-
İçerik Sayısı
2.917 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
2
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
_asi_ tarafından postalanan herşey
-
Tonga Tonga Krallığı Okyanusya'da bir adadır.Fakat ülke değildir! 1970 yılında Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını kazanmıştır. Aynı zamanda İngiliz Milletler Topluluğuna üyedir. Konum: Okyanusya'da, Güney Büyük Okyanus'unda takımadalar. Coğrafi konumu: 20 00,Güney enlemi, 175 00 Batı boylamı Haritadaki konumu: Okyanusya Yüzölçümü: 748 km² Sınırları: 0 km Sahil şeridi: 419 km İklimi: Tropikal Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Büyük Okyanus 0 m en yüksek noktası: Kao Adasında 1,033 m Doğal kaynakları: Balık, verimli topraklar Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %24 daimi ekinler: %43 otlaklar: %6 ormanlık arazi: %11 diğer: %16 (1993 verileri) Doğal afetler: Siklonlar, depremler, volkanik etkinlikler. Nuku'alofa, Tonga'nın başkenti ve başlıca limanı. Büyük Okyanusun güney kesimindeki Tongatapu Adasının kuzey kıyısında yer alır. Nüfus; 22,400 (1996). Dünyanın en doğusundaki yerleşim yeri. Yeni gün ilk onlar görür. Vikipedi
-
Tuvalu Tuvalu, Büyük Okyanus'ta, dokuz adet mercan adasından oluşan Polinezya ülkesidir. Avustralya ve Hawaii'nin arasında bulunmaktadır. Komşu ülkeleri Kiribati, Samoa ve Fiji adaları olan Tuvalu, 26 kilometre karelik bir yüzölçümüne sahiptir. Tuvalu, dünyada Vatikan, Monako ve Nauru'dan sonra en küçük ülkedir. Vatikan'dan sonra ise en az nüfusa sahip ikinci bağımsız ülkedir. Ayrıca, Birleşmiş Milletler'e üye olan en az nüfuslu ülkedir. Küresel ısınma nedeniyle deniz seviyesinin yükselmesi, başkenti deniz seviyesinden sadece 5 metre yüksekte olan Tuvalu için hayatÎ bir tehdit oluşturmaktadır. Eğer küresel ısınma nedeniyele sıcaklık 1 derece daha artarsa, Tuvalu sulara gömülecektir. Tuvalu halkı şimdiden Avusturalya ve Yeni Zelanda'ya göç etmektedir. Coğrafyası Adaları Funafuti Nanumaya Nanumea Nui Niutao Niulakita Nukufetau Nukulaelae Vaitupu Nüfus Bilgileri Nüfus: 11,910 (Temmuz 2007 verileri) Nüfus artış oranı: %1.51 (2006 verileri) Mülteci oranı: 0 mülteci/1,000 nüfus (2006 tahmini) Bebek ölüm oranı: 19.47 ölüm/1,000 doğan bebek (2006 tahmini) Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 68.32 yıl Erkeklerde: 66.08 yıl Kadınlarda: 70.66 yıl (2006 verileri) Ortalama çocuk sayısı: 2.98 çocuk/1 kadın (2006 tahmini) Ulus: Tuvalulu Nüfusun etnik dağılımı: Polinezya %96, Mikronezya %4 Din: Congregationalist %97, Yedinci Gün Adventist %1.4, Baha'i %1, diğer %0.6 Diller: Tuvalu Dili, İngilizce Yönetimi Ülke adı: Tuvalu Eski adı: Ellice Adaları Yönetim biçimi: Anayasal monarşi ve parlamenter demokrasi Başkent: Funafuti İdari bölümler: yok Bağımsızlık günü: 1 Ekim 1978 (İngiltere'den) Milli bayram: Bağımsızlık günü, 1 Ekim (1978) Anayasa: 1 Ekim 1978 Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ACP (Afrika - Karayip - Pasifik Ülkeleri), AsDB (Asya Kalkınma Bankası), C, ESCAP (Asya ve Pasifikler Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), Intelsat (Uluslararası Telekomünikasyon ve Uydu Örgütü), ITU (Uluslararası Telekomünikasyon Birliği), Sparteca, SPC (Güney Pasifik Komisyonu), SPF, UN (Birleşmiş Milletler), UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı), UNESCO (Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütü), UPU (Dünya Posta Birliği), WHO (Dünya Sağlık Örgütü), WTrO (Dünya Ticaret Örgütü) Ekonomik Göstergeler GSYİH - Satınalma Gücü paritesi: 14.94 milyon $ (2002 verileri) GSYİH - reel büyüme: %1.2 (2002 verileri) Enflasyon oranı (tüketici fiyatlarında): %3.9 (2005 verileri) Endüstri: Balıkçılık, turizm, hindistan cevizi Tarım ürünleri: hindistan cevizi, balık İhracat: 1 milyon $ (2004) İhracat ürünleri: hindistan cevizi, balık İhracat ortakları: Almanya %60.5, İtaly %20.1, Fiji %6.9 (2005) İthalat: 9.186 milyon $ (2004) İthalat ürünleri: Gıda, hayvanlar, mineral yakıtlar, makine, sanayi malları İthalat ortakları: Fiji %46.1, Japonya %18.9, Çin %18.2, Avustralya %7.7, YZ %4.1 (2005) Para birimi: Avustralya Doları (AUD); Tuvalu Doları Para birimi kodu: AUD Mali yıl: Takvim yılı Vikipedi
-
Vanuatu Vanuatu Cumhuriyeti veya kısaca Vanuatu, Güney Batı Büyük Okyanusta 83 adadan oluşan adalar topluluğudur. 30 Temmuz 1980'de bağımsızlığına kavuşmuştur. Avusturalya'nın 1.750 km doğusunda Yeni Kaledonyanın 500 km kuzeydoğusunda Fiji'nin batısında ve Solomon Adalarının güneyindedir. Nüfusu 199.414. En büyük şehri Port Vila'dır. Koloniler dönemindeki adı Yeni Hibridlerdi (New Hebrides). New Economics Foundation (NEF) tarafından yayımlanan(2006) ve 178 ülkenin sıralandığı Happy Planet Index (Mutlu Gezegen İndeksi) listesinde Türkiye 98. sırada yer alırken, 209 bin nüfuslu Vanuatu'da insanlar dünyanın kaynaklarını çok tüketmediği ve çok paraları olmadığı halde kendilerini çok mutlu hissediyor ve uzun yaşıyor.
-
Māori Maoriler Yeni Zelanda yerlileridir. Fiji ve Polinezya kökenlilerdir. Özgürlük düşkünlükleri ve savaşçılıkları ile ünlülerdir. Savaşa giderken tenlerini beyaza boyamaları ve de çok aç kaldıklarında insan eti yemeleri onları barbar bir kavim olarak gösterse de şartlar zorlamadıkça vahşi değildirler. Yarı çıplak yaşarlar. Soyu tükenmekte olan kavimlerdendir. Ayrıca eskiden iki çeşit Maori olduğu bilinmektedir. Birincisi savaşçı kabile olan Maoriler İkincisi ise uygar olan Maoriler. Şu an yaşayan Maoriler savaşçı Maorilerdir. Maori Dini Maoriler'in inandığı kabile dinidir ve mahalli bir özelliğe sahiptir evrensel değildir. Maori Dini' nin kutsal bir kitabı veya yazılı bir kaynağı olmadığı gibi din kurucusu da yoktur. Maoriler Yüce tanrılarına Lo derler. Lo' nun, her şeyden önce var ve her şeyin kaynağı olduğuna , yerde ve gökte yaşayan her şeyin içinde bulunduğuna inanırlar. Lo, bütün tanrıların en büyüğüdür. Onun adını ancak rahipler söyleyebilirler. Maorilerde ibadet, rahiplerin onlara öğrettiği ilahi tarzındaki özel dualardan ibarettir. Hep beraber bu duaları okur. Maoriler günümüzde Avustralya ve Yeni Zelenda'da yaþamaktadýrlar.Yeni Zelenda nufusunun %10-11'ini oluşturan Maoriler'in dünyadaki toplam sayıları 370.000 kadardır Maori efsanesi Maui isimli efsanevi bir Yeni Zelanda kahramanından alır. Maui çocukken o kadar zayıfmış ki okyanusa atmışlar ama Ranginui yani Gök Baba onu kurtarmış. Büyüyünce Aotearoa yani “uzun beyaz bulut ülkesini” kurmaya koyulmuş. Kanosundan South Island'ı, çapasından Steward Island'ı ve yakaladığı bir balıktan da North Island'ı yaratmış. Denizcilikle uğraşan ve görece ileri bir medeniyete sahip Polinezyalılar devasa kanolarını Yeni Zelanda kıyılarına 1000 yıl kadar önce yanaştırmış ve büyük ihtimalle artık soyu tükenmiş olan Moa kuşu avlamıştır. Kaptan Cook'un 1769'da gelmesinden sonra Pakeha adayı kolonileştirmiş, adalıları yeni hastalık ve silahlarla tanıştırmış bu da 19uncu yüzyılın başlarında Maori nüfusunda büyük bir düşüşe yol açmıştır. Irklar arasında savaş 1840'taki Waitangi Antlaşması'yla başlamıştır. Kaptan William Hobson'ın adanın sahibi olduğunu göstermek için diktiği bayrak Maorilerin şefi Hone Heke tarafından tam dört kere yırtılmış, sonunda Hobson Hone Heke'nin kafasına 100 Paund koymuştur. Aborjinler Avustralya'nın nüfusunun yalnızca % 1.5'ini oluştururken Maoriler Yeni Zelanda nüfusunun % 14'üdür ve varlıkları hissedilir. Eskiden South Island'ın ağır kışını kısıtlı yiyecek stoklarıyla geçiremeyecekleri için North Island'da yaşarlardı ve daha sonra da pek çoğu yerinde kalmıştır. Bugün bile her 16 Maoriden yalnızca 1'i South Island'da yaşar. Maori yer adları – telaffuz etmesi değil ama hatırlaması zordur – kuzeyde güneydekinden daha fazladır. North Island'da bir bara girdiğinizde büyük ihtimalle Pakeha müşteriler arasında eşit bir şekilde dağılmış pek çok Maori görürsünüz. Toplumsal kaynaşma oranı Avustralya'dan daha yüksektir ama yine de ırkçı olaylar görülür. Maoriler ekonomik olarak toplumda en aşağı kademede olan topluluktur ve kültürleri de gittikçe yok olmaktadır. Maori aktivistlerin en aşırıları Yeni Zelanda kültürünün Maorilere ait değerlere yalnızca sözde sahip çıktığından yakınmaktadır. Son yıllarda sesini giderek daha çok duyuran azınlığa mensup kişiler resmi bayramları bozmaya ve kolonici anıtları tahrif etmeye başlamıştır. Sonuç olarak bütün Yeni Zelandalılar artık tamamen birleşmiş ve uyumlu bir toplumda yaşamadıklarını görmeye başlamıştır. Giderek artan sayıda Maori 19uncu yüzyılda Avrupalı yerleşimciler ve Maoriler arasında yapılan toprak anlaşmasının adil olmadığını ve yeniden görüşülmesi gerektiğini savunmaktadır. Yeni Zelanda'nın ulusal gününe (6 Şubat) adını veren Waitangi Antlaşması ne İngiliz ne de Yeni Zelanda hükümetince onaylanmıştır. Eğer onaylanacak olursa (ki bu siyasi olarak imkansızdır) Maoriler şu anda ellerinde bulundurdukları topraktan çok daha fazlasını alacaktır. Beyaz Yeni Zelandalıların Maorilerin davasına duyduğu sempati 100 yıldan fazla bir zamandır ekip biçtikleri toprakları onlara geri vermeye yetmez. Yine de Yeni Zelanda pek çok şeyden gurur duyabilir. Irklar arası evlilikler en başından beri yaygın olduğu için bazen saf kan Maori kalmadığı söylenir. Ailesi ilk yerleşimcilerden olan beyaz Yeni Zelandalıların çoğunun ataları arasında en az bir Maori bulunur. Bu utanç değil gurur kaynağı kabul edilir ve Maori kültürü hem Yeni Zelanda'da hem de uluslararası alanda saygı görür. Devlet mecliste ve memurluklarda Maoriler için belirli yerler ayırır ve Yeni Zelanda'yı sonunda iki dilin konuşulduğu bir ülke yapmak için Maori kültürünü ve dilini teşvik etmiştir. Aslında bütün Maoriler İngilizce konuşur ve pek çoğu da Maori dilini hiç bilmez. Buna rağmen dili teşvik etmek için ortak bir çaba gösterilmektedir. Kohanga reo adı verilen Maorilerce işletilen anaokulları okula başlamamış çocukların Maori dilini, tarihini ve mitolojisini öğrenmeleri için kurulmuştur. Mart 2000'den itibaren bir Maori radyo istasyonu ulusal çapta yayına başlamış ve kahvaltı programını da faal bir milletvekili olan Tau Henare üstlenmiştir. Maori kültürü (Maoritanga) Aborjin kültürüne göre ziyaretçilerin erişimine daha açıktır. Genelde dağların birbirini sevmesi veya uygunsuz evlilikler yapmasını konu alan Maori efsanelerine çok yerde atıf yapılır. Keri Hulme'un Kemik İnsanları ve Maurice Shadbolt'un en iyi çalışmaları gibi Yeni Zelanda'nın önde gelen edebi eserleri Pasifik mitolojisine ait unsurlardan faydalanır. Hikayelerin çok görüldüğü bu inanış sistemi Maorilerin beyaz adamın inancını (bazı uyarlamalarla) kabul etmesine engel olmamış ve bu da mimaride ilginç melezlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Auckland Müzesi'ndeki ve Wellington'daki ulusal Te Papa Müzesi'ndeki Maori Koleksiyonları öğrenmeye başlamak için uygundur. North Island'ın ortasındaki Rotorua Maori turizminin merkezi konumundadır. Rotorua ve bunun gibi ticari merkezler dışında Maori dansları, müziği ve ayinlerini görmek zordur. Ama iyi soruşturursanız bazı zanaatkarların hiçbir izleyici kitlesi bulamasalar da yaratıcı işlerine devam ettiklerini görürsünüz. Bir Yeni Zelanda şehrinde bazı yerli Maori insanlarıyla tanışacak kadar uzun kalırsanız, bir Maori bayramı olan Hangi'ye davet edilebilirsiniz. Pek çok Maori ilgi gösteren insanların ziyaretine açıktır ama resmi törenler (geleneksel Hangi selamlaşması olan burun sıkıştırma da dahil) ender görülür. Ağaç, kemik, kabuk ve yeşim taşından yapılan oymalar ülkenin her yerindeki hediyelik eşya dükkanlarında satıldığı için Maori el sanatlarının örneklerini bulmak kolaydır.
