz Adası

    Alcatraz Adası Alcatraz Adası, 1868 - 1963 yılları arasında cezaevi olarak kullanılmış bir adadır. San Francisco Körfezi'nde sahile iki km uzaklıkta 9 hektar alana yayılmış olan Alcatraz Adası, ABD'nin en ünlü hapishanelerinden biri olma özelliğini taşıdı. Önceleri İspanyol'ların yönetiminde olan ada, "La Isla de los Alcatraces" (Pelikanlar Adası) adını taşımaktaydı. 1848 yılında ABD yönetimine geçen ada, bir süre San Francisco'nun savunması için askeri amaçlarla kullanıldı. 1868 yılında yapılan, yerli isyancıların önderlerinin tutulduğu hapishane, Alcatraz adasının gelecekteki rolünü de belirleyecekti. Ek binalarla giderek büyüyen cezaevi,1 Ocak 1934 tarihinde federal hapishaneye dönüştürüldü. Disiplinin sıkı tutulması amacıyla yeni hükümlü alınmayıp, diğer cezaevlerinden tehlikeli hükümlüler buraya nakledildi. 1934 Haziran'ında çeşitli yerlerden 196 tutuklu ve hükümlü bu kaçılması çok zor olan adaya taşındı. Alcatraz Adası, birçok ünlü suçluyu "ağırlamıştır". Bunlardan bazıları; Al Capone, Doc Barker, "makineli tüfek" George Kelly, "kuş adam" ya da Alkatraz Kuşçusu olarak bilinen Robert Stroud, Bonnie ve Clyde ikilisinin şoförü Floyd Hamilton ve Alvin Karpis gibi isimlerdi. Hükümlülerin sayılarla isimlendirildiği Alcatraz'da çok basit temel gereksinimler dışında hiçbir ayrıcalık yoktu. Cezaevi kitaplığından yararlanmak için bile en az beş yıl sorun çıkarmayan bir mahkum olma şartı aranıyor, aşırı akıntıyla çevrili adadan kaçışın çok zor olduğu hapishane koşulları, esir kamplarına benziyordu. İlk kaçma olayı 1937 yılında Theodore Cole ve Ralph Roe adlı iki mahkum, pencere boşluğu demirlerine tırmanıp cezaevi sınırları dışına çıkarak denize ulaştılar. Cole ve Roe bulunamadı, öldükleri kabul edildi. Adanın cezaevi olarak kullanıldığı süre içinde 29 yılda 34 mahkum 14 ayrı kaçma girişiminde bulundu. 23'ü yakalandı, ikisi boğularak, sekiz hükümlü öldü, yakalanamayan sadece beş kişi kaldı. 1946 yılında yaşanan isyan girişimi kanlı bastırıldı: iki gün süren çatışmalarda üç hükümlü, iki güvenlik görevlisi öldü, 18 görevli yaralandı. Yakalanan üç hükümlüden ikisi gaz odasında ölümle cezalandırıldı. 1962 yılında gerçekleşen son kaçış olayında, kaçak hükümlülerin yakalanamamış olmasının yanında, kaçışın ardından başrolde Clint Eastwood'un oynadığı Alcatraz'dan Kurtuluş adlı filmin de kamuoyunda tepki yaratmasıyla, yükselen maliyetlere karşı aranan gerekçeler ortaya çıkarak aynı yıl cezaevi kapatıldı, hükümlüler başka yerlere nakledildi. 2005 yılında Johnny Wilson adında dokuz yaşında bir çocuk, Katrina Kasırgası kurbanlarına yardım için para toplamak amacıyla "kaçılamaz" denilen Alcatraz adasından San Francisco'ya iki saatten az bir sürede yüzerek geçti. 2008 Şubat ayında Alcatraz Cezaevi'nin yıkılması için yapılan referandum, San Francisco'lu seçmenlerin % 72'lik oy oranıyla reddedildi. Bugün Alcatraz Adası ve Alcatraz Hapishanesi, yılda 750 bin ziyaretçinin gittiği bir müze ve 1982 yılından beri Golden Gate Ulusal Dinlence Bölgesi’nin bir parçası olarak kullanılmaktadır. Alkatraz Adası ve Cezaevi'yle ilgili olarak IMDb kaynaklarına göre 19 sinema filmi çekilmiştir. Alcatraz Adası Alcatraz'da koğuşlar
  3. Assisili Francesco Misyonerlik Binası Assisili Francesco Misyonerlik Binası, San Francisco kentinde hayatta kalmayı başarabilmiş en eski yapıdır. Ayrıca bina Kaliforniya eyaletinin en eski altıncı dini yapısıdır. Misyonerlik Binası 29 Haziran 1776'da teğmen José Joaquin Moraga ve Aziz Francisco Palóu tarafından kurulmuştur. Binanın takma adı "Mission Dolores"'dir. Bina 1834 yılında laikleştirişmiş fakat 1857'de tekrar kiliseye çevrilmiştir.
  4. Golden Gate Köprüsü Golden Gate Köprüsü (Türkçe:Altın Kapı Köprüsü), Kaliforniya'daki San Francisco Körfezi'nin girişinde, Golden Gate Boğazı üzerinde bir asma köprüdür. Şu anda, dünyadaki en uzun yedinci asma köprüdür. Köprü uzunluğu 2,73 km., ayaklar arasındaki uzaklık 1,28 km.dir, yüksekliği 235 metreyi bulur. Taşıt trafiği için altı şerit vardır. Köprü, San Francisco'yu Marin County'nin kuzey bölgeleri ve daha seyrek bir yerleşim olan Napa ve Sonoma Valley ile birleştirir. Yapımı Körfeze köprü yapılması fikri 1872 yılına dayanır. Ancak feribot kapasitelerinin sınıra dayandığı 1920'li yıllara kadar o yıllarda yapılan taslaklara el sürülmedi. Köprünün yapımı 5 Ocak 1933-27 Mayıs 1937 tarihleri arasında, tartışmalı baş mühendis Josef B. Strauss'un yönetiminde gerçekleştirildi. Yapım süresince 11 işçi yaşamını yitirdi. Golden Gate Köprüsü'nün yapımında, zamanın teknik zorluklarının üstesinden gelinmiş ve köprü yapımıyla ilgili çok sayıda rekor kırılmıştır. Bunlar; en yüksek ayak (227 m.), en uzun (2.332 m.), en kalın halat (92 cm.) ve en büyük sualtı temelleri alanlarındadır. Bu temeller, boğazın çok güçlü akıntılarında yapılmak zorundaydı. Şaşırtıcı olan başka bir şey de, işsizlik ve açlığın yaygın olduğu bir dönemde yapılması ve 35.000.000 dolar gibi bir paranın harcanmış olmasıdır. Köprü toplam 887.000 ton ağırlığındadır. Sonuncusu som altın olan 600.000 perçin, kulelerin ve kirişlerin putrellerini bir arada tutar. Köprü, 1964'te New York'taki Verrazano Narrows köprüsünün yapımına kadar, dünyanın en uzun asma köprüsü olarak kaldı. Half-Way-to-Hel-Club Yapım süresince köprünün altında gerilmiş olan güvenlik ağı, 19 çalışanın yaşamını kurtardı. Bu kişiler daha sonra Half-Way-to-Hel-Club (Cehennemin Yarı Yolu) adını verdikleri kulübü kurdular. Bu ağ, bitim aşamasında düşen bir yapım iskelesini tutamayınca iskeleyle birlikte düşen 10 kişi yaşamını yitirdi. ........ Adının Kökeni Köprü, adını San Francisco Körfezi'ne açılan 1,6 km. genişliğindeki boğazdan almıştır (Golden Gate (Altın kapı) ya da Chrysoplae). Bu adı, 1846 yılında Kaliforniya'daki altına saldırı zamanında, Kaptan John C. Fremont'un verdiği, kaptanın İstanbul'daki Chrysoceras ya da Golden Horn (Altın Boynuz) diye adlandırılan Haliç'i hatırlattığı için böyle adlandırıldığı söylenir. 27 Mayıs 1937'de öğlen saat on ikide Beyaz Saray'dan başkan Franklin D. Roosevelt'in verdiği telgraf sinyaliyle trafiğe açıldı. Açılışta, geleneksel olarak kurdele değil, zincir kesilmiştir. Günlük olarak 100.000 araç köprüyü kullanır ve bu sayı yılda %10 civarında artar. Şehre dönüş bedeli, dingil başına 2,50 dolardır. Golden Gate Köprüsü, San Francisco-Oakland Bay Köprüsü'nün tersine paslanmaz metalden yapılmadığı için korumanın masraflı oluşuna rağmen, on yıllardır kâr etmektedir. İlk planlamada gri renge boyanması düşünülürken, Amerikan donanması, gemilerden kolay görünebilmesi için köprünün siyah ve sarı çizgili boyanmasını istiyordu. Bitim aşamasında mimar Edwin Morrow köprüyü kırmızı paslanmazdan koruyucu astar boya ile görünce kararını verdi. Deniz ve gökyüzünden ayrılıp, sahildeki doğayla uyumlu olacağını düşündüğü sıcak turuncu rengi seçti. Bu renk, karayollarında ikaz işaretlerinde de kullanılır ve uluslararası turuncu olarak adlandırılır. Boyanın düzenli olarak yenilenmesi, köprünün bakımındaki başlıca çalışmadır. Boya, çelik aksamı paslanmadan korur. Köprünün düzenli aralıklarla tümünün boyandığına dair yanlış bir inanış bulunmaktadır. Gerçekte ise köprü, ilk boyandığında kurşun bileşimli astar boya ve paslanmaz koruyucuyla kaplanmış ve ilk 27 yıl gereken yerlerin tamiri dışında tekrar boyanmamıştır. 1965'te paslanma o kadar ilerler ki, boyanın tümünün kazınıp, plastik asıllı inorganik çinko-silikat astar boya ile boyanıp, üzerine de vinil asıllı örtücü cila atılması için bir program başlatılır. 1990 yılında, örtücü cila, zamanın standartlarına uygun akrilik bir emülsiyon ile değiştirilir. Bu yeniden boyama programı 1995'te sonlandırılır. Günümüzde, 38 kişilik bir boyacı kadrosu boyanın aşınan yerlerini onarmak üzere çalışmaktadır. Golden Gate Köprüsü, San Francisco şehrinin ve tüm San Francisco Körfez Bölgesi'nin, hatta birçokları için en az New York'taki Özgürlük Heykeli kadar ABD'nin de simgesidir Golden Gate Köprüsü, birçok intiharın gerçekleştiği yer olarak dünyanın en ölümcül köprüsü olarak kabul edilir. Ocak 2006'ya kadar olası 2.000'den fazla insan, köprüden atlayarak yaşamına son verdi. 67 m. yükseklikten atlayanlar, yaklaşık dört saniye sonra, saatte 120 km. hızla suya çarparlar. Köprü açıldığından beri sadece 26 kişi bu çarpmanın sonucunda yaşamda kalmıştır. Dünya Savaşı gazilerinden Harold Wobber köprüde intihar eden ilk kişidir. Açılıştan üç ay sonra, yüksekliği 1,40 m. olan yaya geçidi korkuluklarını aşarak atlamıştır. Amerikan medyasında, en azından intiharı zorlaştırmak için diğer yüksek yapılardaki gibi bariyer konulmasının mümkün olup olmadığı defalarca tartışılmıştır. Kabul edilen olgu, intiharların genellikle anlık kararlar sonucu olduğudur. Girişimde bulunup intiharı ilk seferinde engellenenler, çoğunlukla ikinci kez denememiştir. Engel konulması önerisi, 25 milyon dolar tutan tutarı, halktan gelen itirazlar ve mühendislik sorunları yüzünden uygulanamamıştır. Golden Gate Köprüsü intiharları, Jenni Olson'un deneysel filmi The Joy of Life (2005) ve Eric Steelin belgesel filmi (2006) The Bridgee konu olmuştur.
  5. _asi_

