bozan tarafından postalanan herşey
-
Gidenler üzerine...
fazıl say gidiyormuş, daha ne duruyor bilmiyorum, kendisine iyi yolculuklar diliyorum ve ekliyorum, gitmesiyle eksilecek şeyler kalmasıyla artacak şeylerden daha ziyade değildir. Baykal gider mi bilmiyorum, bedri baykam hala burada mı onu da bilmiyorum, köşe yazarlarından bir kısmının çekip gittiğini, tetikçilerin büyük kısmının kodese girdiğini konsep icabı oluşturulmuş ulusalcı örgütlerin çökertildiğini görüyorum…. Göremediklerim de var, eski reis-i cumhuru, eski reis-i yökü göremiyorum, sen ne mübareksin halk ve sen ne tuhaf şeysin umumi seçim….Arada bir nefes almak güzeldir ama…’’git ilerde nefes al derler bazan adama, ilerü ilerü hemşehrim ilerü…’’ Giden başka neler yok ki, kendisini kapattırmak için her türlü çılgınlığı yapan dtp’liler örgütleriyle beraber çok yakında gidenler kervanına katılacaktır, Hükümet ile Ordu el ele Darbeciler kümeye…Hadi bakalım bu da benden hediye olsun size….Son zamanlardaki moda deyimle ‘’bahis mevzu Bozansa gerisi teferruattır….’’ Şimdiden gidenler kervanına şark usulu memuriyeti de ekleyeyim ben, müracaatlarım ve yönlendirmelerimle artık yan gel osman tarzı memuriyet de gidiyor, yerine ne kadar ekmek o kadar köfte tarzı çalışana para yatana nasihat memuriyeti geliyor, iş yapmadan para tırtıklayanlara ehemmiyetle duyurulur… Bu aralar bir de sevgililerin gitmesi meşhur olmuş, fakat bozan tüm insanlığa, sana, muhittin abiye, Karacaahmet mezarlığına, Galata mevlevihanesine şunu bildirir ki ‘’kendisi asla terketmeyecektir, terkedenleri sevmemektedir’’ zira ki mevzu-ı bahs bozansa ahırı angaryadır… bozan
-
Erdal İnönü'yü kaybettik
Türk tarihinin bana göre en başarısız siyasetçilerinden biriydi, aslında siyasete hiç girmese yeriydi, yakında unutulur diyeceğim ama zaten unutuldu bile. Aklımda istikrarsızlık, koalisyon, çekişme, ümitsizlik, halka rağmen halkçılık, kavramlarıyla birlikte bir yer alırsa kendisini mesut saymalı, ama sanırım o bile olmayacak...Allah yolunu açık etsin...
-
MAALESEF; Atatürk’ün çocukları her geçen gün bu ülkede kendilerini daha yalnız, daha sahipsiz daha öksüz, daha yabancı hissediyorlar...
Allah yolunu açık etsin, giderken yanına darbeci jakobenleri de alırsa iyi olur. Türkiye Fiji olmadan bütün baskıcıların gitmesi çok iyi olur...Şimdiden tüm baskıcı ve ******* yollarının açık olmasını dilerim...
-
Türkiyenin en önemli sorunu nedir?
Sorun; Darbecilerdir. Çözüm; Darbecilerin darbe ortalaması Türkiyenin iki katı olan Fiji'ye gitmesiyle çözülecektir.
