Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

yam_yam

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

yam_yam tarafından postalanan herşey

  1. Sayın bekir; sanıyorum cevaplarınızı tamamladınız... En kısa zamanda yanıtlarım gelecektir...
  2. Maneviyat dediğiniz nedir? Maneviyat sadece din mi olmalı? Hayır biz öyle demiyoruz. Siz bizi iyice robot yaptınız yahu... İnsanın fiziksel özelliği sebebi ile bazı duyguları vardır. Bizim için maneviyat işte bu duygulardır. Sevmek gibi, korkmak gibi, sinirlenmek gibi, hoşlanmak gibi, eğlenmek gibi... gibi gibi gibi ... Ama siz bunu bir "ruh" a bağlamışsınız. Halbuki bu duygular insanın yapısı gereği hormonal etkinlikleridir. Bu hormonal etkinlikler çoğu hayvanlarda da bulunur.Bu inkar edilemeyecek kadar bilimsel bir gerçektir. Ahlaksız olduğumuz ithamları ne kadar yanlışsa, maneviyattan yoksun olduğumuz iddiası da o kadar yanlıştır. Kavramları yanlış değerlendiriyorsunuz...
  3. Dikkatinizi çekerim, pedofil suçlaması boş bir suçlama değildir.
  4. Kimsenin kimseye hakaret etmesini tasvip etmiyoruz. Hakaret edenin sayın Admin'den gerekli uyarıyı aldığından emin olabilirsiniz. Zaman zaman, yazılarım sivrildiğinde ben bile alıyorum... Burada fikirlerimizi paylaşmaya çalışıyoruz. Bazen bir iletiye cevap yazmak için, 1 saat boyunca ilgili konuya ilişkin araştırma yaptığım oluyor. Neden dersiniz? Ben bilmiyor muyum boş boş yazmayı? Ama yapmıyorum.. Karşımdakinin fikirlerine, iletilerine (makul olanlar) değer verip, uygun şekilde cevaplar yazıyorum. Amiyane tabirle işkembeden sallamıyorum... Aynı şeyi karşımdakinden beklemek hakkım değil mi? Ama olmuyor işte... Benim zaman, emek harcayarak yazdığım iletilere doğru/yanlış gözetilmeden, araştırma zahmetine katlanılmadan safsata yorumu yapılırsa kusura bakılmasın...
  5. Okumayın tabii... Ne gereği var ki? H.Y. gibi şarlatanların yazılarını okumak varken İslam tarihini ne diye okuyacaksınız? Katledilen insanları, köleleştirilen çocukları, pedofilliği, tecavüzleri ne diye okuyacaksınız? İslam tarihinin kasıtlı olarak karanlıkta (öğretilmeyen) bırakılan kısmını ne diye okuyacaksınız? Siz okumadıkça, öğrenmedikçe her zaman bir ateist dininizi sizden daha iyi bilecek, sizler de onlardan öğrenmek zorunda kalacaksınız. Yapacağınız tek şey de, şimdi yaptığınız gibi yalancılıkla, ukalalıkla itham etmeye çalışmak olacak... Sen devam et davut arkadaşım... Ben alıştım bu tavırlara, sen de alışırsın...
  6. Aslında burda benim bir sorunum yok. Asıl sorun senin dini inancında... Zira ; Sümerlere göre yaratılış : Sümer Efsanesine göre evrende ilk olarak Tanrıça Nammu adında,uçsuz bucaksız bir su vardı. Tanrıça o sudan büyük bir dağ yaratıyor. Oğlu Hava Tanrısı Enlil onu ikiye ayırıyor, üstü gök oluyor, Gök Tanrısı onu alıyor. Yer olan altı da, Yer Tanrıçası ile Hava Tanrısının oluyor. Bilgelik Tanrısı ile Hava Tanrısı, yeri bitkiler, ağaçlar ve sularla donatıyor. Hayvanlar yaratılıyor ve hepsini idare edecek tanrılar meydana getiriliyor. Ve dünyamız kurulmuş oluyor. Bu, çoğul tanrılara inanan Sümerlerin kainatın yaradılış efsanesidir. Üzgünüm ama inancının temeli buraya dayanıyor... "Doğrular" diye nitelediğin şeylerin ne olduğunu tekrar gözden geçirmeni tavsiye ederim...
  7. yam_yam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Hammurabi hakkında internetten çok kolay bilgi bulabilirsin. Siz isterseniz Hammurabi'yi de peygamberlerinizden biri sayabilirsiniz.. Ama emin olun ki öyle bir şey yok. Rüşvet karşılığı af olayını yukarıda kısas ile ilgili yazdığım Kur'an ayetinden bulabilirsiniz. "Diyet" kelimesine iyi bakın... Hammurabi Kanunları belki kendi dönemi için adil sayılabilirdi... Ama bugün için kalkıp da kimse günümüz koşullarına göre adildir diyemez... Siz de 1400 yıl öncenin kurallarını "adil" diye önümüze koymaya çalışmayın...
