-
İçerik Sayısı
2.202 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
9
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
yam_yam tarafından postalanan herşey
-
İslami reform ancak bilimle mümkün...
yam_yam şunu cevapladı bir başlık içinde Dini Konular - Din - Dinler
Yahu madem Kur'an'ı yalnızca arapça bilenler anlayacaktı da, neden tanrın herkesi arap yaratmadı? Ya da neden herkesi doğuştan arapça bilen biri olarak yaratmadı? Ya da neden daha kolay bir dil seçmedi? Ya da neden her millete kendi dilinde bir kitap gömdermedi? Bu kitap kime karşı apaçık arkadaşım? Yalnızca araplara mı? Neden işinize gelince "apaçık" da, işinize gelmeyince yalnızca arapça bilenler anlar? Asıl saçmalık, bugün yeni öğrenilenlerin 1400 yıl önce Kur'an'da yazdığı iddiasıdır. Öyle olsaydı, bütün buluşları İslam alimlerinin yapmış olması gerekirdi. Ama sizin bu iddianız için içaçıcı olmayan bir şeyi unutuyorsunuz. O da bilimsel gelişmelerin bir tanesinin bile referansını Kur'an'dan almadığıdır. Kur'an mucizesi diye yutturulmaya çalışılan bir çok safsataya bu forumda cevap verdim. Hala aynı şeyden bahsediyorsunuz. Yaşar Nuri Öztürk'ün çok güldüğüm bir anekdotu vardır. İsmini hatılayamadığım bir tv programında, sunucu Nuri Öztürk'e Kur'an'da uçak yapımının bile yazdığı iddialarının olduğunu, kendisinin bu konuda ne düşündüğünü sormuştu. Öztürk de "Olur mu hiç kardeşim. Öyle olsaydı ben şimdiye kadar çoktan uçak mühendisi olmuştum" gibilerinden cevap vermiş, beni de kahkahaya boğmuştu. -
O saçma dediğiniz inançlara insanlar binlerce yıl inandılar. Şimdi nasıl o inançlar size saçma geliyor ise, semavi dinler de bize saçma geliyor. Tanrılar zaman içinde metamorfoza uğradı. Yani başkalaştı. Tarifleri değişti. Bunlara dinler tarihinde rastlamak mümkün. Hala da başkalaşıyor. Kafalarda soru işaretleri oluştukça, tanrı kavramı değişiyor. Tıpkı sayın ahirzaman'ın yaptığı gibi. Gökte olan tanrı inancı, kelimelere farklı anlamlar yüklenerek değiştiriliyor. Bugünkü İslam'ın tanrı inancı ile 100 yıl sonraki (eğer o zamana kadar dinler hala ayakta ise) İslam'ın tanrı inancı da farklı olacaktır. Bunun nedeni de, insanların sürekli yeni bir şeyler öğrenmeleri ve düşünce yapılarında oluşan farklılıklardır. Tanrı soyut bir kavram olduğu için, tarifi de en kolay değiştirilebilecek kavramdır. Zira onu göremezsiniz, algılayamazsınız. Bunu yapmak için bir kaç kelimenin anlamını değiştirmek yeterli olacaktır.
