Zıplanacak içerik

bozan

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

bozan tarafından postalanan herşey

  1. Reyimi verdim, bir de mülahazlarımı yazayım... Evvela yeni renkler çok soluk, bilgisayar ekranı arıza yapmış gibi bir fikre kapılıyor insan. Daha göz okşayıcı daha zarif daha sürükleyici, daha dil-efşân renkler seçilmeliydi diyorum. Ne mi? Denzi mavisinin bir ton altı, sarıya yakın krem ve beyaza yakın turuncu'dan oluşabilir örneğin. Böylece mavi bozan'ı temsil eder, krem rengi adminleri, diğer renk de kim isterse onu....? Yani renkler kesinlikle yeniden uyumlandırılmalı diyorum ve buzdolabında soğuttuğum karpuzumu yemeye gidiyorum... bozan
  2. bozan şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    Bozan'ın hassasiyetini anlamaya gayret eden sevgili Ali O-1'e ve anlamamaya gayret eden gece kuşu'na teşekkür ederim... bozan
  3. bozan şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Beni anlayacaklarını umduğum sevgili gugukcuk'a, sevgili suheda'ya ve sevgili nicomedias'a Bozan'a göre artık seçimin tadı kaçmıştır, bundan sonra kim seçilirse seçilsin demokrasi ciddi bir yara almıştır. Zira seçime kan doğranmıştır. Ben size 6 ay önce bu işleri kan dökmeden yapın demedim mi? Bozan size Cumhurbaşkanını kansız seçin, hükümeti sevmiyorsanız darbesiz devirin, seçimle gelen seçimle gitsin demedi mi? Siz ne yaptınız? Demokratik teamülün önüne geçtiniz, ABD'nin çıkarı için milleti sokaklara döktünüz, yargıtayı bastınız, sağa sola bomba attınız, mehmetçiğe kurşun sıktırdınız yani neticeye vasıl olmak için her yolu mübah gördünüz. Aferin size, milletin iradesine saygı göstermeyen tüm bürokratlara, tüm siyasilere ve tüm köylülere tebriklerimi iletirim... Benden bu kadar, sürecine kan doğranmış seçiminiz sizin olsun. İster faşizmle yönetilin ister militarizmle ister mollaizimle artık işin tadı kaçmıştır, bir sürü insan ölmüştür çıkarlarınız için bu yüzden benden bu kadar... İster içliklerinizle denize, girin ister mayoyla, ister şalvarla tur atın sahillerde, ister karpuz yeyip kabuğunu atın plaja ister de ulusalcılık diye milleti sokağa dökün, ne haliniz varsa görün, kan doğranmış bu siyasete benden bu kadar.... İster beş vakit bursa nutku okuyun ister günde beş defa tefriciye okuyun, ister dinci olun, ister kinci olun, ister ulusalcı olup adam dövün, ister faşist olup adam kovun benim yolum SEVGİ YOLU ben sizden değilim arkadaş... İster sezere tapın ister sezara, ister demokratik olun ister faşist ben sizden değilim arkadaş... Cumhurbaşkanını da ister halka seçtirin, baktınız olmadı cumhurbaşkanına başka bir halk seçtirin kendisini seçecek ben bu oyunda yokum arkadaş... Başbakan kim mi olsun? Siz kan döktükten sonra, patlayıcılarla yakalandıktan sonra ister serdar dontaç olsun ister müslüm hürses ben karışmam arkadaş ne yaparsanız yapın... Bu kadar kan aktıktan sonra Bozan seçime katılsa ne olur, Cumhurbaşkanı olsa ne olur, hiç olmazsa ne olur... Bu millet akıllanmıştır 70'lerdeki gibi birbirini vurmaz dedik daha beter oldu birbirini patlatmaya başladı, bu yüzden ne haliniz varsa görün... Bozan'ın daha evvel de dediği gibi iki ileri üç geri debelenip durun... Beni anlayan anladı, tek derdim kan dökülmemesi idi, evladını kaybeden analardan sonra bu seçim sizin olsun, alın sokun zarflarını size gösterilen yere, kanlı seçiminiz sizin olsun...Hadi bana eyvallah... bozan
  4. Kelime Karıştırma Yarışması doğru tahmin ettim ilk denememde! Kazandığım puan 200 Puan!
  5. Kelime Karıştırma Yarışması doğru tahmin ettim ilk denememde! Kazandığım puan 100 Puan!
  6. bozan şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    Sözde ulusalcılık özde ulusu karıştırmakla abd tarafından görevli olmacılık taraftarı olan 3 kişi nihayet tutuklandı...peki ya bu bombalar bulunmadan önce patlasaydı ne olacaktı, yine cumhuriyet gazetesine atılacaktı da demokratlar mı suçlanacaktı...Abd işbirlikçisi olan sözde ulusalcılar, bu ülke sizden kurtulacak az kaldı, bravo polis teşkilatı Türk milleti ve Türk milletinin hakiki evlatları sizinle gurur duyuyor.... Ümraniye Çakmak Mahallesi’nde bir gecekonduya polisin yaptığı operasyonda 27 adet el bombası, çok sayıda TNT kalıbı ve fünyeler ele geçirilmiş, 3 kişi gözaltına alınmıştı. Adliyeye sevkedilen zanlılardan, bombaların sahibi olduğu iddia edilen emekli astsubay Oktay Yıldırım, emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin’i tanıdığını söylemişti. Bir açıklama yapan adı daha önce Danıştay saldırısı ile de gündeme gelen Muzaffer Tekin, Oktay Yıldırım ile uzun yıllar birlikte görev yaptıklarını, bulunan patlayıcıların kullanılamaz durumda olduğunu söylemişti. MUZAFFER TEKİN İLE BİR KİŞİNİN DAHA AYNI OLAY KAPSAMINDA GÖZALTINA ALINDIĞI BİLDİRİLDİ Ümraniye'de ele geçirilen 27 el bombası, TNT kalıpları ile fünye ele geçirilmesi olayına ilişkin emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin ile bir kişinin daha gözaltına alındığı bildirildi. İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince cumhuriyet savcısının talimatı üzerine gözaltına alınan emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin'in şubedeki sorgusuna devam ediliyor. Tekin'in Çakmak Mahallesi Güngör Sokak'taki bir gecekonduda 27 adet el bombası, TNT kalıpları ile fünyelerin ele geçirilmesine ilişkin yürütülen soruşturma çerçevesinde gözaltına alındığı belirtildi. Tekin ile birlikte Mahmut Ö. adlı bir kişinin de gözaltına alındığı belirtildi. Olayla ilgili Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine gönderilen ve tutuklanan emekli astsubay Oktay Yıldırım, ev sahibi Mehmet Demirtaş ve Ali Yiğit'in Bayrampaşa Cezaevi'ne gönderildiği öğrenildi. Bu arada, geniş güvenlik önlemleri altında adliyeden çıkartan 3 kişi polis minibüsüne bindirilirken, dışarıda bekleyen bazı kişilerin alkışlaması dikkat çekti. alıntılayan bozan