-
"HUZUR"Ahmet Hamdi Tanpınar
İnsan çocukluğuna, saf dönemine özlem duyuyor, bu bir hakikat, kaç tane filozof demiştir ''haydi çocuk olalım'' diye...Bizim dönemimize de özlem duyanlar olabilir, lakin burada bir ayraç açıyorum... Tarihin bazı dönemleri daha ziyade aşk bazı dönemleri daha ziyade acıyla hatırlanır. lale dönemini örneğin, hatırladığımızda, Haliç'in kıyısında, mehtaplı gecelerde, kaplumbağalardan ışıklarla şenlenmiş, mesire yerinde gezen aşıkları tahayyül ederiz, fakat 1910'lara gidince aklımız istanbul'da acıyı yâd ederiz... Bunun algılarımızla alakalı olduğu ne kadar hakikatse, yaşanmış hayatlarla bağlantılı olduğu da o derece gerçektir...Bu manada bizlere de 80'ler daha aşk dolu, heyecan dolu, umut dolu özallı yılları hatırlatıyorsa, 90'lar umutsuz, acı dolu bol krizli, koalisyonlu günleri hatırlatacaktır... bozan
-
"HUZUR"Ahmet Hamdi Tanpınar
Aşk zamanlar üstüdür fakat. Mevlana'da başlar Şems'e çarpar, Karac'oğlan'da dillenir, İstanbulda tüllenir. Zamanlar üstüdür Aşk. Derunundaki Aşk'ı muhafaza etmeyi başarabilen, her zamanda yaşar aşkı, Aşk bir bütündür fakat. Öyle parça parça yaşanmaz, Yusuf'un kuyusunda, Musa'nın asasında, Mecnunun Leylasın'da, Mümtaz'ın Nuran'ında, Bozan'ın *****'ındadır, Aşk... İstanbul kendisini aşka tahsis edenleri bekliyor, mahur besteler kendisini çalacak olanları, Mümtaz'lar Nuran'ları, mehtaplar altlarında doğacak aşkları bekliyor, biraz beklemektir fakat Aşk... bozan
-
"HUZUR"Ahmet Hamdi Tanpınar
Aşk'ın biraz ruhunda var, ulaşamamak, vasıl olamamak, vuslat var yani derununda. İstanbul bir aşk şehridir, doğrudur, fakat bir yerin bazı hususiyetlere sahip olması tek başına kafi değildir, aynı zamanda mekanın zamanla buluşması bunun da insanla uyuşması şarttır. ''Öyle bir mekan ki içinde aşk yaşanılabile'' diyorsanız, İstanbul bunun için muvafıktır, efendim.... ''İstanbul'da öyle bir zaman ki aşık oluna'' diyorsanız, baharları uygundur efendim, ''İstanbul'da öyle bir kişi ki baharda kendisiyle aşk yaşana'' diyorsanız, kimin olması gerektiğini siz bilirsiniz efendim.... bozan
-
"HUZUR"Ahmet Hamdi Tanpınar
Hususiyetlerini her geçen gün biraz daha kaybettiği için müteessir olduğum fakat bir yandan da yeni uyanmaya başlamış geçmiş şuuruyla kimi mekanlarının yeniden şenlenmesiyle mesut olduğum bu güzel şehir biraz da musikîdir aslında. Biraz renk, biraz tarih, biraz baharat kokuları ama daha çok aşk... Huzur'da aşk var Aşk'ta huzur.... bozan
-
[[[ The Boss Anı Defteri ]]]
büyük geçmiş olsun kardeşime, bir an evvel sağlığına kavuşması temennisi ile...allah acil şifalar versin...
-
bayram şekerim...