- 343 cevap
-
- Allah
- Allah varsa nerdedir
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Yamyam, Bilimselci, Dipnot, Dogrucu Davut, Gece kusu.. v.s
yam_yam şurada cevap verdi: feneriumx başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sayın taurusmutis; biliyormusunuz deizm, agnostisizm ve ateizm arasında çok az farklar vardır. Tanrı açısından bunların en uç noktası ateizmdir. Hepsi de mevcut dinlerin insanların yaratması olduğunu düşünürler. Agnostikler, tanrının varlığının ya da yokluğunun bilinemeyeceğini, bunun üzerine kafa yormanın da anlamsız olduğunu düşünürler. Deistler ise, bir tanrının olabileceğini kabul ederler. Ancak bu tanrı mevcut dinlerin anlattığı gibi bir tanrı değildir. Onlara göre tanrı evreni yaratmış ve ve bir köşeye çekilmiştir. Ben ise bir ateistim. Bir tanrının olduğuna inanmıyorum. Tanrının varlığı için bir neden göremiyorum. Bazı bilinmeyelenlerin olması, tanrının var olduğunun ıspatı değildir. Bugün bildiklerimiz ile, bin yıl önce bilinenler aynı değil. Gün geçtikçe bilinenler arasına yeni bir şeyler ilave oluyor. Teist arkadaşların Big Bang'i örnek göstermelerini bir türlü anlayabilmiş değilim. Big Bang semavi dinleri yalanlar. Kaldı ki, Big Bang'in bir tanrı müdahalesi ile oluştuğu kanıtlansa bile, bu beni en fazla Deizm'e götürür. Daha öteye değil. Ancak o güne kadar ben ateist olmaya devam edeceğim. Dediğim gibi, bir tanrıya inanmam için bir neden yok. Evrenin nasıl oluştuğunu bilmiyor olmamız, onu bir tanrının yarattığının kanıtı değildir. Hele hele İslam'ın tanrısının hiç değil. Ancak şunu biliyoruz ki, evren semavi dinlerin anlattığı gibi oluşmamıştır. Bilmem anlatabildim mi? -
Benimle ilgili samimi ifadelerinizden dolayı teşekkür ederim sayın Terapi. Görünüşe göre sizi bayağı bir kızdırmışım. Hiç önemli değil. Burada görüşlerimi ifade ederken nabza göre şerbet verecek değilim. Hem ateist olup, hem de Muhammed'e "Hz" diye hitap edecek de değilim. Sizin hoşunuza gider ya da gitmez... Hakaret ettiğim iddiası ile beni sayın Admin'e şikayet eden de ilk siz değilsiniz. Ama hemen hepsi tahammülsüzlükten kaynaklanan şikayetlerdi. Sizinki de öyle.. Gelelim diğer meselelere... Siz bayağı bir dolmuşsunuz yahu... Ne bu hiddet bu celal... Siz sanırım beni yeni bir dinin kurucusu falan sandınız... Yok öyle bir şey... Daha önce de bir arkadaş, "Haydi yeni bir dünya yapın alternatif düzenler kurunda. Bizde siz neyi iddia ediyorsunuz görelim.." sözlerinize benzer bir şeyler söylemişti de, pek hoş olmayan bir polemik yaşanmıştı. "Evladını yeni kaybetmiş bir annenin yüreğindeki acıyı nasıl dindirebilirsiniz? " diye sormuşsunuz. Bu acıyı dindirmenin tek yolu din midir? Yanılıyorsunuz. Ben de arka arkaya 2 evlat keybettim. Bunu burada ilk defa açıklıyorum. (Umarım, "Bak.. Gördün mü Allah'ın intikamını" gibi söylemlerde bulunan münasebetsizler çıkmaz) Ancak bir tanrıya sarılıp da acımı dindirmeye çalışmadım. Bunu yaşamın bir gerçeği olarak kabul ettim. Zira ölüm de yaşam kadar gerçektir. Ama işi ölümden sonrasına getirirseniz, bu inanç insanların acılara karşı korunma mekanizmalarından biri olmuştur. Yalnızca bir teselli vesilesi. Eşini yeni kaybetmiş bir kadının, öteki dünyada kocasını memeleri yeni tomurcuklanmış hurilerle tahayyül etmesi de, o kadın için pek hoş olmasa gerek. Ya da oğlunun ateist olduğunu bilen, ve inancı gereği öteki dünyada cehennemden çıkamayacağını düşünen bir anne için daha kötü bir etki yapabilir. Bu insan psikolojisidir. Dinler de tamamen bunu hedef alırlar. İnsan psikolojisindeki zayıf noktalardan yakalarlar. Yok olup gitme korkusu, adalet duygusu, sevdikleriyle hep bir arada olma isteği vs.vs. İnsanlığın çıkmazlarından bahsetmişsiniz.. Öncelikle bu çıkmazlar nelerdir? Dinin bu çıkmazlara getirdiği çözümler nedir ve bu çözümler gerçekte ne kadar etkili olmuşlardır? Ancak şunu bilmelisiniz ki, ateizmin bir kitabı yoktur. Ateizm, teizme göre çok daha basittir. "Tanrı yoktur" dersiniz ve işte size bir ateist. Ancak dünya görüşü herkese göre değişebilir. Bir ateistten diğerine göre de değişebilir. Ateizmi bir din, bir öğreti olarak düşünmeniz sizi yanlış çıkarımlara götürecektir. O yüzden önce bunu kavramanız gerekir. Bana sorduğunuz ve benim de cevaplayacağım her soru, benim kişisel görüşüm olacaktır. Ateizm'e mal edilemez. Umarım kızgınlığınız geçmiştir de, sağlıklı bir diyalog kurabiliriz...