  7. bozan şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    Patlayıcılarla yakalanan sözde ulusalcı özde abd'ci terör zanlılarına bir tokat da Birand'dan TSK’yı asıl bunlar yıpratıyor... Bazı emekli subaylar, hatta mafya kırıntıları kendilerine görev biçiyorlar. Yasadışı eylemlere giriyorlar. Yakalanınca “Askerin itibarını zedelemek için üstümüze geliyorlar” diye feryat ediyorlar. Yine eski yıllara dönüyoruz. Terör kabarıyor, buna karşılık önlemler dizisi artıyor. Cenazeler siyasi mitinglere dönüşüyor. Kimi emekli subay, kimi mafya kırıntısı kişiler dernek kurup, vatan adına etrafı bombalamaya başlıyorlar. “Ya sev, ya terk et” edebiyatı yeniden yaygınlaşıyor. İç kapatıcı bir manzara. İşte en son örneklerinden biri daha, Ümraniye’deki bir gecekonduda bulunan el bombalarının sahibi diye, Kuvva-i Milliye Derneği İstanbul Şube Başkanı Oktay Yıldırım sorguya çekiliyor. “Ben bunları, Hasdal Askeri Kışlası’nın çöplüğünde buldum” demiş. Üstelik 30 bombalık sandıktan 3’ü eksik. Onlar da, Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan 3 bomba ile aynı kaynaklı... Sanki çocuk kandırıyor. Kim bu Yıldırım? Danıştay saldırısıyla gündeme gelen emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin’i sorgusu sonrası yanaklarından öperek kucaklayan kişi. Besbelli silah ve ülkü arkadaşları. Muzaffer Tekin’in açıklaması bir harika... Bu olayın, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmak amacıyla düzenlendiğini söylüyor. Oysa, TSK’yı asıl yıpratanlar kendileri. İnanılır gibi değil... Genelkurmay Başkanlığı bu tip kişiler ve derneklerle ilişkileri kestiğini açıkça göstermelidir. Zira bunların her yasa dışı girişiminin faturası askere kesilmektedir. Genelkurmay’dan ses çıkmadıkça veya ikna edici bir tutum görülmedikçe, iki grup sürekli şekilde irtibatlandırılacaktır. alıntılayan bozan
  8. bozan şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    Patlayıcılarla ulusalcı mı olunur, bu ülkeyi kurtarmak bombacılara mı düştü, yazık size yazık... Askeriyenin çöplüğünde bomba bulan bu bombaları ümraniyede patlamaya hazır halde saklayan Ulusalcı terör zanlısı gözaltına alındı... Danıştay saldırısı ve Ümraniye'de çok sayıda patlayıcı ele geçirilen gecekondu baskını ile gündeme gelen emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin İstanbul'da gözaltına alındı. Gecekondu baskına ilişkin soruşturma da ise 3 kişi adliyeye sevkedildi. İstanbul Ümraniye'de bir evde ele geçirilen patlayıcılarla ilgili olarak emekli astsubay Oktay Yıldırım gözaltına alınanlar arasında. Oktay Yıldırım'ın, Danıştay saldırısı soruşturmasında adı geçen emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ile uzun yıllar birlikte görev yaptığı belirtiliyor. Emekli astsubay Oktay Yıldırım'ın Muzaffer Tekin ile birlikte görüldüğü kareler de mevcut. Danıştay saldırısı ile ilgili gözaltına alınan Tekin, serbest bırakıldığında, kendisini karşılayanlar arasında Oktay Yıldırım da vardı. Amaç TSK'yı yıpratmak" Gecekondu baskınında gözaltına alınan emekli Astsubay Oktay Yıldırım ile ilişkisi konuşulan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, dün kameraların karşısına geçmiş ve Yıldırım ile uzun yıllar birlikte görev yaptıklarını belirterek, bu olayların Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmak için gündeme getirildiğini söylemişti. Tekin'e göre, tüm bu olaylar bir kurgunun parçası. Tekin, Yıldırım'ın evinde bulunan el bombalarının da kullanılamaz halde olduğu görüşünde. Ümraniye'deki bir gecekonduya düzenlenen operasyonda ele geçirilen 27 adet el bombası ve fünyelerle ilgili olarak gözaltına alınan emekli astsubay Oktay Yıldırım, Danıştay saldırısıyla ilgili olarak çıkarıldığı mahkemece serbest bırakılan Muzaffer Tekin'i ilk tebrik edenlerden biriydi. Yıldırım ve Tekin'in birlikte görüldüğü fotoğraflar bir kaç gündür medyanın gündemindeydi. alıntılayan bozan
  9. bozan şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    Laikçi ulusalcı teröre bir tokat da Engin Ardıç'tan... Hayır, haber orada değil, çünkü çarpıcı, şaşırtıcı, olağanüstü hiçbir yanı yok. Sıradan bir ilişkiler yumağı: Ümraniye’de bir “safe house”da yirmi yedi el bombasıyla yakalanan ve gözaltına alınan emekli astsubay, adı Danıştay saldırısına karışan emekli yüzbaşıyla resim çektirmiş, yanlarında bir de emekli albay var, Kuva-yı Milliye Derneği başkanı... Hani üyelerine silah üzerine ant içtiren “sivil” toplum örgütü! Albay da zaten Özel Harp Dairesi başkanlığından emekli... Danıştay’da adam vuran ve Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atan “şeriatçıların” kokusu buralardan geliyor!... Onları tanıştıran bir özel harekât uzmanıdır, Susurluk olayında adı geçiyor... Bu arada, Hrant Dink olayını kaşıyan bazı avukatlarla da ilişkileri var... Vallahi yeni bir Oliver Stone filmi seyreder gibiyiz ha! Tommy