bayram şekerim benim. ( üstünüze alınmayın siz bayramdan gayrı günlerde de şekersiniz ) bayram deyince yeni giyisilerden başlayalım istersen...senin de olurdu değil mi? Fakat beni en çok potinlerim üzerdi, yeni ayakkabılar ayağımı vurmadan rahat edemezdi, sende de olur muydu? Benim rahîm, şefîk, rikkatli şekerim... Kolonya çok olurdu bir de...Yaylada ziyaret ettiğimiz her yerde özenle elleri öpüldükten sonra büyüklerin, başıma boca edilirdi kolonya...Saçlarımı çaktırmadan özenle düzeltirdim ben, serde aşk var ya o zaman...ama senin başında rummanî bir yemeni vardı değil mi? Sonra şekerleri pek severdim ben, hala da seviyorum ya seni...benim en güzel bayram şekerim...ceplerimde bir dolu rengarenk şeker, o zamanlar çikolata dağıtan çok olmazdı, ama olanı da ben kaçırmazdım, sen de severmiydin türkan şoray göbeği şekerini? öyle efendi, öyle akıllı, uslu bir çocuktum ben yanaklarımda şekerden pembeler, büyüklerin parmaklarına kaptırdığım yanaklarım, küçük olsam yine sıkılsa yanaklarım... sonra babaannemin yaptığı kızılcık şurupları, ne kadar güzel olur değil mi bayram şekerim benim?...dedemin ellerimden tutup gezdirmesini hiç unuturmuyum ben, seni de gezdirirdi değil mi deden? el-hâsıl benim en şeker bayramım, uzun bir yolculuğa çıkmak üzereyim, önce kendimin, sonra bayram şekerimin, sonra kainatın tüm şekerlerinin bayramını kutlarım... hakkınızı helal ediniz şekerim...yollarda şeker yok canavar çok...gidip de dönmemek var Şems misali... bozan
-
İran'dan sonra Suriye mi?-
13 şehit kuzey ırak biletidir....başka türlü algılamak bence çok doğru olmaz...bana sorsalar kuzey ırak'a girelim mi diye, şu aşamada yanıtım çok net olur; HAYIR.... bozan
-
sosyalizm ütopya değildir!
ütopyadan da öte sanrıdır....
-
13 ŞEHİT VERDİK
yoklar çünkü onlar bu vatanın icadı olan mitinkler değildi, yoklar zira bu vatanın evlatları onların umurunda değildi... yoklar bu milletin gönlünde onlar... yoklar çünkü parayla mitinkçi bulmak kolaydır ama parayla şehit olunmaz... .......... .......... bozan
-
Erişilmez Donun Lastiği
interlokum'a erenler huuuuuuuuuuu gelmişsin tekkeye haberimiz olmadı, vermediğin selamı alanımız olmadı, tekke aynı tekke, şeyh aynı şey, çorba aynı çorba, içenimiz kalmadı... lastiğimiz tükendi, odunumuz kalmadı, muittini dövecek takatimiz kalmadı... sana da diyecek kelamımız kalmadı... bozan
-
kandilim kutlu olsun....
Bu gece yine seninleyiz, bütün perdelerini kapatırken evin, bütün pencerelerini açıyorum gönlümün… benim en güzel gecem bu senle dolu… kimselere söyleme ne olursun, başkalarının sadası duyulmasın etrafımızda, onların bilimlerinin adamları düşmesin ardımıza, sabaha kadar sohbet edelim durmadan, sen göklerden çay getir ben sana demlerim aman… Gaz lambamızın fitilini kıstım, kimseler görmesin..dilimde senin olduğunu kimse bilmesin…fecre değin birlikte olalım…aramızda kimse olmasın…. Bütün alem bir dergâhtır Bütün mevcudat bir zâkir, Adını anıyorlar ya rabbelalemin… Senden uzak tutma beni….. bozan
-
Forumda kimleri okuyorsun?
