Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

bozan

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.109
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    2

bozan tarafından postalanan herşey

  1. nazım alpman'dan tehlikecilere seçim sonrası sert yanıt... Sıcak seçimlerin serinkanlı değerlendirmesi iki kelime ile özetlenebilir: -Halk uyutulamadı! Cinayetler, bombalamalar, şehit cenazeleri, korku filmi senaryoları… Cumhuriyet bitti, rejim gitti, devlet çöktü… Atatürk"ün kurduğu Cumhuriyet"in son seçimi olabilir… Hiç biri tutmadı. Daha doğrusu halk yemedi. Eğer yalan dolanlara birazcık inansaydı, CHP ve MHP birlikte Hükümet kurabilecek bir parlamento yapısı ortaya çıkabilirdi. Seçmenler en çok bu olasılıktan korktular. İşte onun için AK Parti"nin yüzde 34 olan oy oranı (dört yıllık iktidar yıpranmışlığına karşın) yüzde 50"ye dayandı!.. Dört yıldızlı generallerin başına geçtiği sivil toplum(!) kuruluşlarıyla, sivil olmayan toplum kuruluşları kafa kafaya verip düşünmeliler: -Biz neden hep aynı yanlışı yapıyoruz? Halkı korkutup uyardıkça, neden hep o yöne doğru gidiyor? Demokrasi sivillerin rol aldığı bir oyundur. Bale yapanların arasına postalla daldığınızda, ilk anda paletler ve balerinler sahneyi terk edebilirler. Ama postallı dansçıyı ilelebet de alkışlamazlar. Sadece geçici süre, belli bir alkış alabilir. Parti merkezinin balkonundan AK Partililere hitaben yaptığı konuşmada seçimi değerlendiren Tayyip Erdoğan, ülkenin ihtiyacı olan huzurlu ılımanlığın ilk işaretini verdi: -Kaybedenleri üzecek kadar sevinmeyin! Sonra sırtı yere yapışmış CHP, tek başına iktidar sloganıyla gelip yüzde 15"in altında kalan MHP, barajı bile aşamamış DP, GP ve diğer partilere oy vermiş seçmenlere seslenerek dedi ki: -Sizin oylarınız da bizim için değerlidir. Mesajınızı aldık! Bu mesajı daha da somutlaştırdı: -Kimse endişe etmesin Cumhuriyet"in temel değerlerine sahip çıkacağız! Başbakan kendi partisiyle birlikte seçimi kazanarak parlamentoya giren bütün partilerin milletvekillerini ve bağımsızları da başarılarından ötürü kutladı. Erdoğan"ın seçim sonrası ilk konuşması, propaganda dönemindeki konuşmalarıyla kıyaslanmayacak kadar üst düzeydi. Bu seçim öncesinde devlet bürokrasisi iki şey istiyordu: AK Parti gerilesin… AK Parti rekor kırarak iktidarda kaldı. Kürt adaylar parlamentoya girmesin… DTP"li bağımsızlar Meclis"te grup kuracak sayıya ulaştılar. AK Parti ise artık hiç kimsenin itirazına yer bırakmayacak bir oy desteğiyle doğru orantılı Meclis grubu oluşturdu. Türkiye"nin rotası bu seçimle belli olmuştur: Darbesiz demokrasi, barış ve istikrar! alıntılayan bozan
  2. bozan

    AKP'mi kazandi...?

    yok canım ak parti kazanmadı, sana yanlış söylemişler, yüzde 0 küsüratla İP kazandı. panik yok yani... bozan
  3. bozan

    İşte Ulusalcılık!

    ahh çeteciler ahh sizin de sonunuz geldi... Gazeteport'tan Salih Aydın'ın haberine göre İstanbul Ümraniye'deki bir gecekonduda ele geçirilen el bombaları ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan Kuva-i Milliye Derneği Başkanı Bekir Öztürk'ün bilgisayarından Fener Rum Patriği Bartholomeos, Ermeni Patriği Mutafyan ve İşadamı İshak Alaton'a yönelik suikast senaryolarına dair bir belgenin çıktığı öne sürüldü. Cinayet planlarının yapıldığı simulasyon belgesi nedeniyle Barholomeos, Mutafyan ve Alaton'un korunması için güvenlik önlemlerinin arttırılması istendi. ŞOK SUİKAST SENARYOLARI BİLGİSAYARDA Terör örgütü üyesi olmak" ve "askere itiatsizliğe tahrik" suçlarından tutuklanan Kuva-i Milliye Derneği Başkanı Bekir Öztürk'ünolduğu iddia edilen ve derneğin genel merkezinde ele geçirilen bilgisayarda yapılan inceleme sonucu Fener Rum Patriği Bartholomeos, Ermeni Patriği Mutafyan ve İşadamı İshak Alaton'a suikast gerçekleşeceğine ilişkin bir yazının ele geçirildiği öğrenildi. CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE ÜLKEYİ KARIŞTIRACAKLARDI Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı’nın talimatı üzerine geçtiğimiz hafta Ankara, Konya, Bursa ve Balıkesir illerinde bulunan Kuva-i Milliye Dernekleri’ne baskınlar düzenlenmiş dernek başkanı Bekir Öztürk’ünde aralarında bulunduğu 5 kişi gözaltına alınmıştı.Ankara ilinde bulunan derneğin genel merkezinde yapılan aramada ele geçirilen bilgisayarın yapılan incelemesinde ortaya çıkan suikast planları incelemeye alındı. İddialara göre Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ya AKP’den bir kişinin Cumhurbaşkanı olması durumunda ki simülasyonlarda :1. Suikast olarak Fener Patriği Bartholomeos’un öldürülmesi; 2. Suikast olarak Ermeni Patriği Mutafyan’ın öldürülmesi, 3.suikast olarak da işadamı İshak Alaton’un öldürülmesi konularını içeren planlar olduğu iddia edildi. GÜVENLİK BİRİMLERİ TEDBİRLERİ ARTIRDI Bunun üzerine savcılık tarafın Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bir yazı gönderildiği ortaya çıktı. Yazıda, belgede yer alan Mutafyan Barholomeos ve Alaton'a yönelik güvenlik önlemlerinin arttırılmasının talep edildiği öğrenildi. alıntılayan bozan
  4. Birisi daha yeni uyanmış..Türkiye'de yazarlık yapanların içler acısı haline mükemmel bir örnek... M.ali.birand Ufukta seçimler görünmeden önce kollarımızı sıvadık. Ne yapıp edip AK Parti'yi (AKP) durdurmalıydık. Her birimizin kendine göre bir gerekçesi vardı. Genelde birleştiğimiz nokta, ülkenin geleceği ile ilgiliydi. AKP'nin Türkiye'yi giderek İslamlaştıracağı kuşkusuydu. Tam anlamıyla ispat edemediğimiz, ancak içimizi kemiren bir kuşkuydu. AKP ülkeye istikrar getirmiş, ekonomiyi hareketlendirmiş, kemikleşmiş sloganları kırmıştı. Buna rağmen kuşkuluyduk. AKP, gerçekten İslamcı olsa, ABD ve İsrail ile ilişkilerini bozar, IMF'yi bırakıp, Avrupa Birliği'ne sırtını döner, İmam Hatipler ve türban konusunda seçmenini tatmin edecek adımlar atardı. Bunların hiçbirini yapmadı. Buna rağmen kuşkuluyduk. Önce Cumhurbaşkanlığı seçimiyle başladık. Eşi türbanlı olduğu için, Abdullah Gül'ü açıkça engelledik. Yeni kurallar koyduk. Genelkurmay Başkanlığı'nın açıklama yapmasını alkışladık. Asker "ya dediğimizi yap, yoksa..." mesajı verdi. Muhalefet, özellikle CHP etrafında cepheler yarattı. "Ya bizdensiniz veya onlardansınız" dediler. Ulusalcılar, milliyetçiler hep birlikte harekete geçtiler. Milyonlar meydanları doldurdu. Hiçbiri yetmedi, Anayasa Mahkemesi tarihinin en olmadık kararını aldı. İşte bu şekilde seçimlere gittik. Sonuçlar meydanda... Bu sonuçları nasıl okuyacağız? Ne mesajlar çıkarmamız gerekiyor? Halk, bizim kaygılarımıza inanmamış. Meğer aksine, AKP'den çok memnun kalmış... Erdoğan'ın attığı adımları benimsemiş... Avrupa Birliği yolunda devam edilmesi fikrini sevmiş... Çetelerin yakalanıp cezalandırılmalarını beğenmiş... Askerin politikaya karışmasını sevmemiş. Bu sonuçlara bakıp, hepimiz farklı mesajlar çıkarabiliriz. Belki hiçbiri doğru değildir. Ancak kim ne derse desin, bizler ne düşünürsek düşünelim, bu ülke halkı önümüzdeki 4-5 yıl süreyle AKP tarafından yönetilmek istediğini ortaya koydu. Üstelik bu isteğini de çok net şekilde belirtti. Önemli olan, bu sonuçlara saygı gösterecek miyiz, yoksa hemen bugünden itibaren eski kavgamıza devam edecek miyiz? İşte karar vermemiz gereken en önemli yanıt budur... alıntılayan bozan
  5. bozan