    California San Francisco Şehri

    San Francisco San Francisco şehri, 2008 sonlu tahmini 808,976 nüfusu ile Kaliforniya eyaletinin dördüncü; Amerika Birleşik Devletleri'nin ise on ikinci büyük şehridir. Eyalet içinde en fazla; ülke çapında ise ikinci nüfus yoğunluğuna sahip şehirdir. Şehir, yedi milyonun üzerinde nüfusu olan San Francisco Körfez Bölgesi'nin ana şehridir. Şehir, San Francisco Yarımadası'nın kuzeyine kurulmuştur. Şehrin batısında Büyük Okyanus, kuzey ve doğusunda ise San Francisco Köfrezi bulunur. 1776 yılında İspanyollar, bugün Golden Gate köprüsünün bulunduğu yere bir kale ve adı Assisili Francesco ile anılan bir Hıristiyan Misyoner binası. 1848'de başlayan Kaliforniya Altına Hücum döneminde şehir çok hızlı bir şekilde büyüdü ve kısa sürede Batı Kıyısı'nın en büyük şehri konumuna ulaştı. San Francisco 1906 yılında meydana gelen yıkıcı deprem ve yangınlarla adeta yok oldu, fakat kısa sürede tekrar inşa edildi. II. Dünya Savaşı boyunca San Francisco Pasifik Cephesi'ne çok sayıda asker göndermiştir. Savaştan sonra; görevdeki askerlerin dönüşü, büyük göç dalgası, bölgedeki liberalcilik akımı ve diğer faktörlerle şehir hızla büyümüştür. Gelişen hippi akımı, gay hakları hareketi ile San Francisco, Birleşik Devletler içerisinde liberalizmin adeta kalesi durumuna gelmiştir. Günümüzde San Francisco bir uluslararası finans, ulaşım ve kültür merkezidir. Şehir ayrıca yaz sisleri, dik kayaları, ilginç tramvay sistemi, Çin mahalleleri ve içlerinde Golden Gate Köprüsü'nü de bulunduran modern ve Viktorya Mimarisi ile popüler bir turizm merkezidir. Tarih San Francisco şehrine ait en eski yerleşim ile ilgili arkeolojik kanıtlar, ilk yerleşimin M.Ö. 3000 yılında yapıldığını gösterir. Ohlone yerlileri bölgeyi Kuzey Kaliforniya'yı 6. yüzyıl civarı ele geçirmişlerdir. Bu kabilelerin bulunduğu bölgelere, 16. yüzyıl'ın başından itibaren İspanya tarafından göz dikildi. Böylece bölge halkı 1769'a kadar Avrupalılarla göreceli olarak ilişkilerde bulundular. 1769'dan itibaren Gaspar de Portola'nın liderliğini üstlendiği bir grup Yukarı Kaliforniya'yı sömürgeleştirmek için bir takım keşiflerde bulundular ve San Francisco Körfez Bölgesi'nin varlığını öğrendiler.Yedi yıl sonra, 1776'da, Juan Bautista de Anza tarafından yönetilen bir grup keşifçi, daha sonraları José Joaquin Moraga tarafından kurulacak olan San Francisco Garnizonu için arazi belirlediler. Aynı yıl, Fransisken misyoneri Francisco Palóu, Assisili Francesco Misyonerlik Binası'nı (Mission Dolores) kurdu. Ohlone yerlilerinden bir kabile olan ve bölgede çok sayıda yerleşim yeri bulunan Yelamular bölgedeki misyonerlik faaliyetleri ile Katolik mezhebine geçmiştir. Bölge, 1821'de İspanya'dan bağımsızlığını kazanarak Meksika'nın bir parçası haline geldi. Meksika yönetimi altındaki bölgede misyonerlik faaliyetleri kademeli olarak azaltıldı ve bölge özelleştirildi. 1835'te İngiliz William Richardson bölgenin ilk bağımsız çiftliğini Portsmouth Meydanı civarına kurdu.Richardson, bölgenin belediye başkanı Francisco de Haro ile bölgenin planlamasını yaptı ve bölgeyi Yerba Buena adıyla Amerikan yerleşimcilerine açtı. Komodor John D. Sloat, Meksika-Amerika Savaşı savaşı sırasında, 7 Temmuz 1846'da Kaliforniya'yı Birleşik Devletler'e katmak istedi ve Yüzbaşı John B. Montgomery bu amaca iki gün sonra ulaştı. Yerba Buena adı ertesi yıl San Francisco olarak değiştirildi ve Meksika bölgeyi savaş sonunda resmi olarak Birleşik Devletler'e terk etti. San Francisco tersane ve liman açısından bir cazibe merkezi olmasına rağmen zorlu coğrafyası ile hala küçük bir yerleşim merkeziydi. Kaliforniya Altına Hücumu bir sel gibi altın arayıcılarını bölgeye çekti. Altın arayıcıları San Francisco'dan, şehrin hısım şehri Benicia'ya kadar biriktiler. Bölgenin çok sayıda insan çekmesiyle 1848'de 1.000 civarı olan nüfus 1849'da 25.000'e ulaşmıştı.Zenginlik vaadi o kadar büyüktü ki San Francisco limanına ulaşan gemi tayfaları, limana gelir gelmez gemilerini yüzüstü bırakarak hızla limandan uzaklaşıyor; altın aramaya koyuluyorlardı. Kaliforniya kısa sürede imtiyazlı eyalet oldu ve Birleşik Devletler Ordusu San Francisco Körfezi'nin güvenliğini sağlamak amacıyla Golden Gate bölgesinde Fort Point Kalesini ve Alcatraz Adası'na bir hisar kurdu. Bölgede gümüşün bulunması ile nüfus inanılmaz derecede arttı. Sürekli şehre gelen madenciler ile şehir geniş bir alana yayıldı. Kanunsuzluk yaygın hale geldi ve şehrin Barbary Coast kısmı cinayet, fuhuş ve kumarıyla kötü bir nam saldı. Girişimciler, Altına Hücum'dan kaynaklanan zenginliklerini kulllanmak istediler. Bu girişimler içinde ilk kazananlar ilk farkedileni 1852'de kurulan Wells Fargo olmak üzere bankacılık sektörü ve demiryolu sektörüydü. San Francisco Limanı'nın gelişmesi ile şehir bir ticaret merkezi haline geldi. Bölge halkının ihtiyaçlarına cevap vermek adına birçok firma açılmıştı. Bunlardan bazıları Levi Strauss'in kurduğu kumaş mamülleri ticarethanesi ve Domingo Ghirardelli'nin kurduğu çikolata fabrikasıdır. Şehre yeni göç eden işçiler, şehrin çok dilli olmasına neden oldu. Demiryollarında çalışan Çinliler, Çin Mahallesi'ni kurdular. İlk tramvay 1873 yılında Clay Street'ta faaliyete gçmiştir. Şehirdeki Viktorya evleri bu dönemde şeklini almaya başlamış ve şehrin sivil liderlerinin bölgeye bir park açılması ile ilgili kampanyaları, Golden Gate Parkı'nın planlanması ile sonuçlamıştır. San Franciscolular nitelikli okullar, kiliseler, tiyatrolar gibi sosyal yaşam binaları inşa etmişlerdir. Sonraki yüzyılda; San Francisco, dikkat çekici stili, görkemli otelleri ve Nob Hill'deki gösterişli köşkleri ile bilinir oldu. 18 Nisan 1906'da saat 5:12 sularında, büyük bir deprem San Francisco'yu ve Kuzey Kaliforniya'yı vurdu. Birçok binanın sarsıntıdan yıkılmasıyla birlikte, gaz hatlarındaki kopmalar yangına sebep oldu. Yangın şehre yayıldı ve birkaç gün kontrol altına alınamadı. Su şebekesinin servis dışı kalmasıyla beraber; askeri birimler yangını frenlemek adına bir yangın önleme şeridi oluşturmaya karar verdiler ve dinamitle bazı binaları patlattılar.San Francisco'nun özünü de oluşturan şehir merkezi de dahil olmak üzere kentin dörtte üçü küle döndü.Yayımlanan raporda 498 kişinin yaşamını yitirdiğini açıklansa da, günümüz tahminleri bu sayının 3,000'den fazla olduğunu gösteriyor.Şehrin o günkü nüfusu olan 400,000 kişinin yarısından fazlası da evsiz kalmıştır. Evsizler geçici olarak Golden Gate Parkı'na, sahile ve birçok yere geçici çadırlar kurmuşlardır. Birçok insan bölgeyi terk ederek Doğu Körfezi'ne göç etmiştir. Yıkılan şehir çok hızlı bir şekilde yeniden inşaa edildi. San Franciscolular, şehri en kısa sürede yeniden inşaa etmeyi, şehrin tamamını kare şeklinde dizayn etmeye tercih ettiler. Amadeo Giannini'nin daha sonra Amerika Bankası adını alacak olan İtalya Bankası geçim kaynağı yok olmuş insanlara kredi verdi. Nob Hill'de yıkılan köşklerin yerine büyük oteller inşaa edildi. Belediye Binası yeniden yerinde yükseldi ve şehir Panama Kanalı'nın açıldığı gün 1915'de yeniden doğumunu kutladı. Takip eden yıllarda şehir finansal bir merkez olma durumunu sağlamlaştırdı; 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı gerçekleştiğinde hiçbir San Francisco menşeli banka batmadı.Gerçekten de kriz San Francisco'yu teğet geçmişti. Krizin tepe noktasında dahi San Francisco, iki devasa mühendislik projesini; San Francisco – Oakland Körfez Köprüsü'nü ve Golden Gate Köprüsü'nü sırasıyla 1936 ve 1937 yıllarında bitirmişti. Bu periyotta daha önceleri askeri amaçla kullanılan Alcatraz, yüksek derecede suç işleyen Al Capone gibi mahkumlara ev sahipliği yapan bir cezaevine dönüştürüldü. San Francisco yeniden kazandığı azametini Dünya Fuarı'nı gerçekleştirerek göstermiştir. II. Dünya Savaşı boyunca San Francisco Tershanesi Pasifik Cephesi'ne yapılan operasyonlar için merkez konumuna geldi. Savaş yüzünden birçok insan askere alındı. Savaş sonrasında göreve gidenler geri döndü ve bunların yerine çalışmaya gelenlerin çoğu şehirde kalmayı tercih ettiler. Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan Birleşmiş Milletler Sözleşmesi 1945 yılında San Francisco'da imzalandı. Yine Japonya ile savaşı bitiren antlaşma 1951 yılında bu kentte imzalanmıştır. 1950'ler ve 60'larda, kentsel dönüşüm projesiyle özellikle şehrin batı tarafında geniş bir yıkım ve yeniden inşaa gerçekleşti. Daha önceleri vatandaşlar tarafından karşı çıkılan ve yapımı durdurulan çevre yolu projeleri hayata geçirildi.1972 yılında Transamerica Piramidi yapıldı ve 1980'lerdeki Manhattanlılaşma ile şehir merkezi bölgelerinde yüksek yapılı gökdelenler yükseldi.Bölgedeki liman aktiviteleri Oakland'a kaydı ve şehir turizme döndü. Turizm şehir ekonomisinin en önemli gelir kalemi oldu. Banliyölerdeki hızlı büyüme ile San Francisco büyük bir demografik değişime uğradı. Şehirdeki en büyük grup olan beyaz nüfus şehri terk etti ve Birleşik Devletler'e Asya ve Latin Amerika'dan yeni göç eden insanlar şehrin en büyük nüfus grubunu oluşturdular. Bu süreçte San Francisco karşıt kültürlerin kavşağı konumuna geldi. 1950'lerde Beat Kuşağı San Francisco Rönesansı'nı gerçekleştirdiler ve North Beach semtine yerleştiler.1960'lar boyunca Hippiler Haight-Ashbury'de toplandılar ve 1967'de Summer of Love'da doruk noktalarına ulaştılar.1970'lerde şehir gay hakları hareketinin merkezi konumuna geldi. The Castro kent bölgesi, gay belediyesi haline geldi. 1989 Loma Prieta depremi, Körfez Bölgesi'nde yıkıma ve yaşam kayıplarına neden oldu. Deprem San Francisco'da özellikle Marina ve South of Market bölgelerindeki binalarda hasara neden oldu. Embarcadero Çevre yolu ve Merkezi Çevre yolu çöküntülere uğradı. Bütün bunlar; şehirin tarihi bölgelerini ıslah etmesine neden oldu. 1990'ların sonuna kadar olan süreçte internet teknolojisinin gelişmesi yeni bir iş sahasının oluşmasına ve birçok yeni şirketin açılmasına vesile oldu. Yatırımcıların ve bilgisayar mühendislerinin, daha sonra satış ve pazarlama uzmanlarının şehre göçü ile sosyal manzara değişti. Şehrin fakir bölgeleri hızla zenginleşti. 2001 yılında gelişen olumsuz olaylarla, kurulmuş birçok şirket battı ve bu şirketin elemanları şehri terk etti. Buna karşın yüksek teknoloji ve yatırımcılık, San Francisco ekonomisinin dayanak noktasını oluşturmaya devam etmektedir Mahalleler San Francisco güneyi dışında üç yanı denizle çevrili yaklaşık kare planlı bir yarımada üzerine kuruludur. Bu yarımadanın kuzeydoğu köşesi "downtown" denilen şehir merkezidir. Downtown'dan yaklaşık 45 derece açıyla güneybatıya doğru şehri ikiye ayıran Market caddesi uzanır. Market caddesinin güneyi Soma semtidir ve burada genellikle endustriyel binalar ve son on yılda yapılmıs olan loft tarzı meskenler bulunur. Market caddesinin kuzeyinde Union meydanı, çin mahallesi ve italyan mahallesi olan North Beach bulunur. çin mahallesinin batısında Nob tepesi ve onun da ilerisinde Pasifik tepeleri gözde semtlerdendir. Bu bölgeyle Market caddesinin arasında Belediye binası bulunur. Buranın batısı Japon mahallesidir. Market caddesinden yarımadanın ortasına ilerleyince kuzeyde 60'lı yılların hippi kültürünün odak noktası olan Haight-Ashbury semtine, güneyde ise şehrin gay hayatının merkezi olan Castro (Eureka Valley) semtine gelinir. Castro'nun doğusunda Latin mahallesi Mission ve daha da doğuda Potrero tepesi yer alır. Castro'nun güneyi Noe vadisidir. Sehrin en batısında ise Golden Gate Parkı'nın birbirinden ayırdıgı Sunset ve Richmond semtleri yer alır. San Francisco yaklaşık 11km. uzunluğunda ve 11km. genişliğinde oldukça kompakt bir şehirdir.
  6. _asi_