bazı yanıtlarım... Arzum28 merhaba bozan cok keskin bir anlatım tarzı ile elştiride bulunmussun ''kendimi size göre eksik buluyorum'' diye devam eden bir yazı ile yazı yazdım……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………..…………….dierim bu yazımı kayda deger bulur ve okursun. Burası özgür bir forumdur, forum kuralları içerisinde istediğim gibi yazı yazarım keskin ya da küt…kayda değer bulmasam da hakkımda yazılanları okumaya kendimi mecbur hissederim…bu yüzden yazınızı okudum… Diloş o Sen..Ben'im di mi Sayın Bozan.. hayır sen değilsin, kat’i surette değilsin… dipnot Sık sık tartıştığımız ve kendilerine düşüncelerimde sertlik olmasına ramen insan olarak çok saygı duyduğum arkadaşlar ise; Farklı kişiliği ile mücadeleye çeken:bozan Daha evvel bana gönderdiğin incelemeni de sana geri iletmiştim. Hatırlıyor musun? Beni kendi duygu, düşünce ve yazı hayatınızın herhangi bir yerine sığdırmaya çalışmamanızı sizden reca ediyorum, bana oralar dar gelir…. Gecekuşu " Dolayısı ile bozan yalnızca bu iki kişiyi okumaktadır, bunlarda birisi bozan'dır, diğeri de sensin biliyorsun." Bu ifadenizde biraz ****** ve her zamanki üslubunuza uygun ajitasyon ve politik yaklaşım olmuş... bundan önce olduğu gibi bundan sonrada nasıl yazacağımı size sormak niyetinde değilim, *******, kamyoncu ya da Kemalist de değilim, olduğu gibi biriyim, zekiyim… suheda Ama burda merak edilen yazılarını beğenerek okuduğumuz kişiler sanıyorum benim sıralamam hiç tereddütsüz şöyle olurdu herhalde.. Bozan Listenizde bana da yer verdiğiniz için size teşekkür ederim… şimdilik bu kadar, ben yokken kavga etmeyin bakalım... bozan
-
şarkın en mühim hadiseleri
Ve ilk elemelerimiz bugün sonuçlandı ilanen duyurulur... 29.09.2007 bozan ve dostları tarafından şarkta meydana gelmiş en mühim olaylar açık oylama usulü ile seçilmiştir. Ardından şarkta meydana gelen en kötü 10 hadiseyi de derleyen bozan ve ekibi siyasi, kültürel ve ekonomik nitelikteki hadiselerle ilgili bu taslak çalışmaya son halini verecektir. İşbu ön çalışmanın nihai şekli daha sonra kamu oyuna duyurulacaktır. Bütün medya forum ailesinin fikirlerini bekliyoruz, her türlü öneriye açığız.... En mühim 10 hadise...( bu derleme 2007 eylül ayı için hazırlanmıştır ) 1. Fatih sultan Mehmet’in İstanbul’u feth etmesi. Zira fatih İstanbul’u aldıktan sonra Ortodoks halkın bütün haklarını himayesi altına almıştır. Bu devletten imparatorluğa geçiş ve uzun soluklu bir hakimiyet için en önemli adımdı. 2. Barış Manço’nun 1991 Asya konseri. Türkiye daha post modern darbe zamanlarına bile uzak iken Barış ağabeyimiz, Asya’da binlerce insana, farklı kültürden, farklı dilden binlerce insana, konser veriyordu. Türkiye’den 200 yüzyıl öndeydi. 3. Turgut Özal’ın ülkeyi yönetmesi hadisesi. Şekerin, tüpün karneyle dağıtıldığı, insanların birbirlerini ideolojiler için boğazladığı, postal korkusunun kol gezdiği bir ülkede, askerlerini şortla selamlamış, ticari alanda serbestiyeti getirmiş ve hepimizi illaki trt 1 izlemekten kurtarmıştır. Ton ton cumhurbaşkanım benim…. 4. Galatasaray’ın uefa kupasını kazanması. Televizyonlarda adını bile doğru dürüst okuyamadığımız bir takım Avrupa kulüplerinin mücadelesinden tanıdığımız Avrupa kupasını söke söke İstanbul’a getirmiştir. 5. Neşet Ertaş’ın mühür gözlüm, zülüf dökülmüş yüze, karadır şu bahtım kara gibi bir takım eserleri bestelemesi. 6. Bozan’ın Turkish-media forum’da yazmaya başlaması ve kendi Şems’i ile tanışması. Böylece alem ve el-alem’in bozan’ın faideli yazılarına daha hızlı ulaşmaya başlaması. 7. Mevlana’nın Şemsle karşılaşması ve mesneviyi yazması. 8.Ahmet Taşçı’nın Kırkpınar başpehlivanlığına el koyması. 9.Mimar Sinan’ın başta Süleymaniye olmak üzere yeryüzünün çeşitli yerlerini imar etmesi. 10.Şebüsteri’nin gülşen-i râz’ı yazması. Her anlayanın başını döndüren fakat her okuyanın başının dönmediği o mükemmel kitabı yazması. en olumsuz 10 hadise ( 2007 eylül ) 1. Osmanlı devletinin yıkılması. Böylece emperyalizm karşısındaki son kalede yıkılmış ve şark sahipsiz kalmıştır. 2. Serdar dontaç'ın ilk kasetini yapması, böylece şark sanatının bir dalının yok olmaya yüz tutması. 3. Adnan Menderes'in idam edilmesi. 4. Ecevit önderliğinde üçlü koalisyon hükümetinin kurulması. 5. Ümit Tözat'ın futbola başlaması ve böylece şarkta futbolun uzun süre ortadan kalkması. 6. Sözde ulusalcı çetelerin teşkili. 7. Televole'nin yayına başlaması. 8. Hagi'nin futbolu bırakması. 9. Çin tatlısu yunuslarının neslinin tükenmesi. 10. İnterlock'un ortalardan kaybolması. bozan
-
Forumda kimleri okuyorsun?