-
Yorumumdaki yanlışları sebepleriyle birlikte gösterirseniz beni memnun edersiniz sayın ahirzaman... En azından nerede yanlış yaptığımı öğrenmiş olurum...
-
Ben bir dini inanca sahip değilim. Bir tanrının var olduğuna inanmıyorum. Mevcut dinlerin tamamının insanların uydurmaları olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda bir inanç sistemine sahip de değilim. Daha önce de ifade etmiştim. Bir müslüman olarak yetiştirildim. 18 yaşıma gelinceye kadar da iyi bir müslüman sayılabilirdim. Ancak ondan sonra neye inandığım konusunda araştırmalara giriştim. "Ben neye inanıyorum? Hayatıma yön veren inanç nedir? Kaynağı nedir? Nasıl doğmuştur? Tanrı nedir? Tanrının dünyaya ve insanlığa etkisi ya da katkısı nedir? Peygamberlik nedir? Tanrının elçisi olduğunu söyleyen insan nasıl yaşamıştır? İslamiyet dışında diğer dinler nasıldır? İlk çağ insanları neye inanıyorlardı? Kutsal kitaplarda anlatılanlar nelerdir? Kaynakları nedir? Dinlerin benzer noktaları nelerdir? Bu benzerliklerin sebebi nedir? vs.vs.vs.vs. Bütün bu konulara girdikten sonra aslında inancımın boş olduğunu gördüm. Bir tanrı yoktu. En azından mevcut dinlerin anlattığı şekilde bir tanrı olamazdı. Bütün dinler birbirlerinden etkilenmişlerdi. vs.vs. Bir ideolojiye bağlı değilim. Bazı arkadaşların kafalarında benimle ilgili önyargılar olabilir. Ben komunist ya da anarşist falan da değilim. Kendime göre değer yargılarım var. Düşünce yapım dışında diğer insanlardan farklı değilim. Akıl ve insan merkezli her düşünceye taraf olabilirim. Umarım yeteri kadar açık ifade edebilmişimdir.
-
Tüm bu sorular, iyi bir tanrı kavramının kurgulanamamasından kaynaklanıyor. Özellikle semavi dinlerin tanrısı için bunu söylemek zor olmasa gerek. Nedeni de, hem hayır ve şerrin tanrıdan geldiğine inanacaksın (bknz: İmanın şartları) , hem de kötülüklerin insana mahsus olduğunu iddia edeceksin. Böyle bir çelişki kabul edilebilir değildir. Eğer tanrı bir şeyi diler ve onu yapmaya kalkarsa, bunu insanın değiştirebilmesi mümkün olmasa gerek. Hele ki, Levh-i Mahfuz gibi her şeyin önceden tanrı katında bulunan bir kitapta yazılı olduğu iddia ediliyorsa. Hele ki tanrı, bütün iyilik ve kötülüklerin kendinden geldiğini iddia ediyor ise. İşte tüm bu sorular, tanrı kavramının iyi kurgulanamamasından kaynaklanıyor. Tanrı neden sonsuz merhamet sahibidir? Eğer sonsuz merhamet sahibi ise neden dünyada helak ediyor, neden cezalandırıyor? Tanrı nasıl sonsuz merhabet sahibi oluyor da, A’râf Sûresinin 136 . Ayetinde Bu yüzden onlardan intikam aldık. Âyetlerimizi yalanlamaları ve onları umursamamaları sebebiyle kendilerini denizde boğduk. Secde Sûresinin 22 . Ayetinde Kim, Rabbinin âyetleri kendisine hatırlatıldıktan sonra onlardan yüz çevirenden daha zalimdir? Şüphesiz ki biz suçlulardan intikam alıcıyız. bu intikam da neyin nesi? O zaman tanrı sonsuz merhamet sahibi değildir. Kendisini intikamcı olarak sonsuz merhametten kısıtlamıştır. İşte yanlış kurgulamadan bir örnek. İki zıt kavramın sonsuz derecede olması düşünülemez. Eğer sonsuz merhamet var ise, intikam olamaz. Eğer intikam var ise, sonsuz merhametli olduğunuzu iddia edemezsiniz. Ederseniz bu sorulara bir cevap bulmak zorunda kalırsınız ki, bu soruların da cevabı yoktur....