    yeter istifa edin artık..

    Bir de hakaret etmişler, hem ***** hem de kendini nimetten bilen köşe yazarları... Seçim tahminlerinde çok sayıda yazar ve araştırmacı fena yanıldı. Çoğu yazarın hiç inanmadığı, kiminin hakaret ettiği Tarhan Erdem, sonuçları bilen tek isim oldu. Bazı yazarlar dün özür diledi Genel seçimler geride kaldı. Önceki akşam oy oranları belli oldukça milletvekili adayları kadar seçim üzerine tahmin yürütenlerde de heyecan vardı. Özellikle de köşe yazarlarında. Tahmin yarışı Radikal'in 19 Temmuz'daki manşetiyle hızlanmıştı. Araştırmacı Tarhan Erdem, AKP'nin yüzde 48'e dayandığını yazınca, o güne kadar tahminlerini okuyucuyla paylaşmayanlar da kaleme sarıldı. Aralarında Radikal yazarlarının da bulunduğu pek çok gazeteci Erdem'in araştırmasını 'uç' bulmuştu. Kimine göreyse yapılan, bir propagandaydı. Seçim sonuçları açıklanıp Tarhan Erdem'in haklılığı ortaya çıkınca bu yazarların büyük kısmı Sezar'ın hakkını Sezar'a verdi. İşte gerçek sonuçların yanına bile yaklaşamayan ve Tarhan Erdem'e yüklenen köşe yazarlarından bir demet: Tufan Türenç'in seçim turu Seçimden önce İstanbul 2. Bölge'de izlenim turu atan Türenç'in yorumu şöyleydi: "AKP-CHP başa baş... AKP de birinci parti olabilir, CHP de... Barajı aşacak üçüncü partinin MHP olacağı kesin gibi. İstanbul'da bir patlama bekliyorlar... Çarşı, diye bakıp da, "FB'li Tufan Türenç'e de karşı" demeyin sakın. Ama BJK'nın kalbi olan Çarşı Grubu, AKP'ye karşı. Beşiktaş'ta dolaşırken onlarla seçimi konuştuk. Çarşı'nın tribün lideri Alen Makaryan, "Bizden CHP'nin dışına oy çıkmaz" diyor. Bence, birinci parti olmaya AKP daha yakın. Ancak CHP de birinci parti çıkabilir. Bu bölgede MHP sürpriz parti olmaya aday. Sonuçlar şöyle olabilir: AKP 10, CHP 8, MHP 3. (İkinci olasılık CHP 10, AKP 8, MHP 3.) Dördüncü parti barajı aşarsa bu üç partiden bir veya iki milletvekilini alabilir." (Radikal'in notu: İstanbul ikinci bölgede AKP 12, CHP yedi, MHP iki milletvekili çıkardı.) (Hürriyet, 9 Temmuz) Vatan: AKP'nin yüzde 40 oy alması hayal Vatan gazetesi 3 ve 4 Temmuz'daki sayısında seçim tahmini yaptı. Gazeteye göre AKP'nin yüzde 40 alması hayaldi. Şu yorum yapıldı: "AKP 22 Temmuz'da yüzde 40'ı yakalayabilir mi? Başta da söyledik, teorik olarak evet. Matematik olarak baktığımızda ise bunun kolay olmadığını söyleyebiliriz." Gazete, CHP için "Oy oranını 3 Kasım'a göre artıracak. Partinin yüzde 25'in az da olsa üzerine çıkması sürpriz olmaz. Ancak CHP'nin yüzde 30'a yaklaşması veya aşması çok zayıf bir ihtimal olarak görünüyor" derken, MHP'yle ilgili yorumu da şöyleydi: "Tahmin yapmak zor. Ancak MHP'nin 1999 seçimlerindeki oyuna yaklaşacağını söylemek mümkün. MHP'nin yüzde 15'e yakın oy alması normal bir sonuç gibi görünüyor. Yüzde 15'in üzerine çıkması da büyük bir sürpriz olmaz." (Radikal'in notu: CHP yüzde 20.9, AKP yüzde 46.6 oranında oy aldı. Vatan sadece MHP'nin oy oranını bilebildi: Yüzde 14.3) Erol Tuncer: 'Yüzde 40' diyenleri anlamıyorum Türkiye Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı (TESAV) Başkanı Erol Tuncer: "... Çoğu kamuoyu yoklaması iktidar partisini yüzde 40'larda gösteriyor. Bütün bu dezavantajlara rağmen, AKP'nin oylarını nasıl artırdığını çözemiyorum. Niye kamuoyu yoklamalarında böyle çıkıyor, onu da bilmiyoruz. Manipülasyon endişeleri var. Ama hepsi de manipülasyon yapmıyor tabii... Bu işi çok ciddi yapan kurumlar da var." (Vatan, 9 Temmuz) Mine Kırıkkanat: Anketi duydum 'Oha' dedim Dün bir arkadaşım, son seçim anketine göre oy dağılımını bildirdi: AKP yüzde 47.9. Vallahi farkında bile olmadım, ağzımdan tek sözcük çıkmış: Oha! 'Çüş' de diyebilirdim. Ama beynim, sahtekârlığın bu kadar kalını, yalanın böyle hamı, soytarılığın bunca kabası, densiz ve yontulmamış kurnazlık karşısında, ancak insanoğlunun homurtularla konuştuğu bellek katmanında bulmuştu gerekli tepkiyi. Odun gibi, ağız dolusu, gırtlağımın tüm baslarını gerektiren bir 'oha'. (Vatan, 18 Temmuz) Can Ataklı: AKP, 230'un da altında kalır AKP ve yandaşı çevreler günlerdir bir 'yüzde 40' tutturdular. İçinde saygın isimlerin bulunduğu bazı araştırma kuruluşları da yaptıkları anketlerle bu oranı onayladıkları için kamuoyunda ciddi bir beklenti oluştu. ... Bir yandan anketlere dayanarak 'yüzde 40' oranı pompalanıyor, diğer taraftan toplama insanlarla hemen her yerde büyük kalabalıklar oluşturuluyor, öte yandan kentler sadece AKP bayraklarıyla donatılıyor. Sanki herkes AKP'li... ... Bülent Tanla ile konuşuyorduk. 'Yüzde 40' konusunu sordum. O da bu oranın abartıldığı görüşünde.... Bir not daha vereyim: Göreceksiniz AKP 230'un da altında kalarak iktidardan iyice uzaklaşacaktır (Radikal'in notu: AKP 340 milletvekilliği kazandı). (Vatan 10 Temmuz) Bülent Tanla: Tek başına iktidar hayal CHP milletvekili ve eski araştırma şirketi sahibi Bülent Tanla, Vatan gazetesinde 16 Temmuz'da yayımlanan söyleşide AKP'nin yüzde 40'ları bulmasının hayal olduğunu belirtirken tek başına iktidar olmasının da çok güç olduğunu söyledi. Cüneyt Ülsever de yanıldı ... Soruyorlar; 'Seçim hakkında tahminin ne?' AKP'nin birinci, CHP'nin ikinci geleceğini söylüyorum. Suratıma 'Sen ne biçim gazetecisin, bunu çoluk çocuk bile bilir!' ifadesiyle bakıyorlar. AKP'nin alacağı yüzdeyi tahmin etmemi istiyorlar. "Yüzde 25 ile yüzde 40 arasında bir yer!" diyorum. Tabii, yine tatmin olmuyorlar (Radikal'in notu: AKP'nin oy oranı yüzde 46.6 oldu). (Hürriyet 10 Temmuz) Yılmaz Özdil: Anketler palavra Gazetelerde ve televizyonlarda yayınlanan 'bağımsız' seçim anketlerini topladım. Beni ziyaret eden milletvekili adaylarının 'tarafsız' tahminlerini de ilave ettim. Tablo şu... AKP: Yüzde 52. CHP: Yüzde 47. MHP: Yüzde 43. GP: Yüzde 24. DP: Yüzde 22. SP: Yüzde 20. HYP: 17. İP: Yüzde 12. Meclis'e sekiz parti, 134'ü bağımsız, 2 bin 147 milletvekili falan