Az kelimeyle yazı yazmak vardır; umumiyetle okunmaya değmeyen âdiyattan yazılar meydana gelir, bu makûle yazılar yazan sevgili kişilerin yaş ortalamaları fiziki olarak küçüktür. Yani okunmamaları sıradan bir hadise olup cennet vatanımın forum sitelerinde her zaman karşınıza çıkarlar. Acele yazılardır, imlaları yanlış, dil bilgisi bozuk, edebiyatı çocuktur. Biz bunları ''16-17 yaşlarındaki gurbetçi yazıları kıvamındaki bakmadan geçilesiciler sınıfı'' olarak tasnif ediyoruz. Az cümleyle yazı yazmak vardır; linguistik ukalalığı yapmak istemem, ama kelime bilmek miktarınca cümle bilmek de icap eder. Türkçe türlü dillerden aldığı cümle kalıpları ile güçlü bir edebi dil oluşturmuştur. ( mahalle Türkçesi değil bahsettiğim, orhan pamuk nobeloğlları dili de değil, edebi dil'dir ). Cennet vatanımın forumlarında ve forumumuzda da böyle kişilere çok az rastlanır. Hem çok kelime hem de çok cümle ile yazan neyseki bir kaç kişi var forumumuzda. Edebi bir anlayışla yazmak vardır; nihayetinde bir yazının melodisi, bir letafeti vardır, bunun için çalışmak lazımdır, büyümek lazımdır, zeka lazımdır ki bu en mühimidir. Türkiye'de hala üç beş kişi vardır böyle yazan, neyseki onlardan bir kaçı hala bu forumdadır. Ruhunu ortaya koyarak yazmak vardır; yazının kabuğu, harici cephesi tamamlandıktan sonra, etrafı zeka duvarları ile örüldükten sonra bir de içini dolduracak hisli bir gönüle ihtiyaç vardır. Neyseki forumuzda böyle yazan iki kişi kalmıştır. Önceleri sayıları daha fazla idi. Dolayısı ile bozan yalnızca bu iki kişiyi okumaktadır, bunlarda birisi bozan'dır, diğeri de sensin biliyorsun. Çön; yukarıda mestur iş bu yazı kendi hususi efkarımı havidir. bozan
-
Türkiye Fiji olur mu?