Lee Jones kimi oynuyor, Joe Pesci hangisi olur, Kevin Bacon kime denk düşer, filmde Gary Oldman var mıdır, onu ben bilemem. Bütün bunlar çok olağan şeyler. Emekli paşaların kurduğu Atatürkçü Düşünce Derneği’nin “sivil toplum örgütü” sayılması kadar olağan. Elbette bu olaylara da “birkaç çılgın arkadaş kendi başına işgüzarlık etmiş, bizi bağlamaz” denilecektir. Fakat ben gazeteci olmadığım için burada çarpıcı bir haber göremedim. Zaten gazeteci olsaydım arkadaşlarla birlikte adım adım Anadolu’yu gezer, hangi kasabada hangi parti önde gidiyor, ona bakardım. Yazar olduğum için (evet, bendeniz Türkiye’nin özel şartları gereği kendine gazeteci süsü vermiş bir yazarım), başka bir şeye takıldım: Emekli astsubay, genelkurmay başkanına mektup yazmış. Hilmi Özkök’le “Hilmi Bey” şeklinde dalga geçer gibi Yaşar Büyükanıt’a da “Yaşar Bey” diyememiş tabii, kısaca “paşam” diye sesleniyor. Ve diyor ki: “Irak yakına geldi paşam... Sonra değil Kerkük’e, Selanik’e, hatta Fizan’a bile gideriz paşam... Gider, yarım kalmış hesapları kapatırız paşam...” Gazeteci olmadığım için ben haberi bu cümlelerde gördüm. Bu bir OSMANLI REFLEKSİ’dir. Ya da bir İTTİHATÇI refleksi. Bürokrasi, herhalde Recep Tayyip Erdoğan’ı ve partisini birçok şeyin yanında Osmanlı olmakla da suçlamaktadır ama kendisi Osmanlı’nın daniskası. Misak-ı Milli sınırları da “derin devleti” kesmiyor, çok eski defterleri açmak istiyorlar. Bunu göremezseniz, Kıbrıs meselesinin niçin asla çözülmeyeceğini de anlayamazsınız. Çünkü biz Kıbrıs’ı “aldık”... Her ne kadar buna barış harekâtı falan gibi dünya kamuoyunu yatıştırmaya yönelik isimler takmış olsak da, “aldığımız” için vermeye yanaşmayız. Çünkü bu ülke 1699 yılından beri toprak verdi, 1699 yılından beri! Kendimizi en başarılı saydığımız gün bile Musul’u ve Kerkük’ü verdik, içimize oturdu. 1974 yılında ilk kez bu süreci tersine çevirdik ve bir kısmıyla yetinmek zorunda kalsak da, Kıbrıs’ı aldık. Aslında, geri aldık! “Oh be, hele şükür be!” dedik. Onun için ne Türkiye Cumhuriyeti bölünür ne de Kıbrıs’tan çekiliriz. Avrupa Birliği’ne de giremeyiz, girmeyeceğiz, hem onlar sokmayacaklar hem de biz kapıyı vurup gideceğiz. Bu uğurda çok kan dökülmüştür, daha da dökülecektir. Bu uğurda her yol denenecektir. İttihatçılar son derece kararlıdırlar. Seçim meçim hikâyedir. Ağustos ve eylül aylarında korkunç şeyler bekleyiniz. Ufukta beliren “ulusalcı” yönetime başarılar dilerken, gazeteci olmadığım için ne zaman ve nasıl iktidara geleceklerini değil, asıl ondan sonra atacakları adımları merak ederim. Bakalım nereye kadar ulusalcılık edebilecekler, nerede durmak zorunda kalacaklar? Şu Selanik ve Fizan gibi açılımlara, otoriter ve totaliter müttefikleri Rusya ve Çin’in ne diyeceğini de merak ederim tabii! Yoksa Baku, Aşkabad, Bişkek, Taşkent gibi yerlerden iş çıkmayacağını anlayınca mı ibre başka yerlere döndü? alıntılayan bozan
  10. bozan şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    Hadi arkadaşlar, yalan haberlerle medyayı kirleten bu gazetenin asparagaslarını hep beraber ortaya çıkaralım...Yeter artık yalan haber duymak istemiyoruz diyelim... '''Artık adına asparagas gazetesi mi desek tartışılır ama Cumhuriyet gazetesi yine bir yalan habere imza attı. Üstelik güya savunmak adına yaptığı haber bizzat kurumun kendisi tarafından yalanlandı. Hürriyet veya Milliyet'in tersten okuyarak çarpıttıkları haberlerden sonra Cumhuriyet de artık yalan habercilik yarışında kendisini öne geçirecek hamleyi yaptı. ''Genelkurmay’dan Cumhuriyet’e Şemdinli yalanlaması Genelkurmay Başkanlığı, dün Cumhuriyet gazetesinin manşetinde yer alan “YAŞ öncesinde yıpratma çabası” başlıklı haberin gerçeği yansıtmadığını bildirdi. '' "kraldan çok kralcılık yapmak" bu olsa gerek... alıntılayan bozan
  11. bozan şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    Bitirin şu kökten laikçi terörü daha fazla kan akmasın, analar ağlamasın.... İttihat ve Terakki partisinin kökten ulusçuluğunu kullanarak osmanlıyı parçalayan dış güçler şimdi de kökten ulusalcıları kullanarak bu ülkeyi yıkmak istiyor, soruyoruz, kökten ulusalcı ve laikçi terör ne zaman duracak... işte bir örnek;Yıldırım, hemen hemen bütün ulusalcı eylemlerde de boy gösteriyor. Ele geçirilen el bombaların Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan el bombasıyla benzer özellikler taşıması da dikkatleri bu noktaya çekmiş durumda. Oktay Yıldırım, emekli Astsubay. Orduda özel harpçi olarak görev yaparken malulen emekli oldu. Şimdi Kuvvai Milliye Derneği Kurucular Kurulu Üyesi ve 'kuvvaimilliye' internet sitesinin yazarı. Aynı zamanda Derneğin İstanbul İl başkanı. Türkiye onu bu son operasyondan önce bazı televizyon kanalllarında uzman konuk olarak gördü. Oktay Yıldırım, daha önce İstanbul'da yapılan hemen hemen bütün ulusalcı eylemlerde boy gösterdi. İstanbul'da Taksim Gümüşsuyu'ndaki AB Bilgi Merkezi önünde 6 haziran 2006 tarihinde yapılan AB'ye Hayır mitinginde Oktay Yıldırım başrolde. Yıldırımın yanında Ulusalcı Avukat Kemal Kerinçsiz ve adı Danıştay Saldırına karışan gözaltına alınıp serbest bırakılan Emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk'te hemen yanıbaşında. İstanbul'da 20 Temmuz 2006'da Kıbrıs Barış harekatının 32. yıldönümü kutlamalarında Oktay Yıldırım yine dikkatleri çekiyor. Yanında avukat Kemal Kerinçsiz ve Danıştay saldırısında adı geçen ve intihar girişiminin ardından tutuklanıp serbest kalan emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin bulunuyor. Silahlı üzerine ölme-öldürme yemin görüntülerinin ardından 11 Şubat 2007 tarihinde emekli Astsubay Oktay Yıldırım'ında katıldığı dernek binasında bir basın açıklaması yapılıyor. Ümraniye'de ele geçirilen el bombaların sahibi olduğu iddia edilen emekli astsubay Oktay Yıldırım hukuk dışı hiçbir girişimde rol almadığını açıklıyor. Bu ilginç birliktelikler dikkat çekerken Yıldırım'dan ele geçirilen el bombalarının Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan el bombasıyla benzer özellikte olduğu belirlendi. alıntılayan bozan
