Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

yam_yam

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

yam_yam tarafından postalanan herşey

  1. Burada yaptığımız alıntılara dikkat edin, hep fikirlerizi desteklemek adına yapılmış alıntılardır. Demogoji yapmak için alıntılar yapmıyoruz. Sanırım itirazımızın nedeni anlaşılmıştır
  2. İslâm'ın inanç manzumesi "Amentü" cümlesinde toplanmış bulunmaktadır. Bu da, Allah'ın varlığına ve birliğine, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine imandan ibarettir. Bunlar İslâm akîdesinin ve tevhid inancının esasını oluşturan temel düsturlardır. İmanın şartları 6’dır. Allah’a inanmak Allah’ın meleklerine inanmak Allah’ın kitaplarına inanmak Allah’ın peygamberlerine inanmak Ahiret gününe inanmak Kadere; iyilik ve kötülüğün Allah’ın yaratması ile olduğuna inanmak 113/1,2,3,4,5- De ki: "Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım." Büyü : Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad, afsun, sihir, füsun, bağı: (TDK) 57/22- Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde ugradiginiz hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da) yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır. Görüldüğü gibi, Tanrı her musibeti kendisinin yarattığını söyler. Büyü olayı da İslam'ın kendi içindeki bir çelişkisidir. İmanın şartları gereği hem hayır ve şerrin tanrıdan geldiğini iddia edeceksin, hem de insanların büyü yolu ile başkalarına kötülük yapabileceğini... Büyü, tanrının dışında, bir doğaüstü güç kullanarak başkalarının başına müsibet musallat etmektir. Yani kötülük yaratmaktır..
  3. Rahatsız olmak mı? Hayır....Burası bir tartışma ve paylaşım noktası. Ancak bazı arkadaşlar alakasız yazılar ve başlıklarla asıl tartışma konularını arka planda bırakmaya çalışıyor. Bence bu tür yazıların tek bir başlık altında toplanması daha doğru olurdu. Zira açılan başlıklar tartışma konuları içermiyor. Demogojiden, ve inançsızları aşağılamaktan başka bir şey yok...
  4. Bir de örnek verseydin de, görseydik kim nasıl hakaret etmiş, kimi, neyi aşağılamış. Yoksa, inançlarınıza karşı en ufak bir tenkiti bile kaldıramadığınızdan dolayı mı? Yoksa yazılanlara cevap veremeyişinizin ağırlığından mı? Bu başlığın amacını görseydik....
  5. Daha önce de söylemiştim... Fikir tartışmasına girecek birikime sahip olmayan arkadaşlar, sağdan soldan alakasız alıntılar yapıyorlar... Şimdi ben yukarıdaki konu ile ilgili bir kaç şey yazmaya kalkacağım, "vay efendim sen bizim kutsal değerlerimize nasıl dil uzatırsın" diye feryat figan edecekler... Geçiniz efendim...
  6. Adnan Hoca davasında kim yenildi?.. Hukuk fakültelerinde ders olarak okutulması lazım! "Reddi hâkim" ve "yetki itirazı" gibi hukuki yolları kullanarak bir ceza davasını zamanaşımına uğratmanın dünyada başka bir örneği yok! Taha Akyol-Milliyet Hukuk savaşını kim kazandı? ADNAN Hoca kazandı elbette! Şu "hukuk savaşı"na bakın: 10 Ocak 2000 günü Adnan Oktar ve 33 kişi hakkında "tehditle menfaat sağlamak" ve "çıkar amaçlı suç örgütü kurmak" suçundan dolayı DGM'de dava açılıyor. 'Hukuk savaşı' başlıyor! Oktar'ın adamları ve avukatları hâkimleri yıldırmak için sürekli "reddi hâkim" talebinde bulunuyorlar, hâkimlere bu yolla baskı yapıyorlar. Bazı hâkimler davadan çekiliyor! Dava dosyası üç ayrı DGM'de dolaşıyor! Sonra DGM'ler kaldırılıyor; İstanbul'daki bu tür davalara 7. Ağır Ceza Mahkemesi bakıyor. 