-
Cook Boğazı Cook Boğazı, (Cook Strait) Yeni Zelanda 'da bir boğaz. Kuzey Adası 'nı Güney Adası 'ndan ayırır. Boğazın genişliği 35 km dir. Cook Boğazı kıyısında , Yeni Zelanda'nın başkenti Wellington bulunur. Buradan Güney Adası'ndaki Picton ve Nelson'a arabalı-trenli feribot bağlantısı mevcuttur. Wellington'dan Picton'a geçiş yaklaşık 3 saat sürerken hızlı feribot "The Lynx" ile bu sefer 2 saat 15 dakika sürer. Cook Boğazı, Dünya'nın en fırtınalı deniz bölgelerinden biridir. Boğaz, 1769'da James Cook tarafından keşfedilir ve geçilir. Vikipedi
-
Cook Dağı Cook Dağı ya da Aoraki, Yeni Zelanda'nın en yüksek dağıdır (3754 m). Yeni Zelanda Alpleri'nde Güney Adası üzerindeki Mackenzie Distrikt'inde (idari yapı) Canterbury Bölgesi'nde bulunur. Cook Dağı, 1953 yılında düzenlenen 70.696 hektar araziyi ve 2000 m yükseklikte 140 dan fazla dağı kapsayan Mount Cook Milli Parkı'nın merkezindedir. Parkın %40'ı buzullar altında olup, bunların en ünlüsü Cook Dağı'nın yamaçlarındaki, 27 km uzunluğa sahip Tasman Buzulu'dur. Dağ, İngiliz kaşif James Cook'un adını almıştır. Adını, 1851 yılında çevrenin katografisini çıkaran Captain Stokes verir. Stokes dağı, 1769 yılında, Yeni Zelanda Adaları'nın çevresini ilk olarak dolaşan ve bunları Büyük Britanya için alan James Cook'un adıyla adlandırır. Buna karşın Aoraki adı Maori Dili'ndeki Ngāi Tahu Dialekti'nden gelir. Maori Dili'nde dağın adı Aorangi'dir (Türkçe: Gökdelen). Bir çok Yeni Zelanda yöresinin adlandırmasında rol oynayan dil tartışmalarında, dağın resmi olarak "Aoraki/Mount Cook" olarak adlandırılmasında uzlaşılmıştır. Cook Dağı, 1992 yılında toprak kayması sonucu, buz ve çakıl kitlesinin vadiye kaymasıyla, zirvesinden 20 m kaybeder. İlk tırmanış denemesi 1882 yılında başarısızlıkla sonuçlanan iki İsviçreli tarafından gerçekleştirilir. 1894'te 3 Yeni Zelandalı dağcı zirveye kadar ulaşmayı başarır. İsviçreli Matthias Zurbriggen bir yıl sonra dağa tek başına tırmanmayı başarır. 1948 yılında Yeni Zelanda'nın milli kahramanı Edmund Hillary de Cook Dağı'na tırmanır. Cook Dağı'na şuana kadar yirmiden fazla rota üzerinden, her yanından tırmanılmıştır. Bugünkü önemli rotalar şunlardır. Linda Glacier Zurbriggen Ridge East Ridge Vikipedi
-
Yeni Zelanda Adaları Cook Adası Yeni Zelanda'ya bağlı takımadalar. Başkenti Raratonga atolündeki Avarua'dır. Amerikan Samoası'nın güneyinde, Tonga'nın doğusunda, Yeni Zelanda'nın kuzeydoğusunda, Pitcairn'in (Birleşik Krallık'a ait bir ada) kuzeybatısında, Kermadec'in(Yeni Zelanda'ya bağlı takım adalar)kuzeyinde görülür.Cook adaları adını ünlü ingiliz denizci james cook tan almaktadır.Kuzey ve güney grubu adaları olarak 2 bölüme ayrılır. Başkent Avarua Avarua Rarotonga adasının kuzeyindeki bir kasabadır ve Cook Adaları'nın başkentidir. Kasaba 21°12′S, 159°46′W Deniz seviyesindedir. Kasabada birkaç tane süpermarket, iki banka, bir kaç lokanta ve siyah inci ile el işleri satan mağazalar vardır. Kasabanın açıkhava pazarı cumartesileri kurulur ve burada renkli yöresel kıyafetler, taze balık, çiçekler ve tropik meyveler bulunur. Ulaşım Rarotonga International Airport (IATA Airport Code: RAR) ile sağlanır. Nüfus 2,600'dür ve geçim kaynağı turizm, ticaret, balıkçılık ve tarımdır. Tek bir ana cadde vardır ve adı da Marine Drive ya da Main Street olarak geçer. Kasabanın 6 semti vardır: Pue - Matavera Tupapa - Maraerenga Takuvaine - Parekura Tutakimoa - Teotue (merkez semt) Avatiu - Ruatonga Nikao - Panama Kuzey Adası (Yeni Zelanda) Kuzey Adası, Yeni Zelanda'nın 35 km genişliğindeki Cook Boğazı ile Güney Adası'ndan ayrılan adasıdır. Kuzey Adası, ülkenin ağırlıklı yerleşim noktasını oluşturur ve en büyük şehri Auckland (1.3 mil. nüfus) ile başkenti Wellington (300.000 nüfus) bu ada üzerinde bulunur. Alanı 114.597 km² tutar. Adanın iç kesimlerinde çok sayıda faal volkan ve gayzer bulunur. Buradaki en yüksek volkan 2.797 m yüksekliğindeki Ruapehu'dur. Maori mitolojisine göre Yeni Zelanda'nın Kuzey ve Güney Adaları yarıtanrı olan Maui zamanından kalmadır. Maui ve erkek kardeşleri kanolarından (Güney Adası) balık avlarken Maui büyük bir balık yakalar ve onu denizden çıkarır. Ancak bakmadığı bir sırada kardeşleri balık için kavga eder ve onu parçalar. Bu büyük balık Kuzey Adası olur ve dolayısıyla Maori dilinde Kuzey Adası'nın ismi Te Ika-a-Māui yani "Maui'nin Balığı"dır. Dağların ve vadilerin Maui'nin kardeşlerinin balığı parçaladığı sırada oluştuğu söylenir. 20. yüzyılın başlarında Kuzey Adası için Maori'lerin verdiği Aotearoa adı da kullanılmaktaydı. Ancak günümüzde Aotearoa Yeni Zelanda'nın tamamı için kullanılmaktadır. Güney Adası (Yeni Zelanda) Güney Adası, Yeni Zelanda'nın, 35 kilometre genişliğindeki Cook Boğazı ile yoğun yerleşimi olan Kuzey Adası'ndan ayrılan adasıdır. Alanı 151.757 km² tutar. Ada üzerinde, Yeni Zelanda'nın en yüksek dağı olan, Yeni Zelanda Alpleri'nin Cook Dağı (Mount Cook) bulunur. Adanın doğusunda Canterbury Plains bölgesi bulunurken, güneyinde çok sayıda fiyort vardır. Güney Adası'nın en büyük şehirleri Christchurch ve Dunedin'dir. Güney Adası'nın Maori'deki ismi Te Wai Pounamu 'dur (Yeşim Su). Aynı zamanda Te Waka a Māui yani Maori mitolojisinde yarıtanrı olan "Maui'nin kanosu" olarak da bilinir. Güney Adası, 19. yüzyılda Orta Ada olarak tanımlanır. O zamanlar Güney Adası olarak, bugünkü Güney Adası'nın güneyinde kalan küçük Stewart Adası kabul edilir. Vikipedi
-
Auckland Auckland metropolitan alanı Yeni Zelanda'nın kuzey adasında yer alır. Bu alan ülkenin en fazla şehirleşmiş yerleşimidir. Yaklaşık 1.3 milyon nüfusuyla ki bu rakam Yeni Zelanda'nın nüfusunun dörte birinden fazladır, ülkedeki nüfusu en fazla olan merkezdir. Ayrıca nüfus artışının ülkenin geri kalanından daha yüksek olması bu durumun gelecekde de süreceğini göstermektedir. Şehir ülkedeki ekonomik faliyetlerinin en yoğun olduğu merkezdir. Konum Auckland yarımadasının güney bitiminde yer alan Waitemata ve Manukau limanlarıyla sınırları belirlenmiþ olan dar berzahta yer almaktadır. Genel Özellikler Auckland Yeni Zelanda'nın ana giriş kapısı ve ticaret ve endüstri merkezidir. Burası yaklaşık bir milyon nüfusu ile Yeni Zelanda'nın en büyük kentsel bölgesidir. Auckland size geniş kumsallar, güzel bir liman, inanılmaz alış-veriş imkanları, gece eğlenceleri ve metropolit bir şehir kültürü sunar. Auckland eşiğinin sağında, şehrin kuzey ve güney sahillerinde 250 km'lik geniş bir alan boyunca olağanüstü Hauraki Körfezi uzanır. Yelkenliler şehri olarak bilinen Auckland, yatçılıkta en büyük yarışma ve ödül olan Amerikan Kupasının şimdiki ev sahibidir. Önemli Özellikler / Faaliyetler Kır manzaralarının farklılığı, macera tutkunları için çekici bir faaliyet alanı sunar. Az bulunan pahalı ve leziz deniz yemekleri içeren Yeni Zelanda mutfağı dünyanın en iyi ve en taze mutfakları arasındadır. Çok kültürlü bir şehir olan Auckland, galeriler, müzeler, tiyatro ve konserler gibi büyük şehirlerde bulunan tüm kültürel ve sanatsal etkinliklere sahip kozmopolit bir yerdir. Bunların hepsi, Avrupa ve Polinezya kültürlerinin özel bir karışımı ile meydana gelmiþtir. Vikipedi
-
Wellington Wellington (Maori dilinde: Te Whanganui-a-Tara ya da Poneke) Yeni Zelanda'nın başkenti, ülkenin en büyük ikinci yerleşim birimi ve Okyanusya'daki en kalabalık başkenttir. Yeni Zelanda'yı oluşturan adalardan Kuzey Adası'nın güney ucunda, ülkenin coğrafi merkezine yakın bir noktada yera alır. Bir çok büyükşehir gibi Wellington'ın kentsel yerleşim bölümleri de tek bir yönetim biriminin sınırları aşar. Wellington terimi sadece kentsel yerleşim yerlerini açıklarken, Büyük Wellington (Greater Wellington) ya da Wellington Bölgesi (Wellington Region) hem kentsel bölümleri, hem kırsal bölümleri kapsar. Adının kökeni Wellington kentine adı, Waterloo Savaşı'nı kazanan komutan ve Wellington'un ilk dükü olan Arthur Wellesly'nin onuruna verilmiştir. Bu komutanın adı ise, gelmiş olduğu yer olan, İngiltere'nin Somerset ilindeki Wellington kasabasına dayanır. Yeni Zelanda yerlileri Maori'lerin dilinde Wellington kentinin adı üç değişik biçimde geçer. Te Whanganui-a-Tara adı Wellington Limanı'nın olduğu bölgeyi anlatır ve Büyük Tara Limanı anlamına gelir. Bir başka ad, Pōneke ise çoğu zaman limanın eski İngilizcedeki adının değişerek Maori diline girmiş biçimi olduğu gerekçesi ile değerlendirmeye alınmaz. Eskiden Port Nicholson'ın kısaltmasından gelen Port Nick olarak adlandırılan limanın Maori dilinde girerken Pōneke'ye dönüştüğü kabul edilir. Māui balıklarının başı anlamına gelen Te Upoko-o-te-Ika-a-Māui adı Wellington Victoria Üniversitesi'nin de görüşüne göre diğer adlardan daha eskidir. Çoğu zaman Te Upoko-o-te-Ika olarak kısaltılır. Kentin önemi Wellington, Yeni Zelanda'nın siyasi merkezidir. Parlamento binası'na ve devlete ait tüm bakanlık ve kuruluşların genel merkezlerine ve Yeni Zelanda'daki yabancı ülke elçiliklerinin çoğunluğuna ev sahipliği yapar. Wellington'ın kent merkezinde yoğun sanatsal faaliyetler yürütülür. Kafe kültürü ve gece yaşamı kendi büyüklüğündeki diğer kentlere göre oldukça gelişmiştir. Yeni Zelanda'da sinema ve tiyato alanında merkez durumundadır. Te Papa Tongarewa (Yeni Zelanda Müzesi), Yeni Zelanda Senfoni Orkestrası, Yeni Zelanda Kraliyet Balesi ve iki yılda bir düzenlenen Uluslararası Sanat Festivali de başkent Wellington'da yapılır. Wellington 2006 yılında bir danışmanlık şirketince yapılmış araştırmalara göre dünyada yaşam kalitesinin en yüksek olduğu 12. yerleşim birimidir. Büyüklükte, İngilizcenin birinci dil olarak konuşulduğu diğer merkezler arasında Wellington 4. sıradadır. Yerleşme Maori toplumundaki kimi boyların aktardıklarına göre bugün Wellington'un olduğu bölge yaklaşık 10. yüzyılda Kupe tarafından bulunmuştur. Avrupalıların ise bu bölgeye yerleşmeleri 20 Eylül 1839 tarihinde Tory adlı gemiyle buraya varmalarıyla başlamıştır. İlk gelen yerleşmeciler evlerini, Hutt Nehri'nin denize döküldüğü yerde düz bir ovada bulunan ve uzun bir süre Britannia diye adlandırılan bugünkü Petone'da kurdular. Yerleştikleri bölgede yaşanan çamur selleri ve taşkınlar nedeni ile daha dağlık bölgelere gittiler. Bugün Wellington'da aşırı dik yokuşların bulunmasının nedeni yerleşmelerin ilk olarak buralarda başlatılmış olmasıdır. Kentteki depremler Wellington, birincisi 1848 yılında, ikincisi 1855 yılında gerçekleşen iki büyük depremden büyük zarar görmüştür. 1855 Wairarapa Depremi kuzey ve doğu doğrultusunda bulunan bir çatlakta olmuştur. Bu depremin, Richter Ölçeği'ne göre tahminî 8.2'lik büyüklüğü ile Yeni Zelanda'da kaydedilen gelmiş geçmiş en büyük deprem olduğu sanılmaktadır. 2 - 3 metrelik ölçüler ile dikey bir biçimde oldukça geniş bir alanda görülen depremde limanın bulunduğu bölge gelgitler nedeni ile bir bataklığa dönüşmüştür. Geçen süre içinde eski durumunu yeniden alan bataklık, günümüz Wellington'ında denizden 100 - 200 metre uzaklıkta Lambton Quay diye adlandırılan bir iş ve ticaret merkezi durumundadır. Wellington'ın kurulu olduğu bölgede yaşanan sismik hareketlenmeler, kentin tam ortasından geçen ana fay hattı ve buna bağlı diğer küçük kırıklar nedeniyle Yeni Zelanda ortalamasının çok üstündedir. Yakın zamanda bölgede daha ufak yüzlerce kırık tespit edilmiştir. Kentin çok katlı binalarının üst katlarında oturan kent sakinleri her yıl pek çok kez ufak depremler duymaktadırlar. 1855 yılındaki depremden sonra uzun yıllar Wellington'daki evlerin büyük bir çoğunluğu bütünüyle tahtadan yapılırdı. Bu dönemlerden kalma, 1996 yılında restore edilen Parlamento yakınındaki hükûmet binaları ve Metro İstasyonu olarak kullanılmakta olan binalar Güney Yarımküre'deki en büyük ahşap yapılardır. Yapılarda taş ve çelik kullanımı özellikle resmî binalarda oldukça yaygın olmasına karşın ahşap kapı ve çerçeve kullanımı yaşamak için yapılmış hemen her yapıda kullanılmaya devam etmektedir. Yeni Zelanda'nın başkenti oluşu Yeni Zelanda'nın ilk valisi William Hubson'ın 1841 yılında ilan ettiği ilk başkent Auckland'tir. Ancak Yeni Zelanda'nın başkenti 1865 yılında Auckland'den Wellington'a taşınmıştır. Parlamento Wellington'a 7 Temmuz 1862 günü yerleşmiş ancak resmî olarak Wellington başkent statüsüne çıkarılmamıştır. 1863 yılının Kasım ayında Başbakan Alfred Domett bir öneri sundu ve başkentin Cook Boğazı'na daha yakın, uygun bir yere taşınmasını talep etti. Güneydeki altın madenlerinin de işin içinde olması nedeniyle üzerinde durulan bir konu olduğu için, tarafsız durumda olmaları nedeniyle Avustralya'dan çağrılan komisyon üyeleri de başkentin hem merkeze hem de limana yakın olmasına ilişkin görüşlerini belirttiler. Bunun üzerine Parlamento da resmî olarak 26 Temmuz 1865 günü Wellington'a yerleşti. O dönemde Wellington'ın nüfusu 4.900'dü. [1] Dünya da 43 adet Wellington adlı şehir varken sadece Yeni Zelanda' da yer alan Wellington başkenttir. Wellington, Yeni Zelanda'nın en yüksek mahkemesi, Yeni Zelanda Yüce Divanı´na ev sahipliği yapar. Yüksek Mahkeme'nin eski binası geçmiş yıllarda yenilenmiş ve bugün turistlerin ziyaretine açılmıştır. Konum ve coğrafya Wellington, Kuzey Adası'nın güneybatı ucunda, Güney ve Kuzey Adaları'nı ayıran Cook Boğazı'nın kıyılarında kurulmuştur. Güneşli bir günde kentin, boğazın güneyinde kalan bölümünden karlarla kaplı Kaikoura Sıradağları görülebilir. Kuzeyde Kapiti Kıyıları'nın kumsalları vardır. Doğu yönünde Rimutaka Sıradağları, başkenti, ülkenin şarapçılık merkezi Wairarapa'nın geniş düzlüklerinden ayırır. 