Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

yam_yam

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

yam_yam tarafından postalanan herşey

  1. Konuşmak : Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak. (TDK) İnsan sesinin oluşabilmesi için öncelikle akciğerlerimizden belirli yoğunluktaki havanın ses tellerimize çarpıp bunları titretmesi gerekir.Ama bu, sesi duymamız için yeterli değildir. Bir kemanı gözünüzün önüne getirin; diyelim ki, parmağınızı kemanın tellerinden birine bastınız ve yayını çektiniz. Eğer, kemanın kasa dediğimiz ahşap kısmı yoksa, o teller dünyanın en iyi teli de olsa, kapı gıcırtısı gibi bir ses duyarsınız. Tellerden keman sesini duyabilmemizi, "tınlatıcı" (résonateur) denilen bu ahşap kısım sağlar. Tüm müzik aletlerinin birer tınlatıcısı vardır. Her müzik aleti, tınlatıcılarının yapılmış olduğu madde ve boyut farklılığına göre değişik sesler verir.İnsanda da iki tınlatıcı grup vardır. Bunlar ana tınlatıcılar ve yardımcı tınlatıcılardır. Ana tınlatıcılar, gırtlak, ağız boşluğu ve burun boşluğudur. Yardımcı tınlatıcılar ise, göğüs boşluğu, sırt ve kafatasıdır.
  2. Siz hiç yerçekimi kanununa muhalefet eden bir durumla karşılaştınız mı? Mesela, kuyruğunu sallayarak uçan bir inek gördünüz mü? Ben de görmedim... Neden bunu soruyorum. Zira tanrı bu durumda kendisini yerçekimi kanunu ile sınırlamış oluyor. Kendi yarattığı kanununa göre hareket etmek zorunda.. Bu da her şeye gücü yeten tanrı sıfatına pek uygun olmasa gerek.
  3. yam_yam şurada cevap verdi: hasan17 başlık Dini Konular - Din - Dinler
    İşte bu yüzden dinler ve ahiret inancı var...
  4. yam_yam şurada cevap verdi: hasan17 başlık Dini Konular - Din - Dinler
    Leylekler ile gelmedim, Azrail ile de gitmeyeceğim...
  5. Sayın bekir; artık samimiyetinizden de şüphe duymaya başladım. Benim söylediklerim ile sizin söylediklerinizin ne alakası var? Zaten isimle hitap edilmesini hakaret olarak algılayan birisiyle neyi tartışabilirsiniz ki? O kadar mesajımın içinden kırılmak için bunu mu buldunuz sayın bekir?
  6. Sizin inancınıza göre bu bir bedeldir. Size göre tüm sıkıntı ve dertler tanrıdandır. Dolayısı ile özürlü çocuk, tanrıdan ebeveyn ve yakınlarına verilmiş bir derttir. Yoksa tanrı neden özrülü bir çocuk göndersin ki? Siz cenneti arzuluyorsunuz. Ancak bu cennetin de bir bedeli var. Tüm sıkıntı ve dertlere tanrıya isyan etmeden göğüs germek, tanrıya itaat etmek. vs.vs. O yüzden burada "bedel" ifadesini kullanmak yanlış değil. Gelgelelim, bilim yöntemin böyle olmadığını bize açıkça gösteriyor. Özürlü çocuk doğmasının çeşitli nedenleri var. Bunların çoğunluğu genetik sebepler. Özellikle akraba evliliklerinde özürlü çocuk doğma oranı diğer popülasyona göre 2 kat fazladır. Yine bir hastalık taşıyıcısı ile bir başka taşıyıcı evlendiğinde, doğacak olan çocuğun hasta olma ihtimali çok yüksektir. Anlamanız gereken, tanrı kime isterse özürlü çocuk vermiyor. Bunu belirleyen genellikle genler ve yapılan seçimler oluyor. Bu durum artık "kader" ile açıklanamayacak kadar belirgindir. Sen eğer bir akraba ile evlenirsen çocuğunun özürlü doğma ihtimalinin normalden çok daha fazla olduğunu bileceksin. Özürlü doğan bir çocuğu sınav vesilesi sayarsan, özürlü doğan hayvanların açıklamasını yapamazsın....