'Hukuk savaşı'nın bir taktiği "reddi hâkim" ise, öteki taktiği "yetki kargaşası" yaratmak. Adnan Oktar'ın avukatları bu defa "yetki" taktiğine başvurarak mahkemelere yetki itirazlarında bulunuyorlar. 7. Ağır Ceza yetkisizlik kararı veriyor! Dava Bakırköy Ağır Ceza'ya, oradan Beykoz Ağır Ceza'ya, oradan Üsküdar Ağır Ceza'ya gidiyor! Yetki kargaşasını çözmek için dosya Yargıtay'a gidiyor. Yargıtay, ilk baştaki 7. Ağır Ceza'nın yetkili olduğuna karar veriyor! Bu defa tekrar "reddi hâkim" taktiğini uygulamaya koyuluyorlar, dava 2. Ağır Ceza'ya gidiyor ve zamanaşımı süreci doluyor, dava düşüyor! Başka örneği yok! Hukuk fakültelerinde ders olarak okutulması lazım! "Reddi hâkim" ve "yetki itirazı" gibi hukuki yolları kullanarak bir ceza davasını zamanaşımına uğratmanın dünyada başka bir örneği yok! Hukuk yollarını kullanarak hukukun yıldırılması, hukukun mağlup düşürülmesidir bu! Prof. Erdener Yurtcan, "sık sık mahkeme değiştirmek" yoluyla davayı zamanaşımına uğratmanın pek görülen durum olmadığını, bu yüzden kanunda bunu önleyecek bir hükmün bulunmadığını söylüyor. Böyle bir 'cinlik' kimsenin aklına gelmemiş ki kanunu yazsınlar! Bildiğim kadarıyla başka ülkelerin kanunlarında da yok. Hukukun temel bir ilkesidir: "Kanun kötü niyeti himaye etmez" Bu davada etmiş oldu! Hukukun yolları kötüye kullanılarak zamanaşımı sağlandı! Prof. Yurtcan'ın dediği gibi "Dava bitmiştir", yapacak bir şey yok artık! Çalınmış gençler Adnan Hoca'nın Rasputin benzeri 'karizması'na kapılmış çocuklar... Çalınmış, ailesinden, arkadaşlarından, sosyal çevrelerinden ve kendi istikballerinden koparılmış, çalınmış gençler... Okullarını bırakanlar, ailelerinden servet aktaranlar, okuyup da iş tutmayıp hayatını mahvedenler, kararmış gelecekler! Nice ailenin, nice ana babanın, nice gencin yaşadığı facialar! Ebru Şimşek bunların şantaj ağına düştü. 7 yıl mücadele etti. Onu yıldırmak için aleyhine 300 dava açtılar, bin kadar duruşmaya katıldı! Ve, çaresiz, pes etti! Devletin hukuku yenik düşerse bu kızcağız ne yapsın?! "Türkiye Cumhuriyeti devletinde hakkını aramak kadar aptalca bir şey yok" diye inliyor. Acılı annelerden biri, Mağfire Vanioğlu... Evladını kurtarmak için çırpındı, gençlerin nasıl bir ağa düşürüldüklerini mahkemede anlattı! Sen misin bunu yapan! Onun yıldırmak için aleyhine, İstanbul'un ayrı semtlerinde 50'ye yakın dava açtılar! Hangi birine yetişsin! Hangi birine avukat tutsun! 'Örgüt' değil ki kadıncağız! Hukuk mu? "Zamanaşımına uğramıştır!.. Dava bitmiştir!.." http://www.haberx.com/n/227564/adnan-hoca-...kim-yenildi.htm
  7. Kendin söyleyip kendin dinliyorsun. Sana daha önce cevap vermiştim. "Halkaya bakma, zincire bak"
  8. Yani tüm yukarıda aktardıklarım yanlışlık değil öyle mi kralx ? Sanırım bu tür yanlışları "caiz" görüp, karşındakilerin anlamayacağını sanıyorsunuz. Bir de hiç sıkılmadan üste çıkmaya çalışıyorsunuz. Bu kadar yeter artık. Eğer itirazın varsa, yukarıda aktardıklarıma itiraz et... Çocuk değiliz..
  9. Ben sana işin aslını anlatayım... Bir gün adamın birisi Hoca'ya gelip demiş ki : Hocam, Gelse Dilber-i Ahu, Olsa Yevm-i Ramazan ( Bir ramazan günü, ahu gibi bir dilber gelse) Dilber-i Ahu mu efdal, yoksa Yevm-i Ramazan? (Ramazan günü mü daha iyi, yoksa dilber mi?) Hoca da cevap vermiş : Ye iç eğlen sür sefasın dilberin Zira kazası var Ramazan'ın, kazası yok dilberin.. Şimdi bu bir yaratıcılıktır. Amaç herhangi bir değerle dalga geçmek değildir. Hoca gerçekten bu cevabı vermiştir diye bir şey de yoktur. Bu bir fıkradır. O zaman sen hiç bektaşi fıkrası dinleme be arkadaşım, heder edersin kendini... Bilmem anlatabildim mi?
