Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

yam_yam

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.202
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    9

yam_yam tarafından postalanan herşey

  1. Her duyduğunuza inanmayın... Custeau'nun müslüman olduğu, yine müslümanlar tarafından uydurulmuş bir yalandır. Cousteau öldüğünde cenazesi bir camiden değil, kiliseden kaldırılmıştır. "Olmamış olsa bile" ifadeniz bu konudasadece duyumlarla hareket ettiğinizi gösteriyor. Öyleyken bile nasıl olur da bana "bir araştır" diyebilirsiniz? Araştırmadığımı nereden biliyorsunuz? Biliyoruz da konuşuyoruz... Muhammed'in bunu duyması neden imkansız olsun? O bölgedeki insanlar bunu tat alma duyuları sayesinde biliyorlardı. Özellikle kendisine yakın bir coğrafyada ise ve ticaret ile uğraştığı için çok geziyor ise neden duymasın? Her şeyi sığ bir mantıkla değerlendirmeyin...
  2. Kardeşim Cousteau asla ve asla müslüman olmamıştır. Bu tamamen uydurmadır. http://www.turkish-media.com/forum/index.p...indpost&p=37162
  3. Kardeşim neden Muhammed'in herşeyden bihaber olduğunu iddia etmeye çalışırsınız ki? Muhammed ticaret ile uğraşmıyor muydu? Bunun için şehir şehir gezmiyor muydu? Oralarda kimseyle muhatap olmuyor muydu? "İnsan eseri olamaz demişler" miş... Onun için mi "eskilerin masalları" dediler ? Onun için mi "sana sabah akşam okuyor dediler, bilmezler mi ki onun dili yabancıdır. Kur'an ise apaçık arapçadır" anlamına gelen ayet konulmuş...
  4. Kur'an Mucizesi diye yutturulmaya çalışılanları ,"Kur'an Muceleri" başlığı altında birer birer yanıtladık güzel kardeşim...
  5. Onu yanlış çeviren Diyanet'e, Elmalılı Hamdi'ye falan söyleyeceksin... İki doğu nedir peki?
  6. Ahirzaman sen ne dediğini bilmiyorsun... Yok big bang varmış da, bu da Kur'an'da yazılıymış... İnsan bunları yazarken biraz sıkılır yahu... Senin tanrın önce dünyayı, sonra gökleri (!) yarattığından bahsediyor. Big bang öyle bir şey demez. Dünya evrenden milyarlarca yıl sonra oluşmuştur. Bu bile Kur'an'ı Muhammed'in yazdığına yeter de artar bile... Bu işler öyle bir iki bilimsel kelime öğrenmekle olmuyor.
  7. Tatlı ve tuzlu suyun karışmazlık ilkesi, Muhammed'den 550 yıl önce Romalı Gaius Plinius Secundus tarafından keşfedilmiş. Bakın adamlar neler keşfetmişler... Koskoca peygamber (!), Allah'ın en sevdiği kulu, dostu vs.vs olan Muhammed neyi keşfetmiş? Bırakın uydurma Kur'an Mucizelerini... Bana Muhammed'in keşfettiği bir şey söyleyin...
  8. Madem dağlar sabit değildi de, aşağıdaki ayetler nedir? 15/19- Yeri de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü (bir biçimde) her şeyi bitirdik. 21/31- Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik ve (varacakları yere) yol bulabilsinler diye ondan geçitler yollar meydana getirdik. 41/10- O, dört gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti. 77/27- Orada sabit yüce daglar yaratmadik mi, size tatli bir su içirmedik mi? Bir karar verin arkadaşım... Dağlar sabit mi, değil mi? Kıtasal hareketleri nasıl olur da dağların hareketine indirgeyebilirsiniz? Hareket eden yalnızca dağlar mıdır, yoksa tüm kıta mı ? Yılda 1-5 cm.lik kıta hareketi için, "bulutların geçişi gibi" benzetmesini bir tanrının yapabileceğini düşünmek saçmalık değil midir ? Dağlar satranç tahtasına konulan bir piyon gibi mi konulmuşlardır, yoksa volkanik ve tektonik hareketler sonucunda mı oluşmuşlardır? Buyrun cevap verin....