    California Long Beach Şehri

    Long Beach Long Beach,ABD'nin Kaliforniya eyâletinde bulunan,Los Angeles şehrinin güney kısmında yer alan bir şehirdir.Pasifik okyanusuna kıyısı olan şehir,Orange County ile komşudur. Los Angeles'a 20 mil yani yaklaşık 30 kilometre uzaklıktadır. Long Beach,Amerika Birleşik Devletleri'nin en büyük otuzbeşinci şehri, aynı zamanda da Kaliforniya'nında en büyük beşinci şehridir. 2000 yılı itibari ile nüfusu 463,956'dir. Long Beach limanı dünyadaki en büyük limanlardan birisi olarak görülmektedir. Şehrin ayrıca gelişmiş bir petrol endüstrisi vardır. Bunun nedeni zengin petrol yataklarının bulunmasıdır. Şehirde, uçak, otomobil parçaları, elektronik ve ev mobilya üreticileri bulunmaktadır. İzmir ile kardeş şehirdir.
  7. _asi_

    Los Angeles Hollywood

    Hollywood Hollywood, Amerika Birleşik Devletlerinin Californiya eyaletinde bulunan Los Angeles kentinin bir yerleşim yeridir. Şehir merkezinin kuzeybatısında yer alır. Sinema stüdyolarının ve film yıldızlarının oturduğu evlerin bu bölgede yoğunlaşmasından dolayı Hollywood Amerikan sinema endüstrisiyle özdeşleşmiştir. ABD’de yapılan ilk filmler New York kentinde çekilmişti. 1900 yıllarına doğru Kaliforniya’da ilk filmler yapılmaya başlandı. Kaliforniya’nın tercih nedeni daha güzel bir havaya ve açık alanlara sahip olması yanı sıra Thomas Edison’a sinema araç ve gereçleri içinde kullanılabilecek bu ürünleri patent haklarından dolayı ödeme yapmaktan kaçınmalarıydı. Thomas Edison sinema dalındaki birçok patent haklarını elinde bulunduruyordu. New York bölgesinde Edison’un avukatlarına ödeme yapmamak mümkün değildi. Kaliforniya’da Edison’un şirketlerininde etkisi azdı ve gerekirse Hollywood’un Meksika sınırına yakınlığından dolayı polisten kaçarak Meksika’da saklanmak mümkündü. Bilimi insanlık adına büyük bir buluşlar adlandırmasından daha çok ticaret adına büyük bir adım olarak kabul ediyormuş gibi görünen ünlü ve dahi bilimadamı Edison(en çok lambanın kaşifi olarak bilinir) aslında yüksek teliflerle (kullanım bedeli) sinemanın önünü açmış ve Hollywood’un kurulmasına vesile olmuştur. Dünyada en fazla film üreten Hindistan (Bollywood) sonra Hollywood yerini alıyor. Oscar kazanamayan Amerikalı yıldızlar ise: Peter O’Toole, Kirk Douglas, John Ford, Greta Garbo, Judy Garland, Jean Harlow, Rita Hayworth, Alfred Hitchcock, Marilyn Monroe, Peter Sellers ve Orson Welles.
  8. _asi_

    California Los Angeles Şehri

    Los Angeles Los Angeles (UFA: /lɑˈsændʒələs/) şehri, ABD'nin batısında Kaliforniya'ın güneyinde Büyük Okyanus'un doğu kıyısında bulunan bir metropoldür. Nüfus sayısına göre ABD'nin ikinci en kalabalık şehridir (2002 sayımına göre 3.798.981 kişi). Şehir, daire yöntemiyle yönetilmektedir ve Los Angeles dairesinin bir parçasıdır. 4 Eylül 1781 tarihinde İspanya kontrolündeki Meksika tarafından keşfedilen şehir (her ne kadar kızılderililer uzun süredir orada yaşasa da) Los Angeles 4 Nisan 1850 tarihinde Kaliforniya'nin bir parçası olmuştur. İsmi İspanyolcadan gelmektedir ve Melekler Şehri manasını taşımaktadır. 2 Ağustos 1769'da, Fernando Rivera Y Moncado'nun kaptanı olduğu Kaliforniya'ya gelen ilk Avrupalı yerleşimciler içindeki Fransisken papazı Peder Juan Crespi, 2 Ağustos dini bir şölen olan Perdono'ya denk düştüğü ve Assisi'deki Ermiş Francis adıan anıldığı ve de bu yere İtalya'da "ülkenin çok küçük parseli" anlamında "porziuncola" denmesi yüzünden, buraya "Nuestra Señora de los Angeles de la Porciúncula", sonra da bu Assisi'deki şapelde Bakire Meryem'in meleklerle çevrili freski bulunduğundan "El Pueblo de Nuestra Señora la Reina de los Angeles de Porciúncula" dendi, sonra da kısaca "El Pueblo de la Reina de Los Angeles" dendi. Ancak tuhaf olan şu ki;İspanyolca'da sözcükler eril ve dişil olarak ayrılır, buna göre adının ya eril olarak "Los Angelos" ya da dişil olarak "Las Angeles" olması gereklidir, belki de kozmik bir şaka olarak melekler erkeke ya da dişi olmadıkları için bu ad garip bir biçimde "Los Angeles" olmuştur. Los Angeles metropol alanı, Los Angeles, San Bernardino , Riverside , Ventura ve Orange vilayetlerini ve 16 milyonun üzerinde değişik etnik ve ekonomik geçmişe sahip insanları barındırmaktadır. Los Angeles yanlış olarak birçok kez "Güney Kaliforniya" olarak adlandırılmaktadır, ancak coğrafi olarak San Diego ve Imperial vilayetleri de başta olmak üzere birçok bölüm göz ardı edilmektedir. Şehri NBA'de Los Angeles Lakers ,WNBA'de Los Angeles Sparks temsil eder. 1876 yıllarına kadar nüfusu on bin dolaylarında olan Los Angeles, petrol yataklarının keşfedilmesi, Kaliforniya kuzeylerindeki altın madenlerinin bulunması, ve de gerek doğal güzelliği açısından birçok insanın rüyalarını süsledi. 1920'li yıllarda sanat ve eğlencenin de tüm ülke genelinde öncüsü olmaya başlamıştır. New York'un klasik Broadway'ine karşı Hollywood sineması gelişen yıllarda da çok daha güçlü olur ; günümüzde de Broadway'in büyük bir geliri Hollywood'dan gelmektedir. Los Angeles'ın da büyümesiyle komşusu olarak gelişen ilçeler de vardır. Venice Beach, Marina del Rey, Beverly Hills, Santa Monica ve Hollywood gibi dünyaca meşhur ilçeleri içinde barındıran Los Angeles'ın içinde bulunduğu Kaliforniya'nın valisi de ünlü film yıldızı Arnold Schwarzenegger'dir.
  9. _asi_