giriyor! Güdümlü medyanın, daha önce defalarca palavra olduğu kanıtlanmış, eğip bükmeye müsait rakamsal hokus pokusu yayımlaması niye serbest? (14 Temmuz, Sabah) Şakir Süter: Erdem komik duruma düşüyor Tarhan Erdem yönetimindeki KONDA'nın anketinde AKP'nin yüzde 48 gösterilmesi 'istikrarlı isabetsizlik' olmalı! Çünkü Konda'nın, 2004 yerel seçimlerinde de yaklaşık 14 puanlık sapma ile 'büyük fiyasko' diye nitelenen araştırması da var. Yaygın kabul şu: 'Tarhan Erdem, Baykal'la husumete dayalı araştırma yaptıkça şişiyor ve itibarını gölgeleyip komik duruma düşüyor. AKP'ye de yaranamıyor çünkü orada da itibarsız.. Bu arada, çıtanın 48'e çıkartılmış olmasından ciddi rahatsızlık duyan AKP yönetiminin bizzat yaptırdığı son araştırmanın özeti: AKP: 38-39, CHP: 22-24, MHP: 12-15 (Akşam, 21 Temmuz) Tercüman: Tarhan Erdem'in anketi gülünç Tercüman gazetesi, 20 Temmuz tarihli sayısında, 'AKP yüzde(!) 48 halk yüzde 98' başlıklı haberinde AKP'nin 4.5 yıllık ekonomik politikaları eleştirilirken, Tarhan Erdem'in araştırmasıyla ilgili şu yorumu yaptı: "Tarhan Erdem'in sahibi olduğu KONDA'nın AKP oylarını yüzde 48 göstermesi, gülünç bulundu. Cüneyt Arcayürek: Nabza göre şerbet veriyorlar Günlerdir yayımlanan anketler halkı şu veya bu parti adına etkilemek için yarış halinde. Birine göre iktidar partisinin oyları düşüyor, bir diğerine göre artıyor. Biri muhalefet oylarını yerinde saydırıyorsa, öteki daha insaflı, birazcık arttığını duyuruyor. Her nabza göre şerbet söylemini tarif etmeye gerek yok; anketleri göstermek yeterli. Yüzde 30-31'lere düşürenler oldu AKP oylarını, son anda Tarhan Erdem yönetimindeki KONDA'nın açıkladığı sonuca göre, AKP, ohooo almış başını gidiyor. Yüzde 48'lerde! (Cumhuriyet, 21 Temmuz) Güngör Mengi, Erdem'e yüklendi ama... ... Tarhan Erdem, AKP oylarının yüzde 48'e dayandığını, CHP'nin ise yüzde 20'nin altında kaldığını söylüyordu. Bu iddia 'Ya sayı saymayı bilmiyor ya dayak yememiş' sözünü hatırlattı. Yüzde 80 katılımlı bir seçimde AKP'nin bu kadar oy alması için bir önceki seçimde elde ettiği 10.8 milyon oyu 16.3 milyona yükseltmesi gerekecektir. Bu, beş yıl önceki oyunu yarıdan daha fazla artırması demek oluyor. Böyle bir ihtimal var mı? Sokaktaki her iki kişiden biri AKP'li mi? MHP yüzde 14 oy alıp 70 milletvekili bunları kimden alacak? ... Makulü savunanlar bile 'Yüzde 40 ve üstü hayaldir' derken AKP'nin tuzağına, yani yüzde 39'un gerçekçi olacağını kabul etmiş duruma düşüyorlar! Araştırmalar doğru ise bu yanlışa karşı Meclis'in yasal tedbirler getireceğini bekleyemeyiz. Şu andaki tek ümit, Erdem'in yanıldığı zamanlarda 'küçük pardon'larla geçiştirilemeyecek yanlışlara düşmesidir. (Vatan, 20 Temmuz) Necati Doğru şimdi ne diyecek? ... 48 saat kala; 'AKP'nin yüzde 47.9'u bulduğunu, yüzde 50 sınırına dayandığını' ilan ediyorlar. Hitler'in propaganda bakanı Goebbels "Propagandada beyinlere her gün 1 cm. çivi çakacaksın, 40 günde 40 cm. girecek, girdiğini kimse hissetmeyecek, böylece yalan gerçek olacak" demişti. Hormonlu anketler! Goebbels'in çivisi! Seçmenin sandığa gitmesine iki gün kala; 'Seçimlerde oy verecek olan 42 milyon seçmenin yüzde 70'i, yani her 100 seçmenden 70'i, AKP'nin iktidar olacağını beklemektedir' yalanını paslı çivi gibi beyinlere çakıyor. Böylece belki de yüzde 30'ların altına inmiş AKP'yi son anda kararsızları etkilemek ya da karar verdiği partinin 'iktidar olacağı ihtimalini zayıf bulanları' oy sandığına gitmekten caydıracak etki yaratmaya çalışıyorlar. Yüzde 13'lük bir sapma yapacak kadar hormonlu bir anketi seçime 48 saat kala yayınlayarak seçmenin 'beynini Goebbels'in çivili tahtasına dönüştürmek isteyenlerin' bir sorumluluğu olması gerekir. Hapis demiyorum. Kınanmaları. (Vatan, 20 Temmuz) Bekir Coşkun: Erdemli tarhana Tarhan Erdem'in şirketinin dünkü Radikal'de yayımlanan kamuoyu yoklamasına göre, yüzde 48... Allah'a şükretmeliyiz ki bu erdemli tarhana yoklamalar hiçbir zaman tutmuş değil. Yine de AKP yüksek oy alır mı?.. Alır... Tayyip Erdoğan'ın bu başarısı, demokrasinin iki önemli özelliğine dayanır. Birincisi: Demokrasilerde her toplum layık olduğu yönetimi mutlaka bulur. Tayyip Erdoğan bu topluma göre bir 'Başbakan'dır. Demokrasi; sosyal yapıları ve kültürleri aşağı yukarı eşit insanların rejimidir. Toplumun çoğunluğu zırcahilse... Büyük çoğunluk okumaz, görmez, düşünmez, sessiz, kaderci ise... Bilinç-erdem kazanamaz. Tayyip Erdoğan yine 'Başbakan'dır. (Hürriyet, 20 Temmuz) Mustafa Mutlu: Akıl almaz tahmin Bazı kamuoyu şirketleri seçime iki-üç gün kala akıl almaz tahminlerde bulundu... Buna göre bugünkü iktidar partisi kimilerine göre oyların yüzde 48'ini, kimilerine göre ise 52'sini alacak... Eğer bu tahminler doğru çıkarsa, o anketleri yapan tüm şirketleri yürekten kutlayacağım... Ama yine 15-20 puanlık 'yanılmalar' olursa... O zaman sakın bir daha kafamızı karıştırmaya, oyumuzu etkilemeye soyunmasınlar... Kendi adıma, dünya-âleme rezil ederim! (Vatan, 21 Temmuz) Mehmet Y. Yılmaz: Ankette hata olmalı ... Ben son açıklanan anket sonuçları ile ilgili düşündüklerimi hemen söyleyeyim: AKP'nin yüzde 48 oy alacağı tespitine inanmıyorum. Eğer bu doğruysa oy kullanacak iki seçmenden birinin tercihinin AKP olması gerekiyor. Ve bu kadar yer dolaştım, böyle çarpıcı bir durumla hiçbir yerde karşılaşmadım. Tarhan Erdem ciddiyetine inandığım bir araştırmacı. Ama sanırım ki ankette önemli bir hata var. İkinci büyük olasılık şu: Her zaman Türklerin, anket yapanlarla dalga geçtiklerine inanırım. Bana öyle geliyor ki bu anket için de aynı şey geçerli! Bu sıcakta eğlenecek şey arayan millet anketörlerle dalgasını geçmiş! (Hürriyet, 21 Temmuz) Mehmet Y. Yılmaz dünkü yazısında yanılanın kendisi olduğunu şu sözlerle ifade ediyordu: "Tarhan Erdem'in seçim öncesindeki son araştırmasını Radikal'in manşetinde okuduğumda 'Yok