  10. Ateistlerden rahatsız olmasaydın, ateistlerle ilgili mesnetsiz iddialarda bulunmazdın. Şimdi de imzama mı taktınız?
  11. Tüm bu iddiaların senin hüsnükuruntun... Senin ateistlerden rahatsız olmandan kaynaklanan, kendi kendini rahatlatmak için uydurduğun safsatalardan ibaret... Bu tür paranoya izlerine ateistlerde rastlamazsın... Not: İmzamdan neden rahatsız olduğunuzu anlayamadım. Bu anekdot, bir Nasreddin Hoca fıkrasında geçer. Hoşuma gittiği için kullanıyorum o kadar...
  12. Ben "ateistliği" biliyorum da, sizin bildiğinizden şüpheliyim. Zira daha ismini bile öğrenememişsiniz (Bknz:alıntıdaki kalın yazılı kelimeler)... Tanrının zamanın dışında olduğunu iddia etmek de, islamiyeti tam bilmemektir. Her ne kadar teist arkadaşlar kabul edemese de, Tanrı kendi de söylemiştir. "Tanrı nezdinde bir gün sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir" der (bir başka ayette 50.000 yıl). Sanırım sizin bunlardan haberiniz yok. O yüzden siz bu konulara hiç girmeyin...
  13. İnandığımız zaman neyi yapamayacağız? Bir tanrıya inanmıyorum diye hırsızlık yaptığımı mı zannediyorsun? Ya da her önüme gelene kötülük yaptığımı mı? Ya da maddi durumum iyi olduğu halde, çevremdeki muhtaçlara kayıtsız kaldığımı mı? Ya da herkese karşı ihanet içinde olduğumu mu? Ya da sırf tanrı inancım yok diye zalim olduğumu mu? SEN ATEİSTLERİ NE ZANNEDİYORSUN ? Kafana ateistler hakkında bu düşünceleri kim soktu? Kutsal kitabınız mı? Cuma günleri falanca camide vaaz veren imam mı? Ya da "ateist" lafını duyunca ağzından salyalar saçarak hakaretler yağdıran bağnazlar mı? Siz önce, size en yakın olan insanı, onun doğasını öğrenin... Gerisi zaten kolay... Bu senin, bilimden ne derece uzak olduğunun göstergesidir. Geri kalan açıklamaları zaten forumun muhtelif başlıkları altında yapmıştım...
  14. Hiç bir bilim adamı, modern bilimin, dolaylı yoldan da olsa, Tanrıyı hem de 100.000 defa kanıtlayabileceğini iddia edemez. Tabi "modern bilim"i "ilahiyat" ile karıştırmıyorsa...Bu iddia olsa olsa teist bir düşüncenin iddiasıdır... Kaldı ki, kendini bilim adamı olarak gösteren birinin, tutarsız iddialarda ("Bugün kendine ataist diienlerin çoğu 1. dinin Allah ın ne olduğunu bilmezler 2.biraz bilgileri varsa da kolay olanı şeçip kabul etmezler") bulunması da düşündürücüdür. Özellikle felsefe alanında ders verdiğini iddia ediyorsa... Sanırım çevrenizde pek ateist yok... Ateistlerin büyük çoğunluğu, teist olarak yetiştirilmelerine rağmen, daha sonra dini araştıran, ve kendi istekleriyle teist düşünceyi terkedenlerden oluşur. (Ben de öyleyim) "Biz o yollardan geçtik" ifadesi tamamen bunu anlatır. Yani ateistler, dini, Allah'ı bilmeyenlerden değil, bilakis bir çok teistten daha iyi bilenlerden oluşur. "bişeyler öğrenmek istersen bana söylemen ve dersime katılman yeter." ifadeniz için : Her zaman öğrenmeye açığımdır. Bunun için derslerinize katılmama gerek yok.. Bu forum bunun için var zaten...
  15. Biz senin geçtiğin yollardan çoktan geçtik... Emin ol ki pek çok ateist, dini senden daha iyi biliyor... Sen önce "bilim" in ne olduğunu öğren....
