Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

yam_yam

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

yam_yam tarafından postalanan herşey

  1. Eski yunanlılarda da Poseidon'un deniz tanrısı olduğunu iddia ediliyordu. Sırf mitolojide öyle yazıyor diye Poseidon'un deniz tanrısı olduğuna mı iman edeceğiz? Sizin iddianız buna benziyor. "Kutsal kitabımızda bu böyle yazıyor. Öyleyse bu mutlak doğrudur. Bunun dışında herşey yalandır, yanlıştır." Böyle iddia olmaz arkadaşlar. Buna ancak kendiniz inanırsınız.
  2. Aktarmış olduğum bilgiler tarihi bilgilerdir. Sizin dogmatik inançlarınızla bağdaşmıyor olması, onların yalan, ya da yanlış bilgiler olduklarını göstermiyor. Daha ilk mesajımda telaşlandığınıza, konuyu sabote etmeye kalktığınıza göre, ileride ne yapacağınızı merak ediyorum doğrusu...
  3. Kralx, saçmaladığının farkındasındır umarım....
  4. Arkadaşlar ; herkes görüşlerini belirtebilir. Ancak siz daha çok konuyu sabote etmeye çalışıyorsunuz gibi geliyor. Daha ilk mesajımda sizden "görüş ve cevaplarınızı (falanca) başlık altına yazın " diye ricada bulundum. Buna konuya önem göstermenizi rica ediyorum.
  5. Üstteki mesajım, senin diğer mesajın için değildi. Bunu genel olarak yazdım. Zira konu devam edeceği için, araya giren mesajlar, konunun sürekliliği için hoş bir görüntü sergilemeyecekler. O yüzden herkes için görüşlerin buraya belirtilmesini istedim. Sayın bozan; hatırlatayım; Sümerler de bir mezopotamya halkıydı. Bilgi olmadan fikir sahibi olamazsınız. Bilgileri de okumadan, araştırmadan, gözlemlemeden elde edemezsiniz. Eleştiri yaparken bunları da göz önünde bulunudurun lütfen...
  6. Tüm saydıklarınız, bilim tarafından bir şekilde tespit edilmişlerdir. Varlıklarının kanıtı vardır. Sizin inançlarınızdaki varlıklar ise tespit edilemezler. Varlıklarına dair hiç bir kanıt da yoktur. Geçersiz örnekler vermeye devam ediyorsunuz..
  7. Arkadaşlar lütfen , "İNANÇLARIN KÖKENLERİ" başlığı altında aktarmış olduğum bilgiler için, cevap ve görüşlerinizi buraya aktarınız.
  8. TEK TANRI DÜŞÜNCESİNİN DOĞUŞU Mezopotamya halklarının çok tanrılı bir dine inandıkları, bu dinin komşu ülkelerde de yürürlükte olduğu ortaya konmuştur. Mezopotamya halkları arasında olduğu gibi, Anadolu’da da, bütün tanrıların bağlı olduğu bir baştanrı vardı. Başlangıçta, yerleri, suları, gökleri yöneten ayrı bölge tanrıları bulunduğuna inanıldığından, baştanrıların sayısı üçtü; Gök tanrılarının baştanrısı; su tanrılarının baştanrısı ; yer tanrılarının baştanrısı. Zaman içinde tanrı kavramının soyutlaşması sonucunda, baştanrı sayısı bire indi ve bütün tanrıları yöneten bir baştanrı bulunduğu inancı gelişti. Mezopotamya, Anadolu, eski Mısır dinlerinde yaygınlaşan, daha sonraki dönemlerde Samilere ve İbranilere geçerek gelişen bu baştanrı anlayışı, bütün Sami topluluklarında El (İl) sözcüğüyle dile getirilirdi. İ.Ö. XIV. yy. ortalarında, Mısır’da firavun Amenofis IV (İ.Ö. 1370’ten İ.