  12. bozan şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    Susurluktan daha büyük olay!!!! bazı Emekli paşalar, patlayıcılar, Cumhuriyet gazetesi...Silah/tetikçi/basın...hepsi burada.... ABD ve onun yerli işbirlikçisi olan darbeciler.. Patlayıcılarla yakalanan emekli astsubay Oktay Yıldırım Reina'ya emekli paşaların güvenlik şirketinden yollanmış. Reina'nın işletmecisi Koçarslan, patlayıcılarla yakalanan emekli astsubay Oktay Yıldırım'ın emekli paşalar Tüzüner ve Kurtaran'ın sahibi olduğu güvenlik şirketi tarafından Reina'ya gönderildiğini söyledi Cumhuriyet Gazetesi'ne düzenlenen saldırıda kullanılan patlayıcılarla seri numaraları uyuşan taarruz tipi el bombalarıyla yakalanan emekli astsubay Oktay Yıldırım'ı Reina'da, emekli paşaların görevlendirdiği anlaşıldı. Emekli paşalar Baha Tüzüner ve Atilla Kurtaran'ın sahibi olduğu İstanbul Güvenlik şirketinin, Yıldırım'ı ünlü eğlence mekanında görevlendirdiği ortaya çıktı. İşletmeci Mehmet Koçarslan, "Ben Oktay Yıldırım'ı tanımam, İstanbul Güvenlik'le muhatabım" dedi. Ümraniye'de bir gecekondunun çatısında, 27 adet taarruz tipi el bombası ile TNT kalıpları ve fanyeler elegeçirilmişti. Gecekonduda oturan Ali Yiğit, patlayıcılarla ilgisinin olmadığını, evin sahibi Mehmet Demirtaş da mühimmatın, askerdeyken komutanı olan Oktay Yıldırım'a ait olduğunu söylemişti. Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, evinde bulamadıkları Oktay Yıldırım'ı, güvenlik müdürü olarak görev yaptığı, Ortaköy'deki ünlü eğlence merkezi Reina'ya baskın yaparak gözaltına almışlardı. ŞİRKETLE MUHATABIM Reina'nın işletmecisi Mehmet Koçarslan, Drtaköy'deki eğlence merkezinde Mayıs ayında, güvenlik müdürü olarak göreve başladığı belirtilen Oktay Yıldırım'la ilgili olarak, Yeni Şafak'a açıklamalar yaptı. Reina'nın Ortaköy, Kuruçeşme ve Ziya Restoran'daki tesislerinde çalışan 35 güvenlik elemanının, emekli paşalar Baha Tüzüner ve Atilla Kurtaran'ın ortakları arasında yer aldığı İstanbul Güvenlik şirketi tarafından temin edildiğini anlatan Mehmet Koçarslan, "Benim muhatabım İstanbul Güvenlik'in yöneticisi, emekli albay İsmail Oğuz Aydın'dır. Ortakları arasında iki saygın paşanın bulunduğu, yasayla kurulmuş, bünyesinde bin elemanı bulunan, çok ciddi çalışan bir güvenlik şirketi bu. Sizin gazetenin temizlik işini yapan şirketiyle yaptığınız anlaşma gibi bir anlaşma yaptığımı düşünün" dedi. Koçarslan, "İşe aldığınız kişilerle ilgili güvenlik sabıka araştırma yapmıyor musunuz" sorusuna, "Burada işe başlayan elemanın kimliğine bakmıyorum ki. Son olayların patlamasından sonra telaşa kapılıp araştırdık. İsmen ya da şahsen tanımadığım Oktay Yıldırım, bir süre önce işe başlayan 15 kişinin arasındaymış. Yıldırım'ı ne olarak görevlendirdiler bilmiyorum" yanıtını verdi. Koçarslan, eski polis Güniz Akkuş'un tehditleri hakkında da şunları söyledi: Bana iki yıldır, Hz. Hüseyin'e yapıldığı kadar eziyet yapıldı. Bu insanlar, bir sürü eğlence merkezinde bedava yiyip içmişler, tehdit etmişler. Kimseden ses çıkmamış. Ben vatandaşlık görevimi yapıp suç duyurusunda bulundum. Hala ufak tefek tehditler oluyor ama kaale almıyoruz." AKLANSA DA İŞİNE SON VERECEK İstanbul Güvenlik'in yöneticisi Emekli Albay İsmail Oğuz Aydın, Oktay Yıldırım'ın Mayıs ayı başında, güvenlik müdürü olmarak görevlendirilmek üzere işe alındığını belirterek, "Deneme mahiyetinde, danışma kurulu kararıyla işe başlattığımız bir arkadaşımız. Resmen çalışmıyor. 2 aylık deneme süresi sonunda, uygun bulursak güvenlik müdürü yapacaktık" dedi. "Bu haberler bizi de çok şaşırttı" diyen İsmail Oğuz Aydın, "Şahsın faaliyetleri hakkında hiç bilgimiz yoktu" dedi. Suçsuz bulunsa dahi Oktay Yıldırım'ın işine son vereceklerini açıklayan Aydın, "Bu tarz konulardan özenle kaçınıyoruz" dedi. Aydın, "Siz Oktay Yıldırım'ın son birkaç yıldır sürekli ulusalcı faaliyetlerde en ön safta bulunduğunu bilmiyor muydunuz" sorumuza da "Ben sadece, Şemdinli'deki olayla ilgili bir yazısını biliyordum. Bu yazı gazetelerde çıkmıştı. Diğer faaliyetlerini bilmiyordum" cevabını verdi. Tehditleri bitirmeye gelmişti Reina'nın güvenlik sorunu, geçtiğimiz yıl motosiklet tutkunu eski polis Güniz Akkuş'un tehditleriyle gündeme gelmişti. Polislikten atılan ve Polat Towers'ta 2 bin 500 dolara kiraladığı rezidansta kalan 28 yaşındaki Güniz Akkuş'un, 20 kişilik haraç çetesiyle başta Reina'nın sahibi Mehmet Koçarslan olmak üzere, iş ve eğlence dünyasının önde gelen isimlerini tehdit ederek haraç topladığı iddiaları ortaya atılmıştı. Oktay Yıldırım'ın, birkaç yıldır Reina'ya yönelik tehditleri bitirmek için emekli paşalara ait güvenlik şirketi tarafından yönetici olarak görevlendirildiği