  16. yam_yam şurada cevap verdi: ayşegül başlık Din Felsefesi
    Ben o inancı terkedeli çok oldu azizilturco. Geriye dönmeye de hiç niyetim yok... "Gerçek" konusuna ise hiç girme. Çünkü , aynı şeyi ben de teistler için düşünüyorum...
  17. Kürsatotcu arkadaşım; seni kırmak istememem ama bu saçmalıktaki ısrarını anlayamıyorum. Sana çok basitçe anlatacağım... Tabii teist düşüncesine göre. (ben ateistim unutma) ~ : Sonsuz A : Alemin yaratılışı - : Olaylar zinciri ŞS: Şu an Sen * : Gelecek Zaman ~A----------------ŞS*****************~ Sence "~" ler arasında hangisi başlangıç ya da bitiş olabilir ? ~1-------------24--27*****************~ "Sen 24'den başladın ve şu an 27'nin üzerindesin. Demekki 26 bitmiş. 26 bittiğine göre sayı doğrusu sonludur" mu diyeceksin? (Daha basit nasıl anlatılabilir bilemiyorum)
  18. Kralx; neden anlamak istemiyorsun? "Kaynak olarak H.Y kabul etmiyoruz, bilimsel yazılar değil " dedik.. Sizde "ne yanlışlığını gördünüz" dediniz. Gösterdik... Hem de yığınla... Bu adam kaynakları yanlış... Yani kaynağına güvenilemez... Bunu uzatmanın anlamı yok. Elbette doğruları yanlış addetmek gibi bir niyetimiz de yok. Kaynak olarak H.Y. kabul etmiyoruz o kadar...
  19. yam_yam şurada cevap verdi: ayşegül başlık Din Felsefesi
    Benim bu başlık altına yanıt vermem neden espri konusu oldu, merak ettim doğrusu...
  20. Bir ateist olarak bu konu aslında benim dışımda... Zira bir ateist tanrının varlığını kabul etmediği için yukarıdaki soru onun için anlamsızdır. Ancak bu saçmalığa da kayıtsız kalamayacağım. O yüzden bir teist mantığı ile cevap veriyorum. Sonsuzluk için zaman kavramı yoktur. Sonsuz olduğu iddia edilen bir varlığın, fiilini yaratmak için sonlu bir süre beklemiş olması (ki o sonlu süreyi de ona, sen isnat ediyorsun), onun başlangıcına ispat değildir. Sonsuzluk kavramını tam olarak kavrayamadığın için mantık hatası yapıyorsun... Diğer iletimde yazdığım gibi ; "zincire değil, halkaya bakıyorsun..."
  21. Kralx; bilim evrimi tesadüfle izah etmez.. Bunu daha önce de ifade etmiştim. Kasıtlı olarak konuyu tesadüfe indirgemeni anlayabiliyorum . Ama bilim gerekli şartlar oluştuğunda "tesadüf" değil "zorunluluk" der...
  22. yam_yam şurada cevap verdi: ayşegül başlık Din Felsefesi
    Yazık....Çok yazık... Bağnazlığın bu kadarına da söyleyecek bir şey yok artık. İnkarcılarmış, islamı tam yaşamayanlarmış... Peh,peh,peh...