  9. Yahu doğu "güneşin doğduğu yer" , batı da "güneşin battığı yer" i mi ifade eder? Yoksa güneş yön olarak doğudan doğup, batıdan mı batar? İkisi aynı şey mi arkadaşlar? Biraz izan lütfen...
  10. Anlaşılan bu başlığın muhatabı ben değilim. Zira başlığı açan zat, bir başka tartışmamızda peygamberine ismiyle hitap etmek suretiyle saygısızlık ettiğimi iddia etmiş, bu sebepten ötürü de benimle tartışmaktan vazgeçtiği ifadesinde bulunmuş. Dolayısıyla burada da benimle tartışmaya gireceğini sanmıyorum. Ancak bazı açıklamalarda bulunmakta da yarar var. Ateizm, evrim teorisi ile doğmamıştır. Ateizm tanrı iddiasının reddidir. "Evrim teorisi olmazsa, ateizm de olmaz" gibi düşünceler birer hezeyandan öte bir şey değildir. Burada dinleri eleştirirken, ya da dinlerin insanların uydurmaları olduğunu söylerken dayanaklarımız içinde evrim teorisi çok az bir yer kaplar. Dolayısıyla ateizmin dayanağı evrim teorisi değildir. Ancak evrim teorisi dinlerin aksine, insanların Adem ve Havva'dan gelmediğine, şu an yaşayan canlıların evrimleşme sonucu bu noktaya geldiğini söylediği, ve bunu sayısız bilimsel kanıtla desteklediği için ateizm bunu yaradılışçılara karşı kullanır. Ancak dediğim gibi, evrim teorisi ateizmin dayanakları arasındaki bir konudur, ancak ateizmin tek dayanağı değildir. Arkadaşın birisi H.Y sitelerinde bulduğu, "Avrupa ırkları olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde TÜRK BARBARLIĞINA karşı galip gelmişlerdir. Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, BU TÜR AŞAĞI IRKLARIN çoğunun medenileşmiş yüksek ırklar tarafından ELİMİNE EDİLECEĞİNİ (YOK EDİLECEĞİNİ) görüyorum." (Francis Darwin, The Life and Letters of Charles Darwin, Vol. I, 1888. New York: D. Appleton and Company, s. 285-286) " alıntısına yer vermiş. Ancak bu sözün orjinali şöyledir : "The more civilised so-called Caucasian races have beaten the Turkish hollow in the struggle for existence. Looking to the world at no very distant date, what an endless number of the lower races will have been eliminated by the higher civilized races throughout the world. -http://pages.britishlibrary.net/charles.darwin/texts/letters/letters1_08.html- Burada "barbar" diye bir ifade yok. Tamamen çeviri sahtekarlığı. Ayrıntılı bilgi ve dahası için : -http://bilimvedin.blogspot.com/2006/02/evrim-yaratl-tartmas-alevlendi.html- Bu mesaj, başlığı açan şahıs ile polemik yaşamamak adına bu başlıktaki ilk ve tek mesajım olacaktır. Dileyenler ile başka bir başlık altında tartışabiliriz.
  11. Burada da agnostik ya da deist bir yaklaşım öne çıkıyor. Yani "tanrının varlığı ya da yokluğu bilinemez, insan işine baksın". Ya da "Tanrı kainatı yaratmış ama daha sonra hiç bir şeye karışmamıştır. Dinler insanların uydurmasıdır." gibi... İslam yozlaştırılmamıştır. Maalesef yozluk islamın içindedir. Değişmeyecek hükümler getirdiğini öne sürmenin kaçınılmaz sonucudur bu. Bir önceki iletimde "revize edilmiş bir din" ifadesini kullanmıştım. Yani günün toplumsal şartlarına uyarlanmış bir din. Peki böyle yapmanın dine faydası nedir? Yani koşulları insanların belirlediği, hükümleri de o koşullara göre yine insanların verdiği bir din. Böylesi bir durum insanı teizmden alıp deizme götürmeyecek mi? O zaman bir tanrıya inanmanın ne anlamı kalacak? Yani tanrıyı, sadece evrenin oluşum mekanizması içinde bırakacak, onu kısıtlayacak bir tanrıya inanmanın anlamı nedir? Ama şundan eminim ; o da revize edilmiş bir dinin, insanlığın gelişimine olan kösteğinin daha az olacağı. Belki de Sartre bunu kastediyordu...