Fiji de neresi demeyin, bizden çok uzaklarda okyanusta adacıklardan oluşan bir cennet vatandır Fiji. Fiji'nin bizim cennete benzeyen hususiyetlerinden birisi de bol turizm potansiyeli olmasıdır. Bir farkla ki orada turistleri sultan ahmet çevresinde akşama kadar dolaştırıp da güzelce öpen esnafa rastlanmıyor, bir de şu var darbe ortalamaları 10 yıl değil 5 yıl. Yani tam kökten darbecilere göre bir yer Fiji. Darbenin ne menem bir hadise olduğunu yerinde görmek isteyenlere duyurulur, bu arada kendisi dışındakilerin yaşam tarzlarlarına karşı saygı problemi olanlara da ucuzundan Fiji bileti temin edilir. fiji'nin darbeci generali Bainimarama, bu arada kendisnin ressamlıkla ilgisi yoktur binanaleyh tablosu da yoktur ... şimdi insanın aklına şu soru geliyor, bir hilton oteli arazisi için hükümeti bu kadar sıkıştırmaya değer mi? Demek ki değiyor. Fakat bu ayrı bir mevzu olsa gerek. bir başka ve her köşesi cennet olan, sporcularının zeki ve çevik, askerlerinin de kahraman olduğu / ki bu kahramanlık madalyasını 5 yılda bir kendi halkına darbe yaparak kazanmışlardır / Fiji'ye benzeme olasılığımız var mıdır? el-cevap; umurumda değildir, ister fiji olun ister elma ister de cimcime beni ilgilendirmez.... bozan
-
Tutku ( İftiharla Sunarım )
Kimdir bu terütaze, nergîs kokan, eteklerinde kırmızı çiçekler, Öyle bir şetafet ki incecikten, şuh bir eda’dır kendine çeker... bozan
-
Türkiye Dirilirken...
Korkularla doğmuş, korkularla yaşamış, tehlikciler tarafından tehlikelerle yönetilmiş bir yapının değişmesi zaman alacaktır, ama umutlanmamak için hiçbir neden yok.. İnsanları elde avuçta tutmanın, onları iyi birer vatandaş yapmanın yolunun yalnızca onları korkutmaktan geçmediğini de zamanla anlayacağız... Komşularımız vardı, rumlardan, yemekler yaparlardı, çok severdim onları hep bir arada yaşardık, evlerimiz vardı bitişik...onlardan hiç korkmadım onları öcü gösterenlerden korktuğum kadar...onları çok sevdim, tehlikecileri hiç sevmedim.. şimdi komşularımız bile tek tipleşti....lakin umutluyuz... bozan
-
Türkiye Dirilirken...
Sevgili gugukcuk'a Gül Kokusu / Sezar korkusu… Aztekler hayat menbaı olan güneşin bir daha doğmaması korkusu yüzünden, yalnızca üç günde yaklaşık kırk bin kişiyi idam etmişlerdi. Aztekler, Tanrılarına sunulan bu kurbanların sayesinde hayatın devamlılığının mutlak nedeni gördükleri güneşi kutsamış ve tehlikelerden de arınmış oluyorlardı. Yapılan araştırmalar, güneşin hayat veren ışıklarının, sunulan bu kurbanlarla ilişkisi olmadığını bilen fakat geleneğe olan saygılarından dolayı bu seremoniyi devam ettiren tehlikeci idarecilerin olduğunu ortaya koymuştur. Yani o gün Aztekler dünyasında etraflarına korku verenler aslında verdikleri bu korkunun hakikatine bile inanmayan kişilerdi.. Ülkemizde son zamanlarda yaşanan hadiseler ise Aztekler dünyasındaki mühim olaylara çok ciddi bir ışık tutmaktadır. Bir fakla ki ülkemizde önce türlü korkular oluşturup ardından oluşturdukları çeşitli korkularla kendi halkını kurban etmek isteyenler bu sefer sert bir güle çarpmıştır. O gül öncelikle korkutaçların hakikatine inanmayan halktır. Fakat hadisenin tuhaf yanı şudur, bir kısım baştan kanmacı kişiler her ne olursa olsun kurban edilmeye can atmaktadır, halbuki her ne var ise devlet olsun, hükümet olsun, kurum olsun, kuruluş olsun insan için değil midir ? Elbette