  23. yam_yam şurada cevap verdi: ayşegül başlık Din Felsefesi
    Şu an dünyanın en fakir ülkelerinden biri Nijer'dir. Yaklaşık 13 milyon nüfusu var, ve bunların 3 milyonu gerçek anlamda "aç". Kalanın da pek çoğu yarı aç yarı tok yaşıyor. Nijer uzun yıllar Fransa işgalinde kaldıktan sonra 1960 yılında bağımsızlığını ilan etti. Ancak ilk cumhurbaşkanı da Fransızların desteklediği biriydi, ve Fransızların çıkarlarını korumaktaydı. Daha sonra askeri darbe ile devrildi. O dönemden sonra pek çok askeri darbe daha oldu ve istikrar bir türlü sağlanamadı. Açlık ve sefaletin sebepleri : 1- Tarım toplumu oldukları halde, sulama teknolojileri yok. Yağmurdan medet ummak zorundalar. 3 aylık yağmur dönemleri (Haziran-Temmuz-Ağustos) var, ve bu dönem kurak geçerse mahsul alamıyorlar. Dahası 5-6 yıl beklediklerinin üstünde yağış gerçekleşse dahi arkasından gelen dönemin kurak geçmesi onlar için açlık demek. Başkent Niamey'in ortasından nehir geçtiği halde, sulama teknolojileri olmadığı için bu nehirden faydalanamıyorlar. Bunun en büyük nedeni, Fransız kolonileri içinde, Fransa'nın yatırım yapmadığı tek ülke olmaları 2- Tarım alanlarının büyük çoğunluğu "ağa"ların elinde. Köylü, bu ağaların elindeki toprakları işliyor, ve üründen belli (küçük) bir pay alabiliyor. Ancak kurak dönemlerde bu payı da alamıyorlar. Dolayısı ile bu da açlık demek... 3- Uranyun, altın, petrol, fosfat gibi zengin maden kaynakları var. Ancak bunları çıkartacak teknolojileri yok. Dahası yabancı firmalar da bu madenleri kullanmak için pek istekli davranmıyorlar. (Başbakanlarının yaptığı son röportajda, petrol için bir Fransız firması ile sözleşme imzaladıklarını duymuştum. Ancak 5 yıl süre ile bu kaynaktan gelir elde edebilmeyi beklemiyorlar) 4- Ülkede bir sanayi olmadığı için işsizlik çok yüksek oranlarda. Erkeklerden bazıları, nehirde 10 parça çamaşır yıkamaları karşılığında aldıkları 1 dolar için kendilerini şanslı sayıyorlar. 5- Ülkenin en büyük hastanesi başkent Niamey'de 1000 yataklı bir hastane. Çocuklara sadece 180 yatak ayırabilmişler ve bir yatakta en az 2 kişi yatmak zorundalar. Ancak yine de buraya gelebilenler şanslı. Çünkü pek çoğu buraya kadar da gelemiyor ve ölümü bekliyorlar. Çocuklar yeterli derecede beslenemediği için çok çabuk hastalanıyorlar. İlaçlar yeterli derecede değil. Olanlarda çok pahalı ve fakir halkın çoğu bundan faydalanamıyor. Nijer bir insanlık ayıbıdır. Bu ayıbın en büyük sorumlusu da Fransadır. Halk 1 günlük yiyyecek temin edebilmek için, BM teşkilatının erzak kamyonları önünce saatlerce beklemek zorunda kalıyor. Çocuklar ve yaşlılar atik davranamadıklarından bundan faydalanamamanın üzüntüsü içindeler. Ancak erzak alabilenlerin sevinçleri de pek uzun sürmüyor. Zira ertesi gün yine açlıkla başbaşalar. Pek çok insan, yukarıda anlattıklarımın farkında dahi değil. Tanrılarının kendilerine cömertçe verdiği nimetlerden bahsediyorlar. Bir de şu insanların halini bir görseler... Her yıl hac için dünyanın parasını harcayan "hacı beyefendi/hanımefendiler" acaba bu durumu biliyorlar mı? Hiç, "O kadar parayı bu aç insanlara göndermeliyim" diye düşünen oldu mu? Hac topraklarında kesilip, değerlendirilemediği için toprağa gömülen binlerce kurbanlık hayvan için, kendi vicdanlarında cevap verebilecekler mi? Allah için vazifesini yapmış olduğunun rahatlığı içindeyken, insanlık için işlenen bu ayıptan kendilerine bir pay çıkarabilecekler mi? Sanmıyorum... Çünkü onlar için Allah, kendine inananlara karşı cömerttir. Böyle düşünenlere, şunu hatırlatmak isterim : NİJER HALKININ %98'İ MÜSLÜMAN....
  24. Kürsatotcu; sen kavramları çorbalaştırmışsın, ve kendi kendine çıkarımlar yapmışsın. Olaylar zincirinin sonsuz olduğunu söyleyip, zincirdeki bir halkanın sonlu olduğu varsayımından, zincirin de sonlu olduğunu çıkarıyorsun. Yani zincire değil, halkaya bakıyorsun.
  25. Şimdi oldu... Dilerim bundan sonra ""kaynak" konusunda daha dikkatli davranırsın. Gelelim konuya... Bu ciddiye alınacak bir konu değil. Bu haberi foruma yazan şahıs da kaynak belirtmemiş zaten. Devletin uzmanlarından hiç birinin büyü ile ilgili bir uzmanlığı olamaz. Büyü üniversitelerde okutulan bir ders değildir. Dahası, bilimsel geçerliliği de yoktur.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.