    California

    California Kaliforniya, Amerika Birleşik Devletleri'nin batı yakasında yer alır ve ülkenin en kalabalık eyaletidir. 2004 yılı nüfus sayımlarına göre, 35,893,799 kişilik nüfusa sahip olan Kaliforniya'yı, 20,851,820 kişi ile Teksas, 18,976,457 kişi ile New York ve 15,982,378 kişi ile Florida izler. Önemli ve dünyaca meşhur illeri arasında, Los Angeles, Long Beach, San Fransisko, San Diego, Orange County, Sacramento (başkent), ve Santa Barbara gelir. Ekonomi 1849 yılında altın yataklarının keşfedilmesi üzerine, nüfusu on binin altındayken günümüzde Amerika kıtası'nın en büyük ekonomi merkezi konumuna gelen Kaliforniya; Amerika Birleşik Devletleri'nin de en büyük ekonomik gücünü temsil eder. Kaliforniya eğer bir ülke olsaydı, dünyanın en büyük 6'ıncı ekonomisine sahip olurdu. (A.B.D.'nin geri kalanı, Japonya, Almanya, İngiltere ve Fransa'dan sonra) Bu ekonomiksel durum, henüz resmi yerleşimi 200 yaşına bile gelmemiş topraklarda ulaşılabilen mucizevi bir başarıdır. Eğitim Ve Ekonomi Kaliforniya'daki değiştirilemeyen anayasa kanuna göre; eyalet gelirlerinin %40'ı eğitim'e harcanmaktadır. Her ne kadar çoğu ülke için eğitim harcamaları çöpe giden para olsa da, bu harcamalar Kaliforniya'yı bilinen dünya tarihinin en hızlı büyüyen ekonomisi ve devleti yapmıştır. Dünya tarihi boyunca, nüfusu 200 yıl içerisinde bu denli yükselen; ekonomisi hiç yoktan böylesi bir noktaya gelen başka bir devlet de bulunmamaktadır. (Son 200 yılın ortalamasını alacak olursak, nüfusu 35,000 katına çıkmış, ekonomisi $1.5 trilyon olmuşdur.Bu da Kanada, Meksika, Çin, İspanya, İtalya, Rusya gibi ülkelerden daha üstündür.) Kişi başına düşen gelir $33,403 iken; emlağın yerleşim yerlerinde en ucuz olduğu Central Valley deki ortalama ev fiyatları $290,000 dır. En pahalı emlak fiyatları ise San Francisco koyunda ortalama $650,000'dır. Tabiki Beverly Hills, Rolling Hills, Hidden Hills, Malibu, Bel Air gibi $2-3 milyondan aşağı evin bulanamadığı yerler de vardır; ancak bu ilçeler daha büyük illere bağlıdır. İlçe olarak Beverly Hills Amerika'nın en zengin muhitidir, ve kişi başına düşen gelir $113,595 dır. Tarih Kaliforniya'ya gelen ilk Avrupalı; 1542 yılında Portekizli João Rodrigues Cabrilho olmuştur. Ancak Kaliforniya'nın tüm koylarını gezip; sahip olduğunu öne süren ise ünlü İngiliz korsan Francis Drake olmuştur(1579). İlerki yüzyılda fazla ilgi çekemeyen Kaliforniya'ya 1700'lü yıllarda İspanya yerleşmiş ve Meksika'nın bir parçası olmuştur. Ancak kısa bir süre sonra terkedilmişdir. 1846 yılındaki Meksika-Amerika Savaşı sonucunda Kaliforniya Cumhuriyeti kurulmuş; kısa bir süre sonra da Amerika Birleşik Devletleri ile birleşme müzakereleri başlamıştır. 1848'de altın yataklarının keşfi ile çok büyük bir göçe sebep olmuş; 1850 yılında da Amerika Birleşik Devletleri birliğine girmiştir. Amerikan İç Savaşı sırasında da; savaşı kazanan Kuzey ittifağı ile ortak olmuştur. Politika Kaliforniya vatandaşları genel seçimlerde demokratlara ağırlıklı oylarını kullansalar da, 2005 yılı itibariyle eyalet başkanı muhafazakar meşhur film yıldızı ve dünya vücud geliştirme şampiyonu Arnold Schwarzenegger'dir. Yapılan son kanun seçimlerinde; Arnold'un itfayeciler, polisler, öğretmenler, doktorlar ve yargıçlar aleyhinde getirmek istediği kanunlar halk tarafından dehşetle karşılanmış; seçimlerde önerdiği 4 önerge de reddedilmiştir. Halen soykırıma uğramış Kızılderililer aleyhinde aldığı ekonomik kanunları iptal edilmeye çalışılmaktadır. Amerikan vatandandaşlarına nazaran çok daha modern ve eğitimli bir profil çizen Kaliforniya'da; nüfusun çoğunluğu Irak Savaşına ve eski başkan George W. Bush'un politik kararlarına karşı; Kyoto Protokolü'nün imzalanması taraftarıdır. Kaliforniya; sinemanın kalbini Hollywood'da; internetinin kalbini Silikon Vadisi'nde; Müzik, Eğlence ve Televizyon'un kalbini de Los Angeles'da taşımaktadır. Her ne kadar günümüzde masrafları daha makul olduğu için filmler başka ülkelere çekimler için taşınsa da; son 30 yıldır klasikleşen bir eyalet deyişine göre "Dünya'nın duyduğu ve izlediği çoğu şey Kaliforniya'da üretilir." (EL BİLGİ:Kaliforniya paisfik okyanusu deprem kuşağında bulunur.)
  10. _asi_

    Alaska Barrow Şehri

    Barrow Barrow, ABD'nin Alaska eyâletinde 4.400 nüfuslu bir şehir. Coğrafi koordinatları: 71° 17′ 38" N, 156° 45′45" W olup ABD'nin en kuzeydeki yerleşim birimi ve nüfusu 2.000 kişiden fazla olan Dünya'nın en kuzeydeki şehridir. Barrow'un zamanındaki adı Ukpaegvik olup Inupiaq dilinde " Baykuşların avlandığı yer" anlamına gelir. Arkeolojik bulgular Barrow'un bulunduğu bölge yakınlarında, M.Ö 500 yıllarında yaşayanlar olduğu yönündedir. Şehir güncel ismini, 1825 yılında Sir John Barrow'un adı verilen Point Barrow adlı yerden alır.
  11. _asi_

    Alaska Anchorage Şehri

    Anchorage Anchorage, Knik ve Turnagain kollarından oluşan yarımadada bulunur. Bu kollar dağlık Cook Inlet bölgesine giden dar su yollarıdır. Anchorage’ın bulunduğu yarımada nispeten dar bir alana kısılmıştır, ancak yaygın bir vaziyettedir. Bir çok berrak nehir dağlık kesimlerden Cook Inlet’e akar ve bu yüzden zaman zaman somon sayısında düşüklük gözlenir. Bölgede aynı zamanda balık tutulabilecek güzel göller de mevcuttur. Anchorage’ta hava eyâletin diğer noktalarındaki yerlere göre daha yumuşak geçer. Yazlar nispeten serin ve kışlar ise iç kesimlerden daha ılık geçer. Anchorage bölgesi iç kesimlerden daha fazla yağış almaktadır.
  12. _asi_

    Alaska Bering Boğazı

    Bering Boğazı Bering Boğazı, Asya'nın en doğu noktası (169° 44' W) ile Amerika 'nın en batı noktası (168° 05' W) arasında bir boğazdır. Günümüzde Rusya ile ABD (Alaska) arasında coğrafi bir sınır konumunda olması ile birlikte Amerika ve Asya kıtalarının birbirine en yakın olduğu yerdir. Boğaz yaklaşık 92 km genişliğinde, 30 - 50 m derinliğindedir ve kuzeyindeki Chukchi Denizi (Arktik Okyanusu) ile güneyindeki Bering Denizi'ni (Büyük Okyanus) birbirine bağlamaktadır. 1648 yılında Semyon Dezhnev tarafından geçildiği kabul edilmesine rağmen; ismini boğazı 1728 yılında geçen Rus asıllı Danimarkalı kâşif Vitus Bering'den almıştır. Buzul çağı sırasında boğazın bir kara köprüsü vazifesi gördüğü bilinmektedir. Bazı bilimadamları, bu çağlarda suların büyük kısmının buzula dönüşerek deniz seviyesini düşürdüğüne ve daha fazla kara parçasını göz önüne çıkardığına inanmaktayken; bazıları da boğazın tamamen donduğunu, böylelikle insanlarla hayvanların üzerinden geçmesinin mümkün olduğuna inanmaktadır.İki yaka arasında bir günlük tarih farkı vardır. Tarihbilimciler antik zamanlarda, muhtemelen Buzul Çağı'nda, Amerika'ya ilk göçlerin burada yapıldığını iddia ediyorlar. Bazı Türkologlar da Amerikan yerlilerinin kökenlerinin bu boğazı kullanarak oraya geçen Türkler'den geldiğini iddia ediyor. Kızılderili halklarının yaşam tarzları, ata binmeleri, çadırda yaşamaları, kilim dokuma sanatları büyük ölçüde orta asya Türkleriyle benzerlik göstermektedir.Ataturk cumhuriyetin ilk yillarinda bir komisyon kurup abd ye gondermis ve bu konunun uzerine gidilmesinin emrini vermistir.ancak herhangi bir kanit bulunamamis ve komisyon geri cagrilmistir. Bering'in uydu resmi(NASA)
  13. _asi_

    Alaska McKinley Dağı

    McKinley Dağı McKinley Dağı veya Denali veya Bolshaya Gora (Rusça: Большая Гора), Alaska'da 6.195 m yüksekliğinde Kuzey Amerika'nın en yüksek dağı. İsimi 25. ABD başkanı William McKinley'den alır. Dağın alternatif olarak kullanılan diğer bir ismi Denali ise Athabaskan dillerinden gelir ve büyük veya yüksek anlamındadır. McKinley Dağı, Alaska Sıradağları'nın (İngilizce Alaska Range) en yüksek zirvesini oluşturur ve Denali Milli Parkı'nın içinde yer alır. Dağa ilk olarak tırmanmayı başaran 7 Haziran 1913'te Amerikalı-İngiliz araştırmacı Hudson Stuck ve kendisine eşlik eden 3 kişidir.
  14. _asi_

    Alaska Başkent Juneau

    Juneau Juneau, ABD'de Alaska eyâletinin başkenti. Şehir ve aynı zamanda bir idari bölgedir. 2000 yılındaki sayıma göre 30.711 insan yaşar. Juneau, ABD'deki karayolu ile ulaşım olmayan tek eyâlet başkentidir. Şehre, ya uçak ile ya da gemi ile ulaşmak mümkündür. Şehrin yakınlarında buzullara ulaşan yürüyüş yolları mevcuttur. Bir köprü, şehri Douglas Island ile birleştirir. Bunun dışında şehrin bir havaalanı ve çıkmaz sokaklarla son bulan caddeleri vardır. Yüzlerce yıldır Auke- ve Taku- toplumları bu bölgede yaşarlar. Bu toplumlar, heykelcilik, dokumacılık, dekorasyon, şarkı ve dans gibi geniş ve zengin sanatsal geleneklere sahiptirler. Bölgede altın bulunduktan sonra bir altın madeni kampı kurulur. Şehir 1881 yılında kurulur. 1940'lı yıllara kadar şehir bir maden şehridir. II. Dünya Savaşı sırasında madenler kapatılır. Arktik bölgeden Pasifik sahillerine petrol nakleden Trans-Alaska Boru Hattı'nın kurulmasından sonra şehir sürekli olarak büyümüştür.
  15. _asi_

    Alaskadaki Buzullar

    Alaskadaki Buzullar Bering Buzulu Bering Buzulu, Amerika Birleşik Devletleri'nin Alaska eyaletindeki bir buzuldur. Şu anda, Wrangell-St. Elias Milli Parkı'nın güneyindeki Vitus Gölü'nde, Alasaka Körfezi'nden 10 kilometre uzaklıkta sonlanmaktadır. Buzulu besleyen karın toplandığı Bagley Buzbölgesi'yle beraber düşünüldüğünde Bering, Kuzey Amerika'nın en büyük buzuludur. Son yüzyılda yükselen sıcaklıklar ve değişen yağış rejimi buzulu birkaç yüz metre inceltmiştir. 1900 yılından beri buzulun son noktası 12 kilometre geri çekilmiştir. Alaska sahillerindeki pekçok buzul da Bering Buzulu'yla beraber geri çekilmektedir. Çekilen buzulun ilginç bir yan etkisi vardır-bölgede depremler artmıştır. Bering Buzulu'nu oluşturan Wrangell ve St. Elias dağ sıraları, Pasifik ve Kuzey Amerika tektonik plakalarının üstüste gelmesiyle şekillenmişlerdir. Buzuldaki büyük miktardaki buzun ağırlığı Dünya'nın kabuğu'nu bastırmakta, iki tektonik plaka arasındaki sınırı sabitleştirmekteydi. Buz miktarı azaldıkça bu sabitleştirme etkisi de kaybolmakta, fay hatlarının daha rahat hareket etmesine ve daha fazla deprem olmasına sebep olmaktadır. Brady Buzulu Brady Buzulu Amerika Birleşik Devletleri'nin Alaska eyaletindeki, Glacier Bay Milli Parkı'nın sınırları içinde bulunan 39 kilometrelik bir buzuldur. Buzulun ismi misyoner, kâşif ve daha sonra da Alaska Valisi olan John Green Brady onuruna verilmiştir. Malaspina Buzulu uzaydan görünümü Malaspina Buzulu, Alaska'nın Pasifik sahillerinde yer alan bir buzul. Yeryüzünün en büyük kıyı buzullarından biridir. İsmini italyan denizcisi Alessandro Malaspina'dan alır. Saint Elias Dağları'nin eteklerinde, çok sayıdaki buzulun birleşmesinden oluşur. En büyük kolu, 80 km uzunluğundaki Seward Buzulu'dur. Malaspina Buzulu 4.000 kilometrekare bir alanı kaplar ve Alaska Körfezi 'ne dökülür. Buzulun bir özelliği vadi buzulunun üzerindeki doğal buz baraj gölleridir. Mendenhall Buzulu 'Mendenhall Buzulu, Alaska'nın başkenti Juneau şehir merkezine 21 km mesafedeki bir buzul. 4 000 kilometrekarelik Juneau Icefieldin kollarından biridir. Buz mavisi rengi ile üçbinlik dağlar ile çevrilidir. 67 m yüksekliği, 2,4 km genişliği ile muazzam bir kütlesi olsa da Juneau Icefield ile mukayese edilince bu kütle küçük gözükür. Çevredeki Taku, Eagle, Herbert ve 38 diğer buzulun kaynağıda Juneau Icefield 'dir. Alaska'nın iklim şartları sebebiyle, meydana gelen buzul erimeleri tüm Dünya'da gözlenen buzul çekilmeleri kadar büyük boyutta değildir. Ama yine de buradaki buzullar yıllık olarak ortalama 10 ile 15 m geriye çekilir. Mendelhall buzulu, bundan 250 yıl önceki ilk bilimsel incelenmesinden bugüne bariz bir şekilde küçülmüştür. Bu yıllar içinde buzul yaklaşık 800 m geriye çekilmiştir. Chenega Buzulu Bir kıyı buzulu olan Chenega Buzulu, Amerika Birleşik Devletleri'nin bir eyaleti olan Alaska'daki Kenai Yarımadası'ndaki Prens Wiliams Boğazı'nda yer almaktadır. Adını 1905 yılında Chenega Adası'ndan ve bu adanın civarındaki Chenega Körfezi'nden almaktadır. Çok ilgi çekici turistik bir yer olan buzul her sene bir çok kanocuyu ve gezinti teknesini okyanusla kavuştuğu Nassa Fiyordu'na çekmektedir.
  16. _asi_