belirtiliyor.Koçarslan Akkuş'tan şikayetçi olmuş ve içinde polislerin olduğu çete çökertilmişti. Güvenlik şirketi emekli paşaların İstanbul Güvenlik Anonim Şirketi'nin Yönetim KUrulu Başkanı Emekli Korgeneral Baha Tüzüner. Başkan Vekili ise yine emekli korgeneral olan Atilla Kurtaran. Terörle mücadelede etkin görevlerde bulunan Tüzüner, Korgeneral rütbesiyle Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı'ndan emekliye ayrıldı. Atilla Kurtaran ise 2001'de Harp Akademileri Komutan Yardımcılığı görevinden emekli oldu. Şirketin yönetim kurulu üyesi ve Genel Müdürü emekli piyade albay İsmail Oğuz Aydın, 2000'de emekli olduktan sonra, Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nde Özel Güvenlik Müdür Yardımcılığı yaptı. Diğer yönetim kurulu üyeleri de Jandarma Kıdemli Binbaşı Selahaddin Milli, inşaat mühendisi Emin Tatlıoğlu, emekli Piyade Kurmay Albay Yücel Yükselcan ve emekli astsubay Salih Gürsel Uluç. alıntılayan bozan
  13. Beklentim şuydu somut misaller verilmeden de hakikatler anlaşılabilir ve bunu anlayabilecek arkadaşlar vardır illaki aramızda...Sonuçta imdadıma sevgili cecile yetişti. Ona müteşekkirim...Anlatmak istediğimi biraz daha açayım.. Somut düşünceden soyut düşünceye adım atmayı başarmış bir zihin ( gelişmiş zihin) şiir yazabilir, bazıları şiiri anlayabilir hatta bir kısmı da doğru anlayabilir, soyut düşünceye ulaşamamış bir beyin ise sınıfta kalır. Örneğin Şair ''LEYLA'' dediğinde gelişmiş zihin pek çok anlamı düşünür, ve bundan en geniş anlamında hakiki güzelliği anlayabilir, ama gelişmemiş zihin hemen belinin altını düşünür. Hemen aklına hergün gördüğü hayalini kurduğu amiyane tabirle cinsel objeler gelir. Bu düşük düşüncedir. Örneklerini arayan bulur, fakat Leyla'yı çocukluk eğitimi kötü geçen kişiler gibi yalnızca bir cinsel obje olarak algılayamayız, bu hiç değilse LEYLA'ya ve soyut zekaya bir hakaret olur... Bakalım bu sefer anlaşılabilecek mi? Zannetme ki güldür ne de lale , ateş doludur tutma yanarsın, destimde şu gülgun piyale, ( sonraki nüshalarda, karşımda şu gülgun piyale olacak) İçmişti Fuzûlî bu alevden Düşmüştü bu iksîr ile Mecnûn Şi'rin sana anlattığı hâle... Yanmakta bu sâgardan içenler, Doldurmuş onunçün şeb-i aşkı, Baştan başa efgân ile nâle... Şiir Ahmet Haşime ait.. Mesele biraz daha anlaşılsın diye ekledim, cecile sana burada da ihtiyaç olabilir... bozan
  14. bozan şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    sözde ulusalcılık özde abd'cilik ile ilgili son gelişmeler İstanbul Ümraniye'de bir gecekonduda ele geçirilen el bombalarının nerede kullanılacağı hala belirlenemedi. Bombaların sahibi Ulusalcı Kuvvai Milliye Derneği İstanbul il başkanı emekli astsubay Oktay Yıldırım, emniyetteki sorgusunda ifade vermeye yanaşmadığı belirtildi. Ümraniye Güngör mahallesinde bulunan bir gecekonduda ele geçirilen 27 adet el bombası ve 18 adet fünye hala sırrını koruyor. Adeta cephaneliği andıran evin sahibi Mehmet D. ifadesinde el bombalarının ulusalcı Kuvvai Milliye Derneği İstanbul İl başkanı emekli astsubay Oktay Yıldırım'a ait olduğunu söylemişti. Bunun üzerine gözaltına alınan emekli astsubay Oktay Yıldırım ve Ali Y isimli zanlıların Terörle Mücadele Şubesindeki sorguları devam ediyor. Sorguda, Emekli astsubay Yıldırım, bombaları Hasdal Askeri Kışlası'nın arkasında bulunan dere yatağında bulduğunu söyledi. Ancak bulduğu cephaneliği neden güvenlik güçlerine bildirmediği noktasına bir açıklık getiremedi. El bombaları üzerinde yapılan incelemede, bombalardan 18 tanesinin MKE, 3 tanesinin Alman yapımı ve 6 tanesinin NATO menşeli olduğu tespit edildi. Bu bombaların askeri cephanelikten çalındığına kesin gözüyle bakılıyor. Terörle mücadele polisi yaptığı araştırmada ilginç sonuçlara ulaştı. İddialara göre el bombalarının bulunduğu muhafaza kutusunda üç adetinin eksik olduğu tespit edildi. Kayıp bombaların kullanılıp kullanılmadığı, kullanıldıysa nerede kullanıldığı, hala sırrını koruyor. 3 BOMBA KAYIP MI? Yıldırım'dan ele geçirilen bombaların Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla benzerlik göstermesi ve gazete binasına yönelik saldırıda 3 adet bomba kullanılması dikkatleri bu noktaya çekti. Gazeteye atılan bombayla bu bombaların aynı olup olmadığı kriminal araştırması sonucu ortaya çıkacak. İddiaları güçlendirecek bir gelişme de Ankara'dan geldi. Danıştay saldırısı sanıklarından Süleyman Esen'in avukatı Mehmet Ener bugün davanın görüldüğü 11. ağır ceza mahkemesine başvurarak Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarının nasıl temin edildiğinin araştırılmasını istedi. Cumhuriyet gazetesine bomba attığını itiraf eden Danıştay saldırısı sanığı Alparslan Aslan ilk ifadesinde el bombalarını Süleyman esen'in temin ettiğini söylemiş daha sonra ise bu ifadesini yalanlamıştı. Avukat Mehmet Ener bundan önce de iki defa mahkemeye başvurarak el bombalarının menşeinin araştırılmasını istemiş fakat bu talebi dikkate alınmamıştı. Poliste çok fazla ifade vermeyen ulusalcı eylemlerin baş aktörü Emekli astsubay Oktay Yıldırım'ın ilişkileri mercek altına alındı. Bombaların neden Ümraniye’de bir evde tutulduğu bir eylemde kullanılıp kullanılmayacağı henüz netleşmiş değil. Ancak Oktay Yıldırım'ın www.kuvvaimilliye.net adresli internet sitesinde yazdığı son yazısı bazı eylemlerin habercisi gibi. İşte Yıldırım’ın yazdıkları ANKARA'DA, ULUS MEYDANINDA, ULUSA KARŞI, TÜRK ULUSUNA KARŞI BİR SALDIRI YAPILDI. YENİLERİ VE BELKİ DAHA FAZLA ZARARA YOL AÇANLARI YAPILACAK. YENİ BOMBALAR PATLAYACAK MEMLEKETİN KALBİNDE. BELKİ YENİ CİNAYETLER İŞLENECEK VE SUİKASTLAR YAPILACAK YENİ KAOSLAR İÇİN. alıntılayan bozan