  12. Ayıp be...
  13. Aynı ileti içerisinde hem eleştiri (sabit fikirli olmak), hem de övgü (kıvrak zeka, kıvrak dil) almışım... Açıkçası bu, benim bu forumda pek alışkın olduğum bir durum değil... Ama eleştiriniz için de, övgünüz için de teşekkür ederim. Gelelim asıl meseleye... Yani "bide bunu düşün" dediğiniz konuya... Açıkçası Sartre'nin böyle bir sözü ne zaman ve nerede söylediği, ya da söyleyip söylemediği konusunda malumatım yok. Mümkünse sizden kaynak göstermenizi rica edeceğim. Sadece bu sözleri getirip bana "düşün" demeniz kafamda bazı soru işaretleri oluşturdu... Sözlerimi Sartre'nin bu sözü söylemiş olduğunu varsayarak sürdüreceğim.. Sartre bu sözü hangi amaçla söylemiştir ? Dinsiz olduğu halde, İslamiyet'e yakınlığından dolayı ise, neden "Muhammed'in dini" dememiştir de, "Şeriati'nin dini" demiştir. Demek ki, Şeriati'ye bir sempatisi olmalı. Burada da din ikinci planda kalıyor. İnsan haklarının korunmasını savunan Sartre, neredeyse İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile tamamen zıt hükümler içeren İslam'ı neden seçsin? İsmi varoluşçulukla birlikte anılan Sartre, ahlaki ilkelerin kendi eylemleri dışında, başka insanların eylemlerinden de sorumlu olan insan tarafından yaratıldığını öne süren varoluşçuluk tarafındayken, neden ahlâkı kadına indirgeyen islamı seçsin? Belki de Sartre, klasik islamcılardan farklı, yenilikçi olan Şeriati'nin kafasında olabilecek, hem dünya ve evreni kendine göre açıklayarak hayatı anlamlandıracak, hem de insanı ve insan haklarını merkez alan revize edilmiş bir dini kastetmiştir. Bilemiyorum... Ancak her halukârda Sartre, mevcut durumuyla İslam'ı kastetmiş olamaz. Neden ilk mesajınızda böyle bir konuyu tercih ettiniz? Sartre'nin Şeriati'ye atıfta bulunduğu sözlerine bakarak, kafamdaki İslam'ı bir kenara bırakıp yeniden mi ele almamı istediniz? Yoksa "bakın Sartre bile İslam'a yakın olduğunu söylüyor, siz niye böylesiniz" mi demek istediniz?
  14. Kusura bakma ama bu saçmalıklarla uğraşamayacağım artık. Sana gerekli yanıtları verdim.Canlılığı zincir ile açıklayamazsın. Zira canlılık senin öyle sandığın gibi halkadan bir zincir değil, sayılamayacak kadar çok dalı olan bir ağaca benzer... Dallardan da budaklar çıkmıştır. Başta hatalı kurgulama yapıyor, anlatılmak isteneni anlayamıyorsun... Ha unutmadan... inorganik maddeler evrim geçirmezler, evrim geçiren organik maddelerdir.
  15. Pardon ? Hangi cevap? Sizin için uyduralan hikayeleri bir cevap olarak mı görüyorsunuz? Bana hikaye yazma arkadaşım. Hikayelere verilecek cevabım yok benim... Fikirlerini yaz...
  16. Yanlış bilgi sahibisiniz... Reenkarnasyon inancı ateizme özgü bir inanç değildir. Bilakis, ateizm ölümün insan için bir son olduğunu söyler.