    Alaska Point Barrow

    Point Barrow Point Barrow, Alaska'nın kuzey sahilinde NASA'ya ait bir roket fırlatma noktası. 71°02' kuzey enlemi ve 156°47' batı meridyeni koordinatlarında bulunur. Burada 1965 den 1972 ye kadar "Nike Cajun" ve "Nike Apache" tipi yükseklik araştırma roketleri kullanılmıştır.
  17. _asi_

    Alaska Beaufort Denizi

    Beaufort Denizi Beaufort Denizi, (Fransızca: mer de Beaufort) Alaska'nın kezey kıyıları, Kuzeybatı Toprakları ve Kanada'nın kuzey adalarının arasında kalan, Kuzey Okyanusu'nun bir uzantısı olan oldukça geniş bir su kütlesidir. Denizin yüzölçümü yaklaşık olarak 450.000 km²dir. Denizin ismi, denizde bir çok araştırma yapan İngiliz hidrograyfacı Francis Beaufort'tan gelmektedir. Büyük sayılabilecek bir nehir olan Mackenzie Nehri, sularını bu denize boşaltır. Bölge balinalar, deniz kuşları için doğal bir üreme - yaşama alanıdır. Denizin çevresinde kirlilik yaratabilecek herhangi bir ticarî kuruluş bulunmaz. Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada arasında uzun yıllardır denizin uluslararası sınırları hakkında bir tartışma vardır. Beaufort Denizi'nin altında geniş petrol yatakları olduğu söylencesi oldukça yaygındır. Yılın hemen her ayı, deniz tamamen buzlar ile kaplıdır. Beaufort Denizi Buzlar ile kaplı denizden bir görüntü Beaufort Denizi'nin yeri
  18. _asi_

    Alaska Aleut Adaları

    Aleut Adaları Aleut Adaları, Kuzey Amerika'nın kuzeybatı kıyısı açığında takımada. Alaska Yarımadası'nın güneybatıya doğru uzantısını oluşturan Aleut Adaları, 1.800 km boyunca uzanır, kuzeyde Bering Denizi'ni güneyde Büyük Okyanus'tan ayırırlar. 150'yi aşkın ada, küçük ada ve kayalıktan adaların ölçümü 17.666 km², nüfusu 11.942'dir. En büyük 5 ada doğudan batıya doğru sıralanırlar: Fox Adası Four Montains (Dört Dağ) Adası Andreanof Adası Rat Adası Near Adası Yanardağ kökenli adalar olan Aleut Adaları'nın en yüksek noktası Unimak adasında Shishaldin Dağı'dır (2856 m). Hiç ağaç gelişmeyen ve bitki örtüsü sazlar, otlar ve bodur bitkilerden oluşan adalarda, Bering Denizi'nden gelen soğuk hava ile akıntılar, Büyük Okyanus'un yumuşak etkileriyle karşılaşır, yıl boyunca sis, yağmur, şiddetli rüzgarlara ve aşağı yukarı değişmeyen bir sıcaklığa (3 °C) yolaçarlar. 1741'de Vitus Jonnasen Bering ve Aleksey Sirikov tarafından bulunan Aleut Adaları'nda, Ruslar mavi tilki ve fok gibi kürklü hayvanları avlayıp, yerli Aleutları aşağı yukarı bütünüyle ortadan kaldırdılar. Alaska'yla birlikte 1867'de ABD'ye satılan adalarda, en eski yerleşim merkezi Unalaska 1760'a doğru kurulmuştur.
  19. _asi_

    Alaska

    Alaska Alaska, ABD'nin yüz ölçümü en büyük, nüfus yoğunluğu en az olan eyâletidir. Rusya'dan 7,2 milyon dolar karşılığında satın alınarak ABD'ye katılmıştır. Oldukça soğuk bir iklime sahiptir Tarih Alaska'da yaşayan Yerlilerin, günümüzden 15-40 bin yıl önce Bering Kara Köprüsü'nün geçerek Amerika kıtasına yerleşen ilk göçmenlerin soyundan geldiği sanılır. Eskimolar ve Aleutlar ise, bir olasılıkla, Alaska'ya 3-8 bin yıl önce gelen, daha yerleşik Kuzey Kutbu halklarının torunlarıdır. Alaska'daki ilk Avrupalılar, Kodiak Adası'nda bulunan Three Saints (Üç Azizler) Koyu'na 1784'te yerleşen Rus kürk tacirleriydi. Bölge, 1799'dan 1867'ye değin bir Rus-Amerikan şirketi tarafından yönetildi. ABD dışişleri bakanı William H. Seward, bölgenin ABD'ye satılmasını onaylayan belgeyi 1867'de imzaladı. Önemli altın kaynaklarının keşfi 1880'lerde ve 1890'larda çok sayıda Amerikalının Alaska'ya yerleşmesine neden oldu ve ABD Kongresi 1912'de Alaska Toprakları'nı kurdu. II. Dünya Savaşı sırasında Japonların bölgedeki etkinliği Alaska'da savunma tesisleri kurulmasını zorunlu kıldı. Alaska 3 Ocak 1959'da 49. eyâlet olarak ABD'ye katıldı. 1968'de Kuzey Kutbu kıyı ovasında petrol ve doğal gaz yatakları bulunmasıyla daha da gelişti. Alaska dört coğrafî bölgeye ayrılabilir. Bunlar: Güneyde Büyük Okyanus dağ sistemi bölgesi, Ortadaki ovalar ve yaylalar bölgesi, Kuzeyde Brooks dağları bölgesi (Kayalık dağların kuzey uzantısı) ve Kuzey uçta kıyı ovası. İklim Tundra iklimine sahiptir. Tundra bitki örtüsüyle kaplıdır. Çok soğuk ve katı bir havası vardır. Eğitim Alaska'da eğitim şartları daha zordur. Çocuklar okula zor şartlar altında kürk vb. şeyler ile giderler. Doğal Hayat Alaska'nın aşağı yukarı yarısı küçük bitkilerden (dikenler, kara yosunları, çiçekli bitkiler ve çimenler) ve yüksek çalılardan oluşan tundra bitki örtüsüyle kaplıdır. Tundra Batı Alaska ile Alaska'nın kutup bölgesi kesimini bütünüyle kaplar. Eyâletin aşağı yukarı üçte biri ormanlarla kaplıdır. Güney, doğu ve orta - güney kesimlerde daha çok katran ağacı ve ladin karışımı büyük ormanlar, orta kesimlerde ladinler, kayın, akçakavak, ve karaçamlardan oluşan geniş ormanlar ağır basar. Alaska'da birçok yaban hayvanı yaşar. Bunlar arasında, çeşitli ayı türleri özelliklede kahverengi Alas kodiak ayısı, rengeyiği, ayıbalığı, misk sığırı, dağkeçisi vb. sayılabilir. Çok sayıda ırmak alabalığı, sombalığı vb. balıklar bakımından zengin olduğu gibi, kıyılarda kalkan, morina, ringa, karides, midye ve king crab-yengeçler bulunur. Ayrıca, Alaska'nın köpeği meşhurdur.
  20. _asi_

    Rushmore Dağı Anıtı

    Rushmore Dağı Anıtı Rushmore Dağı Anıtı, Amerika Birleşik Devletleri'nin Güney Dakota eyaletinde, Rushmore dağının Black Hills (Siyah Tepeler) denilen kayalıklarında bulunan anıt. Bu anıt Amerika Birleşik Devletleri'nin dört başkanını gösteren dev heykellerden oluşur. Anıt, heykeltraş John Gutzon Borglum'un ve oğlunun eseridir. Heykellerin yapımına 1936'da oğlu ile birlikte sert granitleri yontarak başlayan Borglum eserini 14 yılda tamamladı. Black Hills'te yanyana kabartma heykelleri bulunan dört ABD başkanı soldan sağa doğru: George Washington, Thomas Jefferson, Theodore Roosevelt ve Abraham Lincoln'dür. Heykellerin herbirinin yüksekliği 18-20 metre olup çok uzaktan görülebilmektedirler.
  21. _asi_

    South Dakota

    South Dakota'nın Bayrağı South Dakota'nın amblemi South Dakota'nın yüzölçümü 199,730 km2'dir. Eyalet, başlıca üç bölgeye ayrılabilir: East River Bozkır Ovası, West River Büyük Ovası ve Kara Tepeler bölgesi. Güney Dakota alanının doğuda üçte birini kaplayan East River Bozkır Ovası, hayvancılık ve çeşitli hububatların yetişmesi için elverişli bereketli toprakları ile bilinmektedir. Eyaletin yaklaşık batısı kesiminin üçte ikisini kaplayan West River Büyük Ovası'nda birçok tepe ve kanyon tipi vadilere rastlamak mümkündür. Eyaletin güney-batı ucunda bulunan Black Hills bölgesi ormanları ve altın ve çeşitli madenleriyle ünlüdür. Eyaletin ortasından geçerek kuzeyden güneye doðru akan Missouri nehri, eyaletin ana nehridir. Sioux Falls, Rapid City, Aberdeen, Watertown, Huron, Yankton ve Pierre (baþkent), eyaletin başlıca nehirleridir. South Dakota'nın nüfusu yaklaşık 740,000'dir. Başkent: Pierre Eyaletin Kuþu: Ring-Necked Pheasant Eyaletin Çiçeği: American Pasqueflower Eyaletin Ağacı: Black Hills spruce Yüzölçüm: 199,730 km² Nüfus:740,000 Rakım: 2,207m-293m Başlıca şehirler: Rapid City ve Sioux Falls
  22. _asi_

