Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

FUZULİ

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    1.980
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    5

FUZULİ tarafından postalanan herşey

  1. ''Bu paketi hukuk ve demokrasi açısından, önyargısız değerlendiren insan HAYIR demek zorunda.'' çıkarımı sizin kişisel fikriniz Sayın y. yılmaz, evet diyenlerin, boykot edenlerin fikri gibi.Kimse ne evet demek zorunda, ne hayır demek zorunda ne de boykot etmek zorunda.Şimdi evet diyen onca hukukçu,siyasetçi, sivil toplum örgütü,yazar pakete demokrasi, hukuk açısından bakmıyor ve evet demeleri önyargıdan kaynaklanıyor düşüncesinin hiçbir mantıki temeli yoktur. Bu mevzuyu vatana ihanet, vatan elden gidiyor, vatanımızın parçalanıp parçalanmamasını, yolsuzlukların devamını veya reddini oylayacak şeklinde bir düşünce üzerine oturtursanız yarın referandumda evet çıktığında ne söyleyeceksiniz, bu fikirler üzerinden paket için hayır diyenler yarın halkın karşısına çıkıp ne diyecek?Sayın vatandaşlar evet dediniz, demekki ülkenin parçalanmasından yanasınız, yolsuzluktan yanasınız,demokrasiye sevmiyormuşsunuz, önyargılıymışsınız, vatanınıza ihanet ettiniz, sizinle yola çıkılmaz, bundan sonra AKP'yle birlikte sizinle de mücadele edeceğiz!'' mi diyecekler?Bu mantığın ne kadar tehlikeli olduğunu görüyorsunuz,referandum sonunda bunlar söylenmese bile evet çıkarsa hayırı savunanların halka söyleyeceği fazla bir şey kalmıyor yanılıyor muyum?Öyle bir hale getirildiki bu mesele paket değil AKP'nin 8 yıllık icraatlerin oylanmasına, genel seçim yapılıyormuş havasına büründürüldü.Paket Anayasa paketi olmaktan çıktı AKP'nin icraatlerine evet ya da hayır mı diyorsunuz zeminine çekildi.Bu şartlarda yapılacak bir refarandumdan bu ülkeye zaten hayır gelmez.Ama 12 Eylül'den sonra oluşturulan bu havanın çok büyük faturası olacak bütün partiler için.Evet çıkarsa CHP,MHP,BDP gelecek seçim için halka hangi argümanlarla gidecek, söylemediği neyi söyleyecek?Hayır çıkarsa AKP kendine çeki düzen verecek ve referandumua yaklaşımına dikkat ederseniz akıllıca davranıyor, Bu oylama da AKP'yi oylamayacaksınız Anayasa değişikliği paketini oylayacaksınız diyor.Yani oylama sonrasında evet diyenlere seçime girerken geniş bir hareket alanı oluşuyor; ama hayır diyenler söylenecek bütün sözleri bitirdikleri için seçim ortamında halka hitap edebilecekleri konu alanı daralıyor, hatta bitiyor.Hayır diyenler, yolsuzluğu,hukuktan, demokrasiden yana olmayı, vatanın bölünmemesini oylatmış olacaklar... Bu şekilde olmamalıydı...Bu hale geldi.Rayında olmayan siyaset zeminimiz biraz daha rayından uzaklaştırıldı, insanımız nasıl karar vereceğini yine şaşırdı. Muhabbetle...
  2. ''Bu paketi hukuk ve demokrasi açısından, önyargısız değerlendiren insan HAYIR demek zorunda.'' çıkarımı sizin kişisel fikriniz Sayın y. yılmaz, evet diyenlerin, boykot edenlerin fikri gibi.Kimse ne evet demek zorunda, ne hayır demek zorunda ne de boykot etmek zorunda.Şimdi evet diyen onca hukukçu,siyasetçi, sivil toplum örgütü,yazar pakete demokrasi, hukuk açısından bakmıyor ve evet demeleri önyargıdan kaynaklanıyor düşüncesinin hiçbir mantıki temeli yoktur. Bu mevzuyu vatana ihanet, vatan elden gidiyor, vatanımızın parçalanıp parçalanmamasını, yolsuzlukların devamını veya reddini oylayacak şeklinde bir düşünce üzerine oturtursanız yarın referandumda evet çıktığında ne söyleyeceksiniz, bu fikirler üzerinden paket için hayır diyenler yarın halkın karşısına çıkıp ne diyecek?Sayın vatandaşlar evet dediniz, demekki ülkenin parçalanmasından yanasınız, yolsuzluktan yanasınız,demokrasiye sevmiyormuşsunuz, önyargılıymışsınız, vatanınıza ihanet ettiniz, sizinle yola çıkılmaz, bundan sonra AKP'yle birlikte sizinle de mücadele edeceğiz!'' mi diyecekler?Bu mantığın ne kadar tehlikeli olduğunu görüyorsunuz,referandum sonunda bunlar söylenmese bile evet çıkarsa hayırı savunanların halka söyleyeceği fazla bir şey kalmıyor yanılıyor muyum?