  17. Konumuz "yaratmak" değildi. Konumuz "filmi geriye sararsan, her şeyi ilk hali gibi yaratılmış (!) olarak mı bulursun" du. "Sebep" sizin deyiminiz. Aslında doğru kelime "etken" olmalıdır. Ancak siz bu etkeni hep tanrı olarak algılıyorsunuz. Asıl hatayı burada yapıyorsunuz. Evet canlılığın oluşumu için bir etken vardır. Ama bu etkenin tanrı olduğuna dair bir işaret yoktur. Dahası sizin tanrınızın olmadığına dair yığınla bulgu vardır.
  18. "Bana yediğin çoğu meyve ve sebzenin ilkini söyleyebilir misin? Tohumdan giderek onun ilkine ulaşabilir misin? U-L-A-Ş-A-M-A-Z-S-I-N.....O zaman senin mantığına göre bütün bitkiler de şu an ilk yaratıldıkları (!) gibiler. Ama yanılıyorsun. Bugün yediğin çoğu meyve ve sebzenin yaratıcısı insanlardır. İki farklı bitkiyi birbirine aşılayarak yeni bir bitki elde etmişlerdir. Bu da demek oluyor ki, bir olguyu alarak "bunu geriye götürürsek olduğu gibi ilk halini buluruz" demek safsatadan öte bir şey değildir." Cevabı nerede arıyorsunuz sayın fakir? Bakın cevabı burada vermişim... Ama siz ; "yazdığın cevaba iki itirazım var 1.aşılama işini gördüğün 3.bir kişi tarafından oluyor yani rastgele tesadüfen olan bi iş değil kendinde söylemişsin aşılananların dışında olan bi varlık tarafından yani insan tarafından ne güzel ağzınla söylüyorsun aynı şekilde o zaman senin dediğine göre diğer mahlukatta aşılama işini yapan kim?birinci itirazım bu ikincisine gelince değirmen taşı nedir bunun cevabını verirsen ikinci itirazımı anlatmam kolay olacak" diyerek sanki ilk iddianız "filmi geriye sarmak" değilmiş gibi kalktınız konuyu müdahaleye getirdiniz. Sonra da "cevap veremiyo(rsun)n" diyorsunuz...
  19. Mükemmel : Eksiksiz, kusursuz, tam, yetkin, şahane (TDK) Yapmayın sayın sardunyam..Dünya'da her gün binlerce insan hastalıktan ölüyor... Her gün yüzlerce bebek hastalıklı ya da sakat doğuyor. Bu kadar da sabit fikirli olmayın... Yaşamak arzusu insana özgü bir arzu değildir. Her canlıda vardır bu. Önceki iletilerimden birinde, bitkilerde bile tehditlere karşı savunma mekanizmaları olduğunu gösterdim... Bizim de ölüm konusunda onlardan farkımız yok...
  20. ******** diye bir kelime duydunuz mu hiç? Bence duymadınız ise öğrenin... Zira tam da sizi kastediyor...
  21. Mükemmel mi? Madem mükemmeliz de, gözle görülemeyecek kadar ufak virüsler neden hayatımızı mahfedebiliyor ? Neden bir çok insan hastalıklı ya da sakat doğuyor ? Neden şahinler kadar iyi göremiyor, çitalar kadar hızlı koşamıyoruz? Mükemmel mi? Hadi canım.... O sizin hüsnükuruntunuz... Bizi öldüren şey canlılığın kendisidir. Canlı olduğumuz için ölüyoruz... Eğer doğal ölümlerden (yaşlılık) bahsediyor isek, her şeyin bir kullanım ömrü vardır. Vücudun da bir kullanım ömrü var. Onu ne kadar az hırpalarsanız, o kadar fazla ayakta kalırsınız. Yaşlanmaya neden olan bir gen var. Belki gelecekte yaşlanmayı geçici bir süre engelleyebilecek yöntemi bulacaklar, belki ömrü normalin 2 katına çıkarabilecekler. Ama bu ölüme engel olmayacak. Dediğim gibi her şeyin bir kullanım ömrü var. Canlılar için doğanın kanunu... Doğarsın, yaşarsın ve ölürsün... Hepsi bu. Sonrası mı? Sonrası diye bir şey yok... Siz nerede yaşıyorsunuz kuzum? Hayatınız boyunca hiç bir hayvan ile karşılaşmadınız mı? Sizi tehdit olarak algılayıp sizden kaçan, ya da daha da ileri gidip size saldıran hiç mi hayvan görmediniz? Yapmayın yahu... Düşünmekten bu kadar da mı acizsiniz?