  15. Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış... Romantizmin doruklarında bir savunma mekanizması '''Zaten hep inançsızlar kötü de inançlılar iyi dersiniz''. Hayır sevgili dostum öyle demeyiz şöyle deriz ''insanların inançsızlıklarına saygı kadar inaçlarına da saygı gösterilmeli''. Sen inan ya da inanma Afrikalı bir toteme inanıyorsa bu onun için kutsaldır, benim için de onun için kutsal olduğu için kutsaldır. Mesele budur. Frued'ın dediği de budur, insançlara ya da inançızlığa saygısızlık kişinin ilk çocukluk döneminde aldığı eğitim ile ilgilidir. Mesele budur. Hadise bu kadar açıkken hiç kimse saf romantizm ayağına yatmasın... Forumda açılan başlıklar ortadadır, kendisi gibi düşünmeyenlere karşı ilk çocukluğunda doğru eğitim almamışların açtığı başlıklar da ortadadır. hadise meydandadır... İnadına SEVGİ ve Barış bozan
  16. Ne oldu? kum olup güneşe mi savruldun tane tane? düşünmediğini söyleme, uzaklardan baktığını biliyorum güneş!!!! yapraklara sarılır bazan hayat, bir zamanlar tenini sürdüğün yapraklara... Uçmağ'a mı kondun amann? Denizlerde ışıl ışıl saçların beni yeryüzüne yükselttin amann? Servilere gidiyor aklım, Sinlere mi koydular aman? sağaltamadı mı seni sayrılı otacılar? İksirin oysa bize hayat bahşetti, hastayım deme bana n'olur? bekliyoruz... bozan
  17. bozan şurada cevap verdi: arman başlık Anı Defteri - Defterleri
    hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim.... İnadına SEVGİ.... bozan
  18. Bir gurup insan, sayısı az sesi çok çıkan bir gurup insan Lider ülke Türkiye imajını altı ayda yerle bir etti. Demokratik Türkiyeyi militaric Türkiye haline getirdi.. Sözde ulusalcılık özde abd çıkarcıları atılım yapan, uluslararası toplumla bir olma yönünde adım atan bu ülkeyi karanlığa çevirdiler... Patlayıcılarını ateşlediler, sözde özgür özde kiralık tv kanallarına el altından paralar yatırdılar, ücret karşılığı topladıkları bir gurup insanı sokak sokak dolaştırıp milleti bölücülüğe teşvik ettiler... Bu üleyi bu hale sokanlara yazıklar olsun, yok olsun darbecilik var olsun demokrasi.... bozan
  19. Sevgi dileklerime katılmanız çok hoş...Neticede biz bir tohum atıyoruz zamanla yeşeriyor, sabırla yeşeriyor, sevgi ve kardeşlik... Furedian yaklaşıma göre kişinin sağlıklı gelişimi ilk çocukluk döneminde başlar, bu dönemde sağlıklı bir eğitim almamış bireyler ilerideki yıllarda terbiye ile ilgili ciddi sorunlar yaşayabilir. Örneğin tuvalet terbiyesini zamanında almamış bir çocuk ilerideki yıllarda 10 tane mürebbiyeden eğitim de alsa artık onun kimi davranışlarını düzeltmek kabil olmaz... Çevresine nefretle bakan, kavgacı, insanları çekemeyen, bitkilere karşı duyarsız ( sol örgütlerin 1 mayıs kadıköy çiçekleri ezme harekatını anımsayınız ) hayvanlara karşı saygısız, insanlara karşı sevgisiz ( sol örgüt mensubu dinle ciddi sorunları olan canlı imhacı güven akkuşu hatırlayınız) bireyler işte bu yaşlardaki eğitimilerinin yetersiz olmasıoyla neşvünema bulmakta... Oysa sağlıklı eğitim toplumumuza Mevlana gibi dünya sevgisi dolu insanlar, yunus emreler, hacı bektaşlar sunmakta.. mesele budur.... bozan
  20. bozan şurada cevap verdi: bozan başlık Güncel Konular
    Ulusalcıların ellerindeki patlayıcı maddeler kimden? Yerli malı yerliiiii....Yerli malı yurdun malı herjkes bunu kullanmalı değil mi? Nazım Alpman'dan Haberi veren gazetelerde hafif bir “mahcubiyet” var: *İlginç gözaltı! *Bombalarda ilginç isim! *Tanıdık bombalar, tanıdık simler! Bunlardan bir şey anlamak kolay değil elbette… İçten içe bir yakınma vaziyeti söz konusu: -Ah, ah bizim keratalar yine ne yaramazlık yapmışlar havası esiyor… Ümraniye’de bir eve yapılan baskında 27 adet el bombası, TNT kalıpları, patlamaya hazır fünye ele geçiriliyor. Patlayıcılar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de kullandığı Makine Kimya Endüstrisi (MKE) yapımı olduğu saptanmış durumda. Zaten “malların sahibi” de bu bilgileri doğruluyor: -Bombaları Hastal Askeri Kışlası’nın çöplüğünden topladım! İfadenin sahibi değerli bir vatansever… Kıvamında kahramanlıkları olan bir emekli asker: -Kuvva-i Milliye Derneği kurucusu astsubay Oktay Yıldırım! Operasyondan bir rastlantı daha çıkıyor: -El bombaları Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarının öz kardeşi! Cumhuriyet gazetesi “kuvayi milliye ruhu” bakımından hiç kimsenin en ufak bir kuşku taşımayacağı kalibrede bir yayın organı olarak biliniyor. Fakat onun bahçesine atılan bombalar ile nereye atılacağı şimdilik bilinmeyen el bombaları da aynı damardan geliyor: -Kuvva-i Milliye Derneği! Bombalar ve patlayıcılar “iyi çocuklar bölüğünden” yetişmiş isimlerin kontrolünde… Türkiye ise birden bire volkan hışmıyla yükselen “kırsal ve kentsel” terörün çaresini aramak için kıvranıyor. Zirveler, zırvalar birbirini öpüyor. Başbakan ülke içindeki 500 teröristi yakalayalım öncelikle diyor. Ana muhalefet lideri ise çılgın bir arzuyla Kuzey Irak’a girmemiz gerektiğini belirtirken, Başbakan’ı da sınır dışına savuruyor: -Aynı Barzani ve Talabani gibi konuşuyor! Niye böyle yapıyor? Partisini seçime hazırlıyor. İktidara vuracak ki, kendi partisinin oyları yükselsin. Neresine vuracak? Gözü kapalı, nereye denk gelirse oraya… Tıpkı “kör terör” diye adlandırılan durumdaki gibi. Vizyona giren yine sistem tıkır tıkır çalışıyor. Bir yandan demokratik sistem içinde seçime gidiliyor, diğer yandan bombalar patlatılıyor: -Çok bombalı demokrasi işliyor! alınyılayan bozan