Öyle bir hale getirildiki bu mesele paket değil AKP'nin 8 yıllık icraatlerin oylanmasına, genel seçim yapılıyormuş havasına büründürüldü.Paket Anayasa paketi olmaktan çıktı AKP'nin icraatlerine evet ya da hayır mı diyorsunuz zeminine çekildi.Bu şartlarda yapılacak bir refarandumdan bu ülkeye zaten hayır gelmez.Ama 12 Eylül'den sonra oluşturulan bu havanın çok büyük faturası olacak bütün partiler için.Evet çıkarsa CHP,MHP,BDP gelecek seçim için halka hangi argümanlarla gidecek, söylemediği neyi söyleyecek?Hayır çıkarsa AKP kendine çeki düzen verecek ve referandumua yaklaşımına dikkat ederseniz akıllıca davranıyor, Bu oylama da AKP'yi oylamayacaksınız Anayasa değişikliği paketini oylayacaksınız diyor.Yani oylama sonrasında evet diyenlere seçime girerken geniş bir hareket alanı oluşuyor; ama hayır diyenler söylenecek bütün sözleri bitirdikleri için seçim ortamında halka hitap edebilecekleri konu alanı daralıyor, hatta bitiyor.Hayır diyenler, yolsuzluğu,hukuktan, demokrasiden yana olmayı, vatanın bölünmemesini oylatmış olacaklar... Bu şekilde olmamalıydı...Bu hale geldi.Rayında olmayan siyaset zeminimiz biraz daha rayından uzaklaştırıldı, insanımız nasıl karar vereceğini yine şaşırdı. Muhabbetle...
  3. Taşeronlar darbe yapmasaydı, seçilecek taşeronlara ortam hazırlanmazdı. Muhabbetle...
  4. Darbeler de tam sizin dediğiniz, benim maviyle gösterdiğim amaçla yapılıyor yanılıyor muyum?Dış güçler önce darbe ortamı oluşturuyor, içerdekiler eliyle güya demokrasi getirmek, ülke barışını sağlamak, kardeş kavgasına son vermek görüntüsünü çiziyor, sonra onların elinde oyuncak, sözde bağımsız, istenilen raya oturtulmuş, demokratik, barış havası esen, kardeşin kardeşi öldürmediği bir ülke haline geliyor. Ülkemizdeki demokrasiden, barıştan uzak bu havayı temizlemek için bir darbe daha şart o zaman bu mantıkla.Yoksa niçin yapılır ki darbe, demokrasiyi kurtarmayacak, ülke barışını sağlamayacaksa! Muhabbetle...
  5. Yani diyorsunuz ki darbeler bu ülkede dış güçlerin ülkemiz üzerindeki egemenliğini kırmak için vatanı düşmana karşı savunmak maksatlı yapıldı.Kurtuluş Savaşı'mızla 60,70, 80 darbesinin mantığını nasıl aynı kefede değerlendirdiniz anlayamadım.60,70, 80 darbelerini kurtuluş savaşımız gibi vatanımıza kastetmiş cephede bizi bekleyen düşmana karşı vatan savunması olarak mı adlandırıyorsunuz? Darbeler iç düşman olarak görülen güce karşı mı yapılır, yoksa bir devlet ya da devletler vardır toprağına kastetmiş, ona karşı mı? 60'ta, 70'te,80'de ülkemizdem kimi çıkardık Sayın demirefe, İtalya'yı mı, Rusya'yı mı, ABD'yi mi, kimi? Muhabbetle...
  6. Askeri darbelerin şartlar dahilinde meşru zeminini oluşturma çabasını, meşru algısını oluşturmaya çalışanlar bir bakıyoruz bugün sivil bir iktidarın güçlenmesi karşısında bütün darbelere karşıyız, bugün sivil darbe tehlikesi var noktasına gelip darbelerin tümüne karşıymış tavrını sergilemeye, buna inandırmaya çalışıyorlar.Esasında savunulan şu:Darbelerin gölgesinde oluşan, sivil irade dışında askerin arka planda olduğu belli bir ideolojiyi baskıyla dikte eden sistemin devamı tehlike altında, sivil irade ve bu sisteme düşman olduğu savunulan,ideolojisi tehlikeli bulunan bir grubun iradesi ve ülkeyi bu adamların şekillendirmesi tehlikeli. Ne yapacağız şimdi peki?Kimin yanında yer alacağız?Vesayeti değiştirmek istemeyen,kendi demokrasisini tek doğru demokrasi olarak dayatan sistemin yanında mı, bu sistemi değiştirmeyi aklına koymuş arkasına halkı almaya çalışan, ona dayanan bir iradenin yanında mı? Kim karşı çıkacak hem askeri darbelere, hem de sivil iradenin demokrasiyi eğip, büküp kendi anlayışını dayatmasına parti üstü bir demokrasi, hukuk anlayışıyla?Var mı bunu savunan, demokrasiyi sadece kendi fikrinin hakim olması için değil de bütün fikirlerin yaşaması, bütün halkımızın mutluluğu için savunan? Kimse gelinen şu zamanda emin olun kendi özgürlüğünden vazgeçmez, halkın iradesi bugün geçmişe nazaran siyaseti yönlendirmede daha mı az güçlü yoksa etkisi daha mı fazla artmakta buna bakmak lazım. AKP her istediğini yapabilecek mi, bugünkü demokrasiden geriye götürebilecek şartlar var mı ülkede bir bakın bakalım? Muhabbetle...