öyledir, insanın mutluluğunu sağlayamayan, insanın can ve mal güvenliğini sağlamayan her kurum yok olmaya mahkumdur. Zamanın Sezar diktatöryasında yaşamaya alışmış olan roma halkı da diktatörün sonsuzluğa gidişinin ardından bir müddet kendine gelememiş ve birbirine girmişti. Yani hadise geçici bir durum olup zamanla taşlar yerine oturacaktır. Köşelerine sinmiş olan zevatın – ki bir kısmı gitmiştir o köşelerden- anlamadığı şudur; Bu halk boş korkular uğruna kurban edilmek istemiyor, bu halk Sezar diktatörlüğünü istemiyor, bu halk aztek’in korku salan idarecilerini de istemiyor, kendisi Gül olan bu halk Gül gibi idareci istiyor.. bozan
-
Yeni Başkan / Yeni Hayat
yok öyle değil..ben daha düz yanıtlar vereyim..bir defa kan hadisesi karanlık güçlerin işidir, daha evvel bu ülke bunu yaşamıştır, ben de bu konudaki görüşlerimi defaatle arz etmiştim..ümraniye bombaları ile ilgili yazılarıma bakarsınız..yani benim o konudaki düşüncelerimin hulasası şudur, ''Bankayı o bankayı korumakla görevli olan memurların soyması, bankayı güvensiz hale getireceği gibi başkalarını da bühtan altında bırakır...'' Yukarıdaki Gül abdullah gül olmaya da bilir...ben genel durum değerlendirmesi yaptım..Şurası bir hakikat sıkı bir değişim yaşayacağız....devamı başlığın anlamını bozar, dilersniz özelden devam ederiz... bozan
-
Yeni Başkan / Yeni Hayat
''sardunyam'' yazımı başlamış olduğum incelikle bitirmek istedim. Burada bozan gül / diken teşbihleriyle ördüğü bir anlatım tarzını inşa etti. Bundan naşi yazısını bitirirken de yine Gül ve Diken teşbihi üzerinden mesaj verdi. Hadise budur. başka sorunuz var ise buradayım.... bozan
-
Yeni Başkan / Yeni Hayat
sevgili bekir ve suheda'ya Gül’ü seven Dikenine katlanır demişler….Diken’e yeterince katlandık, şimdi sıra Gül’de..Daha şeffaf, daha özgürlükçü, daha sivil, daha özgüveni yerinde bir döneme girdiğimiz kendisinden kaçınılmaz bir hakikat… Değişimin önünde hiçbir güç duramaz, tarihte hiçbir güç -din dahil- değişimin önünde bir set kuramamıştır. Değişime ayak direyenler ise onun ilahi gücü karşısında tutunamamıştır. ( değişimin ilahi gücü hakikat yasaları ile ilgili olup ontolojik köklere gittiği için burada izahtan vares olduğunu düşünüyorum ). Durağan bir zihne sahip olanlar, değişime direnenler (saklandıkları) köşelerinden yavaş ve isteksizce de olsa gidecekler, bir kısmı gitti, bir kısmı gitmeyi bekliyor, bir kısmı da gidecek. Toprağın altından başını kaldıran filiz üzerindeki toprağı iter, işte şimdi yeni hayat eski hayatı itiyor. Önümüzdeki dönemde herhangi bir vandalizm yahut da militarist bir tepki beklemiyorum, olması halinde bunun sivil hayatın önünü daha da açacak bir karşı tepkiye yol açacağını öngörüyorum. Yine karşılayacağımız on yılda, hayata bakış açımızın bütünüyle farklılaşacağı hükm-i peşinine sahibim..Bu en belirgin olarak korkularımızın farklılaşmasında karşımıza çıkacak. Artık Türkiye tehlikecileri, bölücülük korkusunu, dincilik korkusunu, türban korkusunu, özgür üniversite korkusunu, sivil halk korkusunu aşacak. Artık korkularımız hala Uzaya çıkamamak, hala bir uçak gemisine sahip olamamak, hala dünya atletizminde, kültüründe, edebiyatında bir yerlere gelmiş olamamak gibi doğru korkular üzerine yoğunlaşacak.. Yeni dönem hepinize uğurlu olsun, başladığımız gibi bitirelim, biz bu Dikene Gül için katlandık…. bozan