  7. Sayın bekir; "sizin kaynaklarınız" ifadem islami kaynaklardır. Bunlar hadisler olur, diyanet olur, Kur'an olur, ya da diğer İslami yazılı kaynaklar olur. Siz bunlardan istediğinizi kabul edip istediğinizi etmemekte özgürsünüz. Tabii nedenlerini belirtmek kaydı ile. Ateizmin temellerinin 17 ya da 18. yy.larda atıldığını iddia ediyor iseniz, ya ateizmin ne olduğunu bilmiyorsunuz demektir, ya bu konuda bilginiz yok demektir, ya ne yazdığınızı bilmiyorsunuz demektir, ya da bunu kasıtlı olarak yapıyorsunuz demektir. Benim görüşüm bunu kasıtlı yaptığınız yönündedir. Dolayısı ile üslubumu belirleyen de budur. Bir önceki tartışmamızda ben hala sizin bitirmenizi bekliyordum. Ancak siz cevaplarınızı tamamlamadan ayrılmayı tercih ettiniz. Bunun üzerine tartışmayı sürdürmenin anlamı yoktu. Hem tartışmayı yarım bırakıp ayrılacaksınız, hem de beni cevap vermediğim için suçlayacaksınız... Madem cevaplar bekliyordunuz, ne diye tartışmayı yarım bıraktınız? Olmamış sayın bekir... Ben sizin konuyu nereye çekmeye çalıştığınızın farkındayım. Elbette her konuya, her iletiye cevap verme zorunluluğum yok. Kaldı ki bazı konuları "karşımdakinin görüşüdür" diye düşünüp bırakabilirsiniz. Ancak sizin iddialarınız tamamen bir yanlış üzerine kuruluyor ve giderek ideolojik bir hal alıyor. Buna da göz yumacak değilim. İlk iletimden sonra buraya başka ileti yazmaya niyetim yoktu. Ancak gördüm ki bu durum, konunun gerçekçiliği bakımından zararlı olacak. O yüzden beğenir ya da beğenmezsini bilmiyorum ama konuya müdahil oluyorum...
  8. Yapma yahu... Böyle mi demiş? Nerede demiş? Yoksa bu sizin bahanelerinizden biri mi? Örnek olması için başka insanların özürlü doğmuş olması yetmemiş mi de, hayvanları da özürlü yaratmış? Sırf insanlar özürlü doğan hayvanlara bakıp da şükür etsinler diye özürlü hayvan mı yaratılır? Bu nasıl sadistçe bir düşünce biçimidir böyle? Ayrıca yazım kurallarına biraz daha fazla özen gösterirseniz, daha iyi anlaşabiliriz.
  9. Haklısınız... Bir önceki iletimde "bedel" yerine "vebal" kelimesini kullanmışım. Düzeltir, özür dilerim...
  10. Bu başlıkta daha önce yazdığım iletimde, son mesajım olduğunu söylemiştim. Ancak bazı yanlışları da görmezden gelmem mümkün değildir. Sayın bekir'in kasıtlı olarak yaptığını düşündüğüm bu yanlışların cevabını yine kendi kaynaklarından vereceğim. Eğer sayın bekir yanlışlarında ısrar etmeye devam ederse emin olsun ki, bende daha çok kaynak var... "Ateizmin tarihi Tanrı inancı kadar olmasa da çok gerilere kadar gitmektedir. Ancak tarihi çok eskilere giden bu ateizm biçimi bizim bugünkü anlamda anladığımız dinî inançların eleştirisi gibi değildir. Çünkü ateizm öncelikle Tanrı inancına karşı bir tür tepkidir. Dolayısıyla ateizmin Tanrı inancının bulunduğu ve bu inancın dile getirildiği yerde ortaya çıkma ihtimali daha yüksektir. " ............................... "Ateizmin geniş anlamda inançsızlık olarak görüldüğü İlkçağ’da Epikuroscular, şüpheciler ve Atinalı sofistler ilk göze çarpanlar olmuştur. Yine bu dönemde Epikuros (m.ö. 341-270), Lucretius (m.ö. 94-55 ) ve Democritus'un (m.ö. 460-370) fikirleriyle oluşan Yunan atomculuğu ya da klasik materyalizm de inançsızlıkta önemli bir rol oynamıştır. Bilindiği gibi materyalizm maddenin yaratılmadığını, düşünceden önce geldiğini ve hiçbir şeyin yoktan var olmadığını iddia etmiştir. Bunun yanında doğa üstü bir gücün (Tanrı) varlığını da reddetmiştir.(19) Materyalizm günümüze kadar çeşitli biçimlerde de olsa devam etmiş ve etkisini sürdürmüştür." http://www.diyanet.gov.tr/turkish/weboku.a...5&yid=6&sayfa=5
  11. Tam beklediğim gibi cevaplar geldi sayın ahirzaman'dan.. Sana bir soru sayın ahirzaman : Peki özürlü doğan hayvanlar neyin vebalini ödüyor ? Ya da ne için sınavdan geçiyor? Kime karşı sınav veriyorlar ? Ulu Manitu'ya mı?