artık, o kadar da değil' diye düşünmüştüm. Bu görüşümü seçimden önceki son yazımda da belirtmiş ve 'Halk anketçilerle dalga geçiyor' demiştim. Seçim sonuçlarından sonra sizlerden ve Tarhan Erdem'den özür dilemem gerekiyor, yanılan benmişim! Hikmet Çetinkaya: Soros'un çocukları ... AKP yüzde 48-50'yle tek başına iktidarmış 23 Temmuz sabahı... Bizim Soros'un çocukları yine övgüler düzüyor AKP'ye.... Tayyip bey değişmişmiş. Yüzde 48'le tek başına iktidara geleceği söylenen Tayyip bey neden bu kadar hırçın? Çünkü yüzde 48 değil... Yüzde 30'ların altına düşüyor.. (20 temmuz, Cumhuriyet) Tarhan Erdem ve ekibi için 'Soros'un çocukları' diyen Hikmet Çetinkaya dün özür diliyordu: Tartışma konusu olan Tarhan Erdem'in kamuoyu sonuçları doğru çıktı. Erdem'i eleştirmiştim. Kendisinden özür diliyorum. Murat Yetkin: İnanmamıştım ama... .. Gördüğüm iki uç örnek, YÖNARA'nın AKP'yi yüzde 31, CHP'yi yüzde 28.9, MHP'yi yüzde 15.7 gösteren çalışması ile, bugün manşetimizde yer alan KONDA'nın AKP'yi yüzde 47.9, CHP'yi yüzde 19.5, MHP'yi yüzde 14.1 gösteren çalışması. Gerçek ikisinin arasında bir yerde mi, yoksa KONDA'nınkine mi yakın mı çıkacak? Çünkü dün ulaştığım AKP yönetimindeki bir araştırma, AKP'ye KONDA'dan az şans tanıyor, CHP'ye de biraz daha fazla. Parti yönetimindeki son tahminlerde, AKP yüzde 40-42, CHP yüzde 20-22, MHP ise yüzde 10.5 ile 12 arasında görünüyor. (Radikal, 19 Temmuz) Murat Yetkin dünkü yazısında ise Tarhan Erdem'in hakkını Erdem'e veriyordu: "İsmet Berkan, 18 Temmuz'da telefonda Tarhan Erdem'in AKP'yi yüzde 48, CHP'yi de yüzde 20'nin altında gösteren anketini manşet yapacağını söylediğinde 'Yapmasak daha iyi olur, riskli' demiştim. Ertesi gün 'AKP 48'e dayandı, CHP 20'nin altında' manşetiyle çıkan Radikal'de de sonucun böyle çıkacağından emin olmadığımı yazmıştım. Hemen hemen öyle çıktı. Tarhan Erdem'in Deniz Baykal alerjisi nedeniyle işine taraflı yaklaştığı için yönlendirme yaptığı eleştirisinin de haksızlık olduğu görülüyor. Erdem 1999 seçimlerinde CHP'nin barajı geçemeyeceğini söylediği için de benzer eleştirilere maruz kalmıştı. O zaman da haklı çıkmıştı." Altan Öymen: KONDA'yı kutluyorum ...AKP ile CHP'nin yüzde 30 civarında oy oranıyla başa baş göründüğü araştırmalar mı doğru çıkacak, AKP'yi yüzde 40, CHP'yi 20 civarında gösteren araştırmalar mı?.. Ben değerli politikacı ve yazar arkadaşım Tarhan Erdem'i eskiden beri tanıyorum. Araştırmalarında ne kadar objektif ve dikkatli davranmaya çalıştığını bilirim. Nitekim geçmiş seçimler öncesindeki araştırmalarının çoğunun isabet derecesi seçim sonuçlarıyla ortaya çıkmıştır. Ama bu defa bu araştırmanın yanlış çıkmasını veya üç gün içinde seçmenleri etkileyerek, araştırmadaki dengelerin değişmesine katkıda bulunmasını diliyorum. (Radikal 19 Temmuz) Altan Öymen dünkü yazısında ise şunları belirrti. "...Tarhan Erdem'in yönetimindeki son KONDA anketinin yanlış çıkmasını dilemiştim. Seçmenlerin, başta CHP olmak üzere, AKP dışı partileri ve adayları güçlendirmesinde fayda olduğunu belirtmiştim. Bu dileğim gerçekleşmedi... AKP'yi başarısı için, KONDA'yı anketindeki isabet derecesi için kutlarken..." Haluk Şahin: Yok daha neler! ...Daha önce yazdığım 'Ben yüzde 43'lük bir hava göremiyorum' başlıklı yazımda da bu inanılmazlık duygusunu dile getirmiştim. Şimdi Tarhan bey ona beş puan daha eklemiş, olmuş mu yüzde 48! Oysa ben de dere tepe dolaşıyorum, herkesle konuşuyorum, eski izlenimlerimi gözden geçiriyorum. Hatta uyanmak için kendimi çimdikliyorum, ama bir şey değişmiyor. Hayır efendim, ben bırakın yüzde 48'i yüzde 43'lük bile bir hava görmüyorum! Bu konudaki yöntemlerime güvenirim. Ben kendi temaslarımdan elde ettiğim izlenimi özetleyeyim: Yüzde 40'ı aşan bir siyasal blokun bulunduğunu sanmıyorum... (Radikal, 19 Temmuz) Haluk Şahin dünkü yazısında ise Tarhan Erdem'den özür dilemeyi ihmal etmedi: "... Ben Türkiye'de yüzde 40'ı geçen bir oy bloku olmadığını düşündüğümü yazmıştım.. Varmış. Yılların araştırmacısı Tarhan Erdem haklıymış." alıntılayan bozan
  6. Seçim sonuçları üzerine III Millet neye karar vermiştir? 1. Daha evvel dediğim gibi artık millet demirel tarzı popülist tarım politikalarına pirim vermiyor, fındıkçılar hükümetin sübvanse etmediği fındığına rağmen ak partiye oyunu vermiştir. Bu şudur Cumhuriyet tarihinde ilk kez tarım işçisi kendisine önce sözde sübvanse adı altında satış fiyatının çok üzerinde verilen meblağın kısa bir süre sonra vergilerle kendisinden derhal alındığını farketmiştir. Bu bir ilktir. İlk defa köylü gözünü açmıştır. Arkadaşlar dikkat edin devrimin birincisi budur... 2. Millet ilk defa popülist politikayı sandığın görünemeyecek kadar dibine göndermiştir. Millet mazot 1 ytl olursa bunu benim başka bir tarafımdan öttüre öttüre çıkarırlar düşüncesiyle hareket etmiştir. Bu da bir devrimdir. 3. Yine benim baykal tarzı siyaset olarak adlandırdığım plansız, projesiz politikalara millet ilk defa yeterli bir yanıt vermişitir. Ve millet şunu sorgulamıştır ''ey baykal sabahleyin cumhuriiyet öğlen laiklik akşam darbe mi yiyeceğiz, bunlar iyi güzel hoş da ekmek olmazsa bir anlamı olmaz'' demiştir. 4. Halkın küçük bir kısmı hariç bütünü son zamanlarda meydana gelen terör hadiselerinde şehit olan evlatlarını bozan'ın düşüncesine katılarak öncelikle ''demokrasi şehiti'' olarak algılamıştır. 5. Dikkat ediniz ak parti dışındaki partiler ülkenin bütününde yoktur. diğer partiler ülkenin bütününde mitink yapamamış ve bütününden oy alamamıştır. diğer partiler ülkeyi harita üzerinde aldıkları sonuçlarla adeta bölmüştür. Bu manada bölücü bir sandık sonucu ellerine ulaşmıştır. Şimdi diğer partiler iktidar olsaydı hiç oy almadıları bölgedeki insanları ne yapacaklardı. Meşhur bir faşist partinin tabiri ile oraya çökecekler miydi? yoksa haritadan mı sileceklerdi? Bu yüzden ak parti ülkenin bütünlüğünün teminatı olan bir sonuç almıştır. Artık yalnızca teröristle değil terörle mücadele zamanı başlamıştır. Terörü meydana getiren sosyolojik temeller araştırılacak ve ülke bu beladan da kurtarılacaktır...Bu manada millet barış ve kardeşlikten yana oyunu kullanmıştır. Zira hiçbir ana hiçbir baba evladını yitirmek istemez.. 