Ö.1352’ye), tek Tanrı görüşünü ortaya attı. Mısır’da inanılan bir çok tanrının, insanlar tarafından türetilmiş olduğunu, bu Tanrı’nın, evrenin yöneticisi, düzenleyicisi olduğunu, firavunun da onun adına yönetip, yasa koyduğunu, toplumu düzenlediğini savunuyordu. Ne var ki, Amenofis’in (inancını yaymaya başladıktan sonra “Akhenaton” adını almıştı) bu düşünceleri, güçlerini, etkilerini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Teb rahiplerinin şiddetli tepkisiyle karşılaştı ve Akhenaton’un ölümünden sonra, Mısır’da yeniden Teb rahiplerinin çok tanrılı dini ağır bastı. Bununla birlikte, görünüşte bastırılmış da olsa, gizli gizli gelişmeye, yayılmaya başlayan tektanrıcılık, bir süre sonra Mezopotamya’ya ve Anadolu halklarına geçti. Özellikle Mezopotamya’da, Sami toplulukları arasında ilgi görerek, bazı krallar tarafından da benimsendi. Ama, eski inançların baskısı, rahipler topluluğunun etkisi altında olan, özellikle de kralların tanrısal nitelik taşıdıkları anlayışını benimsemiş topluluklar için, bu görüşe bağlanmak kolay değildi. Buna karşılık, sürekli olarak yaşadıkları yerlerden püskürtülen, göçebelikten kurtulamayan, başka ulusların saldırılarına uğradıkları için sık sık farklı inançların baskısı altında kalan Samilerden İbraniler, bu görüşü benimsemeye çok daha yatkındılar. Gerçekten de, İbraniler, tarih boyunca komşu halkların saldırılarından kurtulamayan bir bölgede yaşadıkları için, sık sık yer değiştirmek zorunda kalıyor, Harran-Filistin-Suriye-Mısır arasında gidip geliyorlardı. Filistin’e yerleşen topluluklar bile, orada uzun süre baskıdan, saldırıdan uzak kalamıyorlardı. Mısır’a göçtükleri sırada da doğal olarak bu tektanrıcı düşüncenin etkisi altında kalmışlardı. Görüldüğü gibi tektanrıcı anlayışın gelişmesinin, yayılmasının temelinde, eski Mısır, Mezopotamya, Anadolu halkları arasında kurulan komşuluk ilişkileri, savaşlar, karşılıklı saldırılar ve sürekli göçler yatmaktadır. Mezopotamya bölgesine yönelen bütün saldırılar, önce İbranileri (İsrailoğullarını) topraklarından ayrılarak başka ülkelere göçmek zorunda bırakmış, İbraniler, Mezopotamya halklarının saldırılarına uğradıkça Mısır’a, Mısır’dan kovulunca da ya çöllere ya da Filistin’e göçmüşlerdir. Ayrıca Mezopotamya halklarından Asurlular ve Babilliler, İbranilerin barındıkları Filistin topraklarını sık sık ele geçirerek, onları başka bölgelere sürmüşlerdir. (Dinler Tarihi Ansiklopedisi Cilt 1 Sayfa: 249-250) Akheneton'un bir şiiri Tanrı uludur, birdir, tektir. Ondan başkası yoktur. Bir tanedir, O'dur her varlığı yaratan Bir ruhtur Tanrı, görünmeyen bir ruh... Ta başlangıçta vardı Tanrı, Tek varlıktı o. Hiç birşey yokken o vardı. Herşeyi o yarattı (...) Ezelden beri süregelen varlığı, Ebediyete kadar sürecek, Gizlidir Tanrı, kimse görmemiştir onu. İnsanlara ve yarattıklarına sır kalır her zaman. GÜNEŞ KRAL AKHENATON'UN TANRI ATON İÇİN YAZDIĞI ŞİİR Göklerin ufkunda belirmen ne kadar güzeldir, Ey! Hayatın temelinde yaşayan Aton, Sen doğu göğünün ufkunda doğduğunda, Tüm memleketi güzelliğinle doldurursun, Uzaklaşsan da, ışınların dünya üzerindedir, Ne kadar yüksek olursan ol, Senin adımlarının izleri gündüzdür, Sen, ışınlarını dağıttığın zaman, Mısır'ın her iki ülkesi de bayram eder, Hepsi uyanık ve ayaklarının üzerindedir, Çünkü Sen, onları uyandırmışsındır, Onlar tüm organlarını sende yıkarlar, Ve kollarını kaldırıp, Sen'i şafakta selamlar, Sonra tüm dünyada herkes kendi işini yapar, Hayvanlar otlardan zevk alırlar, Ağaçlar ve bitkiler çiçeklenirler, Kuşlar, kanatları sana doğru ibadet edercesine kalkık, Bataklıklarda uçarlar, Sen üzerlerinde oldukça onlar yaşarlar, Kadında çocuğu Sen yaratırsın, Ananın karnında çocuğa Sen hayat verirsin, Sen ana rahminde dahi çocuğu besleyensin, Ne zaman civciv kabuğu içinde bağırsa, Sen ona hayat vermek için nefes verirsin, Ey Tanrım, Senin ne kadar çok eserlerin vardır, Sen! Ebediyetin hakimi! Senin isteklerin hep iyidir, Sen yaşamın ta kendisinin ve yaşam Sen'de yaşar, Tanrım Sen yaşamsın ve yaşam ancak sende görülür http://stu.inonu.edu.tr/~f0399191/akh.html