  7. Her birey bu pakete evet demek için, hayır demek için veya referandumu boykot etmek için kendince yüzden fazla gerekçe bulabilir.Gelinen noktada, siyasilerin referandumu çektikleri zemine baktığımızda mesele paketten çok ideolojik kaygılarla tartışılmakta, hükümeti oylama algısı oluşturulmakta. Bu referandumda oy verecek insanların resmine kendimce baktığımda bir grup tamamıyla ideolojik kaygılarla pakette ne olursa olsun evet, hayır diyecek ya da paketi boykot edecek.Bir kısım insanlar ise sayıları birinci gruptakiler kadar fazla değil bence ideolojik kaygılar dışında partiler üstü hukuk, demokrasi anlayışında paketi değerlendirecek oyunu o yönde kullanacak. CHP tarafı AKP'nin hiçbir yaptığı işi onaylamıyor en başında ortaya koydukları yargı şu:AKP laiklik karşıtlığının odağı olarak tescillenmiş bir parti, zihninin arkasında bambaşka bir plan var(Laik Cumhuriyet'i yıkmak gibi...) onu sahneye koymaya çalışıyor.'' şeklinde. MHP olaya birinci etken olarak milliyetçilik temelinde yaklaşmakta AKP'yi PKK için çalışan bir parti olarak görmekte, asıl yapmak istediğinin ülkeyi bölmek olduğunu düşünmekte bu bağlamda referandum paketi devede kulak kalır tartışma bağlamında, daha temelde AKP'yi ihanetin odağı olarak algılıyor ki yaptığı hiçbir faaliyete destek vermeme siyaseti güdüyor. BDP'nin derdi hükümetim açılım politikasıyla oluşan özgürce konuşma ortamından yararlanarak, eteğinde ne kadar taş varsa dökmekte PKK'nın isteklerini dillendirmekte bu istekleri AKP yapmazsa AKP'nin yanında yer almayacağını göstermekte. AKP tabanı ve onunla birlikte liberal bazı yazarlar, çevreler mevcut sistemin bürokratik oligarşi ya da vesayet rejimin değişmesini(Sistemi bu şekilde tanımlayıp algılıyorlar, ben de katılıyorum bu algıya.) talep etmekte AKP'nin bu bağlamda yaptıklarını desteklemekte. Temelde bakış farklılıkları bunlar.Daha birçok farklı bakış açısı bulmak mümkün.Örneğin AKP'yi, ekonomik durumunun kötülüğünden dolayı eleştiren, dolayısıyla pakete tepki bağlamında hayır diyecekler de var. Fikirler keskin ve mutabakata çok yakın değil.Kimse kimseye güvenmiyor, bu güvensizlik yeni oluşmuş bir algıda değil 50-60 yılın birikimi var ortada.Bu şartlarda hangi temelde düşünüp hangi yargıya varılmalı ki çıkacak sonucun getirisini götürüsünü sağlıklı hesaplayalım, öngörelim, kendimiz için değil bütün milletimiz için? Seçenekler fazla değil.Yer alacağımız her kutbun rayından çıkmış düşüncesi, fiili var.Siyaset kirli ülkemizde.Bu kadar ideolojik kutuplaşmanın içinde doğruya az da olsa yakın olanı bulmak aklımıza, bilgimize, ideolojik anlayışımıza kalmış.Kimse kimseyi ikna edemez bu şartlarda.İşin en başında ikna olunmuş beyinlerimiz, vicdanlarımız var, zaten ortada. Muhabbetle...
  8. Evet Sayın Efendi Türkler, sizinki de bir yaklaşım tabi.Gemiciğe bakmaya gerek yok ki, kaşının altında gözün var dolayısıyla hayır diyorum diyenlere de evet bu da bir yaklaşım diyorum. Dediklerinize ''Evet, bunlar doğrudur, yolsuzluk güzeldir, işsizlik güzeldir, kandırılmak, soyulmak güzeldir.'' şeklinde evet diyecek aklı başında adam bulmak zordur.Kimse bunlara evet dediği için referandumda evet demeyecek, bu şakilde bir mantık beklemek zorlama olmaz mı?Şu da zordur Sayın Efendi Türkler:'' Bu adamları ben sevmiyorum, yaptıkları her fiilde başka bir niyet görüyorum, dolayısıyla, paketin içine değil de görünmeyen arka yanını görerek hayır diyorum.''demenin evet demeden daha mantıklı olduğu... Muhabbetle...