6. Millet kamuoyunda israil ve abd'ye ait kimi lobilerin ( bütünü değil) bilhassa estirmeye çalıştığı yabancı düşmanlığına da kırmızı kartını göstermiştir. Halk dışa kapalı bir demir perde ülkesi olmak değil, dışa açık, serbest rekabette iddialı bir ülke görmek istiyor.. 7. Yine millet kimi çevrelerin vatan elden gidiyor, laiklik elden gidiyor, cumhuriyet elden gidiyor, vatan satılıyor dayatmasına karşı ''seninle aynı düşüncede değilim''yanıtını vermiştir..Burada bozan'ın aylardır yaptığı yazılı, görülü destek de yadırganamaz. Ezcümle artık yeni bir döneme girdik, bu dönemde çok büyük değişimler yaşanacak; 1. Anayasa değişecek, 2. mgk ve yök ile ilgili düzenlemeler yapılacak, 3. terörle mücadelede yeni yöntemler uygulanacak, ya da mahir abi'nin dediği gibi terörsitle mücadele dışında terörün ana nedenleri ile ilgili çalışmalar yapılıp terörün kaynağı kurutulacak. 4. Demokratik yaşam hız kazanacak. Kimse renginden, dilinden, ırkından, siyasi görüşünden, inanç ya da inançsızlığından dolayı sorgulanmayacak. Farklılıklar zenginlik olarak algılanacak. devam edecek.... Not; ben zaten beni raptetmişim, irtibata ne hacet... bozan
  7. Hasan cemal'den bozan'a nazire... Halkın Muhtırası Evet öyle, bu da milletin muhtırası diyerek başlıyorum yazıma. Ve içimden yaşasın demokrasi demek geçiyor. Evet öyle. Demokrasilerde siyaseti normal rayında bırakmaktır doğru olan. Seçim sandığından korkmamaktır, halkın sağduyusuna inanmaktır. Belki bir başka deyişle: Türkiye'de demokrasi korkusundan sıyrılmaktır doğru olan... Bir kez daha görüldü: Siyasete demokrasi dışı müdahaleler, askerin gece yarısı muhtıraları, hukuku siyasete alet etme çabaları seçim sandığında yine geri tepti. AKP'nin oylarını 13-14 puan birden artırmış olmasını başka türlü yorumlamak mümkün mü?.. Cumhurbaşkanı seçimiyle 27 Nisan Muhtırası öncesinde yapılan araştırmalarda AKP ancak yüzde 33-34 çıkıyordu. 27 Nisan'dan sonraki araştırmalarda AKP oyları ilginç bir tırmanış sürecine girdi. Nabız yoklamak için gittiğim bütün yerlerde muhtıraya, Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararına ve cumhurbaşkanı seçimi için Meclis'e girmeyen partilere büyük bir tepki dikkatimi çekmişti. AKP oylarındaki bu artış süreci ciddi seçim araştırmalarına da yansımaya başlamış ve Tarhan Erdem'in KONDA'sı yüzde 47.9 ile (eksi-artı yüzde 1.5'lik hata payıyla) hedefi vurmuştu. (Sevgili Tarhan Erdem'i kutluyorum. Son günlerde kendisine eleştiri ve suçlamalarıyla büyük haksızlık edenlere de, Tarhan Erdem'e olan özür borçlarını hatırlatıyorum.) Ve aklıma takılıyor: Şimdi sandıktan ne çıktı? Sandıktan irtica mı çıktı? Geçelim. Millet, seçim sandığında verdiği muhtırayla herkesi demokrasi dışı yollardan vazgeçmeye çağırmış durumda. Doğru yol da budur. 2002 seçimlerinde seçmenin yüzde 45'i Meclis dışında kalmıştı. Şimdi bu oran yüzde 15 civarında. Parlamentonun temsil yelpazesi son derece genişledi. Yani Meclis'in meşruiyet tabanı büyüdü. Türkiye'yi şimdi çok rahat bir çoğunluğa dayanan, güçlü bir tek parti hükümeti bekliyor. Yine beklenen ve doğru olan, Tayyip Erdoğan'ın bütün Türkiye'yi kucaklayan bir başbakan olarak sahneye çıkmasıdır. AKP'ye yönelik bazı kuşkuları, tedirginlikleri silmeye yönelmesidir. Bu nokta önemli. Çünkü partisi, DP'nin 1954 seçimlerindeki başarısından sonra, iktidardayken ikinci dönemde ilk kez oylarını böylesine yükselten bir parti oldu. Bu başarıya erişen AKP'nin herhalde 'iktidar şımarıklığı'ndan uzak durması ve Türkiye'yi daha fazla kutuplaşmaktan kurtarması gerekir. Türkiye yeterince gerildi. Artık bu tansiyonu düşürmenin sorumluluğu en başta AKP liderine, böylesine büyük bir seçim başarısının altına imza atmış olan Tayyip Erdoğan'a düşüyor. Bu açıdan, kapıda bekleyen cumhurbaşkanı seçiminin de krizsiz, Türkiye'yi daha fazla germeden çözülmesi de lazım. Bu konuda da Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisinin sorumluluğu elbette büyük olacak. Bir başka nokta: Türkiye'nin muhalefet sorunu! Bu konu, 22 Temmuz seçimlerinde CHP'nin almış olduğu oy oranıyla bir kez daha olanca çıplaklığıyla gözler önüne serildi. Baykal ne yapacak? 1995, 1999 ve 2002 genel seçimlerini kaybetmişti. Hatta 1999'da yüzde 10 barajına takılmıştı. Şimdi de, 22 Temmuz öncesinin bunca tantanasına rağmen bir kez daha yenildi. Ne yapacak şimdi? Baraja takılan DP'nin Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın istifası Baykal'a örnek oluşturacak mı acaba?.. Geçelim. Yine belirtmekte yarar var: Türkiye'de rejimin daha istikrarlı bir raya oturabilmesi için AKP'ye inandırıcı bir alternatifin bir an önce oluşturulması, Türk siyasal hayatını bekleyen öncelikli görevlerden biridir. Öte yandan MHP'nin, bağımsız Kürt milletvekilleriyle DTP'nin, bir Ufuk Uras'ın bağımsız milletvekilleri olarak parlamentoya girmeleri, demokrasi açısından olumlu gelişmelerdir. Dileriz, bu gelişmeler Türkiye'nin kutuplaşmasına ve cepheleşmesine bir yerde set çeker. Türkiye'nin yumuşamaya, uzlaşmalara ihtiyacı var çünkü... 'Milletin muhtırası'nı bir kez daha selamlıyorum. alıntılayan bozan