  21. bozan şurada bir başlık gönderdi: Güncel Konular
    Sözde ulusalcılık özde abd'ciliğin iç yüzü... Dün bir ihbarı değerlendiren Terörle Mücadele Şube Ekipleri, önceki gün sabaha karşı Çakmak Mahallesi'nde bulunan bir gecekonduya operasyon düzenlendiğini ve evde yapılan aramada 27 adet el bombası ile TNT patlayıcı kalıpları ve bol miktarda fünye ele geçirildiği belirtilmişti. CUMHURİYET BOMBASIYLA AYNI Gözaltına alınan ev sahibi Mehmet D., Mehmet D.'nin yeğeni Ali Y. bombaların emekli astsubay Oktay Y.'ye ait olduğunu söylediler. Kuvayi Milliye Derneği İstanbul Şube Başkanı olan Astsubay Y. de, güvenliğini üstlendiği sosyetik mekanda gözaltına alındı. Özel Harp Dairesi’nde görevli iken malUlen emekli olan Oktay Y.'nin evindeki aramada 4 adet silah ele geçirildi. Ele geçirilen el bombalarının Danıştay saldırısı öncesinde Cumhuriyet Gazetesi'ne atılanlarla aynı marka oldukları iddia edildi. ULUSALCILARIN TANINMIŞ İSMİ İstanbul polisin ayağa kaldıran ihbarın Trabzon Jandarma ihbar hattına yapıldığı öğrenildi. Trabzon Jandarma ihbar hattını arayan bir şahsın Ümraniye'de bir evin çatı katında el bombaları ve silahlar olduğunu ihbar ettiği, bombaların bulunduğu yeri ayrıntısıyla anlattığı ve bunun üzerine İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün operasyonu gerçekleştirdiği öğrenildi. Bu arada bombalı evde gözaltına alınan Ali Y.'nin polise önemli itiraflarda bulunduğu öğrenildi. Ali Y.'nin, Oktay Y. ve Mehmet D'yle sık sık bir araya gelip gizli toplantılar yaptıkları zanlıların, seçim öncesinde önemli bir siyasi kişiye bombalı saldırıda bulunacakları ifade edildi. KERİNÇİZ İLE EYLEM ARKADAŞI Mersin Devlet Hastanesi'nde çalışan Bekir Öztürk'ün kurucu genel başkan olduğu Kuvvai Milliye Derneği'nin İstanbul Şube Başkanı olan Oktay Y.'nin sık sık ulusalcı grupların eylemlerinde yer aldığı belirlendi. Avukat Kemal Kerinçsiz ve Danıştay Saldırısı davası sanıklarından emekli Yüzbaşı Muzzafer Tekin ile sık sık eylemlere katılan Oktay Y.'nin çeşitli gazete ve dergilerde yer alan yazılarında ise radikal milliyetçi söylemleri dile getirdiği kaydedildi. Oktay Y'nin başkanı olduğu derneğin basın sözcülüğü ise emekli Kurmay Albay Aziz Ergen yapıyor. Ergen, 2000-2001’de Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı yapmıştı. ATABEYLER ÇETESİ’Nİ HATIRLATTI Polisin Ümraniye'de yaptığı operasyon geçtiğimiz yılın mayıs ayında Ankara'da yapılan benzer bir operasyonu hatırlattı. 31 Mayıs 2006'da Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli bazı subay ve astsubaylar ile emekli TSK mensuplarının kullandığı belirlenen Ankara Eryaman'da bir eve yapılan operasyonda da, cephanelik bulunmuştu. Evde, çok sayıda silah, ismi PKK ile anılan C4 patlayıcı ve patlamaya hazır bomba düzenekleri, Danıştay baskınında kullanılan Glock marka tabanca ve bunlara ait MKE yapımı mermiler ele geçirilmişti. Kendilerine Atabeyler adını veren grubun hücre evi olarak kullandığı mekanda yapılan aramada çok sayıda patlayıcının yanı sıra, kontrgerilla çetesinin yemin metni, şifreli haberleşme sistemi ve Başbakan Erdoğan'ın Ankara Subayevleri'nde ikamet ettiği evinin ayrıntılı krokileri ele geçirilmişti. Ümraniye'deki bir gecekonduda ele geçirilen el bombaları ve fünyelerin Danıştay saldırısının zanlısını azmettirdiği iddiasıyla yargılanan emekli subay Muzaffer Tekin ile bağlantılı olduğu öne sürüldü. İstanbul polisi, kendisine ulaşan bir ihbar üzerine Ümraniye Çakmak Mahallesi, Güngör Sokak'taki gecekonduya bir operasyon düzenledi. Gecekonduda yapılan aramada, 27 adet el bombası ve fünyeler bulundu. Olayla ilgili olarak evde bulunan Mehmet Demirtaş ve yeğeni Ali Yiğit gözaltına alındı. ‘KIŞLANIN ÇÖPLÜĞÜNDE BULDUM’ Gözaltına alınan Mehmet Demirtaş ve Ali Yiğit adlı kişilerin yapılan sorgulamalarında, bombaların emekli özel harpçi Astsubay Oktay Yıldırım'a ait olduğunu itiraf ettikleri öne sürüldü. Zanlıların ifadeleri üzerine Oktay Yıldırım, güvenliğini üstlendiği sosyeteye ait ünlü bir mekanda gözaltına alındı. Oktay Yıldırım'ın adı, Danıştay saldırganı Alparslan Arslan'ı azmettirdiği ileri sürülen Muzaffer Tekin'in yaralanmasından sonra sık sık hastaneyi ziyaret etmesiyle gündeme gelmişti. Oktay Yıldırım Muzaffer Tekin gözaltındayken, “Sayın komutanım. Bu abdestle, bu namaz kılınmaz. Bu köprünün altından çok sular akacak'' diye bağırmış ve bu sözleri kayıtlara geçmişti. Oktay Yıldırım'ın bu bombaları Hasdal Kışlası'nın çöplüğünde bulduğunu söylediği de öne sürüldü. FOTOĞRAFTA TEKİN'İ YANAĞINDAN ÖPÜYOR Ümraniye'deki bir gecekonduya düzenlenen operasyonda ele geçirilen 27 adet el bombası ve fünyelerle ilgili olarak gözaltına alınan emekli astsubay Oktay Yıldırım, Danıştay saldırısıyla ilgili olarak çıkarıldığı mahkemece serbest bırakılan Muzaffer Tekin'i ilk tebrik edenlerden biriydi. Yıldırım, adliye binasının kapısında Tekin'i kucaklayıp yanağından öperken görüntülendiği görüldü. Emekli Astsubay Yıldırım, Kuvay-ı Milliye Derneği'nin katıldığı eylemlerde de sıkça boy gösteriyor ve bu toplantılarda zaman zaman basın açıklaması yapıyordu. alıntılayan bozan