  9. Arkadaşlar; bu bölümde inançların kökenleri ile ilgili çeşitli kaynaklardan edindiğim notlarımı göreceksiniz. Hem çalışmalarım devam ettiği için, hem de konu oldukça uzun olduğu için, bu notları parça parça aktaracağım. Bu noktada sizden ricam; konunun bütünlüğünün bozulmaması için bu konu ile ilgili cevap ve görüşlerinizi "İNANÇLARIN KÖKENLERİNE CEVAPLAR" başlığı altına yazmanız. Buraya aktaracağım bilgiler kesinlikle taraflı değil, tarihi gerçeklerden ibarettir. Zaten kaynaklarını da belirteceğim. Aslında bu çalışmayı foruma, bitirdiğim zaman aktarmayı düşünüyordum. Ancak çok uzun bir konu olacağından, okunması ve kavranması daha kolay olsun diye, şimdiden aktarmayı uygun gördüm. Faydalı olması, ve teist arkadaşların göz ardı etmemesi dileğiyle...
  10. Bir de teistlerin yaradılış hikayesine bir göz atalım. Bakalım ne mükemmel bir yaradılış iddiasıymış : "Ve Rab Allah yerin toprağından adamı yaptı, ve onun burnuna hayat nefesini üfledi; ve adam yaşayan can oldu. Ve Rab Allah şarka doğru Adende bir bahçe dikti; ve yaptığı adamı oraya koydu. …...... Ve Rab Allah dedi: Adamın yalnız olması iyi değildir; kendisine uygun bir yardımcı yapacağım. Ve Rab Allah her kır hayvanını, ve göklerin her kuşunu topraktan yaptı; ve onlara ne ad koyacağını görmek için adama getirdi; ve adam her birinin adını ne koydu ise, canlı mahlukun adı o oldu. Ve adam bütün sığırlara, ve göklerin kuşlarına, ve her kır hayvanına ad koydu; fakat adam için kendisine uygun yardımcı bulunmadı. Ve Rab Allah adamın üzerine derin uyku getirdi, ve o uyudu; ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı, ve yerini etle kapadı; ve Rab Allah adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı, ve onu adama getirdi.” (Tekvin, Bap 2. 7-22) “Ve Rab Allah’ın yaptığı bütün kır hayvanlarının en hilekârı olan yılandı. Ve kadına dedi: Gerçek, Allah: Bahçenin hiçbir ağacından yemiyeceksiniz demi? Ve kadın yılana dedi: Bahçenin ağaçlarının meyvasından yiyebiliriz; fakat bahçenin ortasında olan ağacın meyvası hakkında Allah: Ondan yemeyin, ve ona dokunmayın ki, ölmiyesiniz, dedi. Ve yılan kadına dedi: Katiyen ölmezsiniz; çünkü Allah bilir ki, ondan yediğiniz gün, o vakit gözleriniz açılacak, ve iyiyi, ve kötüyü bilerek Allah gibi olacaksınız. Ve kadın gördü ki, ağaç yemek için iyi, ve gözlere hoş, ve anlayışlı kılmak için arzu olunur bir ağaçtı; ve onun meyvesinden aldı, ve yedi; ve kendisiyle beraber kocasına da verdi, o da yedi. İkisinin de gözleri açıldı, ve kendilerinin çıplak olduklarını bildiler; ve incir yaprakları dikip kendilerine önlükler yaptılar. Ve günün serinliğinde bahçede gezmekte olan Rab Allah’ın sesini işittiler; ve adamla karısı Rab Allah’ın yüzünden bahçenin ağaçları arasına gizlendiler………………. (Tekvin Bap 3, 1-24) İşte sizin yaradılış inancınızın temeli