  8. Umur Talu'dan dayatmacılara dersler... Birisi şöyle yazmıştı: "Bodrum boşaldı. Herkes esas iline, sandığa koştu. İktidar süpürülecek." Bodrum'dan bakınca öyle görünüyor demek ki... Daha yüksek kimi yerlerden bakınca da öyle görünüyor olmalı... Ki, bu ülkeyi bir türlü anlayamadılar. Ne Ankara tepelerinde, ne İstanbul kulelerinde, ne İzmir Alsancak'ta. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz, ama ülkeniz bu. Halkınız işte böyle. Ülkenizi sevme iddiasındaysanız böyle de seveceksiniz. Milletinizi seviyorsanız öyle yarısını filan ayırmayacaksınız. Bölücülüğe karşıysanız önce siz bölmeyeceksiniz. Vatansever olduğunuzu söylüyorsanız, vatandaşınızdan nefret etmeyeceksiniz. Ya da cumhuriyet, demokrasi, halk, millet gibi kavramları bırakacak, koskoca 70 milyonluk bir ülkede kimi adacıkların dışındaki her köşeyi aşağılayacak, altüst edici bir savaş, tepeden inecek bir darbe, iç savaş patlatacak derecede azgın terör ile çılgın bir (milliyetçi yahut ulusalcı) militerfaşist hareketin kitleleri kışkırtmasını bekleyeceksiniz. Fakat şunu anlamak zorundasınız: "Çete zaviyesi" nden bakıp memleketin bütününü her iki manasında da "kavramak" mümkün değil. İstanbul Çağlayan'da yüz binlerce insan toplanıp "demokratik tepki" gösterirken meydanı "Bütün Türkiye" zannedenlere şunu hatırlatmıştık: "Lakin, Çağlayan'da oturanlar, yaşayanlar, her gün geçim, ayakta kalma, adam yerine konma mücadelesi içindekiler AKP'ye oy verdi, yine verecek." Diyarbakır'da ancak yüzde 2 oy alabilen bir "Anamuhalefet", bir "cumhuriyet ve halk" partisi, bir "Türkiye partisi" olabilir mi! "Bütün Türkiye" de bir tek AKP var... Bir de diğer partilerin kendi Türkiye'leri, mahalleri, mahalleleri, kıyıları, sahil yolları, "kurtarılmış bölgeleri" var. AKP sevinebilir ama, bu çok kötü bir tablodur. AKP'ye kendini de aşmasını gerektiren, "ülkede çimento olabilme" veya "çimentonun harcını bozmama" gibi büyük sorumluluk, diğerlerine ise herhalde ciddi bir utanç yüklemektedir. Utanan, artık partisinin başına yapışıp kalmaz zaten! Ağar zaten gitti de, Bahçeli ile Baykal da bu Türkiye'yi okuyamadılar. Okuyamayan, gider! İktidarda yıpranması gereken, darbeli matkaplarla kırılmak istenen bir partinin altında ezildiler. Bir de başka bir şey: İyi muhakeme yapabilen, aklını sağlıklı kullanabilen bir sivil yahut askeri kurmay şunu düşünür... Yani düşünmelidir: "Olaylara müdahale" o an için belki seyri değiştiriyor ama biraz daha uzun vadede, engellediği sandığı şeye gaz veriyor. 27 Mayıs'tan AP'nin doğuşu, 12 Mart'tan "solcu Ecevit" CHP'sinin ve Erbakan'ın patlayışı, 12 Eylül'den "Sunalp'e rağmen Özal" a kaçış, 28 Şubat'tan AKP'nin ve Erdoğan' ın fırlayışı. Ders bir değil. Bir tane daha işte. "En güvenilir kurum", "en güvenilmez" bulduğu partinin arkasındaki Türkiye'yi anlayamıyor olmalı. Bu insanları birleştiren bir "çimento", şu veya bu oranda "dindarlık, dincilik" olsa dahi, yüzde 45 ila 50'nin esas çimentosu, "dışlanmak, itilmek, hor görülmek istenenler" in tavrıdır. Bir şeyi tasvip etmek başka, anlamaya çalışmak bambaşka! Tabii bunları anlamak askerlik için yine de şart olmayabilir ama özellikle "solculuk" için şarttır. Çünkü o yüzde 50'ye yakın oyun içinde, hakiki sol, sosyal, demokrat, özgürlükçü bir partinin oy tabanı da fazlasıyla mevcuttur. Ama siz anti-demokratik, seçkinci, tepeden inmeci, muhtıracı, çetelere dahi yakın düşmüş bir "solda birlik" filan iddia ederseniz, bir tür "birlik" olursunuz belki, ama "Sol" da değil! DTP'ye gelince; artık "Türkiye Meclisi" ndeler. Oyları düşmüş ama önemli bir siyasi temsil kabiliyeti kazanmış durumdalar. PKK gölgesinden bağımsızlaşıp "siyaset" yapmalılar! MHP ise keşke "milliyetçi refleks ve reaksiyon" noktasından, bir "iç savaş ruhu" nun oy bekleyen partisi olmaktan çıksa, Türkiye'nin içini paramparça eden büyük bir sorunun çözümü yolunda tarihi bir siyasi aktör olabilse! CHP de, keşke. Seçim tablosuna çok bozulan, köpürenler şunu da düşünmeli: AKP'ye oy verenler artı bağımsızlar, çoluk çocuk, Türkiye'nin yarısından fazla. Ya kocaman ülkenizi böyle de sevip (belki) durumu değiştirmek için siyasi, toplumsal mücadele ve sabır göstereceksiniz... Ya da yarısından fazlasından nefret ettiğiniz bu büyük ülkeyi küçültüp en fazla yüzde 50 seveceksiniz. Ki olmaz öyle şey! Bir ülkeyi çeşitli harçlardan oluşan çimentolar ayakta tutar; matkaplar deler, sarsar, parçalar. alıntılayan bozan
  9. Seçim sonuçları ikinci değerlendirmesi.. 1. Bozan'ın öngörüsü tutmuş ve bu forumdaki anketle Türkiye'nin seçiminin uzaktan yakından bir alakası olmadığı meydana çıkmıştır. 2. Mitinkçilerin bindirilmiş kıtalar ve sözde ulusalcılığın köksüz bir ABD ideolojisi olduğu halk tarafından da onaylanmıştır. 3. Birbaşı bozan'ın muhtırası halk üzerinde ciddi bir etki yapmıştır. 4. Halka rağmen halk idaresi isteyenler seçim sonuçlarının hemen ardından kendi halkına hakaret etmeye onu hakir görmeye ve aşağılamaya başlamıştır. Zaten başarısızlıkları farkında olmaslar da halka karşı bu aşağılayıcı bakış açısıdır. 5. Şu an ayın 23'dür, sabah vaktidir, pencereleri yeni maviye boyanmış salacak çay ocağında seçimi kaybedenler bozan'ın öngörüsüne uygun olarak ağlamaya başlamıştır. 6. bozan'ın herkes kendi işine baksın adlı yazısı da halk da makes bulmuştur, böylece halk öğretmene öğretmenlik, askere askerlik, siyasilere de siyaset yapması gerektiği konusunda bir balans ayarı yapmıştır. 7. Halk hem anasını almış hem de babasını almış ve baykal'ı rodosa uğurlamak üzere yola çıkmıştır. 8. halk tehlikecilere, çetelere, teröristlere, uyuşturcu kaçakçılarına bunlara göz yumanlara gerekli dersi fazlasıyla vermiştir. 9. halk cuntacılarla birlikte hareket edip meclisten kaçanları sandığın dibine itelemiştir. 10. Hiçbir ciddi projesi olmayan planı olmayan yalnızca bunlar yanlış demekle yetinen demirel tarzı siyasete halk elveda demiştir. 11. halk baykalı da istifaya çağırmıştır. 12. Bozan ise süreçi başından bu yana yanlış okuyan forum ulemasından, cehapayı, mehapayı, detapayı yani ak parti dışındaki diğer partileri iletileriyle tek başına iktidar yapan kişileri bir haftalığına klavye bırakıp tatile çıkmaya davet etmektedir...hem böylece biraz kafaları dağılır... bozan
  10. bozan