-
Tanrı kavramı insanların kafalarında oluşturdukları bir kavramdır. "Allah yok" demek ile "Zeus yok" demek arasında herhangi bir anlam farkı yoktur. Elbette kavram olarak insanlar bir tanrı yaratmışlardır. İnkar edilen olgu, insanların kafalarında oluşturdukları kavram değildir. İnkar edilen, o kavramın gerçekliğidir. Yoksa Zeus da, Poseidon da, Arakhne de kavram olarak vardır. Ancak iş gerçekliğe gelince, hepsi insanların kafasındadır. Daha ötesi değil...
-
Bir kaç gündür işlerimin yoğunluğu sebebiyle foruma pek giremedim. Bu yüzden ara sıra başlıklara göz atmakla yetinmek durumunda kaldım. Bu arada gördüm ki Aişe konusu bir kaç topikte birden tartışılmaya başlanmış. Hepsine ayrı ayrı cevap vermek yerine tek bir başlık altında toplamakta yarar olduğunu düşündüm. Bazı arkadaşlar Muhammed'in Aişe ile küçük yaşta evlendiğini kabul edemediklerinden, beni hadisleri çarpıtmakla, ya da çarpıtılmış hadisleri öne sürmekle itham etmişler. Bahsi geçen hadis aşağıda : Rivâyete göre şöyle demiştir: Ben altı yaşında bir kız iken Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem beni akd ve nikâh eylemişti. (Üç sene sonra) biz Medîne`ye hicret ettik. Hâris İbn-i Hazrec oğullarının menziline indik. Müteâkıben ben, sıtmaya tutuldum. Bu cihetle saçım döküldü. (Hastalıktan kurtulduktan sonra) saçım gürleşti, uzayıp omuzlarıma döküldü. Bir kere ben, arkadaşlarımla berâber salıncakta oynarken annem Ümmü Rumân bana doğru geldi ve beni çağırdı. Ben de annemin yanına geldim. Beni ne edeceğini bilmiyordum. Annem elimi tuttu. Tâ evin kapısı önün (e geldiğimizde ora) da beni durdurdu. Ben de yorgunluktan kaba kaba soluyordum. Nihâyet soluğum biraz yatıştı. Sonra annem biraz su aldı. Onunla yüzümü, başımı sıvazladı. Sonra beni eve koydu. Evde Ensâr`dan birtakım kadınlar hazır bulunyordu. Bunlar bana: - Hayır ve bereket üzere geldin, hayırlı kısmet getirdin! di(ye alkışla) dılar. Annem beni bu kadınlara teslîm etti. Bunlar da benim kılığımı, kıyâfetimi düzlediler ve Resûlullah`a teslîm ettiler. Beni hiçbir şey sıkmadı. Ancak Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i habersiz görünce sıkıldım. (Resûlullah bir sedir üzerine oturmuştu. Yanında Ensâr erkeklerinden, kadınlarından oturanlar vardı. Beni Resûlullah yanına oturttu). Ensâr kadınları beni Resûlullah`a takdîm ettiklerinde ben dokuz yaşında bir kızdım. Şimdi bu hadisin "Ravi"si Aişe'nin kendisi. Bu hadis çeşitli yöntemler (bir kaç kaynaktan karşılaştırma vs) e bakılarak sahih kabul ediliyor. Ancak arkadaşlar bu ve buna benzer hadisleri kabul etmiyorlar, Aişe'nin ablasının biyografisine bakarak Aişe'nin 17-18 yaşında olduğunu iddia ediyorlar. Ancak İslam dünyasının kabul ettiği yaş 9 dur. Ancak bazıları bu durumu içlerine sindiremediklerinden 2. varsayıma sarılır. Şimdi bazı islami sitelerdeki duruma bir göz atalım. "Hz. Âişe'nin Resulullah'a nikâhlanması Hicret'ten iki veya üç sene önce oldu. Kaynaklar, bu nikâhlanma