  9. Maşaalllah herkes karşılıklı birbirini uyanmaya çağırıyor, etrafınıza bakıyorsunuz herkes uyanık bir uyuyan sizsiniz.Türkiye uyuyor...Evet Türkiye uyuyor....Uyanıklık ne?:Birinin ideolojik tavrının karşısındaysanız uyuyorsunuzdur, onun düşüncesine katıldığınız andan itibaren gözünüz açılır. Eeee herkes uyanıksa sorun yok.Evet diyenler de hayır diyenler de uyanık oldukları perdeden sesleniyor, ha bir de boykotçular vardı...İçeriğe girmedim kusura bakmayın. Muhabbetle...
  10. AŞK NEYSE ONU YAŞİYAH Modern Krodan Aşk Şiiri Gel el ele tutuşip kendimizi elehtriğa verah Zangir zangir titriyah ölmiyah Elektronik eşk neyse onu yaşiyah Sen meni sev men seni sevim Sen menin için yan Men seni severah yanim dutuşim Glasik eşk neyse onu yaşiyah Ya da sevme haberin olmasın Men sana sevdalanıp dolaşim Platonik eşk neyse onu yaşiyah Sevdada oturah yiyah içah El ele olah gan kusah Tombilik eşk neyse onu yaşiyah İstersen sevdandan kendimi kesim Sağımı solumu doğriyim biçim Psikopatik eşk neyse onu yaşiyah Eyle sevah ki gara sevda olah Araplara benziyeh gapgara olah Gara eşk neyse onu yaşiyah Yalan söylemiyah hep dogru diyah Beraber oturah beraber yiyah Realist eşk neyse onu yaşiyah Birbirimize türkü söyliyah mizildiyah El ele tarlalarda bostanlarda gezah Romantik eşk neyse onu yaşiyah Kediyi gudiği sen diye sevim Sen de horozi guliği men diye sev Sembolik eşk neyse onu yaşiyah Ahırlarda komlarda buluşah Tezek agalahlarının dibinde oturah Otantik eşk neyse onu yaşiyah
  11. Yazılanları görünce bir fıkra geldi aklıma, daha önce başka bir başlık altında yine hatırlamak zorunda kalmıştım bu fıkrayı. Bir boks maçı.Birinci raunt ve adamımız dayak diyor.Antrenörü dayak yiyen sporcusuna gaz veriyor.Harika gidiyorsun, adamı sersemlettin, bu şekilde devam.2. raunt bizim adam yine bayağı bir sarsılıyor, antrenör yine az kaldı adam düştü düşecek, harikasın, devam diyor.3. raunt ve bizim adamın takatı kalmamış.Bizim boksör artık dayanamıyor hocasına: '' Ya hocam tamam adamı bitirdim, çok iyi dövüyorum onu anladım da bu arada da biri beni dövüyor o kim onu anlayamadım.'' Muhabbetle...
  12. Barışa, huzura,vicdanlara ve insanımıza sıkılan kurşunlar, yine giden 8 can.Niçin bu kurşunlar, kimi öldürüyorlar, kime niçin hizmet ediyorlar?İnsani(!), vicdani(!) bir davanın silaha sarılmış, kurşunlarla konuşan hali mi PKK? Yazık ki ne yazık!!!Bir halkın kendi haklarını sahiplendiği(!) savunulan, kendilerini temsil ettiği, elindeki silahla, çoluk çocuk demeden öldürmesinin, hatta kendilerine bile silahların doğrultulmasının akılla, vicdanla izah edilemediği temsilci gösterilen, bu ülkenin huzurugnu istemeyen devletlerin eli kanlı taşeronluğunu yapan bir örgüt ve bunu savunabilen, buna kanabilen, bunun huzur getireceğine inanabilen insanlar... Bu ülkeye huzur gelmesini isteyenler PKK'yı savunarak, PKK'yı meşru görerek, PKK'yla oturup konuşularak barışın, huzurun geleceği fikrine inanmanın, buna destek olmanın bu ülkede var olan huzuru da bitireceğini, ülkeyi kargaşaya sürükleyeceğini bu örgütün asıl amacının da bu olduğunu nasıl görmezler? Bu ülkede PKK'yı temsilci görenler, PKK'yı adres gösterenler, PKK'dan nemalananlar olduğu sürece, PKK var olduğu sürece bütün iyi niyetli çalışmalar sonuç vermeyecek, huzurun tesisi sağlanayacak. PKK barışa, huzura, kardeşliğe, bu ülkenin ilerlemesine, güçlenmesine konulan dinamittir, bunu tüm Türkiye aklıyla, vicdanıyla kabul