  22. Size ne desek boş sayın fakir. Sanki ben hiç bir şey söylememişim gibi söylediklerimi gözardı ediyor, hala aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz... Biraz izan lütfen...
  23. Hala aynı terane... Yerinde sayıp duruyorsun...Ne dedik sana ? Bugünkü çoğu meyve-sebze orjinal hallerinden çok farklıdır. Bugünkü bir armutu alıp da, "bunun tohumundan geriye doğru gidersek bu şekliyle tanrı tarafından yaratılışını buluruz" diyemezsin... Desen de, kendin söyler, kendin dinlersin... Sen kalkmış hala "nine/dede" den dem vuruyorsun... Şuraya bir göz at... Bak bakalım geriye doğru gidildikçe ne oluyormuş.... -http://www.geocities.com/kibele2tr/fosil.html- Bitkileri küçümsemeyin sayın ahirzaman... Bitkiler, bitki bitleri gibi daha küçük böceklerden kurtulmak için yapılarını değiştirebilirler; örneğin bitleri dokulardan uzaklaştırıcı ve yapraklara saldırmaktan menedici tüyler oluştururlar. Bir başka strateji, yapraklarının bir bölümünü dökerek, düşmanın yaşam alanlarını daraltırlar. Saldırıya uğrayan bazı bitkiler öteki bitkilere alarm vermek için etilen oksit gazı çıkartır ve saldırıyı haber alan bitkiler saldırgana karşı toksik maddeler oluştururlar. Bu karmaşık savunma tepkileri sırasında bitki çok fazla enerji harcar; çünkü kökten yaprağa bir dizi kimyasal reaksiyon oluşur. Fakat böceklerin saldırısına uğrayan diğer bitkiler üzerindeki incelemeler göstermiştir ki bu "kendi kendine aşılamanın" (oto- vaksinasyon) yararları enerji kaybına değmektedir. Dahası, bu tip bir savunma, bitkiler dünyasında, doğal ayıklanma sonucu asalaklara dirençli bitkiler oluşmasını sağlayacaktır. Bilim ve Teknik Dergisi / Kasım 1998 / Sayfa 18 Bitkiler de pek göründükleri kadar aptal değillermiş ha, ne dersiniz sayın ahirzaman?
  24. İnsan ölümsüzlüğü ister... Yok olup gitmeyi kabullenemez. Ve kendine bir ütopya yaratmıştır : Öteki dünya Gerisi masal, gerisi hikaye...
  25. Haydaaa.... Ağzımla söyliyeceğim tabii... Az önceki "geriye gidince ilkine varırız" iddiandan vazgeçtin, şimdi de sıra müdahaleye mi geldi? Daldan dala atlamayın kardeşim. Ya iddianızın arkasında durun, ya da adam gibi "yanlış düşünüyormuşum "deyin... Bir şeyin değişmesi için gerekli müdahalenin mutlaka tanrı tarafından olması gerektiğini nereden çıkardınız? Bakınız, az önceki örnekte bitkilerin değişimine müdahaleyi insanlar yapmıştır. İnsan burada bir "etken" dir. Başka etkenler olmadığını, tek etkenin tanrı olabileceği fikri tamamen sizin hüsnükuruntunuzdur... Ayrıca böyle bir fikir için de öncelikle evrimi kabul etmiş olmanız gerekir.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.