sırasında Hz. Âişe'nin yaşının küçük olduğunu kaydetmektedir. Nikâhın kıyılmasından iki yıl kadar zaman geçtikten sonra zifâf vukû bulmuştur. Hz. Âişe'nin o zaman dokuz veya on bir yaşında olduğu rivayet edilmektedir. Bu rivayetleri bazı tarihçiler cerhetmekte ve Âişe validemizin evlendikleri zaman daha büyük olduğunu ileri sürmektedirler." http://www.sevde.de/islam_Ans/A/hz_aise.htm Ancak buradaki "daha büyük" den kastedilenin 17-18 olduğunu düşünmek doğru olmaz. Bunu da ; "Âişe 14-15 yaşlarında iken Benu Mustalık (Müreysi') gazâsına Resulullah'la beraber katıldı." ifadesinden anlayabiliriz. Aişe 14 ya da 15 yaşında iken Muhammed ile birlikte Benu Mustalık gazasına katılmış. Yani o yaşlarda iken Muhammed ile evli durumda. Yine benzer ifadeleri " http://kitap.ihya.org/genel/samil.php?t2=o...=74&g=CF.r&s=16 " linkinde de görebilirsiniz. Ayrıca bazı arkadaşların çok sevdikleri, kitaplarından, yayınlarından feyz aldıkları Fethullah'ın bile, Aişe'nin evlendiğinde 9 yaşında olduğunu kabul eden yazısını da göstermiştim sizlere. Biz hadisleri ya da ayetleri çarpıtmıyoruz. Teist arkadaşlar kabul etmeseler de, getirdiğimiz kaynakların hepsi islami kaynaklardır. Aynı zamanda İslam fıkhının kaynaklarıdır. Bu hadisleri yalanlayan, sahih olmadığını iddia eden sağlam bir kaynağınız var ise lütfen getirin arkadaşlar. Biz de doğrusunu öğrenmiş olur, sizlere de teşekkür ederiz.
-
bu forumdaki münakaşaları önlemek bu kadar zor mu?
yam_yam şurada cevap verdi: shevchenko başlık Dini Konular - Din - Dinler
Pek güzel... Sen nerede yaşıyorsun kuzum? Dah önce hiç ateist görmedin, duymadın mı? Emredersiniz... Hay aksi... Burası bir tartışma platformu... Beğenir ya da beğenmezsiniz. Ancak foruma daha yeni gelip de, "silin, engelleyin" gibi ahkâm kesmek de neyin nesi? Zamanla alışırsınız merak etmeyin. Bünyenizin belli bir süre böyle şeyleri kaldıramaması normal. Hatta uzun zamandır bu forumda olup da hala alışamayanlar bile var. Bakalım sizin alışma süreniz ne kadar olacak... -
BİZE YOBAZ DİYENLERE BAKIN FİKİRLERİNİ NERDEN ALMIŞLAR
yam_yam şurada cevap verdi: fakir başlık Dini Konular - Din - Dinler
Yahu sizin inancınızda insan sevgisi var mı? Kaç defa yazdım İslamiyet'in hümanizm ile yakından uzaktan alakası yoktur diye. İslamiyet'te ümmet sevgisi vardır. Kendinden olmayanı aşağılar, hakaretler-lanetler yağdırır, olmadık tehditler savurur. Ondan sonra başkalarını insan sevgisi olmamakla suçlarlar. Peah... Firavun bütün haşmetiyle mumyalanmış olarak duruyor da, hani Nuh nerede, Musa nerede, İbrahim nerede? -
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
yam_yam şurada cevap verdi: kralx başlık Forum Oyunları
Sizin de çiçek verenleriniz bol olsun... -