etmeden hak savunuculuğu, barış çığırtkanlığı, demokrasi naraları atmamalıdır. PKK eylemlerine devam ettiği sürece, birileri PKK'ya sahip çıktığı sürece devlet ne yapabilir, devletten, birilerinden hangi adım beklenebilir? Kürt meselesi tartışılmaya başlanıyor, Demokratik açılım adımları atılıyor, Kürtlerin mağduriyeti devlet tarafından tanıyor birileri hala kurşun sıkmaya, birileri ağzına gelen hakareti pervasızca, utanmazca dillendirmeye, tehdit etmeye devam ediyor. Ne yapsın devlet?Ne zaman nerede bomba patlatacağı belli olmayan, haince baskınlarla gencecik canları acımasızca alan bir örgütün, siyasi temsilcilerinin dediklerini mi yapsın?Gidin devlet mi kuruyorsunuz ne kuruyorsanız kurun tamam dediğiniz oldu ama bize bulaşmayın mı desin, ne desin? Evet dağlarda istediğiniz gibi cirit atma hakkınız var, canınız ne zaman isterse pusu kurun, insan öldürün, biz dağlardan çekiliyoruz alın sizin olsun, operasyon falan da yapmıyoruz mu desin, ne desin? Şu kesinlikle bilinmeli PKK'yla hiçkimse bir yere varılamayacağını anlamalı. PKK'yla nasıl mücadele edeceğiz?Önce PKK için bir ve bütün olmak lazım, bir ve bütün olmayanlar da varsa vicdanları, vicdanlarıyla başbaşa kalsınlar.Ciddi bir strateji geliştimek lazım, bu meseleyi siyaset üstü görmek, siyasi çekişmelere kurban etmeyecek kadar akıllı, sağduyulu, vicdanlı olmak lazım. PKK'yı içerden, dışardan finanse edenler, ona destek sağlayanlar kimler açıkca bilmek lazımki kiminle mücadele ettiğimizi bilelim, kördövüşü yapmayalım.Askerimizin teknolojik, yönetimsel zaafiyeti var, askerimiz zayıflatılmak isteniyor gibi kaygıların üstünde ciddi bir mantıkla bunun üstünde durmak lazım. Siyasi, ekonomik, hukuki, askeri yönleriyle bu işi ciddiye alıp, kararlı bir duruş sergilemek lazım. Evet ülkemizin demokratikleşmeye, hukuğun üstünlüğünü tesis etmeye, insanına siyaset üstü değer vermeye, birlikteliğe ihtiyacı var; ama bu PKK varken PKK'nın varlığı desteklenirken olabilecek bir iş değil... Muhabbetle...
  13. Arkadaşların da kinayeli cümlelerle değindikleri gibi asıl konudan uzaklaşıldı.Tekrardan cevap yazıp konu dışında yazılanları devam ettirmek istemiyorum ama son olarak şunları söyleyeyim ve kendi adıma konuyu noktalayayım:Ortada bir sorun var adına ne dersek diyelim, kimseyi rahatsız etmeyecek bir tamlamayla ifade edilsin bu sorun istenirse. Bu sorun ülkemize, milletimize, devletimize çok büyük zararlar veriyor saymaya lüzum yok.Hepimiz bu sorunun bir yerinde yer alıyoruz bu ülkenin insanıysak. Bu sorun hepimizin, bütün partilerin sadece AKP'nin BDP'nin değil(BDP de başlı başına başka bir sorun oluşturuyor ya insan ne diyeceğini şaşırıyor!!!). Soruna çözüm bulmadan daha en başında en büyük sorunumuz ise daha sorunun olup olmadığı ne olduğu konusunda bile ortak bir düşünce oluşturamamak, sorunu tartışırken bile bu sorun yetmiyormuş gibi bir de vatana ihanet düzeyinde algılarla başka bir sorun ortaya çıkarmak. Zaten biz bu zamana kadar hangi sorunu toplum olarak demokratik kültür içinde tartışarak, sağduyuyu hakim kılarak, aklı ön plana çıkararak ortaklaşa çözdük ki!Böyle bir kültür yok bizde maalesef, ama tartışmayı, tartışmayı kavgaya dönüştürmeyi, dakkasında vatan kurtarmayı dakkasında hain bulmayı çok severiz. Hayırlısı ne deyim bu çok sancılı bir süreç.Ülkemiz adına her türlü sıkıntıyı, belayı yenmenin doğru yolunu bulur, bu uğurda üstümüze düşeni yaparız umarım... Muhabbetle...