budur teist arkadaşlarım. Siz 3000 yıl öncesinden kalma mitlere inanıyorsunuz. Hep diyoruz ya "Kur'an, Tevrat'ın kötü bir kopyasıdır" diye. Bakalım evren nasıl oluşmuş : “Başlangıçta Allah gökleri ve yeri yarattı. Ve yer ıssız ve boştu; ve enginin yüzü üzerinde karanlık vardı; ve Allah’ın ruhu suların üzerinde hareket ediyordu. ………. Ve akşam oldu ve sabah oldu, birinci gün. Ve Allah dedi: Suların ortasında kubbe olsun, ve suları sulardan ayırsın. Ve Allah kubbeyi yaptı, ve kubbe altında olan suları, kubbe üzerinde olan sulardan ayırdı; ve böyle oldu. Ve Allah kubbeye Gök, dedi, Ve akşam oldu ve sabah oldu, ikinci gün. Ve Allah dedi: Gök altındaki sular bir yere biriksin, ve kuru toprak görünsün; ve böyle oldu. Ve Allah kuru toprağa Yer, dedi; ve suların birikintisine Denizler, dedi; ve Allah iyi olduğunu gördü. Ve Allah dedi: Yer, ot, tohum veren sebze, ve yer üzerinde tohumu kendisinde olup cinslerine göre meyva veren ağaçlar hâsıl etsin; ve böyle oldu…… Ve akşam oldu ve sabah oldu, üçüncü gün. Ve Allah dedi: Gündüzü geceden ayırmak için gökkubbesinde ışıklar olsun; ve alâmetler için, ve vakitler için, ve günler ve seneler için olsunlar……….Ve akşam oldu ve sabah oldu, dördüncü gün. Ve Allah dedi: Sular canlı mahlûkların sürülerine kaynaşsın, ve yerin üzerinde, gökler kubbesinin yüzünde kuşlar uçsunlar. Ve Allah büyük deniz canavarlarının, ve suların kendileriyle kaynaştığı cinslerine göre hareket eden her canlı mahlûka, ve cinsine göre her kanatlı kuşu yarattı………….Ve akşam oldu ve sabah oldu, beşinci gün. Ve Allah dedi: Yer, cinslerine göre canlı mahlûkları, sığırları ve sürünen şeyleri, ve cinslerine göre yerin hayvanlarını çıkarsın; ve böyle oldu………. Ve Allah dedi: Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım; ve denizin balıklarına, ve göklerin kuşlarına, ve sığırlara, ve bütün yeryüzüne, ve yerde sürüne her şeye hakim olsun. Ve Allah insanı kendi suretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı.” (Tekvin, Bap 1, 11-27) “Ve Allah yaptığı işi yedinci günde bitirdi, ve yaptığı bütün işten yedinci günde istirahat etti. Ve Allah yedinci günü mübarek kıldı, ve onu takdis etti; çünkü Allah yaratıp yaptığı bütün işten o günde istirahat etti” (Tekvin, Bap 2, 2-3) İşte Tevrat'ta böyle anlatılır... 6 günde yaratma inancının temelini görün. Tanrı dünyayı 6 günde yaratmış, 7. gün yorulmuş ve dinlenmiştir. Ama Kur'an'da "Hiç bir yorgunluk da hisstemedik" denir. Öyle ya her şeyi gücü yeten tanrı nasıl olur da yorulur. İşte kutsal gün inancının temeli de aşağıda : “Sebt gününü takdis etmek için onu hatırında tut. Altı gün işleyeceksin ve bütün işini yapacaksın; fakat yedinci gün Allah’ın Rabbe, Sebttir; sen ve oğlun ve kızın, kölen ve cariyen ve hayvanların, ve kapılarında olan garibin, hiçbir iş yapmayacaksın; çünkü Rab gökleri, yeri ve denizi ve onlarda olan bütün şeyleri altı günde yarattı, ve yedinci günde istirahat etti; bunun için Rab, Sebt gününü mübarek kıldı, ve onu takdis etti. (Çıkış, Bap 20, 2-17) Müslümanlar da Cuma gününü mübarek kılmışlardır. İşte bu inancın temeli. İnançlarınızın temellerini size göstermeye devam edeceğim. Çünkü biliyorum ki buradaki arkadaşların büyük çoğunluğu kendi kitaplarını bile okumamış, okuyanların da bu inançların temelinden haberi yok..