  12. Cevap veremediğimiz sorular hangileri sayın taurusmutis? "Big Bang'den önce ne vardı" sorusu mu? Cevabı olmayan, ya da henüz bilinemeyen soruları sorarak tanrıyı ispatladığınızı mı zannediyorsunuz? O zaman yanılıyorsunuz. Başlığı açan arkadaş uyduruk ayet ve hadis yazdığımızı iddia etmiş. Şimdi ben de itham edilen kişi olarak soruyorum : Yazdığımız hangi ayet, hangi hadis uydurma ? Neden?
  13. Yine yanlış örnek....Hayır tv spikeri varlık olarak orada değildir. Seni duyamaz, seni göremez. Bulunduğu yerdeki hareketlerinden, konuşmalarından farklı davranamaz. Sadece görüntüsü teknolojik yöntemlerle farklı bir yerde akseder. Bir de "bak kardeşim sen sesteen bahsediyorsun oysaki o sesin kaynağı ağıdır ayni ağız bir kaç yerdedri ve o güzü dahilin de marifetini ulaştırır günaştede aynı şeydir" demişsin. Açıkçası ben bu cümleden pek bir şey anlayamadım. Ancak sesin kaynağının ağız olduğunu kabul etmişsin. Bu forumda bir başka yerde konuşmak için gerekli koşulları saymış ve "cinler nasıl konuşabilir?" diye sormuştum. Şimdi aynı şeyi Cebrail için soracağım. Madem sesin kaynağı ağızdır, maddesi olmayan Cebrail Muhammed ile nasıl konuşabilir? Telepati benzeri bir cevap verecek isen, o zaman Cebrail'e ne gerek var, ya da Cebrail'in Muhammed'in yanına kadar gelmesinin gereği ne? Turan Dursun'a karşı hissiyatlarınızı anlayabiliyorum. O'nun söylediklerine cevap veremediklerinden, susturamadıklarından öldürme yolunu seçtiler. Sağlığında kimse de karşısına çıkıp "Hayır sen yanlış söylüyorsun, bak buraları çarpıtıyorsun" diyemedi. O öldükten sonra arkasından çıkıp yalanlamak daha kolay tabii...
  14. Sayın taurusmutis; size gösterdiğim hadis Buhari ve Müslim gibi tanınmış hadisçilerin sahih kabul edilen hadislerinde geçer. Hadisin "Rav"isi de bizzat Aişedir. 2.ya da 3. ağızdan alınma bir hadis değildir. Siz ise Aişenin ablasının biyografisini gösteriyorsunuz bize. KÜÇÜK KIZLARI BABALARI EVLENDİREBİLİR 6542 - Abdullah İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe radıyallahu anha ile yedi yaşında iken onunla nikahlandı, dokuz yaşında iken zifaf yaptı. Resulullah aleyhissalatu vesselam, Hz. Aişe onsekiz yaşlarında iken vefat etti" -http://sufizmveinsan.com/hadisler/nikah.htm- -http://www.esselam.net/kutubusitte/nikah.htm- Size sahih hadisleri gösteriyoruz, onları kabul etmiyorsunuz da, Aişe'nin ablasının biyografisinden Aişe'nin yaş tayinini yapmaya kalkıyorsunuz... İslam dünyasında kimse bahsedilen hadislerin doğruluğundan şüphe duymaz. Fethullah bile....