    Wisconsin Xanadu Evi

    Xanadu Evi Xanadu Evleri Amerika Birleşik Devletleri'nde inşa edilen, içinde bilgisayar ve otomasyon sistemleri bulunan, geleceğin evi olarak adlandırılan, camekânlı deney evleridir. Mimari proje 1979 yılında başlamış, ve 1980'lerin ilk aylarında Amerika Birleşik Devletleri'nin farklı şehirlerinde üç adet Xanadu Evi inşa edilmiştir. Bu şehirler: Kissimmee, Florida; Wisconsin Dells, Wisconsin; ve Gatlinburg, Tennessee eyaletleridir. Evler, yeni inşa ve tasarım tekniklerini kapsadı ve 1980 yılı içerisinde popüler hale gelen bu evleri görebilmek için gelen turistler, atraksiyonlar başlattı. Xanadu Evleri'nin yapımında, beton tercih edilmiş, poliüretan yalıtım köpüğüyle evlerin inşa aşaması hızlanmıştır. Evler ergonomik olarak tasarlanmıştır, yani ev otomasyon sistemiyle kendini kontrol edebilme yeteneğine sahiptir. Kissimmee şehrinde bulunan Xanadu Evi, mimar Roy Mason tarafından tasarlanmış, bu ev tasarımı ve özellikleri ile çok popülerlik kazanmıştır. Ayrıca her gün yaklaşık olarak 1000 kadar ziyaretçi tarafından ziyaret edilmektedir. Wisconsin Dells ve Gatlinburg şehirlerinde bulunan evler, 1990'ların ilk aylarında kapatılmış ve ardından yıkılmıştır; Kissimmee Xanadu Evi ise 1996 yılında kapatılmış ve 2005 yılının Ekim ayında yıkılmıştır. Xanadu Evleri fikrini ortaya atan Bob Masters, evleri katı yalıtımdan inşa eden, evlerde yaratmak ve yaşamakta erken çığır açan isimlerden biriydi. Xanadu Evi'nin yaradılışından önce, Masters evin inşaatında kullanılmak üzere şişme balonlar tasarladı ve yarattı. Denver'da bulunan, mimar Stan Nord Connolly tarafından inşa edilmiş olan Kesinger Evi'nden ilham almıştır. Masters ilk evini 1969 yılında iki buçuk günde, kar fırtınası var iken aynı metodları kullanarak inşa etmiş, ardından bu yöntemleri Xanadu Evleri'nde kullanmıştır. Masters, kubbeli evlerin köpükten inşa edilebileceğini söyledi, bu yüzden ülkenin dört bir tarafında bu evlerden yapmayı kararlaştırdı. Master'ın iş ortağı Tom Gussel, "Xanadu" isminin Moğol imparatoru Kubilay Han'ın yaz mevsiminde kullandığı rezidansı olan Xanadu'dan geldiğini söylemektedir. Bu konudaki diğer ayrıntı, Samuel Taylor Coleridge'ın ünlü şiiri Kubla Khan'da bulunmaktadır.Ayrıca "Xanadu", Yurttaş Kane isimli filmdeki saraya verilen isimdir. İlk inşa edilen Xanadu evi, Wisconsin Dells şehrinde bulunmaktaydı. Mimar Stewart Gordon tarafından 1979 yılında inşa edilmiş, Bob Masters tarafından yaradılmıştır. Ev, 4000 feet kare alanında ve jeodezik bir sera olarak tasarlanmıştır. Evin inşaatının ardından gelen ilk yaz mevsiminde, yaklaşık 100.000 insan evi ziyaret ederek, yeni bir atraksiyona yol açmıştır. İkinci inşa edilen Xanadu evi, aynı zamanda en popüler olan ev, mimar Roy Mason tarafından tasarlanmıştı. Bob Masters, Roy Mason ile Toronto'da 1980 yılında düzenlenen bir konferansta tanışmıştı. Mason, Kissimmee'deki Xanadu evinin yaradılma aşaması esnasında, Masters'ın ilgi alanına benzer bir projede de çalışmıştı. Bu proje Virginia eyaletinde "deneysel okul" adında, temeli köpükten oluşan bir bina projesiydi. Başka inşa edilmiş olan deneysel evler ve yapılardaki konseptler, yani ergonomik özellikler, kullanılabilirlik ve enerjideki verimlilikler Mason ve Masters'ı derinden etkiledi. Bu özellikleri kapsayan yapılar, Japon mimar Kisho Kurokawa tarafından düşünülmüş, tasarım ise Jacques Beufs tarafından 1970'li yıllarda yapılmıştı. Mason, Xanadu Evleri'nin normal görünen bir evden daha çok, insansı ve canlı bir ev olarak görüleceğine inanmıştı. Bu konu hakkında The Futurist adlı magazin dergisine yaptığı açıklamada: "Her kimse eve organik bir sistemmiş gibi bakarsa, o ev insansı bir ev olamaz. Ev, zekaya sahip olabilir ve her bir odada zekaya sahip olabilir." şeklinde demeç vermiştir. Bir evin inşaatı için gereken tahmini para $300,000 değerindeydi. Roy Mason, az maliyetli olarak planladığı tasarımda maliyeti $80,000'e kadar indirmişti. Çünkü evde kullanılacak olan bilgisayarlı sistemler o kadar pahalı değildi. Az maliyetli olarak planlanan Xanadu evi asla inşa edilemedi. Walt Disney Şirketi, 1 Ekim 1982 tarihinde EPCOT Centerı açtı. (Asıl açılımı, Yarının Deneysel Prototip Toplumları) Masters ve Mason, Xanadu evini Kissimmee eyaletinin birkaç kilometre ötesinde açmaya karar verdiler. Nihayetinde 1983 yılında açıldı, birkaç yıl sonra ise Xanadu evlerinin konseptleri araştırma ve gözlem merkezi olarak kullanılmaya başlandı. Büyüklüğü 560 m² idi. 1980'lerin ortasında ise hergün 1,000 kişi Kissimmee'deki Xanadu evini ziyaret edip, yeni bir atraksiyon başlattı. Üçüncü Xanadu evi, Gatlinburg, Tennessee'de açıldı
  23. _asi_

    Wisconsin

    Wisconsin Wisconsin'in Bayrağı Wisconsin'in Mührü Wisconsin, ABD'nin eyâletlerinden birisidir. Eyâlet 1848 yılında Fransız kolonisi olarak kuruldu. Eyâlette ilk yerleşimci olarak kızılderili kabileleri vardı. Eyâletin adı Wisconsin Gölünden gelir. Eyâletin ilk adı Green Bay'dır. Michigan Gölünün kenarında kurulmuştur. En büyük şehri Milwaukee'dir. Başkenti Madison'dur. 29 Mayıs 1848 tarihinde ABD Eyâletlerinden biri ilan edilmiştir. Ayrıca ekonomik olarak en büyük gelişim 1973 yılında ABD Merkez Bankası'nın merkezinin Milwaukee şehrine açılmasıyla olmuştur.Loui Anderson'ın çizgi filmi burada geçerdi.
  24. _asi_

    Kanada Alberta Eyaleti

    Alberta Alberta, Kanada'nın eyâleti. 1 Eylül 2005'te, Kanada Konfederasyonu'na katılmasının 100. yılını kutlamıştır. Eyâletin doğusunda Saskatchewan, kuzeyinde Kuzeybatı Toprakları, batısında Britanya Kolumbiyası ve güneyinde bir Amerikan eyâleti olan Montana bulunur. Britanya Kolumbiyası sınırı ünlü Kayalık Dağlar (Rocky Mountains) zirveleri doğrultusunda uzanır. Eyaletin güneydoğu bölümü bir tarafa bırakılırsa, Alberta sahip olduğu düzinelerce nehir ve gölle, oldukça sulak bir eyâlettir. Güney-kuzey doğrultusunda 1200 km, doğu-batı doğrultusunda ise 600 km uzanan bu eyalette, yüksekliğin de etkisiyle, iklim önemli farklılıklar göstermektedir. Kuzey Alberta, büyük oranda taygalarla kaplıdır ve eyâletin yarı-kurak güney bölümüne kıyasla buzlanmanın olduğu günlerin sayısı, bu bölgede daha fazladır. Alberta'nın batısı, yüksek dağ dizisi dolayısıyla oldukça korunaklıdır; bir çeşit Föhn rüzgarı olan Chinook rüzgarları sayesinde kışlar bu bölgede daha yumuşak geçmektedir. Diğer taraftan eyâletin genel olarak düz olan güneydoğu bölümünde, kışlar oldukça sert geçer ve buna karşılık yaz aylarında da oldukça yüksek sıcaklık değerlerine rastlanır. Alberta'nın başkenti, 1 milyonun biraz üstündeki nüfusuyla Edmonton'dır; güneyde yer alan ve büyük bir ticaret merkezi olan Calgary, 1,1 milyonluk nüfusuyla eyâletteki en büyük kenttir. Eyâletin diğer büyük kentleri ve kasabaları ise şunlardır: Banff, Camrose, Wetaskiwin, Fort McMurray, Grande Prairie, Jasper, Lethbridge, Lloydminster, Medicine Hat, ve Red Deer. Calgary-Edmonton Koridoru olarak adlandırılan, güneyden kuzeye yaklaşık olarak 400 km'lik bir mesafeyi kapsayan bölge, Alberta'nın en çok kentleşmiş alanı olmasının yanısıra, Kanada'nın en yoğun nüfusa sahip olan bölgelerinden biridir. 2001 yılında bu gölgede 2,15 milyondan fazla insan yaşamaktaydı (Alberta nüfusunun %72'si). Bu bölge aynı zamanda Kanada'nın en hızlı büyüyen bölgelerinden biridir. Eyâletin sahip olduğu zengin doğal kaynaklar ve özellikle petrol, günümüzde de ekonomik gelişimin lokomotifi olmayı sürdürmektedir. 40'larda keşfedilen petrol kaynakları, o dönemden başlayarak eyaletin Kuzey Amerika'da petrol üretiminin liderlerinden biri olmasını sağlamıştır. Dünyanın en büyük petrol rezervi, eyaletin kuzeyinde 55.000 müfusa sahip olan, Fort McMurray kentindedir; ve Fort McMurray bugün Kanada'da en hızlı büyüyen kent unvanına sahiptir. Alberta ekonomisi, Kanada'nın en güçlüsü olarak görünmektedir. Ekonominin gücü büyük oranda hızla gelişen petrol endüstrilerinden ve daha küçük oranda tarım ve teknoloji endüstrilerinden ileri gelmektedir. 2005 yılında Alberta'da kişi başına düşen gayri safi eyâlet içi hasıla 66.279 Kanada Doları kadardı; bu rakam ulusal ortalamanın %56 üstündedir ve bazı Atlantik eyâletlerinin iki katından bile fazladır. Eyâletin şu anki başkanı, Alberta İlerici Muhfazakar Partisi'nden Ed Stelmach'dır. Stelmach, tartışmalı selefi Ralph Klein'in 14 yıllık yönetiminin ardından emekli olmasıyla başkanlık makamına geçmiştir. Eyâlet, federal ve yerel seçimlerde, muhafazakâr politikaların kalesi görünümündedir. Alberta nüfusu, gelişen ekonomiyle bağlantılı olarak hızla büyümektedir; Alberta'nın göreceli olarak yüksek doğum oranları, Kanada'nın içinden ve dışından eyalete olan göç hareketleri büyümenin başlıca etkenleridir. 2005 yılı sonunda eyâletin nüfusu 3,306,359 kadardı ve nüfusun %81'i kentsel alanlarda, %19'u ise kırsal da yaşamaktaydı. Albertalıların büyük bölümü kendini Hristiyan olarak tanımlamaktadır. Alberta diğer tüm eyâletlerden daha fazla evanjelik Hristiyan'a sahip olmasıyla çelişik bir şekilde, British Columbia'nın ardından ülkedeki en düşük kilise katılım oranına sahiptir. Eyâlette önemli Hindu, Sih ve Müslüman topluluklar bulunmaktadır. Kuzey Amerika'nın en eski camisi Edmonton'dadır.
  25. _asi_