41° Güney enlemi üzerinde yer alan Wellington dünya üzerindeki tüm ulusal başkentler içinde en güneyde olanıdır. Liman ile kenti çevreleyen dağlar arasında pek geniş yer olmadığından dar bir alana kurulan Wellington, Yeni Zelanda'daki diğer yerleşim merkezlerinden daha yoğun bir biçimde nüfuslanmıştır. Bu nedenle büyümek için çok kısıtlı bir alana sahip olan Wellington yerine, kente komşu diğer yerleşim birimlerinin nüfuslarında hızlı bir artış başlamıştır. Üzerinde bulunduğu 40'lı enlemlerin de etkisiyle kentte çoğunluğu Cook Boğazı'ndan gelen sürekli rüzgârlar eser. Kentin temposunda iş merkezlerinin yoğunlaştığı iç kesimdeki semt etkilidir. Toplam nüfusun yaklaşık 62.000'nin çalıştığı bu semtte (CBD : Central Business District) çalışanların sayısı Auckland'dakilerin sayısından 4.000 kadar azdır; ancak Auckland'ın nüfusu Wellington'un neredeyse 3 katıdır. Yeni Zelanda'da kişi başına ortalama gelirin en yüksek olduğu yer olan Wellington, aynı zamanda en çok üniversite mezununu da içinde bulunduran kenttir. Wellington'un kültür ve gece yaşamı Courtenay Place'de ve iş merkezlerinin bulunduğu CBD'nin çevresinde yoğunlaşır. Bu iki noktanın birleştiği semt Te Aro, ülkenin en büyük eğlence merkezidir. Wellington, görülmeye değer manzarası, sahip olduğu doğal liman, çevresini saran koyu yeşil tepeler ve buralardaki yazlık evler ile büyük üne sahiptir. İş sahası olan CBD, Wellington Limanı'nın bir uzantısı olan Lambton Limanı'na oldukça yakındır. Wellington Limanı jeolojik olarak hâlen hareketli olan bir fay hattı üzerinde bulunur. Bu limanın batı kıyılarında oldukça belirgindir. Batıdaki alan, çevresindeki düzlüklere kıyasla birden bire yükselir, bu da Wellington'un semtlerinin büyük bir bölümünün kent merkezine kıyasla çok daha yüksekte olmasına neden olur. Kentin doğusunda, Miramar Yarımadası yer alır. Wellington Uluslararası Havaalanı'na ait bir bölgede kıstakla kentin kalan bölümüne bağlanır. Wellington'a olan dar giriş yolları Miramar Yarımadası'nın doğusunda kalır. Yarımadanın yakınlarında oldukça tehlikeli iki sığ yer bulunur. Bugüne dek bölgede pek çok gemi karaya oturmuştur. Kent merkezinin batısındaki tepelerde Victoria Ünivesitesi ve Wellington Botanik Parkı bulunur. Her ikisine de Wellington Teleferikleri ile ulaşılabilir. Wellington Limanı'nda 3 ada bulunur: Matiu/Somes Adası, Makaro/Ward Adası ve Mokopuna. Bunların içinden sadece Matiu/Somes Adası yerleşim için yeteri kadar büyüktür. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında mezarlık olarak da kullanılmıştır. Bugün tehlike altında bulunan türlerin korunması amacıyla ada da koruma altına alınmıştır. Adaya gündüz vakitleri boyunca feribotla ulaşma yoluyla giriş izni vardır. Wellington kentinin yılda ortalama güneşli gün sayısı 84'tür. (2025 saat) Nüfus bilgileri Wellington bölgesinin, yani kent merkezi ile çevre yerleşimlerin nüfusu 450.000'e yaklaşmaktadır. 2001 yılı nüfus sayımında kentte yaşayan kişilerin %18.5'inin 15 yaşın altında olduğu açıklanmıştır. Bu oran Yeni Zelanda'nın genelinde %22.7'dir. Buna karşın yaşayanların %8.6'sı 65 yaş üzeridir. Bu oran ise Yeni Zelanda'nın genelinde %12.1'dir. Nüfus sayımlarında yaşayanların %85.6'sı kökenlerinin Avrupa'ya dayandığını belirtmiştir. Yaklaşık %4.1'i Maori soyundan olduğunu söylemiştir. Geri kalanlar ise diğer Büyük Okyanus adaları ve kimi Asya ülkelerinden kente göç etmişlerdir. Vikipedi
-
Yeni Zelanda DEVLETİN ADI: Yeni Zelanda BAŞŞEHRİ: Wellington NÜFuSU: 3.481.000 YÜZÖLÇÜMÜ: 270.534 km2 RESMi DiNİ: Angalikan, Katolik, Metodist, Presbiteryan DİLİ: İngilizce, Maorice PARA BİRİMİ: Yeni Zelanda doları Güneybatı Pasifik Okyanusunda, iki büyük ada ve birçok küçük adalar üzerinde kurulmuş, 34°25’-47°17’ güney enlemleri ve 166°27’-178°35’ doğu boylamları arasında yer alan bir güney yarım küre ülkesi. Tarihi Yeni Zelanda adalarına ilk yerleşenler 1500 yıl önce Doğu Pasifik Okyanusu adalarından gelen Maorilerdir. Maoriler, bir Polinezya grubu kavimdir. Maorilerin adalara yerleşmesi 14. yüzyıla kadar devam etti. Yeni Zelanda’ya ilk ulaşan Avrupalı, Danimarkalı Abel Tasman’dır. Tasman 1642’de buraya geldi. Bundan sonra İngiltereli Kaptan James Cook 1769’da Ülkenin kıyılarını dolaştı. Bu tarihten sonra ülke İngiltere’nin kontrolü altına girdi. 1840 ve 1860 yıllarında yerlilerle birçok çatışmalar oldu. Maoro harpleri 1870 yılında tamamen kesildi. Böylece adalar İngiltere’nin kolonileri arasına girdi. Yeni Zelanda kolonisi 1907 yılında, İngiliz Milletler Cemiyeti içerisinde bir dominyon oldu. Birinci Dünya Harbinin patlak vermesiyle, Yeni Zelanda, İngiltere yanında savaşa katıldı. Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerlerden kurulmuş ANZAC (Australian and New Zealand Army Corps) Kolorduları Çanakkale’de Osmanlı ordusu karşısında bozguna uğradı. 17.000 ölü ve 50.000 yaralı ile kaçmak zorunda kaldı. Yeni Zelanda birlikleri İkinci Dünya Harbi esnasında Alman (1942) ve İtalyan (1944) ordularına karşı da savaşarak hezimete uğradı. İkinci Dünya Harbinden sonra 1951 yılında ABD ve Avustralya ile karşılıklı Güvenlik Antlaşması imzalayan Yeni Zelanda hükümeti Kore, Malezya ve Vietnam karışıklıklarına asker gönderdi. İngiltere’nin desteğiyle Singapur ve Malezya’ya birliklerini yerleştirdi. Böylece kısmen bölgenin kontrolü Yeni Zelanda ve İngiltere tarafından sağlanmış oldu. Yeni Zelanda, İngiltere’ye bağlı monarşik bir idareyle yönetilir. Fiziki Yapı Yeni Zelanda güneybatı Pasifik Okyanusunda biri kuzeyde diğeri güneyde olmak üzere iki büyük adadan meydana gelmiştir. Civardaki küçük adalar da dahil toplam yüzölçümü 267.844 km2dir. En yakın komşusu olan Avustralya’nın 1930 km kadar doğusunda kalır. Yaklaşık olarak bir dikdörtgene benzeyen GüneyAdasının güneybatı ucundan kuzeydoğu ucuna olan mesafesi aşağı yukarı 800 km’dir. Adanın batısını boydan boya Güney Alp Dağları örtmüştür. Güney Alplerin en yüksek tepesi olan Cook Dağı yaklaşık 3764 m’lik yüksekliğiyle ülkenin de en yüksek noktasıdır. Dağlar kıyıdan 32 km kadar içerdedir. Güney Alplerin üzerinde yaklaşık 16 tane tepe vardır. Bunların en alçağı 3048 m civarındadır. Alplerin doğu yamaçlarında birçok buzul göl bulunur. Bunlardan Tasman, Fox ve Josef buzulları en genişleridir. Ülkede birçok irili ufaklı göl ve nehir mevcuttur. En geniş göl Te Anau’dur. Yaklaşık 344 km2 olup, uzunluğu 61 km ve genişliği 10 km’dir. Güney Adasındaki başlıca büyük nehirler: Rakaia, Waimakariri ve Clutha’dır. Batı kıyılarında yeralan fiyordlar ve şelaleler ülke manzarasına ayrı bir özellik katmaktadır. Dünyanın dördüncü büyük şelalesi Sutherland da buradadır. Alplerin doğusu adanın doğu kıyısına kadar uzanan Canterbury yaylası ile kaplıdır. Foveaux Boğazıyla Güney Adasından ayrılan Stewart Adası yaklaşık 1700 km mesafededir. Cook Boğazından yaklaşık 22 km kuzeyde Kuzey Adası bulunur. Tahminen 114.489 km2 bir alana sahiptir. Adanın ortasından Tongariro, Ngauruhoe ve Ruapehu adlarındaki faal volkanik dağlar bulunmaktadır. Batı kıyısındaysa yaklaşık 2400 m yüksekliğindeki Egmont Dağı da faal bir volkanik dağdır. Bu dağın kuzeyinde dev mağaralar vardır. Tabii olarak kireçtaşlarından meydana gelmişlerdir. Adanın Rotorua bölgesinde ve civarındaki sıcak su kaynakları sürekli gaz ve buhar çıkarırlar. Öyle ki, nehirden tutulan balık biraz ilerdeki kaynağa daldırılıp pişirilebilir. Adanın bu bölgesi soğuk ve sıcak mevsimleri aynı anda üzerinde bulundurur. Kuzey Adasının termal ve volkanik bölgelerinde Taupo Gölü yaklaşık olarak 616 km2dir. Ülkenin en uzun nehri Waikato kuzeyde Taupo Gölüne doğru akar ve yaklaşık 425 km uzunluğundadır. Adadaki mevcut ovalar genellikle fazla yüksek değildir. Bunlardan Taranaki, Manawatu ve Wairarapa ovaları en genişleridir. Doğu kıyılarında bulunan Plenty, Hawkes ve Poverty körfezleri birer tabii limandır. Yeni Zelanda’nın Stewart Adasından başka birçok irili ufaklı adaları mevcuttur. Bunlardan başlıcaları Chatham, Campbell, Kermadec, Snares, Auckland, Antipodes, Baunty, Niue ve Tokelau adalarıdır. İklim Sıcak ve nemli Pasifik havası ve değişen Antarktika havası kuru, Avusturalya kıta havasıyla karışmak suretiyle, Yeni Zelanda üzerine alçak-basınç ve yüksek basınç hava akımlarının gelmesine sebep olurlar. Okyanus içinde yer alması sebebiyle, Yeni Zelanda aşırı sıcaklık farklarına ve yaz kuraklığına maruzdur. Auckland bölgesinde ortalama sıcaklık 16°C iken Güney Adasında invercargill civarında 10°C kadardır. Pasifik Okyanusu ve mevcut tabii kaynaklar ülke iklimine önemli ölçüde tesir etmektedir. Ülkenin batı kıyısı, doğu kıyısına göre daha çok yağış alır. Mesela Kuzey Adasında batı kıyısında bulunan New Plymauth bölgesi yaklaşık yılda 142 gün yağış alır ve ortalama yağış miktarı 1565 mm’dir. Aynı enlemde yer alan Napier bölgesi ise doğu kıyısında olup, Ortalama 780 mm yağış alır. Yağış süresi ise 92 gün kadardır. Yeni Zelanda ekvatorun güneyinde yer aldığı için Kuzey Yarımküreye göre mevsimler farklı geçer. Kuzeyde yaz sıcaklığı insanı bunaltırken, Yeni Zelanda’da kayak yapılır. Tabii Kaynakları Yeni Zelanda topraklarının yarısına yakın bir bölümü yeşil alanlarla örtülüdür. Sadece dörtte bir kadar arazi kayalık ve çoraktır. Geri kalan alanlar ormanlarla kaplıdır. Nehirler, göller ve tabii gaz ve buhar kaynakları ülke için çok önemlidir. Nehirler çok kısa ve çok hareketlidir. Göllerle birlikte önemli elektrik kaynaklarını teşkil ederler. Ülkenin en büyük hidroelektrik santralı Manapouri Gölü üzerinde olup, bir milyon kilowatlık kapasitededir. Bu santral sayesinde Avustralya’dan gelen boksit filizinden alüminyum elde edilir. Yeni Zelanda yeraltı kaynakları bakımından zengin bir ülkedir. Kömür, kireçtaşı, altın, petrol, tabii gaz ve demir başlıca minerallerdir. Ülkenin ormanları diğer önemli bir tabii kaynaktır. Dünyada pek eşine rastlanmayan cinste ağaçlarla doludur. Bunlardan en meşhuru Yeni Zelanda’ya mahsus Kauri ağacıdır. Bu ormanlar birçok hayvan ve çeşit çeşit cinste kuşlarla doludur. Bunlardan uçması olmayan, kısa gagalı kiwo kuşu, Yeni Zelanda’nın sembolüdür. Ülkede en çok koyun ve sığır yetiştirilir. Bütün boş yeşil sahalar hayvancılığa ayrılmıştır. Ülkede bol miktarda kırmızı geyik yaşar. Yeni Zelanda’da mevcut yeraltı buhar kaynakları çok önemli bir gelir kaynağıdır. Bu buharlar ile türbünler çevrilmek suretiyle, elektrik enerjisi üretimi arttırılmıştır. Dünyada sadece İtalya, İzlanda, Meksika ve Japonya’da mevcut bulunan tabii buharlı elektrik santrallarının bir benzeri de Yeni Zelan’dadaki Wairakei santralıdır. Nüfus ve Sosyal Hayat Yeni Zelanda’nın yaklaşık 3.481.000 olan nüfusunun çoğu gençtir. Nüfus yoğunluğu 13 kişi kadardır. Yeni Zelanda nüfusunu esas olarak iki tip insan grubu meydana getirir. Bunlardan birincisi yerli Maori halkıdır. Diğeri ise, ülkeye sonradan gelmiş bulunan Avrupalı beyazlardır. Bugün bu ayırım pek fark edilemeyecek seviyededir. Avrupalılar umumiyetle İngiliz, İrlanda veya İskoç kökenlidir. Önceleri Maori nüfusu pek fazlaydı. Fakat adalardaki İngilizlerin kolonileştirme siyaseti sonunda yerli mevcudu azaldı. Çoğu savaşlarda öldü. Bu arada Rusya, Polonya, Almanya, Vietnam ve Şili’den birçok sürgüne gelen veya kaçarak yerleşenler de nüfusun bir bölümünü meydana getirmektedir. Nüfusun % 83’üne yakın bir bölümü şehir hayatı yaşar. Kırlarda yaşayanlar ise genellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşır. Halkın maddi refah seviyesi yüksek durumdadır. Her çeşit kara, su ve deniz sporları herkes tarafından yapılabilmektedir. Resmi dil İngilizcedir, Maori lisanı ise unutulmamış olup, halen konuşulmaktadır. Çok az da olsa Çince ve Hintçe konuşan gruplar vardır. Yeni Zelanda’nın din yapısı da tıpkı etnik yapısı gibi karışıktır.Nüfusun % 55’inden fazlası Protestandır. Ayrıca Angalikan, Katolik, Yahudi, yerli inanışlara mensup kişiler mevcuttur. İslamiyet ülkede yeni tanınmış olup, hızla yayılmaktadır. Ülkenin eğitim düzeyi çok yüksektir. Okuma-yazma bilenlerin oranı hemen hemen % 99’a ulaşır. 6-15 yaş arası mecburi öğrenime tabidir. Dünyada en çok gazete basılan ülkelerden biridir. Her bin kişiden 400’ü gazete satın almaktadır. Siyasi Hayat Yeni Zelanda bir parlamenter-demokratik monarşi idareye sahiptir. Resmi devlet başkanı İngiltere Kraliçesidir. Kraliçeyi, ülkede genel bir vali temsil etmektedir. Hükümet başkanı aynı zamanda Maliye Bakanlığı görevini de sürdürür. İdari olarak dört ile üç kazaya, 132 nahiyeye ve 96 köye ayrılmıştır. Ülkenin anayasası mevcut değildir. Ülke parlamentosu 96 üyeden meydana gelir. Meclis üç yılda bir yeniden seçilir. Başbakan ve hükümet kabinesi meclis içinden çıkar. Ekonomi Yeni Zelanda genellikle yumuşak bir iklime ve az fakat verimli topraklara sahiptir. Bu yüzden ülke bir “tarım” ülkesi kabul edilir. Buğday, arpa ve yulaf en önemli tarım ürünleridir. Hayvancılık oldukça gelişmiştir. Koyun ve sığır yetiştiriciliği bakımından dünyanın sayılı ülkelerinden biridir. Yaklaşık olarak 9 milyon hektarlık çayır ve otlak alanlar bu alanın gelişmesinde önemli bir rol oynar. Bu yüzden ülkede et ve süt endüstrisi çok gelişmiştir. Ülke endüstri bakımından da gelişmiştir. İngiltere ile olan ticari münasebetleri endüstri sektörünün kontrolünü İngiltere’ye vermiş durumdadır. Başlıca endüstri alanları gıda, tekstil, kağıt, çelik, petrol, petrol ürünleri ve alüminyumdur. Ülke nüfusunun % 35’ine yakın bir bölümü endüstri ve ticaret alanında çalışmaktadır. Ülke etrafı tamamen okyanus ile çevrilmiştir. Bu yüzden balıkçılık çok önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Kılıçbalığı ve tonbalığı bol miktarda avlanmaktadır. Ayrıca balina avcılığı da yapılmaktadır. Orman ürünleri ülkenin diğer önemli bir gelir kaynağıdır. Ormanlardaki mevcut ağaçlar dünyada nadir yetişen ağaçlardır. Hemen hemen hepsinin kerestesi çok kıymetlidir. Daha çok kauri, sedir ve kozalaklı ağaçlar mevcuttur. Ormanlarda yetişen çeşitli cinsteki süs kuşları önemli bir ihraç maddesidir. Yeni Zelanda’da madencilik endüstrisi bir hayli gelişmiş durumdadır. En çok kömür ve tabii gaz elde edilmektedir. Petrol ülke ihtiyacının sadece % 3’ünü karşılayacak durumdadır. Geri kalan ihtiyacı için dışarıya bağlıdır. Avustralya’dan ithal edilen boksit cevherinden alüminyum elde edilir. Yeni Zelanda çok zengin nehir, göl ve tabii kaynaklara sahiptir. Bu yüzden hidroelektrik santrallarının sayısı ve kapasitesi oldukça fazladır. Cook Boğazında inşa edilmiş sualtı kanalları sayesinde Güney Adasında elde edilen her çeşit enerji Kuzey Adasına ulaştırılır. Yeni Zelanda’da deniz, hava ve demiryolu ulaşımı oldukça gelişmiş durumdadır. Auckland, Wellington, Tauranga, Dunedin ve Whangarei limanları ülkenin ekonomisini üzerinde taşıyan limanlardır. Auckland, Christchurch ve Wellington şehirlerinde üç tane milletlerarası hava alanı mevcuttur. Cook Boğazı üzerinden feribot, denizkayağı ve sualtı kanal ulaştırması yapılmaktadır. Yeni Zelanda daha çok İngiltere, Avustralya, ABD, Japonya ve Uzak Doğu ülkeleriyle ticari münasebetlerde bulunur. Et, süt, yün, kürk, deri ve balık en önemli ihraç ürünleridir. Ayrıca kereste, çeşitli cinste hayvanlar, meyve, konserve ve canlı hayvan ihracatı da yapılır. Buna karşılık boksit, demir, çelik, petrol, petrol ürünleri, plastik eşyalar, otomobil ve makine satın almaktadır. Turizm, Yeni Zelanda için önemli bir gelir kaynağıdır. Dağ sporları özellikle kayak ve su sporları en önemli turizm kaynaklarıdır. Ülkenin tabii gaz kaynakları, göller ve kıyıları tabiat manzarasına ayrı bir güzellik katmakta ve her yıl çok sayıda turist çekmektedir.