  15. Öncelikle bazı şeyleri düzeltmemiz gerekiyor... 9 yaş olayı Kur'an'da geçen bir konu değildir. Muhammed, Aişe ile gerdeğe girdiğinde Aişe 9 yaşındaydı. Bunu da Aişe'nin kendi ağzından Buhari ve Müslim gibi en tatnınmış hadisçilerin "sahih" kabul edilen hadislerden öğreniyoruz. İslam'a göre bu uygulama sünnettir ve her müslümanın sünnete uygun hareket etmesi beklenir. O yüzden de islam hukuku bundan bir sonuç çıkararak 9 yaş şehvete konu olabilecek bir yaş sayılıyor. Gelelim "9 yaş cinsellik için uygun bir çağ mıdır değil midir" sorusuna... Cinsellik için insanın aklen ve fiziksel olarak gelişimini tamamlamış olması gerekiyor. 9 yaşındaki bir çocuk akıl olarak da, fiziksel olarak da cinselliğe hazır olamaz. Bu yüzden de bu gün dünyanın her yerinde böyle bir fiil çocuk istismarından suç sayılır ve failleri de pedofillikle suçlanır. Asıl sorulması gereken soru şu : "Siz bırakın 9 yaşı, 14 yaşındaki çocuğunuzu 50 yaşındaki biriyle evlendirir miydiniz? Günümüz toplumunda ne siz, ne de başkası için bunun kabul edilebilirliği tartışma konusu dahi değildir. Bazı şeyleri körü körüne savunmak da hoş olmuyor... Dayak konusunda ise çıkarımlarınız doğru değil. "ahlaksızlık yapan, İhanet eden" demişsiniz ama, İslam hukukunda bunun cezası bırakın hafifçe vurmayı, çok daha ağırdır. Taşlanmaya kadar gider... Türkçe Kur'an Meallerine baktığınızda kelimeyi "vurmak/dövmek" olarak çevirenler : Diyanet Vakfı, Diyanet İşleri, Suat Yıldırım, Ali Bulaç, Elmalılı Hamdi, Muhammed Esed, Ömer Nasuhi, Süleyman Ateş, Gölpınarlı, Şaban Piriş ve G.Onan... Bulundukları yerden çıkarmak anlamında çevirenler ise sadece Yaşar Nuri ve E.Yüksel...Bunu da malum kaygılardan yaptıkları açık...
  16. Size bir başka başlık altında ilgili hadisi göstermiştim. O yüzden hiç bir konuda emin olmadan iddia etmeyin... Size o hadisin Buhari'ye ait olduğunu gösterdik. Üstelik o hadisin "Ravi"si de Aişe'nin kendisidir. Üçüncü, ya da dördüncü ağızdan değildir. Ahzâb(*) Sûresinin 50 . Ayetinde Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helal kıldık.) Mü’minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Buyrun, Muhammed'in mehir vermeden, kendini peygamber'e bağışlayan ( ) kadınların helal olduğunu söyleyen ayet bile var... Siz istediğiniz kadar "inanmam" ya da "yoktur" deyin...
  17. Şöyle adam akıllı bir örnek alamayacağız sizden. Hep alakasız örnekler veriyorsunuz. Ses ve ışığı örnek olarak getirmişsiniz ama olmamış be arkadaşım. Ses dalga olarak yayılır. Sen sesin yayıldığı noktada bulunuyorsan o sesi duyarsın. Yoksa ses birbirinden bağımsız farklı farklı yerlerde değildir. Güneş ışığı da aynı. Ona bakarsan ben de öyleyim. Hem yerden 10 cm yüksekteyim, hem 20 cm, hem de 150 cm. Demek ki ben de aynı anda farklı yerlerde bulunabiliyorum. Melek miyim neyim? Madem melekler aynı anda farklı farklı yerlerde bulunabiliyorlar ( ), o kadar melek yaratmanın ne anlamı var? Yaratırsın bir tane melek, tüm işlerini ona hallettirirsin... Demek Turan Dursun'un öldürüldüğünü bilmiyordun öyle mi? O zaman neden hakkında bir şey bilmediğin bir adamın arkasından atıp tutuyorsun? Turan Dursun hakkında tek bildiğin "abi" lerinizin size söyledikleri mi şakirt arkadaşım?
  18. Teist arkadaşlara soruyor isen ; Onlar aileleri için birer sınav vesilesidir. Tanrı onları imtihan etmek için özürlü çocuk vermiştir. Ama sınanan sadece aileler de değildir. Ebeveynler öldükten sonra sıra varsa kardeşlere, yoksa sosyal hizmetlerde çalışan vatandaşlara gelir. Özürlü vatandaç ölene kadar kim bilir kaç kişi geçiyor o sınavdan...Anlayacağın teist arkadaşlara göre özürlü doğan insanlar, diğer insanlar için birer figürandır. Vicdanlarını rahatlatmak için de, onları direkt cennetlik ilan ederler. Biz ateistlere ise hiç sorma. Biz bilimin yalancısıyız (!)...