  14. Bağlanmayacaksın Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. "O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini... Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. "O benim." diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak... CAN YÜCEL
  15. Keşke sorun ekonomik denilecek kadar basit olsaydı.Ekonomik sorunlar basit sonuçları olan sorunlar değil elbette.Kürt sorunsalını sadece ekonomik sebebe indirgeyip bu sebep üzerine çözüm yolları belirlemek, sorunu bütün yönleriyle algılamamak, görmek istediğimiz gibi görmek manasına gelir bence. Bence PKK sorunuyle Kürt sorununu birbirinden ayırmak gerekir, birbiriyle bağlantılı ama PKK bu sorunun hem parçası hem de hizmet ettiği yerler bakımından apayrı bir yer işgal etmekte. Sorun salt ekonomik sebeplere bağlıysa bu ülkede ekonomik sıkıntı çeken sadece Kürt kökenli vatandaşlar mı?Ekomonik durumu iyi olmayan her vatandaş bir örgüt kurup dağa çıkmıyor ya da tek başına elinde silahlarla dağda gezmiyor, pusu kurup askerimizi katletmiyor, masum vatandaşları hunharca öldürmüyor. PKK kendi varlığını temsil ettiğini varsaydığı halkın ekonomik sıkıntılarını sahiplenmeye, savunmaya bağlamıyor bildiğim kadarıyla.PKK yanlışsam biri düzeltsin, ülkede terör eylemleri yaparak, kargaşa ortamı oluşturmak, ülkemizin gücünü kırmak, bir iç çatışma ortamı oluşturmak ve otoritesi,gücü zayıflayan bir devleti parçalayıp, dış desetkeleri de sağlayarak kendi devletlerini kurabilmek. Şimdi bu sorunun neresi ekonomik sıkıntılarla ilişkili?PKK Güneydoğu'da kendine nasıl destek buluyor?Evet bölge halkının ekonomik sıkıntılarını kendilerine destek sağlamak için sebep olarak kullanıyor.Ama asıl sebep bölge insanının uzun yıllar devlet tarafından maruz kaldığı muamele ve o bölgenin bir türlü değiştirilemeyen, önemsenmeyen feodal sosya kültürel yapısı.Tengerin arkadaşımız harika tesbitleriyle bölgenin sosyo kültürel yapısını çok anlattı.O yapının sorun üreten, kullanılabilir yönünü ayrıntılı cümlelerle ifade etmişti. Yalnız bırakılmış, devlet tarafından devletten uzaklaştırılmış, refah düzeyi düşük, ağaların kontrolünde olan bir bölge.Bir terör örgütünün ortaya çıkması için veya bir terör örgütüne hareket alanı açmak için, bir terör örgütünün yaşaması için mükemmel bir yapı. Bu yapı sadece ekonomik temeller mi taşıyor, sosyal yönü, kültürel yönü, insani yönü nerde? Sorun öyle bir hal aldı ki yumağa döndü ve birbirine karıştı. Demokratik açılımla ilk defa bu sorun bütün yönleriyle tartışılmaya, söylenmeyenler söylenmeye başladı.Bu sorunda Kürt adını anmakdahi bakın Kürt dediniz yanına bir de sorun eklediniz ve Kürt sorunu var demekle daha ileri adımların atılmasına basamak sağladınız şeklindeki endişeleri, eleştirileri en tiz perdeden duyurdu. Bu soruna isim bulmak, bu sorunun varlığını kabul etmek aşırı hassasiyeti olan Türk tarafında PKK'nın dediğini kabul etmek gibi algılandı, diğer tarafta da PKK istediğini kabul ettirdi algısına yol açtı ve savaş kazanılmış havası oluşturuldu ki sorun daha tartışılmaya başlamadan sarpa sardı.Bir yerden başlamak gerekiyordu sorunun varlığını kabul etmek gerekiyordu ama bir savaşı kaybetme, kazanma algısına dönüşünce bu iş çözüm konusunda daha çok zaman gerektiğini gösterdi. Demokratik açılımı her iki taraf da beğenmiyor bu nasıl iş.Türk tarafı, bu ülkenin parçalanmasına yol açar, PKK'nın istediği de bu denerek eleştiriyor; diğer taraf da bu bizim istediğimiz değil, sen göz boyuyorsun diyerek eleştiriyor.Bu açılım PKK'nın işine geliyorsa hala eylemlerine niçin devam ediyor, niçin susmuyor madem istekleri suya sabuna dokunmadan yapılacak? Gönül isterdi ki şu taraf bu taraf şeklinde iki gruba ayırmayarak bu sorunu anlatabilseydim.Kavram bulamıyorum ayrıştırmaya gitmemek için maalesef. PKK'nın eylemlerinin artmasıyla Demokratik açılım programının buna nasıl bir olumlu katkısı olur anlamış değilim.Hem bu plan PKK'nın işine gelen bir plan oluyor hem de bu planın varlığı PKK'nın eylemlerini artırıyor plana destek vermediğini gösterircesine. Neyse mesele uzun, sorun gerçekten derin sadece ekonomik sebeplere bağlanamayacak kadar... Muhabbetle...
  16. Merhaba Elif, eğer okuyorsan bunları ismini forum sayfasında görünce uzun zamandır uğramadığım şiir formunu düşürdünüz yadıma, dedim bir şiir ekleyeyim gecenin bu derin saatinde, aydınlatmasa da geceyi küçük bir ışık olur belki!!! ŞAŞIRDIM KALDIM İŞTE Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla Bazan sessiz sedasız ipekten kanatlarla Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla. Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle Öldür bendeki beni sonra dirilt kendinle Çarpsan karasevdayı en azından yüzbinle Nasıl bağlandığımı anlarsın kemendinle Kaç defa çıkıp gittim buralardan yeminle Ama her defasında geri döndüm seninle Hangi düğüm çözülür, nazla, sitemle, kinle Ne olur bir gün beni, kapında olsun dinle. Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki nemsin? Bazan kızkardeşimsin, bazan öpöz annemsin Sultanımsın susunca, konuşunca kölemsin Eksilmeyen çilemsin Orada ufuk çizgim, burda yanım yöremsin Beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin Çaresizim çaremsin. Şaşırdım kaldım işte bilmem ki nemsin? Yavuz Bülent BAKİLER Muhabbetle...