    Kanada

    Kanada Kanada (İngilizce: Canada ; , eski adı ile Kanada Dominyonu, Kuzey Amerika kıtasının en kuzeyindeki ülkedir. 10 eyalet ve 3 bölgeden oluşan, merkezi olmayan, anayasal monarşi ile yönetilen, 1867'de Konfederasyon yasası ile kurulan bir federasyondur. Kanada'nın başkenti Ottawa'dır. Eski bir Fransız ve İngiliz kolonisi olan Kanada, hem Frankofon, hem de İngiliz Milletler Topluluğuna bağlıdır. Ülke alan bakımından dünyanın en geniş ikinci ülkesidir. Kanada çağdaş ve teknolojik olarak ilerlemiş bir ülkedir ve fosil yakıt kaynakları, nükleer enerji üretimi ve hidro-elektrik güç üretim imkânları ile enerji bakımından genelde kendine yeterlidir. Ekonomisi geleneksel olarak yüksek miktarlardaki doğal kaynaklarına dayalıdır. Her ne kadar çağdaş Kanada ekonomisi çeşitlenmişse de doğal kaynakların kullanımı halen çoğu bölgesel ekonominin önemli bir parçasıdır. Güney komşusu Amerika Birleşik Devletleri'nin onda biri nüfusu ile, Kanada'nın ekonomik gücünün de onda biri olması beklenirken; gerçekte bu oranı genellikle aşar. Adının kaynağı “Kanada” adı bir Iroquoian kelimesi olan ve “köy”, “yerleşke” ya da “kulübeler topluluğu” anlamındaki “Kanata”dan gelir [2]; “Canada” kelimesi daha önce şu anki adı Quebec City olan Stadacona için kullanılmıştır. Avrupalı ilk kaşiflerin yaptıkları haritalarda Ottawa Nehri, ve Montreal'in aşağısındaki Saint Lawrence Nehri “Kanada Nehri” olarak gösterilmiştir. 1867'de Kanada Konfederasyonu aracılığıyla İngiliz Kuzey Amerika Yasası “Kanada adındaki tek Dominyon”u yarattı. Dominyon kelimesinin Kraliyet yerine seçilme nedeni Amerika Birleşik Devletleri'de olası anti-monarşik duyguların düşman edilmesini önlemek, ve Kanada'nın Birleşik Krallık'ın kendi kendini yöneten bir kolonisi olduğunu yansıtmaktı. Ülkenin isim ve sloganı ayrıca İncil'deki “Denizden denize ve nehirden yerkürenin sonlarına kadar bir dominyonu olmalı.” ayetiyle ilişkilendirilir. 1960'lara kadar ülkenin adı “Kanada Dominyonu” olarak kullanılıyordu, ancak bu tarihten sonra Dominyon Hükümeti bütün resmi devlet belgelerinde ve anlaşmalarında “Kanada” adını kullanmaya başladı. Bunun amacı Kanada'nın Birleşik Krallık'tan özerkliğini göstermekti, ancak bazı eleştirmenler ülkenin uygun adının “Kanada Dominyonu” olarak kullanılmasını savunuyorlardı. 1982 Kanada Yasası ülkenin adı olarak sadece “Kanada” kelimesini kullanır. 1982'de daha sonra Dominyon Günü'nun adı Kanada Günü olarak değiştirildi. Coğrafya Kanada, Kuzey Amerika kıtasının kuzey yarısını hemen hemen kaplar. Güneyinde ve kuzeybatısında Amerika Birleşik Devletleri ile komşudur (kuzeybatısında Alaska). Doğusunda Atlas Okyanusu'na, batısında Büyük Okyanus'a kıyısı vardır ve Kanada'nın kuzeyi Kuzey Kutbu'na kadar ulaşır. Kanada, Rusya'dan sonra dünyanın ikinci en geniş ülkesidir.Ancak nüfusunun 32.000.000 civarı olması nedeniyle kilometrekarede 3 kişi gibi çok düşük bir nüfus yoğunluğuna sahiptir. Komşusu Amerika Birleşik Devletleri'nden daha fazla toprağı olmasına rağmen; Kanada'nın nüfusu Amerika Birleşik Devletleri'nin onda biri kadardır. Kanada'nın geniş ve zengin bir bölgeyi kaplaması ekonomisinin doğal kaynaklara bağımlı olmasını sağlamıştır. Ülkenin en verimli ve yoğun yerleşimli kısmı doğudaki Büyük Göller-Saint Lawrence Nehri Vadisi'dir ve bu bölge Avrupalıların ilk yerleştiği bölge olma özelliğini taşır. Kuzeyindeki geniş Kanada Kalkanı, az topraklı, minerallerce zengin, çokça göl ve nehre sahip, son Buzul Çağı'nda aşınmış kayalık bir alandır ve Hudson Körfezi'ni çevreler. Yeryüzündeki tüm göllerin %60'ı Kanada'dadır. Kanada Kalkanı Atlas okyanusu kıyısında Labrador'a kadar uzanır ve Newfoundland eyaletinin anakara kısmı Labrador'dur. Newfoundland adası Kanada'nın en doğudaki ucudur ve dünyanın en büyük halici olan Saint Lawrence Körfezi'nin ağzındadır. New Brunswick ve Yeni İskoçya, dünyanın en büyük gelgitlerinin gözlemlendiği Fundy Körfezi ile bölünmüştür. Ontario'nun batısındaki geniş, düzlük Kanada Bozkırları, Alberta ve Britanya Kolumbiyası eyaletlerini ayıran Kayalık Dağlar sıradağlarına kadar uzanır.Güney Britanya Kolumbiyası'nın iklimi ılımandır ve kışları ülkenin kalan kısmından çok daha yumuşak geçer. Kuzey Kanada bitki örtüsü kozalaklı ormanlardan tundralara ve en kuzeydeki Arktik kıraçlarına kadar değişkenlik gösterir. Kuzey Kanada anakarası, yeryüzündeki en büyük adalarından bazılarını içeren engin takımadalar ile kuşatılmıştır. Kışları ülkenin büyük bölümünde çok sert geçer, sıcaklık -30 °C - -40 °C 'ye kadar düşebilir (British Columbia bilinen bir istisnadır). Ancak, yazlar ılıktan gayet sıcağa kadar değişir, Montreal'de 30 °C üstüne çıkarken Nunavut'ta 15 °C civarında seyreder. Ülkede dört değişik mevsim de yaşanabilir. Tarihi Kanada’ya ilk yerleşenler, Bering Boğazını geçerek, Kuzey Amerika’ya gelen Kızılderililer (güney kesimde) ve Eskimolar (kuzey kesiminde) olarak kabul edilir. On altıncı yüzyılda Jacques Cartier, Kanada topraklarını keşfetti. Cartier 1534-1536 yılları arasında Saint-Laurent Körfezine girerek, bugünkü Montreal’a ve Québec’e kadar ilerleyip Kanada ülkesini bulmuş oldu ve bu toprakları Fransa’ya dahil etti. O zamanlar ülkede maden bulunmadığından kolonileştirme hareketi yarım kaldı ve Kanada tarafı yalnız Morino avcıları ile kürk tüccarlarının uğrak yeri oldu. Fakat Fransız yöneticilerin asıl maksadı, avcılığı, orman ve maden işletmesini geliştirmek, Fransa’nın ihtiyaç duyduğu hammaddeleri tedarik etmek ve misyonerler vasıtasıyla Hıristiyanlığı yaymaktı. 1629’da İngilizlerin eline geçen Kanada’yı 1632’de Fransa geri aldı. Ülkede yerleşmeyi desteklemek için her yıl göçmen ve paralı gönüllüler gönderdi. On sekizinci yüzyılda İngiltere’yle yapılan bir antlaşmayla Kanada İngiltere’ye bırakıldı. İngiliz göçmenlerin Kanada’ya büyük hızla yerleşmesi ile 1763-1837 yılları arasında İngiliz rejimi ülkede etkili oldu. 1783 yılında ABD’nin bağımsızlığını tasdik eden Versailles Antlaşmasından sonra Kanada, İngiltere taraftarı göçmenlerin akınına uğradı. 1791’de İngiltere, Saint Laurent topraklarını ikiye bölerek güneydoğu tarafları Fransız, kuzeybatı tarafları da İngiliz eyaleti şekline soktu. Her iki eyalette de parlamento rejimi kuruldu ise de, genelde İngilizler ticarette yönetimi ellerinde tutuyorlardı. 1837’de Yukarı Kanada ve Aşağı Kanada’da meydana gelen isyan ile, Avrupalılar ülkenin yönetiminde kendilerine daha çok söz hakkı veren bir hükümetin kurulmasına imkan verdi. 1867’de Kuzey Amerika Britanya antlaşması, Ontario, Québer, Nauvelle-Ecorse ve Nouveau-Brunswich’i birleştirerek Kanada dominyonunun doğmasına sebeb oldu. 1914-1918 yılları arasında vuku bulan Birinci Dünya Savaşına İngiltere’nin katılması Kanada’yı da savaşa sürükledi. Bir İngiliz kolonisi olan Kanada, İtilaf devletlerine teçhizat ve malzeme yardımında bulundu. 1926 yılında, Londra’da imparatorluk konferansında İngiltere ve dominyonlarına statü eşitliği verildi. 1931 West Minster Tüzüğü ile Kanda bağımsız bir devlet oldu. 1939’da İkinci Dünya Savaşı patlak verince Kanada, Almanya’ya karşı savaş ilan etti ve bu savaştan güçlenmiş olarak çıktı. 1989 başında yapılan bir antlaşmayla ABD ile Kanada arasında gümrükler kalktı. Ekonomi Kanada son derece zengin tabii kaynaklara sahiptir. Geniş alanlara yayılan verimli topaklar, ülkeyi saran orman kuşakları, zengin balıkçılık sahaları ve maden yatakları çok çeşitlidir. Bu kaynaklar sanayiye gerekli hammaddeyi sağlar. Tarım: Topraklarının % 7,8’i tarıma elverişli olup, işgücünün % 10’u bu kesimde çalışmaktadır. Ülkede buğdaydan şeker kamışına, tütünden sebze ve meyveye kadar her çeşit ürün yetiştirilmektedir. Kanada, en çok buğday yetiştiren ülkelerden biridir. Buğday ihracatında ABD’den sonra dünyada ikinci gelir. Diğer yetiştirdiği ürünler arasında arpa, yulaf, çavdar bulunur. Kanada, en çok elma yetiştiren ülkeler arasındadır. Elmanın yanında armut, şeftali erik gibi meyvelerin de önemi büyüktür. Hayvancılık: Kanada’da otlakların ve mer’aların çokluğu sebebiyle hayvancılık önemli bir gelirkaynağıdır. Süt ve et ürünleri ihraç eder. En çok yetiştirilen hayvan sığırdır. Küçükbaş hayvanların ve atların sayıları gittikçe azalmaktadır. Ülkede kürkçülük geliştiği için 2000’e yakın çiftlikte vizon, tilki, su samuru ve şinşila gibi kürk hayvanları yetiştirilmektedir. Ormancılık: Ülke topraklarının yaklaşık % 48’ini kaplayan ormanlar, orman sanayiinde büyük önem taşır. Fakat işgücünün ancak % 1’inin çalıştığı halde, orman sanayiinin ihracata katkısı büyüktür. Kereste kaynaklarının en çok bulunduğu Québec’te elde edilen ürünün büyük kısmı kağıt hamuru yapımında kullanılır. İngiliz Kolombiyası’nda yetişen çam ağaçlarından biçilmiş kütük ve kontraplak yapılır Ormancılığın kışın yapıldığı ülkede kütüklerin fabrikalara ulaştırılması için daha çok akarsulardan faydalanılır. Kanada’da senede yaklaşık 10 milyon tondan fazla gazete kağıdı üretilmektedir. Bu ise dünya imalatının yarısıdır. Bunun büyük kısmı ABD’ye ihraç edilir. Balıkçılık: Kanada’nın batısı ve doğusu büyük okyanuslarla çevrili olması ve ülkede büyük göllerin bulunması