  22. Birey gelişme sürecinin en önemli merhalelerinden ilk çocukluk döneminde geçer Frued'a göre. Çevresinin bilhassa annesinin ilgisini yeterli derecede alan çocuk etrafıyla kendiyle ve herşeyden önemlisi bütün bir dünya ile barışık ve sorunsuz bir yaşama kavuşur. Fakat yeterli ilgiyi göremeyen çocuk, örneğin sütten erken kesilen, ilerideki yıllarda bu sevgisizlik ve ilgisizliği, savaşkan, sorunlu insanlara karşı yaklaşımlarında güvensiz bir kişilik olarak ortaya koyar. Frued'a göre bu yüzden ilk çocukluk karakterin oluşumu için oldukça etkilidir. Son yıllarda Fruedian yaklaşımı benimseyen bazı psikologlar, kavgacı, sorunlu, kendisiyle çevresiyle ve tabiatla kısaca tüm kainatla kavgalı olan sorunlu kişilerin aynı zamanda Tanrıyla da ciddi sorunları olduğunu keşfetmiştir. Denekler üzerinde yapılan araştırmalarda, insanlara karşı güvensiz olan, sürekli tehlikelerden şikayet eden, kendisi dışındaki herkesi küçümseyen, hayatı maddeden ibaret gören düşük düşüncelerin aynı zamanda Tanrı kavramıyla da kavgalı olduklarına rastlanmıştır. Oysa yapılan araştırmalarda Tanrı kavramıyla sorunsuz olan, içlerini sevgi barış ve kardeşlikle doldurmuş kişilerin aynı zamanda olumlu bir ilk çocukluk dönemi geçirdikleri saptanmıştır... Kimbilir bilim ilerledikçe daha neler göreceğiz... Yaşasın Barış ve Sevgi hem de İnadına.... bozan
  23. bozan şurada cevap verdi: bozan başlık Politika Bilimi
    Oyunu bozamadık, demokrasimiz ve halkımız o erginliğe erememiş, Demokrasiye hala şehit vermeye devam ediyoruz, yazık hem de çok yazık.... bozan
  24. Şimdi burada ilk mektep bilgileriyle dünyayı ve Türkiye'yi kurtarma gayreti içerisindeki kişilere diyecek pek fazla birşey yok, zaman ilerliyor ve ülkemiz kan kaybediyor. Bu yüzden bir defa daha ve son kez bu hususutaki düşüncelerimi bir arada sunuyorum. Türkiye Cumhuriyeti kaynakları ve altyapısı ile dış destekli olan fakat kendi ülkesi içerisinden de zaman zaman destek bulan pkk terörüyle 80'li yılların başından bu yana mücadele etmektedir. Devlet yalnızca askeri açıdan değil sosyal ve kültürel açıdan da vatandaşlarını terörden korumak maksadıyla bir takım hareketlerde bulunmuştur, fakat çoğu askeri çözüm öncelikli bu harekatlar şu an itibariyle teröre bir çözüm olamamıştır, mühim olan budur ve bundan konu ile ilgili herkes mesuldur. Türkiye devleti bundan önceki tarihlerde Irak'ın kuzeyine ( ya da abd tarafından farklılaştırılan ismiyle kuzey ırak'a) defaatle operasyon yapmıştır. Peşmergelerle ( Iraklı kürt silahlı adamları) birlikte yürütülen operasyonlarda başta zaho, hakurk, dahok gibi temel pkk noktaları yok edilmiştir. Fakat terör bitmemiştir. Artarak devam etmiştir. Yara daha da derinleşmiştir. Bugün Irak'ın kuzey bölgesi 10 yıl önceki sosyal şartlarla aynı şartlara sahip değildir, artık bu kürt gençleri arapça eğitim almıyor kürtçe eğitim alıyor, ve kendisini ıraklı değil kürdistan özerk eyaletinden bir kişi olarak kabul ediyor ve her millet kadar Fransız ihtilalinin derin ulusçuluk izlerinden etkileniyor. Son günlerde seçime doğru giden bu ülkede terör hadiselerinin artmasını ve ülkenin Irak'ın kuzeyine çekilmek istenmesini dış güçlerin Türkiye'yi eksiltmek istemesi çabası olarak görüyorum. Devletler arasında bir denge/muvazene politikası vardır istikrarlı olan devletler etrafındaki devletler tarafından eksiltilir ki bunda genelde bir siyaset aracı olarak savaş kullanılır. bunu uzun yıllar önce Alamn clausewich yazmıştı, savaş siyasetin bir devamıdır. Dolayısı ile son günlerde şehit olan askerlerimizin canlarımızın yalnızca terör şehidi değil aynı zamanda DEMOKRASİ ŞEHİDİ olarak da anılması gerektiğine inanıyorum. Onlar ülkemizi demokratik istikraradan uzak tutmak isteyen kişilerin oyunları yüzünden şehit olmuştur, tıpkı Menderes gibi. Son olarak çözümü içte aramak konusunda ısrarlıyım, zira şunu unutmayalım bugün ülkemizin her karış toprağı kutsaldır diyen, bayrağımızın dalgalandığı her yer vatanımzıdır diyen biziz fakat öğretmenlik doktorluk gibi vazifeler çıktığında bazı bölgelerden kaçanlar da biziz. Bunun ciddi bir şekilde sorgulanması şarttır; Neden bazı illere memur ataması yapılamıyor yapıldığında da ilk yılda oaralardan kaçılıyor, neden bazı illere doktor gitmiyor gitse de bir yıl kalmadan geri dönüyor? Terör olduğundan mı o bölgeden kaçılıyor yoksa o bölgeden kaçıldığından mı terör meydana geliyor? Yoksa orada öğretmene özel ders doktora özel muayenehane mi yok, yoksa oradaki insanlarada özele verecek para mı yok? Kendi ayıbımızı örtmeden yok barzani şöyle yok talabani böyle, yok çökeriz yok bir haftada bitirirz gibi laflar boştur, neredeyse çeyrek yüzyıldır bitiririz çökeriz hamasetiyle hiçbirşey bitmememiştir. Vatanı sevmek ama nasıl? Hamasetle mi? Yoksa fedakarlıkla mı? Son olarak ben şu şartlar dahilinde geniş çaplı bir operasyonu bu ülke için doğru bulmuyorum. Samimi ve ciddi sorulara bu başlık altında yanıt vereceğimi de taahhüt ediyorum. Son olarak 18- 25 yaş arası genç ve kanı hızlı akan arkadaşlarımıza da Irak coğrafyası ile ilgili biraz araştırma yapmalarını tavsiye ediyorum, Kerkükle Türkiye sınırı kuş uçuşu 400 km.... Şimdilik bu kadar ...... Bozan

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.