  17. Karamsar oldu yazdıklarım, kaybetmemek lazım ümidi ama daha bizim Türkiye'yi küresel oyuncular, kutuplar arasında nerde görmek istediğimiz ve yerimizi belirledikten sonra ne yapacağımız konusunda bile fikir birliğimiz yok. AB'ye girmek istiyoruz bir yandan da AB'nin Sevr planından bhsediyor bunlardan bize dost olmaz diyoruz, ABD'nin bizi piyon gibi kullandığından bahsediyoruz, ama ABD gibi küresel bir güç karşısında ne yapacağımız, nasıl onun oyuncusu olmayacağımız konusunda hamaset dışında fikri olan yok. Komşularımızın hepsi bize düşman yeni yeni algı değişmeye, değiştirilmeye başladı.İslam birliği katiyen olmaz, Türk birliği bilmem nasıl olur? İşsizlik, adaletsizlik, teknolojisizlik, eğitimsizlik, eğitilmiş eğitimsizlik terör ne ararsan var.Bütün bunların üstesinden gelmek salt ideolojiyle, hamasetle olacak işler değil.Bir deha mı lazım bize acaba hem dış güçleri ürkütmeyecek içerde de ülke menfaatleri doğrultusunda ülkeyi yavaş yavaş şahlandıracak?
  18. Kadercilik kavramı tam açıklamaz benim bakış açımı da ön yargılarla yaklaşma dersek daha anlamlı olur.Siyaset olunca konu daha bir ön plana çıkıyor ön yargılar ne yaparsınız.Bu bağlamda iktidara gelmemiş bir siyasetçinin hiçbir şey yapamayacağı yaklaşımıyla değerlendirilmesine getirdiğiniz eleştiri mantıklı. Benim eleştirim Kılıçdaroğlu nazarında tüm Türkiye siyasetine, siyasetçilerine.Ben sisasetçilerimizdeki kendilerinin söylediklerine inanmadıkları, o anı kurtarmak, duyulmak isteneni duyurmak için olmayacak işleri ben yaparım, hem de hemen yaparım edalarını eleştiriyorum. CHP'nin siyasetini biliyorum yeni olan Sayın Kılıçdaroğlu lakin tüm siyasetçileimizde var olan aynı siyasi zihniyet, hemen kurtarıverecek ülkeyi yeter ki fırsat verilsin... 50 yıllık süre zarfında bu ülkeye hep dışardan birileri istediği yönde şekil vermiş laiklik-şeriat tartışmalarıyla, kimi zaman komünizm tehlikesiyle, PKK terörüyle uğraşmışız, uğraştırmışlar bizi.Biz halledemiyoruz bu sorunları birileri getirip önümüze koyuyor biz de uğraşıyoruz. Sürekli ABD'yle anılıyor güzel ülkemiz bir şekilde ülkemizin yönetiminde dolaylı doğrudan. Yani ben bir iktidarın bugün gelip de bütün bunları yok sayarak ben düzelteceğim bu işi havasına bürünmesine artık gülüyorum.Bizim durumumuz Türkiye'deki siyasi fikirlerin mücadelesinin üstünde bir durum.Hani diyorlar ya bizi bize bırakmıyorlar diye, aynen öyle... ..... Muhabbetle...
  19. Düzeltme için teşekkürler... Meteoroloji meselesine gelince çağrışım yaptı, yazıverdim aklıma gelenleri bir anda.Siyaset bir nevi meteorolojik bir mevzu.Yağmasanız da gürlersiniz...Yok mudur bütün siyasetçilerde bu, en sağından, ortasına oradan da soluna kadar?İktidara gelene kadar meydanlarda bilmem kaç defa ülkeyi kurtarırlar o da yetmez dünyanın en büyük devleti yaparlar hızlarını alamayarak. Kemal Kılıçdaroğlu da bizim siyasetçilerden.O da iktidar olana kadar, meydanlarda, ekranlarda işsizliği bitirecek, tarımı, sanayiyi şahlandıracak, ne AB'ye boyun eğecek ne ABD'ye...PKK sorununu halledecek, şeriat tehlikesini bertaraf edecek, demokrasiyi rayına oturtacak, hukuğu baştacı yapacak, yandaşlık gütmeyecek... Bütün bunlar nedense bu ülkede hep söylenen ama bir türlü yapılamayanlar.Sayın Kılıçdaroğlu'nun farkı ne? Muhabbetle...