  8. Yok daha neler.... Ayetin geri kalanını neden yazmadınız? Ben yazayım ki, Tevrat ile iyice karşılaştıralım... 30 - İnkar edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı? Vermiş olduğun ayet, aşağıdaki Tevrat bölümüne atfen yazılmıştır... Tevrat Tekvin 1:2-9. "Suların yüzü üzerinde Allahın ruhu hareket ediyordu: Allah 'suların ortasında kubbe olsun, suları ayırsın' dedi ve Allah kubbeyi yaptı. Altta olan suyu üstte olan sudan ayırdı ve Allah kubbeye 'gök' ve alttaki kuru toprağa 'yer' dedi." Bilginize....
  9. Hayır Kur'an bilimi teşvik etmiyor. "Oku" kelimesini bilime yoranlar, Kur'an'ı bilimsel gösterme çabasında olanlardır. "Oku" nun böyle bir misyonu yoktur. "Biz göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz biz, çok genişlik ve kudret sahibiyiz." Bu da Elmalı'nın tefsiri... Ne olacak şimdi? Üstelik Kur'an'a göre önce yer, sonra gökler (!) yaratılmıştır. Bilim ise tam tersini söyler.. Lütfen biraz daha mantıklı düşününüz
  10. yam_yam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    İzin verirseniz bu konu hakkında ben de görüşlerimi belirtmek isterim... Bir kere cahiliye döneminde kadına "0" hak diye bir şey söz konusu değil. Bunu daha önce de söylemiştim. Kimse bana asil bir aileden gelen Hatice'nin zenginliğinin kaynağını mirastan değildir diye açıklayamaz.. Bu Kur'an'dan... 4/12- Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Bu da Hammurabi'den... 137. Bir adam kendisine bir çocuk veren karısından ya da kendisine bir çocuk veren kadından ayrılmak isterse, o zaman karısına çeyizini geri verir ve çocuklarına baksın diye tarlanın, bahçenin ve malların bir kısmının kullanım hakkını verir. Çocuklarını büyüttüğü zaman çocuklara verilenlerden bir parça, oğlanınkine eşit olan bir parça da ona verilir. Ondan sonra kalbinin erkeği ile evlenebilir. 180. Bir baba kızına- evlenilebilir olsun ya da bir fahişe olsun fark etmez- bir hediye verip de ölürse babasından kalan mirastan çocuklardan birinin payı kadar bir pay alır ve yaşadığı sürece onun kullanım hakkından yararlanır. Malları ise erkek kardeşlerine aittir. Bu Kur'an'dan... 2/178- Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır. Bu da Hammurabi'den... 196. Eğer bir adam başka bir adamın gözünü çıkarırsa onun gözü de çıkarılır. (Göze göz) 197. Eğer bir kişi başkasının kemiğini kırarsa onun kemiği de kırılır. 199. Eğer bir adamın kölesinin gözünü çıkarırsa ya da kemiğini kırarsa onun değerinin yarısını öder. (Köleler de kurallar değişiktir. Tıpkı Kur'an'da olduğu gibi) 200.Bir adam kendisi ile eşit olan birinin dişini kırarsa onun da dişi kırılır. (Dişe diş) 229. Bir inşaatçı her hangi bir kişi için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse inşaatı yapan öldürülür. (Yaşasın adalet...) 282. Bir köle efendisine “Sen benim efendim değilsin” derse ve onlar o köleyi suçlarsa efendisi onun kulağını keser.. Muhammed'de böyle birini veda hutbesinde lanetlemiştir... Bu kurallar Kur'an'dan yaklaşık 2.500 yıl önce yazılmıştır. Uygulaması ise muhtemelen daha da eskilere dayanıyor... Siz şimdi hangi akla hizmet 4.000 yıl öncesinin kuralları ile yaşamak istiyorsunuz? Yanlış biliyorsunuz sayın hearten... Hammurabi M.Ö 18.yy da yaşamıştır. Tevrat, Hammurabi'den çooook sonra yazılmıştır.... Bilginize...
  11. yam_yam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Bir kere Allah'ın koyduğu kanun değil... Kısas hükümleri, Kur'an'dan çok önce Babil hükümdarı Hammurabi tarafından hazırlanan Hammurabi Kanunlarında da vardı. (Bknz: Dişe diş) Dolayısı ile bir insan tarafından hazırlanmıştı. (Bilmeyen olabilir, Hammurabi bir peygamber değildi) Binlerce yıl öncesinin köhnemiş kurallarını, Allah'ın kanunları diye göstermeye kalkışmayın... Sonra biri kalkar, size Allah'ın değil, insanın koyduğu kurallar olduğunu söyler zor durumda kalırsınız... İnsanın değeri, yine bir insanmış... Sanki Kur'an'da rüşvet karşılığı aftan bahsedilmezmiş gibi. Hiç olmazsa kendi inancınla çelişme...