sebebiyle balıkçılık çok gelişmiştir. Balık ihraç eden ülkeler arasında Japonya ve Norveç’den sonra üçüncü sırayı alır. Büyük ve modern balıkçı filosuyla som, morina, borlam, ringa ve sardalya gibi balıklar avlanır. Sanayi: Kanada, ülkeye yeterli iş gücünü temin eden nüfus artışı, tabii kaynakların bolluğu, enerji kaynaklarının bulunması ve yabancı sermayenin ülkeye akışı gibi faktörlerle dünyanın en büyük sanayi güçlerinden biri olmuştur. Kanada, ilaçtan dokumaya, elektronik aletlerden tarım aletlerine, uçaktan otomobile kadar birçok sanayi ürününü üreten bir güce sahiptir. Toronto-Montreal ekseri sanayi faaliyetlerinin en önemli merkezini teşkil eder. Ontario eyaleti imalatın % 40’ını, Québec eyaleti ise % 25’ini sağlar. Ülkede gelişmiş olan sanayi dalları olarak çelik sanayii, tarım makinaları sanayii, ulaştırma malzemesi sanayii, kağıt sanayii, kimya sanayii ve gıda sanayii sayılabilir. Bu sanayi kollarının bir kısmı dünyaca ünlüdür. Sanayinin gelişmesinde büyük rolü olan enerji kaynakları ülkede bol, işletilmesi kolay ve ucuzdur. Bilhassa hidroelektrik enerjisi potansiyeli dikkate değer derecededir. Kanada dünyanın en büyük ticaret ülkeleri arasında yer alır. Ticaret hacmi bakımından ABD, Birleşik Almanya, İngiltere, ve Fransa’dan sonra dünyada beşincidir. Kanada dışarıya elde ettiği sanayi ürünlerini satar. Otomobil ve yedek parça ihracatı bütün ihracatının % 25’i kadardır. Bunu kağıt, selüloz, alüminyum, nikel, uranyum,asbest, bakır, petrol, elektrik enerjisi, tabii gaz, soy metaller, demir filizi, kurşun, kimya ve balık ürünleri takip eder. En fazla ihracat yaptığı ülkeler ABD, İngiltere ve Japonya’dır. En fazla ithalatı yine bu üç ülkeden yapar. Ulaşım: Kanada’da ulaşım 120.000 km uzunluğunda demiryolu ve 280.251 km’lik karayolu ile sağlanır. Bu karayollarının % 57’si asfaltlanmıştır. Demiryollarının yarısı devlete, yarısı özel sektöre aittir. Büyük göller bölgesinde bulunan St. Lawrence su yolu, dünyanın en büyük su yollarından biri olup, gölleri ve kanalları denize birleştirir. İki yanı denizlerle çevrili olan Kanada’da deniz ulaşımı çok gelişmiştir. Limanlarına her tonajda gemi yanaşıp, yük boşaltıp alabilmektedir. Önemli limanları Vancouver ve Sept-Iles’tir. Hava ulaşımı devlete bağlı Kanada Havayolları ve özel sektöre ait Kanada Pasifik Havayolları ile sağlanmaktadır. Tarifeli sefer yapılan havaalanı 61’dir. Diller Kanada'nın iki resmî dili vardır: İngilizce ve Fransızca. 7 Temmuz 1969'da Kanada federal devletinin tümünde Fransızca ve İngilizce eşit kabul edildi. Bu durum Kanada'nın kendisini federal düzeyde çift dilli ve çok kültürlü bir ulus olarak tanımlamasına yol açtı. Kanada Haklar ve Özgürlükler Beyannamesi belirtir ki: Fransızca ve İngilizce resmi diller olarak birbirine eşittir; Parlamentoda her iki resmi dilde de tartışma yapılabilir; Kanunlar her iki resmi dilde de eşit otoriteyle yazılacaktır; Parlamento tarafından kurulan herhangi bir mahkemede iki resmi dilde de işlem yapılabilir; Herkes federal devletten iki resmi dilden istediği ile hizmet alma hakkına sahiptir; Yeterli sayıya ulaşıldığı takdirde, içinde bulunulan eyalete göre azınlık resmi dili konuşanlar (Fransızca çoğunluğa sahip eyalette İngilizce konuşanlar, ya da tam tersi) çocuklarının eğitimini iki resmi dilden istedikleriyle almasını sağlayabilirler. Eyaletler düzeyinde sadece New Brunswick çift resmi dillidir; diğer tüm eyaletlerde çift dillilik federal yasalarla sağlanmıştır. Her ne kadar diğer eyaletler çift resmi dilli değilse de eyalet yönetimlerinin çoğu, İngilizce ya da Fransızca konuşan azınlıklarına hizmet vermektedir. Quebec'in resmi dili Fransızca'dır. Fransızca Dili Beyannamesi, Fransızca'nin kullanımını koruyan kurallar ortaya koyar ancak bir yandan da İngilizce ve yerli dillerini konuşanlara da çeşitli haklar verir. Fransızca'nın sıklıkla konuşulduğu yerler, Quebec, Ontario, New Brunswick ve güney Manitoba'dır. 2001 nüfus sayımında 6,864,615 kişi Fransızca'yı ana dilleri olarak beyan ettiler, bunların %85'i Quebec'de yaşayanlardı. İngilizce'yi ana dil olarak belirtenler de 17,694,835 kişiydi. Resmi diller dışında konuşulan dillerin de Kanada'da önemi vardır, 5,470,820 kişi ana dil olarak resmi diller dışında bir dil beyan etmişti (Bu istatistikler birden fazla ana dil beyan edenleri de içermektedir). En önemli resmi olmayan diller: Çince (853,745) özellikle Kanton lehçesi (322,315); ve İtalyanca (469,485). Kanada'da yerli dillerini konuşan çok sayıda insan yaşamaktadır, ancak bunların birkaçı dışında çoğu azalmaktadır. Bunlardan en önemli olanları Cree dili (72,885); Inuktitut (29,010), ve Ojibwe dili'dir (Cree ile birlikte toplam 150000). Din Kanada'da diğer çoğu Amerika ülkelerinde olduğu gibi yaygın din Hristiyanlıkın Katolik mezhebidir.Katolikler nüfusun %42sini oluştururlar.Daha sonra ise %40 ile Protestanlar gelir.Nüfusun %18ini ise diğer dinler oluşturur. Demografi Kanadalı (%40,1) İngiliz (%29,17) Fransız (%23,2) İskoç (%14,03) İrlandalı (%12,90) Alman (%9,25) İtalyan (%4,29) Çinli (%3,69) Ukraynalı (%3,61) Kızılderili (%3,38) Hollandalı (%3,12) Leh (%2,76) Hintli (%2,41) Afrikalı (%2,23) Norveçli (%1,23) Portekizli (%1,21) Gallerli (%1,18) Yahudi (%1,18) Rus (%1,14) Filipinli (%1,11) Métis (%1,04) İsveçli (%0,95) Macar - 267,255 Amerikan - 250,005 Yunan - 215,105 İspanyol - 213,105 Jamaikalı - 211,720 Danimarkalı - 170,780 Shapsugh -162,400 Vietnamlı - 151,410 Japon - 85,230 Toplam beyaz olmayan (“görünür azınlık”) nüfusu Kanada nüfusunun %13'ünü oluşturur. Her ne kadar Kanada kültürü İngiliz ve Amerikan kültüründen çok etkilenmişse de birçok eşsiz özelliğini de korumaktadır. Son birkaç onyılda kısmen 1967'de Kanada'nın 100. yılı sonrasında artışa geçen milliyetçilik nedeniyle daha güçlü bir Kanada kültürü gelişti. Kanada-ABD sınırı dünyanın en uzun korunmayan sınırıdır, ve ABD ile Kanada devletleri ticaret, ekonomi ve hukuk konusunda birçok alanda işbirliği içindedirler. Kanada ve ABD birbirlerine yaklaştıkça çok sayıda Kanadalı, Kanada'yı Kuzey Amerika'da “farklı” bir ülke yapanın ne olduğu konusunda karmaşık duygular geliştirdi. Kanada'daki Amerikan kültürel varlığı bir “kültürel ele geçirme” korkusu oluşturdu, ve bu da Kanada kültürünü koruma amaçlı yasaların çıkmasına ve devlet kurumlarının kurulmasına neden oldu. Kanada kültürünün çoğu Amerikan kültüründen farklı olarak tanımlı kalmıştır. Örneğin Kanadalılar ülkelerini bir eritme kazanı yerine eşsiz göçmen kültürlerinin bir mozaiği olarak görmektedirler. CBC gibi devlet finansmanı ile çalışan kitle iletişim kuruluşları da Kanada'da böyle bir görüşü desteklemeye devam etmektedir, ancak son yıllarda eleştirmenler Kanada “kültürel” yayıncılığını fazlasıyla politik olmakla suçlamaktadırlar Kanada kültürü 2003'te Amerika Birleşik Devletleri liderliğindeki 2003 Irak Savaşı'na katılmayı reddetmesiyle, eşcinsel evlililiği ve küçük miktarlarda marihuana bulundurmayı yasallaştırma yolundaki adımlarıyla uluslararası bir tartışmanın konusuydu. Bir çok uluslararası gözlemci bu gelişmeleri Kanada'nın güney komşusundan toplumsal olarak daha serbestiyetçi olarak gördü. Kanada'nın bu özellikleri ülke içinde de temelde Amerika Birleşik Devletleri'ne göre toplumun daha “sol görüşlü” olarak görülmesi, sol partiler tarafından sağ partilere göre daha olumlu algılandı. Akçaağaç yaprağı'nın Kanada'nın ulusal sembolü olarak kullanılması 18. yüzyıl başlarına dayanır. Bu sembol eski ve şu anki Kanada bayrağı'nda, ve Kanada Arması'nda kullanılmaktadır. Ülkenin tanınan diğer özellikleri, engin ormanları, Kayalık Dağlar sıradağları ve içinde barındırdığı Amerikan geyiği, Gri ayı ve Kunduz gibi vahşi hayvanlarıdır. Ayrıca Kanada Kraliyet Atlı Polisi ve ülkenin doğal kaynaklarından yapılan akçaağaç şurubu gibi ürünleri de ünlüdür. Ulusal marş ve Kraliyet marşı Kanada'nın ulusal marşı “Oh Canada”dır. Her ne kadar ilk kez 24 Haziran 1880'de Quebec City'de Aziz Jean Baptiste Günü kutlamalarında söylenmişse de, 1 Temmuz 1980'e kadar Kanada'nın resmi ulusal marşı olmamıştır. Önceki 70 yıl boyunca “O Canada”, “God Save the Queen” ve “The Maple Leaf Forever” resmi olmayan ulusal marşlar olarak yarışmıştır, ancak 1960'lardan bu yana “O Canada” açıkça tercih edilmeye başlanmıştır. Resmen ulusal marş olarak ilan edildiğinde birçok Kanadalı, marşın halihazırda bu statüsü olmadığını şaşırarak öğrenmiştir. "God Save the Queen" şu anda Kanada'nın Kraliyet marşı'dır. Kraliçe ve kraliyet ailesine mensup kişilerin varlığında çalınır. Ayrıca bir kısmı Genel Vali'nin varlığında da çalınır. Geleneklerin dışında olmak üzere “God Save the Queen” sıkça devlet törenlerinin sonunda da (örneğin devlet üyelerinin cenaze törenleri, ve Anma Günü törenleri) söylenir. Sadece müzik kısmı birçok askeri törende de çalınır, ve bazı üniversiteler mezuniyet törenlerini onunla kapatırlar. Birleşik Krallık'ta da olduğu gibi tahtta bulunan Kral olunca sözleri “God Save the King” olarak değiştirilir. Sonuc olarak Canadanin milli marsinda semfonik ve harmonik sesler baskindir.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.