  11. yam_yam şurada cevap verdi: Saral başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Ya varsa? Peki ya budistlerin inancı doğruysa, ya da hinduların? O zaman hepsine birden iman edelim. Yok böyle bir şey. İşte sizi inanmaya iten de bir şeylere sığınma ihtiyacıdır. Ölüm korkusu, kendinden daha güçlü bir varlık olduğuna, ve kendine zarar vereceğinden korkma fobisi. İlkçağlardan beri vardır bu korku ki, zaten dinlerin çıkış noktası da budur.
  12. İşte bu da müslüman ülkelerin neden ilerleyemediğinin cevabıdır. Öteki dünyayı düşünmekten, bu dünya için bir şey yapmaya uğraşmazlar. Hazırlıklar hep öteki dünya içindir. Günde 5 vakit namaz kılsın, sürekli Allah'ı, öteki dünyayı düşünsün. Ondan sonra da gavurlar icad etsin, müslümanlar kullansın....
  13. Kendi inancınızda olmayan herkesi, her konuda haksız görmeye daha ne kadar devam edeceksiniz ?
  14. Nedir bu görünmez,hissedilmez varlıklara karşı inanma hırsı. Tanrı, melek, şeytan, ruh, cin, öteki dünya, cennet,cehennem vs.vs.vs. Ne duyabilirsiniz, ne görebilirsiniz, ne hissedebilirsiniz. İlkçağ inanışlarından kaldığı aşikar , varlıklarına dair en ufak bir delil yok. Teistler bir de kalkıp bizi kör olmakla suçlamıyorlar mı, pes yahu. Eğitim şart...
  15. Lena ben senin gibi tüm evreni kafaca kavrayıp, tüm mistik kitapları okuyamadım henüz. O yüzden cahilliğimin kusuruna bakma...
  16. Ruh diye bir şey yoktur. Sizin ruh diye tabir ettiğiniz şeyler beyin faaliyetlerinin ürünü olan bilinçtir. Hepsi bu...
  17. yam_yam şurada cevap verdi: Saral başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Mealini okuyoruz zaten merak etme... Ama mealini okumakla yetmiyor ki, illa tefsire bakman gerekecekmiş. Çünkü okuduğun ayetler, okuduğun anlama gelmiyormuş. Başka anlamlara geliyormuş, onları da tefsirciler (yorumcular) biliyormuş. Çünkü tanrı yeterince açık yazmamış. Bu arada hatırlatayım göklerle(!!!) ilgili ayetlere cevap gelmedi hala.
  18. İşte klasik teist düşüncesi... "Ölüm asla bir son olamaz" Mazeret de "Bir insanın hayatı bu kadar basit olamaz" Bir hayvanın hayatı o kadar basit mi? O zaman ölüm onlar içim de bir son olmasın. Kendinizi kandırmaya devam edin. Sen benim için merak etme cehennem sizler için, benim için değil...
  19. Siz kendinizi "daha ıspatlanmadı" diye kandırmaya devam edin.
  20. İnsanoğlunun en büyük ve en eski ütopyası : Ölümsüzlük Hemen hemen tüm ilkçağ inanışlarının ortak özelliğidir. Firavunlar bile bu inanç için eşyaları ile birlite gömülürdü. Trajikomik olan 5-6 bin yıl sonra bile insanlar bu inancı devam ettiriyorlar. İnsanoğlu için kabullenemeyeciği bir durumdur yok olup gitmek. Sonsuza kadar yaşamak isterler. Nedense, diğer canlılar (hayvanlar) ölünce yok olup gidecektir ama, insanoğlu için bu mümkün olamaz. Muhakkak ölümden sonra da hayat olmalı. Kendini buna o kadar inandırmıştır ki, onun için başka alternatif yoktur. Zaten dinlerin temeli de bu inançtır. Ölümsüzlük inancı. Dinler bu olgu yüzünden bu kadar tarftar toplarlar. İşin trajik yanı ise öldüğünüzde bunun gerçek olup olmadığını anlayamayacak olmanızdır. Bu da işin kötü tarafı işte....