Konuşmak : Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak. (TDK) İnsan sesinin oluşabilmesi için öncelikle akciğerlerimizden belirli yoğunluktaki havanın ses tellerimize çarpıp bunları titretmesi gerekir.Ama bu, sesi duymamız için yeterli değildir. Bir kemanı gözünüzün önüne getirin; diyelim ki, parmağınızı kemanın tellerinden birine bastınız ve yayını çektiniz. Eğer, kemanın kasa dediğimiz ahşap kısmı yoksa, o teller dünyanın en iyi teli de olsa, kapı gıcırtısı gibi bir ses duyarsınız. Tellerden keman sesini duyabilmemizi, "tınlatıcı" (résonateur) denilen bu ahşap kısım sağlar. Tüm müzik aletlerinin birer tınlatıcısı vardır. Her müzik aleti, tınlatıcılarının yapılmış olduğu madde ve boyut farklılığına göre değişik sesler verir.İnsanda da iki tınlatıcı grup vardır. Bunlar ana tınlatıcılar ve yardımcı tınlatıcılardır. Ana tınlatıcılar, gırtlak, ağız boşluğu ve burun boşluğudur. Yardımcı tınlatıcılar ise, göğüs boşluğu, sırt ve kafatasıdır.
- 343 cevap
-
- Allah
- Allah varsa nerdedir
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
ALLAH'IN OLMADIĞINI SEN BANA İSPAT ET
yam_yam şurada cevap verdi: niyogara başlık Dini Konular - Din - Dinler
Siz hiç yerçekimi kanununa muhalefet eden bir durumla karşılaştınız mı? Mesela, kuyruğunu sallayarak uçan bir inek gördünüz mü? Ben de görmedim... Neden bunu soruyorum. Zira tanrı bu durumda kendisini yerçekimi kanunu ile sınırlamış oluyor. Kendi yarattığı kanununa göre hareket etmek zorunda.. Bu da her şeye gücü yeten tanrı sıfatına pek uygun olmasa gerek. -
EVRİME İNANMAYAN ATEİST VAR MIDIR?
yam_yam şurada cevap verdi: bekir başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sayın bekir; artık samimiyetinizden de şüphe duymaya başladım. Benim söylediklerim ile sizin söylediklerinizin ne alakası var? Zaten isimle hitap edilmesini hakaret olarak algılayan birisiyle neyi tartışabilirsiniz ki? O kadar mesajımın içinden kırılmak için bunu mu buldunuz sayın bekir? -
Sizin inancınıza göre bu bir bedeldir. Size göre tüm sıkıntı ve dertler tanrıdandır. Dolayısı ile özürlü çocuk, tanrıdan ebeveyn ve yakınlarına verilmiş bir derttir. Yoksa tanrı neden özrülü bir çocuk göndersin ki? Siz cenneti arzuluyorsunuz. Ancak bu cennetin de bir bedeli var. Tüm sıkıntı ve dertlere tanrıya isyan etmeden göğüs germek, tanrıya itaat etmek. vs.vs. O yüzden burada "bedel" ifadesini kullanmak yanlış değil. Gelgelelim, bilim yöntemin böyle olmadığını bize açıkça gösteriyor. Özürlü çocuk doğmasının çeşitli nedenleri var. Bunların çoğunluğu genetik sebepler. Özellikle akraba evliliklerinde özürlü çocuk doğma oranı diğer popülasyona göre 2 kat fazladır. Yine bir hastalık taşıyıcısı ile bir başka taşıyıcı evlendiğinde, doğacak olan çocuğun hasta olma ihtimali çok yüksektir. Anlamanız gereken, tanrı kime isterse özürlü çocuk vermiyor. Bunu belirleyen genellikle genler ve yapılan seçimler oluyor. Bu durum artık "kader" ile açıklanamayacak kadar belirgindir. Sen eğer bir akraba ile evlenirsen çocuğunun özürlü doğma ihtimalinin normalden çok daha fazla olduğunu bileceksin. Özürlü doğan bir çocuğu sınav vesilesi sayarsan, özürlü doğan hayvanların açıklamasını yapamazsın....