-
ARJANTİN YEMEKLERİ ARJANTİN TURTASI Kullanılacak malzeme: 200 gram patates nişastası, 200 gram toz şekeri, 250 gram tereyağı, 50 gram Pudra şekeri, 200 gram badem içi, 6 yumurta, 1 limon, 1 paket vanilya 50 gram vişne Yapımı: Turta kalıbını yağa bulayıp bir kenara bırakmalı. Büyük ve yayvan porselen kâsede yumurtaların sarılarıyle toz şekerini çırparak köpürtmeli. Şeker eriyip yumurtaların sarıları renklerini kaybederek köpürünce sadece sarısı rendelenmiş limon kabuğunu azar azar katarak bu karışıma yedirmeli. Çırpmaya ara vermeden su rasıyle vanilya tozunu ve nişastayı azar azar katıp yedirmeli. Sonunda oda ısısında eritilmiş 150 gram tereyağını azar azar katıp bu karışıma yedirmeli. Beri yanda yumurtaların aklarını porselen bir kâsede kar köpüğü haline gelinceye kadar çırpmalt Sonra bundan kaşık kaşık almalı ve yavaş yavaş karıştırılmakta olan öbür kremaya katıp yedirmeli. Karışım birbirine iyice yedlrilince bunu bir kenara bırakılmış olan kalıba boşaltıp bir spatulayla düzlemeli. Kalıbı 175 dereceye göre kızdırılmış bir fırına koyup turtayı 35 dakika kadar pişirmeli. Sokulacak kuru bir kibrit çöpünün kuru olarak çıkarılmasıyle piştiği anlaşılacak turtayı fırından alıp bir kenarda birkaç dakika dinlertdirdlkten sonra servis tabağına başaşâğı ederek aktarmalı. Badem içlerini kaynar suya sokup çıkardıktan ve böylece zar gibi ince kabuklarını ayıkladıktan sonra fırına koyup hafifçe kavurmalı. Kavrulmuş badem içlerinden bir kısmını döverek ufalamalı. Geri kalanını da tüm olarak bir kenara ayırmalı. Kalan tereyağıyle pudra şekerini tahta kaşıkla döverek krema haline getirmeli. Bu kremayla turtanın yüzünü ve kenarlarını sıvamalı. Kremanın üstüne dövülmüş badem içini serpiştirme!). Turtanın üzerini de küçük parçalara doğranmış incir ve vişne şekerlemeleriyle süslemeli. Şekerlemelerin aralarına da bir kenara ayırılmış tüm badem içlerini oturtmalı. ARJANTİN FİLETOSU Kullanılacak malzeme (4 kişi için): Her biri 250 gram gelecek 4 süt danası filetosu, 200 gram dana böbreği, 150 gram koyun karaciğeri, 150 gram füme edilmiş pançeta, 30 gram margarin yağı, 2 baş soğan, 1 diş sarmısak, 1 demet kıyılmış maydanoz, 1 tutam kırmızı biber, 1/2 limonun suyu, 2 kaşık sirke, bol zeytinyağı, yeteri kadar tuz ve karabiber. Yapımı : Dana filetolarının yağlı ve sinirli yerlerini kesip attıktan sonra bunları et döveceğiyle iyice dövüp bir tabağa yanyana dizmeli. Üzerlerine eşit ölçüde zeytinyağı dökerek bunu iyice yaymalı ve bir kenarda dinlenmeğe bırakmalı. Et, bu zeytinyağında yarım saat kadar dinlendikten sonra odun kömürü ateşinin dört parmak yukarısına bir ızgara oturtmalı. Filetoların önce bir yanlarını sonra öbür yanlarını nar gibi kızartmalı. Filetonun kızartılması sırasında böbrekle ciğeri kuşbaşı iriliğinde parçalara doğramalı. Bir güvece margarin yağıyle küçük parçalara doğranmış füme pançetayı koyup kabı kuvvetli bir ateşe oturtmalı. Güveçteki yağ eriyince doğranmış ciğerle böbreği katmalı. Tahta bir kaşıkla karıştırarak bunları iyice kızartmalı. Fileto kızarınca bunu sıcak bir yerde tutulan servis tabağına yanyana koymalı. Bunların üzerine de güveçte kızartılmış böbrek, ciğer, pançeta ve salçasını dökmeli. Beri yanda şöyle bir salça hazırlamalı: Soğanı rendelemeli, sarımsağı havanda dövmeli bunları kıyılmış maydanozla karıştırmalı. Tuzlayıp biberlemeli ve iki kaşık sirkeyle yarım limon suyunu ve bir _ iki kaşık zeytinyağını katıp çırparcasına karıştırmalı. Sonra bu salçayı, salça kâsesine koymalı ve sıcak yemekle birlikte sofraya götürüp servis yapmalı. PANADA (ARJANTİN) Kullanılacak malzeme (4 kişi için): Izgarada veya fırında kızartılmış 600 gram koyun eti, 3 baş soğan, 1 diş sarmısak, 1.5 kaşık kapari, tuzlanmış iki sardalye, 1 kaşık un, 2 baş karanfil, 1 tutam merzengûş otu, yeteri kadar zeytinyağı, et suyu, tuz ve karabiber. Yapımı: Izgarada veya fırında kızartılmış eti iki defa makineden geçirip bir porselen kâseye koymalı. Soğanları rendeleyip kıyılmış etin üstüne boşaltmalı. Sarmısakla karanfili havanda iyice dövmeli ve bunları da porselen kâsedekilere katmalı. Sardalyelerin tuzlarını giderip bol suda yıkamalı ve havanda döverek macun durumuna getirmeli. Bunu da kâsedekilere katmalı. Merzengûş otunu da serptikten sonra kâsedekileri iyice karıştırıp birbirlerine yedirmeli. Bir tavaya yarım bardak kadar zeytinyağı dökmeli. Porselen kâsedeki karışımı da içine atmalı ve bunları hafif bir ateşte tahta kaşıkla karıştırarak iyice kavurmaı Kıymalı karışım iyice kavrulunca, tahta kaşıkla karıştırmaya devam ederken un serpiştirerek dökmeli, bir-iki dakika karıştırarak pişirdikten sonra iki kepçe kadar sıcak et suyu katmalı ve kaptakıler macun gibi oluncaya kadar pişirmeli. Gerekirse bir kepçe daha et suyu dökülebilir. Kaptakiler iyice susuz kalıp macun gibi pişince bunu servis tabağına alıp sıcak sıcak servis yapmalı. PUKERO (ARJANTİN) Kullanılacak malzeme (8 kişi için): 1 kiloluk bir piliç, 800 gram süt danası pirzolası, 200 gram yağlı koyun eti, 200 gram nohut, 1/2 kilo lahana, 2 parça sosis, 5 körpe havuç, 5 baş soğan, 3 diş sarımsak, 5 iri domates, 5 iri patates, 1 dolmalık yeşil biber, 1 koçandan ayıklanmış sütlü mısır, 1 defne yaprağı, 1 demet maydanoz, 3 baş pırasa, yeteri kadar tuz. Yapımı: Bir gece önceden nohutları çöplerinden ayıklayıp ılık suda ıslatmalı. Pilicin tüylerini yolup içlerini çıkarmalı ve ince tüylerini gidermek için tütsüledikten sonra parçalara bölmeli. Maydanozları temizleyip bol suda iyice yıkamalı ve kıyarcasına ince doğramalı. Çok büyük bir tencereye dörtte üçüne ulaşıncaya kadar su koymalı. Bunun içine bir gün önceden ıslatılmış nohutları süzerek boşaltmalı. Nohutların üstüne dana pirzolalarını yaymalı. Kabuğu çıkarılmış soğanı tüm olarak katmalı. Sarımsakla defne yaprağını da kattıktan sonra kabı ateşe oturtmalı. Su kaynamaya başlarken tencereye ince dilimlere doğranmış koyun etiyle piliç parçalarını da atmalı. Tenceredekileri çok hafif bir ateşte iki saate yakın bir süre pişirdikten sonra tüm soğanı çıkarıp atmalı. Üstü kazınmış patatesle havuçları küçük parçalara doğrayarak etlerin üstüne yaymalı, iyice temizlenmiş ve yıkanmış lahanayı da küçük parçalara doğrayıp tenceredekilere kattıktan sonra kaptakileri çok hafif ateşte yirmi dakika daha pişirmeli. Bu sürenin sonunda tencereye çentilircesi-ne ince doğranmış soğanlarla kabuğu soyulmuş ve çekirdekleri çıkarıldıktan sonra dilimlenmiş domatesleri ve parçalara ayrılmış sosisleri atmalı. Yeteri kadar tuz serpmeli ve mısır taneleriyle tavla zarı iriliğinde parçalara doğranmış patatesleri de katıp tenceredekileri 15 - 20 dakika daha hafif ateşte pişirmeli. Bütün sebzeler dağılmadan pişince. önce bir kevgirle etleri tencereden çıkarıp kayık biçimindeki bir servis tabağına yaymalı. Bunların üstüne de sebzeleri yerleştirip sıcak sıcak servis yapmalı. Tatlı Patates Püreli Çayot (Arjantin) (mikrodalga) 8 küçük çayot (yaklaşık 1 kg) 350 g tatlı patates 12,5 cl (1/2 su bardağı) yoğurt (terdhen yarım yağlı) 30 g Parmesan (ya da kaşar) peyniri rendesi bir tutam karabiber (taze çekilmiş) bir tutam tarçın bir tutam karanfil (dövülmüş) 2 çorba kaşığı iç badem (kahverengi kabukları alınıp, kıyılmış) Tatlı patatesleri birkaç yerlerinden bir çatalla ya da bir bıçağın sivri ucuyla delip, fırına yerleştirerek, % 100 ısıtılmış fırında 6 dakika pişirin (her 2 dakikada bir, altüst edin). Sonra fırından alıp, bîr kenarda 3 dakika ılındırarak, kabuklarını soyun ve çukur bir tabakta bir çatalın tersiyle ezerek püre haline getirin. Yoğurt, Parmesan (ya da kaşar) peyniri rendesi, karabiber, tarçın ve karanfili ekleyip, pürüzsüz bir kıvam alıncaya kadar çatalla ezerek karıştırın. Çayotların tepelerinden kapak kesip, çevrede 1 cm kadar bırakarak bir kaşıkla içlerini boşaltın, Sonra boşaltılmış yanlan alta gelecek biçimde bir fırın kabına yerleştirip, kabın üstünü plastik filmle örtün ve fırına vererek, çayotları % 100 ısıtılmış fırında 4 dakika pişirin. Kabı fırından alıp, çayotları altüst ederek, kabın üstünü yeniden plastik filmle örtün ve fırına vererek, çayotları yumuşayıncaya kadar (2 - 4 dakika) pişirmeyi sürdürün. Kabı fırından alıp, plastikfilmi atarak, çayotların içlerini tabaktaki püreyle doldurun. Pürelerin üstüne de bademleri serpip, kabı yeniden fırına vererek, çayotları % 100 ısıtılmış fırında 2 dakika pişirin. Kabı fırından alıp, bir kenarda 2 - 3 dakika beklettikten sonra, servis yapın. NOT: ÇAYOT VE TATLI PATATES GÜNEY AMERİKA SEBZELERİDİR Pastis in panadas (Arjantin) Kordoba Böreği hamur için: 1/2 kg. un 1 çorba kaşığı toz şeker 40 gr. tereyağı veya içyağı 4 çorba kaşığı süt ılık su tuz iç için: 200 gr. içyağı veya tereyağı 1/2 kg. bonfile 1/2 kg. yeşil soğan 3 havuç 1 acı yeşil biber 2 domates 1 tatlı kaşığı toz kırmızıbiber 1 tatlı kaşığı kimyon 1 çorba kaşığı çekirdeksizkuru üzüm 10 siyah zeytin 2 katı yumurta sıvıyağ karabiber tuz Unu, tereyağı veya eritilmiş ve posası alınmış içyağı, ılık süt, şeker, tuz ve aldığı kadar ılık su ile yoğurarak, yumuşak bir hamur hazırlayın. Dinlenmesi için bir kenara bırakın. Eti önce ince dilimler halinde kesin. Daha sonra bu dilimleri ince şeritler getirin. Bu şeritleri minik parçalar halinde doğrayın. Yeşil biberi, taze yeşil soğanları ince ince kıyın. Her börek için hemen hemen bir tatlı kaşığı hesabı ile tencereye tereyağı veya arzuya göre posası alınmış içyağını koyun. Eriyince içine eti atın ve hafifçe 5 dakika kadar kavurun. Daha sonra içine ince kıyılmış yeşil soğanları ve biberleri ilave edin ve hafif ateşte çevirerek kavurun. Domateslerin kabuğunu soyup doğrayın. Havuçları soyun, minik parçalar halinde doğrayın ve domatesle birlikte tenceredeki et, soğan ve biberlerin üzerine atın. Sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirin. Bu arada katı yumurtaları küçük küçük kesin. Zeytinleri ince ince kıyın. Sebzeler pişip rengi değişince, içine küçük küçük kesilmiş katı yumurtaları, ince ince kıyılmış siyah zeytinleri koyun. Karabiberi, tuzu, kırmızı biberi, kimyonu ve çekirdeksiz kuru üzümü ilave edin. Hepsini karıştırıp soğuması için bir kenara bırakın. Hamurdan bir yumurta büyüklüğünde kopardığınız parçaları hemen hemen, bir çay fincanı altı büyüklüğünde kalınca 3 mm. kadar açın. İçine hazırladığınız içten bolca koyun ve kenarlarını birleştirdikten sonra, hamurun ucunu alttan yukarı doğru bukle vererek ve kıvırarak kapatın. Veya daha kolay olarak böreği masaya koyup, kapattığınız iki ucun üzerine çatalla bastırarak şekil verin. Daha sonra yağlanmış bir fırın tepsisine sıralayarak kızgın fırında 20 dakika kadar pişirin. Ya da derin bir tavada kızdırılmış bol yağda 2-3 dakika, börekler altınımsı kahverengi oluncaya kadar çevirerek kızartın. Bal Kabağı Dolması (Arjantin) 1 orta boy bal kabağı 1 kg. gulaş kesilmiş sığır eti 1 büyük baş soğan 2 diş sarımsak 2 büyük domates 1 yeşil biber 2 tatlı kaşığı toz şeker 10 adet kuru kayısı 3 patates 3 tatlı patates 2 su bardağı et suyu (2 etsu tabletle hazırlanmış) 1 su bardağı konserve mısır 100 gr. tereyağı 4 çorba kaşığı sıvıyağ Karabiber tuz Soğanı ve yeşil biberi ince ince kıyın. Sarımsakları dövün. Domatesleri küçük küçük doğrayın. Derin bir tavaya sıvıyağı ve tereyağının yarısını koyup kızdırın. Eti içine atarak et altınımsı kahverengi bir renk alıncaya kadar kızartın. Et kızarınca içine soğan ve sarımsakları ekleyip, hafif ateşte 3-4 dakika kavurun. Daha sonra ateşi yükselterek, etlerin üstüne, domatesleri, yeşil biberi, bir tatlı kaşığı şekeri, karabiberi ve etsu tabletleri ile hazırladığınız et suyunu ekleyin. Kaynamaya başlayınca ateşi kısarak, tencerenin kapağını kapatın ve 1 saat, etler iyice yumuşayıp pişinceye kadar, hafif hafif kaynamaya bırakın. Et pişerken patatesleri soyup küçük küpler halinde doğrayın. Tavada, kalan tereyağının yarısını eritin. Yağınız eriyince içine kayısıları atın ve 1-2 dakika çevirin. Üzerine 1 tatlı kaşığı toz şeker atın, bir kere daha çevirip patatesleri ilave edin. Hepsini 5 dakika kavurun. Etin pişmesinin sonuna doğru, hemen hemen 10 dakika önce ete, kayısılan ve patatesleri ilave edin ve hep birlikte yine hafif ateşte pişirin. Etiniz pişerken, bal kabağını üst kısmından kapak şeklinde kesin. Kabağın içindeki çekirdekleri ve lifli kısmı temizleyin. Bal kabağını yıkayarak, süzün. İçinden servis yapabileceğiniz bir fırın kabına koyun. Kalan tereyağını eritin. Balkabağının içini erimiş tereyağı ile yağlayıp, karabiber ve tuz serpin. Daha sonra etinizi ateşten çekin. İçine konserve mısırları, tuzu ilave edip, yavaşça, kayısıları zedelemeden karıştırın. Yahninizi bal kabağının içine boşaltın, kabağın bir kenara koyduğunuz kapağı ile ağzını kapatın. Önceden 170 derecede kızdırdığınız fırında, bal kabağının etli kısmı pişinceye ve kabuğu hafif kahverengi bir renk alıncaya kadar 1 saat pişirin. Bal Kabağı Dolması'nı pişince fırından çıkarın. İçinde piştiği kaptan çıkarmadan, kepçe ile içinden önce yahniyi, daha sonra da bal kabağının etli kısmını alarak servis yapın.