  21. yam_yam şurada cevap verdi: Saral başlık Dini Konular - Din - Dinler
    O kitapları yalanlayamazsın zaten. Bu inancına ters. Kur'an ın bu şekilde olması Tanrı'nın suçudur o zaman. Hem tüm zamanlar için, tüm insanlığa göndereceksin, hem de araplardan başkası okuyunca anlamayacak. Anlayabilmen için arapça öğreneceksin, hem de günümüz arapçası da yeterli olmayacak, 1400 yıl önceki arapçaya da hakim olacaksın. Geçiniz efendim bu saçmalıkları. İnsanları kandırmanın en basit yoludur bu: "O ayet o anlama gelmez, tefsire bakmak gerekir" Yani sen Kur'an'ı okuma tefsiri oku. "Hatta HY kitaplarını oku ki bak Kur'an da nasıl da mucizeler var. " Yüzlerce yıldır insanlar bu şekilde kandırıldılar. İnsanlar dinini bu yüzden kulaktan dolma bilgilerle öğrendiler. Kaç kişi açıp da Kur'an'ı okudu acaba? Okumadılar; çünkü onlara Kur'an'ın okumakla anlaşılamayacağı telkin edildi. Hep başkalarının yorumlarına ihtiyaç duyuldu, uydurma hadisler okundu. Ama siz bunları hala göremiyorsunuz. Yazık....
  22. Yahu hikmet bunun neresinde? Gece mi bilinmiyordu, gündüz mü? Yoksa ay mı görünmüyordu? Saçma sapan konuşmayın. Üstelik tatlı su ile tuzlu suyun karışmadığı Muhammed'den çok önce de biliniyordu. Gökler (!!!) hakkında hala yorum bekliyorum....
  23. Sevgili Zaman; kusura bakma ama bu saflıktan öte bir şey değil. Sabiilerin senin dininle yakından uzaktan alakası yok. Onlar gök cisimlerine taparlar. Özellikle de güneşe. Tevrat'ın da kaynağı bellidir :Mezopotamya ve Mısır uygarlıkları... Kendinizi kandırmaya devam edin.
  24. Sen o ayetin aslında "yörünge" kelimesinin geçtiğini mi sanıyorsun? Güldürmeyin adamı yahu. Bunlar Kur'an'ı zamana uydurmak için yapılmış kelime oyunlarıdır. Ne yörüngesinden bahsediyorsun. Var mı göklerle(!!!) ilgili ayetler hakkında yorum yapabilecek biri?
  25. yam_yam şurada cevap verdi: Saral başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Bir kere Kur'an Muhammed döneminde kitap haline getirilmemiştir. O yüzden kitabı alıp, senin deyiminle "edit etme" şansı yoktu. Bunu mükerrer ayetlerden de anlayabilirsin. Sen bakma 6 bin küsür ayet olduğuna. İçinde bir çok tekrarlanan ayetler vardır. Evet, bir kelime alınıp 10 cümlelik yorumlar yapılabiliyor. "O ayet o anlama gelmez, şu şekilde anlamak gerekir" gibilerinden komik, zorlama yorumlar yapılabiliyor. Bu da Kur'an'ı anlaşılamaz bir bilmece-bulmaca kitabı yapıyor. Birbirinden kopuk, bir çok tekrarların olduğu ayetlerle dolu bir kitap. Ne kadar okursan oku, başkalarının yardımı olmadan anlayamayacağın bir kitap. Sözde "apaçık"... Sizce neden bir yığın kutsal emanet var da, ayetlerin ilk yazılı olduğu kemik,deri vs. parçalar yok? Hangi amaçlarla imha edilmişler? Bu kutsal(!!!) emanetlere nasıl kıymışlar? Bu arada göklerle (!!!) ilgili ayetleri açıklayacak biri çıkmadı hala...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.