    İşte Halk Muhtırası

    KESİN OLMAYAN SEÇİM SONUÇLARI ÜZERİNE İşte bu halk muhtırasıdır..Hem de gece gece değil, güpegündüz bir halk muhtırasıdır... Ne oldu darbeciler? Ne oldu bindirilmiş kıtalar? Millet anasıyla babasıyla sizlere cevabını vermiştir... İşte asıl vatanseverler... İşte asıl cumhuriyetperverler... İşte halk burada sen neredesin sen????? yeterrr söz milletin...Sus artık yeterrrr... Muhtıra asıl böyle olur silahsız sopasız, kavgasız, oturartık yerine tehlikeci....Türkiye Dünya Devleti olmaktan yana oyunu kullanmıştır.... Tüm Türkiye'ye hayırlı uğurlu olsun... bozan
  11. bozan

    ÜLKE SOYULUYOR...

    anladık bu forumdaki bazılarının ağzı bozuk, bu mühim değil...ama bak ''beyazAt'' niki ile yazı yazan kişi ben senin arkadaşın falan değilim, lütfen gerekli olan mesafeyi koruyunuz...Ben senin yahut da bir başkasının arkadaşı falan değilim...hade... bozan
  12. bozan

    CHP

    pekala sizi biraz bilgiyi ister vaziyette gördüm o yüzden yanıt vereceğim...Bugün ülkemizde terörden, uyuşturucu kaçakçılığından, çetelerden, kargaşadan ve tehlikeden medet umanlar, istikrarlı bir hükümet istemiyorlar.. artan terör hadiselerinin mehapa'yı meclise sokmak için yapılmış bir atak olarak görüyorum..Zira iki uçtan birisi yok olursa diğeri de ortadan kalkar, iki uç bağımsızlar ve mehapa karşılarındakini tehdit olarak gösterip oy avcılığı yapıyorlar, Türkeşin mitçi dediği bahçeli ile bağımsızların son günlerdeki çıkışı bundandır...Şiddet istiyorsan ver bunlara oyunu... yani Cehapa/detapa ve mehapa aynı yolun yolcusudur, kargaşanın..Dikkat edersen bu partiler sürekli tehdit ve tehlikeden nemalanmak için karşılarındakini tehlike olarak görmek eğilimindedirler yani uzlaşmacı değildirler...Dün dep'i meclise sokan eller ile bugün kargaşa yaratmak isteyen eller aynı kişiledir... hadiseleri her zaman daha geniş mikyasta düşün ve asla sana altın tabakta sunulan bilgilerle yetinme...gerçekten başka soruların varsa öm yoluyla sorarsın...Unutma istikrar yalnızca vatandaşa sana bana yarar, kargaşa ve kavga ise silah tüccarlarına, uyuşturucu kaçakçılarına, darbecilere yarar.... bozan
  13. bozan

    ÜLKE SOYULUYOR...