-
EVRİME İNANMAYAN ATEİST VAR MIDIR?
yam_yam şurada cevap verdi: bekir başlık Dini Konular - Din - Dinler
Sayın bekir; "sizin kaynaklarınız" ifadem islami kaynaklardır. Bunlar hadisler olur, diyanet olur, Kur'an olur, ya da diğer İslami yazılı kaynaklar olur. Siz bunlardan istediğinizi kabul edip istediğinizi etmemekte özgürsünüz. Tabii nedenlerini belirtmek kaydı ile. Ateizmin temellerinin 17 ya da 18. yy.larda atıldığını iddia ediyor iseniz, ya ateizmin ne olduğunu bilmiyorsunuz demektir, ya bu konuda bilginiz yok demektir, ya ne yazdığınızı bilmiyorsunuz demektir, ya da bunu kasıtlı olarak yapıyorsunuz demektir. Benim görüşüm bunu kasıtlı yaptığınız yönündedir. Dolayısı ile üslubumu belirleyen de budur. Bir önceki tartışmamızda ben hala sizin bitirmenizi bekliyordum. Ancak siz cevaplarınızı tamamlamadan ayrılmayı tercih ettiniz. Bunun üzerine tartışmayı sürdürmenin anlamı yoktu. Hem tartışmayı yarım bırakıp ayrılacaksınız, hem de beni cevap vermediğim için suçlayacaksınız... Madem cevaplar bekliyordunuz, ne diye tartışmayı yarım bıraktınız? Olmamış sayın bekir... Ben sizin konuyu nereye çekmeye çalıştığınızın farkındayım. Elbette her konuya, her iletiye cevap verme zorunluluğum yok. Kaldı ki bazı konuları "karşımdakinin görüşüdür" diye düşünüp bırakabilirsiniz. Ancak sizin iddialarınız tamamen bir yanlış üzerine kuruluyor ve giderek ideolojik bir hal alıyor. Buna da göz yumacak değilim. İlk iletimden sonra buraya başka ileti yazmaya niyetim yoktu. Ancak gördüm ki bu durum, konunun gerçekçiliği bakımından zararlı olacak. O yüzden beğenir ya da beğenmezsini bilmiyorum ama konuya müdahil oluyorum... -
Yapma yahu... Böyle mi demiş? Nerede demiş? Yoksa bu sizin bahanelerinizden biri mi? Örnek olması için başka insanların özürlü doğmuş olması yetmemiş mi de, hayvanları da özürlü yaratmış? Sırf insanlar özürlü doğan hayvanlara bakıp da şükür etsinler diye özürlü hayvan mı yaratılır? Bu nasıl sadistçe bir düşünce biçimidir böyle? Ayrıca yazım kurallarına biraz daha fazla özen gösterirseniz, daha iyi anlaşabiliriz.
-
Haklısınız... Bir önceki iletimde "bedel" yerine "vebal" kelimesini kullanmışım. Düzeltir, özür dilerim...
-
EVRİME İNANMAYAN ATEİST VAR MIDIR?