  20. Meteorojiden alınan son bilgilere göre yağmur bekleniyor, yağmazsa da başında söyleniyor zaten hava tahmini diye... Yağmur yağmazsa da Sayın Kılıçdaroğlu'ndan yapay yağmurlama bekliyoruz, rahmetsiz kalmasın topraklar...
  21. Net olarak bilmediğimiz bir olayın görünen tarafının arkasında komplo olma olasılığı her zaman vardır tabiatıyla.Kim bu olaya kesinlikle komplodur diyorsa, kesinlikle komplo değildir diyenler kadar doğruluk payına sahiptir komplo olup olmaması konusunda. Lakin bu olay nasıl bir komplo ve kimin faydası güdülmüş olmalı ki gelinen noktada İsrail dünya kamuoyunda tepki almayı kimin için göze aldı.Kime yaradı bu durum?AKP'ye içerde kamuoyu desteği sağlamak için mi yaptılar bunu, İsrail ve ABD birlikte? Bu noktadan sonra AKP'den beklenen İsrail'le sonuna kadar dostluk değil İsrail'e karşı sert tutum ve İsrail'in yanında yer almamadır.AKP içerde oy toplasın diye İsrail dünyadaki itibarının sarsılmasına göz yumacak bir oyunu ABD'yle AKP'yle birlikte kurgulayacak akabinde AKP İsrail karşıtlığıyla içerde oy toplayacak ve hiçbir şey olmamış gibi Türkiye'yle ilİşkilerinin eskisi gibi gideceğini varsayacak bir planı yapacaklar...Bu olay bana birilerinin işine yaraması için planlı olarak hazırlanmış gibi gelmiyor sonuçları itibariyle...
  22. Şurası da bir gerçek ama İsrail'i sert bir dille eleştirip akabinde hala askeri, ticari anlaşmaların hala sürüyor olması ''Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?'' dedirtiyor insana...
  23. Mesnet için kitaba bakmaya gerek yok, İsrail'i izleyin yeter...
  24. Eeee bu ülkede iktidar olmak istiyorsan bu ülkede arka planda kimlerin sözü geçiyorsa kimler bu ülkeyi nasıl görmek istediği konusunda yönlendirme gücüne sahipse gidip o adama danışmadan bir işe kalkışmazsınız.ABD bu ülkede Ergenekon yapılanmasını ''İslamcı Devlet'' oluşumuna karşı nasıl desteklediyse şimdi de işini beraber götürebileceği din değerli bir AKP'yi destekliyor.Belgeleri yok elimde uzaktan böyle görünüyor sadece benim gözüme.AKP ABD'ye Irak konusunda söz vermiştir herhalde, 1 Mart tezkeresi için veya başka planlar için.ABD'de AKP'ye bak ülkenizdeki ideolojik, bürokratik Kemalist yapıyı kıracağız sizin İslam anlayışınızı destekleyeceğiz demiştir, herhalde... Tek başımıza oyun kurgulayıp, yönetmenliğini yapacağımız bir bütçeye sahip değiliz.Dış destekli film çekiyoruz... AKP gerçekten ABD ve Batı hayranı mı?Ben samimice onların oyunlarına gönülden destek verdiklerine, onlar adına bu ülkeyi yönettiklerine inanmıyorum.AKP iktidara gelmek için izin ABD'den destek almak zorundaydı aldı, AB'yi de ülkedeki birçok reform hareketine paravan olarak kullanıyor, yoksa AB'nin bizi almayacaklarını kendileri biliyordur. Şimdi AKP ABD'ye, AB'ye düşmanım, günahım kadar sevmiyorum dese, sizinle hiçbir işte ortak olmam dese yüzünü doğuya dönse İran'a, Suriye'ye, Mısıra ne bileyim bilumum Müslüman ülkelere en başta içerden yaygara kopuyor şeriat tehlikesi hasebiyle.İran konusunda BM'de alınan kararlara verilen ret oyundan sonra başladı tartışma'' Eksen kayması var, aman dikkat...'' şeklinde. Bu kafayla kahraman olmamız zor zaten.AKP gücü ölçüsünde mevcut oyunun içinde ara sıra hissiyatını açığa vurarak hareket etmeye çalışıyor.''One minute'' diyor, kızgınlığını dile getiriyor ama radikal kararlar alarak da İsrail'in başımıza açacağı işten de korkuyor, ciddi kararlarla tavrının altını dolduramıyor... Kendi kendine kararlar alabilen, kimseden çekinmeyecek kadar güçlü bir ülke olsaydık AKP yüzünü nereye dönüyordu, kiminle dostmuş kiminle düşmanmış görürdük...
  25. Ben itiraz ediyorum, ben bu minvalde bir hissiyata sahip değilim.Burdan benim Müslüman olmadığım manası çıkmasın. Hiçbir insanın da İsrail'in uygulamalarına bakarak Müslüman olmasa bile İsrail'e öfke duymanın mesnetsizliğini savunacağını zannetmiyorum.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.