  12. Kur'an'da bilim diye bir şey yoktur... Mucize diye önümüze getirilen bir çok safsataya da gerekli cevaplar verildi bu forumda. Otorite diye bahsettiğiniz kişiler de H.Y ve grubudur.
  13. Bu kadar uzun copy-paste ne gerek vardı? Bunun yerine direkt linki verebilirdiniz. Sizin yerinize ben vereyim... -http://www.hizb-ut-tahrir.org/turkish/books/tefekkur/05.htm- -http://www.harunyahya.org/evrim/hy_darwinizmininsanligagetirdigibelalar/belalar1.html- Bu yazıların da, copy-paste yapanın tespitleri olduğunu yazmak da danışıklı dövüş olsa gerek...
  14. yam_yam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Dini Konular - Din - Dinler
    Sayın lena; aslında Hristiyanlığın çıkışında Roma'nın büyük etkisi vardı. Bilindiği üzere İsrailoğulları tarihi boyunca komşu ulusların saldırılarından ve egemenliğinden kurtulamamıştır. Roma'dan önce Filistin bölgesi Büyük İskender'in egemenliği altında bulunuyordu. Çoktanrılı inanca sahip olan B.İskender, İsrailoğullarının tektanrılı ve bencil (Malumunuz, Yahudilik için önemli olan tüm insanlar değil, yalnızca İsrailoğullarından gelenler ve gelecek olanlardı) inancına karşı kayıtsız kalmıştı. Onun ölümünden sonra yerine geçen, ve imparatorluğu aralarında bölüşen generalleri de Yahudiliğe karşı Büyük İskender gibi kayıtsız kaldılar. Filistin daha sonra yine çoktanrıcı olan Romalılar'ın eline geçti. Ancak Romalılar egemenlikleri altında bulunan ulusların inançlarına pek saygılı davranmıyorlardı. Bu yüzden de inanç çatışmaları kaçınılmaz olmuştu. Hem romalılardan baskı gören, hem de kendi ahlak anlayışlarında yozlaşan yahudiler kurtuluşu tanrı tarafından gönderilecek bir krala bağlamışlardı. Kendisini büsbütün eski inançlara kaptıran Filistin halkı göklerden gelecek bir "ulu" yu beklemeye başlamıştı. Sonunda Romalı yöneticiler bu aldatıcı söylentileri çıkaranları aratmaya ve cezalandırmaya başlamışlardı ama söylentilerin yayılmasını önleyemediler. Beklenen kurtarıcının yakında geleceği inancı gün geçtikçe güçlenmişti. Tevrat'a göre kurtarıcı, kutsal görev verilmiş bir kişi, bir kraldı. Oysa yahudilerin bir bölümü gelecek olan kurtarıcının bir peygamber olacağını düşünmeye başlamışlardı. Hatta bu konu anlaşmazlıklara sebep oluyordu. Gelecek kurtarıcının peygamber olacağını ileri sürenlerden biri de, aşırı dinci Yahya (Vaftizci Yahya olarak bilinir) idi. Ve Yahya çevresine, beklenen peygamberin doğmuş olduğunu, yakında ortaya çıkarak insanları kurtaracağını ve doğra yola kavuşturacağını yaymaya başladı. Bu söylemler iyice yaygınlaştıktan sonra İsa ortaya çıktı ve peygamberliğini açıkladı. İsa'nın peygamberliğini daha önceden bildiren Yahya'da çalışmalarını hızlandırıp, kendini İsa'nın habercisi olarak tanıtmaya koyuldu. Baskıdan ve toplumsal sarsıntıdan bunalmış olan Yahudi halkı da İsa'nın ortaya çıkışını Tevrat'ın bildirdiği nitelikte bir kurtuluş olayı diye yorumladı ve yavaş yavaş yeni peygamberin çevresinde toplanmaya başladı. Bu dönemde İsa daha çok gençti ve kendisine Yahya yardımcı oluyor, İsa'nın peygamber olduğunu her yerde anlatıyordu. İsa 30 yaşına geldiğinde de kendisi için zaten önceden hazırlanmış zemine oturuyor, bu defa kendisi her yerde peygamber olduğunu ilan ediyordu... İlk konuşmalarında yoksulluktan, eziklikten, baskıdan,ahlaksızlıktan söz etmekle birlikte görüşlerinin sınırının Yahudi halkını aştığını açıklamaktan sakınması da Romalılar tarafından gerekli önemin gösterilmemesini sağlamıştı. Halk arasında efsane bir kişiliğe bürünmüştü artık. Hakkında bir çok iddia, bir çok mucize söylemleri anlatılmaya başlandı. Ancak daha sonra işler değişti... Ayrıntılar...Ayrıntılar...Ayrıntılar... İsa, Tevrat'ın özüyle çelişen aykırı söylemlerde bulunmaya başlayınca (Tanrının oğlu olduğu, "Tanrı ile ben biriz" demesi vs) yahudi din adamları tarafından dinsizlikle suçlanarak tutuklanmış ve Roma valisine teslim edilmiştir. Efsaneye göre de çarmıha gerilmiştir. Neden efsane diyoruz ? Zira tarih kaynakları İsa'nın kimliği, kişiliği konusunda kesin bilgi vermemektedir. Bu konudaki bütün bilgiler İsa'nın en yakın oniki arkadaşının (havariler) topladıkları anılardan ve anlattıklarından öğrenilmektedir. İsa'nın çıkması için gerekli zemini hazırlayan, birazda baskı ve zulümleri ile Romalılar olmuştur. Romalılar da, B.İskender ve generalleri gibi Yahudiler'e kayıtsız kalsalardı Yahudiler içinden bir peygamber çıkması da oldukça gecikecekti. Dinler Tarihi de bugün İsa yerine büyük ihtimalle başka bir isim kullanacaklardı... Roma'nın islamiyetin doğuşu ile bir ilişkisi ise olmamıştır. Zira Roma İmparatorluğu 395 yılında Batı ve Doğu Roma İmparatorluğu diye ikiye ayrılmış, Batı Roma da 476 yılında yıkılmıştır. Zaten yanlış hatırlamıyorsam (hatalıysam lütfen uyarınız) Romalılar Arabistan'a hiç girmemişlerdi.
  15. Araya girdiğim için kusura bakmayın ama, bana cevap hakkı doğmuş... Sayın taurusmutis ; forumun arama bölümünü açın, anahtar kelimeye "köle", kullanıcı adına da "yam_yam" yazın bakın bakalım kaç mesaj çıkacak. Ben merak ettim ve saydım. Direkt olarak köleliği hedef alan ve eleştiren 21 adet mesajım çıktı. Şu ana kadar bu mesaj hariç 861 mesaj yazmışım. Orantıya vurduğunuz zaman iletilerimin %2,4 üne tekabül ediyor. 1- Bu oran, takıntı diye nitelenebilecek bir oran değildir. 2- "Yanlış" diye nitelendirdiğiniz köleliği, tanrınız legal kılmış (bakınız ilgili mesajlarım), peygamberiniz de uygulamıştır (Bknz Muhammed'in köleleri ve cariyeleri) 3- Üstelik köleliği legal kılan bir anlayışı, "en doğru" , "en adil", "tüm zamanlar için" gibi nitelemelerle önümüze koymaya çalıştığınızı düşünürsek, 21 iletinin az bile kalmış olduğunu söyleyebiliriz. Yaptığınız şey, haksız olduğunuz bir konuyu basitleştirmeye, karşınızdakini de küçümsemeye çalışmaktan başka bir şey değildir. Daha dikkatli yazmanız temennisi ile...
  16. Sizin gibi tespiti kuvvetli(!) insanları pistlerde (forum pistlerinde) görmek isteriz sayın dilku..
  17. Lena ; konuya olan ilgini bildiğimden, bahsettiğim yazıyı buraya aktarmaya karar verdim. Biraz zahmetli olacak ama, bir forumdaş için katlanacağız artık... MARDUK GELECEK, DERTLER BİTECEK (Mİ?)... Son yıllarda, Dünya’ya çarpma riski olan küçük gezegen ya da göktaşlarıyla ilgili haberler basında sıklıkla yer alıyor. Bunun yanı sıra son derece masum ve izlenmesi muhteşlem gök olaylarıyla birlikte felaket senaryolarının üretilmesi de moda oldu. Habersizlikten bunalan bazı medya kuruluşlarının da körüklemesiyle sansayon amaçlı, yanlış ve abartılı söylemler yazılı ve görsel basında geniş yer aldı ve bu konuları işleyen kitaplar en çok satan kitaplar listelerinin değişmez isimleri haline geldi. Bilim dünyasıysa bu konulara her zaman olduğu gibi uzak durmayı yeğliyor. Basında çıkan haberlerle ilgili olarak görüşüne başvurulan bilim adamlarının demeçleri, ya yeteri kadar anlaşılmadığı ya da haberin cazibesini azaltacağı düşünülerek, yanlış biçimde ve kırpılarak veriliyor. NEDEN GÖK OLAYLARI İSTİSMAR EDİLİYOR ? Bilinçli bir canlI olan insanIn geçmişini ve geleceğini merak ettiği, evrende yalnız olup olmadığını araştırdığı ve varsa diğer zeki yaratıklarla bağlantı kurmaya çalıştığı bir gerçek. Bunun için milyarlarca dolarlık araştırma projeleri yürütüldüğü de biliniyor. İnsanların bu ilgisinin istismar edilmemesi beklenemez. Bu nedenle, Astroloji (yıldız falı) geleceği bilme iddiasıyla ortaya çıkan ve bilimle hiç ilgisi olmayan bir uğraşı olarak günlük hayatımızda yerini almış durumda. Evrende başka canlıların da olabileceği varsayımını istismar ederek her fırsatta ortaya çıkan UFO’cuların da bunlardan bir farkı bulunmamakta... Bu yazının konusu olan olağan gök olaylarının şarlatanlığa varan ölçüde istismar edilmesi de son zamanlarda yaşanan bir olgu. Konunun iyi anlaşılması için son beş yılda yaşanan önemli gök olaylarına ve bunların basında yansımalarına bakmakta yarar var. ......................... 5 Mayıs 2000 Gezegen Dizilmesi. Bu konu da özellikle ABD’de bir çok “araştırmac›-yazar” için geçim kaynağı oldu. Bunlardan bazıları, 5 mayıs 2000 tarihinde 9 gezegenin bir doğrultuda dizilmesi sonucunda, kütle çekimi nedeniyle 13 şiddetinde deprem olacağı, Afrika kıtasının Avrupa kıtasının üzerine geleceği ve milyarlarca insanın öleceğini bile iddia ettiler. Bilim adamlarının, aslında bu olayın eskiden de bir çok kez yaşandığı, 20° lik bir açı altında gerçekleşecek dizilmenin fiziksel anlamının Ay’ın Dünya’ya 0,25 km daha yaklaşmasıyla ortaya çıkacak çekim gücüne eşit olduğu ve 5 Mayıs 2000’de olağandışı bir durum yaşanmayacağı şeklindeki açıklamalarına itibar edilmedi. Sonuçta, 5 Mayıs 2000 tarihinde hiç bir olağandışı gelişme yaşanmadı; ancak bu konuda kitap yazan ve Web sayfası açarak felaket tellallığına soyunan kişiler büyük paralar kazandılar. 27 Ağustos 2003 Mars Yakınlaşması. Bu konu da depremle ilişkilendirildi ve Mars gezegeninin 56 milyon km uzaklığa gelmesiyle oluşan muhteşem görüntüsü felaket senaryolarının gölgesinde kaldı. Ve ulusal basından bir haber: Kıyamet Yarın. Bilim adamlarından korkunç iddia... Rusya’nın saygın kuruluşlarından bilim adamları dev bir göktaşının yarın dünyaya çarpacağını öne sürdüler. Bilim adamlarına göre, dünyanın tamamı ya da bir çok ülke yarın yok olacak. 18 Aralık 2000 tarihinde kıyamet kopmayınca, haberin devamı şöyle oldu: Pardon Yanlış yapmışız...Rus bilim adamları çark etti: yanlş yapmışız, kıyamet 2060’da... Tabii 2060’a kadar kim öle kim kala... Bu haberi de o zaman kim hatırlaya...Son olarak 29 Mart 2006 Tam Güneş Tutulması nedeniyle deprem söylentilerine şimdiden başlandı. Tam da bu güzel gök olayı nedeniyle Antalya’da bilim turizmini başlatmak için çalışlmalar yapılırken bu tür söylemlerin olumsuz etkileri olacağı kuşkusuz. VE MARDUK GELİYOR... Kendisini aratIrmacı-gazeteci olarak tanıtan bir yazarın Marduk’la Randevu:2012 kitabıyla başlayan tartışmalar da son aylarda basında yer aldı. Televizyonlarda bu konuda canlı yayınlar yapıldı. Köşe yazarları konuyla ilgili makaleler yazdılar ve “komplo teorileri” gündemde yerini aldı. Hatta 2012’de yaşanacak felakete hazırlık olmak üzere, Ege ve Ankara’da yüksek yerlerde ev yaptıranlar olduğu söylentisi dolaştı. Senaryoya göre, Marduk isimli ve 3661 yıllık dönemli büyük bir gezegen, 23 Aralık 2012 tarihinde Dünya’nın çok yakınından geçecek, bu nedenle Dünyanın eksenini değiştirecek, bu da iklim felaketlerine yol açacak, Dünya seller altında kalacak, bir çok ülke yok olacak ve milyarlarca insan ölecek... PEKİ KİMDİR BU MARDUK ? Marduk, Babil ve AsurlularIn yaradILIŞ destanlarInda yer alan,tanrIlarIn en bilgesi ve güçlüsüdür. Alexander Heidel’in yazdığı ve Türkçeye de çevrilen Enûma Eliş(Vaktiyle Yukarıda...) kitabında adı geçen bir yaradılış destanı kahramanı. Kötü tanrı Ti’âmat’ı öldürmesi için özel olarak görevlendirilen ve onu öldürerek Babil şehrini kuran, yeri ve göğü yaratan, kendisine destek veren iyi tanrılara hizmet etsin diye insan soyunu da yaratan tanrı. Destan bir kısmı tamamıyla tahrip olmuş 7 kil tablet deşifre edilerek günümüze kazandırılmış. Yazıldğı tarih için ise,MÖ 700 den 1600 yılına kadar uzanan geniş bir aralığı söz konusu. Marduk, Rus asıllı Zecharia Sitchin’in 12. Gezegen adlı kitabında da yer alır. Sitchin bu kitabında her 36 yüzyıda bir Dünya’nın yakınından geçen 12. Gezegenden, Marduk’tan bahseder. İddiaya göre, bu gezegen Dünya’nın yakınından her geçtiğinde çok büyük felaketlere yol açmakta. Böyle bir gezegenin varlığına kuşkuyla bakan bilim insanları içinse, 1930 yılına kadar keşfedilmeyen Pluto örneğiyle gönderme yapılıyor. 1930 yılına kadar keşfedilemeyen Plüton örneğinde olduğu gibi, bu gezegenin de görülmeme olasılığı ya da bilim dünyasınca gizlendiği savı ileri sürülüyor. Uranüs gezegeninin yörüngesindeki tedirginlikleri bilinmeyen başka bir gezegenin yapabileceği varsayımından hareketle Neptün gezegeninin keşfi, matematiğin bir zaferi oldu. Bundan sonra Neptün gezegeninin yörüngesindeki düzensizliklerden yola çıkılarak 9. gezegenin bulunması için matematikçiler ve gökbilimciler seferber oldular. Sonunda Plüton gezegeni 1930 yılında bulundu. Ancak, bunda matematik değil tesadüfler daha fazla önemliydi. Plüton’un keflfinden sonra geçen 74 yılda uzay araştırmalarının aldığı yol çok farklı ve Marduk büyüklüğünde bir gökcisminin bu kadar yakına geldiği halde görülmemesi beklenen bir durum değil. Hele, keşfedildiğinin toplumdan gizlenmesi için hiç bir neden yok. Nitekim çok daha küçük ve uzak bir gökcismi olan Sedna, buna örnek gösterilebilir. Sedna ilk kez 14 Kasım 2003 tarihinde Palomar Gözlemevi’nin 48 inçlik (120 cm) lik teleskopuyla gözlendi. Resmi adı 2003 VB12 olan Sedna, Güneş Sistemi’nin en uzak ve soğuk cismi olarak biliniyor. Güneş’e olan uzaklığı Plüton’un yaklaşık 3 katı kadar (yaklaşık 18 milyar km). Sıcaklığı – 240° C. Renginin kırmızı olması da Marduk’un rengiyle uyum içinde... Elde edilen ilk görüntülerden, Sedna’nın bir uydusu’nun da olabileceği söylendi ancak bu bilgi daha sonraki görüntülerle doğrulanmadı. Bu durum da komplo teorisyenleri tarafından bilim insanlarının olayı gizlemelerinin kanıtı olarak gösterilmekte. DÜNYA'YA ÇARPMA RİSKİ OLAN GEZEGENLER VAR MI? Komplo teorileri üretenler sevinecekler; ama buna hayır demek mümkün değil. Dünya’ya çarpma riski olan bir çok irili ufaklı gök cismi bulunuyor ve bu amaçla yürütülen bir araştırma projesi de var. Near Earth Object Program( http://neo.jpl.nasa.gov/) çerçevesinde yaklaşık 4000 gök cismi gözetim altında bulunduruluyor ve bunların çarpma riskleri de veriliyor. Buna göre, Dünya’ya çarpma riski en yüksek gökcismi olarak 2003 QQ47 görülüyor. Ancak bu risk 909 binde bir; yani sıfıra çok yakın. Bu veriyi kullanarak, “TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi ise kıyametin tarihini 2012 değil, 2014 olarak veriyor” diye haber yapmak tam bir saptırma oluyor. 2003 QQ47, çok küçük bir gökcismi. 1.2 km çaplı ve 65 milyon yıl önce dinazorların yok olmasına yol açtığı ileri sürülen küçük gezegenin onda biri kadar kütleli. Hızı yaklaşık olarak 30 km/saat kadar. Teorik olarak bu büyüklükteki bir gökcisminin çarpması da Dünya’daki yaşamı sona erdirecek boyutta felakete yol açabilir. Bu büyüklükte bir gökcisminin çarpması sonunda ortaya çıkacak enerji 350 milyon ton TNT’nin patlatılmasıyla ortaya çıkacak enerjiye eşittir. Bunun yanında, Dünya’nın çok yakınından geçen bir küçük gezegen de 15 Mart 2004 tarihinde NASA tarafından keşfedildi. 2004 FH adı verilen küçük gezegen, yaklaşık 30 metre çapındaydı ve 18 Mart 2004 gece yarısında Dünya yüzeyinden 43.000 km uzaklıktan geçti. Bu uzaklık televizyon uydularının yörüngesinden yaklaşık 7.000 km kadar uzakta. Bu, Dünya’nın çapının 3,4 katı kadar bir uzaklığa denk geliyor. Bu minik gök cismi, küçük bir teleskop veya iyi bir el dürbünüyle bile izlenebildi.Bu durumda, Plüton yakınlarına kadar gelmiş olması gereken ve Dünya kadar büyük olduğu varsayılan Marduk’un toplumdan saklandığı fikri pek akla yatkın gelmiyor. Bilim insanlarının bu büyüklükteki bir gök cismini nasıl saklayabilecekleri, asıl komplo teorisinin kendisi olmakta. Bu durum, en fazla da gökyüzünü sürekli tarayan ve bir çok kuyrukluyıldızı keşfeden amatör gökbilimcileri üzmüş olmalı. ........................... Bilim Ve Teknik Dergisi Mayıs/2004 S: 46
  18. Arkadaş gayet açık ve net şekilde belirtmiş... Bu ayetten sen ne anladığını, ayetin doğrusunu söyleseydin de biz de öğrenseydik... Dikkat et, o güldüğün kendi dinin, kendi inancındır... Sen buna gülersen, başkaları kahkaha atar, sen de sadece izlersin... Şimdi o ayetin çarptırılmamış (!) halini getir de öğrenelim...
  19. Hayır hackerlar da değil, Allah yaratmıştır. Zira bilgisayar şeytan işidir ve şeytan azapta gerektir... Bu forumda H.Y'nin sahtekarlıklarına alıntı yaparak yığınla örnek gösterdim, hala H.Y'dan copy-paste yapıyorsunuz... Ne diyelim, dünyanın yuvarlak olduğu gerçeğini kabullenmek de zamanında bazılarına zor gelmişti ama sonunda kabul etmişlerdi... Yakında siz de kabulleneceksiniz merak etmeyin...
  20. Kepengi kapayan evrim değil, başta H.Y ve diğer yaradılışçılardır... Evrim teorisi moleküler düzeyde ispatlandı http://www.turkish-media.com/forum/index.php?showtopic=21718 http://www.turkish-media.com/forum/index.php?showtopic=21716
  21. İnanç senin tekelinde mi? Haremlik-selamlık uygulaması nereden geldiği konusunda bir fikrin var mı? Uygulayanların neden uyguladığı konusunda bir fikrin var mı? Mezheplerin neden doğduğunu iyi inceleyiniz. Sana göre olabilir olan, başkasına göre olmayabilir. Sen "benim inancıma uygundur" dersin, başkası "değildir" der. O zaman herkesi inanç sınıflarına ayıralım, herkesin inancına uygun şekilde müfredat ve yönetmelikler çıkaralım... Emin ol ki, erkeklerin kadınlara ihtiyacı olmasaydı, kadınlar başka bir ülkeye çoktan sürülmüşlerdi. "Cemaatla kılınan bir namaz, tek başına kılınan 27 namaz gibidir" (erkekler kastediliyor) "Kadınlar için evin avlusunda yapılan ibadet, camide yapılandan daha değerlidir, evin odasında yapılan ibadet, evin avlusunda yapılandan daha hayırlıdır, hele evin cunbasında yapılan ibadet, her şeyden daha hayırlıdır." Buhari Kitabu'n-nikah, Bap 118 Muslim, Kitabu'l-Salat, 134-140 Bunlar senin peygamberinin sözleri... İbadet ederken bile kadınları erkeklerden ayırmış, eğitim de neymiş... Demek yaradılışın müfredattan çıkarılmasına karşısın... O zaman budistler, şamanlar, hindular için farklı yaradılış teorilerini de müfredata sokalım ha ne dersiniz? Tabii yaradılış kalmak koşuluyla sizce mahsuru yok değil mi? Ama unutmayın yüksek okullarda yaradılış teorisi diye bir ders yok. Siz istiyorsunuz diye de konulacak değil... Söz konusu olan dini inanç özgürlüğü değil mi arkadaşım? Adam namazını kazaya bırakmak istemiyordur. Sen ne karışacaksın adamın ibadetine... "Kazaya bırak" demeye hakkın var mı? O zaman kusura bakma , namazını kazaya bırakacak, türbanını da kapıya... Herkesin inancına göre kutsal günlerini tatil günü ilan edelim, herkes kafasına göre gelip gitsin okula... Neden serbest bırakılmasın? Söz konusu olan inanç özgürlüğü değil mi? Cumaları da tatil yapar, kötüye suistimali de önlemiş oluruz... Olabilir... Böyle bir istemde de bulunulması mümkün tabii.. İnançta sınırlama olmaz... İnanca özgürlükse, o inanç bu inanç diye ayrılmamalı... Kusura bakma ama burada ciddi şekilde saçmalamışsın. "Allah yoktur diyemeyiz.O halde evrim bilimsel değildir" cümlesinin tartışılabilecek bir tarafı yoktur. Sana aynı saçmalıkta bir cümle de ben yazayım. İçimden geldi..."Dünya kendi etrafında dönmüyor, o halde dünyanın güneş etrafında döndüğü de bilimsel değildir" Sen istediğin kadar "evrim bilimsel değildir" de dur. Çürütülebildiği iddiası senin hüsnükuruntun... Kendi inancının değerlendirmesini yaparak, başka inançların istemlerini yorumlayamazsın. Sana göre olabilir olan, başka birine göre olmayabilir. Başörtüsünü de halleden hallediyor merak etme... Peruk bu iş için birebir... Çözümse al sana çözüm... Ama sen bunu da kabul etmeyecek, "türban da türban" diye tutturacaksın... Sonuç itibariyle müfredat ve yönetmelikler inançların dayatmalarına göre şekillendirilemezler. Okula girerken ya inanç dayatmalarını bir kenara bırakacaksın, ya da inanç için en uygun olanı yapacak, gidip bir erkeğin "tarlası" olacaksın...
  22. Yani sizin istediğiniz sırf inanç özgürlüğü... O zaman bakalım başka ne gibi tavizler istenebilir... 1- Dini inanç gereği sınıfların haremlik-selamlık şeklinde ayarlanması istenebilir... 2- Eğitimcilerin, sadece hemcinslerinin derslerine girmeleri istenebilir... 3- Evrim teorisi dini inancına uygun olmadığı için derslerden bu konuların çıkarılarak dini inanca uygun olan yaradılışçı konuların konması istenebilir, ya da bu derslerden muaf tutulmak istenebilir.. 4- Ders saatlerinin namaz vakitlerine uyarlanması istenebilir... 5- "62/9- Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah'ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır" ayetine istinaden cuma vakitleri için muafiyet istenebilir... 6- "5/51- Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah zalimler topluluğunu doğruya iletmez. " ayetine istinaden bu inançta olanlarla aynı sınıfta bulunmak istenmeyebilir... 7- Anatomi derslerinde incelenecek kadavraların cinsiyetlerinin, bayanlar için bayan, erkekler için erkek olması istenebilir... Elbetteki liste daha da uzatılabilir. Bunlar ilk aklıma gelenler oldu. İstenen inanç özgürlüğü ise, yukarıda sayılanlar da inanç özgürlüğü... Hangisine taviz verelim ? Birine mi, hepsine mi? Tavizin sonu yoktur... Bilim öğrenmek için, bilimsel olmayan inançların dayatmalarını bilim yuvasına sokmaya çalışmayın...
  23. Sayın hearten; ifadelerimi doğru algılayamamışsınız. Meryem sizin inancınıza göre ilişki yaşamadan çocuk doğurmuştur. Ancak siz buna rağmen "Sen hiç ilişki yaşamadan, rahmine sperm almadan doğum yapan bir kadın gördün mü?" diye soruyorsunuz. Ben de sizin inancınızdan örnek gösteriyorum, kendi inandığım için değil. Hem buna inanıp, hem de yukarıdaki soruyu sormanız anlamsızdır...
  24. Konu bütünlüğü açısından sayın bekir'in bitirmesini bekliyorum. Cevaplarım ondan sonra gelecektir... Ancak sayın hearten "Her zaman söylediğim gibi evrim teorisinin bilimsel bir amacı yok. " demişsiniz.. Bunu hangi akademik kariyerinize uygun olarak söylüyorsunuz? Bunu da belirtirseniz memnun olurum...
  25. Aşağıda verdiğim linke iyi bakın arkadaşlar... Belli bir kesim, eğitim sistemimizdeki en önemli sorunu ne olarak görüyormuş... -http://www.yenisafak.net/anket/xlaapmview.asp?p=4- Eğitim sisteminin en önemli sorunu nedir? ÖSS'de uygulanan katsayı 2149 (15,80%) YÖK'ün kısıtlamaları 3707 (27,26%) Başörtüsü yasağı 4481 (32,95%) Akademik yetersizlik 1814 (13,34%) Bölgesel eşitsizlik 1426 (10,49%) Toplam kullanılan oy sayısı: 13600 Evet yanlış görmediniz... Eğitim sistemimizdeki en önemli sorun başörtüsü yasağıymış. Yani başörtüsü yasağı kalktı mı, eğitim sistemimizdeki en büyük sorun da kalkmış olacak... Yani eğitim meğitim bahane... Bunların amacı eğitim değil...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.