  19. Ben ufak alıntılar dışında hiç bir yerden copy-paste yapmıyorum. Sen ister inan, ister inanma... Bu bazı şeyleri değiştirmeyecektir. Buyrun size bulamadım dediğiniz hadis. Hem de İslami siteden... "Rivâyete göre şöyle demiştir: Ben altı yaşında bir kız iken Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem beni akd ve nikâh eylemişti. (Üç sene sonra) biz Medîne`ye hicret ettik. Hâris İbn-i Hazrec oğullarının menziline indik. Müteâkıben ben, sıtmaya tutuldum. Bu cihetle saçım döküldü. (Hastalıktan kurtulduktan sonra) saçım gürleşti, uzayıp omuzlarıma döküldü. Bir kere ben, arkadaşlarımla berâber salıncakta oynarken annem Ümmü Rumân bana doğru geldi ve beni çağırdı. Ben de annemin yanına geldim. Beni ne edeceğini bilmiyordum. Annem elimi tuttu. Tâ evin kapısı önün (e geldiğimizde ora) da beni durdurdu. Ben de yorgunluktan kaba kaba soluyordum. Nihâyet soluğum biraz yatıştı. Sonra annem biraz su aldı. Onunla yüzümü, başımı sıvazladı. Sonra beni eve koydu. Evde Ensâr`dan birtakım kadınlar hazır bulunyordu. Bunlar bana: - Hayır ve bereket üzere geldin, hayırlı kısmet getirdin! di(ye alkışla) dılar. Annem beni bu kadınlara teslîm etti. Bunlar da benim kılığımı, kıyâfetimi düzlediler ve Resûlullah`a teslîm ettiler. Beni hiçbir şey sıkmadı. Ancak Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`i habersiz görünce sıkıldım. (Resûlullah bir sedir üzerine oturmuştu. Yanında Ensâr erkeklerinden, kadınlarından oturanlar vardı. Beni Resûlullah yanına oturttu). Ensâr kadınları beni Resûlullah`a takdîm ettiklerinde ben dokuz yaşında bir kızdım." -http://hadis.ihya.org/buhari.php?t2=hadis&kn=955- Ya da ; -http://muhaddis.org/cgi-bin/dbman/db.cgi?db=hadis&uid=default&view_records=1&SNo=*&nh=156-
  20. Görmememe konusundaki delillerinizi (!) gördük.. Ya hislerden bahsediyorsunuz, ya elektrikten , ses dalgalarından ya da mikroplardan. Ancak bunların uygun örnekler olmadığını daha önce de söylemiştim. Hepsini bir şekilde algılayabiliriz. Ama tanrı için böyle bir şey söz konusu değil. Arkadaşım ben Turan Dursun'a bakarak ateist olmadım. Ancak ateist olduktan sonra kitaplarını okudum. Bakmayın siz O'na çamur attıklarına. Sağken bir kişi karşına çıkma cesareti gösterebilmiş mi? Madem adam her şeyi çarpıtıyordu da, neden karşısına çıkıp yüzüne çarpmadılar yazdıklarını? Neden susturmak için öldürme yolunu seçtiler? Adamın arkasından konuşmak kolaydır. Adam ciltlerle kitap yazdı. O kadar kitap içinden eleştirmek için bula bula 2 paragraf mı buldunuz? "deiğin saçmalığa gelince bir asker komutanın emrini sürekli yanına gidipmi alır" demişsiniz. Yok Cebrail tanrı katına geri gidemediği için dünyaya yuvalanmıştır. 22 yıl boyunca dünyaya kısıp kalmıştır. Haydi gelin şimdi Allah'ın uzaklığını hesaplayalım. Demek 50.000 yıl... Hımmm. Işık saniyede 297.000 km.yol alıyor. Melekler de nurdan yaratıldıklarından(!) aynı kategorideler. Şimdi... Demek ki tanrı , 297.000*60*60*24*365*50.000 = 468.309.600.000.000.000 Km. uzaklıktadır. Yani 50.000 ışık yılı. Uzayın genişliğini göz önüne alırsak Dünya'ya oldukça yakın sayılır. Acaba 50.000 ışık yılı göğün kaçıncı katı oluyor?