-
İguasu Nehri Iguazú Şelalelerinin'de Şeytan Gırtlağı 'nın havadan görünümü, Solda Arjantin, sağda Brezilya Iguasu (Portekizce Iguaçu, İspanyolca Iguazú) 1.320 km uzunluğunda Güney Amerika'da bir nehir. İsmi Yguazu kelimesinden (Guarani dilinde Büyük su) gelir. İki farklı nehrin (Irai ve Atuba) Curitiba şehri yakınlarında birleşmesinden oluşur. Parana nehrine dökülmeden önceki son kilometrelerinde Arjantin (Misiones eyaleti) ile Brezilya (Parana eyaleti) arasında sınır oluşturur. Parana Nehri'ne döküldüğü yerin yakınlarında, Brezilya tarafında Foz do Iguaçu, Arjantin tarafında ise Puerto Iguazu şehirleri bulunur.İki şehir de nehri geçen bir köprü ile birbirlerine bağlıdır. Iguaçu'nun en ünlü özelliği, nehrin döküldüğü yerin birkaç kilometre öncesindeki şelaleleridir. Şelaleler de aynı şekilde tam sınırda bulunur. Büyük kısmı, görkemli "Şeytan Gırtlağı" 'na geçiş imkânının da bulunduğu Arjantin kısmındadır. Ama insan, şelalelerin etkisini Brezilya tarafından daha iyi hisseder.Toplam genişliği 2700 m olan Igaçu Şelaleleri'nde, ortalama 1.700 m³/s, uzun yağışlardan sonra ise 7.000 m³/s su, iki basamak halinde 75 metreden dökülür. Bu doğa güzelliğini, Álvar Núñez Cabeza de Vaca 1542 yılında keşfetmiştir. Eleanor Roosevelt bu nefes kesici doğa mucizesine baktığında, ağzından şu iki kelime dökülmüş: "Poor Niagara" (zavallı Niagara) Her iki tarafı da kapsayan milli park 1984 yılında UNESCO tarafından "Dünya mirası" listesine alınmıştır.Turizm sebebi ile lokal anlamda çok önemli bir ekonomik rol oynar. Arjantin bölümü Genel manzara
-
Valdés Yarımadası Valdés Yarımadası uydu fotoğrafı Valdés Yarımadası (isp. Peninsula Valdés), Arjantin 'de yaklaşık 3625 km² büyüklükde bir yarımada. Chubut Eyaleti 'nde, Atlas Okyanusu kıyısındadır. Yarımada, bir doğal koruma bölgesi olup, 1999 yılında UNESCO tarafından Dünya mirası listesine alınmıştır. Valdes'in büyük bir kısmı mütevazı bir doğadan ve birkaç küçük tuz gölünden oluşur. Bunlardan en büyüğü deniz seviyesinin 35 m altında olup, Arjantin 'in en alçak noktasıdır. Yarımadanın özel anlamı sahillerinde oyalanan deniz memelileridir. Bunlar, deniz aslanları ve deniz filleridir. Güney Balinalarına, yarımada ve Patagonya anakarasının çıkıntısı ile oluşan Golfo Nuevo 'da (Yeni Körfez) rastlanır. Bu Çubuklu balina türü buraya, körfezin suyu açık denizin suyundan daha sakin ve daha sıcak olduğundan yılın ikinci yarısında, üremek ve yavrularını dünyaya getirmek için gelir. Açık denizde, yani yarımada sahilinin önünde katil balinalar yaşar. Yarımadanın iç kısımlarında heşeyden önce deve kuşu benzeri nandular, guanakolar, maralar göz önüne gelir. Valdes Yarımadası'nda tek yerleşim merkezi Puerto Pirámide köyüdür. Bir kaç yıl öncesine kadar yarımadada Arjantin ordusunun üsleri bulunuyordu. Bugün hala Punta Norte 'de bir iniş pistinin kalıntıları vardır. Burasının bulunma amacı Falkland Adaları uyuşmazlığıydı. Punta Delgada fener Valdés Yarımadası'nda deniz aslanları Vikipedi
-
Arjantin Gölleri Mar Chiquita Laguna Mar Chiquita (veya Mar de Ansenuza) alan bakımından Arjantin'in en büyük ve Güney Amerika'nın Titikaka Gölü'nden sonra en büyük ikinci gölü. Ayrıca kendinden doğan nehri olmayan yeryüzünün en büyük beşinci gölüdür. Göl, Córdoba Eyaleti'nin kuzeydoğusunda, ülkenin merkezinde yer alır; ancak Santiago del Estero ve Santa Fe eyaletlerinin içine kadar ulaşır. Örneğin göl yaklaşık 1950 yılında, sadece yaklaşık 2.000 km² iken bu makale içinde de görülebilen haritadaki gibi, haritaların çoğunda gölün boyutları çizilir. Göl üç önemli nehir tarafından beslenirse de (Rio Dulce, Rio Suquía ve Río Xanaes) kendinden kaynaklanan bir nehri yoktur. Bu durum, yağış miktarına bağlı olarak gölün alan yayılımının sürekli değişmesine yol açar. Su ile örtülü alan yağış miktarına paralel olarak aşırı şekilde 2.000 ile 10.000 km² arasında gider gelir. Bugün göl alanı 5.770 km² olarak tahmin edilir. 1970'lerde göl çok güçlü bir şekilde genişleyerek (en yüksek seviye 1977) kuzeyde ve doğuda çok geiş bir alanı, yine aynı şekilde güney kıyısında bulunan önemli tatil beldesi Miramar'ın bir kısmını sular altında bırakmıştır. Gölün derinliği çevrenin düz topografik yapısı sebebiyle en fazla 19 m, hatta düşük su seviyesinde 12 m kadardır. Özellikle gölün kuzey yarısında çok sayıda ada bulunur. Fakat genelde çok düz olan bu adalar sıklıkla sular altında kalır. Gölün alan değişiklikleri insanlara özellikle de tarım bakımından çok büyük zahmet getirdiğinden, gölün çevresinde seyrek bir yerleşim vardır. Hemen sahilde sadece iki yerleşim merkezi Miramar ve Playa Grande bulunur. Bölgenin en büyük yerleşim yeri ise gölün doğu sahilinin 5 km doğusundaki Morteros'dur. Suyu tuzlu ve içerdiği yüksek orandaki minerallerin birçok hastalığa iyi gelmesi sebebiyle göl, önemli bir tatil ve tedavi merkezidir. Tuz içeriği su seviyesine bağlı olarak 25 ile 290 g/l arasında değişir. Bugün suyun tuz içeriği yaklaşık 80 g/l olup normal deniz suyu ile karşılaştırılabilecek miktardadır. Bu özelliklerinden dolayı Mar Chiquita, 1940 ile su taşkınının olduğu 1977 yılları arasında uluslararası ziyaretçileri olan bir turistik bölgeydi. Su baskınının ardından turistik faaliyetler hızlı şekilde gerilemiştir. 1992 yılından beri tatil yöresi Miramar'da sahil kordonunun yeniden yapılandırılmasının başlanmasıyla, göl yeniden gelişme yaşamaktadır. Gölün tamamı ve Mar Chiquita'nın kuzeyinde bulunan Río Dulce nehrinin döküldüğü bataklık alanın bir kısmı koruma altındadır. Koruma alanı Refugio de Vida Silvestre, Depresión Salina de los Bañados del Río Dulce y Laguna Mar Chiquita adını taşır. Böylece göl, flora ve fauna olarak özellikle korumaya değer bölgeleri karakterize eden Sitio Hemisférico olarak ilan edilmiştir. Özellikle birçok göçmen kuş türü Patagonya'dan kuzey Arktik bölgeye giderken ya da tam tersi yolda burada konaklarlar. Göl, sürekli olarak burada bulunan ancak değişken şartlara uyum sağlarken (tuz oranı, gölün genişlemesi gibi) problemler yaşayan flamingolara bir habitat olmasıyla da ünlüdür. 2005 başında Universidad Nacional de Córdoba, göl alanının değişkenliğini ve bunun nüfus ile ekonomi üzerine etkilerini araştırmak maksadıyla, göl kıyısında bir araştırma merkezi kurmuştur. Göle açılan ve göle kaynak sağlayan Río Dulce Nehri'ndeki sulama faaliyetlerinin büyütülmesinden, bunun sonucunda da Aral Gölü benzeri bir durumla Mar Chiquita'nın yavaş yavaş kurutulmasından korkulmaktadır. Argentino Gölü Argentino Gölü (Lago Argentino) Arjantin'in Patagonya bölgesinde 1.490 km² alana sahip bir göl. Göl'ün kollara ayrılan batı ucu ,Andlar'a kadar uzanır. Dağlardan gelen buzulların uç noktaları birçok yerden göle açılır. Yüksekliği yer yer 50-60 m'yi bulan, dünyaca ünlü Perito Moreno Buzulu, Argentino gölünde kırılır ve burada buzdağları oluşturur.Dağlardan gelen buzul uzantıları bazı yıllar gölü bölümlere ayırır. Göl, Los Glaciares Milli Parkı 'nın (Buzullar milli parkı) bir parçasıdır. Argentino güney 50 ve 51. paralelleri ile batı 72 ve 73. boylamları arasında kalır Gölün doğu kısmı, Pampa ovalarının derinliklerinde kaybolur. Göl kıyısındaki en önemli şehir El Calafate'dir. Buradaki halkın ana geliri, buzulları ziyarete gelen turistler oluşturur. Göl, 1873 yılında buraya gelen denizci Valentin Filberg tarafından keşfedildi. Filberg burasını, 100 yıl önce keşfedilmiş Lago Viedma olarak kabul etti. 15 Şubat 1877 tarihinde buraya araştırmacı ve aynı isimli buzulun isim babası Francisco P. Moreno ve Carlos Moyano geldi. Moreno, bu göle Lago Argentino ismini vermiştir. Viedma Gölü Viedma Gölü (Lago Viedma), Arjantin'in Santa Cruz eyâletinde, Şili sınırı yakınında, Los Glaciares Milli Parkı içinde bir buzul gölü. Gölün alanı 1.088 ile 1.600 km² arasında değişir. Viedma, Şili sınırında, And Dağlarında bulunur. Çevresinde Cerro Fitz Roy (3.406 m), Cerro Torre (3.128 m) ve Poincenot (3.076 m) gibi çok sayıda 3000'lik dağlar vardır. Fitz Roy eteklerinde bir yerleşim yeri olan El Chalten bulunur. Viedma Gölü'ne açılan en önemli buzullar, batıda bulunan 575 km²'lik Viedma Buzuludur. Buzul suyu, gölü turkuaz mavisi bir renge boyar. Viedma gölü, güneyindeki Argentino Gölü ile bağlantılıdır. Kuzeyinde ise Lago San Martin (San Martin Gölü) vardır. Viedma Gölü, 1782 yılında ispanyol Antonio de Viedma tarafından, bilimsel gezisi sırasında keşfedilmiştir. Göl ismini bu kişiden alır. Daha sonraki geziler 19.yüzyılın ortalarında yapılmıştır. 1945 yılından beri ise Los Glaciares Milli Park'ı mevcuttur. 1981 yılında bu park UNESCO tarafından dünya kültür mirası olarak ilan edilmiştir. 1977 yılında İngiliz yazar Bruce Chatwin Patagonya seyâhati sırasında bu gölü ziyaret etmiştir. Vikipedi
-
Perito Moreno Buzulu Perito Moreno Buzulu, (İspanyolca: Glaciar Perito Moreno) Arjantin'in güneybatısında, deniz seviyesinden sadece 1500 m yüksekte, Patagonya’nın Campo de Hielo Sur buzul bölgesinin bir uzantısıdır. Adını Patagonya araştırmacısı Francisco Pascasio Moreno‘dan alır. En yakın büyük yerleşim yeri 80 km mesafedeki El Calafate olup, burası mili park içinden buzula yapılan turların ideal çıkış noktasıdır. Buzul, Los Glaciares Milli Parkı'nın ve tüm Arjantin'in başlıca görülmeye değer noktalarından biridir. Perito Moreno, Antarktika ve Grönland dışında, az sayıda bilinen buzullardan biri olup, sürekli büyüyen bir buzuldur. Bunun sebebi de Büyük Okyanus'dan gelen bulutların Andlar'a çok kuvvetli yağışlar bırakmasıdır. 60 km'lik buz kitlesi günde yaklaşık 1 m öne sürüklenir. Bu, masif kütlede sürekli olarak çatırdama ve kırılma gürültüleriyle göze çarpar. Düzenli olarak da, yaklaşık 60 m yükseklik (hemen hemen Boğaz Köprüsü yüksekliği) ve 5 km genişlikteki ön cephede büyük parçalar kırılır. Bu durum gölde kabarık dalgalara sebebiyet verir. Sürekli olarak ileri sürüklenme sebebiyle buzul, her dört yılda bir Lago Argentino’nun yan kolu Brazo Rico ’yu bloke eder. Böylece nehirlerle beslenen güney kısmının bu kolundaki su seviyesi hızlıca yükselir. Nihayetinde bu da kısa bir süre sonra buzulun ön kısmının tamamının parçalanmasına yol açar. Bu önceden zor kestirilebilen gösteri, dünyanın en ünlü tabiat oyunlarından biridir ve her seferinde bir çok turist ve belgesel filmciyi buzula çeker. Buzulun son gösterileri 1988, Mart 2004 ve son olarak ta Mart 2006 yılında gerçekleşmiştir. Buzul, daha önce onu keşfeden Alman jeolog Rudolph Hauthal'in verdiği isim ile "Bismarc Buzulu" iken, daha sonra kaşif ve antropolog olarak verdiği hizmetlerin onuruna Perito Moreno‘nun adını almıştır. Buzulun üstünde bir "mini-trekking" grubu Vikipedi
-
Cerro Fitz Roy Cerro Fitz Roy ya da Cerro Chaltén, Güney Amerika'nın Arjantin Patagonyası'nda 3.406 m yükseklikte bir granit dağdır. Los Glaciares Milli Parkı'nın en önemli unsurlarından biridir. Bölgenin eski sakinleri Tehuelche kızılderililerinin dilinde dağın adı El Chaltèn olup, kendi dillerinde volkan anlamına gelmektedir. Bugün buraya en yakın durumda bulunan köy, El Chaltén adını taşımaktadır. Bu noktadan çıkışla dağa çok sayıda günübirlik yürüyüş gerçekleştirilir. Dağı 1877 yılında Francisco Pascasio Moreno keşfetmiş ve Charles Darwin'in araştırma gemisi HMS Beagle'nin komutanının adını vermiştir: Robert FitzRoy. 1951 yılında bir Fransız grubu, Lionel Terray önderliğinde, Jacques Poincenot, Guido Magnone, M.A. Azena, R. Ferlet, Lliboutry, Depasse, Strouvé ve Arjantinli Francisco Ibáñez 'in katıldığı bir bilimsel gezi başlattı. Bu gezi şansız başladı. Bir nehir geçişi sırasında tecrübeli dağcı Poincenot boğuldu. Daha sonra dağa ilk tırmanma denemeleri çok zor olarak gözüktü. İlk olarak 2 Şubat 1952 tarihinde Terray ve Magnone buraya tırmanmayı başardı. 16 Ocak 1986'da Thomas Bubendorfer dağa ilk defa tek başına tırmanmayı başaran kişidir. Şekli ve sıradışı hava şartları yüzünden bu dağ, bugün bile tırmanması son derece zor olan yerlerlerden biridir. Fitz Roy-Massifi'nden Cerro Daudet'e kadar olan sınır hattı Şili ve Arjantin arasında uzunca bir süre tartışma konusu olmuştur. Ortak bir sınır komisyonu, 16 Aralık 1998'de sınıra son şeklini vermiştir. Vikipedi
-
Cerro Torre Cerro Torre, 3.133 Metre yüksekliğinde bir granit dağ. Cerro Torre, Campo de Hielo Sur bölgesinde, Arjantin-Şili sınırında bulunur. Ünlü Torres del Paine Milli Parkı'nın yaklaşık 50 km kuzeyindedir. Cerro Torre'ye tırmanış sıradışı zordur. Bu yüzden Dünya 'nın en zor ve en çok arzulanan zirvelerinden birisi olarak kabul edilir. İlk tırmanış 1959 yılında İtalyan Cesare Maestri ve Avusturyalı Toni Egger tarafından başarılmış, ancak bu tırmanışta Egger ölümcül bir kaza geçirmiştir. Zirve fotoğraflarının kayıtlı olduğu ona ait fotoğraf makinesı kaybolunca, Maestri asla gerçekten zirveye ulaştığını kanıtlayamaz. Bir çok dağcı arkadaşı betimlemelerinden şüphe ettiğinden, Cerro Torre bugüne kadar hala tırmanılmamış kabul edilir. 46 yıl boyunca hiçbir halat tırmanıcısı en yeni teknik araçlarla bile "Maestri-Egger-Rotası"'ından başarılı bir şekilde tekrarlayamaz. Deneme riskine giren 20 den fazla ekspedisyonun dağ tırmanıcıları, güya Maestri'nin yerleştirmiş olduğu çelik kancaların eksikliğini rapor eder. 12-13 Kasım 2005 tarihinde Maestri-Egger-Rotası nihayetinde Alessandro Beltrami, Ermanno Salvaterra ve Rolando Garibotti tarafından "tekrarlanır". Rotanın ismi "El Arca de los Vientos"'dur ve zorluk derecesi ABO ile değerlendirilir. Detaylı bir rapor aşağıdaki linklerdedir (İspanyolca) 11 yıl sonra Maestri, Torre'ye tekrar geri döner. Bu sefer bir kompresör delici yardımıyla dener. 2 Aralık 1970'de zirvenin alt kısmındaki duvara ulaşır. Ancak stabil olmayan karlı zirve mantarına çıkmaktan vazgeçer (burası bir gün rüzgar tarafından süpürülür). Kompresör bugün hala bir halat üstünde zirvenin altında asılı durmaktadır. Alman film yönetmeni Werner Herzog "Schrei aus Stein" (Taştan çığlık) filmini Cerro Torre çevresinde çevirmiştir. Vikipedi
-
Patagonya Patagonya, Şili ve Arjantin'in güneyindeki bölgedir. Arjantin'deki Rio Colorado ile Şili'deki Bio Bio nehirlerinin güneyi ile Magellan Boğazının kuzeyi arasında kalır. Magellan Boğazının güneyindeki Ateş Toprakları da Patagonya'ya dahil edilebilir. Rivayete göre Ferdinand Magellan, ismini verdiği Magellan Boğazından geçerken bu topraklarda gördüğü guanako postlarına bürünmüş ve yüzleri boyalı yerlileri bir İspanyol öyküsündeki Patagon adlı bir canavara benzeterek bölgeye bu adı vermiştir. Patagonya çok az yerleşim olan bir bölgedir. Yerleşim ortama 2 kişi/km² dir. Bu sayı hatta Arjantin'in Santa Cruz eyaletinde 1 kişinin altına düşer Coğrafi karakter Düz alanlarında, Pampas denilen bu yöreye özgü otluk steplerin hakimiyeti vardır. Arjantin tarafı And Dağları'nın engel teşkil etmesinden dolayı Şili tarafından daha kurak bir iklime sahiptir . Şili kesimi ise Valdivia Yağmur Ormanlarının etkisiyle oldukça yağmur çeker. Genel karakter olarak çok güçlü rüzgarlar eser. Kutuplardan sonraki yeryüzünün en büyük buzul alanları Şili kısmındadır. Şili sınırını büyük harita mühendisi Taha Yasin SARIAYDIN tarafından çizilmiştir. Güneyinde yarı Antarktika ikliminin hüküm sürdüğü Ateş Toprakları (Tierra del Fuego) bulunur. Bölgenin karakteristik hayvanları guanako, bir tür deve kuşu olan nandu ve kondor sayılabilir. Ayrıca çok sayıda deniz kuşuna ve flamingoya ev sahipliği yapar. Turizm ve ekonomi Özellikle görülmeye değer yerleri Şili tarafındaki Torres del Paine milli parkı ile Arjantin tarafındaki Perito Moreno Buzulu'dur. Turizm, özellikle Şili için son yıllarda ana gelir kaynağı olmuştur. 2003 yılında 80.000 turistten fazlasını tek başına Torres del Paine Milli Park'ı çekmiştir. Patagonya yoğunlukla Kasım-Şubat ayları olan yaz aylarında turist çeker. Diğer bir ekonomik kaynaksa Arjantin tarafındaki koyun yetiştirmedir. Özellikle 1930 ile 1970 yılları arasında, yün üretimde patlama olmuş akabinde fiyatların düşmesiyle birçok köylü, çiftliklerini elden çıkarmak zorunda kalmışlardır. Zamanla birçok uluslararası moda şirketi bu çiftlikleri ele geçirererek, yenilemişlerdir. Fiyatlar o günkü 0.75 e/kg seviyesindeyken bugün yine 5.75 e/kg'a yükselmiştir. Perito Moreno Buzulu Cerro Torre ve Fitz Roy Patagonya'nın konumu (turuncu) Vikipedi