yam_yam şurada cevap verdi: bekir başlık Dini Konular - Din - Dinler
Bu başlıkta daha önce yazdığım iletimde, son mesajım olduğunu söylemiştim. Ancak bazı yanlışları da görmezden gelmem mümkün değildir. Sayın bekir'in kasıtlı olarak yaptığını düşündüğüm bu yanlışların cevabını yine kendi kaynaklarından vereceğim. Eğer sayın bekir yanlışlarında ısrar etmeye devam ederse emin olsun ki, bende daha çok kaynak var... "Ateizmin tarihi Tanrı inancı kadar olmasa da çok gerilere kadar gitmektedir. Ancak tarihi çok eskilere giden bu ateizm biçimi bizim bugünkü anlamda anladığımız dinî inançların eleştirisi gibi değildir. Çünkü ateizm öncelikle Tanrı inancına karşı bir tür tepkidir. Dolayısıyla ateizmin Tanrı inancının bulunduğu ve bu inancın dile getirildiği yerde ortaya çıkma ihtimali daha yüksektir. " ............................... "Ateizmin geniş anlamda inançsızlık olarak görüldüğü İlkçağ’da Epikuroscular, şüpheciler ve Atinalı sofistler ilk göze çarpanlar olmuştur. Yine bu dönemde Epikuros (m.ö. 341-270), Lucretius (m.ö. 94-55 ) ve Democritus'un (m.ö. 460-370) fikirleriyle oluşan Yunan atomculuğu ya da klasik materyalizm de inançsızlıkta önemli bir rol oynamıştır. Bilindiği gibi materyalizm maddenin yaratılmadığını, düşünceden önce geldiğini ve hiçbir şeyin yoktan var olmadığını iddia etmiştir. Bunun yanında doğa üstü bir gücün (Tanrı) varlığını da reddetmiştir.(19) Materyalizm günümüze kadar çeşitli biçimlerde de olsa devam etmiş ve etkisini sürdürmüştür." http://www.diyanet.gov.tr/turkish/weboku.a...5&yid=6&sayfa=5 -
Tam beklediğim gibi cevaplar geldi sayın ahirzaman'dan.. Sana bir soru sayın ahirzaman : Peki özürlü doğan hayvanlar neyin vebalini ödüyor ? Ya da ne için sınavdan geçiyor? Kime karşı sınav veriyorlar ? Ulu Manitu'ya mı?
-
Yamyam, Bilimselci, Dipnot, Dogrucu Davut, Gece kusu.. v.s
yam_yam şurada cevap verdi: feneriumx başlık Dini Konular - Din - Dinler
Cevap veremediğimiz sorular hangileri sayın taurusmutis? "Big Bang'den önce ne vardı" sorusu mu? Cevabı olmayan, ya da henüz bilinemeyen soruları sorarak tanrıyı ispatladığınızı mı zannediyorsunuz? O zaman yanılıyorsunuz. Başlığı açan arkadaş uyduruk ayet ve hadis yazdığımızı iddia etmiş. Şimdi ben de itham edilen kişi olarak soruyorum : Yazdığımız hangi ayet, hangi hadis uydurma ? Neden? -
Yine yanlış örnek....Hayır tv spikeri varlık olarak orada değildir. Seni duyamaz, seni göremez. Bulunduğu yerdeki hareketlerinden, konuşmalarından farklı davranamaz. Sadece görüntüsü teknolojik yöntemlerle farklı bir yerde akseder. Bir de "bak kardeşim sen sesteen bahsediyorsun oysaki o sesin kaynağı ağıdır ayni ağız bir kaç yerdedri ve o güzü dahilin de marifetini ulaştırır günaştede aynı şeydir" demişsin. Açıkçası ben bu cümleden pek bir şey anlayamadım. Ancak sesin kaynağının ağız olduğunu kabul etmişsin. Bu forumda bir başka yerde konuşmak için gerekli koşulları saymış ve "cinler nasıl konuşabilir?" diye sormuştum. Şimdi aynı şeyi Cebrail için soracağım. Madem sesin kaynağı ağızdır, maddesi olmayan Cebrail Muhammed ile nasıl konuşabilir? Telepati benzeri bir cevap verecek isen, o zaman Cebrail'e ne gerek var, ya da Cebrail'in Muhammed'in yanına kadar gelmesinin gereği ne? Turan Dursun'a karşı hissiyatlarınızı anlayabiliyorum. O'nun söylediklerine cevap veremediklerinden, susturamadıklarından öldürme yolunu seçtiler. Sağlığında kimse de karşısına çıkıp "Hayır sen yanlış söylüyorsun, bak buraları çarpıtıyorsun" diyemedi. O öldükten sonra arkasından çıkıp yalanlamak daha kolay tabii...
- 343 cevap
-
- Allah
- Allah varsa nerdedir
-
(ve 1 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler: