-
İçerik Sayısı
2.202 -
Katılım
-
Son Ziyaret
-
Lider Olduğu Günler
9
İçerik Tipi
Profil
Forumlar
Bloglar
Fotoğraf Galeresi
- Fotoğraflar
- Fotoğraf Yorumları
- Fotoğraf İncelemeleri
- Fotoğraf Albümleri
- Albüm Yorumları
- Albüm İncelemeleri
Etkinlik Takvimi
Güncel Videolar
yam_yam tarafından postalanan herşey
-
Siz önce dünyanın 6 günde, ve göklerin (!) de dünyadan sonra yaratılmasını Big Bang teorisi ile destekleyin, ondan sonra Big Bang'i ağzınıza alın...
-
Kaçak güreşmek... Yazdıklarının hepsine karşılık, ciddi cevaplar verdim (Her ne kadar saçma olsalar da) Ama maalesef senden aynı ciddiyette karşılık alamadım (ouvv.. Dejavu). Sonra da kalmış beni kaçak güreşmekle itham etmişsin... Beceremiyorsun be arkadaşım... Uzun zamandır bu forumdasın, tartışma usulünü öğrenemedin gitti.. Dediğim gibi sana cevap yazmamın sebebi bunlara mucize diye inanacak potansiyel kitle içindi. Ben gerekli cevapları verdim. Artık senin saçmalıklarınla uğraşamayacağım..
-
Yani herhangi bir yerde tek başına bir ceset bulursanız, bu ceset mutlaka bir firavuna aittir öyle mi? Bu cesedin bir firavuna ait olmadığını kanıtlamak için, o cesedin bir köylüye ait olduğunun kanıtlanması gerekiyor öyle mi? Bir de bana "komik" yakıştırması yapıyorsun... Pes doğrusu... "İndirdik" ifadesi ile ilgili alenen saçmalamışsın. Orada anlatılanın, İsa'ya gökten inen sofra olduğunu anlayamayacak kadar din bilgisinden yoksunsun... Bir de beni ciddiye almamaktan falan bahsetmişsin... Sevsinler.... Dengim değilsin arman...
-
Verilebilecek cevabı olmayanların klasik yorumlarından örnekler vermişsin arman... 1 - Hangi doğruyu nasıl çarpıtmışım ? 2 - Neyi inkar etmişim? 3- Hangi bilim adamı bu cesedin firavun mumyası olduğunu kabul etmiş? 4- Daha önce "mumyalanmamış" diyen sen, şimdi ne için "firavun mumyası" ifadesini kullanıyorsun? Önce bu sorulara bir cevap ver ki (tabi verilebilecek bir cevabın varsa) , sonrasında benim için söylediklerini bir gerekçeye dayandırabilesin. Ayetlerin anlamını çarpıtıyormuşum da arman bey düzeltecekmiş... Düzelt bakalım nasıl düzeltebiliyorsun.. Yukarıda bir farklı tefsirlerden örnekler verdim. Sen de kendi tefsirini yap da, biz de doğrusunu görüp öğrenelim...
-
Ayetin tamamını yazalım önce ; "And olsun ki peygamberlerimizi belgelerle gönderdik; insanların doğru (adaletli) hareket etmeleri için peygamberlere kitap ve ölçü indirdik; pek sert olan ve insanlara birçok faydası bulunan demiri de indirdik. Bu, Allah'ın dinine ve peygamberlerine görmeksizin yardım edenleri meydana çıkarması içindir. Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür." Kur'an'ın pek çok yerinde Tanrının göklerde (!) olduğunu ima eden, dahası açıkça söyleyen ayetler vardır. "İndirdik" ifadesi de bu imalardan biridir. Bakın ayette; " "And olsun ki peygamberlerimizi belgelerle gönderdik; insanların doğru (adaletli) hareket etmeleri için peygamberlere kitap ve ölçü indirdik; pek sert olan ve insanlara birçok faydası bulunan demiri de indirdik. " ifadesi var. Yani Tanrı, kendi katından peygamberlere kitap ve ölçü indirdiğini, demiri de indirdiğini söylüyor. Mucizeciler grubu bu ayeti de almışlar, "bakın demir yıldızlardan inmiştir. Kur'an'da da yazıyıyor" martavalları uydurmuşlardır. Halbuki "indirdik" ifadesi yıldızları ifade etmez. Bu ifade, Tanrı katını anlatır. Aksi halde Kur'an ve ölçü de mi yıldızlardan indirildi? Zira demir ile birlikte Kur'an ve ölçü de sayılmıştır. Size bir örnek ; "Biz İsrailoğullarını oymaklar halinde oniki kabileye ayırdık. Kavmi kendisinden su isteyince, Musa'ya, "Asanı taşa vur!" diye vahyettik. Derhal ondan oniki pınar fışkırdı. Her kabile içeceği yeri belledi. Sonra üzerlerine bulutla gölge yaptık, onlara kudret helvası ve bıldırcın eti indirdik. (Onlara dedik ki) "Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yeyin. "Ama onlar (emirlerimizi dinlememekle) bize değil kendilerine zulmediyorlardı. " (Araf Suresi 160) Buradaki kudret helvası ve bıldırcın eti nereden indirildi sizce? Yıldızlardan mı? Yemezler....
-
Arman çok basit birisin... Yukarıda iletimde bahsettiğim "inanmaya hazır hedef kitle"nin en önde gidenlerinden birisin. Seninle muhatap olmayacağımı defalarca yazdım. Hala bana söz hakkı doğuran iletiler yazıyorsun. Hadi ciddi konulardan bahsetsen "tamam" diyeceğim de, senin abukluklarınla uğraşıyoruz. Neyse hem bana cevap hakkı doğduğundan, hem de bilmeyen arkadaşlar için cevap vereceğiz artık. O cesedin bir firavuna ait olduğuna dair en ufak bir işaret yoktur. Firavunlar şaşalı mezarlara, hazineleri ile birlikte gömülürlerdi. (Bunu biliyorsundur herhalde) Tanrı tarafından "kurtarıldığı" da gerçek değildir. O ceset basit bir mezarda, basit çanak çömlekler ile birlikte bulunmuştur. Bu çanak çömlekler onun insanlar tarafından gömüldüğünün ve sıradan insan cesedi olduğunun kanıtıdır. Kızgın kumların içinde çürümeden kalmasının hikmeti ise zaten sıcak çöl kumundadır. Bu sıcak çöl kumu cesedin hemen kurumasını sağlamış, ve ceset kısmen bozulmadan günümüze kadar ulaşmıştır. Ancak "mucizeciler" bu duruma da hemen atlamışlar ve "işte Kur'an'da geçen firavunun cesedi" gibi martavallar okumuşlardır. Senin gibiler de buna hemen inanmışlardır. Durum bundan ibaret... "Ayrıca senin çarpıtmak istediğin gibi eğer kastedilen parmaklar olsaydı sadece ''parmaklarına kadar düzeltiriz'' denilirdi.. Parmak uçları denildiği vakit burda bir ayrıntı var demektir . " demişsin... Bu da, çok basit olmuş... "Saçından tırnağına kadar" ifadesi senin için ne anlama geliyor? DİYANET İŞLERİ Evet, Biz onu, parmak uçlarına varıncaya kadar bütün incelikleriyle yeniden yapmaya kadiriz. Buradan bile anlayamıyorsun değil mi? Çünkü kafanı mucizeye takmışsın bir kere. Burada anlatılanın "saçından tırnağına kadar" ifadesine benzer bir anlatım olduğunu kavrayamayacak kadar yozlaşmışsın... Bunları senin alamanı beklemiyorum. Sen mucizelere inanmaya devam et. Bana cevap hakkı doğduğu, ve diğer okuyanlar, "mucize olabilir mi" diye düşünecekler için yazdım bu yazıyı..
-
Mucize mi ? Siz bunlara gereçekten inanıyor musunuz? Yani Kur'an'da mucize olduğuna... Bakalım "mucize" dediğiniz şey neymiş... Önce vermiş olduğunuz ayetin bir önceki ayetine bakalım... Kıyamet Suresi 3 : "İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?" Sonrasında da karşılaştırmalı olarak 4. ayete bakalım... DİYANET VAKFI Evet, bizim, onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter. DİYANET İŞLERİ Evet, Biz onu, parmak uçlarına varıncaya kadar bütün incelikleriyle yeniden yapmaya kadiriz. SUAT YILDIRIM 4 – Evet, toplarız, hem de parmak uçlarına varıncaya kadar eski halinde düzenleriz! ALİ BULAÇ Evet; onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetirenleriz. Y. NURİ 4 Hayır, sandığı gibi değil! Biz onun parmak uçlarını da tam bir biçimde düzenlemeye gücü yetenleriz. ELMALILI Evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter. E.YÜKSEL Evet; parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter. * MUHAMMED ESED Hayır, kesinlikle! Onu parmak uçlarına kadar yeniden var etmeye kâdiriz! ÖMER NASUHİ Evet... Parmaklarının uçlarını da düzeltmeye kâdirleriz. S.ATEŞ Evet, toplarız, onun parmak uçlarnı düzenlemeğe gücümüz yeter. GÖLPINARLI Evet, değil kemiklerini, parmak uçlarını bile düzüp koşmaya gücümüz yeter. ŞABAN PİRİŞ Evet, onun parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter. G. ONAN Evet onun parmak uçlarını dahi derleyip-(yeniden) düzene koymaya güç yetırenleriz. Evet değişik tefsirleri yukarıda gördük. Bu ayette anlatılan durum Tanrı tarafından insan bedeninin parmak uçlarına kadar yeniden düzenlenebileceğidir. Ancak Kur'an'ı bilimsel gösterme çabasında olan bazı kendini bilmezler, çoğu Kur'an'ı bir kez bile okumamış inançlı insanları kandırmak için bu yola başvuruyorlar. Zaten hedef kitle de bu duruma inanmaya hazır.. Ne dersen inanırlar çünkü... Biz doğruyu göstermeye gayret edelim de, yine de inanmak istiyorsanız inanın. Kur'an'da mucize diye bir şey yoktur. Bilimsel gelişmelerin bir tanesi (yazı ile "bir") bile referansını Kur'an'dan almamıştır. Aksini iddia eden buyursun...
-
Canlılığın başlangıcı ile ilgili bilimsel makaleler okumanızı öneririm... En azından bir süre risalelere ara verin ve tavsiyeme uymaya çalışın...
-
Hıncal Uluç'un 25.02.2006 tarihli Sabah Gazetesindeki yazısı Gelme Rania!.. HAŞİMİ Ürdün Kraliçesi Rania gene geldi Türkiye'ye.. Ben olsam vize vermem, sokmam.. Hamas'ın beyni Meşal'ın ziyaretinden daha fazla zarar verebilir ülkeye.. Ve de AKP'ye.. Kraliçe'nin kıyafetlerine bakıyor musunuz?.. Baş hep açık.. Laf ola bir tül bile uzatmıyor, Benazir Butto gibi.. Kostümleri en son moda.. Bir Paris burjuvası nasıl giyiniyorsa bugün, o da öyle.. Kalçaya tam oturan pantolonlar.. Göğüsleri fırlatan kazaklar!.. İslam kraliçesi değil, Hollywood film yıldızı, ekselansları.. Peki bunun tehlikesi ne?.. "Ne" olur mu?.. Adı üstünde bu Haşimiler, Peygamber'in sülalesi değil mi?.. Ürdün anayasası ile Şeriatla yönetilen bir İslam Krallığı değil mi?. Şimdi benim türbanlı genç kızlarım, bu Rania'ya bakarak "Tövbe tövbe.. Bir İslam şeriat devletinin hem de Peygamber sülalesinden kraliçesi baş açık ve modern kılıklarla gezerse, bizim bu türban, bu üniforma gibi çağ dışı pardesü kılıklarımız ne oluyor" diye düşünmeye başlamazlar mı?.. Dünyada, düşünmeye başlamak kadar tehlikeli bir şey var mı?.
- 330 cevap
-
- Türban
- Yasaklanmalı
-
(ve 2 diğerleri)
Yapıştırılan Etiketler:
-
Değişen kitaplardan mı bahsediyor? Bunu hiç bir din bilgininden duyamazsınız.. Bu ayet nesh edilen ayetler içindir. Öyle "bana kalırsa" ile olacak bir şey değildir. Siz benim söylediklerime gözlerinizi kapamaya devam ediyorsunuz... Hala "bana toplumun zararına bir helal dermisiniz" diyorsunuz... Bununla ilgili mevcut cevabıma bakın lütfen. Bir de, siz benim hangi tezimi çürüttüğünüzden bahsediyorsunuz anlayamadım doğrusu? İfadelerim ve sorularıma karşılık, tali yollara saparak tezimi çürüttüğünüzü mü sanıyorsunuz? Tutturmuşsunuz "Aspirin" de "Aspirin"... Aspirin'i Muhammed bulmuş da bizim mi haberimiz yok? Ya da Aspirin Kur'an'da yazıyordu da müslümanlar mı anlayamadılar? Nedir yani?
-
Arkadaşlar yeteri kadar açık ve net ifadelerle fikirlerimi anlattım. Siz fikirlerime ve ortaya koyduğuklarıma yanıt vermiyor (muhtemelen veremiyor) , bir anlamda kaçak dövüşüyorsunuz.. Bu konuya dikkat ederseniz daha sağlıklı bir tartışma yapılacağını, dikkat etmezseniz bundan sonra tartışmanın yersiz olacağını düşünüyorum. Siz karar verin...
-
Kusura bakmayın ama sizinle bu tatışmayı daha fazla sürdürmeyeceğim. Zira "Kan davası engellenemez. Bu yüzden kan davasının suyuna gitmek gerekir" gibi fikirlere verecek cevabım yoktur...
-
Dünya feministleri 2003 yılında dünyada kadın sorunlarını konuşmak, çözümler üretmek üzere toplanmışlar. Sorunlar konuşulmuş, çözüm önerileri sıralanmış. Toplantı sonunda da bir karar almışlar. Evli olanlar, eve döndüklerinde kocalarına bazı konularda ambargo uygulayacaklar. Böylelikle ağırlıklarını hissettirmiş olacaklar. Bir sonraki yıl tekrar toplanmak üzere de toplantıyı sonlandırırlar Yıl 2004... Bu sefer Almanya'da toplanmışlar. Uyguladıkları ambargoları anlatmak üzere tek tek kürsüye çıkmışlar. İlk kürsüye çıkan Alman feminist olmuş.. "Geçen yıl aldığımız karar uyarınca eve gittim ve kocama dedim ki, 'Bundan sonra yemek yemek istiyorsan kendi yemeğini kendin yapacaksın.' 1.gün bir şey görmedim...2. gün bir şey görmedim...3 gün bir de baktım, yalnız kendi için değil, benim için de yemek yapmış." Salondan büyük bir alkış kopmuştur. 2. olarak İtalyan feminist çıkmış ve başlamış konuşmaya. "Ben de geçen yıl aldığımız karar uyarınca eve gittim ve kocama dedim ki, 'Bundan sonra temiz tabaklarda yemek yemek istiyorsan kendi bulaşığını kendin yıkayacaksın.' 1.gün bir şey görmedim...2. gün bir şey görmedim...3 gün bir de baktım, yalnız kendi bulaşıklarını değil benimkileri de yıkıyor. Salonda alkış sesleri ortalığı inletmiştir. 3. olarak bir Türk feminist çıkmış kürsüye... "Ben de geçen yıl aldığımız karar uyarınca eve gittim ve kocama dedim ki, 'Bundan sonra ütülü kıyafet giymek istiyorsan kendi kıyafetini kendin ütüleyeceksin' 1.gün bir şey görmedim...2. gün bir şey görmedim...3 gün sol gözüm biraz açılır gibi oldu da, görmeye başladım....
-
BANA ACIMA ARKADAŞIM.... Senin acıma duyguna ihtiyacım yok. Toplum yaşamına aykırı hükümler içeren bir dinin toplumsal yaşam açısından geçerliliği olamaz. Sen "hırsızlık helaldir" diyen bir dinin ne kadar ayakta kalabileceğini sanıyorsun? Bunun dahi farkında değilmisin de "siz bana bir haram söyleyin toplum için iyi olsun bir helal söyleyin toplum için zararlı olsun" diyebiliyorsun? "bakın manevi olarak 5 . boyuttaki varlıklar o 7 kat gökte olabilir (cinler,melekler vs)" demişsin. Superman'da kripton gezegeninde yaşıyor zaten. "Mucize eseri kurtuldu" haberlerinde gördüğün mucizeleri de Superman olağanüstü güçleriyle yaratıyor. O kadar hızlı ki, kimse onu göremiyor. Bu yüzden "mucize eseri kurtuldu" diyorlar. Haksızlık ediyorlar Superman'a canım...
-
Evet adalet yerini bulmamış oluyor... Bunun için de kendimizi kandırmıyoruz. Sen bile böyle bir durumla karşılaşırsan, ahiret inancın olmasına, suçlunun öetli dünyada cezasını çekeceğine inanmana rağmen vicdanen rahatsız olursun. Çünkü bu dünyada da cezasını çekmesini istersin. Sözün özü : Böyle bir durumla karşılaşan herkes, öteki dünya inancı olsun olmasın vicdanen rahatsız olur. Bizim farkımız öteki dünya inancımız olmadığı için bu suçun cezasız kalacağını bilmek. Ancak öteki dünya inancı olan dahi tam olarak vicdanen rahat olamaz..
-
Eğer suçu işleyen yakalanmadıysa, yaptığı yanına kâr kalacaktır. Sadece kendi vicdanına hesap verecektir. Daha önce bir başka başlık altında insanı öteki dünya inanca yönelten sebepleri saymıştım. Bu sebepler arasında adalet duygusunun tatmini de vardı. Yani bu dünyada elde edilemeyen adaletin, öteki dünyada alınacağına inanarak kendini tatmin etme duygusu. Bu sadece suç için de geçerli değil. "Ben neden fakirim de, öteki zengin" ya da "Ben neden çirkinim de öteki güzel" ya da "Ben neden özürlüyüm de, öteki sağlıklı" vs.vs. çoğaltılabilir. İşte tüm bu olumsuzluklara karşılık insan öteki dünyaya inanmayı ister. Karşılığını öteki dünyada bir "hakem" in vereceği inancı. Her şeyin, iyi ya da kötü davranışların ödül/cezasının alınacağı inancı. Bu inanca sebep olarak da "Bunun böyle olması gerekir. O halde böyledir" i göstermek sadece kendinizi rahatlaymaya yarar. Amaç da bu zaten... Bir de sizin inancınıza göre irdeleyelim... Bu suçu işleyen insan karakter olarak zayıf bir insan. Büyük olasılıkla da işlediği tek suç size ya da ailenize karşı işlediği suç değil. Bu adamın bir tanrı inancı olduğunu kabul edelim. İşlediği diğer suçlar için cehennemde 1000 yıl kalacak(Sırf tanrıya inandığı için cehennemde sürekli kalması söz konusu değil). Size karşı işlenen suç için + 100 yıl kalması sizi rahatlatacak mı? Bir diğer alternatif bu adam tanrıya da inanmıyor. Bu adam sizin deyiminizle "hesap günü" nde cehennemi boylayacak zaten. Sırf tanrıya inanmadığı için cehennemden hiç çıkamayacak. Peki size karşı işlediği suçun cezası ne olacak? Sırf cehennemde yanmış olması sizi rahatlatacak ise, kendinizi bu adamın bir tren kazasında trenin altında kaldığını ve parçalanarak can verdiğine inandırın. Bakın nasıl da rahatlayacaksınız... (Ama vicdanınız rahatladı diye bu adam tren altında kalacak diye bir kaide olmadığını da bilirsiniz herhalde)
-
Neden cevap vermekten kaçıyorsunuz ? Bana Big Bang teorisine göre Kur'andaki yaradılışı açıklayabilir misin? Aradaki benzerlikleri sayabilir misin? Hadi yap da görelim... Hala atmosfer tabakaları diyorlar... Ondan sonra "dinini bilmiyorsun" deyince kızıyorlar... Bu forumda defalarca yazdım... 41/12- Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah'ın takdiridir. H.Y. denen şaklabanın peşinden giderseniz olacağı budur. İnancınıza yapışmak için yıldızların atmosfer tabakaları arasında olduğunu mu iddia edeceksiniz... Evet Kur'an "tavan" derken bildiğimiz tavanı ifade eder.. Defalarca bunu ima eden ayetler yazdım buraya.. "O, gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı, sizi sarsmasın diye yere de ulu dağlar koydu ve orada her çeşit canlıyı yaydı. Biz gökyüzünden su indirip, orada her faydalı nebattan çift çift bitirdik." (Lokman Suresi 10) ........İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor. Şüphesiz ki Allah insanlara karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir." (Hac Suresi 65) "Üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu nasıl bina etmiş ve nasıl donatmışız! Onda hiçbir çatlak da yok." (Kaf Suresi 6-Elmalılı Hamdi Meali) Dinini bilmeyen arkadaşlar nasıl ki 7 kat gök inancı için kendilerine yutturulmaya çalışılan atmosfer tabakalarına inanmaya çalışıyorlarsa, elbette "6 gün" için de "6 evre" yutturmacasına sarılacaklar...
-
Sana iyi uykular... "Zeus yoktur mesela... Sen Zeus vardır dersen, tanrına bir başkasını ortak koşmuş olur ve dinden çıkarsın... Bence de yoktur... Çünkü böyle bir tanımı insanlar uydurmuşlardır... Yeterli mi?" cevabını vermiştim. Arkadaşlar beğenmedi ıkındı, sıkındı "vardır, yoktur" gibi bir şeyler saçmaladı.. Ama görmezden gelemezsiniz... Buyrun size olmayan bir şey.. Televizyon icat edildiğinde daha önce öyle bir şey yoktu... Telefon icat edildiğinde daha önce öyle bir şey yoktu... Buyrun size yaratıcılık.
-
Göklerin dünyadan sonra yaratıldığını, göktavan inancını Big Bang'e uyarladınız da sıra 6 gün olayına geldi değil mi? Bir çok teist arkadaşımız bunu bilmiyor. Bunu daha önceki bir iletimde de yazmıştım ama önemli bir konu olduğu için buraya tekrar alacağım. 6 gün olayı Tevrat'dan alınmıştır. Tevrat'da da bu konu aşağıdaki şekilde geçer : “Başlangıçta Allah gökleri ve yeri yarattı. Ve yer ıssız ve boştu; ve enginin yüzü üzerinde karanlık vardı; ve Allah’ın ruhu suların üzerinde hareket ediyordu. ………. Ve akşam oldu ve sabah oldu, birinci gün. Ve Allah dedi: Suların ortasında kubbe olsun, ve suları sulardan ayırsın. Ve Allah kubbeyi yaptı, ve kubbe altında olan suları, kubbe üzerinde olan sulardan ayırdı; ve böyle oldu. Ve Allah kubbeye Gök, dedi, Ve akşam oldu ve sabah oldu, ikinci gün. Ve Allah dedi: Gök altındaki sular bir yere biriksin, ve kuru toprak görünsün; ve böyle oldu. Ve Allah kuru toprağa Yer, dedi; ve suların birikintisine Denizler, dedi; ve Allah iyi olduğunu gördü. Ve Allah dedi: Yer, ot, tohum veren sebze, ve yer üzerinde tohumu kendisinde olup cinslerine göre meyva veren ağaçlar hâsıl etsin; ve böyle oldu…… Ve akşam oldu ve sabah oldu, üçüncü gün. Ve Allah dedi: Gündüzü geceden ayırmak için gökkubbesinde ışıklar olsun; ve alâmetler için, ve vakitler için, ve günler ve seneler için olsunlar……….Ve akşam oldu ve sabah oldu, dördüncü gün. Ve Allah dedi: Sular canlı mahlûkların sürülerine kaynaşsın, ve yerin üzerinde, gökler kubbesinin yüzünde kuşlar uçsunlar. Ve Allah büyük deniz canavarlarının, ve suların kendileriyle kaynaştığı cinslerine göre hareket eden her canlı mahlûka, ve cinsine göre her kanatlı kuşu yarattı………….Ve akşam oldu ve sabah oldu, beşinci gün. Ve Allah dedi: Yer, cinslerine göre canlı mahlûkları, sığırları ve sürünen şeyleri, ve cinslerine göre yerin hayvanlarını çıkarsın; ve böyle oldu………. Ve Allah dedi: Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım; ve denizin balıklarına, ve göklerin kuşlarına, ve sığırlara, ve bütün yeryüzüne, ve yerde sürüne her şeye hakim olsun. Ve Allah insanı kendi suretinde yarattı; onları erkek ve dişi olarak yarattı.” (Tekvin, Bap 1, 11-27) “Ve Allah yaptığı işi yedinci günde bitirdi, ve yaptığı bütün işten yedinci günde istirahat etti. Ve Allah yedinci günü mübarek kıldı, ve onu takdis etti; çünkü Allah yaratıp yaptığı bütün işten o günde istirahat etti” (Tekvin, Bap 2, 2-3) İşte Tevrat'ta böyle anlatılır... 6 günde yaratma inancının temelini görün. Tanrı dünyayı 6 günde yaratmış, 7. gün yorulmuş ve dinlenmiştir. Ama Kur'an'da "Hiç bir yorgunluk da hisstemedik" denir. Öyle ya her şeyi gücü yeten tanrı nasıl olur da yorulur. İşte kutsal gün inancının temeli de aşağıda : “Sebt gününü takdis etmek için onu hatırında tut. Altı gün işleyeceksin ve bütün işini yapacaksın; fakat yedinci gün Allah’ın Rabbe, Sebttir; sen ve oğlun ve kızın, kölen ve cariyen ve hayvanların, ve kapılarında olan garibin, hiçbir iş yapmayacaksın; çünkü Rab gökleri, yeri ve denizi ve onlarda olan bütün şeyleri altı günde yarattı, ve yedinci günde istirahat etti; bunun için Rab, Sebt gününü mübarek kıldı, ve onu takdis etti. (Çıkış, Bap 20, 2-17) ************************************************** Şimdi de Kur'an'daki ayetlere bir göz atalım... 10/3- Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri alti gün içinde yaratan, sonra da Arş'a kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah'tır. Onun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçı olamaz. İşte o, Rabbiniz Allah'tır. O halde Ona kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz? 11/7- O, hanginizin amelinin daha güzel olacagi konusunda sizi imtihan için, henüz arşi su üstünde iken gökleri ve yeri alti gün içinde (alti evrede) yaratandir. Böyle iken "Ölümden sonra şüphesiz diriltileceksiniz" desen, inkarcılar "Mutlaka bu apaçık bir büyüdür" derler. 2/29- O, yeryüzünde olanlarin hepsini sizin için yaratan, sonra göge yönelip onlari yedi gök halinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkiyla bilendir. 21/30- İnkar edenler, göklerle yer bitişikken, bizim onları ayırdığımızı ve diri olan her şeyi sudan meydana getirdiğimizi görmediler mi? Hâlâ inanmayacaklar mı ? 21/32- Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise oradaki, (Allah'ın varlığını gösteren) delillerden yüz çevirmektedirler. 25/59- Gökleri ve yeryüzünü ve ikisi arasındakileri altı gün içinde yaratan sonra da Arş'a4 kurulan Rahmân'dır. Sen bunu haberdar olana sor ! 41/10- O, dört gün içinde (dört evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti. 41/11- Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, "İsteyerek veya istemeyerek gelin" dedi. İkisi de, "İsteyerek geldik" dediler. 50/38- Andolsun, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde (altı evrede) yarattık. Bize bir yorgunluk da dokunmadı. 55/7- Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu. 67/5- Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık. 78/12- Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik. Sanırım yeterli bir açıklama....6 Gün olayının bilimle bağdaşmadığını gören zat-ı muhteremler, durumu kurtarmak için "6 evre" olayını uydurmuşlardır.
-
Ben sizi gayet iyi anlıyorum merak etmeyin... Şer'i hükümleri eleştirdiğimizde, teist arkadaşlar bunu önümüze koyarlar "Sizin başınıza gelse ne yapardınız? " diyerek. Böyle yaparak şer'i hükümlerin haklılığını ortaya koyacaklar kendilerince. Bazı suçlar karşısında mevcut cezalar ve bu cezaların infazı toplumsal vicdan açısından yetersiz olabilir. Ama bu durumu bahane göstererek şer'i hükümlerin uygulanmasının daha iyi olacağını iddia etmek ne kadar doğrudur. Suçu ne olursa olsun suçlu da bir insandır. Cezanın amacı ; caydırıcılık, toplumsal adalet ve ıslah olmalıdır. Bunu yapmanın tek yolunun da fiziksel şiddet uygulamayla olacağını düşünmek kadar ilkelce bir düşünce olamaz. Size bir soru sormak istiyorum. Suç karşısında hürriyeti bağlayıcı cezalar uygulanması sizi tatmin etmiyor mu? Yoksa sadece hürriyeti bağlayıcı sürenin toplum vicdanında rahatsızlık uyandıracak kadar düşük olduğunu mu düşünüyorsunuz? Eğer cevabınız 2. şık ise size katılabilirim. Ama "hayır hürriyeti bağlayıcı ceza benim için yeterli değildir. Ben fiziksel şiddet uygulanmasından, kısastan yanayım" derseniz, size yukarıda saydığım Hammurabi Kanunlarına da bir göz atın isterseniz. Emin olun, sizi Şer'i hükümlerden daha çok tatmin edecek cezalarla karşılaşabileceksiniz. Kişisel görüşümü sormuşsunuz. Böyle bir durum benim başıma gelirse tamamen cezanın amacında saydığım maddelere uygun hürriyeti kısıtlayıcı bir ceza uygulanmasından yanayım.
-
Şimdi böyle saçma sapan düşüncelerinizin üzerine bir de bizden cevap ya da yorum mu bekliyorsunuz?
-
Ben Hammurabi kanunlarından örnekler getireyim.... Siz daha barbar kanunlar bulmak için benimle yarışabilirsiniz... Olabilecek durumları da genişletelim...En barbarı, intikam ateşimizin iyice sönmesini sağlayacak en gaddarı hangisiyse onun uygulanmasını isteyelim. 209. Bir adam henüz doğmamış çocuğunu kaybedecek şekilde doğuştan özgür bir kadına saldırırsa onun kaybı için on şikel öder. 210. Bu kadın ölürse öldüren kişinin kızı öldürülür. 229. Bir inşaatçı her hangi bir kişi için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa ve onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse inşaatı yapan öldürülür. 230. Eğer bina ev sahibinin oğlunu öldürürse inşaatı yapanın da oğlu öldürülür. 130. Bir kişi, henüz erkek olarak bilinmeyen, hala babasının evinde yaşayan ve onunla uyuyan başka bir adamın karısına (nişanlı ya da çocuk annesi) tecavüz ederse ve bu adam öldürülür; ancak kadın masumdur. 132. Bir adamın karısının başka bir adam ile ilgili olarak dedikodusu yapılırsa; ancak, kadın diğer adamla uyurken yakalanamazsa kadın kocası için nehre atılır. 133. Eğer bir kişi savaşta esir alınırsa ve evinde geçimi sağlayacak şeyler olduğu halde karısı evini ve bahçesini terk edip başka bir eve giderse; bahçesine bakmadığı ve başka bir eve gittiği için yasal olarak suçlu bulunur ve nehre atılır. 143. Eğer kadın masum değilse ve buna rağmen kocasını terk etmiş, evine bakmamış ve kocasını ihmal etmişse bu kadın suya atılır. 153. bir kadın başka bir adamın hesabına her ikisinin eşlerini öldürürse suça katılan çiftlerin her ikisi de kazığa oturtulur. 155. Bir kişi bir kızı kendi oğlu ile nişanlarsa ve oğlu da o kızla ilişkiye girerse ve bundan sonra baba kızı kirletirse ve birlikte basılırlarsa baba bağlanarak suya atılır. 192. Bir metresin ya da fahişenin oğlu babalığına ya da analığına “Benim annem ya da babam değilsiniz” derse dili kesilir. 193. Bir metresin ya da fahişenin oğlu babasının evini özler ve babalığını ve analığını terk edip babasının evine giderse gözleri çıkarılır. 195. Eğer bir oğul babasına vurursa onun elleri balta ile kesilir. 196. Eğer bir adam başka bir adamın gözünü çıkarırsa onun gözü de çıkarılır. 197. Eğer bir kişi başkasının kemiğini kırarsa onun kemiği de kırılır. 200. Bir adam kendisi ile eşit olan birinin dişini kırarsa onun da dişi kırılır. 218. Bir doktor operatör bıçağı ile derin bir yarık açarsa ve hastayı öldürürse ya da bıçak ile bir tümörü açıp gözü keserse doktorun elleri kesilir. 253. Bir kişi başka biriyle tarlasını işlemesi için anlaşır ve ona ekmesi için tohum verirse, boyunduruğa koşulmuş bir çift öküz verirse ve o kişi mısırı ya da diğer ürünü çalar ve kendisine ayırırsa elleri baltayla kesilir. Ne kadar da adil görünüyor değil mi?
-
BİR DOGMA OLDUĞU SÖYLENEN İNANCIMDAN FEVKALADE MEMNUNUM.
yam_yam şurada cevap verdi: bekir başlık Dini Konular - Din - Dinler
Zaten din denen şeyi insanlara, ergenlikten sonra inandıramazsınız... Bunun için küçük yaşlardan itibaren insanın beynini yıkamak gerekir. Cinsel isteğin sadece ateistlerde olduğunumu sanıyorsunuz? Bu istek yeme-içme gibi bir ihtiyaç olmasın sakın? İslam zinayı yasaklarken neden cariyeliği ve çok eşililiği de yasaklayamamış? O zaman görürdük inanç ve uygulamayı... Cami-okul mesele için ; her cuma ve bayram namazlarında, cemaat uzatılan bisküvi kutularını parayla doldururken aynı duyarlılığı eğitim için göstermemektedir. Para toplamanın prosedüründen bahsetmedim.Çocuğu okuldan para istediklerini söylediğinde "hay başlayayım okuluna da, ..." diye başlayan küfürler sıralamaktadırlar. Kesilen kurbanın derisini camiye yetiştiren çok insan gördüm de, "okulumuzun şu eksiği var, şuna bir el atalım" diyen insan sayısı maalesef çok az... Felsefe düşünmedir. Sorulara yanıt aramadır. Felsefe sana dinin tersine düşünmeyi öğretir. Halbuki din sana sorgulamayı, düşünmeyi değil, olduğu gibi iman etmeyi dayatır... 9-13 yaşlarım arasında, 4 yıl okul tatillerimi Kur'an kurslarında geçirdim ben. Ne öğrendim biliyor musun? Ne anlama geldiğini bilmediğim yığınla arapça dua, ve arapça harflerin okunuşunu... Matah bişeymiş gibi ben öğrendikçe de sırtım sıvazlanırdı... Vayyyy be Kur'an'ı arapçadan okuyor ne büyük meziyet !!! Sahih hadisle, olmayanı teist arkadaşlar çok rahat ayırt edebiliyorlar zaten.. Kafalarındaki din anlayışına uygunsa sahih, uygun değilse uydurmadır. Bu yöntemin temeli de çocukluk çağlarında atılır zaten... Kurban ile ilgili bir başlık açmıştım. Kolayca bulabilirsiniz... Sonuç olarak dini inancın ortaya çıkardığı bir durumdur... Ama nedense islamiyet bunları içinden söküp atamamış. Bunca insanın vardır bir bildiği değil mi? Tıpkı özel dini günlerde türbelerin dolup taşması, çaput bağlanıp mum yakılması vs.vs. gibi.. Türban siyasi bir simgedir. O kadar kırsal bölge gezdim, hiç birinde türbanla karşılaşmadım. Türbanda ısrar edilmesinin altındaki sebepleri hepimiz biliyoruz. Türban ile başörtüsünü aynı kefeye koyarak konuyu çarpıtan sizlersiniz. Kara çarşaf keşke sadece moda ile ilgili bir konu olsaydı da bahsi hiç geçmeseydi... "Bugün İran veya suudi arabistan daki cezalandırma şekilleri de islama uygun değil." demişsiniz... Peki o cezalandırma sistemini nereden almışlar? Kendimizi malı çalınanın yerine koyarsak, el-kol kesmeyi makul karşılayacağımızı mı düşünüyorsun? O zaman yanılıyorsun... Size garip gelmesini yadırgamıyorum.. Zira siz geri kalmışlığa neden olarak, 1400 yıl öncenin köhnemiş kuralları olduğunu düşünmüyorsunuz. Provake edilenler ne adına provake ediliyorlar peki? Sivas olaylarında provake edilenler ne adına provake edilmişlerdi? Açıkça söyleyemediklerinden kuşkumuz yok... Kapalı kapılar ardında müritlerine bu söylemlerde bulunanlar söyledikleri açığa çıkınca soluğu yurt dışında almaktadırlar. Artık her nedense seçtikleri ülke, söylemlerindeki gibi yönetilen islam ülkeleri değil de, hep batı ülkeleri oluyor... ***Komunizmin geçmişi, islama göre oldukça yenidir. 1400 yıl boyunca örnek bir devlet kurulamamışsa, açıkçası bundan sonrası için de pek umut olduğu söylenemez... Ayrıca Medine İslam Devleti'nin de ne derece örnek olabileceği tartışma konusu olabilir Marks'ın ne dediği umurumda değil.. Komunizmi savunan biri de değilim. İslam'ın neden örnek alınabilecek devletler kuramadığını soruyorum... Danıştayın görevinin, yalnızca dine karşı bir tutum sergilemekten ibaret olduğunu ima ederek konuyu basitleştirmek hukuk eğitimi aldığını iddia eden birine yakışmayacak cinstendir. Hem evrim teorisini kabul edip, hem de insanoğlunun Adem'den türediğine inanmak abestir. Halkın dini duygularını istismar ederek oy avcılığına soyunanlar ve bunu başaranlar tarafından yönetildiğini biliyorsam bu konu beni de ilgilendirir. iktidara gelindikten sonra, dini kullanarak sahte gündem maddeleri oluşturuluyor, oynanmaması gereken taşlarla oynanmaya çalışılıyor ise bu beni de ilgilendirir. Bu konuyu farklı bir başlık altında yorumlamak daha doğru olacaktır. Siz Muhammed'i yüceltmeye devam edin... "Sınırlı idrak" olarak nitelendirdiğin şeyin nimetlerinden faydalanıyorsun halbuki... Ne diyeyim, uğurlar olsun... Demek adaletsizliğin temeli zekat ve faiz uygulamalarının yapılmaması... Yani zekat alabilecek duruma düşülmesinin nedenleri değil de, zekat vermemek. Keşke biraz da ekonomi okumuş olsaydınız... Sizin tanrınız değil mi ki, "kiminize az, kiminize çok veririz. Bu sizin imtihanınız içindir" diyen. "İslami düşünceye mensup değil" dediğiniz durum için yeteri kadar ayet de sıralayabilirim isterseniz... İdrak sorunu olduğu kanaatindeyim.. Konunun uzun-kısalığı değil içeriği önemli. Kusura bakacak bir şey yok. Cevap yazmak biraz zaman alıyor o kadar... -
Yahu bir insan aklını, mantığını bu kadar da mı köreltebilir? Big Bang sizin tanrınızı, inancınızı yalanlıyor arkadaşlar. Bunu da mı göremiyorsunuz? Ne diyor sizin tanrınız? Önce dünyayı sonra gökleri yarattık demiyor mu? Bu iddiayı Big Bang teorisinin hangi kısmına sığdırabiliyorsunuz. Ya kendiniz çok safsınız, ya da bizleri çok saf sanıyorsunuz... 7 kat gök inancını Big Bang'in hangi bölümünde görüyorsunuz? Gök kubbeyi, göğün bir tavan olduğu inancını nereye sığdırıyorsunuz? Tanrınızın " 6 günde yarattık" dediği dünyanın yaşının 4,5 milyar olduğunu bilmiyor, ya da inanmıyor musunuz? Sonra kalkıp bir kelimeden Kur'an'ı bilimsel göstermeye çalışıyorsunuz... Hadi be, dalga mı geçiyorsunuz?
-
Üzgünüm ama Kur'an'da geçen "gökler" konusunda yeteri kadar bilgi sahibi olduğunuzu düşünmüyorum... Eğer bir göz atarsanız Kur'an'da göğün, dünyanın üzerine bir tavan ya da kubbe gibi betimlendiğini göreceksiniz. Ayrıca mızıkçı çocuklar gibi (başka bir benzetme bulamadım) "sen onu boşver de benim söylediğime cevap ver" yaklaşımı da hoş değil. Dünyanın ve canlılığın nasıl başladığı konusunda sadece dinin söyledikleri yerine, bilimsel makaleler okusaydınız rastlantı gibi ifadelerden uzak duracaktınız.