-
Buenos Aires eyaleti Buenos Aires eyaleti (İspanyolca: Provincia de Buenos Aires) 2007 yılı tahminlerine göre on beş milyona yaklaşan nüfusuyla Arjantin'in en kalabalık eyaletidir. Ülkenin doğusunda ve merkez bölgesinde yer alan eyalet Córdoba, La Pampa, Río Negro, Entre Ríos ve Santa Fe eyaletleriyle komşudur. Buenos Aires içinde yer alan Buenos Aires Özerk Şehri eyalete bağlı değildir ve federal bir bölgedir. Eyalet başkenti La Plata şehridir. Tarihçe İspanyol sömürgecilerin gelişinden önce bölgede yaşayan yerli halk olan Pampas yerlileri ve Querandíler gibi diğer grupların kültürleri hemen hemen tamamen yokolmuştur. Pedro de Mendoza Santa María del Buen Ayre 'yi kurdu, yerlilerle olan ilk ilişkiler barışçıl olsa da sonradan durum kötüleşti. Şehir 1541 yılında boşaltıldı. Juan de Garay, şehri 1580 yılında Santísima Trinidad y Puerto Santa María de los Buenos Aires olarak tekrar kurdu. Yerlilerle sürekli savaş hâli devam ederken sığır çiftlikleri bölge ekonomisinin merkezi olan Buenos Aires limanından ülke içine doğru yayılmaya başladı. 18. yüzyılda Río de la Plata Genel Valiliği'nin kurulmasıyla birlikte et, deri ve bunlardan yapılan ürünlerin bu limandan ihraç edilmesi bölgenin ekonomik gelişmesinin kaynağı olmuştur. Yerli halkı, İspanyol fatihler tarafından bölgeye getirilen Avrupa kültürüne asimile etmek için uğraşan Cizvitler başarılı olamadılar. 18. yüzyılın sonuna doğru Salado nehri iki uygarlık arasında sınır olmuş ve belirgin bir dengeye erişilmişti. Sınır yerleşimlerine yapılan yerli akınlarının tamamen durması ancak 1879'da başlayan Çöl Fethi (İspanyolca: Conquista del Desierto) ile yerli halkların hemen hemen tamamen soyunun yokedilmesiyle mümkün olmuştur. 1816 yılında İspanya'dan bağımsızlık kazanıldıktan sonra federal sistemin yönetildiği yer olan Buenos Aires şehri ve eyaleti ülkenin diğer eyaletleri ile sürekli çekişme hâlinde olmuştur. Bu dahili istikrarsızlık dönemi uzun yıllar boyunca sürmüştür. La Plata şehri eyaletin başkenti olması amacıyla 1882 yılında kuruldu. Bu dönemde eyalet nüfusu yarım milyona yaklaşıyordu. Coğrafya Buenos Aires eyaletinin yüzölçümü 307.571 km²'dir. Eyaletin doğusunda Atlantik Okyanusu bulunur. Arajantin'in en büyük eyaletidir. Güneybatıdan itibaren saat yönünde ilerlenirse komşuları Rio Negro, La Pampa, Córdoba, Santa Fe ve Entre Rios eyaletleridir. Genel olarak düzlük olan eyalette iki alçak sıradağ bulunur: Sierra de la Ventana (Bahía Blanca yakınında) ve Sierra de Tandil (Tandil). En yüksek noktası Cerro Tres Picos (1.239 m, 38° 8' S, 61° 58' W) ve en uzun irmağı Río Salado 'dur (700 km). Pampaların bir parçası olan eyaletin iklimi okyanustan çok etkilenir ve yazları sıcak, kışları ılımandır. Sıcaklık ortalamaları 13 ile 17 °C arasındadır. Nem oranı yüksektir ve yıl içinde düzenli olarak çok yağış alır. Kıyı bölgelerde yağış miktarı yıl boyunca 500 mm ile 1.000 mm arasında değişir. Batı ve güneybatı bölgeler görece daha kurudur. Batıdan esen Pampero rüzgârları tüm eyaleti kateder. Güneyden esen Sudestada sıcaklık düşüşlerine ve fırtınalara neden olur.Özellikle her yıl 30 Ağustos'ta olan Santa Rosa fırtınasının kaynağı da Sudestada'dır. [1] Ekonomi Her ne kadar sığır yetiştiriciliği tarihsel olarak Buenos Aires'in ana ekonomi kaynağı olsa da eyalet ülkenin koyun, domuz ve tavuk eti konusunda da en önde gelen üreticisidir. Süt endüstrisi de aynı derecede önemlidir. Son yıllarda hayvancılığın yanısıra tarım sektörü de bölgede önem kazanmaya başlamıştır. En önemli tarım ürünleri arasında soya fasulyesi, darı, buğday, ve ayçiçeği bulunur. Bölgede bulunan endüstri oldukça çeşitlidir. Kimya, metalürji, otomobil, tekstil ve gıda endüstrisi en dikkate değer endüstrilerdir ve ülkenin endüstriyel üretiminin 50%'sini oluştururlar. İdari bölümler Buenos Aires eyaleti, Arjantin'in diğer eyaletlerinden farklı olarak illere değil tek belediyelerden oluşan İspanyolca partido denen bölümlere ayrılır. Eyalette 134 partido bulunur. Aşağıdaki listede parantez içinde idarî merkezler belirtilmiştir Adolfo Alsina (Carhué) Adolfo Gonzales Chaves (Adolfo Gonzales Chaves) Alberti (Alberti) Almirante Brown (Adrogué) Arrecifes (Arrecifes) Avellaneda (Avellaneda) Ayacucho (Ayacucho) Azul (Azul) Bahía Blanca (Bahía Blanca) Balcarce (Balcarce) Baradero (Baradero) Benito Juárez (Benito Juárez) Berazategui (Berazategui) Berisso (Berisso) Bolívar (San Carlos de Bolívar) Bragado (Bragado) Brandsen (Coronel Brandsen) Campana (Campana) Cañuelas (Cañuelas) Capitán Sarmiento (Capitán Sarmiento) Carlos Casares (Carlos Casares) Carlos Tejedor (Carlos Tejedor) Carmen de Areco (Carmen de Areco) Castelli (Castelli) Chacabuco (Chacabuco) Chascomús (Chascomús) Chivilcoy (Chivilcoy) Colón (Colón) Coronel Dorrego (Coronel Dorrego) Coronel Pringles (Coronel Pringles) Coronel Rosales (Punta Alta) Coronel Suárez (Coronel Suárez) Daireaux (Daireaux) Dolores (Dolores) Ensenada (Ensenada) Escobar (Belén de Escobar) Esteban Echeverría (Monte Grande) Exaltación de la Cruz (Capilla del Señor) Ezeiza (Ezeiza) Florencio Varela (Florencio Varela) Florentino Ameghino (Florentino Ameghino) General Alvarado (Miramar) General Alvear (General Alvear) General Arenales (General Arenales) General Belgrano (General Belgrano) General Guido (General Guido) General La Madrid (General La Madrid) General Las Heras (General Las Heras) General Lavalle (General Lavalle) General Madariaga (General Juan Madariaga) General Paz (Ranchos) General Pinto (General Pinto) General Pueyrredón (Mar del Plata) General Rodríguez (General Rodríguez) General San Martín (General San Martín) General Viamonte (General Viamonte) General Villegas (General Villegas) Guaminí (Guaminí) Hipólito Yrigoyen (Henderson) Hurlingham (Hurlingham) Ituzaingo (Ituzaingo) José C. Paz (José C. Paz) Junín (Junín) La Costa (Mar del Tuyú) La Matanza (San Justo) La Plata (La Plata) Lanús (Lanús) Laprida (Laprida) Las Flores (Las Flores) Leandro N. Alem (Vedia) Lincoln (Lincoln) Lobería (Lobería) Lobos (Lobos) Lomas de Zamora (Lomas de Zamora) Luján (Luján) Magdalena (Magdalena) Maipú (Maipú) Malvinas Argentinas (Los Polvorines) Mar Chiquita (Coronel Vidal) Marcos Paz (Marcos Paz) Mercedes (Mercedes) Merlo (Merlo) Monte Hermoso (Monte Hermoso) Moreno (Moreno) Morón (Morón) Navarro (Navarro) Necochea (Necochea) Nueve de Julio (Nueve de Julio) Olavarría (Olavarría) Patagones (Carmen de Patagones) Pehuajó (Pehuajó) Pellegrini (Pellegrini) Pergamino (Pergamino) Pila (Pila) Pilar (Pilar) Pinamar (Pinamar) Presidente Perón (Guernica) Puán (Puán) Punta Indio (Verónica) Quilmes (Quilmes) Ramallo (Ramallo) Rauch (Rauch) Rivadavia (América) Rojas (Rojas) Roque Pérez (Roque Pérez) Saavedra (Pigüé) Saladillo (Saladillo) Salto (Salto) Salliqueló (Salliqueló) San Andrés de Giles (San Andrés de Giles) San Antonio de Areco (San Antonio de Areco) San Cayetano (San Cayetano) San Fernando (San Fernando) San Isidro (San Isidro) San Miguel (San Miguel) San Miguel del Monte (San Miguel del Monte) San Nicolás (San Nicolás de los Arroyos) San Pedro (San Pedro) San Vicente (San Vicente) Suipacha (Suipacha) Tandil (Tandil) Tapalqué (Tapalqué) Tigre (Tigre) Tordillo (General Conesa) Tornquist (Tornquist) Trenque Lauquen (Trenque Lauquen) Tres Arroyos (Tres Arroyos) Tres de Febrero (Caseros) Tres Lomas (Tres Lomas) Veinticinco de Mayo (Veinticinco de Mayo) Vicente López (Olivos) Villa Gesell (Villa Gesell) Villarino (Médanos) Zárate (Zárate) Vikipedi
-
Buenos Aires Bayrak Şehir Arması Buenos Aires, bir Güney Amerika ülkesi olan Arjantin'in başkentidir. Arjantin'in en büyük kenti olan Buenos Aires, aynı zamanda Güney Amerika'nın da en büyük kentlerinden biridir. 2001 nüfus sayımına göre kentte 2.776.234 kişi yaşamasına karşın, bu sayı çevresindeki varoşlar da hesaba katıldığında 12 milyonu geçer. Kentte yaşayanların çoğunluğu İspanyol ve İtalyan kökenli olmakla birlikte, azımsanmayacak oranda Arap, Musevi, Gürcü, Ermeni, Çin ve Kore kökenliler de bulunur. En yaygın din Katolik Hristiyanlık, resmi dili ise İspanyolca'dır. Coğrafi Konum Buenos Aires şehri Atlantik Okyanusu kıyısında, Río Paraná ve Río Uruguay nehirlerinin oluşturduğu huni biçimindeki Río de la Plata adı verilen ağızda, Güney Amerika kıtasının doğusunda bulunur. Río de la Plata'nın Buenos Aires'te bulunan kısmı yoğun balçıkla kaplıdır. Su çok derin değildir ve derinlik genellikle 20 metreyi aşmaz. Şehir 34° 36′güney enlemleri ve 58° 23′batı boylamları arasında bulunur. Buenos Aires'in batısında Arjantin'in en verimli topraklarının bulunduğu Pampa bölgesi uzanmaktadır. Kongre Sarayı Yerel Yönetimler Buenos Aires 48 yerel bölgeye ayrılmıştır. Agronomía, Almagro, Balvanera, Barracas, Belgrano, Boedo, Caballito, Chacarita, Coghlan, Colegiales, Constitución, Flores, Floresta, La Boca, La Paternal, Liniers, Mataderos, Monte Castro, Montserrat, Nueva Pompeya, Nuñez, Palermo, Parque Avellaneda, Parque Chacabuco, Parque Chas, Parque Patricios, Puerto Madero, Recoleta, Retiro, Saavedra, San Cristóbal, San Nicolás, San Telmo, Vélez Sársfield, Versalles, Villa Crespo, Villa del Parque, Villa Devoto, Villa Lugano, Villa Luro, Villa Mitre, Villa Ortúzar, Villa Pueyrredón, Villa Real, Villa Riachuelo, Villa Santa Rita, Villa Soldati, Villa Urquiza Bununla birlikte geleneksel olarak şehrin bazı bölgelerine verilen isimler resmi isimlerinden daha yaygındır. Abasto (Eski market meydanı ve bugünkü alışveriş merkezi): Almagro ve Balvanera'nın bir kısmı Barrio Norte (Zengin kesimin yaşadığı bölge): Recoleta ve Palermo Congreso: Parlamento binasının çevresindeki bölge Microcentro: (Borsa ve büyük şirketlerin bulunduğu bölge): Retiro ve San Nikolás'ın bir kısmı Once (Once Tren İstasyonu'nun çevresindeki bölge): Balvanera Tribunales (Adliye Sarayı'nın çevresindeki bölge): San Nikolás'ın bir kısmı İklim Buenos Aires ılıman iklim kuşağında bulunur. Yıllık ortalama sıcaklık 16, 9 derecedir, ortalama yağış miktarı ise 1. 027 milimetredir. En sıcak ay ortalama 23, 7 dereceyle Ocak, en soğuk ay ise ortalama 10, 5 dereceyle Haziran ayıdır. Kış aylarında bile sıcaklık çok nadiren sıfırın altına düşer ve kar yağışı çok nadir görülmüştür. En çok yağış ortalama 122 milimetre ile Mart ayında görülürken, en az yağış ortalama 61 milimetre ile Haziran ayındadır. Tres de Febrero (3 Şubat) Parkı Tarih Şehrin Kuruluşu (1536–1541) Juan Díaz de Solís Río de la Plata'yı 1516 yılında keşfetti, fakat seferi bugünkü Tigre yakınlarında Kızılderililer tarafından uğradığı bir saldırı sonucunda kanlı bir şekilde bitti, öyle ki bu saldırı sırasında Solís de hayatını kaybetmiştir. Buenos Aires 2 Şubat 1536 tarihinde Pedro de Mendoza tarafından Puerto de Nuestra Señora Santa María del Buen Ayre (Sevgili Anamız Güzel Hava Bakiresi Meryem'in Limanı) adıyla kurulmuştur. İsmi, Cagliari'nin Virgen de Bonaria'sına (Güzel Hava Bakiresi) tapan Papaz Mendoza seçmiştir. Başka bir rivayete göre ise isim Río de la Plata'daki havanın güzel oluşundan dolayı seçildiği yönündedir. Mendoza'nın şehri kurduğu yer bugünkü San Telmo bölgesinin bulunduğu yerdir. Mendoza'nın emrinde 16 gemiyle birlikte gelen 1. 600 adam vardı. Yaz sonunda geldikleri için tahıl ekmek için çok geç bir dönemdi. Yerli Querandí Kızılderilileri avcılık ve toplayıcılık yapıyorlardı ve İspanyollar tarafından Mendoza'nın birliklerine yiyecek sağlamalaya zorlandılar. Bunun üzerine onlar da sürekli olarak İspanyollara saldırdılar. Mendoza'nın sömürgecileri 1541 yılında bölgeyi terk etmek zorunda kaldılar. Buenos Aires de Bir Meydan Şehrin İkinci Kuruluşu (1580–1776) Şehir 1580 yılında Juan de Garay tarafından Ciudad de la Santísima Trinidad y Puerto Santa María de los Buenos Aires (Kutsal Teslis'in Şehri ve Kutsal Güzel Hava Bakiresi Meryem'in Limanı) adıyla tekrar kuruldu. Bu sırada bugünkü Arjantin sınırları içinde, hepsi Kuzeybatı'da bulunan birçok şehir daha kuruldu. Bunlardan en eskisi bugünkü Arjantin'in Kuzeydoğu'sunda bulunan Santiago del Estero'dur. Buenos Aires kurulduğu ilk zamanlardan beri şehrin etrafındaki Pampa bölgesinde beslenen hayvanlar ve İspanya ile yapılan ticaretle geçimini sağlamıştır. Ama 17. ve 18. yüzyılda İspanyol yönetimi Avrupa'ya gelecek bütün malların vergilendirilebilmesi için öncelikle Peru'daki Lima şehrine gönderilmesini zorunlu kıldı. Malların yollanmasını zorlaştıran bu olay Buenos Airesli tüccarların İspanya'ya karşı hoşnutsuzluklarını gitgide arttırdı ve kaçakçılık günden güne arttı. İspanya Kralı III. Karl otoritesinin gitgide azaldığını fark etti ve tahtta olduğu dönemde (1759-1788) önce ticari yaptırımları hafifletti ve en sonunda Buenos Aires'i serbest bir liman şehri olarak tanıdı. Río de la Plata Eyaleti'nin Başkenti (1776-1810) Buenos Aires nihayet 1776 yılında Peru Eyaleti'nden ayrılıp Río de la Plata Eyaleti'nin başkenti oldu. Şehrin nüfusu Afrika'dan getirilen kölelerle birlikte büyük ölçüde arttı, 1778 - 1815 yılları arasında nüfusun hemen hemen üçte birini siyahlar oluşturuyordu. İspanyolların Birleşik Krallık'a karşı Fransızların müttefiki olarak girdiği Sömürge Savaşları sırasında General William Carr Beresford yönetimindeki İngiliz birlikleri iki gün süren bir savaş sonunda şehri işgal ettiler. Şehir halkı İngilizlere karşı direndi ve Santiago de Liniers emrindeki yerel güçler 4 Ağustos'da şehri tekrar ele geçirdiler. Liniers bir İngiliz kuşatmasını daha başarıyla savuşturdu, bu da 7 Haziran 1807 tarihinde General John Whitelock'un kapitülasyonu ile sonuçlandı. Kuşatmaların İspanyol birliklerinin değil de, kızgın halkın direnmesi sonucu başarısızlığa uğraması milliyetçileri cesaretlendirdi. Kral Naili'ne Cabildos Abiertos adı verilen yerel birliklere gitgide artan tavizler verdirerek ülkenin bağımsızlığa giden yolunu da açmış oldular. Bağımsızlık ve Rosas Diktatörlüğü (1810-1880) 25 Mayıs 1810 tarihinde Buenos Airesli silahlı güçler Kral Naili Baltasar Hidalgo de Cisteros y la Torre'yi şehirden attılar. 9 Haziran 1816'da Tucumán Kongresi resmi olarak 'Birleşik Río de la Plata Eyaletleri'nin bağımsızlığını ilan etti. Bağımsızlığın ilanından sonra Buenos Aires merkezli bir yönetimi savunan merkeziyetçiler ve eyaletlerin bağımsızlığından yana olan federalistler arasında tartışmalar yaşandı. 1829 yılında federalis Juan Manuel de Rosas vali olarak Buenos Aires'te yönetimin başına geçti. Mart 1835'te tekrar vali ve Başkumandan seçildi. Rosas'ın gücü zamanla inanılmaz derecede arttı ve bu onu bir diktatöre çevirdi. Brezilya, Uruguay ve Don Justo José de Urquiza'nın birliklerine karşı savaşırken öldüğü 1852 yılına kadar ülkeye hükmetti. Rosas'ın ölümüyle şehir kapılarını Avrupalı göçmenlere açtı. Buenos Aires eyaleti 1853 yılında eyalet kongresine katılmayı reddetti ve Arjantin'den ayrıldı. 