    kimsenin namusu falan satılmamaktadır, laf bulamayınca demogoji yapmayalım isterseniz...AKP iktidara gelmeden önce de geldikten sonrada özelleştirme yapacağım demiştir ve yapmıştır...Ve bütün ihaleler kameralar karşısında canlı yayında yapılmıştır..sen dsp-mhp-anap iktidarı ile bunu karıştırdın sanırım...23 temmuz sabahı görüşmek üzere bakalım halk kime oy verecek....gerçi c. halk partisi halkı pek sevmez ama biraz katlanacak artık.... bozan
  14. bozan

    CHP

    dediniz ve yarışmayı kaybettiniz...ben bir hatırlatma olarak şu bilgiyi de veriyorum ''Ketenci: İnönü'yü ittifaka Baykal zorladı SHP Genel Sekreteri ve İstanbul Milletvekili Ahmet Güryüz Ketenci ise dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, dönemin Genel Başkanı Erdal İnönü'yü HEP ile seçim ittifakına Baykal'ın zorladığını savundu. Ketenci, şöyle dedi: "Baykal, ittifakın başarılı olması halinde Kürt kökenli delegelerden puan alacak, başarısızlık halinde İnönü'yü eleştirerek kurultayda prim yapmaya çalışacaktı. Bir taşla iki kuş vuracaktı. Siyasette vefasız ve güvenilmez bir çizgi izlemeyi ilke; inkârcılığı ise siyaset sayan Baykal, 'Dün dündür, bugün bugündür' tarzını sürdürmektedir." ve diyorum ki forumda hangi partiyi ne diye savunduğunuza iyi bakın..Bu arada ders bitmiştir, ilk olduğu için ücret talep edilmemektedir... bozan
  15. sol bir parti olmaına rağmen faşizan bir darbeci tutum izleyen en marjinal parti olan cehapa'ya oy vermeyin mi demek istiyorsunuz? bozan
  16. bozan

    CHP

    leyla zana kimlerle ittifak yapıp meclise girdi desem yanıtın var mıdır? bu ülkeye bir parça inancı olan varsa çetecilere, darbecilere oy vermez... bozan
  17. bozan

    CHP

    CEHAPA ''seçmenlerine sabah cumhuriyet öğlen laiklik akşam darbe yedirip içirmeye vaat eden parti..'' bozan
  18. bozan

    ÜLKE SOYULUYOR...

    birce'ye.. hemen yanıt vereyim, ben olsam üstüme alınmazdım, zaten buradaki ''sen'' kelimesi umuma bir hitaptır. Buradaki sen bütün iç tehditleredir..yani bu bir genel ifadedir...yazının başında da belirtilmiştir. Bu bir edebi bir anlatım tarzı olup Türkçe'de örnekleri mevcuttur. örneğin ''sen çok yaşa aziz millet'' denildiğinde burada hitap bir kişiye değil umuma, genele olur... yine, mehmet akif'in bir mısrasına bakalım ''sen ki ruhunla beraber gezer ecram-ı adın''. Buradaki hitap özelde çanakkale şehitlerinin bütününe genelde de bütün şehitleredir, yani tek bir kişiye değildir... Birce yukarıdaki hadise budur, ayrıntılı bilgi almak istersen her zaman hazırım... taylan özgür; bak ısrarla anlaşılmak istenmeyen bir şeyi izah edeyim, birazcık ekonomiden anlayan herkesin anlayacağı çok basit birşeydir... diyelim bir a ürünü olsun ve ülkede asgari ücret 180 lira iken bu a ürünü 3 lira olsun. bu durumda vatandaş 180 liraya 60 tane a ürünü alır... aradan geçen yıllarda a ürününün 4,5 liraya çıktığını varsayalım bu arada 180 lira olan asgari ücret de 450 lira olmuş olsun..vatandaş a ürününden bu durumda 60 tane değil 100 tane almaya başlar..Türkiyedeki durum budur, çarşaf çarşaf anlatılmaktadır, bir dikiş de ben atayım dedim.. bu arada bu ders ücretsizdi inşallah faydallı olmuştur, bir dahakine ücret alaırım ona göre... not; 23 temmuz sabahı için darbecilere Allahtan sabır dilerim... bozan
  19. bozan

    ÜLKE SOYULUYOR...

    halkımızla ilgisi olmayan dıştan içeriye sızmış olan, ABD'nin içteki uzantılarına.... Seçim günü yaklaştıkça formunu kaybediyorsun, Abd ******! sensin o darbeciliği savunan, sensin sağa sola bomba attıran, sensin bir ülkücü bir sosyalist olan, sensin faşizmi savunup, kollayan, ve sensin kökten dinciliği savunan, sen kim misin ? sen bir piyonsun, 23 temmuz sabahına kadar kullanılan... O sabah kaçacak delik arayacak olan, sokaklarada darbe dilenecek olan, Ak geldi kara gidecek, yüzlerinizdeki izi hariç... Tüm insanlığa sevgi ve saygımla...Unutmayın Sevgi galip gelecek... bozan
  20. bozan

    ÜLKE SOYULUYOR...

    söz burada biter, hadi sana da eyvallah, 23 temmuz sabahı daha aydınlık bir ülkede, darbesiz, kardeşlikle dolu bir ülkede görüşmek üzere... 23 temmuz sabahı tüm darbecileri, istanbul üsküdar salacakta ağlama mitinkine bekliyorum, tüm darbeci siviller üniforma giyip sabahtan akşama kadar ağlayacak... bozan
  21. bozan

    ÜLKE SOYULUYOR...

    evet tamamen yanlışsın..Öyle demirel, baykal tarzı siyasetler bitti artık.. halk gözünü açtı, tehlikecilere, korkutaççılara, cek-cak'çılara, halktan korkanlara, halka rağmen halkçılara oy yok artık... anketlere morali bozulanların 23 temmuz sabahı ne yapacaklarını çok merak ediyorum, acaba sokağa dökülüp, üniforma giyip yağdır mevlam darbe diye ağlayacaklar mı? ağlayacakları kesin, zira cehapa 40 defa seçim yapılsa iktidara tek başına gelemeyecek..mehapa cehapa üstüne bir araba da bağımsız olsa hükümet de kuramayacaklar, mitinkçi kalabalığın bindirilmiş kıtalar olduğu da meydana çıkacak.. 23 temmuz sabahı ak göz kara göz belli olacak...darbeciler çıldıracak..haydeeeeeeee bozan
  22. tüm kişilerin, bilhassa nasıl kurtulurum düşüncesiyle çile çeken tüm ümeti islamın, delilerin, şizofrenlerin, kötülerin kandilini kutlar bir an evvel sıhhatlerine kavuşmalarını haktan niyza ederim, efendim.. bozan
  23. güzel işte böyle isteyince mesafe korunabiliyormuş...olmaya başlandı geriye pişme kaldı onu da başkasından öğrenirsin... bozan
  24. 1. ben senin arkadaşın falan değilim..her kimsen bir daha bana arkadaşım falan deyip forum kişilerini yanlış bilgilendirme...ben bozan'ım sen de her kimsen o'sun... 2. aslı senin olsun ona sen dön..benim aslıyla falan işim olmaz.. 3. ulusalcılık bu ülkeyi bölmek üzere abd tarafından ortaya atılmış köksüz bir ideolojidir... bozan
  25. bozan

    Secim Tahminleri

    ak.parti tek başına iktidar olcak...diğer partiler de geriye kalanla idare edecek.. bozan
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.