  21. Şu fıkrayı bilir misiniz sayın ahirzaman? Padişahın birinin çok sevdiği bir atı varmış. Gözü gibi bakarmış ata. Seyislerine ata çok iyi bakmalarını, ölüm haberini istemediğini söylemiş ve "kim at için öldü derse kellesini vurdururum" demiş. Gel zaman git zaman at ölmüş. Seyisleri almış bir telaş. Sonunda birisi çıkmış padişahın karşısına "Hünkarım sizin at yemiyor,içmiyor, nefes almıyor" demiş. Padişah : "Şuna öldü desene" demiş. Seyis kelleyi kurtaracak hamleyi yapmış : "Ben demedim padişahım, siz dediniz"... Sizinki de o hesap... "Yok" demiyorsunuz da, "görülmüyor, duyulmuyor,hissedilmiyor,hiç bir yerde" diyorsunuz... Bir de kalkmış izafiyet teorisinden dem vurmuşsunuz... Yine H.Y. saçmalığı... Ayette geçen 1.000 yıl ve 50.000 yıl kime göredir ? "Gerçekten, senin Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir." Burada tanrı katı izafiyet teorisine uygun şekilde ve hızda hareket mi etmektedir? Etmekte ise nereye ve neden hareket etmektedir? Yoksa bu, müslümanları uyutmak için kullanılan bir yalan mı? (Tantı katında insanların çok uzun süre kalacaklarını anlatan) "Melekler ve Ruh (Cebrail), O’na, süresi elli bin yıl olan bir günde çıkabilmektedir." Cebrail Muhammed'e kaç tane ayet getirmiştir? Her bir gidiş gelişi kaç milyon yıl yapar? Muhammed kaç milyon yıl yaşamıştır? Sağdan soldan duyduklarınızı akıl süzgecinden geçirmeden önümüze getirmeye kalkmayın... Zira karşınızda sadece her duyduğuna inanacak saf müslümanlar yok...
  22. Yapma yahu.. Kim çarpıtmış? Buhari mi? Yoksa Müslim mi? Yoksa Ayşe kendisi mi? Baksanıza Fethullah bile çarpıtmış... Çarpıtılmış olan siz olmayasınız?
  23. "Sevgi" olgusu yanlızca insanlara mı özgüdür sayın sedelina? Hayvanlardaki sevgiyi neye bağlayacaksınız? Eğer sevginin kaynağı ruh ise, "hayvanlarda ruh olmadığına göre sevgide yoktur" diyebilir misiniz? Bugün bilim bir çok hissiyatın hangi hormondan kaynaklandığını biliyor. Mutluluk da bir histir. Ama hormonu serotonindir. Bu hormon salgılandığında siz kendinizi mutlu hissedersiniz. Aşkın, sevginin de hormonu vardır. Erkekler bayanlara, bayanlar da erkeklere aşık olur. Ama bunu sadece genelleyebiliyoruz. "Bu kesinlikle böyledir" diyemeyiz. Görüntü olarak erkek olan, ancak kadınlık hormonunun baskın olması sebebiyle erkeklere aşık olanlar var. Ya da tam tersi... Görüntü itibari ile kadın olan, ama erkeklik hormonu baskın olduğu için hemcinslerine aşık olan kadınlar var. Bu da hormonların "aşk" denen hissiyatı ne derece etkilediğini gözler önüne sermeye yetiyor.
  24. Ama olmaz ki sayın taurusmutis... Öyle kuru kuruya "Yalan" demekle de olmaz ki... Önce argümanlarınızı koyun, sonra "yalan" deyin... Hangisi yalan ? Neden ? Kaynak ? Ancak böyle anlaşabiliriz...
  25. Verdiğiniz örneklerin hiç biri geçerli değil. Hepsini bir şekilde algılayabilirsin. Kimini duyarsın, kimini görürsün, kimini tadarsın, vs.vs. Ama tanrı için bunların hiç biri söz konusu değildir. Göremezsin, duyamazsın, tadamazsın, dokunamazsın.. Eeeee... Varlığının kanıtı? "Bak şu aleme" Yapma yaw...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.