1859 yılında ise 1853'te kurulan Arjantin Birliği'ne (Federación Argentina) katıldı. Arjantin'in Başkenti (1880-1976) Buenos Aires 1880 yılında Julio Argentino Roca yönetiminde aynı ismi taşıyan eyaletten ayrılıp başkent ilan edildi. Buenos Aires 1890 yılında Latin Amerika'daki en büyük ve en önemli şehir konumundaydı. Yüzyıl başında nüfusu hemen hemen bir milyona yakındı. 1913 yılında Avenida de Mayo yönetiminde ilk metro hattı açıldı. Buenos Aires metrosu 1969 yılında Meksiko City'de açılan metroya kadar Latin Amerika'daki ilk ve tek metro olarak hizmet verdi. 1919 yılında Hipólito Yrigoyen yönetimi sırasında askeri güç kullanılarak bastırılan bir işçi ayaklanması yaşandı. Olaylar La Semana Trágica (Trajik Hafta) ismiyle tarihe geçti. 1930'lu yıllarda şehrin bugün can damarlarını oluşturan Santa Fe, Córdoba ve Corrientes caddeleri yapıldı. İkinci Dünya Savaşı'ndan itibaren şehir büyüyerek eski birçok varoşu sınırlarına dahil etti. Bu tarihlerde Arjantin nüfusunun hemen hemen üçte biri Buenos Aires'te yaşıyordu. Cementerio de la Recoleta, Buenos Aires... Aralarında Eva Peron'un da bulundugu Arjantin'in en ünlü devlet adamlarının, sanatçılarının, sporcularının mezarlarının bulunduğu aynı zamanda turizme de kazandırılmış olan dev mezarlık... Askeri Diktatörlük Rejimi (1976-1983) 1976 yılında Isabel Martínez de Perón'un baştan indirilmesiyle Arjantin'de askeri rejim başladı. Bu rejim sırasında askeri rejime karşı çıkan ya da askeri hükümete karşı şüpheli yaklaşan on binlerce insan ortadan kayboldu. 1976 yılından 1983 yılına kadar süren askeri diktatörlüğün tutuklamaları ilk başladığında askeri diktatörlük rejimi sırasında kaybolan insanların anneleri Plazo de Mayo (Mayıs Meydanı)'ndaki başkanlık sarayı Casa Rosada'nın önünde toplanarak protesto gösterileri yapmaya başladılar. Tekrar Demokratikleşme ve Ekonomik Atılım Kaybedilen Malvin Savaşı'ndan sonra askeri rejimi sürdürmek imkânsızdı, böylece tekrar demokratik seçimler yapıldı. Bu yeni dönemin ilk başkanı olarak Raúl Alfonsín seçildi. Arjantin'de yeniden demokrasiye geçişle birlikte 1 Arjantin Pezosu 1 dolara eşdeğer olurken Carlos Menem başkanlığında yapılan neoliberal reformlar sonucunda Arjantin ekonomisi büyük bir atılım gerçekleştirdi ve bu atılım sonucunda Buenos Aires şehrinde yapılanma büyük ölçüde arttı. Özellikle Retiro bölgesinde birçok yeni yüksek binalar inşa edildi. 17 Mart 1992 tarihinde Retiro bölgesinde İsrail Konsolosluğuna bırakılan bir saatli bomba 29 kişinin ölmesine ve 242 kişinin yaralanmasına yol açtı. Bu olayı 18 Haziran 1994'te 85 kişinin ölmesine ve 300 kişinin yaralanmasına yol açan bir İsrail kurumuna yönelik bir saldırı yaşandı.AMIA (Asociación Mutual Israelita Argentina İsrail-Arjantin Birliği)'ya karşı düzenlenen bu saldırı hakkında yıllarca herhangi bir bilgi verilmedi, bu, her yıl saldırının yapıldığı gün, devlet kurumlarını konuya olan ilgisizliklerinden dolayı suçlayan protestolara yol açtı. 25 Ekim 2006 tarihinde savcılık tarafından yayınlanan raporda olayın Hizbullah tarafından gerçekleştirdiği iddia edildi; eski İran hükümetindeki sekiz kişi için uluslararası tutuklama kararı istendi. İki olay da şehirde büyük yaralar açtı ve yönetim binalarından sonra şehirde en iyi korunan binalar Yahudi kurumları haline geldi. Buenos Aires 180. 000 ile Latin Amerika'daki en büyük Yahudi nüfusuna sahip şehirdir. Arjantin Krizi ve Yavaşça Düzelen Ekonomik Durum (1998'den günümüze) Buenos Aires 1998 ve 2003 yılları arasında ekonomik bir kriz yaşayan Arjantin'de çatışmalara varan büyük gösterilerin merkezi oldu, 19 ve 20 Aralık 2001 tarihlerinde yapılan (ve Cacerolazo adı verilen) protesto gösteriler sonucunda devlet başkanı Fernando de la Rúa'nın istifa etmiştir. Bunun dışında 1999 yılından beridir şehrin önemli yollarını bloke eden Piqueteros isimli direnişçiler vardır. Bu direnişçiler 2003 yılından beridir milli anlamda da büyük bir güç faktörü haline geldiler. 31 Aralık 2004 tarihinde şehirde bugüne kadar gerçekleşen en büyük kaza meydana geldi: República del Cromañón adı verilen diskoda çıkan büyük bir yangında 190 kişi hayatını kaybetti. Bu kazanın ardından devrin belediye başkanı Aníbal Ibarra yangın kontrollerinin eksikliğinden dolayı sorumlu tutulduğundan görevi ihmalden hakkında dava açıldı. 7 Mart 2006 tarihinde Arjantin Temsilciler Meclisi Mahkemesi, Iberra'nın görevden alınması ve belediye başkanlığı görevinin vekili Jorge Telerman'a devredilmesine karar verdi. Buenos Aires Devlet Kütüphanesi Nüfus 1833 yılında Buenos Aires'in nüfusu hemen hemen 60. 000 civarındaydı, bu rakami1869'da 180. 000'e yükseldi. 1890 yılına gelindiğinde Buenos Aires 661. 000 kişilik nüfusuyla Latin Amerika'nın en büyük ve en önemli şehri konumuna gelmişti. Avrupa'dan sürekli göçmen alması sonucu 1914 yılında 1, 6 milyona yükselen nüfus 2001 yılına gelindiğinde neredeyse 2, 8 milyona yükselmişti. Şehir merkezi ve varoşlarının toplam nüfusu 11, 5 milyondur. Gran Buenos Aires bu nüfusuyla Arjantin'in en büyük metropolü ve São Paolo'nun ardından Güney Amerika'nın ikinci en büyük şehridir. Nüfusun çoğunluğunu İspanyol ve İtalyan kökenliler oluştur, bunun yanında Avrupa'nın birçok ülkesinden ve (Turcos = Türkler olarak adlandırılan) Orta Asya ülkelerinden gelen birçok göçmen de yaşamaktadır. Buenos Aires'te İspanyol kökenli olmayan göçmenlerin sayısı Arjantin'in diğer bölgelerine oranla çok daha fazladır. Buenos Airesli nüfus (Buenos Aires doğumlulara Porteños/Porteñas adı verilir) neredeyse istisnasız bir şekilde İspanyolca konuşur ve nüfusun çok büyük bir kısmı Katolik'tir. Aşağıdaki grafik Buenos Aires'in yıllara göre nüfusunu gösteriyor. 1943 yılına kadar nüfus tahmini olarak ifade edilirken, 1947 - 2001 yılları arasında nüfus sayımı sonuçları ve 2005'te de yine tahmini nüfus verilmiştir. Kilometrekare başına düşen insan sayısı Berlin'den üç - dört kat daha fazladır ve Tokyo'nun 23 bölgesinden bile daha yüksektir. Vikipedi
-
Arjantin Arjantin Cumhuriyeti (İsp. República Argentina) 34’ 36’’ Güney enlemleri ve 58’ 27’’ Batı boylamları arasında, Güney Amerika Kıtası’nda yer alan bir ülkedir. Arjantin’in toplam yüzölçümü 2, 766, 890 km² – Türkiye'den yaklaşık 3,5 kat büyük – (bunun 2, 736, 690 km²’si kara, 30,200 km²’si su), nüfusu ise 2006 yılı rakamlarıyla 39, 921, 833 kişidir. Arjantin Güney Amerika Kıtası’nın güney kesiminde, And Dağları ve Atlas Okyanusu arasında uzanan bir devlettir; kıyı şeridinin uzunluğu 4989 km’dir. Arjantin’in sahip olduğu toprak Güney Amerika Kıtası’nda 2. dünya genelinde ise 8. en büyük topraktır. Şili (5,308 km), Bolivya (832 km), Paraguay (1,880 km), Brezilya (1,261 km) ve Uruguay (580 km)'la sınırı bulunmaktadır. Arjantin’in adı Latince ‘’Argentum’’ (gümüş) kelimesinden gelir. İspanyol kolonicilerinin bu topraklarda bulmayı umduğu madenin ne olduğu ülkenin isminden de açıkça anlaşılabiliyor.Ülkede yaşayanların çoğu İspanyol ve İtalyan göçmenlerin torunlarıdır. Coğrafya Arjantin yaklaşık 2,8 milyon kilometrekarelik alanıyla, uzun bir üçgeni anımsatan bir şekilde kuzeyden güneye doğru indikçe daralır. Kuzeyden güneye kadar olan uzunluğu 3.694 km ve batıdan doğuya uzanan en geniş topraklarının uzunluğu ise yaklaşık 1.423 km’dir. Doğu kıyıları boyunca Atlantik Okyanusu uzanır, batısında Şili, kuzeyinde Bolivya ve Paraguay, kuzeydoğusunda ise Brezilya ve Uruguay bulunur. Arjantin 23 eyalete (provincias) ve bir federal bölgeye (distrito federal) ayrılmıştır: Eyaletler: 1 - Buenos Aires 2 - Buenos Aires (eyalet) 3 - Catamarca 4 - Chaco 5 - Chubut 6 - Córdoba 7 - Corrientes 8 - Entre Ríos 9 - Formosa 10 - Jujuy 11 - La Pampa 12 - La Rioja 13 - Mendoza 14 - Misiones 15 - Neuquén 16 - Río Negro 17 - Salta 18 - San Juan 19 - San Luis 20 - Santa Cruz 21 - Santa Fe 22 - Santiago del Estero 23 - Tierra del Fuego ve Güney Atlantik Adaları 24 - Tucúman Federal Bölge: Buenos Aires Yüzey Şekilleri Patagonya, Arjantin’in yüzey şekillerinin temel özelliğini Doğudaki ovalar ile Batıdaki dağlar arasındaki büyük karşıtlık oluşturur. Batıda çöküntülerle, yükselmelerle ve yanardağ püskürmeleriyle parçalanmış And Dağları yükselir. Bölgede hâlâ sürmekte olan depremler ve yanardağ etkinlikleri, bu bölge topraklarının henüz oturmadığını kanıtlar. Kuzeyde And Dağları daha çok masamsı bir görünümdedir. Bolivya yüksek platolarının devamı olan 3500 – 4500 metrelik yükseltiler arasında uzanan yüksek platonun Batısında yüksekliği bazen 6000 metreyi aşan yanardağlar, Doğusunda dağ eteklerinin ve Jujuy, Salta, Tucumán havzalarının üst kesiminde Sierralar biçiminde sıralanan billurlu yüksek kütleler bulunur. Daha Güneyde kütle, kapalı havzalar ve yükselmiş bloklar halinde parçalara ayrılır ve iklim kuraklaşır. Bu kurak Catamarca la Rioja Andları Mendoza dağ eteği ile Santiago havzası arasında, yüksek bir dağ sırası (Aconcagua 6959 metre ile Arjantin’in de en yüksek noktası) biçiminde uzanır. 36° Güney enlemine doğru, And Dağları daralır, alçalır ve büyük enine kopmalarla parçalanır. Dördüncü Zaman buzullaşması bu kesimde etkin olmuş ve enine vadiler ile göllerin (Nahuel Huapí vb.) oluşmasında katkıda bulunmuştur. Sarmiento Parkı, CórdobaÜlkenin büyük bir bölümünü kaplayan ovalar ve platolar, geniş ölçüde alçalmış Brezilya eyerleşmesinin üzerinde yayılır. Brezilya kalkanı yalnızca Andlar’ın önündeki kesimde, Córdoba’nın büyük orta kütlesinde (Batıdan ufku kapatan ve yüksekliği 2000 metreyi aşan gerçek bir duvardır) çok yüksek kütleler oluşturur; ovanın güneyindeyse çok daha az yüksek biçimlere bürünür. Paraguay sınırından Colorado Irmağı’na kadar uzanan bir milyon kilometrekarelik bir alanı kaplayan bölgenin topografyasının basıklığı ve hiçbir düzenli akarsu ağının bulunmaması şaşırtıcıdır. Üçüncü Zaman sonunda ve Dördüncü Zaman başında yığılmış rüzgâr çökelleri, tuzlu ve çoğunlukla üstü kabuk tutmuş kalın balçık tabakaları oluşturmuş, ama bu tabakalar da yakın buzul dönemlerinde Doğuda ve Kuzeyde löslerle, Batıda ve orta kesimde kumlarla kaplanmıştır. Yüzey şekilleri ayrıntıda çok çeşitlidir ve iklimsel özelliklere bağlıdır.Yarı tropikal iklim kuşağında kalan Chaco’da yer yer palmiye ağaçları görülen savanlı bir bitki örtüsü görülürken, Doğuda ve Güneyde daha ılıman iklim enlemlerinde yer alan Pampa bölgesi doğal çayırlarla örtülüdür. Çeşitli türlerden oluşan çayırları, gevşek, derin ve verimli siyah ya da kahverengi toprakları Pampa’ya bütün dünyaca ünlü verimliliğini kazandırır. Paraná ve Paraguay Doğuda ovanın sınırını belirleyen gerçek bir ırmak seti oluşturur (söz konusu ırmaklar eskiden okyanustan ovaya ulaşılmasını sağlıyorlardı). Doğuda Paraná Irmağı’yla Uruguay Irmağı arasında bir bütün (bir çeşit Mezopotamya) oluşturan Entre Ríos’un tepeleri, Corrientes’in sular altında kalan ovaları ve Misiones’in bazaltlı sırtları uzanır. Güneyde 700.000 km2’lik bir alanı kaplayan Patagonya, içinde And Dağları’ndan inen birkaç ırmağın (Negro, Chubut, özellikle de Santa Cruz) dar ve derin vadiler oyduğu, çakıllı, kurak, soğuk ve rüzgârlı bir yüksek platolar bölgesidir. Atlas Okyanusu kıyısındaki Pampa kesiminin düz, kumullarla örtülü kıyıları ile Patagonya kıyılarının yüksek yalıyarları büyük çelişki yaratır. Alüvyonların aşağı yukarı doldurduğu Río de la Plata halicinden Macellan Boğazı kıyılarındaki Gallegos Irmağı’nın ağzına kadar doğal limanlara çok seyrek rastlanır. Pampa ile Patagonya sınırındaki Bahía Blanca tek doğal limandır ve kıyısında kurulan kentin büyük ölçüde gelişmesini sağlamıştır. Dağlar Aconcagua, Arjantin Andları'nda 6.000 metrenin üstüne çıkan birçok dağ bulunmaktadır. Arjantin'in ve Amerika Kıtası'nın en yüksek tepesi (Aconcagua) ve dünyanın en yüksek iki yanardağı Ojos del Salado (6.880 m) ve Monte Pissis (6.795m) burada yer alır. Andlar'ın güney kesimlerinde yüksek dağlar daha seyrektir, ama serin ve soğuk iklimin etkisiyle karlarla kaplıdırlar. Sierras Pampeanas'ta da yer yer yükseltilere rastlamak mümkündür. La Rioja eyaletindeki Sierra de Famatina da 6.000 metrenin üzerindedir. Fakat bu sıradağların yükseklikleri doğuya gidildikçe azalır, Sierras de Córdoba'da dağların yükseklikleri en fazla 2.800 metre civarındadır. Mesetas Patagónicas (Patagonya Ovaları)'nın kuzey kısmında,Mendoza'nın güneydoğusunda yükseltiler 4.700 metreyi bulurken, bu yükseltiler güneydoğuya gidildikçe azalır. Arjantin'in diğer bölgelerindeki dağlar çok nadir 1.000 metreyi aşar. Bu nadir durumlara örnek olarak Atlantik kıyısındaki ve Misiones'in dağlık bölgesindeki Sierras Australes Bonaerenses (Sierra de la Ventana ve Sierra de Tandil) verilebilir. Nehirler ve Göller Arjantin'de bulunan nehirlerin kaynağı büyük ölçüde Río de la Plata'dır. Río de la Plata'ya dökülen nehirler 5. 200. 000 km²'lik bir alana yayılmıştır ve bu alanın hemen hemen üçte biri Arjantin sınırları içinde bulunur, kalan alan ise Bolivya, Brezilya, Paraguay ve Uruguay sınırlarındadır. Río de la Plata'ya dökülen iki büyük nehir Paraná Nehrive Uruguay Nehri'dir. Kuzeyde, Brezilya sınırında dünyanın da en büyük şelalelerinden sayılan Iguazú ve Iguazú Milli Parkı bulunur. Iguazú Nehri ve şelaleleri Niagara Şelaleri'nden üç kat daha büyüktürler. Iguazú Şelaleleri, İkinci en büyük nehir Patagonya'nın kuzeyinde bulunan Río Colorado'dur. Onun en önemli kolu olan Río Salado del Oeste Batı Arjantin'in büyük bir kısmını sular, ama kurak iklim dolayısıyla yer yer kurumuş ve bataklığa dönüşmüş bir nehirdir. Arjantin'de iki büyük göller yöresi bulunmaktadır. İlki ve büyük olanı Güney Andlar'ın eteklerinde başlayıp bir zincir gibi Neuquén'den Ateş Toprakları'na (Tierra del Fuego) kadar birbirini izleyen tatlı su göllerinin bulunduğu yöredir. İkincisi ise Pampa'nın batı kısmında ve Chaco'nun güneyinde bulunan alçak ve genellikle tuzlu olan göllerdir. Özellikle Córdoba'daki Laguna Mar Chiquita (5770 km²) ve Los Glaciares Milli Parkı'nda bulunan ve NATO tarafından dünya mirası olarak kabul edilen Lago Argentino (1415 km²) ve Lago Viedma (1088 km²) önemli göller arasında sayılabilir. Ünlü Perito Moreno Buzulu da bu parkta bulunmaktadır. Adalar La Isla de los Lobos (Fok Adası)Arjantin çok uzun bir sahil şeridine sahip olan bir ülke olmasına karşın, çok az sayıda adaya sahiptir. En büyük adası Tierra del Fuego Takımadaları'na ait olan 47.000km²'lik Ateş Toprakları Adası (Tierra del Fuego)'dır. Bu adayı Arjantin (21.571 km²) ve Şili (25.571 km²) paylaşmıştır. Bunun dışında Arjantin'in hak talep ettiği, ama Birleşik Krallık yönetiminde bulunan Falkland Adaları (Las Islas Malvinas/Falkland Islands) vardır. Arjantin'in 2. Nisan 1982 yılında adayı işgal etmesinin ardından 14. Haziran 1982'ye kadar süren Falkland Savaşı başladı ve bu savaş Arjantin'in mağlubiyeti ile sona erdi. Falkland Takımadaları'nın en büyük adası doğudaki Soledad (East Falkland) -6683 km²- ve Gran Malvina (West Falkland) - 5278 km²-'dir. Güney Gürcistan ve Güney Sadviç Adaları da aynı statüde bulunmaktadır. Önemli sayılabilecek diğer adalar ise Buenos Aires Eyaleti'nin güneyinde Bahía Blanca ve Bahía Anegada Körfezleri'nin arasındaki bölgede bulunan adalardır. Buradaki adalar düzdür ve San Blas kaplıcasının bulunduğu Jabalí Adası dışında tamamen boştur. En büyük ada 207 km²'lik alana sahip olan Trinidad Adası'dır. Patagonya kıyılarında da birkaç ufak tefek ada da bulunmaktadır. İklim ve Bitki Örtüsü Ülkenin okyanus cephesindeki güney ucu nemlidir ve sıcaklıklar da hiçbir zaman yüksek değildir. Ushuaia’da yaz mevsiminde 9,2°C, 3700 km uzaklıktaki kuzey uçta, yani Misiones Eyaleti'ndeyse, iklim sıcaktır, yağışlıdır ve burada çay yetiştirilir. Ülkenin geri kalan bütün bölgelerinde Kuzeyden Güneye doğru sıcaklıklar azalırken, iklimin başlıca özelliği kurak olmasıdır. Arjantin’i Kuzeybatıdan Güneybatıya doğru geniş bir kurak kuşak boydan boya aşar. Bu “kurak köşegen” And Dağları’ndaki yüksek platolarda ve havzalarda başlar, dağ eteklerinde sürer (Mendoza’da yılda 193 mm yağış görülür) ve Patagonya kıyısında sona erer (200 mm’nin altında yağış). Pampa’da iklim Atlas Okyanusu kıyısından iç kesime doğru gittikçe değişir. Río de la Plata yakınında yağışlı (1200 mm) ve genellikle yumuşak olan iklim iç kesimde karasal ve kuraktır. Yağışlar, yaz mevsimi boyunca giderek yoğunlaşır ve getirdikleri nem, hemen büyük bir buharlaşmaya uğrar. 600 mm eşyağış eğrisi, Bahía Blanca’dan Córdoba’ya kadar geniş bir yay çizer. Böylece “yağışlı” Pampa’dan “kurak” Pampa’ya geçilir. Pucará de Tilcara, Anlatılan bu koşullar nedeniyle Arjantin’de orman azdır. Ülkenin büyük bir bölümü, çayırlar ve dikenli çalılıklarla kaplıdır. Ülkenin Patagonya’nın Kuzeyinde kalan batı yarısı ağaçsılardan ve az çok dikenli, az yapraklı küçük ağaçsılardan oluşan seyrek bir bitki topluluğuyla (monte) örtülüdür. Patagonya çakılları arasında az miktarda çalılık ve bazı buğdaygiller tutunmuştur. Doğal halinde yüksek otlardan oluşan uçsuz bucaksız bir çayır ve kötü bir otlak olan Pampa, Avrupa’dan yeni ot türlerinin getirilmesiyle ve üçgül ile yoncanın yaygınlaştırılmasıyla değiştirilmiştir. Ağaç da dikilmiştir ama gerçek ormanlar Güney Andlar’daki göller yönetim bölgesinde (Arokarya Ormanları) ve Macellan Boğazı dolaylarında (kayın ormanları) yer alır. Kuzeyde büyük tropikal orman, iki yerde Arjantin’e sokulur: Misiones’te ve Tucumán Andları’nın doğu yamaçlarında Orta Chaco’da, sert keresteli, kabukları bakımından zengin türlerin ağır bastığı bir orman (Quebrachos) yer alır. Nüfus ve Ekonomi Arjantin’e insanların yerleşmesi kuzeybatıdan Bolivya’daki yüksek yaylalardan ve madencilik bölgelerinden gelen İspanyolların And dağ eteğine inmeleriyle gerçekleşti. Bu ilk Arjantin, sözkonusu madencilik bölgelerinin tahıl, koyun ve yük hayvanları (özellikle katır) sağlayan bir uzantısı gibiydi. Atlas Okyanusu cephesiyle uzun süre ilgilenilmedi. Dolayısıyla kuzeybatıda And eteklerinin tarım ve çobanlığa dayalı ekonomisi XVIII. yüzyılın ortasına kadar ağır bastı ve İspanyolların kurdukları kentler (sömürge döneminden kalma geleneklere bağlı ve canlı Arjantin’e [[[buenos Aires]] limanı ve Pampa] doğru meydana gelen göçlere karşın hâlâ yoğun bir nüfus yaşar), günümüzü kadar melez Arjantin’in temelini oluşturdu. XIII. yüzyılın ikinci yarısında Kral Naipliği’nin kurularak (başkenti Buenos Aires’ti) Buenos Aires limanının daha bağımsızlıktan önce Atlas Okyanusu ticaretine açılmasıyla, Arjantin’in ağırlığı And Dağları’ndan Plata halicine “kaymaya” başladı ve kesin dönemeç modern Arjantin’in tam anlamıyla oluşturduğu XIX. yüzyılın son çeyreğinde gerçekleşti. Bu gelişmede başlıca rolü İspanyolların fethi sırasında Pampa’da başıboş dolaşmaya bırakılan sığırların, ticari anlayışla yetiştirilmeye başlaması oynadı. Avrupa’ya XIII: yüzyıl’da deri, XIX. yüzyılın ilk yarısında kurutulmuş et satılırken, 860’a doğru bu ürünlerin yerini koyun yünü aldı. Bu tarihten sonra Pampa’daki çayırların sahipleri, Buenos Aires’te, zamanla da bütün Arjantin’de liman işlerini elinde tutan yabancı burjuvaziyle yakından ilişkili başlıca ekonomik ve siyasal güç haline geldi. Avrupa kent pazarları, sermayeleri, teknikleri hatta insanlarıyla 1800 – 1900 yıllarında Arjantinlilerin önce ülke topraklarının bütününe yerleşmelerini, sonra da bu toprakların tamamını donatıp işlemelerini sağlandı. Ülke 1929 Büyük İktisadi Bunalımı’na kadar bütünüyle dışsatım’a (Büyük Britanya’ya) dönük tarım ürünlerinin değerlendirilmesine dayanan büyük bir refah dönemi yaşadı. Pampa’ya hayvancılık yapılan çok büyük çiftlikler (‘’’estancia’’’) yapıldı ve toprak sahipleri bu çiftliklere yerleştirdikleri yarıcılara önce buğday, keten, mısır ektirdiler, sonra sığırlar için yonca yetiştirilen geniş alanlar ayırdılar. Büyük çiftlikler, İngiliz kasaplarının dondurulmuş et gereksinimlerini karşılamaya başladı. Paraná yakınındaki Rosario Santa Fe Pampa’sı bölgesinde ve kurak Pampa’nın birçok kesiminde büyük toprak sahipleri, topraklarını parsellere ayırıp İtalya’dan hatta Doğu Avrupa’dan gelen çiftçilere kiraladılar ya da ortak ektirdiler. Bu tek tip ürün yetiştirilen tarım alanları, 1930 yıllarına doğru Arjantin’i uluslar arası ticarette başlıca buğday, mısır ve yağ satan bir ülke haline getirdi. Ülkenin kenar bölgeleri işletmeye açılarak her birinde iç tüketime yönelik bir tarıma ağırlık verildi (yalnızca Patagonya bunun dışında kalarak koyun – yünleri yurt dışına satılıyordu – yetiştiren büyük şirketlere bırakıldı). Yarıtropikal kuzeybatı bölgesi şekerkamışı, Mendoza Andları dağ eteği büyük sulama çalışmaları sayesinde üzüm, Negro Irmağı’nın yukarı vadisi sulamayla meyve üretim bölgesi oldu; güney Chaco’da büyük şirketler Quebracho Ormanı’nı yok ederek tanen elde ettiler; kurak kuşağın başladığı orta bölgelerde, Orta Avrupa’dan gelen göçmenler sayesinde pamuk ekimi gelişti. Büyük İktisadi Bunalım patlak verdiğinde 7 milyon göçmenin (yarısı İtalyan, üçte biri İspanyol) geldiği Arjantin, beyazların yaşadığı “yeni” bir ülke haline geldi. Ülke ürünleri Pampa’daki sık demiryolu ağı ve kenar bölgelere giden kolları aracılığıyla aşağı Paraná kıyısındaki, Bahía Blanca’daki limanlara, özellikle de Buenos Aires limanına “akıtılıyordu”. Nüfus, az sayıda büyük toprak sahibinin mülkiyetindeki kırsal kesimde toprak bulamadığından, akın akın kentlere göçmekteydi. Kentleşmedeki bu gelişmeyi, iktisadi bunalım daha da arttırdı; özellikle köyden kente göç olayının olağanüstü boyutlara ulaştığı Buenos Aires aşağı yukarı bomboş bir ülkede, dünyanın en büyük anakentlerinden biri haline geldi. Devlet, sanayinin gelişmesini destekledi. 1947’den sonra Peron’un başkanlığı döneminde devlet, kamu hizmetlerini ve büyük donatım çalışmalarını üstlendi, korporasyoncu bir sendika akımı ile ordunun denetimine verilen “ağır sanayi” kesimine dayanan ulusal özel kesim arasında işbirliği destekledi. Dış pazarların bulunmaması nedeniyle Pampa tarımı İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar durakladı; oysa aynı dönemde, tarım dışındaki kesimlere sistemli bir biçimde aktarma yapma siyasetinin sürdürülmesi (tarım ürünlerine ısrarla düşük fiyat uygulanması bunu gösterir) sonucu açlık çeken Avrupa buğday ve etten mahrum kalmıştı. İç pazara yönelik yeni ürünlerin (süt, yağ çıkarılan bitkiler) gelişmesine karşın, köyden kente göç dev boyutlara ulaştı. 1950’li yılların sonunda bu büyük tarım ülkesi, yeni ülkelerin Anglosakson tipi tarımındaki olağanüstü gelişmelerin sonucunda, dünya pazarında tam anlamıyla dışlandı. Yüzyılın başından kalma ortak donanımlar, özellikle demiryolu ve denizyolu taşımacılığı açısından eskimişti. Bununla birlikte, çeşitli hafif sanayi gelişirken, petrol ve demir-çelik sanayisi gibi birkaç önemli yeni kol kuruldu. Arjantin, uçsuz bucaksız toprakları bomboş bir ülkeyken, kentleşmiş bir ülke, hatta bir “kent-ülke” haline geldi. Arjantin denince Pampa, topraklarının verimliliği, etinin kalitesi, tahılların bolluğu ve gaucho efsanesi (günümüzde ücretle çalışan bir çoban haline gelmiş atlı özgür adam) akla gelir. Oysa günümüzde Pampa, traktörler, bankalar, otomobiller, tüccarlar ve kooperatifler ülkesidir. ABD’nin orta-batı eyaletlerindeki çiftçileri örnek alan Arjantinli çiftçiler de kentlileşmektedir. Özelikle de Pampa tarımı makineleşmekte, tekniklerini yenilemektedir, ama bu işte rakiplerine oranla on – yirmi yıl geri kalmıştır. 1976’dan bu yana askeri diktatörlüğün uygulandığı liberal ekonomi rejimi, ülkenin yeniden uluslar arası pazarlara girmesini ve uluslar arası fiyatlara uyarlanmasını sağlamıştır. Sanayi ülkelerinin isteklerini göz önünde tutan tarımcılar, Avrupa’da yetiştirilen hayvanlar için yemlik bitki tarımına ağırlık vermiştir. 3,5 Mt soya, 6,5 Mt sorgum, 9 Mt mısır, 1,5 Mt ayçiçeği küspesi. Buna karşılık yılda 5-10 Mt arasında üretilen buğday, artık dünya ticaretindeki önemini yitirmiştir. Bütünüyle ele alındığında 1970 – 1980 yılları arasında tahıl üretimi değişmeden kalmış (20 – 25 Mt arasında), oysa yağ bitkileri üretimi 1970’te 2 Mt iken 1980’de 6 Mt’u aşmıştır. Hayvancılığa gelince gerek koyun (150 000 t yün), gerek süt domuzu (yıllık kesim sayısı 2 500 000 başla sınırlıdır) açısından gelişmemekte, sığır sürüsüyse (yaklaşık 60 milyon baş) çok yavaş artmaktadır. Yalnızca Pampa’nın orta kesimindeki besicilik, yemlik bitki tarımından yararlanır. Tümü ele alındığında tarım ve hayvancılık ürünleri hâlâ, ülke dışsatımının 3/4’ünü karşılar. Gelişmeler, özellikle tarım alanlarının yarısını kaplayan küçük ve orta boy çiftlikler (1 200 ha kadar) sayesinde gerçekleştirilmektedir; oysa yeterince işletilmeyen ya da otlarla kaplı alanlar halinde nadasa bırakılan büyük topraklar, Arjantin Pampa’sını dünya ölçüsünde bir “rezerv”e dönüştürmektedir. Buna Andlar’ın eteğinde, Patagonya’daki Río Negro’dan, dönenceler bölgesindeki Río Bermejo’ya kadar uzanan bölgede sulamadaki gelişmenin sağladığı olanakları eklersek, kent ve sanayi ekonomisine tanınan otuz yıllık öncelikten sonra tarımda ne kadar büyük aşamalar kat edildiği anlaşılır. Arjantin’in sanayi alanında da önemli sayılabilecek kaynaklara sahip olduğu kesindir. Brezilya’dan gelen ırmakların (Uruguay ve Paraná Irmakları’nda düzenleme çalışmaları yapılmaktadır) sağlayabileceği su enerjisi çok büyük boyutlardadır; buna, batıdaki dağ kütlelerinden inen bütün ırmaklar (sulamada ve elektrik üretiminde yararlanmak için) üzerinde kurulan tesisler de eklenir. Uranyum madeni boldur (yaklaşık 400 000 t rezerv). Buenos Aires yakınlarındaki Atucha’da bir nükleer santral hizmete girmiş, yenilerinin de yapımına başlanmış ya da yapılmaları tasarlanmıştır. Ayrıca Arjantin, petrol üreticisi ülkelerdendir (25 Mt) ve 1950 yıllarından bu yana iç tüketiminin %90’ını kendi karşıladığı gibi, günümüzde denizde petrol aramalarına da başlanmıştır. Doğalgaz üretimi de önemli sayılır (yaklaşık 10 milyon metreküp). Daha sınırlı, ama çeşitli olan öbür maden kaynakları da, dışardan satın alınan madenlerin miktarını azaltma şansını doğurmaktadır. Aslında sanayinin gelişmesi tüketim mallarından başlamış ve yavaş yavaş işlenmiş ürünler dışalımını (Paraná ve Buenos Aires liman kentlerinde gerçekleştiriliyordu) azaltmıştı. Ama sanayideki gerçek patlama, ülkenin 1958’den bu yana Arjantin’de üretim yapmaya başlayan çokuluslu şirketlere açılmasıyla oldu. Bu açılma, çelik sanayisinden elektronik sanayisine kadar bütün dallara yayıldı. Sanayiyi yönlendiren dal, otomobil yapımıydı; ama dışardan alınan bu sanayi, Arjantin özel girişimcileri için çok geçmeden geri tepti; başlangıçta sanayiye egemen olan bu girişimciler çok geçmeden küçük ortaklar ya da taşeron şirket sahipleri haline düştüler. Perón rejiminden sonra güçlenen sendikacılık hareketi de, olaydan aynı derecede zarar gördü. Kapitalist ekonomi, sermayelerin ve malların uluslar arası çalkantısına doğrudan açık ya da bağımlıydı. Ortalama yaşam düzeyi hızla düşmektedir (ama hâlâ kıtadaki öbür devletlerden yüksektir), özellikle yükseköğrenim görmüş gençler yurtdışına göçmektedir, bunun tek nedeni ideolojik ve polis rejimi baskısı değildir. Sonuç olarak Arjantin, büyük, geleceği parlak, ama çok eşitsiz biçimde gelişmiş, iki yüzyıllık yoğun bir tarihin sonucu olan şaşırtıcı derecede karmaşık toplumunu oluşturan çeşitli kesimlerin dönem dönem kabul ettirmeye çalıştıkları gelişme stratejileri arasında kırk yıldır bocalayan bir ülke olarak görülmektedir. Günümüzde Arjantin'de yaklaşık kırk milyon insan yaşar. Nüfusun %25,2'sini 0-14 yaş grubu, %61.1'ini 15-64 yaş grubu oluştururken 65 yaşının üstündekiler Arjantin nüfusunun %10,6'sıdır. 2006 rakamlarıyla Arjantin'de nüfus artma oranı %0,96 olarak hesaplanmıştır.
-
Salar de Uyuni Salar de Uyuni, 12.000 km² alanıyla Dünya'nın en büyük tuz göllerinden biri. Bolivya 'nın güneybatısında, 3.653 m yükseklikte bulunur ve Titikaka Gölü ile beraber Altiplano Platosu'nun tabiat açısından doruk noktası olarak kabul edilir. Gündüz ışıldayan aydınlığı geceleri sert ayazı ile daha çok sert buz tutmuş bir göle benzer. Ancak yüründüğünde ayakların altında gıcırdayan buz değil kaba tuz kristalleridir. Salar de Uyuni'nin tuz kapasitesi yaklaşık 10 milyar ton olarak tahmin edilir. Bunun yıllık 25.000 tonu çıkarılarak şehirlere nakledilir. Daha güneydeki lagünlerle beraber göl Güney Amerika Flamingoları için önemli bir yaşam alanı teşkil eder. Yağmur zamanı boyunca tuz kabuğu lokal olarak birkaç desimetre su ile örtülür. Yaklaşık Haziran sonundan yağmur zamanının başlagıcı Aralık başına kadar göl kurudur. İstisnai olarak çamurlu kıyı şeridi ve tek tek su gözleri hariç 30 m lik muazzam tuz kabuğu üstünden otobüs ve kamyonlar gidebilir. Güherçile savaşları sırasında yakınlarda bulunan Uyuni bir garnizon şehriyken, bugün çevreye yapılan turistik gezilerin bir başlangıç noktasıdır. Incahuasi (İnka evi), Salar de Uyuni 'nin en ünlü adasıdır. Ada 12 m ye varan birçok kaktüsle kaplı olup , Uyuni şehrinden yaklaşık 80 km mesafededir ve buradaki tuz otele kuru zamanda bisikletle bile ulaşılabilir. Tur operatörlerinin arazi araçları için 20 cm lik su örtüsü sorun teşkil etmez. Salar de Uyuni'de turizm Uyuni'den yola çıkılarak gölün kenarında tren mezarlığına gidilir. Kısmen 100 yaşının da üstünde trenler burada bulunur. Akabinde Colchani'deki tuz çıkarma istasyonu ziyaret edilir. Tuz otel, tamamen tuzdan yapılmıştır. Tuz gölünün kenarındaki bir volkan önünde konaklama. Yakınlarında 3000 yıllık mumyaların bulunduğu bir mağara ve sulak alanda flamingolar vardır. Uyuni'den çok günlü, arazi arabalarıyla göle ve lagünlare giden (Colorada ve Verde) turlar düzenlenir. Salar de Uyuni'de tuz tepecikleri. Vikipedi
-
Bolivya Gölleri LAGUNA VERDE Laguna Verde, Bolivya'da, Altiplano Platosu'nun güneybatısında bir göldür. Licancabur'un eteğinde bulunur. Göl, yüksek oranda bakır çökeltisi içermesi sebebiyle yeşil renktedir. Sadece 5,2 km² alana sahip Laguna Verde, deniz seviyesinden 4300 m yüksekte olup, sıcak su kaynakları ile ünlüdür. LAGUNA COLORADA Laguna Colorada'da And flamingoları Laguna Colorada, Bolivya'nın Potosí Departamentosu’nda, Altiplano Platosu’nun güney kısmında , Reserva Nacional de Fauna Andina Eduardo Abaroa isimli doğal koruma bölgesinde bulunan sığ bir göldür. Deniz seviyesinden 4278 m yüksekte bulunan gölün ortalama derinliği 0.5 m olup, en derin noktası 1.5 metre ve yüzölçümü 60 km²’dir. Göl adını, burada hüküm süren alg çeşitlerinin ve suyunun içerdiği yüksek mineral içeriğinin sebeb olduğu, dikkat çekici renginden alır. Göl 3 çeşit büyük flamingo nüfusu ile ünlüdür ki bunlar Şili flamingosu, And flamingosu ve James flamingosudur.